06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 1995 PAZAR 8 PAZAR YAZILARI Kalbini bir Türke bırakıp gelen gelene Yandaki komşunun kızı âşık: alttakininki de. Ikisi de 18'ine basmak üzere. Alttakitıeyse de yandaki bızim semtin en kişilikli güzelı. Ağırbaşlı. derlitoplu ve nazik bir genç. Hadi bu ikisini • anladık; peki işyerimdeki yaşı yirmili yaşlann ikinci yansındaki Birgıtta'ya ne demeli? O da âşık! Tamam, tamam: hemen kızmayın. Âşık olmak. yalnızca yaşı 20'nin altındakılenn tekelinde değil. Ama benim tanıklık ettiğim durumda, 'vaziyet'farklı. Her üçü de Türkiye"den fena halde çarpılmış döndü çünkü. 7-8 yaş fark, hiç belli olmuyordu. Birgjtta"nın aşkını. anlattığı için biliyorum. Türkiye'ye gitmeden önce benden rica etmiş, neşeli bir alışveriş listesi yazdırmıştı. Ne Kavaklıdere'nin şaraplannı aramış-bulmuş. ne de îsveçlilerin pek sevdıği Ahududu likörünü. Varsa yoksa Efes! Marmaris'e gitmişti: Içmelere bile uzanmamış hatun. Ne gemi gezisi ne Pamukkale. Hepsıne nıyetliydi yola çıkmadan önce. Gittiği otelde takılıp kalmış: o barmene aşık olmuş. yolculuk arkadaşı kız da garsona. Al sana Marmans! Gelelim komşu kızlara. lkisı de benim kızın arkadaşı. Bir gün akşam işten dönmüştüm: günün en (ve tek) zevkli işinı yapacağım: Postamı önüme alıp, Cumhuriyet'in kuşağını sıyıracagım. Aynı anda da soğuk bir bira açacağım. Yok, hiç olur mu? Kapı çalındı. Gelen yandaki güzel. Yanaklan kıpkırmızı. Elinde birmektup. Gönlünü kaptırdığı gençten gelen mektubu çevırmemı istiyor. "Hadi bakalım kolay gelsin!" Yahu bu yaştan sonra, benden neredeyse 30 yaş genç bir kıza gelen aşk mektubunu, kaygılı ve STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN suçlu bir baba gibi okumak bana mı düştü? Yazan Mustafa, İsmaU, Adnan vs. Içenğı belli Kız kulaklanyla işitmek istiyor. O da yetmiyor. yazmamı rica ediyor; hatıra defterine aktarmak için. Gencimiz çok âşıkmış, bizim komşu kızı döndüğünden beri uyuyamıyormuş. Tek umudu, bir an önce Isveç'e gelip birlikte mutlu olmakmış. Yandaki daha gitmeden, alt kattaki geldi. Onun da elinde bir mektup. 'Maruzat* aynı. Kızım sonra anlatınca durum anlaşıldı; mahallemizin kızlan birlikte gitmişler Çeşme'ye. Iki kardeşi bulmuşlar aşık olmak için. Mektuplar aynı elden çıkmış. Içeriğı de aynı. ama 'ilam aşk'ın sıralaması değişmiş. Dönelim Birgitta'ya. Sevgilisi mesleki bir kursa gidiyormuş şu anda. Ona kendi kendıne lsveççe öğrenmek için malzeme gönderecek. Zaman zaman gelip soruyor şu ne. bu ne diye. Onu da, komşu kızlan da yaşam mutlu etsin. ama sanınm gelecek yıla bir başka ülkeye. ya da Türkıye'deki bir başka yöreye gidecekler ve ellennde yepyeni mekruplarla gelecekler. Bizim delıkanlılar da belkJ Helsınkı'dekı Terttu"ya. Kopenhag'daki Pia'ya tarihinden başka hiçbir şeyi yeni olmayan mektuplar yazacaklar... Mutluluk bu; ne kadar sürerse, o kadanna şükür... Vahiy, çevre ve Bayan Papandreu Salondan içeri gırince bütün başlar ona doğru dönüyor. Boylu poslu. dilimizde "memleket jpbi" tabır edilen kadınlardan... Omuzlanna dökülen san saçlannı altm yaldtzlı iki tokayla kulaklannın arkasından yukan doğru kaldınp tutrurmuş. Parmaklannda pırlantalı yüzükler... Sırtmda arkadan düğmeli. Uzun ceketli, su yeşili ipek bir döpiyes... Uzun boyuna aldırmadan incecik. uzun topuklu pabuçlar giymiş... Bu kadın. Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu'nun kansı Dimitra Liani... Yunanistan da konuşruğumuz kimi Yunanlı gazetecilere göre "kaldınm yosmalığı'"ndan "kibar yosmalığa" terfı etmış.. Biz bu konuda bir şey söyleyemeyeceğiz. Çünkü öyle bir tarafını görmedik. Sadece, Saint Jean çilehanesinde inen "Kıyamet VahyTnin 1900. yıldönümü için düzenlenen Vahiy ve Çevre Sempozyumu'nu nasıl alttan alta torpillediğine tanık olduk. Bir Yunanlı gazeteciye Bayan Papandreu, ya da nam-ı diğer Dimitra Liani konusunda ne düşündüğünü soruyoruz. Kendini yerlere atarcasına gülüyor: "Ona göre biz baş düşmanlanyız. Sürekli ona Mimi (Dimitra'nın kısaltılmışı) dediğimiz için bize çok kızıvor. Liani dememiz de onu siniriendiriyor. Kendisine Bayan Papandreu diye hitap edilmesini istiyor. Hesabı da çok açık. Kocasının sadece bir ayağı değil, iki ayağı da çukurda. Günün birinde ona emri hak vaki olduğunda Papandreu adını ömrü boyunca göğsünü gere gere kullanacak. Günün birinde siyasete atılırsa bu isim ona çok da yardımcı olacak." Peki, Mimi'nin bir siyasal geleceği var mı? Yunan basını bu olasılığa PATMOS «OGLU nasıl bakıyor? Bizim gazetecı yine çok gülüyor: "Olabilir de, olmayabilir de» tlişkilerini nasıl kullanacağına bağta-." Belki Mimi'nin gazetecileri kendisine düşman gibi görmekte hakkı var. Sempozyuma katılan Fener Patriği Bartholomeos da gazetecilere pek sıcak bakmıyor gibi... Gözüne kestirdiğiyle yakınlaşmıyor değil. ama genelde onlardan uzak durmaya özen gösteriyor. Bunun nedenini onu iyi tanıyan bir Yunanlı gazeteciye sorduğumuzda bıyık altından gülüyor: "Patriğe göre Tann bir insan, bir de gazeteci cinsi yaratmış. Elinden gelse topumuzu kıyamete yollar." Gerçekten de sempozyumun son bölümünün sürdüğü Patmos Adası'nda Patrikle adeta köse kapmaca oynuyoruz. Patrik sabah erkenden Saint Jean Manastın'nda ayine katılıyor, biz peşinden koşturuyoruz... Patrik adanın en iyi oteli Scala'da çevresindeki kilise başkanlanyla yemek yiyor. biz ise atlatılmışlığın verdiği düş kınklığıvla Scala'yı uzaktan izlemekle yetiniyoruz. Ama bu arada cinsi latiften iki gazeteci patriğin yanından aynlmıyor gibi. Patrik onlara tahammül etmekten de öte ilgi gösteriyor. Bunu izah etmek gerçekten güç Her neyse... Burada Mimi ve Patriğin gazeteci kompleksi ya da fobisini size aktarmaya çalıştık. Bütün amaeımız buydu. ÇARŞAMBAİCRA DAİRESt'NDEN GAYTÜMENKULÜN AÇIK ARTT1RMA İLAM 1995 156Tal Satılmasına karar % enlen gayrımenkulün cınsı. kıymetı. adedı. ev safı. Çarşamba Bafracalı Kö- yüHacıbeylımevkıı.tapunun335parsei no'dakavıtlı 12 550m2mıktarlıarsa \ asıfiı kuzeyı Sam- sun-Trabzon volu. güneyı vedoğusu Yol batısı. 334parsel ıleçevnhtaşınmazın m2*sı 1.000 000.- lıradan borçlu 42- 37 5 hıseye sahıp olup borçlu hıssesı arsa payı değerı 1.400 000 000.- lıradır. Bu taşınmaz ûzerınde ıkı katlı ruhsatlı ınşaal 19 5 X 36 - 702 m2 ölçülennde olup zemın ve asma kat bakım servısı olarak kullanılmakta, bınncı kat % 50 ıknıa! edılrmş m2'sı pnm fîyatı 3.470.000.- TL den zemın \e asma kat değen 4.871 880.000-lıradır Bınncı katın degen 702 m2 X 3470.000- lıra "o 50 1.217 970.000 - lıra bu ta$ınmazda borçlu hıssesı toplam değen 7.489 850.000.- Iıra ûze- nnden satılacaktır. Satış şartian: 1-Satış 13.11 1995 günu. saat 10.00"dan 10 20">e kadar Çar- şamba Icra Müdürlüğu'nde açık arttırma suretıyle vapılacaktır Bu arttırmada tahmın edilen kıy- metın % 75'mı le rûçhanlı alacaklılar \arsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçnıek şartı ıle ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok aitıranın taahhudu bakı kalmak şar- tıyla 23.11.1995te aynı yer ve saatlerde ıkıncı amırmaya çıkarılacaktır Bu arttırmada da bu mık- tar elde edılememışse gaynmenkul en çok antıranm taahhûdü saklı kalmak üzere arttınna ılanın- da göstenlen müddet sonunda en çok arttırana ıhale edılecektır Şu kadar kı. arttırma bedehnın ma- lın tahmın edilen kıymetmın % 40'ını bulması ve ^atış ısîeyenın alacağına röçhanı olan alacakla- rın toplamından fazİa olması ve bundan başka. paraya çe\ ırme ve paylaştırma masraflarını gecme- sı lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebı duşecektır 2- Arttırmaya ıstırak edecek- lenn. tahmm edilen kıymetın % 20'sı nıspetinde pey akçesi veya bu mıktar kadar mılh bir banka- nın temınat mektubunu vermelen lazımdır. Satıj peşın para ıledır, alıcı istedigınde 20 gûnü geç- memek üieremehıl venlebılır. Tellâlıyeresmı. ıhalepulu. tapu harç vemasraflan alıcıyaaıttır. Bı- rıkmış vergıler satıs bedelmden ödemr. 3- Ipotek sahıbı alacaklılarla dığer ılgılılerın (+) bu gayn- menkul uzerındekı haklannı hususıyle faız ve masrafa daır olan ıddıalanm dayanagı belgeler ıle on beş gün ıçmde daıremıze bıldirmelen lazımdır Ak<ı takdırde haklan tapu sıcılı ıle sabıt olma- dıkçapaylaşmadan hanç bırakılacaklardır 4- thaleye katılıp daha sonra ıhalebedelını yatırmamak suretıv le ıhalemn feshıne sebep olan rüm alıcılar ve kefıllerı teklıf cttıklerı bedel ıle son ıhale be- delı arasındakı farktan ve dığer zararlardan ve aynca temerrüt faızinden müteselsılen mesul ola- caklardır. Ihale farkı ve temerrüt faızı aynca hükrne hacet kalmaksızın daıremızce tahsıl olunacak. bu fark. varsa öncelıkle temınat bedelmden alınacaknr 5- Şartname. ılan tanhınden ıtıbaren hcr- kesın görebılmesı ıçın daırede açık olup masrafı venldığı takdırde ısteyen alıcıya bir ömeğı gön- denlebılır 6- Satışa ıstırak edenlenn şartnamey ı görmûş ve münderecatını kabul etmış sayılacak- ları. ba^kaca bılgı almak ısteyenlenn 1995 156 Tal sayılı dos\ a numarasıy la müdürlüğümüze baş- \ urmalan ılan olunur 21 9.1995 (+) tlgililer tabirine irrifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın 44595 'Mersedes Paşa'nın öyküsü"Mersedes Paşa'"yı herkes tanır. Yan kapalı kavgısız gözleriyle, konuşurken her zaman alnına yükselttıgı kısa kaşlanyla, iri burnuyla ve yan dökük dağınık saçlanyla bütün dünya gazetelerinde ve televizyonlannda sık sık boy gösterir. Genellikle serttir. tehditkârdır: bazen içerdeki muhalefeti, bazen NATO komutanlannı duman eder. Küfur ettıği de olur bazen: insan haklan sa\ unucusu Serge>r Km'alev'i bir dövmedıği kalmıştır. lyice kızarsa yakar yıkar; ulusal parlamentoyu topa rutmuştur bundan tam iki yıl önce. Hükümetler gelır geçer. bakanlar değışir, skandallar ve bunalımlar çıkar: bizim "Mersedes Paşa"ya bir şey olmaz. Hacıyatmaz gibidir o. Eİevlet Başkanı'nm **bir tanesi"dir. "Paşa" diyorsak da. bizdeki paşalar gibi değildir. Paşa, Rusçada Pavel adının kısaltılmış halidir. (Ama Türkiye'de yaşasaydı. ona "Pawl Paşa" dememiz kaçınılmaz olurdu.) Soyadı kargalan çağnştınr: Rusçada "graç". ekin kargalan için kullanılan sözcüktür. "Pavel Graçov, son on yıllann en iyi savunma bakanıdır" (Bu cümle Boris Yeltsin'e aittir.) "•Mersedes" lakabına gelince. Onu. kötü niyetli Rus gazetecileri takmıştır Pavel Paşa'ya. Aldığı rüşvetlerden birinin Mersedes marka bir araba olduğu iftirasını armışlardır. Tıpkı devlet sayfiyesini bedava kendi üzerine geçirdiği, nüfuzunu kullanarak Moskova'nın en iyi semtlerinden birinde yok pahasına daire aldığı, oğluna haksız yere mevki ve mülk sağladığı gibi asılsız iddialardan biridir bu "Mersedes hikâyesi" de. Atılan iftıralara dayanamayan Pavel Paşa, Mosko\skiy MOSKOVA HAKAN AKSAY Komsomoiet gazetesındekı bır yazı üzerine (Yazının başlığr "Hırsız Mersedes Paşa bakan koltuğunda değil. hapis koğuşunda oturmalıdır" Biraz sertçe bir başlık. değil mi). gazeteci Vadim Poegü'yi mahkeme vermıştir. On bır ay önce açılan davanın duruşmalan, dokuz aydır sürmektedir: ama... Ama Pavel Paşa meşgul bir adamdır. Çeçen sa\aşına genç ve tecrübesiz askerler göndermekten, Batılı ülkeleri tehdit etmekten ve de\ let başkanıyla tenis oynamaktan, kendi açtığı davaya ilgi gösterememektedır. Aslında biraz da gerek görmemektedır bu işe: Davayı açıp suçluyu göstermiştir ya işte! Yargıç da fazla uzatmadan densiz gazetecinin cezasını vermelıdir. Hem mahkemeye gidip de sıradan ölümlülerin basit sorulanna yanıt vermek zorunda kalmak, ona yakışacak şey değildir. Ne var ki adına Rusya Federasyonu denilen bu ülkede hukukun önemi olduğuna, yasalann uygulanması gerektiğine inanan insanlann soyu tükenmemiştir. İşte onlardan binne farprnıştır Pavel Paşa. Yargıçtır bu kişi. Üstelik kadındır. CMgaGovora adındaki yargıç, Pavel Paşa'ya beklenmedik bir tokat atar. Hem de yasal bir tokat. Olga Hanım'ın Pavel Paşa'ya gönderdiği. kenan yakılmamış ve üstüne gül suyu dökülmemiş son mektupta şöyle denmektedir: - Sayın Pavel Paşa. Bakanlar da yurttaştır. Yasalar bakanlar için de geçerlidir. Yasalanmıza göre şikâyet davası şikâyetçisiz görülmez. Sen hem davayı kendin açtın. hem de zahmet edip mahkemeye teşrif ermiyorsun. Bu > sana son mektubumdur. Eğer 25 ekimdeki duruşmaya geleceğini beyan etmezsen. üzerine İçişleri Bakanlığı birliklerini göndereceğim. Seni kulağından tuttuklan gibi, zorla getirecekler karşıma. Ona göre!.. Şimdi bütün Rusya bu konuyu konuşmaktadır. Kimisı kızmakta, kimısı alaya almaktadır. Yalnızca bir kışinin ağzını bıçak açmamakta, gözüne uyku girmemektedir. O da. Pavel Paşa'yı duruşmaya zorla getirmesi gereken Moskova 169. bölge milis karakolunun zavallı komiseridir. Yavru kaplanın düşleri Sonbahar güneşinin altında mayışıp "Şuracıkta yuvaıiana ymarlana uykuya dalmak ne hoş olurdu" diye düşler kuran bu bir yaşındaki kaplancık, esneyen ağzından gözüken dişlerinin yarattığı dehşetten bihaber olsa gerek. Bundan bir yıl önce Danimarka'nın başkenti Heîsinki'nJn hay\anat bahçesinde dünyaya gelen sekiz kaplan yavTUSundan biri olan bu 'uykucu', ay sonunda evini Londra hayvanat bahcesine taşımaya hazırlanıvor. Kuzey hattının sakin Japonlan Sabahın 8"inde metro. Oturacak yer yok. Ayakta sadece bırkaç kişi. Karşılıklı koltuklarda da altı kişi. Altısı da Japon. Birbirleriyle konuşmadan gidiyorlar. Birkaçı gözlerini kaparmış. Bir ikisi bir şeyler okuyor. Birinin elinde pembe Financial Times. Haşır huşur sayfalannı çevirip duruyor. Karşılıklı altı koltukta altı Japon belli ki tanışmıyorlar. İnsana tuhaf geliyor. Oyle ya, dünyanın öbür ucundan Londra'ya çalışmaya gelmişler. Sanki tanışmalan gerekirmiş gibi değil mi? Ama değil. Londra'yı tepeden dibine kesen Kuzey Metro Hattı, burada yaşayıp çalışan Japonlara en sık rastlanan hat. Kuzey Hattı, kentin en bakımsız, en hantal, en hurda, en aksak. en pis. en ruh karartıcı, en sıkışık, en geç. en oksijensiz hattı. LONDRA EDİP EMİL ÖYMEN Teknolojinin en ılensıne sıçramış bir ulusun üyeleri olarak Japonlar acaba bu tıklım tıkış aksak hatta gidip gelirken acaba ne düşünürler? Erkekleri şık ve kendi halinde. kadınlan sürekli gülümser gibi. çok daha şık, çok daha zarif. Hele bu kibar Japonlar. Kuzey Hattı'nın pisli islı kirli bulanık istasyonlannda sabırla beklerken "Bana kaderimin bir oyunu mu bu" diye akıllanndan geçer mi? Hele hele, Kuzey Hattı'nın bir şişenin ince boynu gibi sıkıştığı. iki ayn yönden gelip iki ayn yöne giden iki hattının kesiştiği ünlü Camden Town kavşağında yine sabırla tren beklerken? Camden Tovvn çünkü çizgi dışı gençliğin en fikır fıkır kaynadığı yer. Punklar, ayyaşlar, berduşlar, işsiz güçsüz orada burada sürünen takımı da Camden Town istasyonunda tren bekler. Aralannda eşantiyon gibi şık ve zarif Japonlar. Erkeklen. birbirine benzer pardesülenyle, ellennde çantatanyla. Kadınlan ise yeşil-pembe saçlı, burnu ve kulağı mülti-halkalı punklardan uzak durmaya çalışarak. Japonlar. kendi adalannı bırakıp neden bu yassı adaya geliyor? Londra çünkü 150 milletin kaç on binlerine iş sağlayan bir merkez. Batı Avrupa'daki benzer merkezler gibi. Ama hele Japonlar için. Çünkü Londra'nın ünlü banka ve finans merkezi *City''de metre kareye çok Japon düşüyor. Londra'nın Japon nüfusu 30 bin. Kendi süpermarketleri, kendi mağazalan. lokantalan var. Sadece Japonca kitap gazete dergi satan dükkanlan var. Japon işadamlan ve kadınlan, yüksek satın alma güçleri ve yüksek zevkleri ıle Londra'yı talan ediyorlar. Son numaralan, Yaohan Plaza adlı dev bir alışveriş merkezi. Burada her şey Japon. Batılı ünlü moda dergilerinin sayfalannı soldan sağa çevirebilirsiniz. Bir Japon kolası içebilirsiniz. Japonya'dan jet hızıyla getırtilen kalamar ve yılan balığından alabilirsiniz. Ama her şey Japonlann satın alma gücüne göre ayarlı: İki katına. KARİKATÜRCÜLER DERNEĞİ ANKARA TEMSİLCİLİĞİ YAYIN ORGANI EKİM31.SAYIÇIKTI BİLGİ İÇİN : KONUR SOKAK 31/10 KIZILAY/ANKARA TEL: (0-312) 417 37 28 ABONE ŞARTLARI: 6 AYLIK 180.000.-TL 12 AYLIK 360.000.-TL POSTA ÇEK NO: 104 902 METİN PEKER PANELE DAVET Esenyurt Belediye Başkanlığı'nca: 'TÜRKİYE'de BAĞIMSIZLIĞIN ANLAMI ve KÜBA'nın ABLUKAYA ALINMASINA DEMOKRATİK KtTLE ÖRGÜTLERİNİN BAKIŞ AÇILART konulu Panel düzenlenmiştir. CHP İstanbul II Başkanlıgı. DSP. İP. BSP.TGD, DlSK. 68'liler Vakfı, Nazım Hikmet Vakfı, MimarlarOdası, Makine Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası'nın temsil edileceği bu toplantıya; İlhan SELÇUK MehmetATAY Dr. Gürbüz ÇAPAN (Cumhuriyet Gazetesi, Gazeteci- Yazar) (DlSKGenelSekreterı) (Esenyurt Belediye Başkanı) konuşmacı olarak katılacaklardır. Halkımız Davetlidir. * lOEkim 1995 saat: 14.00 Esenyurt Belediyesi Kültür Müdürlüğü Tiyatro Salonu Maslak Gazetecıler Sıtesi'nde satılık dublex daire. Tel: 251 58 22 Paris Sumotori'leri bekliyor PARİS MİŞEL PERLMAN Fransız başkenti sabırsızlıkla bekliyor onlan. Yaklaşık 9 yıl önce, ilk kez gelmişlerdi Paris'e, "Sumotori"ler. O günden bu yana. Fransızlar, bır tür Japon güreşı sayılabilecek bu "Sumo'nun İlahlan"nın karizmasına kendilerini kaptırmış adeta. "Sumotori" deyip geçmeyin. Adeta bır yağ yığınını andıran \ücutlan doğaya aykın kuşİcusuz. Ancak tıka basa beslenmeyi kabul ermeleri. Jarx>nya'da kendılenne, mesleği öğrendikten sonra "kral muamelesi" yapılacağından ötürü. Kendi ülkelerine özgü bu güreş söylendigınde göre, 1192-1333 yıllan arasında. "Kamakura" adıylaaskeri birsanat, 1603-1868 yıllan arasında da bir halk eğlencesı olarak izlenmiş. Bu arada şunu da unutmamalı kı "Şinto" dinidir ünlü "Sumo" sporunun kökeni.Düşünün, bugüne dek. sadece 7 kez çıkmış yurtdışına "Sumotori"ler. Fransız başkentinde 2. kez beklendıklenne göre olay gerçekten önemli. J. Paris'in Beroy semtindeki görkemli spor sarayında. 13-15 ekim tanhlen arasında düzenlenecek olağanüstü turnuvaya katılacak 40 profesyonel "Sumotori". yardımcılan ve de 6 hakem eşlığınde geliyor. Bır de şu var: Pans gezisini gerçekleştirecek olanlar. "Sumo"nun üstdüzey kategonlennden "Makuuşi''lerden oluşuyor. İş bununla da bitmiyor. Çünkü, kafile mensuplan arasında 2 de "Yokozuna" yer almakta. Başka bırdeyişle. 17. yüzyıldan bu yana. en yüksek düzeyde bırincı olmuş 65 "Sumotori" güreşçisi arasında bulunmak onuruna sahıp 2 büyük şampıyonu da alkışlayabilecek Fransız Sumoseverleri.Bunlar büyük paralar kazanıp krallar gibi yaşıyorsa da bu sporda kendine bır yer edinmek kolay olmaktan çok uzak. Genç bır "Sumotori"nin asgari 1.73 m. boyunda ve en azından 75 kilo ağırlığında olması sart. Sayılan 50"yi bulan ve "Heya" denilen 50 gruba eğitim amacıyla dağıtılan genç sporcunun, uzun eğitim ve çıraklık süresi sırasındaki yaşamı hiç de imrenilecek gibi değil. Bakın. söz konusu genç, diğer 900 meslektaşı gibi adeta askeri bir disiplın ıçinde eğıtıliyor: Sabah saat 6'da kalkış. ardından ev temizlığı ve antrenmana hazirlık. Ağabeyleri ise, yataktan sabahın 8'ınde kalktıktan sonra e\ işlenyle uğraşıyor. Çünkü geleceğin "4 Sumotori"lerine bu sporun inceliklenni bu ustalardır öğretecek olanlar. Eski bir "büyük şampiyon"un yönetiminde, tam 2 saatlik yoğun bir çalışma. Bu kadarla yetinilse. ne âlâ... Fakat. gel gör kı. bizim çömezi bekleyen çeşıtli işler arasında, büyüklennin banyosunu hazırlamak. sırtlannı hamamdaki tellak gibi yıkamak ve giyınmelerinde yardımcı olmak var. Peşinden de, bol mıktarda yemek. Bütün bunlar noktalandıktan sonradır kı, çıraklar nihayet yemek yiyebiliyor. "Şanko" beslenmenin temetini oluşturuyor. Yani, et. balık ve sebze kanşımı bır "mönü" işte... Genelde. birkaç saniyeyi geçmeyecek karşılaşmalar için bunca simgesel hazırlıklar niye demeyin... Nerede olursanız olun, geleneklere bir bağlıhğınız yoksa, o zaman akan sular durur elbette! TOLGA AJNTMEN 8.3.1975-8.10.1993
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle