22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet f mtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel YayınYönetmeni: Orhan E r i n ç © Dıs Haberler: Ergun Balcı # Istihbarat: Yalçın Yayın Kurulu: İIhanSek;ukıBa$kanı. Genel Yayın Koordinatörü: H i k m e t Çakır # Ekonomı: Bülent Kızanlık • Kültür: Orhan Erinç, Oktay Kıırtböke. Ç e t i n k a y a • Yazıişleri Müdürleri: HandanŞenköken • Spor: Abdülkadir Yücelman Hikmet Çetinkava, Şükran Soner, fbrahim YlldlZ (Sorumlu),DİnçTayanç • Makaleler: Sami Karaören • Çeviri: Seyfettin Ergun Balcı,DinçTa\aırç, tbrahim 9 Haber Merkezı Müdürü: Hakan Kara Turhan • Düzeltme: Abdullah Yazıcı • BİIgi-Bei- Yıldız.Orhan Bursalı, Mustafa Bal- • Görsel Yönetmen: Fikret Eser ge: Edibe Bugra • Fotograf: Erdogan Köseoğlu bav. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı: Mustafa Balbay • Haber Müdürü: Müessese\lüdürü:ErolErkut»Ko- MEDYA C: • Ydnetım MEDYA G: • Doğan Akın Atatürk Bulvan No: 125. Kat:4, Bakanlıklar- ordmatör: Ahmet Korulsan • Kurulu Başkanı-Genel Yöretim Kurulu Ankara Tel: 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 #lzmırTem- Muhasebe: Bülent Yener •Jdare: Müdür Gülbin Erduran Başkanı - Genel silcisi:SerdarKızık,H ZiyaBlv. 1352 S.23Tel:4411220. Hüseyin Gürer • tşletme: Önder • Koordinatör Reha Müdür: Üstüo Ak- Faks:4419117#AdanaTemsılcisi:ÇetinYlğenoglu.lnönü Çelik#Bilgı-lşlem:Nailİnal#Bil- Işılman • Genel Müdür men • Murahhas Cd. 119 S. No:l Kat:l. Tel: 3522550. Faks: 3522570 gısayarSıstem: Mürüvet Çiler Yardımcısı: Mine Akdağ üye: Bora Gönenç Vavmlayan ve Basan: Yeni Gün Haber Aıansı. Basın \e Yavıncılık A.Ş. Tüilocajı Cil. 39 41 CağaloŞlu 343 .'4 lst.'PK:246 lsıanfcıul Tel: (0 2İ2> 512 05 05 (20 ha!) Faks: (0 212) 513 85 95 6EK.ÎM 1995 tmsak:4.34 Güneş: 5.58 Öğle: 11.59 Ikindi: 15.11 Aksam 17.47 Yatsı: 19.06 MEDYA C Tel. 514 07 53 - 513 95 80 - 513 84 60-61. Faks 5118466 tSTANBUVUNKURTULUŞUNUN 72. YILDÖNÜMÜKUTLUOLSUN SON GÜLEN t\l GÜLER - Vahdettin döneminden acı bir belge: Işgal kuvvetlerinin İngiliz komutanı general Harrington ve eşi, neşe içinde (soldaki resim) ve mutlu bir an: İşgal kuvvetlerinin şehri terk töreni. Önde ortada görülen Refet Paşa, yanındaki general Harrington'u ülkesine uğurluyor. Ancak bu kez neşe içinde olan Refet Paşa... (Fotoğraflar Çelik Gülersoy'un ' Dolmabahçe' adlı eserinden alınmıştır.) Cııııılıııriyetle gelen temiz dönemÇELİK GÜLERSOY "6 Ekim 1922 tarihi ile açılan yıllar. -sadece 15-16 tane-, bu şeh- rin uzun geçmişi içinde yaşadığı en temiz dönemdi" desem bu, ne abartma saşılmalı ne de duygu- sallık. Çünkü biz. bugün yaşlan 60'lan bulmuş olan insanlar. o gerçekten mutlu dönemın. görgü tanıklanyız. o günleri yaşamış kı- şılenz. En başta vurgulamam gereken bir husus, 1922 yılı ile başlayan zaman dilimıne, kendimin ya da ailemızin yaşadığı refah dolayısı ile özlem duymakta olmadığım- dır. Tam aksine. Bu kente kurtu- luştan 10 yıl sonra ailece geldiği- mizde. meslek yaşamını dürüst- lükle kapayan jandarma komuta- nı babamın. paraca en sıkıntılı yıl- lannı yaşamaya başlamışız. Sa- dece iki yıl sonra onu kaybettiğimizde. an- nem darlıklann ve acılann en koyusuna düş- tü. Ama ben. aklımın erdiğj çağda. her şeyi ile tertemiz bir kent buldum. Ömrüm içinde. o ortamın yavaş yavaş yitirilmesine de tanık otduğum için, 1922-1940 lar başı dönemimn değerlendirmesini de yapabildim. O gözlemlerle, o inançlarla yaşıyonım: Kurtuluş ordusunun Istanbul'a girmesı ile açılan yeni bir çağı. bu şehrin en temiz dö- nemi olmuştur. Temizlik her iki anlamındaydı: Hem mo- ral. hem fızıksel. Moral planda, yani gerek düşünceier, gerekse onun elle tutulur yansı- ması olan davranışlardünyasında.bütün geç- mişle ilgisiz denecek derecede temiz bir or- tam doğmuştu. Şehrin ilk kuruldugu tanhle- Tetih' değil, 'yurtta ve dünyada banş'ALR\Y KABACALI Ikinci Mehmed (Fatih). bûyük bir komutandı. Birinci Süleyman (Kanuni) da öyle. Her ikisi de aynı zamanda bılıme ve sanatlara. yeniliklere açık. Osmanlı devletinin ilerleyip gelişmesim sağlayan birer devlet adamıydı. Ya Dördüncü Mehmed? Onun döneminde ıçte ve dışta felaketler yaşandı. Her üçü de Osmalı padişahı değil mi? lkısıne sahip çıkıp üçüncüsünü benimsememek olur mu? Her ulusun tarihınde parlak sayfalar da vardır. karanlık tablolar da... Geçmişle ö\ ünmek. uluslar içın akılcı bir tutum sayılamaz. Biz. geçmişimizle övünmeyi sevıyoruz. llköğretim için. ortaöğrettm için yazılmış tarih kitaplan da bunu destekliyor. "Zafer"Ier pek önemseniyor. yenılgilere bınbir "bahane" bulunuyor. İCimı akademik çalışmalarda bile nesnel tarih araştırmacılığından sapılıp aynı "hamasi" eğilime girilebiliyor. Olayların nedenleri ve sonuçlan üzerinde pek durulmuyor. Oysa tanh öğretimınin temel amacı. hangi nedenlenn ne gibı sonuçlara yol açtığını araştırmaya yöneltmek. böyîece günümûzde de yararlanılabilecek deneyimlere enşmek olmalı. Ovünme payı çıkarmaktansa "ibret" almalı tarihten... "Tarih tekerrürden ibarettir" görüşü ya da "lbret alınsaydı tarih tekerriir mü ederdi" sözii. bu beklentiyi ortadan kaldırmamalı... Eğer övünmek istiyorsak. bilime, sanata. çağdaşlaşmaya katkıda bulunalım ve bunlarla övünelim. Ülkesinin halkına çağ atlatma çabası harcayan Mustafa Kemal Atatürk'le. Türk edebiyatınm sesini bütün dünyaya duyuran Nâam Hikmet'le. Yaşar KemaJ'le. başka sanatçılarımızla övünelim. Evet, Ikinci Mehmed büyük bir komutandı ve Istanbul'u alıp Bizans devletini ortadan kaldırmayı başardı. Bu. her yıl yeniçeri kılıklanyla. mehter marşlanyla törenler düzenlenmesini gerektirecek bir olay değil artık. Çağ değişti. "Fetih"ler. devlet yıkmalar çağ dışı kaldı. Her ne kadar dünyanın birçok yerinde hâlâ kan dökülüyorsa da çağımtz ınsanı "yurtta banş, dünyada banş'" özlemi içinde... Savaşların ulusal çıkarlara değil. silah sanayiı ve politik hırslarbaşta olmak üzere birtakım kirli hesaplara dayandığı anlaşıldı. Peki emperyalıstler. bir ulusun topraklannı işgal ederse ne olacak? lşte o zaman kurtuluş Savaşı'nda Türkıye halkının yaptığı gibı insanlar silaha sanlacak, canını dişine takıp düşmanı vatanından kovacak! Emperyalızme karşı verilen bağımsızlık savaşının zafen her yıl törenlerle kutlanacak. Günün anlam ve önemi. yeni kuşaklar tarafından da kavranacak... Tıpkı emperyalist ordulannın Istanbul'dan çekilmek zorunda kaldıkları 6 Ekim 1922'nin yıldönümünü bugün kutladığımız gibi... Istanbul'un "fettuni" değil. her yıl 6 ekimde "Kurtuluş Bayranırnı kutlamalıyız. Bu kutlamalar, "emperyalizm" olgusunun hiç unutulmamasını da sağlayacaktır! n tam bilemiyoruz. Fakat buradaki o küçük koloniyi dünya sahnesine çıkaran Roma Im- paratorluğu. görkemli bir başkent yaratmak- la beraber. bırbirinden kanh veentrikah uzun bir olaylar zincirini de başlatmış oldu. Os- manlı egemenüğı, dış saldın lara bir son çek- ti ve payıtahtını. kuşatmalara karşı uzun sü- re tam bir güvenceye ka\ uşturdu. Ama iç yaşamda mutluluğu ve herkese gü- venliği sağladığı sö> lenebilir mi? Herkes şöy- ledursun. lam birkadın deposu olan Saray'ın kendisinın rahatı ve huzuru yoktu. Şehrin en banşçı ve en "parlak" yılları olan Lâle Dev- ri'nde. bir genç hanım ve erkek. bir yere ~se- lâmetle" gıdemiyordu. Müri'it-Tevârih, az- gınlann yol ortasında ve ayak üstü. zina ve fıil-i lıvâta ettiklenni anlatır. Abdülhamid II "istibdadı" da. yok ettiği her tür özgürlüklere (vezirlerin bile yazlığa gitmeleri ve dönmelerinin bile izne bağlı ol- duğunu hatırlayın) karşılık. bari ortalığa bir güvenlik getirdiği sanılır. Gerçek hiç öyle de- ğildi. Taht şehrınde, sokak ortasında padişa- hın şehremini vurulabiliyor. gecesokağaçık- makbile.babayiğit harcısayılıyordu. Bilinç- le açılan birjurnal döneminde. oğul ile baba. birbirınin kuyusunu kazan ihbarlannı Sa- ra) a sunup altın alıyorlardı. Bu yıllan birer birer yaşayarak 1920lere gelmiş olan şehir. tarihinde ilk kez bir huzuru ve bir ıç temizlı- ğini tatmış oldu. Çünkü olağanüstü bir ada- mm elleri ile. arkada kan. entrika ve gözyaş- lan saklayan eski, kirli ve paslı kapılann hep- si kapanmış. içinde ışıklı bahçeler sergileyen yollar, toplumun her kesiminin önüne açıl- mıştı. Çünkü önce. ortamı zehirleyen unsurlar olarak ne varsa hepsi yeni devlet tarafından ayıklanmış ve devreden çıkanlmıştı: Hafıye ordusu 1910'larda dağılmaya başlamış. meş- ruti\-etin karaborsacılan cumhuriyet ekono- misinde geçim kapısı bulamamış ve çevTele- rindeki yoksullukla acı çelişkiler sergileyen paşa konaklan boşalmış. bunlann çoğu okul ve hastane yapılarak halka açılmış ve devlet- leştirme operasyonlan. sömürgen dış kapital ile onun iç uzantısı olan Levanten türü asa- laklan tasfiye etmişti. Bunlardan arta kalan nüfus. Ankara'dan ülkeye yayılmakta olan "toplumculuk, vatan için çalışma. banş ve üretim"' ışıklannın etkisi ile bu dünkü payi- tahtta. sakin ve uyumlu bir hayatı yaşamaya başladı. Nüfusun 1) azlığı ve 2) kalitesi, bunu ko- laylaştırdı. Çoğu kişi birbirini tanıyor. hatır sayıyor, şehrini ve semtini hiç kimse bozmuyor, her- kes bahçe yemişini komşuları ile paylaşıyor \ e herkes. hem üstü başı ile evini. hem sem- tini, temiz tutmaya özen göstenyordu. 1950"lerde taşra gelip dağı taşı oturuma açar- ken İstanbuFun eski halkının kirada oturan yoksul kesimi de kendine bir yer kapamaz mıydı? Kimse yapmadı. Bunuayıpsaydı. lş- te o doku. 192Ö"ler ve 30"lann mayası idi. Meşnıtiyette cadde ortasında dan-dun ga- zeteci öldüriilmesine \e darağaçlannda sal- kım saçak adamlar asılmasına tanık olan ls- tanbul. 15-20 yüda banşa \e hu- zura o kadar alışmıştı ki 1950'de Sanyer'de genç bir kîz öldürülün- ce, şehir ""dehşet içinde" kalmış ve basın günlerce olayı işlemişti. Temiz ortamı. önce II. Cihan Savaşı bozdu. Mutluluk yıllannı 1940 ile bitinşim ondan. Besin kıtlığı. karaborsa doğurdu. Anka- ra'daki eski enerjık kadro, yerini restorasyonculara bırakmıştı. On- lar ilk haksız kazançlan engelle- yemediler. Bozulma öyle öyle başladı. 1950'ler sonrasının ge- tirdiklenni iseyaşayan herkes bi- liyor. Fiziksel "temlzligin'' birkaç yıl fazlaömrü oldu. 1950'lere ka- dar sürebildi. Ona da biraz deği- neyim: 1920"ler ve 30'lar Istan- bulu, kendisinden az önce paket taşlan döşenebilmiş caddelere sa- hipti. Bunlar. tozu ve çamuru ön- lüyor. her semtin hemen dışında zaten. çimen kaplı kırlıklar başlıyordu. 1940"larda Kırdar imarı, yanlışlan ile dog- rulan ile birçok yeri "düzeltti", bakımlı- özenli sahneler meydana getirdi. En bakım- sız yerlerden biri, meşrutiyette ve işgal yılla- rında yaşanmış yangınlann artıklan ve hara- beleri ıdi. Ama onlann da üstünü otlar ve ısırganlar örtüyordu. Temizdi bu şehir. temiz. l960"larla bera- ber kalabalıklann yığılması ile politika kay- naklı kazanç ve boş arazi yağmaları ve inşa- at knzleri ile rüşvet furyası ile iki kirlenme. beraber yaşandı: Kazılan ve yağmalanan her topraktan. tekerlekler, şehre devamlı çamur taşırken sosyal ortam da eski saflığını yitir- di. Temizliğin iki türü, birbirinin nedeni ve sonucu olduğu için. İŞGALCİLER •GELDİKLERİ GİBİ GtTMlŞLERDf İstanbul'ıın direnişi sürüyor SAıMİ KARAOREN Kurtuluş Savaşımızın bü- yük utkusu (zaferi) 30 Agus- tos 'zafer sarhoşluğu 1 değil, bağımsızlığa ulaşılmakta ol- manın keskin bilincini getir- mişti: Başkomutan Gazi Mıfetafa Kemal. emparyaliz- min güdümündeki düşmanı lzmir'de denize dökeceğini algılamanın coşkusuyla ko- mutunu vermişti: "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz. Ueri." Yurdumuzu kurtarmaya olanca özverisiyle savaşan Mehmetçik. bu k'omutu yeri- ne getirdi ve 9 Eyiül'de Ege kıyılannda Akdeniz'e ulaştı. Afyon'dan tzmir'e köyleri- mız, kasabalanmız, kentle- rimiz. bereketli topraklan- mızın güzel ovalan. bağlan. bahçeleri kurtulmuştu; şen- lıkler içinde acılar dindirili- yor. kahraman ve şanlı ordu- lanmıza şükranlar sunulu- yordu. 9 EylüFde ve onu izleyen birkaç gün içinde Batı Ana- dolumuzla Bursa dolaylan kurtulmuştu. ama Trakya'da- ki topraklanmızla güzel ls- tanbulumuz henüz düşman işgali altındaydı. Gazi Mustafa KemaKin ti- tizlikle yürüttüğüdiplomatik ilişki. kı- sa sürede sonuç \erdi: 11 Ekim 1922 (9 EylüTden 32 gün sonra) Mudanva Mütarekesi'ni (silah bırakışmasını)fn- gıliz, Fransız ve ttalyanlara imzalatan Ismet Paşa (tnönü). yalnız ilk diplo- matik başanmızı sağlamakla kalmadı. Trakya'daki topraklanmızı da Batılı emperyalistlerin maşası rolündekj Yu- nanlılardan. silaha gerek kalmadan kurtardı. Sıra artık güzel Istanbulumuzun kunulmasındaydı: Atatürk'ün "...tki cihanın müttckasında..." diye başlayan ünlü demecinde yürekten övdüğü o dünya güzeli Istanburda... Elbet Istanbul da kurtulacaktı. 1918 "de Dolmabahçe önlerinde de- mirleyen düşman gemilerine hışımla ve o engin sezgilerinin kararlılığıyla bakan Mustafa Kemal ne demişti: "Geldikleri gibi gjderter!»." Sabırla. bilgiyle. bilinçle sürdürü- lüp yürütülen diplomasi, Lozan Zafe- n'ni de getirmişti. 29 Ekim 1923: Cumhuriyet ilan olunmuş; Türkiye Cumhunyeti Devle- ti kurulmuş, padişahlığın ve hilafetin kaldınlması sağlanarak Osmanlı dev- let ve hükümetinin varlığı da sona er- dirildığinden hiçbir işlevi kalmamış. Lozan'daki müzakerelerde yalnız Tür- kiye Çumhuriyeti'nin temsilcisi söz sahibi olmuştur. tstanbul'un statüsünü de kesin ola- rak saptayan Lozan Banş Antlaşma- sı'nın imzalanmasından sonra. itılaf devletlennin komutanlanyla İstan- bul'ıın askersel denetimini Ankara adı- na elinde tutan Selahattin Adil Paşa arasındaki görüşmeler sonunda şehrin boşaltılması gerçekleştirilmeye baş- landı. Anlaşmaya uyularak, izlenceye (programa) göre bir buçuk ay içinde boşaltma tamamlandı ve Istanbul Türk birliklerine teslim edildi. 2 Ekim 1923: Büyük coşkuyla Türk ordusunun Istanbul"agirmesi hazırlık- lannabaşlandı. Istanbul'u. Büyük Taar- ruz'un kahraman komutan- larından üçüncü kolordu komutanı Şükrü Naili Paşa (Gökberk) (*) teslim ala- caktı. Sonunda. günlerdir bek- lenen 3. Kolordu, Şükrü Naili Paşa'nınkomutasında 6 Ekim 1923 günü (72 yıl önce bugün) tstanbul'a gir- di. Kolordumuzve komuta- nı. görülmemiş coşku için- de büyük törenlerle karşı- landı. lşte. I918"den 6 Ekim 1923 'e değin beş yıllık işgal sona ermiş, işgalciler "gel- diklerigibigıtmişler-dı Bü- yük. şanlı komutan Gazi Mustafa Kemal Paşa sözü- nü gerçekleştirmiş, sonun- da Istanbul kurtulmuştur. Neredeyse 600 yıldır bizim olmuş. ülkemizin gözdesi Istanbul'un Fethi'ni her yıl kutlayıp durmakbirbakıma ayıptır (Hem fetih çağı bit- ti artık). O bizimdir; fethini değil. kaptırdığımız yaban- cılann elinden kurtulmasını kutlamalıyız. lşte bugün lstanbulumu- zun kurtuluşunun 72. yılını kutluyoruz. Ah canım Istanbul!.. Gü- zeller güzeli İstanbul!.. Seni yabancı işgalcilerden kurtardık. ama yerli iş- galcilerden kurtaramıyoruz. Bilgisiz. görgüsüz vurguncularla, 'vahşi' yaba- nıl sermayenin işgali altında inim inim inliyorsun. O güzel tepelerin, ye- şil yamaçlann. fıstık ağaçlann, gözler- de panltısı yanan eski bahçelerin, gül- lerin. salkımlann yok edildi. Taş kesil- di. O yumuşak tepeler. güzel seyir yer- lerin!.. Seni çirkinleştirmek için yap- madıklan yok. Ama öylesincgüzelsin ki senin o soylu güzelliğini tümden yok edemiyorlar bir türlü... Senin düşman işgalindenkurtuluşu- nu yürekten kutluyoruz. Seni, güzel varlıgına saldıranlardan da kurtarabi- lecek miyiz acaba!.. Gönlümüzde güzelliğinle yaşa Is- tanbul!.. lalise*" şeklinde kullantnasını önlemek isteyen yobaz-Ayasofva tarihindeki en büyük tehlikevi işgal \ıllannda atlattı. Empenalistierin burav ı • lar, bağımsızlık mücadelesi vermek yerine, "ÂyasofVa'yı havaya uçurmaya 1 ' kalkıştılar. Ayasofya ve Giîlhane oyıınu (*) Değerli telsefe hocası Prof. Macil Gökberk in bahası olan Şiikrii Naili Paşa. yiğit bir asker ve ayclııı bir kişiydi. Ala- riirk ı'in pek sevdiği komutanlardandı. OKTAY EKİNCt Günümüzden 72 yıl önce yine bu- günlerde, yani 5 ve 6 Ekim 1923 ta- rihlerinde ulusal ordu birlüdenmiz lstanbul'a törenlerle girdiklerinde, hiç kuşkusuz yenilenler ve kovulan- lar sadece işgal kuvvetleri değildi. Istanbul. yaklaşık 5 yıl boyunca kendisini tutsak alan emperyalist güçlerin yani sıra, yine bu güçlerle iş- birliğı içerisinde Anadolu'daki ba- ğımsızlık ateşini de söndürmeye ça- lışan gerici hanedanın ve "son dö- nemlcrdeki Osmanlı yobazlığının" elinden de kurtanlmış oluyordu. O "yobaadık" ki yine sadece ülke- nin ve ulusun geleceğinı karartmaya yönelik bir siyasal leslimiyetçiliği sürdürmekle kalmamış, tstanbul'un uygarlık değerlerini de tehdit eden çağdışı bir ideolojinin "aydınlanma- dan yana düşüncelere karşı'" güçlen- mesine ve örgütlenmesine de hizmet etmişti. O kadar ki sözgelimi yine Is- tanbul eğer bu bağnazlığın kıskacın- dan kurtanlmayıp, cumhuriyet yöne- timinin o yıllardaki duyarlı ellerinde onuruna ve esenliğine kavuşmasaydı, bugün belki de ne Ayasofya yerinde duracaktı, ne de şu mevlitli sünnet şölenleri düzenlenen Gülhane Parkı olacaktı... Uginçtir. Istanbul'un kurtuluşunun 72. yıldönümünü kutladığımız şu günlerde, vaktiyle Mustafa Kemal ve arkadaşlanna karşı düşmancaduygu- lar besleyen yobaz çevrelerin şimdi- ki uzantıları. siyasal beklentileri açı- smdan en çok Ayasofya'nın üzerin- de duruyorlar ve aynı amaçla Gülha- ne Parkı'nı da doyasıya kullanıyorlar. Istanbul'un evrensel değerdeki kültürel mozaiğinin simgesi olan Ayasofya'nın "tek sahipleri 7 " olduk- lannı iddia eden bu çevreler. Gülha- ne Parkı'nı da ideolojik yandaşlanna peşkeş çekmişler ve sözüm ona halk bahçesi görüntüsü altında yine kendi taraftarlannın alışveriş, ticaret ve si- yasal toplantı gereksinmelerini bura- da karşılıyorlar. Oysa yeniden "mü- tarekeyıllanna" döndüğümüzde. ya- ni Istanbul'un işgal edildiği günlere göz attığımızda, örneğin yine Aya- sofya'nın tarihindeki en büyük tehli- keyi, kara yobazlann bir "imha pla- nı" ile yaşadığını görürüz. işgal yıllanndabu görkemli mira- sı "kilise*' şeklinde kullanmak isteyen emperyalist kuvvetlere karşı bağım- sızlık mücadelesi vermek yerine, bu- nu önlemek için "Ayasofya'yı havaya uçurmaya" kalkışan gerici güçler. eğer bombalarını patlatabilselerdi. şimdiki siyasi şo\ lan için ibadete aç- mak isteyecekleri bir "mabedi" de belkı bulamayacaklardı. Nitekim 1934te Atatürk"ün isteği ile Ayasofya'yı bir "uygarlık müze- si" olarak korumaya alan Bakanlar Kurulu karan yayımlandığmda. bu tarihsel zenginliğimiz sadece "kilise yanüsı" bağnazların elinden değil. böylesi bir mirası bombalayacak ka- dar ilkel düşüncelere sahip yobazla- nn elinden de kurtanlmış oluyordu. Gülhane'de gerici ayaklanma Yine son zamanlarda dinci çe\Te- lerin adeta bir "arabesk panavır ala- nma" çevirdıkleri Gülhane Parkı da eğer vaktiyle yobazlann istedikleri şekilde "park yerine saray bahçesi" olarak kalsaydı, bugünkü siyasal içe- rikli sünnet şölenleri acaba nerede yapılacaktı? Istanbul'un ünlü belediye başkan- lanndan Cemil Topuzlu Paşa,aynı za- manda bir doktor olarak mezarlıkla- rın kent dışına çıkanlması. modern bir mezbaha kurulması. kent harita- lannın yaptırılması gibi. bu kentin çağdaş uygarlıkla tanışabilmesi için birçok yeniliğe imzasını atmıştı. 1912-1914ıle 1919-1920 yıllann- da iki dönem "şehremini" olan Cemıl Topuzlu Paşa'nın en önemli hizmet- lennden bin de o yıllara dek padişa- hın "has bahçesi" olan Gülhane'nin. Avrupa'daki gibi "halka açık bir park" şeklinde düzenlenmesiydi. Cemil Topuzlu, bu heyecan verici düzenlemleyi bır an önce bitirmek için Gülhane'deki çalışmalan bizzat denetlerken. bir cuma günü parkın karşısındaki Zeynep Sultan Cami- si'nin avlusunda toplanan gericiler, çok geçmeden Paşa'nın üzerine yü- rüdüler ve onu öldürmek istedıler. Yobazlann savı. bu tür parkların "şehrin içinde ahlaksızukyuvası'' ola- cağı ve Padişah bahçesinin •'eğlence- yeaçdama>acağı" şeklındeydi... Evet. Istanbul'un işte bu ilkel dü- şüncelerin elinden kurtanlmasının 72. yıldönümünü kutluyoruz. O yıl- larda Ayasofya'yı havaya uçurmak isteyenler. Cemil Topuzlu'nun üzeri- ne yürüyenler elbette ki tarihte kaldı- lar. Ama hâlâ onlann izinde yürüme- ye kalkışanlar ve cumhuriyete karşı tavır alanlar var ve üstelik 6 Ekim'i de u kutlar gibi" görünüyorlar...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle