Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
f mtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel YayınYönetmeni: Orhan E r i n ç © Dıs Haberler: Ergun Balcı # Istihbarat: Yalçın Yayın Kurulu: İIhanSek;ukıBa$kanı.
Genel Yayın Koordinatörü: H i k m e t Çakır # Ekonomı: Bülent Kızanlık • Kültür: Orhan Erinç, Oktay Kıırtböke.
Ç e t i n k a y a • Yazıişleri Müdürleri: HandanŞenköken • Spor: Abdülkadir Yücelman Hikmet Çetinkava, Şükran Soner,
fbrahim YlldlZ (Sorumlu),DİnçTayanç • Makaleler: Sami Karaören • Çeviri: Seyfettin Ergun Balcı,DinçTa\aırç, tbrahim
9 Haber Merkezı Müdürü: Hakan Kara Turhan • Düzeltme: Abdullah Yazıcı • BİIgi-Bei- Yıldız.Orhan Bursalı, Mustafa Bal-
• Görsel Yönetmen: Fikret Eser ge: Edibe Bugra • Fotograf: Erdogan Köseoğlu bav. Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı: Mustafa Balbay • Haber Müdürü: Müessese\lüdürü:ErolErkut»Ko- MEDYA C: • Ydnetım MEDYA G: •
Doğan Akın Atatürk Bulvan No: 125. Kat:4, Bakanlıklar- ordmatör: Ahmet Korulsan • Kurulu Başkanı-Genel Yöretim Kurulu
Ankara Tel: 4195020 (7 hat), Faks: 4195027
#lzmırTem- Muhasebe: Bülent Yener •Jdare: Müdür Gülbin Erduran Başkanı - Genel
silcisi:SerdarKızık,H ZiyaBlv. 1352 S.23Tel:4411220. Hüseyin Gürer • tşletme: Önder • Koordinatör Reha Müdür: Üstüo Ak-
Faks:4419117#AdanaTemsılcisi:ÇetinYlğenoglu.lnönü Çelik#Bilgı-lşlem:Nailİnal#Bil- Işılman • Genel Müdür men • Murahhas
Cd. 119 S. No:l Kat:l. Tel: 3522550. Faks: 3522570 gısayarSıstem: Mürüvet Çiler Yardımcısı: Mine Akdağ üye: Bora Gönenç
Vavmlayan ve Basan: Yeni Gün Haber Aıansı. Basın \e Yavıncılık A.Ş.
Tüilocajı Cil. 39 41 CağaloŞlu 343 .'4 lst.'PK:246 lsıanfcıul Tel: (0 2İ2> 512 05 05 (20 ha!) Faks: (0 212) 513 85 95
6EK.ÎM 1995 tmsak:4.34 Güneş: 5.58 Öğle: 11.59 Ikindi: 15.11 Aksam 17.47 Yatsı: 19.06 MEDYA C Tel. 514 07 53 - 513 95 80 - 513 84 60-61. Faks 5118466
tSTANBUVUNKURTULUŞUNUN 72. YILDÖNÜMÜKUTLUOLSUN
SON GÜLEN t\l GÜLER - Vahdettin döneminden acı bir belge: Işgal kuvvetlerinin İngiliz komutanı general Harrington ve eşi, neşe içinde (soldaki resim) ve mutlu bir an: İşgal kuvvetlerinin şehri terk töreni. Önde
ortada görülen Refet Paşa, yanındaki general Harrington'u ülkesine uğurluyor. Ancak bu kez neşe içinde olan Refet Paşa... (Fotoğraflar Çelik Gülersoy'un ' Dolmabahçe' adlı eserinden alınmıştır.)
Cııııılıııriyetle gelen temiz dönemÇELİK GÜLERSOY
"6 Ekim 1922 tarihi ile açılan
yıllar. -sadece 15-16 tane-, bu şeh-
rin uzun geçmişi içinde yaşadığı
en temiz dönemdi" desem bu, ne
abartma saşılmalı ne de duygu-
sallık. Çünkü biz. bugün yaşlan
60'lan bulmuş olan insanlar. o
gerçekten mutlu dönemın. görgü
tanıklanyız. o günleri yaşamış kı-
şılenz.
En başta vurgulamam gereken
bir husus, 1922 yılı ile başlayan
zaman dilimıne, kendimin ya da
ailemızin yaşadığı refah dolayısı
ile özlem duymakta olmadığım-
dır. Tam aksine. Bu kente kurtu-
luştan 10 yıl sonra ailece geldiği-
mizde. meslek yaşamını dürüst-
lükle kapayan jandarma komuta-
nı babamın. paraca en sıkıntılı yıl-
lannı yaşamaya başlamışız. Sa-
dece iki yıl sonra onu kaybettiğimizde. an-
nem darlıklann ve acılann en koyusuna düş-
tü. Ama ben. aklımın erdiğj çağda. her şeyi
ile tertemiz bir kent buldum. Ömrüm içinde.
o ortamın yavaş yavaş yitirilmesine de tanık
otduğum için, 1922-1940 lar başı dönemimn
değerlendirmesini de yapabildim.
O gözlemlerle, o inançlarla yaşıyonım:
Kurtuluş ordusunun Istanbul'a girmesı ile
açılan yeni bir çağı. bu şehrin en temiz dö-
nemi olmuştur.
Temizlik her iki anlamındaydı: Hem mo-
ral. hem fızıksel. Moral planda, yani gerek
düşünceier, gerekse onun elle tutulur yansı-
ması olan davranışlardünyasında.bütün geç-
mişle ilgisiz denecek derecede temiz bir or-
tam doğmuştu. Şehrin ilk kuruldugu tanhle-
Tetih' değil, 'yurtta ve dünyada banş'ALR\Y KABACALI
Ikinci Mehmed (Fatih). bûyük bir
komutandı. Birinci Süleyman (Kanuni)
da öyle. Her ikisi de aynı zamanda
bılıme ve sanatlara. yeniliklere açık.
Osmanlı devletinin ilerleyip
gelişmesim sağlayan birer devlet
adamıydı. Ya Dördüncü Mehmed?
Onun döneminde ıçte ve dışta
felaketler yaşandı. Her üçü de Osmalı
padişahı değil mi? lkısıne sahip çıkıp
üçüncüsünü benimsememek olur mu?
Her ulusun tarihınde parlak sayfalar da
vardır. karanlık tablolar da... Geçmişle
ö\ ünmek. uluslar içın akılcı bir tutum
sayılamaz. Biz. geçmişimizle
övünmeyi sevıyoruz. llköğretim için.
ortaöğrettm için yazılmış tarih
kitaplan da bunu destekliyor.
"Zafer"Ier pek önemseniyor.
yenılgilere bınbir "bahane" bulunuyor.
İCimı akademik çalışmalarda bile
nesnel tarih araştırmacılığından sapılıp
aynı "hamasi" eğilime girilebiliyor.
Olayların nedenleri ve sonuçlan
üzerinde pek durulmuyor. Oysa tanh
öğretimınin temel amacı. hangi
nedenlenn ne gibı sonuçlara yol
açtığını araştırmaya yöneltmek.
böyîece günümûzde de
yararlanılabilecek deneyimlere
enşmek olmalı. Ovünme payı
çıkarmaktansa "ibret" almalı tarihten...
"Tarih tekerrürden ibarettir" görüşü
ya da "lbret alınsaydı tarih tekerriir
mü ederdi" sözii. bu beklentiyi ortadan
kaldırmamalı...
Eğer övünmek istiyorsak. bilime,
sanata. çağdaşlaşmaya katkıda
bulunalım ve bunlarla övünelim.
Ülkesinin halkına çağ atlatma çabası
harcayan Mustafa Kemal Atatürk'le.
Türk edebiyatınm sesini bütün
dünyaya duyuran Nâam Hikmet'le.
Yaşar KemaJ'le. başka sanatçılarımızla
övünelim. Evet, Ikinci Mehmed büyük
bir komutandı ve Istanbul'u alıp
Bizans devletini ortadan kaldırmayı
başardı. Bu. her yıl yeniçeri
kılıklanyla. mehter marşlanyla
törenler düzenlenmesini gerektirecek
bir olay değil artık. Çağ değişti.
"Fetih"ler. devlet yıkmalar çağ dışı
kaldı. Her ne kadar dünyanın birçok
yerinde hâlâ kan dökülüyorsa da
çağımtz ınsanı "yurtta banş, dünyada
banş'" özlemi içinde... Savaşların
ulusal çıkarlara değil. silah sanayiı ve
politik hırslarbaşta olmak üzere
birtakım kirli hesaplara dayandığı
anlaşıldı. Peki emperyalıstler. bir
ulusun topraklannı işgal ederse ne
olacak? lşte o zaman kurtuluş
Savaşı'nda Türkıye halkının yaptığı
gibı insanlar silaha sanlacak, canını
dişine takıp düşmanı vatanından
kovacak! Emperyalızme karşı verilen
bağımsızlık savaşının zafen her yıl
törenlerle kutlanacak. Günün anlam ve
önemi. yeni kuşaklar tarafından da
kavranacak... Tıpkı emperyalist
ordulannın Istanbul'dan çekilmek
zorunda kaldıkları 6 Ekim 1922'nin
yıldönümünü bugün kutladığımız
gibi... Istanbul'un "fettuni" değil. her
yıl 6 ekimde "Kurtuluş Bayranırnı
kutlamalıyız. Bu kutlamalar,
"emperyalizm" olgusunun hiç
unutulmamasını da sağlayacaktır!
n tam bilemiyoruz. Fakat buradaki o küçük
koloniyi dünya sahnesine çıkaran Roma Im-
paratorluğu. görkemli bir başkent yaratmak-
la beraber. bırbirinden kanh veentrikah uzun
bir olaylar zincirini de başlatmış oldu. Os-
manlı egemenüğı, dış saldın lara bir son çek-
ti ve payıtahtını. kuşatmalara karşı uzun sü-
re tam bir güvenceye ka\ uşturdu.
Ama iç yaşamda mutluluğu ve herkese gü-
venliği sağladığı sö> lenebilir mi? Herkes şöy-
ledursun. lam birkadın deposu olan Saray'ın
kendisinın rahatı ve huzuru yoktu. Şehrin en
banşçı ve en "parlak" yılları olan Lâle Dev-
ri'nde. bir genç hanım ve erkek. bir yere ~se-
lâmetle" gıdemiyordu. Müri'it-Tevârih, az-
gınlann yol ortasında ve ayak üstü. zina ve
fıil-i lıvâta ettiklenni anlatır.
Abdülhamid II "istibdadı" da. yok ettiği
her tür özgürlüklere (vezirlerin bile yazlığa
gitmeleri ve dönmelerinin bile izne bağlı ol-
duğunu hatırlayın) karşılık. bari ortalığa bir
güvenlik getirdiği sanılır. Gerçek hiç öyle de-
ğildi. Taht şehrınde, sokak ortasında padişa-
hın şehremini vurulabiliyor. gecesokağaçık-
makbile.babayiğit harcısayılıyordu. Bilinç-
le açılan birjurnal döneminde. oğul ile baba.
birbirınin kuyusunu kazan ihbarlannı Sa-
ra) a sunup altın alıyorlardı. Bu yıllan birer
birer yaşayarak 1920lere gelmiş olan şehir.
tarihinde ilk kez bir huzuru ve bir ıç temizlı-
ğini tatmış oldu. Çünkü olağanüstü bir ada-
mm elleri ile. arkada kan. entrika ve gözyaş-
lan saklayan eski, kirli ve paslı kapılann hep-
si kapanmış. içinde ışıklı bahçeler sergileyen
yollar, toplumun her kesiminin önüne açıl-
mıştı.
Çünkü önce. ortamı zehirleyen unsurlar
olarak ne varsa hepsi yeni devlet tarafından
ayıklanmış ve devreden çıkanlmıştı: Hafıye
ordusu 1910'larda dağılmaya başlamış. meş-
ruti\-etin karaborsacılan cumhuriyet ekono-
misinde geçim kapısı bulamamış ve çevTele-
rindeki yoksullukla acı çelişkiler sergileyen
paşa konaklan boşalmış. bunlann çoğu okul
ve hastane yapılarak halka açılmış ve devlet-
leştirme operasyonlan. sömürgen dış kapital
ile onun iç uzantısı olan Levanten türü asa-
laklan tasfiye etmişti. Bunlardan arta kalan
nüfus. Ankara'dan ülkeye yayılmakta olan
"toplumculuk, vatan için çalışma. banş ve
üretim"' ışıklannın etkisi ile bu dünkü payi-
tahtta. sakin ve uyumlu bir hayatı yaşamaya
başladı.
Nüfusun 1) azlığı ve 2) kalitesi, bunu ko-
laylaştırdı.
Çoğu kişi birbirini tanıyor. hatır sayıyor,
şehrini ve semtini hiç kimse bozmuyor, her-
kes bahçe yemişini komşuları ile paylaşıyor
\ e herkes. hem üstü başı ile evini. hem sem-
tini, temiz tutmaya özen göstenyordu.
1950"lerde taşra gelip dağı taşı oturuma açar-
ken İstanbuFun eski halkının kirada oturan
yoksul kesimi de kendine bir yer kapamaz
mıydı? Kimse yapmadı. Bunuayıpsaydı. lş-
te o doku. 192Ö"ler ve 30"lann mayası idi.
Meşnıtiyette cadde ortasında dan-dun ga-
zeteci öldüriilmesine \e darağaçlannda sal-
kım saçak adamlar asılmasına tanık olan ls-
tanbul. 15-20 yüda banşa \e hu-
zura o kadar alışmıştı ki 1950'de
Sanyer'de genç bir kîz öldürülün-
ce, şehir ""dehşet içinde" kalmış
ve basın günlerce olayı işlemişti.
Temiz ortamı. önce II. Cihan
Savaşı bozdu. Mutluluk yıllannı
1940 ile bitinşim ondan. Besin
kıtlığı. karaborsa doğurdu. Anka-
ra'daki eski enerjık kadro, yerini
restorasyonculara bırakmıştı. On-
lar ilk haksız kazançlan engelle-
yemediler. Bozulma öyle öyle
başladı. 1950'ler sonrasının ge-
tirdiklenni iseyaşayan herkes bi-
liyor. Fiziksel "temlzligin'' birkaç
yıl fazlaömrü oldu. 1950'lere ka-
dar sürebildi. Ona da biraz deği-
neyim: 1920"ler ve 30'lar Istan-
bulu, kendisinden az önce paket
taşlan döşenebilmiş caddelere sa-
hipti. Bunlar. tozu ve çamuru ön-
lüyor. her semtin hemen dışında
zaten. çimen kaplı kırlıklar başlıyordu.
1940"larda Kırdar imarı, yanlışlan ile dog-
rulan ile birçok yeri "düzeltti", bakımlı-
özenli sahneler meydana getirdi. En bakım-
sız yerlerden biri, meşrutiyette ve işgal yılla-
rında yaşanmış yangınlann artıklan ve hara-
beleri ıdi. Ama onlann da üstünü otlar ve
ısırganlar örtüyordu.
Temizdi bu şehir. temiz. l960"larla bera-
ber kalabalıklann yığılması ile politika kay-
naklı kazanç ve boş arazi yağmaları ve inşa-
at knzleri ile rüşvet furyası ile iki kirlenme.
beraber yaşandı: Kazılan ve yağmalanan her
topraktan. tekerlekler, şehre devamlı çamur
taşırken sosyal ortam da eski saflığını yitir-
di. Temizliğin iki türü, birbirinin nedeni ve
sonucu olduğu için.
İŞGALCİLER •GELDİKLERİ GİBİ GtTMlŞLERDf
İstanbul'ıın direnişi sürüyor
SAıMİ KARAOREN
Kurtuluş Savaşımızın bü-
yük utkusu (zaferi) 30 Agus-
tos 'zafer sarhoşluğu
1
değil,
bağımsızlığa ulaşılmakta ol-
manın keskin bilincini getir-
mişti: Başkomutan Gazi
Mıfetafa Kemal. emparyaliz-
min güdümündeki düşmanı
lzmir'de denize dökeceğini
algılamanın coşkusuyla ko-
mutunu vermişti:
"Ordular! İlk hedefiniz
Akdeniz. Ueri."
Yurdumuzu kurtarmaya
olanca özverisiyle savaşan
Mehmetçik. bu k'omutu yeri-
ne getirdi ve 9 Eyiül'de Ege
kıyılannda Akdeniz'e ulaştı.
Afyon'dan tzmir'e köyleri-
mız, kasabalanmız, kentle-
rimiz. bereketli topraklan-
mızın güzel ovalan. bağlan.
bahçeleri kurtulmuştu; şen-
lıkler içinde acılar dindirili-
yor. kahraman ve şanlı ordu-
lanmıza şükranlar sunulu-
yordu.
9 EylüFde ve onu izleyen
birkaç gün içinde Batı Ana-
dolumuzla Bursa dolaylan
kurtulmuştu. ama Trakya'da-
ki topraklanmızla güzel ls-
tanbulumuz henüz düşman
işgali altındaydı.
Gazi Mustafa KemaKin ti-
tizlikle yürüttüğüdiplomatik ilişki. kı-
sa sürede sonuç \erdi: 11 Ekim 1922
(9 EylüTden 32 gün sonra) Mudanva
Mütarekesi'ni (silah bırakışmasını)fn-
gıliz, Fransız ve ttalyanlara imzalatan
Ismet Paşa (tnönü). yalnız ilk diplo-
matik başanmızı sağlamakla kalmadı.
Trakya'daki topraklanmızı da Batılı
emperyalistlerin maşası rolündekj Yu-
nanlılardan. silaha gerek kalmadan
kurtardı.
Sıra artık güzel Istanbulumuzun
kunulmasındaydı: Atatürk'ün "...tki
cihanın müttckasında..." diye başlayan
ünlü demecinde yürekten övdüğü o
dünya güzeli Istanburda...
Elbet Istanbul da kurtulacaktı.
1918 "de Dolmabahçe önlerinde de-
mirleyen düşman gemilerine hışımla
ve o engin sezgilerinin kararlılığıyla
bakan Mustafa Kemal ne demişti:
"Geldikleri gibi gjderter!»."
Sabırla. bilgiyle. bilinçle sürdürü-
lüp yürütülen diplomasi, Lozan Zafe-
n'ni de getirmişti.
29 Ekim 1923: Cumhuriyet ilan
olunmuş; Türkiye Cumhunyeti Devle-
ti kurulmuş, padişahlığın ve hilafetin
kaldınlması sağlanarak Osmanlı dev-
let ve hükümetinin varlığı da sona er-
dirildığinden hiçbir işlevi kalmamış.
Lozan'daki müzakerelerde yalnız Tür-
kiye Çumhuriyeti'nin temsilcisi söz
sahibi olmuştur.
tstanbul'un statüsünü de kesin ola-
rak saptayan Lozan Banş Antlaşma-
sı'nın imzalanmasından sonra. itılaf
devletlennin komutanlanyla İstan-
bul'ıın askersel denetimini Ankara adı-
na elinde tutan Selahattin Adil Paşa
arasındaki görüşmeler sonunda şehrin
boşaltılması gerçekleştirilmeye baş-
landı. Anlaşmaya uyularak, izlenceye
(programa) göre bir buçuk ay içinde
boşaltma tamamlandı ve Istanbul Türk
birliklerine teslim edildi.
2 Ekim 1923: Büyük coşkuyla Türk
ordusunun Istanbul"agirmesi hazırlık-
lannabaşlandı.
Istanbul'u. Büyük Taar-
ruz'un kahraman komutan-
larından üçüncü kolordu
komutanı Şükrü Naili Paşa
(Gökberk) (*) teslim ala-
caktı.
Sonunda. günlerdir bek-
lenen 3. Kolordu, Şükrü
Naili Paşa'nınkomutasında
6 Ekim 1923 günü (72 yıl
önce bugün) tstanbul'a gir-
di. Kolordumuzve komuta-
nı. görülmemiş coşku için-
de büyük törenlerle karşı-
landı.
lşte. I918"den 6 Ekim
1923 'e değin beş yıllık işgal
sona ermiş, işgalciler "gel-
diklerigibigıtmişler-dı Bü-
yük. şanlı komutan Gazi
Mustafa Kemal Paşa sözü-
nü gerçekleştirmiş, sonun-
da Istanbul kurtulmuştur.
Neredeyse 600 yıldır bizim
olmuş. ülkemizin gözdesi
Istanbul'un Fethi'ni her yıl
kutlayıp durmakbirbakıma
ayıptır (Hem fetih çağı bit-
ti artık). O bizimdir; fethini
değil. kaptırdığımız yaban-
cılann elinden kurtulmasını
kutlamalıyız.
lşte bugün lstanbulumu-
zun kurtuluşunun 72. yılını
kutluyoruz.
Ah canım Istanbul!.. Gü-
zeller güzeli İstanbul!.. Seni yabancı
işgalcilerden kurtardık. ama yerli iş-
galcilerden kurtaramıyoruz. Bilgisiz.
görgüsüz vurguncularla, 'vahşi' yaba-
nıl sermayenin işgali altında inim
inim inliyorsun. O güzel tepelerin, ye-
şil yamaçlann. fıstık ağaçlann, gözler-
de panltısı yanan eski bahçelerin, gül-
lerin. salkımlann yok edildi. Taş kesil-
di. O yumuşak tepeler. güzel seyir yer-
lerin!.. Seni çirkinleştirmek için yap-
madıklan yok. Ama öylesincgüzelsin
ki senin o soylu güzelliğini tümden yok
edemiyorlar bir türlü...
Senin düşman işgalindenkurtuluşu-
nu yürekten kutluyoruz. Seni, güzel
varlıgına saldıranlardan da kurtarabi-
lecek miyiz acaba!..
Gönlümüzde güzelliğinle yaşa Is-
tanbul!..
lalise*" şeklinde kullantnasını önlemek isteyen yobaz-Ayasofva tarihindeki en büyük tehlikevi işgal \ıllannda atlattı. Empenalistierin burav ı •
lar, bağımsızlık mücadelesi vermek yerine, "ÂyasofVa'yı havaya uçurmaya
1
' kalkıştılar.
Ayasofya ve Giîlhane oyıınu
(*) Değerli telsefe hocası Prof. Macil
Gökberk in bahası olan Şiikrii Naili Paşa.
yiğit bir asker ve ayclııı bir kişiydi. Ala-
riirk ı'in pek sevdiği komutanlardandı.
OKTAY EKİNCt
Günümüzden 72 yıl önce yine bu-
günlerde, yani 5 ve 6 Ekim 1923 ta-
rihlerinde ulusal ordu birlüdenmiz
lstanbul'a törenlerle girdiklerinde,
hiç kuşkusuz yenilenler ve kovulan-
lar sadece işgal kuvvetleri değildi.
Istanbul. yaklaşık 5 yıl boyunca
kendisini tutsak alan emperyalist
güçlerin yani sıra, yine bu güçlerle iş-
birliğı içerisinde Anadolu'daki ba-
ğımsızlık ateşini de söndürmeye ça-
lışan gerici hanedanın ve "son dö-
nemlcrdeki Osmanlı yobazlığının"
elinden de kurtanlmış oluyordu.
O "yobaadık" ki yine sadece ülke-
nin ve ulusun geleceğinı karartmaya
yönelik bir siyasal leslimiyetçiliği
sürdürmekle kalmamış, tstanbul'un
uygarlık değerlerini de tehdit eden
çağdışı bir ideolojinin "aydınlanma-
dan yana düşüncelere karşı'" güçlen-
mesine ve örgütlenmesine de hizmet
etmişti. O kadar ki sözgelimi yine Is-
tanbul eğer bu bağnazlığın kıskacın-
dan kurtanlmayıp, cumhuriyet yöne-
timinin o yıllardaki duyarlı ellerinde
onuruna ve esenliğine kavuşmasaydı,
bugün belki de ne Ayasofya yerinde
duracaktı, ne de şu mevlitli sünnet
şölenleri düzenlenen Gülhane Parkı
olacaktı...
Uginçtir. Istanbul'un kurtuluşunun
72. yıldönümünü kutladığımız şu
günlerde, vaktiyle Mustafa Kemal ve
arkadaşlanna karşı düşmancaduygu-
lar besleyen yobaz çevrelerin şimdi-
ki uzantıları. siyasal beklentileri açı-
smdan en çok Ayasofya'nın üzerin-
de duruyorlar ve aynı amaçla Gülha-
ne Parkı'nı da doyasıya kullanıyorlar.
Istanbul'un evrensel değerdeki
kültürel mozaiğinin simgesi olan
Ayasofya'nın "tek sahipleri
7
" olduk-
lannı iddia eden bu çevreler. Gülha-
ne Parkı'nı da ideolojik yandaşlanna
peşkeş çekmişler ve sözüm ona halk
bahçesi görüntüsü altında yine kendi
taraftarlannın alışveriş, ticaret ve si-
yasal toplantı gereksinmelerini bura-
da karşılıyorlar. Oysa yeniden "mü-
tarekeyıllanna" döndüğümüzde. ya-
ni Istanbul'un işgal edildiği günlere
göz attığımızda, örneğin yine Aya-
sofya'nın tarihindeki en büyük tehli-
keyi, kara yobazlann bir "imha pla-
nı" ile yaşadığını görürüz.
işgal yıllanndabu görkemli mira-
sı "kilise*' şeklinde kullanmak isteyen
emperyalist kuvvetlere karşı bağım-
sızlık mücadelesi vermek yerine, bu-
nu önlemek için "Ayasofya'yı havaya
uçurmaya" kalkışan gerici güçler.
eğer bombalarını patlatabilselerdi.
şimdiki siyasi şo\ lan için ibadete aç-
mak isteyecekleri bir "mabedi" de
belkı bulamayacaklardı.
Nitekim 1934te Atatürk"ün isteği
ile Ayasofya'yı bir "uygarlık müze-
si" olarak korumaya alan Bakanlar
Kurulu karan yayımlandığmda. bu
tarihsel zenginliğimiz sadece "kilise
yanüsı" bağnazların elinden değil.
böylesi bir mirası bombalayacak ka-
dar ilkel düşüncelere sahip yobazla-
nn elinden de kurtanlmış oluyordu.
Gülhane'de gerici ayaklanma
Yine son zamanlarda dinci çe\Te-
lerin adeta bir "arabesk panavır ala-
nma" çevirdıkleri Gülhane Parkı da
eğer vaktiyle yobazlann istedikleri
şekilde "park yerine saray bahçesi"
olarak kalsaydı, bugünkü siyasal içe-
rikli sünnet şölenleri acaba nerede
yapılacaktı?
Istanbul'un ünlü belediye başkan-
lanndan Cemil Topuzlu Paşa,aynı za-
manda bir doktor olarak mezarlıkla-
rın kent dışına çıkanlması. modern
bir mezbaha kurulması. kent harita-
lannın yaptırılması gibi. bu kentin
çağdaş uygarlıkla tanışabilmesi için
birçok yeniliğe imzasını atmıştı.
1912-1914ıle 1919-1920 yıllann-
da iki dönem "şehremini" olan Cemıl
Topuzlu Paşa'nın en önemli hizmet-
lennden bin de o yıllara dek padişa-
hın "has bahçesi" olan Gülhane'nin.
Avrupa'daki gibi "halka açık bir
park" şeklinde düzenlenmesiydi.
Cemil Topuzlu, bu heyecan verici
düzenlemleyi bır an önce bitirmek
için Gülhane'deki çalışmalan bizzat
denetlerken. bir cuma günü parkın
karşısındaki Zeynep Sultan Cami-
si'nin avlusunda toplanan gericiler,
çok geçmeden Paşa'nın üzerine yü-
rüdüler ve onu öldürmek istedıler.
Yobazlann savı. bu tür parkların
"şehrin içinde ahlaksızukyuvası'' ola-
cağı ve Padişah bahçesinin •'eğlence-
yeaçdama>acağı" şeklındeydi...
Evet. Istanbul'un işte bu ilkel dü-
şüncelerin elinden kurtanlmasının
72. yıldönümünü kutluyoruz. O yıl-
larda Ayasofya'yı havaya uçurmak
isteyenler. Cemil Topuzlu'nun üzeri-
ne yürüyenler elbette ki tarihte kaldı-
lar. Ama hâlâ onlann izinde yürüme-
ye kalkışanlar ve cumhuriyete karşı
tavır alanlar var ve üstelik 6 Ekim'i
de
u
kutlar gibi" görünüyorlar...