Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 EKİM 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
ALLEGRO EVtN İI.YASOĞLI
Otantikten gününıüze müzikFolkiorumuza sahip çıkamadıgımızdan.
özgün deyişin. otantik okuyuşun giderek
yok o'ıduğundan yakınırken karşıma Türk
halk müziği başlıklı. beş. CD"lik bir demet
çıktı Yapı \e Kredi Bankası yayımlamış.:
Neriman Altındağ Tüfekçi'nin yönetim
ve sclistliği. Bekir Sıtkı Sezgin'in danış-
manlı*ı ile kayda alınmış. Halk müziğinln
usul \e icra özelliğine baglı, her yörenin
kendme özgü deyışinı otantik olarak koru-
yan bır demet. Âli Ekber Çiçekin okudu-
gu "Haydar.Haydar" adlı Erzincan türkü-
sündesanatçınınbağlamasıbaşlıbaşınabir
ustalık örneğı.
Neriman Tüfekçi'nin pırıl pınl yoru-
munda kimbilir neler var öğrenilecek?
Kendısını kutladığımda. halk müziginin
özden uzaklastırıldığından. halk müzikçi-
si adı altındaki icracılann artık kontrol al-
tına alınamaz olduğundan yakınıyordu.
"Halk müziğini çokseslendirmek için çok
derin bilgi gerek. Armoni büen. orkestras-
yondan anlayan yapsın bu işi. En yakın çev-
remizdahi birs)Tithesizeraiıpçokseslendir-
meye. popülernıü/ik haünegetirmeye kalk-
tı folklonımuzu. Kendi öğrencilerimiz, ken-
di arkadaşlanmız. dostlanmız \apiyoriar
bu işi. Nasıi da kulak tırmalıyor arnıoni-
ler!"
21 ekim günkü Cumhuriyet'te çıkan Fa-
tih Kısaparmak'ın sözlenne değınmeliyız.
"Boy sırasına göre dizümiş korolar oima-
malı bizim \itrinimiz" diyor. "Vurttan Ses-
ler anlayışı halk müziğimizi en az kırk yıl
halkıngerisindebırakü"diyerek Türk Mü-
ziği Konservaruvan'nda bu ışın bıliminın
yapildığını savunuyor. "ArOk dejeneras-
yonun yerinirejenerasyonaldı" şeklinde
bir saptama yapıyor Kısaparmak. Korola-
nn asla uygun icra olmadığı. o kalabalıkta
üslup farkına egilmenin olanaksızlığı bir
gerçek. Ancak yenilik getirecek sanatçıla-
nn da otantik bir kaynağa gereksinimleri
yok mu? Kendi yöntemleri her neyse. ye-
nı bir ses getırmeleri için el altında sağlık-
lı bir başvuru kaynağı olarak tüm genç sa-
natçılara önce bu özgün seslen dinlemele-
rıni öğütleriz. Nerıman Tüfekçi radyoda
kaydı olan en eski derlemelerin de gün yü-
züne çıkmasınt dıliyor ve "Muharrem Er-
taş gibi üslubu koruvan mahalli sanatçıla-
nn sesleri de birer kaynak olarak CD'kre
ahnmair diyor. Öyle ya madem yenilikle-
re soyunuyoruz. kopyalardan. taklitlerden
yola çıkacağımıza işin aslını inceleyerek
ilerlesek. daha sağlıklı olmaz mı?
Polonyalı şef TadeuszStrugala,yıllardır
orkestralarınııza büyük emek \ermı^ bir
sanatçı Bu yıl lstanbul DevletSenfoni Or-
kestrası'nı 8 kez yönetecek olması toplu-
luk adına büyük kazanç. Strugala konser-
lennden ılkı geçen hafta sonu kemancı L'lf
Hoelscher ve çellist Daniel Grosgurin so-
listlığinde \erildi. Brahms'ın keman ve
çello için ıkili konçertosunda iki solıst ara-
sında daha şiirsel bir söyleşi. orkestradan
da daha zanf bır eşlik beklenebilirdı. Llvi
Cemal Erkinin çok iyi tanıdığımız Kö-
çekçe'sine Strugala biraz daha değışık bir
yorum getirmiş. zilleri yüksek tutarak eser-
rürk halk
müziği
başlıklı beş
CD'lik demet,
Neriman Altındağ
Tüfekçi'nin
yönetim ve
solistliği, Bekir
Sıtkı Sezgin'in
danışmanlığı ile
kayda alınmış. Bu
CD'ler, halk
müziğinin usul ve
icra özelliğine
baglı, her yörenin
kendine özgü
deyişini otantik
olarak koruyor.
dekı "köçek" betimlemesinı öne çıkart-
mıştı. Zıllerin sürekli bas niteliğındeki do-
kusu üstünde değişjk yörelerin kendine öz-
gü folklorık renkleri teker teker ayrımsan-
mıyordu. Bır bakıma. alışageldıgimız
"çok-foHvtorik" anlayıştan soyutlanmış bir
yorumdu. Konserin en can alıcı yapıtı ise
ilk kez dinlediğimiz Polonyalı besteci
Andrzej Panufnik'in 1963'teyazdığı Kut-
sal Senfoni'sı oldu. Çağımızın bu önemli
bestecisini orkestramıza kazandırdığı için
Strugala'ya teşekkürler. Senfonia Sacra.
Post-romantik bir anlatımla Orta A\rupa
geleneğini işlemişbiryapıt. Başta trompet-
ler olmak üzere tüm üfleme çalgılan, vur-
maları ve yaylıları ayrı ayrı çalıştıran. her
birinin renk özelliğiniayn konumlardaöne
çtkartan vesesdinamiğindeki abartılı fark-
larla bu özelliği sergileyen bir çalışma.
Atatürk Kültür Merkezi üst fuayesinde
cuma konserlerinden 45 dakika önce bir
söyleşi dizisi başlatıldı. Fikir. orkestrayö-
netim kurulu üyesi Aydın Büke'nin idi.
Danışmanlığmı ve zaman zaman söyleşi-
leri yönlendirmeyi de ben üstlendim. İlk
söyieşimiz oldukça hareketli geçti. Yeni
mevsime genel bir göz atarken. dinlevici-
nin dilek ve düşünceleri de gündeme gel-
di. Orkestranın hep aynı yapıtlan çaldığın-
dan yakınanlar vardı. Yeni eserler. çağdaş
besteler de duymak istiyorlardı. Hatta
U
İDSO bizi 19. yüzyila mahkûm ediyor"
şeklinde biryakınma da duyduk. Oysa bir
başka sav. alışılmadık çağdaş yapıtlardan
çok. klasikleşmiş eserlerin sürekli çalın-
ması gereğiydi. Böylece bu konuya yeni
ilgi duyaniaraönemli bireğitim sunulmuş
oiuyordu. Orkestra yönetimi ise nota ge-
tirtme ve telif ödeme sorunları nedeniyle
çağdaş eserlerin çalınmasının çok güç ol-
duğunu. aynı güçlügün Türk bestecileri
için de geçerli olduğunu söylüyordu. Bir
dinleyici. programların artık bir kitapçık
şeklinde. daha kapsamlı basılmasını öner-
di. Birdigeri. konservatuvarlardan mezun
olan gençler işsiz dolaşırken yeni kurulan
oda orkestralannın hep aynı kişilerden.
yine İDSOüyelerindenoluşmasınadikka-
ti çekti. Genel olarak mevsime bakınca
orkestranın kendini riske atmayan bir
program hazırladığı. üyelerin kapasitesi-
ni ve parasal durumu zorlamayan bir prog-
ram düzenlediği görülüvor. Bu kısacık
toplantıdaki izlenimler ise dinleyicilerin
biraz daha yenilik ve heyecan beklentisi
içinde olduklan yolunda.
Ü Ü
Bilinmeyen kuşak... 'X' kuşağı...
MUR.4T SES
LLNZ - Geçen hafta. yazılanm-
daki konularla ilgili bazı aynntıla-
rı ele alacagım demiştim. Çeşitli
bağlamlarda değindigim **X kuşa-
ğı" konusuna girelim isterseniz bu
kez...
Yaşamının büyük bir kısmını
Vancouver'dageçirmişolan. 1961
doğumiu. Kanadalı yazar Douglas
Couptand. "Geneation X; Tales for
an AeceleratedCulture'"(X Kuşa-
ğı; Hızlandınlmış Bir Kültür İçin
Oyküler) adlı kitabı ile bu kavra-
mı yaygın bir şekilde gündeme ge-
tirmişti. Adı geçen kuşak. Savaş
öncesi - savaş sonrası kuşağı ya da
68 kuşağı gibi bir bütün olarak ta-
nımlanamadığından. bireylerin
özelliklen bir dizi ortak noktayla
açıklanmaya çalışılıyor. Ana nite-
lik olan 'belirsizlik' de 'X' harfiy-
le simgeleniyor.
tlginç olabilecek ortak noktala-
nn bir bölümü şöyle:
Bir tfir "yalnızlık kültürü'nün
varüğı... Kendi başına olabilmek
için her türlü zaran göze alabilme.
bu arada uzunca süreli köklü iliş-
kilerden dahi vazgeçebilme olgu-
su.
Genellikle köksüz ve sözümona
kariyersıçramalan yaptıgınayada
yapabileceğine inanan "marka-
man" (narkoman gibi. ama mar-
ka-altı olmuş) bir gençlik kesimi-
nin başta ana-baba olmak üzere
herrüryakınlığı. dostlugu 'harca-
yabüecek'niteliği.
Özellikle gençken, parasal gii-
venceler umulan. ciddi (!) bir ka-
riyerin peşinde. sanatsal-kültürel
etkinliklerden uzak \e iyice kopuk
bir yaşam sürdürme. gençliklerin-
de bu işlerle uğraşanlara acıma (!)
duygulan: genellikle otuzlu yaş-
larda da kaybolmuş kendi gençli-
ginin ardından sızlanma...
Toplumbilimcilercebudönemi.
komik saç biçimleri ve giysiler ta-
kip ediyor. başka deyişle dikkat
edilmezse çoluga çocuğa maskara
olmak da var işin içinde.
Hiçbiryönününyaşamageçiril-
mediği bir sadelik. yalınlık kan-
dırmacası.
Yalnızca barda baygın. gizemli
(!) bakışlarla \ e özeliikle o günler-
de moda olan. fiyatı önemli olma-
yan (!) içkiler eşliğinde. bol lafla
uygulanıyor. Son dereee kısa dö-
nemleri içeren bir nostaljinin \ar-
lığı... "Aman Tannm. geçen hafta
diinya, her şey ne güzeldi!.." sız-
lanması gibi.
Zaman zaman yanmyamalak
bir yaşam görüşünden inciler saç-
mak... Burada yaşamın herhangi
bir parçasını alıp kısmen anlaşıl-
mış bir "*pop kültürü** temelinde
inciler saçınak. "Vurdumuçokse-
\iyorum, bizde de CD-ROM'lar
olsun diyoruiTi..." Ya da "Yeni po-
pu dinledikçe, yurdumun ne ka-
dar ilerlediğini görüyorum..." ben-
zeri inciler. Ben, kışisel olarak
"fark etmez, fark etmez. bu araba
da buraya park etmez"ezgileri> le
"döviz temelinde konuşmalarla \e
alışverişlerie" kalkınma ekonomi-
si arasındaki olumlu (!) ilişkiyi.
daha doğrusu nasıl böyle bir akıi
yürütüldüğünü. hâlâ çözemedim.
Boşluk içinde yaşamaktan kay nak-
laııan bir 'kişisel tabu yaratma"
eğilimi... Dinsel ya da kültürel açı-
dan konumlarını çözüınleyeme-
yenlerin. yaşamlan için garip tabu-
larüretmeleriolgusu. Aşın örnek-
lerdc "cinlerdcn, perilerden. fal-
lardan >ardım beklemeye" değin
varabilecek bu tutum. genelde
"Ben yerli sigara içmem" ya da
"*Gi> indin mi... marka giyeceksin"
ııibi söylemlerle başlarmış. aman
dikkat!"!!
Sürdüriilen yaşam biçimiy le gi-
derek za> ıfla>an,güç kay beden bir
ilişkinin varlığı... Az da olsa bir
kurtulma unıudıınıın \arlığını bel-
li edcn birolgu bu. "Paramınazol-
duğu dönemlerde daha mulluy-
dum, çevremdc az ama. beni st'ven
birileri vardı galiba" diye bir şey-
lerin zaman zaman akla gelmesi.
Seçmen olarak sözümona "tavır
ko>ma.J Seçinılere. zorlanıa ol-
madıkça katılmayarak yürürlükte-
ki politik diizene sözümona karşı
gelme. "meydanıdahabetergeliş-
melere boş bırakma" türünde bir
tutum içinde olma \ e böylece uzun
dönemde geri tepebılecek geliş-
melere olanak sağlama...
İsterseniz X kuşağını burada
noktalayahm ve diğer bir konuya
geçelim.
"Synthesizer tarihi"ni ve "tek-
nolojinin demokratikleşmesi olgu-
su"nu irdelemeye çalıştığım ya-
zımdan sonra gelen mektuplann
çoğunda. bü> ük usta Theremin'le
ve sazı ile ilgili ek bilgiler isten-
mişti.
Theremin. 1895 St. Petersburg
doğumiu bir fizık ve çello ustası...
192ü'li yıllarda. radyosunuonanr-
ken bir rastlantı sonucu sonradan
Theremimo.\ dive adlandınlan
müzik aletini bulmuş. Bu sazın en
büyük özelliği. "eldeğdirilmeden,
dokunmadan çalınabilen tek saz
olması" Ana gövdeye. iki metal
antenyerleştirilmiş vetınılar. elle-
rinantenlereyaklaştınlıpuzaklaş-
tırılması ileeldeediliyor. Antenle-
rin bin. sesin nota yüksekliğini
sağlarken diğeri. çıkan sesin gücü-
nü kontrol ediyor. Son derecede
gizemli bir tınısı olan Theremin-
vox"tan. adı geçen yazımda da an-
lattığım gibi Beach Boys, Good
Mbrations adlı parçasında. l950"li
yılların kurgubilim filmleri ya-
pımcılan. film müziklerinde (The
Da> The Earth Stood Still, The
Thing). Hitchcockda örneğin Gre-
gory Peck'in başrolünü oynadığı
'Spellbound'da yararlanmış. The-
remin ile ilgili eklemek istedikle-
rim şimdilik bu kadar... llerideki
yazılanmdan birinde. "sy nthesizer
çalanlann pirlerinden biri" olan
bu ustadan degişik bir baglamda
söz edeceğim.
ORTAOYUNCULAR
4 KASIM'DAN BAŞLIYARAK
Ferhan Şensoy
FELEK BİR GÜN SALAKKEN
Cumartesi-Pazar 15.30/Cumartesi 21.00/Pazar 18.30
Ferhan Şensoy
FERHANGİ ŞEYLER
Cuma 21.00
Bilet Satıs ftrleri: SES-1885 Ortaoyuncular V : 25118 65-66
KKKORAMA laksim-Ruanei.Akmfkez.CARSI Maslak-Bak.rkoy-CapHol M ı m u
^
UGUR YUCEL
"Azınhkta kaldık"
20 EKlM'den itibaren her
ÇARŞAMBA- PERŞEMBE- CUMA- C.TESİ
Gösteri 21.30'da başlar.
ESKİ YEŞİL
Abdülhakhomrt Cadâesi No: 61 falimhane-İstanbul
Telefon: 254 35 09 - 255 20 20
s
CEMAL REŞİTREY KONSER SALONU
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
ZS Ekim 199S Çarsamba Saat : 19.30
TÜMATA
fTiirk Musıkisini Araştırma ve Tanıtma Grubu)
Bılel Fiyatlan: 30O.00O-2OO.O0O TL
*****
26 Ekim 199S Perşembe Saat: 19.30
JOE LOVANO
Bilet Fiyatlan: 600 000-500.000 TL
*****
30 Ekim 199S Pararfpsi Saat : 19.^0
(OPERA)
SANAT GAt E » I S I
3'lü Grup Sergisi
CAN GÖKNİL
NİYAZİ TOPTOPRAK
BERNA TÜREMEN
23 Ekim 1 Kasım '95
Hariciy* Konağı Sk. Saği* Apt No: 1
Takam Tel: 0212-20 92 02
Ulis'in Bakışı
Kuşkusuz sinema sanatı adına sezonun en önem^ filmı ve gerçek bır başyapit Karakterler deko"
gûrüntüier çok etkileyci Ve mutlaka ızlenmesı ge
r
eken bir fılm A 35 ynlltk bır ayrılıktan sonra. efsa-
nevi Manakia Kardeşler ûzerine bir belgesel yapmak için Yunanıstan a dörmüşîDr Manakıa Kar-
daşter ulusa1
ve etnik çatışmalan hıçe sayarak, sıradan ınsanian (özellikle zanaatkarlan) çekmek
içm Balkar^ar da dolaşmtşlarüır A , Manakia'lam çekttğ' henOz develope eaılmemış üç rnakara fıl-
mın Saraybosna Film Arşıvi nde bulunduğunu haber alır ve şehi'dekı savaşa adırmadan. oraya
gitmeye karar verır Yolda çeşıtlı ınsanlara rastlar Bu arada. 17 yıldı' görmedığı kızkardeşinı arayan
yaşl' Dir kadınır Arnavuiiuk sırınnc geçmesıne yardım eder
UZAKDOĞU
KÜLTÜR
MERKEZİ
•JAPONCA KURSLARI
JAPONCA ÖĞRETMENLER
. EŞLİĞİFiDE
AUDIO-ULUSAL DESTEKLİ
12 RİŞİLİR SINIFLAR
• DOKÜMAT1TER VE SİTtEMA CLUB
• SERGİLER VE UZAKDOĞU,
ÜLKELERİ EL SANATLARI
KURSLARI
İSTANBUL
ŞeNtrrnjhtartMy Cod. No: 26 D:2
Talmhcyıe/Iakim
Tel: 256 55 25 Fax: 256 55 25
ANKARA:
Alaçom Sk. No:33/5
A. Ayrana/Ankara
Tel: 427 74 55 Faoc 426 31 58
ÇAĞDAŞ TÜRK SANATINDA RESİM
VE KAVRAMSAL EĞİLİMLER II
Çağdaş 38 Sanatçı
2 - 30 Kasım 1995
DÜZENLfYEN: YAHŞİ BARAZ
KOÇ ÜNİVERSİTESİ
Çayır Cad. istınye Tel: (0212) 277 57 57
PAUL BADURA-SKODA
"Piyano ResitaJi"
Mozart, Haydn, Beethoven, Schubert
Bilet Fiyatlan: 500 000-400 000 TL
*****
31 Ekim 1995 Salı Saat: 19.30
ANKARA DEVLET
TÜRK HALK MÜZİĞİ KOROSU
Şef: Mehmet Avni Özbek
Bilet Fiyatlan: 30O.OOO-2OO 000 TL
CRR Konser Salonu: 232 98 30-231 54 98 (Rezerroonbnnz k*ui «a.r)
AKM Konser Gisesi: 251 56 00
AKMERKEZ Danışma 282 01 70
CAP1T0L AJtunizade: 391 19 30 / 333
Sılmumımııı lura frva ladeoelernde (*rnmHwŞ,fna eım-kL \r
Bliyiikjdnr BetaUjes menaıphrM % 50. aı n 30 fcsik pupbra * 20 tndmıı «pıkrakOiif
BU YAZ-MUTLAKA-HERKES
GİTAR-ORG-UDÇALACAK
Aylık 1.750.000 TL. Heryaşra-Herkese
Ayrıca ÜNİVERSİTELERİN MÜZİK
BÖLÜMLERİNE VE KONSERVATUVAR'a
GİRİŞ KURSLARI
OKUTAN MUZIK KURSU
Kadıköy: 414 24 59-349 3693 <»**«
p-V «V »V •>•/•>•>•>•>«V «V »j
1 . 1I Kültür ;;
u Sanat :Ş
:! ilanlarınız için: [i
293 89 78
(3 hat)
fotoĞraf
3. S A Y I G A Z E T E B A Y I L E R I N P E
• Fotoğraf dünyasından yeni ürünler
• Fotoğraf dersleri, çekim teknikleri
• Pazarda nerede, ne var?
• Sanatçılann örnek çalışmaları
• Yarışmalar, sergiler
• Fotoğraf efektleri
• Sorunlar, sorular,
• Film banyoları
• ikinci el pazarı
ANT YAYINCILIK Td: (0-212) 256 92 58-59 Fax: (0-212) 256 92 60
DÜŞÜNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Bilgi Temeli
Ahmet Cemal, "Eleştiride ele alınıp işlenen konu-
nun bilgi temeline dayandırılması" gerektiğini söy-
lüyor.
Çok doğru... Ama her tür eleştiri için...
Bilimsellikle ilgisi bulunmayan yazıların bclümler,
ara başlıklar notlarla bilimsel bir görünüme sokula-
bileceğini biliyoruz.
Ahmet Cemal'in görüşü şöyle:
"Bilimsellik, salt belli bir biçimsellikle sınırlı olma-
ntn çok ötesinde, genel bir yöntemdir. Bu yöntemi
bilimsel olmayan 'dan ayıran yanı ise, ele a/ınıp işle-
nen konunun bilgi temeline dayandırılmasıdır."
(Cumhuriyet, 19 Ekim 1995)
Ama. bu bilgi temelinin, sanatçılar için verdiği Zo-
la, Flaubert örneklerine bakarak söylüyorum, bilim-
sel yöntemlerle oluşturulması gerekli.
Okuyalım:
"Eleştiride bilimsellik istemi, eleştirinin konusuna
yeterince bilgiyle yaklaşmak isteminden başka bir
şey değildir."
Bu tümcedeki "yeterince" sözcüğü çok belirsiz.
Örnekse Nurullah Ataç, 1940'larda Garip şiirini
değerlendirirkenele aldığı konuda "yeterince" bılgi-
liydi. ama bu niteliği onu "bilimsellik" katına yükselt-
medi. Bilgili, görgülü, beğenili bir öznel eleştirmen-
di.
"Yeterince bilgiyle" demek yanıltıcı. çünkü. benim
anladığım, Ahmet Cemal bilimsel yöntemlerle ulaşı-
lan bir bilgi temelini gerekli görüyor.
Okuyalım:
"Eleştiri bilimsel mi, yoksa öznel mi olsun diye
sormak, eleştiri bilgiye dayansm mı, dayanmasın mı
diye sormak kadar sakıncalı olabilir."
Eleştiri bilimsel mi, yoksa öznel mi olsun, diye sor-
mak geregini duymadan, eleştırmenler yıllardır öznel
ya da bilimsel eleştiri yapmayı sürdürüyorlar.
Bilimsel eleştirmen bilimsel yöntemlerle edindiği
bilgi temeline, öznel eleştirmen gene bilimlerin insan-
lığa sunduğu bilgilerle oluşan sezgisine, duyarlığına,
kültürüne, başka bir söyleyişle. ulaşılma yöntemi ser-
gilenmeyen. özümsenmiş bilgi temeline dayanıyor.
Ahmet Cemal'in "bilgi"yi baş köşeye koyması çok
yerinde, ama bilimsel eleştiri ile öznel eleştirinin ay-
rımı bundan kaynaklanmıyor.
Ikisinin de başarılı ömekleri bilgi temeli üzerinde
yükselir...
Okuyalım:
"Bugün düşünce ortamımızda eleştiri, (...) henüz
yeterince ciddiye alınmıyorsa. başka deyişle, henüz
yeterince yönlendirici olamıyorsa bunun nedeni,
eleştirinin, ancak yeterli bilgi temelinin kazandırabi-
leceği birinandıncılıktan henüz yoksun olmasıdır..."
Görüldüğü gibi, Ahmet Cemal eleştirmenlerimizin
bilgi düzeyini yeterli bulmuyor.
. Daha önce de bir yazımda değinmiştim, bu onun
Batı kültürünün en iyi örneklerine bakarak konuş-
masının sonucu...
"Bilimsel eleştiri. öznel eleştirinin karşıtı mı?" so-
rusuna gelince:
Önceleri "öznel" ile "nesnel" sözcükleri, "subjec-
tive" ile "objective" karşılığı olarak kullanılır, eleştiri-
de yan tutup tutmamayı deyimlerdi.
Ornekse. bir eleştirmenin çok öznel davrandığını
(yan tuttuğunu), daha nesnel olması (yan tutmama-
sı) gerektiğini söyleyebilirdiniz.
1950lerde Hüseyin Cöntürk ile Asım Bezirci,
Batı'nın çağcıl eleştiri akımlarını Türkiye'ye yansıtır-
ken, savundukları anlayışı "nesnel eleştiri" diye an-
dılar.
"Bilimseleleştiri" sözünü, o günün tartışmaları sı-
rasında. bilimsel yöntemlerden yararlanarak nesnel-
lik arayan eleştiri anlamına kullanmıştık.
Bilimsel eleştiri, yöntemlerinden dolayı nesnel ol-
mak durumundadır.
Buna karşılık. 1950lerde nesnel eleştiriyi savunan-
ların, öznel eleştiri diye anıp küçümsedikleri, bilim-
sel yöntemlerden yararlanmayan eleştiriye ise baş-
ka bir ad konma gereği duyulmadı.
Örnekse "izlenimci eleştiri" denebilirdi. Denme-
di...
Böylece çoğu durumda öznel olmayan. nesnel bir
yaklaşım sergileyen. ama bilimsel yöntemler kullan-
madığı için öznelliğedüşme tehlikesine açık olan es-
ki eleştirinin adı "öznel eleştiri" olarak kaldı.
Şjşli Etfal Hastanesi'nde müzik
akşamları
Kültür Servisi- Şişli Etfal Hastanesi müzik
akşamlannın 95-96 sezonunun ilk programında Pera
Oda Orkestrası. şef I. lonescu Galati \e solistler Florin
Ionescu Galati ile Hakan Şensoy eşliğinde dinlenecek.
Geleneksel Müzik Akşamları'nın lO'uncusu olan
dinleti. perşembe günü saat N 30'da Şişli Etfal
Hastanesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilecek.
Behramoğlu ve Çetin'den "Şiir
Dinletisi"
SAMSUN(Cumhuriyet Bürosu)- Türkiye Yazarlar
Sendikası Başkanı ozan Ataol Behramoğlu. müzisyen
Haluk Çetin ile birlikte "'şiir dinletisi ve imza günü"
için Samsurfa gidecekler. Sanısun-Sinop Tabip Odası
ve Atatürkçü Düşünce Derneği Samsun Şubesi
tarafından düzenlenen etkinlik çerçevesınde 28 ekim
cumartesi günü Kültür Bakanlığı Samsun Devlet
Klasik Türk Müziği Korosu Salonu'nda Ataol
Behramoğlu'nun şiirleri okunacak. Haluk Çetin de
Behramoğlu'nun şiirlerinden bestelcdiği şarkılan
seslendirecek.
Aksanafta dans söyleşileri
Kültür Sen isi- Aksanat'ta düzenlenen dans
söyleşilennin ilki yann saat l8.00"de
gerçekleştirilecek. İstanbul Dev let Opera ve Balesi
koreografı ve Mimar Sinan Üni\ersitesi öğretinı
görevlisi Geyvan McMillen tarafından düzenlenen
söyleşiye Doç. Dr. Jak Deleoıı ve Rana Evcım
katılacaklar. Akademik dansın sorunlan. e\ renselliği
ve gelişim sürecinin konuşulacağı Aksanat Kültür
Merkezi'nde, dans söyleşileri ve dans üzerine filmler
yıl bovoınca sürecek.
Cat Stevens (Yusaf İslam)
İstanbulda
Kültür Ser»isi- 70'li yıllarda Cat Stevens olarak
Matthevv and Son. Here Comes My Babv. \\ild \Vorld.
Moonshadovv gibi parçalarla adını duyuran. 1977
yılında Müslüman olarak Yusuf İslam adını alan ünlü
şarkıcı 25- 30 ekim tarihleri arasında Asır Ajans'ın
konuğu olarak Istanbul'a geliyor. Yusuf İslam. son
çahşması "The Life of the Last Prophet" adlı CD'
kasetinın de tanıtımını yapacak.