25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24EKİM1995SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Sanıklar 'devletin anayasal düzenini zorla değiştirme ve bunun için örgüt kurma' suçuyla yargılanacaklar GündaydavasıDGM'deAHMETŞEFİK GÜMÜŞHANE (Cumhuriyet) - Gü- müşhane Baro Başkanı Ali Günday'ın öldûrülmesine ilişkin davanın Erzincan Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne gönde- rilmesine karar verildi. Sanıklar 'dcvle- tin anayasal düzenini zorla değiştirme ve bunun için örgüt kurma' suçuyla yargı- lanacaklar. Günday'ın öldûrülmesine ilişkin dava- nın üçüncü duruşması Gümüşhane Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün yapıldı. Da- vaya Alı Günday'ın eşi Türkan Gün- day'ın vekili olarak Türkiye Barolar Bir- liği Başkanı Önder Sav, Istanbul, Anka- ra, Antalya. Aydın, Bursa, Denizli, Es- kişehir, Isparta. Kars, Ordu, Sıvas, Trab- zon ve Erzurum baro başkanlan da ara- lannda olmak üzere 50 avukat katıldı. Geniş güvenlik önlemleri alınan du- ruşmada sanıklardan fzzet Kıraç, Mu- zaffer Kıraç, Bahattin Sungur, Yusuf Gü- müş hazır bulunurken. Ahmet Mengü ve MuharremKurtAdalet Bakanlığı'ndan gerekli izin alınamadığı için Trabzon'dan getirilemedi. Geçen duruşma sırasında ve sonrasın- da meydana gelen olaviar nedeniyle Adalet Bakanlığı'na dilekçeyle başvu- ran Ali Günday'ın katili tzzet Kıraç, gi- diş gelişlerde hakarete uğradığı ve can güvenliğinin kalmadığını gerekçe göste- rerek davanın başka bir yere alınmasını istedi. Aneak mahkeme. Gümüşhane Va- liliği'nin gerekli güvenlik önlemlerini sağladığını belirterek bu istemi reddetti. _ Tzzet Kıraç, Barolar Birliği Başkanı Önder Sav"ın geçen duruşmada yaptığı konuşmada Müslümanlara hakaret etti- ğini öne sürdü. "Bizleri yargılarken biz- lerin Müslüman olduğunu unutmayın" dedi. Bunun üzerine dinleyiciler, "Biz Müslüman değil miyiz"diye itiraz etti- ler. Gerginliğin tırmanması üzerine Mahkeme Başkanı olaya müdahale etti. Duruşma savcısı. mahkemenin görev- sizlik karan vermesini ve sanıklann "Anayasal düzeni değiştirmek amacıyla örgüt kurup, eylem yapmak"suçundan yargılanmak üzere Erzincan Devlet Gü- venlik Mahkemesi'ne sevkedilmesini is- tedi. Bunun üzerine Kıraç söz alarak. ci- nayeti tek başına ve 'İslam' adına işledi- ğini.kimseninkendisineyardımetmedi- ğini söyledi. Kıraç, savcının isteminin reddedilmesini istedi. Sanık avukatlan da Kıraç dışındaki sanıklann tutuklu kal- malan için ortada bir delil bulunmadığı- nı belirttiler ve tahliyelerini talepettiler. Bu sırada söz alan Önder Sav ise sa- nık avukatlannın davayı dışanya taşıma- ya çalıştıklannı ve çeşitli basın yayın or- ganlannda tartışmak istediklerini. bunun da üzûcü olduğunu söyledi. Bir süre ara veren mahkeme heyeti, tahliye taleplerini reddetti. Mahkeme, katil tzzet Kıraç, oğlu Muzaffer Kıraç, Bahattin Sungur, Yusuf Gümüş, Ahmet Mengil ve Muharrem Kurt'un "•Anaya- sal düzeni bozmak, kendi siyasi görüşle- ri doğrultusunda kamu görevlileri ve va- tandaşlar üzerinde korku yaratmak, suç örgütii kurmak" suçlanndan Erzincan DGM'de yargılanmalanna oybirliği ile karar verdi. Sanıklar. TCK'nin 146, 313 ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 1 ve 2. maddeleri ve bağlı maddelere göre DGM'de yargılanacaklar. Yargılanmasına devam edildi Mercümek'in Kuveyt bağlaııtısı• Süleyman Mercümek'in, Bosna'ya yardım paralan ile ilgili olarak Fatih 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davasına dün devam edildi. Duruşmada ifade veren Yapı Kredi Bankası Fatih Şube Müdürü Nihal •Korkmaz, Mercümek adına kayıtlı hesaptaki paranın Kuveyt'e gittiğini, daha sonra da Türkiye'ye döndüğünü belirtti. İSTANBUL (AA)- Bosna için toplanan yardım paralarının bir kısmını RP'ye aktardığı öne sürülen yeminli mali müşavir Süleyman Mercümek'in, "emniyeti suiistimal"* ve "Yardım Toplama Kanunu'na muhalefet" suçlanndan 5.5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına devam edildi. Fatih 1. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya. sanık Süleyman Mercümek katılmadı. Duruşmada. Mercümek'in avukatlan Fuat Sagıroğlu ve Abdurrahman Karaaüoglu hazır bulundu. Duruşmada. Yapı Kredi Bankası Fatih Şube Müdürü Nihal korkmaz'ın talimatla alınan ifadesi okundu. Korkmaz, ifadesinde. şubede hesap açtıran Mercümek'in. Almanya'dan gelen referansta "iyi müsteri" olarak görûndüğünü söyledi. Mercümek adına kayıtlı hesaptaki paranın Kuveyt'e gittiğini, daha sonra da Türkiye'ye döndüğünü belirten Korkmaz. paranın toplanması konusunda ise bılgisinin olmadığını bildirdi. Yurtdışındaki vatandaşlar adına vekâleten kurban kesimiyle ilgili makbuzlann dökümünü mahkemeve sunan Mercümek'in avukatı Fuat Sagıroğlu da gurbetçi vatandaşlar tarafından temsilci olarak seçilen Mercümek'in. 1993 yılı Haziran ayında yurtdışından yatınlan 1 milyon mark ile kurban kestirdiğini ve bu makbuzlann. müvekkili tarafından saklandığını söyledi. Sagıroğlu. Mahkeme Başkanı Necati Aşçıoğlu'nun. adresi bulunamayan ve duruşmalara gelmeyen Beşir Darçın, Isa Erdener,Adem Haciç, Behlül Meriç ile Mahmut Yusuf Saral'ın tanık olarak dinlenmesinden vazgeçilmesi gerektiğini söylemesi üzerine de buna itiraz etti. Avukat Sagıroğlu, bir kısmı yurtdışında bulunan tanıklann dinlenmesi gerektiğini belirterek mahkemeden süre verilmesi talebinde bulundu. Mahkeme Başkanı Aşçıoğlu da hazırlık soruştuıması sırasında, Adem Haciç, Behlül Meriç ve Alman polisince ifadeleri alınan Isa Erdener ile Mahmut Yusuf Saral'ın dinlenebilmesi için duruşmayı erteledi. Aşçıoğlu. bu tanıklann dinlenmesine gerek olup olmadığı yolundaki karann, gelecek duruşmaya katılıp katılmamalanna göre verileceğini de sözlerine ekledi: ^""Y » w » •• •» • Singapur'unbağımsızIığınıkazanma$ının30.y> VjClCCC£ltl £HYCŞÇllCYl h nedeniyle düzenlenen ctkinlikkr kapsamında & & J>3 gelenekselJapongüreşi sumovanşmalandager- çekleştirikti. Vanşmalar sırasında farkl) gösterilere ver verilirken ilkokulöğrencileri de profesyonel yanşma- criartagüreşmekten kaçmmadıiar.(Fotoğraf: REUTERS) ...<.>•''•.-.'.a- / ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Bahanesi, İstikrar... Insanlık, demokrasinin günümüzdeki aşamasına hiç de kolay gelmedi. Bir toplumdaki tüm vatandaş- lann "siyasalkatılımlanm" sağlayan ya da bu katılımı sağlamayı hedefleyen "genel oy" ilkesinin, zortu sa- vaşımlarla dolu bir geçmişi vardır. "Yönetime katılmak" önceleri salt "ayncalıklı" in- sanlann hakkıydı. Ya belli bir miktar toprağı olacak ya belli bir miktarda vergi verecek, ya belli çevrelerin ça- nak yalayıcılığını yapacaktı. Daha sonra belli bir eği- timi olanlar ya da en azından okuma-yazma bilenler, yönetime oy verme hakkını elde ettiler. Bu arada seç- me ve seçilme hakkının kullanılabilmesi için, o yerde belli bir süreden beri oturulması gerektiği kuralı ko- nuldu. Aslında siyasal haklann kullanımının tarihsel süre- ci, çok ilginç bir konudur, ama buna ne yerimiz uy- gun, ne de zamanımız. "Reklam olmasın" diye isim vermiyorum. Bu konuda benim de birkaç çalışmam var. Özellikle "oy verme" konusundaki "kısıtlamalar", beni müthiş sinirlendirir. Neyse bunları bir tarafa bı- rakalım şimdi. Toplumların gelişim sürecine paralel olarak, 20. yüzyıldan itibaren hemen tüm gelişmiş ülkelerde "ge- neloy" ilkesi kabul edildi. Genel oy ilkesinin iki temel özelliği vardı. Herkesin "biroy" hakkı olacaktı ve her- kesin oyu "eşit" olacaktı. Ve bu mantık çerçevesinde degişik "seçim sistem- leri" geliştirildi. Değişik seçim sistemleri geliştirildi, n- ra demokrasi "temsili" bir rejim olmak zorundaydı, "doğrudan demokrasi"y\ uygulamanın olanağı yok- tu. Yüzbinlerce, hatta milyonlarca insanı bir yere top- layıp, belli bir konuda oylama yapılması mümkün de- ğildi. Insanlann "temilcilen kanahyla" yönetime katıl- malan ilkesinin geliştirilmesi kaçınılmazdı. Ama bu arada gene belli konularda "referandum", "halk oy- laması" vb. gibisinden, doğrudan demokrasi araçla- rı da kullanılmaya başlandı. Değişik ülkelerde kullanılan değişik "seçim sistem- leri", o ülkelerde farklı "parti sistemleri" ve farklı de- mokratik yaşam biçimiehne yol açtı. Tabii burada meseleyi tek faktörle açıklamak mümkün değildir, a- ma demokrasi olduğuna kuşku duymayacağımız pek çok ülkede, farklı demokrasi biçimleri yaşanır oldu. Seçim sistemleri temel olarak iki ana gruba ayrılır: "Çoğunluk sistemi" ve "nispi temsilsistemi". Çoğun- luk sisteminde, seçimin yapıldığı yerde, (biz buna "seçim bölgesi" diyoruz) en fazla oyu alan partinin adayı ya da adayları seçimi kazanmış olur. Eğer bir seçim bölgesinden tek aday seçiliyorsa "darbölge", birden fazla aday seçiliyorsa, "geniş bölge" denir. Nispi temsil sisteminde ise, seçimin yapıldığı yer- de siyasal partiler, aldıklan oy oranında temsilci ka- zanırlar. Burada da seçilen adayların belirlenmesi ko- nusunda değişik "teknikler" ve "yöntemler" kullanı- labilir ki bu farklı teknikler ya da yöntemler de o ülke- deki demokrasinin "derecesini" belirleme konusun- da adamakıllı etkili olurlar. Hangi seçim sistemi kullanılırsa kullanılsın, gerek ülke çapında ve gerekse bölge çapında bir baraj ko- nulabilir. Ancak her baraj ve o barajın "oranını" yük- • Ark«sı Şo.^1, Sü. 1 'de _., .,^B L! Vî lOOyılda herşey çok değişti Ama değişmeyen bir şey var... * Yıl 1910: Fotoğrafın g_ - solunda, ayakta duran 2? <ç" işçi Tuborg Gold'lann " şişelenmesiyle ilgileniyor. Sağdaki hanım ise, elle çalıştınlan bir makine ile, kapakları takıyor... Bugün bütün bu işlemler, çok gelişmiş üretim hatlarında, teknolojinin en son olanaklanyla gerçekleştiriliyor. Evet, insanlar değişiyor, teknoloji gelişiyor..., Ama değişmeyen bir şey var: Tuborg Gold'un o eşsiz ve mükemmel lezzeti. ^^f Dünden bugüne, B p yannlara, > ^ " Tuborg dünyanm 120den fazla ülkesinde, olmaya devam ediyor. V
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle