Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 EKİM1995SALI CUMHURIYET SAYFA
KULTUR 13
Ayşegül Yüksel'in 'Yapısalcılık ve Bir Uygulama: Melih Cevdet Anday Tiyatrosu' adlı kitabı yeniden basıldı
Anday her zatnan gündemde...
DİKMEN GÜRÜN UÇARER
Melih CevdetAnday'ın sahneyapıtla-
nyla yapısalcı yaklaşım nasıl buluştu?
"Yapısalcılık ve Bir Uygulama: Melih
Cevdet Andav Tiyatrosu'*nun ıkınci ba-
sıma öndeyışinde bu sorunun yanıtinı
şöyle verıyor Prof. Dr. Ayşegül S'üksel:
"^aşavan en büyük Türk ozanlanndan
biriolan Melih Cevdefin o>unlannı in-
celemek zor işti. Cretkenliğini sürdiir-
mekte olan -hakkında son söz sö\lene-
me>ecek- jaşay an bir ustanın yapıtlann-
davansıyan duvarlığa ve bu duyarlığı bi-
çînılendiren vazma tekniğine ulaşayım
derken, \ azaıia a> nı zamanda v aşadığım
tarihsthoplumsal süreçte oluşan kendi
duyarlığım içinde sıkışıp kalma >anlışma
diişmem olasıvdı... Dahası, Andav'ın ti-
yatro vapıtları alışılmışın ötesinde anlam
katmanlan içeren. iç dev inimini kolav ele
vermeyen. karmaşık bir işçilik ürünii ça-
lışmalardı. "Bıçım ' ve"içerik ' arasında
alışılagelmiş ilişkilerin kurulamadığı bu
oyunlarda. "örtük". "yoruma açık" gös-
tergedizgeteriniçözmeyolunda "yapısal-
cı yaklaşım" gerçekten yararlı bir vol
gösterici olabilivor muydu? Denemek ve
görmek istedim..."
İlk kez 1982"de yayımlanan. baskısı
kısa sürede tükenen ve o yıl ''razko tnce-
leme Özendirme \e Türk Dil Kurumu
ödüllerine deger bulunan "Yapısalcdık
ve Bir Uygulama" yazann da beiirttıği
gibı Melih Cevdet Anday'inoyunlan üs-
tüneçıkan ılk inceleme kitabı olmasının
yanı sıra tiyatro yapıtlannı vapısalcı yak-
laşımla ınceleyen ilk Türkçe çalışma.
Ikinci basımı 14 yıl sonra. 1995'te ger-
çekleştirilen bu degerli kıtap üstüne Ay-
şegül YükseTle konuşuyoruz.
-"Yapısalcılık ve Bir Uygulama: Me-
lih Cevdet Anday Tiyatrosu"ilkbasımın-
dan yaklaşık 14 v ıl sonra yeniden v a> ım-
landı ve Andav'ın 80'inci vaşının ctkin-
likierle kutlandığı 1995 > ıhna denk geldi.
Bu bir rastlanh mı?
AYŞEGÜL YÜKSEL - Çok hoş bir
rastlantı oldu. Kıtabın dağıtımı Yaz-
ko"nun etkinlıklennı durdurmasıylabit-
mişti. Ancak. daha önce de ellennde pek
az kopya kalmıştı. Oysa kitaba olan ilgı
sürüyordu. Kalan kopyalar aradaki süre
ıçinde tek tek sahaflardan, kıtap işporta-
lanndan toplandı. Sonra kitabı okumak
ısteyenlerbana başvnrmaya başladı. Beş
altı yıl da fotokopilerle ıdare edıldi: o za-
mandan bu yana da ikinci basım hazır-
lıkları ıçındeydım. Çeşitlı zorluklar ne-
u > ıl Melih Ce\det Anday'ın 80'inci yaşı etkınliklerle kutlanırken, Ayşegül Yüksel'in kitabı
14 yıl sonra \eniden yayımlandı. Yüksel. yapısalcı bakış açısıyla yapılan bir 'okuma'yı temel
okuma olarak değerlendirdiğini. bu nedenle. kitabın çeşitli okuma yöntemleri arasındaki
yerini koruduğunu belirtiyor. Tiyatro metni çözümlemesine yönelik kitabın en büyük şansınm
Melih Ce\det Anday gibi dev bir yazann >apıtlanyla ilgili olması olduğunu vurgulayan Yüksel.
"Yapısalcılık ya da tiyatro gündemde olmasa bile Anday her zaman gündemde.." diyor.
denıyle. 11
)°3 tc basınıa hazır olniJMna
karşın. kıtap ancak bu yıl yayımlanabil-
dı \e Anday ın 80'ınci yaşıyla buluştu
Bu rastlantı. üzüntümü sevince dönüş-
türdü.
- Aradan geçen süre içinde"'yapısalcı-
Itk" üstüne çok yayınyapıldı Türkiye'de.
Aynca"yapıçözücülük". "femınisteleş-
tın" gibi yeni yazınsal yaklaşımlar ivme
kazandı. Kısacası bugün de kitabın eski-
den gördüğü ilgiyi göreceğine inanıyor
musunuz?
YÜKSEL - Ben yapisalcı bakış açı-
sıyla vapılan bir "okuma'Vı temel oku-
ma olarak değerlendıriyorum Bu neden-
le. çeşitlı okuma yöntemlen arasındaki
yenni koruyor kanımca Dahası. feKefe.
sosyoloji. dılbilım alanlarında da etkın
bir yaklaşım Kitaba bu alanlarda çalı-
şanlarda ılgı gösterdıler. Aynı zamanda
tiyatro metnı çözümlemesine ılışkın bir
çalışma olması .sonucunda tiyatro eğiti-
mi gören. tiyatro yapan. tiyatroyla ılgi-
lenen kisilere de seslenıyor. Kitabın en
büyük şan>ı isc Melih Cevdet Anday gı-
bıdev biryazannyapıtlanylailgılıolma-
sı. Yapısalcılık ya da tiyatro gündemde
olmas>a bile Anday her zaman eündem-
de..
- Söz tivatrodan açılmışken, kitabın
içerdiği çözümleme vaklaşımınuı, oyun-
ların sahneve çıkanlma aşaınasmda bir
katkısı olacağına inanıvor musunu/?
YİIKSEL-Bunaşıddetleınanıyorum.
Yapısalcı yaklaşımla çözümlenen metın
bırtıyatro metniy se. ortaya çıkan çözüm-
leme dramaturg için temel \erıyı oluştu-
rur. Cünkii bu yaklaşımla. metnın oluş-
turduğu içerik-biçım "bütün"ü bir "sis-
tem~ oiarak ortaya çıkmaktadır. Metnın
yüzeysel yapısında göriilen \eriler (du-
rum. olay. Kı^.ier. ilişkiler. zaman \e me-
kân boyutlan) arasındaki bağıntılar sap-
tanabılmekte. bu\enlennyaslandığıde-
rin yapı ve derın >apıdan okunan denn
anlam belırlenmektedir. Böyle bir çö-
zümleme sonucunda dmmatıırgu "sah-
ne/giysi/ışık tasanmı", ovunculuk biçe-
mi. daha.M oyunun tartımına ılışkın he-
men hementümvenlerıeldeedebılmek-
te ve yönetmene sunabilmektedır. Kısa-
cası. yazann metnı sahnede temel yorıı-
mu\la sunulacaksa. dramaturgun yaptı-
ğı bu tür bir çalışma vönetnıenden ışık
tasanmcısına. yapımla ılgilı herkese
doğru ıpuçlannı \erecektir.
- Ya > önetmen >eni bir \orum denemek
isterse?
YÜKSEL - C) zaman da yonetmenın.
dramaturgun sunduğu \erılerın tümünü
\eniden değerlendirerek. kendı özgün
yorıımu ıçın \enı bırgöstergeler sistemi
oluşturmasi gerekecektır. Kısaeası. oyun
mctninin dayandığı si>temı bozarak gör-
sel va da ışıtsel ekleme \e çıkartmalar
yapmakla yetınmek yerıne. tnetnin her
öğeM üstünde. dığeröğelerle olan bağın-
tılannı her an gözeterek durması, kendi
yorumu doğrultusunda ycni bir bağıntı-
lar sistemi kurması gerekecektir. Kanım-
ca bir oyunun yorumunun başarılı bir
"Şeni vorum" olarak değerlendirilebil-
mesınin tek koşuiu yönetmenin böyle bir
zorlu çalışmayı, dramaturgla yoğun bir
ışbirliği içine girerek gerçekleştırmeve
razı olmasıdır. Yeni tiyatro döneminde
Anday'ın oyunlannı sahneleme yolunda
çalışmalar var. Heyecanla bekliyorum.
- Kitabın yeni basımına. Anda> "ın -da-
ha önce incelemediğiniz- "Yılanlar" ve
'"Ölümsüzler"oyunlannın çözümleme-
lerini eklemeyi düşünmediniz mi?
YÜKSEL - Düşündüm ve bunu yap-
maktan \azgeçtım. Bırbınyle ılgisi ol-
mayan iki nedenle. İlk neden daha önce
incelenmemiş olan bu ıki oyunun (bın
Anday'ın "ilk", öteki de "son" oyunu)
çözümlemelerinin eklenmesiyle kitabın
boyutu en az 50-60 sayfa büyüyecek.
böylece maliyeti ve satış fiyatı artacak-
tı. Bu da kitabın özellıkle "öğrenci"
okurlara ulaşmasını zorlaştıracaktı. An-
cak, bu iki oyunu kitaba eklemekten vaz-
geçışimin temel nedeni. noktalanmış \e
kendi içındebütünlüğü olan bir çalışma-
yı zorlamamaktı.
Yıllar önce ele aldığım altı Anday
metninı tek tek incelemış, çözümleme-
lerin tümünü bitırdıkten sonra ortaya çı-
kan somut \erilen değerlendirerek **so-
mut"bırsonucaulaşmıştım. (Oyıllarda
"Yılanlar"*ın tam metni bulunamamış,
"Ölümsüzler" de henüz yazılmamıştı )
Dahası. aradan geçen yıllar ıçinde Anday
tiyatrosu üstüne. yapısalcı yaklaşımda
olmayan bırçok yazı yazmış. kıtapta yer
almayan yapıtlar hakkında da çeşitli be-
lırlemeler yapmıştım. Kısacası. kıtapta
ve dığer yazılarda oluşturduğum yargı-
lar artık zihnime egemendi. "Yılanlar"
ve "Ölümsüzler"! bu yargılardan anndı-
nlmış bir zıhinsel eylem içınde okuya-
bilecek mıydım? En azından bunu yapa-
bıldıgimdem emın olabilecek miydim?
Bö> le bir e> leme girmenın anlamsız ol-
duğuna kararverdım. Yaşayan biryazar-
la karşı karşıyaydım üstelık. Anday kar-
şıma her an yeni oyunlarla çıkabilirdi.
Kitap. Melih Cevdet Anday'ın oyunlan
ve uygulanan eleştırel vaklaşım bağla-
rtında hangı süreçte yazıldıysa o süreci
yansıtsın istedim. Yeni basına "Önsöz"
\e yeni bir "Giriş" bölümü eklemekle
yetindim. Metınde de yalnızca sevgili
Berke Vardar'ın 14 yıl önce "ikinci ba-
smı" dileğiyle yaptığı değişıklik önerı-
lerı doğrultusunda kımi tenmsel düzelt-
meleryapıldı.
ALINTILAR
Mithat Şen'in son çahşmaları İstanbul Galeri Nev'de sergiliyor
Yok olı ııa olasdığıyla yüzleşfldiğî ari
ORHAN KOÇAK
Mithat Şen'in ımgesidönüyorvedönü-
şüyor. Bu ınıge. ınlı ufaklı yuvarlaklardan
oluşan bu konfigürasyon. dızısel bırman-
tığı ızlercesıne dönüşürken. imgenın doğa-
sıvla ilgılı bazj sorulan da gündeme getı-
recektır. Nedır ımge? Görünüştür. öneelık-
le: bir şevın görünmesıdır. Ama daha bu
noktada bir çatallaşma başlar. bir ıkılık çı-
kar ortava Şe) ve görünüşü. Öyleyse ne-
dır Şen'ın ~şej"r.' Bir dış nesne değıldir:
bırfıgürdüraına herhangı birdoğal nesne-
yı temsıl etmez. Şey ve görünüşü ıkılığıv-
le ilışkıh olan "aslıvesurefkarşıtlığını da
sorunla^tınr Şen'ın yapıtı. Bu resımler
"asıl" ve "köken" gıbı kavramlan yok et-
meksizın askıya almışlardır.
Burada kökenden değıl. başlangıçtan
sözedılebılırolsaolsa: Budönen.dönüşen
imgenın başlangıcında. bir yatan kadın fı-
gürünün. bir çıplak gövdenın bulunduğu-
nu bılıyoruz. Şen'ın 80"lerde vaptığı bazı
resımlerde daha belırgındır bu göv de. Ama
metafızık köken düşüncesıy le tarihsel baş-
langıç kav ramı arasındaki fark da burada
ortaya çikar: Köken. gerçek anlamıyla dö-
nüşüme ve sürece ızin vermeyen bir kav-
ramdır: sonra olan her şey üzennde hak ıd-
dıaeder. veniyıeskiyeındirger: Herşev as-
iında çoktan olup bıtmıştir. Oysa Şen'in
fıgüründe bir deneysellik görülür: Kendı
geçmişınde (kökenınde. "programında")
bulunup bulunmadığını bılemeyeceğiımz
bir nıtelığı arıyor gıbıdır. Bu yüzden. söz-
cüğün dar anlamıyla dızısel olduğu da söy-
lenemez.
Dızısellıkte. ara) ışın yanında bir tür yaz-
gısallık da vardır: Süreç ıçinde denenebı-
lecek bütün olasılıklar. çıkış noktasınea be-
lırlenmıştır. Şen'ın resımlerınde böyle bir
yazgısallık yok: O fıgür. denedıği renk \e
konfigürasyon duraklannın bazılarına hiç
ugramayabılırdı-gelecekte nerelerde ko-
naklayacağı da şımdiden belli değildır.
Şen'ın imgesı. bir dış gerçeğın suretı de-
ğıl. Ama yıne de bir aslın suretı savamaz
mıyız bu imgevı. bu kez dışsal degıl içsel
bir nevnenın görünüşü sa\ amaz mıy ız.' Bir
travmanın. kökensel bırruhsal denevımın
olavdan sonra yeniden yaıjanması \e dü-
zenlenmesı olarak görenıez mıyız?
Psıkolo)ikbır\orumudavetedenbır\o-
ğunluk elbette \ardır Şen'ın resimlerınde:
O yoğun ısrar. saldırganlık \e şefkat dene-
yınıierını düşündüren o parçalama ve ve-
nıde bırle^tırme nıtkusu . Bıınlar. bir ruh-
sal mekânın açıldığı ızlenımını de verebı-
lır resme bakan kı^ıve. Ama bu noktada
dıkkatlı olnıak gerek: PMkolojık yorumla
Şen'ın yapıtı arasındaki ılişkı çıft yönlü-
dür: Yorum yapıtı anlaınlandırabılır. ama
kurulan yorum çerçevesını anlamlı bıran-
latıya dönüştüreıı de yine yapıtın kendısı-
M
ithat Şen'in
tuval üzerine
sadece beyaz
akrilik boyayla
gerçekleştirdiği son
dizisi Galeri Nev'de yer
alıyor. Sergi ile birlikte
sanatçının
PowerMac. 8100/110
hardvvare'de Photoshop
3.0 soft\vare
programıyla
gerçekleştirdiği \e
sınırlı sayıda çoğaltılan
"Beden, 2.Seri" ismini
verdiği özgün albüm de
izleyicilere sunuluyor.
Sanatçının doğrudan
bilgisayarda ürettiği 7
imajdan oluşan bir dizi
sadece albüm sayısı
kadar, 300 adet Â4
Atölye/Galeri'de
çoğaltılmış.
dır. Ve belkı ikıncısı daha çok geçerlıdır.
Üstelık. Şen. her rürlü dışavurumsal jest-
ten de kaçınır; modem resmin (soy ut dısa-
v urumculardadahıl) bütün biryanınıoluş-
turan duygu ve anlam tellallığindan uzak
durmak için harcanan bilinçli çaba. belki
de bu resmin en önemli "ruhsal" öğesidir.
Ama psıkotojik yorumun zaafı asıl şurada
ortaya çıkar: Yapıtın açtığı zihinsel \e tek-
niksorunlan unutturmak. tmgenın dogası.
böyle bir sorun Şen'in ımgesının dışsal bir
nesnenın üsluplaştınlmasından mı türedı-
ğı. yoksa bir ıç deneyımi mı temsıl ettığı
sorusundan daha önemli olan. bu resmın
imgeye ne yaptığıdır.
fmge. çoğu zaman duyusallıkla birlikte
düşünulmüştür. Kendısı burada olmayan
bir şey ın bütün duy usal özellıkleny le (ren-
gı,dokusu. sesı. tınısı. vbIanımsanması ve
zıhınde temsıl edılmesi olarak tanımlanır
Duyusal doluluk. romantızmden ben mo-
dernıst sanatın kurucu ılkelennden bıri ol-
muştur. Maleviç'in rengı ve organık bıçı-
mi reddeden resmi bile reddettığı bütûn o
duyusal fonunönündeanlam kazanır. Ama
bu imge anlay ışının örtmeye. unutmayaça-
lıştığı bırgedıkhep var: Imge. varlığın sa-
dece duyusal anısı değıldır: aynı zamanda
gölgesidir. "Bir vartık". dıyor Emmanuel
Lev ınas. "hem kendini kendi hakikari için-
de göstereo şeydir. hem de kendine benzer.
kendi imgesidir. Asıl (orijinal) sanki kcndin-
den biraz uzakta duruyormuş gibi verir
kendini. sanki kendini bizden çekiyormuş.
alıkov uyormuş gibi: varlığın içinde bir şey.
varlığın gerisinde kalıyordur sanki". Imge
görünüştür. görünüşse benzeyiş. bir şeyin
kendine benzeyışı. Bir ılişkidır bu ve her
ılişkı gıbı bir kopma olasılığını. iki şey ara-
sında bulunan birboşluğu. bırmesafeyıde
ıçerır. Görünüşün ve her türlü benzeyışın
yıtirıldıği hıpotetık bir an hep vardır ve bu
anınbılgısı. imgenın daha en başından be-
ri nasıl da çelimsız bir olasılık olduğunu
hıssettırir. Mithat Şen'ın son beyazları da
hem kendi figürünü hem de bütün bir mo-
dernist imgevı yok olma olasılığıyla yüz-
leştıkleri eşikte yakalıyor Resimlenn sez-
dırdığı o suskun dehşet. temsıl edilen her-
hangı bıryaşanmış ruhsal deney kadar. bu
"teknik" olasılıkla da ilgılı. Deneysellik-
ten vearayıştan sözetmıştik: Bunun ancak
yoklukla yüzleşmek pahasına sür-
dürülebıleceğinı de düşündürüyor bu
resımler.
Treejazz 'ın evliyası Don Cherry öldü
Cazın gezgin müzısyenı. ünlü
trompetçıbonCherrv. 19ekım
perşembe günü Ispanya'da karacığer
kanserinden öldü. Ülkemızde de
dinleme ımkânı bulduğumuz,
avangard cazın bu büyük ustası.
şımdıye dek kendısi gibı caz tanhıne
damgasını vunnuş bırçok ünlüyle
çalıştı. 1936'da Oklahoma'da doğan ve
trompet çalmaya 1940'larda başlayan
Don Cherry. ılk müzik çalışmalannı
davulcu BiİI Higgins ıle rhythm &.
blues topluluklarında yaptı. Aynı
zamanda flüt. konıet. perküsyon ve
pıyanodaçalan sanatçı 1956da
efsane saksofoncu Ornetta
Coleman'la tanıştı ve uzun bir süre
onun dörtlüsünde çaldı. 60'larda John
Coltrane( Avanı-Oarde albümunde) ve
Sonm Rollins le (Our Man ın Jazz
albümundeı çalıştıklan sonra Archie
Sbepp v e John Tchicai ıle Nevv York
Contemporary Fiveı kurdu. Tünı
dünya muziginden etkılenmesi ıle
tanınan Don Cherry. 60'ların sonunda
Nıvon'ın Kamboçya'yı
bombalatmasını protesto etmek ıçın
ABD'yı terk ettı ve dünyayı
dolaşmay a başladı 1975 "te Ornena
Coleman'ın topluluğunıın
üyelennden Devvev Redman ı loshua
Redman'ın babaM). Charlie Haden
ve 1 W2"de ölen perkusyoncu Ed
Blacknell'Ia kurdugu Öld & Nevv
Dreams'leçalışan ve 7
ü'lenn
sonunda sıtar ustası Collin \\alcott ve
vurmalı çalgılar ustası Nana
Vasconcelos ile kurduûu Codona adlı
gruba lıderlık yapan Cherry. son lü
yıldır. Türk vurmalı çalgılar ustası
Okay Temiz ıle de uzun siirelı
çalışmalar yaptığı Multikutı adlı
grubuyla çalıyordu 5S\a^ındakı Don
Cherry "nın son projelerınden bırı de
kızı unlü rhythm <t blues şaıkıcısı
NenehChcrrv'nın sohslliüını yaptığı
Rip. Rig& Panicadlı t'unk-ncvv uave
grubuydu
Slıriekback, Roxy'de saz çalacak
KültiirSenisi-L ııderground
mü/ığııı önemli temsilcılerın-
den -Shriekback".yarın \ e per-
şembe gecesı Kulüp Ro\y'de
bırer konser verecek.
Shriekback. 13 yıl once. bır-
çok grııbun ayakta dıırma sava-
şı verdığı günlerde kuruldu. Bü-
tun bu kargasanın arasında ken-
dine başanlı nır çı/gı tutturabı-
len grup. I984'te Arısta Re-
cords ıle anlastı \e 19S8'e ka-
dar süreklı olarak Aınerıka ve
Av L^tralya turnelerı yaptı. 3 al-
bünıden sonra. Amerıkan ta-
baıılı yaklasimlarını daha fazla
sürdürmek ıstenıeyengrup üye-
lerı 199] "e kadar müzığe ara
verdı Mü/ıgıne post-modern
rock-roll veya cyber-folk gibi
isimler verılen Shriekback. gü-
nunui7de yeni kuşak teehno ve
ra\eseveılert<ıral'ıntlanoldukea
tutuhıyoı. Bu muzığı yapan
gruplann en çok bılinenlerin-
den Flukele MTV Partı Zo-
ııe'da da y er alan grubun, en bü-
yuk Ö7ellığı tüm üyelerınin.
dunyanın birçok ülkesıne özgü
halk çaigı lanna başany la hâkım
olması. Gıtar. bas ve davulun
yanı sıra grubun kullandığı
enstrumanlararasindasaz(Tur-
kıye). dıdgerıdoo (Avustralya),
tabla (Mısır). eümbüş (Türkı-
yel. Roland JP(Japonva). reco-
reeo (Brezılya) ve sıntır (Fas)
de var. Son ıkı yıldır grup.
Londra'da ve bazı Av rupa ülke-
lerınde koıiserler verıyor.Shri-
ekbaek üyelerı klasıkten rocka.
tolktan caza her türlü müzıği
dinlıyorlarvemüzığınsaçkesi-
mı ya da cüzdanın ıçinde ne ka-
dar para olduğuyla ılgisi olma-
dığını düşünüyorlar. Grubun en
çok onenı \ erdığı ^ey "groove";
kelınıenııı Tiiı kçe'dekı en yakın
karşılığının "usul" olduğunu
sovlüvorlar. Vlüzıklennde. rı-
tım bölümünü oluşturan enstrü-
manlar caz ve rockta olduğu gi-
bı yalnızca davul ve bas gitar
değıl.
Herkesm aktif olduğu müzık-
lerınde. tüm üyeler altyapının
bırparçası. Grup. ülkemize çok
yakından tanıdığımı? elektro
saz. darbuka ve elektro-cumbüş
gibi enstrümanların yanı sıra.
birçok değışik müzik aletinı de
berabennde getmyor.
13 yı Ida 1000 konser verip. 6
albüm çıkaran grup Istanbul'da
underground çalışmalara ilgi
duyanların karşısma çıkacak.
Shnekback, müzik televizyonu
MTV'de saz çalan ilk grup ol-
ma Ö7ellığıne de sahıp. Grup
üyelerı underground muziğıni
sevenlere "Gelin. Londralılann
nasıl saz çaidığını görün. Sound
\e usulün keşfini izlevin ve dans
pabuçlannızı da getirmevi unut-
mavın~dıvor.
TAHSIN YUCEL
Bir Yanıt
Sayın Memet Baydur,
"Arpa Boyu" başlıklı yazınızda (Cumhuriyet,
8.10.1995) kaçamak biçımde benı karalayan satırla-
rınızı üzüntüyle okudum. Eleştıriye katlanamadığım
için mı? Hayır, çok daha ağır eleştirıler, çok daha ka-
ba aşağılamalar karşısında gülüp geçtığım çok oldu.
Ama Cumhuriyet'te. benım de yazdığım şu köşede
kişiliğime, anlatımıma, düşünceme saldırılması ba-
na yakışıksız geldi, hele benımsediğinız dolambaçlı
tutum karşısında sızın adınıza ben utandım. Söyle-
yecek sözü olan açık açık söyler. Sızse, "Uzun, ka-
lın, kanşık cümlelerle, bas bariton bir tonla. karşı ko-
nulmaz bir eda çerçevesıyle anlatacaksınız savun-
duğunuzu.
umeğin mantık ile köy romanı kanşacak birbirine,
kimse bir şey söyteyemeyecek" sözlerıyle hem yan-
lış düşünen. hem kötü yazan. hem de her şeyi ben
bilirim havalarına gıren bir kötu yazar portresı çizdik-
ten sonra, "Ben yazınımızı köy romanı-kent romanı,
işçı romanı-burjuva romanı gıbı yapay ayrımlarla
açımlamaya karşıyımdır. Son derece öznel bir yak-
laşımla, günahı yalnızca bana aıt bir gözlukle baka-
rım okuduğum her romana. lyı roman-kötü roman"
diyerek kendi roman anlayışınızı belirtiyor. arkasın-
dan da Makal'ın Bizım Köy'ünün sıze göre "yazın-
sal hiçbır değen" bulunmadığını kesinlıyorsunuz. Sö-
zünüzün gelişinden, bu iş nasıl oluyorsa, yazınımızı
köy romanı/kent romanı türünden "ayrımlarla açım-
layan" ktşınin şu "bas bariton bir tonla" yazan adam
olduğu anlaşılıyor. Yazınımızı, yani yanlız romanımı-
zı değil, şiirımizı, öykümüzü, denememızi. eleştırimi-
zi de köy romanı/kent romanı karşıtlığına bağladığı-
nâ göre, bu adam gerçekten çok bön olmalı.
Okurda, ısteristemez. "Kimmiş bu salak?"d\ye so-
ruyor. Söylemıyorsunuz. ama, hemen arkasından, ilk
sözcüğü sona alınmış bir mıni alıntı ("kırsal yaşama
ilışkin yazınımızın") aracılığıyla, kesın adresı avucu-
na gizlıce tutuşturuveriyorsunuz: "Bızim Köy ve Hu-
zur" başlıklı yazıda (Cumhuriyet, 5.9.1995) Makal'ın
Bizim Köy'ünü bir başyapıt olarak değerlendirmeye
kalkan adam! Yanı, Roland Barthes'ın deyimiyle.
maskeyi takıyor, parmağınızla da gösteriyorsunuz.
Oysa, yazım yeniden okunursa. açıkça görülür ki,
eleştirinizin hiçbır dayanağı yok. Örneğin mantıkla
köy romanını birbirine kanştırdığımı yıneleyip duru-
yorsunuz, ama ben o yazıda ne mantıktan söz ettım,
ne köy romanmdan. Her şeyi birbirine karıştıran siz-
siniz gerçekte: Bizim Köy çevresinde bir köy roma-
nı söylemidir tutturmanızdan, sizin için köy roma-
nı/kent romanı karşıtlığının değil, yalnızca iyı ro-
man/kötü roman karşıtlığının geçerlı olduğunu söy-
ledikten sonra, "Örneğin Sayın MahmutMakal'm Bi-
zim Köy adlı yapıtının yazınsal hiçbir değen yoktur",
diye kesinlemenizden, kırsal yaşama ilişkin roman-
lanmızın en iyilerinı Yaşar Kemal'le Kemal Tahir'in
yazdığım belirttikten sonra. "Bizim Köy'ü o yapıtla-
nn arasında saymak. mantık ıle köy romanını birbi-
rine karıştırmak olur gibime geliyor", demenızden
kesinlikle anlaşıldığı gıbı, siz Bizim Köy'ün roman ol-
duğunu sanıyorsunuz; yani okumuş, üzerinde kafa
yormuş olmak şöyle dursun, hiç elınize almadığınız.
sayfalarına şöyle bir göz atma çabasına bile girme-
diğiniz, hiç elinize almadığınızı. sayfalarına şöyle bir
göz atma çabasına bile gırmediğinizı de çok iyi bil-
diğiniz bir kıtap konusunda yüksek perdeden yargı-
ias getıriyorsunuz, hem de olumsuz yargılar! Bu yap-
tığınızı bir başkası yapmış olsa, adını ne koyardınız?
Şu kadarını söyleyeyım kı, düşünceyle de, beğeniy-
le de. doğrulukla da hiç ilgisi yok bu yaptığınızın; bu
yaptığınız olsa olsa öfke ya da gösteriş gibi bir tut-
kunun ürünü olabilir. Birilerine göz kırparak, "Bakın,
nasıl ders veriyorum adamınıza!" demek istiyorsu-
nuz. Şu var ki, ders vermek için dersten fazlasını bıl-
mek gerekir, sizse yargılamaya kalktığınız yapıtın tü-
rünü bile bılmiyorsunuz.
Aramızdaki temel karşıtlık da burada. Ben okuma-
dığım kitap, ırdelemedığim sorun konusunda yoru-
ma girişmem. herhangı bir konuda bir yargı belirtti-
ğım zaman da yargımın gerekçelerini göstermeye
çalışırım. Isteyen açıp bakabılir, Bizim Köy'e ilişkin
yargımı da böyle belirtmıştım. Kimsenın atına beygir
dedığım yok, tek aradığım bir düşünsel söyleşim;
yazık ki, söyleşim belırli bir bilgi düzeyinde başlıyor
ancak: yazık kı, kendini bılgı diye sunan kara bılgı-
sizlik, mantık kılığına girmiş bilinçli saptırmaca kar-
şısında, zaman zaman sesimizi yükseltmek zorunda
kalıyoruz.
Örneğin yıllarca dilbılimle uğraşmış bir ınsansanız,
birkaç yüzeysel örnek ve bırkaç söz oyunuyla iki yuz
yıllık özleştirme çabalanmıza gölge düşürmeye kai-
kanlann gerekçelerini yüksek sesle çürütmez de ne
yaparsınız? Biraz göstergebilim biliyorsanız, adamın
biri de yalnızca "jacobın" sözcüğüne dayanarak tüm
Fransız düşüncesini ve ülkemızdeki tüm sol kesimi
yermeye kalkıyorsa. saptırmacanın nasıl eklemlen-
diğini göstermez de ne yaparsınız? Sesimizi yükselt-
mek için ille de bilgisiz mi olmalıyız? Siz kapağını bi-
le açmadığınız kitaplan "açımlamakta "sakınca gör-
meyeceksiniz de ben bildiğim konularda düşünce-
mi yazmak için sizden izim mı alacağım?
Tümcelerimi "kalın, uzun, kanşık" bulmanıza ge-
lince, neyapalım, buişbirölçüsorunu. dilsel vegön-
dergesel çevrenimizin çapına bağlı. Bu nedenle. bir
söylemı ya da bir olayı anlayamadığımız zaman, ön-
ce kendimizi yoklamalı, bir de gözlerimizi açarak ne-
rede ve nasıl oturduğumuza bakmalıyız. Çünkü in-
san eğri oturdu mu doğru da konuşamıyor,
Bilmem, anlatabıldım mi?
o K \ ı v •
SCYOÖLU eviNIZSC . KOPI HUTFlûlNIZ
Islıklal Caddesi Bekar Sokak Nc U Kat 2
Beyoğlu/İSTAHBUL
TEL (0 212) 293 42 56
TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI
VE
PEN YAZARLAR DERNEĞİ
ŞAİR ARİF DAMAR 70 YAŞINDA
• ATAOL BEHRAMOĞLL • ŞL'KRAN KLRDAKLL
• ŞABAN ORMANLAR • SE_\'HAN ERÖZC'ELIK
• GÜLSÜNÇ1NAR» ADNANÖZER«ENVER ERCA\
SLNLCL : G t L S E N TL NCER
DİNLETİ: AYLlN-ÖMhR
Tarih :24 tkını |W5 Sah
Ver : Küçuk Sahne
Zaman : Saat 19.00
5
1