04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24EKİM199SSALI 10 DIZI YAZI Düşman yarat ve yok et!• şkence ıçin elvenşlı ortamı ha- I zırlayan koşuHardan birisi. insan- Iaı daki "adil dünya inancı". Irı- sanlar. her an. rasîantılar sonucu (hiçbır"suç"ları yokken) bir fe- lakete uğrayabilecekleri gerçeği- ni kabul etmek istemediklen için. feîa- kete uğrayan kişılerin başlanna gelenler- den kendilerinin sorumlu olduğunu dü- şünmek ihtıyacı içindeler. Bu tür düşün- celerin varlığı deneylerle de saptanmış durumda. Örneğin. elektik şoku verilen ınsanlan ızleyen deneklerin. özellikle şoku (veyarattığı acıyOdurdurmak ko- nusur.daçaresizlikiçındebırakıldıklann- da. acı verilen kişilen aşağılama eğilimi gösteriyorlar. Bu egilim. adil dünya inan- cı güçlü olan kışilerde daha belirgin ola- rak kendini göstenyor. Bu türinsanlann daha çok yoksul, korunmasız kişilere karşı aşağılama davTanışı gösterdikleri bi- liniyor. 12 Eylül dönemi Türkiyetle de bu ınancın örneklerini görmek miimkün. 12 Eylül'den sonra yaygınlaşan kitlesel tutuklamalar ve iş- kence olaylan karşısında bazı halk ke- simlerinde beliren tepki. "Bu işlere ka- nşmasalardı başlanna bunlargelmez- di" oldu. Işkence gören kişilerle yaptığımız gö- rüşmelerde sık sık ifade edilen biryakın- ma. gözaltından ya da cezaevinden çık- tıktan sonra yakın aile çevresinden kişi- lerin bile bu tür bir tutum göstenniş ol- malan. Bu arada kamuoyunun bu turumunu pe- kiştiren bir başka etkene de ışaret etmek gerekiyor. Hukuk dışı tutuklamalardan ağır işkenceye kadar uzanan birdizi ın- san haklan ilılallerinehedefolan kesını- ler. o sırada halkın huzurunu tehdıt eden terör hareketlerınin sorumlusu olarak gösterildi. Bu hareketlerinin sorumlulu- ğu. basınveyayınaracılığıyla ve "jıkı- cılar, böliicüler, vatan hainleri'"tanınv lamalanyla. barışçıl ve yasal sıyasi fa- aliyetlerde bıılunan kesimlere yaygın- laştırıldı. Daha önce belirttiğimiz gibi. ışken- cecinin işkence yapmasını kolaylaştıran '*düşman"'belirlemesı ve tanımlaması. yaygınhalkkesimlerinedebenımsetile- rek. normalde işkence gibi ağır bir insan- lık suçuna karşı kendiliğinden doğması beklenecek tepkiler kırılmış oldu. Bir başka deyişle. halka önce kendi varlığı- nıtehdit eden birdüşnıan gösterildi. son- ra da bu düşmanı yok etmek, tehdidı or- tadan kaldınnak. "asayiş ve huzuru sağ- lama" gerekçesi ve görüntüsü altında yaygın baskı ve ışkence uygulandı. Burada halkın huzurunu tehdit eden hiçbirolay olmadığını ima etmiyoruzrO sıralardakı yaygın terör hareketlerini bir sorun olarak görmemek mümkün değıl. Ancak \urgulanmasi gereken nokta, bu hareketlerin sorumluluğunun yaygınlaş- nnlarak geniş halk kesimleri üzerinde ağır bir baskı rejiminm kurulmuş olduğu. Adil düny a inancının örneklerini baş- ka ülkelerde de görüyoruz. Örneğin. Ar- jantin'dekiJacobo Timerman vakası.bu kitle psikolojısıne ıyi bir örnek oluştu- ruyor. Bir gazetenın yayın yönetmeni olan Timerman. bir gün kaçınlarak iş- kenceye tabı tutuluyor. Kurtulduktan sonra başına gelenleri ayrıntılanyla an- latan \e geniş yankılar uyandıran bir ki- tap yayımlıyor. Bu kitaba bazı kesimlerden gelen tep- ki, başına gelenlerden kendisınin sorum- lu olduğu ve belkı de ışkenceyı hak et- tiği şeklinde oluyor. Butepkiyi verenler, yazan suçladıkları gibi. o sıralardaki yaygın adam kaçırma, ışkence ve orta- dan kaybolma olaylannın varlığını da inkâr ediyorlar. Otoriteye boyun eğme Insanlann şiddet davranışlannı gös- terebilmesınde otoriteye boyun eğme- nin önemini gösteren bazı deneyler var. Bunlararasmda en ünlüsü Milgram'ın de- neyi. Bu deneyde deneklerden bir baş- kasına giderek artan dozlarda elektrik şoku vermeleri isteniyor. Şok verilen ki- şinin şiddetlı acı yaşamasına rağmen de- nekler deneyi yürüten kişılerin otoriter baskılanyla verdıkleri dozu hayatı teh- dit edecek düzeylere kadar arttınyorlar. Gerçekte elektrik venlmiyor ve acı çek- tiği görülen kişıler aslında rol yapıyor- lar ama denekler bunu bilmiyor Otoriteye boyun eğmenın derecesini be- lirleyen ıki etken var. Milgram'ın dene- yınde otoriter kişilik yapısı gösteren ki- şilerin daha sorgusuzca otoriteye uyduk- ları görülmüş. Buna karşılık. otoritenin baskısı karşısında ahlaki ölçüleri dikka- te alabılen ve uygulayabilen kişilerde otonteye sorgusuzca bağlılık daha az gö- rülüyor. Diğeretken otoriteye uyum ko- nusundaki toplumsal öğretılerîe ilgili. • 12 Eyiül'den sonra yaygınlaşan kitlesel tutuklamalar ve işkence olayları karşısında bazı halk kesimlerinde beliren tepki, "Bu işlere karışmasalardı başlarına bunlar gelmezdi" oldu. Işkence gören kişiler, gözaltından ya da cezaevinden çıktıktan sonra yakın aile çevresinden kişilerin bile bu tür bir tutum göstermesinden yakındılar. Insan haklan ihlallerine hedef olan kesimler, o sırada halkın huzurunu tehdit eden terör hareketlerinin sorumlusu olarak gösterildi. • Başka insanların aşağılanmasını kolaylaştıran etkenlerden birisi, herhangi bir ıdeolojiye bağlılık.Jdeolojiler, çoğu zaman insanlara yaşadıkları zorluklara çözüm getirecek ıdealler sunuyor. Ideolojinin benimsenmesiyle bu ideallerin gerçekleşmesini varlıklarıyla ya da davranışlarıyla engelleyen unsurlar da belirlenmiş oluyor. Bireylerin bu ideallerin gerçekleştirilmesi yönündeki tutkuları arttıkça, yöntem seçimi konusundaki kaygı ve sınırlamalar da ortadan kalkıyor. Işkenceni Kökenleri ve Önlenmesi Dr. Metin Baso 12 Matı doneminde işkence merkezı oiarak kullanılan Erenköy'deki Ziverbey Köşkü. îdeoloji ve yüksek idealler Başka insanların aşağılanmasını kolay laştıran etkenlerden bırısı, herhangi bir ıdeolojıye bağlılık. Ideolojıler. çoğu zaman insanlara yaşadıklan zorluklara çözüm getirecek idealler sunuyor. Öte yandan. ıdeolojinin benimsenmesiyle bu ideallerin gerçekleşmesini varlıklarıyla ya da davranışlarıyla engelleyen unsurlar da belirlenmiş oluyor. Bıreylenn bu ideallerin gerçekleştirilmesi yönündeki tutkuları arttıkça yöntem seçimi konusundaki kaygılar ve sımrlamalar bırer bırer ortadan kalkıyor. Bu şekilde işkence, cınayet ve katliam gibi davranışlar mümkün olabilıyor. Bazı ıdeolojılenn yapısı. şiddet öğesinı ıçınde taşıyor. Bazı ırklan aşağıhyan Nazı ıdeolojısı. Kamboçya örneğınde görülen komünızm türü, Latin Amenka ve Endonezya'da görülen antı-komünist hareketler. bu tür ıdeolojilere birer örnek oluşturuyor. Bu ideolojıler. idealler uğruna yapılan şiddet hareketlennı ve ışkenceyı haklı çıkanyor ve onaylıyor. İşkence ve benzerı şiddet uygulamalannın gerçekleştırilebileceğı iktıdar konumlarına gelen ınsanlar. belırlı bir seçımden geçıyor. Bu rollere ya kendılerı talıp oluyorlar ya da seçıliyorlar. Bu seçımde rol oynayan önemli etkenlerden bırısı. ıdeolojı. 2. Dünya Savaşı"ndan sonra eskı SS subaylanyla yapılan görüşmelerde bu kişıler. SS örgütüne nasyonel sosyalizme karşı sempatı duydukları ve askerlık türü faaliyetlerden hoşlandıkları ıçın katıldıklannı ıfade ediyorlar. Yunanistan'daki asken yönetım sırasında ışkencecılenn. anti-komünıst aile geleneğı.'den gelen ve otonteye güçlü bağımlılık gösteren askerler arasından seçıldığını bilıyoruz. Nazi kamplarındakı cınayetlere katılmak üzere seçılen doktorlar da Nazi ideolojısıne bağlı kisilerdi Ideolojık hareketlere katılan kişıler. çoğu zaman ıdeolojik bir eğıtim ve endoktrinasyon sürecinden geçiyorlar. Buna örnek olarak SS üyelerının. Yunan asken polisınin ve Kamboçya'da Kızıl Kmer'lerin gördüğü eğitım verilebilır. Aynca günümüzde terörızm gibi şiddet hareketlennı gerçekleştirebılmek için bıreylenn kamplarda eğıtımden geçirıldığını bilıyoruz. Bazı toplumlarda otonteye sorgusuz bo- yuneğnıedavranışıdestekleniyorvedo- İayısıyla otoriterkjşilik yapısı daha sık- lıkla görülüyor. Toplum ıçinde ordu ve emnıvet örgütlerı gibi kurumlarda oto- rite ağırlıklı eğitim genellikle daha da yo- ğun oluyor. İşkence ve şiddet uygulayıcılannın se- çıminde ve eğıtimınde en önem verilen nokta otoriteye bağlılık Şiddet uygula- y ıcılan üzerinde yapılan birçok çalışma bu ınsan lann otoriteye ileri derecede ba- ğımlı. otoriter kişilik yapısında ve ken- di altındaki insanİarüzenndeotoriteuy- gulamaktan zevk alan insanlar olduğu- nu gösteriyor. Yunanistan'daki asken yö- netiın sırasında birçok işkencecinin. as- keri polis örgütüne katılan kişiler için- de. ilk günlerde anlamsız emırleri sor- gusuz yerıne getınnelerıyle dıkkati çe- kenler arasından seçildiği biliniyor. Yı- ne Nazi toplama kamplannda görev yap- nıışeskı SSüyeleri üzerinde yapılan ça- lışmalar bu kişilerin ıleri derecede oto- riter. cezalandırıcı babalartarafından ye- tiştirildiklerini gösteriyor. Bu kişilerin kamplardaki toplanan insanlan aşağılık ve kendilerine yapılan kötülükleri hak eden yaratıklar olarak gördükleri anla- şılıyor. Y'ine de yaptıklan işleri açıklar- ken yalnızca kendilenne verilen emirle- re uyduklarını belirtmişler. Işkenceci rollen için seçilen kişılerde- ki otoriteye bağımlı kişilik yapısının ya- nısıra otoriteye sorgusuz bağİıhğın eğı- tım sürecı içinde de öğretıldiğini belırt- mek gerekiyor. Yunanistan'daki işkencecilerin eğitımı sırasında kendilerine neredeyse işken- ceye varan fızıksel şiddet uygulandığı. böylelıkle hem otoriteye boyun eğme davranışının öğretildıği, hem de şidde- tin olağan bir davranış olarak benimse- tildiği bilmiyor İşkencecilerin yaptıklan işi kolaylaş- Singapur Changi Cezaevi'nde görevli bir gardiyan kırbaç cezasının nasıl uygulandığını gösteriyor. tıran önemli bir etken liderlerin yapılan işin sorumluluğunu yüklenmeleri. Hit- ler ve Himmler''in SS birliklerinın ışle- dikleri cınayetlerin sorumluluğunu üzer- lenne almalan ve bu zor görevin üsrün bir amaç uğruna yapıldığını söylemele- rı buna bir örnek. Bir diğer örnek, Arjantin'dede üstrüt- beli subaylann ınsanlann kaçmlması ıçin yazılı emirler vererek bu kaçırma- lan gerçekleştiren kişileri sorumluluktan kurtarması. Türkiye'de işkence Türkıye'de işkence ve benzeri şiddet olavlannın ıncelenmesinde otoriter ve otoriteye bağımlı kişiliklerin gelişme- sinde rol oynayan kültürel özellikleri dikkate almak gerekiyor. Türkiyecie ın- sanlann kişilik gelişıminde vurgulanan özelliklerin başında otoriteye bağlılık geliyor. Otorite uygulamasına ilişkin şid- det hareketleri. aileden başlayarak, çe- şitli toplumsal kurumlar ıçinde hoşgörü ile karşılanıyor. Aile içinde çocuklara ve kadınlara. okulda öğrencilere, orduda erlere karşı. değişık derecelerde şiddete başvurarak uygulanan otoriter eğitimin, otoriteye ıleri derecede bağımlı kişilik yapılan- nın oluşmasında önemli rol oynadığı söylenebılir. Özellikle ordu ve güvenlik güçlerinin eğitımi sırasında otoriteye sorgusuz bo- yun eğme büyük birağırlıkla vurgulanan davranış özelliği. Her ne kadar bu tür kurumlann ışlevlerinı yennegetirebılme- si için hiyerarşik otorite uygulamalan- nın gerekli olduğu ileri sürülebilirse de bu, otonteye uyumun kayıtsız şartsız ol- ması gerektiği anlamına gelmez. Bu ne- denle Batı demokrasılennde askeri eği- tım sırasında yasalara ve ahlaki değer- lere ters düşen emirleri ayırt edebilmek için ayn bir eğitim zorunluğu vardır. Her ne kadar bu ülkelerde de bu tür eğitime yeterınce ağırlık verilmiyorsa da. yasa- İar nezdinde böyle bir eğitimin gerekli- liğın tanınması bir anlam taşıyor. Yarın: İşkenceci kimliğinin oluşması ILAN T.C. ISPARTA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1994364 Davacı Mıllı Savunma Bakanhğı'na izafeten Hazıne vekıli tarafından davalılar Hüseyın Nacı Erdem. Reşat llhan. Hamıt Yıldınm, tsmaıl Ongun Çay ıroğlu. Alımet Haluk Amasy a. Yav uz Hızaslan, Erdem ICösecıoğlu. Be- kir Ertan Sungur, Hüseyın Cahıt Yarar, tbrahım Pehli- \an. Fikret Özsu. Osman Nuri Lğurlu ve Mehmet Şener aleyhlerine açılan tazmınat davasının yapılan durıışnıa- sında: Davalı Erdem Kösecioğlu'ya belediye evlen Melih- şah Cad.No 38 Tekkegöl-l<.erimbey Çıftlıgi Ansan Las- tik fabrikası müdürü Samsun adreslerine tebhgat gön- denlmiş. dava dilekçesi ve duruşma günü teblığ cdıle- memış. zabıta vasıtasıyla yapılan tüm araştırmalara rağ- men adresı tespıt edilememiş bulunduğundan davalının duruşma günü olan 4.12.1995 günü saat O^.OO'da nıah- kememızde hazır bulunması veya kendını bir vekılle temsıl ettırmesı. hazır bulunmadığı veya kendini bir ve- kil ıletemsil ertirmedigı takdirde HUMK.nın 213 2 mad- desı uyannca tahkikat ve yargılamaya yokluğıında de- vam edıleceğı teblığ olunıır. Basın: 46941 İLAN TC TOKAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1995 202 Davacılar Sıtkı Gökaslan ve Lüttû Gökaslan vekıl- leri Av. C'emil Nbğurtçuoğlu tarafından davalılar Ha- cı Mustafa Cüce. Selvi (,'av daroğlu. Isa Kızıltaş. Hu- riye Şahin. Duran Çavdaroğlu. Sami Çavdaroğlu ve Vİelıha Ergıntürk aİeyhıne mahkememize açılan ta- pu te^cıl davasının yapılan açık yargılaması sıraMn- da vcnlen anı kararı gereğince; Davalılaradınaçıkarılandavetiyelerinbılatebliğia- de edıldığı. zabıtaca da yaptırılan araştırmada adres- lerının tespıt edılemedığı anlaşılmakla. dava dilekçe- sinin ve duruşma gününiin ılanen tebliğıne karar ve- rıldığındcn dava tebliğıne kaım olmak üzere duruş- nıanTn 22.11 1995 gıınü saat 09 00"a bırakıldığı. da- vjlıljrın duruşmd gunündc ınahkeme salonunda ha- zır bulunmaları veyakendılerını bir vekılle temsil et- tınneleri aksi halde HL'MK'nin 213.377. maddesi ge- reğince yokluklarında karar verileceğı hususu ilanen teblıö olunur. Basın: 47358 DÜZCE 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1995 316 Davacı Mürvet Yağız tarafından davalı Güngör Fazlıoğlu aleyhıne açılan nafakanın arrtınlması davasının yapılan yargılaması sırasında venlen ara karar uyannca: Dav alı Güngör Fazlıoğlu'nun Düzce Hamidıye Mah. Gazıosmanpaşa Sok. No: 30 ad- resine tebligat yapılamamış. yapılan zabıta araştırmasında dahi adresi tespıt edılemedi- ğınden bu kerre dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen yapılmasma karar venlmış olmakla. duruşmanın yapılacağı 27.12.1995 günü saat 09.00"da davalının duruşmada hazır bulunmaM veya kendisını yasal bir vekılîe temsil ettirmesi. aksi halde yargılama- nın yokluğunda yapılacağı ve karar verileceğı ilanen teblığ olunur. Basın: 46902 GEBZE İŞ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1995' 171 Dav acı Ahmet Efe tarafından davalılar Bülent tnşaat San. ve Tic. AŞ vs. aleyhine açı- lan tazmınat davasında: Ankara-Çankaya Cinnah Caddesı No. 54 Uadresinde ikameteden davalı Bülent In- şaat Sanay ıı ve Ticaret AŞnin gösterılen adresıne tebligat çıkarılmış olup. tebligatın bı- Id ıkmal lade edıldığı anlaşılmakla. adresımn tespıtı hakkında C. Savcılığfna müzek- kere yazıldığı ancak davalının adresımn birçok aramalara rağmen bulunamadığmdan duruşma tarıhı olan 22.11.1995 günü saat 11.50'demahkememızde hazır bulunması ve- ya kendısini bir vekılle temsil ettırmesı aksi takdirde yokluklarında davaya devam edı- leceğınin bılınmesı ilanen teblığ olunur. 2.İ0.1995 Basın: 46861 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Tonguç'un Savunması... Koy Enstıtülerı'nın kurucularından. emekçılerınden Is- mail Hakkı Tonguç için yann saat 14.00'te Türk Eğitim Derneği Ankara Koleji Vakfı Konferans Salonu'nda (Ziya Gokalp Cd. No. 48'de) bıranma toplantısı yapılıyor. 1978 yılından berı eğitim ödulleri veren Türk Eğitim Derneğinde Ismaıl Hakkı Tonguç gibi bır eğıtımcinın ılk kez de olsa anıl- mış olması, olumlu bır davranış. Geç kalmış da olsalar, TED yöneticılenni kutluyorum! ismail Hakkı Tonguç, 1893 yılında Bulgarıstan'da Silist- re'nin Totrakan ılçesınin "Sokol" koyünde doğdu. "So- kol"un eski adı. Tataratmaca'ydı. Tonguç. 1893'te doğ- masına karşın. Avrupa'ya eğitime göndenlirken yaş sınır- laması gerektığinden olacak, yaşı küçültuldü, 1897 olarak değıştırıldi. Tonguç, 23 Haziran 1960'ta öldü. TED'de kımlenn konuşacaklarını yazacağım. Ancak, Köy Enstıtüleri'ne. eğitime çıieli bır yaşam vermiş "Baba Tonguç"wn, 28 Haziran 1950'de, Danıştay'a verdiğı sa- vunmasından kimi bolumleri -özetle- vermek istiyorum. "Sa- vunma"n\n bütünü Mahmut Makal'ın "Zulüm Makinası" adlı yapıtıyla (s. 22-32). Mehmet Cimi'nın "Tonguç Ba- ba-Ulkeyi Kucaklayan Adam" adlı yapıtında (s. 246-253) var Tonguç'u. gorevlerinden alındıktan sonra, Danıştay ka- pılarına götüren olay şu: Tonguç. 1943 yılında, llköğretım Genel Müdürü olarak. Hasanoğlan Koy Enstitüsü'ne git- tiğınde, Tanmbaşı Izzet Palamar a italyan romancısı Ig- nazjo Silone nın (1900-1978) "Fonfamara"adlı yapıtını armağan eder. Roman, Sabahattin Ali'nın dılimıze çevır- dığı, faşist italyan yönetıcılerınin elınde ınleyen İtalyan köy- lülerının durumunu anlatan bır kitap. Millı Eğitim Bakanlı- ğı'nın Talım-Terbıye Kurulu, kıtabı okullara önermiş, Ha- sanoğlan Köy Enstrtusü'nde bır öğrenci, kıtabı sınıfta ta- nıtan bır konuşma bile yapmıştır CHP doneminde, Reşat Şemsettin Sirer CHP'nın Millı Eğitim Bakanı olunca, Ton- guç'u gorevden almadan once. Tonguç ona gider; görev- den aynlmasına izın verilmesıni ıster. Reşat Şemsettin Si- rer: - Ben meslek efkân umumıyesi huzunına ne yuzle çıka- nm, böyle şw olmaz, beraber çalışacağız! der. Ancak Tonguç, bakanın, çok geçmeden bazı mılletve- kılleriyle elbiıiığı ederek Buyuk Mıllet Meclısı'nde aleyhı- ne tertıpler kurmaya çalıştığını sezer. Ilk dıleğinı kendısi- ne yıneler: bu kez Reşat Şemsettin Sirer - Kardeşim, senden Talım ve Terbıye Heyetı üyesi ola- rak ıstıfade edeceğız. öğretmen olarak bakanlıktan aynl- man uygun görûlmedi, yalnız sana bır noktayı soyleyeyım: Bız Meclıs 'e tavızat (ödün) olarak Köy Enstıtülen 'nı bırope- rasyona (işleme) tabı tutacağız, buna üzülmeyecek ve ses çıkarmayacaksın! der. Tonguç. kendisine yanıt olarak o zaman yenı çıkan "ll- köğretım Kavramı" adlı kitabını vermekle yetınır: - Cevabım bu kitapta yazılıdııi der. Genel müdürlükten alınan İsmail Hakkı Tonguç, Talim Terbiye Kurulu uyesı olarak bakanlıkta çalışmaya başlar. Her çeşıt kıtap ışlerıyle ılgılı''meseleler" bu daıreden geç- tığı ıçın, Mıllı Eğitim Bakanı'nın kitaba karşı nasıl korkunç bır nefret duyduğunu yakından öğrenmek "bedbahtlığı- na" uğrar. Bakan. Köy Enstıtülen'nın okuyan ve düşünen müdürlerinı uzaklaştırarak, bunların yerineokumayan. oto- mat gıbı hareket eden kımseleri getırır. Ayırdıkları müdür- ler hakkında en kötü şeylerı uydurarak çevreye yaymaya başlar. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'nden çıictıktan sonra. öbürenstitülereatanmışolan gençlerı, oralarda kı- tap okuma ve oğrencıyı buna alıştırma işine hız verdikle- ri ıçın kişisel bır buyrukla toptan yedek subay okuluna sevkettirir, bunlar oradan çavuş olarak çıkarttınr. Sözlü buy- ruklarla, enstitülerde serbest kıtap okumayı yasaklar. Köy Enstitüleri'ni bitirirken, bakanhkça satın alınarafc kendile- rine verilen krtapları köylerden toplatarak Mılli Eğitim da- irelerinın depolarına yığdınr. Bakanhkça yayımlanan kimi dergilerı toplattırarak yaktırdığı ya da Izmıt Kâğıt Fabrika- sı'na gönderterek hamur haline getırttiğı söylentılerı yayı- lır. Eskı Maraş Mılletvekılı Emin Soysal'la işbiıiıği yapa- rak onu bazı enstitülere gönderır. Bu milletvekili de ansı- zın ve gece baskını şeklınde Köy Enstıtüleri'ne gırerek posta paketlerıni açrnak suretiyle kitap veya dergilere el- koymaya kalkışır. Kitap yasağını dınlemeyen ya da çok kı- tap okuduğu okul kıtaplığındaki ımzalanndan anlaşılan öğretmenleri "bakanlık emnne" alır ya da yeıierinı ve iş- lerinı değiştirerek çoluk çocuklanyla bırlıkte aylarca sürün- dürür.Burada ılgınç bir nokta var: Reşat Şemsettin Sirer. Hasan Âli Yücel'in (16.2.1897-26.2.1961) yenne gelmiş CHP'lı bir bakandır. IsmetPaşa, (24.9.1884-25.12.1973) Cumhurbaşkanı'dır. Sirer (1903-1953), Tonguç'u göre- vinden almıştır; ama Tonguç, bunun için Danıştay'a gıt- mez. Daha sonra gelen. yırte CHP'Iİ Milli Eğitim Bakanı Tah- sin Banguoğlu, bu kez onu orada da bırakmaz; Talım Ter- biye'den alarak Atatürk üsesı resım öğretmenliğıne atar. Tonguç, yine Danıştay'a gıtmez. "Bana haksızlık ediliyor" demez. Tahsın Banguoğlu'nun bakanlığı sırasında, 1950 seçımlerınegiderken. "Fontamara" kitabı gündeme gelır. Ta, 1943 yılında armağan ettiğı kıtabın hesabı 1950'de so- rulur. Bakanlık Disıplin Komısyonu'nun 5.4.1950 sayılı ka- ran ıle hakkında "disıplin" soruşturması açılmak ıstenır. Ancak, bakanlık hukukdanışmanı, genel müdurler hakkın- da böyle bır işlem yapılamayacağını bıldınr. disıplin yönün- den bir karar alınması için evrakın Danıştaya gondenlme- si ve goruş alınması gerektığinı bıldinr. Mahmut Makal'ın ve Mehmet Cımı'nin yapıtlannda tam metnini verdıkleri "sa- vunma" budur. Ankara Atatürk üsesı öğretmeni Ismaıl Hakkı Tonguç'un savunmasının tarihı 28 Haziran 1950'dır. Danıştay. soruştunmayı reddetmiştır. Demokrat Partı (DP) ıktidara gelmıştır. Tevfik Ileri (1911- 1961) Milli Eğitim Bakanı olunca. Ismaıl Hakkı Tonguç'u öğretmenlikte de bırakmaz. "bakanlık emnne" alır. Ton- guç, o zaman da Danıştay'a başvurur, davayı kazanır, ama karar dinlenmez. "Görülen lüzum" böyledir. Yannki konuşmacılardan ikisi Talip Apaydın ıle Meh- met Başaran. yedeksubay okulundan "çavuş"çıkartılan- lar arasındadır. Mehmet Başaran, arkadaşlarına: - Bız kurmay çavuşuz, yedeksubay okulundan çıkanlar kurmay çavuştur! diye takılır. (1947'de 29 Köy Enstitülü ça- vuş çıktı!) Yarınkı konuşmacılar şöyle: Prof. Dr. Ozçan Demirel, Ibrahim Ortaç, Dr. Ferhan Oğuzkan, Emin Özdemir, Ra- uf Inan, Nazrf Evren, Dr. Engin Tonguç. Prof. Dr. Cevat Geray. Talıp Apaydın, Mustafa Aydoğan. Mehmet Başaran ve Hidayet Telli. BLLMACA SEDAT YAŞAYA\ 1 2 3 4 5 6 SOLDA>"SACA: 1/Eskıdenhavaya yayıldığı ve kole- ra. veba. tıfüsgibi salgın hastalıklan meydana getirdiği sanılan eîken. 2/ Bir meyve... As- 4 ya'dabırgöl.3/Di- lencı...Bırnota. 4/ Kötülük. fenahk... L'yanık. gözü açık. 5/ Eşya üzerinde- ki mıkrop ya da ufak böcekleri ba- sınçlı buharla öl- " dürmeye yarayan büyük ka- zan... Kısa ve çarpık bacaklı fP] bır köpek cınsı. 6/ Bır renk.. Yoksullara yıyecek dağıtan hayırkurumu 7/Ufakbahçe çapası. 8/ Eylemlen olumsuz yapmakta kullanılan ek... Kendını büy ük görme. 9/ Af- rıka'da bır ülke... Japon halk türkülerine verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sanatlı düzyazı ya da mek- tupların toplandığı dergi 2/ Belırtı. . Tesır. 3/ Kimi ince işlerin yapımında kullanılan si- yah bir ağaç ve bu ağacm kökü... Evcil bır geyık. 4/ Göz- İen görmeyen... "Çok önemli kışi"' anlaınında uluslarara- sı kısaltma. 5/ Duman lekesi.. Yapraklardurumunda ayn- labilen parlak bir mineral. 6/ Diyarbakır-Sılvan yolu üze- rındekı ünlü tarıhı köprü. 7/Güzel sanat... Kuzey Amerika ve Sıbırya'da yaşayan rengeyiğı. 8/ Bağışlama... Hamur tahtası. 9/ Metalden türlü biçımlerde yapılmış küçük ve al- çak kabartma levha... Radyumun simgesı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle