Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24EKİM199SSALI
10 DIZI YAZI
Düşman yarat ve yok et!• şkence ıçin elvenşlı ortamı ha-
I
zırlayan koşuHardan birisi. insan-
Iaı daki "adil dünya inancı". Irı-
sanlar. her an. rasîantılar sonucu
(hiçbır"suç"ları yokken) bir fe-
lakete uğrayabilecekleri gerçeği-
ni kabul etmek istemediklen için. feîa-
kete uğrayan kişılerin başlanna gelenler-
den kendilerinin sorumlu olduğunu dü-
şünmek ihtıyacı içindeler. Bu tür düşün-
celerin varlığı deneylerle de saptanmış
durumda. Örneğin. elektik şoku verilen
ınsanlan ızleyen deneklerin. özellikle
şoku (veyarattığı acıyOdurdurmak ko-
nusur.daçaresizlikiçındebırakıldıklann-
da. acı verilen kişilen aşağılama eğilimi
gösteriyorlar. Bu egilim. adil dünya inan-
cı güçlü olan kışilerde daha belirgin ola-
rak kendini göstenyor. Bu türinsanlann
daha çok yoksul, korunmasız kişilere
karşı aşağılama davTanışı gösterdikleri bi-
liniyor.
12 Eylül dönemi
Türkiyetle de bu ınancın örneklerini
görmek miimkün. 12 Eylül'den sonra
yaygınlaşan kitlesel tutuklamalar ve iş-
kence olaylan karşısında bazı halk ke-
simlerinde beliren tepki. "Bu işlere ka-
nşmasalardı başlanna bunlargelmez-
di" oldu.
Işkence gören kişilerle yaptığımız gö-
rüşmelerde sık sık ifade edilen biryakın-
ma. gözaltından ya da cezaevinden çık-
tıktan sonra yakın aile çevresinden kişi-
lerin bile bu tür bir tutum göstenniş ol-
malan.
Bu arada kamuoyunun bu turumunu pe-
kiştiren bir başka etkene de ışaret etmek
gerekiyor. Hukuk dışı tutuklamalardan
ağır işkenceye kadar uzanan birdizi ın-
san haklan ilılallerinehedefolan kesını-
ler. o sırada halkın huzurunu tehdıt eden
terör hareketlerınin sorumlusu olarak
gösterildi. Bu hareketlerinin sorumlulu-
ğu. basınveyayınaracılığıyla ve "jıkı-
cılar, böliicüler, vatan hainleri'"tanınv
lamalanyla. barışçıl ve yasal sıyasi fa-
aliyetlerde bıılunan kesimlere yaygın-
laştırıldı.
Daha önce belirttiğimiz gibi. ışken-
cecinin işkence yapmasını kolaylaştıran
'*düşman"'belirlemesı ve tanımlaması.
yaygınhalkkesimlerinedebenımsetile-
rek. normalde işkence gibi ağır bir insan-
lık suçuna karşı kendiliğinden doğması
beklenecek tepkiler kırılmış oldu. Bir
başka deyişle. halka önce kendi varlığı-
nıtehdit eden birdüşnıan gösterildi. son-
ra da bu düşmanı yok etmek, tehdidı or-
tadan kaldınnak. "asayiş ve huzuru sağ-
lama" gerekçesi ve görüntüsü altında
yaygın baskı ve ışkence uygulandı.
Burada halkın huzurunu tehdit eden
hiçbirolay olmadığını ima etmiyoruzrO
sıralardakı yaygın terör hareketlerini bir
sorun olarak görmemek mümkün değıl.
Ancak \urgulanmasi gereken nokta, bu
hareketlerin sorumluluğunun yaygınlaş-
nnlarak geniş halk kesimleri üzerinde ağır
bir baskı rejiminm kurulmuş olduğu.
Adil düny a inancının örneklerini baş-
ka ülkelerde de görüyoruz. Örneğin. Ar-
jantin'dekiJacobo Timerman vakası.bu
kitle psikolojısıne ıyi bir örnek oluştu-
ruyor. Bir gazetenın yayın yönetmeni
olan Timerman. bir gün kaçınlarak iş-
kenceye tabı tutuluyor. Kurtulduktan
sonra başına gelenleri ayrıntılanyla an-
latan \e geniş yankılar uyandıran bir ki-
tap yayımlıyor.
Bu kitaba bazı kesimlerden gelen tep-
ki, başına gelenlerden kendisınin sorum-
lu olduğu ve belkı de ışkenceyı hak et-
tiği şeklinde oluyor. Butepkiyi verenler,
yazan suçladıkları gibi. o sıralardaki
yaygın adam kaçırma, ışkence ve orta-
dan kaybolma olaylannın varlığını da
inkâr ediyorlar.
Otoriteye boyun eğme
Insanlann şiddet davranışlannı gös-
terebilmesınde otoriteye boyun eğme-
nin önemini gösteren bazı deneyler var.
Bunlararasmda en ünlüsü Milgram'ın de-
neyi. Bu deneyde deneklerden bir baş-
kasına giderek artan dozlarda elektrik
şoku vermeleri isteniyor. Şok verilen ki-
şinin şiddetlı acı yaşamasına rağmen de-
nekler deneyi yürüten kişılerin otoriter
baskılanyla verdıkleri dozu hayatı teh-
dit edecek düzeylere kadar arttınyorlar.
Gerçekte elektrik venlmiyor ve acı çek-
tiği görülen kişıler aslında rol yapıyor-
lar ama denekler bunu bilmiyor
Otoriteye boyun eğmenın derecesini be-
lirleyen ıki etken var. Milgram'ın dene-
yınde otoriter kişilik yapısı gösteren ki-
şilerin daha sorgusuzca otoriteye uyduk-
ları görülmüş. Buna karşılık. otoritenin
baskısı karşısında ahlaki ölçüleri dikka-
te alabılen ve uygulayabilen kişilerde
otonteye sorgusuzca bağlılık daha az gö-
rülüyor. Diğeretken otoriteye uyum ko-
nusundaki toplumsal öğretılerîe ilgili.
• 12 Eyiül'den sonra yaygınlaşan kitlesel tutuklamalar ve işkence olayları
karşısında bazı halk kesimlerinde beliren tepki, "Bu işlere karışmasalardı
başlarına bunlar gelmezdi" oldu. Işkence gören kişiler, gözaltından ya da
cezaevinden çıktıktan sonra yakın aile çevresinden kişilerin bile bu tür bir
tutum göstermesinden yakındılar. Insan haklan ihlallerine hedef olan
kesimler, o sırada halkın huzurunu tehdit eden terör hareketlerinin
sorumlusu olarak gösterildi.
• Başka insanların aşağılanmasını kolaylaştıran etkenlerden birisi, herhangi
bir ıdeolojiye bağlılık.Jdeolojiler, çoğu zaman insanlara yaşadıkları
zorluklara çözüm getirecek ıdealler sunuyor. Ideolojinin benimsenmesiyle
bu ideallerin gerçekleşmesini varlıklarıyla ya da davranışlarıyla
engelleyen unsurlar da belirlenmiş oluyor. Bireylerin bu ideallerin
gerçekleştirilmesi yönündeki tutkuları arttıkça, yöntem seçimi
konusundaki kaygı ve sınırlamalar da ortadan kalkıyor.
Işkenceni
Kökenleri ve
Önlenmesi
Dr. Metin Baso
12 Matı doneminde işkence merkezı oiarak kullanılan Erenköy'deki Ziverbey Köşkü.
îdeoloji ve
yüksek idealler
Başka insanların aşağılanmasını kolay laştıran
etkenlerden bırısı, herhangi bir ıdeolojıye bağlılık.
Ideolojıler. çoğu zaman insanlara yaşadıklan zorluklara
çözüm getirecek idealler sunuyor. Öte yandan.
ıdeolojinin benimsenmesiyle bu ideallerin
gerçekleşmesini varlıklarıyla ya da davranışlarıyla
engelleyen unsurlar da belirlenmiş oluyor. Bıreylenn bu
ideallerin gerçekleştirilmesi yönündeki tutkuları
arttıkça yöntem seçimi konusundaki kaygılar ve
sımrlamalar bırer bırer ortadan kalkıyor. Bu şekilde
işkence, cınayet ve katliam gibi davranışlar mümkün
olabilıyor. Bazı ıdeolojılenn yapısı. şiddet öğesinı
ıçınde taşıyor. Bazı ırklan aşağıhyan Nazı ıdeolojısı.
Kamboçya örneğınde görülen komünızm türü, Latin
Amenka ve Endonezya'da görülen antı-komünist
hareketler. bu tür ıdeolojilere birer örnek oluşturuyor.
Bu ideolojıler. idealler uğruna yapılan şiddet
hareketlennı ve ışkenceyı haklı çıkanyor ve onaylıyor.
İşkence ve benzerı şiddet uygulamalannın
gerçekleştırilebileceğı iktıdar konumlarına gelen
ınsanlar. belırlı bir seçımden geçıyor. Bu rollere ya
kendılerı talıp oluyorlar ya da seçıliyorlar. Bu seçımde
rol oynayan önemli etkenlerden bırısı. ıdeolojı. 2.
Dünya Savaşı"ndan sonra eskı SS subaylanyla yapılan
görüşmelerde bu kişıler. SS örgütüne nasyonel
sosyalizme karşı sempatı duydukları ve askerlık türü
faaliyetlerden hoşlandıkları ıçın katıldıklannı ıfade
ediyorlar. Yunanistan'daki asken yönetım sırasında
ışkencecılenn. anti-komünıst aile geleneğı.'den gelen
ve otonteye güçlü bağımlılık gösteren askerler
arasından seçıldığını bilıyoruz. Nazi kamplarındakı
cınayetlere katılmak üzere seçılen doktorlar da Nazi
ideolojısıne bağlı kisilerdi Ideolojık hareketlere
katılan kişıler. çoğu zaman ıdeolojik bir eğıtim ve
endoktrinasyon sürecinden geçiyorlar. Buna örnek
olarak SS üyelerının. Yunan asken polisınin ve
Kamboçya'da Kızıl Kmer'lerin gördüğü eğitım
verilebilır. Aynca günümüzde terörızm gibi şiddet
hareketlennı gerçekleştirebılmek için bıreylenn
kamplarda eğıtımden geçirıldığını bilıyoruz.
Bazı toplumlarda otonteye sorgusuz bo-
yuneğnıedavranışıdestekleniyorvedo-
İayısıyla otoriterkjşilik yapısı daha sık-
lıkla görülüyor. Toplum ıçinde ordu ve
emnıvet örgütlerı gibi kurumlarda oto-
rite ağırlıklı eğitim genellikle daha da yo-
ğun oluyor.
İşkence ve şiddet uygulayıcılannın se-
çıminde ve eğıtimınde en önem verilen
nokta otoriteye bağlılık Şiddet uygula-
y ıcılan üzerinde yapılan birçok çalışma
bu ınsan lann otoriteye ileri derecede ba-
ğımlı. otoriter kişilik yapısında ve ken-
di altındaki insanİarüzenndeotoriteuy-
gulamaktan zevk alan insanlar olduğu-
nu gösteriyor. Yunanistan'daki asken yö-
netiın sırasında birçok işkencecinin. as-
keri polis örgütüne katılan kişiler için-
de. ilk günlerde anlamsız emırleri sor-
gusuz yerıne getınnelerıyle dıkkati çe-
kenler arasından seçildiği biliniyor. Yı-
ne Nazi toplama kamplannda görev yap-
nıışeskı SSüyeleri üzerinde yapılan ça-
lışmalar bu kişilerin ıleri derecede oto-
riter. cezalandırıcı babalartarafından ye-
tiştirildiklerini gösteriyor. Bu kişilerin
kamplardaki toplanan insanlan aşağılık
ve kendilerine yapılan kötülükleri hak
eden yaratıklar olarak gördükleri anla-
şılıyor. Y'ine de yaptıklan işleri açıklar-
ken yalnızca kendilenne verilen emirle-
re uyduklarını belirtmişler.
Işkenceci rollen için seçilen kişılerde-
ki otoriteye bağımlı kişilik yapısının ya-
nısıra otoriteye sorgusuz bağİıhğın eğı-
tım sürecı içinde de öğretıldiğini belırt-
mek gerekiyor.
Yunanistan'daki işkencecilerin eğitımı
sırasında kendilerine neredeyse işken-
ceye varan fızıksel şiddet uygulandığı.
böylelıkle hem otoriteye boyun eğme
davranışının öğretildıği, hem de şidde-
tin olağan bir davranış olarak benimse-
tildiği bilmiyor
İşkencecilerin yaptıklan işi kolaylaş-
Singapur Changi Cezaevi'nde görevli bir gardiyan kırbaç cezasının nasıl uygulandığını gösteriyor.
tıran önemli bir etken liderlerin yapılan
işin sorumluluğunu yüklenmeleri. Hit-
ler ve Himmler''in SS birliklerinın ışle-
dikleri cınayetlerin sorumluluğunu üzer-
lenne almalan ve bu zor görevin üsrün
bir amaç uğruna yapıldığını söylemele-
rı buna bir örnek.
Bir diğer örnek, Arjantin'dede üstrüt-
beli subaylann ınsanlann kaçmlması
ıçin yazılı emirler vererek bu kaçırma-
lan gerçekleştiren kişileri sorumluluktan
kurtarması.
Türkiye'de işkence
Türkıye'de işkence ve benzeri şiddet
olavlannın ıncelenmesinde otoriter ve
otoriteye bağımlı kişiliklerin gelişme-
sinde rol oynayan kültürel özellikleri
dikkate almak gerekiyor. Türkiyecie ın-
sanlann kişilik gelişıminde vurgulanan
özelliklerin başında otoriteye bağlılık
geliyor. Otorite uygulamasına ilişkin şid-
det hareketleri. aileden başlayarak, çe-
şitli toplumsal kurumlar ıçinde hoşgörü
ile karşılanıyor.
Aile içinde çocuklara ve kadınlara.
okulda öğrencilere, orduda erlere karşı.
değişık derecelerde şiddete başvurarak
uygulanan otoriter eğitimin, otoriteye
ıleri derecede bağımlı kişilik yapılan-
nın oluşmasında önemli rol oynadığı
söylenebılir.
Özellikle ordu ve güvenlik güçlerinin
eğitımi sırasında otoriteye sorgusuz bo-
yun eğme büyük birağırlıkla vurgulanan
davranış özelliği. Her ne kadar bu tür
kurumlann ışlevlerinı yennegetirebılme-
si için hiyerarşik otorite uygulamalan-
nın gerekli olduğu ileri sürülebilirse de
bu, otonteye uyumun kayıtsız şartsız ol-
ması gerektiği anlamına gelmez. Bu ne-
denle Batı demokrasılennde askeri eği-
tım sırasında yasalara ve ahlaki değer-
lere ters düşen emirleri ayırt edebilmek
için ayn bir eğitim zorunluğu vardır. Her
ne kadar bu ülkelerde de bu tür eğitime
yeterınce ağırlık verilmiyorsa da. yasa-
İar nezdinde böyle bir eğitimin gerekli-
liğın tanınması bir anlam taşıyor.
Yarın: İşkenceci kimliğinin
oluşması
ILAN
T.C.
ISPARTA ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1994364
Davacı Mıllı Savunma Bakanhğı'na izafeten Hazıne
vekıli tarafından davalılar Hüseyın Nacı Erdem. Reşat
llhan. Hamıt Yıldınm, tsmaıl Ongun Çay ıroğlu. Alımet
Haluk Amasy a. Yav uz Hızaslan, Erdem ICösecıoğlu. Be-
kir Ertan Sungur, Hüseyın Cahıt Yarar, tbrahım Pehli-
\an. Fikret Özsu. Osman Nuri Lğurlu ve Mehmet Şener
aleyhlerine açılan tazmınat davasının yapılan durıışnıa-
sında:
Davalı Erdem Kösecioğlu'ya belediye evlen Melih-
şah Cad.No 38 Tekkegöl-l<.erimbey Çıftlıgi Ansan Las-
tik fabrikası müdürü Samsun adreslerine tebhgat gön-
denlmiş. dava dilekçesi ve duruşma günü teblığ cdıle-
memış. zabıta vasıtasıyla yapılan tüm araştırmalara rağ-
men adresı tespıt edilememiş bulunduğundan davalının
duruşma günü olan 4.12.1995 günü saat O^.OO'da nıah-
kememızde hazır bulunması veya kendını bir vekılle
temsıl ettırmesı. hazır bulunmadığı veya kendini bir ve-
kil ıletemsil ertirmedigı takdirde HUMK.nın 213 2 mad-
desı uyannca tahkikat ve yargılamaya yokluğıında de-
vam edıleceğı teblığ olunıır. Basın: 46941
İLAN
TC
TOKAT 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1995 202
Davacılar Sıtkı Gökaslan ve Lüttû Gökaslan vekıl-
leri Av. C'emil Nbğurtçuoğlu tarafından davalılar Ha-
cı Mustafa Cüce. Selvi (,'av daroğlu. Isa Kızıltaş. Hu-
riye Şahin. Duran Çavdaroğlu. Sami Çavdaroğlu ve
Vİelıha Ergıntürk aİeyhıne mahkememize açılan ta-
pu te^cıl davasının yapılan açık yargılaması sıraMn-
da vcnlen anı kararı gereğince;
Davalılaradınaçıkarılandavetiyelerinbılatebliğia-
de edıldığı. zabıtaca da yaptırılan araştırmada adres-
lerının tespıt edılemedığı anlaşılmakla. dava dilekçe-
sinin ve duruşma gününiin ılanen tebliğıne karar ve-
rıldığındcn dava tebliğıne kaım olmak üzere duruş-
nıanTn 22.11 1995 gıınü saat 09 00"a bırakıldığı. da-
vjlıljrın duruşmd gunündc ınahkeme salonunda ha-
zır bulunmaları veyakendılerını bir vekılle temsil et-
tınneleri aksi halde HL'MK'nin 213.377. maddesi ge-
reğince yokluklarında karar verileceğı hususu ilanen
teblıö olunur.
Basın: 47358
DÜZCE 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
1995 316
Davacı Mürvet Yağız tarafından davalı Güngör Fazlıoğlu aleyhıne açılan nafakanın
arrtınlması davasının yapılan yargılaması sırasında venlen ara karar uyannca:
Dav alı Güngör Fazlıoğlu'nun Düzce Hamidıye Mah. Gazıosmanpaşa Sok. No: 30 ad-
resine tebligat yapılamamış. yapılan zabıta araştırmasında dahi adresi tespıt edılemedi-
ğınden bu kerre dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen yapılmasma karar venlmış
olmakla. duruşmanın yapılacağı 27.12.1995 günü saat 09.00"da davalının duruşmada
hazır bulunmaM veya kendisını yasal bir vekılîe temsil ettirmesi. aksi halde yargılama-
nın yokluğunda yapılacağı ve karar verileceğı ilanen teblığ olunur. Basın: 46902
GEBZE İŞ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1995' 171
Dav acı Ahmet Efe tarafından davalılar Bülent tnşaat San. ve Tic. AŞ vs. aleyhine açı-
lan tazmınat davasında:
Ankara-Çankaya Cinnah Caddesı No. 54 Uadresinde ikameteden davalı Bülent In-
şaat Sanay ıı ve Ticaret AŞnin gösterılen adresıne tebligat çıkarılmış olup. tebligatın bı-
Id ıkmal lade edıldığı anlaşılmakla. adresımn tespıtı hakkında C. Savcılığfna müzek-
kere yazıldığı ancak davalının adresımn birçok aramalara rağmen bulunamadığmdan
duruşma tarıhı olan 22.11.1995 günü saat 11.50'demahkememızde hazır bulunması ve-
ya kendısini bir vekılle temsil ettırmesı aksi takdirde yokluklarında davaya devam edı-
leceğınin bılınmesı ilanen teblığ olunur. 2.İ0.1995
Basın: 46861
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Tonguç'un Savunması...
Koy Enstıtülerı'nın kurucularından. emekçılerınden Is-
mail Hakkı Tonguç için yann saat 14.00'te Türk Eğitim
Derneği Ankara Koleji Vakfı Konferans Salonu'nda (Ziya
Gokalp Cd. No. 48'de) bıranma toplantısı yapılıyor. 1978
yılından berı eğitim ödulleri veren Türk Eğitim Derneğinde
Ismaıl Hakkı Tonguç gibi bır eğıtımcinın ılk kez de olsa anıl-
mış olması, olumlu bır davranış. Geç kalmış da olsalar, TED
yöneticılenni kutluyorum!
ismail Hakkı Tonguç, 1893 yılında Bulgarıstan'da Silist-
re'nin Totrakan ılçesınin "Sokol" koyünde doğdu. "So-
kol"un eski adı. Tataratmaca'ydı. Tonguç. 1893'te doğ-
masına karşın. Avrupa'ya eğitime göndenlirken yaş sınır-
laması gerektığinden olacak, yaşı küçültuldü, 1897 olarak
değıştırıldi. Tonguç, 23 Haziran 1960'ta öldü.
TED'de kımlenn konuşacaklarını yazacağım. Ancak,
Köy Enstıtüleri'ne. eğitime çıieli bır yaşam vermiş "Baba
Tonguç"wn, 28 Haziran 1950'de, Danıştay'a verdiğı sa-
vunmasından kimi bolumleri -özetle- vermek istiyorum. "Sa-
vunma"n\n bütünü Mahmut Makal'ın "Zulüm Makinası"
adlı yapıtıyla (s. 22-32). Mehmet Cimi'nın "Tonguç Ba-
ba-Ulkeyi Kucaklayan Adam" adlı yapıtında (s. 246-253)
var
Tonguç'u. gorevlerinden alındıktan sonra, Danıştay ka-
pılarına götüren olay şu: Tonguç. 1943 yılında, llköğretım
Genel Müdürü olarak. Hasanoğlan Koy Enstitüsü'ne git-
tiğınde, Tanmbaşı Izzet Palamar a italyan romancısı Ig-
nazjo Silone nın (1900-1978) "Fonfamara"adlı yapıtını
armağan eder. Roman, Sabahattin Ali'nın dılimıze çevır-
dığı, faşist italyan yönetıcılerınin elınde ınleyen İtalyan köy-
lülerının durumunu anlatan bır kitap. Millı Eğitim Bakanlı-
ğı'nın Talım-Terbıye Kurulu, kıtabı okullara önermiş, Ha-
sanoğlan Köy Enstrtusü'nde bır öğrenci, kıtabı sınıfta ta-
nıtan bır konuşma bile yapmıştır CHP doneminde, Reşat
Şemsettin Sirer CHP'nın Millı Eğitim Bakanı olunca, Ton-
guç'u gorevden almadan once. Tonguç ona gider; görev-
den aynlmasına izın verilmesıni ıster. Reşat Şemsettin Si-
rer:
- Ben meslek efkân umumıyesi huzunına ne yuzle çıka-
nm, böyle şw olmaz, beraber çalışacağız! der.
Ancak Tonguç, bakanın, çok geçmeden bazı mılletve-
kılleriyle elbiıiığı ederek Buyuk Mıllet Meclısı'nde aleyhı-
ne tertıpler kurmaya çalıştığını sezer. Ilk dıleğinı kendısi-
ne yıneler: bu kez Reşat Şemsettin Sirer
- Kardeşim, senden Talım ve Terbıye Heyetı üyesi ola-
rak ıstıfade edeceğız. öğretmen olarak bakanlıktan aynl-
man uygun görûlmedi, yalnız sana bır noktayı soyleyeyım:
Bız Meclıs 'e tavızat (ödün) olarak Köy Enstıtülen 'nı bırope-
rasyona (işleme) tabı tutacağız, buna üzülmeyecek ve ses
çıkarmayacaksın! der.
Tonguç. kendisine yanıt olarak o zaman yenı çıkan "ll-
köğretım Kavramı" adlı kitabını vermekle yetınır:
- Cevabım bu kitapta yazılıdııi der.
Genel müdürlükten alınan İsmail Hakkı Tonguç, Talim
Terbiye Kurulu uyesı olarak bakanlıkta çalışmaya başlar.
Her çeşıt kıtap ışlerıyle ılgılı''meseleler" bu daıreden geç-
tığı ıçın, Mıllı Eğitim Bakanı'nın kitaba karşı nasıl korkunç
bır nefret duyduğunu yakından öğrenmek "bedbahtlığı-
na" uğrar. Bakan. Köy Enstıtülen'nın okuyan ve düşünen
müdürlerinı uzaklaştırarak, bunların yerineokumayan. oto-
mat gıbı hareket eden kımseleri getırır. Ayırdıkları müdür-
ler hakkında en kötü şeylerı uydurarak çevreye yaymaya
başlar. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'nden çıictıktan
sonra. öbürenstitülereatanmışolan gençlerı, oralarda kı-
tap okuma ve oğrencıyı buna alıştırma işine hız verdikle-
ri ıçın kişisel bır buyrukla toptan yedek subay okuluna
sevkettirir, bunlar oradan çavuş olarak çıkarttınr. Sözlü buy-
ruklarla, enstitülerde serbest kıtap okumayı yasaklar. Köy
Enstitüleri'ni bitirirken, bakanhkça satın alınarafc kendile-
rine verilen krtapları köylerden toplatarak Mılli Eğitim da-
irelerinın depolarına yığdınr. Bakanhkça yayımlanan kimi
dergilerı toplattırarak yaktırdığı ya da Izmıt Kâğıt Fabrika-
sı'na gönderterek hamur haline getırttiğı söylentılerı yayı-
lır. Eskı Maraş Mılletvekılı Emin Soysal'la işbiıiıği yapa-
rak onu bazı enstitülere gönderır. Bu milletvekili de ansı-
zın ve gece baskını şeklınde Köy Enstıtüleri'ne gırerek
posta paketlerıni açrnak suretiyle kitap veya dergilere el-
koymaya kalkışır. Kitap yasağını dınlemeyen ya da çok kı-
tap okuduğu okul kıtaplığındaki ımzalanndan anlaşılan
öğretmenleri "bakanlık emnne" alır ya da yeıierinı ve iş-
lerinı değiştirerek çoluk çocuklanyla bırlıkte aylarca sürün-
dürür.Burada ılgınç bir nokta var: Reşat Şemsettin Sirer.
Hasan Âli Yücel'in (16.2.1897-26.2.1961) yenne gelmiş
CHP'lı bir bakandır. IsmetPaşa, (24.9.1884-25.12.1973)
Cumhurbaşkanı'dır. Sirer (1903-1953), Tonguç'u göre-
vinden almıştır; ama Tonguç, bunun için Danıştay'a gıt-
mez. Daha sonra gelen. yırte CHP'Iİ Milli Eğitim Bakanı Tah-
sin Banguoğlu, bu kez onu orada da bırakmaz; Talım Ter-
biye'den alarak Atatürk üsesı resım öğretmenliğıne atar.
Tonguç, yine Danıştay'a gıtmez. "Bana haksızlık ediliyor"
demez. Tahsın Banguoğlu'nun bakanlığı sırasında, 1950
seçımlerınegiderken. "Fontamara" kitabı gündeme gelır.
Ta, 1943 yılında armağan ettiğı kıtabın hesabı 1950'de so-
rulur. Bakanlık Disıplin Komısyonu'nun 5.4.1950 sayılı ka-
ran ıle hakkında "disıplin" soruşturması açılmak ıstenır.
Ancak, bakanlık hukukdanışmanı, genel müdurler hakkın-
da böyle bır işlem yapılamayacağını bıldınr. disıplin yönün-
den bir karar alınması için evrakın Danıştaya gondenlme-
si ve goruş alınması gerektığinı bıldinr. Mahmut Makal'ın
ve Mehmet Cımı'nin yapıtlannda tam metnini verdıkleri "sa-
vunma" budur. Ankara Atatürk üsesı öğretmeni Ismaıl
Hakkı Tonguç'un savunmasının tarihı 28 Haziran 1950'dır.
Danıştay. soruştunmayı reddetmiştır.
Demokrat Partı (DP) ıktidara gelmıştır. Tevfik Ileri (1911-
1961) Milli Eğitim Bakanı olunca. Ismaıl Hakkı Tonguç'u
öğretmenlikte de bırakmaz. "bakanlık emnne" alır. Ton-
guç, o zaman da Danıştay'a başvurur, davayı kazanır,
ama karar dinlenmez. "Görülen lüzum" böyledir.
Yannki konuşmacılardan ikisi Talip Apaydın ıle Meh-
met Başaran. yedeksubay okulundan "çavuş"çıkartılan-
lar arasındadır. Mehmet Başaran, arkadaşlarına:
- Bız kurmay çavuşuz, yedeksubay okulundan çıkanlar
kurmay çavuştur! diye takılır. (1947'de 29 Köy Enstitülü ça-
vuş çıktı!)
Yarınkı konuşmacılar şöyle: Prof. Dr. Ozçan Demirel,
Ibrahim Ortaç, Dr. Ferhan Oğuzkan, Emin Özdemir, Ra-
uf Inan, Nazrf Evren, Dr. Engin Tonguç. Prof. Dr. Cevat
Geray. Talıp Apaydın, Mustafa Aydoğan. Mehmet Başaran
ve Hidayet Telli.
BLLMACA SEDAT YAŞAYA\
1 2 3 4 5 6
SOLDA>"SACA:
1/Eskıdenhavaya
yayıldığı ve kole-
ra. veba. tıfüsgibi
salgın hastalıklan
meydana getirdiği
sanılan eîken. 2/
Bir meyve... As- 4
ya'dabırgöl.3/Di-
lencı...Bırnota. 4/
Kötülük. fenahk...
L'yanık. gözü açık.
5/ Eşya üzerinde-
ki mıkrop ya da
ufak böcekleri ba-
sınçlı buharla öl- "
dürmeye yarayan büyük ka-
zan... Kısa ve çarpık bacaklı fP]
bır köpek cınsı. 6/ Bır renk..
Yoksullara yıyecek dağıtan
hayırkurumu 7/Ufakbahçe
çapası. 8/ Eylemlen olumsuz
yapmakta kullanılan ek...
Kendını büy ük görme. 9/ Af-
rıka'da bır ülke... Japon halk
türkülerine verilen ad.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Sanatlı düzyazı ya da mek-
tupların toplandığı dergi 2/
Belırtı. . Tesır. 3/ Kimi ince işlerin yapımında kullanılan si-
yah bir ağaç ve bu ağacm kökü... Evcil bır geyık. 4/ Göz-
İen görmeyen... "Çok önemli kışi"' anlaınında uluslarara-
sı kısaltma. 5/ Duman lekesi.. Yapraklardurumunda ayn-
labilen parlak bir mineral. 6/ Diyarbakır-Sılvan yolu üze-
rındekı ünlü tarıhı köprü. 7/Güzel sanat... Kuzey Amerika
ve Sıbırya'da yaşayan rengeyiğı. 8/ Bağışlama... Hamur
tahtası. 9/ Metalden türlü biçımlerde yapılmış küçük ve al-
çak kabartma levha... Radyumun simgesı.