27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 EKİM 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ÖzeHeştrme yotundaki THY • İSTANBLL(AA)-THY Gene! Müdür Yardımcısı İlhanTayman. THY'nin özelleşme sürecinde hızla ilerlediğini belirterek, kendılerine gelecek ortağın. havacılıkta Avrupa'da söz sahibi olan THY'ye, piyasa itibanyla ""yakışır" bir ortak olmasını arzu ettiklerini söyledi. Tayman, "THY yatınmlarırıı tamamlamış. teknık. ve personel olarak Avrupa standartlannda hizmet veren, artık birinci ligde mücadele eden bir havaşolu şirketidir" dedi. Genel Müdür Yardımcısı Tayman. yaptığı açıkiamada. Türkiye'deki özelleştirilecek KlTlerin tanıtımıyla ilgili Brüksel'de yapılan programın, özelleşme sürecindeki THY ıçin iyi bir duv urum olduğunu belirtti. kıracatçılardan istekler •GAZİANTEP(AA)- Türkiye Ihracatçılar Meclisi(TJM)kra Komitesi Üyesi Ali Şahindal. ihracatı arttırabilmek için planlı yatınm politikası izlenmesi ve teşviklerin bölgesel özellikler dikkate ahnarak verilmesi gerektiğini söyledi. Şahindal. yaptığı açıkiamada, altyapı yatınmlannın tamamlanmadığı yerlerde. yatınm teşviki vermelde yatınma özendırmek ve ihracatı arttırmanın mümkün olmadığını söyledi. Şahindal, istihdam, ihracat performansı ve yatınmlara bağlı olarak kurumlar vergisi muafiyetinin y'aygınlaştınlması gerektigini belirtti. flpaartan besiciye kredi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Ziraat Bankası, büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığın geliştirilmesi amacıyla gerekli altyapıya sahip gerçek ve tüzel kişilere 18 trilyon lira kredi verecek. Buna göre kredinin yüzde 80'i damızlık, süt ve besi sığırcılığı ile damızlık koyunculuk yapanlara verilirken. yüzde 20'si de üreticilere ucuz girdi sağlanması, işlenmiş süt ve süt ürünleri ile et ve et mamullerinin pazarlanması ve fıyat istikrannın sağlanması amacıyla kullandınlacak. Ziraat Bankasfnca verilecek kredilerde yüzde 20 oranında faiz uygulanması öngörülürken besicilik kredilerinde besi hayvanlannın canlı ağırlık artış oranının yüzde 50'ye ulaşması durumunda da yüzde 43 oranında faiz uygulanacağı kaydedildi. 'Alo Bakkal' dönemi • ANKARA (AA)- Pilot bölge seçilen başkentte. GİMAT Çarşısı'nda kurulan ve bu ay sonunda devreye girecek "Alo Bakkal" sistemiyle. bakkallann gıda ürünlerindekı spot piyasayı izleyerek. daha ucuza toptan alım yapabileceği ve tüketiciye daha ucuza mal sunma olanağına kavuşacağı bildirildi. Türkiye Bakkallar ve Bayiler Federasyonu (TBBF) Başkanı Bendevi Palandöken, "Alo Bakkal" sisteminin. küçük ölçekli işletme sahibi olan üyelerinin. hıpermarketlere karşı korunmasını amaçladığını söyledi. İhale düzeni yenilendi • ANKARA (AA)- Toplam tutan KDV hariç 3 milyar liranın altındaki işlere ait ihale dosyalan. 1 Kasım 1995'ten itibaren Maliye Bakanhğı'na gönderilmeyecek. Maliye Bakanı lsmet Attila. harcamayı gerektiren taahhüt ve sözleşme tasanlanndan. tutan KDV hariç 3 milyar lıraya kadar olanlann dayanaklan ile birlikte birdosya halinde Maliye Bakanhğı'na gönderilmesi uygulamasına son verildiğini kaydetti. Attila, bundan böyle Maliye Bakanlığfnın vizesinetabi kurumlann. tutan 3 milyar lirayı aşmayan ihalelerle ilgili dosyalann tamamının değil, bir takım biigi ve belgelerin sözleşmenin imzalanmasını müteakiben 7 gün içinde Maliye Bakanhğı'na gönderileceğini belirtti. 'İstanbul Ticaret Odası'nı istiyorum" diyen Erbakan'a oda yönetiminden sert tepki TTO'yu Refah'a yecürmeyiz' CANAN SOYSAL Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakanın kasım ayında yapılacak oda se- çimleri öncesi "lstanbui Tİcaret Odası'nı is- tiyorum" şeklindeki sözleri. oda yönetimı tarafından tepkiyle karşılandı. Başta İstan- bul Ticaret Odas'ı (ITO) Meclis Başkanı Re- fik Aras olmak üzere İTO Başkanı Atalay Şahinoğlu ve yönetim kurulu üyeleri. Erba- kan'ın siyası parti lideri olduğunu hatırlata- rak bulundugu konum itibanyla ticari bir kurum ile ilgili böyle sözler sarf etmesinin yanlış olduğunu vurguladılar. Oda yönetimi böyle bir girişim karşısında gerekirse bütün tTÖ üyelerinin tek bir aday etrafında topla- nabileceğini ıfade etti. Siyasi partilerin bundan önceki seçimler- de de gerek TOBB'de gerekse İTO'da ken- dilerıni hıssettirmeye çalıştıklannı belirten ITO Meclis Başkanı Refik Aras. ancak bu- nun hiçbir zaman Erbakan'ın yaptığı gibi direkt bir müdahale biçiminde olmadığını dilegetirdi. Erbakan'ın açıklamasını **doğ- ru ve geçerH"* bulmadığını kaydeden Aras. "Hiç şüpheniz ojmasın, böyle bir şey gerçek- leşirsc sessiz kalmavız"* şeklınde konuştu. Şahınoğlu, odanın bugüne kadar politi- • Oda yönetimi, Erbakan'ın bulundugu konum itibanyla ticari bir kurum ile ilgili sözler sarf etmesinin yanhş olduğunu vurguladı ve böyle bir girişim karşısında gerekirse liberal görüşe sahip olan bütün ITO üyelerinin tek bir aday etrafında toplanabileceğini ifade etti. Necmettin Erbakan İTO yönetinıini istedi. ze edilmediğinı belirterek bundan sonra da buna izin veımeyeceğini ıfade etti. İTO se- çimlerinde her zaman belli siyasi çekışme- lerin yaşandığını, bunun da gayet doğal ol- duğunu söyleyen Şahinoğlu; ancak bütün bunlara rağmen İTO yönetimlerinin bu çe- kışmeleri görevdebulunduklan dönemde ic- raatlarına yansıtmadığını kaydetti. ITO Başkan Vekili Mehmet Y ıldınm da "Liberal görüş olarak vönetinıi bu tip fikir- lere kapnrmaytz. Gerekirse tek bir aday al- tında toplanınz. ama hangi parti olursa ol- Atalay Şahinoğlu miica- deleve hazırianıvor. sun böyle bir, yaklaşıma izin vermeviz" şek- linde konuştu. İTO meclis üyesi Mithat Yümlü ise kimsenin bellı parti ya da kişiye güvenip seçime girmemesi gerektiğinı belir- terek bu tip girişimlerden sonuç alınacağını sanmadığını söyledi. Adaylar netleşmedi İTO'da seçımleryaklaştıkça. kuli> görüş- meleri de hızla artıyor. Şu anda en çok ko- nuşulan konu Atalay Şahinoğlu'nun yeni- den aday olup olmayacağı. Toprak Hol- ding'ten gelen cazip öneriyi henüz değerlen- dirmeyen Şahinoğlu'nun, konuyla ilgili ola- rak kasım ayı başında bir basın toplantısı düzenleyeceği belirtiliyor. Ancak. oda kulis- lennde Atalay Şahinoğlu'nun bu teklife olumlu baktığı görüşü hâkim. İTO Yönetim Kurulu Başkan Vekili Meh- met Yddınm, başkanlık için en fazla şans ve- rilen isimlerarasındayeralıyor TOBB Baş- kanı YalımErez'indedesteklediği iddia edi- len Yıldırım, şimdilik kesin bir şey söylemi- yor. Ancak adaylığın zamanı gelince oturup konuşulacağını belirterek yine de açık bir kapı bırakıyor. Bundan önceki seçimlerde Atalay Şahinoğlu'nun rakibi olan Perpa Baş- kanı Mithat Yümlü'nün \eniden aday olup olmayacağı ise henüz belli değil. DYP ka- nadının güçlü isimlerinden Yümlü. adaylık konusunda önce meslek komiteleri seçimle- rınin sonucunu ve seçim tarihini bekleyece- ğini vurguluyor. Bu arada ortaya çıkan bir başka isim de Meclis Başkanı Refık Aras. Şahinoğlu gıbi ANAP kanadında yeraldığı belirtilen Aras. "Şimdilik erken. ancak za- manı gelince, birtakım ola\ların dışında da kalnıayız" şeklinde konuşuyor. Bu arada Re- fah Partisı'nin desteklediği bir adaym da seçime girmesine kesin gözüyle bakılıyor. Bayiler, büyük mağazalara piyasa fiyatının altmda ürün satan firmaları boykota hazırlanıyor Fiyatta hipermarket farkı sorun oldu •İzmir Beyaz Eşya Satıcılan Derneği Başkanı Metin Aztekin, üretici firmalann toptan satışta fiyat düşürmesinin hata olduğunu belirtirken KİPA murahhas üyesi Ahmet Priştina ise "Eğer sistem tüketici lehine bir şeyi ucuza satmaya izin veriyorsa ve bu ucuzluğu sistem dışı sağlamıyorsan yapacak bir şey yok" diyor. IVIERtHAK IZMtR- Hıpermarketlerın çeşitlı ürünleri toptan alıp piyasa fiyatının altmda satması onalığı kızıştırdı. Ba- yiler. hipermarketlere piyasanm al- tında ürün satan firmaları boykota hazırlanıyor. lzmir Beyaz Eşya Satı- cılan Derneği de kurduğu birşirket- le beyaz eşya ithali için girişim baş- latıyor. Aynı marka malların; bayilerde. spot piyasada ve hipermarketlerde tüketiciye farklı fiyatlarla sunulma- sı oldukça dikkat çekici. Piyasada yaklaşık 25 milyon liraya satılan 51 ekran renkli relevizyon 17 milyon li- raya. 450 bin liraya satılan CD'ler90 bin liraya. 180 bin liraya satılan film- ler 120 bin liraya. 30 bin liraya satı- lan şişe biralar 16 bin liraya. 40 bin liraya satılan meşrubatlar 28 bin li- raya, 3 milyona satılan ayakkabılar 2 milyona. 1.5 milyona satılan panto- lonlar900 bin liraya tüketiciye sunu- luyor. lzmir Beyaz Eşya Satıcılan Derne- ği Başkanı Metin Aztekin. üretici fir- malann toptan satışta fiyat düşürme- sinin "hata" olduğunu söylüyor. Bu gibi olaylarda yaptırım güçlerinin bulunmadığını bildiren Aztekin. üre- tici firmalarlagörüştüklerini belirte- rek "Bayiliklemiçalışacaksınız. böy- le mi cabşacaksınız, di\ e sorduk ken- dilerine. Ardından da bir toptancı şir- kefi kurduk. Eğer bu u>gulamalar sürcr ve ba\ilikleri kaldırma \oluna giderierse. hipermarketlere mal ver- meji sürdürürlerse bu şirket aracılı- ğıyla dışandan ürün ithal edip sata- cağız*" dedı. Bazı büyük toptancı hipermarket- lerin pıyasadan yararlanmak amacıy- la perakende mal sattığını. bu ürün- leri de spot piyasadan topladığını sa- vunan Aztekin. "Boazeşvasaocıla- n olarak bu tip yerlere bize \erilen fi- >atın altında mal »erenlerle \erme- >enleri a>ırma>a başladık. Yani. ba- yilik sistemini tiiçe sa>^nlan >avaş >a- vaş piyasadan kopan\oruz. Şimdi ba- f.en ilanlardafî>atlannçok düşük ol- duğunu görüjioruz*' dıye konu^tu. K.I PA murahhas üyesi Ahmet Priş- tina da piyasada haksız rekabet \a- ratılması gıbi bir durumun söz konu- su olmadığını belirtti. Hipermarket- lerin tüketici lehine çok çeşıtli ürün- leri raflannda bulundurduğunu dıle getiren Priştina şöyle dedi "Herhan- gi bir ürünü beiiıii kâr marjı\la tü- ketici) e ulaştınp az nıiklar da olsa sü- rümden kazanmak dünvada da işle- yen bir sistem. Eğer sistem tüketici İehine bir şeyi ucuza sarmaya miisa- ade edi\orsa. sistem dışı haksız reka- betle bu ucuzluğu sağlamıyorsan ya- pacak bir şey yok." Hipermarketlerdeki u u u iîvallaı. bayileri kızdırdı. Tikveşli tarafından ABD'den ithal edilen 2600 baş ineğin 1560 başlık ilk partisi geldi Âmerika hayvancıhkta da ıımııt kapısı Doğan \ ardarta ABD'den 2600 baş inek getirecek. Ekonomi Servisi-Yanlış polıtikalar sonucu genleyen Türkiye hayvancılığı. A\ru- paBirliğı(AB)veABDara- sındaki pazar kavgasından medet umuyor. Avrupalı hemcinslerine göre daha \e- rimli olan ABD'li süt inekle- ri. maliyet avantajı nedenıyle canlı hay van ithalatında yeni bir seçenek haline geldi. ABD'den ithal edeceği 2600 baş damızlık Holstein cinsi ineklerden 1560 başlık ilk partisini getiren Tık\eşlı Yönetim Kurulu Başkanı Do- ğan Vardarlı, Avrupa'nın ABD ile verımlılik ve fiyat açısından rekabet halinde ol- duğunu belirterek. canlı hay- \an ithalatında Avrupa üîke- lerinden sonra ABD'ye yö- nelmenin maliyet avantajı sağladığına dikkat çekti. Da- mızlık ınekleri bin 700dola- ra malettiklerini ifade eden Vardarlı. "GümrükBûüği'ne girerken embriyo. sperm ve damızlık inek ithali ile ilgili ar- tık \B"\e karşı pazaıiık şan- sımız var. Bunu realize etme- nin muttuluğu jçerisindeyiz" diye konuştu. Tik\eşli'nin. ABD'nin Michigan. Minneapolis ve Visconsin bölgelennden se- çilen toplam 2 bin 600 baş inekten, 1560 başı Türki- ye'yegetirildi. Açık işletme- lerden toplandığı için Türki- ye iklimine daha dayanıklı olan Amerikan ınekleri. 305 günlük sağımda ortalama 8 ton süt \ererek. Avrupalı hemcinslerine göre 2 ton da- ha fazla süt elde etme ımka- nı sağlıyor. Inekleri yaklaşık 600 üre- ticiye dağıtacak olan Tikveş- li'nin ağırlıklı olarak süt ala- cağı üretıcilen tercih edece- ği. ancak talep olduğunda di- ğer üreticilere de verebilece- ğı kaydedildi. Nakliye ve si- gorta masraflan da içinde ol- mak üzere üreticilere 2 bin 300 dolara satılacak olan hay- vanlardan bırüretıcinın en az 3 adet alma zorunluluğu bu- lunuyor. Ziraat Bankası ile protokol yapan Tik\eşli fir- ması inekleri üreticiye 2 yıl ödemesiz. 7 yıl \adeli ve yüz- de 43 faizle salıvor. DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA Birleşmiş Milletler 50 Yaşmda P azar günü New York'ta başla- yan Birleşmiş Milletler'in 50. yı- lı kutlamalannda. üç gün bo- yunca 200 devlet başkanının ve siyasi liderin konuşmalarına başkanlık eden Portekizli politikacı Di- ogo Friesta do Amaral bu görevınden çok gurur duyuyordu. Çünku, Amaral'ın sözleriyle "Bu kadar kendine özgün bir durum bir daha ancak, 50 yıl sonra, Bir- leşmiş Milletler'in 100. yıl kutla- malannda gelebilirdi." Ne iyim- serlik! 50. ytlını kutlayan Birleş- miş Milletler bu gün. ne işe ya- radığı belli olmayan. bu nokta- dan nereye evrimleşmesi gerek- tiği konusunda büyük belirsizlik- lerle karşı karşıya olan ve mali olarak da tümü ile iflas etmiş bir kurum. BM'nin 50. yıl kutlamalarının, bu kurumun ikiz kardeşi olan NATO'nun başkanlık krizi ile çakışmasının ise tari- hin ilginç bir oyunu olmaktan öte sem- bolik bir anlamı var. Bir "yeni dünya düzeni"nden diğerine? Birleşmiş Milletler, bundan 50 yıl önce, II. Dünya Savaşı sonrasında oluşan bir "yeni dünya düzeni"nin kurumu olarak ve onun özelliklerine göre şekillendi. II. Dün- ya Savaşı'nın galipleri, ABD hegemonya- sı ve SSCB hegemonyası altında iki blok olarak aynşmaya başlamışlardı. Bu süreç nükleer silahlann doğrudan savaşmayı gerçekçi bir olasılık olarak ortadan kal- dırması ile taraflann nüfuz bölgeleri üze- rinde, dolaylı bir global hegemonya mü- cadelesinedönüştü; böylece "soğuksa- vaş" dönemi başladı. Birleşmiş Milletler'in fiili yönetimi, Gü- venlik Konseyi'ni oluşturan ve BM'de alı- nan kararlara karşı veto hakkı olan II. Dünya Savaşı'nın galibi ülkelerin elindey- di. Soğuk savaş boyunca Birleşmiş Mil- letler, iki blokun liderliğinin birlikte katıl- dığı, ancak esas olarak ABD ağırlıklı, o- nun hegemonyasına hizmet eden bir ku- rum. uluslararası pazarlık platformu ola- rak işledi ve "başanlı" da oldu. 1960'lar boyunca eski sömürgelerin bağımsızlaşması ile BM'ye bir seri yeni ülke katıldı. Genel toplantılarda bu ülke- ler giderek bir oy ağırlığına sahip olma- ya başladılar. Üstelik oylarını da her za- man ABD'nin ıstekleri yönünde kullanmı- yorlardı. Global bir ekonomik krizin baş- ladığı ve ABD hegemonyasının gerileme sürecinegirdiği 1970'lerde, ABD giderek daha fazla çoğunluğu oluşturan bu ülkelerle karşı kar- şıya gelmeye başladı. Soğuk sa- vaşın ilk yıllannda sık sık SSCB veto hakkını kullanırken, 1970'lerde ABD. SSCB'den da- ha fazla veto hakkını kullanır ha- le geldi. (Le Monde Diplomati- que Ekim 1995). Üstelik 1970'lerin so- nunda az gelişmiş ülkelerden oluşan ba- ğımsızlar hareketi, krizin gelişmekte olan ülkeler üzerindeki etkilerine karşı tekrar bir "yeni dünya düzeni"; "Güney", "Ku- zey" arasında adil ticaret isteği eğilimi vb. güçlenmeye başlamıştı. ABD'nin BM içinde etkisi daha da azaldı, giderek ar- tan bir şekilde. BM dışında çok taraflı ("ultilateral") anlaşmalara yöneldiği, ulus- lararası hegemonyasını bu yolla koruma- ya çalıştığı görüldü. Filistin /Siyonizm (1975). Nikaragua (1984), Lıbya'nın bombalanması (1986), Panama'nın işgali (1989) gibi konularda ABD hep BM genel çoğunluğu ile ters duştü. 1980'lerde ABD.Reagan yöneti- mi altında artık "çoğunluğun diktasın- dan", BM'ye verdiği paraların kendisine karşı kullanıldığından yakınıyordu. ABD, BM'ye mali katkısını azalttı ve vaat ettik- lerini de ödememeye başladı. 1989'da Berlin duvarının yıkılması ile "soğuk savaş" resmen bittiğinde tekrar "yeni bir dünya düzeni"n\n başladığının ilan edildiğiyillarda BM'nin bu"yen/dun- ya düzeni" içinde ne işe yarayacağını ön- ce pek kimse düşünmedi; ta ki. Irak Ağustos 1990'da Kuveyt'i işgal edene kadar. Soğuk savaşın bitmesi, Batı bloku ül- kelerinin doğuya karşı ABD'nin şemsı- yesi altında toplanıp, onun liderliğinı ka- bul etmelerini, ve bunun için de ulusal çı- karlarından taviz vermelerini gerektiren koşullan ortadan kaldırdı. ABD kendini Batı bloku ülkeleri ile ekonomik rekabet içinde de bulunca. bu yeni dünya düze- ni içinde hareket kabiliyetinin azalmaya başladığını ve müdahale etmek gerekti- ğinde eylemine genel bir destek bulmak zorunda olduğunu far- ketti. BM, böyle bir desteğin, "yeni dünya düzeni" içinde ABD'nin global hegemonyası- nın pekiştirilmesinin bir aracı olabilirdi. Körfez Savaşı ABD'nin bu kanaatini güçlen- dirdi. bir de BM'nin mali sorunlannın derinleş- mesi. kasasındaki paralann çarçur edil- diği, yolsuzluk yapıldığı, milyonlarca do- ların kaybolduğu iddiaları (The Econo- mist 21/10/95) eklenince, BM'nin yeni dünya düzeninde bir işlev üstlenmesi gi- derek zorlaştı, hatta "Batı" ile Rusya ara- sında,* NATO'nun genişleme eğilimine bağlı olarak derinleşen uyumsuzluklar da göz önüne alındığında, imkânsızlaştı. Böylece, Boutros Boutros Gha- j li de artık savaşları önlemek gi- bi büyük ve iddialı görevlerden değil "uluslararası suçlar, uyuş- turucu madde kaçakçılığı, çev- re sorunları ve göçmen dalgala- nndan bahsetmeyi tercih etme- ye başladı" (The Guardian 21/10/95). Pratik, tüm illüzyonlan ortadan kaldırır! Körfez Savaşı'ndan da dersler çıkara- rak, yeni BM Genel Sekreteri Boutros Boutros Ghali, seçildikten sonra bir "Banş Programı" hazıriadı ve üye ülke- lere sundu. Bu programa göre BM, mali ve askeri olarak güçlendirilecek ve sa- vaşlann çıkmasını önleyecek bir işlev üst- lenmesineolanaksağlanacaktı. BM ade- ta uluslarüstü bir organ/devlet olmaya hazırlanıyordu. Ne ki gerçekte BM. birbi- ri ile geçinemeyen, ekonomik ve politik rekabet içinde olan bir sürü devletten oluşuyordu ve mali ve askeri kaynaklan açısından bu devletlere mahkûmdu. Üs- telik eylemleri için de bu devletlerin ka- rar alması gerekiyordu. BM'nin tüm bu zaaflan kendini Bosna krizinde gösterdi. BM'nin Bosna krizine müdahale etmek- te tümü ile başansız kalması. 'banş gö- türmek" için giriştıği diğer operasyonlar- da, örneğın Somali'de askeritıarekâtı yü- züne gözune bulaştırması (18 Amerikan askerinin ölmesi) ve askeri eylemlerde giderek ınisıyatifı NATO'ya bırakması "Banş Programı"nın daha tartışılmadan rafa kaldırılmasına yol açtı. Tüm bunlara Bir soğuk savaş ve ABD hegemonya- sı, iki bloklu "istikrar" dönemi kurumu olan BM. bu koşullar ortadan kalktığında hızla işlevıni yitırmeye başladı. Yeni dün- ya düzenine ümit bağlayan eski solcu, yeni liberal bir seri yazar ve düşünür, "ye- ni dünya düzeni" üzerıne başkan Bush'un "Bir uluslararası banş ve hukuk düzeni dönemi başlıyor" sözlerini ciddi- ye alıp. BM'nin bu "yeni dünya düze- n/"nde global demokrasinın ve hukuk dü- zeninin gerçekleşebileceği bir platform, hatta global bir parlamento olabileceği hayaline daldılar. Ne ki. gerçek hayatta devletler arası ilişkiler bir egemenlik ve bağımlılık ilişkileriydi. Burada demokrasi- ye ve hukuk düzeninin egemenliğine yer yoktu; yalnızca göreli ekonomik, politik güçler, hegemonya. yani geleneksel ismi ile emperyalizm ve bağımlılık ilişkileri söz konusu olabiliyordu.Karl Mant'ın "Fe- uerbach Üzerine 7ez/er"inde dediği gibi, pratik, insan pratiği, her türlü illüzyona son veriyordu. BM'nin 50. doğum yılı kut- lanırken ortada her ne kadar seremoniler- den kaynaklanan bir gerçeküstü hava varsa da, katılanlar ve yorumcular. illüz- yoniann hızla dağıldığını kabul etmeden edemiyortar. BM'nin bir 50 sene daha ya- şayabileceğine ise pek inanan yok. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Emek, Sermaye ve Devlet Devlet bütçesi, devletin 'kimdenyana"olduğunun ya da sınıfsal kimliğınin düz aynasıdır. Bugünlerde Meclis'te görüşülmeye başlanacak olan 1996 bütçe- si de bu kurala uyuyor, emek ve sermaye kesimleri karşısında devletin tutumunu bütün açıklığıyla sergi- liyor. Bütçe giderleri; cari, yatırım ve transfer olmak üze- re üç ana bölümden oluşur. Türkiye bütçelerinın, geleneksel olarak ya da yakın yıllara dek, yüzde 40-45 dolayında bir bölümü cari gi- derlere, yüzde 20 dolayında bir bölümü yatınmlara ve yüzde 30-35 gibi bir bölümü de transfertere ayrılıyor- du. Oysa 1996 bütçe tasarısı ile bütçelerin işlevsel ya- pısı köklü bir biçımde değıştırilmektedir. • • • 1996 bütçe tasarısında yatınmlar neredeyse sıfır- lanmış, personel giderleri olağanüstü azaltılmış ve fa- iz ödemeleri göklere çıkmıştır. Bütçe tasansına göre 1996'nın toplam bütçe ödeneklerinın yaklaşık yüzde 36.4'ü cari giderlere. yalnızca yüzde 6.8'i yatınmlara, kalanı da transfer giderlerine ayrılmaktadır. Ve bu ayı- nmıyla 1996 bütçesi, eşi benzerı bulunmayan bir "fa- iz ödeme bütçesi" özelliği taşıyor. Bütçe giderlerinin yansından fazlası, yüzde 56.7'si iç ve dış sermaye kesimlerine yalnızca "faiz" olarak ödenecektir. Toplam 2 katrilyon 780 trilyon TL'nin 1 katrilyon 577 trilyon lirası faiz ödemesidir. Bu oran 1995 bütçesinden faiz ödemeleri için ayrılan "payın" yani faiz/toplam gider oranının yaklaşık "iki" katıdır. Faiz kazançlarının 1996 bütçesinden alacağı pay bununla sınırlj kalmıyor. "Bütçe aç/ğı" daha şimdiden 410 trilyon TL olarak "ongörülüyor". Yıl içinde bütçe açığının bunun çok üzerine çıkabileceği bir yana, 410 trilyon liralık yeni borçlanma sonucu da faiz koşulla- nna göre büyük bir mıktar ek faiz ödemesi doğacak- tır. Kısaca faiz ödeneği olan 1 katrilyon 577 trilyon li- raya yeni eklenmeler kaçınılmazdır. Buna karşılık devletin tüm sivil ve asker, işçi, me- mur ve sözteşmelilere yapacağı "maaş ve ücret öde- meleri", bunlarla ilgili vergıler ve öbür kesenekler da- hil, "toplam" 743 trilyon liradır ve sermaye kesimleri- ne verilen faiz ödemelerinin "yansından azdır." Sıkı durun, devletin borçlanması karşılığı yaptığı "faiz ödemeleri tümüyle vergi dışıdır"; bunlardan ver- gı alınmaz. Ancak, ücretlı ve maaşlılar, asgari ücretli- lerden bile alınan en az yüzde 25 ve bunun üzerinde • vergi vermekle yükümlüdür. Toplam personel öde- neklerinin yüzde 35-40 gıbi bir bolümünü devlet, kay- nağında kesecek ve vergi olarak geri alacaktır. Onemli bir nokta da 1996 bütçe tasarısında perso- nel ödeneklerinin toplam giderlenn içindeki payının geçen yıllara göre olağanüstü azaltılarak yüzde 30'lar- dan yüzde 26.7'lere düşürülmesidir. Böyle bir uygu- lama yalnızca baskıcı siyasal ortamlarda yapılabilir. "Ekonomik bunalımın sona erdiği" en yetkili ağızlar- ca açıklanırken bütçeden çalışanlara aynlan payın bu ölçüde azaltılabilmesi, hükümetin gerçek yüzünü de sergiliyor. • • • Hükümet bununla da kalmıyor. Emekçi kesimi çok etkileyen iki alandan, eğitim ve sağlıktan da elini-aya- ğını çekmeye çalışıyor. Bütçe tasarısı. eğitim ve sağ- lık ıçin ayrılan paylan. özellıkle de eğitimin payını, bü- yük ölçüde azaltıyor. Gerçekten de bütçeden eğitime aynlan pay (Bakanlık ödeneği olarak) 1993'te toplam ödeneklerin yüzde 14.5'ine ulaşıyordu; 1994'te eği- tim ödeneğinin payı bütçenin yüzde 11.4'üne; 1995'te de yüzde 10.2'sine düşürülmüştü. 1996 bütçesi ise eğitimin payını yüzde 8.9'a ındiriyor. Devlet, eğitim ve sağlık hizmetlerini kamu hizmeti olmaktan çıkarıyor. Kendini topluma hizmet işlevinin dışına çıkarıyor; ana "varlık nedenıyle" ters düşüyor. 1996 bütçesinin yapısı, siyasal gücün dengesini tü- müyle yitirdiğinin yeni bir kanıtıdır. Eğer bütçe tasansı köklü bir biçımde emekçiler ya- rarına değiştirilmeden kesınleşirse korkarız ekono- mik bunalımı körükleyerek yalnızca bunu onaylayan- ları tarihe göndermekle kalmaz. çok daha olumsuz toplumsal gelişmelerin de kaynağı olur. Akademisyenlerden memur zammına tepki Ekonomi Senisi - Hükü- metin ocak ayından itibaren memurlara vermeyı öngör- düğü yüzde 53 'lük zamma. öğretim elemanlarından tepki geldi. Öğretim Elemanlan Sen- dikası (ÖESl tarafından >a- pılan açıkiamada, seçimler hesaba katılarak •*\üksek bir zammış gibi** topluma sunulan maaş arttınmının. geçmişten gelen kayıplann telafisi için yeterli olmadı- ğı savunuldu. 199I ve onu izleyen üç yıl boyunca yaşanan enflas- yon oranları ve maaşlara yapılan zamlar birlikte dik- kate alındığında. 1991 de 100 olan maaş endeksinin 1994 sonu itibanyla 51 4'e gerilediği vurgulanan açık- iamada, 5 Nisan Kararlan ilehemenhemendondurul- muş olan maaşlara yılba- şında yapılması öngörülen zammın. söz konusu erime karşısında çok yetersiz kal- dığı vurgulandı. Açıkiama- da. 1996 bütçesi ile öngörü- len zammın. 1996 yılı için kabul edilmiş olan yüzde 40 enflasyon oranına göre saptandığına dikkat çekile- rek 1996 yılı için yüzde 40 oranında bir enflasyon ön- görmenin samimi ve ger- çekçi olmadığı görüşüne y- er \erildi. Kamu kesiminde çalışan personelin kalite kaybını önlemek \e gelir düzeyini koruyabilmek için gerçekçi bir maaş politikası uygulan- masının kaçınılmazolduğu belirtilen bildiride. özellik- le yetişmeleri uzun süreli ve zahmetli olan üniversite elemanlannın uğradığı ge- lır ka\ bının yükseköğretim ve araştırma faaliyetlerine de ileri vadede darbe vura- cagı uvansında bulunuldu. Paranızı zincire Vurmayın 7 GUN İHBARU HESAP Diğer Yatınm Araçlanna Tek Alternatif Mevduat Sıgorta Fonu kapsamındadır. • Kısa sürefer ıçin bınk'mlennize kazanç sağlar. T Faiz zıgzaglarından kurtulur, faiz değışıkliklerinden anında yarariarırsınız. T Tarıh ıtibarivle 7 gün ıhbartı hesaplar için Faız Oranı %66 oiup, yıllık bıleşık getınsı %92.68'dir. Şışlı Mertıez Şubesî: toden .Hurrryet Cd. Nc 125.1 ş,ş|, .lstanbül > 53' 47 6" -ıx 23- 47 59 Srkecı Şubesi: Cer.ışoğiu S«. Der.ış Han P»o. 1 4 Sırtcectlstanbü "e 513 98 06 Fax. 513 90 67 Erenköy Şubesi: BağaatCd Kantara fiıza Sk SeyranApt No 1/5 Erenkoy/btan- bul Ta 363 18 26 Fax 355 31 82 Ankara Şubesi: Cmnah Cd No- 2i 'A Çankaya'Ankara Tel C312 468 61 62 Fax 0312 468 6' 56 DERBANK 'Yenlmez nıcun Eseri'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle