Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 EKİM 1995 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Bağımsızlığını Koruyan Çin...
Tüm topraklan ekili olan bu ülkenin ulusu. dünyaya kâğıttan
baruta, ipeğe; makarnadan dondurmaya kadar birçok şeyi
armağan etmiş.
ORALPBASIM
B
irleşmiş Milletler'in
Çın'de toplanmasında
önayak olduğu Dünya Ka-
dın Foaımu hakkında ga-
zetele^de çok tutarsız ve
yaoltş şeyler yayımlandı.
Bir illkeye gidlp. bır hafta-on beş gün ka-
hp.hele hele Çın gibı binlerce yıldır tam
bir kapalı kutu olan her şeyıvle değışık
dünyanın sorunlannı Avrupa ve Ameri-
ka ile kıyaslamak (insan haklan filan gı-
bi). beyaz renkli bastonla sokaklan do-
laşıp anılarını yazmaya benzer tnsan
yazdıkça saçmalar. konuştukça şaşırır.
Bilmeden. Batı medyasının bır oyunca-
ğı ve sanşın papağanı haline gelır.
Çin'de ınsan etı yenmesınden gümriik-
lerde kaybolan on binlerce araba gıbi saç-
ma sapan yalanlara. Batı basınının zırva-
lanna inanmava başlar. Aşırı ve tatlı kâr-
lar ıçin dünyanın bu en büyük pazanna
iştahla bakan Batılı tacirler ve onlann
Uçüncü Dünya ülkelerındekı işbirlıkçi-
leri, önlerindeki ne büyük engelin
Çin'deki sosyalizm olduğunu ve Çin'in
bunu serbest piyasa ekonomisı ıle bera-
ber uygulayıp başanya ulaştıgını gördük-
çe hırslanndan ne yapacaklannı bilemi-
yorlar İnsan haklan dıye tutturuyorlar.
her eün cami avlusunda kol. bacak. kel-
le uçuran Arap kabile devletlerini gör-
mezden gelıp, sıkılmadan dünyada ken-
dilerine tek kafa tutabilen ülkeye saldın-
lannı yoğunlaştınyorlar. Adamlar ba-
ğımsız bir ülke gördüler mi hortlak gör-
müş gıbı oluyorlar.
Üçüncü Dünya ülkelerinden istedikle-
ri. o camı avlusundakı zavallı kurbanlar
gibi boyunlannı uzatıp her şeye "okey"
demeleri O kılıç ınmesin de. onun yen-
ne boyuna birtasma geçirilsin, böyle ida-
re edelim!.. Oysa boyundaki o tasma, o
kölelık tasması, insan olan ıçin o kılıcın
inmesinden daha da korkunç. Onlar bir
kez ölür. boyunda tasma ıle her gün ölü-
nür. Ama gel de bunu tasmalılara anlat,
alışmışlar takmaya: alışmış kudurmuş-
tan beterdir.
Se\ gili Atatürk, yine Atatürk'e geliyo-
ruz. çünkü bizim her şeyimiz o. Tasma-
yı mılletın boynundan alıp emperyalist-
lerin suratına şaklatıverdi. Bu tokatı. bu
tannsal tokatı yetmış beş yıldır unutma-
dılar. Kemalistlere. vatanseverlere dino-
zormuş diye filan söylenip duruyorlar.
Dinozorlann kemikleri bile otuz mılyon
yıldır dimdik duruyor. Köpeklerin ke-
mikleri nerede? Birleşmiş Mılletler"ın
Bosna'da ne halt ettığini gördükçe Çın"de
de ne yapacağını kestiımek fazla zorde-
ğıl. Zenginler kulübünün elinde oyuncak
olan bu kuruluş yalnız onlann dedığini
yapıyor, bağımsızlığını kaybetmış.
Medya "tek çocuk" politikasını eleşti-
riyor, yani Çinliler daha çok çocuk yap-
malıymış. Çin"de ıkı gün kalan bır geri
zekâlı bıle böyle laf etmez. Tek çocuk
polıtikasının. bu dünyanın beşte bır nü-
fusunu taşıyan ülke için bir ölüm kalım
savaşı olduğunu ilkokul çocuğu bile an-
lar. vMaobirzamanlarÇinlilere 'çok ço-
cuk yapın" demiş, demek o da anlama-
mış). Çin'de otobandayüzyırmi kilomet-
re hızla gıderken başımı sağa çevinyo-
rum bir köy. sola çev irıyorum başka bır
köy görüyorum. Yoğun bir nüfus. Eğer
bunu kontrol edemezlerse bırbirlerini
yerler. Bu 1.2 milyarlık ülkenin kaosa sü-
rüklenmesini isteyenler böyle düşünü-
yor.
Çin'deki idamlara gelince. katilleri ya-
şarmıyorlar. Tabii kendini savunma ha-
riç... Birinı öldüren. kendısinın de ölüm
cezasına çarptınlacağını biliyor. Birde.
devletin parasını büyük oranda çalanları
(beş yüz milyonun üzeri) ıdama mahkûnı
ediyorlar. Yani biryoksul milletın milyar-
larca. trilyonlarca lirasını çalıp da elıni
kolunu sallaya sallaya en lüks yerlerde
dolaşan. yaşayan insanlar Çin'de yok.
Kolay değil. adamı dolaştırmıyorlar.
Bunlan yapmasalar. adalet çabuk ışle-
mese. böylesine muazzam bır ülkeyi yö-
netmenin olanağı yok. Zaten_Çin'deki es-
ki kitaplarda şöyle yazar: "Ülkede düze-
ni sağlayan, imparator olur."
Çin'de kadın haklan yok gibi laflar var.
ben Çin'de bır yılı aşkın bir süre kaldım.
Çin'de kadın iş hayatının her köşesinde
var. Işportacılar, tüm garsonlar, doktor-
lar, dolmuş şoforleri, yardımcılan. yol
ışçileri, tren memurlan.. her taraf kadın
kaynıyor.
Aynca erkeklen de mutfağa tıkmışlar,
çoğu Çinli koca şahane yemek yapıyor
Çin'de kadın haklan değil. erkek hakla-
n yok. Tüm Üçüncü Dünya'da, hatta Av-
rupa'da ve Amerika'da bile kadınların
Çin'deki gibi her işe girdiği bir ülke ol-
duğunu sanmıyorum. Çin'de lokantalar-
da güzel kızlann garsonluk etmesine çok
alışmıştım, Türkiye'ye gelince tekrarsa-
kallı bıyıklı garsonlara kaldım. Çin'de
1949 devriminden önce kadınlara yürü-
me özgürlüğü bile yoktu. Üç-dört yaşın-
dan başlayarak ayaklan çok sıkı bir şe-
kilde bezlerle sanlır ve yirmi yaşına gel-
di mi ayak kemikleri birbirine geçerdi.
(Ayağın küçük kalması için; büyük ayak-
lı kızlar asla koca bulamazdı.) Bu birbi-
rine geçen ayak kemikleri yüzünden sa-
kat kalan kızlar koşamazlardı bile. Pe-
kin'de gördüğüm. yaşı yetmişin üzerin-
de bir kadın ayağını gösterdi bana, ke-
mikleri birbirine geçmiş ufacık bir ayak-
tı. Kadıncağız paytak paytak pekinörde-
ği gibi yürüyordu ve hiç koşamıyordu.
sakat kalmıştı. Sonradan yaşlı kadınlara
dikkat ettiğim zaman çoğunun aynı du-
rumda olduğunu gördüm.
Çin, nüfus yoğunluğu yüzünden dün-
yada en fazla yoksulluk ve korkunç acı-
lar çekmiş bir toplum. 19. yy'da Çin'e
zorla afyon satmak isteyen Ingiliz ve
Fransız ordulanyla savaşıp yenilmışler
1949'da Çin Halk Cumhunyetı kurul-
muş, 1950'de Kore Savaşı ıle Âmenka te-
pelerine binmış. (Amerika hiç zaman
kaybetmiyor saldında. yeni kurulmuş
sosyalist devlete nefes aldırmayacak ve
bizi de, bu. topraklanmızdan binlerce ki-
lometre ötedekı savaşa alet edecektir.)
Daha on yıl öncesine kadar herkesın
aynı elbıseyı gıydıgı Çin'de ınsanların
nasıl bir korkunç tasarruf yaptığını düşü-
nün. Yoksulluğu kırmak ıçin ölesiye ça-
Iışıp didinen bu mıllete saygı duymak ge-
rekir. Niye, bir onda iki milyar insan ye-
meklerini tahta çubuklarla yıyor? Her-
kese çatal bıçak verseler ülkede demır
kalmayacak!..
Eksi on derece buzun üzerinde ince-
cik lastik ayakkabılan ve bisikletleri ıle
dolaşan insanlar vahşi doğaya karşı da
büyük savaşım venyorlar. Tüm toprakla-
n ekili olan bu ülkenin ulusu, dünyaya
kâğıttan baruta. ipeğe; makarnadan don-
durmaya kadar birçok şeyi armağan et-
miştir. Çin'de Batılılann dört gözle bek-
lediği kargaşa olmayacak; 1997'de, sö-
mürgeci Ingiltere'den Hong Kong'u yüz
yıl sonrageri alacak olan Çin'e Batı med-
yası yalan yanlış saldınlannı daha da yo-
ğunlaştıracak. ama bu kardeş ülke bun-
lann hepsinin üstesınden gelecek ve Tür-
kiye'nin 192O'lı, 30'lu yıllarda Ata-
türk'ün önderliğinde tüm dünyanın maz-
lum uluslanna örnek olduğu gibi Çin de,
gösterdiği olağanüstü çalışma ve kalkın-
mayla tüm Lçüncü Dünya'ya örnek ola-
cak.
ARADABİR
EROL BİLBtLİK
Neleri Seviyoruz?..
öylesine sevgıye özlemli bir toplum durumuna gel-
mişiz ki sanki, sevgisizlik sevgi, sevgi sevgisizlik ol-
muş. Sevgi ile sevgisizliğin birbirine bu kadar iç içe
geçtiği bir toplum için ne denilir bilinmez. ama bu-
nun çok sağlıksız bir gelişimden kaynaklandığı her-
halde rahatlıkla söylenebilir.
Sevgi ile sevgisizlik sözcükleri arasında birkaç harf-
lik farklılık olmasına karşın. iyi ile kötü, çirkin ile gü-
zel. hoş ile nahoşun anlamları arasındaki doku kar-
şıthğının şaşırtıcılığı yadsınamaz.
Sevdiklerimizi içeren deftere gözattığımızda, kar-
şıtı sevmediklerimize de bir gozatmış oluyoruz. Ister-
senız önce sevdiklerimize bir gözatalım ve gördük-
lerimizi gelişi güzel aktaralım.
- Kuralları çiğnemeyi, yerlere tükürmeyi, futbol oy-
namayı seviyoruz.
- Rakı içmeyı, kokoreçyemeyi, ışkembe çorbası iç-
meyı seviyoruz.
- Yalan söylemeyi, dedikodu yapmayı, ukalalıkyap-
mayı seviyoruz.
- Devleti soymayı, rüşvet vermeyi, küfüretmeyi se-
viyoruz.
- Köpek gezdirmeyi, laf atmayı, iftirayı seviyoruz.
- Inşallah, maşallah, evvelallah demeyi seviyoruz.
- Rahmetli, kıymetli, nasipse demeyi seviyoruz.
- Palavra atmayı, bıyık bırakmayı, yabancı sözcük-
ler kullanmayı seviyoruz.
- Beddua etmeyı, havanda su dövmeyi, pişman ol-
mayı seviyoruz.
- Göbek atmayı, marka gıyinmeyi, televizyon sey-
retmeyi seviyoruz.
- Parayı, kuman, tembelliği. çocuk yapmayı sevi-
yoruz.
- 'Saöaiarı, 'bac/'lan, san saçlıları seviyoruz.
- Benim işçim, benim köylüm, benim memurum,
benim bakanım demeyi seviyoruz.
- Konuşmayı, fıkra anlatmayı, hemşerim demeyi
seviyoruz.
- Seyahati, modayı, borç almayı seviyoruz.
- Atatürkçü görunmeyı, düşünmeden konuşmayı,
torpil yapmayı seviyoruz.
- Utanmadan sıkılmayı, ayran içmeyi, tahterevan-
la gitmeyi seviyoruz.
Bunları sıraladıkça görüyoruz ki sevdiklerimız. san-
ki sevmedıklerimizin de aynası olmuşlar. Bu sırala-
mayı yaparken ben yorulmaya ve sıkılmaya başladım,
isterseniz sızler devam edın...
Saygılar sunuyor, iyi yaz devamı gibı güzel güz ay-
lan diliyorum.
Bilımsel bakım ve eğitim vermek üzere yetıştirilecek
EV OGRETMENLERİ ve ÇOCUK BAKICILARI
3 Istedığı semtte çalışacak,
3 Ünıversite veya lıse mezunu,
3 0-3 yaşa tam gun bakım ve eğitim verebilecek,
1 Kendıne guvenen, guleryuzlu, gelışmeye açık,
3 Bebek ve çocukları seven. ener]i dolu.
1 lyı ucret ve sevgi dolu bır ortam arayan,
120-45 yaş arasında sıgara ıçmeyen bayanlar
Lütien bizi arayınız (0216) 336 04 62/418 28 93 MATURE Eğitim
DÖRTYOLASLİYE
HUKUK HÂKİMLtĞİ'NDEN
1995 lOEsas.
Davacı Dört>ol Orman İşletmesi Müdürlüğü tarafın-
dan. davalı Nuran Nuray Yücesov aleyhıne ikâme olan ıkı
ihale arasındaki alacak davasının malikememızde yapılan
duruşması sonunda: Mahkememizin 18.9.1995 tarıh ve
1995, lOesas. 1995'525 karar sayılı karan ıle davanın kıs-
tnen kabulü ıle 25.876.906.- TL'sınındavalıdan 18.5.1994
tanhınden itıbaren banka reeskont faızı ıle bırlıkte alına-
rak davacıya verilmesıne karar venlmiştır. Dörtyol ilçesı
Kenanevren llkokulu karşısında Yücesov Inşaat Karake-
se adresinde ıkâmet ettığı bildırılen davalı Nuran Nuray
Yücesoy'a karar ılanen teblığ olunur. Basın: 45438
T.C. Maliye Bakanlığı Yeminlı Mali Müşavirlik ve
T.C. Maliye Bakanlığı tarafından müşav irhğımize
verilen 816 sayılı döküm zayi olmuştur.
Yeminli Mali Müşavir
KEMAL ATMALIOĞLU
O.J. Simpson ve ötekiler.
YAYTIZ GOR Emekli EIçi
• • nlü Saco-Vanzetti, Scott kardeşler ve
U
şımdi OJ.Simpsondavalan... Bulabilen
olursa, 1930'lu yıllarda New-York'tace-
za_ avukatlıgı yapmış Leibkonitz'in
~Ünlü Da>*alanm" adlı esenni okusun...
Nazı Almanvası'nın New York'takı ti-
caret ataşesını. aşk ve kıskançlık dürtüsü ıle öldüren
Musevi bir kızı, jünye "antinazi" baskısı yapıp, su-
çun, bütün aynntılan ile var olduğunu kanıtlayan sav-
cılığın çabalanna karşın. nasıl ceza almadan kurtar-
dığını '*itinıf"edıyor Leibkowıtz ve jün sıstemının
bır de denn eleştırisını yapıyor..
ABD'nin eyaletten eyalete büyük değışıklıkler gös-
teren hukuk sıstemlerinı eleştirmek, ılgınç bır "ahm
egzersizi'' olurdu. amma. her koyun kendı bacagından
asılır, dğil mı?
VVashıngton Büyükelçıliğımizdeki görev süresi
içınde. bır akşamüstü savcılıktan bir telefon geldi.
"Türk vatandaşu Bayan C.İ'. bizde tutuklu bulu-
nuM>r. Düo, girdiği bir büv ük mağazada, "shop-lıftıng'
vaparken. mağazanın dfdcktifı tarafından \akalan-
mış. Yarın saat 09.00'da > argıbnacak. kabilse bir me-
murunuzu gönderin_T
Büyük mağazalarda. tezgâhtar ekonomisı yapmak
amacı ıle satılan mallan sergileyıp. müşterilere ser-
best seyme olanağı taşıyan ve seçerek aldıgınız nes-
nelen bır torbaya koyup, her katta bulunan ödeme gi-
şelerinın önüne gıderek ödemenizi gerektıren bir sis-
temde. aldıgınız her şev'in parasını ödemekten kaçın-
maya kalkarsanız. "shop-lifting" suçu işlemış olursu-
nuz...
SaatO8.3O'da, Washıngton Adalet Sarayı'nagittık.
30 değışık yıkama programı altetnatıfı
Nüfiıs cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür.
SUNA TAZE
• Electrolux bulaşık makineleri şimdi mutfağınıza
Emsan tarafından Electrolux için üretılen özel olarak
tasartanmış Sitver Series Tencere Seti ile birlikte
geliyor.
• tkinci ödül
Tüm Electro)ux ürünleri için 1 Peşin + 5 TaksH
veya 1 Peşin + 7 Taksitte çok uygun koşullarda
ödeme olanağı...
• Diğer ödüller
Daha az elektrik, su ve deterjan faturası
ödeyeceksiniz. Çamaşırlannız, bulaşıklannız ve
çevreniz daha uzun ömürlü sağlıklı bir temizliğe
kavuşacak. Siz zamanınızı yalnız mutluluklara
ayıracaksınız. Hepsi bu kadar değil...
• Ve sürpriz ödül ...
Electrolıa bayilerinde, mutiaka uğrayın...
ESFS41 A
30 detyşik yıkama programı.
14 setiık eşsiz kapastte OEC).
ESFM2 •
7 yıkama programı.
12 setlık yıkama kapasitesi
I : Kampanyara 23 Eytjl 1995 - 23 Etam 1995 tanhler arasmda geçaidr
Oenet tes*"- şartlanndar satn ak*$re cihaztar yedtü satıatanmcda hementestm«tlecektr
Teatmat esnasmb KDV ve diğer «rg, ofartarındalo değışıklıkler ve «onaû-ıece* s* .ergret
tfltn aynen yansUır Bu kanpanya. Sanay w Tca« Bakanl^ı'ırca 25 5199» tanh». 21940
sayılResnıGazetedeılanHtlenTaksıtİ! Kampany*veKapıdar SatışlarHakkındala Uyçıttma
EsaslannaDaifTeblığ'hikymienneuyguidur Tatapler stok otanaMan dahAnde K
[İJCRfTSfcİ TUİCFÜd*DANtŞMA SERVtel"
0800 2116032
EC Electrolux
"Beyaz Eşyada Dünya Lideri"
TARLABAŞI BULVARI NO 35 TAKSIM 80080 ISTANBUL TEL 0.212 293 10 20 FAX • 0212 251 60 94
Sorduk, soruşturduk. Bavan C.Ü.'j-ü bulduk. Özel bir
odada. tutuklu idi. Tarım Bakanlığımızdan. teknik
yardım programı çerçevesınde. ıkı yıl staj görmek
üzere ABD've gelmış bır tanm uzmanı ıdı bu kızca-
ğız... Suçsuz olduğunu sövlü>ordu.. Olay sırasında
olup bitenlen anlattı. Bır vatandaşımızı hapse gır-
mekten alıkoymak ıçin, ne yapılabılırse yapıp ışın
ıçinden çıkmak gerekıyordu Biz konuşurken. yanı-
mıza üç kı^i geldi. Bır polıs memuru. bır avukat ve
tutuklamayı yapan mağaza dedektıfi.
Üstü başı pek de avukata benzemeyen bu genç
adam. bize.
u
be$ dolar" ücret mukabılı yardım ede-
bileceğinı söyledi. Konuşmalar sırasında şu durum
anlaşıldı:
Bıraz sonra çıkacağımız duruşmada. C.L. vargıç
tarafından "suçsuz" bulunursa, mağaza alevhınde.
yüzbinlerce dolara ulaşabılecek bır tazmınat davası
açmak hakkı doğacaktı.
Avukat. bu hakkından vaz-
geçtığinı bıldıren v azılı bır bel-
geyı imzalarsa. C.U nün yanm
saate kalmadan serbest bırakıl-
masını saglayacagını soyledi...
Adalete intıkal etmiş bır da-
vanın. yargıcın kararına bağlı
olduğunu düşünerek. bu acemi
avukatın sözlennden loışkulan-
dık. Öte v andan. dedektif efen-
dı. "Imzalasın. Her şe. dûzlü-
ğe çtkacak" dıye. bana sıgara
ıkram ettı Durumu, vatandaşı-
mıza anlattık ve karann kendı-
sine ait olduğunu söyledik.
"kardesini- beni buradan kur-
tar da, ne yaparsan vap!" yanı-
(ını aldık.
"Bu belgevi im/alatırsak,
C.C.'nün serbest bırakılacağı-
nın garantisi nedir" dıve sor-
duk..
"Savcni gideceğiz. lşi o hal-
ledecek'dedıler..
Genç bır savcının odasına
gırdık Işini iyi bıldiğı anlaşılan
bu savcı: "Vatandaşınız belge-
>i imzalasın. Belge bende kala-
cak. Siz üst tarafını hiç merak
etmevin" dedı.
Belge ımzalanıp. savcıya
teslım edildi..
Saat 09.00'da mahkemeye
gırdık. Sıradakı ilkdava. 19 ya-
şında bir zencinın davası ıdı.
Bır gece önce sokaklarda elın-
de dolu bir çıfte tüfegi ıle dola-
şırken. polis tarafından tutuk-
lanmıştı.
Bizım becerekli avukat. zen-
cıve "Sen zihin özürlüstnmüş-
sün gibi vap. ağztnı da açma"
dedı.Yargıç. geldi. kürsüve
oturdu. Tüfek masanın üstüne
konuldu. "Nedir bu?" diye sor-
du. v argıç . Avukat "Sayın VBr-
gıç Bugeri zekâk bu tüfeğu \lr-
ginia evaletinde tarım vapan
amcasınuı isteğiv le dün satın al-
mış. AmcasL, bunu tnprağına
dadanan taria farelerine karşı
kullanacakmış. Dün gece, evine
giderken. polis tutuklamış iş-
te"diye. kendısinın de inanma-
dığı bellı olan bır "savunma"
yaptı. Yargıç. "Anlaşıldı. Ya
otuz gün, ya otuz dolar"kesıp
attı.. Avukat: "Otuzgiinüyeg-
leriz efendim" dedı. Zenciyı
alıp götürdüler
Sıra bıze gelmiştı.. Yargıç.
önündekı dosyaya bakarken.
genç savcının sekreten kız. sa-
lonagırdı vevargıcın önüne bir
kâğıt uzattı. Yargıç. bir göz at-
tı buna ve "C.Ü. davası düş-
müştür. Olayın zabıttan da ge-
çersizdir. (No records are kopt)"
dedi Vatandaşımız, "Neoldu?"
dıye sordu. "tş bitti. Buvurun
gidelim" dedık. Avukata, 5 do-
larını "toka" ettık. Dedektif.
özür dıleyıp ellenmızı sıktı.
C.O ile kendımızı şarıl şanl
yağan bir Washıngton vağmu-
runun altında. sokağa attık.
Yıllar sonra buna benzer bır
olay da Vıyana'da vaşandı Tu-
nst dıye gelmış ıki Türk öğret-
men hanım yine "shop-üfhjıg"
suçundan tutuklandı Bugüne
değın. gerçekten suçlu olup ol-
madıklannı bilmış değilım.
•*Beraat-ı zünmet asüdır"dıyo-
rum. yine de..
Vıyana'da. ne savcıyla gö-
rüştürdülernedevargıçla... Bu-
rada. "pazarlık" da söz konu-
suolamazdı Çok becerekli bır
Vıyanalı avukat arkadaşımızın
gayretı ıle "ertetenmiş" bır ce-
za karan çıktı Avusturva adale-
tınden...Ne diyelım? Her yiğı-
dın bır yoğurt vıyışi vardır..
Bızlerı ilgıİendıren, kendı
yoğurdumuzdur ve onu nasıl
vediğımiT..
PENCERE
Bu Diizen Değişmelü.
Ulusal gelıre oranla isveç'te vergi geliri yüzde
50'ye ulaşıyor; bu oran Kanada'da yüzde 36»
Ingiltere'de yüzde 34, ABD'de yüzde 30...
Türkiye'de yüzde 22...
Ülkemizde gelir vergisinin yüzde 55'ini işçiler ve
memurlar ödüyoriar...
Varsıldan vergi alamayan, çalışanların üstüne
abanan bir iktidar söz konusu... ;
Fransa'da kamu çalışanları bir günlük genel
greve gittiler. Gerekçe: Hükümetin 1996'da
maaşlan dondurma karan!.. Işçi, iktidarı uyardı.
5 milyon kamu çalışanı var Fransa'da...
Ya Türkiye'de?.. :
2 milyonu aşkın!.. '
Diyoruz ki: •
- Devleti küçültelim!.. :
Fransa'nın nüfusu bizimkinden az, kamu çalışanı
bizımkinden çok...
Peki, enflasyon?..
Tek rakamlı. ',
•
'Türkiye Kamu Çalışanları Sendikalan Kon-
federasyonu' bir açıklama yaptı: 1992'de memu-
run eline 100 geçiyorsa, bu sayı 1995'te 63'e inmiş;
7/1 dereceden bir memurun 1992 yılındaki duru-
munu koruyabilmesi için 1995 Temmuzu'nda
maaşına yüzde 134 zam yapılması gerekiyormuş..
Yeryüzünde yüzde 100'e yaklaşık bir enflasyon
ortamında hıçbir hükümet memuruna ve işçisine
"sana sıfırzam yapıyorum" diyemez; ne ekonomi,
ne siyaset, ne de ahlak ilkeleri böyle bir karara
gerekçe gösterilebilir. O hükümet hiçbır şey ya-
pamıyorsa, bir şey yapabilir:
iktidardan çekilir!..
•
Kamu Çalışanları Konfederasyonu, yaptığı
açıklamada bir gerçeğin altını çiziyor:
"Istanbul Sanayi Odası 'nın 500 büyük sanayi ku-
ruluşu araştırmasına göre, 500 firmanın 1993
yılında 18 trilyon 663 milyar lira olan toplam kân,
kriz yılı olan 1994'te 72 trilyon 900 milyar liraya
yükselmiştir. Bu kârlann büyük çoğunluğu faalıyet
dışı gelirierden (repo vb.) sağlanmıştır. Ekonomik
krizin yaşandığı 1994 'te faalıyet dışı gelirler yüzde
557 bulmuştur."
Gelir vergisinin yüzde 55'ini işçiterie memurlann
verdiği Türkiye'de, büyük holdinglerin paradan para
kazanmaları, kârlarının yüzde 55'ini oluşturuyor.
"Ekonomıde bir kesim, özellikle ücretliler 1994
yılında reel olarak gelir kaybına uğrayıp büyük
sıkıntılar yaşarken, bir kesim de yan gelip yatarak
faiz geliherinin sağladığı rantlarla refahını katla-
yarak büyütmüştür. Devlet de bir kesimden kısarak,
diğer kesime gelir transferi yapmaktadır."
îşçiye zam yok!..
Çünkü ekonomınin dengeleri bozulur.
MemursürünsünL.
Çünkü zam yapıldı mı IMF'nin koşullarına ters
düşer.
Tefeciliğe dayalı rantıye düzenine gelince, kim-
senin gıkı çıkmıyor.
•
Temel sorun nedir?..
Devlet para babasından vergi alamıyor, en-
flasyonun üstünde faiz oranıyla borç alıyor.
Bır ülkede devlet yüzde 100'ün üstünde faizle
para toplayıp devlet çarkını döndürmeye çabalarsa,
ortalıkta hiçbir denge kalmaz.
Dengelerin bozulmasında suç ne memurdadır,
ne işçidedir; rantiye düzenı degişmedikçe, halkı
soyup sömüren tefeciliğin önüne geçilmedikçe,
Türkiye iflah olamayacak, daha beter durumlara
düşecek...
Peki, Türkiye 2000 yılına bu düzenle girebilir mi?..
S. SAYI BAYİLERDE
EMEK GÜÇLERİNİN BİRLEŞİK
SİYASİ HAREKETİNE DOĞRU...
• Rejim krizi, deviet ve koalisyon
• Özgürlük yenidenl
• Isçiler grevde, ya Türk-ls?
• Devrimci siyaset ve parti sorunları üzerine
• Siyasette genç olmak
• Avrupa BiHiği ve sol
• Profest müzik: Isyanın sesi
Td:(0212) 251 52 29
KADIKÖY BELEDtYESÎ
KÜLTÜR ve SANAT MERKEZİ
14 EKİM 1995 CUMARTESİ
Saat: 16.00
"AİLEİÇİİLETİŞİM"
Prof. Dr. Doğan CÜCELOĞLU
Gırış Serbesttir.
KSM Bağdat Caddesı Haldun Taner Sokağı Caddebostan
Tel. 360 90 95
Evlendik, mutluyuz
Yeşim SONAY - Cem ELÇÎN
Beşiktaş Evlendirme Dairesi
13 Ekim 1995
Romanlannız ve
ansiklopedileriniz
yerinizden ahnır.
Tel: 554 08 04
ÇAGDAŞ
YAŞAMI
DESTEIO.EME
DERNEGFnde
sızı. özledığınız
sorumluluklar bekliyor.
Tel.: 275 50 82