Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 EKİM 1995 CUMARTESİ
10 DIZI YAZI
Sendikalar da 'imaj' yenilemeli
Dr. TARIK DEMİRKAN
• Geleneksel sendikalar, sanayi toplumları
artık aşılmaya başlanırken işlevlerini
doldurmuşa benziyorlar. Çalışma ilkeleri ve
örgütsel yapılarıyla bugünün
istemlerine yanıt veremiyorlar. Yeni
ekonomik ve toplumsal ilişkiler, yeni yeni
tip örgütienmeler ve modern kurumlar
gerektiriyor.
2. Ücret sendikacılığından
iiretim ve yönetime yönelik
sendikacılığa
Geleneksel sendikacılıkta ücret artışı ba-
şannın temel ölçütü sayılıyordu. Bir sen-
dika ne kadar yüksek ücret artışi kopara-
bilmişse emsalleri arasında o kadar başa-
nlı sayılır. tüm faaliyetlerini bu başannın
pjopagandasını temel alarak sürdürürdü.
Ücret artışı ve tek tek saptanan hedefleri al-
tı ayda veya yılda bir hayata geçirecek top-
lusözleşmeler yenne ağırlık. hayat içınde
devamlılığı olan -periyodık olmayan- pro-
jelere verilmeli. sendikanın üyelerinı aıle
fertleriyle ve özellıkle de çocuklanyla be-
raber yetkinleştirip bilgi ve eğitim düzeyı-
ni yükseltmeye özen gösterılmelidir.
Modem üretimın "emek yoğun" özel-
lıklerını yitırip "bilgi yoğun" halegelme-
si, işçilerin bilgi birikiminin artmasını. ka-
lifiyelik düzeyinin yükselmesini gerektiri-
yor. Bu nedenle sendikaların üyelerini yet-
kinleştirmeye yönelik programlara sahip
olmaları ve bunları tek tek işyerleri dûze-
yinde işverenle diyalog kurarak uygulaya-
bilmeninyollannı aramalan gerekıyor. Üre-
tim sürecindeki modernleşrrteyle kendini öz-
deşleştıren işçı. emeğinin kalıtesıni bilinç-
li olarak arttıracaktır. Bu bıhnçli fiil ise iş-
çinin üretim ve giderek iş süreçlerindeki yö-
netım mekanizmalanna daha fazla etki ya-
pabilmesının yollarını açacaktır. Sendika-
lar ıse üretimin ve verünliliğın artmasına
paralel olarak ücretlen arttırmanın meka-
nizmalarını hedeflemelidirler.
Bu nedenle bir yandan toplusözleşme
görüşmeleri, işyeri düzeyinde o firmanın
ekonomik durumu ve istikrarı göz önüne
ahnarak sürmeli. ama öte yandan devam
eden toplumsal diyaloglarla. çalıştıklan fır-
malann ekonomik durumundaki kötülük
nedeniyle mağdur durumda ve işsiz kalan
ücretlilerin sosyal korunmasma yönelik sis-
temleryaratılmalıdır. Bu sistem işsizlik si-
gortasını. genel sağlık sigortasını, ücretsiz
meslek kurslannı vb içerebilir. Türkiye gi-
bi bir ülkede. böylesi bir sistemi yaratabi-
lecekatılfonlarmevcuttur. Sendikalaraçı-
sından sorun bugünü kurtarmak değil, ya-
nnı kazanmak olmalıdır.
3. Demokratik
merkeziyetçilikten katılımcı
demokrasiye
Geleneksel sendikalarda. örgüt içi yaşa-
mı düzenlemede "demokratik merkezi-
yetçilik" ılke olarak alınır. Bu şu anlama
geliyor: Örgüt içinde çoksesliliğe fırsat ve-
rirsiniz ve bunlardan çoğunluğun desteği-
ni kazanan yönetime gelir. Bu fikirlerin
uygulanma safhası ise merkeziyetçi. yani
yaptınmcıdır, alınan kararlar katılsa da ka-
tılmasa da herkes tarafından uygulanmak
zorundadır. Bu ilke en ideal uygulanması
halinde bile "temsili demokrasinin" sen-
dikalar içine yansımasıdır. Ama bir idare
biçimi olarak temsili demokrasinin ciddi ek-
siklikleri ve olumsuzluklan vardır. En te-
mel eksiklik. olayın özünde saklıdır, yani
"temsili" olmasıdır. Bu ilkeye uyulduğun-
da en fazla deleaelerın ve yöneticilerin se-
çiminde "demokrasi" uygulanır. ondan
sonra iş, ilkenin öbür kısmmın yani "mer-
keziyetçiliğin'" uygulanmasına kalır. Bel-
li periyodlarla seçılen "temsilciler". uygun
gördükleri işleri gerçekleştirir ve bir son-
rakı genel kurulda hesap verirler. Oysa üye-
lerinyaşamlannıbelirleyecekbırsıraolay-
da ••temsflcileriyle" değil, doğrudan yer al-
ması. rol oynaması, düşünce belirtmesi ve
uygulamada da pay üstlenmesi de gerçek-
leştirilebilir. lşte bu ilke demokrasinin dı-
ğer yüzü. yani katılımcı olanıdır. Eğer bu
süreç hayata geçirilebilirse, temsili demok-
rasinin diğer zayıf yani olan "azınlık hak-
lan" da bir ölçüde korunabilir. Azınlık
haklan derken neyi anlamahyız? Temsili de-
mokrasi, özünde çoğunluğun dıktatörlüğü-
dür. Bir görüş çoğunluk tarafından benim-
sendı diye bu görüşe katılmayan azınlığa
nasıl ve hangi hakla uygulatılabilir? Oysa
demokratik ınerkeziyetçilikte olan budur.
Katılımcı demokrasinin hayata geçirilebil-
mesi, merkezi yönetimlerin otoritesinin ve
yetkilerinin en aza indirilmesini zorunlu
kılar. Merkezler. süreç içinde merkezin çev-
resini oluşturan birimlerin güçlenmesi ve
etkjnleşmesine paralel olarak koordinas-
yon işlevini yüklenirler ve küçük birimle-
rin maddi ve teknik nedenlerle üstleneme-
yeceğı projeieri hayata geçirirler.
Bunun sendikal alanda gerçekleşebilme-
si ıçin sendika şubelerinin temsilciliklerı-
nin ve en önemlisi işyerindeki sendika bi-
rimlerınin etkinligi ve yetkılen arttınlır.
Her birim merkezden alacağı maddi, tek-
nik ve programsal destekle, kendi koşulla-
nna denk düşen faaliyet alanı ve hedefler
belirlerler. Çalışmalann merkezden çevre-
ye kaydınlması, ilişkilerin dikey ilişkiler-
den yatay ilişkilere dönüştürülmesi,sendi-
kayı hantal dinozor olmaktan çıkanp esnek.
gelişmelere hızlı tepki gösteren daha can-
lı bir organizma haline getirecektir.
4. örgütlenmeci
sendikacılıktan. uzman
sendikacılığa
Modern sivil toplumlarda toplumsal ku-
rumlann gücü, üyelerinin sayısıyla ya da
bünyelerinde toplanan kesimin toplum için-
de ne kadarörgütlü olduğuyla artık doğru-
dan bağıntılı değil. XX. yüzyılın sonlann-
da asıl güç kaynagı enformasyon. bilgi,
analitik düşünce vebilginin tekelini de Ar-
Ge sektörü belirliyor. Ar-Ge'yi en iyi ku-
rumlaştıran ve en iyi verimlilikle işleten
toplumsal örgütler kendi alanlannda otori-
te haline geliyorlar. Söylendiği dinlenen.
önerdiği toplumda yankı bulan bu örgütkr
toplumun gündeminde söz hakkını da ele
geçiriyorlar. Bugün sendikal faaliyetin en
zayıf yönlerinden biri budur. "Biz şu ka-
dar fabrikada örgiitlüyüz. gerekirse şal-
teri indirir, istediğimizi alınz" tavn. as-
lında güçsüzlüğün ifadesıdir. Sendikaların
elınde. örgütlü oldulffarı işyerlerinin eko-
nomik durumlanna aut güncel ve gerçekçi
raporlarolmalı. bu işyerlerindeki üretimin
nasıl daha rasyonal ve verimli hale getiri-
lebileceğini. ücretlerin nasıl arttınlabile-
ceğini. iş koşullannın ve iş güvenliğinin
nasıl düzeltilebileceğini bilhnsel olarak ve
maliyet hesaplanyla birlikte önerebilmeli-
dirler. Toplumun gündemine giren her ko-
nu sendikalarca araştırma kapsamına alın-
malıdır. Proje ve program üretmek için bil-
gi birikimine ve bu enformasyon yıgınının
nasıl kullanılabileceğine daırbılimsel yön-
temlere vakıf olmak gerekmektedir. Bu ne-
denle bu amaçlara yönelik çalışma tam an-
lamıyla profesyonel bir ekip tarafından ve
müdahale edilmeden sürmelidır.
Sendikalar. öncelikle kendi alanlannda
faaliyet göstermek üzere "araştırma ens-
titülerini" kurmalı. bu enstitüler. kısa va-
deli politık kaygılardan. seçim telaşından
ve müdahalelerden uzak kalmahdır.
Enstitüler, bağımsız ve özerk faaliyet
göstermeli. oluşacak "düşünce atölyesin-
de" sendikal çalışmalara hız kazandıracak
düşünsel zenginlık yaratmalıdır.
5. iskolu sendikacılıdından
yerel ve özerk sendikacılığa
Sendikal faaliyet. yöneldiği alan olarak
ıkili bir yapı gösterir. lşkoluna ait ortak
özellikler. sorunlar ve bunlann çözümüne
yönelik öneriler, bir alan teşkil ederler.
Diğer alan ise sendika bünyesindeki ış-
çiierin çalıştıklan tek tek işyerleridir. Sen-
dika üyesi işçilerin içinde bulunduklan du-
rum, doğal olarak bölgeden bölgeye ve iş-
yennden işyerine önemli farklılıklar gös-
terir. Bu nedenle çalışmalardabu farklılık-
lan dikkate alan, çıkış yollannı ve çözüm
önenlerini somut duruma göre belirleyen
ayrıntılı bir çalışma programı gündeme
alınmalıdır. İşyerlerinin ekonomik, mali ve
sosyal durumlannın araştınlmasında ge-
nel merkezin uzman kadrosu yardım eder.
ama asıl faaliyet bu işyerındeki sendikalı
işçiler tarafından işyeri bünyesinde sürdü-
rülür. işçilerin. iş süreçlerinde yetkinleş-
mesi.iş güvenliğinin saglanması. işverim-
liliğınin arttırılması gibi konular ve ücret
artışlan. bir işyennden diğerine farklılık-
lar gösterecektır. Bu konular her işyerın-
de. oradaki işçiler tarafından ele alınmalı.
tartışılmalı. öneriler haline getirilmelidir. Bu
süreç doğal olarak işverenle veya onun tem-
silcileriyle ciddi diyaloglar gerektirecek-
tır. Böylesi bir sürece yönelebilmek sendi-
kal faaliveti işyerlerine taşımakla müm-
kündür. İşçilerin sürekli denetiminde ve
bizzat katilımıyla süren görüşmelerde mer-
kezin uzmanlan. işyerindeki üyelere uz-
manlık alanlannda destek verirler.
6. Ekip sendikacılığından
kurum sendikacılığına
Geleneksel sendikacılıkta sendika yöne-
timleriçoğunluklaekipler tarafından yürü-
tülür. Birbirini çalışmalar içinde yakından
tanıma fırsatı bulan kişiler tarafından oluş-
turulan çalışma ekipleri, yönetime talip
olurlar ve seçilmeleri halinde de çalışma an-
layışlannı hayata geçinrler.. Biryapmın ku-
rumsallaşabilmesi demek, öz olarak bu ya-
pının çalışmalarının kişilere. yöneticilere
bağlı olmaksızın sürebilmesı demektir. Ya-
pının temel amacı. örgütlenme alanı. çalış-
ma biçımleri. içe ve dışa dönük faaliyetle-
ri uzun vekısa vadeli hedefleri belliyse. bu
yapının her kademesinde işinin profesyo-
neli olan uzmanlar faaliyet gösteriyorlarsa,
faaliyetlerin amaca uygun olup olmadığı-
nı denetleyebilecek mekanizmalarmevcut-
sa, bu yapı bir kurum olarak işliyor demek-
tir. Bu koşuilarda işlev gören bir kurumun
yarattığı bir imaj vardır ve bu imaj yöneti-
cilerin değişmesiyle temelde değişmez.
tşçi sendikalannın bir an önce bu süre-
ci yaşayıp kurumsallaşması gerekmekte-
dir. Sendikalar. modern bir şirket gibi ve-
rimlı ve randımanlı çalışacak bir yapı kur-
malıdırlar. Bu yapıda varolan her kademe-
deki göreve eleman alınırken temel ölçüt,
o işin uzmanı olması ve kurumun çıkarla-
rıyla bütünleşebilmesidir. Sendika bir ku-
rum olarak faaliyet göstermeye başladık-
tan sonra toplumda daha saygın ve istikrar-
lı bir yere sahip olacaktır.
7. Kapahhktan. seffaf
sendikacılığa
Sendikal faaliyetlerin şeffaflaştınlması bi-
linçli bir faaliyet olmalıdır. Yapılan çalış-
malar. ulaşılmak istenen hedefler ve bu he-
deflere ulaşma yolunda atılan somut adım-
lar üyelere sistemli olarak anlatılmalı. bil-
gi. destek. denetim ve katılım istenmelidir.
Mali konular da dahil olmak üzere. sendi-
kanın tüm faaliyetlerı üyelerin merak etti-
ğinde incelemesıne açık olmalıdır. Faaliyet-
lerin şeffaflaşması. sendikaların ellerinde-
ki büyük mali fonlann sendika üyeleri ta-
rafından denetlenmesinı de kolaylaştıra-
caktır. Dışa açılmanın ıkinci aşaması, ka-
muoyuna yönelik "kendini tanıtma" fa-
aliyetidir. Sendikalar. öncelikle kendi leriy-
le ilgili nasıl bir imaj yaratmak istedikleri-
ni saptayıp. daha sonra bu ımaja yönelik fa-
aliyetlerinin propagandasını yapmalıdırlar.
Böyle bir süreci sürdürmek için sendika-
larda "halkla ilişkiler ve tanıtım" daire-
leri kurulmalı. profesyonel elemanlar yar-
dımıyla modern iletişim araçlannın tümü
kullanılarak kamuoyuna yönelik imaj ya-
rarma çalışmalan sürdürülmelidir. Öte yan-
dan uluslararası kurumlarla sistemli ilişki-
ler kurulmalı. "uluslararası ilişkiler da-
iresi" kurumsallaştırılmalıdır.
8. Partilerden bağımsız
sendikacılığa
İşçı sendıkaları. tarihsel olarak. ışçi sı-
nıfı hareketinın temel kurumlanndan birı
olarak ortaya çıkmışlardır. Toplumsal ha-
reketlerin sınıf mücadelesı olarak biçimlen-
diği dönemlerde sendikalar. doğal mürte-
fik olarak sosyal demokrat ve sol partileri
görmüşlerdir. Bellı dönemlerde örgütsel
bağmtılara kadar ilerleyen bu ilışkı. daha
sonra programsal baglılığa dönüşmüştür.
Sosyal saflaşmalara dayalı toplumsal ha-
reketlerin dönemlenni doldurmalarının ar-
dından sağ-sol gibi kav ramlar bıle artık net
olarak belirlenemiyor. Bugün asıl mesele,
toplumun modernleşmesinden. yeniliğe
açık dönüşümlerden yana olanlarla var olan
yapıyı korumaya yönelik tutuculuk arasın-
daki tercih meselesine dönüşüyor. Daha da
önemlisi hiçbir siyasi güç. gelecege yöne-
lik dört dörtlük bir sistem öneremiyor
Bu siyasi ortamda eğer sendika sorunla-
ra rasyonel bakıyor ve çözüm alternatifle-
ri üretebiliyorsa, bunu ciddi diyaloglarla
toplumun gündemine yerleştirebilir. deği-
şik siyasi partilerden destek de görebilir. Si-
yasi partilenn önerileri de sendikanın amaç-
lanna uygunsa. desteklenmelidir. Bu tav-
nn hayata geçirilebilmesi ıçin hiçbir parti-
ye açık çek verilmemeli. partilere yönelik
destekler bu partilerin programlarına ve
toplumsal dönüşüm önerilerine dönemsel
olarak belirlenmelıdir.
9. Militan sendikacılıktan
müzakereci sendikacılığa
Hedeflere yönelik çalışmada sendika.
uygarmüzakere ve mücadeleyı. kavgacı ve
militan sendikacılığa tercih etmelidir. Ta-
raflarla tartışma sürecınde. karşı tarafın bi-
le itirazedemeyeceği nitelikte tezler bılım-
sel raporlar ve araştırmalar sendikanın en
büyük silahı olmalıdır. Sendikalar. teknik
ve teknolojik yeniliklerden yararlanmalıdır-
lar. Merkez ve şubeler kadro ve donanım
bakımından sürekli en yüksek düzeye ta-
şınmaya çalışmalıdır.
10. Kişiyi gündeminin baş
maddesi yapan sendikacılık
Sendikal faaliyetin geleneksel hatalann-
dan biri. mücadelede "kitleyi" temel alma-
sıdır. Oysa o kitleyi oluşturan tek tek insan-
lara ulaşmanın yolları bulunabilirse kitle-
sel amaçlargerçekleştirilebilır.
Birey olgusunun vurgulanmasıyla. kolek-
tif bir toplumsal kurum olan sendika ara-
sında bir çelişki var gibi gelebilir. Sendi-
kalar, insanların gönüllü olarak yer alabi-
lecekleri örgütlerdir; kişi eğer kendi çıka-
rını sendikada görüyorsa. özaür ıradesiyle
sendikal faaliyete katılır. Birey gelışipmü-
kemmelleştikçe kolektif çabalann düzeyi
ve niteliği de yükselecektir.
Bu süreçte temel amaç. üyeleri. kendine
ve çev resındekıne saygılı, yasalara uyan. ama
itaatkâr olmayan, hakkını arayabılen, baş-
kasının hakkının gaspına tepki gösterebi-
len. toplumdaki demokratik kurumlara ka-
tılabilen ve yurttaşlık bilincine sahip üı-
sanlar haline getirmek olmalıdır.
Sonuç:
Sanayi devrimlermin ilk dönemlerinde or-
taya çıkan ve toplumsal dönüşümlenn en
etkili kurumlanndan biri olan geleneksel sen-
dikalar. sanayi toplumları artık aşılmaya
başlanırken işlevlerini doldurmuşa benzi-
yorlar. Geleneksel sendikalar, çalışma ilke-
İeri ve örgütsel yapılanyla bugünün istem-
lerine yanıt veremiyorlar. Sendikalann ge-
rilemesine neden olan nesnel neden. işte bu
yapısal çelişkiden kaynaklanıyor.
Yeni ekonomik ve toplumsal ilişkiler.
yeni arayışta yapılanan, yeni hedeflere yö-
nelik yeni tip örgütlenmeler ve modern ku-
rumlar gerektiriyor. Kuşku yok ki sanayi top-
lumlanna özgü ilişkilerin artık aşılmaya
başlandığı yeni dönemde de sendikalara
gerek duyulacak. Modem toplumlann da
sendikalara ihtiyacı olacak. ama bu sendi-
kalar geleneksel sendikalardan çok farklı
olmak zorundalar. Eğer bu dönüşüm baş-
latılamazsa, geleneksel sendikalar. sanayi
devrimleriyle ortaya çıkan ve sanayi top-
lumlarının son dönemlerinde işlevlenni
dolduran buharlı gemıler gibi tarıhin mü-
zelerinde yerinı alan toplumsal kurumlar-
dan bin olarak unutulmaya mahkûm olacak-
lardır.
Düzeltme îstekleri ve ek görüşler...
Gazetemizde 1-6 Ekim 1995 tarıhie-
rinde yayımlanan "Anayasa Değişik-
liği ve Meslek Odaian" başhklı yazı
dizısinde yer alan görüşlerle ilgili ola-
rak. hem yine bu diziye yönelik soru-
lanmıza daha önce yanıt gönderen ki-
mi meslek odası yöneticilerinden. hem
detartışmaya katkı koymak isteyenler-
den açıklamalar ve düzeltmelcr geldi
Bunlar arasında özellikle"eleştiri"iı;e-
renleri okurlanmızın bilgilerine sunu-
yor ve bu dizinin gerçeklesmesinde yar-
dımcı olan tüm katılımcılara teşekkür
ediyoruz.
ktMYA MÜHENDİSLERJ: Krnı-
ya Mühendisleri Odası Yönetim Kuru-
lu Başkanı Nilgün Ercan, dizinin 3
Ekim 1995 Salı günü yayımlanan bö-
lümünde anayasada yer alan anlayışı
vurgulayan "kamuda çalışan teknik
elemanîara oda üveliğini gerekli gör-
meyen \e oda yöneticilerivle üniver-
site nıensuplarının da TBMM'ye gir-
melerini engelleyen" şeklindeki tanım-
lamamızın sanki kendi görüşleri oldu-
ğu izlenımini verdiğini belirtiyor Nil-
gün Ercan bu yanlış anlaşılabilecek du-
rumun düzeltilmesini istiyor ve şu açık-
lamayı yapıyor: "Özellikle gerek si-
yaset yapma. gerekse demokratiklt j-
me anlavışımız içerisinde oda vöne-
ticilerininTBMNİ'yegirmesidoğrul-
tusunda bir görüş bulunmamakta-
dır."
METALURJ! MÜHENDİSLERİ:
Metalurjî Mühendisleri Odası fstanbul
Şubesi Yönetim Kurulu Sekreter üyesi
Soydankeleş. daha önce bu dızi için ılet-
tikleri yanıtlann kendi kişisel görüsü
değil. aynı anda "Istanbul Şubesi Yö-
netim Kurulu'nun göriişü" oiduğunu
belirterek. yazı diamizdc vurgulanma-
dıgı gerekçesiyle bunun düzeltilmesini
istiyor.
Keleş aynca yine dizi içerisindeki
tarafunıza ait bazı yorumlann da ken-
di düşüncelerini yansıtmadığını belirte-
rek asıl özgün şube görüşlerini şöyle
özetliyor: "Şubemizin görüşü, mü-
hendislerin kendi uzmanlık alanla-
nnda yönetimlerde söz \ e karar sa-
hibi konurtiuna gelmeleri değil. di-
ğer emekçilerie birlikte iktidardan
seslenmeleridoğrultusunda birsiya-
sallaşmadır."
Metalurji Mühendisleri Odası tstan-
bul Şube Sekreterliği'nce iletilen dü-
zeltme yazısında yine dizimize ilişkin
dile getirilen bireleştiri debu tartışma-
ya katılan meslekodalanna farklı uzun-
lukta yer verilmij olması...
ODA EMEKÇİSİNDEN ODALA-
R.\ ELEŞTİRİ: Yazı dizimizlc ilgili
gelen görüşler arasında. dizi yayımlan-
maya başlandıktan sonra tarafımıza ile-
tildiği için yer veremediğirniz ilgınç bir
degerlendirme de yıllanm TabiblerOda-
sı'ndaki değişik görevlerde geçimıiş
olan Dr. Kürşat Yıldız'a ait.
Halen istanbul Tabip Odası'nın ay-
lık dergisi Hekim Forumu'nun yayın
kurulunda katkılanm sürdüren Dr. Kür-
sat Yıldız. 1.10.1995 tarihli mektubun-
da. sadcco anayasa değişikligindcki
olumsuzluklan elcstirmcnin yeterli ol-
mayacagını anımsatıyor. Bu son deği-
şikliklerin de aslında emeğe ve aydın-
laraçizmeyiaşmayacaklarınaenıınolu-
nan dozda bir anayasal düzenleme ol-
duSunu belirten Dr. Yıldız. bunu top-
luma uygun görenlerin temelde görev-
lerini yaptıklarını. ancak genelde mes-
lek otialannın ise görevlerini yetcrince
yapmadıklannı söylüyor.
Tabip Odası emektannın bu konuda-
ki elestirilerini dile getirdiği mektubun-
da "İğneyi kendimi/e batırmadan.
başkaiarını eleştirmenin vararı var-
mı" şeklindeki sorusuna yine kendisi-
nin yanıt aradığı ömek davranışlardan
bazıları da şöyle özetlenıyor:
"Milliyetçi kutuplaşma, şeriatçı
örgütlenme, emperyalist ideolojinin
yayılnıası konusunda da meslek oda-
ları yeterli duyarlığı gösterip. üvele-
rini aydınlatıp harekete geçiremedi-
ler. (...) 6K kuşağının temsilcileri.
şimdi yüzbinlerce üyesi olan örgütle-
rin de vönelicileridir. Ama bir za-
manlar uğruna geleceklerini tehlike-
ye attıklan toplumsal yararlann el-
İerinden alınmasına büyük ölçüde se-
yirci durunıdadırlar..."
Bütiin bu \e bunlara benzerdcğerlen-
dirmclerlc birlikte söylenebilirkı. mes-
lek odalannda görev yapan ve bunu de-
mokratik sorunıluluklannm bir geregi
olarak > ürüten degışık uzmanlık dalla-
rındakı oda yönetıcileri. kendi üyeleri-
nin mesleki çıkartanyla toplumun aynı
alanındaki genel bcklentilerini kamu
yaranna bir çizgide bırleştirebilmenin
çabası ve arayışı içcnsindeler.
Bilimsel ve demokratik olmanın da
zorunlu sonucu olan bu çabayı özerk bir
stalü içerisinde ülke yönetimine etki
edecek birörgütlO güce dönüştürmek
ise yine meslek odalanmn temel poli-
tık hedeflenni belirliyor. Özellikle ana-
yasada 12 EylüTle birlikte getınlenen-
gellemelerin yine sürdürültiüğü ve he-
men her meslek alamnda yinebilimi ve
toplumsal haklan yadsıyan bir ranteko-
nomısinin ülkeyi giderek daha büyük aç-
ınazlara sürükledisi böyle bir dönem-
de...
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Kalkan'ın Komur Karası...
Kalkan'a turizm nasıl geldi, kim getirdi, nasıl ge-
lişti, ilk yazıda şöyle bir dokunmuştuk. Şimdi bun-
ları konuşurken, kadim dostum Nusret Baban çı-
kagelmez mi?
"Hayrola?"
"Gazetede yazını okudum, Kalkan'da oiduğunu
yazıyorsun, kalkıp geldim."
Hoş beşten sonra Kalkan'a bundan 25 yıl önce bir
raslantı olarak nasıl geldiğini şöyle anlattı:
Kıyılan tarıyoruz Necati Zincirkıran'la, birkaç kı-
yıyı taradık, adalan aştık. Fethiye'ye gideceğiz. Ak-
şam oldu, hava kararıyor, bir türlü Fethiye'yi bula-
mayız. Pusulaya göre gelmemiz gerekli. Bir burnu
döndük, sönük ışıklar göründü. Sesler de duyuyo-
ruz.
"Hey, arkadaşlar, bura neresi?" diye bağırdık.
"Kalkan" dediler. "Siznereyegidiyorsunuz?"
"Fethiye'ye!.."
"Fethiye çok uzakta. Önünüzde kayalar var, biz si-
zi kıyıya çekelim."
Kıyıya çektiler. Taşlar liman için. Esmer, siyah saç-
lı, irice bir delikanlı var, bizimle ilgilendi. Kıyıdaki evi-
ne konuk etti. Bu konukseverin adı: Kemal Akın! Böy-
lece ilk turistlerle ilk turizmci karşılaşmış oluyordu.
Öteki turizmciler, Erkut Taçkın, Tiraje, birkaçı da-
ha sonradan geliyor.
Tartışma ilk geleni bulmak olduğuna göre, Kemal
Akın, "Kalkan'a ilk gelen turist, aktör Ahmet Gül-
han'dV", dedi. Haydi!.. Şimdi bir de Ahmet Gülhan
çıktı. Ahmet buraya gelmiş, kıyıda bir ev yaptırmış,
evin temelini de Muhsin Ertuğrul atmış. Öyküsü böy-
le!..
Böylece ilk turistler, orta turistler ve sonradan ge-
lenler belli olmuş. Biraz tarih kanştıranlar şöyle di-
yor: Bura halkı silah, kalkan yaparmış. Kimi çapul-
cular buraya tebelleş olunca eldeki silahlarla saidır-
maya başlamışiar. "Kalkanlı" demişler. Kalkan bir
de kalamardan gelirmiş. Hatta kalkan balığından
söz edenler bile var.
Osmanlı'da bura çok önemli bir limanmış. Antal-
ya'dan, Fethiye'den üstün gelirmiş. Suriye. Lübnan,
Mısır, Kıbrıs, Rodos'tan kargo gemiler işlermiş. Man-
gal kömürüyle de ünü var. Zeytinler yabani, ama
önceleri değilmiş; zeytinyağı işlerlermiş. Sabun ti-
careti var. Çam, sedir ağaçlarından kerestecilik de
almışyürümüş. En son yabani zeytinleri ıslah etmek
istemişlerse de turizm ağır basmış.
Fethiye, Kalkan yolunun açılması üzerine turizm
hız kazanmış. Şimdi özellikle Ingiliz yatçılarının uğ-
rağı olmuş. Onun için geçerli para "paunt", konu-
şulan dil "Ingilizce "olmuş. Çarşısında ne ararsanız
bulursunuz. Bir amatör çarşıcı "Bunlan Kapalı Çar-
şı'da da bulursunuz" diyor.
Erkut Taçkın dostumuzun (klozet) şakasına alı-
nanlar olmuş. Bunlar duyarlı kişiler. Tuvalet işi biz-
de önemlidir. Ülkenin her yerinde, konaklarda, oto-
büs terminallerinde iki türlü hela, her zaman vardır;
birine alaturka, ötekine alafranga hela derler. Kim-
se de alınmaz! Gençlik yıllarında, Ankara'da, Ana-
fartalarCaddesi'ndebelediyeninyaptırdığı "asrihe-
lalar" vardı. Yeni helaya "asri" deniyordu!
Ha, sırası düşmüşken bir şey daha söyleyeyim. Bu-
rada yatıh okul da varmış, adalardaki, kıyılardaki ço-
cuklar burada okurlarmış. Burada öğrendim, Mus-
solini, şöyle dermiş: Akdeniz'de ve kıyılarında ne-
reyi kazarsanız kazın bir yontu bulursunuz, orası
Roma toprağıdır.
Mussolini çok tepeden atmış. Ne diyor şair: "Mus-
solini çok konuşuyor." Eli değmişken konuşmuş.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDAJN SAĞA:
1/SalâhBirsel'in
bir şür kitabı. 2/
Kışinmözbenliği...
Tropikal Amerika
ormanlannda ya-
şayan iri gagalı
kuşlann ortak adı.
3/ Bir içki... Yüz
metrekaretutann-
da yüzey ölçüsü
birimi. 4/Âşık ol-
maktan duvulan
korku. 5/ Yüz ör-
tüsü. peçe... Bakı.
6/Kemiklerin y u-
v arlak ucu.. Gemilerin yükü-
nün boşaltıldığı ya daonarıl-
dığı üstüörtülühavuz. 7/Ai-
tının simgesi... Etli, yuvar-
lakça ve şişkin olan sap kıs-
mı yenen lahana çeşidi. 8/
Osmanlı dev ietinde bazı is-
kelelerden alınan bir tür ver-
gi. 9/ Kuzey yarıkürenin ılı-
man ve soğuk bölgelerinde
yetişen beyaz kab'uklu bir
aâaç... Bırnota... Şöhret.
V1JKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Asıl yapının dışında yer alan üstü kapalı teras. 2/ Bora-
zankuşu da denilen ve Güney Amerika ormanlannda ya-
şayan kuş... Istek. arzu. 3/ XVIII. yüzyılda Fransa"da mo-
da olan bir bezemebiçemi...Yemek. 4/Lzaklaşmak.araaçıl-
mak. 5/ Bir çalgı... Müzikte "yapıt" anlamında kullanılan
terimin kısa yazılışı... Dokuteli. 6/Ayncalık tanınmış... Kap
ağırlığı. II Yükseklik korkusu. 8/ Olumsuzluk belirten bir
öne... Kalıntılar... 9/ Erişmiş. ulaşmış... Ahi kuruluşlanna •
girenlerin bellerine törenle bağlanan kuşak.
T.C.
ADALET BAKANLIĞI İZMİR
ONBEŞİNCİ İÇRA MÜDÜRLÜĞÜ
ÖDEME EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİ
1995 2719
Alacaklı: Necdet Göçerer
Vekili: Av. EmbiyeÇavuşoeiu. Halıtziya Bulv. Ak fş-
hamNo:20 210lzmır
Borçlu: Emine Baş
9114 Sokak No: 11 K: 1 Yeşilyurt-tzmir
Borç miktarı: 8.OI3.OOO.-TL alacağın icra. harç mas-
raf ve ücreti vekâleti ile takipten sonra işleyecek yasal
faizin tahsilidir.
Borçlu Emine Baş hakkında yapılan takıpte tebligat
bila tebliğ dönmüş ve yapılan zabıta tahkikatında da ad-
resi tespit edilemediğinden.
lşbu ödeme emrinın tebliğ tarihinden itibaren borcu
ve takip masraflannı on yedi gün içinde ödemeniz. "te-
minat vermeniz," borcun tamamına veya bir kısmına ve-
ya alacaklınıntakibat icrasıhakkınadair bir itirazınızvar-
sa, senet altındaki imza size ait değilse. yine bu on yedi
gün içinde aynca ve açıkça bıldirmeniz. aksi halde icra
takibinde bu senedin sizden sadır olmuş sayılacağı. im-
zayı reddettığiniz takdirde mercı önünde yapılacak du-
ruşmada hazır bulunmanız. buna uymazsanız vaki itira-
zmızın muvakkaten kaldırılacağı. senet veya borca itira-
zınızı yazılı veya sözlü olarak icra dairesine yedi gün için-
de bildirmediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74. mad-
de gereğince mal beyanında bulunmanız. aksi takdirde
hapisle tazyik olunacağınız. hiç mal beyanında bulunmaz
veya hakikata aykın beyanda bulunursanız hapisle ceza-
landırılacağınız. borç ödenmez veya itiraz edilmezse
cebri icraya devam edileceğı. takibe itiraz ettiğiniz tak-
dirde itirazla birlikte tebliğ giderlerini ödemeniz. aksi hal-
de itiraz etmemiş sayılacağınız ihtar olunur
'Basın: 45511