Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EKİM 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
/\fix>Anıerikaır
)
daıı avangard caz
Caz dehası Anthony Brcocton yeni alülısıyla bu akşam Cemal Reşid Rey Konser Salonu 'nda
CEMYEGUL
Bigünün ya da Sun Ra veya Anthoro
Brarton'ın deyimiyle 'zamanaaitolma-
yan geleceğin müzitjr.in peşınde koşan
Antıony Bra\ton. solodan düete. quar-
tet'ttn sımültane üç orkestraya kadar ak-
lınıza gekbilecek her fonnatta çalmış ve
yer;tmiş bır caz dehası. Caz ya da çağ-
daşmüzık gibi kategorilen kendisine ya-
kıştıramıyor. Zaten o yakıştırsa bıle ekş-
tirmenler \eya müzisyenkT bu işe fena
halde içerliyorlar. Braxton, kalıpçı kafa-
lar içine ne bir caz müzisyeni ne de çağ-
daşmüzikbestecikrindenbiri. Ancakas-
lmabakarsamz o hem olağanüstübır caz
müasyeni hem de çağdaş müzisyenlenn
en çağdaşı. Anthony Braxton, caz kulüp-
lerinde dörtlü setlerden,
Wesleyan Cnıversıtesi'nde
profesöriüâe. oradan da
1994'teki Mac Arthur Ödü-
lü'ne uzanan kariyeri bo-
yunca hep kendi bildiğı
yoida ilerledi. Anthony
Bta\ton,4Haziran 1945'te
Chicago'da dofidu. Orta-
okulda klarnet çalmaya başladı. W\lson
JunıorColtege'da 1 dönem müzikokudu.
Daha sonra orduya katildı Orduda klar-
netm yanı sıra alto saksofon da çalmaya
başladı. İlk etkıknimkn afro-Amerikan
kültür ağacındaydı: öncelenFrankie Lv
HMMI ve James Bnmn'ın rhythm&blu-
es'u. sonralan da Ahmad JamaL Ornet-
te Coleman, John Coltrane ve Cecffl Tay-
lor'ın post-bepop ve a\ant-garde cazı.
1%6'da AÂCM'ye katıldı. Bu toplulu-
ğun motorlan arasında siyah müziğın ön-
cü isimkri Muhal Richard ve Roscoe
MitctaeUda yer ahyordu. AACM'nin mü-
zikal yaklaşımı tam Braxton*m kafasına
göreydt. Yaşamının bu dönemini düşün-
düğünde. Henry ThereadgiH, Roscoe
Mitchell ve Muhal Richard Abrams'a
şükranlannı belırtmeden geçemıyor.
AACM"nin müzikal dağarcığı o kadar
genisn ki caza Afrika müziğinden ahntt-
larentegre edip, Schoenbergve Stockha-
usen gibi Avrupa avant-garde'ının yara-
tıcılanyla ilgikniyorlardı. işte bu ortam-
da BraNton'ın ügisi kendisi için yepyeni
alanlarakaymaya başladı;ritimve hacim
ûzerine yeni fiîurler geliştirdi. Bu arada
alto saksofon tekniği
de iyice gelişti.
Bu sıralarda Brax-
ton. Leo Stnith ve Le-
roş Jenkins ile birlikte
kendı topluluğunu
kurdu. Bu dönemde
yaptığı müzikChicago
deneyselliğini. gerçek
anlamda yansıtıyordu. Müziğvn odak
noktası espas. doku ve sesteydi Braxton
bır başka AACM özellıgi olan, müzis-
yenknn birden çokenstriimanda ustalaş-
ması fikrini iyice benimsedi ve aralann-
da vTirmalı çalgılann da bulundugu pek
çok akt üzenne yoğunlaştı. Ancak yine
de alto, esas enstrümanı olarak kaldı.
1969'da Brax$on triosuyla birlikte Pa-
ns'e yerleşti. Ve üçlü. Steve McCaU'un
kaülımıyla bir dörtlüye dönüştü. ancak
bu topluluk kısa bir süre sonra dağıldı.
Bra\ton. Amenka"ya döndü ve bir süre
hayatını profesyonel satranç oyuncusu
olarak kazandı. 1970"te Chick Corea.
Barry \Kschu\l ve Dave Holland ile bir-
likte. caz tanhtnin çok ses bırakan bır
başka topluluğunu yine Braxton kurdu:
Circle. Butoplulukda oldukça kısaömür-
lü oldu ve Braxton. Paris'e geri döndü.
1974'te tekrar Amerika'ya döndü ve
Dave Holland, Barry Altshiıll ve Kenny
Wheder"dan olu!>an sürekli dörtlüsüyk
çalısmaya başladı. Bu tarihkrde *g?»rip'
biradamolarakünü yayılmaya başlamış-
tı bile.Bunun nedenkrinden bıri. Ant-
hony Bra\ton"ın kompozisvonlannm ses.
hacim. günej sıstemı mantığt gibi kon-
septlere dayanniası \e bu kompozisyon-
lann ısımkrinin enıgmatik dıyagramlar
gıbı soyut grafik çalışmalardan oluşma-
Mydı.
Braxton"ın müziğine dönecek olursak.
1960"ların ortalanndan itibaren-Schoen-
berg. Stochausen ve Cage'in de etkisi al-
tında-doğaçlama ve kompozisyonu nasıl
birlikte kullanacağı üzenne düşünüyor-
du. Braxton zaman ıçinde kendı soyut dı-
hni yarattı ve zamanının dığer caz müzıs-
yenİennden ayn bır verde durmaya baş-
ladı. Ancak caza olan tutkusu hiç eksil-
medi. Saksofondaki başlıca etkilenimk-
ri arasındaJohn Coltrane,VVarne Marah
\e Paul Desmond'u sayabiliriz. Aynca
Thelonious Monk %e Lennie Trista-
no"nun müziğe yaklaşımlanndan da çok
etkılendı.
1970'krdeki çalışmalan arasında ef-
sane bebop davulcusu Mav Roach ile
yaptığı çalı$maları. Dortmund'daki ola-
ğanüstü quartet konsenni \e avant-garde
big-bang çahsrnalannı sayabiliriz. Ozel-
likİe 1970'tekı Creatıve Orchestra Music.
Braxton'ın en kuv\etli çahşmalanndan
biri sayılmaktadır. 1980'krde ise Brax-
ton'un çalışmalan giderek büyüyen bir
ivmeyk mistisizm. tiyatro ve kolaj çalış-
malanna yöneldı. Çalışmalanna satrolo-
jik ve numerolojik unsurlan, dans ve gör-
sel unsurlan da katarak eserlerine ayin-
sel bır bo>oıt kazandırdı. Yine 80'krde
Braxton"ın caz Iıteratürüne kazandırdığı
yeniliklerden bahsedebtlıriz.Deneysel
unsurlar bu vıllarda da müziğınin teme-
lini oluşturuyordu.
Bu yıllarda 'multiptelogjcamuslc'ola-
rakadlandırdıgı konsept müziğine hâkim
olmayabaşladı. Bu konsept, sürekli dört-
lüsünün ekmanlannın -kı bu elemanlar
9 yıl boyunca hiç değişmedi (Marh/n
Crispell, Mark Dresser ve Gerry
Hemingway)- aynı anda üç ya da dört
kompozisyon çalmasın* gerektiriyordu.
Braxton, bugün Connecticut'taki Wes-
leyan Üniversity'de öğretim görevlisi
olarak çalışmaktadtr. Bugüne kadar 400
kompozisyon yaratmış, liderliği altında
70 plağa imza atmış. 50 kadar plakta da
eşlikçi olarak yer almış çağdaş müziğın
en önemli müzisyenlerinden biridir.
Braxton, Istanbul'da cazseverlerin kar-
şısına yeni altüısıyla çıkacak. Braxton'a
akordtyonda Ted Reichman, kemanda
JasonHvang, trombonda Mike Heffle>',
basta Joc Fonda ve davulda Kevin Nor-
toneşlik edecekler. Eğerzamanımızın en
önemli müzısyeniennden binnın
kariyenndebır dönüm noklasma sahit ol-
mak istiyorsanız, bu konseri kaçır-
mamanızı tavsiye ederim.
Erdal Alova'nm yeni şiir kitabı 'Bitik Kent' Adam Yaymları'ndan çıktı
Çağdaş dünya, şairitek başoıabırakh
Tt'RGAY FİŞEKÇİ ^
- Yeni bir şiir kitabın çıktı: Bitik Kent.
Sence bir şair için şiir kitabının anlamı
nedir? Bir kitaba nasü hazuianıyorsun?
ERDAL ALOVA - Ben kıtap'hazırla-
mıyorum. Her kitap şiır gelişımim içın-
de bir dönemin bittigini gösteriyor Kı-
taplanmı hangi tarihte yayımlayacağımı
önceden planlayamam. Oldugunda ol-
muştur.
- Bitik KenOe vardiğın \«r neresî?
.\LO\Â-Bunu kestirmek şimdilik çok
zor benim için. Bir şıir 'ide'sı var. O be-
ni alıp görürüyor. Bu serüven içinde var-
dığım yerleri belki gelecekten bu yana
bakarak daha iyi degerlendirebilirim
ikrde. Elbette bu benim ne yaptığımı bil-
medığimi göstermez. Hem bu tür soru-
lar şairden çok. edebıyat tanhçikrini il-
gikndırir.
- Senin şair olarak bir tavrın var. Ha-
yata ve şiire kar^ı duruşun. Bu, son dö-
nem şairierinde görmediğimiz bir tavır.
Senin şiirden başka bir şevle uğraşmadı-
ğını so>leyebiliriz. Yalnızca ş'dr yan\or.
çeviri>or >a da editörUik >apıyorsun«.
ALOVA - Bır söz \ardır. Çanağımda
balım olsun. an&ı gelir Bağdat'tan. Biraz
şairlik yeteneğm varsa. esın denen an
gelir senı bulur. Bu balı döker, sulandı-
nr ya da bulandınrsan ne an kahr, ne ko-
van. Ben bu balı dökmemeye. elimden
geldigince kirletmemeve çahşıyorum.
Daha doğrusu yirmi dört saat onu bekli-
yorum Bununsahiçbirkarşıhğı yoktur.
-Senin bu ta\nn 18-20yaşlanndan be-
ri böyle. Gençlik yıllannda seni çeken
başka bir şey olmadı mı?
ALOVA - Olmuştur, hâlâ da oluyor.
-Negibi?
.\LOVA-Yaşamtn ta kendisi. Şiir sev-
dasının beni ya^amm dışına armasına
izın vermedim hiç. Şıir için yaşanmaya-
cağı gibi. yaşamadan da şıir yazılmaz.
Benim yazdıklanm en soyut göründüğü
noktalarda bik en somut durumlardan
kaynaklanır. hatta nesnenin ta kendisin-
den. Bence s.ıır yapraklardan çok. kök-
krle ilgili bır şeydir. Ve bundan dolayı
ınsanın en somutarayışlanndanbiri.bel-
ki de en somurudur.
- Şiir insanın en somut arayışlarından
birivse, nasıloluvorda günümüzdeinsan-
lann bu kadar uzağında?
ALOVA - En somut derken gerçeğm
görünmeyen yüzünû, gizini, nesnelenn
özüneulaşmaçabasını kastetmiştim. Ay-
nca şiir insandan o kadar da uzakta de-
gil. İnsanlan şiirden uzaklaştınyorlar. Şu
medyatikdenen çağda insanlann çogun-
luğu dahaçokgörünenk yetinmeye ahş-
tınlmış. Daha doğrusu kendilerine gös-
teriknk yetinmeve. Yani. onlara sunulan
"hazır hayatlar"! benimsemek daha iş-
krine geliyor. Bu da tükettm toplumu-
nun yaşam bıçimkrinden biri. Günü-
müzde üretim tüketıme, tüketim de tek-
nolojıye bağlanmış durumda. tşin feci
yanı bu Şıırse. tüketilenbır şey değildır.
B
ır toplumda şiir ya da şair ne kadar horlamyor ya da arka plana itüiyorsa o
toplum o kadar yoz ve kendine yabancıdır. Şiir sanatı, kendine gittikçe
yabancılaşan çağdaş insamn, bu yabancüaşmadan kurtulabilmek için,
yine kendinin yarattığı en etkili olanaklardan biri, belki de en etkilisidir.
"GÜZH.", DEDİ,1
YANUŞLASUN BİLE"
Memet Fuata
Tuz egıtti kırmızı camı
(Hangı $arap gemısinden?)
Bırdenız>akutu>du
Karaya çıktığında
Kaç çocuk boğuldu burada
Kac denızalıı güneşi
Se>reitı ölüm dansını barakudalann
Erkek bir denızatı sessizce ağladı
Arayış. Sürekli aravış.
Balınanm zayıflığını göreceksın burada
Ozgünbalığının dikenlı dılını
Latince çağnlmayan balıklar geçerken
Mercanlar. uçak ölüleri arasında
Sürerken bir kan ve yosun sessizliği
Suya konuk gelen bır şehır gıbı
Bütün layfalan ölü
Bır kaKondur bur'da zaman
Yedeğınde ölü dalgaların
Seyir defterinı rûzgânn >azd\ğı
Arayış. Süreklı arayı$.
Tanıkhk edemez kendine
Susmak bılmeyen deniz
Daha doğrusu. tüketildikçe üreyen bir
şeydir.
-Yaniçağdaşdünya.şairitekbaşına mı
bırakıyor?
ALÖVA-Çoktanbıraktıbik. Amaben
bugünTürkıye'de şiirinhâlâ sevildiğine.
insanlann güzel şiirler özkdiğine tnanı-
yorum.
- Pekişiiringidebileceği biryeryok mo
günümüz dünyasında? Şiirin bütün ka-
nallan kapanmış durumda mı?
ALOVA - Tersine. Şaırkr yalnız kal-
dıkça, yalıtlandıkça. kendilerine yepye-
ni çıkış yollan bulmak zorunda kalırlar
ve kalacaklar. Çünkü şiir insan için ge-
reklidir. Heıdegger'in dedıği gıbı. "Şür
varoluşa eşlik eden bir süs değil... tarihi
taşışan temddir."
- Son yirmi yıl içinde giindemde olan
pek çok şair çıktı. Değerlendirmeler >a-
pdıyor, iJdüUer \eriliyor. Senin adın bu
yıllann gündeminde pekseyrekyer aldı.
Buna ne diyorsun?
ALOVA - Gündemden neyi kastedi-
vorsun?
- Edebrvatçevrelerinde. medyadasözü
edilmeyi.
ALÖVA - Bunlar hiçbır zaman benim
sorunum olmadt. Ben şiiri yaşıyor mu-
yum, yaşamıyor muyum, ona bakanm.
Bundan gerisi benim için bir magazin
olayıdır. Bu da hiçbir zaman beni ilgikn-
dirmedi. Şiir benim için aşktır.
- Aşk da olsa. sonunda bir kültür işL
Sendeki bu şiir tutkusunun başka kay-
naklan olnıalı.
ALOVA - Bızim ev. yanı çocukluğu-
mun geçtiğı ev şiırle dopdoluşdu. Ba-
bam şnr yazardı. 4-5 yaşlanndavken ge-
ce yanlan yataktan kaldınlıp konuklara
ezberden çok uzun şiirler okuduğumu
(daha doğrusu okutturuiduğumu^ hatır-
İıyorum. Aslında şiirden nefret etmem
gerekırdi ya... Babamın annesı okuma
yazması olmayan bîr Gürcü kadınıydı.
105 yaşında öîdü. Kendisi de şairdı. Öl-
meden birkaç ay önce doğaçtan uzun bir
destan söykdı|inı hatırlıyorum Onun
babası Yusuf Bey de şair ve oyun yaza-
nydı. Velhasıl. melankolik yapımı. oku-
maya düşkünlüğümü de eklayecek olur-
sak benim şair olmamam ıçın hiçbır ne-
den yoktu. Şiir sonundabir yoksul sana-
tıdır. E\de bir piyano olsaydı belki de
müzıkk ugraşırdım. Müzik her zaman
beni şıirden daha çok etkikdi.
- Se\diğin şairler kimler oldu?
ALOVA - Has şairkrin hepsıni seve-
rim. Daha doğrusu en çok şairleri seve-
rim. Gönül bağı kurduğum şairkr Yu-
nus Emre, Kavgusuz Abdal, Yahya Ke-
mal, Nâzırn Hikmet, Okta> Rifat, Can
YüceLLorca,Kavafıs,öbür Akdenizli şa-
irler... Eski Iran şiirini de severim...
-80*densonra İfürkşiirininortamıçok
değişti. Eski dönemlerde şairlik cesaret
işiydl Türk şiiri çok paıiak bir dönem-
deydivedüzeyiçokyüksekti. O>sa80'den
sonra nerdeyse kalemi eline aten herkes
şair oldu. Kitapları çıktı, odüller kaza-
nanlar otdu. Sen 80 öncesi ve sonrasını
yaşayan biri olarak içinde bulunduğu-
muz dönemi nasıl değerlendimorsun?
ALOVA - Önce şunu sö>leyeyım. bir
iki yerde yalnızca 80 sonrası şairleri ara-
sında sayıldığımı gördüm Bunu kabul
etmiyorum. Ben 70'li yıllann başında
Memet Fuat'ın yönettıği Yeni Dergi'de
şiir yayımlamav a başlayan bir bölük şa-
irden birıyım. Bunlann kimisi şıiri bı-
raktı. kimisi sürdürdü. Ben sürdürenkr-
den binyim. bu 80'den sonra da böyle.
90'dan sonra da... Bundan gensı. şu ku-
şak ya da bu kuşak beni fazla ilgıkndir-
miyor.
1980"den sonraki yıllarda, yanı baskı
dönemınde sık sık duyulan sözkrdenbi-
ri de birey olmak'tı. Bu yıllarda gelişen
şiir de bır bakıma bu birey oluş süreci-
nin bır yansımasıdır Bundan çok parlak
bır şıir çıkabilir. şairler kendi katakomp-
lanna çekilerek kapah denen hermetik
şiirin âlâsını yazabilirkrdi. Ama olma-
dı. Tektek güzel şiirler yazıldıysa da. şi-
ir genellikk orta düzeyde kaldı. Neden
diyeceksın ? Birkere bu şiirin şairknnin
açmazlarındanbiri, kendilerine kapanır-
ken ya da gekneği hiçkrken topiumu
görmezden gelmekri, bununla birlikte,
medyanın olanaklanndan azamı ölçüde
yararlanmaya çaba göstermekndir. Bu
da pekçok şairposterisk karşılaşmamı-
za yol açmıştır. Şiır. ınsanlarla paylaşı-
lan bir şe>dir. Yoksa. ancak postmoder-
nizmk mazur göstenkn şizofrenık bır
vaka olur çıkar. Bu şiirin bir yanlışı da
simülasyon şiiri olmasıdır. Yanı şairler
çizdikkri modelkre göre hareket etmış-
kr bu da yaşamdan iyice dışlanmalanna
yol açmıştır. Ama yine de. her ne kadar
devlet şairi AttflâUnanşiirin durumunun
bir fecaat olduğunu söylüyorsa da. güzel
şiirler vaztldı ve yazılmıyor değil
-Günümüzdeşiirin temel ugraşı nedir
sence?
ALOVA - Ünsal Oskay'm Vartık der-
gısınde çok paTİak. o ölçüde de öğretici
biryazısı yayımlanmıştı. Diyordu ki Ün-
salOskay o yazısında: "Şüringenel-olan-
dan söz edişi efendi \e köle farklılaşma-
sını sürdüren düzendeki aldanımı yutıp
atmakiçindir: İnsanıtibassahalindeifa-
de edebilmek içindir. Tümlüklü-gelenek
içindeyaşanabilen en arkaik halimizden
çıkıpuzaklaştıktan sonraki dönemlerde,
bu yüzden, şiirin temel işL bu arkaik in-
san varoluşunu anımsama çabası. ısran,
uğraşı olmuştur. Bu,günümüzde deböy-
ledir." tşte Hölderlin şiir için "bütün uğ-
raşlann en masumu'* derken bir bakıma
bunu detnek istiyordu.
Senin biraz öncekı sorunla bağlantı
kuracak olursak, bir toplumda şiir ya da
şair ne kadar horlamyor ya da arka pla-
na itüiyorsa o toplum o kadaryozve ken-
dine yabancıdır. Şiir sanatı, kendine git-
tikçeyabancılaşan çağdaş insanın. bu ya-
bancılaşmadan kurtulabilmek için. yine
kendinin yarattığı en etkili olanaklardan
biri. belki de en etkilisidir.
AltınKoza 'Soğuk Geceler'in
ADANA (CumhurİNet Güney tlleri
Bürosu) - 9. Altın Koza Kültür ve Sa-
nat Festnalf nde yönetmen Kadir Sö-
zcn'ın 'SoğukGeceler' filmi en iyi fılm
ödülünü kazandı.
En iyi kadm oyuncusu olarak Ayşe-
gül Aldinç. en ıyı erkek oyuncu olarak
da HalilErgünün ödülkndirildiği fes-
tivalde. yitirdiğimız 'Kadir Baba' Ka-
dir Savun ile Münir Özkul'a onur
ödülleri verildi.
En ı\ i film ödülünü kazanan Yönet-
men Kadir Sözen, "Adana'da halkse-
çiyor, ödUUeri halk veriyor. Olaym gü-
zeUiğiburada" dedi Geceye. 'Gerilla"
filmındeki rolüyk en iyi kadın oyun-
cu ödülünü kazanan Avşegül Aldinç
katılmazken •Böcek'fümındeki başan-
sıyla en iyi erkek oyuncu ödülünü alan
Halil Ergün. "YılmazGüney'lerin,Ya-
şar Kemal'lerin, Bilge Olgaç'lann \^-
şayıpgeçtiği topraklarda olmakne gü-
zel. Halk jürisine teşekkür ediyorum.
Yeter ki sinemamız ayakta kalsın. Ye-
ter kiyaratKihk. ozgüriük kavgası sür-
sün" diye konuştu.
En iyi yardımcı oyuncu ödülünü 'Bir
Aşk Uğruna'daki rolüyk yıllann sa-
natçısı Tuncel Kurtiz aldı. Kurtiz aynı
zamanda sinema sanatçısı da olan Ca-
hit lrgat'm "Selam alın teriyle ekmek
yiyene_."dıye başlayan şiirini okudu.
9. Adana Altın Koza Kültür ve Sa-
nat Festivali"nde. seçici kurul tarafın-
dan aday göstenkn 11 filmi değerkn-
direnhalkjürisinin ödük değer gördü-
ğü sanatçılar ve eserler ise şunlar.
En Iyı Yönetmen: Kadir Sözen (So-
ğuk Gecekr)
En tyi Kadın Oyuncu: Ayşegül Al-
dinç (Gerilla)
En İyi Erkek Oyuncu. Halil Ergün
(Böcek)
En iyi Yardımcı Kadın Oyuncu:
Tomris İnceer (Aylaklarl
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu:
Tuncel Kurtiz (Bir Aşk Uğruna»
En iyi İkinci Film: Böcek(Ümit El-
<;*'
En İyi Üçüncü Film: Yengeç Sepeti
(YavuzÖzkan)
Çukurova Gazetecikr Cemivetı
Özel Ödülü. Sokaktaki Adam (Bıket
tlhan).
Halk jürisi, aynca, 'Soğuk Geceler"
fılminde müzısyen Çingene çocukları
canlandıran Kemal Çetinkaya, Ferdi
Çetinkaya. Levent Flnıas ve Rahim
Çaknıak adlı 4 genç oyuncuya. halk
jürisi özel ödülü verdı.
DUŞUNCEYESAYGI
MEMET FUAT
Bilisidik
"En büyük duşmanımız cehalettir."
Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu bundan da-
ha iyi ozetleyecek bir ozdeyiş düşünemıyorum.
Hangı taşı kaidırsanız, altından bilısizlık, cahillik sı-
ntıyor. Olkemızın dört bır yanı bilerek bilmeyerek, is-
teyerek istemeyerek adam öldürenlerle, hattatoplu kı-
yım yapanlarla dolu.
Trafik canavan dedıklen aslında "bilisizlik canava-
n"degil mı?
Serdengeçti şoför önune gelenı sollayarak çılgınlar
gibi sürdüğü otobüsiiyle bir toplu kıyım yaratmaktan
kılpayı kurtuluyor, herkesi geçmenin coşkusu içinde-
ki muavıni ise, arabadan sağ salim ındıklenne şükre-
den yolculann yakınmalarına karşı gülucüklerle açık-
lama yapıyor: "Bu hep böyle, ağabey, çok usta şo-
fördür, Ankara'da kokledi mi, istanbul'a kadar çekmez
ayağını gazdan...'
Aynlıkçı, dınci, solcu, her neyse, insanlann bir ara-
da olduklan yerlere bomba koyanlar, bu yoldan ulkü-
lerinı gerçekleştirmek, bzledikleri düzene kavuşmak
olanağını mı yaratıyorlar?
Kimi öldürecekleri bile belli değil... Onat Kutlar gi-
bi bir insanı da öldürebilırler...
GıriştiWeri eylemle katit olduklannı, yaptıklannın top-
lu kıyım olduğunu algılayamıyoriar mı?
Her şey bilisizlik üstüne kurulu...
Oinar depremi yüzünden mühendislerin, yüklenici-
lerin, denetleyicilerin sorumsuzlukları konuşuluyor.
Kamu yapıları yıkıldıysa, yükteniciler demırden, çi-
mentodan çalmış, denetleyiciler de buna göz yum-
muşlardırdenıyor...
Bir yapıda, yüklenici ya da mal sahibi, demiri ya da
çimentoyu, mühendısin belirlediği olçulerin altında
kullanırsa, denetleyen de buna göz yumarsa, bir top-
lu kıyım hazırlanıyor demektır.
Demirden, çimentodan çalan mal sahibıyse, bu top-
lu kryımda ölenler arasında kendı de yer alacaktır. Bir
ihtihar söz konusu olmadığına göre nasıl yapar böy-
le bır şeyı insan?
Yanıtı tek sozcükle: Bilisizlik...
Yıllar önce yaşadığım bır olay:
Yakmımızda ıkı katlı bir ev yapılacak. Muhendis, kal-
fa, mal sahibi uzun uzun yazmış, çizmış, aniaşmış,
sözleşme imzalamışlar.
Temel kazılmış.
Benim bir ara yapılarda çalıştığtmı bilen mal sahibi
sabah erkenden geldı, "Bugün temel atıyoruz, mü-
hendis de yok, akıl erdıremediğim bır şeyleryapıyor-
lar, bir bakar mısınız" dedı.
Gittim. Sözleşmeye her şey açık açık yazılmış. Yığ-
ma yapı. Temel ellı santim kazılacak, butününu alttan
demirli beton (sömel) dolaşacak. Eni şu kadar, kalm-
lığ\ bu kadar...
Amaortada demır füan yok. Betoncu da yok. On tor-
ba kadar çimento var. Kvreçlı harç hazırlanmış, ona çi-
mento katıyortar.
Usta köşeden başlamış taşlan temele yerieştirip
üstlerine harcı boca ettırmeye. Kalfa ise yanındaki bir
çuvaldan aldığı hurda demır parçalannı gelışıgüzel
harcın orasına burasına atıyor...
Bu bilisizlik değil de, malın gözüluk gibi görünüyor,
ama altında gene korkunç bir bilisizlik yatmakta...
Durumu anlattım mal sahibıne...
Kalfada surat bir kanş...
"8iz her yerde böyle yapıyoruz" diyor.
"Sömelsiz temel de atılır, ama o zaman sağlam kes-
me toprağı bulana kadarınmek gerekir, onun nasıl ya-
pılacağına da muhendis karar verir" diyorum.
Direniyor kalfa:
"Biz her yerde böyle yapıyoruz."
"Peki, içine hurda demır de atıyor musunuz?"
"Onu atmıyoruz, ama beyin ıçi rahat etsin, yanlış bir
şey düşünmesın diye..."
Sonrası?.. Sonrası bu malın gözü bilisiz kalfanın ka-
fasına göre yükselen o ıkı katlı evde insanlargüzel gü-
zel oturdular. Ben ıse hatılda, lentotarda, kat betonla-
nnda kımbılır daha ne dümenler çevrilmıştir diye yıl-
larca hep ıçimde bır korkuyu taşıdım. Neyse ki dep-
rem fılan olmadı. Beş kata izin çıkınca da o iki katlı evi
yıkıp yerine betonarme karkas bir apartman yaptılar...
Yapılarda çalıştığım kadar ustalar. işçilerle hep bili-
sizlikten doğan çekişmeler yaşadım.
"Ağabey, bu demır buraya çoktur."
"Oğlum, bak, elinde plan var, adam hesaplamtş, bu
kadar demir gerekıyor."
"Ağabey, her yerde beş torba çimento koyuyoruz,
sen âltı koyduruyorsun."
"Ben değil, muhendis altı torba koyduruyor."
Derken, bir bakıyorsun, ambar bir yana atılmış...
"Oğlum, niye kullanmıyorsunuzamban? iki çakıl, bir
kvm kanştınlacak... Şunu ölçerekyapın..."
"Ağabey, bız kürekte ölçüyoruz, hıç şaşmaz..."
Bilmem kaç kürek bir ambarmış, küreğin arkasını
betona sürdü mü de dozajını anlarmış...
Arkanızı dondunüz mü bilisizlik bütün şirinliğiylege-
Itp oturuyor baş köşeye.
Durup dururken katıl olmayı kim ister!..
Ülkemizin dört bir yanı bilerek bilmeyerek, ısteye-
rek istemeyerek adam öldürenlerle, hatta toplu ktyım
yapanlaria dolu.
Genç Ekin'üe yenisezon çalışmalan
Kültür Servisi- Genç Ekın Sanat Merkezi. yeni dönem
gıtar. tiyatro. halk danslan. nota solfej derskn.
fotografçılık. estetik ^emıneri ve çocuk tıyatrosu
çalışmalannabaşlı>or. '"Ijmudumuzkavgada.
ka\ gamız sanatımızla" dıyen Genç Ekin. tüm aydın,
sanatçı ve emekçi ınsanlan çalışmalanna bekliyor
IMGE
kuabevı
Festivalde ödül alan sanatçılar, törenden sonra toplucafotoğrafçektirdiler.
CAN DÜNDAR
GÖLGEDEKİLER
Atatürk için ölüme giden Fikriye, Serbest Fır-
ka ve Menemen olayı, Atatürk'ün kurduğu
Komünist Partisi. Çanakkale savaşının öteki
yüzü, İlk Medis'teki muhalefet ve 19 Mayıs'ın
gerçek öyküsü.
222 sayfa 240.000 TL
TEVFİK CAVDAR
TÖRKİYE'NİN DE^OKRASİ IARİHİ1839-1950
Ülkemizdeki >oiz elii yıllık demokrasi müca-
delesınin serüveni, Tanzimat'tan çok partili
döneme dek deraokratikleşme sürecinin pa-
noraması. Konusunda ilk kitap.
512 sayfa390000 TL