Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 EKİM 1995 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
4
Ruhi Su BeJgeseK' yaphyor
ELİFILGAZ
Bu yıl Ruhi Su'nun
ölümünün 10. yılı. Bu
nedenle bir dizı anma
etkinlikleri
gerçekleşrinliyor. 20
eylülde başlayan etkinlikler
7 ekım gecesi Açıkhava
Tiyatrosu'nda Su'yu
sevenlerin, sanatçılann ve
Dostlar Korosu'nun
katalımıyla gerçekleşecek
geceyle son bulacak. Bu
etkinliklerin yanı sıra bu yıl
ilk defa Ruhi Su'nun sanat
anlayışı ve yapıtlan yine
sanatçının dostlan
tarafından belgesel oluyor.
Bu belgesel. iki usta
sanatçıyı da bır araya
getiriyor. Ruhi Su ye Genco
ErkaL Yönetmen Ozcan
Arca, sanatın farklı
alanlannda. ama aynı
tutarlıhkla ürünler veren bu
iki sanatçı arasında bir
paralellık kuruyor \e "Ruhi
Su Bdgeseti"nın metinleri,
usta yorumcu, Genco
Erkal'ın sesinden dramatize
ediliyor. Senaryosunu ve
yapimını Nurdan Arca ve
danışmanlıgını Dguı Su'nun
üstlendiği belgeselın,
görüntü yönetmenliği
Goneş Karabuda ve
Turkuvaz belgeselini çeken
Kemal Öner'e ait.
Belgeselın çekimlerine iki
ay önce başlandı ve ekim
ayının ilk haftasında
bıtirilmesi planlanıyor. Nurdan Arca.
belgeselin oluşum aşamasını şöyle
anlatıyor:
"Ölümiinün 10. yüı nedeniyle Ruhi
Su'yu anma etkinlikleri
gerçeklestiriliyor. Bu etkinlikleri
düzenleyenlerle konuştuğumuzda fark
ettik ki, Ruhi Su ile Ugili onun hayatııu,
diinya görüşünü ve müzik anlay ışını
anlatan görüntülü belgeler yok.
Avustralya televizyonunun çektiği bir
belgesel var. Ancak Türkiye'de yapılmış
daha geniş, kapsamlı bir belgesel yok.
Sadece TRT'de İsmail Cem'in genel
müdiüiüğü döneminde, onun
inisiyatifiyle yayımlannuş bir konser
var. Ruhi Su yalnız birim üikemizde
r
ıı yıl ilk defa Rııhi Su*nun sanat anlayışı ve
yapıtlan yine sanatçının dostlan tarafından
belgesel oluyor. Ruhi Su'nun türküleri esas
alınarak hazırlanan belgeselde. sanatçının kendi
sesi ve göriintüsünden "Draına Köprüsii" ve yine
sanatçının yaşamını geçirdiği yörelerin
görüntüsüyle "Ku\ayi Milliye Destanı".
"Karayılan" ve 'Benim Kâbem İnsandır" gibi
rürkülere ver veıilivor.
(Fntoğraf: Stdıka Su'nun arşi\inden)
tanınmıyor. O, evrenseUeşebilmiş bir
müzik adamı. Yerel müzik ve türküleri
özgün bir yorumla çağdaşlaşbrarak
evrenselleştinnis,. Bi/ bu bakış açısıyla
daha çok, müztğini. müziğinin ortaya
çıkış nedenini, müzikteki bu
özgünlüğünü ve bu devrimi yaratan
müzik anlayışuu. bu müzik anlay ışını
yaratan dünya görüşünü vermeye
çauşıyoruz bu belgeselde."
Ruhi Su'nun türküleri esas alınarak
hazırlanan belgeselde, sanatçının kendı
sesi ve görüntüsünden 'Drama
Köpriisü' ve yine sanatçının yaşamını
geçirdiği yörelerin görüntüsüyle
'Kuvayi Milliye Destanı
1
, 'Karayılan' ve
'Benim Kâbem İnsandır" gıbı türkülcre
yer veriliyor. Belge bulmakta çok
zorlandıklannı belırten Nurdan Arca,
görüntüler için TRT'nın çektiği
konserden, Dostlar Korosu'nun
Selçuk'ta geçen ay verdiği konserden,
sanatçının fotoğraflanndan ve
yaşamını geçirdiği yörelenn
görüntülerinden faydalanılmış. Nurdan
Arca. "Gençlerin Ruhi Su'yu
tanımadıklannı düşünüyorum. Bu
belgesel, televizyon aracılığıy la geniş
kitlelere ulaştığuıda gençler onu tanuna
fırsatı bulacaklar, günümü/
kartnaşısında onun farklı bir ses
olduğunu anlayacaklar ve daha
yakından tanımak isteyecekler diye
düşünüyorum
7
' dıyerek gençlere
ulaşmayı hedeflediklennı belırtıyor.
Dostlan bu belgeselle "Ancak türkü
söy lediğim zaman yaşadığımın
farkındayım" diyen Ruhi Su'yu, bir
kez daha ölümsüzleştiriyor.
" Hangi taşı kaldırsam / Anamla babam
/ Hangi dala uzansam / Hısun akrabam
/ Ne güzel bir dünya bu / lyi ki geküm /
Süt dolu bir torbayla / Şöylece
çıkageldim / Kime elimi verdimse /
Dönüp yüzüne bakümsa / Kısmet
kapıyı çaldt / Kör pınara su getdi / Ben
şakıy ıp durdukca öyle / Gülün kokusu
geldi / Bebesi olmayana / Bunalıp da
kalmışa / Acılarla yüklü / Dargın
yüreklere / Yetiştim geldim / İyi ki
geldim" dıyor Ruhi Su "Ezgili Yürek"
adlı şiir kitabında.
Müziğimizin basbaritonu,
halk müziği yorumcusu,
bestecisi, yaşamın en zor
anında bile yannlara umutla
bakmayı bilen. var olma
savaşımı verirken de yaşam
sevincini yüreğine, sesine
ve şiırlerine taşıyan büyük
ozan Ruhi Su. O, bildiği ve
inandığı yolda hiç yılmadan
yürüdü, halkın sesine ses,
derdıne dıl oldu, bu nedenle
halk müziğine yönelerek,
türkülerimizi aldığı eğitim
doğrultusunda seslendirdi
ve farklı yorumuyla
evrenselleştirdi. Halktan
kopuk hiçbır şeyden, hiçbir
insandan hayır
gelmeyeceğıni savunan
sanatçı,"Halkımız anlatmak
istediği her şeyi,
şikâyetlerini, korkularuu,
sevgilerini hep bu türkülerle
anlatmış. Ben de böyie bir
egitimden geçtiğim için
bunlan sevdim ve bunlan
duyurmak istedim. Adeta,
halkımın duyurmak istediği
her şeyinin bir sözcüsü
haline geldim" diyerek
yapmak ıstedıklerini
özetlıyordu.
"İnsan sesi en iyi
enstrümandır" diyen Su,
Devlet Konservatuvan'nın
ilk mezunlanndandı. 1943-
1945 yıllan arasında
radyolarda dinlediğimiz
sanatçı, sonraki yıllarda
seslendirdiği şarkılar ve
yazdığı şiirlerden dolayı devrimci
bulunarak demokratikleşmeyi savunan
iktıdarlann "•yasaklı sanatçısı" oldu.
"Annem beni yetiştirdi / Halkı uyandır
dedi / Halk olmadan bir şey ohnaz /
Ha'i ı uyandır dedi." Halkı için yaşadı
ve ürettikleriyle onlara yol göstermeyi
amaçladı. Uzun sürgün dönemlen ve
aynlıklar Sıdıka Hanınvla olan
evliliğinin bıle hapiste
gerçekleşmesine neden oldu. Ölümcül
bir hastalığa yakalanıp tedavi için
yurtdışına gitmesi gerektiğınde, lçişlerı
Bakanlığı pasaport vermeyi 'sakuıcalı'
buldu. Uzun bir bekleyişin ardından
pasaportu verildi, ancak tedavi için çok
geç kalınmıştı.
İki günlük festivale Italyan, îngiliz, Alman, Avusturyalı ve Türk rock gruplan katılıyor
Euro-Rock-Fest bugünbaşlıyorKültür Servisi- Avrupa'da ilk defaola-
rak Jstanbul'dadüzenlenecek olan Euro-
Rock-Fest, bugün ve yann Harbiye Açık
Hava Tiyatrosu'nda gerçekleştinlecek.
Festıvalde ilk gün Türk grubu Derinlik
Sarhoşluğu. İtalyan Negrita ve İngıliz
grup Swervedriver. ıkıncı gün ise Avus-
turyalı Orange Baboons ve Alman grup
National Galerie sahne alacak. Her gru-
bun kendı anadılinde parçalar seslendır
diği konserler dizisi, dil ve kültür enge-
lini aşarak rockın beşiği olan Avrupa'da-
ki kültür çeşitliliğini yansıtmayı amaçlı-
yor.
Euro-Rock-Fest'te Türkiye'yi temsıl
edecek grup Derinlik Sarhoşlugu. 1989
yılında SonerŞeker ve Murat Baturay ta-
rafından kuruldu. O devirde iki akustik
gitarla yalnızca cover çalan ve baştan be-
ri yalnızca rock yapan grup üyelen. ol-
gunlaşma yıllan boyunca Çirkin İkizler.
Kargove Baturay gibi değişikısimleral-
tında bırçok müzisyenle çalıştı ve birçok
konsere çıktı. İlk ciddi çalışmalarını gı-
tarda Soner Şeker'in, bas gitarda Murat
Baturay'ın ve klavyede Hakan Avun-
can'ın yer aldığı kadroyla yapan grup.
bir solo gıtaristin eksikliğini duyup Ha-
kan Ayer'i kadrosuna dahil etti. Grup
içinde çıkan anlaşmazkklar sonucu Ha-
kan Avuncan, gruptan aynldı. Sonraki
yıllarda Asun Can Gündüz'le çalan
Avuncan, şu sıralar. Tarkan'la çalışıyor.
Bundan sonra bır süre de grubun ısim ba-
bası, davulcu Deniz Tortak ve vokalist
Güniz Engür'le çalışan Derinlik Sarhoş-
lugu, son olarak 1993 yılında gitanst So-
ner Şeker-Murat Baturay ikilisine Levent
Solakoğlu'nun katılımıyla albûm çalış-
malanna başladı. 1990'dan beri bir al-
büm çıkarmayı planlayan grup. kendi
adını taşıyan albümünü, birçok aksaklık
yüzünden, ancak 1994'teçıkarabildı. Al-
bümleriyle Türkiye'deki çeşitli radyo ıs-
tasyonlan ve dergiler tarafından "Yıhn
En tyi Grubu" ödülüne layık görülen ve
bu yılın sonunda ikincı albümünü çıka-
racak olan grubun en büyük ideali. gere-
ken olgunluğa ulaştıktan sonra yurtdışm-
da da Türkiye'de rock yapılabildiğini ka-
nıtlamak.
Festivale katılan İtalyan grup Negnta,
vokalde Pau, solo gitarda Drigo. bas gi-
tarda Franco Li CausL ritım gitarda Ce-
sare Petrickh ve davulda Zama'dan olu-
şuvor. 1991'de kurulan Negrita'nın adı,
Rolling Stones'un Black & Blue albü-
münde yer alan "Hey Negrita" adlı par-
çadan gelıyor.
199 l'de ilk demosunu çıkardıktan son-
ra tüm Italya'da konserler vermeye baş-
layan grubun, ilk önemlı konser tecrübe-
sı. ttalya'da 1 Mayıs kutlamalan kapsa-
mında gerçekleştirilen "Festa Defla Mu-
ska" ve "Aid for AIDS" konserleriydi.
1992'de gelen ikincı demonun ardından
ttalya'da önde gelen birçok kulüpte çalan
grup, plak şirketlerinin dikkatinı çekti.
1994'te PDlygram'ın genç yeteneklerle
ilgılenen yan kuruluşu "Black Out" ile
bir anlaşma imzalayarak Doors'un "ft-
ace FVog" parçasının bır covennı da içe-
ren 11 parçalık "Negrtta" adlı ilk piyasa
İtalyan
grup
Negrita,
vokalde
PauL
solo
gitarda
ri
albumünu çıkardı. Negnta. fazla komp-
like olmayan. enerjık müziği, oturmuş
altyapısı ve direkt olarak kişisel ve top-
lumsal sorunlan konu alan, anlaşıhr söz-
lenyle oldukça tutuldu. Albümden tanı-
tım amacıyla çıkanlan ilk parça olan
"Cambio"nun videosunda çınlçıplak ça-
lan grup, tanıtım çalışmalarını 140 kon-
serden oluşan iki turne ve ünlü İtalyan
şarkıcı Jovanotti ile gerçekleştırdıği bir
dizı konserle sürdürdü. Aynı yıl ttalya'da
"Yıhn En lyi Genç Grubu" seçilen Neg-
Festivalin
Avrupa
çapında en
çok tanınan
grubu olan
National
Galerie. vokal
ve gitarda
Niels Frevert,
bas gitar ve
vokalde,
Matthias
Krieg,
vurmalı
çalgüarve
vokalde Dirk
Mueller'den
oluşuyor.
Grubun
kurucusu ve
beyni Niels
Frevert, aynı
zamanda
hemen tüm
parçalannın
da varaücıSL
rita, başansını "Venedik Fibn Festiva-
K"nde yer alan Cristiano Bortone'nin,
"Oasi" fılmi için hazırladığı soundtrack
albümle ve festivalde gösterdığı lıve per-
formansla pekiştirdı. Grup. Belçika ve
Isvıçre'de köklü İtalyan gruplardan Lit-
fiba'nın alt grubu olarak bir dızi konser
verdi.
Son olarak besteci ve vokalist Liga-
bue' nin "A che ora e la fine del mondo?"
adlı albümünü beste ve sözleriyle des-
tekleyen grup, Açıkhava Tiyatrosu'nda
bas gitarda
Franco
LiCausi,
ritim
gitarda
Cesare
Petricich
ve davulda
Zama'dan
oluşuyor.
yapılacak Euro-Rock-Fest'te, bugün sa-
at 17.00"de bir konser verecek. Festivalin
ilk günü sahne alacağı. günler önceden
duyurulan ünlü tngilız grup "Reef"in
konseri, vokalist Gary Stringer'ın bir va-
kıf yaranna yapılan futbol maçında sa-
katlanması sebebiyle ıptal edildi. Bu de-
ğışiklikle festivalin ilk gününun son gru-
bu ıse rockın beşiği Ingiltere'den gelen
Swervedriver oldu. Sony Müzik. grupla
ılgilı bır açıklama yapmadı. Q dergisi
temmuz sayısında, grubun "Ejector Se-
at Reservation" adlı albümü hakkında çı-
kan eleştınde ise grubun son derece me-
lodik ve yaratıcı bir müzik yaptığı, voka-
list Adam FrankUn'in bazı parçalarda ye-
tersiz kalmasına rağmen son derece etki-
leyici bır albûm olduğu belirtilıyor.
Festivalin ikinci gününün ilk grubu
olan Avusturyalı Orange Baboons,
1989'da gitarist ve vokalist Matthias
Eberhardt ve basçı Wolfgang Huber ta-
rafından kuruldu. Grup, dığer gitarist
Martin Eisenberger ve davulcu VVotfgang
Tschertschein katılımıyla 1990 yılında,
son derece başanlı eleştınler toplayan
"Love and Other Crimes" albümünü çı-
kardı.
1992'de konser kayıtlanndan oluşan
ikincı albüm "Black Bullet Center"ı pi-
yasaya süren grubu, ilk defa, 1993 tspan-
ya turnesinde çaldıklan "Skinny Dip-
ping" zirveye ulaştırdı. Avusturya, Al-
manya. Slovenya ve tspanya'da verdiği
100 canlı konserle geniş bir dinleyici kıt-
lesine sahıp olan grup, Babes in Toyland,
Carter USM, Giant Sand ve Beasts of
Burbon'Ia da ortak konserler verdı. 1994
yılında çıkan 12 parçalık "100 % Home-
less" isimli albümle de rock pıyasasında
kalıcı olacağını kanıtladı.
Festivalin Avrupa çapında en çok tanı-
nan grubu olan National Galerie, vokal ve
gitarda Niels Frevert bas gitar ve vokal-
de, Matthias Krieg, vurmalı çalgılar ve
vokalde DirkMueller'den oluşuyor. Gru-
bun kurucusu ve beyni Niels Frevert. ay-
nı zamanda hemen tüm parçalannın da
yaratıcısı.
National Galerie'nin 5. ve son albümü
"MeskaHn" de Frevert'in uzun zamandır
yaptığı çalışmalann ürünü. tlk albümle-
h "Heimaflos"tan (91)u
MeskaHn''e çok
uzun bir yol kat eden grubun bugünkü
kadrosu, 80'lerin başında Hamburg'da
oluştu. Grup. ilk ciddi çalışması olan He-
ımatlos'ta punk yapmasına rağmen, te-
melde bugünkü tarzından çok uzak değil-
di, ne bu albümde ne de ardından gelen
"Kein Wunder"de (92) bellı bir tarzı be-
nimsedi.
Amerika'da yaptıklan "Indiana" (93)
ise grubun olgunluk dönemmi yansıtan
son derece önemli bir çalışma. Rock Am
Ring Festivali, Paul Wefler'la Ruhr kon-
seri, 4 yurtiçı turnesi ve Spin Doctors ile
bir Amerika turnesinde son derece başa-
nlı performanslar sergileyen grup, daha
sonra Frevert'in uzun zamandır planladı-
ğı albüm "Meskalin" için, Amerika'da J.
C. Mellencamp'ın gitaristi Mike VVanc-
hic' in stüdyosuna girdi. Daha önce Pearl
Jamve Throvving Muses'la çalışmış olan
Trina Shoemaker ile çalıştıklan Meska-
lin, grubun diğer albümleri gibi alterna-
tıf bir çalışma olmasına rağmen, birçok
hıt parça içenyor. Alternatif müzik dün-
yasına birçok grup kazandıran Alman-
ya'nın, son dönem gruplanndan National
Galerie de yann sahneye çıkacak.
Bıletleri, AKM gışeleri ve Mudo ma-
ğazalannda 250 bin liradan satışa sunu-
lacak olan "Euro-Rock-Fest", Türk roc-
kının Avrupa ile tanışmasını sağlayacak
ilk ciddi ve geniş çaplı organızasyon.
PENALTI
MEMET BAYDUR
Soru Havuzlarında
Hasan Bülent Kahraman'ın son derece ilginç,
yoğun, derin ve önemli sorular, yanıtlar içeren yeni
kitabı "Sanatsal Gerçeklikler, Olgular ve Öteleri"ri\
okurken, hemen her satır yeni sorunlar, yeni çıkmaz-
lar ve açılımlaria yüklü olduğu için, her zaman yap-
madığım bir şey yaptım; kırmızı kurşun kalemle sa-
tır altlannı çizmeye, sayfa kenarlarına not düşmeye
başladım. Okuyan, düşünen bir yazarın kitabı bu.
önemsediğı sorunlar üstüne yoğun bir araştırma şü-
recinden geçtiği bellı Sayın Kahraman'ın. Bilgısini ve
araştırmaa ruhunu cömertçe paylaşıyor okuruyla.
Kitapta beni dolaylı, dolaysız ilgılendıren yüzlerce
sorun, aynntı, sav, gösterge arasında daha birinci
bölümde birisi özellikle öne çıktı; Bılkent Üniversite-
si Güzel SanatlarTasanm ve Mımarlık Fakültesi Gra-
fik Tasanm Bölümü'nün "Soru Havuzu" genel baş-
lıklı Grafik Tasanm Semıneri'nin (Mart 93 tarihinde)
"Görüntünün Ötesi" başlığını taşıyan çalışmasına
Sayın Kahraman'ın sunduğu bildırge. Enfes bir yazı
bu!
Görüntü beni yakından ilgilendiriyor. Görüntüyle
ilgilenmeyen bır oyun yazan yoktur ya, oyun yazar-
lığından taşan havuzlarda da ilgilendim hep görün-
tü meselesiyle. Önce görüntünün ne demeye geldi-
ğıni belirieyelim her ilkokullu çocuk gibi. Gerçekte var
olmadığı halde, varmış gibi göze görünen şey. Ya da
bir cismin yansıma yoluyla bir optik aygıtında görü-
nen biçimi. Sözlük böyle tanımlıyor görüntü kavra-
mını.
Bu iki tanımı bırteştırıp ve kendı prizmasından ge-
çirip üçüncü, dördüncü tanıma ulaşıyor Hasan Bü-
lent Kahraman daha yazısının başında. Görüntüyü
belırleyen olgular hakkında düşünürken bakın nere-
lerden geçiyor ya da nerelere götürüyor okurunu:
"Kimlik olgusu. (...) Toplum, hangi dönüşümlerden
geçerse geçsin, ne kertede fahdılaşsa da önünde,
karşısında bir 'kimlik sorunu' buluyordu. Yoksa böy-
le bir sorun hiç yoktu da toplum onu var mı sayıyor-
du? Toplum yalnızca bir zamanlar gerçeklik taşımış,
bugün ise bir görüntüden öteye gitmeyen sorunlar-
la mı uğraşıyordu?" "Bu sorunlar onun için (toplum
için) bir tûr varoluş nedeni gibiydı. Sanki kimlik, geç-
mış-gelecek türûnden tartışma odaklan olmasa, top-
lum birdenbire kendisini boşlukta bulacaktı... Aslın-
da bu yaklaşımın tümden yanlış olduğu söylene-
mezdı; çünkü ben, kökü yüzyıllar öncesıne giden
nedenlerden ötürü, Türkiye toplumunun, o arada da
Anadolu coğrafyası üstünde yaşayan insanlann bi-
reysel varoluşlannı belırleyen bılınçlenne kakılmış bir
'görüntü' ve 'gerçeklik' sorunu olduğuna ınanıyor-
dum." Bunu söyledikten sonra enfes bir saplama
yapıyor Hasan Bülent Kahraman: "Perspektif gibi
birkavramı oluşturan koşullara hiç sahıp olmaması,
toplumsal düzenının Batılı toplumlara göre önemli
farklılıklar göstermesı, Doğulu bır kökenden geldiği
için toplumsal düzenden kaynaklanan, fakat birey-
sel bilınçte billurlaşan bır dizi olgu, Turkıye ınsanının
temel varoluş sorunsallan arasındaydı."
Işte bu noktada Sayın Kahraman'ın temel sorusu
beliriyor: Türkiye toplumu, tıpkı öteki Doğu toplum-
ları gibi Batı'nın güncel gerçeği olan "görüntü" kav-
ramıyla nasıl ilgilenebilir? Betirlenen konumundan
çıkıp belirleyen konumuna geçme olanaklanna sa-
hip midir bu toplum?
•
Oysa yazıdan öğrendiğime göre Bilkent Üniversi-
tesi Grafik Sanatlar Bölümü bu soruna başka, bam-
başka bır yerden yaklaşıyor. Şayın Kahraman, pek
tutmamış bu yaklaşımı, ama ciddıye almış, bir aydın
olarak. Grafik Sanatlar Bölümü'nün metninde kimlik
sorununun yapay olduğu söyleniyor. Türkiye'de en-
telektüellerin Batı kökenlı görüntüler ürettiklerinden,
oysa görüntü üretimınin matbaacılar, tabela yazıcı-
ları, kamyon süsleyicılerı tarafından da gerçekleşti-
rildiği söyleniyor. Grafik sanatçılannın, görüntüyü ge-
leneksel yollardan üretenlerden öğrenecekleri şey-
ler vardır özet olarak. Sayın Kahraman'ın yazısında
şöyle bir cümle var: "Üniversiter bir dısiplin olan gra-
fik sanatlann amacının görüntü üretmek değil, gö-
rüntüler üstüne anlam üretmek olduğu dile getirili-
yordu. Bu nasıl olacaktı? Işte disiplinler arasındaki
etkileşim, total bir kültürelyaklaştm vs. vs..."
•
Grafik sanatlar, mimari gibi son yüzyılın (yetmiş iki
yılın) en sancılı sanatsal alanlandır üikemizde. Şiirde,
resimde, romanda, tıyatroda, heykelde pek yaşan-
mayan sancılar çekilır bu iki alanda. Sayın Kahraman,
grafik alanında olsun, mimari alanda olsun yaşanan
garipliği Turkıyelı aydının tümüne yayıyor bir anlam-
da ve en önemli etkenin "yabancılaşma" olduğunu
söylüyor. "Aydın, hangi alanda bulunursa bulunsun
ve kim olursa olsun önce kendisıne sonra da toplu-
ma yabancıydı." Bu bıldiri, Marksist merceklerin al-
tında tartışılması gereken bir önen getiriyor bence.
Mimarlanmızın ve grafik sanatçılanmızın "yabancılaş-
ması" ilginç bır konu. Öteyandan Nâzım Hikmet'ten
Behçet Necatigil'e, Haldun Taner'den Yılmaz Gü-
ney'e, Sait Faik'ten Yaşar Kemal'e kadar birçok
Türkiyelı aydının bu "yabancılaşmayı" yaşamadığını
düşünüyorum.
Hasan Bülent Kahraman'ın kitabını okuyun. Son
derece ilginç sorunlar üstüne bir dizi soru üreten
önemli biryapıt. Bazen kötümser, bazen bence iyim-
ser, ama sürekli soru soran, araştıran bir insan Sa-
yın Kahraman. Gazete köşesinde değil, ayn bir kitap
yazarak tartışmaya katılası geliyor insanın. Az şey de-
ğildir bu!
Çocuklar için kitap kampanyası
Kültür Servisi - Epsilon Kitabevi, Uğurböceği Çocuk
Evı ve Uçanbalık Yayıncılık işbirliğiyle düzenlenen
"Bütün Çocuklar Okusun" kampanyası çerçevesinde
Doğu köylerindeki çocuklara kitap gönderiliyor.
Kampanyanm amacına ulaşabilmesi için çocuklann
okuduklan eski kıtaplan Epsilon Yaymcılık'a
getırmesı yeterlı. Kampanya ile çocuklara okuma
alışkanlığının aşılanması ve kitap bulamayan
çocuklann da okuma gereksinimlerinin gidenlmesi
amaçlanıyor.
Süperman intihardan vazgeçtî
W\SHINGTON (AA) - Geçirdiği kaza sonucu felç
olan "Süperman" Christopher Reeve, intihan sık sık
düşündüğünü, ancak kansına ve çocuklanna duyduğu
sevginın bu düşünceden vazgeçmesıni sağladığını
söyledi. tlk kez bir televizyon röportajını kabul eden
aktör, "Gördüğüm rüyalarda eskisi gibıyim. Ata
biniyorum, çocuklanmla oynuyonım. Sonra aniden
uyanıyorum ve kımıldayamadığımı görüyorum" diye
konuştu. Solumasına yardım eden bir aletle yaşayan
Reeve, halen tekerlekli sandalye kullanıyor.
Alman Kültür'de renkli program
ANKARA (AA) - Alman lCültür Merkezı ekim ayında
konferans, caz konseri, sempozyum ve sergilerin yer
aldığı renkli bir program hazırladı. Etkinlikler Peter
Mertz'in konferanslanyla başlayacak. Piyanoda Janusz
Szprot basta Alan Ginter, davulda Nusret Gürs,
vokaldeyse Sibel Köse'nın yer alacağı caz konsennde
"Üç Kuruşluk Opera"dan parçalar seslendirilecek.
Albert Durer'ın dını resim ve dekoratif ağaç
baskılanndan oluşan sergı ıse 10 ekımde açılacak