06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 EKİM 1995 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 4 Ruhi Su BeJgeseK' yaphyor ELİFILGAZ Bu yıl Ruhi Su'nun ölümünün 10. yılı. Bu nedenle bir dizı anma etkinlikleri gerçekleşrinliyor. 20 eylülde başlayan etkinlikler 7 ekım gecesi Açıkhava Tiyatrosu'nda Su'yu sevenlerin, sanatçılann ve Dostlar Korosu'nun katalımıyla gerçekleşecek geceyle son bulacak. Bu etkinliklerin yanı sıra bu yıl ilk defa Ruhi Su'nun sanat anlayışı ve yapıtlan yine sanatçının dostlan tarafından belgesel oluyor. Bu belgesel. iki usta sanatçıyı da bır araya getiriyor. Ruhi Su ye Genco ErkaL Yönetmen Ozcan Arca, sanatın farklı alanlannda. ama aynı tutarlıhkla ürünler veren bu iki sanatçı arasında bir paralellık kuruyor \e "Ruhi Su Bdgeseti"nın metinleri, usta yorumcu, Genco Erkal'ın sesinden dramatize ediliyor. Senaryosunu ve yapimını Nurdan Arca ve danışmanlıgını Dguı Su'nun üstlendiği belgeselın, görüntü yönetmenliği Goneş Karabuda ve Turkuvaz belgeselini çeken Kemal Öner'e ait. Belgeselın çekimlerine iki ay önce başlandı ve ekim ayının ilk haftasında bıtirilmesi planlanıyor. Nurdan Arca. belgeselin oluşum aşamasını şöyle anlatıyor: "Ölümiinün 10. yüı nedeniyle Ruhi Su'yu anma etkinlikleri gerçeklestiriliyor. Bu etkinlikleri düzenleyenlerle konuştuğumuzda fark ettik ki, Ruhi Su ile Ugili onun hayatııu, diinya görüşünü ve müzik anlay ışını anlatan görüntülü belgeler yok. Avustralya televizyonunun çektiği bir belgesel var. Ancak Türkiye'de yapılmış daha geniş, kapsamlı bir belgesel yok. Sadece TRT'de İsmail Cem'in genel müdiüiüğü döneminde, onun inisiyatifiyle yayımlannuş bir konser var. Ruhi Su yalnız birim üikemizde r ıı yıl ilk defa Rııhi Su*nun sanat anlayışı ve yapıtlan yine sanatçının dostlan tarafından belgesel oluyor. Ruhi Su'nun türküleri esas alınarak hazırlanan belgeselde. sanatçının kendi sesi ve göriintüsünden "Draına Köprüsii" ve yine sanatçının yaşamını geçirdiği yörelerin görüntüsüyle "Ku\ayi Milliye Destanı". "Karayılan" ve 'Benim Kâbem İnsandır" gibi rürkülere ver veıilivor. (Fntoğraf: Stdıka Su'nun arşi\inden) tanınmıyor. O, evrenseUeşebilmiş bir müzik adamı. Yerel müzik ve türküleri özgün bir yorumla çağdaşlaşbrarak evrenselleştinnis,. Bi/ bu bakış açısıyla daha çok, müztğini. müziğinin ortaya çıkış nedenini, müzikteki bu özgünlüğünü ve bu devrimi yaratan müzik anlayışuu. bu müzik anlay ışını yaratan dünya görüşünü vermeye çauşıyoruz bu belgeselde." Ruhi Su'nun türküleri esas alınarak hazırlanan belgeselde, sanatçının kendı sesi ve görüntüsünden 'Drama Köpriisü' ve yine sanatçının yaşamını geçirdiği yörelerin görüntüsüyle 'Kuvayi Milliye Destanı 1 , 'Karayılan' ve 'Benim Kâbem İnsandır" gıbı türkülcre yer veriliyor. Belge bulmakta çok zorlandıklannı belırten Nurdan Arca, görüntüler için TRT'nın çektiği konserden, Dostlar Korosu'nun Selçuk'ta geçen ay verdiği konserden, sanatçının fotoğraflanndan ve yaşamını geçirdiği yörelenn görüntülerinden faydalanılmış. Nurdan Arca. "Gençlerin Ruhi Su'yu tanımadıklannı düşünüyorum. Bu belgesel, televizyon aracılığıy la geniş kitlelere ulaştığuıda gençler onu tanuna fırsatı bulacaklar, günümü/ kartnaşısında onun farklı bir ses olduğunu anlayacaklar ve daha yakından tanımak isteyecekler diye düşünüyorum 7 ' dıyerek gençlere ulaşmayı hedeflediklennı belırtıyor. Dostlan bu belgeselle "Ancak türkü söy lediğim zaman yaşadığımın farkındayım" diyen Ruhi Su'yu, bir kez daha ölümsüzleştiriyor. " Hangi taşı kaldırsam / Anamla babam / Hangi dala uzansam / Hısun akrabam / Ne güzel bir dünya bu / lyi ki geküm / Süt dolu bir torbayla / Şöylece çıkageldim / Kime elimi verdimse / Dönüp yüzüne bakümsa / Kısmet kapıyı çaldt / Kör pınara su getdi / Ben şakıy ıp durdukca öyle / Gülün kokusu geldi / Bebesi olmayana / Bunalıp da kalmışa / Acılarla yüklü / Dargın yüreklere / Yetiştim geldim / İyi ki geldim" dıyor Ruhi Su "Ezgili Yürek" adlı şiir kitabında. Müziğimizin basbaritonu, halk müziği yorumcusu, bestecisi, yaşamın en zor anında bile yannlara umutla bakmayı bilen. var olma savaşımı verirken de yaşam sevincini yüreğine, sesine ve şiırlerine taşıyan büyük ozan Ruhi Su. O, bildiği ve inandığı yolda hiç yılmadan yürüdü, halkın sesine ses, derdıne dıl oldu, bu nedenle halk müziğine yönelerek, türkülerimizi aldığı eğitim doğrultusunda seslendirdi ve farklı yorumuyla evrenselleştirdi. Halktan kopuk hiçbır şeyden, hiçbir insandan hayır gelmeyeceğıni savunan sanatçı,"Halkımız anlatmak istediği her şeyi, şikâyetlerini, korkularuu, sevgilerini hep bu türkülerle anlatmış. Ben de böyie bir egitimden geçtiğim için bunlan sevdim ve bunlan duyurmak istedim. Adeta, halkımın duyurmak istediği her şeyinin bir sözcüsü haline geldim" diyerek yapmak ıstedıklerini özetlıyordu. "İnsan sesi en iyi enstrümandır" diyen Su, Devlet Konservatuvan'nın ilk mezunlanndandı. 1943- 1945 yıllan arasında radyolarda dinlediğimiz sanatçı, sonraki yıllarda seslendirdiği şarkılar ve yazdığı şiirlerden dolayı devrimci bulunarak demokratikleşmeyi savunan iktıdarlann "•yasaklı sanatçısı" oldu. "Annem beni yetiştirdi / Halkı uyandır dedi / Halk olmadan bir şey ohnaz / Ha'i ı uyandır dedi." Halkı için yaşadı ve ürettikleriyle onlara yol göstermeyi amaçladı. Uzun sürgün dönemlen ve aynlıklar Sıdıka Hanınvla olan evliliğinin bıle hapiste gerçekleşmesine neden oldu. Ölümcül bir hastalığa yakalanıp tedavi için yurtdışına gitmesi gerektiğınde, lçişlerı Bakanlığı pasaport vermeyi 'sakuıcalı' buldu. Uzun bir bekleyişin ardından pasaportu verildi, ancak tedavi için çok geç kalınmıştı. İki günlük festivale Italyan, îngiliz, Alman, Avusturyalı ve Türk rock gruplan katılıyor Euro-Rock-Fest bugünbaşlıyorKültür Servisi- Avrupa'da ilk defaola- rak Jstanbul'dadüzenlenecek olan Euro- Rock-Fest, bugün ve yann Harbiye Açık Hava Tiyatrosu'nda gerçekleştinlecek. Festıvalde ilk gün Türk grubu Derinlik Sarhoşluğu. İtalyan Negrita ve İngıliz grup Swervedriver. ıkıncı gün ise Avus- turyalı Orange Baboons ve Alman grup National Galerie sahne alacak. Her gru- bun kendı anadılinde parçalar seslendır diği konserler dizisi, dil ve kültür enge- lini aşarak rockın beşiği olan Avrupa'da- ki kültür çeşitliliğini yansıtmayı amaçlı- yor. Euro-Rock-Fest'te Türkiye'yi temsıl edecek grup Derinlik Sarhoşlugu. 1989 yılında SonerŞeker ve Murat Baturay ta- rafından kuruldu. O devirde iki akustik gitarla yalnızca cover çalan ve baştan be- ri yalnızca rock yapan grup üyelen. ol- gunlaşma yıllan boyunca Çirkin İkizler. Kargove Baturay gibi değişikısimleral- tında bırçok müzisyenle çalıştı ve birçok konsere çıktı. İlk ciddi çalışmalarını gı- tarda Soner Şeker'in, bas gitarda Murat Baturay'ın ve klavyede Hakan Avun- can'ın yer aldığı kadroyla yapan grup. bir solo gıtaristin eksikliğini duyup Ha- kan Ayer'i kadrosuna dahil etti. Grup içinde çıkan anlaşmazkklar sonucu Ha- kan Avuncan, gruptan aynldı. Sonraki yıllarda Asun Can Gündüz'le çalan Avuncan, şu sıralar. Tarkan'la çalışıyor. Bundan sonra bır süre de grubun ısim ba- bası, davulcu Deniz Tortak ve vokalist Güniz Engür'le çalışan Derinlik Sarhoş- lugu, son olarak 1993 yılında gitanst So- ner Şeker-Murat Baturay ikilisine Levent Solakoğlu'nun katılımıyla albûm çalış- malanna başladı. 1990'dan beri bir al- büm çıkarmayı planlayan grup. kendi adını taşıyan albümünü, birçok aksaklık yüzünden, ancak 1994'teçıkarabildı. Al- bümleriyle Türkiye'deki çeşitli radyo ıs- tasyonlan ve dergiler tarafından "Yıhn En tyi Grubu" ödülüne layık görülen ve bu yılın sonunda ikincı albümünü çıka- racak olan grubun en büyük ideali. gere- ken olgunluğa ulaştıktan sonra yurtdışm- da da Türkiye'de rock yapılabildiğini ka- nıtlamak. Festivale katılan İtalyan grup Negnta, vokalde Pau, solo gitarda Drigo. bas gi- tarda Franco Li CausL ritım gitarda Ce- sare Petrickh ve davulda Zama'dan olu- şuvor. 1991'de kurulan Negrita'nın adı, Rolling Stones'un Black & Blue albü- münde yer alan "Hey Negrita" adlı par- çadan gelıyor. 199 l'de ilk demosunu çıkardıktan son- ra tüm Italya'da konserler vermeye baş- layan grubun, ilk önemlı konser tecrübe- sı. ttalya'da 1 Mayıs kutlamalan kapsa- mında gerçekleştirilen "Festa Defla Mu- ska" ve "Aid for AIDS" konserleriydi. 1992'de gelen ikincı demonun ardından ttalya'da önde gelen birçok kulüpte çalan grup, plak şirketlerinin dikkatinı çekti. 1994'te PDlygram'ın genç yeteneklerle ilgılenen yan kuruluşu "Black Out" ile bir anlaşma imzalayarak Doors'un "ft- ace FVog" parçasının bır covennı da içe- ren 11 parçalık "Negrtta" adlı ilk piyasa İtalyan grup Negrita, vokalde PauL solo gitarda ri albumünu çıkardı. Negnta. fazla komp- like olmayan. enerjık müziği, oturmuş altyapısı ve direkt olarak kişisel ve top- lumsal sorunlan konu alan, anlaşıhr söz- lenyle oldukça tutuldu. Albümden tanı- tım amacıyla çıkanlan ilk parça olan "Cambio"nun videosunda çınlçıplak ça- lan grup, tanıtım çalışmalarını 140 kon- serden oluşan iki turne ve ünlü İtalyan şarkıcı Jovanotti ile gerçekleştırdıği bir dizı konserle sürdürdü. Aynı yıl ttalya'da "Yıhn En lyi Genç Grubu" seçilen Neg- Festivalin Avrupa çapında en çok tanınan grubu olan National Galerie. vokal ve gitarda Niels Frevert, bas gitar ve vokalde, Matthias Krieg, vurmalı çalgüarve vokalde Dirk Mueller'den oluşuyor. Grubun kurucusu ve beyni Niels Frevert, aynı zamanda hemen tüm parçalannın da varaücıSL rita, başansını "Venedik Fibn Festiva- K"nde yer alan Cristiano Bortone'nin, "Oasi" fılmi için hazırladığı soundtrack albümle ve festivalde gösterdığı lıve per- formansla pekiştirdı. Grup. Belçika ve Isvıçre'de köklü İtalyan gruplardan Lit- fiba'nın alt grubu olarak bir dızi konser verdi. Son olarak besteci ve vokalist Liga- bue' nin "A che ora e la fine del mondo?" adlı albümünü beste ve sözleriyle des- tekleyen grup, Açıkhava Tiyatrosu'nda bas gitarda Franco LiCausi, ritim gitarda Cesare Petricich ve davulda Zama'dan oluşuyor. yapılacak Euro-Rock-Fest'te, bugün sa- at 17.00"de bir konser verecek. Festivalin ilk günü sahne alacağı. günler önceden duyurulan ünlü tngilız grup "Reef"in konseri, vokalist Gary Stringer'ın bir va- kıf yaranna yapılan futbol maçında sa- katlanması sebebiyle ıptal edildi. Bu de- ğışiklikle festivalin ilk gününun son gru- bu ıse rockın beşiği Ingiltere'den gelen Swervedriver oldu. Sony Müzik. grupla ılgilı bır açıklama yapmadı. Q dergisi temmuz sayısında, grubun "Ejector Se- at Reservation" adlı albümü hakkında çı- kan eleştınde ise grubun son derece me- lodik ve yaratıcı bir müzik yaptığı, voka- list Adam FrankUn'in bazı parçalarda ye- tersiz kalmasına rağmen son derece etki- leyici bır albûm olduğu belirtilıyor. Festivalin ikinci gününün ilk grubu olan Avusturyalı Orange Baboons, 1989'da gitarist ve vokalist Matthias Eberhardt ve basçı Wolfgang Huber ta- rafından kuruldu. Grup, dığer gitarist Martin Eisenberger ve davulcu VVotfgang Tschertschein katılımıyla 1990 yılında, son derece başanlı eleştınler toplayan "Love and Other Crimes" albümünü çı- kardı. 1992'de konser kayıtlanndan oluşan ikincı albüm "Black Bullet Center"ı pi- yasaya süren grubu, ilk defa, 1993 tspan- ya turnesinde çaldıklan "Skinny Dip- ping" zirveye ulaştırdı. Avusturya, Al- manya. Slovenya ve tspanya'da verdiği 100 canlı konserle geniş bir dinleyici kıt- lesine sahıp olan grup, Babes in Toyland, Carter USM, Giant Sand ve Beasts of Burbon'Ia da ortak konserler verdı. 1994 yılında çıkan 12 parçalık "100 % Home- less" isimli albümle de rock pıyasasında kalıcı olacağını kanıtladı. Festivalin Avrupa çapında en çok tanı- nan grubu olan National Galerie, vokal ve gitarda Niels Frevert bas gitar ve vokal- de, Matthias Krieg, vurmalı çalgılar ve vokalde DirkMueller'den oluşuyor. Gru- bun kurucusu ve beyni Niels Frevert. ay- nı zamanda hemen tüm parçalannın da yaratıcısı. National Galerie'nin 5. ve son albümü "MeskaHn" de Frevert'in uzun zamandır yaptığı çalışmalann ürünü. tlk albümle- h "Heimaflos"tan (91)u MeskaHn''e çok uzun bir yol kat eden grubun bugünkü kadrosu, 80'lerin başında Hamburg'da oluştu. Grup. ilk ciddi çalışması olan He- ımatlos'ta punk yapmasına rağmen, te- melde bugünkü tarzından çok uzak değil- di, ne bu albümde ne de ardından gelen "Kein Wunder"de (92) bellı bir tarzı be- nimsedi. Amerika'da yaptıklan "Indiana" (93) ise grubun olgunluk dönemmi yansıtan son derece önemli bir çalışma. Rock Am Ring Festivali, Paul Wefler'la Ruhr kon- seri, 4 yurtiçı turnesi ve Spin Doctors ile bir Amerika turnesinde son derece başa- nlı performanslar sergileyen grup, daha sonra Frevert'in uzun zamandır planladı- ğı albüm "Meskalin" için, Amerika'da J. C. Mellencamp'ın gitaristi Mike VVanc- hic' in stüdyosuna girdi. Daha önce Pearl Jamve Throvving Muses'la çalışmış olan Trina Shoemaker ile çalıştıklan Meska- lin, grubun diğer albümleri gibi alterna- tıf bir çalışma olmasına rağmen, birçok hıt parça içenyor. Alternatif müzik dün- yasına birçok grup kazandıran Alman- ya'nın, son dönem gruplanndan National Galerie de yann sahneye çıkacak. Bıletleri, AKM gışeleri ve Mudo ma- ğazalannda 250 bin liradan satışa sunu- lacak olan "Euro-Rock-Fest", Türk roc- kının Avrupa ile tanışmasını sağlayacak ilk ciddi ve geniş çaplı organızasyon. PENALTI MEMET BAYDUR Soru Havuzlarında Hasan Bülent Kahraman'ın son derece ilginç, yoğun, derin ve önemli sorular, yanıtlar içeren yeni kitabı "Sanatsal Gerçeklikler, Olgular ve Öteleri"ri\ okurken, hemen her satır yeni sorunlar, yeni çıkmaz- lar ve açılımlaria yüklü olduğu için, her zaman yap- madığım bir şey yaptım; kırmızı kurşun kalemle sa- tır altlannı çizmeye, sayfa kenarlarına not düşmeye başladım. Okuyan, düşünen bir yazarın kitabı bu. önemsediğı sorunlar üstüne yoğun bir araştırma şü- recinden geçtiği bellı Sayın Kahraman'ın. Bilgısini ve araştırmaa ruhunu cömertçe paylaşıyor okuruyla. Kitapta beni dolaylı, dolaysız ilgılendıren yüzlerce sorun, aynntı, sav, gösterge arasında daha birinci bölümde birisi özellikle öne çıktı; Bılkent Üniversite- si Güzel SanatlarTasanm ve Mımarlık Fakültesi Gra- fik Tasanm Bölümü'nün "Soru Havuzu" genel baş- lıklı Grafik Tasanm Semıneri'nin (Mart 93 tarihinde) "Görüntünün Ötesi" başlığını taşıyan çalışmasına Sayın Kahraman'ın sunduğu bildırge. Enfes bir yazı bu! Görüntü beni yakından ilgilendiriyor. Görüntüyle ilgilenmeyen bır oyun yazan yoktur ya, oyun yazar- lığından taşan havuzlarda da ilgilendim hep görün- tü meselesiyle. Önce görüntünün ne demeye geldi- ğıni belirieyelim her ilkokullu çocuk gibi. Gerçekte var olmadığı halde, varmış gibi göze görünen şey. Ya da bir cismin yansıma yoluyla bir optik aygıtında görü- nen biçimi. Sözlük böyle tanımlıyor görüntü kavra- mını. Bu iki tanımı bırteştırıp ve kendı prizmasından ge- çirip üçüncü, dördüncü tanıma ulaşıyor Hasan Bü- lent Kahraman daha yazısının başında. Görüntüyü belırleyen olgular hakkında düşünürken bakın nere- lerden geçiyor ya da nerelere götürüyor okurunu: "Kimlik olgusu. (...) Toplum, hangi dönüşümlerden geçerse geçsin, ne kertede fahdılaşsa da önünde, karşısında bir 'kimlik sorunu' buluyordu. Yoksa böy- le bir sorun hiç yoktu da toplum onu var mı sayıyor- du? Toplum yalnızca bir zamanlar gerçeklik taşımış, bugün ise bir görüntüden öteye gitmeyen sorunlar- la mı uğraşıyordu?" "Bu sorunlar onun için (toplum için) bir tûr varoluş nedeni gibiydı. Sanki kimlik, geç- mış-gelecek türûnden tartışma odaklan olmasa, top- lum birdenbire kendisini boşlukta bulacaktı... Aslın- da bu yaklaşımın tümden yanlış olduğu söylene- mezdı; çünkü ben, kökü yüzyıllar öncesıne giden nedenlerden ötürü, Türkiye toplumunun, o arada da Anadolu coğrafyası üstünde yaşayan insanlann bi- reysel varoluşlannı belırleyen bılınçlenne kakılmış bir 'görüntü' ve 'gerçeklik' sorunu olduğuna ınanıyor- dum." Bunu söyledikten sonra enfes bir saplama yapıyor Hasan Bülent Kahraman: "Perspektif gibi birkavramı oluşturan koşullara hiç sahıp olmaması, toplumsal düzenının Batılı toplumlara göre önemli farklılıklar göstermesı, Doğulu bır kökenden geldiği için toplumsal düzenden kaynaklanan, fakat birey- sel bilınçte billurlaşan bır dizi olgu, Turkıye ınsanının temel varoluş sorunsallan arasındaydı." Işte bu noktada Sayın Kahraman'ın temel sorusu beliriyor: Türkiye toplumu, tıpkı öteki Doğu toplum- ları gibi Batı'nın güncel gerçeği olan "görüntü" kav- ramıyla nasıl ilgilenebilir? Betirlenen konumundan çıkıp belirleyen konumuna geçme olanaklanna sa- hip midir bu toplum? • Oysa yazıdan öğrendiğime göre Bilkent Üniversi- tesi Grafik Sanatlar Bölümü bu soruna başka, bam- başka bır yerden yaklaşıyor. Şayın Kahraman, pek tutmamış bu yaklaşımı, ama ciddıye almış, bir aydın olarak. Grafik Sanatlar Bölümü'nün metninde kimlik sorununun yapay olduğu söyleniyor. Türkiye'de en- telektüellerin Batı kökenlı görüntüler ürettiklerinden, oysa görüntü üretimınin matbaacılar, tabela yazıcı- ları, kamyon süsleyicılerı tarafından da gerçekleşti- rildiği söyleniyor. Grafik sanatçılannın, görüntüyü ge- leneksel yollardan üretenlerden öğrenecekleri şey- ler vardır özet olarak. Sayın Kahraman'ın yazısında şöyle bir cümle var: "Üniversiter bir dısiplin olan gra- fik sanatlann amacının görüntü üretmek değil, gö- rüntüler üstüne anlam üretmek olduğu dile getirili- yordu. Bu nasıl olacaktı? Işte disiplinler arasındaki etkileşim, total bir kültürelyaklaştm vs. vs..." • Grafik sanatlar, mimari gibi son yüzyılın (yetmiş iki yılın) en sancılı sanatsal alanlandır üikemizde. Şiirde, resimde, romanda, tıyatroda, heykelde pek yaşan- mayan sancılar çekilır bu iki alanda. Sayın Kahraman, grafik alanında olsun, mimari alanda olsun yaşanan garipliği Turkıyelı aydının tümüne yayıyor bir anlam- da ve en önemli etkenin "yabancılaşma" olduğunu söylüyor. "Aydın, hangi alanda bulunursa bulunsun ve kim olursa olsun önce kendisıne sonra da toplu- ma yabancıydı." Bu bıldiri, Marksist merceklerin al- tında tartışılması gereken bir önen getiriyor bence. Mimarlanmızın ve grafik sanatçılanmızın "yabancılaş- ması" ilginç bır konu. Öteyandan Nâzım Hikmet'ten Behçet Necatigil'e, Haldun Taner'den Yılmaz Gü- ney'e, Sait Faik'ten Yaşar Kemal'e kadar birçok Türkiyelı aydının bu "yabancılaşmayı" yaşamadığını düşünüyorum. Hasan Bülent Kahraman'ın kitabını okuyun. Son derece ilginç sorunlar üstüne bir dizi soru üreten önemli biryapıt. Bazen kötümser, bazen bence iyim- ser, ama sürekli soru soran, araştıran bir insan Sa- yın Kahraman. Gazete köşesinde değil, ayn bir kitap yazarak tartışmaya katılası geliyor insanın. Az şey de- ğildir bu! Çocuklar için kitap kampanyası Kültür Servisi - Epsilon Kitabevi, Uğurböceği Çocuk Evı ve Uçanbalık Yayıncılık işbirliğiyle düzenlenen "Bütün Çocuklar Okusun" kampanyası çerçevesinde Doğu köylerindeki çocuklara kitap gönderiliyor. Kampanyanm amacına ulaşabilmesi için çocuklann okuduklan eski kıtaplan Epsilon Yaymcılık'a getırmesı yeterlı. Kampanya ile çocuklara okuma alışkanlığının aşılanması ve kitap bulamayan çocuklann da okuma gereksinimlerinin gidenlmesi amaçlanıyor. Süperman intihardan vazgeçtî W\SHINGTON (AA) - Geçirdiği kaza sonucu felç olan "Süperman" Christopher Reeve, intihan sık sık düşündüğünü, ancak kansına ve çocuklanna duyduğu sevginın bu düşünceden vazgeçmesıni sağladığını söyledi. tlk kez bir televizyon röportajını kabul eden aktör, "Gördüğüm rüyalarda eskisi gibıyim. Ata biniyorum, çocuklanmla oynuyonım. Sonra aniden uyanıyorum ve kımıldayamadığımı görüyorum" diye konuştu. Solumasına yardım eden bir aletle yaşayan Reeve, halen tekerlekli sandalye kullanıyor. Alman Kültür'de renkli program ANKARA (AA) - Alman lCültür Merkezı ekim ayında konferans, caz konseri, sempozyum ve sergilerin yer aldığı renkli bir program hazırladı. Etkinlikler Peter Mertz'in konferanslanyla başlayacak. Piyanoda Janusz Szprot basta Alan Ginter, davulda Nusret Gürs, vokaldeyse Sibel Köse'nın yer alacağı caz konsennde "Üç Kuruşluk Opera"dan parçalar seslendirilecek. Albert Durer'ın dını resim ve dekoratif ağaç baskılanndan oluşan sergı ıse 10 ekımde açılacak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle