25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 OCAK 1995 CUMA 14 KULTUR Cüneşin Cocuklarc İNazmi Ziya ve Aliye Berger Kotu oğrencı, umut veren oyuncu Kültür Servisi -. Ben Chaplin daha ikinci yılını doldurmadan ti- yatro okulundan atılmıştı. Kendi- sıni çok yetenekli görüyordu. Ama anlaşılan kımse onunla aynı fikirde değildı. Okuldan atılırken Şeteri kadar oyuncuya dönfişe- medigi" gerekçe oiarak gösteril- miştı. Bunun ne demek olduğunu hâlâ anlayabılmış değil. Okul yetkılılerı şimdilerde al- dıklan karardan pişmanlık duyu- yor olmalılar. Çünkü Chaplin, Nick Grosso'nun 'Peaches'adlı oyununda eleştırmenler tarafın- dan çok begenılecek kadar 'oyun- cuya dönüşmüştü'. Üstelik yakın- da çeşıtli teleMzyon dizileri ve si- nema filmlennde rol alacak. Bu- günlerde umut veren genç oyun- culann başında geldıği konusun- da herkes fikır birligi içınde. Ben Chaplın'i geçen sezon ül- kemiz sinemalannda da gösten- len 'The Remains of the Day- Günden Kalanlar' fılmınden tanı- yoruz. Bu fılmde Anthony Hop- kins'in canlandırdığı baş uşaktan sonra gelen uşağı canlandırıyor- du. Genç oyuncu, Merchant Ivory'nin pahalı projelennden biri olan ve H. E. Bates'in bir öykü- sünden sinemaya uyarlanacak filmde daha önemli bir rol üstle- necek. Aynca BBC'nın ikinci ka- nalında şubat ayında yayımlan- maya başlanacak 'Game On' adlı dizide de rol alıyor. Henüz 25 yaşmda olan Chap- lin, gelecek için planlar kurarak kendinı sınırlamak istemiyor. Önüne çıkan fırsatları değerlen- dirmeyi yeğliyor. Okuldan atılışı- nı ise şöyle değerlendirıyor: "Ti- yatro okulundaki yaklaşım işken- ceden farksızdı. Sizi parçalara bö- lihorlar ama parçalannızı yeni- den bir araya getirmek için gerekU bilgi>c sahip degiUer." CANAN BEYKAL Nişantaşf ndan doğan gü- neş Beyoğlu'nda batıyor. Maçka Galerisi'nde Aliye Berger'ın doğan güneşi alev alev yakarken her tarafi, Be- yoğlu Kazım Taşkent Galeri- si'nde Nazmi Ziya'nın ışık huzmeleriyle yıkanan resım- leri melankoliic bir akşam üs- tü yaşatıyor Istanbui'a. Türk resminm ılk tzlenimcı deney- cisi ve gerçek anlamıyla "fz- lenimci ressam" sıfatını taşı- maya hak kazanmış Nazmı Ziya diyordu kı: "Istiyorum ki resim yaşama haz katsın. Tıpkı yemek, içmek gibi bir de psikolojik gereksinimimiz, güzelük duygumuz vardır ki. ona da yanıt versin*1 . Galerı- nin girişinde sağlı sollu iki duvara dızılmiş inci gibi ufak boyutlu resımlerini sergi he- nüz açılmadan önce görmek fırsatı elde ettim. Soğuk ton- lann egemenlığindeki "Kur- bağalıdere", sımsıcak sanla- rıyla "Koç Kahvesi", pal pembe ve gnlerle örülü "ts- tinye'den" adlı resmi ve hele Monet'nin anısınaymışçasına yapılmış "Gelincik Tarla- sı"nın mücevher gibi görün- tûsü, bu yetkin ressam görü- şünün duyarlıkla donanmış resimle- rini devleştiriyordu. Nazmi Ziya (Güran) henüz Aka- demi öğrencisi ıken Izlenimci res- min tutkusuyla denemelere ginşmiş ve hocası Valeri tarafından. "Bakı- yorum küçük be> Empresyonist ol- muş" diye biraz alaylı biçımde ku- lagı çekılmışti. Yine de bu ressam Istanbul'a ge- len ve Monet'nin bıraktığı yerden tzlenimciliği ötelere taşıyacak olan Signac'la birlikte çalışma fırsatını iyi değerlendirmiş ve Monet hay- ranlığıyla olağanüstü ressamca ça- lışmalannı ortaya koyabilmiştır. Onun muhalif tavırlarıyla gerek Akademı yıllannda ve daha sonra bazı çevrelere yaklaştınlmaktan sa- kınıldığı bilinir. Gençliğinde dergi ve gazetelere çizdıgi karikatürler- den elde ettiğı parayla bu resim rut- kunu genç Tzlenimci ressam Pa- ris'in yolunu tutar; her ne kadar akademik atölyelerde resim çalış- malanna devam ediyor görünse de, o, sehpasını Seıne Nehri kıyılanna kurup açıkhava resimlerini yapmak- ta ısrar eder. Aynı tutku lstanbul'a dönüşünde de bırakılmaz ve onun deyışiyle "Gecenin gündüz olmak için ışık degişimlerini görmemiş bir kimse ressam da olamaz". Nazmi Ziya güneşin takıpçısidir, güneşın ışıklannın dogıım anmdaki panltı- larını ve akşam üstleri batışının hüznünü, melankolisini ve lstanbul siluettne yayılışını izler bütün gün. Yine bu ışığı atlarda, çiçeklerde. patika yollarda, deniz sularında. yelkenlilerde, küçücük figürlerinde. kadın siluetlerinde, cami minarele- riyle bezenmiş lstanbul görüntüle- rinde; ada, Salacak, Boğaz görüntü- lerinde yansıtır. Nazmi Ziya. tıpkı Nişantaşfndan doğan güneş Beyoğlu'nda babyor. Maçka Galerisi'nde Alh e Berger'in (iistte) doğan güneşi alev alev yakarken her tarafi. Be>oğlu Kaam Taşkent Galerisi'nde Nazmi Zrya'nın (yanda)ışık huzmeleriyle yıkanan resimleri melankoük bir akşam üstü vaşatıyor lstanbul'a. Cezanne'ın Monet için söyle- diğı gibi 'bir çift gözdür, ama ne göz~' Işığın takipçisi ola- rak gün boyu güneşin peşinde koşturan ve her bir ışık de- metini ve yansımalannı olan- ca duyarlıkla boyaya aktara- bilen, nesnelerini ışıkla yıka- yabilen ve buna kendine çok özgü bir melankoli katmasını bilen bir usta ressamdır Naz- mi Ziya. Maçka Galerisi'nde yer alan Aliye Berger'in 'Güneş'i ise, tıpkı yakıcılığı gibi döne- minde hayli gürültü kopart- mış bir yapıttır. 1954 yılında îstanbul'da toplanan sanat eleştirmenlerinin oluşturdugu seçici kurul tarafından birin- cilik ödülüne değer görülmüş bu yapıt, o güne kadar böyle- si resimler yaptığı bilinmeyen Aliye Berger'i birdenbire de- dikodulann ortasına atmıştır. Tıpkı Nazmi Ziya gıbı Izle- nimcı resme tutulmuş halde akademik sanata karşı çıkış olarak, Aliye Berger de için- den gelen sese kulak verip, akademik sanat kurallarını, bılgiyi, eski değerleri bir ke- nara atmış ve koca bir güneşi, galaksı gibi yeryüzünün tepe- sine oturttuğu, yine içinden geldiği gibi kavurucu renkleri sıkıp patlı olarak tuval yüzeyine sürdüğü ve biraz da bu sıcak tonlan soğuk tonlarla canlandırdığı bir re- sim yapmıştır. Soyut sanatın Batı'da esen rüzgânyla Aliye Berger'in, bu çarpıcı resmi jüri tarafından beğe- nilmiş ve diğer kuralcı resimler ya- nında bireyin özgürlüğünü yansıttı- ğı için ödüle değer bulunmuştur. Bugün tek bir duvarda kendini ayakta tutabilen bu resmin mekânı- nı nasıl etkiledığini görmek için ga- leriye bir öğle vakti gitmenızi öne- ririm. Karolar üzerine düşen ışık huzmeleriyle birlikte güneşin sıcak- lığını duymak ıstıyorsanız eğer, ku- rallan bir kenara bırakıp, yüreğmin sesini dinlemiş olan bu duyarlı ka- dın ressamımızın yapıtını izleyin. İki güneş çocuğu, Nazmi Ziya ve Aliye Berger; biri Maçka'da, diğeri Beyoğlu'nda şu iğrenç lstanbul ha- vasında pınl pırıl, hâlâ dipdiri re- simleriyle mutluluk saçıyorlar. 1995 yılına hiç de mutlu anılarla girmemiş olan bizler için. bombalar ölüm ve acı dağıtırken ve yeni yıl daha da hırçın geçeceğe benzerken yine de 1995 için sanatsever herke- se birer armağan bu yapıtlar. Yayıncılar, SEKA'nın satılmasını istiyor Kültür Servisi - Türkiye Yayıncılar Birlığı Başkanı Aygören Dirim, Karabük tesıslerini sembolik bir fiyatla satan hü- kümetin SEKA'yı yayıncılara, gazete sahibi ve çalışanlanna satmasını istedi Dinm, yaptığı açıklamada, SEKA'nın ve özel kâğıt üreticilerınin kâğıda ve kartona yaptıklan zammı izlemenin ola- naksız hale geldiğıni, SEKA yılda 4-5 kez fıyat arttınrken. özel üreticılerin ve ithalatçılann dövizın her kıpırdanışında zam yaptıklannı. ancak döviz düştüğün- de fıyatlann düşmediğını belirtti. Kâğıda sonımsuzca zam Açıklamada. SEKA'da 1994 Mar- tı'nda 17 milyon olan birinci hamurun şu anda 50 milyon, 8 milyon 700 bin olan kitap kâğıdının tonunun 37 milyon, SEKA'dan sonra en çok kullanılan Top- rak kâğıdın tonunun ise 100 milyona çıktığına dikkat çekılerek "Dünyanın hiçbir ülkesinde kültürün temel maddesi olan kâğıda bu ölçüde sonımsuzca zam yapılmaz" ifadesi kullanıldı. Bu artışlar nedenıyle yayın sektöründe kullanılan kâğıt miktannın 1 3 oranında düştüğü beiirtılerek "Gazete kağıdında gümrük ve fon muafiyetinden dolayı gazeteler h- hal kâğıt kullanırken. yayınevlerinin kul- landığı kitap kâğıdı > üksek gümrük ve fon UNgulamasından dolayı ithal edilme- ntıtktedir" denildı. KDV alacaklan birikti Gerek SEKA'nın gerekse özel kâğıt üreticılerinin yaptıklan zam ve uygula- dılları fiyat politikası nedenıyle kitap yayımlamanın artık büyük bir yatınm haine geldiğini vurgulayan Dirim. açık- lanasında, bu yılki zorluğu depolannda- kj kıtaplar sayesinde yenen yayıncılann 95"te ayakta kalma savaşı vereceklerini ifade etti. SEKA zarar ettıği, enflasyon ve döviz arttığı sürece kâğıda zamın sü- retegıni, dolayısıyla kitap fiyatlannın da aracağını vurgulayan Dirim, 1994 yılın- da kitap fiyatlanna yapılan zammın, kâ- ğı: fi>atı artışlannın çok altında olduğu- nv belirtti. Dınm, açıklamasını şöyle sürdürdü; "•<« anda yayıncıiann kitap girdilerinde vesanşında uygulanan KDV farkından dda>ı yayıncılar için önemli sayılacak mktarda devletten KDV alacaklan bi- riLnıiş durumdadır. Bu alacagın iadesi- niı yt da ödenecek \ergiyc mahsup edil- msûıin çok dogal bir işlem olması gere- krken \1 aliye \etkililerl bu işlemi yap- mnukta direnmektedirler. Hiç olmazsa Bıkanlar Kurulu'nun bir kararnameyle tıdkkıınız olan bu paranın iadesi için greken talimatı vermesini bekliyoruz." Hahık TezoııarMaıı bize kalanProf. Dr. ERDÎNÇ BAKLA Zaman ne kadar hızlı geçıyor. Ölüm bi- zim kuşak sanatçılannı sardı. Birer ıkişer en sevdiğimiz arkadaşlanmızı alıp götürüyor. Hemen medyanın tümü 1994 yılında kay- bettiğimiz sanatçılann adlannı peşpeşe sıra- ladılar Sevgili İezonar'ın adı bu listelerde yoktu. Hiç zamanı ve hiç gereği olmadığı halde ille de 1994 yılında kaybettiklerimi- zin lıstesine girebilmek için yılın son günü- nü buldu. Hepimizi derin acılar içinde bıra- karak göçüp gittı. Gerçekten vakitsiz bir göçtü bu. Mesleği- nin doruğundaydı. Yıllardır dağarcığında ne engin tecrübeler bınktirmiş idi. Daha bir- çok eser verecek, birçok öğrenci yetiştire- cektı. Kolay değil bir sanatçının yetişmesi; uzun yıllar, uzun emekler ge- rekli. Ne uykusuz geceler, ne acılar, ne sevinçler ve tutkular bu hamuru yoğurmakta. Ya estetık birikim için ne deme- li? Sanatçı ne kadar eserden sonra gerçekte yapmak istedi- ğine ulaşabıliyor? Ne emektir bu? Kaç tane eser yanda kal- dı, yeniden tekrar tekrar ya- pıldı acaba? Kimseyi tarmazdı bu eserler elli iki senelik bir yaşama sığmış- tır. Tezonar'ın bilinmeyen bir yönü müzis- yenliğidır. Seramik eğitimi gördüğü yıllarda konservatuvara da devam ederek kontrbas eğitimi almıştır. 196O'lı yıllann en popüler grubu olan "Karakediler" grubunda çal- mıştır. Fevkalade gelışmiş bir klasik Batı müziği kültürüne sahipti. lşte o yüzden gü- nümüz genç kuşağının çılgın virtüözü piya- nist Hakan Tezonar'ı müziğe itelemış, onun ıyi bir pıyanıst ola^k yetişmesi için elinden her geleni yapmıştır. Bir Rodin hayranıv dı Tezonar'ın heykelleri; plastik değerleri ön plana çıkaran, kimi yerde yumuşacık, ki- mi yerde ise çalıştığı kilin bütün dokusunu alan, yer yer parmak ızlenni dahi bütün ta- abidelerde genelde Natüralist bir eğilimde olmasına karşın özellikle büstlerinde Eksp- resyonisttir. Daha serbest çalışmayı tercih eder ve çok defa plastik kütle soyut bir görünümdedir. Tezonar'ın olağanüstü bir benzetme kabili- yeti vardı. Bir büst çalışması görülmeye de- ğerdi doğrusu. Çamur kütlesi 15-20 dakika kadar kısa bir zamanda poz veren kişinin kimliğine bürünüverirdi. Karakteri yakaladığı andan ıtibaren çahşmasını keser, eserin kalanını daha sonralan tamamlardı. Ancak özellikle ılk dakıkalarda koyduğu tuşeleri bozmama- ya özen gösterirdi. Tezonar 1942 de Çorlu'da doğmuştur. Heykelle tanışması 1959 yılında girdiği Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'nda lşte bütün bu heyecanlann, sevinçlerin ve hatta öfkelerin, tutkuların sonunda varılan doruk, sanatçıyı yaratıyor. Sa- natçı gerçekte düşlediğinı işte bundan sonra yapabiliyor. Onun için mesleğinin doru- ğunda aramızdan genç sayıla- bilecek bir yaşta aynlan Tezo- nar için kahrolmamak, hatta isyan etmemek imkânı var mı? Kimbilir bundan sonra ne eserler verecek, o coşkusunu en duyarlı, en sıcak şekilde eserlerine aktaracaktı? Bir iyilik timsali olan, hiçbir kimseyi kır- mayan, hani o "kanncayı dahi incitmeyen" bir arkadaşımızdı. Herkesın yardımma koş- mak sanki ona venlmiş bir görevdi. Cebin- deki son parayı yardım etmek istediği kım- seye verir, eğer yetişmezse gider borç alırdı. Böylesine yumuşak yürekli, sevecen olma- sına karşm o bir mücadele anıtıydı. Inandığı her fikir için sonuna kadar mücadele eder ve pes demezdi. Yumuşacık bir insan ve bir mücadele ejderi. Elü iki yılhk yaşamında... Tezonar, sanatîa beraber yaşadığı yıllannı dolu dolu geçiren, binlerce eser vermiş bir sanatçımızdır. Bıraktığı eserleri incelerseniz elli iki senelik bir ömürde bunlann nasıl ya- pıldığına hayret edersıniz. Gerçekten de öy- ledir. Tezonar binlerce desen çizmiş, resim yapmıştır. Önce seramikçılikle başlayan sa- natçılığının daha ilk yıllanndan itibaren se- verek, büyük bir coşkuyla yaptığı heykeller yüzlercedir. Türkiye'nin çeşitlı yerlerinde yaptığı anıtları alt alta yazmaya kalksanız sonunda yazmaktan sıkılırsmız. lşte bütün £~L aluk Tezonar'ın heykelleri; plastik değerleri ön plana çıkaran, kimi yerde yumuşacık, kimi yerde ise çalıştığı kilin bütün dokusunu alan, yer yer parmak izlerini dahi bütün tazeliğiyle veren, duygulu heykellerdir. O heykellerinde ifadeye çok önem verirdi. Heykellerindeki coşkuyu, tutkuyu ve çok zaman hüznü görmemeye imkânı yoktur. Zaten bu ifade gücü değil midir ki Tezonar'ı sanat dünyasına tanıtan? zehğıyle \eren, duygulu heykellerdir. O heykellerinde ifadeye çok önem verirdi. Heykellerindeki coşkuyu, tutkuyu ve çok zaman hüznü görmemeye imkânı yoktur. Zaten bu ifade gücü değil midir ki Tezo- nar'ı sanat dünyasına tanıtan? Kimi heykel- lerini en ince detaylanna kadar işlerken, ki- minde ise fevkalade serbest dokularla kütle- yi fazla yormadan bir çırpıda heykeli biti- rirdi. Sanıyorum ki böyle çalışmayı daha severdı Tezonar. Bir Rodin hayranıydı. Durmaksızın kitap- lannı inceler, fırsat buldukça Rodin müzesi- ne giderek birkaç gününü onun eserleriyle geçirirdi. Tezonar özellikle büstlerinde ka- lıp çizgılerini hiç silmez, olduğu gibi bıra- kırdı. Öyle zannediyorum ki bu, Rodin'den al- gıladığı bir doku. Büstlerinde yer yer par- mak izleri vardır. Tutkuyla çalıştığı eserini daima taze bırakmaya özen göstermiş, yap- tığı modlajın istediği ifadeyi bozmaya baş- lamasına. bir anlamda yorulmasına fırsat vermeden kesmeye özen göstermiştir. lşte bütün o parmak izleri o yüzdendir. Gerçek- ten de plastiği diri göstermektedir. Yaptığı olmuştur. Daha öğrencilik yıllannda devlet sergisi başta olmak üzere sergilere katılma- ya başlamış. katıldığı yanşmalarda aldığı ödüller bif anda tanınmasına sebep olmuş- tur. Kitabının >apılması gerek Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Oku- lu'nun seramik bölümünde açılan imtihanı kazanarak asistan olmuş, bu kariyer onu 1985 yılında profesörlük payesine kadar götürmüştür. Tezonar'ın 1970'te verdiği doktora tezi "Kütahya Çiniciliğini Geliştir- me Imkânlan" konuludur ve çok kapsamlı bir incelemedır. Yıllarca emek verdiği eser- lerinı bir kitap olarak düzenlemeyi çok iste- miş, hazırlıklar yapmış, fakat gerçekleştire- memiştir. Bir "Tezonar" kitabının bundan sonraki yıllarda yapılmasını bütün kalbimle arzuluyorum. Tezonar'ın katıldığı yanşma- larda aldığı ödüller oldukça kabank bir ye- kûn tutar. Bunlardan en önemlileri şunlar- dır. 1966 11. Uluslararası Kültür Şenliği 1. ödül. 1966 DGSA Heykel 1 ödül, 1966 Ile de Bendor Paul Richard Ulusla- rarası Korsika Anıtı Yanşması 1. ödül, 1968 lstanbul AKM Heykel Yanşması 2. ödül, 1968 Ankara ODTÜ Heykel Yanşması Mansiyon, 1970 Ankara YKB Heykel Yanşması 1. ödül, 1975 Ile de Bendor Paul Richard Fransız Hava Şehıtleri Anıtı Yanşması 3. ödül, 1976 lstanbul Arkeolojı Müzesi Sanat Yanşması Heykel 1. ödül, 1980 Ankara TBMM Atatürk Yanşması Basan Ödülü, 1981 lstanbul Fatih Anıtı Yanşması 3. ödül, 1983 Kayseri Atlı Anıt Yanşması 1. ödül, 1986 lstanbul Rumelihisan Büyük Fatih Anıtı Yanşması 2. ödül. Diğer taraftan Tezonar'ın sanat hayatının önemli bir bölümü anıt çalışmalanyla geçmiştir. Çok uzun çalışmalar gerektiren anıt heykelci- liği son yıllarda Tezonar'ın tutkusu haline gelmişti. Açtığı kişisel sergi- lerden vazgeçmiş, eserlerini daha fazla halkın görebilmesi için anıt çalışmalannı tercih etmiştir. Bu tut- kusu, benim kendisini hep tenkit et- tiğim bir yönüdür. Sergilerden vaz- geçmesi çok yanlış idi. Çünkü anıt çalışmalannda konular bellidir ve en önemlisi, mutlaka bir benzetme zorunluluğu vardır. Bu çalışmalar sanatçının özgürce eserler vermesini engeller. Ben Tezonar'ın kendisini çok aşacağı sergiler yapacağına çok inanıyordum. Anıtian ve bûsfleri Onun yaptığı anıtlardan bahset- meden geçemeyız. Bunlardan bir ta- nesi. Tezonar'la yapmaktan mutlu- luk duyduğum Sakarya Şehıtleri Anın'dır. Bu anıtta rölyef kabartma- lan da ben yapmış idım. Diğer anıt- lar ise şunlar: Kaysen, Akseki, Kınkkale, Hereke, Keşan, Biga Atatürk anıtian; lstan- bul Mimar Sinan, Turgut Reis. Fuzuli, Ce- zayirli Hasan Paşa, Kadıköy Atatürk Genç- lik Anıtı, Marmara Oniversitesi Atatürk Anıtı, Kadıköy Yunus Emre Anıtı, Kadıköy Belediye Binası Cumhuriyet Devrimleri ve Atatürk Anıtı, Göztepe Anneler Günü Anı- tı, Selamiçeşme Basın Şehitleri ve Özgür- lük Anıtı, Kalamış Osman Hamdi Heykeli, Çeşme Turgut Reis Anıtı, Selçuk Üniversi- tesi Büyük Türk Imparatorluklan ve Ata- türk Devrimleri Anıtı, Gaziantep Karayılan Anıtı, Şehit Kamil Anıtı, Halıcılık ve Ilk Mekik Anıtı, tzmit Sabancı Holding Daya- nışma ve Sevgi Anıtı, Dumlupınar Kuvayı Milliye Anıtı, Japonya Hiroşima Dünya Ba- nş Heykeli ve sayısız büst. Eserlerinden bazıları Linz ve Bregens Müzesi, Marsilya Paul Richard Müzesi, ls- kenderiye Müzesi ve lstanbul Resim ve Heykel Müzeleri'yle özel koleksiyonlarda- dır. Şimdiye kadar yirmi özel sergi açmış bu sanatçımızın yeri kolay kolay doldurulama- yacaktır. Onu çok özleyeceğiz. Kmlordu konseri iptal oldu • İSTANBUL (UBA) - Ernlak * Bankası, Çeçenya işgalini kınamak amacıyla daha önce planlanan Kızılordu Koro ve Dans Topluluğu'nun gösterisini ıptal ettı. 69. Kuruluş Yıldönümü nedeniyle çeşitli kutlama etkinlikleri düzenleyen Türkiye Emlak Bankası, bu amaçla Kmlordu Koro ve Dans Topluluğu'nu lstanbul'a davet etmişti. Dünyanın en tanınmış gruplanndan olan Kızılordu'nun 8-9 ocak tarihlerinde gerçekleştıreceği program için davetiyeler ve basın duyurulan hazırlanmıştı. Ancak, Rusya'nın Çeçenistan'ı işgal girişimi nedeniyle tepki gösteren Emlak Bankası Yönetim Kurulu gösteriyi iptal etti. Hamit Görele'yi Anma Sergisi • Kültür Servisi - Hamit Görele'nın yanm yüzyıla yakın sanat yaşamından derlenen ve retrospektif bir nitelık taşıyan resim sergisi, Nişantaşı Toprak Sanat Galerisi'nde 14 Ocak tarihine dek gezılebilir. "Müstakiller" grubu içinde yer alan sanatçının resımlerinde coşkulu, şıırsel nitelikler belirginlik taşıyor. Çoğunlukla yakın çevre görünümlerini konu alan ilk dönem resımlerinde kendinden önceki kuşağın izlenimciliğe yatkın yaklaşımıyla 1939-53 yıllannda Paris'te Andre Lhote Atelyesi'nde ' • edindiği yan kübist, yan konstrüktivist birikimı bağdaştırmaya yöneldi. Özellikle peyzajlannda ağırlığını duyuran soyutlayıcı öğelerdeki genişleme, renk lirizmine öncelik veren davranışı kendi kuşağı içinde kolayca aynmsanan bir İcişilik kazandırdı. Öiümünden üç yıl önce Îstanbul'da sergılediği kimi düz ve yalın, kimi benekleme yöntemiyle renklendirilmiş geometrik birimli düzenlemelerinde doğanın oldukça soyut planda bir çözüme ulaştınlması öngörülüyordu. TÜRSAK Vakffndan ücretsiz video gösterileri • Kültür Semsi - TÜRSAK Vakfı, "Sinemanın Yüzüncü Yılı" laıtlamalan çerçeyesinde bu aydan başlayarak TÜRSAK Salonu'nda haftahk video t/l gösterilerine baslıyor. Her -? çarşamba günü saat 16.30'da ücretsiz olarak gerçekleştınlecek olan gösterilerde, sınemaseverler dönüşümlü olarak Türk ve dünya sinemasının klasıklerinden seçmelerin yanı sıra kısa film ve belgesellerden örnekler izleme ve filmlerle ilgili söyleşilere katılma olanağı bulacaklar. Bu etkinlikler kapsamında 11 ocak çarşamba günü Yeşim Ustaoğlu'nun "Magnafantagna", "Düet" ve '"Otel" adlı kısa filmleri gösterilecek, ardından Ustaoğlu ile bir söyleşi yapılacak. 18 ocak günü John Ford'un "Cehennem Dönüşü" ve Rekin Teksoy'la söyleşi, 25 ocak günü Uğraş Salman'ın " Vixit" ve Banu Imset Diler'in "Battaniye" adlı kısa filmleri gösterilecek ve ardından Uğraş Salman'la söyleşi yapılacak. Çağdaş Sahne ve Talyaço' Şişli'de • Kültür Servisi - Ekimden bu yana Kadıköy Halk Eğitim Merkezı ve Capitol Müjdat Gezen Gençlik ve Çocuk Tiyatrosu'nda "Palyaço" adlı müzikli çocuk oyununu sahneleyen Çağdaş Sahne, Şişli Gönül Ulkü-Gazanfer Özcan Tiyatrosu'na geçiyor. Kartal Sanat Işliği. Bizim Tiyatro, Dostlar Tiyatrosu oyunculanndan ve kapatılan BRT televizyonu haber spikerlerinden Halit Ergör tarafından 1990 yılında kurulan Çağdaş Sahne, Halit Ergör'ün oyunlaşhnp yönettıği "'Palyaço" adlı müzikli çocuk oyunu ile 1994-95 tiyatro mevsimini ' > açmıştı. Kurnazhk, cahillık, > • : okuma ahşkanlığı ve eşit paylaşma gibi temel konulann * sahne dilıyle yorumlandığı oyunda, Geleneksel Türk Tiyatrosu kışderinden tbiş ıle Avrupah Palyaço yan yana geliyor. Oyunda; Halit Ergör'ün yanı sıra Perizat Aydoğdu ve Müslüm Uzun oyuncu olarak rol alıyor. Banu Akın flüt, Erdem Polat gitar, Alen Ankan org çalıyor. "Palyaço", cumartesi gününden saat 11.00'de Gönül Ulkü-Gazanfer Özcan Tiyatrosu'nda sahnelenecek. Yakacık Kütüphanesi'nde etkinlikler • Kültür Servisi - Yakacık Halk Kütüphanesi'nde yann saat 14.00'te Jale Sinar, Ercüment Uçan, Kemalettin Koç ve Kenan Yalçın'ın katıldığı söyleşi ve imza günü ile Jale Sinar'ın kaligrafi gösterimi izlenebilir. Yakacık Kütüphanesi'ndeki bu etkinliğe; Yakacık Ortadoğu Lisesi, Yakacık Lisesi ve Selma Akay Lisesi katılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle