Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 OCAK 1995 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 15
Ünlü Fransız müneccimin kehanetleri yeniden gündemde
Kıyamete dört kalaNostradamusCELAL CSTER
"1999 yılının temmuz ayında
gökyüzünden büyiik ve korkunç
bir hükümder inecek!" Fransız
müneccım ve hekım Nostrada-
mus'un (1503-66) 1555'te ettiği
bu sözler, sonradan birçoklannca
kıyametin 1999'dakopacağıbiçi-
minde yorumlanmıştı. Nostrada-
mus'un kehanetine 4 yıl kala, diz-
ginlenemeyen enftasyon, gemi
azıya alan bağnaz millıyetçılik,
dört biryanı saran çevre kirliliğı
\ e yeryüzünü kana bulayan kök-
tendınci şıddetle birlıkte belkı kı-
yamet çoktan koptu da farkında
değılız.
Her neyse! Nostradamus'un
dünyanın sonunun geleceği keha-
netınde yer alan 1999 yaklaşır-
ken, birçok ülkede, ünlü münec-
cımle ılgilı kitaplaryayımlanıyor.
Tcheky Karyo'nun oynadığı
Nostradamus adlı film ise şu si-
ralarda A\rupa'da gösterihyor.
Nostradamus, Centuries (Yüz-
lükler)adlıkehanetlerkitabınıçı-
kardığı 1555"te, şifalı bıtkılerden
oluşan ilaçlar ve reçel tarifleri içe-
ren bir kıtap yayımlamıştı. Bu ter-
tıplerin Nostradamus'un öngör-
düğükanlıolaylarakarşıinsanla- Fransa Kraliçesi Katberine de Medicis, Nostradamus'un ülsımlı aynasında
nn dırenışıni arttıracaği ileri sü- siyasal karşıtiannı izliyor. Yoksa Nostradamustekvizyonu da mı öngörmüştü?
rülüyordu. Nostradamus, münec-
Fransız müneccimin şifalı bitküeri arasında limon
ağacı da yer afayor.
cımliğı ve simyacılığı kadar reçellen \e
marmelatlanyla da ün salmıştı
Geçenlerde, Nostradamusadlı fılmin
senaryo yazarlanndan Knut Boeser,
Fransız müneccimin ilaç terkipleriyle
tedavi yöntemlerini ıçeren kitabının 17.
yüzyılda yapılmış Almanca çevırisıni
ortaya çıkârdı ve yayırnladı. Kitapta, dö-
nemin çeşitli bitki resimleri de var. Ge-
lecek yaz Ingiltere'de de basılacak olan
Nostradamus'un tksirleri adlı kitapta,
simyacılık ve aşçılık bir arada. Nostra-
damus'un tanfleri. tehlikelerle dolu bir
dünyanın 'üstesinden gelmeye' yaraya-
cak bilgeliği ve kişılık sağlamlığını art-
tırmaya yönelik!
1546-47 yıllannda Fransa'daki veba
salgmlan sırasında kullandığı yeni ilaç-
lar ve tedavi yöntemleriyle tanınan
Nostradamus'un hıyarcıklı vebaya ya-
kalananlara uyguladığı gül yaprağı ez-
mesinin, kellere uyguladığı civa tedavi-
sinin tariflerini de kitapta bulmak müm-
kün. Geçen yıl yalnızca Almanya'da
Nostradamus üstüne 19 kıtap yayımlan-
mış. Bunlann çoğunda, Nostrada-
mus'un Fransızca, lspanyolca, Latince
ve tbranice sözcükleri bır gızyazı gıbı
bir arada kullandığı, kehanetlerinın çö-
züldügü ileri sürülüyor.
Knut Boeser'in fılme de kaynaklık
eden Nostradamus adlı romanında,
Fransa kralı II. Henri'nin eşi kraliçe
Catherinede Medkis'in sarayına çağn-
lıp kraliçenın çocuklannın falına bakan,
156O'ta IX. Chartes'ın tahta çıkmasıy-
la saray hekimliğine atanan münecci-
min yaşamı anlatılıyor. Kuşkusuz. Nost-
radamus'un kehanetleri de romanda
önemli bir yer tutuyor. Çünkü birçokla-
n, bunlardan bazılannın. örneğın Ken-
nedy'nin öldürülmesi ve ınsanoğlunun
aya ayak basmasının daha şimdiden
doğnı çıktığına inanıyor.
Fransa'da yayımlanan Nostradamus
kitaplannın en ilginci ise Henry Miiler
et Nostradamus (Henry Miiler ve Nost-
radamus). Yengeç Dönencesi ve Oğlak
Dönencesi'nin yazan Miiler,
1946'da Dr. Le Fontbnıne'ün
Nostradamus'un kehanetlenni
yorumlayan bir kitabını bulmuş.
Kitaptan büyülenen Amerikalı
romancı, hemen Dr. Fontbrune'le
yazışmaya başlamış. Miller'ın
doktora yazdığı mektuplar, cinsel
konulardaki içtenliğiyle tanınan
romancmın bilınmeyen bir yönü-
nü açığa çıkanyor.
tngıltere'de ise birçok kitap ara-
sında Peter Lorie'nin Nostrada-
mus: The MiUennium and Be-
yond (Nostradamus: Binyıl ve
Ötesi) adlı yapıtı tartışmalann
odağında. Lorie, Nostradamus'un
bilmeceyı andıran dizelerine ye-
ni yorumlar getirdiğini ileri sürü-
yor. Bu arada Nostradamus'un
kehanetlenne kendi yıldız falcılı-
ğını da katarak 1996'da bif Fran-
sız din adamının Papa seçileceğı-
ni, Almanya'da çoktanncı bir dö-
nemyaşanacağını, 2004'tebırka-
dının ABD Başkanı olacağını ön-
görüyor. 1999'da dünyanın sonu-
nun gelmeyeceğını. ama New
York'ta ortaya çıkacak büyük bir
önderya da olayın, ] 781 'de Nost-
radamus'un kehanetlenni mah-
kûm eden Katolik Kilisesi'ne
ölümcül bir darbe indireceğini
vurguluyor. 1999'da Nostrada-
mus'un öngördüğü gibi kıyamct
kopar mı, kopmaz mı, bilemeyız. Ama
ekonomik ve toplumsal umarsızlığın
büyüdüğü, insanlann dünyevi ve cısma-
ni değerlerden uhrevı ve semavi değer-
lere yöneldiği, garip kılıklı insanlann
TV ekranlanndan 'Ak>' deyip fal baktı-
ğı günümüzde 'müneccimler münecci-
mi' Nostradamus'un ününü ve adını
sürdürmesi hiç de şaş ırtıcı değil. Kıya-
met ise gökyüzünde değil, yeryüzünde.
Atalanmız ne demiş: Bıri yer, biri ba-
kar, kıyamet ondan kopar! .
Kımıızıfare
kitap
dağıbyor
Kiiltür Servisi - Mavibulut
Yayınlan. kuruluşunun 15. ve
çıkarmakta olduğu Kırmızıfa-
re Çocuklar tçin Edebiyat Der-
gisi'nin de 5 yılı nedeniyle
özel bır kampanya başlattı. Bu-
na göre. 31 Ocak 1995 tarihi-
ne kadar. Kırmızıfare'ye abo-
neliklerini yenileyen ya da ilk
kez abone olan herkese Mavi-
bulutYayınlan'nın listesinden
seçeceklen bir kıtap armağan
edılecek.
Yayınevinin neden Mavibu-
lut adını aldığını Fatih Erdo-
ğan, şu sözlerle anlatıyor:
1%2 yılının. o zamanlar ha-
la içinde >üzülebilen Küçük-
çekmece Gölü kıyılannda bir
UkokuL Bir yıl öncesine kadar
askeri barakalarda, ödünç
kahvehanelerde okuyan öğren-
ciler yeni okul binasıyla çok
mutlu. Ama, özellikle güneşli
bahar gfinlerinde kırlar hâlâ
daha güzel.
Resım dersı. Göle bakan ya-
maca sırtımızı yaslamış, otla-
nn üzenne yayılmış resim ya-
pıyoruz. Manzara resmi. Göl,
karşı tepeler, Ziraat Fakülte-
sı'nin ağaçlıklan, yamaca ser-
pilmiş bırkaç ev, İcuşlar, gök-
yüzü. bulutlar...
Bulutlar.. .Deftenmin üst ya-
nsını gökyuzüne ayınyorum.
Masmavı boyuyorum Bulut-
lan da beyaz bırakıyorum. Ya-
nı başımdaki arkadaşımm ka-
ğıdı gözüme ilişiyor. Bulutlan
mavı yapmış. Uyanyorum:
"Bulutlar ma\i olmaz, beyaz
olur!"
"Hayır, mavi olur" diyor.
Gülüyorum. Gökyuzüne kal-
dınyorum başımı. Açık mavı
bir gökyüzünde kümülüs tipi
bulutlar. Pamuk yıgını gibi.
"Görmüyor musun ma-
vi!" diyor arkadaşım.
Hayır görmüyorum. Bulut-
lar inadına beyaz. Inatlaşıyo-
rurn:*
"Beyaz omr!"
Öğretmenımıze gidiyoruz.
Kendimden o kadar eminim ki.
Öğretmenimiz gülümseyerek
başını sallıyor. Birkişiden ya-
na çıkmaktansa sınıfin geri ka-
lan çoğunluğunu onaylamayı
yeğliyor:
"Tabii, mavi ohır!"
Bu yenilgimi unutmadım.
Hemen hemen bütün çocuk-
Iarın resımlerinde bulutlan
mavi boyadıklanna, hatta bu
olayı anlattığım bazı yetişkin-
lerin. "Sahi, bulutlar ne renk
olurdu?" dediğine tanık ol-
dum.
Yalnızca çocukJara özgü bir
tercih, böylece, çocuklara ki-
tap yapan bir yayınevinin adı
oldu.
1995, Mavibulut'un 15. yı-
lı. Okulöncesi ve ilkokul döne-
mi çocuklanna yönelik kitap-
lar yayımlayan yayınevinin en
ilginç yaymı ise Kırmızrfare.
Kırmızıfare, fareii köyün ka-
valcısının flütünün sesine ka-
nıp da gitmeyen tek fareymiş.
Benzetme, derginin farkhlığı-
nı açıklıyor, Kırmızıfare ede-
biyat vermeye, güzel bir Türk-
çe vermeye çalışıyor.
(Aynntıh bilgı için 252 63 75)
Polanski'nin yorumuyla 'Ölüm ve Kız'CUMHtfR CANBAZOĞLU
Çinli yönetmen Zimou'nun
rıükümet tarafından engellenen
filminden sonra bu kez de
Mısırlı Y'usuf Şahin'ın
sansüre uğraması. uluslararası
sinema çevrelennin büyük
tepkisını çekti. Yusuf Şahin'in
L'exile adlı filminin Mısır'da
gösterimı yasaklanırken bütün
kopyalan toplatıldı ve ülke
dışına ihracı durduruldu. J
Mısır'da ekim ayında gösterime
gtren film, 750 bin kişi
tarafından izlendikten sonra bir
sahnede peygamberin yüzü
gösteriliyor diye. 1983'te
çıkmış yasaya dayanılarak
gösterimi engellenmişti.
Müzikle tecavüz
Sınema dünyası, son bir aydır
Polanski'nin yeni Fılmini
konuşuyor. Bugüne dek 47
ülkede (Türkiye'de Işık Yenersu
başroldeydi) sahneye koyulan,
Şililı yazar Ariel Dorfrnan'ın
'Öliim ve K E ' (The Death and
The Maıden) adlı yapıtını
sınemaya aktardı Polanskı.
Fazla para isteyince Anjeika
Huston yerine, kadroya katılan
Sigoumev \Vieaver filmde faşist
yönetim sırasında polisle
işbirliği yapmadığı için
işkenceye uğrayan, tecavüz
edilen ve tıbbi deneylerde
kullanılan Paulina Escobar'ı
canlandınyor. Film adını,
Paulina'ya tecavüz ederken
doktorun (Ben Kingsley)
dinledıği Schubert'in
yapıtından alıyor. Çekimleri
bıten bir başka film de 'Don
Juan De Marco and the
Roman Pblanski'nin Ariel Dorfman'ın 'Ölüm ve Kız' adlı yapıtından sinemaya uyaıiavacağı
filmde Sigourney Weavel başrolde oynuyor.
CenterfokL' Marion
Brando'nun 15 kilo verdikten
sonra Faye Dunaway'le aşk
sahnelerinde göründüğü filmi
Jeremy Leven yönetiyor.
Brando'nun programında
bundan sonra iki film var.
Binncisi 'Doktor Moreau'nun
AdasT, ikincisi de Kıbns'taki
silah ricaretini anlatan,
Fransızlann fınanse edeceği
'Bitter Lemons." Hollyvvood
patentli fılmlerden çekimleri
süren Citizen X ise 52 kişiyi
öldürüp yiyenAndrei
Chakatiİo'nun oyküsü. Max
von S>dow, Donald Sutheıiand
ve Stephen Rea'nın başrolde
olduğu filmi Chris Coiumbus
yönetiyor. Cindy Cravvford'un
ilk kez başrolde olduğu 'Fair
Game'in erkek oyuncusu
değişti. Son anda StaUone'nin
yerine kadroya VVlIliam
Bakhvin alındı. Gelelim proje
aşamasındaki filmlere. 1976'da
Evita'yı ük kez beyazperdeye
aktarmak için çalışmalar yapan
Alan Parker, yıllar sonra yine
aynı ışe soyundu. Michelİe
Pfeiffer'ın başrolde olacağı
filmi Parker, Stephen Frears'la
birlikte yönetmek istiyor
ttalyan yönetmen Liiiana
Cavani ise Mozart ve kız
kardeşi Nana'ya adanmış bir
film hazırlıyor. Iki kardeş
arasındaki güçlü bağı,
birbirlenne yazdıklan uzun
mektuplan içerecek film için
Cavani, RA1 ıle görüşmelerini
sürdürüyor. 'Aslan Kral'dan
sonra yeni çizgi film
projelerine girişen Walt Disney,
Jonathan Swift'in Gulliver'inı
hazırlıyor. Ancak basına
açıklanan senaryo, Gulliver
tutkunlannı memnun etmedi.
Çünkü Disney'in senaristlen,
şımdiye dek çekilenlerden
farklı olarak Gulliver'ı bir aşk
uğruna seyahate çıkartıyorlar.
Bir deniz kazasından sonra
maceralara girişiyor çizgi
filmde Gulliver. Avrupa
sinemasından da ilginç bir
haber var ajanslarda.
Ettore Scola yeni filmi
Romanzo Di Un Giovane
Povero'yu (Fakır Bir Gencin
Romanı) 20 yıl önce" Özel Bir
Gûn"ü yönettığı mekânlarda
çekiyor. Scola başrolü genç
yetenek Rolando Ravello'ya
vermiş. Dusrin Hoftman ise
geçen hafta bir açıkiama
yapıpu
Rain Man"in
devamında rol alacağını
açıkladı. Yine Barr>
r
Levinson'ın yöneteceği, Tom
Cruise'un da oynayacağı fılmin
senaryosunu Barry Markw
yazıyor.
İDSO9
nun bu haftaki solisti Yeşim GökalpKfiltflr Ser\isi- Cemal Reşit Rey Kon-
ser Saktnu ve tstanbul Devlet Senfoni Or-
kestrası bu hafta da Istanbullu müzıkse-
verlere klasik müzik konserleri sunuyor.
Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın,
İTÜ Maçka Kampusu'nda cuma akşamı
19.00 ve cumartesi sabahı 11.00'de ver-
diği haftalık konserlerini bu hafta Tade-
usz Strugulayönetecek.
Konserlere solist olarak piyanist Yeşim
Gökalpkatılacak. Konserde Claude De-
bussy'nin "Bir Perinin Öğleden Sonrası",
MauriceRavel ın "PiyanoKoncertosuSol
Majör" ve "Botero" adlı yapıtları seslen-
dirilecek.
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda
ise önümüzdeki hafta Igor Oistrakh'm
keman resitalı dinlenebilır.
Salı akşamı saat 19.30'da gerçekleşti-
nlecek konserde sanatçıya piyanoda Na-
talia Zertsalova eşlik
edecek.
Sanatçı resitalde: Mo-
zart, Franck, Bach-
Schumann, Paganini-
Schumann ve VVıeni-
awski'nın yapıtlannı
seslendirecek.
Kkmperer. Karajan,
Ormandy, Softi Giuüni,
Svetlanov ve Rozdhest-
vensky gibi ünlü şefler-
le çalışan Oistrakh, dün-
yadakienünlüorkestra- ^ ^ ^ _ ^ _ ı u _ _
larla konserler vermiş, Y e şimGökaIp
solo plaklannuı yanı sı- ^
r
ra Casals, Menuhin ve babası David Oist-
rakh'la da kayıtlar yapmış.
1953'te Ingiltere'de ilk konsenni veren
Oistrakh, o günden sonra düzenlı olarak
Londra'daki tanınmış
orkestralarla konserler
vermiş, bunun yanı sıra
orksetra şefi olarak da
Moskova, Leningrad,
Berlin. Monte Carlo,
Milano ve Brüksel gibi
sanat merkezlenndekı
orkestralan yönetmiş.
Cemal Reşit Rey Kon-
ser Konser Salonu'na
önümüzdeki hafta bir
dans topluluğu konuk
olacak. Elisa Monte
Dans Tophduğu & Zey-
nep Tanbay 25 ve 26
ocak tarihlerinde saat 19.30'da iki göste-
ri sunacak.
1981 'de New York'ta kurulan topluluk,
daha on yıl geçmeden uluslararası düzey-
de ünlü oldu.
1982'de Paris'teki Uluslararası Dans
Festivali'nde birincilık odülü alan toplu-
luk, o tarihten bu yana dört kıtada 30 ül-
kede temsiller verdi.
Elisa Monte'nin 17'den fazla özgün ya-
pıtını, Kanada, Avrupa, Asya ve Kuzey
Afrika'nın 200 kentinde ve festivalınde
toplam 200 bin seyirci izledi.
Topluluk başta Lake Placid Center for
the Arts, Art Awareness, Kaliforniya
Devlet Üniversitesi, Alvin Ailey Dans
Stüdyosu ve La Napoule olmak üzere çok
sayıda merkezde yaratıcı eğitim ve işbir-
liğinde bulundu.
Nevv York'ta Martha Graham Dans
Okulu'nda eğitim gören, 14 yıldır Ame-
rika'da yaşayan Türk dansçı Zeynep Tan-
bay, bu gösteriyle ilk kez Türk seyircisi-
nin karşısına çıkıyor.
Kuram'da, yazın ve mimarlıkta mekân sorunlan
Derginin, yazında ve mimarlıkta mekan sorunlannın
'şiirli' bir yaklaşımla ele alındığı 'Yazın ve Mekan
Dosyası' başlıklı bölümünde ise Evren Erem'in
"Bursa'da Zaman / Bir Şiir-Bir Deneme', Gürhan
Tümer'in 'Mimarlık-Yazın Ilişkileri (Düş, Dil ve
Mimari Yapıt)', Enis Batur'un 'Duvar', Aytanga
Dener'in 'Yazında Mekan: İstanbul'başhklı yazılan yer
alıyor.
Kultür Servisi -'Kuram'
dergisi, ocak sayısıyla üçüncü
yıhna giriyor. Dört ayda bir
yayımlanan derginin bu
sayısında, Roman Ingarden'in,
Bülent Aksoy'un çevirdiği
'Estetik Yaşantı ile Estetik
Nesne (II)', John Berger'in,
Filiz Aydoğan'ın çevirdiği 'Hep
Elveda Dtyoruz", Carolyne G.
Heilbrun'un Hande
Yanmcah'nm çevirdiği
'Hamlet'in Annesinin
Karakteri' başlıklı yazılan yer
alıyor.
Nilüfer Mizanoglu Reddv 'nin
'Ladv Montagu'nun Türkiye
Mektuplan', Şebnem Sunar'm
'Söylem Düzeninin Tarihçesi',
Ernest VVolf-Gazo'nun
Yurdanur Salman tarafından
çevrilen 'Postmodernizm
Aydmlanmayı Eleştiriyor',
Mtchael Grant'ın Nurçav
Türkoğlu'nun çevirdiği
'Frankenstein: Simgesel Biyoloji
ve Sinemasal Canavar' ve
Anthony Storr'un Sevinç
Kabakçıoğlu tarafından çevrilen
'Kisüik Bütünlüğü' başlıklı
yazılan da bu sayıda okunabilir.
Dergının, yazında ve
mimarlıkta mekân sorunlannın
4
şiirli' bir yaklaşımla ele
alındığı 'Yann ve Mekân
Dosyası' başlıklı bölümünde
ise Evren Erem'in "Bursa'da
Zaman / Bir Şiir-Bir Deneme',
Gürhan Tümer'in \\1imariık-
Yazuı Ilişkileri (Düş, Dil ve
Mimari Yapıt)', Enis Batur'un
'Duvar', Aytanga Dener'in
•Yazında Mekan: Istanbul'
başlıklı yazılan yer alıyor
Bu bölümde aynca
Bernard Tschumi'nin
Ahsen Ozsoy 'un çevirdıği
'Mekan Sorunlan', Gaston
Bachelard'ın Aykut Derman
tarafından çevrilen 'Mekanm
Poetikası' ve Martin
Heidegger'ın Yurdanur
Salman'ın çevirdiği'_ Şürle
Yaşar tnsan_' başlıklı yazılan
bulunuyor.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Şiddetin Kültürü...
16 ocak pazartesi akşamı, Alman 'Pro 7' Televizyo-
nu'nda 'Silahlı ve Masum' adlı bir Amerikan filmi gösteril-
di. Filmde, orta halli bir Amerikan ailesinde. babanın oğ-
luna on birinci yaş gününde bir av tüfeği armağan etme-
siyle başlayan olaylar, çocuğun yalnız olduğu bir gün eve
giren üç hırsızdan ikisini vurup öldürmesiyle gelişıyor ve
silah satın alma özgürlüğünün sonuçlan, konut dokunul-
mazlığını savunmanın sınırtan, konuta saldırı durumunda
iki kişiyi öldüren on bir yaşında bir çocuğun çevresince
'kahraman' ilan edilmesinin psıkolojık etkıleri gibi, son de-
rece önemli sorgulamalarla noktalanıyor. Bu arada ölen-
lerden birinin küçük kızının bir televizyon muhabirine sor-
duğu şu soru, ağırlıklı olarak vurgulanıyor: "Babamın bir
müzik seti çaiarken neden ölmesi gerektiğini anlayama-
dım..."
Sözünü ettiğimiz film, şiddetin yoğunluğunu giderek art-
tırdığı Amerikan toplumu açısından acımasız özeleştiriler-
le dolu. Bilındiği gibi, içinde banndırdığı kurumsal ve bi-
reysel olumsuzluklann yanı sıra, bu olumsuzluklar bağla-
mında en şiddetli özeleştirilerin rahatlıkla yapılabılmesi,
Amerikan toplumunun ve anlayışının belirleyici özellıkleri
arasındadır.
Son zamanlarda ülkemizin de bir şiddet toplumu olma
yolunda giderek hızlanan adımlar attığını görmemek için
ancak bilinç denen şeyden tümüyle yoksun olmak gere-
kir. Üstelik bu süreç, ülkemizde bir yandan bazı 'özgüriük-
ler', öte yandan da bazı nedeni anlaşılamaz hoşgörüler ka-
nalıyla iyiden lyıye desteklenmektedır. Birinci noktaya ör-
nek olarak, bütün vatandaşlann silah bulundurma ruhsa-
tı alabıleceklerını öngören yasal düzenlemeyı gösterebıli-
riz. Hemen belirtelim ki, bu bağlamda söz konusu ruhsa-
tın daha çok 'silah taşımaya' değil, fakat 'bulundurmaya'
ilişkin olduğu gibi bir gerekçe ileri sürmek, trajikomik olur;
zira 'gözü dönenin' bu kılcal damar ınceliğindekı sınıra
dikkat etmesi, herhalde beklenemez!
Buna ek olarak, Türkiye'de. yani 'silah bulundurma öz-
gürtüğü'nün geçerlı olduğu ülkemizde. adam öldürmeye
ilişkin ceza yaptınmlannı gözden geçırmek, durumu daha
da açığa çıkarabilecektir. Uzmanlarının bildikleri gibi, ör-
neğin pek benzemek istedığımiz Amerika Birleşık Devlet-
leri'nde geçerii olan 'bağışlanamaz ömürboyu hapis'ce-
zası, bizim ceza yasamızda yoktur. Başka deyişle Türki-
ye'de cana kıyan kişinin, fiıli ne denli ağır olursa olsun -ar-
tık idam cezaları da onaylanmadığına, dolayısıyla fiılen yü-
rürlükten kalkmış olduğuna göre- bekleyebileceği en ağır
ceza, gerek Infaz Yasası'nın sağladığı olanaklar, gerekse
olası aflar nedeniyle 'günün binnde son bulacağı kesin' bir
'ömürboyu hapis'tirl İdam cezasının kaldınlması, doğru-
dan insanlık düşüncesinin bugün vardığı ya da varmış ol-
masının beklendiği noktanın bır gereğidir. Ama idam ce-
zasının kaldırılması, bir ceza sisteminın cana kıyma karşı-
lığında venlecek cezalar bakımından zaafa düşmesıni ke-
sinlikle gerektirmez.
Insan canına kıymanın hukuken bunca ucuzlatıldığı bir
toplumda, aynca ateşlı silah bulundurma özgurlüğünü de
getırmek, acaba nasıl bır hedefı amaçlamakla eşanlamlı-
dır? Düşünce özgürlüğünün gelebılmesi için hâlâ 'paket-
lerin' beklendiği bir ortamda, silah bulundurmanın yasal
yolunun bunca kolay açılabilmiş olmasını nasıl değerlen-
dirmek gerekir?
Bu soruların yanıtı, sanırız açıktır: Türk toplumunun bir
şiddet toplumuna dönüşmesı -bilınçlı ya da bilınçsız ola-
rak- bugün 'resmi' politikalarca desteklenmektedir.
Işin 'özel' yanına gelince, bu konuda herhalde özel te-
levizyon kanallanmızın tamamına yakın bir böftmünün de
bugün değilse bile, sanınz pek yakında en azından kendi
kendilerine vermeleri gereken yüklü hesaplar olacaktır.
Türkiye'de özel televizyon kanalları, artık hemen her gün
şiddetin türlü örneklennın milyonlara sergilendiği saydam
laboratuvarlara dönüşmüştür. Iş, bu noktaya vardıktan
sonra, artık düğmeyi kapatma yoluyla 'ısteyenin gösteri-
lenleri seyretmeyebileceği' gibi bır savunmaya gitmek
abestir, çünkü buradazaten/steyen/ere, başka deyişle bu
konularapofans/ye/ eğılimliolanlara kolaylık sağlamamak
söz konusudur! Yine bu konuda medyanın ozgürlüğünden
söz etmeye kalkışmak da anlamsızdır, günün birinde ken-
di kanına da gırecek bir şıddeti savunmak, hiçbir bilinç ürü-
nü özgürlükle bağdaşamaz.
Geçen günlerde Cumhuriyet'ie yayımlanan bır istatisti-
ğe göre, kitap yayınlannın bir yılda yüzde otuz üç oranın-
da gerileyebildiği, dolayısıyla düşünme eyleminin besin
kaynaklannın giderek azaldığı bir ülkede şiddete resmi el-
ler ve özel bilinçsizlikler aracılığıyla bunca prim vennek, bu
gidiş durdurulmadığı takdirde gerçekleşeceği kesin olan
çok daha yaygın şiddet olaylarından yakınma hakkını or-
tadankaldıracaktır...
Capitol'de cumhuriyet dönemi
pesim sergisi
• Kültür Servisi - Eşref Üren. Hamıt Görele. Cemal Tollu,
Zekı Kocamemı, Cevat Derelı, Ali Avni Çelebi, Şefık Bursalı,
Ilhamı Demircı. Fikret Mualla, Cihat Burak. Nuri lyem, Avni
Arbaş. Mustafa Esırkuş, Nedim Günsür ve Kayıhan
Keskinok'un tablolanndan oluşan sergı geçen pazartesi günü
Capitol'de açıldı. Tablolan bır araya getirmeyı başaran Aydın
Cumalı, müzayedelerde bu yapıtlann değerinin milyarlara
vardığını belirtti. Sergi 6 şubata kadar görülebilir.
Mhıiklere pesim yarışması
• KüKür Servisi - Bahçeşehir'de ilkokul çocuklan arasında
düzenlenen resım yanşması sonuçlandı. Yanşma, 6-12 yaş
arası çocuklar için düzenlenmişti. Çocuklann sanatsal
becerilerini ortaya çıkarma amacını güden yanşmanın ödül
töreni 19 ocak perşembe günü saat 16.00'da Garden Club'da
düzenlenecek. Mehmet Ali Erbıl'in de katılacağı törende, L.C.
Waikiki tarafından da bır mini defile düzenlenecek.
Sait Faik'in anısına öykü yanşması
• Kültür Servisi - Ünlü öykü yazanmız Sait Faik'i anmak
amacıyla düzenlenen "31. Hikâye Yanşması" için son başvuru
tarihi, 28 Şubat 1995 olarak belirlendi. Yanşmaya, 1994
yılında basılıp yayımlanmış bütün öykü kıtaplan katılabilir.
Darüşşafaka Cemıyeti tarafından düzenlenen yanşmanın
sloganı: "Kültür varlıklanmızı yaşatalım"'. Yanşmaya katılacak
yazarlann, yapıtlanndan 15 tanesinı 28 Şubat 1995 tarihine
kadar Darüşşafaka Sitesi, Halaskârgazi Cad., 291, Kat: 6 Şışli
adresine teslım etmeleri gerekiyor. Yanşmanın seçici
kurulunda Oktay Akbal, Prof. Dr. Şara Sayın. Fethi Naci. Rauf
Mutluay, Hilmı Yavuz, tnciser Akpınar ve Tank Dursun K. yer
alacak
üeleneksel Türkiye' konuhı fotoğraf
yanşması
• Kültür Servisi - "Geleneksel Türkiye" konulu 4. Ulusal
Fotoğraf Yanşması, Ankara'da düzenleniyor. Fotoğraflarla
yöresel giysilerin yanşacağı yanşmaya, fotoğraf sanatçılan
siyah-beyaz, renkli ve slayt dallannda katılacaklar. Yeni
Yüksektepe Kültür Derneği tarafından düzenlenen yanşmaya,
seçici kurulda yer almayan amatör ve profesyonel
fotoğrafçılann katılabileceği bıldirildi. Yanşmada her dalın
birincisine 3 milyon, ikincısıne 1.5 mılyon ve üçüncüsüne de
700 bin TL ödül verilecek. Seçici kurulunda Ozan Sağdıç,
Adnan Ataç, M. Arslan Güven, Ahmet Çakır, Abdullah
Gündüz. Tacettın Teymur ve Ferim Çıkgel'in bulunduğu
yanşmaya 10 şubata dek başvurulabilır.