Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 EYLÜL1994 PERŞEMBE
12 KULTUR
Türkiye, yüzünü Baü'ya döndürdü'Almanya'da gerçekleştirilen İskele' ve 'Orient Express' başlıklı iki çağdaş sanat sergisi beklentilerin üstünde bir
etki yaratarak ilgiyi, Türkiye'yi siyasal bir cehennem ya da turistik bir cennet olma dışmdaki gerçeklere kaydırdı
BERALMADRA
Doğu ve Batı Almanya bir-
leşme sürecinin bunalımlannın
en sıcak yaşandığı yer olan Ber-
lin'de açüğımız iki çağdaş sanat
sergisi "İskele-Türkische Kunst
Heute" •ve "Orient Express",
Türkiye'yi hemen hemen yalnız
köktendincilik, Kürt sorunu ve
turizm açısından değerlendiren
Berlinlilerin düşüncelerine yeni
bir boyut getirmeyi doğrudan
doğruya amaçlamıyordu. Ne ki
ülkemızde resmi ve özel kuru-
luşlann bir türlü gerektiği ka-
dar önem veremediği çağdaş
sanat yapıtlannın ilettiği mesaj-
lar ve ortaya koyduklan çağdaş
düşünce çizgısı, beklentilenn
üstünde böyle bir etki bıraktı ve
ilgiyi, Türkiye'yi siyasal bir ce-
hennem ya da turistik bir cen-
net olma dışındaki gerçeklere
kaydırdı. Bu etkinin yankılan
Berlin basınında çıkan yazılar-
da izleniyordu Yaalarda.
"Türkiye'deki güniimüz sana-
tnıın yerel olduğu, süslemeler
içinde yonıiduğu, umutsuzca
ana sanat akımlannın arkasın-
dan koşruğu gibi önyargılar tü-
müyle yanltş. Berlin IFA galeri-
sindeki sergi başka bir resim çi-
ziyor. Bu sergiye göre Türkiye
yüzünü Batı'ya döndürmüştür."
(Andreas Quappe, Dje Zeıt,
22.6.94). İskele-Türkische
Kunst Heute gibi bir sergi bu-
güne değin neden yapılmadı?
"BeUeğimiz, Berlin'de böyle bir
serginin yapdmadığını söylüyor.
Tarihsel hazineler, el sanatları,
folklor gelenekleri gibi eski ön-
yargılarımız nihayet sarsıldı.
Iskele' ik 1987'de kurulan Ber-
lin-lstanbul kardeş kentliliği
yeni bir kühür alaiuna girdi."
(Elfî Kreis, Tagesspiegel, 22.5.
1994) gibi tümceler dikkati çe-
kiyordu.
1994 yıhnın ilk yansı, yakla-
şık on beş yıllık bir süre içinde
Türkiye'nin çağdaş sanat sah-
nesinde etkinlik gösteren on iki sanatçımıan
(Sdim Birsel, Handan Börüteçene, Ayşe Erk-
men, lnci Eviner, Gülsün Karamustafa, Ser-
hat Kiraz, Füsun Onur, Osman, Alunet ök-
tem, Erkan özdilek, Hale Tenger, Adem
Ydmaz) ılk kez uluslararası sanat ortamırun
odaklannda, etkin bir bıçimde tanıümına
aynldı, Almanya'da. Berlin, Stuttgart ve
Bonn'daki galerilerinde mayıs-ekim aylan
arasmda gerçekleştirilen üç sergiyi üstlenen
Dış Hizmetler Enstitüsü (IFA), Almanya'-
nm çağdaş sanat sisteminin en üst düzeydeki
resmi kunıluşu. Kuruluşun sergiler dairesi-
nın başkanı olan Rene Block, ülkemiz çağ-
daş sanat ortamını yakından tanıyan bir sa-
nat adamı; nitekim kendisine 1995 Ulusla-
rarası Istanbul Bienali'nin küratörlüğü teküf
edildı. 196O'lı ve 70'li yıllarda Almanya'da
Fhıxus ve özellikJe Beuys çalışmalanyla ün
yapmış olan Block, 1989'da düzenlediği Sid-
ney Bienali'nde büyük bir başan kazamışü.
Block, Almanya'da sanat ortamındaki kısı-
tlamalara karşın, 1994 bütçesinde hatın
sayılır bir para ayınrken, TC Dışişleri ve
Kültür Bakanlıklan ise bizdeki kısıtlamalan
hemen bizim sergilere yansıttı. Yapıt nakli-
yesı, uçak biletleri ve konut fonlan için ay-
larca önce yaptığımız başvurulara karşın, 5
Nisan Kararlan'nın kurbanı olduk. Ne ki
sonuçta ülkesini temsil eden sanatçısına ko-
nut fonu bile ödeten katı kültür politikası,
AJmanya'nın uluslararası kültür politikası-
na yenik düştü. IFA sergileri de Künstlerha-
us Bethanien'dekı "Orient Express" sergisi
de her şeye karşın gerçekleşti.
IDörtsergideyeralan
Tüpkiye'deki çağdaş kimlik
Berlin'de 19 mayısta açılan İskele sergisi,
ağustosta bazı değışikJiklerle Batı Avrupa'-
nın yüksek yaşam düzeyi için bir prototip
görünümünde olan Stuttgart'ın merkezin-
deki Charlottenplatz'daki IFA galerisinde
açıldı. Görülmemiş acaklara karşın, Berlin'-
deki tskele sergisinin olumlu yankılan Stutt-
gart basmını ve sanat çevresini sergjye çekti.
İzleyiciler bu sergiye ahşılmışın dışında
olarak giriş kapıandan değıl, üst kattaki ti-
yatronun sahnesinin ortasında yer alan bir
kapıdan girebildiler ve karşılannda tiyatro
sıralan arasına dizümiş demir raflar ve bun-
lann üstüne sıralanmış, fotokopi ve su dolu
kavanozlarla karşılaştılar. Şaşırtıcı bir karşı-
laşmaydı bu! Hale Tenger'in Istanbul ve An-
kara'da sergilediğı "Nezih Ölüm Gardi-
yanlan" adb yapıt Doğu Berlin'de eski bir
fabrika olan Kunstwerke adlı yeni bir sanat
merkezinin henüz onanlmamış bir salonun-
da, Stuttgart'ta ise IFA galerisinin üst kaü-
ndaki tiyatro salonunun sıralan arasında
sergilendı. Bu kez dünya, Bosna-Hersek
kurbanlannı değil, adeta onlar, dünya sah-
nesinde savaş oyunu oynayan ve katliama
ses çıkarmayan insanlan izliyordu.
Berlin'deki ikinci sergi 28 ağustosta, baş-
ka bir saygın kurumun, Künstlerhaus
Bethanien'in 20. kuruluş yılı kutlamalan
çerçevesinde açıldı. Künstlerhaus Bethani-
en, yaklaşık 150 bin Türk'ün yaşadığı Kre-
uzberg'in ortasında Mariannenplatz'da yer
alan Şchinkel rnimarisi özellikJeri taşıyan, iki
kuleli dev bir bina. Yirmi yıldır burada ulus-
lararası sanatçılar atölye olanaklan buluyor
ve sergiler açıyor. Künstlerhaus Bethanien'-
in çevresinde bugün, büyükçe bir İstanbul
mahallesinin bizi tedirgin eden bütün özel-
liklerini görmek ve yaşamak olası.
Genel izlenim son derece düşündürücü...
Bir yanda geçen yıla göre sayılan çoğalan
türbanlı, uzun mantolu kadınlar, poturlu ve
takkeli erkekler, öte yanda parklarda uyuş-
turucu trafiğini yöneten karanlık suraüı
gençler ve sokaklarda başı boş gezinen, yan
Almanca, yan Türkçe konuşan küçük ço-
cuklar... Türkçe adlar taşıyan dönerciler,
Erkan özdOek 'İpekyolu' - Ind Eviner 'Gövde Coğrafyasr (fistte soMa), Serhat Kiraz 'Yedi Gümşığı tkizi' (sağda), Raffael Rheinsberg (altta), (Orient Express)
(Fotoğraflar: BERAL MADRA AHMETÖKTEM)
manavlar, kasaplar, kuyumcular, bakkallar,
turizmciler, bankalar ve hepsinin duvarlan-
nda siyasal görüşleri belirten, tehditler ve
uyanlar taşıyan yazılar.
Doğu Berlin'deki eski elcilik rezidansmda
kurulmuş olan "Türkisches Kulturzentnım"
bu kimlik karmaşasına ve kültürsüzlüğe
yanıt verecek, karşı çıkacak durumda mı?
Kuşkusuz hayır! Sanatçısından konut fo-
nunu çatır çatır alan kültür politikası, daha
doğrusu kültürsüzlük politikası ya da kültür
pobtikasızlığı, her ülkenin sanat ve kültür
kurumlannın vıar vızır işlediği Berlin'de, bu
merkezi de işlevsel bir duruma getiremeye-
cektir. Oysa Türkiye'deki onlarca sanatçıya
Berlin'in ortasındaki bu kültür merkezinde
çahşma ve sergi açma olanağmın "ya veril-
mesi ya da verilmesi" gerekmektedir!
Berlin'de ya da Almanya'da yaşayan
aydınlar ve sanatçılar ne yapıyor? Kuşkusuz
sanatsal ve düşünsel üretim onlar için büyük
bir güç kaynağı, ancak Türk azınlığın on-
lann arkasında bir gövde oluşturduğu söyle-
nemez. Azınlık psıkolojısinde siyasal ve kül-
türel görüşlerdeki bölünmüşlük daha da be-
lirginleşiyor. Çok sayıda dernek, çok sayıda
uzlaşmaz görüş ve anlayışı temsil ediyor. Bir
araya gelmek için çaba harcayanlann umut-
lannı yitirip köşelerine çekildiklen ızleniyor.
yordu. İstanbul denilince akla ilk gelen şey-
lerden birisi de Orient Ekspress Treni'dir.
Genel beklentinın dışında, bu kez Berlin-
lstanbul arasında gidip gelen trene bınenler
ve yüklenenler, bu iki kent arasındaki yor-
gun tarihsel ve güncel ilişkiyi yenileştirme
amacını taşıyordu.
"Iskete" sergilerinde'jTirtdışında yaşayan
ve uluslararası sanat sistemi içinde yerini
almış iki sanatçımızın Osman ve Adem
Ydmaz'ın işlerindeki dolaylı göndermeler,
geleneksel ve yerel sanatımızı yakından lanı-
yan Almanlara, bu işin geleneksel simgeler
kullanmadan nasıl yapılacağını gösteriyor-
du.
IAyşe Epkmen, Berlin sanat
ortamında belleklere yerleşti
Osman'ın "Yolculuk İçin Gereksiz Nesne-
ler"i, Paris'teki atölyesini dolduran çok sayı-
da demir, cam. bakır gibi nesnelerin içinden
seçerek yolculuğa çıkardığı bir dizi duvar
yapıüydı. Göçebe insanlar için coğrafı
uzaklıklann aşılmazlığı ya da aşılabilirliği,
zamanın kısahğı ya da sonsuzlugu arasında
kutsal "yadigarlar" dızisı olarak asıbyordu
kara demir nesneler, duvarda
Bonn Galerisi'nde tren raylan döşeyerek
yaptığı enstalasyonla 80'li yıllardan bu yana
ürettiği mekanlara ilişkin kültürel ve top-
lumsal ortamlar arasındaki ilişkılerin nes-
nelleştiribnesi işlerini sürdürüyordu.
Selim Birsel'in u
Bu akşam Evde Yemek
Yok" adlı sertleştirilmiş ve kurşun tozu ile
karartılmış kağıttan yapıbnış, tuhaf büyük-
lükteki masası davet edıci değildi! Düzenı
bozubmuş huzuru kaçmış, saldınya uğramış
bir evden arta kalan. anılarla dolu boş bir
masa, izleyicıye, ülkesindeki köktena ey-
lemler konusunda yetennce uyan gönden-
yordu.
Gülsün Karamustafa'nın "Yemek Yenilen
Yer, Yurttur" adlı bir tülbent üstüne yere ko-
nulmuş üç gümüş kaşığı, Almanya'da halk
dilinde yaygın olan bu sözün. bu ülkede
yaşayan göçebe insanlar için ne anlama gele-
bıleceğı konusunda sorular açıyordu.
Füsun Onur, Berlin ve Stuttgart'ta gerçek-
leştirdiği iki işinde de dünyaya ve ülkesıne
yaşamöyküsel bir açıdan bakıyordu. Onur'-
un iki işi de "masa" çevresinde oluşturul-
muştu. Berlin'de masa üstünde güzel bebek
resımlen, altında ise asker botlan içinde ür-
kütücü şişler ve bebek kafalan yer ahyordu.
"Germany" sözcüğü ona çocukluğunda Al-
manya'dan ithal edilmış olan güze! bebekleri
Hale Tenger'in 'Nezih ölüm Gardiyanlan' adlı yapıta Doğu Beriin'deKunstwerke ve Sruttgart'talFAgalerisinde sergilendi.
Bilinen sistemsizük ve bürokratik çıkmazlar
nedeniyle anavatandan kendilerine çağdaş
kültür üretiminin enerjisinin ulaşmamsı do-
layısıyla yahıızbğa ve yabanalaşmaya itilmiş
olmalanna şaşmamak gerekir; ancak küre-
sel güncel düşünce ve sanat üretimi çizgisini
yakalayanlar bu olumsuzluktan kurtulabili-
yorlar. Almanya'da yaşayan Türkler, siya-
setçilerin ve yöneticilerin aklına yalnız DM
toplamak gerektiğinde geliyor; her türlü
köktenci etkinin ve yeraltı faaliyetlerinin isti-
lası alündaki bu insanlann sağlam bir çağ-
daş kültür kimliğine gereksinim duymalan,
onlann sorunu değil sanki!
Dört sergide yer alan ve Türkiye'deki çağ-
daş kimliğin küresel ve yöresel boyutlannı ve
sanatçılann bireysel söylemlerini içeren
yapıtlar ise başkalannın (!) bu sorunlarla uğ-
raştıklannı gösteriyordu!
Sergilere "Iskeie" ve "Orient Express"
gibi başbklar konubnası da boşuna değil
kuşkusuz. Türkiye'deki geleneksel ve güncel
kültürün ve Abnanya'daki kitle kültürünün
öğelerine gönderme yapan bu başbklar, izle-
yicinin önyargısını taşlama amaanı güdü-
Yılmaz ise "Dinienme Yeri" adını verdiği
kulübesinde altın bir düşün, hüzünlü mavi
bir gerçekle çarpışmasını, rahat yastıklar,
sahte bir sıcaklık sunan tüylü hayvan oyun-
caklarla dolu bir mekanda izlemeyi öne-
riyordu. Odanın bir yanındaki bakır su ya-
lağı göçebe insanın duraklama noktasını be-
lirbyordu.
1993 yıb DAAD bursunu kazanarak bir
yıl Berbn'de yaşayan ve çabşan Ayşe Erk-
men'in adı. Berbn sanat ortamında bellekle-
re yerleşti.
IAlmanya, bir günAkdeniz'i
müzeleştiripmi?
Erkmen, 1993 sonbahannda Berbn
DAAD galerisinin tavanındaki ışıklan-
dırma sistemini aşağı indirerek yaptığı ensta-
lasyonla, Iskele sergisi için Kreuzberg'de
Türklerin yaşadığı bir binanın ön yüzüne
yazdığı mişü geçmiş fıil takılanyla, Stuttgart
Iskele sergisindeki bir Grimm masalının
kavramsal yorumu ve videosuyla, IFA
ve bu bebeklerin "savaş" kavramıyla birleşip
bir silaha dönüşmesıni çagnştınyordu.
Stuttgart'ta ise masa, bir çadır içinde gizlen-
mişti; çevresinde süslü tül giysiler asılıyor.
üstünde ise minicik boncuklarla yazılmış İs-
tanbul adı ve özel bir albüm yer abyordu.
Onur, izleyici için ikilemlı bir metropol olan
İstanbul'u böyle yorumluyordu.
Handan Börüteçene, Berlindeki sergiye
katıldı ve bakır levhalar, cam kutulardan
oluşan bir duvar enstalasyonu sergiledi. Ku-
zey Avrupa insanı için bir tatil cenneti olan
Akdenız'in çevresel ve kültürel sorunlannı
irdeliyordu. Börüteçene. Almanya bir gün,
Bergama Sunağı'nı müzeleştırdiği gibi, tüm
Akdenız'i müzeleştirmeyi düşünüyor mu?
Bunu ancak, bu bölgeyi parçalanna ayıra-
rak yapabilecek; tuzunu, rengini, mıdye ka-
buklannı vb cam vitrinlere koyarak!
Serhat Kiraz Stuttgart sergisine ve Künst-
lerhaus Bethanien'deki Orient Express sergi-
sine katıldı. Kiraz. her iki sergide basit inşaat
iskelelerinı kendine ait bir mekan olarak kul-
landı. İskele, riskb bir çahşma mekanıdır; sa-
nat yapmak da riskli bir iştir. Stuttgart'taki
iskele içinde üç dinın soyut sim-
gelerini taşıyan camdan bir sü-
tun yükselıyordu. İskelenin üs-
tünde ise VVittgenstein'ın bir sö-
zünü taşıyan bir kağıdı bir işçi
lambası aydanlatıyordu.
Yapıtın yanına yerleştiribniş
tahta bir boyacı merdiveni, me-
rakblann iskele üstündeki du-
rumu izlemelerinı sağlıyordu.
Berün'deki 6x2 m. ölçülerinde-
ki iki iskeleden birisi boştu. di-
ğerinde ise evren, bilım. din ve
insan yaşamı çözülmesi güç bir
bilmece oluşturuyordu. Gün
ışığının aynşması olan kızılötesi
ve morötesi ışıkla aydınlatılmış
olan bu 'ikiz" yapıt arasında
duran insan, doğuştan bütün
bılgilere sahip mi, yoksa bütün
bılgılen öğrenme yoluyla mı ka-
zanıyor? Bilim, hangisinin doğ-
ru olduğunu kanıtlamış değil,
ancak bunun kanıtlanması da
bılim yoluyla olabılecek.
Bethanien sergisinin odak
noktasında, Rafîael Rhenin-
berg'in, İstanbul'da Yıldız Sa-
rayı Silahane bınasında sergile-
diği "Ornament" (Gelecekten
Önceki Zaman) adlı kürek ve
oraklardan oluşan yapıt yer ab-
yordu. Rheinberg, salonun ap-
sıs gibi bölümüne Atarürk'ten
bir söz yazmıştı:"Der Politiker,
der zur Regierung die Hilfe der
Religion braucht, ist nichts als
ein Schwachkopr' (Devleti yö-
netmek için dinden >ardım uman
siyasetçi, aküsızdan başka bir-
şey değildir).(l)
Ana salonun üst katındaki
galenlerde .\hmet Öktem, tnci
E\iner ve Erkan Özdilek'ın ya-
pıtlan yer abyordu.
Ahmet Öktem, yürürlükteki
kanunlann oluşturduğu binler-
ce sayfahk kitabı bir duvar ens-
talasyonunda yorumladı. Mat-
baa mürekkebi ıle bovanmış kı-
tap sayfalanndan ve bunlann
>anında uzanan "yasalar, dü-
zenleyicileri tarafından hazır-
lanır ve koşullar elverdiği sürece
yürürlükte kalır" tümcebinden
oluşan iki bölümlü yapıtı aydınlatan bir dızı
florasanın ışığı, matbaa mürekkebinın tu-
tuklayıa mavisini yakabyor ve tüm ya-
şamımızı denetleyen bürokrasi gibi tutsak
ediyordu.
80'li yıllarda çağdaş resmin beşiği olan
Berbn'e Türkiye'den nasıl bir resim giderdi?
İnci Eviner'in iki yıldır ürettiği "Coğrafya"
dizisinin son yedi örneği bu sorunun
yanıtıydı. Yaklaşık ikıbuçuk metre yüksekb-
ğmdeki sunta üstüne bakır, deri ve yağlıboya
ile yapılmış resimler. Almancada "Körper-
Erd-Kunde" (Gövde Coğrafyası) başbğıyla
sunuldu; insanın dünya ile en yakın ilışki
kurduğu yer olan gövdenin. dünya coğraf-
yası içındeki yerini ya da insanın dünyadaki
kımliğıni belirleyen ilk örnek simgeler ve ışa-
retleri taşıyan resimlerdi bunlar.
Bu yaz bir burs alarak Düsseldorf ta çab-
şan Erkan Özdelik'in Künstlerhaus Betha-
nıen'e kurduğu otağın malzemesi ölü irjek
kozalanydı. Otağın içinden dışanya da bir
ipek kozası ırmağı taşıyordu. Almanya'daki
Türk azınlığın varbk nedeni olan tüketim
ekonorrusıni, bu ekonomınin geçmışten bu-
güne, özde değışmeyen, biçimde değışen
Doğu ıle bağlantısını, Türklenn Alman top-
lumu ile sorunlannı sorgulayan Özdilek, Al-
manya'da çalışan işçileri ipek kozası metafo-
ru ile yorumluyor. Tırtıl büyüyor, dut yap-
rağıyla (bilgi ve iş) beslenereİc kendi dün-
yasını örüyor (kapab bir dünya) ve kelebek
olup uçuyor, özgürlüğe ya da ölüme!
Bu dört sergi gerçekleşti; kataloglan za-
man içinde dünyaya yayılacak. yankılannı
duyacağız, sanatçılar olumlu etkilerini yaşa-
yacak. Bu sergilerin sürdürülmesi gerekiyor:
Almanya örneğinde olduğu gibi, her zaman
yabancı bir ülkenin kurumlannın. Alman
Kültür Merkezi gibi, Lufthansa German
Airbnes gibi yabancı kuruluşlann, bize para-
sal destek sağlamasını beklemek zorunda
kabyoruz.
IKendi kaynaklarımızı ve
sistemimiziyapatmalıyız
Bütün sanat dallannda çağdaş düşünce-
nin metaforlannı yansıtan yapıtîann oluş-
ması ve dünyada gösteribnesi için kendi kay-
naklanmıa ve sistemimizi yaratmak zorun-
dayız. Son on yılda büyük aşamalar geçiren
sanat üretimlerinin ve potansiyellerinin bir
kültür sanayiine dönüştürülerek, ülke içinde
etkin bir duruma getirilmesı ve dışanya ihraç
edilmesi, bütün köktena akımlann. geri
kalmış ve çarpık ideolojilerin, kitlelerin dü-
şünsel gücünü ve düş gücünü budayan bü-
tün yönlendirmelerin ve baskılann önünde
aşılmaz bir duvar oluşturacaktır. Bugün
Türkiye'nin. her zamankınden daha çok, bu
aşamanın bir an önce gerçekleşmesini talep
edecek sanatçılara ve bu hiç de kolay olma-
yan aşamayı gerçekleştirebilecek gücü taşı-
yan siyasetçilere, yöneticilere ve özel sektöre
gereksinimi vardır.
1. Benoist-Mechin/Moustapha Kemal ou
la mort d'un emprie, Paris 1954, s. 98.
"İskele" Türkische Kunts Heute Sergisi
Stuttgart IFA Galerisi'nde 9 Ekim 1994 tarihine
kadar sürmektedir. (Charlottenplatz 17).
Sanatçılar: Ayşe Erkmen, Gülsün Karamus-
tafa, Serhat Kiraz, Füsun Onur, Hale Tenger,
Adem Ydmaz, Küratörler- Beral Madra ve Sa-
bine Vogel.
"Orient Express" Sergisi Berlin Kreuzberg'-
de Künstlerhaus Bethanien de I Mariannenplatz
2) 25 Eylül 1994 tarihine kadar sürmektedir,
Sanatçılar İnci Eviner, Serhat Kiraz, Ahmet
Öktem, Erkan Özdilek, Raffael Rheinsberg,
Küratör Dr. Michael Haerdter, Yardımcı
Küratör. Beral Madra. Orient Express Sergisi,
Deutsche Klassen Lotterıe, IFA, İstanbul Al-
man Kültür Merkezi, Lufthansa German Airli-
nes ve Gon Deri'nin katkûanylagerçekleşmistır.
Yönetmen
Tessari öldü
ROMA(AA)-İtalyan
sinemasında 'Spagetti
vvestern' türünün önde gelen
yönetmenlerinden Duccio
Tessari, 67 yaşında
kanserden öldü. Tessari,
özellikle Sergio Leone'nin
yönettiği ve başrolünü Clint
Eastvvood'un oynadığı 'Bir
Avuç Dolar İçin' filminin
çok beğenilen setıni
tasarlamasıyla ünlenmişti.
Tessari'nin yönettiği fıhnler
arasında 'Ringo İçin Bir
Sılah', 'Kiss Kiss, Bang
Bang' ve I Bastardi' yer
alıyor. 'Spagetti vvestern',
özellikle 1960'b yıllarda
İtalya'da düşük bütçelerle
çekilen kovboy fılmlerine
verilen ad olarak bib'niyor.
Kazakve Rus
yazarlar TEN
Vakfı' kuruyor
ALMATI (AA) - Kazakistan
ile Rusya Federasyonu
arasında kültürel ilişki ve
işbirliğini korumak ve
geliştirmek amaayla, iki ülke
PEN vakıflan temşilcileri
Kazakistan'ın Kostanay
kentinde bir araya geldi.
Kazakistan ve Rusya'dan
çok sayıda yazann katıldığı
görüşmelerde. PEN Vakfı
kurulması, eserlerin her iki
ülkede karşılıkh olarak
yavnmlanması. iki ülke
arasındaki ılişkıleri daha da
geliştirmek için kültürel
ortam hazırlanması ve bu
konulara baglı olarak maddi
sorunun çözümlenmesi ele
abnıyor. Görüşmelerde,
"Kazak ve Rus
edebiyatlannın Avrasya
Birliği'ne etkileri"
konusunda da görüş
alışverişınde bulunulacak.
Görüşmelerde abnacak
kararlann hemen
uygulamaya konacağı
belırtılıyor. Rus ve Kazak
yazarlar. gelecek yıl da
Rusya'da bir araya
gelecekler.
Islam ve
Edebiyat'
Kültür Servisi - Dünya Kitap
dergisinın eylül şayısının
kapak konusu 'İslam ve
Edebiyat'. Dergide, budosya
çerçevesinde Ahmet Altan,
Ahmet Oktay, Sezai
Karakoç ve Vedat
Günyol'un 'İslamın içinde
edebiyatı, edebiyaün içinde
İslamı' değerlendiren yazılan
yer alıyor. Bu sayıda aynca
Hibni Yav^ız'la son anlaü
kitabı "Kuyu" üzerine
yapılmış bir söyleşi ve
Özdemır İnce'nın
"Vaziyet'in Durumu"
başlıklı yazısı yer ahyor.
Ölümünün 4. yıbnda Turan
Dursun'un anıldığı bölümde
z^afer Bilgın. Doğu Perinçek
ve Mustafa Ekmekçi,
Dursun'u anlatıyorlar
Oxford
University Ppess
Kültür Servisi - Oxford
University Press, Türkiye'de
de faaliyete geçiyor.
Dünyanın en büyük
üniversite yayınevi olan
Oxford Unıversity Press'in
400 yıllık bir geçmişi
bulunuyor.
Bulunmaz
Tiyatpo
Kültür Servisi - Bulunmaz
Tiyatro, eylül ayında
'Seşsızlığın Renkleri', 'Düş'
ve 'İnek' adb oyunlan
sergibyor. Oyunlannı
Muammer Karaca
Tiyatrosu'nda sergileyen
Bulunmaz Tiyatro, sab
günleri saat 15.00'de
'Sessizliğin Renkleri',
çarşamba günleri saat
20.30'daH.Hİlmi
Bulunmaz'ın yazıp yönettiği
ve Nuray Yavuz'un oynadığı
'Düş' adlı oyunlarla izleyici
karşısında olacak. Cumartesi
günleri saat 15.OO'te
Nâzım Hikmet'in yazdığı, H.
Hilmi Bulunmaz'ın
yönettiği, Akın Güneş,
Cemal Bulunmaz, Diğdem
German, Mete özdemir ve
N. Nuran Kurtdere'nin rol
aldığı 'İnek'
SelçuMu kazılan
•VAN(AA)-Van'ın Erciş
ilçesi Çelebibağı Selçuklu
Mezarbğı'nda sürdürülen
1994 yılı kaa ve restorasyon
çabşmalan tamamlandı.
Doç. Dr. Abdüsselam
Uluçam, bu yılki kazılarda,
eşitü dönemlere ait 41
mezann gün ışığına
çıkanlarak onanldığını
söyledi. Doç. Dr. Uluçam, 8
ağustos - 5 eylül tarihleri
arasında sürdürülen kazı
çabşmalannda, 120milyon
bra harcama yapıldığını
belırfti