29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 EYLÜL1994 PAZARTESİ HABERLER Köylüoğlu: Kürdümama Kürtçü değilim • HAKKARİ (Cumburiyet) - İnsan haklanndan sorumlu Devlet Bakanı Azimet Köylüoğlu, Kürt biraileden geldiğini ancak Kürtçü olmadığıru söyledi. Köylüoğlu, "Terörün panzehiri insan haklandır" dedi. Hakkari'de incelemelerde bulunan Bakan Köylüoğlu, hukuk ve insan haklan bilgisi eksikliğinden yapılan uygulamalann devlete mal edilemeyeceğini, terör nedeniyle boşaltılan köylerin halkına devletin sahıp çıkmak zorunda olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Yoksa terör şimdilik bitse bile yann yeniden başlayacaktır. Terörün panzehiri insan haklandır, hukuk devletidir. Devlet 220 trilyonu kendi dağlannı bombalamak için harcamak zorunda bırakıhyor. arayışlan • ANKARA (AA) - AN AP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın, Demokrat Parti Genel Başkaru Aydın Menderes ile 28 eylül çarşamba günü görüşeceği büdirildi. Yetkililer, Yümaz-Menderes görüşmesinde, Türkiye'deki son siyasi gelişmelerle. "merkezsağ"ın birleşmesi ve ANAP-DP ilişkilerinin ele alınacağını belirttiler. Alınan bilgiye göre ANAP, 4 Araûk'ta yapılması planlanan milletvekilliği ara seçiminde, DP Genel Başkanı Menderes'i, Adıyaman ya da Bursa'dan aday göstermek istiyor. ANAPyetkilileri, Yılmaz-Menderes görüşmesinde, konunun aynntıb olarak ele alınmasının beklendiğini kaydediyorlar. Başkaya için Çiller'e mektup •ANKARA (ANKA) - Doç. Dr. Fikret Başkaya'nın tutuklanması olayı, yurtdışında tepki uyandırmaya devam ediyor. Yirmıden fazla İngıliz öğretim üyesi Başbakan Tansu Çiller'e mektup göndererek, Başkaya'nın yazdığı kitaptan dolayı tutuklanmasını kınadı ve bu olayın Türkiye"deki fikir özgürlüğü ve insan haklannın durumu konusunda ciddi kuşkular yaratüğınıbelirui. ıngütere'de çeşitli üniversite ve yükseköğretim kurumlannda görev yapan 23 akademisyen. Başbakan Tansu Çiller'e gönderdikleri mektupta Başkaya'nın 1920 yıllanndan bu yana Türkiye'deki gelişmeleri inceleyen kitabı nedeniyle gözaltına alınıp tutuklanmasının kabul edilemeyeceğini kaydederek bir akademik çalışmanın terorizm eylemi olarak değerlendirilmesinin korkutucu olduğunu ifade etti. Kaçak işçi sorunu •ANKARA (AA> Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nihad Matkap, SSK'nin mali kıizden kunanlabilmesi için sigortasız işçi çalışürmanın mutlaka önlenmesi gerektiğini bildirdi. Bakan Matkap, denetimlef4n daha da etkinleştirilmesini ele almak üzere SKK'nin yurt düzeyinde görev yapan 415 sigortamüfettişi ile toplantı yapacağıru da bildiroi. Şehit polisin cenazesi • İSTANBUL (AA)- Bahçelievler'de dün kimlik kontrolünü yaptığı kadın tarafından vurularak şehit edilen polis memuru Yakup Çirkin'in (25) cenazesi, Bahçelievler îlçe Emniyet Müdürlüğü önünde, dün düzenlenen törenden sonra toprağa verilmek üzere karayoluyla memleketi olan Hatay'agönderildi. Refah Partili belediye başkanlannın ilk 6 ayı icraatlarla geçti işçi çıkarmak, zam yapmak İSTANBUL (UBA) - 27 Mart seçim- leriyle göreve gelen RP'li belediye baş- kanlannın ilk 6 ayı oldukca ilginç icra- atlarla geçti. RP'li başkanlar, kamuo- yunun gündemine hizmetlerivje değil işçi çıkarma, zam, isim değiştirme ve haklannda açılan soruşturmalarla gel- diler. Bu süreci değerlendiren CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin, "Şeriat devleti- ni getirmek için uğraşıyoriar" derken DYP Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Dedelek de "RFli belediyeler yasa ve yö- netmeliklerin dışına çıkıyoriar, savcüar iyi takip efmelidir" diye konuştu. Ata- türkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkan Yardımcısı Tevfik Kızükaya da bu belediyelerin siyasi misyon yüklen- melerini eleştirdi. 27 Mart yerel seçimleriyle göreve ge- len belediye başkanlannın ilk 6 ayı dol- du. Çeşitli partilere mensup başkanlann içinde en çok dikkat çekenler ise Refah Partili başkanlar oldu. UBA muhabiri- nin yaptığı bir değerlendirme sonucu RP'li başkanlann bu süreçteki en ilgi çe- kici "icraatlan" şunlar oldu: • Ankara Büyükşehir Belediye Baş- kanı Melih Gökçek göreve gelir gelmez Şerİat deVİetîne dOğPU RP'li belediyelerin 6 ayhk icraatlannı değerlendiren CHP Genel Sekreteri Keskin, "Şeriat devletini getirmek istiyorlar" dedi. Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan Yardımcısı Kızılkaya da belediyelerin siyasi misyon üstlendiklerini ileri sürdü. bir önceki dönemde kurulan Radyo ya. doğalgaza ve tüm ulaşım araçlanna Anki'ye sansür uyguladı. • İstanbul Büyükşehir Belediye Baş- karu Tayyip Erdoğan BRT'yi kapatır- ken gazetecilerin özel kaleme girmesini yasakladı. • Tayyip Erdoğan, Istanbul'un su sorununu çözmek için 'yağmur duasına' çıkacağını söyledi. • Melih Gökçek, Altınpark'ta yer alan iki heykeli müstehcen buldu ve "Ben böyle sanatın içinc tüküreyim" söz- leriyle yerlerinden kaldırttı. • İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi "Taksim'e cami" projesini onayladı. •Tayyip Erdoğan ve Melih Gökçek, 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle yayımladıklan mesajlarda özenle Ata- türk'ün adıru anmadılar. • Erdoğan ve Gökçek, koltuklanna oturur oturmaz, vaatlerinin aksine su- büyük oranda zam yaptılar. RP'li baş- kanlann görev yaptıklan ilk altı ayda haklannda açılan bazı soruşturmalar ise şöyle kaydedildi: • istanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, belediye meclisinin ilk toplantısını fati- hayla açan ve İstiklal Marşı'nın ilk bö- lümünde ayağa kalkmavan Tavyip Er- doğan hakkında "Atatürk'e hakaret" suçlamasıyla soruşturma açtı. • Diyarbakır DGM "Şeriata canı- mız feda, biz Allah'ın jandarmalarıyız" diyen Bingöl Beledıve Başkanı Selahad- din Aydar hakkında soruşturma başlat- tı. • İçişleri Bakanlığı. Ankara Büyük- şehir Belediyesi'nde çalışan 610 kişınin görevine son verilmesine ilişkin olarak Melih Gökçek hakkında soruşturma başlattı. • Konya Büyükşehir Belediye Baş- kanı Halil L'rün, bir konuşmasında Ata- türk'e "sarhoş" dediği için 1 yıl hapis ce- zasma çarptınldı. • Kartal Cumhuriyet Başsavcılığı "kaçak yapdaşmaya göz yumduğu" ge- rekçesiyle Sultanbeyli Belediye Başkanı Ali Nabi Koçak hakkında inceleme baş- lattı. • Mımarlar Odası tarafından Gazi- osmanpaşa Belediye Başkanı Recep Ko- ral hakkında "Alibeyköy Barajı'na künk döşediği" öne sürülüp suç duyurusunda bulunuldu. İsim değiştirmeler RP'li belediye başkanlan görev leri süresince birçok isim değışıkliği de yap- tılar. Bunlardan baalan da şöyle: •Göztepe'deki Hıfzı VeMet Vetide- deoğlu Caddesi'nin ismi Büyükşehir Be- lediyesi'nin girişimiyle "Tûtüncü Meh- met Efendi" olarak değiştirildi. • Trabzon Belediye Başkanı Asım Aykan, "UğurMumcu Parkı"nı "Adnan Kahveci Parkı" olarak değiştirdi. • Karaman Belediye Meclisi'nin RP'li üyeleri, kentteki Üğur Mumcu ve Muammer Aksoy isimli yerlerin değişti- rilmesini istedi. • Rize Belediye Başkanı Şevki V ılmaz, kentteki bir cad- deye Atatürk'e suikasttan yargılanıp idam edilen Ziya Hurşit ismini verdi. İ'İn « a h i t l i k m a r a t n m ı Cumhurbaşkanı Süieyman Demirel, önceki akşam nikahtan i l l l Ş 4 I 1 1 U 1 K I l i a i a i O I l l l nik a ha koştu. ^anmşar saat arayla üç nikahta şahitlik yapan Demirel'in ilk durağı Tarabya Oteli oldu. Cumhurbaşkanı Demirel'in, Demokrat Parti ve Adalet Partisi eski millet- vekili Baha Akşit'in kızı Arzu Akşit'in, TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un ise damat Alper İlki'nin sahitliğini yaptığı nikahı Kadıköv Belediye Başkanı Selami Ozrürk kıydı. Nikahın kıyılmasının hemen ardından Çırağan Sa- ravı'na geçen Cumhurbaşkanı Demirel, Lluslararası Nakliyeciler Derneği Başkanı Saffet Ulusov'un kı/ının nikah şahidi oldu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kıydığı nikahta damat Ali Kenan Llu- soy'un sahitliğini yine Hüsamettin Cindoruk \ aptı. L lusov lar'ın düğününden de hemen ayrılan Demirel, Kumceşme Divan Tesisleri'ndeki Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet karadeniz'in oğlu Aziz Karadeniz ile Didem KuşTnin nikah törenine katildı.(Fotoğraf: HATİCE TUNCER) Demirel: Dünya, bartşıkorumakdır İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Cumhurbaşkanı Süieyman Demirel dünyanın yeniden şekillendığini; banş, huzur, hür olma, tok olma gibi kavramlann yeniden anımsandığını belirterek. "Dünya, banşı korumalıdır. Bir ûlkede insanlar anlaşmazlıklarını bartş yoluyla çözümlemelidir; ülkeler de öyle. İnsanlar barış için daha çok işbirüği yapmalıdır" dedi. Türkı\ e Trafık Kazalan Vakfı'nın düzenlediğı "L luslararası El Cerrahisi Kongresi" dün Cumhurbaşkanı Süieyman Demirel'in açış konuşmasıyla başladı. Demirel saat 09.30'da geldiği Adnan Menderes Havaalanf nda Ulaştırma Bakanı Mehmet Köstepen. Izmir Valisi Kutlu Aktaş. baa milletvekilleri ve yurttaşlar tarafından karşılandı. Efes Oteü'nde gerçekleştirilen kongrede konuşan Demirel.'banş, çevre kirliliği. gönüllü kuruluşlann yaşama katkısı konulannadeğindi. Hızlı nüfus artışırun dünya nüfusunu lOOyılda 2 milyardan 4.5 milyara çıkardığını, dünyanın 10 milyarlık bir nüfus yükünü taşıyamayacağını belirten Cumhurbaşkanı Süieyman Demirel. "Eğer insanoğlu bu dün> ayı rüketirse, "dur da inelim' diyemezsiniz. L za>da tükenmiş bir küre mi olacağız, voksa gerekli önlemleri alacak mıyız? Bunun karannı vermek lazım" diye konuştu. Devrin globalleşme devri olduğunu, sırurlann şeklen var olmasına karşın, birçok konuda kalktığıru, halklar, ülkeler arasında ışbirliğinin önem kazandığını vurgulayan Demirel, en önemli konunun banş, demokrasi ve insan haklan olduğunu söyledi. İnsanoğlunun baa şeylerin daha iyi farkına varmaya başladığını belirten Demirel, sözlerirü şöyle sürdürdü: "Dûnya yeniden şekilleniy or. Bazı şe\ lerin daha iyi farkına \arılıvor. Barış, huzur. hür olmak. tok olmak. i\i eğitim görmek, geleceğe hazırlanmak için daha i> i eğitim isteniyor. İnsanlar hızla kirlettikleri çe\ relerine çare arı\ or. Bir vudum su, bir vudum hava bulmak git gide zoıiaşıyor. Daha hür ve daha temiz bir dün\ a için dev Ittlerin yanında hükümet dışı. hükümete tabi olmayan gönüllü kuruluşlann daha çok işbirliği y apmaları gerekiyor. Dünyamız barışı korumalıdır. Sorunlarınuzı barış içinde çözümlemeliyiz. Bir ülkede insanlar banş yoluyla sorunlarını çözmelidir. Dünya ülkeleri barış için daha çok işbirliği yapmalıdır." Cumhurbaşkanı Demirel. daha sonra İzmir'den İstanbul'a geçerek Topkapı Cevizlibağ'da Mermerci ailesi tarafından yaptınlan İhsan Mermerci Anadolu Otelcilik veTurizm Meslek Lisesi'nin açılışına katıldı. Diğer "icraatlar r RP'li belediyelerin en sık ger- çekleşürdigı eylemler ise işçi çı- karmalar oldu. Birçok işçi ve memuru işten çıkaran. birço- ğunun yerini ve konumunu de- ğiştiren belediyeler arasında re- kor ise Gebze Beledıyesi'nın oldu. RP'li Başkan Ahmet Pen- begüllü. 723 kişiyi işten çıka- nnca işciler direnişe geçti. Bir ay süren direniş, polis müdaha- lesı ve 45 yaralı ile sonuçlandı. Ankara Büyükşehir Belediyesı ise "TV'lerde işçi döven beledi- ye" unvanını elde etti. Sorun- lannı anlatmak için meclıse gelen "işsiz" işçiler RP'lı ve MHP'Ii üyeler tarafından has- tanelik edildi. Bunlann yanı sıra akıllarda kalan bazı RP ıc- raatlan da şöyle: • Adıyaman Belediye Baş- kanı Abdülkadir Kırmızı, ma- aşına yüzde 221.4 zam yaptıra- rak 90 milyona çıkmasını sağ- ladı. • Kayseri Belediye Başkanı Şâkrü Karatepe, alkollü içki satıldığı gerekçesiyle Kayseri Anadolu Fuan içindeki 30'a yakın tcsisi yıktı. • Çorum Belediye Başkanı Arif Ersoy, şehir merkezinde olduğu gerekçesiyle genelevi yıktı. • Sanver Beledıye Başkanı Yusuf Tiilün "kıbleye baktığı" gerekçesiyle tuvaletlerin taş- lannı söktürüp yeniden yap- tırdı. •Trabzon Belediye Başkanı Asım Aykan ve Rize Belediye Başkanı Şevki Yılmaz "Nataşa- lan temizleme operasyonu" başlattı. • Rize ve Pendik Belediyesi. din görevlilennin ve Kuran kursu öğrencilerinın taşıma araçlannda yüzde 50 ındirimle seyahat etmesini kararlaştırdı. • Tayyip Erdoğan. 1200Su- ser işçisinin İslama Huzur Ma- ğazası'ndan giyinmesini karar- laştırarak 5 milyar 160 milyon liralık sipariş verdi. • Tayyip Erdoğan "kaçak" diyerek Karacaahmet Sultan Kültür Derneği Cemevi ve Aşevi'ni gece saat 03.30'da yıktı. BİZBİZE ERDAL ATABEK Çabuk Bler Operasyonu Pek de ustaca çevrilmemiş bir Amerikan filmi seyreder gibiyiz. Mafya hikayeleri üstüne yapılmış filmlerde senar- yo buna benzer hikayelerden yazılmıştır da filmin orası burası pek sarkmaz. Olaylar gene çıkar ilişkilerini, bu ara- da kaçınılmaz olan sürtüşmeleri, kaldınlan büyük parala- rı, bu arada paranın üstüne yatmak isteyenleri, bunlann önce korkutulup sonra da 'cezalarmm kesilmesini' falan anlatır. Bu arada işin içine karışan temiz giyimli bankacılar, şir- ket yöneticileri, devletin çeşitli yetkilileri, kendisi yerine silahını konuşturan mafya elemanları senaryodaki rolleri- ni oynarlar. Bu filmler, 'çabuk eller operasyonu'nun sine- maya aktarılmış versiyonlarıdır. Aslı. senaryolarda yapı- lan ufaktefek değişikliklerle, rol alan oyuncuların değişik yüzleriyle pek çok ülkede oynanmaktadır. Filmin bizdeki versiyonu da tam bize uygun bir uyarlama olmaktadır. Memleket epeyce geciktikten sonra 'Amerikan usulü bir transformasyon'a sokulacaktır. Sıkıntılı bir baskı döne- minden çıkılmış, geniş bir soluk alma gereksinmesi doğ- muştur. Bu sırada 'liberal bir soluk' patentiyle ekonomide 'tokatizasyon' dönemi başlatılmıştır. Bu sozcük, tokatla- mak' sözcüğünün Amerikancaya 'entegre' edilmesiyle bulunmuş Yızyon' sözcüklerinden biridir. Baskıyla uyuşturulmuş beyinler, ithal peynirler, kivviler, avakadolar, çikitalarla birlıkte ithal 'eliçabuklar', duble uyruklular, sallanır kuyruklularla sersemletilmiş, bu sal- lantıya da transformasyon, paravizyon, ufukasyon, reviz- yon, emisyon, komisyon gibi etiketlertakılarak iyi bir 'bra- inwash-beyin yıkaması' yapılmıştır. Beyni ithal deterjan- larla iyice yıkanıp tertemiz olan temiz beyinli, temiz yürekli insanlar da "İki senede milyarder oluyorlar, de- mek ki akıllılar.. ben yirmi iki senede kiramı ödeyemez oldum, demekkiaptalım"diyedüşunerek eğitilmişlerdir. Böylece, sonradan arkasından çok yanılıp yakınılacak, ağlayıp sızlanarak "An, zamanmda değenni bilemedik" denecek olan 'Ozal devri' bir devrım olarak, ne demek devrim.. süper devrim, mega revolition' olarak, 'hiper development' olarak tarihimizdeki eşsiz yerini almıştır. O zaman kimi kuşkular doğup da "Yahu elin ne idüğü belir- sizleri milyarlarla oynuyor, bunlar nasıl oluyor, bu değir- menin suyu nereden geliyor?" diyenler olmuşsa onlar da, "Susun artık geri kafalılar, hayatlarında dolar görmemiş- ler, ekmek zeytinle büyüyenler' diye susturu\duk\anr\dan kimsecikler kendi cebıne bakmayı aklına getirmemiştir. Gözünü ekranlara dikip "Bak kuş çıkıyor" diye birbirini dürtenler, "Gole bak gole" diye birbirine sarılanlar, "Amanın gene dansöz çıktı" diye kendinden gecenler ne bilsinler ki devlet babacıklarına vergi diye ödedikleri pa- racıklar, Camel sıgarasının devesıyle VVhite Horse viski- sinin beyaz atı gibi uçup gidıyor. Paracıklar sabahtan akşama çahşıp çabalayıp "Aman aman, çok çalışıyorum, ama hiç değilse emekliliğim olacak, ödedığım vergilerde yol olup baraj olup bana dönecek" diyerek teselli bulan garibanın cebinden devlet bankalarma, özel bankalara kredi olup dolara transferle elıçabuk, gözüaçık' vizyon- cuların hesaplarına uçup giderken canım memleketim de kalkınmışoluyordu. Bu hikâye sürüp gidiyor sevgili dostlarım. Canım mem- leketimin kalkınma yolu Mercedeslere, BMVV'lere, Maz- dalara, Toyotalara açıktır. Bu yol yayalara kapalıdır. Yayalara düşen, başınt bir o yana, bir bu yana çevirip hız- la önlerinden geçen dolar kapıcılarına bakmaktjr. • • • . - ^ Şimdişöylesananlarolabilir: "Bakcanım,nasılayakla- rına dolaşıyor? Yediler yemesıne, ama bak bir bir ortaya nasıl çıkıyor? Göreceksin, emniyetle adalet nasıl el ele verecek de hepsinin cezasım verecek." Merak edilmesin, böyle şeyler olup da memleketin kalkınma hamlesi yarı- da kalmaz. Bunlar ufaktefek ışlerdir, paylaşım vedagıtım sisteminin olabilir aksaklıklarıdır. Bunlar da olmasa iyi— dir, ama işte oluyor; neden oluyor, ışte human factor'. Her şey hallolur, kuşku bulutları dağılır. Semra Hanı- mefendi ANAP'ın başına geçme planlarını biraz erteler, Ahmet Özal kardeşimiz özel uçağına binip efkarını dağı- tır, bu arada borçlarını da öder. Selim Edes Beyefendi de sistemin paylaşım vanalanndan bırı olma görevini liya- katle sürdürür. Bu arada, ona bir 'dizbağı nişanı' vermek münasip olur. Engin Civan da bu arada hesaplarını yeni- den gözden geçirme fırsatını bulur. Silahlarm namlusu üflenip kılıflarına konur. Bu arada safdil heyecanlarla do- lup -ya da öyle görünüp- "Aman, yoksa temiz eller ope- rasyonu başlıyor mu?" diye bekleyenlere de lavaboya gidip su bulurlarsa ellerini ithal bir sabunla yıkamak kalır. Palmolive temizler, Dowe üstelik nemlendirir, Duru çok sabundur, Hacı Şakir de saftır (reklamları öyle söylüyor). Bizim buralarda eller de temizdir, beyinler de.. yürekler de tertemizdir. Olacak olan da her zaman olandır, yani 'çabuk eller operasyonu'. Sız de elinizi çabuk tutun da pa- zar bitmeden sebzenizi falan ucuzca alın. işin sonu ne mi olur? Tetikçi garibi gideceğini bildiği yere gönderirler. Ergun Göknel de nasıl olsa 'zimmetine para geçirmekten yatıyor' ya... Temizdir bizim toplum, te- miz. Sizin de vicdanınız rahat, cüzdanınız temiz olacaktır. Kanalları araştırın, biryerde bir mafya filmi vardır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Karacaahmet'teki yıkımın gerekçelerini açıkladı Cemevi 'yanlışf onur kavgasınadönüşüyor OKTAY EKİÎSCİ Karacaahmet Derneği'nin "cemevi".inşaatı- ndaki yıkımla ilgiü "Yanuş, Yanuş Üstüne" başlıklı yazuna (12 Eylül 1994). İstanbul Bü- yükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Hüse- >in Besli'den ve ardından da Başkan Recep Tayyip Erdoğan'dan açıklamalar ve bazı bel- gelef geldi. Hüseyin Besli, tarihi bir mezarlığın, özellikle yeni yapılaşma konusunda "özen gösterilmesi gereken bir yer" olduğunu vurgulamış olma- ma katıldıklannı belirtiyor ve kendilerinin de "İşte bu özeni göstermeye cahştıklannı" söylü- yor. Ancak. Istanbul'da "tarihi konımaya" çalışırken. neden buna "Alevilerin cemevini yı- karâk başladıklan" şeklindeki eleştirileri ise "belediyeye haksızhk" olarak nitelendiriyor. Recep Tayvip Erdoğan'ın açıklaması da benzer icerikİı olmasına karşılık daha aynntılı. Karacaahmet'teki yıkımın salt "hukuksal ge- rekçelere" dayandığını belgelerle birlikte dile getiren Erdoğan, "Aleviler de diger Sünni yurt- taşlanmız gibi kardeşlerimizdir" dedikten son- ra Sultan Türbesi'nın çevresinde yapılmak iste- nen ınşaatı şöyle tanımlıyor: "Hemen belirtmek gerekir ki, Karacaahmet komısu basit bir ruhsatsız v apım ve) a kaçak in- şaat olayı değildirt...) sö'z konusu olan bir işgal ve talandır. Hem sadece şu anda 10 milyon İstanbullunun ortak ve kutsal mekanını işgal ve talan etmekten öte tarihin talanıdır, kültürün ta- lanıdır..." "İşgal" ve "talan". özellikle 1980'li yıllardan sonra İstanbul'un "imar söylemine" giren iki çarpıcı kavram. 1993'teki "büyük imar affı" ve • Tarihsel saray bahçelerine dev otellerin sıralandığı bir Istanbul'da, yine tarihi bir mezarlığa aslında "oranın geleneklerini yaşatacak" düzenlemelerin yapılmasını istemek, yasadışı bir özlem sayılmamalı. Yeter ki kültürel değerlere saygılı çözümlere olanak sağlanabilsin... ardından 1984-1987 tarihlerindeki "kaçak in- şaatları tapuyla ve ışlah imar planlanvla meşru- laştırma" yasalan, İstanbul'a olan kitlesel gö- çün giderek "işgale" dönüşmesine ortam hazı- rladı. Bu ışgalin yarattığı olağanüstü "rant ola- naklan" ise kaçak yapılaşmadaki "bannma" nedeninin yerini imar yağmasına, yani "tala- na" bırakmasma yol açtı. Geçenlerde Ticaret Odası'nca yayımlanan bir raporda da belirtildiği gjbi. bu işgal ve talan artık sanıldığı gıbı göçün bir sonucu değil, tam tersine "göçün başlıca nedeni" haline gelmiş durumda. Böylesine bir yağma. rant ve haksız kazanç özgürlüğünü. Anadolu insanı İstan- bul'dan başka hiçbir yerde bulamaz. Hatta, kendi köyünde. kasabasmda bile... İstanbul'un kentsel yapısının "j-üzde 65'i" işte böylesi bir "yasadışı yaşam" ve "talana da- yah ekonomi" ortamına ulaşınca. bu oran ister istemez kentteki "genel kültüre" ve dahası "temsili demokrasiye" de aşağı yukan benzer ıçerikte yansıyor. Yağmaya ortak olan ve ondan pay alan "ço- ğunluğun" oylan giderek politikada "beürleyi- ci" olurken, yine bu çoğunluğun yarattığı "imar kültüriî" de hemen her alanda egemen olmaya başlıyor. Nitekim, İstanbul'un neredeyse "yeni kimli- ğini" oluşturan kaçak yapdaşma ıçerisindeki "kaçak camilerin" mimarisi de "bu kültüre ıry- gun" bir şekıl kazanmaya başladı. Toprak yağması ve rant. hemen tüm camilenn aynı anda "dükkanlar ve işyerleri" ile birlikte yapı- lmalannı getırdi Artık çok sayıda dernek. bir yandan halktan bağış toplayarak yine "halka ait" yeşil alan- lann üzerine ruhsatsız cami inşa ederken, öbür yandan aynı caminin imar düzeni karşısındaki "dokunuhnazlığından" > ararlanarak. altma. yaruna. yöresine "rant tesisleri" yapıyor. Böy- lece. Recep Tav^ıp Erdoğan'ın da vurguladığı şekilde. yasadışı "işgal ve talan" birlikte ger- çekleşıyor. Bu talandan elde edilen gelirler ise elbette ki "işgalin yaygınlaşmasında" önemli bir kaynak oluşturuyor. Belki de yine aynı iş- galden yararlanan kesimlerin "siyasi örgütlen- melerine" de sürekli bir fon oluşturuyor. Oysa ki eğer bir mahallede camiye gereksin- me varsa. İstanbul gibi bir dünya kentinde bu- nun "uygarca" yöntemi, öncelikle imar plan- lannda uygun bir yerin bulunması, sonra da rant tesisleri yenne dosdoğru ve "ruhsath" ola- rak güzel bir cami tasarlanması değil midir? İşte, bö>lesı bir süreçte, Büyükşehir Bele- diyesi'nin Karacaahrnet'tekı cemevi inşaatına "müdahalesini" de İstanbul'daki diğer dinsel yapılann "gerçekleşme koşullan" icerisinde değerlendirmek kaçınılmaz oluyor. Bir kesime tanınan "yaygın bir özgürlük" İstanbul'daki tanhsel kent kimliğine onanl- maz zararlar getirirken. (üstelik bu özgürlük "ranta dayalı" projelerle milyarlarca liralık "haksız kazanca" da olanak sağlarken) Ale- vilenn "tarihsel bağlan buhınan" bir mekanda sadece inanışlanna hizmet edecek bir ınşaata girişmelenni "bu şekilde" önlemek. yine sadece "yasal gerekçelerle" açıklanabilecek bir du- rum değil. Hele bir "cemevi ve aşevi" dışında hiçbir amacı ve yağma düşüncesi olmayan bu girişimi, İstanbul'daki diğer "dokunulmayan" kaçak uygulamalarla özdeş sayıp. "işgal ve ta- lan" şekİinde nitelemek ise doğrusu "kardeş- çe" bir yaklaşımı daha baştan zedeleyebılecek türden... Tek güvence: Hukuk Bu noktada. son olarak "cemevi inşaatına destek veren" bazı duyarlı politikacılanmızı da uyarmamız gerekiyor. Bir "haksızhğa" karşı çıkarken ve "mağ- dunın" yanında yer alırken, kültür mirasıru koruma bilincini "daha da geriletecek" tutum- lara girmek, onaylanacak bir davranış değil. Anlaşılır nedenlerle tepki gösteren ve "direni- şe" geçen bir topluluğa coşkulu söylemlerle arka çıkmak çok kolay. Ama, bu tepkiyi "huku- ka uygun" kalıcı bir çözüme yöneltmek de her duyarlı politikacı için öncelikli görev olsa ge- rek. Çünkü, ortada eğer yasalara aykın bir uy- gulama varsa. salt destek adına buna körü kö- rüne "devam edin, biz yanınızdayız" demek, her şeyden önce o. gerçekten yardım edilmesi gereken "mağdur insanlara" zarar verir. Yann konu yargıya ya da "idari soruşturmaya" yansıdığında. ınşaatın "hukuku zedelediği" be- lırlenirse, bütün bu siyasi destekler bir anda "kaosa" dönüşebilir. Aleviler. daha da içinden çıkılmaz bir "çözümsüzlük" ve "gerilimli süreç- le" baş başa kalabilirler. Bu nedenlerle Karacaahmet'te yapılmak is- tenen cemevi ınşaatının öncelikleSultan Tür- besi"ne. buradaki tarihi mezarlara ve kültür zengınhğine "saygdı" bir düzenleme icerisinde ele alınmasını ve mutlaka "yasal olmasuu" sa- vunmak da başta yine Karacaahmet Derneği olmak üzere. tarihe uygarca sahip çıkması ge- reken herkesin ortak yükümlülüğü. Bunun yolu ve yöntemi ise gerçekten "işgal ve talanı" hedefleyen diğer kimi "göz yumu- lan" kaçak yapılaşmanın "düzeyine" düşme- mek. "Farklı" olunduğunu. salt söylemde de- ğil. uygulamada da göstermek. Tarihi saraylann güzelim bahçelerine dev otellerin "yasal olarak" sıralandığı bir Istan- bul'da, tarihi bir mezarlığa "oranın geienek- lerini yaşatacak" bir düzenlemenin yapılması, elbetteki "çözümü bulunabilecek" bir istek. Dahası, İstanbul'un kültür mozaığine de yakı- şan, haklı ve ınsancıl bir istek. Yeter ki artık "yanuş üstüne yanhş" işlen- mesin. Böylesi bir konu "siyasi beklentikre" araç edilmesin; hele "onur kavgasına" ise hiç dönüştürülmesın...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle