Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 EYLÜL1994 PAZARTESİ
HABERLER
Köylüoğlu:
Kürdümama
Kürtçü değilim
• HAKKARİ (Cumburiyet) -
İnsan haklanndan sorumlu
Devlet Bakanı Azimet
Köylüoğlu, Kürt biraileden
geldiğini ancak Kürtçü
olmadığıru söyledi.
Köylüoğlu, "Terörün
panzehiri insan haklandır"
dedi. Hakkari'de
incelemelerde bulunan
Bakan Köylüoğlu, hukuk ve
insan haklan bilgisi
eksikliğinden yapılan
uygulamalann devlete mal
edilemeyeceğini, terör
nedeniyle boşaltılan köylerin
halkına devletin sahıp
çıkmak zorunda olduğunu
belirterek şöyle konuştu:
"Yoksa terör şimdilik bitse
bile yann yeniden
başlayacaktır. Terörün
panzehiri insan haklandır,
hukuk devletidir. Devlet 220
trilyonu kendi dağlannı
bombalamak için harcamak
zorunda bırakıhyor.
arayışlan
• ANKARA (AA) - AN AP
Genel Başkanı Mesut
Yılmaz'ın, Demokrat Parti
Genel Başkaru Aydın
Menderes ile 28 eylül
çarşamba günü görüşeceği
büdirildi. Yetkililer,
Yümaz-Menderes
görüşmesinde, Türkiye'deki
son siyasi gelişmelerle.
"merkezsağ"ın birleşmesi ve
ANAP-DP ilişkilerinin ele
alınacağını belirttiler. Alınan
bilgiye göre ANAP, 4
Araûk'ta yapılması
planlanan milletvekilliği ara
seçiminde, DP Genel
Başkanı Menderes'i,
Adıyaman ya da Bursa'dan
aday göstermek istiyor.
ANAPyetkilileri,
Yılmaz-Menderes
görüşmesinde, konunun
aynntıb olarak ele
alınmasının beklendiğini
kaydediyorlar.
Başkaya için
Çiller'e mektup
•ANKARA (ANKA) - Doç.
Dr. Fikret Başkaya'nın
tutuklanması olayı,
yurtdışında tepki
uyandırmaya devam ediyor.
Yirmıden fazla İngıliz
öğretim üyesi Başbakan
Tansu Çiller'e mektup
göndererek, Başkaya'nın
yazdığı kitaptan dolayı
tutuklanmasını kınadı ve bu
olayın Türkiye"deki fikir
özgürlüğü ve insan
haklannın durumu
konusunda ciddi kuşkular
yaratüğınıbelirui.
ıngütere'de çeşitli üniversite
ve yükseköğretim
kurumlannda görev yapan
23 akademisyen. Başbakan
Tansu Çiller'e gönderdikleri
mektupta Başkaya'nın 1920
yıllanndan bu yana
Türkiye'deki gelişmeleri
inceleyen kitabı nedeniyle
gözaltına alınıp
tutuklanmasının kabul
edilemeyeceğini kaydederek
bir akademik çalışmanın
terorizm eylemi olarak
değerlendirilmesinin
korkutucu olduğunu ifade
etti.
Kaçak işçi
sorunu
•ANKARA (AA> Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Nihad Matkap, SSK'nin
mali kıizden kunanlabilmesi
için sigortasız işçi
çalışürmanın mutlaka
önlenmesi gerektiğini
bildirdi. Bakan Matkap,
denetimlef4n daha da
etkinleştirilmesini ele almak
üzere SKK'nin yurt
düzeyinde görev yapan 415
sigortamüfettişi ile
toplantı yapacağıru da
bildiroi.
Şehit polisin
cenazesi
• İSTANBUL (AA)-
Bahçelievler'de dün kimlik
kontrolünü yaptığı kadın
tarafından vurularak şehit
edilen polis memuru Yakup
Çirkin'in (25) cenazesi,
Bahçelievler îlçe Emniyet
Müdürlüğü önünde, dün
düzenlenen törenden sonra
toprağa verilmek üzere
karayoluyla memleketi olan
Hatay'agönderildi.
Refah Partili belediye başkanlannın ilk 6 ayı icraatlarla geçti
işçi çıkarmak, zam yapmak
İSTANBUL (UBA) - 27 Mart seçim-
leriyle göreve gelen RP'li belediye baş-
kanlannın ilk 6 ayı oldukca ilginç icra-
atlarla geçti. RP'li başkanlar, kamuo-
yunun gündemine hizmetlerivje değil
işçi çıkarma, zam, isim değiştirme ve
haklannda açılan soruşturmalarla gel-
diler.
Bu süreci değerlendiren CHP Genel
Sekreteri Adnan Keskin, "Şeriat devleti-
ni getirmek için uğraşıyoriar" derken
DYP Genel Başkan Yardımcısı İbrahim
Dedelek de "RFli belediyeler yasa ve yö-
netmeliklerin dışına çıkıyoriar, savcüar
iyi takip efmelidir" diye konuştu. Ata-
türkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel
Başkan Yardımcısı Tevfik Kızükaya da
bu belediyelerin siyasi misyon yüklen-
melerini eleştirdi.
27 Mart yerel seçimleriyle göreve ge-
len belediye başkanlannın ilk 6 ayı dol-
du. Çeşitli partilere mensup başkanlann
içinde en çok dikkat çekenler ise Refah
Partili başkanlar oldu. UBA muhabiri-
nin yaptığı bir değerlendirme sonucu
RP'li başkanlann bu süreçteki en ilgi çe-
kici "icraatlan" şunlar oldu:
• Ankara Büyükşehir Belediye Baş-
kanı Melih Gökçek göreve gelir gelmez
Şerİat deVİetîne dOğPU RP'li belediyelerin 6 ayhk
icraatlannı değerlendiren CHP Genel Sekreteri Keskin, "Şeriat
devletini getirmek istiyorlar" dedi. Atatürkçü Düşünce Derneği
Genel Başkan Yardımcısı Kızılkaya da belediyelerin siyasi
misyon üstlendiklerini ileri sürdü.
bir önceki dönemde kurulan Radyo ya. doğalgaza ve tüm ulaşım araçlanna
Anki'ye sansür uyguladı.
• İstanbul Büyükşehir Belediye Baş-
karu Tayyip Erdoğan BRT'yi kapatır-
ken gazetecilerin özel kaleme girmesini
yasakladı.
• Tayyip Erdoğan, Istanbul'un su
sorununu çözmek için 'yağmur duasına'
çıkacağını söyledi.
• Melih Gökçek, Altınpark'ta yer
alan iki heykeli müstehcen buldu ve
"Ben böyle sanatın içinc tüküreyim" söz-
leriyle yerlerinden kaldırttı.
• İstanbul Büyükşehir Belediye
Meclisi "Taksim'e cami" projesini
onayladı.
•Tayyip Erdoğan ve Melih Gökçek,
30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle
yayımladıklan mesajlarda özenle Ata-
türk'ün adıru anmadılar.
• Erdoğan ve Gökçek, koltuklanna
oturur oturmaz, vaatlerinin aksine su-
büyük oranda zam yaptılar. RP'li baş-
kanlann görev yaptıklan ilk altı ayda
haklannda açılan bazı soruşturmalar
ise şöyle kaydedildi:
• istanbul Cumhuriyet Başsavcılığı,
belediye meclisinin ilk toplantısını fati-
hayla açan ve İstiklal Marşı'nın ilk bö-
lümünde ayağa kalkmavan Tavyip Er-
doğan hakkında "Atatürk'e hakaret"
suçlamasıyla soruşturma açtı.
• Diyarbakır DGM "Şeriata canı-
mız feda, biz Allah'ın jandarmalarıyız"
diyen Bingöl Beledıve Başkanı Selahad-
din Aydar hakkında soruşturma başlat-
tı.
• İçişleri Bakanlığı. Ankara Büyük-
şehir Belediyesi'nde çalışan 610 kişınin
görevine son verilmesine ilişkin olarak
Melih Gökçek hakkında soruşturma
başlattı.
• Konya Büyükşehir Belediye Baş-
kanı Halil L'rün, bir konuşmasında Ata-
türk'e "sarhoş" dediği için 1 yıl hapis ce-
zasma çarptınldı.
• Kartal Cumhuriyet Başsavcılığı
"kaçak yapdaşmaya göz yumduğu" ge-
rekçesiyle Sultanbeyli Belediye Başkanı
Ali Nabi Koçak hakkında inceleme baş-
lattı.
• Mımarlar Odası tarafından Gazi-
osmanpaşa Belediye Başkanı Recep Ko-
ral hakkında "Alibeyköy Barajı'na künk
döşediği" öne sürülüp suç duyurusunda
bulunuldu.
İsim değiştirmeler
RP'li belediye başkanlan görev leri
süresince birçok isim değışıkliği de yap-
tılar. Bunlardan baalan da şöyle:
•Göztepe'deki Hıfzı VeMet Vetide-
deoğlu Caddesi'nin ismi Büyükşehir Be-
lediyesi'nin girişimiyle "Tûtüncü Meh-
met Efendi" olarak değiştirildi.
• Trabzon Belediye Başkanı Asım
Aykan, "UğurMumcu Parkı"nı "Adnan
Kahveci Parkı" olarak değiştirdi.
• Karaman Belediye Meclisi'nin
RP'li üyeleri, kentteki Üğur Mumcu ve
Muammer Aksoy isimli yerlerin değişti-
rilmesini istedi.
• Rize Belediye Başkanı
Şevki V ılmaz, kentteki bir cad-
deye Atatürk'e suikasttan
yargılanıp idam edilen Ziya
Hurşit ismini verdi.
İ'İn « a h i t l i k m a r a t n m ı Cumhurbaşkanı Süieyman Demirel, önceki akşam nikahtan
i l l l Ş 4 I 1 1 U 1 K I l i a i a i O I l l l nik a ha koştu. ^anmşar saat arayla üç nikahta şahitlik yapan
Demirel'in ilk durağı Tarabya Oteli oldu. Cumhurbaşkanı Demirel'in, Demokrat Parti ve Adalet Partisi eski millet-
vekili Baha Akşit'in kızı Arzu Akşit'in, TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un ise damat Alper İlki'nin sahitliğini
yaptığı nikahı Kadıköv Belediye Başkanı Selami Ozrürk kıydı. Nikahın kıyılmasının hemen ardından Çırağan Sa-
ravı'na geçen Cumhurbaşkanı Demirel, Lluslararası Nakliyeciler Derneği Başkanı Saffet Ulusov'un kı/ının nikah
şahidi oldu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kıydığı nikahta damat Ali Kenan Llu-
soy'un sahitliğini yine Hüsamettin Cindoruk \ aptı. L lusov lar'ın düğününden de hemen ayrılan Demirel, Kumceşme
Divan Tesisleri'ndeki Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet karadeniz'in oğlu Aziz Karadeniz ile Didem
KuşTnin nikah törenine katildı.(Fotoğraf: HATİCE TUNCER)
Demirel: Dünya, bartşıkorumakdır
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)-
Cumhurbaşkanı Süieyman Demirel
dünyanın yeniden şekillendığini; banş,
huzur, hür olma, tok olma gibi
kavramlann yeniden anımsandığını
belirterek. "Dünya, banşı korumalıdır. Bir
ûlkede insanlar anlaşmazlıklarını bartş
yoluyla çözümlemelidir; ülkeler de öyle.
İnsanlar barış için daha çok işbirüği
yapmalıdır" dedi. Türkı\ e Trafık Kazalan
Vakfı'nın düzenlediğı "L luslararası El
Cerrahisi Kongresi" dün Cumhurbaşkanı
Süieyman Demirel'in açış konuşmasıyla
başladı. Demirel saat 09.30'da geldiği
Adnan Menderes Havaalanf nda
Ulaştırma Bakanı Mehmet Köstepen.
Izmir Valisi Kutlu Aktaş. baa
milletvekilleri ve yurttaşlar tarafından
karşılandı. Efes Oteü'nde gerçekleştirilen
kongrede konuşan Demirel.'banş, çevre
kirliliği. gönüllü kuruluşlann yaşama
katkısı konulannadeğindi. Hızlı nüfus
artışırun dünya nüfusunu lOOyılda 2
milyardan 4.5 milyara çıkardığını,
dünyanın 10 milyarlık bir nüfus yükünü
taşıyamayacağını belirten
Cumhurbaşkanı Süieyman Demirel.
"Eğer insanoğlu bu dün> ayı rüketirse, "dur
da inelim' diyemezsiniz. L za>da tükenmiş
bir küre mi olacağız, voksa gerekli
önlemleri alacak mıyız? Bunun karannı
vermek lazım" diye konuştu. Devrin
globalleşme devri olduğunu, sırurlann
şeklen var olmasına karşın, birçok
konuda kalktığıru, halklar, ülkeler
arasında ışbirliğinin önem kazandığını
vurgulayan Demirel, en önemli konunun
banş, demokrasi ve insan haklan
olduğunu söyledi. İnsanoğlunun baa
şeylerin daha iyi farkına varmaya
başladığını belirten Demirel, sözlerirü
şöyle sürdürdü: "Dûnya yeniden
şekilleniy or. Bazı şe\ lerin daha iyi farkına
\arılıvor. Barış, huzur. hür olmak. tok
olmak. i\i eğitim görmek, geleceğe
hazırlanmak için daha i> i eğitim isteniyor.
İnsanlar hızla kirlettikleri çe\ relerine çare
arı\ or. Bir vudum su, bir vudum hava
bulmak git gide zoıiaşıyor. Daha hür ve
daha temiz bir dün\ a için dev Ittlerin
yanında hükümet dışı. hükümete tabi
olmayan gönüllü kuruluşlann daha çok
işbirliği y apmaları gerekiyor. Dünyamız
barışı korumalıdır. Sorunlarınuzı barış
içinde çözümlemeliyiz. Bir ülkede insanlar
banş yoluyla sorunlarını çözmelidir. Dünya
ülkeleri barış için daha çok işbirliği
yapmalıdır." Cumhurbaşkanı Demirel.
daha sonra İzmir'den İstanbul'a geçerek
Topkapı Cevizlibağ'da Mermerci ailesi
tarafından yaptınlan İhsan Mermerci
Anadolu Otelcilik veTurizm Meslek
Lisesi'nin açılışına katıldı.
Diğer "icraatlar
r
RP'li belediyelerin en sık ger-
çekleşürdigı eylemler ise işçi çı-
karmalar oldu. Birçok işçi ve
memuru işten çıkaran. birço-
ğunun yerini ve konumunu de-
ğiştiren belediyeler arasında re-
kor ise Gebze Beledıyesi'nın
oldu. RP'li Başkan Ahmet Pen-
begüllü. 723 kişiyi işten çıka-
nnca işciler direnişe geçti. Bir
ay süren direniş, polis müdaha-
lesı ve 45 yaralı ile sonuçlandı.
Ankara Büyükşehir Belediyesı
ise "TV'lerde işçi döven beledi-
ye" unvanını elde etti. Sorun-
lannı anlatmak için meclıse
gelen "işsiz" işçiler RP'lı ve
MHP'Ii üyeler tarafından has-
tanelik edildi. Bunlann yanı
sıra akıllarda kalan bazı RP ıc-
raatlan da şöyle:
• Adıyaman Belediye Baş-
kanı Abdülkadir Kırmızı, ma-
aşına yüzde 221.4 zam yaptıra-
rak 90 milyona çıkmasını sağ-
ladı.
• Kayseri Belediye Başkanı
Şâkrü Karatepe, alkollü içki
satıldığı gerekçesiyle Kayseri
Anadolu Fuan içindeki 30'a
yakın tcsisi yıktı.
• Çorum Belediye Başkanı
Arif Ersoy, şehir merkezinde
olduğu gerekçesiyle genelevi
yıktı.
• Sanver Beledıye Başkanı
Yusuf Tiilün "kıbleye baktığı"
gerekçesiyle tuvaletlerin taş-
lannı söktürüp yeniden yap-
tırdı.
•Trabzon Belediye Başkanı
Asım Aykan ve Rize Belediye
Başkanı Şevki Yılmaz "Nataşa-
lan temizleme operasyonu"
başlattı.
• Rize ve Pendik Belediyesi.
din görevlilennin ve Kuran
kursu öğrencilerinın taşıma
araçlannda yüzde 50 ındirimle
seyahat etmesini kararlaştırdı.
• Tayyip Erdoğan. 1200Su-
ser işçisinin İslama Huzur Ma-
ğazası'ndan giyinmesini karar-
laştırarak 5 milyar 160 milyon
liralık sipariş verdi.
• Tayyip Erdoğan "kaçak"
diyerek Karacaahmet Sultan
Kültür Derneği Cemevi ve
Aşevi'ni gece saat 03.30'da
yıktı.
BİZBİZE
ERDAL ATABEK
Çabuk Bler Operasyonu
Pek de ustaca çevrilmemiş bir Amerikan filmi seyreder
gibiyiz. Mafya hikayeleri üstüne yapılmış filmlerde senar-
yo buna benzer hikayelerden yazılmıştır da filmin orası
burası pek sarkmaz. Olaylar gene çıkar ilişkilerini, bu ara-
da kaçınılmaz olan sürtüşmeleri, kaldınlan büyük parala-
rı, bu arada paranın üstüne yatmak isteyenleri, bunlann
önce korkutulup sonra da 'cezalarmm kesilmesini' falan
anlatır.
Bu arada işin içine karışan temiz giyimli bankacılar, şir-
ket yöneticileri, devletin çeşitli yetkilileri, kendisi yerine
silahını konuşturan mafya elemanları senaryodaki rolleri-
ni oynarlar. Bu filmler, 'çabuk eller operasyonu'nun sine-
maya aktarılmış versiyonlarıdır. Aslı. senaryolarda yapı-
lan ufaktefek değişikliklerle, rol alan oyuncuların değişik
yüzleriyle pek çok ülkede oynanmaktadır. Filmin bizdeki
versiyonu da tam bize uygun bir uyarlama olmaktadır.
Memleket epeyce geciktikten sonra 'Amerikan usulü bir
transformasyon'a sokulacaktır. Sıkıntılı bir baskı döne-
minden çıkılmış, geniş bir soluk alma gereksinmesi doğ-
muştur. Bu sırada 'liberal bir soluk' patentiyle ekonomide
'tokatizasyon' dönemi başlatılmıştır. Bu sozcük, tokatla-
mak' sözcüğünün Amerikancaya 'entegre' edilmesiyle
bulunmuş Yızyon' sözcüklerinden biridir.
Baskıyla uyuşturulmuş beyinler, ithal peynirler, kivviler,
avakadolar, çikitalarla birlıkte ithal 'eliçabuklar', duble
uyruklular, sallanır kuyruklularla sersemletilmiş, bu sal-
lantıya da transformasyon, paravizyon, ufukasyon, reviz-
yon, emisyon, komisyon gibi etiketlertakılarak iyi bir 'bra-
inwash-beyin yıkaması' yapılmıştır. Beyni ithal deterjan-
larla iyice yıkanıp tertemiz olan temiz beyinli, temiz
yürekli insanlar da "İki senede milyarder oluyorlar, de-
mek ki akıllılar.. ben yirmi iki senede kiramı ödeyemez
oldum, demekkiaptalım"diyedüşunerek eğitilmişlerdir.
Böylece, sonradan arkasından çok yanılıp yakınılacak,
ağlayıp sızlanarak "An, zamanmda değenni bilemedik"
denecek olan 'Ozal devri' bir devrım olarak, ne demek
devrim.. süper devrim, mega revolition' olarak, 'hiper
development' olarak tarihimizdeki eşsiz yerini almıştır. O
zaman kimi kuşkular doğup da "Yahu elin ne idüğü belir-
sizleri milyarlarla oynuyor, bunlar nasıl oluyor, bu değir-
menin suyu nereden geliyor?" diyenler olmuşsa onlar da,
"Susun artık geri kafalılar, hayatlarında dolar görmemiş-
ler, ekmek zeytinle büyüyenler' diye susturu\duk\anr\dan
kimsecikler kendi cebıne bakmayı aklına getirmemiştir.
Gözünü ekranlara dikip "Bak kuş çıkıyor" diye birbirini
dürtenler, "Gole bak gole" diye birbirine sarılanlar,
"Amanın gene dansöz çıktı" diye kendinden gecenler ne
bilsinler ki devlet babacıklarına vergi diye ödedikleri pa-
racıklar, Camel sıgarasının devesıyle VVhite Horse viski-
sinin beyaz atı gibi uçup gidıyor. Paracıklar sabahtan
akşama çahşıp çabalayıp "Aman aman, çok çalışıyorum,
ama hiç değilse emekliliğim olacak, ödedığım vergilerde
yol olup baraj olup bana dönecek" diyerek teselli bulan
garibanın cebinden devlet bankalarma, özel bankalara
kredi olup dolara transferle elıçabuk, gözüaçık' vizyon-
cuların hesaplarına uçup giderken canım memleketim de
kalkınmışoluyordu.
Bu hikâye sürüp gidiyor sevgili dostlarım. Canım mem-
leketimin kalkınma yolu Mercedeslere, BMVV'lere, Maz-
dalara, Toyotalara açıktır. Bu yol yayalara kapalıdır.
Yayalara düşen, başınt bir o yana, bir bu yana çevirip hız-
la önlerinden geçen dolar kapıcılarına bakmaktjr.
• • • . - ^
Şimdişöylesananlarolabilir: "Bakcanım,nasılayakla-
rına dolaşıyor? Yediler yemesıne, ama bak bir bir ortaya
nasıl çıkıyor? Göreceksin, emniyetle adalet nasıl el ele
verecek de hepsinin cezasım verecek." Merak edilmesin,
böyle şeyler olup da memleketin kalkınma hamlesi yarı-
da kalmaz. Bunlar ufaktefek ışlerdir, paylaşım vedagıtım
sisteminin olabilir aksaklıklarıdır. Bunlar da olmasa iyi—
dir, ama işte oluyor; neden oluyor, ışte human factor'.
Her şey hallolur, kuşku bulutları dağılır. Semra Hanı-
mefendi ANAP'ın başına geçme planlarını biraz erteler,
Ahmet Özal kardeşimiz özel uçağına binip efkarını dağı-
tır, bu arada borçlarını da öder. Selim Edes Beyefendi de
sistemin paylaşım vanalanndan bırı olma görevini liya-
katle sürdürür. Bu arada, ona bir 'dizbağı nişanı' vermek
münasip olur. Engin Civan da bu arada hesaplarını yeni-
den gözden geçirme fırsatını bulur. Silahlarm namlusu
üflenip kılıflarına konur. Bu arada safdil heyecanlarla do-
lup -ya da öyle görünüp- "Aman, yoksa temiz eller ope-
rasyonu başlıyor mu?" diye bekleyenlere de lavaboya
gidip su bulurlarsa ellerini ithal bir sabunla yıkamak kalır.
Palmolive temizler, Dowe üstelik nemlendirir, Duru çok
sabundur, Hacı Şakir de saftır (reklamları öyle söylüyor).
Bizim buralarda eller de temizdir, beyinler de.. yürekler
de tertemizdir. Olacak olan da her zaman olandır, yani
'çabuk eller operasyonu'. Sız de elinizi çabuk tutun da pa-
zar bitmeden sebzenizi falan ucuzca alın.
işin sonu ne mi olur? Tetikçi garibi gideceğini bildiği
yere gönderirler. Ergun Göknel de nasıl olsa 'zimmetine
para geçirmekten yatıyor' ya... Temizdir bizim toplum, te-
miz. Sizin de vicdanınız rahat, cüzdanınız temiz olacaktır.
Kanalları araştırın, biryerde bir mafya filmi vardır.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Karacaahmet'teki yıkımın gerekçelerini açıkladı
Cemevi 'yanlışf onur kavgasınadönüşüyor
OKTAY EKİÎSCİ
Karacaahmet Derneği'nin "cemevi".inşaatı-
ndaki yıkımla ilgiü "Yanuş, Yanuş Üstüne"
başlıklı yazuna (12 Eylül 1994). İstanbul Bü-
yükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Hüse-
>in Besli'den ve ardından da Başkan Recep
Tayyip Erdoğan'dan açıklamalar ve bazı bel-
gelef geldi.
Hüseyin Besli, tarihi bir mezarlığın, özellikle
yeni yapılaşma konusunda "özen gösterilmesi
gereken bir yer" olduğunu vurgulamış olma-
ma katıldıklannı belirtiyor ve kendilerinin de
"İşte bu özeni göstermeye cahştıklannı" söylü-
yor. Ancak. Istanbul'da "tarihi konımaya"
çalışırken. neden buna "Alevilerin cemevini yı-
karâk başladıklan" şeklindeki eleştirileri ise
"belediyeye haksızhk" olarak nitelendiriyor.
Recep Tayvip Erdoğan'ın açıklaması da
benzer icerikİı olmasına karşılık daha aynntılı.
Karacaahmet'teki yıkımın salt "hukuksal ge-
rekçelere" dayandığını belgelerle birlikte dile
getiren Erdoğan, "Aleviler de diger Sünni yurt-
taşlanmız gibi kardeşlerimizdir" dedikten son-
ra Sultan Türbesi'nın çevresinde yapılmak iste-
nen ınşaatı şöyle tanımlıyor:
"Hemen belirtmek gerekir ki, Karacaahmet
komısu basit bir ruhsatsız v apım ve) a kaçak in-
şaat olayı değildirt...) sö'z konusu olan bir işgal
ve talandır. Hem sadece şu anda 10 milyon
İstanbullunun ortak ve kutsal mekanını işgal ve
talan etmekten öte tarihin talanıdır, kültürün ta-
lanıdır..."
"İşgal" ve "talan". özellikle 1980'li yıllardan
sonra İstanbul'un "imar söylemine" giren iki
çarpıcı kavram. 1993'teki "büyük imar affı" ve
• Tarihsel saray bahçelerine dev otellerin sıralandığı bir Istanbul'da, yine tarihi bir mezarlığa
aslında "oranın geleneklerini yaşatacak" düzenlemelerin yapılmasını istemek, yasadışı bir
özlem sayılmamalı. Yeter ki kültürel değerlere saygılı çözümlere olanak sağlanabilsin...
ardından 1984-1987 tarihlerindeki "kaçak in-
şaatları tapuyla ve ışlah imar planlanvla meşru-
laştırma" yasalan, İstanbul'a olan kitlesel gö-
çün giderek "işgale" dönüşmesine ortam hazı-
rladı.
Bu ışgalin yarattığı olağanüstü "rant ola-
naklan" ise kaçak yapılaşmadaki "bannma"
nedeninin yerini imar yağmasına, yani "tala-
na" bırakmasma yol açtı.
Geçenlerde Ticaret Odası'nca yayımlanan
bir raporda da belirtildiği gjbi. bu işgal ve talan
artık sanıldığı gıbı göçün bir sonucu değil, tam
tersine "göçün başlıca nedeni" haline gelmiş
durumda. Böylesine bir yağma. rant ve haksız
kazanç özgürlüğünü. Anadolu insanı İstan-
bul'dan başka hiçbir yerde bulamaz. Hatta,
kendi köyünde. kasabasmda bile...
İstanbul'un kentsel yapısının "j-üzde 65'i"
işte böylesi bir "yasadışı yaşam" ve "talana da-
yah ekonomi" ortamına ulaşınca. bu oran ister
istemez kentteki "genel kültüre" ve dahası
"temsili demokrasiye" de aşağı yukan benzer
ıçerikte yansıyor.
Yağmaya ortak olan ve ondan pay alan "ço-
ğunluğun" oylan giderek politikada "beürleyi-
ci" olurken, yine bu çoğunluğun yarattığı
"imar kültüriî" de hemen her alanda egemen
olmaya başlıyor.
Nitekim, İstanbul'un neredeyse "yeni kimli-
ğini" oluşturan kaçak yapdaşma ıçerisindeki
"kaçak camilerin" mimarisi de "bu kültüre ıry-
gun" bir şekıl kazanmaya başladı. Toprak
yağması ve rant. hemen tüm camilenn aynı
anda "dükkanlar ve işyerleri" ile birlikte yapı-
lmalannı getırdi
Artık çok sayıda dernek. bir yandan halktan
bağış toplayarak yine "halka ait" yeşil alan-
lann üzerine ruhsatsız cami inşa ederken, öbür
yandan aynı caminin imar düzeni karşısındaki
"dokunuhnazlığından" > ararlanarak. altma.
yaruna. yöresine "rant tesisleri" yapıyor. Böy-
lece. Recep Tav^ıp Erdoğan'ın da vurguladığı
şekilde. yasadışı "işgal ve talan" birlikte ger-
çekleşıyor. Bu talandan elde edilen gelirler ise
elbette ki "işgalin yaygınlaşmasında" önemli
bir kaynak oluşturuyor. Belki de yine aynı iş-
galden yararlanan kesimlerin "siyasi örgütlen-
melerine" de sürekli bir fon oluşturuyor.
Oysa ki eğer bir mahallede camiye gereksin-
me varsa. İstanbul gibi bir dünya kentinde bu-
nun "uygarca" yöntemi, öncelikle imar plan-
lannda uygun bir yerin bulunması, sonra da
rant tesisleri yenne dosdoğru ve "ruhsath" ola-
rak güzel bir cami tasarlanması değil midir?
İşte, bö>lesı bir süreçte, Büyükşehir Bele-
diyesi'nin Karacaahrnet'tekı cemevi inşaatına
"müdahalesini" de İstanbul'daki diğer dinsel
yapılann "gerçekleşme koşullan" icerisinde
değerlendirmek kaçınılmaz oluyor.
Bir kesime tanınan "yaygın bir özgürlük"
İstanbul'daki tanhsel kent kimliğine onanl-
maz zararlar getirirken. (üstelik bu özgürlük
"ranta dayalı" projelerle milyarlarca liralık
"haksız kazanca" da olanak sağlarken) Ale-
vilenn "tarihsel bağlan buhınan" bir mekanda
sadece inanışlanna hizmet edecek bir ınşaata
girişmelenni "bu şekilde" önlemek. yine sadece
"yasal gerekçelerle" açıklanabilecek bir du-
rum değil. Hele bir "cemevi ve aşevi" dışında
hiçbir amacı ve yağma düşüncesi olmayan bu
girişimi, İstanbul'daki diğer "dokunulmayan"
kaçak uygulamalarla özdeş sayıp. "işgal ve ta-
lan" şekİinde nitelemek ise doğrusu "kardeş-
çe" bir yaklaşımı daha baştan zedeleyebılecek
türden...
Tek güvence: Hukuk
Bu noktada. son olarak "cemevi inşaatına
destek veren" bazı duyarlı politikacılanmızı da
uyarmamız gerekiyor.
Bir "haksızhğa" karşı çıkarken ve "mağ-
dunın" yanında yer alırken, kültür mirasıru
koruma bilincini "daha da geriletecek" tutum-
lara girmek, onaylanacak bir davranış değil.
Anlaşılır nedenlerle tepki gösteren ve "direni-
şe" geçen bir topluluğa coşkulu söylemlerle
arka çıkmak çok kolay. Ama, bu tepkiyi "huku-
ka uygun" kalıcı bir çözüme yöneltmek de her
duyarlı politikacı için öncelikli görev olsa ge-
rek.
Çünkü, ortada eğer yasalara aykın bir uy-
gulama varsa. salt destek adına buna körü kö-
rüne "devam edin, biz yanınızdayız" demek,
her şeyden önce o. gerçekten yardım edilmesi
gereken "mağdur insanlara" zarar verir. Yann
konu yargıya ya da "idari soruşturmaya"
yansıdığında. ınşaatın "hukuku zedelediği" be-
lırlenirse, bütün bu siyasi destekler bir anda
"kaosa" dönüşebilir. Aleviler. daha da içinden
çıkılmaz bir "çözümsüzlük" ve "gerilimli süreç-
le" baş başa kalabilirler.
Bu nedenlerle Karacaahmet'te yapılmak is-
tenen cemevi ınşaatının öncelikleSultan Tür-
besi"ne. buradaki tarihi mezarlara ve kültür
zengınhğine "saygdı" bir düzenleme icerisinde
ele alınmasını ve mutlaka "yasal olmasuu" sa-
vunmak da başta yine Karacaahmet Derneği
olmak üzere. tarihe uygarca sahip çıkması ge-
reken herkesin ortak yükümlülüğü.
Bunun yolu ve yöntemi ise gerçekten "işgal
ve talanı" hedefleyen diğer kimi "göz yumu-
lan" kaçak yapılaşmanın "düzeyine" düşme-
mek. "Farklı" olunduğunu. salt söylemde de-
ğil. uygulamada da göstermek.
Tarihi saraylann güzelim bahçelerine dev
otellerin "yasal olarak" sıralandığı bir Istan-
bul'da, tarihi bir mezarlığa "oranın geienek-
lerini yaşatacak" bir düzenlemenin yapılması,
elbetteki "çözümü bulunabilecek" bir istek.
Dahası, İstanbul'un kültür mozaığine de yakı-
şan, haklı ve ınsancıl bir istek.
Yeter ki artık "yanuş üstüne yanhş" işlen-
mesin. Böylesi bir konu "siyasi beklentikre"
araç edilmesin; hele "onur kavgasına" ise hiç
dönüştürülmesın...