Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23EYLÜL1994CUMA CUMHURfYET SAYFA
KULTUR 13
JJSUNGU ÇAPAN
£JjJ Afilnfiüizıısıılü'nikahta
Ç A P A N f c j "
keramet varckr'komectisLDü|ûn-nikah ya da cenaze törenlerine katı-
lmaktan pek hazzetmez kimisi. Ashnda bircena-
zeye (ya da düğüne) katılmakla yirmi tanesine
katılmak arasında da pek fark yoktur doğrusu.
lnsan hayatına çeşni katarak yüzyıllardır, aksi
kutuplarda, acının ve sevincin neredeyse imgesi
olagelmiş, gitgide kurumlaşıp, tngiliz usulü,
matrak bir romantik komedi öyküsünü aktaran
"Dört Nikah Bir Cenaze", meraklısmın zaten
sabırsızlıkla beklediği bir fılmdi çoktandır.
tngiltere'de olduğu kadar gösterildiği tüm
Amerika ve Avrupa ülkelerinde umulmadık bir
başan kazanan, hem gişe. hem de eleştirmenler
açıandan hatın sayılır bir i]gi gören "Dört Ni-
kah Bir Cenaze", "The FHntstones - Taş Devri"
ya da "The Getaway - Sonsuz Kaçış" gibi or-
talığı sarmış Hollywood eğlenceliklerinin arası-
nda, kuşkusuz seyredilme öncehğı taşıyordu bi-
zim için de.
Ve Montreal dönüşü bir yandan tstanbul'un,
eylül ayında 60 yıldır göriilmemiş, bezdirici, ru-
tubetli sıcaklanyla boğuşurken öte yandan yeni
mevsimin film bolluğundan geçilmeyen baş-
langıç hengamesinin çarklanna kapıldığınuz şu
sözüm ona sonbahar günlerinde, iîk tercihimiz
"Dört Cenaze Bir Nikah" oldu tabii ki.
Her nikah bir ötekine neden oluyor
Hıristiyan geleneklerine îngilizvari bir paran-
tez açan, tarihi katedral gibi eski bir kilisede
yapılan fraklı-fiyakalı bir nikah töreni sahnele-
riyle başlayan filmin, habire yinelenen ilk söz-
cuklerini (fuck! Oh Fuck! Fuck! Fuck fuck
fuck!) duyunca Benny Hill tarzında maskara-
lıklardan ibaret, sulu zırtJak. soğuk bir Ingiliz
komedisi izleyeceğiz izlenimine kapıldım. Ne
var ki öykü geliştikçe Ingiliz takıntım, yerini
neşe ve keyfe bıraktı ilerleyen dakikalarda.
Her ne kadar sonunda, filmin nikahtaki kera-
metin vurgulandığı, evülik övgûsü mesajından
gıakkapsamda...
Bol ışıkh, çiçekli. etkileyici Londra kiliselerin-
de, malum nutuklar aülırken şampanyalann
patlatJİdığ], orgazm olurcasına traşlarken dili
sûrçen, abuk sabuk, bakir papazlann yönettiği
nikah törenJerinde geçen film, adından da an-
laşılacağı üzere dört nikah ve bir cenaze törenine
dayaruyor.
Bir yakın arkadaş grubunu oluşturan kahra-
manlanmızı sadece bu törenlerde izüyoruz ve
her nikah bir ötekine neden oluyor rastlanüsal
biçimde.
Gizli bir karasevdanın kahramanlan
öykünün ana kahramanı, kadınlann gözdesi
olmasına karşın evlenmeye hep karşı durmuş,
Londrah yakışıklı bekar Charles (Hugh Grant),
'Yuva kur mutlu ol!' masalına onca zaman diren-
miş, kimi zaman yüzûkleri unutmuş sağdıç, kimi
zaman da son dakikada kiliseye yetişebilmiş, da-
mat ya da gelin tarafırun çağnlısı olarak arkadaş
nikahlanna katıla katıla tam kafayi üşütecek-
ken, esrarh ve çekici Amerikalı Carrie'yle tanışı-
yor gûnün birinde Charles ve ilk görüşte aşk!
Bffly VVikter ustanın "Baztları Sıcak Sever" baş-
yapıtındaki ünlü öpüşme sahnesıni çagnşüran
ateşli görûntülerle sevişmeye dönüşen Charles-
Carne iüşkisi tam kızıştı derken, bir de bakıyo-
ruz ki aşk gecesinin sabahında, yataktaki Char-
les'ı terk edip ABD'ye dönüyor Carrie. Bir baş-
ka nikahtaysa, hayallerine biber doğrayan bir
sûrpriz bekliyor Charles'ımızı.
Yanıp tutuştuğu, ilgisine de cevap veren, hep
aktan ve derinden giden Carrie, soylu bir Iskoç
Dört NlkOh Bir C e n a z e (Foud Wed3mgs and A Funeral)Yönetmen: Mike
Newell/Senaryo: Richard Curtis / Kamera: Michael Coulter / Müzik: Richard Rodney Bennett /
Oyuncular: Hugh Grant, Andie Mac Dowell, Kristin Scott - Thomas, Simon Callow, James Fleet,
John Hannah, David bower, Corin Redgrave, Rowan Atkinson, Charlotte Coleman /1994
İngiltere (Standard Film) Beyoğlu Alkazar, Osmanbey Site, Çemberlitaş Şafak, Altunizade
Capitol ve Fenerbahçe Pyramid sinemalannda.
beyi olan nişanlısı ve müstakbel kocasını (Va-
nessa'nın solcu kardeşi Corin Redgrave)
tanışünyor kalbi kınk Charles'a. İçi kan ağlaya
ağlaya Carrie'nin İskoç usulü nikahına da katılı-
yor. Daha sonra grubun şakaa üyesinin beklen-
medık ölümü sonrası, cenazede de karşılaşıyor-
lar, bir türlü belirsiz ilişki boyutlanndan sıynlıp
açıklanamayan gizli bir karasevdanın adeta
bağladığı Charles-Carrie çifti.
18 ay kadar sonraysa. artık 'doğnı zamanda,
doğnı bir kıza rastlamak ham hayalinden, pren-
sesini bulmaktan' umudu kesip 'Gercek aşkı bek-
iemek sadece zaman kaybı!' diyerek gerçekçi bir
saptama yapıp eski göz ağnlanndan Henriette'-
yle umulmadık bir evülik gerçekieştirme karan
alan Charles'ımız, Carrie'nin kocasından
aynldığını öğrenmesin mi? Konuşma özürlü
kardeşinin çözümüyle fınalde de onlar ersin
muradına-biz çıkalım kerevetine...
Genelde 'İngiliz usulü bir nikahın ortaiama
100-130 kadar çağnlısı olur' bilgisini vcren ve on
yılda ajandasına not ettiği tam 134 nikaha
katılmış olan Richard Curtis'in defalarca yazdığı
senaryo oldukça sağlam, gerçekçi gözlemlere.
kimi inceliklere ve insancıl derinliğe sahip, hem
yoğun humor yüklü, hem de dramatik ve ro-
mantik.
Gücünü büyük ölçüde senaryosundan alan
"Dört Nikah Bir Cenaze"de, Charles'ın erkek
meraklısı kızkardeşi Scarlett'in (Charlotte Cole-
Paranoyamı gerçekmi?
HayalimftkiSevgill
(Dream Lover)
Yönetmen ve senaryo:
Nicholas Kazan / Müzik
Christopher Young /
Oyuncular: James
Spader, Madchen
Amick/1993ABD
yapımı (Standard Film)
Beyoğlu Alkazar
Avrupa ve Şişli Nova
Baran sinemalannda.
Haftanın bir başka evlilik ve
yolunda gjtmeyen ilişki öykûsü
çeşjtlemesi "Dream Lover - Ha-
yalimdeki Sevgüi", "Dört Ni-
kah Bir Cenaze" gibi seyirciyi
hoşnut bırakan, incelikli bir
güldürü değilse de, meraklısı
için yer yer çekici olabilen, ne
var ki son tahlilde hayli 'müp-
hem ve muğlak' kaçan bir
dram.
'Sinema Kuşu' adlı romanıyla
yülar öncesinden anımsadığı-
mız yazar, senarist, yapıma ve
yönetmen Nicholas Kazan'ın
yazıp çektiği "Hayalimdeki
Sevgili", gittikçe karabasana Mutsuz yuppie (James Spader), cicim aylanndan sonra kansının (Madkn Amick) gecmişini araşünyor.
dönüşen bir aşk ve arayışm filmi. Armut dibine
düşer misali, Elia Kazan ustanın oglu olan Nic-
holas Kazan'ın Dostoyevskiyen kişilikler çizme-
ye giriştiği filmin başında, kansından boşanmış,
genç ve başanlı, ancak yalnız ve mutsuz yuppie
Ray Rearden'i tanıyoruz modern resim galerile-
rindeki züppece partilerde.
Arkadaşlannm yeni kadınlarla tanıştırdığı,
ama hiçbirinde aradığmı bulamayan, ince ele-
yip sıkı dokuyan Ray Rearden'i, son dönemin
genç kuşak Hollywood aktörleri arasında sivri-
len, bebek suratlı, boy fakiri James Spader
oynuyor.
1989 Cannes Festivali'nde Steven Soder-
bergh'in Alön Palmiye kazanan *Seks Yalan-
tan'yla en iyi erkek oyuncu seçilerek "Bad Inflo-
ence", "WWte Palace", "Storyvffle", vb. gibi son
yıllarda sinemalarda seyrettigımız filmleriyle
ünlenen James Spader, resim sergisinde karşı-
laşüğı seksi, kızıl saçh Lena Mathers'e abayı
yakıyor. Sonunda aradığı 'mfikenunei kadını' ni-
hayet bulduğunu zannederek ayaküstü binbir
yalan kıvıran uyanık çiftçi kızı Lena'yla evleni-
yor Ray çok geçmeden. Ama heyhat!
Aldatan kadın- aptal koca ikilemi
her çarşamba bir otele yollanan güzel
kansmın, doğan çocuklannı kendisinden
yapıp yapmadığını bile fena halde kafasına
takıyor.
Kader ağlannı örerken, aklını kaçınp kaçır-
madığını sorgulayan, kansı tarafından kata-
kulliye getirilip bakımevine dahi kapatılan
David Lynch'in, 5yıl öncesınin olay televizyon Ray'imiz, deli ayaklannda, boğuyor kadını fı-
izisi Twin Peaks - Ikiz Tepeler"inde rol alarak nalde...
Paranoya mı, gerçek mi? Aralanna bir kere
kuşkunun girip yerleştiği, bu aldatan kadın-
aptal koca ikilemi içindeki çiftin, ev içi meydan
muharebeleri, incitmeler. kavgalar ve soğuk
savaşlara varan dramatik ilişkısi faciayla so-
dlzisi Twin Peaks - Ikiz Tepeler
adını duyurup, Amerikan sinemasının 199O'lı
yıllardaki. geleceği parlak yıldızlan arasına kan-
şan Madchen Amick'in canlandırdığı Lena ka-
rakteri, cicim aylan dönemi geçince hastalıklı
bir hal alıyor.
Dahası, kansındaki bazı tuhaflıklan keşfet- nuçlanıyor. Ne dediği, ne anlattığı fazla belir-
meye başlayan Ray, gitgide içini yiyip bitiren ginleşen, yavaş ve karmaşık bir deneme
birtakım şüphelere garkoluyor. Kuşkulan para- boyutlanndan öteye pek geçemeyen bufilmiki
noyaya dönüşen, yaşamı karabasan halini alan
Ray, kansının gecmişini araştınyor. Hatta kişili-
ğinden, sadakatinden iyice şüphelenir olduğu,
başrol oyuncusunun sayesinde cekiliyor çekil-
mesine, ama geçirecek boş vakti olanlar için
ancak.
man) sonunda Amerikalı sevgilisi Rhett Butler'-
la mercimeği fınna vermesi gibi "Rüzgar Gibi
Geçti" göndermeleri de hoş kaçıyor. Hem gü-
lünçlü hem hüzünlü, canlı bir tempoda seyredip
espri, gag ve şakalarla sürerek soğuk bir Ingiliz
güldürüsünden beklenmeyecek kadar sıcakla-
yan filmin giderek seyirciyi avucuna aldığı da
söylenebilir.
Yakışıklı, sakar ve patavatsız Charles
Kimi sahnelerde komiklik katsayısı gittikçe
yükselen filmin oyunculan da "Dört Nikah Bir
Cenaze"nin bunca ilgi toplamasmda söz sahibi
kuşkusuz. Filmin lokomotifi olan, başkasıyla
tek bir mekana sığışıp yaşamaktan ve bağlan-
maktan ürküp korkan ancak karmaşık bir aşk
hayatı sürmekten de geri durmayan, bekarlık
sultanlıktır ilkesine sıkı sıkıya sanlmış yakışıklı,
sakar ve patavatsız Charles rolü üstünc cuk
oturmuş Hugh Grant'ın.
David BoHİe'den Dirk Bogard'a (ve Jean So-
reJ'e) kadar bazı eski yakışıklılann çekiciliğini
kuşanmış parlak yüzü ve oyunculuk yetenekle-
riyle bu filmin üne kavuşturduğu Oxfordlu
Hugh Grant, son aylarda Anglosaksonlann en
gözde jönü kesildi. Hollywood'un çengel attığı.
teklif üstüne teklif alan ve geleneksel. köklü
Ingiliz aktörleri zincirinin şimdilik son halkası
sayılan Hugh Grant'Ia, yıllar önce E.M. Fors-
ter'ın fiziksel yakınlaşma olmaksızm, iki erkek
arasındaki tutkulu iîişkiyi anlatan ve ancak
yazann ölümünden sonra yayımlanabilmiş ro-
manından, James Ivory eliyle sinemaya uyarlan-
mış "Maurice" fılmiyle en iyi erkek oyuncu ödü-
lüne aday gösterildiği, 1987 Venedik Film Festi-
vali'nde tanışmıştık.
Yakınlarda Polanski'nin Bitter Moon"nda ye-
niden kendini anımsatıp "Dört Nikah Bir Ce-
naze"yle zirveye çıkıveren Avustralyalı John
Duigan'ın "Sirens". yine Mike Newel!'in "An
Awfull> Big Adventure" filmlerini seyredeceği-
miz Hugh Grant, zincirleme patlak veren bir-
takım gag ve espri bombardımanı sonucunda
gülümseme ve kahkahadan geçilmeyen bu güî-
dürünün motoru gerçekten.
Neşeli bir güldürü kokteyli
Bir çeşit modern Katharine Hepburn havalan-
ndaki, saçlanna yeni bir şekil vermiş. sevgili lis-
tesi 'Madonna'dan az, prenses Diana'dan çok'
Carrie rolünde filmin başansına katkıda bulu-
nan Andie MacDoweina öteki oyunculann per-
formansı, Wet VVet'in "Love is all AroamT, H-
ton John'un "Chapel of Love" gibi şarkılanyla
destekh', neşeli rayda havalan da basan müziği.
aynntılann gözetildiği, özenle işlenmiş anlatımı
ve lafı nikahtaki keramete getiren basit konu-
suyla bir çırpıda keyifle tüketiliveriyor bu ro-
mantik komedi.
Yine yıllar önce Sinema Günleri'nde gösteril-
miş, dostu otomobil yanşçısı Rupert Everett'i
vurup öldüriince idama mahkum edilmiş kadın
rolündeki. günümüzün usta yıldızı Miranda Ric-
hardson'u da ilk kez bıze tanıtan "Bir Yabancıyla
Dans" fılmiyle dikkatirnizi çekmiş olan, türden
türe atlayan değişken bir yönetmen saydığımız
Mike NeweD'ın "Büyülü Nisan"dan sonra son
yıllardaki en büyük başansı niteüğindeki "Dört
Nikah Bir Cenaze". kolayca kahramanlanyla
özdeşleşilebilen, seyirtiye şirin gelen oyunculu-
ğu, canb mizansenleri, şenlikli diyaloglanyla ne-
şeli bir güldürü kokteyli sonuçta. Seyircinin sa-
londan memnun-mutlu aynldığı bu hafif ama
canlı ve şen şakrak, Ingiliz usulü komedi, kuşku-
suz haftanın en iyisi.
YEDIRENK
VĞVR KOKDEN
Öykü DergisL.
ADAM-SANAT'ın eylül saytsında, öykücülüğümüz üs-
tüne bir başyazı yayımlandı. Bu dikkat çekici değerlendir-
me, yalnız cumhurıyet dönemi öyküsünün yayın alanmdaki
serüvenini dile getirmekle kalmıyor; ayrtı zamanda önemli
bir önerıyi de yanı sıra taşıyor; salt öyküye ayrılmış bir der-
gınin çıkarılması.
Memet Fuat, bu yazısında, öykücülüğümüzdeki görünür
'durgunluk' ya da 'isteksizlik"\, öncelikle gelişmenin önünü
tıkayan yayın engellerıne bağlıyor. Bunlardarr bir tanesi,
gazetelerden öykünün kalkması; öbürü de, yayınevlerınin
romana yönelmesı.
Yazar, eskiden, gazetelerde her gün kısa öykü yayım-
ı landığını -ama, çoktan biryana bırakıldığını- söylüyor. Ayrı-
[ ca, çok satışlı Amerikan magazin dergılerınin çizgisini ızle-
I yen/izlemeyen dergilerımizin de böyle öyküler yayımladığı
bilinen bir gerçek. Sözgelımi otuzlu yıllarda Yedigün, Ağaç,
İAydabir, Servet-i Fünun/Uyanış; kırklı yıllarda, eskilerin
gene bir bölümüyle Ses, YeniSes, Varlık; 1947-57 arasında
Seçilmiş Hikayeler Dergısi, Istanbul; sonra Yeni Dergi, Ye-
dıtepe, Papirüs ve ötekıler. Zamanımızm ünlüsü nice genç
yazann ilk öyküleri, o günlerde, hep bu dergilerde günışığı-
na çtktı.
Gerçekten, özensiz seçilmiş ya da başarısız örnekler
bile yayımlasa, "Gazetelerin yazın ürünlerinı dışlamalan
büyük bir yanlış." Oysa, şimdi biie, ağırbaşlı Batı gazetele-
rinin yaz sayılarında öykü ve roman pekala tefrika edilmek-
te. Bu uygulama, bir çeşit tatil ayı geleneği kabul ediliyor.
, Dahası, çeviri öyküler bile yayımlanıyor
Memet Fuat kısa öykü yatağında su azalmasımn ya da
gittikçe kurumayla karşılaşılmasının jkıncı önemli nede-
nini, yayınevlerinin öykü yazarlarını 'roman'a doğru çek-
mesinde görüyor. Kimi yazarların öykuleme başarısının
romanda da başarıya yol açması, kuşkusuz, yayınevlerinin
tavrında belırlı bir rol oynamıyor değıl. Ayrıca, kısa öyküyü
eleştirel uğraş alanı seçerek bu noktada yoğunlaşan eleş-
tirmen azlığı da öykücülüğümüzün gelışmesine ket vur-
makta.
Bununla birlikte, gülmece dergıleri dışında tutulsa dahi,
Türk kısa öykü yazınında şaşırtıcı bir yaratıcılık ve üretim
yoğunluğu yaşandığını da söylememek elde değıl. Bu so-
nuç bile, kısa öykünün önemını vurgulamaya yeterli olsa
gerek. öykücülüğümüzün çok önemli ve o olçüde az biii-
nen isimlerinden Memduh Şevket Esendal'ın (MŞE), ilk
(iki) öykü kitabını 63 yaşında yayımlatması (1946), dersler
veren, başlı başma anlamlı bırörnek değıl mı''
Öte yandan, yetmişli yılların ortasından doksanlı yılların
başına dek, kısa öyküyü oluşturan gür atardamara kadın
öykücülerimiz de yoğun katkıda bulundu Nezrhe Meriç,
Adalet Ağaoğiu'nu bir yana bırakalım Füruzan, Tomris
Uyar, Sevgi Soysal, Sevim Burak, sonra Tezer özlü, Ayla
KutJu, Leyla Erbil, Nazlı Eray, Inci Aral, Buket Uzuner,
Nursel Duruel, Feride Çiçekoğlu, Semra Özdamar ve yeni
yetişenler...
Gerçı, bunların önemli bir bölümü kısa süre sonra ro-
mana döndü. Ama, olsun! İlk gözağrısı, kısa öyküydü ya...
Bu arada, seksenli yılların ıkincı yarısında, öykucülü-
ğümüze yeni ve yetenekli isimler kazandırmak amacıyla,
Varlık dergisinin harcadığı özel çabayı anmak gerek. Özen-
dirme, tek tek ilgilenme, yarışma açma yoluyla kısa öykü
yazarlarını sürekli yüreklendirdı, Varlık. Tıpkı ilk yıllarında,
kurucusu Yaşar Nabi Nayır'ın nıce genç yazann elinden tu-
tuşu gibi.
Cumhurıyet yönetıminin yaşı yetmişli yıllarda ilerlerken,
ülkede belirlı bir okur sayısının. kültür bırık/mmın ve okuma
bilincinin oluşmadığı elbet söylenemez. Benzer biçimde,
yazınsal alandavegenel konuşma ortamındadadil, verım-
li bir kıvam noktasma ulaştı. Böylece olgunlaşan koşulların
yardımıyla Türk öykücülüğünün bın çıçek açması şaşırtıcı
sayılmaz!
Dolayısıyla Memet Fuat'ın önerdığı kısa öyküler dergi-
sinin, bir tasarı olarak bile, bu denlı beklenmedik ölçüde
dalgalanmalara yol açması doğal kabul edılmelı. Aylık bir
derginın yarım ömrü sayılacak on beş gün ıçınde ortaya
çıkan tepkiler -nıcel ve nıtel anlamda- başyazının nasıl ca-
nalıcı bir noktaya parmak bastığını gösteriyor. Aynı zaman-
da yazın dünyasında kısa oyküye duyarlı bir gizılgücün var
olduğunu da anlıyoruz. Demek ki, derinlerde, bir yeraltı
ırmağı gibi, özel bir kısa öykü okurunun canlılığının aktığı
ortaya çıkıyor. Kuşkusuz, böyle bir gerçeklığın nabzını da,
ancak Memet Fuat gibi deneyimli, titız, iç ve dış göstergele-
re dıkkatlı bir yayımcı tutabilirdi. öyle de oldu
O halde, şımdı, Öykü Dergisı bu soylu heyecanı duyan,
bunu kısa öykü yazar ve okurlanyla paylaşmak ısteyen
gerçek sahıbıne-yayıncısına- kavuşunca.''duş''gerçekleş-
miş olacak. O zaman her yeni sayı, pek çok öykünün yanı
sıra öykü eleştirisi, öyku tanıtmaları ve eski nırengı-öykü-
cüler üstüne değerlendırmelerle zengin bir ıçerıği yazın
dünyasına ulaştıracak demektır. Böylece her sayı derli top-
lu bir öykü kitabı niteliğı de taşıyacağından. kısa öykünün
okur çevresinin sürekli genışleyeceğı kolayca ongörülebi-
lir.
CORRINA, CORRINA:
'Sister Act' ve kendisine Oscar
kazandıran "Ghost-Hayalet"
filmlerinden tanıdığımız Who-
opi Goldberg, bu kez karşımı-
za yaslı bir Musevi ailesine
neşe getiren hizmetci rolünde
çıkıyor. 'Corrina. Corrina",
Kennedy döneminde eeçen
ırklar arası bir aşk ö>küsü.
Jessie Nefcson'm yönettiği fil-
min diğer rollennde Ra> Liot-
ta ve küçük yıldız Tina Majori-
novar.
Manny Singer, eşinin ölü-
münden sonra kendini işıne
veren bir reklam müzıei \a-
zandır. Ancak 9 yaşındakı kızı
Molly, annesinin ölümünden
o denli ctkilenmiştir ki dilı tu-
tulmuştur.
Çaresiz babanın bir dizi il-
ginç hizmetci adayıyla yaptığı
görüşmelerden sonra. ise Cor-
rina Washington kabul edilir.
Corrina, yemek pişirmeyi bil-
meyen. ancak hareketli. sık sık
Gertrude Stein. Erik Satie ve
Louis Armstrong'dan söz
eden. şiir ve müzik konusunda
bilgili bir kadındır.
Ölaşanüstü çabalanyla
Molly yi konuşturur ve ara-
lannda bir dostluk başlar. Bu
arada, yaş, smıf ve etnik kö-
kenlerindeki farklılıklara
karşın Manny ve Corrina za-
manla birbirlerine bağlanırlar.
Ancak, bu aşk bazı sorunlar
çıkanr.
Böylece ırk aynmalığına da
değinen ve 'ne dram ne de ko-
medi' olan 'Corrina, Corrina',
'engellerin yıkılmasına' ilişkin
bir film.
WYATT EARP: Lawrence
Kasdan'ın yönettiği, başrolü-
nü Kevin Costner'ın oynadığı
film, Amerikalı kahraman
Wyatt Earp'üp uzun yaşam
öyküsünü konu ediyor.
1929 yıbndaki cenazesine
LAYANLAB
western filmlen yıldızlanndan
Tom Mix ile W iIMıun S. Hart'-
ın da katıldıklan Wyatt Earp,
1931 vılmda Stuart N. Lake'ın
'W\att E;ırp. Frontier Mars-
hal adlı kitabı yayımlanana
dek yalnızca Ameri'ka'nın gü-
neybatısında küçük bir bol-
gedetanınıvordu.
Lake. bnografısini yazdığı
Wvatt Earp"ü yaşamının son
aylannda tanımıştı ve kitapta
onun sözleri olarak yazdığı
ifadeleri kendisinin uydur-
duğunu daha sonra itiraf et-
miştı
. NVyatt Earp" ile George P.
Cosmatos'un yönettiği ve Kurt
Russel'ın oşnadığı "Tomhsto-
ne' filmi. Stuart Lake tarafı-
ndan yaratılan efsaneye çok
şeyborçlu.
Her iki film de, tarihsel ger-
çekleri göz önünde bulundu-
rup, yaşamındaki olaylan ol-
duğu gibi aktararak, gerçek
Wyatt Earp'ü yansıtmak üze-
re yola çıkıyor.
FRANSIZ FİLMLERİ: Be-
yoğlu Eunmages Sineması bu-
günden itibaren. iki hafta sü-
recek olan bir Fransız FilmJeri
Toplu Göstensi düzenliyor.
Bugün Claude Sautet'nin
güzelım "Un Coeurnen Hiver-
Ayazda Bir Yürek" baş-
yapıtıyla başlayacak Fransız
Filmleri haftasında yann Ala-
in Cornean'nun "Toas les Ma-
tins du Monde- Dünyanın Tüm
Sabahlan". pazar Claude Ber-
ri'nin "Germinal". pazartesi-
Leos Carax'ın "Les Amants du
Pont Neuf- Köprüüsrö Aşı-
kları", salı Claude Chabrol'ün
"Madame Bovary". çarşamba
Louis Malle'ın "Damage- Ote-
siye", perşembe Jean- Marie
Poire'in "Les Visitears- Misa-
firfcr" ve cuma da Bruno Nuy-
tten'in "CamiUe Oaudel- Bir
Kadmn
filmleri göstenlecek.