08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 İ^ĞUSTOS 1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Otomotivde ihracat arüşı • BLRSA (AA)- Türk otomotiv sektöriinde haziran ayında başlayan ihracat artışı, temmuzda da sürdü. Yılın ilk 7 ayxndaki ihracat, I993'ün aynı dönemine göre yüzde 29.2 oranında artarak 392 milyon 784 bin dolara yükseldi. I993'ünilk7 ayında ihracat 308 milyon 998 bindolarolmuştu. 1993 Nisanı'nda 50 milyon dolann üzerine çıkan otomotiv ihracaü, iç piyasadaki canlanmanın da etkisiyle ilerleyen aylarda gerilemiş ve temmuzda 25 milyon dolar seviyesineinmişti. 1994 temmuz ayı ihracatı ise 70 milyon dolara ürmandı. MESS'lepazarfık • ZONGULDAK (AA) - Özçelik-İş Sendikası Genel Başkaru Metin Türker, MESS işyerinde çabşan yaklaşık 3 bin 400işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmeleri için, önümüzdela hafta içinde çağnda bulunacaklanru bildirdi. Türker, bazı işyerlerindeki yetki tespitinin henüz ulaşmadığını ifade ederek, bu prosedürün de tamamlanmasıyla, MESS işverenine çağnda bulunacakJannı söyledi. SSK yüzsüzleri açıklanacak • ANKARA (ANKA) - Sosyal Sigortalar Kurumu'na borçlannı altı ay içinde ödemeyenlerin, isim, unvan ve borç miktarlan yılda bir defa toplu olarak ilan edilebilecek. Çalışma ve Sosyal Güvenlik BakanhğYrun hazırladığı yönetmelik Resmi Gazete'de yayımlandı. Yönetmelikle Adalet Bakanı Mehmet Moğultay'ın, Çahşma Bakanlığı döneminde yasal boşluktan yararlanarak 1992 yılında bir kez yaptığı SSK yüzsüzlerinin teşhiredilmesi mevzuata uygun hale getirildi. Bavulticaretine KDV iadesi • ANKARA (AA)- tstanbul'un Laleli ve Aksaray semtlerinde yapıJan 'bavul turizmi'nin 3 haftadan beri KDV iadesi kapsarrunda bulunduğu belirtilerek, oluşturulan yeni mekanizma sayesinde, başta Fransa ve diğer Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere, dünyanın en modern sistemleri ile uyum sağlandığı bildirildi. Maliye ve Dış Ticaret yetkilileri, Laleli ve Aksaray semtlerinde, özellikle yabancılar tarafından yapılan alışverişe ilişkin KDV iadesi sisteminin bir süre önce yürürlüğe girdiğini hatırlattılar. Best kuptanlıyor • ANKARA (ANKA)- Türkiye'nin ilk yabana ortaklı sigara üreticisi olan ve büyük mali sorunlarla karşı karşıya bulunan Best, tasfiyeden son anda kurtuldu. Şirketin iki büyük ortağı Rothmans ve Tekel'in, Best'in olanaklannı arürmak ve mali dunımunu düzeltmek için çaba göstermeye karar vermeleri üzerine, tasfıye işlemine "şimdilik" gerek olmadığı bildirildi. Aktuna, krize bahane buldu • ESKİŞEHtR (Cumhuriyet)-Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Yıldınm Aktuna, Türkiye'nin içinde bulunduğu sıkıntılann temelinde kamu açıklannın olduğunu söyledi. 5 Nisan Ekonomik İstikrar Programı'nın üç ayhk uygulama sonuçlan konusunda bilgi vermek, değerlendirme ve görüş ahşverişinde bulunmak üzere düzenlenen toplantıda konuşan Aktuna, Türkiye'nin bu yılın ilk aylannda fınans sektöründe bir kriz ortamına girdiğini hatuiatarak, bu krizin temelinde I987yıündan itibaren gittikçe artan kamu fınansman acığının yattığmı bildirdi. Gümrükler itlıalatçıyateslim •Meclis'te okunmadan yasalaşan GATT sözleşmesiyle otomasyon kurulmadan serbestiye geçildi AHMETÇELtK Avrupa da ithalat nasıl denetleniyor? GATT Kıymet Sözleşmesi'- nin yürürlüğe girmesinin ardı- ndan, gümrüklerdeki giriş çıkışlan kontrol edecek bilgi- siyar sisteminin kurulmaması, Türkiye'ye pahahya patlaya- cak. Dünya ticaretinin kural- lannı belirleyen GATT sözleş- mesi uyannca 13 şubatta sessiz sedasız yapılan bir anlaşmayla Türkiye de, "tthalatta Cenevrc Kodu" uygulamasına geçti. An- cak katı gümrük mevzuatının değiştirilerek, serbestiye daya- nan yeni sisteme geçişi öngören sözleşme uygulamaya konulur- ken, gümrüİderde artan kaçak riskini ortadan kaldırmak için gerekli otomasyon 5 yıldır ku- rulamadı. Uzmanlara göre, ıt- hal eşyanın gümrük kıymetinde keyfı kıymet tespitini engelle- mek ve dünya ticaretine entegre olmak amacıyla uygulanmaya başlanan yöntem, gerekli tek- nik altyapının oluşturulama- ması nedeniyle gümrükleri it- halatçının oyuncağı haline geti- recek. Tokyo görüşmeleri sırasında hazırlanan söz konusu kıymet anlaşması GATT sözieşme- sinin 7. maddesine göre tüm üye ülkeler tarafından uygulan- mak zorunda. Türkiye de 1989 yılında GATT kıymet koduna katıldığmı beyan etti. 12 Şubat 1994 tarihine kadar gümrük mevzuatını bu yönteme uygun Türkiye'deki- ne benzer bir uygulama olan "SaOşbedeli yöntemiyle", ithal edilen malın ithalat sözleşmesi n- deki bedeli, be> ana göre tespit edilir. "Aynı Eşyanın Satış Bedeli Yöntemi'nde kıymeti belirlenecek eşya ile yakm tarihte ithal edilen aynı eşyanın bedeli karşılaştırılır. "Benzer Eşyanın Satts Bedeli Yöntemi"nde aynıeşyaya dair kay ıtlara rastlanamazsa benzer eşyanın ithalatındaki fıyatlarla karşılaştırılır. "İndirgeme Yöntemi"nde kıymeti belirlenecek eşyanın ithal edilen ülkede en büyük miktardaki satış bedeli esas alınır. Türkiye nasıl tespit ediyor? İthal edilen malın gümrük kıymeti ise ithalatçının gümrüğe beyan ettiği fatura Malını gümrüğe getiren ithalatçı firma ithalat maiiyerini beyan ederek değeri üzerindeo tespit edilir. malını çekmek üzere başvurur. "Hesaplanmış Kıymet YöntemTnde ithal eşyanın ürerim maliyetleri alınır vebuna iilkedeki kar ve genel giderler uygulanır. "SOD Yöntem"de ise, GATT anlaşmasınm 5. maddesi ve yukandaki yöntemlerin esnak uygulanması- yİa değer tespit yapüır. Not: Her yöntem kendirt- den önceki yöntemlerle kıymet tespiti yapılama- ması durumunda geçerli- dir. hale getirmek üzere anlaşmaya 5 yıllık bir rezerv koydu. Süre bitimi olan 13 Şubat 1994'de anlaşma imzalandı. Uzmanlara göre Türkiye an- laşmayı yöntemin gerektirdiği savunma mekanizmalanru kur- madan ve gümrük mevzuatı- nda gerekli düzenlemeleri yap- madan imzaladı. Anlaşma met- ni Meclis'den. "Gümrük Kanu- nu'nun 65. maddesinin uygulan- masında GATT kıymet kodu yüriirlükte ve aynen gecerüdir" şeklindeki tek bir madde ile geç- ti. Türkiye'nin 13 şubatta yü- rürlüğe koyduğu gümrük kıymet metninin biri 175 ve di- ğeri 132 sayfalık iki büyük ki- taptan oluştuğunu belirten uz- manlar, kitaplann mecliste hiç görüşülmeden yürürlüğe girdi- ğini belirttiler. Uzmanlar iki kitabın ya mec- liste görüşülmesi, ya da kanun hükmünde kararname ile Gümrük Kanunu'na girmesi gerektiğini belirtirlerken, Cum- huriyet'e bilgi veren Gümrük Müsteşarhğı Avrupa Toplulu- ğu ve Dış İlişkiler Genel Müdü- rü Zuhal Süngün, bunun ya- sanın pratık olmasının istenme- sinden kaynaklandığnı söyledi. Süngün, "Tüm aynntıları île bir yasa çıkanrsanız ceşitli güçiük- lerde bunun değiştirilmesi çok güç olur, ama tek maddeli bir yasa çıkarırsanız yönetmeliği istediğiniz gibi değişrirme imka- nınız olur" dedi. Batı'da sıkı denetim Eşyanın satış bedelini dik- kate alan GATT Kıymet An- laşması'na göre ithal eşyanın gümrük vergisine esas kıymeti tespiti için, Satış Bedeli Yönte- mi, Aynı Eşyanın Satış Bedeli Yöntemi, Benzer Eşyanın Satış Bedeli Yöntemi, Indergeme Yöntemi ve Son Yöntem gibi altı değişik yöntem uygulanı- yor. Eşyanın kıymet tespiti bi- rinci yöntem uygulanarak bu- lunamazsa sırasıyla- diğer yön- temlere başvuruluyor. Uzman- lara göre söz konusu yöntemler gerekli altyapı oluşturularak uygulandığında gümrük vergisi kaçaklannı büyük ölçüde sıfira indiriyor. Türkiye'deki gümrük kapı- lan arasında bilgisayar ağının kurulmamış olması, alfabetik eşya fıhristinin henüz oluşturul- maması ve karteks sisteminin işlememesi nedeniyle yöntem daha baştan kullanılmaz bir hal alıyor. Böyle olunca da bu yön- temlerin en basiti olan "Beyan edilen faruranın gerçek kıymeti gösterdiğinin kabul edilmesi" geçerlilik kazanıyor ki, bu da yine uzmanlara göre gümrükle- rin tamamen ithalatçıya teslim etmek anlamına geliyor. Serbest bölgeye yapılan ihracat DİE'nin kayıtlanna girmiyor Teşvik için hayali ihracat ANKARA (ANKA) - ihracat mevzuatındaki boşluklardan yararlanarak, hayali ihracatı Türkiye'nin gündemine sokan ihracatçdann yeni bir "uyanık- lığı" daha belirlendi. Bazı ihra- catçı-imalatçı fırmalar, ihracat teşvik belgesindeki ihracat ta- ahhütlerini kapatabümek için serbest bölgeleri kullanıyorlar. İhracatçı ya da imalatçı-ihra- catçı fırmalar, herhangi bir ma- lın belü bir miktarda ve sürede ihracatını taahhüt ederek Hazı- ne ve Dış Ticaret MüsteşarlığY- ndan teşvik belgesi alıyorlar. Teşvik belgesi alan fırmalar. ih- racatını tahhüt ettikleri malın üretim sürecinde döviz kullanı- mı, gümrük vergisi ve fonlardan muaf ithalat ve ucuz enerji gibi teşviklerden yararlanıyorlar. Belge alarak, ihracat teşvikle- rinden yararlanan, ancak taah- hüt ettiği ihracatı zamanında gerçekleştiremeyen fırmalardan. ahnmayan vergi, resim, harçlar ve fon paylan ceza, gecikme faizi ve gecikme zammıyla birlikte tahsil ediliyor. Bazı fırmalar, teşvik alırken taahhüt ettikleri ihracatı yurt- dışına yapamadıklannda, dev- reye serbest bölgeler giriyor. Türkiye'den serbest bölgelere satılan mal mevzuata göre ihra- cat sayıldığı için, firma ihracat taahhüdünü kapatıyor. Ba2a flrmalar, teşvik için serbest bölgeye ihraç ettikleri mali sonra yeniden îthal ediyorlar. thracat taahhüdünü kapat- mak zorunda olan firma tara- fından serbest bölgeye 'ihraç' edilen mal bir süre sonra yerli müşteri tarafından geri Tür- kiye'ye ithal edilebiliyor. Serbest bölgelerin faaliyete geçmeye başladığı 1988 yıhndan bu yana, Türkiye'den serbest bölgelere 761.2 milyon dolar tu- tannda ihracat yapıldı. Serbest bölgelerden Türkiye'ye yapılan ithalat ise 1 milyar 169.1 milyon dolar oldu. Serbest bölgelere bu sürede yurtdışından 1 milyar 9 milyon dolarlık mal ithal edildi. Bu bölgelerden. Türkiye dışı- ndaki ülkelere ise 543.7 milyon dolarlık ihracat yapıldı. 1989 yılı dışında hiçbir yıl, serbest bölge- lerden Türkiye dışındakı ülkele- re, Türkiye'den bu bölgelere satılan mal kadar ihracat ger- çekleşmedi. Serbest bölgeye Türkiye'den satılan malların önemli bir kısmı bir süre bu bölgede kaldıktan sonra, yeniden Türkiye'ye ithal edildi. jhracatçılann, bu uyanıklığı DİE tarafından her ay açıkla- nan dış ticaret istatistiklerine yansıtılmıyor. Yani eğer bir mal, Türkiye'den serbest bölgeye satılmış, serbest bölgeden de tekrar Türkiye'ye ithal edilmiş- se. bu işlem ihracat ve ithalat ra- kamlanna alınmıyor. Gümrük birliğiancak yasaçıkmazsaertelenir ANKARA (ANKA) - Av- rupa Birliği'nin Gümrük Birli- ği'ni 1996 yılının sonuna kadar ertelemek istediği iddialannın doğru ohnadığı bildirildi. An- kara'daki Avrupa Birliği yet- kilileri, Gümrük Birliği'nin 1995 yılının sonunda tamam- lanması yönünde Türk hükü- metiyle vanlmış bir mutaba- kat bulunduğunu, burada bir değişiklık olmadığını vurgulayarak "AB olarak bir ertelemeyi göz önünde bulundur- muyoruz" dediler. AB Komisyonu'nun Gümrük BirliğTnden sonımlu üyesi Sir Leon Brittan'ın hazi- ran tarihh raporunda, ertele- me önerisinin yer almadığını, Gümrük Birliği için 1995 tari- hinin verildiğini, yalnızca 1995 sonbahannda yasal hazırü- klann teknik düzeyde gözden geçirilmesinin önerildiğini bil- diren yetkililer, erteleme konu- sunun ancak gerekli yasal dü- zenlemelerin, TBMM'de onaylanmasında önemli bir gecikmenın meydana gelmesi halinde müzakere masasına gelebileceğini ifade etti. TBMM'nin önümüzdeki aylarda fıkri mülkiyet gibi Gümrük Bİrliği açısından "ha- yati" önem taşıyan bazı yasal düzenlemeleri sonuçlandı- ıması gerekiyor. Brüksel, son dönemde yoğun olarak bu düzenlemelerin za- manında gerçekleşmesi- nin öneminı NTirguluyor. AB yetkilileri. "Gümrük Birliği'nin ertelenmesi, ancak ilgiü yasalann parla- mentodan geçmesi konusunda önemli bir gecikmenin ortaya çıkması halinde müzakere ma- sasına gelebilir" şeklinde ko- nuştular. AB Bakanlar Konseyi'nin eylülün ilk haftasında yapa- cağı toplantıda Türkiye ile- gümrük birliği konusunu ele ahnası öngörülüyor. Özçelik-İş, Karabük'ün kapatılmasında direten Dünya Bankası'nı suçladı: ABD'ııiıı çıkaılaıı komııuyor • Öz-Çelikİş Genel Başkanı Metin Türker,"Türkiye bir hurda demircenneti yapılmak isteniyor" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bû- rosu) - Dünya Bankası'nın, "Ka- rabük Demir Çelik tşletmeleri'ne yeni yatırun yapdmaması, işlet- menin derhal kapahlması ya da tasfiye edilmesi" yolundaki gö- rüşlerini içeren raporu sert tep- kilere yol açtı. Özçelik-İş Sendi- kası Genel Başkanı Metin Tür- ker. Dünya Bankası'nı "ABD çı- karlannı kollamak"la suçlaya- rak,"Türkiye bir hurda demir cenneti yapılmak isteniyor" dedi. Metin Türker, Enerji Bakanı Veysel Atasoy'un da yann bölge milletvekilleri ile birhkte Kara- bük'e geleceklerini de bildirdi. Türker, Başbakan Yardımcıa Murat Karayalçın ın da, kendi- sine Karabük'ün bakım ve onanmı için Başbakan Tansu Çiller'in talimatı bulunduğunu Karabük'ün üretimi ABD'yi rahatstz ediyor. kapatma istemlerinin arkasında da bu ana fikir var. Türkiye'yi cevherden demir firetebilir ko- söylediğini kaydetti. Metin Türker, KARDE- MİR'in kapatılması ile Tür- kiye'de hurda demir yerine cev- herden demir üreten işletme kal- mayacağını belirterek."Zaten numdan çıkanp, hurda demire bağımlı hale getirmek istiyorlar. Ne yazık ki lobiler bu görüşlerini hükiimete bile benimsetmiş du- rumdalar" diye konuştu. Türker, 48 milyon dolarlık bir fınansmanla KARDEMİR'e eklenecek "sürekli döküm tesisi" ile çok önemli bir tasarruf sağla- nacağmı, demir üretiminde ton başına 89 dolarlık bir kısıntıya gidileceğini belirterek,"KAR- DEMİR için zarar ediyor deni- liyor ama, özel sektör de teş>ikler \olu\la \ılda 300 milyon dolarlık bir de\ let sübvansiyonu ile aj akta durabili\or. Üstelik cotüerden demir üretebüen bir demir-çelik tesisi de yok bu gerçekler niçin gözardı ediliyor?" diye sordu. Türker. kararlarda KAR- DEMİR'in kapatılmasmın yer almış olmasının SHP'nin yanıltılması ile sağlandığını, bunu Karayalçın'ın da kabul et- tiğini ifade ederek "Şu anda Tür- kiye 6-7 milyon ton hurda demir idialati yapıyor. Dünyanın ileri ülkeleri Türkiye'yi büyük bir pa- zar olarak görüyorlar"dedi. Türker. Enerji Bakanı'nı Ka- rabük'ün girişinde karşılayacak- lannı da kaydederek, tesisi kur- taracak yatınm için her tür feda- karlığa razı olduklannı vurgu- ladı. TEŞEKKÜR Geçırdiğim önemli bir tromboz nedenıyle Bahçelievler Haznedar Hastanesi'neacilen yatjnlmamı sağlayan aüe dostumuz Dr.AHMETMETİN'e, teşhis ve tedavi süresi içinde yakın ilgilerini esirgemeyen başta Op. Dr. ARMAĞAN ÖZEL olmak üzere, tedavimi üstlenen: Op.Dr.NACİYAĞAN ile tedavime yardıma olan: üzm. Dr. OKTAY DİNÇER, Uzm. Dr. SEMİH AYTAÇLAR, Uzm. Dr. ZUHAL TANZER'e ve Haznedar Hastanesi'nin tüm hemşire ve personeline hastalann bakımında gösterdikleri insani ve sevecen gayretleri dolayısıyla en içten teşekkürlerimi sunanm. SENNURSEZER ILAN T.C. KARS KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1990 156 Davacı Hazine vekili davalılar aleyhine açmış olduğu tespıtin iptali \e tescil davasmın yapılan yargılaması sırasında aşağıda kimliği yaah davalılara da\a dılekçesı ile dunışma günü aramalara rağmen tebüğ edilemediğınden, duruşma gününün ilanen tebliğıne karar ve- rildiğinden; Davaya karşı diyeceklerinizi duruşma günü olan 1 9 1994 günü saat 09.00'a kadar mahkememize biidirmeniz veya duruşmada hazır bulunmanız ve>a kendinizı bir \ekille temsil ettirmeniz, duruşmaya gelmediğiniz veya vekille temsil ettınlmediğıniz takdırde yargılama >okluğunuzda vapılarak karar venleceği ilanen tebüğolunur Kimlığı: Necıfe Pekel, Sıdıka Pekel, Coşkuner Pekel, Simizar Pekel, Alünar Pekel, Kemalettin Pekel, Tuncer Pekel. Ayten Pekel Basın: 50340 ILAN T.Ç. KADIKÖY İKİNÇİ SLLH HUKUK HÂKÎMLİĞİ'NDEN 1990 32Vesa>et Kadıköy Hajrullah Efendi Sokak özses Apt No: 12 D. 2 sayılı adreste ıkamet eden mahcur Erkan Akın'ın eski vasisi annesi Sabahat Akın vefat ettiğinden bu kerre kendisine aynı adresie mukim kardeşi Ertan Akın vasi tayin edilmiştir. İlan olunur. Basın: 9285 Enflasyon zammı krizi büyüyecek ANKARA (ANKA) - Hükümetin, 1993 yıh kamu sözleşmelerinin enflasyon oranındaki son dilim zammını ödememe tavn sü- rerse, eylülde 334 bin 367 işçi daha "zam kavgasına" katıla- cak. Eylül ayındaki işçilerle bir- likte, hükümetten zam bekle- yen işçi sayısı 654 bin 783'e ulaşacak. Hükümet, haziranda 33 bin 950, temmuzda 249 bin 900, ağustos ayında 36 bin 566 işçi- nin toplu iş sözleşmesinden doğan zam farkını ödemedi. Demokrasi platformunun 20 temmuzda yaptığı "işbaşında iş bırakma" eyleminin bir amaa da bu zamlann veril- mesini protesto etmek olması- na karşın, zamlann ödenebil- mesi için bu ey- lem de yeterli ol- madı. Eylemin zam- lann ödenmesini sağlayamaması, Türk-İş'i yumu- şattı. ancak yumuşama adma önerilen ödeme planının hükümetçe kabul edilmemesi eylül a>ında zam bekleyen iş- çilerin de "zam kavgasına" katılacağı sinyalini verdi. Attığı geri adıma rağmen krizden çıkış yolu bulamayan Türk-İş'in eylülde ödenmeye- ceğine kesin bakılan zamlann ardından yeniden bir eylemli- lik dönemine girmeyi plan- ladığı bildirildi. Eylülde zam alamayacak 334 bin 367 kişilik büyük grup ile birlikte yapılacak eylemin daha etkilı kalacağını hesap eden Türk-İş'in bu eylemliliğe ekim zammının yüksek ol- ması için aynı günlerde hare- kete geçmesi beklenen memur sendikalannı da katmayı planladığı kaydedildi. IŞÇEMNEVREMNDEN ŞÜKRAN SONER Uyanyopuz! "732.367kamu işçisinin enflasyona endeksli ücret artışları hükümet tarafından (yüksek enflasyon ve iç borç ödemeleri) gerekçesi ile uygulanmak istenme- mektedir. Toplusö'zleşme hükümleri kazanılmış haktır. Hiç- bir biçimde geriye çekilemez, hak edilmiş ödemele- rin yapılmaması düşünülemez. Hiçbir sendikacı veya sendika yönetim kurulu veya konfederasyon yöneticisi, yürürlükteki sözleşmenin ücret düzenlemelerini kısıtlayan protokol düzen- leyemez, herhangibir belgeye imza atamaz. Kimse, görevi ne olursa olsun, bordroları belirle- yen yasal kurallara aykırı, sözleşme hükümlerinin dışına çıkılarak yeniden bir bordro yapılmasmı iste- yemez. Her işçi toplusözleşme dışında yapılan kesintilere itiraz hakkına sahiptir. Hakkını almak üzere yasal yolları kullanmalıdır." Hükümet - Türk-iş arasında aylardır tartışılan ve hükümetin tek yanlı yürürlükteki sözleşmelerin son dilim zamlarını uygulamaması biçiminde gelişen olaya ilişkin, bu köşede birkaç kez, yukarıdaki tırnak içine alınmış görüşe benzer, yasal duruma ilişkin saptamalarıokumuşolabilirsiniz. Bizsöyleyincepek kulak asan olmuyor. Ancak bugün gazetemizde yayımlanan "Uyarıyoruz" başlığını taşıyan Harb-iş Sendikası'nın ilanını yok sayabileceklerini sanmıyo- ruz. Üyesi 38 bin işçi adına kamuoyuna ilan yolu ile bu duyuruyu yapan sendika, hükümetin sözleşmeden doğan işçi alacaklarını gasp edemeyeceğini, Türk- İş'in böyle bir anlaşmanın altına imza atamaya- cağını, sendika olarak kendilerinin de böyle yasal bir yetkileri olmadığını ve işçinin hak edilmiş alacağı için dava yoluna gidebileceğini kamuoyuna açı- klamış oluyor. Harb-lş Sendikası'nın ilanında bu yasal konuma aykırı davrananların ulusal ve uluslararası kamu oyuna duyurulacağı, ILO ve uluslararası sendikal ör- gütlere önlem almaları için acil uyarı yapılacağı da duyuruluyor. "Türk Harb-iş Sendikası toplusözleş- me düzenini temelden sarsacak bu yasa ve hukuk dışı girişime karşı üyelerinin haklannı sonuna dek savunmakta kararlıdır" deniliyor. 12 Eylül sürecinde ihtilal yönetimi ile işbirliği ve bakan vermesi nedeniyle uluslararası kuruluş ICF- TU'da üyeliği askıya alınan ve sonra yeniden üyelik için yıllarca didinen Türk-lş yönetimi böytesi bir teh- dit altında kolay kolay hükümetle anlaşabilir mi? İşçinin yasal hakkını geri vermemede Harb-lş tek başına değil. Ondan önce davranıp, işçinin yasal hakkının gaspına ilişkin, üyeleri adına hükümet aley- hine dava açma girişiminde bulunmuş Selüloz-iş Sendikası var. Selüloz-iş, kazanılmış alacak niteli- ğindeki ödenmeyen toplu sözleşmenin 4. dilim ücret artışları için, üyelerinden vekalet alarak, yasa gereği 'edatfayas/'açmaküzere hazırlıklarını tamamlamış bulunuyor. Yasaya göre mahkeme, sözleşme ala- caklarınm saptamasını yapıp, ödemedeki gecikme- nin geçerli banka faizi ile birlikte ödenmesine hük- medecek. Sonra da ödememede direnilirse, haciz işlemi yapılabilecek. Bildiğimiz kadarıyla Türk-lş içinde birçok sendika daha bu türden davalar için hazırlıklarını tamamlı- yor. Böylesi bir tabloda, zaten yasal olarak işçi adına anlaşma yetkisi olmayan Türk-lş ve anlaşma eğili- mindeki diğer sendika başkanlarının, hukuken de geçerli olmayacak bir anlaşmayı yapmaları olanaklı mı? Söz konusu olabileceğini sanmıyorum. Kamu işçi- lerinin ücret artışları için Türk-lş ile hükümet arası- nda bir görüşme ve anlaşma ortamının ortadan kalktığının söylenmesinin bir kehanet olmadığını sa- dece vurguluyorum. Hükümetin, Başbakan Çiller in bu tabloyu görme- yip, tek taraflı dayatma ile işi buraya kadar getirmiş olması ne yazık? Bu noktadan sonra, işçilerin hak edilmiş, yasal alacakları verilmezse ne olur? Bırakınız Çiller'in hayal ettiği farkların Hazine'ye bağışlanması, zam oranının çok aşağı çekilmesi, Türk-İş'in önerdiği üzere, alacakların ödenmesinin yıl sonundan sonraki 6 aya kaydırılması, gündeme gecikmenin banka faizi ile birlikte ve de eksiksiz ödenmesi gelmiştir. Hükümet, Çiller, kendilerine gebe, gözü politik çı- karlar, belki DYP'den gelebilecek parlamenterlikte, sendikal değer yargılarını tümden yitirmiş sendi- kacılardan koparabileceğine güvenerek, izlediği po- litika ile çok daha büyük bir çıkmazın içine düşmüş- tür. Bundan sonra ne olacağını kestirmek pek kolay değil. Gerek hükümet, gerekse Türk-lş cephesinde, hırsla, sorumsuzca, kişisel çıkar hesapları adına atı- lan yanlış adımların ağır bedelinin söz konusu oldu- ğunu sadece görebiliyoruz. Ancak kimlerin altta kalıp, kimlerin üste çıkacağını şimdiden söyleyemi- yoruz. 4 benim param gene benim param... Enflasyon artı lOpuan... Ben kârdayım. VakıfBank21. Yüzyıl Bankacıhğı DÖVlZ CANLI YAXIN - ^ 0900 9911104
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle