Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS1994 PERŞEMBE
12 KULTUR
Trabzon Devlet
Tiyatrosu sezonu
açıyor
• Kültür Servisi- Trabzon Devlet
Tiyatrosu, 1994-95 tiyatro
sezonunu geçen sah günü Atapark
Büyük Sahne'de tüm çalışanlannın
kauldığı bir toplantıyla açü. Aynı
gün Trabzon'a gelerek, sezonun ük
oyunu olan Haldun Taner'in
"Keşanlı Ali Destanı" adh
oyununu sahneleyen Oğuz Aral da
sanatçılarla bir toplantı yapü.
Trabzon Devlet Tiyatrosu, 6 ekim
perşembe günü Atapark Büyük
Sahne'de sergilenecek olan
"Keşanb Ali Destanı" ile
sahnelerini açacak. Bu yıl,
KaradenizTeknik Üniversitesi ile
yapılan işbirliği sayesinde kampüs
içinde bulunan Atatürk Kültür
Merkezi'ndeyeralan M. Reşit
Tarakçıoğlu Salonu'nda da
oyunlar sahnelenecek.
Rudin ve
Ginsburg'dan TûPk
müzisyenlere kurs
• Kültür Servisi - Ünlü sanatçılar
Alexander Rudin ile piyanist
Victor Ginsburg 1-10 eylül tarihleri
arasında yetenekli Türk
müzisyenlere burs verecek.
Boğaziçi Üniversitesi
Kampusu'nun yeni konser
salonunda gerçekleşecek kurs
sonunda 9 eylül cuma akşamı saat
21 .OO'de bir konser düzenlenecek.
Konserin ilk yansında hocalar ve
öğrenciler birlikte çalacak; ikinci
yanda ise ünlü sanatçılar Rudin ve
Ginsburg'un resitali izlenecek.
Kursa İstanbul'dan kaülacak
öğrenciler Boğaziçi Üniversitesi
Kennedy Lodge'da kalabilecek.
(Telefon: Ankara 426 67 30,
Istanbul 263 06 73-386 25 59)
Kusturica'dan
HJndergpound'
• Kültür Servisi - Bosnalı
yönetmen Emir Kusturica,
önümüzdeki ay Bulgaristan'ın
Filibe kentinde yeni fılmi
'Underground'ın çekimlerine
başlayacak. Kusturica, 1500
oyuncunun rol alacağı fılmde
başrolü birmayrnuna oynaüyor.
'Babam İşGezisinde', 'Çingeneler
Zamaru' ve 'Arizona Rüyası'
filmlerinden tanıdıgımız
yönetmenin 3 saatlik yeni fılminin
çekimJeri 2 ay sürecek.
Halk Eğitim
Semineplepi'nde
Aziz Nesin
• Kültür Servisi - Çağdaş İstanbul
Platformu'nun Beşiktaş Belediyesi
ile birlikte düzenlediği Halk Eğitim
Seminerleri çerçevesinde bugün
saat 18.00'de Aziz Nesin
'öykücülüğümüz ve Gülmece"
konulu bir seminer verecek. Yann
saat 18.00'de ise Ayten Şanşölen'in
'Türkiye'de Kütüphaneler' konulu
semineri izlenebilir.
KapikatûP
yapışması
• ANKARA (AA) - Çorum Ticaret
ve Sanayi Odası, 'Geüşen Sanayi ve
Çevre' konulu Uluslararası
Karikatür Yanşması düzenliyor.
Bu yanşmayla, sanayi ve
teknolojik gelışmenin doğal
çevreye zarar vermeden de
gerçekleştirilebileceğine dikkat
çekilmesi amaçlanıyor. Amatör,
profesyonel tüm sanatçılann
katılabileceği yanşmaya
başvurular, 30 Eylül'ekadar
Çorum Ticaret ve Sanayi Odası'na
yapılabilecek. Yanşmada, ilk üç
dereceye girenler sırasıyla 7 milyon
500 bin, 5 milyon, 3 milyon 500 bin
lira para ödülü almaya hak
kazanacaklar. Yanşmanın başan
ödülleri dahnda, Karikatür Dergisi
özel ödülü ve Seçici Kurul'un
belirlendiği beş karikatüre de
başan ödülü verilecek. Aynca
Çorum Karikatür Sergjsi sırasında
izleyicilerin en fazla beğenisini alan
bir karikatüre de 'Halk Jürisi'
ödülü verilecek.
Kenan Evpen'in
ikinci pesim sergisi
••MARMARİS(AA)-
Marmaris'in Armutalan
mevkiindeki evinde yaşamını
sürdüren 7. Cumhurbaşkanı
Kenan Evren, ikinci resim sergisini
İzmir'de açacak. İlk sergisini önce
Marmaris'te, daha sonra da
İstanbul'da açarak 2.5 milyara
yakın gelir elde eden Evren, gelirin
tamamını Marmaris'te yapılacak
kültür sitesine bağışlamıştı. Evren,
ikinci sergjsinin gelirini de Kültür
Sitesi'ne bağışlayacak.
Sanatçılar validen
destek istedi
• ANKARA (UBA) - Ankarah
sanatçılar sorunlanna çözüm
bulabilmek amacıyla Müzik-Sen
Başkanı Mehmet Cınka ile Ankara
Valisi Erdoğan Şahinoğlu'nu
ziyaret ettiler. Cınka, görüşme
sırasında gazinolarda çahşan
sanatçılann poüs vazife ve selahiyet
yasasının 12. maddesi gereğince
polis çahşma karnesi çıkarmalan
vepannakizivenne
zorunluluğunun onur kıncı
olduğunubehrtti.
Sanatçılar, Şehir Tiyatroları'nm son 10 yılını ve yeni dönemi değerlendirdi
'Şıklık'tan yenîden kıırımılaşıııaya..
MEHMET ATAK oluşan yöneticikadro, tüm tiyatro sanatçılarına sanatçıları arasında bir soruşturmayapıp 10 yılın
açık komiteler oluşturarakyayın, meslek içieğitim değerlendirmesini ve Erol Keskin 'ingenelsanatŞu günlerde Şehir Tiyatroları 'nda ödenekli bir
tiyatroya uygun yeni biryapılanmanın hummalı ve
tematik 'workshop 'largibioluşumlaryapmaya yönetmenliğiyle başlayan yeni döneme nasıl
koşuşturması sürüyor. Çoğunluk 1402liklerden çalışıyorlar. Bu arada biz de Şehir Tiyatroları baktıklarını sorduk:
HALE
AKINLI: Ş.T.
son on yıîda,
bir ödenekli ti-
yatro olarak
halka karşı gö-
revlerinin nere-
deyse hiçbirini
yerine getir-
memiş; aksine
bir gazino
zihniyetiyle yöneülmiştir. Kurumun
gerçek sanatçılannın üretimleri en-
gellenip sanatçılar atıl hale getiril-
miş; her tür eleştiri türlü biçimlerle
basünlmışur. Erol Keskin gibi has ve
dürüst bir tiyatro adamının gelmesi
ise tiyatro adına gerçekten çok se-
vindirici.
ARİF AKKA YA: Son on yılda po-
pülist bir yakJaşımla en çok seyirci
yakalayacak ve propagandaya da-
yalı bir repertuvar yapılmıştır. Ke-
sinlikle bir ödenekli tiyatro manüğı
güdülmemiş, tek kriter Gencay Gü-
rün'ün kendisi olmuştur. Adeta dik-
tatörce yönetilen bir şahıs tiyatrosu!
Bir de oyunlarda "şu bölgeye bu, bu
bölgeye şu" diye bir manük güdül-
müş, bütünsel bakılmamışür. Gen-
cay Gürün'ün yönetici olarak çok
büyük hatalan vardı; alt alta sıralan-
sa sayfalar yetmez. Ş.T. son on yılda
dedikodularla yönetilmiştir; tam
'kapalı kapılar ardında VVashington'!
Erol Keskın'in gelişi ise bir, gerçek
bir tiyatrocu olması; iki, arkasında
sağlam bir beyin takımı oluşturması
açısından olumlu. Dileğim, ucuzluk-
tan kurtulmuş, tüm insan kitlelerini
yakalayacak bir Ş.T.'yi hep birlikte
başarmamız.
ORHAN ALKAYA: Gencay Gö-
rün'ün on yılı olumlu ve olumsuz
yanlanyla Ş.T. tarihi içinde değer-
lendirilecektir. Bu vesile edilip Ş.T.'-
nin politik bir tartışmanın merkezi-
ne çekilmek istenmesini de çok sa-
kıncab buluyorum. D.T. ve Ş.T.'yi
hükümet veya yerel yönetim politi-
kalanyla açıklamaya çalışmak hem
bu kurumlara saygısızhk olur, hem
de çok tehb'keb ve önü alınması çok
ğüç bir süreci başlatır.
Öncelikli olan Ş.T.'nin yaşaması
ve işlevlerini yerine getirmesidir. Bu-
nun ilk adımı da kurum içindeki ka-
namayı bir an önce durdurmakür.
Erol Keskin, tiyatro adamı kimliği
önde duran bir
arkadaşımızdır
ve bu uzun sür-
müş kanamayı
durdurabile-
cek vasıflara
sahiptir. Ş.T.
80 yılda çok
pobtikacı gör-
dü ve kendi sa-
natsal kimli-
ğini büyük öl-
çüde korumayı başardı. Yaraücı,
kaliteli ve ödünsüz bir üretim süre-
ciyle, sanatsal bağımsızhğını koru-
ma mücadelesinden de başanyla çı-
kacagına inanıyorum. Herkes, için-
de bulunulan sürecin, kişileri aşan,
80 yıllık bir kurumun sanatsal ba-
ğunsızhk mücadelesi süreci olduğu-
nu kavrar ve sanatsal kimligine des-
tek olursa, bundan Türk tiyatrosu
kazançlı çıkar.
ERSAN BARKES: 80 yıl yaşamış,
bu koca yaşında dinç kalmış Ş.T.
son on yılında da aulımlar yapü. ilgi
gördü. Bunda Gencay Gürün'ün ki-
şisel gayreti ve katkılan da var. Çe-
bov'lar, Sheppard lar. Moliereler.
Haldun Taner'ler, Memet Baydur -
lar görüyoruz repertuvara
baktığımızda. Nazmı'lar, Ktsakü-
rek'ler, Ionesco'lar, Beckett'ler de
olabilirdi... Her şeyin fazlası, eksiği
var: olabilir. Özenfi yapımlar, genç-
lik-çocuk şenlikleri, Muhsin Ertuğ-
rul'u anma, kültür günleri gibi çok
önemli olumlu etkinh'kler var. Ama
gene çok önemli olan, çevre turne
programlannı da göremiyoruz me-
sela... Erol Keskin içimizden bin,
oyunculan yakından tanır, tiyatro
sevgisiyle yoğrulmuş nitelikli bir ti-
yatro tutkunu. Nasıl bir yönetici
olacağını göreceğiz. Tiyatro son-
suz...
BERClS FESÇİ: Gürün, ilk gel-
diğinde yanında içlerinde Murathan
Mungan, Yıldırun Türker gibi isim-
ler olan çok iyi bir ekiple geldi. Ama
kendisinin de dile getirdiğj karakter
özelliği "Ben despotum, her şey sade-
ce benim istediğim gibi ohır" nede-
niyle bu değerli
ekıbin hepsini
kaçırdı. Sonra
yanhş bir ekip
kurdu, öde-
nekli tiyatroya
yakışmayan
repertuvarlar
yapıp Ş.T.'yi
süslü püslü bir
bulvar tiyatro-
suna çevirdi.
Bazı kişileri çok kayınp bazı kişileri
dışlayıp kadroyu böldü. Asıl Ş.T. sa-
natçılanna üçüncü sınıf muamelesi
yapıp D.T.'den transferler yapü.
Bence en büyük yankşlanndan bir
tanesi de 1402'liklerin geri dönmesi-
ne karşı çıkmak olmuştur. Erol Kes-
kin'in gelmesi ise beni çok mutlu etti.
Çünkü tiyatroyu çok iyi bilen bir sa-
natçı,doğrulara ve ilkelere sahip
çıkan bir insan.
TORON KARACAOGLU: Ben
44 yıllık tiyatro hayatımda gözümü
Ş.T.'de açtım, orada kapatmak iste-
rim. 80 öncesi tiyatronun durumu
çok kötüydü.
Kendi isteğim-
le emekli olup,
Almanya'ya
gittim ve beş
yü orada tiyat-
ro yaptım. 87'-
de yuvama
döndüğümde
gördüm ki.
oradaki ilgi
burada da
oluşmuş. insanlar yağmur altında
bilet kuyruklannda. Tiyatro seyirci-
siz olmaz.
Bunlar Gencay Hanım'ın sayesin-
dedir; aynca tiyatromuza çok büyük
yenilikler getirmiştir. Ben son on yıl-
dan çok memnunum, bir tek Gen-
cay Hanım'ın gitmesine üzülüyo-
rum. İnşallah davasını kazanır ve
döner.
NEDRET GÜVENÇ: Anarşi yı-
Uannda, manen ve madden zor
ayakta durmamıza rağmen, çok
parlak olmasa da dört perdemizi de
açabiliyorduk. Derken paşalar gel-
MACtT KOPER: Ş.T.'nin en
önemli sorunu yaratıcıhğın tiyatro
tabanına yaygınlaştınlmaması ve
yönetimce bunun istenmemesi ol-
muştur. İnsanlann kendilerini sa-
natçı olarak özgürleştirebilecekleri
bir alan oluşturulamarruştır, bütün
az gelişmişliğin kaynağı da budur.
Sanatçılann yaratıalığa dönüştürü-
lebilecek talepleri sanat yönetmeni
tarafmdan ciddiye alınmamış, hiç
gündeme getirilmemiş ve giderek sa-
natçılar, eğer varsa görevlerini son
dakikada panolardan öğrenen me-
murlar haline geürilmişlerdir. Bu
durumda sanatına ve sanatçıbğına
yabancılaşan tiyatro üyeleri, yöne-
timle "yağderk" bir ilişki kurup en
azından sahne üzerinde olmak yolu-
nu secmiş ya da bekleyip, caresiz
ütopyalar İcurma boşluğuna düş-
müştür. On yıllık sanatsal yönetim,
Ş.T.'nin görevlerine bir ödenekli ti-
yatro mantığı ve açıhmıyla bakma-
mıştır. Ödenekli üyatro amaçlanna
uygun bir repertuvar ilkesi geliştiril-
memiş, sanat-
sal estetiğin tek
ölçüsü "şıklık"
olmuştur. Ço-
cuk tiyatrosu
geleneği bir an-
lamda yok
sayılmış, yaz
oyunlan gele-
neği unutul-
muştur. Tiyat-
ronun kalbi
kılınması gerektiğini çok iyi bilen,
çalışkan, yılmaz ve su kaülmamış bir
tiyatro adamıdır.
BURÇİN
ORALOĞLU:
Ş.T. için son on
yıl, bütün ilke-
lerin yok edil-
diği bir dönem-
dir. Gürün'le
tiyatro, tiyat-
roculann elin-
den ahnmış ve
bu dönemde,
kurum içinde
"sanatsal demokrasi" adına tüm ta-
lep, uyan ve girişimlerimiz faşizan
bir biçimde topyekün reddedilmiş-
tir. Zamanında Sayın Sözen'e de git-
tik, Ş.T.'nin içinde bulunduğu duru-
mu anlatıp, yapılan yönetmelik de-
ğışikliklenndeki sakıncalara işaret
edip "açtığınız bu kapıdan yarın ti-
yatroyu çok yanlış potitilara gü-
dümleyebilecek insanlar girebilir"
dedik ama kendisi bilmediğim ne-
denlerle bunlan kulak arkası etmeyi
tercih etti. Sanatın politikasını belir-
leyecek ve yürütecek insanlar, ancak
o sanatın uzmanlan olabilir. Ama
demek ki Sayın Sözen bu görüşte de-
ğilmiş. Bugün Gürün'ün görevden
alınması üzerine yapılacak bir yo-
rum yoktur. yolsuzluk ve usulsüzlük
dosyalan açıkça ortadadır, bundan
sonrası mahkemeleri ve idari işlem-
leri ilgilendirir. Erol'un gelmesi ti-
lünmüş olmasa beni çok üzüyor,
bunda sadece bir grubun değjl, ta-
vanından tabamna hepimizin, bü-
tün Ş.T.'nin suçu var. Erol Keskin,
benim "hocam" dediğim, çok
saydığım çok özel bir tiyatro adamı.
Ama doğrudan kendisinin olmasa
bile, RP'yle oturulan pazarlık sonu-
cu buraya geldiği kuşkum var ve bu
gittikçe güçleniyor. Ve ben şu anda
teyakkuz içinde olması gereken in-
sanım, RP "Haydaa!" diye doğru-
dan üzerimıze gelmeyecekti. aksine
başta ılımlı bir portre çizmeye çalışa-
cakü. Şu anda da tam bunu yapıyor.
Tabii ki Ulvi Alacakaptan'ı getirme-
yip, kimsenin itiraz edemeyeceği
Erol Keskin'i getireceklerdi. Yani
tam da korktuğum oluyor.
ALİ TAYGUN: Darülbedayı bu
son on yılda kapanmanın eşiğinden
döndü. dlke tarihinin en iyi işİeyen ti-
yatrosu konumuna yükseldi. Istatis-
tikler, özellikle kapasite kullanımı bu
başanyı apaçık kanıtbyor. Repertu-
varda yerli-yabancı, populer-sanatsal.
klasik-modern
oyoın dengeleri
iyi korundu.
Her türden se-
yirci sağlandı ti-
yatroya. Bütün
bu objektif ger-
çeklerin karşısı-
nda kıskançlık-
lar, kaprisler,
anlamsız
di; pek çok arkadaşımız 1402'den
içeri, açığa abndı, bir kısmı dışan
kaçmak zorunda kaldı. Büyük yara-
lar aldık, buna rağmen ayakta dur-
maya çabştık. Dalan döneminde,
Gencay Gürün geldi. Çok şık, tatb,
kafab, azimb' ve bu işe ilk kez soyun-
duğu için severek yapan, enerjik bir
arkadaşü. Dalan'ın kendisine sağ-
ladığı geniş imkanlarla bol har-
camalar yapabildi, yabancı yönet-
menler getirdi,
güzel pro-
düksiyonlar,
şıkbklar, gala-
lar... Batı'yla
ayru anda
oyunlar oy-
nandı.l4O2'hk
arkadaşlann
geri dönmesine
karşı olduğu,
geciktirdiği yo-
lunda bir şaibe var ama sonuçta bi-
rer birer hepsi döndü Hırslann, ihti-
raslann çarpıştığı yerdir tiyatro. Biz-
de bu çok şiddetli oldu. Ben bu çe-
kişmelerden, soğuk savaştan illallah
dedim. Bir ödenekb tiyatro olarak
yüzde 70'lere varan bir başan sağ-
landığını söyleyebüirim. Erol'un gel-
mesini ise hiç beklemiyorduk, çok
şaşırdık. Çünkü bu konuda hiç hırsı
yoktur. Erol çok iyi bir oyuncu,
kimse bilmez ama çok iyi bir yönet-
men, hassas bir sanatçı, ideaüst bir
arkadaşımızdır. Tiyatronun mut-
fağını çok iyi büir, ama nasıl bir yö-
netici olacak, bilemiyorum.
ENGtN GÜRMEN: 29 yıldır fıi-
len Ş.T.'de çabşmaktayım. Bence
son on yıl, Gencay Gürün dönemi
olarak Ş.T. tarihine en parlak dö-
nemlerden biri olarak geçecektir.
Erol Keskin Türk üyatrosunun en
değerb sanatçılanndan biridir. Ge-
nel Sanat Yönetmerıliği'ni kendisi-
nin de ifade ettiği gibi "yaptıklan-
ndan sonra değerlendirmek" doğru
olacaktır kanısındayım.
sayılabilecek "deneme" anlayışı
TAL'in kişibğinde sürüm sürüm sü-
ründürülmüştür. Şimdi, Erol Kes-
kin'in sanat yönetmenbğinde Ş.T.'-
nin yeniden bir ödenekli tiyatro
vasfına kavuşup düzeyb, ciddi, ileri
bir sanat kurumu kimbğini kazan-
ması için, ilkeleri saptayıp hızla
hareket etmek gerekiyor.
ZİHNt KÜÇÜMEN: 12 Eylül'ün
tiyatrodaki bekçisi Zobu döneminin
siyah zemini üstünde 1984-94 arası,
tiyatro dışından hep bembeyaz gö-
rünmüştür. Son on yıb böyle değer-
lendirenler arasında çoğunlugu, he-
nüz sivrilmeye başlayan ve ağızlan-
na şu ya da bu şekilde çabnan bir
parmak balla gururlan okşanan
medyanın yeni çocuklan teşkil eder.
1959'da başlayan ve 1966'da Adalet
Partib belediyece durdurulan, 1974'-
de yeniden etkinbğe geçip 1980'de
bu kez de darbeyle kesilen Ş.T. dö-
nemlerini inceleyecek olan bilim
adamlan, tiyatromuzun bu son on
yüın nasıl özenle, ustabkla manipüle
edilmiş, cilalanmış bir vitrin most-
rası olduğunu kolaybkla görecekler-
dir. Bu on yıbn altı yıbna, -tüm en-
gellere karşm- 1402'lik olarak yeti-
şince de asıl vahameti, Darülbeda-
yi'den beri süregelen tiyatro etiğinin
içten çökertibniş olmasında gördük.
Bu çöküşü, beyazbktan gözleri ka-
maşmış olanlann kavrayabilmesi ise
tümüyle olanak dışı bir olgudur.
Erol Keskin'in konumu, tek yöneti-
ci abşkanbğıyla soruluyorsa, benim
otuz yıldır
tanıdığım
kadanyla Kes-
kin, tiyatronun
bir ekip ve iç
disiplin işi ol-
duğunu, tiyat-
roda duygu-
lann, içgüdüle-
rin değil, akbn,
sağduyunun
egemen
yatroculann talepleri doğrultusun-
da olmuştur. Bundan sonrası için
benim gördüğüm tiyatronun sanat-
sal bağımsızbğı ve demokrasisidir.
Genel Sanat Yönetmeni seçimle gel-
sin ve bu konuda sanatçılann irade-
sine koşulsuz saygı gösterilsin. Re-
pertuvar kunıluna tiyatrocu ohna-
yan kimse girmesin...
BAŞAR SABUNCU: 12 Eylül
darbesi ile Tür-
kiye'nin ya-
şamsal hak-
lannın gasp
edilmesinin
doğal (!)
uzantısı ola-
rak, tiyatro-
dan şamata.
tantana ve
"Evita"dan
öte tatlar bek-
leyen İstanbullulann on yılı gasp
edildi; Ş.T.'nin kamu kültür hizme-
tinin on yıb gasp edildi; Ş.T. sanatçı-
lannın on yıb gasp edildi. Vuran
vurdu, alan kaçtı. medya alkış tuttu,
suskunlar sustu, pısanlar pıstı. Bu
on yıUık gaspm sorumlulanndan
(bir türlü sorulamayan) hesaplann
elbette yasal çerçevede sorulmasını
bekleyedururken, seçkin tiyatro
adamı Erol Keskin'in görevlendiril-
mesini, Ş.T.'nin gerçek sahiplerine.
İstanbullulara yeniden emanet edil-
mesinin ilk adımı olarak değerlendi-
riyor, ülkenüzin en kökylü sanat ku-
rumu Ş.T.de "Tiyatroyu tiyatrocu-
lar yönetir" ilkesinin her aşamada
yaşama geçirilmesini bekbyorum.
YILDIRAY ŞAHİNLER: Ş.T.'-
nin son on yıbnda olumlu-olumsuz
birçok şey var. Oyun seçiminde, baş-
ka konularda pek çok hata
yapıbnıştır. Ama bence hepsinden
önemli çok olumlu bir şey de var:
Ş.T. seyircinin ilgisini çeken, dolu
salonlara oynayan bir tiyatro habne
gelmiştir. Ş.T.'nin bu biçimde bö-
hırslar, basitbkler daha da iyi olabile-
cek sonuçlan zedeledi. Heves kırdı...
Sanatla güçlenmek yerine siyasi fesat-
larla iktidar peşinde koşuldu. Yazık
edildi. Erol Keskin'in gelişi hakkında
ise bir şey söylemek için henüz erken.
CELİLE TOYON: Ben. her ne
olursa olsun, gidenin ardından konuş-
mayı sevmediğim için bir yorum yap-
mayıp. yerine değerli dostum-hocam
Toktamış Ateş'ten bir abntı yapaca-
ğım: "Biz devrimi hala çok seviyoruz.
Ve uğruna mücadele ediyoruz. Tam ve
eksiksiz bir demokrasi içinde sorun-
lanmızı çözeceğimizi bilivonız. Bece-
riksiz ve basiretsiz kimi polirikacıların
eUerinde çarcur olan ekonomik kay-
naklanmızı, geniş kitlelerin kararian
doğrultusunda ve bu kitieler lehine yeni-
den harekete geçirdiğimiz zaman, şim-
diki saJıte darboğazîarın kalkacağına
inanıyoruz. Çün-
kü biz devrimi çok
seviyoruz." 33
yıldır tanıdığım
Erol Keskin ise,
yüksek meziyetle-
ri olan namuslu
bir insan, çok iyi
bir tiyatrocudur.
Erol Keskin gibi
eşsiz bir oyuncu-
nun, bu geçiş dö-
neminde, kişisel sanatından zaman
çalma pahasma bu sorumluluğu üst-
lenmesi örnek bir özveridir.
HALDUN ERGÜVENÇ: 1402 -
lik olduğum için Ş.T.'nin son on
yıhnın büyük bir kısmını dışandan ta-
kip edebildim. Gürün, Dalan ve o za-
manki müdür Hakan Altıner'le birlik-
te bizim mahkeme kararlanmızı hası-
raltı etmiştir. Ş.T. ödenekli tiyatrodan
çok, müzikal oynayan bir özel tiyatro-
ya, varyete-bulvar tiyatrosuna dönüş-
türülmüştür. Bu, askeri darbeden son-
ra olmuştur ve askerlerin tiyatronun
bu tarz olmasından hoşlandığinın da
dünyada pek çok ömeği vardır. Erol
Keskin ise çok kıymetli bir sanatçı,
gelmesini olumlu karşıbyorum.
TANER BARLAS: Erol Keskin'e
inanmasam ve güvenmesem zaten
yardımcılığını kabul etmezdim.
ENGİN ULUDAĞ: Ş.T son on
yılında da Muhsin Bey'den dev-
raldığı repertuvar geleneğini sürdür-
müştür. O.günün aktüalitesini yaka-
lamıştır, Özal'ın dediği gibi, "Batı'-
da ne varsa bizde de o olmuştur." En
ağır klasiklerden günlük komedilere
bütün spekt-
rum gözetil-
miştir. Böyle
olması da gere-
kir. Çünkü biz
bir kamu tiyat-
rosuyuz.
Ağırhkb ola-
rak seyirci yi
cezbedecek
oyunlar oy-
nanmıştır. Erol
Keskin günümüzün tanınmış bir ti-
yatro adamıdır, yönetmeliğin izin
verdiği ölçüde kendi tiyatro görüşü-
nü getirecektir. Ben bir tiyatro
adamı olarak. Erol Keskin'in de ge-
niş spektrum kullanacağım düşü-
nüyorum. Bekleyip göreceğiz.
ERSAN UYSAL: 1402'lik oldu-
ğum için son on yıbn sadece 5 yıbn
Ş.T.'de geçirdim. Genel bir değerlen-
dırme ile Egemen Bostancı ile boşa-
lan yeri son 10 yılda Ş.T.'nin doldur-
duğu söylenebilir. Gazino programı
gibi tiyatro yapmanın da ödenekb ti-
yatronun görevleri ile bağdaştığı
malum. Aynca Ş.T. lOynl içinde tam
bir sömürgeci zihniyet ile yönetil-
miştir:"Böl ve yönet." Birtakım in-
sanlann dışlanmasıyla bugüne ka-
dar gelinmiştir. Şimdi ortada açıkça
birtakım belgeler var. Bu soruştur-
mayı RP'nin yürütüyor olması bir-
takım insanlara olumsuz gelebilir.
Ama unutulmamabdır ki rapor
SHP döneminde tamamlanmıştır.
Erol Keskin'e gelince, bilgisi, görgü-
sü ve kariyeriyle dört dörtlük bir ti-
yatro adamıdır. Ş.T. Genel Sanat
Yönetmenliği'ne layık bir sa-
natçıdır. . . ,
AHMET
UZ: Son 101
yılda bazı iyi
şeyler de pek-1
çok iyi olma-
yan şeyler de I
yapıldı ve az
bir miktarda
olsa da öde-
nekli tiyatroya
yakışır bir re- j
pertuvar vardı.
Çehov'lar falan. Erol Keskin'in gel-
mesini ise çok olumlu buluyorum.
Tiyatroyu çok iyi bilen. tiyatroya
müthiş saygısı olan ve insanlan se-
ven bir sanatçı. Şu an Genel Sanat
Yönetmenliği için en iyi, en doğru
seçim.
ALİYE UZUNATAĞAN: Gü
rün, bugün "Sanata politika ve ideolo-
jilerin yön vermesine izin verilemez" di-
yor. Ama bu düşüncesi 12 Eylül'ün he-
men sonrası belü bir ideolojinin iste-
ğiyle ve üstelık usulsüz olarak Ş.T.'ye
gebrken henüz oluşmamıştı sanınm.
Biliyorsunuz başta genel sanat yönet-
meni maddesi olmak üzere Ş.T.'nin 80
yılbk yönetmeliğinde önemb ve zararb
değişiklikler yapılmıştır. Muhsin Er-
nığrul döneminde başlayan ve 35 sene-
ye varan Ş.T. sanatçılığım bo>ıınca
Gürün'ün ancak bugün ve ağandan,
gerçekliğinden kuşku duyduğum bi-
çimde sarfettiği bu cümleyi ben en
başından beri ılke edinmiş bir tiyat-
rocuyum. Gürün'ün bugün sarfettiği
sözler gerçek olsaydı, bugüne kadar
kurumun içinde de bugün ettiği sözün
tam tersi davranıp ikilem yaratma-
ması gerekirdi. Ben genelde sanaün,
özelde tiyatronun özgür olması için
kanımın son damlasma kadar müca-
dele edecek bir sanatçıyım. Bu ilkeyle
yetiştim. 10 y\\ bojoınca kurumda olup
biten. bütün usulsüzlüklere tiyatro sa-
natına vurulan darbelere sağir kabp,
Gencay Güriin'ü alkışlamayı tercih
eden medyanın aklına sanaün özerkb-
ği bugün mü gebyor? Son derece
saygın ve değerli bir sanatçı olan Erol
Keskin'in gelmesini "tiyatroyu tiyatro-
cular yönetir" ilkesinin ilk halkası ola-
rak görüyor ve büyük bir sevinçle
karşıbyorum. Bundan sonrası ise biz
tiyatroculann, tiyatro sanatı adına
kendi aramızda özgürce tarüşıp, geli-
şip bir potada erimemiz olacakür.
HAŞMET ZEYBEK: Ben ŞTnin
son 10 yıbnı Özal'ın çağ atlama dö-
nemine benze-
tiyorum. Nasıl |
Özal, üretimi |
arttırmadan
tüketimi artü-1
rarak gözbo-1
yamaya
çabşüysa Gü-1
rün de aynını
yapmıştır. Ti-
yatro sanatı bir
yana itibp, I
ışılüb pınlüb teferruatlarla uğ-
raşılmışür. Erol ağabeyin gehnesi de
beni çok mutlu etti. Çünkü çok de-
neyimb", bu işin ustası bir sanatçı.