Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS1994PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Üniversitelerde demokratikleşme mi?
Demokratıldeşmeyu sosyal devletı, demokratık örgutlenmeyı,
ILO sözleşmesıne ışlerlık kazandırmayı programına almış olan
hükûmetın. bu konudakı yasal boşluğu doldurması, toplumun
tüm kesjnlerace, özellıkle uruversıte öğretim elemanlannca
beklenmektedır
Prof. Dr. MAHMUT ADEM ÖES Yönetim Kurulu
39 ve 50 koalısyon hukumet-
lennın protokol ve program-
lannda temel ılke 12 Eylul
asken jonetınru donemınde
kabul edılen başta anayasa
olmak uzere tnm yasalarda-
kı anademokratık hukumlen kaldır-
mak, boylece demokrasıvı tüm kurum
ve kurallan ıle ışıetmek tı Bu konuda
50 hukurnet protokolunde aynen şoy-
le denılmektedır
"Anayasa bukumleri de dahil de-
mokratikkşmenin >e çağdaş değerierin
önüode durajı butun engeUer avıklana-
cak ve tnr an once kaldınlacaktır. Yine
bu çerçevede Siyasi Partiler Yasası
gözden geçirilerek kadın >e gençlik kol-
laruıın örgûtlenmesı >e ııniversitelerimi-
zin, sivil topluın kuruluşiarının sivasal
yaşama aktif katkısı sağlanacaktır."
"1982 Anavasası \e onun doğrultu-
sunda çıkarümış dığer vasaların de-
mokratik bir nıtelığe kavuşması ve de-
mokratikkşmenin hızlı >e saglıklı bir
süreç izlemesi ertelenemez bir görev-
dir.".
"Üniversiteler bıümsel \e jönetsel
özerkliğe kavuşturulacaktır."
49 koahsyonhukumetıprogramın-
da da "YÖK sstemi kaJdırüacak, üni-
versite özerk olacaktır" ılkesı yer al-
mıştı Bu hukumetın başbakan yar-
dımcısı ve 50 hukumetın başkaıu da
unıversıte profesorudur Aynca son
ıkı hukumette, 12 Eylül 1980 oncesı
ûnıversıte rektorluğu, akademı baş-
kanbğı yapmış ve YOK. duzenıyle ters
duşerek pobtıkaya aulmış en az dort
ünıversıte profesoru bakanlık >apmış
ve yapmaktadır Hatta hükumet üye-
len arasında YÖK duzenıne karşı bay-
rak açmış ve bu tavn sonucu mılletve-
kıb seçılmış profesorler de vardır
Son ıkı hukumettekı bu olumlu ya-
pıya ve hukumet programlannda ven-
len sozlere karşın, uç yıla yakın bir su-
redır YÖK duzenının kaldınlması,
uruversıtelenn demokratıkleştınlmesı
bir turlu gerçekleştınlememıştır ötekı
bırçok alanda olduğu gjbı eğıtımın.
ozelbkle unıversıtelenn demokratık-
leştınlmesınde de koalısyon hukumet-
len verdıklen sozu yenne getırmemış-
lerdır
Tam tersıne 49 hükumet dönemın-
de. demokraükleşme adı altında rek-
tor atanmasında "sözde" seçım duzenı
geünlmışür Unıversıte oğretım uyele-
nnce belirlenen altı rektör adayından
uçü YÖK'çe cumhurbaşkanına onen-
lıp bunlardan bın rektor atanırken
1992 yıbnda o zamankı cumhurbaşka-
nınca oğretım uyelennın ıradesıne he-
men hemen hıç ıtıbar edılmemış, 1981
yüından ben yapılan keyfı uygulama-
lar sürdurulmuştur Ancak 1993
yılında Istanbul ve Anadolu unıversı-
telen rektorlen atanırken Sayın Cum-
hurbaşkanı Demırel, adaylann kendı
unıversıte oğretım uyelen çoğunluğu-
nun ıradesını esas almışür Ozde hıç
demokratık olmayan bu rektor adayı
sıralamasına, her şeye karşın demok-
ratık fcır nıtelık kazandıran Sayın
Cumhurbaşkanı'na teşekkur edenz
YOK duzenındekı "emir-komuta dü-
zeni"nı bır turlü unıversıte onuru ıle
uzlaştıramayan bızler ıçın bu sınırlı
sozde seçım bıle mutluluk vencıdır O
denlı mutluluk vencı kı bu göreve de-
mokratık olarak seçılen Istanbul Unı-
versıtesı Rektöru Sayın Prof Dr Bü-
lent Berkarda. yasaya göre kendı tak-
dır ve yetkısınde olan dekan aday-
lannın bebrlenmesını, ılgıb fakulte oğ-
retım uye ve yardımcılanna bırakmış
ve ılk uygulama Istanbul Hukuk Fa-
kültesı'nde gerçekleşmıştır Bununla
bırbkte üniversitelerde YOK ıle ke-
mıkleşen yukandan yonetım duzenı,
kımı unıversıte rektorlennın ıbklenne
oylesıne yerleşmış kı Istanbul Unıver-
sıtesı sayın rektorunun bu guzel orneğı
ve demokratık davranışı, dığer uruver-
sıte rektorlennce benımsenmemıştır
Başkanı olduğu unıversıte senatosu-
nun "... dekan, fakiiltenin tüm uyeleri-
nin salt çoğunluğunun katıldıği bir top-
lantıda, aynı fakultenin profesörleri
arasından seçilmelidir" bıçımındekı
karanna karşın demokrası geleneğı ve
aynı zamanda Turkıye'nın en eskı
uçuncu unıversıtesı olan Ankara Unı-
versıtesı Rektoru'nun bıle bu demok-
ratık anlayışı berumseyememış obnası
duşundurücudur Oncebkle demokra-
sı geleneğı olan unıversıte rektorlenn-
den boyle bır davranışı, her oğretım
elemanının bekleme hakkı vardır
Dekan adayının ılgılı fakulte oğre-
tım elemanlannca bebrlenmesınde,
kotu bır ornek de Orta Doğu Teknık
Unıversıtesı'dır Bu unıversıtenın rek-
toru, dekan adayı konusunda ılgılı fa-
kulte oğreum uyelennın eğılımını ala-
rak, demokrat bır goruntu vermek ıs-
tıyor Ancak fakulte dışından bır pro-
fesonın de dekan atanmasını one-
nyor, eğıtım fakultesı orneğınde oldu-
ğu gıbı Bızce bu demokratık bır dav-
ranış otaıayıp tam tersıne keyfı bır uy-
gulamadır
Dekan atanması orneğınde de go-
rulduğu gıbı unıversıtede demokratik-
leşme, yalnızca rektor secırru ıçın mı
soz konusu
9
Dekan, enstıtu ve vukse-
kokul muduru, bolum başkanı seçıl-
mesı de bu demokratikleşme surecının
en onemb halkalan değıl mı''
Ünıversıte oğretım uyelennın altı
rektor aday adayı belırlemesını. YOK
duzenının demokratıkleşmesı olarak
algılayan 49 hukumet, Turk unıversı-
tesıne son 34 yıbn unıversıte yonetı-
mınde en antıdemokrauk duzenı reva
gormuştur
1992 yıbnda ıkısı Yüksek Teknolojı
Enstıtüsu olmak uzere yenı kurulan 23
unıversıte rektoru uçlu kararnameyle
atanmıştır Bızce bu uygulama YÖK.'-
un yasadışı uygulamalannı* bıle aratır
rutelıktedır Bununla bırbkte Demırel-
İnonu koabsyon hukumetımn bu antı-
demokratık uygulamasına, bugune
değın unıversıte çevrelennden cıddı bır
tepkının gelmemış olması duşundurü-
cudur Bu uygulamanın, YÖK uygu-
lamalanna gore daha demokratık ol-
duğu duşunuluyorsa buna kargalar
bıle guler Çunku unıversıtelerde de-
mokratikleşme beklenırken uçlu ka-
ramame ıle rektor atanması sonucu,
kımı yenı unıversıte rektorlen, bulun-
duğu ıbn muftusune fahn doktora un-
vanı vermekte, kımı rektorler de unı-
versıteyı "Osmanlı medresesT'ne do-
nuştunnekte, bunun sonucunda, ünı-
versıteler bırer bıbm yuvası olacak yer-
de tankat yuvası yapılmaktadır Boy-
lece 1991 seçımlennde, "Din siyasete
alet edilmemeli" dıyen donemın DYP
bden Sayın Sukynıan Detnirel, son
başbakanbğı donemınde uçlu karar-
name ıle atanan rektorlerle yenı unı-
versıtelenn, "Süleymancı", "Nurcu",
"Nakşjbendi" gıbı tankatçılann savaş
alanına donuşmesıne neden olmuştur
On beş yıldır ozlemı duyulan demok-
raük unıversıte bu mu9
Ulkemızın
ıçınde bulunduğu sıyasal ortamda de-
mokratık unıversıte mı0
Başka baha-
ra',.
Ülkemızde çağdaş, laık, demokra-
tık ve ozerk unıversıteyı kurmanın bız-
ce tek yolu, akademısyenlenn orgut-
lenmesıdır Demokratık toplum, bır
anlamda orgutlenmış toplumdur Bu-
gune değın, Dokuz Eylul, Ege. Gazı,
Istanbul ve Orta Doğu Teknık ünıver-
sıtelen oğretım uyelen derneklen ku-
rulmuştur, ama bu dernekler bır unı-
versıte ya da ıl duzeyınde etkınbk gos-
termış, hıçbın tum Turk unıversıtelen
oğretım elemanlannı temsıl ede-
memıştır Işte bu boşluğu doldurmak
ve tum oğretım ejemanlannı orgutle-
mek amaayla Öğreüm Elemanlan
Sendıkası (ÖES) kurulmuştur ÖES'-
nın amacı, oğretım elemanlannın "ça-
bşma > aşamından, mesleğin niteükle-
rinden kaynaklanan akademik, ekono-
mik ve toplumsal hak ve çıkarlarının
korunması ve gdiştirilmesi; egJtim ve
araştırma düzevinin yukseltilmesi, yük-
sekoğretim kurumlarında tum yönetim
organlarının demokratik olarak seçil-
mesi, yalnızca veterliliğin esas alınarak
akademik meslege uygun herkesın gıre-
bilmesi, oz olarak ozgur, ozerk ve de-
mokratik unhersıtenın kurulmasıdır."
ÖES, başta Ankara, İstanbul, Izmır
olmak uzere tum unıversıtelerde hızla
orgutlenmekte, oğretım elemanlann-
dan yoğun ılgı ve ıstek gormektedır
Halen uye sayısı 600'u geçen ÖES, ul-
kemızın en ucra koşesındekı yukseko-
kul, enstıtu, fakulte ve üniversitelerde
görevlı tum oğretım elemanlannın
mesleksel, toplumsal, ekonomık vb
sorunlanna eğılerek tumunu kucakla-
mayı hedeflemektedır
Sonuç olarak, "demokratikleşmeyi,
sosyal devleti, demokratik örgüttenme-
yi, ILO sözleşmesine işierlik kazandır-
mayı" programına abruş olan huku-
metın, bu konudakı yasal boşluğu dol-
durması, toplumun tum kesımlennce,
ozelbkle unıversıte oğretım eleman-
lannca beklenmektedır
Tum oğretım elemanlan meslektaş-
lanma seslenıyorum Bırleşelım, guç-
lenelım
1
• Bu sayfada yayımlanan. "YÖK'âı Yasıdışı
L ygulamalın" Cumhunyet 1 Mayıs 1992 ye bakı
nız
ARADABIR
VEDAT GÜNYOL
Akıl ve Akıldışılık
Insanın 'dın ı 'aklı dır, aklıolmalıdırdıyorum Aklı ol-
mayan, yanı aklını kullanmayan kullandırılmayan kım-
senın saygıya değer dını yoktur olamazda Oınsan an-
cak, çok eskılerden kalma, cennet cehennem masal-
larıyla beslı, akıl dışı ınançların kulu kolesıdır Pekı, ırt-
sannezaman aklını kullanmayetkısıne onuruna ulaşa-
bılır' Eskılerın "akıl-balığ dedıklerı ergenlık çağına va-
ranlar, on yedı on sekız yaşa ulaşanlar' O yaşa kadar
bır MuSluman ulkede dunyaya gelenler, kımlık
kâğıtlarında Musluman sayılmaktadır Hıçbır Musluman
ulke, on sekızıne basmış bır delıkanlıya ya da gervç kıza,
"Soyleym bakalım, kımlık kâğıdınızdakı dını kabul edıyor
musunuz' dıye sormaya yanaşmaz, olumsuz yanıtı ya-
şamıyla odetır ona Aynı tutum Batı ulkelerı ıçın de, aynı
katılıkta olmasa bıle geçerlıdır bırolçude
Bugun, bır Fransız delıkanlısı on sekız yaşına geldı-
ğınde, pekâlâ' Ben Katolık değılım"d\yeb\\\yor ve hıçbır
cezaya çarptırılmıyor Aynı durum, aşağı yukarı uygar
Batı ulkelerı ıçın de geçerlıdır
Son ellı yılın dunyaca unlu yazarları (bızımkıler de ıç-
lerınde olmak uzere) dınsel ınançlara kapılarını kapa-
mış durumdalar Bunun dışında bır Helne orneğı varkı,
ınsanı şaşırtıyor Yahudı kokenlı Alman yazar Heıne
(Hayne) bır dostuna yazdığı 2 Şubat 1824 tarıhlı bır mek-
tupta Yahudı dınını nıye benımsedığını şoyle anlatıyor
"Yahudılığe bağlılığım ancak, Hınstıyanlığa duyduğum
derın antıpatıden kaynaklanıyor Ben kı, var olan tum
dınlerı hıçe sayanlardanım, bugun koyu bır Yahudı dın
adamı gıbı karşınıza çıkarsam şaşmayın Yahudılığı, Hı-
nstıyanlığa karşı bır panzehır saydığım ıçındır " (Mela-
hat Togar çevırısınden ) Çok ılkel bulduğum bu tutumu,
Heıne gıbı ustun nıtelıkte bır yazara yakıştıramadığımı
soylemelıyım
Yukarıda "Insanın dını, aklıdır" dedım ya, buna Doğu-
lu bır Hınt bılgesının bağnazlığın belıne kazmayı vur-
maktan çekınmeyen koyu ama hoşgorulu bır dındarın,
RabindraratTagor'un ovunulmesı orneğını yansıtan tu-
tumunu sunmak ıstıyorum
Burada Cemil Merlç'ın "Hınt Edebıyatı" ad\ı yapıtın-
dan yararlanıyorum Dını, bır susuzluk, sonsuza karşı
duyulan bır susuzluk sayan Tagor'un, ınsanla doğayı
kaynaştırmak amacıyla kurduğu "Huzur Ew"nın kapısı-
na "Burada hıçbırputa tapılmaz, her ınanca saygı gos-
terılır dıyecek kadar Mevlânâlaşmasmı ve dunyaya hu-
manıst bır tutumla bakmasını, dınını aklının buyruğuna
vermesını saygıyla anıyorum Cemıl Merıç'e bakılırsa
"Dunyanın bu en dındar şaın, Batılı mançların kokunu
kazımak ıçın maddecılığe el uzatacak kadar anlayışlıdır
'Bır ateızm dalgası Hınt ıçın çok hayırlı olurdu' dıyor ve,
'Bu dalga, ormana zarar veren çalıları sıler supurur, bu-
yuk ağaçlara dokunmaz dıye eklıyor "
Batı-Doğu ayrımı yapmadan soyluyorum, kor ınançla-
ra, bağnazlığa karşı ınsan onurunu on plana alan, bu
uğurda savaşan ınsanların yuzu suyu hurmetıne ınsan-
ca yaşamanın vazgeçılmezlığıne bel bağlayan bır dün-
ya ozlemı değıl mı, bızı umutla yaşatan?
Hadı gelın bu yazıyı bırlıkte bıtırelım, Aristoteles'ın şu
sözuyle ' Umut, ınsanı uyandıran bırduştur "
Çağdaş devlet ve vakıflar
Gena hukumetler, vakıfkuruluşunu kolaylaştınyor, şenatçılarda bu
kuruluşlardan yararlanarak laık devlet yapıanda gedıkler açıyor! Böylece
kırk beş yıldır uygulanan bu tavşana kaç taaya tut polıükasıyla ne laıklık
savunulabılmış ne de şenatçılar andınlebılmış oldu1
Ama bu ışten gena
akımlann karlı çıktığı ortada1
M. SADK ASLANKARA
O
zelbkle 1980 sonrasında "va-
krf" gınşımlenne karşı dev-
letçe gostenlen kolaybk,
yalnız sağ kesımın değıl, sol
kesımın de bu kuruluşlara
yoneldığını göstenyor
Derneklere, demokraük kıtle orgutlen-
ne ve orgutlenmeye karşı devletın soğuk
bakışı ve baskısı, bu tur eylemlen fışlemesı
gıbı nedenlerle sol vakfa yonelmış olabılır
Toplumun soluk abnasına fırsat taruma-
yan yasalar yuzünden, bıreylenn yenı çıkış-
lar aramak ıçın zorlandığı da duşunulebı-
br Ne var kı gerekçeler ne olursa olsun,
vakıflann sağlı sollu tırmanışa geçtığı de
bır gerçek
1
Sağın. laık devlet yapısını aşın-
dınp bu yapıda gedıkler açmak ıçın 1950'-
den bu yana uygulamayı surdurduğu "va-
krf" modeb, seçıbneden abnmış kan gıbı
artık solun ve laık, çağdaş, demokrat top-
lum kesımlennın de yaşamına kaulmış du-
rumda
1
Kuşkusuz bıreyler, vakıf modelını, dev-
lete karşı bıraz da gorece sağladığı bağım-
sızbk, ozgurluk ve ozerkbk ıçın yeğlıyor
Oysa gerekçesı ne olursa olsun, devletı go-
revsız kılarak vakıf modebnı önermek yan-
bş olmaz mı9
Ama çağdaş ve laık kesımın, vakıf yapı-
lanmasını, lyı nıyetb bır çabanın sonucu
olarak onerdığı ortada1
Doğrusu ya sanat
ve bıbm alanında, otekı toplumsal alanlar-
da, şaşılacak olçude başanb vakıflar da var
ornek olarak
1
Ancak yıne de vakıf yapılan-
masının, toplumsal yaşamımız ıçın ne anla-
ma geldığını gozden geçırmek, hıç değılse
bundan sonrakı yaklaşımlanmızda bıze
yarar sağlayacaktır dıye duşunuyorum
İlkçağdan bu yana kendmı gosteren, or-
taçağda doruğuna tınnanan, son yuzyılda
ozelbkJe Amenka'da tecımsel (tıcan) ıbşkı-
lerle sarmalanmış olan. bu arada "12 Ey-
lûl" ve onun ardıb olan yonetımlerce Tur-
kıye'de de yaygınlaştınlmaya, gjde gıde
egemen kıbnmaya çabşılan vakıf yapılan-
ması, sanıldığj gıbı gerçekten bağımsızb-
ğın, ozgurluğun ve ozerkbğın modeb sayı-
labıbr mı
9
Bır kez vakıf kavramıyla "hajir" ve "sa-
daka" arasında bır ıç ıçehk olduğunu du-
şunmemek olası mı
9
Gerçı bu ıç ıçelık kapı-
tabzm gelıştıkçe aşmmıştır, bu doğru
1
Bu
yanıyla eleştınler de abnmıştır, bu da doğ-
ru Ama butun bunlar vakıflann, boyle bır
temelden kaynaklanmış olduğu gerçeğını
ortadan kaldınr mı
9
Doğaldır kı bıreyler,
bır vakıf kuruluşuna gıdebıbr, bu davranış
kuşkusuz onlann ıyı nıyetlennı sımgeler
1
Ancak toplumsal kurumlan, ılle de bırey-
sel kokenb bu tur yapılanmalara dayandır-
ma duşuncesı çağdaş sayılabıbr mı
9
Bızdekı vakıflann Islamı kaynakb oluşu,
zaten bu kurumlann yapısıyla ılgılı bır ol-
çut getırmıyor mu
9
Tabularla çevnlı İslam
toplumlanndan gunumuze gelen bu vakıf-
lar, tekseshbğın egemen olduğu bır yapı-
lanma değıl mıdır
9
Bugun en guçlu orneklenne ABD'de
rastlanan dev vakıf kuruluşlan, bıreylenn
o "imparatorluk" ozlemlennı yansıtmıyor
mu
9
Devletı yukumluluklen yonunde zor-
lamak yenne kımı guncel sorunlan bır an
aşabılmek ıçın, bıreysel doğrultuda çozum
arayışına yönelmek doğru mudur
9
Kaldı kı yardımlaşmaya dayab alanlar-
da vakıf olgusundan yararlarulabıleceğını
kabullensek bıle, otekı alanlarda bunun
tek başına bır çozum olduğu ılenye surule-
bıbr mı
9
Hele çağlar boyu çokseshbğın ka-
lesı olan sanatsal alanlardakı ış ve ureü-
rrun, tekseslıbğın egemen olduğu vakıf ol-
gusu uzennde temellendınlebılmesı olası
mıdır9
Devletı, çağdaşbğın sulanna çekmek du-
rurken, devletın yetkısızleştınlmesme se-
yırcı kabp bu yetkılenn gen bır model çer-
çevesınde kullandınbnasına nasıl göz yu-
mulabıbr9
Çağdaş bır devlet, yurttaşlann
duşüncesını açıklamalanna, örgutlenmele-
nne, yeteneklennı gelıştırmelenne, bıbmsel
ve sanatsal urunler ortaya koyup bunlan
yaymalanna destek olmak zorunda değıl
mıdır
9
Hatta desteğın otesmde. çağdaş bır
devlet, bu tur edım ve etkınbklere bır ku-
rumsalbk kazandırmak ıçın çaba harca-
maz mı9
Devlet bunu acıdığı ıçın değıl, ge-
rektığı ıçın yapar Toplumsal erdemın ge-
reğı olarak. toplum vıcdanının sesıne uy-
mak ıçın yapar1
Kaldı kı bunlan sağlamak,
bıreysel çabalarla oluşturulacak kuruluşla-
ra değıl, devlete duşer
1
Kuşkusuz onemb ışlevlen olmuş vakıf
kuruluşlanrun Nıtekım Turklenn de ozel-
bkle kentleşme surecınde Islamı kaynakb
bu vakıflardan yararlandıklannı gorüyo-
ruz Buyuzden surekb artışgostermış vakıf
sayısı Öyle kı cumhunyet ılan edılırken va-
kıflann sayısı, artık 27 bıne ulaşmış
Cumhunyeün o ozgurlukçu ve bağım-
sızbkçı soluğu, doğal olarak vakıf anlayışı-
nı da etkılemıştır Bıreyın, kendınce hayır-
sadaka çerçevesınde yonlendırmeye çabştı-
ğı toplum yaşamı, toplum vıcdanının bır
yansıması sonucu, aruk demokraük cum-
hunyet tarafından bıçımlendınlmeye baş-
lamışür Boylece uyruk ve kul anlayışı
bırakılmış, yurttaşbk bıbnanın kendını
gosterdığı çağdaş devlet anlayışı egemen
kıbnmıştır
Cumhunyet yonetımınde kırk yılda an-
cak 70 kadar vakıf kurulabılmıştır Ne kı
1956'da DP ıle getınlen 'Şasal düzenleme".
1967'de AP ıle getınlen "vergi bağışıklığı",
1984'te ANAP ıle geunlen "yasa gucünde
kararname" araalığıyla vakıflar yenıden tı-
rmanışa geçmıştır Gencı yonetımlenn ış-
başında olduğu son yırmı beş yılda vakıf
sayısı 2700'e yukselmıştır kı (1967-1980
arasında 1200, 1981-1993 arasında 1500)
bu sayı Osmanb donemınde, 16 yy'da, yüz
yılbk sure ıçınde kurulan vakıf sayısına
denktır
Türkıye'de bugun de addı bır vakıflaş-
ma olgusunun yaşandığı apaçık bır gerçek
değıl mı
9
Çağdaş ve laık devlet yapısının
karşısında, gena akımlann geçmışten gu-
numuze taşıdıklan kurslann, yurtlann,
medreselenn, tekkelenn, zavıyelenn ve bu-
na benzer çeşıtb yapılanmalann vakıf mo-
debyle tekrar karşımıza çıktığı apaçık go-
rûbnuyor mu
9
Zaten bugun etkınbk gosteren vakıflann
yaklaşık yansı, şenatçılann ısteğı doğrultu-
sunda laık devlete karşı bılınçh bır savaşım
ıçınde' Şenatçılann 1950'den bu yana sur-
dürdüklen eylemın hangı boyutta olduğu
27 Mart seomlennde, son kez gözler önune
senbnedı mı
9
Senaryo basıt Gena hukunetler, vakıf
kuruluşunu kolaylaştınyor, şenatçılar da
bu kuruluşlardan yararlanarak laık devlet
yapısında gedıkler açıyor' Böylece kırk beş
yıldır uygulanan bu tavşana İcaç tazıya tut
pobtıkasıyla ne laıklık savunulabılmış ne
de şenatçılar sındınlebılmış oldu1
Ama bu
ışten gencı akımlann karlı çıktığı ortada
1
Nıtekım cumhunyetı çokertmek ıçın bır
"Truva Atı" olarak kullandıklan vakıflar
araalığıyla ne kadar yol aldıklan açıkça
gorulmuyor mu9
PENCERE
TARTIŞMA
TEŞEKKÜR
Değerü varbğını ağabeyımZeynepKamılHastanesıBaşhekımlennden
ve Istanbul Beledıve Başkanlanndan
Doç Dr
FAHRİ ATABEY'in
Hastahğı sırasında ve olumunde vakın ılgılennı hjç esırgemeyen
Cumhurbaşkanımız Savın Sûievinan Denurel'e Başbakanımız Sayın
Tansu ÇiUer'e Istanbul Vabsı Sav m Hayn Kozakçıoğhı, Istanbul
Buyukşehır Beledıve Bajkanı Sajnn Recep Ta>-vip Erdoğan'a Ze>nep
Kamıl Anne ve Çocuk Saglıgını Koruma V akfı Yoneüm Kurulu
Ba$kanvekılı Savın Dr Buriıanettın CstüneTe Vakıf Yoneüm Kurulu
uyelenne Prof Dr SavınCelalErtuğ'd Prof Dr SayınHıfzıözcan'a
Doç Dr SavınOnurKuvıuncuoğlu'naveVakıfMuhasebecısıSavın
Namık Gerçek'e hasunede her gerekenı fedakarca yapan Hastane
Başhekımı Prof Dr Sayın AhGurgöç'evehekımknne hemşıre ve dığer
sağLk personebne, Istanbul Beledıvesı Karacaahmet Mezarüğı mûdur ve
personeüne telefon telgraf mektupüeve evımıze kadar gelerek
acüanmızı paylaşan torenlenne bızzat kaülan cenazeveçelenkyollayan
tüm kurumlara akraba dostvearkadaşlanmıza basın radyo veTVlere
candan teşekkuru bır borç bılınm
KARDEŞİFÜRUZAN TOPRAK
Af,amakimlere...
kurallar
değiştirilmeU.
Kadınların
aleyhinelikten
' turtarılmalı'
dıyor yazar Tesüme Nesrin.
Hemen olum fetv ası venbvor
Allah'a ınançlan olmadıkîannı
soyleyenlen, dıne saygısızbk,
Kuran'ı eleşürme suçundan
tutuklananlan savunuyor
Hukukçu Esma Cihangir.
Venlen fetva yme ölum
Ulkeler Bangladeş ve Pakıstan
Her ıkı ınsan da insan haklaır
savunucusu Dın baskısıyla
körleşmış toplumlannı
çağdaşlaşurabılmek, devlet
ışlennı dın ışlennden
ayırabılmek ıçın duşüncelennı
açıkça soyleyıp yazan ve
savunan ıkı aydın bırey
Salman Ruşdiı'ye de aynı
nedenlerle olum fetvası
venbnıştı Aynca
bılemedığımız yuzlercesı
toplumlarda kaynıyor Belkı
olduler, belkı de olecekler İzler
bırakarak yok olacaklar
Bızlerden çok genlerde olan bu
toplumlar laıklık
sav aşınday ken laık olan bır
ulkede, demokrası gereğı
duşunceler özgurce
soylenebıbneby ken bızler
duşuncelennden dolayı
ınsanlan hapsederek yok
etmıyor muyuz9
'Llkemizde
düşünce özgurlugu vardır'
dıyerek kendımızı kandırmıyor
muyuz
9
"Konuşan Turkiye
iştivoruz'dıvoruz Ancak
'L Ikenın butuniüğüne bir saldın
var ise konuşan da yazan da
sucludur" dıv en buyuklenmızı
ıçımız yanarak, saygıyla
dınlemıyor muyuz
9
Duşunmesı oğretıbneyen,
duşunup de duşunduklennı
söyleyemeyen, soyleyebılenlen
saygıyla dınlemeyenlerle bır
toplum nereye varacaktır
9
Elbet Taniu gıbı yasadışı
maddesel kazanç sağlayanlar,
çoğaldıkça çoğalacaktır
Bazılan, 'Tanju'va gelene kadar
kimler yok kı.. onlar v akalansın!
Ben de olsam kaçardım' dıyor
Bu da bır duşuncedır, saygıyla
dınlemek gerekar Bazı
buyukler ıse 'Tanju için
Meclis'ten af çıkarümalıdır'
dıyor Işte bunu saygıyla
karşılayamıyorum Duşunce
boyutlanmı zorluyor, baş ağnsı
yapıyor Öfkelenıyorum
Halen değerb pek çok
ınsanımız duşuncelennden
dolayı suçlanır, tutuklanırken,
halen Meclıs'te fikır
suçlulannın afii ıçın venlen
onerge bır sonuç alınamadan
beklerken, değerb bır
futbolcumuzun affı ıçın
Mecbs'ın ışgal edılmesı ısteğını
benım mantığım, duygulanm
bır türlü kabul etmıyor Değerb
Mecbs uyelen, Mecbs'tekı
değerb dakıkalannı, sankı
ulkemızın başka hıçbır sorunu
vokmuşgıbı bu tur tekbflerle
harcayabılmeb mıdır9
Oysa
ulkemız ıçın yararb olacak
olan, Mecbs'te 'fikir suçu'
denen bır suç turunu el
bırbğıyle yok etmek,
anayasadan çıkarmaktır
Af. duşünen ve duşunduğunu
ozgurce aktaran ınsanlar ıçın,
keşke hıç olmasaydı dedığımız
bu yanılgıyı duzeltmek ıçın
olmabdır
Ha duşuncelennden dolayı
hakkında olum fermanı
çıkarmışsın ha toplum dışı
bırakarak olume terk
etmışsın Her ıkısı de yok
edılme değıl mı9
Ayla Gürpınar
Mımar
Aziz Nesin'i Asmak...
'Aydınlanma herevelazımdır
Herınsanagerekır
Fransız, Alman, Hıntlı, Turk, Kurt, Arnavut, Arap, Ingı-
lız, sıyah, beyaz
'Aydınlanma Felsefesı' bır toplumda benımsenmez-
se, çok kotu şeyler olur
Insan, ınsanı yakar
Sıvas'takı gıbı
•
Vottaire, Aydınlanma Çağı'nın en unlu duşunur ve ya-
zarlarındandı Bugun okul sıralarında çocuklara belletı-
lır, Fransa da 18'ıncı yuzyıl butun uygarlık ıçın 'Aydınlan-
ma Çağı'sayılır, bırdonum noktasmı vurgular
Ne var kı 18'ıncı yuzyılda da Avrupa'da ılerıcı-gerıcı
çatışması suruyordu
Ortaçağ bağnazları 'kadın ıle 'gunah ı ozdeş tutarlar-
dı, çunku kutsal kıtaplar bayanlar ıçın ıyı şeyler soylemı-
yorlardı, Papalık buyuculuk suçları ıçın yasalar çıkar-
mıştı, cadılar odun ateşlerınde yakılıyordu
Fransa'da son cadı 1718'de yakıldı
Voltaıre 24 yaşındaydı
Fransa'da son cadı, odun ateşlerınde cayır cayır yakı-
lırken Voltaıre, Bastılle de gozaltındaydı, yazıları kımı
soyluları tedırgın edıyordu Aydınlanma Yuzyılı'nda
Voltaıre ın ıçerı atılması ve kadınların cadı suçlamasıyla
cayır cayır yakılması, tarıh sureçlerınde çelışkılerın ıç
ıçeyaşandığının resmıdır
Gerıcıler bağırıyorlardı
"Dansın ve tıyatronun gelışmesıne goz yumuluyor
Buyuculuğu cezalandıran yasalar kaldırılıyor Oysa Kut-
sal Kıtap'a gore Tanrı'nın emrı kesındır Buyucu kadını
yakacaksın' "
Insan yakmak ne demek?
•
Ne demek olduğunu 21 'ıncı yuzyıla bır tutamlık zaman
varken Türkıye'de gorduk, yaşadık Sıvas'ta kara bır ka-
labalık, Madımak Otelı'ne sığınan 37 kışıyı yaktı
Azlz Nesin, bu yakma torenınden kurtulmuştu, ama
şımdı hukuk adına ne soylenıyor
- Azız'ı asalım1
- Neden?
- Suç ışledı
- Nesuçu?
- Halkı tahrık ettı, halk da ofkelendı, 37 kışıyı yaktı,
Azız Nesın suçludur
1923 devrımınden 70 yıl sonra Türkıye'de karajrtıca,
37 kışıyı dırı dın yakıyor, hırsını alamıyor, Azız Nesın ı
ıpe çekmek ıçın hazırlanıyor
Gazeteler, gunumuzde bırer tarıh yaprağı oldular, ıle-
rıde ıbretle okunacaklar
•
Hatırını sormak ıçın Azız Nesın'e telefon ettırn
- Senı assınlar da, dedım kurtulalım
Guldu, hafıf bır sesle
- Gorme yetım azaldı
- NasıP
- Okuyamıyorum, dostlarımı yaklaştıkları zaman se-
çebılıyorum, hastayım
Ozurdıledım
- Ben de senle şakalaşmaya kalktım
Bır kahkaha attı
- Şakanın zamanıdır
Evet, ış çığrından çıktı, cıddıyetını yıtırdı, tragedya gu-
lunçleştı
Azız Nesın kaç kıtap yazdı
7
Ellı mı, altmış mı, yetmış
mı, yuz mu
9
Yazarımızı asarken kıtaplarıyla bırlıkte asalım
Ağırçeksın
Âcı Kaybımız
Çok sevgılı yeğenımız, kuzenimiz
BÜLENT ABLUM'u
kaybetük. Eşı Kezban ve bırıcık kızı Tuğçe ile
yaşayacak.
BUĞRA, GÜLENLER, KARAA AİLELERİ
ANMAVEMEVLİT
MUSTAFAKEMAL
SÜNNETCİOGLU
Aramızdanayrılışının6 yılında
(12 Ağustos 1994 Cuma gunü)
seni sevgı ve ozlem ıle anacağız.
ALLAH'tan sana rahmetdılerız.
ANMA 11.00'deYENlKÖYkabristanında
MEVLİT 21.0O'deMERTERSİMİTA5
5.BLOKDAİRE71'Cfe
Türkiye'de
NÂZEM
İLKKEZ
SANSÜRSÜZ
1. Hamur kâğıda
basıJı, bez cıltlı 8 kıtap
Bulgaristan baskıh,
yazann sağlığında
derlenen,
1962 yılından bu yana bu ulkede yayımlanan,
TÜM ESERLERİ
600 000.- TL Peşın + 300.000.-x 7 ay taksıtle,
toplam2.700.000-TL
(Peşın odemelerde % 20 ındınm.)
İstemeAdresı PK 460.34434 Sırkecı Istanbul
• 30 8 1994 tanhıne kadar ıstekte bulunan
okuyuculanmızdan 5 kışıyı, eşlen ıle bırhkte Bulganstan'a,
N Hıkmet'ınyaşadığıyerleregoturuyonız