26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 TEMMUZ1994 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Geç keşfedilen bir usta: Joe Henderson ALİSÖNMEZ İstanbu) Kültür ve Sanat Vakfı tarafmdan dü- zenlenen 1. Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nin bu yılki bir başka ünlü konuğu, tenor saksofonun son dönemdekı en başanlı ısmi Joe Henderson, bu akşam Açıkhava Tiyatrosu'nda kendisini merakla bekleyen cazseverlerin karşısına çıkıyor. Özellikle günümüzün en büyük tenor saksofoncusu sayılan Sonny Roilins'in son yıllarda verdiği konser sayısını iyice azaltması ve bu yılın başında çıkardığı ^ l d Flames" adlı albüme kadar bir süre sessiz kalması, Joe Hendersoo'ın son dönemde bir bakıma rakipsiz kalarak ûnünü pekiştirmesinde rol oynadı. Aslında uzun yıllardır caz dünyasında yetenekli bir saksofoncu olarak bilinen Joe Hen- derson'ın sesini daha geniş kitlelere duyurması, tıpkı Betty Carter örneğinde olduğu gibi, 1990'- lann başında Verve plak şirketiyle anlaşmasından sonra gerçekleşti. Dünyanın en büyük plak grubu Pbly Gram'ın başanlı bir ürün planlarna ve pazar- lama çahşması sonucu ortaya çıkan iki parlak al- bümün ardından Joe Henderson adını duymayan kalmadı. Olağanüstü başarı zinciri 1963 yıhnda, Joe Henderson 26 yaşındayken, ünlü caz dergisi Down Beat, onu, "daha çok tanın- mayı hak eden sanatçı" kategorisinde baş sıraya koymuştu. Ama Henderson'm tüm dünyada tarurup şöhrete ulaşması tam 30 yılını aldı. Yıllardır cazın gerçek emekçileri arasında, kendi yolunda ilerleyen bu deneyimli ve yetkin sanatçı, Verve ıçin ilk olarak, VVynton Marsaüs, Stephen Scott. Christian McBride ve Gregory Hutchinson gibi genç kuşak müzisyenlerle, BiDy Strayhorn bestelerini yorumladığı "Lush Life" adlı albümü doldurmasının ardından, Dovm Beaı'in 1992 Ulus- lararası Caz Eleştirmenleri Anketi sonucunda, "Yıhn En lyi Caz Sanatçısı", "Yılın En lyi Caz Al- bümü" ve "En İyi Teoor Saksofoocu" ödüllerini kazandı. Yine o yü, aynı ödülleri, bir kez de dergi- nin Okuyucu Anketi'nde elde ederek caz tarihine geçti. Her iki ankette de, üç ödülü birden kazanan ilk ve son sanatçı, 1969 yıhnda Duke Ellington ol- muştu. DOHTI Beat'te yer alan bir söyleşide, "Sanınm bu düm ada var ofanamın tek nedeni sakso- fon çalmak. Bu, kendimi ve insanlan mutlu edebil- mek için bildiğim tek ve en iyi yol", dıyen Hender- son. "Lnsh life" adb parçadaki solo yorumuyla, o yıl "En iyi EnstrümantarCaz Sotosu" dalında bir de Grammy ödülü kazandı. Yıllardır, "Free " caz akımının etkilerini de taşıyan yetenekli bir "hard-bop" müzisyeni olarak isim yapan sanatçı, melodi, armoni ve cümle kuruluşu açılanndan' sofistike' ya da 'entelektüel 'çalış tarzının yanı sıra, artık caz standartlan arası- na giren bazı besteleriyle de seçkinleşmiştir. Herkes bu kadar başanlı bir yapıtın ardından çı- kanlacak albümün göreceolarak sönük kalacağuu düşünürken, ertesi yıl John ScofiekL, Dave Holland ve AJ Foster ile birlikte stüdyoya giren Joe Heoder- son, Miles Davis'in arûsına yaptığı "So Near, So Far" albümüyle olağanüstü başan zincirine yeni halkalar eklemeyi başardı: Dovm Beat'in Caz Eleş- tirmenleri ve Okuyucu Anketleri'nde bir yıl önceki müthiş zaferini tekrarlayan sanatçı, Jazziz dergisi tarafmdan "Yılm Caz Sanatçts;" seçilmesinin ardı- ndan, Billboardun "Yılın Caz Sanatçısı" ve "Yılın Albümü*' ödüllerini de aldı. Joe Henderson aynca, "En İyi Enstrümantal Caz Sok»su" ve "En tyi Enst- rümantal Caz PerformansT dallanndaki başansıy- la, bu yıl iki Grammy ödülü birden kazanan tek caz müzisyeni oldu. Jşte bu gece Açıkhava Tiyatro- su'nda izleyeceğimiz Joe Henderson, böylesine po- püler ve üstelik başanlı bir müzisyen. Hatta baa- İan onu "Tenor'un Kralı" diye adlandınyorlar. 24 Nisan 1937'de Ohio'da doğan Joe Hender- son, saksofoncu ağabeyinin klasik caz plaklannı dinleyerek büyüdü ve 9 yaşındayken tenor sakso- fonla müziğe adım attı. Daha 11 yaşındayken Rah- saan Roland Kirk, 14 yaşındayken Johnny Griffin, Art Farmer, CUfford Brown ve Quincy Jones'u da içeren LJonel Hampton Orkestrası ve John Coltra- ne ile çaldı. Bir yandan zengin bir caz plak koleksi- yonu yaparken, öte yandan da müzik eğitimi görü- yordu. Ama profesyonel müzisyenliğe atılma ko- nusunda kararsızdı. Detroit'te geçirdiği üniversite yıllannda Yusef Lateef, Barry Harris ve Donald Byrd ile konserler verdi. Askerük görevi sırasında gittiği Paris'te, Fransa'ya göç etmiş Amerikalı cazcılardan Don Byas, Bud PoweD ve Kenny Clarke ile çaldı. 1962'de New York'a yerleşti ve Kenny Dorham'la çalışmaya başladı. Nisan 1963'te kendi adına ilk albümü "Page One"ı doldurdu. Coltrane sonrası saksofonculann en yeteneklile- rinden biri olan Joe Henderson, ömek aldığı Sonny Rollins, Dexter Gordon, Stan Getz, John Coltrane ve Ornette Coleman'ın etkilerini kısa sürede özüm- seyerek kendine özgü bir tenor saksofon sound'u yaratabilmiştir. 1960'larda, ünlü Blue Note plak şirketine kayıt yapan müzisyenler arasında hızla sivrilen ve 1962-63'te Kenny Dorham, 1964-66'da Horace Silver, 1967-68'de Freddie Hubbard, 1969-70 yıllannda da Herbie Hancock'un grup- lanylaçalışan Henderson, 1967 yılının başında bir- kaç ay, VVayne Shorter'la birlikte, Miles Davis'le de çalmıştı. Joe Henderson 1969 yıhnda altı ay bo- yunca dönemin sayılı pop-caz gruplanndan Blo- od, Svveat & Tears'te çaldı ve turneye çıktı; ama bu deneyimden hiç hoşnut kalmayarak, halen yaşa- makta olduğu Califomia'ya taşmdı. 'Lush Life' ile gelen müthiş atak 1970'li yıllarda birçok ünlü müzisyenin plak kayıtlanna katılan, kurduğu "big band" için beste ve aranjman çalışmalanna ağırhk veren Hender- son'm, o dönemde kendi adına gerçekleştirdiği be- bop, rhythm & blues, soyut müzik, rock ve etnik müzik esintileri taşıyan plak çalışmalan ise pek faz- 99 "Giinümüz Sanatçüan sergisibugün açıhyor Kültür Servisi - Resim ve Heykel Müzeleri Derneği'nce düzenlenen "Günümüz Sanatçılan" sergilerinin 15'incisi bugün Resim Heykel Müzesi Şeker Ahmet Paşa salonunda açılıyor. Sergide genç sanatçılann ödül alan ve sergilenmeye değer bulunan yapıtlanyer alıyor. Ödül alan yapıtlar Özdemir Altaa, Mustafa Ata, Özer Kabaş, Aydan Mur- tezaoğlu, Füsun Onur, Hakan Onur ve Kadri Özayten'den oluşan seçici kurulun değerlendirmesine göre Gamze Tekin. Atala v Elpe ve Abmet Müderrisoğlu'nun yapıtlan başan ödülü, Nurdan özşeker'in yapıtı PSD özel ödülünü, Gülay Semerdoğlu'nun yapıtı Nejat F. Eczacıbaşı Sanat Müzesi ödülünü, Sevilay Erdoğan ve Füsun Çağlayan'ın yapıtlan da jüri özel ödülünü aldı. Her yıl olduğu gibi daha önceki günümüz sanatçılan sergilerinde ödül almış sanatçılann yapıtlan da sergide yer ahyor. Gunümüz Sanatçılan 15. İstanbul Sergisi'nin konuk sanatçılan ise Elvan Alpay, Burcu Or, Hakan Pehlivan ve Tanjtı Demirci. Sergide yapıtlan yer alan diğer sanatçılar ise Şafak Sakalltoğlu, Aydın Şofu, Yüksel Karayağız, Serpil Ümit Görgü, Sevim Yüce, Güven İncirlioğlu, Uğurcan Yusuf, Murat Şen, Bülent Baş, Aygûn Arslan, Suzi Hüg Levi, Pınar Haşlak. 1 .Uluslararası Caz Festivali kapsamında bu gece Açıkhava Tiyatrosu'nda izleyeceğimiz Joe Henderson bu yıl iki Grammy ödülü birden kazanan tek caz müzisyeni oldu. Böylesine popüler ve üstelik başanlı müzisyen olan Henderson'ı 'Tenor'un Kralı' diye adlandınyorlar. la ilgi toplamadı. Bir süre eğitmenlik yapüktan sonra, 1985'te Blue Note'un yeniden faaliyete geç- mesiyle biriikte, başanlı yapıtlara ımza atmaya başlayan sanatçının, özellikle basçı Ron Carter ve (bu geceki konserde kendisine eşlik edecek olan) favori davulcusu Al Foster ile New York'taki ünlü caz kulübü Village Vanguard'da kaydedilen, "Sta- te of the Tenor" adını taşıyan ikili albümü, 80'li yıllann en fazla ses getiren caz plaklan arasına gir- di. Henderson 1987'de yalnızca kadın müzisyen- lerden kurulu bir grupla çalışarak ilgi uyandırdı. Joe Henderson'm son yıllardaki müthiş atağı ise, başta da belirttiğimiz gibi, Verve plak şirketiyle an- laşmasından sonra gerçekleşti. 1992 yıhnda dol- durduğu, bugüne kadar 100.000 adcdın üstünde satan (caz albümleri için gerçekten önemli bir satış düzeyi!) "Lush Life" ile Billboard dergisinin cazlis- tesinde yedi hafta bir numarada kalmayı başaran Henderson, o günlerden beri caz dünyasının en çok aranılan isimlerinden biri oldu. Aslında Hen- derson'a sorarsanız, birdenbire caz dünyasının adından en fazla söz edilen müzisyeni olmasına çok şaşmaktadır. Çünkü sanatçıya göre. yaptığı müzikte bu derece yankı uyandıracak bir değişik- lik olmamıştır. Joe Henderson, İstanbul'a çok değerli müzisyenlerden oluşan birekiplegeliyor. Davulda, on üç yıl Miles Davis'in grubunda çalmış yetenekli ve karizmatik Al Foster yer alırken, basta da Çek asıllı deneyimli bir sanatçı olan George Mraz var. Grubun son elemanı ise, Güney Afrikalı gençpiyanist Bheki Mseleku. Yıllardır, "Free " caz akımının etkilerini de taşı- yan yetenekli bir "hard-bopv jnüzisyeni olarak isim yapan Joe Henderson, melodi, armoni ve cümle kuruluşu açılanndan sofistike ya da entelektüel diye tanımlanabilecek çalış tarzının yanı sıra, artık caz standartlan arasına giren baa besteleriyle de sççkinleşmiştir. Joe Henderson, Jstanbul'a çok değerli müzis- yenlerden oluşan bir ekiple geliyor. Davulda, on üç yıl Miles Davis'in grubunda çalmış yetenekli ve ka- rizmatik Al Foster yer alırken, basta da Çek asılh deneyimli bir sanatçı olan George Mraz var. Gru- bun son elemanı ise, son yıllarda caz dünyasında hızla sivrilen, Güney Afrikalı genç piyanist Bheki Mseieku. Bu gece caz dünyasının en geç keşfedilen ustası Joe Henderson ve arkadaşlannı ağırlayacak Açıkhava Tiyatrosu'nda, gerçek cazseverlere bü- yük keyif vereceğini umduğumuz bu konserde siz- leri de izleyrciler arasında görmek umuduyla... Graham Robb'un düzenlediği biyografı unutulmuş sorulara yanıt anyor Balzac'ın olaylarladoluyaşamı Kültür Servisi - Vatansever FransızJar için Honore de Balzac ve Napolyon'un ortak pek çok noktası vardır. En başta her ikisi de birer imparatorluğun yaratıasıdırlar. Bi- risi 1815'te yıkılan gerçek bir impa- ratorluğun, diğeri ise 1994'e, yani günümüze kadar süren ve Fransız okullannın müfredat program- lannm ana merkezini oluşturan düşsel bir duygu imparatorluğu- nun. Birçok kişiye göre Napolyon, to- taliter propagandayı yaratmıştır, Balzac ise modern romanı. Her ikisi de saygıdeğerdir, ancak öldüklerin- de artlannda Fransızlann akıllan- nda zaman içinde silinip giden bir- çok hassas soru da bırakmışlardır. Düriistbir biyografi Napolyon, Avrupa'ya ba- ğunsızhk, eşitlik ve kardeşlik fıkirle- rini yayan Jacoben devriminin mi- rasçtlanndan mıdır yoksa milyon- larca kişinin ölümünden sorumlu olan ve aniden zenginleşiveren Kor- sikah bir despot mudur? Balzac, Karl Marx'ın da hayır du- asını alarak Fransız toplumunun bütününü içeren engin bir sosyoloji destanı ya da psikoloji ders kitabı mı yaratmıştı yoksa son zamanlan- nda, yeni romarun sözde papası sayılan Robbe-Grillet'in bir zaman- lar öne sürdüğü gjbi can sıkıa bir tasvir ustasına mı dönüşmüştü? Fransa'da yayımlanan Balzac'ın son biyografisi de unutulmuş olan bu sorulara yanıt aramaya çaiışıyor. Biyografıyi almadan önce okuyu- culara yapılan anketler sonucunda şu sorular ortaya çıkmış: Biyografi- yi düzenleyen Graham Robb, tüm 14. Nasreddin Hoca Karikatibr Yanşması Sergisiaçüih Kültür Servisi-14. Nasrettin Hoca Karikatür Yanşması Sergisi, Karikatürcüler Derneği Sultanahmet Sanat Galerisi'ndeaçıldı. 15 ağustosa dek açık kalacak olan sergide, büyük ödülü alan Viadimir Stepanov ile başan ödüllerini paylaşan Nelair Abrfu Santiago, L'ubamir Kotrha, Dmirriy Drozdov, Hrvoje Kovacoic, Viacheslav Bibishev ile özel ödül verilen Doğan Arslan, Hassan Shyk, Cristi Vecerdea, Pol Ooms, Milos Panic-Panco, Slava Maza- nofT, Ali Jahanshahi, Julian Pena-Pai, Vemer Rollov*. Mahmut Akgün. Selçuk Hünerli, Behiç \ alçın Ayrancıoğlu'nun karikatürlerinin yanı sıra sergilenmeye değer bulunan çalışmalar yer alıyor. 1987'den bu yana Yerebatan Sarayfnın Sultanahmet çıkışında çalışmalannı sürdüren Karikatürcüler Demeği'nin yöneticileri, alt kattaki satış bölümünün bir kısmının İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce "Emniyet ve personel için gerekiyor" gerekçesiyle alındığmı belirterek "Bizim için önemli olan galeri. Ancak müzenin çıkışında emniyet görevlisinin ne işlevi olacak? Aynca emniyet görevlfleri denen kişiler, o bölümde ve koridorda turistik yayın sanşı yapıyorlar. tnsanlarm resmi bir kuramun içinde işportayla karşılaşmalan hoş olmuyor" diyorlar. bu gizli kalrruş sorulann içeri- sinde sıkışıp kalıyor mu ? Eleş- tirmenler tarafmdan vicdanh ve düriist olarak nitelendirilen bu biyografı düzenlemesinde ya- zar neler söylemek istiyor? Balzac'ı tanımak için Tüm bu sorulara yanıt ara- mak ve ulusal bir kahraman olarak kabul edilen Balzac'ı bi- raz daha yakından tanımak amaayla biyografiyi abp kü- tüphanelerine götünlyorlar. Honore de Balzac'ın yaşam öyküsü belki çok cazip ya da çekici değil ancak olaylarla dolu olduğu da kesin. Annesi o doğmadan çok önceleri Bal- zac'tan nefret ediyordu. Am- cası ise idam, edilmişti. Balzac gü- lünç ücari an- laşmalara, pazarhklara düşkündü. Budalaca, başanlı ola- mayacağı bir pob'tik kari- yeri denedi. Oysa Chateaubri- and, Hugo \cya Lamartine ka- dar başanlı olabilirdi. Hukuktan diplomasiye. cer- rahlıktan hayvan bilimine. manyetizmadan frenolojiye dek her şeye karşı büyûk bir il- gisi vardı. Düzenli olarak her beş yılda bir intihara kalkışı- yordu. Evlilikten nefret ediyor- du, ancak Rusya'ya kendine bir eş bulmak için uzun bir gezi yapmaktan da gen kalmıyor- du. Basını küçük görerek takma isimle kendi romanlanna eleşti- riler yazıyor, monarşist gibi gö- züküp aslındt» cumhuriyetçiliği îşvunuyordu. Graham Robb'- un düzenlemesinde çelişkili ka- rakteri ve bunun nedenlerini bulmak mümkün. Üstelik ya- zann dili bir biyografıden öte, bir romanın diline yaklaşıyor. Somut olaylan dilin akıcılığına kapılarak daha zevkli okuma olanağını sağlıyor. BU AŞAMADA ŞÜKKAN KURDAKUL Güncel Seçki "Kanun diye, kanıın dive, kanun tepelendi" Tevfık Fikret Bedri Rahmi / Selam İle Haram Biz dünyadan gider olduk Kalanlara selam olsun Ama hep böyle gidecekse bu dünya Kalanlara haram olsun. Orhan Veli / Vatan İçin Neler yapmadık şu vatan için Kimimiz öldûk Künimiz nutuk söyiedik. Oktay Rıfat / Ağzmıın Tadı Ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem Boğazımda düğümleniyorsa lokma Buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa Alımyorsam, geçimsiz ve işkilli, Yüzüm öjkeden karaya çalıyorsa • Denize bile iştahsız bakıyorsam Hep bu boyu devrilesi bozuk düzen, Bu darağaa suratlı toplum. Melih Cevdet / Telgrafhane'den Uyuyamayacaksın Düzelmeden memleketin hali Düzelmeden dünyanın hali Gözüne uykugirmez ki.. Uyuyamayacaksın Bir sis çanı gibi gecenin içinde Ta gün ışıyıncaya kadar Vakur, metin, sade Çalacaksın. Salah Birsel / Yunus Emre'den Ey• kuzu kuzulayan avcı Bu ne kadar çok Nemrut Ne kadar az Yunus Emre. Ceyhun Afuf Kansu / satdık adamlar çarşısı'ndan Akhn kabakları beğen beğen al Satılık düşünceler salatalık Şuluboya kalemler satılık İlke turşuları Yürekleriyle satılık batakhk Çok kalabalık Ozdemir Asaf / Eni Çürük deyorum, çürük değil deyorlar Uzak deyorum, uzak değil deyorlar. Elimle bir bir gösteriyorum, Evet bakıyorlar, hayır deyorlar. Metin Eloğlu / Kozalak MahallesTnden Din, nemelazımalık dini İman, para pul imanı Namus; Namus denilen şey yoktu ki sende. Kemal Özer / Önce Efendileri Biçer Değerini Bir tşbirlikçinin'den Bir gün bile tutmayaeaklar işe yaramadığm vakit, içlerinde bir gün bile tutmayaeaklar seni efendilerin. Sennur Sezer Bir Su Akar Gündüz Gece'den Ben güne büyütürüm Öfkemi güne büyütürüm Alsm gövdemi toprak Öfkemi gene büyütürüm. Şükran Kurdaku) Türkiyem Nereye Götürüyorlar SeniMen Darda kaldık seferberlikte gibi Bakakaldık gidenlerin ardından Emeğin şiirini yitirdi ortalık, Türkiyem, nereye götürüyorlar seni. Sıvas toplukıyımında yakılarak öldürülenlerin anısına Hamburg'da bir konferans düzenlendi. Hamburg Üniversitesi Türkoloji öğretim üyesi Prol. Dr. Petra Kappert ile fakülte öğrencilerinden oluşan bir çalışma grubunun düzenlediği konferansa Türkiye'- den Ismet Zeki Eyuboğlu, Reha Çamuroğlu, Ruşen Çakır, Gencay Şaylan, Şenay Saruhan, Şükran Kurda- kul, Lütfi Kaleli, Nebahat Altaok, Almanyadan Prof. Kappert, Prof. Gisela Kraft, yazar Reimer Eilers, Yazın dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ergin Erkiner katıldılar. Hamburg Etnografya Müzesi'nde gerçekleştirilen şiir ve müzik gecesinde Mozaik grubunun ezgileri ve Prof. Kraft'ın Pir Sultan, Nazım Hikmet, Fazıl Hüsnü Dağlar- ca, Metin AHıok, Behçet Aysan, Uğur Kaynar dan Al- mancaya çevirdiği şiirler coşkuyla karşılandı. Birdönemin manifestosu: 'Yolda' Kültür Servisi - Ayhk müzik. kültür dergisi 'Çalıntı'run 15. sayısı çıktı. Derginin ilk sayfasında Sıvas'ta katledilenlerin anısına Edip Cansever'in "Ölü mü denir şündi onlara" adlı şiiri var. Bu sayının kapak konusu, Jack Kerouac'ın Kıyı Yayınlan'- ndan çıkan kitabı "On The Road"(Yolda). 'Bir dönemin mani- festosu' diye tanımlanan kitap hakkında. Halil Turhanlı'mn bir çevirisi ve Taner'Ay ın"'Birinci bölümün kırmızı renkli kaçış çiz- güerindeki edebi labirentler", "İkinci bölümün kırmızı renkli çiz- gilerindeki arayışlar". "Üçüncü bölümün kırmızı renkli kaçış çiz-. gilerindeki zenci, hipster ve jazz" başlıklan altında toplanan yazısı yer alıyor dergide. Cüneyt Canver'in Sokak dergisinin 17. sayısında yayımlanmış olan "Mecüs'te Pink Çahnalı" adlı yaasına da yer verilmiş bu sayıda. Merih Akoğul ise "Caz Mevsimiydi" başlıklı yazısında Parliament Superband Caz Festivali'ni ele almış. Aynca Adlous Huxley, 100. doğum gününde bir yazısıyla anılıyor. Çalıntı'da bunlann yanı sıra, Melih Cevdet Anday'ın "Sen Ne Dersin?". Taner Ay'ın "Milliyetçiliğin Provokasyonu ve Rock" ve "Vahşi Kapitalizme Karşı Mentor Şiddet: Psychedeiic Cultu- re", Halil Turhanlı'mn "Zenci, Hippi ve Jazz", t. Melih Baş'ın "Country Müzik; Nashville'de Son Geüşmeler" başlıklı yazılan ile "Rock \e Kitle Kültürii", "Bob Marley", "Jim Morrison", "Brit Beat/Odds On" ve "Voodoo ChiM" başhklı çeviriler yer alıyor. Sagalassos'ta kazılar başladı ANTALYA (A.A)- Burdur'un Ağlasun iîçesi yakınlanndaki Sagalassos antik kentindeki kazı çalışmalannın bu yılki bölümü başladı. Sahip olduğu sağlam yapıfanyla antik mimariye ışık tutan Sagalassos'taki kazılan, 75 kişilik bir uluslararası bilim adamı ekibi gerçekleştirecek. Yetkililerin, Sagalassos kazı başkanı Belçikalı arkeolog Prof.Marc VVaelkens'den aldığı bilgiye göre, yörede bu yıl, geçen yıllarda başlanan kazı ve restorasyon çahşmalanna devam edilirken üç alan da ilk kez kazılacak. Öte yandan, iki yıl önce bulunan \e hala çalışır durumdaki, M .0. birinci > üzyıla ait çeşmedeki onanm çalışmalanna bu yıl da devam edilecek. Antik çeşmenin restorasyon çalışmalanmn 1996'da tamamlanarak ziyarete açılması planlanıyor. Çeşme ile aynı dönemde bulunan, Roma döneminin en eskı kütüphanesindeki kazı ve onanm çalışmalan da sürdürülecek. M .S. 98 -138 yıllan arasında inşa edildiği sanılan ve Hıristiyanlar tarafmdan. içinde putperest kitaplar bulunduğu gerekçesiyle yakılarak üzerinin toprakla kapanması nedeniylegünümüzedeğin sağlam kalabilmiş 3 katlı kütüphane binasınm restorasyonu da 1996'da tamamlanacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle