Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 1994 PAZARTESİ
DİZtYAZI
îngiliz Lordlar Kamarası daimi üyesi Barones Barbara Castle Cumhuriyet için yazdı
Işsizlik,banşıtehditediyorSoğuk savaşın sona ermesi, birçok küçük sa-
vaşı başlatti. Adeta üstûn güçlerin çatışmalan-
nın bulutlannın dağılması, yerel olduğu için
taiç de daha az yıkıcı ve acı olmayan savaşlan
kışkırncı gizli düşmanlıklann ortaya çıkması-
na yol açü.
Komünizm ünparatorlugunun çökmesiyle
merkezi bir ideolojinin yok olması, durumu da-
ha da kötûleştiriyor. Sovyetler Birliği'nin dağıl-
ması, eski Sovyetler Birliği'ni ortaya çıkaran ül-
keler arasında bölücü rekabete yol açü. Doğu
Avrupa'daki eski uydular yeni bir ulusal kim-
lik arayışındalar, birbirleriyle olan ilişkileri ise
zayıf ve tehlikeli bir durum aldı.
•Günümüzde dünya
banşına yönelen en önemli
tehdit, işsizliğin karşı
konulamayan yükselişidir.
Şimdiden Avrupa'da 20
milyon işsiz var. 1930'lu
yıllarda Avrupa'da faşizmi
işsizlik 'desteklemişti' ve
faşizm yine uyanıyor... ,
Mareşal Tito'nun ölûmü de Yugoslavya'yı
aynı biçimde etnik şiddetin futınasına savurdu.
Taa 1951 yılında, komünist Yugoslavya'yı ilk
ziyaret ederder arasında eşim ve ben de vardık.
Yapöğımız bir mülakatta, Mareşal Tito, hükü-
metinin rakip etnik gruplan bir-
leştirerek bir devlet kurmasından
gurur duyduğunu söyledi. Ku-
surlan olsa da, rejimi etnik gnıp-
lara banş getırmiştı. Bugûn ise
oradaki Sırplar, Hırvatlar ve
Müslümanlann arasındaki çatış-
malar hepimizı dehşete düşürü-
yor.
Afganistan da birbaşka ömek,
Sovyetler Birliği'nin 1979 yılı-
nın aralık ayında bu ülkeyi işgal
etmesini nefretle karşılamıştım;
1986 yılının şubat ayında Gorba-
çov, iddiah "perestroyka"prog-
ramının bir bÖlümü olarak, as-
kerlerini Afganistan'dan çekece-
ğini söylediği zaman da buna se-
vinmiştim. Ne yazık ki sonuç, bu
ülkedeki Müslümanlann birbir-
lerini boğazlamalan oldu.
Portre
Reforııı kararlarmııı öncüsü
Barbara Anne Castle 6
Ekiml910'dadoğdu.
1944'teEdwardCyril
f. Castle ile evleadi.
mezun otdu ve yerel
yönetitne seçildi
""nmnandCoaırtry"
adlıderginin 1936-4Û
yıllan arasında
Yazıişleri
Müdüriüğü'nü ve Gıda
Bakanlığı'nda
yöneticilik yaptı. E>aily
Mirror gazetesinde
çş
1945'teBîackburn'de
Işçi Partısi üyesi olda
ve Avatn Kamarası'na
seçildi. Avam
Kamarası'ndaki
sandalyesini 34 yıi
konıdu. 1950'de
partinin Ulusal
J
Yürütrne Kuruluna, İ957'de js&afâ yıl süreyle
Parri Genel Başkan YaıdımalığVna ve-dâha
sonrakı yilda da Başkasjı&a seçildi.
Harold Wilson Hükûmeti'ndeHÛenizaşın
Kalkınma, Ulaşürma, îstihdam ve Verimlilik
olmak üzere üç kez
bakatOıkve 1974-76
tarihleri arasıoda .
Toplumsal Hizmetfcar
Müsteşarhğı yapü.
Bu görevlerde
çalışırken, gelişmekte
olan yoksul ülkelere
faizsiz borç verilmesi,
cşit ücTet sağlık ve
toplumsal hizmetlerde
pek çok reform
karariannın abnmasmda
dkisi ve katkısı
olmuştur.
1979'daAvam
Kamarası'nda emekliye
aynlan Barbara Castie,
I989'a kadar Avrupa
Partamentosu'na seçildi.
Son beş yıl Sosyalist
grubun başkan
yardımcılığını yaptı.
1980vel984'te
iki aşamada yayınladı. Aynca, ıki
kitap yazdı.
.Çeşitii ümversitelerden onursaî doktoralar alan
Barbara Castie 1990 yılında Lordlar
Kamarasrna ömür boyu seçildi.
Barbara Anne Castle
I rekatetebraktı
Bunlardan çıkan ders, tekrar
komünist zulmüne dönmek ge-
rektigi değildir. Gorbaçov; ayrı-
calıklı bir sınıfın yönetiminde
merkezden denetlenen, ekono-
miyi vc insan haklannı kısıtla-
yan bir yönetim kurduğu için
günlerinin sayıh olduğunu kendi
bile anlamıştı. Acımasız Komünist Parti'nin eli
Avrupa'nın geniş topraklanndan çekilince tüm
demokratlar sevinmişti. Avrupa Parlamento-
su'nun bir üyesi olarak, Berlin Duvarı'nı geçe-
rek herkesinhayran hayran Baü'nınparlak ışık-
lannabaküğı Doğu'yu birçok kez ziyaret ettim.
Duvann yıkılması, özgürlüğe mucizevi bir ka-
çışı müjdeliyor gibiydi.
Oysa hepimiz, iki Almanya'nın birleşmesi-
nin kendi sorunlannı yarattığını biliyoruz. Bu-
gün Doğu Almanlar Baü'nın zenginliğini pay-
laşma hakkına sahipler; ama buna olanak bu-
lamıyorlar. Sonuç, işsizlik ve suç oranında dra-
matik bir arüş oldu. tşsizliğin ürmanmasıyla es-
ki faşizmin bir yeni türü ortaya çıkmaya başlı-
yor.
Barbara Anne Castleiki Almanya'nın birleşmesi sonrası ortaya çıkan getişmekr konusundaki tedirginliğini şöyle dile getiriyor:
Bugün Doğu Almanlar Baü'nın zenginliğini paylaşma haktana sahipler; ama buna olanak bulamıyorlar. Sonuç, işsizlikve suç
oranında dramatik bir arüş oldu. tşsizliğin ürmanmasryla eski faşizmin bir yeni türü ortaya çıkmaya başlıyor.
Bundan bazv sonuçlar çıkanyorum. Pazar
ekonomisinin yüceltilmesinin en tehlikeli etki-
si, onu uygulayan toplumlann savaşan taraflar
halinde parçalanmaları oldu. Işbirliği, yerini re-
kabete bıraktı: Herkes "kendi için tekbaşına"..
Güvensizlik, başkalarının acılanna, karşı du-
yarsızlık yarattı. Toplum acımasız bir duruma
getirüdi.
Bu yeni acımasızlık, etnik ve ulusal sorunla-
n aşıyor. Toplumsal adalet, şanssızlıklara acı-
ma, ırklar ve uluslar arasında yardımlaşma gi-
bi savaş sonrasının ilk yıllannın kavramlan ise
şimdiki katı, alta kalanın canı çıksın anlayışı-
nın saldınsıyla karşı karşıya.
Bu durumda Birleşmiş Milletler, daha iyi bir
dünyanın simgesini oluşturuyor. Bütün kusur-
lanna, ürkekliğine ve üye ülkelerin birbirleriy-
le rekabetine karşın Birleşmiş Milletler; bir dev-
letin diğerine saldırmasını ve ırkçıhğı yasakla-
yan, azınlıklann banş içinde yaşama hakkını
savunan uluslararası yasalan savunuyor. Bu ya-
sayı uygulamakta çoğu zaman çekingen ve ye-
tersız kalsa da, bu ilkeleri ayakta tutuyor ki bu
da, üye ülkeleri zaman zaman birleşerek onla-
n savunmaya yöneltebiliyor.
I Avrupa Birtiği
Yugcstevya'da etldl otemadı
Uluslararası anarşide BM. bir kaledir ve ba-
nşçıl ülkeler, anlaşmazlıklannın çözümünde
arabulucu olarak ona güvenmek durumundalar.
Avrupa Birliği de daha küçük çapta bir Bir-
leşmiş Milletlerdir. Belirli ilkeleri kabul eden
ülkelerin bir araya gelmesidir. Demokrasiye
inanmayan, onu tam anlamıyla uygulamayan,
kadınlara oy hakkı vermekten kaçınan, cinsler
arasında ayırun yapan ve işçilere sendikalaşma
hakkını güvenceye almayan hiçbir devlet, bir-
liğe kaülamaz, kışilerin ve azınlıklann hakla-
nnı kabul etmeyen hiçbir devlet, kaülamaz.
•Pazar ekonomisini
insancıllaştırma çabalan,
banş için yapılan
mücadelenin bir parçasıdır.
Hükümetler araya girmeden
milyonlarca insanın kaderini
pazar ekonomisinin serbest
hareketine bırakmak,
umutsuzluk ve kötümserlik
doğurur ki bunlar da
demokrasinin düşmanlandır.
O da Birleşmiş Milletler gibi, ilkelerine her
zaman arzu ettiğimiz kadar sahip çıkamıyor.
Ömeğin eski Yugoslavya'da uygulanan emik
temizliğe karşı çıkacak birleşık bir güç oluştur-
maktaki yavaşlığı hepimizi üzdü. Ama nemli
olan, "güçlü, hakhdır" felsefesine karşı çıkan,
uygulayan her kim olursa olsun, saldırganlığa
ve ırkçılığa karşı dünya ölçeğin-
de kamuoyu oluşturmasıdır.
Toplumsal adalete olan inancı
da aynı biçunde önemlidir. Roma
Anlaşması' ın amacı, yalnızca or-
tak pazar kurmak değil; aynı za-
manda, her üye ülkede yaşayan
işçilerinin yaşam düzenini yük-
seltecek bir "halk Avrupa"sını
kurmaktır. Aynca sendikalaşma
hakkı ve kadınlara eşitlik tanıyor-
du. Gerçekten de işçi sendikala-
nna bakış açısı, Ingiltere'in sağ-
cı hükümetinin tutumundan çok
farklıydı.
Anlaşma, işçi birliklerine "top-
lumsal ortaklarunız-." diye gön-
dermede bulunuyor. Bn. Thatc-
her ise onlara "içimizdeki düş-
man_." diyordu.
Maastricht Anlaşması'mn,
konrrol edilmeyen pazar ekono-
misinin kötü sonuçlan ile her şe-
yin mubah sayıldığı ticari rekabe-
rin etkilerinden, işçileri koruma-
ya çalışan toplumsallık maddesi-
ne karşı çıkan, yalnızca lngütere
oldu.
Pazar ekonomisini insancıllaş-
tırma çabalan, banş için yapılan
mücadelenin bir parçasıdır. Hü-
kümetler araya girmeden milyon-
larca insanın kaderini pazar eko-
nomisinin serbest hareketine bırakrnak, umut-
suzluk ve kötümserlik doğurur ki bunlar da de-
mokrasinin düşmanlandır. Günümüzde dünya
banşına yönelen en önemli tehdit, işsizliğin
karşı konulamayan yükselişidir; şimdiden Av-
rupa'da 20 milyon işsiz var. 1930'lu yıllarda
Avrupa'da faşizmi işsizlik "desteklemişti" ve
faşizm yine uyanıyor...
Dünya liderleri, bunu anlayıp birlikte hare-
ket ederek tüm kaynak ve becerilerini herkesin
yaran için kullanmaya karar verdikleri zaman,
savaşı doğuran güvensizlik ve rekabet duy-
gulannı aşabileceğiz.
Yann: Dragan Klaic
© Y A Y l N H A K K l Cumhuriyet' E A İT T İ R . İ Z İ N Sİ Z Y A Y 1 N L A N A M A Z .
Kültür • Sanat
BEYOGLÜ EÜR1MAGES SİNEMASI
"EEunmages'tn katkılanyfa"
SİNEMA YAZARLAR1N1N SEÇTİKLERİ 2
m m
Bugün ^ ^
IHTIRAS BALIGI
Yörr JOHN SAYLES
(Tel: 251 32 40) 12.15-14.30-16.45-19.00-21.15
PERA SİNEMASt (251 32 40)
TEPENİNKRAU
Yön- Stevei Sode'be'g'-
Oyuncular: Jesse Brad^ord
Jeroen Krabbe
L'sa Eıchhern
•2:0 M '5 '5 30 18 45 2! 30
293 89 78 (3 hat)
Kültür
Sanat
ılanlarınız ıçın:
293 89 78
(3 hat)
BULUNMAZ TIYATRO
İ S T A N B U L
Yon H. Hilmi Bulunmaz
ÇAĞDAŞ
KARAGÖZ
Oyn GürselAkyel
Akın Güneş-Mele Özdemır
Cuma 20.00
Istıklai Cad. No: 186 2 Bcyoğlu
Tel : 513 74 31-522 65 85-
251 «0 90-638 14 84
ALKAZAR'IN SEÇTİKLERİ
Tel: 245 73 83-245 75 38
Yılın "en iyi film" listelerine giren en seçkin eserleri Alkazar gösterdi
I Aüazar
18 Tem. P.tesı AÖLATAN OYUN
Neıl Jordan
12 00-H 15-16 30-18 45-21 00
19Tem. Sah KÖPflÜÜSTÜ AŞIKLARI
Leos Carax
20 Tem. Çarş DÜNYANIN TÜM SABAMLARI
Alaın Corneau
21 Tem Pprs KÖPRÜÜSTÜ AŞIKLARI
Leos Carax
ABauar Amıpa Eurimagts
KAFKA
Steven Soderberg
12 15-14 30-16 45-19 00-21 15
AYAZOA BİR YÜREK
Claude Sautet
SARAFİNA
Darrell James-Rc»dt
AYAZDA BİR YÛREK
Claude Sautet
Ö S S I . A Ş A M A Y I K A Z A N A N L A R
MARMARA, ESKIŞEHİR ANADOLU, BILKENT
GÜZEL SANATLARA
HAZIRLIK
İçin yaz dönemi H.içi-H.sonu
ücretsiz resim
çahşmaları
Başladı. Zaman kaybetmeden başvurun
Bu olağanüstü fırsatı kaçırmayın
islasyoıı saıtat ıııorkozi
KKKNKÖY: {«"> I I .! I TKSVİKİVK: 2IO .V. .'.O
1986'den beri böyle bir protest müzik dinlemediniz!
ekrem ataer
MARE NOSTRÜM (Bizim "Deniz")
Madımakta
YananBe:
• HeCanım
•Semah
(Done Done)
• Sardunyaya Ağıt
• Mavıs Aylann
Guludur
• Benım Kabem
insandır
• Sol Kolum Yaralı |
•Yuru Bre
Hızır Paşa
•SrusEilenmle
Sazını Çalınır
• Işo Matşı
MAJÖR PLAK (O 212) 527 61 28
POUTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Poütika Uzun YoMur„.
Zafer Mutlu, hem askerlik arkadaşımız LatH Mutlu
1
-
nun mahdumu, hem de Sabah gazetesinin değerli yöne-
ticilerindendir. Son 2amanlarda Zafer'i görenler olağa-
nüstü şişmanlandığını söylüyorlar. Bu durum, sevimli.
Başbakanımız Tansu Çiller in de dikkatini çekmiş ola-
cak ki,
"Şişmanlamışsınız, Özer Bey'le konuşun, onun güzel
bir rejimi var" diyor.
Gazetecilerden biri atılıyor:
"Mesut Bey'in gibi mi?" diye soruyor.
"Hayır, Mesut Beyin rejimi öldürür, Özer Bey'inkini
deneyin!.."
Başbakanla uçaklarda bir yerden bir yere gidilirken,
beklenmedik konular açmak, umulmadık demecler ver-
mek rahmetli Turgut özal'ın marifetlerindendir. Olma-
dık yerde Kürt sorununu açar, Barzani ve Talabani'den
haberler ulaştırır, federatif devletten söz açar, şaşırtma-
calar verir. Bizim yapımız federatif devlet kalıbına uy-
maz. Bu kalıp açıldığında çoğunun tepesi atar. Tartsu
Çiller de bunu bildığınden türlü önerilerde bulunur. Son
Paris gezisinde Tansu Çiller'le gazeteciler arasında şa-
şırtıcı konuşmalar geçer. Bunlardan birkaçı şöyle sırala-
nabilir.
Devlet, Kürtçe eğitim ve TV-radyo yayını yapamaz.
Ancak özel TV'ler Kürtçe eğitim, yayın yapabilir. Ekono-
mik teşvik sistemi bir yıl sonra tamamen kaldırılabilir.
öteki tabuları bilmeyiz ama, teşvik sistemi bundan
önceki serbest ekonomi yanlısı hükümetlerin baştacıy-
dı. Ne getirdi, ne götürdü.. kaldırılması düşünüldüğüne
göre pek gözde bir rejim olarak görünmüyor.
Bütün bu gürültü ve patırdı içinde Bayan Çiller, önce
malvarlığının vergi ve hesabını verecektir. Medya Çil-
ler'i tuttuğuna göre bu da zor olmayacaktır. Formül belli-
dir: Bütün parti liderleri malvarltğını versin, "Oldu da
bitti maşallah!.." desin...
Tanton'ıtanıdığımız zaman BeyoğluEkiplerAmiri'ydi.
Bir batakhaneye dönmüş olan Beyoğlu'nu her türlü ser-
seriden ve serkeşten temizlemişti. O yıllarda Cihangir
1
-
de oturuyorduk. Bir Cihangir efsanesi almış başını gidi-
yordu. Beyoğlu Emniyet Amiri demek, her tarafın pislik-
ten arınması demekti.
Tantan dendi mi, akan sular duruyordu.
Görünmeyen güçler Tantan'ı Beyoğlu'nda barındır-
mak istemediler, çok sürmedi, mali polis müdürlüğüne
verdiler. Sıkıyönetim geldi, yetişti. Mali poliste de barın-
dırmadılar, turizm polisi yaptılar.
Mali polis ne ki?
Epey bir süre Tantan adı unutulmayayüztuttu...
Son belediye seçimleriyle ANAP'tan Tantan'ın sesi
yükseldi. Tantan adaylığını koyuyordu. Ama karşısında
dinsel partiler vardı. Başta Refah, Tantan'a çengel at-
mak istediyse de dikiş tutturamadı. Erbakan, "Seçildik-
ten sonra bize transfer olur" diyordu, boş çıktı.
Güreş Federasyonu Başkanlığı'ndan ayrıldıktan son-
ra boş durmadı. Sporta ilgilenmeye başladı, gördük ki
siyasete atılıyordu. Çoğu partiler üstüne çullandılarsa
da Mesut Yılmaz'ın çengeli güçlü çıktı. Pehlivanlıktan,
Fatih Belediyesi'nedoğru yükseldi. Bizim pehlivan, baş-
pehlivan oluyordu.
Bir yandan da arkadaşlarıyla kurduğu bir onbirdefut-
bol oynuyordu.
"Pehlivanlığın yanında futbol ne oluyor?"
"Spor oluyor, antrenman oluyor."
Tantan kazandı.
Ne yapacaksın?" diye sorulduğunda, şöyle yanıtlı-
yordu:
"Vatandaşların gaspedilen haklannı arayacağız."
Tantan için siyaset; dürüstlük, erdemlilik, doğruları
konuşmak ve vatandaşın "gaspedilen haklannt" geri al-
mak...
Siyaset sahnesinde şimdilik iki kişi var: Biri malvarlı-
ğının hesabını vermemek için çırpman Tansu Çiller, öte-
ki bütün partilerin üşüştüğü, polislikten gelme siyasetçi
Tantan. Politika uzun bir yoldur.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Zeytine benzer meyve-
si şarap, reçel ve pasta
yapımında kullanılan bir
ağâççık... Sese. 2/ Bir €l-
kinlığin geçici olarak dur-
durulduğu süre... Bir
geminin alabildiği yük
miktan. 3/ Arkadaş, ya-
kın dost... Küçük ağıl. 4/
Kalıba dökme, kalıpla
biçim verme. 5/ Sadra-
zamlann ya da çeşitli dev-
let adamlannın padişaha
verdikleri armağan. 6/
Üstü kapah olarak belirtme... Gü-
zel sanat... Bir nota. 7/ Lantan ele-
mentinin simgesi... "Ben gidersem
sazım sen kal dünvada / Gizli sırla-
nmı — etme" (Aşık Veysel). 8/
Kimyada kullanılan temel birim-
lerden biri... Çok tuylü ve küçük
bir köpek cinsi. 9/ Ödenmiş ya da
ödenecek olan hesaplann dökü-
mü... Duman lekesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Afrika'da yaşayan bir maymun.
2/ Memelilerde protein metabolizmasının son ürünü olan ve id-
rarla dışarı atılan madde... 3/ Hindibanın sebze olarak yenen
yapraklan... Yön göstermek için belli yerlere konulan işaret. 4/
Bir peygamber... Telefon sözü. 5/ Kamışlar arasında yuva ya-
pan bir ördek cinsi. 6/ Eski Mısır'da güneş tannsı... Türk müzi-
ğinde kullanılmış neye benzer bir çalgı. 7/ Maroken eşya yap-
mında, modacılıkia ve dekorasyonda kullanılan deri taklide
sentetik malzeme... Bir bağlaç. 8/ Bir el aracı... Aşağılık kimse-
ler, bayağı insanlar. 9/ Mektup... Bir tuzla ürününün saüldığı
bölgeler.
ÎLAN
T.C.
AFYON 2. ASLİYE HUKUK
HÂKtMLİĞİ'NDEN
1994(75
Duruşma Günü: 20.9.1994
Saaf. 10.10
Davacı Cihat Meto vekili tarafından davalı Habibe Barbaros (Me-
to) aleyhine açmış olduğu velayetin nez'ı davasının yapıbnakta olan
açık duruşmasında;
Afyon Kurtuluş Caddesi Dörtyol Numune Apt. No: 28 Daire: 6'-
da mukım davalı Habibe Barbaros'a çıkanlan daveüye tebhğ edile-
memiş, zabıtaca yapılan araşürmadaıv da adresi tespit edılemedığin-
den dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiş olup davaa
vekili taraflann evli ıken Afyon 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin
1988 '509 esas 1989ı 50 karar sayılı ilamı ile boşandıklannı, müşterek
çocuklanndan 1981 doğum tarihli Ayten'in velayetinin anneye veril-
dığinı, ancak küçük Ayten'in fııli olarak üç yıldan beri müvekkilın
yanında bulunduğunu, davalının bulunduğu ortam ve yaşam tara
nedeniyle Aytenın davalıda olan velayetinin alınarak müvekkiline
verilmesıne karar venlmesini ısıemiş olup davalıya tebligat yapılama-
dığından davalının duruşma günü bizzat haar bulunması veya bir
vekille temsıl ettırmesi. gelmedığı tafcdırde davanın gıyabında yürü-
tüleceğı dBva dılekçesı yerine kaim olmak üzcre HUMKTnın 509 ve
510 maddesı uyanoca ilanen teblığ olunur.
Basın- 49599