Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10TEMMUZ1994PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Çiller'e güven(!) ve istifa...
Sayın Çiller, siz önce parti başkanlığından istifa edip yeni bir
başkan seçilmesine ve başbakan olmasına olanak tanıyın. Hiç
kimse sizden daha az iyi başbakan olamaz. Sistemin
zorlanmasına izin vermeyin...
Prof. Dr. TUNCER GÜVENÇ
D
emokrasinin en büyük
erdemi yönetimin kişi
ve "gnıplara" bağlı ol-
maması ve ülkeyi yö-
netenlerin halkın gü-
venıne dayanarak bır
nöbet devralması, ulusun ve ülkenin
çıkarlannı her şeyin üstünde tuttuğu
ve güvenini koruduğu sürece bu nöbe-
ti sürdürmesi, halkın güvenini yitirince
de onurlu kişiler gibi istifa ederek ya
da yasal ve demokratik yollarla devri-
lerek yenne başkasının geçmesine ola-
nak sağlamasıdır. Iktidan kazanmak-
ta başansız olduğu ve güveni yitirdi-
ğinde devretmek de düriist ve onurlu
kişiler için. halkın ve ülkenin çıkarlan-
nı her şeyin üzerinde tutan politikacı-
lar için aynı derecede onurludur.
Demokrasinin gereği iktidan kaza-
nanlann halkına, parlamentosuna
verdiği sözleri gerçekleştirmesi, ülke-
nin sorunlannı çözmesi, ülkeyi daha
iyi koşullara getirmesi onlann başan-
sıdır ve halkın güveni, yöneticilerin
başan ve dürüstlüğüne bağlıdır.
Demokrasılerde, ülkeyi daha iyi ko-
şullara götüreceğim diye bunabmlara
sürükleyenler. ülkeye yeni sorunlar
yaratanlann iktidarda kalmalan ise
söz konusu olamaz. Özellikle yönetici-
lerin dürüstlüğü üzenne gölgeler düşü-
rüldüğünde tam bir açıklıkla her türlü
araştırmaya olanak sağlamak \e her
şeyi kamuoyu önünde göstermeye ve
bu gölgeyi kaldırmaya kendi dürüst-
lüklerine inanan onurlu kişiler, hiç
kimseden bir zorlama gelmeden gö-
nüllü olarak yapar ve aklanırlar.
Koalisyon hükümeti 1991'den beri
iktidardadır ve Sayın Çiller önce eko-
nomiden sorumlu bakan ve sonra da
başbakandır. Hükümetlerde sorumlu-
lular da ortaktır. Hükümet progra-
mında yer alanlardan ve Sayın Çiller'-
in sözlerinden baalannı anımsatalım:
Bozuk gelir dağılımının düzelülmesi,
iç ve dış borçlann azaltılması, enflas-
yonun durdurularak aşağı çekilmesi,
hayat pahalıtığının ve işsizliğin önlen-
mesi, yolsuzluk iddialannın incelen-
meşi, çağdaş. katıhmcı ve-tam demok-
ratik anayasa, KHK ile yönetme, yeni
iş ve geçim olanaklan, kamu yatınm-
lannın arttınlması, israf ve kırtasiyeci-
lik, Türk ekonomisini onarmak,
KİT'lerin verimliliklerinin arttınlması
ve profesyonel yönetime kavuşturul-
ması, fınans ve bankacılık reformu,
vergi adaleti ve reformu, işçi ve memu-
ru enflasyona ezdirmemek, YÖK'ün
kaldınlması, özerk, Özgür ve mali ola-
naklan en iyi aşamaya getirilmiş üni-
versite ve daha neler neler...
Şimdi gerek programında ve gerek
sizin verdiğiniz sözJerle gerçekleştire-
bildikltrinizi karşılaşünnız. Bir öğre-
tim üyesi olarak kendinize ne not
verdiniz? Başanlı mı?
Bugüne kadar uygulamalara ba-
karsak hükümetin "gerçekleştirmele-
ri" tam bir başansızlıkur. Özellikle
ekonomi ve yasal düzenlemelerde or-
tada tam bir beceriksizlik ve tersini
gerçekleştirme söz konusudur. Biz bu-
rada. ne vaat ettiğiniz Iki anahtar'a ve
ne de 'ekmek kuynıkları'na değinmek
istiyoruz. önce ekonomist olarak "ba-
şanlannızı" belirtmek gerek.
Ortaya çıkan mali bunalım, dolann
yıl sonu 17 bin civannda olacağını
söylemenize karşın 40 binlere fırlama-
sı ve şimdilik 31 binlerde duraksaması,
Merkez Bankası'nın rezervlerinin bir
iki haftada hızla erimesi, iflas eden
banka ve mali kuruluşlar, batmak üze-
re olanlara dünyanın hiçbir yerinde
görülmeyen sırursız garantiler (bu ga-
rantiyi yine işçi ve memurun vergisine
dayanarak verdiniz. ama 150 milyon-
dan fazla bankada parası olanlara ve-
rilen bu garanti için bu kişilerin ver-
dikleri vergi oraru toplam verginin
kaçta kaçıdır? Kim kime garanti ver-
mıştir?) kapaülan küçük ve orta işlet-
melerden sonra büyük sanayi kuruluş-
lannda üretimin durması, on binlerce
vasıflı işçinin işsiz kalması, yüzde 60'-
lardaki enflasyonun yüzde 130-140'-
lara varması, devletin yüzde 400'ü
aşan faiz vermesi vd.. Tüm bunlar siz-
ce ekonomik başan rrudır? Başan ise
hangi ekonomiste göre başandır?
KİT'lerin hiçbir çaba göstermeden,
hiçbir kural tanımadan 'arsa fıyatı'nın
altında iç ve dış yatınmcılara haraç
mezat satışırun programınızla bağda-
şır yanı var mıdır? Bu satışlar, özelleş-
tirmenin asıl amacının belirli olmadı-
ğını göstermiyor mu?
Vergi adaletine gelince.. Yaptığınız
bütün iş, verenden daha fazla vergi al-
mak, vermeyenlere ise daha büyük
kazanç ve yurtdışı yatınm olanaklan
sağlamak olmuştur. Yaptığınız zam-
lar, yüzde 130-140'lara vardırdığınız
enflasyon, yüzde elliye varamayacak
olan gülünç ücret artışlan ile ek görün-
mez vergilerle en büyük yükü, yine
ezdirmeyeceğinizi söylediğiniz işçi ve
memura, ücretlinin üzenne yıktınız.
Şirketlere vb.'ye yüklediğiniz vergiler-
yine ek vergi şeklinde oldu. Ya kayıt
dışı ekonomi? Onlar yine kayıt dışı
kaldılar ve yüzde dört yüz devlet fai-
zinden faydalandılar. Büyük kuruluş-
lar güç duruma düştü diye (aslında
vergi vermeyeceğiz, borçlanmıa öde-
meyeceğiz deyince) fon ve vergi indi-
rimlerine gitmek için görüştünüz. Peki
işçi, memur, ücretli hiç mi güç duruma
düşmedi? Onlarla hiç konuştunuz mu?
Hayır, çünkü onlar vergi vermeyece-
ğiz diyemezler. borcumuzu ödemeye-
ceğiz de diyemezler.
Paketinizde tasarruf önlemleri de
vardı. Acaba siz tasarruflara ne derece
uydunuz? Bindiğiniz makam arabası
kaç yılhk ve bugünkü fıyatı nedir? Pa-
ketten sonra bekledim ve adetiniz olan
basılı tebrik kartı (tanesi on bin liraya
geliyor) yine geldi. Sizinle hiç tanışma-
dık ve hükümet başına geçinceye ka-
dar da sizden hiç kutlama almadım.
Acaba tanımadığınız kişilere her yıl
kaç resmi kutlama göndenyorsunuz?
Bunlann tutan nedir ve öbür kamu
görevlilerinin (bazılan altın yaldızlı)
her yıl devlet bütçesinden gönderdik-
leri gereksiz kutlama kartlannın tutan
nedir? Neden bu gereksiz kutlamadan
bile tasarruf edemiyorsunuz? Siz en
basit önlemlere uymazsanız başkala-
nndan isteme hakkınız doğar mı?
"Tasarnıf tedbirleri" adıyla yaptığı-
nız kısıtlamalar sonucu pek çok kuru-
luş felç oldu ve iş yapmadan tüm maaş
ödeme kurumu haline geldi. Kamu
kesimini verimli yapma bu mu? Bunun
arasında bu yıl mühendislik öğrencile-
rinin harita uygulamalan ödeneği de
kesildi. Yannın mühendislerinin. ünı-
versite bahçesinde haritaalık oynama-
lannı sağlayarak, sulandınlmış YÖK
eğitimini de geçtiniz. Nerede duracak-
sınız? Sizden ne YÖK ne üniversite
reformu ve ne de anayasa değişikliği
bekliyoruz! Onlar da başka bahara
kaldı'.
Bürokrasi ise 1980'den beri o kadar
hırpalandı ki işini bilen ve bildiğini
söyleyen bürokrat kalmadı. ya emekli
edildiler ya aynlmak zorunda kaldılar
ya da "kızağa" çekildiler. Bürokrat
atamalan, politikacının açıkladığı po-
litikaya değıl de sakladığı poJitika^a
hizmet edeceklerden seçiliyor. Onun
için de devlet çıkmaza sürükleniyor.
Çevrenizdeki seçtiğiniz bürokratlar
anayasaya uygun bir yasa ya da KHK
hazırlayamıyorlar ve mahkemece iptal
ediliyor. Her şey yazboz tahtasına çev-
rildi. Siz bu ekiple nereye varabilirsi-
niz?
Söylenecek çok şey var, fakat gerçek
şu ki tam bir başansızlık ve beceriksiz-
lik, birkaç hafta ileriyi görememezlik
sergilediniz. Bayram öncesi, yasalar
gereği kurban derilerinin THK'ye ve-
rilmesi gereği işlenirken siz ABD'ye
giderken ayaküstü "tsteyen istediği ye-
re verir" nasıl diyebilirsiniz? Yasalara
uyulmamasını isteyen bir politikacıya
nasıl güvenilir?
Kısaca size güven kalmadı. Son ay-
larda sizi elinizden tutarak politikaya
sokan kişiler ve kuruluşlann eleştirile-
rine bakın. Size ülkede kimin güveni
kaldı? Yakın olduğunuz sermaye ku-
ruluşlannın mı. sanayinin mi, banka-
lann mı vb.'nin mi?
Partiniz eriyor ve kaynıyor. Aynı
durum. koalisyon ortağınız için de ge-
çerli ve onlar için de söylenecek çok
şey var. Fakat çok şanslısınız. Ortada
ne muhalefet ve ne de sendika var.
Geldiğiniz noktanın sizi, partinizi, or-
tağınızı yıpratması. eritmesi o kadar
önemlı değil. Mali ve ekonomik buna-
lım. politık bunahma döndü ve artık
sistemı sarsıyor; sisteme olan, parla-
menter sisteme olan, demokrasiye
olan güveni sarsıyor. Buna hakkınız
\armı?
Tüm bunlar yetmiyormuş gıbı ba-
sında, sizin ve ailenizin yatınmlan.
vergi ve yasa sorunlan çıktı. Henüz
kimseyi tatmın edecek bir açıklama
çıkmadı. Dolar düşük tutuldu, ondan
mali bunalım çıktı ve dolar fırladı de-
yip, dolara güvenenin eli yanar, Türk
Lirasfna güvenin derken; yurtdışın-
daki işçilerden fedakârlık edip 'döviz,
Türkiye'ye döviz gönderilmesi' istenir-
ken; yabancı sermayeye Türkıye'de
yatınm için çağnlar yapılırken, dola-
nn düşük tutulduğu bir dönemde baş-
bakan ve ailesinin sahip olduğu şirke-
tin Türkiye'den ABD'ye milyonlarca
dolarlık yaunm yapması istifa için ye-
terli nedendir. Şirketin vergisi asgari
ücretlininki kadarmış. Dolar şu ya da
bu şekilde havale edilmiş, vergisi vb..
bunlar ayn konulardır. Bu ülkede kıs-
men demokrasi varsa, yasalar uygula-
nabilirse gereken işlemler yapılır ve
gerçek ortaya çıkar. Fakat sizin sözle-
rinizle işlemlerinizin tutarsızlığı size
olan güveni ortadan kaldırmıştır. Ne
var ki Türkıye'de herkesin yapttğı ya-
nına kalır' ilkesi henüz değiştirileme-
miştir. Anayasayı da, TBMM'yi de,
hükümeti de zorla lağvetsenız. hükü-
met üyelerini sürgüne gönderseniz yi-
ne de bir şey olmaz. sürgüne gönderi-
lenler tarafından en yüce makamlann
davetlerine onur konuğu olarak çağn-
lırsınız.
Fakat artık Türkiye'de bir şeylerin
değişmesi gereklidir. Yasal işlem. içtü-
zük, Meclis aritmetiği, mal bildirim
yasası ne olursa olsun ve ne sonuç ve-
rirse versin, ülkeyi çok kısa zamanda
en büyük mali ve ekonomik bunahma
soktunuz; siyasal bunalım kapıda ve
en önemlisi olan ahlak bunahmı ve
özellikle siyasal ahlak yok olmakta,
sistemi zorlamaktadır. Onun için artık
önemli olan Sayın Çiller, siz önce parti
başkanlığından istifa edip yeni bir baş-
kan seçilmesine ve başbakan olmasına
olanak tanıyın. Hiç kimse sizden daha
az iyi başbakan olamaz. Sistemin zor-
lanmasına izin vermeyin. Bugün so-
run. sistemi kurtarmak durumuna
gelmiştir. Jç ve dış sorunlar gittikçe
ağırlaşmaktadır. Türkiye'yi bu duru-
ma getirdiniz ve bu ancak istifanızla
çözümlenebilir. "Haydi Türkiye" de-
yip lütfen bunu yapınız. Hiç olmazsa
"Başanlı olamadı, fakat istifa etmesini
bildi" dive sizi ananz.
ARADABIR
HÜSNÜ A.GÖKSEL
Kendin Pişir Kendin Ye
Hanımefendı siz de buyurun lütfen... Ha, bu mercimek
çorbasını mı sordunuz? Sizin için değil o tabii, estağfurul-
lah. "Müslümanın artığı Müslümana şifadır" derler ya. Işte
öyle bir şey o. Din kardeşlerimize gıda yardımı idi, burda
kalmış yanlışlıkla... Biz sizin için şöyle bir mönü hazırlamış-
tık, bilmem beğenecek misiniz: Antre olarak "Blue Point
Oyster" ya da "Shrimp Coctail." "Frog legs" mi? Var efen-
dim, olmaz olur mu? Main dish "Chateaubriand", aspara-
gus sosu ile. Desert olarak da "Crepa a la Confiture."Tabii
tabıı... "Peche Melba" da hazırlayabilıriz emrederseniz.
ûzel "Cave"ımızdan "Chateau-Lafon -Laroze, 7956"çıka-
racak Wine Steward'\m\z sizin için. Teveccühünüz efen-
dim. Nasıl mı düşündüm? Amerikalı zengin snop'lann, ah!
Bağışlayın, Amerikan "Haute Soc/ete"sinin Fransız "Cui-
sine"ine düşkün olduklarını bilirim de.
Aman çatalınızı sağ elinizle tutmayı ıhmal etmeyin sakın.
Ne olur ne olmaz, bır gören oluverir. Kimseye güvenilmi-
yor bugünlerde. Bır de aperitrf'inizi alırken yüksek sesle
besmele çekiverın lütfen, eşarbınızı hafifçe başınıza örte-
rek...
Ha, o işten çıkarılan işçile-
ri mi sordunuz, ne yerler di-
ye?
Çok iyi kalplisıniz. Valla
bilmiyorum. Onlar da bir
şeyler bulup yerler herhal-
de. Aç kalacak değıller ya!..
Estağfurullah. Iştahınızı ka-
çırmayalım şimdi. Afiyet ol-
sun efendım... Bon appetit
efendim, bon appetit...
Çokeskı biryazı geldi usu-
ma. Kırk yıl, belkı daha da
çok yıllar öncesinden. Anım-
sadığıma göre Falih Rıfkı
Atayyazmıştı. Hangi gazete-
de idi, anımsayamıyorum.
"Ulus"tan ayrılmıştı o za-
manlar galıba. "Hasanın
Bö'reği" idi başlığı.
Hasan, buğdayı öğütür,
bakraçlarla sular taşır, ha-
muru yoğurur, açar, tepsiye
yerleştirir, verir fırına. Nar
gibi pişmiştir börek. Tam yi-
yecek, gelir alır bırileri, götü-
rüryadayer bitirir.
Derviştir Hasan. Aldırmaz'
Yeni baştan koyulur işe.
Buğdaylan öğütür, bakraç-
larla sular taşır, yoğurur,
açar hamuru. Kan ter içinde
kalmıştır. Verir tepsiyi fırına.
Nar gibi çıkar fırından börek
ve birileri gelip yer, alır gi-
der.
Böylece çalışır didinir,
ama birdilim börek düşmez
Hasan'a. Ama o hiç yılmaz,
hiç bıkmaz usanmaz. Ha-
murları açar, açar... Tepsiler
dolusu.
Yazgısıdır Hasan'ın bu.
Değişmez yazgısı. Yazgısı-
dır Hasanın, böreklerini baş-
kalarının yemesi, "Hapur
hupur, şapurşupur..." "Yiyin
efendiler yiyin." Hanımefen-
di, siz de buyrun lütfen. Afi-
yet olsun. Afiyetler olsun...
Ve yazıklar olsun sana da
Hasan. Vah Hasan'ım. Vah
benim kara bahtlı, karayazılı
Hasan'ım. Yazıklar olsun sa-
na da Hasan'ım, yazıklar ol-
sun.
Heykele saldın, düşünceye saldındır...
Yaratma sürecinde 'özgürlüğe evet, ama sunmada kayıtlama olmalıdır'
dayatması, doğrudan sanat özgürlüğünün özüne yönelik ağır bir saldındır;
sanatı yok eder.
BERAL MADRA - Doç. Dr. MEHMET SEMÎH GEMALMAZ
T
ürkiye, özellikle 27
Mart 1994 yerel
seçimleri sonrasın-
da Refah Partili
yerel yöneticiler
eliyle yoğun, sis-
temli ve sürekli biçimde çoğul-
cu yaşam tarzı ve bilımsel-
sanatsal yaratıcılığa karşı yürü-
tülen baskıcı, anti-demokratik
siyasaya taruk olmaktadır.
Şu anlaşılrruşür ki, RP'li siya-
sal aktörlerin izlediği söylem ve
tasarruflar, "İslamcı seçmene
>riın verme" ya da "zetnin yok-
laraa" türünden basite indirge-
nebilecek nitelikte değilcu'r.
Apaçık, faşist. dinci-militarist.
totaliter bir ideolojinin iktidara
yerleşme, kahcı olabilme çabası
gözlenmektedir.
Ankara'da yaşanan heykel
lannın ibadethaneye dönüştü-
rülmesi; kitapçılara, yayınevle-
rine, sinema salonlanna yöne-
lik yıldırma siyaseti, yapılanlar-
dan hemen usa gelen birkaç
kaldırma rezaleti, Istanbul Bü- örnek.
yükşehir Belediye Başkanı'mn Türkiye'de sanat alarunda
dayanjşma gösterisi, Erzurum "beykel" denildiğinde. genellik-
Belediyesi Kültür Işleri Müdür- le, "amt" anlaşılır olmuştur.
lüğü'ne mezbahadan bir me- Resim sanatı ise bir piyasası ol-
murun atanması, işçi kıyımı, duğu ve koleksiyoncunun zev-
Şehir Tiyatrolan'na yönelik kine uygun resimler bulunup
baskılar, repertuvann belirlen- bu piyasaya sunulduğu için bir
mesinde faşizan tahakküm için tür kendine özgü dokunulmaz-
ayak oyunlan, kültür ve sanat hk kazanmışür. Buna karşın,
alanlannda belediye desteğinin tarihimizde birkaç "resün kal-
çekilmesi, tiyatro prova salon- dırma", siyasete el koyup "re-
ISTE BU HAFTANIN
ERDEMİR'DE YOLSUZLUK!
Eski ANAP'lı milletvekili Güneş Taner'in devlet
bakanlığı döneminde Erdemir;
de 23 trilyonluk
ihale yolsuzluğu yapıldığı iddia ediliyor.
• Gökneller 7 milyara ev arıyor. Ergun
Göknel'in eşi Feray Göknel 4 milyarlık evi
beğenmedi. • ''İmam nikahı şart değil."
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz'dan
İslam'a iiişkin olay yaratacak açıklamalar.
• Zakkuma ABD ve Kanada'dan
patent. "Zakkumcu Doktor" olarak tanınan
Dr. Ziya Özel, NO ekstresine ABD ve
Kanada'dan patent aldı. • Gökçek'ten
500 memura sürgün. Melih Gökçek,
Murat Karayalçın zamanında işe aiınan
500 uzman memuru Doğu'ya sürgün etti.
• Turizm: Türk turizmini yabgncı
acentalar mı bombalıyor? • İşçi
Dosyası: Genel grev öncesi işçilerin ger-
ain bekleyişi. • Alev Alatlı, ner
hafta "Hesaplaşmak Zamanı"nda...
H E R P A Z A R B A Y I N I Z D E
sim konusunda fetva verme"
denemelen olduysa da. bu tür
"ahmakJık" örnekleri heykel
alanında gözlenenlere göre da-
ha azdır.
Heykel, anıt olarak anlaşıldı-
ğından ve başlangıçtan bu yana
devlet desteği ve denetimi altın-
da varhğını sürdürdüğünden,
ülkemizdeki çağdaş sanat geli-
şimi dışında kendi başına bir
serüveni de yaşamıştır. Merkezi
ve yerel yönetimlerin heykele
yaklaşımında temel dürtü, sa-
natsal ölçütler değil, muhatap
aldığı kitleye siyasal mesajlar
vermek ve kamusal mekânlan
ideolojik değerlendirmelerle
"süşlemek" olmuştur.
Ülkemizde heykel ve resim
"kaldırma", "sanat eserine tü-
kürıne", eseri, kişisel "cinsei
saplantdarla" kavrama, öteki
sanat, düşün ve bilim alanlann-
da aynı yaklaşımın görünümü
olan "görevden alma", "görev
vermeme", "gösterimden kaldır-
ma" "toplatma", "satışını ya-
saklama". "posete sokma",
"sansüre tabi tutma", sanatçıyı,
düşün ve bilim emekçilerini
"hapsetme", "kötü muamele
yapma" ve nihayet "yakarak
katletme"ye dek anti-demokra-
tik, faşizan tasarruflar ya da
tepkilerle bir bütünlük göster-
mektedir. Sistem, özgür düşün-
ce ve yaratıalığı değil; itaati,
düzenle bütünleşmeyi yücelt-
mekte ve topluma şınnga et-
mektedir.
Tarihimizin unutulamaya-
cak yüzkarası olan Sıvas katlia-
mının hesabını ülkenin sanat,
kültür ve bilim çevreleri ciddi
biçimde halen soramamıştır;
üniversiteler, kitap yazdığı için
terörist sayılan bilim adamla-
nyla. en hafifinden, bir daya-
nışma içine girememiştir. 12
F.ylül Rejimi hukuku. bütün ga-
rabetivle yürürlüktedir. Yöneti-
min engin hoşgörüsü Ue militan,
hatta militarist dincilerin şeriat
bayrakları Taksim Mevdanfna
asılabilmiştir. Sanat, kültür ve
bilim çevrelerine musallat olan
tedirgin ve ikircikli ta> ır bir türlü
aşüamamaktadır.
Böyle bir ortamda, usdışı bir
körlükle, demokratlık adına.
faşizan anlayışla uzlaşma de-
nenmeye çalışıhyor.
Sanatsal etkınlik alanının
kendine özgü nitelikleri de gö-
zardı edilmektedir. Sanat, özü
gereği. kayıtlanmaya elverişsiz-
lik özelliği taşımaktadır. Tıpkı
bilim özgürlüğü gibi, sanat öz-
gürlüğü de, herhangi bir sınırla-
maya tabi tutulduğunda özü
zedelenen bir alandır.
Kaldı ki. sanatsal yaraücılık,
köklerini, kaynağını sadece
ulusal ya da herhangi bir spesi-
fık din, dil, kültür cevrede bul-
maz. Onun. evrensel. kapsamlı
bir boyutu da vardır. Evrensel
bir biçem, dil. estetik kaygı,
söylem içermeyen bir yapıt kab-
cı olamaz. Sanatçının yaratıalı-
ğı. resmi siyaset dayatmalannın
da, piyasa koşullan yönlendir-
MArkası 19. Sayfada
PENCERE
"3'üncü Binyıfa Türkiye
Nasıl Gipecek?..
Sayın Mectt Yom, Mellh Cevdet'e bir mektup yazmış
"3'üncü Binyıl'a Doğru' yazı dizısinden ötürü Cumhuri-
yet gazetesini kutlamak istiyorum. Bu, tam Cumhuri-
yet'e yakışır bir girişim oldu" demiş. Bana da bu tür
mektuplar geliyor, "3'üncü Binyıl"a iiişkin yazıları hepi-
miz ilgi ve merakla okuyoruz.
Temmuzun 5'inde UNESCO Başkanı Federteo Ma-
yor'un yazısı yayımlandı; 6'sında Dalay Lama, 7'sinde
Uluslararası Af Orgütü Genel Sekreteri Plerre Sane, 8'-
inde Rus ozanı Voznesensky'nin düşüncelerini öğren-
dik; bugünkü Cumhuriyet'te Şlmon Peres'in yazısı var,
pazartesi sıra Norveç Nobel Barış Komitesi Başkanı
Lundestad'da; 12 temmuz salı Ukrayna'da seçim yapılı-
yor, Cumhurbaşkanı Kravçuk'un yazısı Cumhuriyet'te
yayımlanacak...
Temmuzun 20'si insanoğlunun Ay'a ayak basmasmın
25'inci yıldönümü!.. O gün NASA'nm başı Danlel Goldln,
ertesi günü de Rus Uzay Başkanı Yurl Koptev Cumhuri-
yet'te yazacaklar...
"3'üncü Binyıl" yazı dizisinin fikir babası, araştırmacı
Bülent Tanla'dır. Gazetede düzenlenen bir toplantıda
Tanla tasarımı gündeme getirdi; özgen Acar o günden
başlayan yoğun bir çalışmayla dizinin dış ilişkilerini kur-
du, tasarımı gerçekleştirdi, şimdi de yazıların yayın tak-
vimini düzenliyor.
Okurumuz Mecit Yom'un dediği gibi "Cumhuriyet'e
yakışırbiriş"o\du...
Ama bizim topluma yakışıyor mu?..
•
Yakışmaz mı?
GerçekteTürkiye 'aydınlık'bir ülkesayılmalıdır. 20'nci
yüzyılın başında Cumhuriyet Devrimi'r\\ gerçekleştirip
laiklik ilkesini benimseyen biz değil miyiz?..
Denebilirki:
- Tepeden inme oldu!.. Zorla yapıldı!..
LafL
20'nci yüzyılın Avrupasfnda faşizm, Goettıe'nin,
Kanfın, Beethoven'ın Almanyası'na seçimle gelmedi
mi!.. O yıllarda Kara Avrupası'nda demokrasiyi ara ki
bulasın!.. En kara faşizm Almanya, Italya, ispanya, Por-
tekiz'de değil miydi?. Şeriatın gölgesinde 'halife'rim
şemsiyesi altında yaşayan bir toplumda laik cumhuriyet
kurmak, demokratik devrim yapmakla özdeştir...
Mustafa Kemal, cumhuriyeti öğretim birliği üzerine
kurmuş, medrese eğitimine paydos demişti. Şimdi bu iş
tersine döndü, yeni kuşaklar Kuran kursları, imam-hatip
okulları, Sünni mezhebınin zorunlu din ve kültür dersle-
riyle yetişiyorlar; toplum çağdaş uygarlıktan soyutlanı-
yor.
Genç kuşakların önüne iki dünya modeli konuyor:
Ya 'YeniDünya Düzeni...'
Ya da 'Nizam-ı Âlem...'
Birincisi eski ABD Cumhurbaşkanı George Bush'un
üretimidir...
Ikincisi şeriatın türetimi...
Peki, "3'üncü 6/ny//"ındünyası nasıl olacak?.. Insanlı-
ğın geleceği nasıl biçimlenecek?..
•
Cumhuriyet'te oluşan "3'üncü Binyıl" forumunda bu
soruya yanıt aranıyor, her ideolojiden, her mezhep ve
meşrepten, her enlem ve boylamdan kişiye yer verili-
yor.
Ancak bu yazı dizisi Türkiye'deki fikir üretimiyle t>ü-.
tünleşip eleştirel bir tartışma ortamının ve düşünce do-
kusunun oluşmasına yararsa amacına ulaşabilir; yoksa
zeytinyağı damlası gibi su üstünde kalır.
Ne yazık ki ülkemizde bugün "laiklik mi, şeriat mı?"
kavgası, siyasal çatışmahm din savaşına dönük göster-
gelerini sergiliyor...
"3'üncü Bin Yıl" mı?..
Eli kulağında.
Ister misiniz Türkiye "3'üncü S/ny;/"aköktendincilerin
seçimle iktidara geçecekleri şeriat özlemleriylegirsin...
••ÇOCUKLAR,
İlerici, demokrat
ve sosyalist
düşüncelerinizden
asla taviz vermeyin
SAKIN
bayraklanruzı
toplarnaym
OGÜN
mutlaka gelecektir"
ALİ ÇELİK
(1924-1994)
ZAMANLA YARIŞMAK BİZİM İŞİMİZ.
GELİN
OLUN
0942-METİNYAZARLARI
En az 5 yıl aıans dcncyınılı, bır ıletışım "concept'ı ve
özellikle kampanya yaratınıinda hayal gucu ve fıkır
uretme yetenegıne vıhıpsenız, gereken e.snekhkle
ekıp çahşmasını l^nım.sıyorsanız. Ingılızceyı ıletı^ım
kuracak kadar konu^abıhyorsanız, ve de çabuk,
çok çabuksanız.
Gelin, siz de Gmfika.Lintaslı olun
0943- GRAFİKERLER
En az 3 yıl a|ans deneyıııılıyscnız. dıkkatlı ve tıtizsenız.
suratlı tempoya ayak uydurabılıyorbanız, özellikle
yapacagınız ı^lcn Macıntoh kullanarak lek başınıza
kendınız »onuçlandırabıhyorsanız,
(Ingılızce bılenler tercılı edılecektırj
Gelin, siz de Grafika.Lintash olun
0944- MACINTOSH OPERATÖRÜ
QuarkXPres.s, Aldus Freehand, Photashop
programlarını çok suratlı kullanabılen. dızgı ve
tasarımda yaratım kabılıyelı olan, 10 parmak serı
yazabılen Macınıohh Operatoru îbenız,
Gelin. siz de Grafıka.Lmtash olun
Grafıka Lınta^ı olmak ıstıyorsanı/. ay rıntılı o/geçmışınız. bır
fotografınız ve varsa referjnslannı/Lı bırlıkte, ulıp olduğunuz
gorevın kodunu belırtcn >a/ıh muracaatını/.ı 22 Tenınıu/ 1994
tanlııne kadar
Grafıka Lıntas
I'K "29. in.li W)22() Nunlnıl adresıne \olU\ın
Murataalını? kc-ınlıkle gı/lı tutul.ııak ve en get 15 gun ıcınde
mullaka tevaplandırılacakur