18 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10TEMMUZ1994PAZAR 14 KULTUR 1.ULUSLARARASI CAZ FESTİVALİ Yetişkin bircaz festivaliSADETTtN DAVRAN "Caz, İstanbui Festivali'ne sığmadı, kendi festivalini yarattı..." I. Uluslararası tstanbui Caz Festivali'nin TV ilanlannda böyle söyle- niyor. Doğum biraz 'geç' oldu doğrusu. Tam 22 yıl sürdü sancılar... Sonunda tstanbuJ'un 'ye- tişkin' bir caz festivali oldu. Talihli kent. tstanbui. Uluslararası İstan- bul Fesûvab gibi bir 'anasT var. Doğurganlığı sürüyor. Bitmiyor. Sinema... Tiyatro... Şimdi de caz. I. Uluslararası İstanbui Caz Festivali yann akşam başlıyor. fstanbul Caz Festivali, yetişkin bir festival olarak doğdu. Peki nasıl boyu posjı? Şöyle ince, uzun, genç ve gûzel mi, Ipane- rnab kız gibi? Yoksa tiyatroyu sever de hiç geç kalmaz mı ve bu yüzden biraz aşiftedir... Yoksa bir gün çıka mı geh'r, sevdiğimiz adam gibi... Ve biz, kalması için ne yapacağımızı bi- lemez miyiz? Galiba hepsi birden. Festivalimiz genç, gü- zel, edah, tavırh... Aşifte biraz... Ve biz onun 'kalması' için her şeyi yapmalıyız. tlk gece, vokal gecesi. Festivalimizin edası, bir dünya festivali edası. Tavn ağır. Vokal gecesi de ona göre. önce "Sampling Grupo Vocal De Cuba"... Bu sıralar adlanndan çok söz ediliyor. Grupo Sampling, altı kişi. Altı Kübalı genç. Küba'da son durumlar, kedi- köpek, ama "bir zanuuûann Kübası" daha çok Sampling çıkanr. Sampling müzığine su veren gûnler çok geride kaldı. Eski bahçeler- de aynk otian bitti. Ama Küba müziği bit- mez. Küba 'Bteratürü' yeniden keşfedilmeye yeni başladı. Reoe Banos, Abel Sanabria, Ser- g» Pereda, Reinaido Sanler, Carios Diaz, Luis Alzapa. Ne çaldıklanru yazmamak gibi bir lüks var. Gecenin diğer bir lûksü Bobby Mc Ferrin. tlk gece, ilk yıldız... Festivalimiz böyle. Dün- ya Kupası terminolojisi içinde söylenecek olursa, ampul gibi asar. Bobby Mc Ferrin, soydan vokalist. Don't Worry be Happy. tl yapsın mı sizi Bobby Mc Ferrin? İl yapsın mı? Bobby Mc Ferrin'e piyanoda Paul Napel, basta Jeff Caroey, davulda Eddie MarshaO eşlik ediyor. Bobby Mc Ferrin, herkesin de bildiği gibi hiç de şakaya gelecek bir müzisyen Festivalimizin üçlüleri Stanley Clarke, AIEH Meola, Jean-Luc Ponty. Stanley Clarke ve AI Di Meola, daha önce İstanbuTa gelmişlerdi. Fransız kemancı Jean LucPontyise ilk kez geliyor. Elektronik olsun akustik olsun, onu dinlemek İstanbullular için 'venilik' olacak. Aynca bu ûçlüden başka yenilikler debeklenebUir. değiidir. Sadece sesini değil, gövdesini de akademik bir düzeyde kullanır. Hatta bazen dinleyicilerini de. îkinci gece, Brezilya gecesi. Bebeto yok, Romerio yok. Nascimento var. Elias var, üns var. Bir de Brezilyalı olmayan bir caz yıldızı var, Toots Thielemans... Bir cep çaJgısıyla nasıl dünya müzısyeni olunur, ikinci gece Açıkhava'da... Ağız armonikacısı Toots Thi- elemans (1922, Brüksel) ilk kez fstanbul'da. Caz tarihinin en çok başvurulan şairlerinden. ABD'li sinemacılar bile onu yeniden keşfedi- yorlar. Islak parkelerin üzerinde uzaklaşan "Citro- enJer"... Nehir kıyısında öpüşenaşıklar... To- ots Thielemans, tştanbul'dan da mehtabı uyandırmadan geçip giderdi Brasil Project olmasa. Eliane Elias. Ivan Lins. Oscar Castro Ne- ves. festivalimizin sürprizlerinden. Yine de Toots Thielemans'ı şöyle dinlenmiş bir piya- no üçlüsü eşliğinde, bir konser salonunda ve bir kış gecesi dinlemeyi aynca salık veririm. Brezilya gecesinde bir göktaşı. Kendi top- luluğu eşliğinde Milton Nasdmento. Kimseye benzemez. Ne yapıp edıp bilet alın, bulamaz- sanız duvardân atlayın, Nascimento'yu dinleyin. Brezilya'nın sesini duyun. Nascimento, lafını sakınmaz. Sesi Brezilya'run tüm renkle- rini taşır. Brezilya için yapmayacağı voktur. Böylesine şarkı söylemek dahil. Benceyeterli. Festivalimizin gece adlan bile edalıdır. Üçüncü geceninki 13 temmuz çarşamba ol- maktadır, adı "Eski Dostlar Gecesi." Ve so- nunda Mkhel Petnıcciani de Istanbul'da. Petruccianı için, Bud Powefl ardıllannın en güçlülerinden diyebilinz. İstanbul'da ona başta biraden Louis Petrucciani. davulda Lenny NVhite ve bir yaylı çalgjlar dörtlüsü eş- lik edecek; The Quatuor Graffiti. Eski E>ostlar ise ikind üçiü. Gatevvay Trio. Jon Abercrombie, Dave Hottand, Jack De- Johoette. 1975'ten beri yaşayan Gateway'in üyeleri Istanbul'u ıyi tanıyorlar. Sanınm İstanbullular da onlan. Ustalık, simya, miskal. dervişlik, süzül- müşlük ya da hepsi birden ilk aklıma gelen sözcükler. Petrucciani'nin, eğer sağlık duru- mu elverirse ve canı isterse Gateway"e katı- lması bekleniyor. Festivalimizin üçfüleri birbirinden ya- mandır. Stanley Clarke, AI Di Meola, Jean- Luc Ponty. Stanley Clarke ve AI Di Meola, daha önce lstanbul'a gelmişlerdi. Fransız kemancı Jean Luc Ponty ise ilk kez geliyor. Elektronik ol- sun akustik olsun. onu dinlemek İstanbul- lular için 'yeniüV olacak. Aynca bu üçlüden başka yenilikler de beklenebilir. Caz Geleneği Gecesi Nejat Eczacıbaşı'na adandı. Genç gitarci RusseU Malone ve Joe Henderson Dörtlüleri. Neredeyse yeniden dogan Joe Hendersoo'un, piyanoda Güney Afrikalı genç Bheki Mse- leky, başta George Mraz ve davulda AI Fos- ter gibi müzisyenlerden oluşan Dörtlüsü ve Russeü Malone'un gitan tiryakiler için. I. Uluslararası İstanbui Caz Festivali'nde aynca talihli iptaUer' var. Randy Crawford yerine Betty Carter gibi... Geçen gelişinde kaçıranlar için bu kez son şans olabilir. Çok büyük bir artist dinlemek için de son şans ola- bilir. Büyük kadın şarkıcılann sonuncusunu bir kez daha dinlemek için de. Festivalimizde Marla Glen ve Noa gibi mutlaka dinlenilmesi gereken şarkıcılar da var. Çok ünlüler yam sıra çok yakında ünlü olacaklan da sunmak, uluslararası caz şen- liklerinin özelliklerinden. Yine bir anlamlı girişim de, yıllardır İsveç'- te yaşayan değerli sanatcımız Vluvaffak Fa- lay'ın çağnlması. Muvaffak Falay, Istan- bul'a tsveçli grubu ile gelecek. Davulda ise topluluğa Can Kozlu katılacak. Can Kozlu. hatırlanacağı gibi Aydın Esen ile birlikte İstanbui Festivali'ne de katılmıştı. Çalışma- lannı inatla İstanbul'da sürdürüyor. Ve arük ne yank ki -ya da belki de sevin- memiz mi gerekir- yeniden yaşamak zorunda kalan Okay Temiz, Temiz, buna karşılık şen- liğe oldukça 'yerel' sayılacak bir topluluğun arkasında katılacak. Falay, Temiz, KozJu... Sayılan hiç artmı- yor. Festivalin bir özelliği de ilk kez 'resmi sah- nesinin' dışma taşacak olması. Ortaköy'deki Esma Sultan Yaîısı, festival boyunca 22.00- 01.00 arasında caz kulübüne dönüşecek. 11,12,13 temmuz akşamlan Larry Coryell Esma Sultan'da çalacak. 22.00-01.00 arası, üç gün üç gece Bolero... Ardından üç akşam RusseU Malone ve son üç akşam da Mırvaffak Falay Beşlisi. Ve bir de sergi. Caz Fotoğraflan Sergisi. Levent öget'in bir süredir çektiği caz fotoğ- raflanndan seçmeler, The Marmara Oteli Sergi Salonu'nda. Konserlerden önce ya da sonra, caza bir de öget'in gözüyle bakılabilir. Nice yaşlar diliyorum, Uluslararası İstan- bui Caz Festivali'ne. Türk DiliKonuşan Ülkeler 5. Dönem Toplantısı Kırgızistan'da Bişkek ve Çolpon Ata'dayapıldı . HANDAN ŞENKÖKEN Istikrarh BİŞKEK/ ÇOLPON ATA- Köpüklü mavi âalgalar, el ele tutuşmuş gibi, birbiri ardından sarı kumlara doğru koşuşuyorâu. Dağların ar- kasına aşan güneşten dolayı uzaktakı sular pembeleşmişti. Gölün karşı yakasında tepeleri karh mor dağlaryükseliyordu. Kül rengibtdut- lar loplanmışu çevresinde. İlyas'ın 'bitirihnentiş türkü'süydü Isık Göl... Gölün güzelliğinden mest olan kuğu- lann sevinç çığlıklan attıklan, birden hava- lanıp sonra kanaüannı gererek aşağıya sü- züldükleri ve genişleyen köpüklü halkalar bı- rakarak sulara çarptıklan... Yanm kalmış sevdasına veda etmişti Isık Göl'ün kıyısında. Ne mavi dalgalan, ne san kumlan ne de sevdiği kadını,' al yazmalı selvi boylu' Asel'i götürmeye gücü yetmemişti tlyas'ın. Yeni meyvalannı veriyor Tûrk Dili Konuşan Ülkeler Kültür Ba- kanlan'nın oluşturduğu "Türk Kültür ve Sa- natlan Ortak Yönetimi' (TÜRKSOY)'un 5. Dönem Toplantısı için Kırgızistan'a doğru yol alırken bu kınk aşk öyküsünü anı- msadım. Cengiz Aytmatov'un ülkesine gidi- yorduk ve nedense 'Al Yazmalım, Sehi Boy- lıan' takılmıştı usuma. İstanbul'dan Kazakistan'da Alma Ata'ya TH Y uçağıyla saatler süren bir yolculuk son- rası geldiğimizde, inanılmaz nem ve sıcak herkesi perişan etmişti. Alma # Ata'dan Biş- kek'e uçsuz bu- caksız bozkırlar- dan geçerek yine saatler süren kara yolculuğu da cabasıydı. Ancak bun- dan sonra yaşa- dıklanmız tüm bu yorgunluğu unutturacak gü- zellikteydı. 1992 yılının haziran avında İstanbul'da TÜRKSOY için aülan ilk adım, artık meyvalannı vermeye baş- lamıştı. Böyle bir örgütün kuruluşuna yöne- lik 'kücûmseyiei değerlendirmeter'e en somut yarut; TÜRKSOY'un kısa sürede gelişerek ve Bakü, Almatı ve Marrnaris'te yapılan dö- nem toplantılanyla birlikte uluslararası bir nitelikte bir kuruma dönüşmesiyle gelmişti. Ortak kültürden gelen Türkiye ve Orta Asya Cumhuriyetleri arasında kurulan bu kültürel gelişme, bin yıllık aynhktan sonraki farkblaşmayla birlikte, yeniden buluşarak et- kileşimi sağlamak ve en önemlisi bugüne dek geçen süre içindeki sanatsal varlıklan daha iyi tanımak ve ortak dili oluşturmak TÜRK- SOY'un amacı. Hedefı de kültürel ilişkilerde 'kühvei kökeniere takılıp kaimak yerine, kül- türel değtpmlerden yeni, çağdaş ve evrensel ohjşumlara geçişi sağlamayı' ve sürekü, ûret- ken, kaba işbırliğı sağlamak. Genel Mödûr Polat Bülbüloğlu Kültür Bakanı Fikri Sağlar'm Türk kültü- rünü ve sanatını tüm dünyaya tanıtmak amaavla bir kurum kurulması önerisi; iki yıl önce İstanbui toplanüsma katılan 5 ülke ta- rafından kabul edildi. Bütün Türk cumhuri- yetlerinin katılımıyla özellikle Türk kültürü- nün parçalannın biraraya gelmesi konusun- da bir sonuç bildirgesi yayınlandı. Böylelikle hem kültürler birbirini tanıyacak, hem de bir- ükte dünyaya Türk kültürü aktanlacaktı. Kültür Bakanlan Konseyi daimi hale geti- rildi ve bir kurum olma karan çıktı. TC. Kül- tür BakanlığYnın başlatuğı çabşmayla birlik- te yapısal oluşum, 6 ay sonraki Bakü 'deki toplantıda kabul edildi. Yine Kültür ve Dışiş- leri Bakanlıklan tarafından yürütülen çalı- şmalar sonucunda 1993 temmuz ayında Alma Ata'daki toplantıda da uluslararası TÜRKSOY kuruldu. 1994 şubat Marmaris toplantısında ise çahşma yönergesi hazı- rlandı. Azerbaycan, Kazakistan, Kırgjzistan, Kırgızistan'daki 5.dönem toplantısı Bişkek'teki Devlet Tarih Müzesi'nde yapıldı. ve tek ıdıısUüiüasıTürkiye, Türkmenistan ve Özbekistan'ın üye, KKTC, Başkırdistan ve Tataristan'ın gözlemci üye olarak katıldıklan TÜRK- SOY'un 5. dönem toplantısı Bişkek'te baş- layıp, Çolpon Ata'da sürdü. TÜRKSOY Dönem Koordinatörlüğü'nü Kırgıastan Cumhuriyeti Kültür Bakanı Çoiponbek Ba- /arbaev'in üstlendigi toplantıda, TÜRK- SOY Genel Müdürü Azerbaycan Kültür Ba- kanı Polat Bülbüloğhı seçildi.1996 yıhnda Fransa'da düzenlenen "Expolangues" Dil Fuan'nda Türk dili ve kültürünün TC Kül- tür Bakanhğı tarafından ve TÜRKSOY'la birlikte temsil edilmesi ve TC Kültür Ba- kanhğı ile Almanya'daki Theatre an der Ruhr ile birliktejeb'ştirilen İpekyolu Tiyatro- su projesine TÜRKSOY'a bağb ülkelerinin sanatçılannın da katılması kararlaştınldı. TÜRKSOY Kültür Bakanlan konseyince: Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanı tarafı- ndan önerilen TÜRKSOY'un örgütlenme şeması oybirliğiyle kabul edildi. TÜRKSOY Genel Müdürüne, TÜRKSOY teşkilatınm ve personelinin stütüsü hakkında gerekli çalı- şmalan sürdürmek ve T.C. Hükümeti ile ge- rektiğinde bu konuda bir protokol yapmak konusunda yetki verildi. Türkiye'nin kurduğu ilk kurum Konsey, TÜRKSOY ve - Manas-1000' Genel Müdürlüğü'nün 'Manas' Destam'nın 100. yıhnın kutlanması ile ortaklaşa faalıvet planının onaylanmasına karar verdi. TÜRKSOY Dönem Koordinatörlüğü 1 Temmuz 1994 tarihinden itibaren 6 ay sürey- le Türkmenistan Kültür Bakanı Geldimurat Nunnuhanunedov'a devredildı. VI.Dönem Toplantısı'nın ocak 1995'te Aşkabat'ta yapı- lmaşı kabul edildi. "Ülkeierin birbirleriyie olan ilişkilerinin en SKak ve en hızlı gelişnıesi, haklann birbirini en sfiratii fHçimde tanıması actsından Türk cum- huriyetleri arasında kültür ve sanatla ilgili uluslararası bir kurum mutlaka oluşmalıydı" diyor Kültür Bakanı Fikri Sağlar. Iki yıî sü- resince bü>ük çaba harcanarak TÜRKSOY kurulmuştu. Üstelik bu, Türkiye Cumhuri- yeti'nın ilk kez kurduğu uluslararası bir ku- rumdu. Bugüne dek hep, varolan uluslara- rası kurumlara üye olunmuş ancak böyle bir kurum oluşamamıştı. Kırgızistan Cumhurbaşkanı Asker Aka- yevın de belirttiğı gibi. TÜRKSOY, Türk cumhuriyetlerinin birlikte gelişmesinde eko- nomik ve demokratik gelişmede 'çok önemli rol'oynuyor. Gelecek beş yıl içinde ortak dilin Anadolu Türkçesi olacağı inancında Akayev. Özgür- lüklenne yeni kavuşan Türk Cumhuri>etle- rinde kültürün yeniden doğuş sürecinı ya- şadığını vurgulayan Akayev, kültürün bir çi- mento gibi Türk halklannı birbirine yakı- Bişkek'te Kırgtz Filannoni'de 'Kambarkan' orkestrasının konseri oldukça renkli, değişik ve ilginç bir gösteriyedöoüştü. nlaştırdığına değinerek, ortak dılin oluşturul- masında Türkiye'ye önemli görev düştüğü görüşünde. 5.Dönem toplantısında, Kırgızistan'da ol- duğu gibi Kazakistan, Azerbaycan, Türkme- nistan ve Özbekıstan'da da TÜRKSOY'a, devletin en üst kademelerinin artık sahip çıktığı ortaya çıktı. Her bakanlık ayn birim- ler oluşturarak ortak bir dil ve alfabenin oluş- ması için çabşmalannı sürdürüyor. Daimi ve istikrarlı tek örgüt Fikri Sağlar, Orta Asya Cumhuriyetleri ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki "daimi bir bağ ve istikrariı çauşmayı sürdüren tek örgüt'- ün TÜRKSOY olduğunu 'üzülerek' vur- guluyor. Yeterince kamuoyuna anlaüla- madığından da yakınıyor: "TÜRKSOY, daha sonra kültür bakan- lannın oluşturmuş olduğu karadeni/ Ekono- mik Isbirliği'nc paralel ve Karadeniz Kültürel İşbirtiği'nin de önemli bir öğesi olarak Karade- niz ve Orta Asya ülkeleriyle Türkiye'nin de çok ciddi bir işbirliğine girmesine neden olacak bir yapıyı oluşrunıyor. Kültürel gelişme olma- dan ekonomik gelişme de, demokratikleşme de olmuyor. Bu açıdan bu işi çok önemsiyonım. Çok emek sarfettik, bence Türkiye'nin önemli bir başansıdır T t RKSOY. Hele hele 1991'- den sonraki gelişmelerde Orta .Asya Cumhuri- yetleri ile Türkiye arasında istikrarlı tek ku- rum haline gelmesi aynca benim için çok önemli. Türk Cumhuriyetleri çok ilginç, yeni özgürlüklerine kavuşuyorlar, yeni devlet kunı- yorlar. Bürokrasiyi, hukuku yeniden kurma- ya çalışıyorlar. Bu arada bunca zorluk arası- nda bu kuruma da katıldılar. Artık bu işin ciddi ve önemli bir kurum haline geldiğinin farkına vardılar. Her devlet açıkça görüyor ki, ekonomik \epo- lirik işbirliği yap- mak istiyorsak, o işbirliğini detletler ve ülkeler arasında sağlamlaştırabil- mek ya da gerçek- leştirebilmenin tek >olu kültürel işbir- İiği yapmaktır." TÜRKSOY'a üye ülkeler arasında ortak dili oluşturabil- mek için ortak alfabeye geçme doğrultusun- da ya kararlar alındı ya da geçildi. T.C. Kül- tür Bakanhğı'nın bu konuda çok büyük rolü oldu. Ancak, eksiklıkler söz konusu. 1992 yı- lında Dışişleri Bakanbğı tarafından matbâa- lann kurulması için aynlan 10 milyar liralık kaynak sürüncemede bırakılarak yok oldu. Bu noktadan sonra ne yapılacak? Fikri Sağlar, Latin alfabesine geçişi hı- zlandıracak matbaa kurumlannın hala oluş- turulmadığından ve verilen sözlerin yerine getirilmemesinden yakınıyor: "Özellikle devlet kademelerde bu konuyu anlamayan insanlann getirmiş olduğu sıkıntılar var. Matbaalar konusunda ChşişJe- ri Bakanlığı ve diğer bakanlıklar üzerierine düşen görevi yerine getiremediler. Oysa bu gerçekleşseydi, Latin alfabesine geçiş çok daha hızlanmış olacaktı. Nitekim sjmdi ka- rarlar var ama altyapı yok. Devlet ciddi bir şekilde bu konuya planla ve programla yak- laşmalıdır. Onu da bugüne dek gerçekkşti- remedik. Bir adım önde başlattığımız yerde iki yıl sonra geldiğimiz nokta. iki adım geriye düşmüş ounanuzdu-. Büyük zoriamalaria bir noktaya geldik. İnşallah bu noktadan sonra da bu iş daha da rayına otunır. Herkes sahip çıkmalı." 1-3 Temmuz tarihleri arasında Kırgızis- tan'da Bişkek ve Çolpon Ata'da gerçekleşti- rilen toplantı süresince. Çin sınınnda, Tiyen- Şan dağlanrun dibinde, birbirlerine sımsıcak dostluk gösteren, iletişim kurmak için müthiş çaba gösteren insanlar vardı. Konuşurken, bir kaç sözcükle de olsa anlaşmaya çabala- yan...Kültürlerini, zevklerini, müziklerini paylaşmaya çahşan...Bu birlikteüği sürekli kılmayı isteyen... Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın toplantının bitiminde yaptığı konuşmayı 'veda" olarak niteleyip , "Sen biam Uderimizsin, bu işin başından ayxıuna"diyerek ağlayan bakanlar, 'kültürel bağ'ın ne denli güçlü ve vazgeçiunez olduğunu gösteriyordu. Robert Kolej'de dostluk konsen Kültür Servisi - İstanbui Oda Korosu ve Nevv Hampshire Friendship Chorus, Robert Kolej Suna Kıraç Tiyatrosu'nda dostluk konseri veriyor. Türk-Amerikan Üniversiteliler Derneği tarafından düzenlenen konserler, çarşamba ve perşembegünlerisaat I8.30'da gerçekleştirilecek. 1988 yılında kurulan ve daha önce Çin Halk Cumhuriyeti, Ekvador, Yeni Zelanda, Avustralya, Estonya, Litvanya ve Rusya'da dosluk konserleri düzenleyen Nevv Hampshire Friendship Chorus, Türkiye'ye ilk kez geliyor. Müzik direktörlüğünü Betty Bilodeau'nun yaptığı koro, 40 kişilik bir sanatçı grubundan oluşuyor. Turistik ve kültürel değerleri tanımayı ve tanıtmayı amaçlaşan koro, müzik yoluyla dostluklar kurmaya çalıyor. 1982 yılında kurulan istanbui Oda Korosu, kurulduğu günden beri şef Yeşua Aroyoyönetiminde çahşıyor. Gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında birçok başanlı konser veren İstanbui Oda Korosu, aynca her yıl Eurodialogue asamblelerine katıbyor. İki koronun beraber vereceği konserlerde Amerikan Müzik klasiklerinden, Spiritüellerden (Amerikan zencilerine özgü ilahiler) ve Broadvvay müzikallerinden seçmelerden Adnan Saygun'un 'Katibün Çeşitlemeİeri'ne uzanan geniş repertuvarla izleyici önüne çıkacak. Belde Sanatevi'nden yeni bir sergi Kültür Servisi-1993 yılının ekim ayında farklı sekiz kişinin Değirmendere Belediyesi Belde Sanatevi'nde buluşmasıyla kurulan grup Belde, dün saat 17.00 da yeni resim sergilerini Değirmendere Belediye Başkanı Ertuğrul Akalın eşliğinde açtılar. Çahşmalan hakkında yetkililerle konuşan grup üyeleri şöyle konuştu: "Sanat, içimizdeki bir savaşımla duygulanmızın açığa çıküğı büyülü bir o>oın. Resimlerimizde, doğayı, doğanın birparçası olan insanı, acıyı, hiiznü, özgürlüğü, umudu kısacası yaşanrruşhğı buîabilirsink. Bizler, kendi dünyalanmızın renklerini resimlerimize yansıtmayı deniyoruz." Sergi, sanatseverler için 16 temmuza kadar açık kalacak. Çanakkale'de arkeolojik kazılar ÇANAKKALE (AA> Kültür Bakanlığı'nca Çanakkale'nin çeşitli bölgelerinde arkeolojik kazılara başlandı. Yetkililerinedindiği bilgiye göre tasarruf tedbirleri nedeniyle bir ay ertelenen Troya ve Ayvacık Gülpınar kazılanna başlandı. Âssos'takı kazılara ise 22 temmuzda başlanacağı bildinldi. Gülpınar kazılanna Prof. Dr. Coşkun Özgünel, Troya kazılanna Alman arkeolog Prof. Dr. Mannfred Korfmann, Assos kazılanna da Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu başkanhk ediyor. Dalai Lama ve Umberto Eco'ya davet ANKARA (ANKA)-1995 eylül ayında Türkiye'de yapılması kararlaştınlan "HoşgörüSorunlan Üzerine Kollokyum"a cağnlacak ünlü isimler arasında Tibet lideri Dalai Lama ve İtalyan yazar Umberto Eco bulunuyor. Unesco Milü Komisyonu'na sunulan davet listesinde. Eco ve Lama'nın yanı sıra viyolonselci Loro Menuhin, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Catherine la Lumiere. Brezijv alı yazar Jorge Amado, Nobel Banş Ödülü sahibi Elie VViesel de yer alıyor. 1995 Hoş- görü Yıh'nda konuyla ilgili düşüncelerini uluslararası bir platformda açıklamak üzere Türkiye'ye davet edilmesi beklenen diğer isimlerse şöyle sıralanıyor: Cenevre Üniversitesi Felsefe Bölümü'nden Prof. Jeanne Hersch. Fas Kültür Bakanı Allal Sinaceur, Paris Evrensel Kültür Akademisi Genel Sekreteri François Barret Ducrocq, Fransız Akademisi üyesi. romancı Jean D'ormesson, Hıristiyan ve Müslümanlar arasında diyolog konusunu içeren yapıtlann yazan Maurice Boorman. fılozof Hans Kung, fılozof Mohammed Arkoun, Kamerunlu müzikolog, gitarist, yazar Francis Bebey. Moskova Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi Dekanı Prof. Yassenne z^assoursky ve Le Monde gazetesi yazan Rogerpol Droit. Kayseri'de Yeraltı şehirleri KAYSERİ (AA) - Kayseri'deki 8 yeralü şehrinin turizme kazandınlması amaayla çalışmalann devam ettiği bildirilerek yedi katlı Çomaklı yeralü şehrinin, büyük bir sıra şehri olabileceği bildirildi. Çomakh yeraltı şehrinin benzerleri içinde en kapsamlılanndan biri olduğunu anlatan müze müdürü Hamdi Biçer. yeraltı şehrinin üstünün üç kat. altının ise dört kat üzerine kurulduğunu, çok sayıda zahire çukurlan, su kuyulan, içeriden kapatma taşlar. beş ayn büyük yerleşim mekaru ve tavanda boydan boya haç işareti bulunan bir ibadethane tespit ettiklerini belirtti. Biçer, yaptığı konuşmada, aynca "Eldeki verilere göre yeraltı şehri 35-40 kilometre uzakhktaki Tomarza ilçesine kadar uzanıyor. Ancak 400 kilometreden sonra göçükler nedeniyle daha ileriye gjdemiyoruz'" dedi. İl Turizm Müdürü Bekir Yağmuroğlu da, Çomaklı yeraltı şehrinin, diğer 8 yeralüşehri ile birbkte turizme kazandınlması için kısa sürede çahşmalara başlayacaklannı kaydederek "Oldukça zengin özelliklere sahip olan yeraltı şehrimizin, ilk etapta çevre düzenlemesini yapacağız. Çomaklı yeraltı şehrini turizme açarak Develi ilçesine önemli bir iç ve dış turizm potansiyeü kazandıracağız" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle