23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1TEMMUZ1994CUMA HABERLER ekdersücreti •ANKARA(AA)-SHP Grup Başkanvekili Ercan Karakaş, Maliye Bakanı tsmet Attila'ya, öğretmenlerin ek ders ücretlerinin ne zaman ödeneceğini sordu. Karakaş, TBMM BaşkanlığTna sunduğu soru önergesinde, Maliye Bakanı Attıla'ya şu sorulan yöneltti: "27 Mart seçimlerinde görevlendirilen sandık kurulu başkan ve üyeleri ve ile diğer görevlilerin ücretlerinin, memurlann ve özellikle öğretmenlerin eczane ve hastanelere ödenmeyen ilaç ve tedavi giderlerinin, öğretmenlere ödenmesi durdurulan ek ders ücretlerinin ne zaman ödenmesi düşünülüyor?" Tfirkeş: Çillep'e ortak OIUPUZ • HaberMerkezi-MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, "Tansu Hantm'ı destekliyorum. Gerekirse Sayın Çiller'le koalisyona gider, iktidar ortağı oluruz" dedi. Türkeş, Kanal-6 Televizyonu'nun Baskın prograniının dün geceki Dobra Dobra bölümünde sorulan yanıüadı. PKK terörünü bir yılda temizleme reçetesini açıklayan Türkeş, Çiller-Karayalçın koalisyonunu neden desteklediği sorusuna," 12 Eylül'den çok zarar gördük, işİcencegördük. Anayasayı değiştireceklerdi. Demirel ve Inönü'lü hükümete onun için destek verdik; güveno.yu verdik, taahütleri var" dedi. Türkeş, yüzbin kişilik PKK'yle mücadele teşkilatı oluşturarak bu teşkilatın bir kısımtu, sosyoloji, psikoloji, ekonomi uzmanlan ve güçlü istihbarat elemanlanyla iki aşamada, bir yılda temizleyeceğini söyledi. Erbakan dava kaybetti • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Aylık yayımlanan Sancak Dergjsi'ndeki bir haberde, ' R P Genel Başkanı Necmettin Erbakan'a ve partinin tüzel kişiliğine hakaret edildiği" gerekçesiyle löayakadar hapis cezası istemiyle yargılanan sorumlu Yazıişleri Müdürü Ibrahim Batmaz beraat etti. Ankara 2. AsliyeCeza Mahkemesi'ndeki karar duruşmasında, RP'nin avukaü YaşarGürkan hazır bulunurken sanık İbrahim Batmaz ile avukaü ise katılmadı. Pabuççuoğlu öldü • MUĞLA (Cumhuriyet)- Muğle Jl Kültür Müdürü Mustafa Pabuççuoğlu, tedavi görmekte olduğu Muğla Devlet Hastanesi'nde kalp yetmezliği sonucu dün sabaha karşı öldü. 1949 Çahkın doğumlu olan Pabuççuoğlu, İl Kültür Müdürlüğü görevinin yanı sıra gazetemiz ve Yeni Muğla gazetesi muhabirliğini de yürütüyordu. Cevheri'den yalanlama •ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Devlet Bakanı Necmettin Cevheri, ANAP Genel Başkan Yardımcısı Eyüp Aşık'ın, "Fatih DYP bürolan RP için çalışıyor" şeklindeki beyanının "gerçekle ilgisi olmadığım" belirterek "DYP bürolan DYP için çalışır" dedi. Cevheri, yaptığı yazıü açıklamada, Aşık'ın söz konusu beyanını, "kendi temennisi doğrultusunda talihsiz bir beyan" olarak nitelendirdi. Betediyelepin Inııınıl MS J w i VdKosm gtoerı •ANKARA (ANKA)- Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin I993yılında temsilveağırlama giderlerinin 10.4milyarlira olduğu, aynı dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin temsil ve ağırlama giderlerinin ise 2.2 milyardüzeyinde gerçekleştiği bildırildi. Iıısaıı 16 Haziran 1994 tarihli gazetede yayımlanan anılannda Sayın Tür- keş, bu konuda 3 Ha- ziran 196O'dâ radyoda yayımla- nan ve halkı dehşete düşüren bil- diriyi anlatıyor. Şunlan söylü- yon "Biknriyi Ertuğrui Alaüı ve Mithat Ceylan'ın yaztüğını tespit ettim. Niçin yazdılar, büemiyo- rum. Komiteye götürdüm, arka- daşiarm büyük çoğunluğu bun- dan üzüntü duydu." . Bundan 22"yıl önce, 1972'de yayımlanan anılannda Sayın Orhan Erkanlı da, aynı konuya daha aynntılı olarak değiniyor. "Anılar, Sorunlar, Sonnnlular" adlı kitabının 59. sayfasında başlatılan bölüm içinde, Erkanlı şunlan söylüyor: "Henüz komite resmen açı- klanmamıştı, bir sürii insan, ko- mite üyesi sıfatıyla kendi kendine icraat yapıyor. Bunlardan birisi bir albay, Et ve Balık Kurumu mesetesini de kendisine iş edinmiş ve kuruma giderek araştırma yapnuş. Albay, yaptığı soruştur- ma sonunda maddi bir delil bula- madığıru, ancak kurumdakilerin böyle bir olayı duyduklarmı ve ımlmkün gördüklerini ifade etti. O olay daha önce gazetelerde de yer almış »e iyice yavılnuştı. Du- rumun bir bildîri> le açıklanması ve albavın bir büdiri taslağı hazı- riayarak komite)e getirmesi ka- rarİaşurddı. Alba> hazırladığı tasiagı komitede okudu, beğenfl- medi. Bazı krsımlaruun değJştiril- ıtıesi >e olavın büyütülmemesi is- tendi. Albay, biİdiriyi kendine göre düzelttikten ve ügüilere pa- rafe ettirdikten sonra komiteye tekrar göstermeye lüzum görme- den Radyoe\i'ne göndermiş. Biz toplantı halindeyken öğle ajansı- nda haber okundu. Herkes bir anda, Bu ne rezalet" diyerek ayağa fuiadı ve ortalık kanştı." . Erkanlı, saür aralannda şun- lan da söylüyor: "Albay bu hatası yüzünden komite dı- şmda bırakıldı. Halen orduda (1972) kor- generaldir", "O anda bu gibi radyo haber ve bildirilerini Ahmet Yıkiız veya Ertuğrui Alatiı imzauyordu." Sırtımızdaki kambur ası aramyor ürkeş'in bu konudaki anıları, "İhtilalciler Et-Balık'ta insan kıyması anyor" başlığı altında çıkmış ve fakat çok kısa, noksan ve yanlış anlatılmıştır. Konu ya hiç açılmamalı ya da açılıyorsa eğer, "Başbakan gibi müsteşar" a ya da "ihtilalin kudretli albayı" na yaraşır bir boyutta tarih önüne serilmeliydi. ÛENÜ1K ORDBİTIRDİ 27 Mayıslı günlerin ilk haftasında devlet radyosunda yayımlanan Et-Balık'ta insan kıyması ha- beri dehşet vericiydi. 27 Mayıs anarşiyi durdurmuş, kardeş kavgasıru önJemişti. Her tarafta özel- likle de büyük şehirierde coşkulu gösteriler sürüyordu. Bu dehşet veren iddia araştırılmalıydı... Konuyu 27 Mayıs ihtilalinin ilk gün- lerinin önemü bir skandalı ve yapılan önemli yanlışlardan biri olarak üzüntüy- le anımsıyorum. Sırtımızda bir kambur gibi sürüp gitti. Bu ve benzeri diğer olay- lan, buna hazır kamuoyu ortamının beİc- lentileri körükleyebileceği gibi. bize karşı yıkıcı davranışlann kundakçılan da ser- gjleyebilirdi. Basiretli davranışlar, derin düşünebi- len kafalar bu gibi durumlara soğuk- kanlılıkla yaklaşabilmeliydiler. Bu olaya sebebiyet verenler basiret, düşünce ve so- ğukkanbhktan yoksun kalrnışlar, üpkı bizden önce toplumsal olaylar karşısında Demokrat Partililerin düştükleri hata- lann benzerini yapmışlardı. Tarihin 27 Mayıs dönemi üzerindeki ilk yargılaması, olasıdır ki bu olaydan başlatılacaktır. C»nun için olayın, İconu açılmışken kısa geçiştirilmesi uygun de- ğildir. Savın Türkeş'ın bu konudaki anı- lan. "İhtilakiler Et-Balık'ta insan kıy- ması anyor" başlığı altında çıkmış ve fa- kat çok kısa, noksan ve yanlış anlatıl- mışUr. Konu ya hiç açılmamalı ya da açılıyorsa eğer. "Başbakan gibi müste- şar"a ya da "ihtilalin kudretii albayı"na yaraşır bir boyutta tarih önüne serilme- liydi. Oysa Sayın Türkeş bu konuda, olay karşısında bir gözlemci gibi dur- mayı yeğlemiş. Sayın Orhan Erkanlı'nın anıîannda ise tarihe ipucu verecek aynntılar, bir ölçüde var. Bu konuda şu aynntılar da bilinmeli- dir: 1. Sayın Erkanlfrun 1972'de "Halen orduda korgeneraktir" dedığj kişi, o sıra- larda MBK toplantılanna kaülan Kur- may Albay Mithat Ceylandır. "O anda bu gibi radyo haber ve bültenlerini Ahmet Yılda veya Ertuğrui Alatiı imzahyordu" sözünde Ahmet Yıldız'ın adı olmamab- dır. Çünkü o anda Sayın Ahmet Yıldız henüz Basın-Yayın Genel Müdürlüğü görevini yüklenmemişti. Ertuğrui Alath'ya gelince; 1960 öncesi uzun kurmaylık hizmetimde tanıdığım Sayın Alatiı çok yetenekli, görevinde ti- tiz, seçkin bir kurmay subaydı. Bildirinin talihsiz metnini görmeden imzalayacak ya da görünce benimseyecek bir kişiliğe sahip değildi. Am'a yıjlarca bu töhmetin altında ealdi kaldı. İşin aslını en ince aynntılanna kadar araştırdı. Yüzlerce sayfa yazdı, belge topladı. ama duyura- madı. 12 Eylül döneminin Danışma Meclisi'nde de bulundu. Ama bu konu- yu, Danışma Meclisi'ndeki görevi ile ıliş- kilendirecek küçük fırsatlan yaratmak tenezzülünde bulunmadı. Alatiı, Türkeş ile görüşüy or Aynca bu görevdeyken sürekli 1961 Anayasası'nm savunmasını yaparak o mecüste silah arkadaşı Sayın Baki Cebeci ile birlikte a>Tik otu gibi kaldılar. Sa>ın Ertuğrui Alatiı, içine işleyen bu ola>ı 6 yıl sonra 3 Ocak 1966 günü Cumhurivetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) Genel Merkezi'nde Sayın Türkeş'le aynntılı olarak görüşüyor. Kendisiyle ilişkili it- hamlara "Bilmiyorum, anımsamıyorum" diye yanıt ab>or. Fakat şimdi Sa>ın Tür- keş, "Büduivi Ertuğrui Alatiı ve Mithat Ceylan'ın yazdığını tespit ettim" diyebili- yor. 2.27 Mayıs öncesi günlerinde Demok- rat Partililerin çok kötü işler yaptıklan karusı kamuoyunda yaygındı. Tüm itibannı yitirmiş ve Vatan Cephesi yayınlan ile de ciddiyetini kaybetmiş partizan devlet radyosunu Demokrat Partililerden başka kimse dinle- miyordu. Tüm baskıcı yönetim- lerde olduğu gibi, fısıltı kamuo- yunda saltanatını kurmuştu. Di- namik güçler ve DP'üler dışında herkes. Avrupa'dan yapılan ya- bana radyo yayınlannı dinleye- rek Türkiye'de olup bitenlerden haber almaya çalişıyordu. Bu yayınlann başında da Ameri- ka'nın Sesi Radyosu ve İngiliz BBC geliyordu. Bu radyolarda ise 28-29 nisandan itibaren önemli kanşıkbklann her birin- de 8-10 kişinin yaralandığı, öl- dürüldüğü bildiriliyordu. Sov- yetler Birliği >anbsı yayın yapan Bizim Radyo'nun ise kamuo- yunda itibari ve dolayısıyla et- kisi yoktu. Baskıcı DP yöneti- minin. basın ve yayın özgürlü- ğü üzerindeki ağır sansürü, çarpık bir kamuoyu olumasına neden oluyordu. Bu da De- mokrat Parti yönetiminin so- nunu hazırlıyordu. Dehşet verid haber Bu itibarla, 27 Mayıs'tan son- ra açığa çıkan birkaç öğrencinin ölümü ve yaralanmasının dışında, kamuoyunda daha bir- çok ölümlerin bulunduğu bek- lentisi vardı. Bütün bu bilinenle- rin ışığı altında denilebilir ki 27 Mayıslı günlerin ilk haftasında devlet radyosunda yayımlanan haberin kendisi bir sürpriz değil- di. Fakat haberin niteliği dehşet vericiydi. 27 Mayıs anarşiyi dur- durmuş, kardeş kavgasını önle- mişti. Her tarafta özellikle de büyük şehirlerde coşkulu göste- riler sürüyordu. Genelde tüm ülke sükunete kavuşmuştu. Kardeş kavgasını önlemeyi amaçlayan basiretli bir yöneü- min, haberin dehşet verici yönünü araşu- mıaya ve inceleme>e alması gerekirdi. Kaldı ki olayın dehşet verici yönünün manuksal temeli binde bir bile sağlam değildi. 3. Olay öncesi günlerinden itibaren basında bu konuya iüşkin şu haberler var: : 31 Mayıs 1960. Vatan Gazetesi: İstanbul Üniversitesi Rektörü Sıddık Sami Onar dün (30 mayıs) saat 14.30da rektörlük binasında bir basın toplantısı yaparak sözleri arasında. "Ünhersite olaylannda ölenlerin saytsı 2'den fazla- dır. Olay gecesi, cesetlerin kamyonla Merkez Efendi Mezarlığf na gizlice gö- türiildüğü ve mezarlık bekçisinin kabul et- mediği bilinmektedir." - 2 Haziran 1960. Cumhuriyet Gaze- tesi: Yüksek rütbeb bir MBK üyesi dün (1 haziran) Fransız basın ajansına verdi- a demeçte, "Bugüne kadar Ankara ve istanbul civannda çukurlar içinde \e Et- Balık Kurumu depolarında bazı cesetkr bulunduğunu. kesin bir rakam verileme- yeceği''ni belirtmışür. YARIN:Gûrsel'in örgüte dcstcği BIRBAKIMA SERVER TANİLLt Sraas1 ! Unutturamazsımz, UmıtmayacağızL. Yarın, 2 Temmuz; Sıvas kıyımının birinci yılı. içinde güzelim insanların yaşadığı, tarihin o gün gör- müşkentine; bir an için her şey bir yana, Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızın en önemli adımlarından birinin atıldığı, Sı- vas Kongresi'nin yapıldığı soylu bir kentin alnına gerici- liğin kapkara bir leke çalışının ilk yılı. Istanbul'da 'Hasret Gültekin Kültür ve Sanat Merkezi', olayla ilgili kapsamlı bir kitap hazırlıyor; benim de katıl- mamı isterken, sordukları bir de soru var: "Kıyımdan bir yıl sonra nedüşünüyorsunuz?" iyi şeyler düşünmüyorum efendim! Ya da düşündüğüm şu: Türkiye'de demokrasi, rezilce yalanlar üzerine kurulu; devlet iktidarı, yasamasıyla, yü- rütmesi ve yargısıyla, bir bataklığa gömülü... Ne demokrasisine inanıyorum artık, ne de devletine! Sıvas'ta, 2 Temmuz 1993 günü, şeriatçı gericilik, tatv rikleriyle, sloganlarıyla, ortaya saldığı kapkara güruhuy- la, bir prova yapmış, gücünü sınamıştır. Aydını ve sanatçısıyla 37 insanı da yakmıştır. Devlet ne yapmıştır bunlar olurken? önlemesi gerekirken, önleyebilecekken önlememiş- tir. özgürlüklerimizin güvencesi devlete bakınız? Bitmedi: Mahkemeler arasında bir süre sallan-yuvar- lan dansından sonra, gerici güruhu Ankara DGM'de yargılanmaya başlamıştır. Yargılama adına da, mahke- me heyetinin katilleri kollayan tavrıyla kıyımın aklandığı, gericilerin şov yaptığı bir gösteridir gördüğümüz. Cani- likleri delilli-ispatlı ortada olanlar, arka arkaya tahliye- lerle salıverilmiştir ve onlar da, kamu vicdanıyla alay edercesine, ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşmak- tadırlar bugün... Her şey, bir örtbas etme, bir unutturmaya yönelik... O kadar öyle ki, kıyımın üzerinden bir yıl geçmiştir. Olayda anasını babasını, eşini kardeşini, yavrusunu ya- vuklusunu yitirenleri, aydmları ve koskoca kamu vicda- nını -bir parça avutacak- bir kararın verilmesi için yeterli birzamandır bu. Oysa ortada ne bir ses, ne bir nefes! Kürt sözkonusu oldukta, kimliğine bile bakmadan as- lan-kaplan kesilenlerin, onca önemli bir olay ve onun davası önündeki teslimiyetine bakınız! Şimdi sizin, şunlan söylediğinizi duyar gibiyim sevgili okurlarım: Bu davada yargılananların, kıytmda elbette rolleri vardır. Ne var ki, asıl failler bunlar değildir; Sıvas kıyımını, devletin görünmeyen gücü yaptı: Kontrgerillası ile, Türk-islam sentezi ile, başka ihanetşebekeleriyle... Asla yanlış söylüyor değilsiniz! Hem konuya böyle yaklaşmazsak, şu bir yıldır oyna- nan komedyayı çözümleyemeyiz. Sıvas kıyımından çıkarılacak dersler de var: Dini, şeriatçı gericilerce sokağa düşürülen, cinayetle- re ve kıyımlara bayrak edilen samimi Müslüman gözünü açmalıdır. Alevilere gelince, bugün çoğu Alevi kuruluşu, hala Kerbela hayıflanışı ve incir çekirdeğini doldurma- yan tartışmalar içinde olup, dedelerin, dede torunlarının istilası altındadır; klasik Alevilikten sıyrılıp evrensel yön- leri öne çıkarmak gerekmektedir. örgütlülüğe evet, ama çağcıl içerikte olmalıdır bu. Bildigim kadarıyla, Pir Sul- tan Abdal Derneği, böylesi bir eğilim içinde olduğu, yani an kovanına çomak soktuğu içindir ki, Sıvas kıyımı, dü- zenin sahiplerinin, neyi bağışlayıp neyi bağışlamadığını da koymuştur ortaya. Ama hangi dinden ve mezhepten olursak olalım, Kürt- Türk hepimize düşen görev, demokrasiyi ve devleti, laik ve çağdaş temeller üzerine oturtmaktır. Bundadır kurtuluşumuz! Işte bu anlayışladır ki, bugünkü düzenin sahiplerine şunlan söyleme gücünü kendimizde görüyoruz: Ne ya- parsanız yapınız, bizim unutmayacaklarımız var; bir Asım, bir Hasret, bir Asaf, bir Behçet, bir Metin, bir Ne- simi ve gericiliğin yangınında tutuşan bütün öteki sev- diklerimiz, belleklerimizden silinmeyecek. Boşunadır çabanız, bu dosyayı kapatamayacaksınız. Tek kelimeyle, Sıvas'ı Hnutturamazsınız, unutmaya- cağız!.. ARA YERELSEÇİMLERE DOCRU... YALOVA Partilerinbüyük seçimvaadi: Yalovail olacak AYŞEYTLDIRIM YALOVA - Başbakan Tansu Çüler 34. il sözünü Yalova'ya verdi. ANAP Genel Baş- kanı Mesut Yıunaz ise Yalova'nın il yapıl- ması için TBMM'ye kanun teklifı sundu. Gecen yıl Bursa'ya bağlanmak istenen Ya- lova'nın il yapılması sözü, gerçekleşmesi için koşullar uygun olmasa bile bütün partilerin sanldığı bir seçim vaadi. Emekliler ilçesi olarak tanınan Yalova'da 27 Mart'ta yapılan seçimlerde SHP'nin iki dönembk ikti- dannı ortağı DYP devraldı. 45 bin seçmen- den 12 bininin oyuyla seçilen tbrahim Uzun'un belediye baş- kanbğı koltuğu- na oturmasıyla birlikte ilçede "Atatürk büstü savaşı" da baş- lamış oldu. Uzun, SHP'b Cengiz Koçal'ın makam odası- nda bulunan Atatürk büstü- nü, başkan yardımasının odasına kaldırttı. Gerekçesi de "Başkan yardımctsının odasında bir Atatürk büstü olmayışıydı". DYP adayı RP'ye duygusal yakın SHP'liler, Uzun'un davranışının kendisi- nin gerçek anlayışını da ortaya koyduğunu söylerken Uzun da "saldmlann kendisini koltuktan indirmek için" yapıldığmı ileri sü- rüyor. Kendisinin her hafta cuma günü Ya- lova Meydaıu'ndaki Atatürk heykebnin önünde düzenlenen İstiklal Marşı ve saygı duruşuna katıldığmı anlaüyor. Uzun'un sözlerine katılmayan SHP adayı Cengiz Koçal ise makam odasında bulunun Atatürk büstünün kaldınbşını "bir simgenin kasıtlı olarak indirilmesi" diye yorumluyor. ' HP'nin "solda güç birliği" önerisini reddeden CHP, tek kadın aday Yaşar Çiftçi'yle seçime giriyor. Çiftçi. kazanamayacağını kabullenmiş, ancak CHP'nin oylannın artmasının "birleşmenin adresini göstereceği" düşüncesiyle hareket ettiğini söylüyor. tbrahim Uzun (DYP) Koçal, "Eğer be- lediye başkan yardımctsının odasında büst yoksa aunak çok mu zordu" diye soruyor. Yalova'da bu tartışmalar sürer- ken YSK'nin se- çimleri iptal et- mesiyle Uzun, koltuktan indi, yerine seçimlere kadar İstanbul İl Özel İdare Mü- dürü atandı. Ancak aradan birkaç gün geç- meden karar iptal edildi ve yeni bir atama yapıldı. Yalova MiUi Eği- tim Müdürü Si- nan Bozoğlu'nun belediye baş- kanlığına atandığı bildiril- di. Bozoğlu, aynı zamanda 27 Mart öncesi DYP'den Yalova Belediye- si başkan adayıydı. Bu ata- ma diğer partile- rin tepkisine ne- den oldu. Valib- ğin "tarafsızlık il- kesini çiğnediği- ni" belirten ban partiler, itirazda bulundular ancak bir sonuç alamadılar. DYP adayı Uzun, ideolojik olarak RP'ye yakın olduğu için seçimi kazandığı görüşleri- nin de doğru olmadığını söylüyor. "Namaz küdığım için bunlar söyleniyor. Oysa bana en fazla saMıran parti RP" diyor. RP'liler de Uzun'u doğruluyor. Uzun'un 27 Mart'ta "Eğer kazanırsam RP'ye geçece- ğim" diye oy topladığını bildiklerini söyle- ven RP'liler, bu kez kendi tabanJannın buna SHP adayı Cengiz Koçal (solda) mart seçimlerini duygusal nedenlerle kaybettiğini behrtiyor. kanmayacağını belirtiyorlar. Mart seçimlerini "duygusal" nedenlerle kaybettiğini söyleyen SHP adayı Cengiz Ko- çal, bir aylık sürede bu nedenleri ortadan kaldırdığını anlatıyor. "Davranışım örnek olur" Koçal. "Belediye başkanıyken iki aylık iz- nim olmasına karşın seçimlerden bir hafta önce izin alıp çalışmalara başladım. Tabii çok •gec obnuştu. Ben, hizmeti düşünüp "Bir iş daha fazla yapayım' derken DYP adayı bir yıl önceden ev ev gez- meye başlamtştı. Seçmen, aday- ların gelip kendi- siyle sohbet etme- sine halini hatırını sormasma büyük önem veriyor. Bu kez beledi>e baş- kanı olmadığım için bol bol vak- tim oldu ve bu eksikliğimizi gi- derdim" diyor. Diğer adaylar gibi "imkansız vaatlerden" kacındığını anla- tan Cengiz Ko- çal, solda birbğin de bu seçimlerde büyük bir önem taşıdığını anı- msatıyor. Ancak Koçal'a sol partilerden değıl de Hasan Celal Güzel'in Yeniden Doğuş Partisi'nden (YDP) yanıt geli- yor. 27 Mart'ta bin 63 oy alan YDP adayı Eren Beyazadam. SHP lehine adaylı- ktan çekildiğini açıkbyor. Bayındırbk ve Iskan Bakanı Onur Kum- baracıbaşı'nın da katıldığı bir basın top- lantısıyla karannı duyuran Eren Beyaza- dam, "Önemli olan sos\al demokratların bir partiye destek vermeleridir. L'marım benim bu davranışım diğer sol partiItre de örnek olur, biraz olsun utanırlar da SHP've destek verirler" diyor. Her >erde olduğu gibi Yalova'da da en ör- gütlü çalışma>ı RP yapıyor. Türkiye'nin dört bir yanındaki RP'li belediye başkanlan Yalova'dan aynlmıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan haftada en az üç kez •gittiği Yalova'ya, partililerin rahatbkla ulaşıp çalışma yapabibneleri için bir kolaylık da sağlamış. Saat 18.00'e kadar olan Yalova-Kartal' arası deniz otobüsü seferleri 10 temmuza ka- dar deneme seferi olarak saat 11.45'e uzatılmış. RP adayı Te- mel Coşkun, 10 temmuzda RP'- nin İstanbul'da 3-0'bk bir sonuç- la zafere ulaşa- cağını savunu- yor. ANAP, Başbakan Tansu Çiller'in serve- tiyle ilgili gazete- lerde çıkan ha- berleri seçmene dağıtarak çab- şmalannı sürdü- rüyor. 20 gündür adaylan Nedim Arslan'a oy toplamak için Yaşar Çiftçi (CHP) Yalova'da bulunan ANAP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Gedik, 5 Nisan Karar- lan ve 27 Mart seçim sonuçlannın kendileri- ni alternatif yapüğını bebrtiyor. Gedik, 10 temmuzda yenilenecek seçimlerin koab'syo- nun halkla hesaplaşacağı bir "referamhım'' nitebği taşıdığını da öne sürüyor. ŞHP'nin "solda güç biriiği" önerisini red- deden CHP, tek kadın aday Yaşar Çiftçi'yle seçime giriyor. Yaşar Çiftçi, kazanamayaca- ğını kabullenmiş, ancak CHP'nin oylannın artmasının "birlesmenin adresini gösterece- ği" düşüncesiyle hareket ettiğini söylüyor. 27 Mart'ta DYP, SHP, ANAP ve RP sıra- laması ortaya çıkan Yalova'da, ilk dört sıra yine aynı partilerin, sıralamanın nasıl olaca- ğını ise 216 sandıktan çıkacak oy pusulalan belirleyecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle