Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28HAZİRAN1994SAU
DIZIYAZI
Nobel Kimya Ödüllü Profesör Polanyi, bilim-politika ilişkisini Cumhuriyet'e yazdı
Alçakgönüllülüktenkibirliliğeilimin yanlış anlaşılması yüzyılımızda
aklahayalegelmeyecekpolitiktrajedi-
lere neden olmuştur. Doğru anlaşılan
bilim ise özgür toplum için en uygun
modeldir.
John Charies Polanyi
Geçen yûzyıl, bilim ve teknolojının yaranna
ilişkin taze bir iyimserlikJe başladı. Bu yüksek
umutlar, geniş anlamda gerçekleşti. Yaşamlan-
mız yirminci yüzyıl biliminin bize açtığı geniş
ufuklar sonucunda ölçülemeyecek derecede zen-
ginleşti.
Yalnızca içinde yaşadığımız dünyanın yeni al-
gılanışıyla değil, teknolojinin getirdikJeriyle de
büyük kazançlar sağladık. Teknolojinin getirdiği
yenilikJerden çağdaş ulaştırma ve iletişim yolla-
n, çağdaş endüstri tanm ve tıp gibi alanlar etki-
lendi.
Bilim aracılığıyla zarar verme yetisini kazanan
insanoğlu, bilimin kendisine sağladıgı yararlan
birer lütuf olarak alırsa büyûk bir hata yapmış
olur. Başkasına zarar, yaşadığımız dünyaya zarar-
dır. Bu tür tehlikeler genel anlamda insanhğın
başlangıcından beri var.
• Cekoslovak hapishanelerinde
uzun yıllar kalarak günümüz
iskencelerini dikkatli bir
biçimde gözlemleyen Vaclav
Havel. acizane yazımda dile
getirmeye çalıştıklanmın
temelini oluşturan şu cümleleri
kullandı: "Bugünkü dünyanın
karşı karşıya kaldıgı tüm ana
tehditlerin tek bir kökte
saklandığını göstermek hiç de
zor değil: Alcakgönüllü
iletilerin kibirli iletilere fark
edilemez dönüsümü...
Tehlikenin boyutlan açıkça anlaşılmış olmalı ki,
yoksulluğa ve hastahğa geri dönme yanlısı siya-
sal hareketler yok.
Yüzyılımızın ilk yıllanna baktığımızda, çag-
daş bilimin ilk karşımıza çıkan ve bizi en çok deh-
şete düşüren olumsuz etkileri, sahte bilimsel ha-
reketlerin ortaya çıkmasıydı. Sahte bilimsel hare-
ketler, bilimin tehlıkelerinden çok, bilimsel ceha-
letin tehlikeleri üzerine bir yorumdu.
Bilimi yanlış uygulayanlar arasında akademik
toplumbilimciler de vardı. Yüzyıhmızın ilk bölü-
münde Londra Üniversitesi'nden Profesör Gra-
ham YValls -ya da zeki bir düşünür- niteliksel si-
yasal bilim üzerine, sonuçta vatandaşlan mantık-
sız politikalardan konıyacak önceden denenme-
mişbirçağnyaptı.
Bu bilimsel politikacılar, uç noktalarda tehlike-
li hale geliyor. Kendilennı çogunlukla komünist-
ler ve faşistler olarak ikiye ayınyorlar. Bu ütopik
hareketler, devleti en uygun ilkelere dayalı olarak
kurulmuş ve makineler gibi değişmez kurallarla
işleyen tür mekanizma olarak nıteler.
Bu tehlikeli sanının felsefık temelleri, bilimi
küçûk düşürmekte yatıyor. Bilim, kitaplı dinlere
benzer biçimde tasarlanmıştır. Bu kuramcı siya-
sa biliminin uygulayıcılan, son gerçeğin bekçile-
ri gibi karşıtlannı yok ederken hiç pişmanlık duy-
madılar.
Günümüzde bilimin büyük bir otoriteye sahip
olduğu bir gerçek. Belirttiğim gibi, dünyamızın
doğasına göz kamaştıncı anlayışlar getirdi. Bilim
adamlannın son gerçeğin -değişmez ve sonsuz-
peşinde olduğunun gözardı edilmemesi gereki-
yor.
Bununla birlikte son gerçeğin varlığına inan-
makla birisinin ona ulaşabileceğine inanmak ara-
sında dağlar kadar fark var. Bu kaçınılmaz felse-
fık dönüm noktasında insanlık; kölelik ve ölüm
arasında seçim yapıyor. Son bilginin ulaşılabilir
bir hedef olduğuna inanmak, kesin egemenlik için
bir ortam hazırlıyor.
Portre
6 ülkeden 26 oıııır ödülü
Profesör John Pofanvi, 1929 yıhnda Macar
birailenin çocugu olarak Beriın'de dünyaya gel-
di. Babasanın fiziksei kimya dersleri verdıği în-
giltere'de Manchester Üniversitesi'ni bitirdı ve
doktorasını yaptı. Amerika'da
ise Princeton üniversitelerin-
de okudu. 1956 yıhnda Kana-
da'da Toronto Oniversitesi'ne
başladı.
Gazlarda ve yüzeylerdeki
kimyasal reaksiyonlar sırasın-
da oluşan molekül hareketle-
ri üzerine araşürmalar yapan
Poianyi aym zarnanda Kana-
da, Londra ve EdinburghKra-
liyet topluluklan, Amerikan
Sanat ve Bilim, Amerikan
Ulusal Bilan ve Roma Papa-
hk akademilen üyesidir.
Londra Kraliyet Toplulu-
ğu'ndan kraliyet madalyası ve
altt ülkeden toplam 26 onur
ödülü aldı. Halen Almanya'da "Kuaattun opö-
£"dalmda Max Planck Enstitüsü'ae danışman-
lık yapıyor. Aynca Kanada'da Steacie Enstitü-
sû'ode moleküler bılimler için kurul üyeliğini de
sürdürüyor.
1986 Nobel Kimya ödûlûnö
Y.T. Lee ve Dudley Herschbach
ile paylaşan Polanyi, Kraliyet Top-
fulugu'nun Bilimsel ÖzgüriükKo-
rrutesi ve Kanada Bilim Adamlan
ve Eğitimcüeri Komitesi'nin ku-
rucu üyesi ve başkanıdır. Buna ek
olarak 1960'ta Kanada Pugwash
Gnıbu'nun kurucu başkanhğinı
yaptı vc Uluslararası Pugwash
Topluluğu'nda 33 yü aktif görev
aldı.
Bilim politikası ve silahsızlan-
ma denetimi üzerine çeşitli yazılan
var. "Nûkker Ssvaşm Tehfikderi"
adlı kitabın da "co-editor-yayTna
htartıma varrlımnhgını" yaptı.
John Charies Polanyi
Teknolojinin getirdiği yenilikleıie çağdaş ulaşürma ve iktisim yoflan, çağdaş endüstri, tanm ve
üp gibi alanlarda büyük kazançlar sağlayan insanlık, bilimi yanbş anlayanlar yüzünden de
trâjedilerle karşı karşıya kaldı
ç
oUukçaftfMı
Bilim, belirli bir zarnanda bir şeyi kanıtlama-
dan birçok şeyi açığa çıkanr. Bilimin gücü, insan
mantığının birçok uygulamasıyla birlikte insan
yetisinin yerine bizi gerçeğe doğru yönlendirir.
Kaderden çok, bir süreci simgeler.
Eğer yanlışlanamaz kanıt gizemini bilime uy-
gularsak böyle bir hata toplumbilim ve siyasa bi-
limini de kapsayan insan araştırmalannı anlama-
mızı sağlayacak yolu tümüyle kapatacaktır.
Yanhşlayıcı bilim adamlan, bilimsel toplantı-
lara birbirleriyle son görüşmelerinden bu yana
neler kanıtladıkiannı anlatmak için katılırlardı.
Bu tür toplantılarda konuşmalar sırasında çıkan
tartışmalarda yükselen sesler, özünde ilahiden
başka bir şey değildi.
Doğal olarak konunun özü tümüyle farklı. Bi-
limsel toplantılar, kürsüde bulunan inançlanna
sahip çıkan yalnız bir kişiyle seyirci topluluğu
içindeki kuşkucu bir grubun kavgasıdır.
I Bftnhi bJHın olarsk katanasına
liziıvepelm
Tam anlamıyla bilimi bir toplum yapılanma
modeli olarak ele alaiım, ama bilimin bilim ola-
rak kalmasına izin verelim. Bilimin model oldu-
ğu toplum, değişmez ve değiştirilemez bilgi kit-
lesi ve yüksek makamlarca yönetilen değil, iç ya-
pısı ve dinamikleri olmasına karşın sürekli sabit
bir değişime uğrayan toplumdur.
Bilimle uğraşan topluluğun gerçekten bir yapı-
sı var-papazlann olduğu gibi.- Ancak bu seçimin
söz konusu olduğu bir papazlık sistemi. Bu bilim
adamlan, otoritenin değişmesi gerektiği gerçeği-
ne büyük önem veriyor.
Bu bilim topluluğu açık, yapının çelişen öğe-
lerini ve yenilenmeyi de kapsıyor. Her canlınm
paylaştığı karşıt nitelikleri içinde banndmyor. Her
canlının bir biçimi vardır, ancak beslenmeye de
açıktır. Yasayan bilim, yeni düşüncelerle beslen-
melidir. Son kanıtınreddedilmesive kuşkuculuk
hoşgörüsü, yeni düşüncelerin -genellikle yeni dü-
şünürler biçiminde- yutulmasını ve bedene sü-
rekli taze kan girmesini olanaklı kılar.
I Bttm yüzy*n başnda otokratik
I değil (temokratft bir modehfl
Bilim, yüzyılımızın başında anlaşıldığının ter-
sine otokratik değil, demokratik bir modeldi. Ün-
lü bilim adamı Lord Kehin'e bilim yaşamının en
belirgin özelliğinin ne olduğu sorulur. Kendisi bu
soruyu kısaca şöyle yanıtlar: "Başansızlık." Bi-
limsel süreç, cehaletten uzak, gerçeğin sisli kır-
lanna doğru tökezleyerek yapılan bir yolculuktur.
Cekoslovak hapishanelerinde uzun yıllar ka)a-
rak günümüz iskencelerini dikkatli bir biçimde
gözlemleyen Vaclav Havel, acizane yazımda dile
getirmeye çalıştıklanmın temelini oluşturan şu
cümleleri kullandı:
"Bugünkü dünyanın karşı karşıya kaldığı tüm
ana tehditlerin tek bir kökte saklandığını göster-
mek hiç de zor değil: AJcakgönüllii iletilerin ki-
birti iletilere fark edilemez dönüşümü»
Aklın sahibi olan insan, kibir içinde kendi tari-
hini tamamı\la anlayıp mutlulukla dolu bir ya-
şam planla\ abilir ve amacma ulaşmak için engel-
levici her türlü öğevi plan dtşı bırakabilir." (*)
Çağdaş bilim, insan düş gücü ve zekasının goz
kamaştıncı beğenisiydi ve hala da öyle. Bilimin
çocuğu olan çağdaş teknoloji, yalnızca milyonlar-
ca insanın yaşamını uzatmakla kalmadı, aynı za-
manda onlan ağır işlerden ve kent sınırlanndan
kurtararak yaşam deneyimlenni arttırdı.
En beklenmeyen son, bilimin başansının Lord
Kelvin'in samimi iletisini yanlış ve kibirli bir ıle-
. • Bilimin model olduğu
toplum. değişmez ve
değiştirilemez bilgi kitlesi ve
yüksek makamlarca yönetilen
değil. iç yapısı ve dinamikleri
olmasına karşın sürekli sabit bir
değişime uğravan toplumdur.
tiye dönüştüren sahte bilimcileri davet etmesidir.
Tarihin bilimsel görüşünü ortaya koyan komü-
nizm ve insan ıslahını savunan faşizm, bilim ol-
madıkJan halde bilimin öne sürmeye cesaret ede-
meyeceği bir otoriteyi ortaya koydular.
Ancak yine de kurtancı bir yanı vardı. Bilim,
bu yalanlara karşı gerçeğe benzerliğe başvurdu.
Bilim, bütüncül totaliter rejimin en karanlık ge-
cesinde bile yok edilemezdi, çünkü bilim diğer ya-
ratıcı sanatlarla birlikte yalnızca özgürlük orta-
mında yaşamını sürdürebilir. Buradan önemli so-
nuçlar ortaya çıkar ve bu sonuçlar Rusya'nm Sak-
harov'u ve Çin'in Fang Lizhi'sinde simgeleşir.
Soğuk Savaş'ın en zorlu günlerinde Batılı bi-
lim adamlannın Sovyet çalışma arkadaşlanyla
ilişkilerini sürdürmeyi basardığı Pugvvash hareİce-
tini düşünüyorum. Böyle bir hareket mümkündü,
çünkü büyük bilim girişimi zorbalığı değil özgür-
lüğu öğretir. Gelecek için en umut verici kehanet,
ne yapılması gerektiğini sorgulayan bir düşün bir-
lığinin ortaya çıkması. Bu, ne yapacağımızı bil-
diğimizi söylemekten az çok farklı, ama gitme-
mizgerekenyönler 1990'Iarda, İ890'lardaolma-
dığı kadar açık. Dünyanın geleceği, kişisel özgür-
lüğün tüm dünyada kurulmasına bağlı. Yalnızca
örtünmek ve yemek yemek için değil, aynı zaman-
da bizi bunlara ulaştıran süreci etkileyebilmek
için de özgürlüğe gereksinimimiz var.
Kişisel insan haklannı, bize gelecek için ışık tu-
tan fener olarak görmeliyiz. Yüzyılımızda engin
başanlarla sonuçlanan bilimin düzenlenişi, özgür
bir toplum işleyişı için eşsiz bir örnek oluştur-
maktadır.
(*) Açık Mektuplar
Vaclav Havel, 1992
YARIN: Ambady Krishnan
Damodoran
Y A Y I N H A K K I C u m h u h y e t ' E A İ T T İ R . İ Z İ N Ş İ Z Y A Y I N L A N A M A Z
Piyanist Lidya - Özlem
gruplara çok özel
ekonomik menüler!
oRestaurant
Cafe - Bar
Öğlen ve akşam
yemeklerinde grup
kaburedilir.
(Gruplara indirim yapıhr)
2510000
2515106
JAPONGÜLÜ
İlhanSelçuk
7. bası 60.000 (KDV içinde)
Ödemeii gönderilmez
ORTA DOOl TEKNİK ÜNİN ERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BÖLÜMLNEÖN KAYIT VE
YETENEKSINAVIİLEÖĞRENCİ AL1NACAKT1R
Bcdcn Eâlımı vc Spıır Bolumu. lısc \c orı.ıolull.ır.ı hctlcn ^ıııını
ve ifKT oğretmcnı >fli}lınıiı?klc vo .ır/u cüılcıı bir vpor brjnjmûa u/-
nı.ınljjlır.ır.ık o br.m^t.ı anlrcnor hclgCM .ılııım.f>ınj ol.m.ık vığl.ı-
makuıdır
Başturu koşullan;
I I T C \c>.ı K K T C ııvruUııolm.ık
1) 199:. | W \ C > J l*W4ÖSSMru\ırKİjı:na/ 120 (»«lcjil aeırlıklı
\c>Jiiahd yukbtk pııan almıjolmak ı I'W \c l'hMfiSSMiı.nma ı;ır-
mcmı^olup. l
l
N2OSSMn.ıx v>nuv.tı ılcKı>\unıuk iMc\cnaıla>l.ırın
cşıt ağırtıklı pu»ın!annı OSN M dcn ıcnıın timcJLT} i.vrckmckletJır >
(MıllıSporLUİann L}il \ğırlıklıÖSSpıı.ııııııııı 10^ (HÜ)OIIH.IM vcıcriı-
dır)
Baştunı tarihi >e >eri:
Bii^\ urul.ır hi/y.ıı >.ı da pnM.ı ik: 11--
1
' Kiiınııı/ l'W4ı.ınhlcr>.ır.ı-
Miıda "ÖDTL Ögrcncı I^LTI D.ıırcsı Ha;kanlığı \nkara" .ıdrcMiıc
>apil.ıcaklır Post.ıdakı uıxıkılK'kT \f Hclırlılon ı.ırıhk'r tlı^ıml.ı h.ı>-
\um kabul cdılnKM»xktır
Baştunı için grrekli Mgeler.
1) BoJum adjnı \c dıûcr bıipJcn ı^crcn ba^\ unı /.ırU ı()l) ] İ ()p-
rencı İ^lerı DaıreM Başk.ınhğrndt
m ıcmın cdılcbtlır (
2) Adj\ııi 1992. 1*W3 \e\a 1994 ullarınJ;ın bırııv an ÖSS Vmm.
BclgCMnın I adct on.ulı kop\aM (aslı eostcrılcrck < >D 11 ()ûrciK! l>
lcn DaıreM Ba^kanlığrııd.t onjşiahl.ıbdırı
3) Bıradcl ibtoğral (fta> n,'indcı,vk!İmı>oinıalıı
4) Tam ıc^c'kküttu dc\lct ha\laiK*Mfkicn alınaıı "spor \apnı.ı^ıiKİa
vıkınca \oklur" ıbarclı belgc
51 Mıllı Sporı.ıılar n;in Mıtli Sp^ırcu Bclgcsı( 1 C u\ruklular Cıcnv-
lık \e Spıır Genel Mudurhığü - Spurltr fc'ğııını Daırc B.ı;kan!ıûf-
nılın. K K T C" uşruklular. k K FC Mıllı hgılımtc KullurB.ik.in-
Itğı'ndan almak /oruiîd ulır)
61 IIKM)(»)-7Lba5\uruucrclıuın>alırıldıj!inadaırmakbu/ l/ıra-
alBankasıODTİ Aka\ Burosu 1(142 '-.Vh nolu OO11 \ra>tınn.ı
Gclı^lırmc l '\gulama fîoncrScnna\c I^IeınK'N) MudıırUıguh^abrna
\alınlacaknr ) Ba>\uru ucrclı ı.ıdccdılnıcz
\etenek Sına\ı Iarihi \e l tgulanusı:
Ba^uran ada\lann SJNIM IMıllı Sporcular hanı,) ''llO'un uzcnmlc
t'îduğu lakdırdcpuan Mralanıa^ında en \uksek e>ıı agırlıklıÖSS pu**-
nı .ılan 7
<KI ad.ıv sınava gırmcvc hak kazanacaklır Sınasa ahnacak
aü.ı\Lınn iMiıılerı X ^ğuMos 1994 Pa/jrlesı gunu saal 12 00'de OD-
TL Kampu^u A-l kapı^ında ılan olılccckur
Bıij\ ııruMi uvguıı gıırulen Mıllı Spoau ada>ljnn lamamı \clcnck
Mn.iMn.1 gınne>c hak ka/anacakiır
B.ış\urular sonumja \clcnck smavına gınnL'vc hak kazanan 7(X)
ada> \c Mıllı Sporcular 2(K) (KK) - TL Mn.ı\ ıx.rclının şalırıldığına
(\ukarıdakı hcvıba yalırılacaktır )daırmakbu/u 1 ^-16 \öustos 1994
ı.ırıhlcn arasında llntojraflı nıılııscu/danı vc>.ı pasaporl ıle birlikte)
Hcılon hğılınıı ıc Spor Bolınnu Ba^kanlığı'na gclırerek vclcnck \ına-
ıı c\raklannı \c Mnav kılavu/unu almak /orundadır
Balen I ğııımı \cSpor Bolumu hı/ıkscl 'ı ctcnckSınavı I 7
Ağuslo-.
I 'l>)41, ar^aınKı gunu vuıl IW (K)da ba^la> acak vc 20 ağuslos ak^amı-
ıı.ı kaılardcvanıeıieceklır \davl.ınn bclırıılcn gun \c vıaUcODTİ
Niadvunıu ırıbıınlennde ha/ır hıılunmalan gerckınekledır Sın.ı\Lır.
li/ıkscl \cicnck UMİcnnı ıcenncktc nlup 12 dak ko>u IC nopcr) lcslı
ıle ba5lav.iL.1U11 İlk ıcslıc I2d.ık ko^u haraıını gt\x-n Ikı/lar - 2(100
m crkeklcr 2MKI111 I ada\l.ır dıjer icstlcre gırmc hakkını eldc edc-
ceklıı
Sınava tıırmc\ehak kay.ınanadavlarMnav gunu vanlannda geçcrlı
vc loıoürallı kmılık hclgcsı lnuhiM.u/danı. surıkıı bclgcsı. pasaporl.
vb 1 vc ^por kıvalclı (jcrı. ıı^ori vcva ejolman vc spor avakkahısı)
bıılıındıımıak /orundadır Cieccrlı kımlık belgesı geıırmcvcn adavlar
Miıava ahtıınavacaklır
Buıun clcmclcr sonucu Tladav kavda hak ka/ancaktır
Ömnıli avıklamalar:
Adavın vınav iarıhındcÖ> Ssonucu herbangı bir progrjmı ka/an-
mı> olnı.iM. vclcnck Miıavına gırmcMnı cngcllemc/ A\nı bıgmdc
.ıdavııı velcnek Miıavına gırnıiş t>lnıası da k.ı/andlğı programa kavıl
olm.ı hakkını orıadan kaldırma/
kı-sin ka> ıl hakkı ka/ananlar ifin açıkltunalar:
Oria Doğıı lcknık İ'nıvcrMicM'nın Yabancı Dıllcr > uksckııkulu
lemcl İngılı/ce Bolumu hayırlık sınıhnda cğılım suresı en v-ok ıkı va-
n>ıldır Bir vıl sonunda Kı^arıh olamavan ha/ırlık Mnılı oğrcncılcn-
nın va/ okuluna ve >a/ ctkulu >onund'.ıkı vctcrlık sinavına kalılma
kojulları bolum kurulunca belırlenır Yıl sonunda ve veva vazokulu
-.onunda venlen veterlık sına\ında başanlı olamavan öğrenuler bir
sonrakı cğıtım-öğrclım yılı başında venlecek veterlık sınavını ünıver-
sjieve ka>ıl >apııran yeni oğrenalerle birlikte alabılırler Başansız
olan hazırlık anıfı oğrencılennın. ertesı yıl destek sınıfına devam veya
bunu ızleyen eğıtım-ögretım yilı başında venlecek olan jeterlık sına-
vına prme koşullan bolûm kurulunca belırlenır
Temcl_ ingılızce Bölümu'nde daha önce bir yıl okuyup başansız
olan veÖSS. ÖYS veya YÖS ıleyenıden ODTÜ'yegelen oğrencılenn
deslek sırufına devam veya bunu ızJeyen eğjlım-oğreum yılı başında
vcnlccek olan yeterlik smavına gırme koşullan bolûm kurulunca be-
lırlenır
Tcmcl İngıh/cc Bölümunde ddha önce ıkı yıl okuyup ÖSS, ÖYS
veya YÖS ıle ycnıden ODTÜ'ye gelen öğre'naler Vabancı Dıller
Y uksekokulunda tekrar okuyamazlar Bu oğrcncıler bir yıl içinde
Yabancı Dıller Yüksekokulu'nca venlen yelerlık sınavını veya ünı-
vcrsıtenın eşdeğerlığını kabul ettığı (1992 ve daha sonrakı yıllarda
alınmış olması koşulu ıle) uluslararası sınavlan (TOEFL. İELTS.
C'PE.CAE, FCE)alabılırler Busınavlann herhangı bırınden başanlı
oldukları takdırde kazandıklan bölume kayıt yaptırabılırler Aksı
halde unıversıic ıle ılışıklen kesılır
1992 veya daha sonrakı yıllarda ODTÜ Temel İngılızce Bolumu
Hazırlık Programında o|renım görerek başanlı olanlar. Ingilizce Ye-
terlik Smavında başanlı olanlar veya aynı eğuim-oğretım yıllannda
ODTL lısans programında öğrenım görmüş olanlar İngılızce Hazır-
lık Programından muaf tululurlar
Noı Eksık bclgelıbaşvurulardikkatealınmayacaktır
Kayrtlar
Kesın kayıt tanhlen ağustos ayı içinde ÖSYM tarafından basın
yolu ıle ılan edılecck olup. aynca Öna Doğu Teknık Üniversıtesı ıçın-
deduyurufacaktır
Kayıt ıçın gereklı belgeler 1994ÖSYM ikincı basamak kılavuzun-
da ılan cdılmıştır
Basın 28983
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Köy Enstitüleri Vakfı... (1)
Zaman zaman düşünüyorum, 2 Temmuz Sıvas olayının
yıldönümü, yarından sonra; Köy Enstitüleri kapatılmamış
olsaydı, Türkiye, Sıvas olaylarını yaşamayacaktı.
Ankara'da "Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı" ko-
nulu birtoplantı yapıldı. Cumhuriyetokurları yakından bilir-
ler, Köy Enstitüleri konusunda, hemen hemen en çok yazı
yazanlardan biriyim. O günkü toplantıda, başka gazetecı
de yok muydu ne? Toplantıyı 150-200 kişi dinledi. Ama, öyle
ılginç konuşmalar yapıldı kı bunları yüz bınlerin dınleme-
mış olması kanımca eksik olacaktı. O nedenle, konuşmala-
rın bir bölümünü olsun yazmak ıstedim.
Toplantıyı, yazar Osman Bolulu yönetiyordu. Bolulu, ilk
konuşmayı Dr. Engin Tonguç'a verdı. Toplantıya katılan
Aziz Nesin'in en son konuşmasını Başkan Bolulu uygun
görmüştü. Dr. Engin Tonguç, konuşmasına şöyle başladr
"Şimdi, esas konuşmaya gırmeden önce, özür dileyerek
kendi kişisel durumumla ılgili bir iki tümcelik bir açıklama
yapmak istiyorum: Benı lütfen, kan bağıyla, bu işle ilgili,
6e/// bir kişiye bağlı bir insan olarak kabul etmeyin. Elim-
den geldiğince, kannca karannca, Köy Enstitüleri konu-
sunda bir şeyler yazıp çizmeye çalışmış, herhangi bir va-
tandaş gibi kabul edin. Aksı halde, ben kendimi kan bağı
nedeniyle ortaya çıkıp bırtakım sözler söylemeye çalışan
ve bunu sömüren bir kişi gibi hissediyorum ve rahat konu-
şamıyorum.
Eğer bu önerdiğim kişıhkle benı kabul ederseniz, ben ra-
hatlıkla hem Köy Enstitülerı'nden, hem Hakkı Tonguç '{an
(1893-23 Haziran 1960) söz edebıleceğım.
Şimdi, esas konuya gelince, önce, konunun tümünü bu
denlı kısa bir zamanda, hele başkan da bu kadar sıkıştırır-
ken ele almak mümkün değil. Ben sadece, Koy Enstitüleri
hareketi, acaba dünya eğitim tarıhı içerisınde evrensel bir
boyut taşıyor mu taşımıyor mu, eğer taşıyorsa hangi nite-
liklerinden dolayı taşıyor? Mumkün olduğunca, kısaca cfe-
ğinmeye çalışacağım.
Konuyu nicelik ve nitelik açısından ele aldığımız zaman,
bir kere nicelik açısından görüyoruz ki bütün dünyada ya-
pılmış eğitim denemelerinde, büyüklükte, Köy Enstitusü
boyutunda bir deneme yoktur. Örneğın, özellikle iş eğıtimı
konusunda, eğitimde reform yapmak isteyen eğitımcilere
baktığımız zaman, Heinrich Pestalozzi (Isviçreli eğıtımci
1746-1827), sadece bırkaç okul açabılmış; Georg Kersc-
hensteiner (1854-1932) Münih ve çevresındeki okulların
yonetıcısi olarak, düşündüklerınin sadece bir bölümünü
uygulayabilmış, John Devvey (1859-1952) aynı şekılde, Sov-
yet eğitimcılerinden P. Blonsky gibi eğitimciler, yıne aynı
şekilde ıstedıklerınm tümunu uygulayamamışlar; oysa,
Türkiye'de Köy Enstitüleri, sayısal olarak, çok büyuk bir
eğitim deneyı; dünya eğitim tarihi içerisinde, boyutlar çok
büyuk ve sürekli olarak da, bu boyutlan büyültme çabasını
göstermiş yöneticıler.
Bir kitaptan aldığım bir olayı kısaca anlatacağım:
1943-44 yıllannda, Koy Ensiitülen'nın sayısını arttırarak
çok fazla miktarda öğrencı alma eğilımı var. Bunun da ne-
deni, politık zemının gıderek kaypaklaşması ve gıderek bir
karşı akımın gelme tehlıkesının belırmesı. Genel Mudur
(Hakkı Tonguç) Arifıye Köy Enstıtüsü'ne gıdıyor; Arifıye
Köy Enstitusü Müdurü ıle birlikte ellerıne metrelen alıyor-
lar, gidiyorlar, yatakhaneleri ölçuyorlar:
- Acaba, daha ne kadar çocuk sıkıştırabiliriz buraya? di-
ye.
Ama, ıstediklerı sayıya bir türlu ulaşamıyorlar. Genel
Müdür sıkıştırıyor; Anfiye Koy Enstitusü Muduru, sonunda
bir gün isyan ediyor, diyor ki:
- Ben Arifiye Köy Enstıtüsü'nün müdürüyüm, Arifıye ya-
takhanelerinin müdürü değilim! Eğer benım bu ışı yeterın-
ce başaramadığım kanısındaysanız beni görevden alınız.
Tonguç, havayı yumuşatıyor. Onun uzerıne mudur. bir
soru soruyor kendisine:
- Pekı, diyor, sız olsaydınız ne yapardınız benım yerımde
okul müdürü olarak? Kitabında diyor ki anlatırken: Verdıği
yanıt karşısındaçarpıldım!' Tonguç'un yanıtışu:
- Ben, 1800 öğrenci alırdım; 600'unu derslıklerde calıştı-
rır.600üçeşitli işlikleregıderçafışırdı 600'ünüdeyatakha-
nede uyuturdum!
Yani, okulu uç vardıya çalıştıracak! (kahkahalar) Tabıı
olacak gibi ış değil, fakat eğılım bu ve telaş bu..
Ceyfıun Ahıf Kansu yu bir gezısıne göturmüş, birlikte, yıl
1943-44 yıne.
- Yol boyunca. Bana ah, bir on yıl daha verseler!' dedı.
diyor. Yani, boyut bu denlı büyuk.
Bir ıkıncı ozellık, dünyada yapılmış hıçbır eğitim dene-
mesınde, olağandışı bırtakım koşullar nedeniyle sıyasal
destek, KöyEnstitüleri'ne verıldığı kadarbüyük değil. Yanı.
siyasal otorıte hiçbır biçimde, Köy Enstıtulerı nın ıçerisin-
deki eğitim ışınin yürutulmesıne. eğitim ılkelerine kanşma-
mış. Bu da çok önemli. Ve olağandışı bırtakım koşullarda
ortaya çıkmış bir olay. Nitelik açısından olayı ele aldığımız
zaman, bu da öyle sanıyorum kı dunya eğitim tarıhı bakı-
mından, bız Köy Enstitüleri'nin değenni ve yerinı henuz,
daha tam olarak ortaya koyamadık..."
•••
(Engin Tonguç'un bu çok önem verdiği konuşmasının ar-
kasını, gelecek "Ankara Notları nda vereceğım Burada
okurlara bir duyuruyu yınelemek istiyorum: Vakfın kurulu-
şunun ilk ımecileri arasından Talip Apaydın, Mahmut Ma-
kal. Prof. Dr. Yakup Kepenek adına Vakıf kuruluşunu ger-
çekleştirmek amacıyla, TC Zıraat Bankası Ankara Yenışe-
hır Şubesı'nde 092 16 330 numaralı hesap açılmış bulunu-
yor. Vakıf kuruluşuna parasal katkıda bulunmak ısteyenle-
rin, bu hesaplardan birine, Talip Apaydın. Mahmut Makal
ya da Yakup Kepenek'ın birinin adını belırterek para yatır-
maları gerekıyor. Adlardan bıri belırtilmezse banka, "He-
nuz vakıf kurulmadı, vakıf adına bir hesap yok" dıyerek
yardımları geri gönderebiliyor. Adlardan birinin yazıiması
zorunlu.)
BULMACA
8
SOLDANSAĞA: 1 2^3 A
1/ Dikdörtgen biçiminde
büyük kilise. 2/ Ses çıkar-
ma yeteneği kaybolmadı-
ğı halde istenilen sözü
bulup söyle\ememe has-
talığı... Yapraklann düz
ve parlak bolümü. 3/ Pa-
pua-Yeni.Gine'nin para
bırimı... İşaret. 4/ Ye-
mek... Mavi renkte de-
ğerli bir süs taşı. 5/ Yiğit.
6/ Dinsel inançlan olma-
yan... Peygamberlen
Hud'u dinlemedikleri için
Tann tarafından yok edilen
vim... Alan ölçüsü hektann simge-
si. 7/ Kuzey Amerika yerlilerinin,
canlı varlıklann ya da doğa nesne-
lerinin içinde var olduğuna inan-
dıklan doğaüstü güç. 8/ Mimarhk-
ta "sahın" anlamında kullanılan
sözcük... Dik yokuş. 9/ Akarsu kı-
yısında bulunan ağaçlik... Gevrek
bir elma türü.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Gevişgetiren hayvanlann ayak-
lannın arkasındaki körelmiş tırnaklar. 2/ Resimli duvar ilaru...
Çıplak vücut resmi. 3/ Sanı... Yerdeki çamuru kazımak için bir
sopa ucuna geçirilen yassı demir. 4/ Göreceli... Bağışlama. 5/
Adlan sıfat yapmakta kullanılan bir yapım eki... "Evrak ile —
olunur cümle nimazâmât Elfâz ile terfih-i raiyyet yeni çıktı"
(Ziya Paşa). 6/ Ruhsal olaylann ve bilgi sürecinin temelinde is-
tenci gören bilimdışı öğreti. 7/ Büyük sözlük... Bir sonuca ulaşı-
lana değin yapılan aynı eylem. 8/ Bir zaman birimi... Ortaoyu-
nunda taklitçi. 9/ Boğa güreşi yapılan alan... Birrenk.