Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 HAZİRAN1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Devletten arsa sertifikasını alanlar 5 yılda hem ev sahibi olma umutlanru, hem de paralannı yitirdiler
Hazine, bonodan öııee lıayali arsa sattı
HÜLYA GENÇ
Maliye ve Gûmrük Bakanlığı'-
nın 1989 yılında "sertifika yönte-
miyle"saüşacıkardığı "hayali ar-
salar", aradan geçen beş yıl içinde
yaklaşık 14 bin ailenin "evsahibi
olma" ûmidini yıktı. Toplam 18
bin sertifika sahibinden ancak 4
bin tanesine Hazine arazisi veril-
di. 1992 yılında kendilerine arsa
tahsis edilemeyen yaklaşık 10 bin
sertiflkalı, paralannı yıÜık yûzde
40 faizle geri almak zorunda
kaldı. Kendilerine söz verildiği
gibi "arsa tahsis edilmesini" iste-
yen ve parasını geri almayı redde-
den 3 bin 800 sertifika sahibinin
alacağı ise "vadesiz hesaplarda"
tutularak, enflasyon karşısında
günden güne değer yitiriyor.
Hazine'nin mali sorunlannı
kısa vadede çözümlemek üzere
1989 yılında satışa çıkardıgı serti-
fıkalar. dönemin Arsa Ofisi Ge-
nel Müdürii ve Türkiye Kalkın-
Arsa bekleyen bir dar gelirlininferyadı
Ekonomi Senisi - Geçimini Milü Piyango bileti
satarak kazanan Eftal Kıraç da, Hazine'nin 1989
yılında satışa çıkardığı arsa sertifıkalanndan 2
milyon liralık bir kupûr satın aldı. Bakırköy
Sümerbank'taki işine ] 986yılında son verilen Kıraç,
aldığı 2 milyon liralık tazminatı sertifikaya
yatınruştı. Hazine'nin kendisine arsa vermesini
sabırsızlıkla bekleyen Kıraç'm, dönemin Maliye
Bakanı SümerOral tarafından gönderilen yazj ile
dûnyası yıkıldı. Yazıda, arsalann çekilen kuralar
sonucunda hak sahiplerine verildiği, arsa tahsis
edilemeyen arsa sahiplerine paralannın iade
edileceği açıklanıyordu. 3 Ekim 1989'da 2 milyon
lirasıyla 863 dolar ya da 1594mark alabilen Eftal Eftal Kıraç
Kıraç, Hazine'nin yaklaşık 2.5 yıl sonra parasını
yıllık yüzde 40 faizle geri ödemek istemesi
üzerine, kendisine gönderilen evrakı dönemin
Başbakanı Süleyman Demirel'epostaladı.
Ctemirerden ise cevap gelmedi.
Devletin varlığına güvenerek arsa almaya
kalktığını belirten Kıraç şöyle konuştu:
"2 milyon lirayı şimdi faiayle aisam ne ohır,
almasam ne olur? Bu parayla artak üç çift
avakkabı alamıyorsunuz.
Bakmakla yükUmlü oiduğum 20 yaşında
konuşma özüriü bir ktnm var. Milü Piyango
satarak kazandığım parayla ancak ailemi
geçiiKİirebiliyonıın."
ma Bankası'nın olayh eski Ge-
nel Müdürii özal Baysal tarafı-
ndan onaylanmışu. llk aşamada
lstanbul'da 40 bin, Ankara'da 30
bin, Izmir'de 20 bin, Bursa, Eski-
şehir, Konya ve Adana'da 10'ar
bin, Gaziantep'te de 10 bin 200
tane satılması öngörülen arsa ser-
üfikalarmın fiyatlan 2 milyon lira
ile 10 milyon lıra arasında değişi-
yordu.O dönemde "alryapılı ko-
mıt arsası oUrak" satışa sunulan
uydukent bölgelerindeki Hazine
arazileri, uyguJamadaki belirsiz-
likler nedeniyle vatandaş tarafı-
ndan fazla ilgi görmemiş ve arsa
sertifıkası alan kişi sayısı 18 binle
sınırlı kalmışü.
fmar ve iskan planlan yapıl-
madan, Hazine'ye nefes aldır-
mak amaayla satılması planla-
nan Hazine arazilerinin satışı,
projeleri tasdik etme yetkisi bulu-
nan belediyeler tarafından.
çarpık yapılaşma ve gecekondu-
laşmanın önlenmesi acısından
engellemişti. 1991 yılı ekiminde
Hürriyet ve Milliyet gazetelerin-
de yayımlanan ilanlarda Arsa
Ofısi Genel Müdürlüğü'nün
ürettiği uydukent projelerinin
adlan açıklanarak sertifika sa-
hiplerinin 7 Ekim 1991 tarihine
kadar başvuruda bulunmalan is-
tendi. Bu ilanlar sonrasında yak-
laşık 4 bin kişiye Hazine arazisi
verildi.
Arsa Ofısi Genel Müdürlüğü
tarafından önceki gün yapdan
açıklamada Hazine arazisi ala-
mayan 3 bin 800 sertifika sahibi-
nin paralannın vadesiz mevduat
hesabında bekletildiği bildirildi.
Bankalann vadesiz hesaplara
yıllık yüzde 30^40 civannda faiz
uyguladığı belirtilerek sertifika
sahiplerine yıllık yüzde 40 faizle
paralannın ödeneceği belirtildi.
Açıklamada, sertifika sahipleri-
nin istedikleri zaman paralannı
alabilecekleri vurgulandı. Sertifi-
ka sahiplerine arsa veremeyecek-
lerini arumsatan Arsa Ofısi Genel
Müdürlüğü'nden bir yetkili
Cumhuriyet'e yaptığı açıkla-
mada "Kendiaoe arsa tahsis edfl-
mediği için parasını geri alan 10
bin sertifikalıya haksızkk edilmiş
olur" dedi.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA
Ekonomik Mudzeden Toplumsal Kaosa
Ç
in Halk Cumhuriyeti'nin
toplumsal yapısı, serbest
piyasa ekonomisine geçi-
şin basıncı altında çatırda-
maya, hızlı ekonomik bü-
yüme, giderek toplumsal
bir kaosa yol açmaya başladı Bürok-
ratik diktatörlük toplumsal kontrol me-
kanizmalarını güçlendirerek gelişme-
leri durdurmaya çalışırken, muhalefet
de etkinliklerini öğrencilerden işçilere
kaydırmaya başladı.
Ekonomidehızlı büyüme
Çin ekonomisi, 1992-1993 dönemin-
de yılda ortalama yüzde 13 büyüdü. Bu
yılın ilk dört aylık döneminde sanayi
üretimi yüzde 33 (yabancı özel sektör-
de yüzde 80) arttı. The Economist: 21
Mayıs). Bu hızlı ekonomik büyümeye
paralel olarak dış ticaret dengesi,
1990-92 arasında üst üste fazla verir-
ken, 1993te yüzde 33 devalüasyona
rağmen 12 milyar dolar açık verdi (Far
Eastern Economic Rewiev: 28 Nisan).
Enflasyon ise 1990'dan beri sürekli
yükseliyor. 1993'te üretici fiyat endeksi
yüzde 50 artarken, tüketici fiyatlan enf-
lasyonu yüzde 13 oldu. Ancak resmi
verilere göre enflasyon, büyük şehir-
lerde çok daha yüksek.. ortalama yüz-
de 25 civannda. Gerçek oranın Pekin
ve Şanghay gibi büyük merkezlerde
yüzde 39a yakın olduğu tahmin edili-
yor. Geçen hafta tahıl fiyatlan bir sefer-
de yüzde 37 ve pirinç fiyatı yüzde 17
arttı. Işsizliğin de hızla arttığı gözleni-
yor. Açık ışsizliğin yüzde 2.6 civarında
ofmasına rağmen evde oturup da para
almaya devam edenlerin oranının yüz-
de 10'a ulaştığı tahmin ediliyor. (FERR:
16 Haziran). Resmi yayın organlarına
göre işsiz ve topraksız ve ordan oraya
aylakça dola-
şan yoksulların
sayısı 100 mil-
yona ulaşmış
(The Economist
9 Nisan).
Hızlı ekono-
mik büyüme ve
bürokratjk dev-
let kapitaliz-
minden ulusla-
rarası serbest
piyasa ekono-
misine geçiş
süreci Çin top-
lumunun kır ve
şehir yaşamını
altüst ediyor,
hızlı bir ekono-
mik ve ahlaksal
çöküntüye yol açıyor. Geçen yıllarda
yaklaşık 150 milyon kişi şehirlere göç
etti. Işsizliğin gittikçe arttığı bir ortam-
da ne var olan konutlar, ne sosyal ku-
rumlar, ne de altyapı tesislerinin bu
basınca dayanması olanaklıydı. Gece-
kondu nüfusu ve sokakta yatanların
sayısı hızla artarken, boşanma, intihar
ve suç istatistikleri görülmemiş rekor-
lar kırmaya başladılar Kırlarda ise
serserilik, soygunculuk ve eşkıya dü-
kalıkları (war lords) oluşmaya başladı.
(FEER: 9 Haziran). Tüm bu dinamikleri,
popüler kültürdeki baş döndürücü de-
ğişmelerden de izlemek mümkün ör-
neğin gençler arasında gangster giyim
kuşamı, yarı askeri elbise stilleri, file
atletler vb. yaygınlaşırken, basında en
çok şöyle haberler ilgi çekmeye baş-
ladı: "Bir çete yüzlerce kadını kaçırdı,
tecavüz etti ve sonra da sattı"; "Bir
ordu birliği kimlik kartlarını, tanesi
1.750 dolara gangsterlere sattı"; "Hu-
nan 'da bir adam 62 kadına tecavüz etti,
ama kimse ifade vermiyor..."
Devlet, bu duruma güvenlik perso-
nelini 150.000 kişi daha arttırarak çare
bulmaya çalışıyor. Ancak geçen eylül-
de yayımlanan bir polis yönetmeliğin-
de "pavyonlara, randevu evlerine, ka-
çakçılara hizmet vermek esnaftan pa-
rasını vermeden mal almak, polis
baskınlannı haydutlara önceden ha-
ber vermek yasaktır" şeklinde ifadeler
yer aldığına bakılırsa pek de başarılı
olamıyor
. Eski bir Çin atasözü, boşuna,
''Hırsızlar vepolisleraynı aşirettendir''
dememiş. Bu koşullarda özel şirketler
kendi özel koruma personellerini kuru-
yor. Bu çok hızlı büyüyen bir pazara
kadro yetiştirmek için özel okullar dahi
açılmış. Hatta birçok eski KGB perso-
nelinin de bu sanayide çalıştığı bildiri-
liyor. Devletin toplumsal dağılmayı
kontrol etmek için uyguladığı bir diğer
yöntem de, besin maddelerinin fiyat
artışlarının yayımlanmasını (Financial
Times: 16 Hazi-
ran), özel sektö-
re baskı yapa-
rak fiyat artış-
larını yasakla-
mak, kredileri
keserek şantaj
yapmak. Bu ge-
lişmeler ise dev-
let kapitalizmini
kontrol eden bü-
rokrasi ile yeni
gelişmekte olan
bireysel serma-
yedarlar sınıfı
arasındakiçeliş-
kileri hızla kes-
kinleştiriyor.
Böylece bugüne
kadar siyasi is-
tıkran korumayı becermış olan Çin'in
giderek Rusya'ya benzemeye baş-
ladığı görülüyor.
Muhalefet işçilere yöneliyor
Tarihin karanlıklarında, biryerlerde,
bir zamanlar işçilerin ve köylülerin ikti-
darı olarak kurulduğu mitolojisi üzerin-
de duran bir rejimin Aşil topuğunun
işçi ve köylü muhalefeti olacağı son
derece açıktı. Ne var ki muhalefet ha-
reketi, başlangıçta esas olarak öğren-
cilere ve aydınlara dayanmaya çalışa-
rakçok kıymetli yıllarını kaybetti. Şimdi
bu durumun hızla değişmeye başla-
dığı görülüyor Bunda, geçen sene
uyuşmazlık mahkemesine giden toplu-
sözleşmelerde yüzde 50 bir artış ol-
ması, yasadışı grevlerın tüm baskılara
rağmen hızla çoğalması ve köylüler
arasındaki hoşnutsuzlukların belirgın
bir şekilde artması rol oynadı. Muhale-
fet de hızla, işçi hareketinin taleplerini
benimsiyor: Ayrıcahklara son, devletin
gücünün sınırlanması, insan hak-
larının garanti altına alınması, zengin-
liğin adil dağıtımı vb... Devlet tarafı-
ndan 15 yıla mahkûm edilmiş olan Wei
Jingsheng'in önderliğinde oluşmaya
başlayan Emek fttifakı isimli hareket,
kendine Solidarnoş'u örnek alırken,
eski öğrenci liderlerinden U Minqui'
de Emek Ittifakı'ndan ayrı olarak, bir
bağımsız sendikal hareket kurmak için
çabalıyor. Toplumsal huzursuzluğun
artması karşısında devletin resmi
yayın organı Halkın Günlüğü gazetesi,
"yılbaşından beri tüm Çin 'de kamu ya-
şamı iyice bozuldu " diye hayıflanırken,
parti de üyelerine, "öğrencilerin, ateşi
kıra sıçratmasını engelleyin" talimatı
veriyor. Bu engellemenin nasıl ola-
cağını ise yine polise verilen yeni yet-
kilerden görebiliyoruz Polis artık siya-
si gösteri yaparken trafiği aksatanların
üzerine serbestçe ateş açabilecek.
Yakında Deng Ziao-Ping'in gitme-
siyle parti ve devlet bir liderlik krizine
düşecek. Bu koşullarda kötümser bir
senaryo şöyle: Ulkenin zengin bölge-
leri bağımsızlıklarım elde etmek iste-
yecekler; işçiler, yoksullar ve göçmen-
ler şehirlerde ayaklanmalar yarata-
caklar; kırlarda yerel zorbalar iktidarı
ele geçirecek, bunların bir veya ikisi-
nin birieşmesi kolayca bir iç savaşa
yol açabilecek Bu senaryo ne kadar
gerçekçi? Bunu, bugünden bilmek zor.
Ancak bu yılın ilk dört ayında yeni kuru-
lan yabancı ortaklı şirketlerin sayısı-
nda, geçen yılın aynı dönemine göre
yüzde 46 bir azalma olurken, yabancı
sermaye getirmek için yapılan başvu-
rularda da yüzde 50 bir gerileme görül-
düğüne bakılırsa, (FT: 15 Haziran) ya-
bancı yatırımcıların ağızlarının tadının
kaçtığı kesin.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Özverinin Gerçek Yüzfi
Ekonomik bunalımdan çıkış için öngörülen parasal yükün
ya da özverinin toplum kesimleri arasında çok eşitlikçi bir
yaklaşımla dağıtıldığı öne sürülüyordu. Gelişmeler ise tü-
müyle bir başka yönde oluyor.
Once, otomotiv üreticilerinin işçi çıkarmaya yönelmesi
üzerine hükümet, anında, bu sektörün ürünlerinden alınan
KDV oranlarını düşürebileceğinı açıkladı. Bunun üzerine
otomobil üreticileri, bir adım daha attılar, bu ayın vergilerini
vermeyeceklerini açıkladılar.
Hükümet, bir yandan üç aylık yüzde 50 faizle borçlanmak-
ta, öbür yandan da alacağı vergilerden vazgeçmektedir.
Kaldı ki yıllık yüzde 79 faizli dışsatım kredilerinin yüzde
350-400 faizle Hazine'ye borç verilebilmesi de bir başka il-
ginç kaynak aktarımı olacaktır.
Son günlerin istikrar çevresinde, bir başka gelişimi, yük-
lenicilere (müteahhitlere) fiyat farkı ödeneceğinin
Bayındırlık ve iskan Bakanlığı'nca açıklanmasıdır. Temmuz
başında yürürlüğe girecek düzenleme ile inşaatlarda kul-
lanılan "makine, ekipman vemalzemefiyatlannınhepsine"
Istatistik Enstitüsü'nün açıklayacağı aylık enflasyon oranı-
nda "fryaf/arfc/"ödenecektir.
Bir başka deyişle insangücü dışında, inşaatta kullanılan
her türlü araç için fiyat farkı ödenecektir.
Kuşkusuz gerek otomotiv gerekse inşaat sektörlerine,
vergi bağışıklığı ve fiyat arttırılması yöntemleriyle parasal
destekler verilebilir. Dışsatımcılara düşük faizle kredi veril-
mesi de yerleşik bir uygulamadır. Konu, bunlar degildir. So-
run, bu tür uygulamalarla istikrar programının ne ölçüde
uyumlu olduğudur. Daha doğrusu istikrar kararlarının so-
mut sonuçları alınmadan "gücü yetene ödün" uygulaması-
na gidilmesidir.
Bunalımdan etkilenen bu sektörlerin, örneğin emek yo-
ğun dokuma ve giyim sanayiinin neden bu kapsamda ol-
madığı ya da kimi belediyelerde ve öbür sektörlerde yaşa-
nan "topluca işten çıkarma" uygulamalarına nasıl bir çö-
züm bulunacağı yanıtsız kalıyor. Kısaca, istikrar uygula-
masında bir tutarlılık bulunmuyor.
Tutarlılık, işgücüne, ücret ve maaşlara gelındiğinde, çok
açıktır. önlemler, "nötron bombası" gibi, salt emeğıyle ge-
çinenlerı vuruyor. Işsızler ordusuna her gün on binler ekle-
niyor. İşçi, memur ve bunların emeklilerinın gelirlerinde,
enflasyon oranında yükseltme gündeme bıle getirilemiyor.
Geçtik yeni enflasyon oranında ücret artışmı, 1994 bütçesi
ile yıllık enflasyon oranının yüzde 54.6 olacağı öngörüsüne
bağlı olarak hazırlanan maaş ve ücret artışlarının verilip ve-
rilmeyeceği bile belirsizdir.
istikrar "kararlılık" ve "tutarlılık" demektir; yalnızca bü-
yük sermayenin, üstelik sesi gür çıkan bir bölümünün her
istediğini fazlasıyla yaparak nasıl kararlı ve tutarlı oluna-
caktır?
Avrupa solu toparlanıyor
Türkıye'de, ınsanların "neresini, ne kadar örtelim", din-
sel yorumlarda 'kadınlarkatılabilir/n/"soruları tartışılırken
dünya hızla dönüyor ve 21. yüzyıla hazırlanıyor.
Sovyetler Bırlığı'nin dağılmasıyla ölümcül yıkım sürecine
gıren Avrupa'nın sosyalist ve sosyal demokrat partileri, bir
yenıden toparlanma ve onarım dönemine giriyorlar. Daha
önce Baltık'tan Karadeniz'e Doğu Avrupa ülkelerinin he-
men tamamında görülen eski komünistlerın sosyal demok-
rat-demokratık sosyalist programlarla seçım kazanmaları,
Avrupa Parlamentosu seçimlerıyle bırlıkte bu doğrultuda
önemlı bir adım oluşturuyor. .
Her ne kadar Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ingıl-
tere dışında pek çok ülkede geleneksel solun yenık düştüğü
görülüyorsa da üye sayısı 518den 567'ye çıkarılan yeni par-
lamentonun en büyük grubu, beş yıl öncesinde olduğu gibi
200 üye ile Avrupa Sosyalist Partısi'dır (PES). PES'in üye
sayısı artışı geçen döneme göre yalnızca üç olmuştur. Buna
karşılık Avrupa sağının (daha çok Hıristiyan demokrat özei-
likteki partılerden oluşan Avrupa Halk Partısi-EPP) toplam
üyesayısınagöre 162den 148'edüşmüştür. Her iki tarafın,
yanı sağ ve sol büyük bloklann dışında kalan "küçuklerı"
konumlarını korurken bağımsızların sayısında büyük artış
olmuştur.
Asıl sorun, bundan sonra başlıyor. Avrupa sosyalistleri
düşünsel düzlemdekı yeni açılımları, bir bütünlük ıçınde
üretmek durumundadır. Demokratik sosyalizmın ya da sos-
yal demokrasinın özgürlük, eşitlik ve dayanışma ilkelerinin,
etkınlık ve verımlilık kavramlarıyla bırlikte yeni koşullara
uygun olarak yorumlanması, ışgücünün nıteliksel gelışımi-
nin sağlanması ve ılerı teknolojılerin yaratacağı artı değerin
toplumsal denetımının nasıl sağlanacağı, çevre sağlığı gıbı
konuların bıleşkesi yeni sol kuramsal gelışmelerin temelıni
oluşturacak gibi görünüyor.
ingıltere'de işçi Partisi'nin büyük başarısı, "tam istih-
cfam/'yani ısteyen herkese ış bulunmasını, yenıden günde-
me getırmesıne bağlanmaktadır. Eşitliğin ve özgürlüğün
derinleştırilmesinin yollannı açmaya çalışan Avrupa solu-
nun kazanacağı yeni ıçerik, kuşkusuz dünyadakı gelişmele-
ri etkileyecektir.
Pekı. bizimkiler?
Bizdekı solcular ya da kendilerini solda sananlar; top-
lumu, ortaçağ karanlığına sürükleyecek ılkellıkler egemen
olurken yıllardır yaptıklarını yapıyor, "Nasıl birlikte ol-
mayız" sorusuyla uğraşıyor.
TOBB RAPORU
Kayııaklarverimli
kııllaıııbıuyor
• Doğu ve Güneydoğu bölgelerine aktanlan
kaynaklann heba edildiğinibelirten TOBB
Başkanı Yalım Erez. teşviklerin plansız ve
programsız kullanılması yüzünden bu duruma
gelindiğini söyledi.
Yalım Erez
Ekonomi Servi-
si- TOBB Başkanı
Yalım Erez. kalkı-
nmada öncelikli
>örelere şimdiye
kadar verilen teş-
viklerin ve devlet-
çe aktanlan kay-
naklann verimli
kullanıldığı veböl-
geye yeterli aktivi-
te kazandırdığının
söylenemeyeceğini
belirtti. Erez. "Köy kapsamı-
ndaki illere verilen teşvikler ve
bu teşviklere da\ anılarak bu ille-
re ve özellikle Doğu ve Güneydo-
ğu bölgelerimize aktanlan kay-
naklar heba olmuş. çoğu yarım
ve atü bırakılmıştır.Bu duruma
gelinmesinin başlıca nedeni teş-
viklerdeki plansızlık ve prog-
ramsızlıktır" dedi.
TOBB kalkınmada öncelikli
yöreler kurulu tarafından ha-
zırlanan rapor yayımlandı.
Erez, raporun önsözünde, kal-
kınmada öncelikli yörelere ta-
nınan teşviklerin yeniden göz-
dcn geçirilmesini ve ek teşvikler
sağlanmusını istedi.
Teşvik edilecek
sektörler belirle-
nirken bölge kay-
naklanna dayab,
ihracata yönelik
işletmeler kurul-
masına ağırlık ve-
rilmesi gerektiğiru
vurgulayan Erez.
"Teşviklerin kont-
rolü için yerel oda-
lann ve üniversite-
lerin görevlendiril-
mesi, yolsuzluklan önemli ölçü-
de önleyecektir" dedi.
Prof." Nihat Bozdağ'ın baş-
kanlığında ve TOBB Başkanı
Özel Danışmanı İbrahim Kıb-
rısb'nın koordinatörlüğünde
hazırlanan raporda. kalkınma-
da öncelikli yerlerin sorunlan
ve TOBB tarafından gündeme
getirilen öneriler üzerinde du-
njluyor. Raporun son kısmın-
da, kalkınmada öncelikli yöre-
ler kapsamında yer alan Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Böl-
gesi'ne yönelik siyasi, ekono-
mik, sosyal sorunlar ve çözüm
önerilerine ilişkin değerlendir-
meler yer alıvor.