Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 HAZİRAN1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
'Bedelli askerlik
bugün imkansn'
• ANKARA (UBA) - Milli
Savunma Bakanı Mehmet
Gölhan, bedelli askerliğin
bugün içrin imkansız
olduğunu, ancak belki lOyıl
sonra uygulanabileceğini
söyledi. Milli Savunma
Bakanı Gölhan, Nokta
dergisine yaptığı açıklamada
askerkaçağısayısının l40bin
civannda olduğunu
belirterek şöyle konuştu:
" Asker kaçaklanna herhangi
bir af ya da benzer umut yok.
Ufukta da görünmüyor.
Bedelli askerlik konusu ise
şimdilik söz konusu değil.
Askerde ihtiyaç fazlası olursa
olabilir, ama şimdilik
mümkün değil."
Vapura bomba
ihbarı
• İstanbul Haber Servisi-
Kadıköy'e gitmek için
Karaköy İskelesi'nde
hareket saatini bekleyen
Şehir Hatlan Işletmesi'ne ait
yolcu vapuruna patlayıa
yerleştirildiğineyönelık 155
numaralı Polis İmdat
telefonuna yapılan ihban
değerlendiren güvenlik
güçleri, yaptıklan
aramalarda herhangi bir
saldın unsuruna
rastlayamadılar. Dün akşam
saat 23.00 sıralannda yapılan
bomba ihban ûzerine
çevredeki hassas noktalarda
güvenlik önlemleri arttınldı.
sonaerdi
• KAYSERİ (AA) - Kayseri
Kapalı Cezaevf ndeki açlık
grevi sona erdi. Yasadışı sol
örgütlere üye olmak ve
örgüteel çabşmalarda
bulunmak suçlanndan
Kayseri Devlet Güvenlik
Mahkemesi'nde
yargılanmalan süren 26
siyâsi tutuklunun,
kendilerine baskı yapıldığı
gerekçesiyle 30 mayısta
başlattıklan açlık grevi,
bugün sona erdi. Cezaevi
yetkilileri. tutuklulann sağlık
durumlannın iyi olduğunu
bildirdiler.
Otobüse ve
sinemaya bomba
• Haber Merkezi-
Denizli'de
Bayramyeri-Zümrütevleri
arasında çahşan bir belediye
otobüsüne konulan parça
tesirii bomba, yolculann
otobüs şoförünü uyarması
üzerineetkisiz hale getirildi.
Diyarbakır'da da bir
sinemaya naylon poşet içinde
konulan iki bombanın fark
edilerek etkisiz hale
getirilmesi sonucu. olası bir
facia kılpayı atlatıldı.
Sinemarun makinisti
tarafından fark edilen saatli
bombanın, filmin başlama
saatinde patlamak üzere
ayarlanmış olduğu bildiriJdi.
MÜSİAD
toplantısı
• Ekonomi Servisi -
Müstakil Sanayici ve
Işadamlan Derneği'nin
haftalık sohbet
toplantılannda konuşan eski
TOBB Başkanı Aü Coşkun,
eski cumhurbaşkanlanndan
Turgut Özal'ın Silahh
Kuvvetler'e laikliği doğru
anlatmakta yaşadığı sıkıntı
nedeniyle İslam dünyası ile
ticari ihşkilerin
gelişemediğini savundu.
Çoşkun. "Rahmetli Turgut
Özal. bana 'Ben askerlere
anlatamıyorurn. Laiklik.
yanlış tasvir edildiği için Batı
tarafından İslam ile bağ
kesilmiş ve resmi ideolojiyi
elinde tutanlar tarafından
çarpıtıhyor' dedi" şekJinde
konuştu.
Trafîk kazası:
2ÖIÜ
•Istanbul Haber Servisi -
TEM Yolu Aabadem
mevkiinde dün akşam
saatlerinde meydana gelen
traJîk kazasında iki kişi öldü,
iki kişi de ağır yaralandı.
İbrahım Ekinci
yönetimindeki 34 MHS 59
plakah otomobil, yolun
karşısma geçmek isteyen
İlknurŞahin(18)ileNicel
Erdoğan'a (17) çarparak
ölmelerine neden oldu.
Ekinci ile hızını alamayarak
çarpüğı aracın sürücüsü
islam Birind ağır yaralı
olarak tedavi altına alındılar.
Ecevit'inmitmginebomba
DSP'nin Fatih mitinginde patlayan bomba, 1 'i ağır 5 kişinin yaralanmasma nedenoldu
İstanbul Haber Servisi - DSP Genel Baş-
kanı Bülent Ecevit'in dün miting yapacağı
Fauh Karagümrük Pazariçi MeydanT-
ndaki alanda mitingden 10 dakika önce
bomba patladı. 1 'i ağır 5 kişinin yaralan-
dığı patlamadan sonra alanda yapılan
aramada bulunan patlamaya haar ve mi-
ting saatine ayarlanmış, parça tesirli, saat-
b' bir bomba da uzmanlarca etkisiz hale
getirildi. Alan güvenliğinin sağlanmasın-
dan sonra kürsüye çıkan Ecevit, "Patia-
yan bu bombalar, bizi hiç bir zaman yıldır-
mayacak ve yıpratmayacaktır" dedi.
DSP lideri Bülent Ecevit'in. dün, 10
temmuz günü yenilenecek olan Fatih Be-
lediye Başkanlığı seçimleri öncesınde, par-
tisinin adayına destek sağlamak amacıyla
Karagümrük Mahallesi'nde düzenlediği
miting öncesinde patlama oldu. Kara-
gümrük Pazariçi Meydanı'nda Ecevit'in
konuşma yapacağı yerden 20
metre uzakta patlayan bomba,
l'i ağır 5 kişinin yaralanmasma
neden oldu. Saat 16.45 'te Ece-
vit'in Çağlayan'dan alana hare-
ket ettiği sırada meydana gelen
patlamanın ardından yaralanan
Mehmet Vedat ödün, Ali Kaya,
Gûler Şahan, Şükriye Mutlu ile
Perihan Genç adlı genç kadın
Çapa Tıp Fakültesi ve Vakıf Gu-
reba Hastanesi'nde tedaviye
alındılar. DSP Bağcılar delegesı
olan Güler Şahan'ın başından ve
ayaklanndan ağır >aralandığı
öğrenildi. Patlama üzerine alan
boşalülarak arama yapıldı. Ara-
mada Ecevit'in konuşma yapa-
cağı yerin çok yakınında, meyva
sandığı içinde, miting saatine
ayarlanmış, parça tesirli bir baş-
ka bomba bulundu. Bomba uz-
manlar tarafından etkisiz hale ge-
tirildikten sonra tüm alan arandı.
Alan güvenliğinin sağlan-
masının ardından kürsüye çıkan
DSP lideri Bülent Ecevit. bu tür
olaylann kendilerini yıldırama-
yacağmı ve yıpratamayacağını
belirtti. Ecevit, "Bu bombayı bu-
raya koyanlardan değil. onlara bu
ortamı hazırla\anlardan hesap
sormak lazım. Asıl bombayı bura-
ya yerleştirenier bizden korksun"
diye konuştu.
Ecevit. konuşmasında son
günlerde ülkenin gündeminde
tartışılan ara seçim, 84. madde ve
seçim sistemine değindi. Ecevit
konuşmasına şöyle devam etti:
"Geçen yd şubat aymda, yani
bundan yaklaşık 1.5 yü önce,
TBMM Başkanı Sayuı Hüsamet-
tin Cindonık'un parti başkanları
düzeyinde düzenlediği anayasa
topkuıtısında, ben, ana\ asanın 84.
maddesinin »edilikle değiştirilme-
si gerektjğini vurgulajntştım. Bu
son derecede adaletsiz madde sü-
Ecevit,
ABD'de
ölümden
dönmüştü
İstanbul Haber Servisi- Fatih
Karagümrük'te dün yapılan mi-
ting öncesi bombalı saldınya uğ-
rayan DSP Genel Başkanı Bülent
Ecevit'e anamuhalefet partisi li-
derliği ve başbakanbk yaptığı dö-
nemlerde de çeşitb suikast giri-
şimlerinde bulunuldu. Dünkü
saidında yedinci defa ölümden
dönen Ecevit'e karşı düzenlenen
suikastlar yer ve oluş tarihlerine
göre şöyle:
CHP lideri, 1973'te, Isparta'da
taş yağmuruna tutıddu. Ecevit,
yakınına düşen irice bir taşı, daha
sonra seçim meydanlannda, "tşte
Sayın Demırel'in memleketinde
başımıza atılan taş" diye seçmen-
lere gösterdi ve bu seçimden, en
büyük partiB olarak çıktı.
- 1977 yıb genel seçimleri için
çıktığı Tokat Niksar gezisi sıra-
smda da Ecevit'e karşı silahh
saldın gerçekleştirildi. Genel baş-
kanı olduğu CHP'de anamuhale-
fet partisi bderliği yaptığı 26 ni-
san günü ilçeye giden Ecevit ve
beraberindekiler kaldıklan otele
giderken MHP'nin kontrolünde-
ki bir grup ülkücü komandonun
silahb saldınsına uğradılar. 17 ki-
şinin yaralandığı saldınlarda.
Ecevit, yara abnadan kurtanldı.
- Bir sonraki 27 nisan günü Gü-
müşhane'nin Şiran ilçesine geçen
Ecevit ve beraberindekiler, başka
bir silahb saldınfledaha karşılaştı-
lar. AP ve MHPTflerce gerçekks-
tirilen saidında, 7 kişi varaJanırken
seçim konvovuna ait 30 araç tahrip
edfldi.
- Ecevit'e bu dönemde yapılan
3.saldın 28 nisan tarihinde Erzin-
can'da gerçekleştirildi. MHP'hle-
rin düzenlediği bu saidında da 10
kişi silahla yaralandı.
- Ecevit 1977 yılı seçim gezilerini
Malarya'da sürdünirken, 21 mayıs
günü konuşma yaptığı miting
alanın yakınlanndaki banka şube-
sine konulan bomba patladı. Patla-
ma sonucu çok sayıda kişi yara-
landı.
- Bülent Eceyit'ı 29 Mayıs 1977
günü îzmir Çiğli Havaaîanı'nda
karşılayan grupta bulunan Meh-
met İsvan. bir toplum pobsinin ta-
hancasından çıkan kurşunla ba-
cağından yaralandı.
- Bülent Ecevit, başbakanlığı sı-
rasında yaptığı ABD gezisi sırası-
nda da Ermeni asıllı bir kişinin si-
lahlı saldın gûişüniııe uğradı.
Amerikab koruma tarafından önk-
nen saldırı girişiminde Ecevit mut-
lak bir ölümden döndü.
Ecevit'in Taksim mitingine,
Başbakan Demirerden, "Üzerini-
ze ateş açdacak" diye uyan geldi.
Ancak, program bozulmadı ve
herhangi bir olay da çıkmadı.
ratle değişmezse TBMM'nin \e Türkiye'-
nin çok \ akında ağır sorunlarla karşılaşa-
cağınu hatta sorunlann kapıya dayanmış
olduğunu söylenüştim. Fakat dinlete-
medinı. Çünkü ülkemizin siyasal yaşamın-
da intikal biraz geç oluyor. Sorunlar. kapı-
ya dayandığında değil. ancak kapıdan içeri-
ye girip kafalara dank ettiğinde gündeme
geiiyor. O zaman da geneliikle iş işten geç-
miş oluyor."
"84. madde neden adaletsü?" sorusunu
yönelten Ecevit, yanıtını da şöyle verdi:
"Çünkü, bu maddeye göre, bir millerve-
kili parti yönetiminin tutumunu sakıncalı
bulup partisinden Lsrifa etse bir daha millet-
vekili olabilme şansı hemen hemen kalmı-
yor. Bu engeli ancak 'hülle' denilen hileii
yoüa aşabiliyor. İstifa etmese, bu kez de
parti yönetimince işienen suça katılmış ol-
masa bile, partisi kapatıldığında onun da
miUetvekilliği düşüyor. Böylece millehekili
bir kıskaç içine alınmtş oluyor. Partisinden
aynlsa bir türlü, aynlnıasa bir başka türlü
başı derde giriyor."
Söz konusu olayın, somut bir örneğinin
son günlerde yaşandığma dikkat çeken ve
bu konu yüzünden Türkiye ile Avrupa'-
nın gereksiz biçimde mahkemeb'k olduğu-
nu arumsatan Ecevit sözlerini şöyle sür-
dürdü:
"84. madde yüzünden boşalan miOetve-
killiklerinin sayısı 20'yi aşınca, ara seçim
zonınluluğu da kaptya dayandı. Ara seçim-
lerin çoğu da Güneydoğu'da yapdacak.
Oysa şu sırada Güneydoğu'da terör ve terö-
re karşı önlemler tüm yoğunluğu ile sürer-
ken yapılacak ara seçimlenn doğuracağı
gerilim ve sakıncalar belli. Üstelik bölücü-
lük nedeniyle milletvekillikleri düşürülenle-
rin yerine daha aşırıian da seçilebflecek
ÇİZMEDEN YUKARI / MUSA KART
Askeri yardımı şarta bağlayan ABD'ye posta koymav a hazırlanıyoruz
veya Refah Partisi'nin ekmeğine yağ sürü-
lecek. Aynca, ister istemez sürüklenece-
ğimiz seçim ekonomisi ortamımn, ekono-
mik bunalunı büsbütün ağuiasdracağı da
befli."
TBMM'deki anayasa toplanülan sı-
rasında ara seçime yönebk çözüm önerile-
rini de ortaya koyduğunu vurgulayan
Ecevit, önerdiği çözümün, nispi temsili be-
nimsemiş demokratik ülkelerde uygula-
nan çözümün aynısı olduğunu bildirdi.
Ecevit, konuşmasını özetle şöyle tamam-
ladı:
"Bu ülkelerde ara seçim yapumaz, bosa-
lan miUeftekillikJeri ilgili partiler tarafı-
ndan doldumlur. Çünkü ara seçim nispi
temsibn mantığına aykındır. Neden aykı-
ndır? Diyelim ki altı milletvekili çıkaraıî bir
seçim bölgesinde 'A' partisinden beş, 'B'
partisinden de bir milletvekili seçildi. Eğer
B' partisinin mflfefvekiuıği bo-
şaJdtğmda, ara seçim yapdırsa o
miDetvekiDiği, B' partisiniıı hakkı
olduğu haJde, 'A' partisine gidecek-
tir. lşte bu haksızlığı önlemek için
nispi temsil uygıdanan demokratik
ülkekrden çoğunda ara seçim ya-
pdmaz. Dünyadan ömekler vere-
rek masaya getirdiğim çözüm öne-
risine kulaklannı tıkayan partiler,
şundi. >ine ancak sorun kafalara
dank ettikten sonra, pirincin taşmı
avıkJamava uğraşı^oriar. Oysa
hala iş işten geçnüş değil. Bazı par-
tiler anayasa konusunda birbûîeri-
ni çebnejeniekten vazgeçseier, ara
seçim sorunu bir haftada çözülüp
gündemden çıkanlabilir." Ecevit.
"Biz bütün tsiam akminde, laiklik
De demokrasiyi bağdaşörmış bir
ıdus oMuysak, bu, halkımızuı AOah
korkusu değil. Allah sevgisini içe-
ren tslam anlaşıyından ka)nakian-
maktadır"dcdı. İktidan ve ana-
muhalefet partisini de eleştiren
Ecevit. RP"yIe ilgili olarak "Baa
kişfler 'Batı laklitcibğine karşıyız"
diyor. Biz de Batı takfitcibğine
karşıyız. Ama biz Iran, Suudi Ara-
bistan taklitciliğine de karşıyn"
diye konuştu. Ecevit, gazetemizin
ortaya cıkarttı|ı RP'nin kasası
Mercümek ve toplanan bagış pa-
ralan konusunda ise "Sajin Erba-
kan'a soranm, Acaba Bosna-Her-
sekli Müslümanlar için toplanan
bağtşlan Almama'da. Jsyiçre'de
Suudi Arabtstan'da dolaştınp son-
ra Türkije'ye getirip "Haramdır'
dediği haJde dete yapanlarla mı
adil düzeni getireceksinrz? "dedi
Ecevit, özelleşürme işlemleriyle il-
gili olarak Sayıştay'ın devreye so-
kulmasını da istediği konuş-
masının son bölümünde, DEP'in
kapatılması konusuna değinerek
"DEPe ve HEFe hiç bir sempa-
tim yok. ama kim haksızlığa uğrar-
sa onun yanında olurum. Benim da-
vam hak, hukuk davastdır" dedi.
IMAM HlISEYIN'in ŞEHID EDILI3IOI GUN
10. Muharrem münasebetiyle hadisepın seyrı şoyle oimuştur.
Ey Müslümanlar!
içinde yaşadığımız bu günler Muharrem ayıdır ve Muharrem ayı
Müslümanların sene başıdır.
Aynı zamanda bugünler: Hâzret-i Peygamberin; operek, severek,
koklayarak omuzunda gezdırdiği torunu Cenâb-ı Hüseyin'in "Kerbü
belâ" denilen mevkı'de para mukabılınde şehid edıldığı günlerdir.
Bınaenaleyh her sene başı; aynı zamanda Müslümanların
mâtemlerinin tazelendiği günlerdir.
Hâdise şöyle olmuştur:
İmam-ı Hüseyin'e: (Yezid kasdedilerek) "Bizı zâlimin elinden
kurtar" diye binlerce mektup yazılmışdı
Bu noktada bâzı kimseler derler ki.
"Kendisine nasihat edildi, gitme dendi, niye gitti'"
Şunu iyi bilmek lâzımdır ki: Ehl-i Beyt-i Nübüvvet, Âl-i Abâ,
akılları ile değil, şuhudları ile iş görürler. Levh-ı mahfuz. Kitabları,
kalem-i a'lâ: Hâdimlendir.
Nitekım: Çağırıldığı yere gümek üzere atına bindiğı vakif: Muh-
terem kerimelerı Sükeyne, hemşıresi Hazret-ı Zeyneb-
"Dedemize yapılanı biliyorsun, amcamıza yapılanı da biliyorsun,
bizim boynumuzu mu büktüreceksin7
Nereye gidıyorsun?" diye
önüne geçmek ıstediklerinde Hazret-ı Huseyin, hızla atından indi,
ikisini de kollarının arasına alıp:
"İleriye bakın!" dediği zaman. Kudret filmini çevirdı:
Hazret-ı SDkeyne:
"Baba! Filmin çevrildi. seni parçalıyorlar" diye heyecanlanınca
Hazret-i Hüseyın:
"Ben bunu görerek gidiyorum" diye cevap verdı:
Nihayet Cenâb-ı Huseyin dâvet edildiği "Kerbelâ" mevkiine gel-
di, fakat kendisine o mektupları yazıp dâvet edenlerin hepsı kaçmış-
lardı. Ufacık bir hızib olan Ehl-i Beytiyle meydanda kaldı. Çocuklar
"su" diyor, güller gibı soluyorlardı.
"Cihânın sâhibinden bir içim su kıskanılmış âah'. Fırat ağlar,
Murad ağlar, zemîn ü âsümân ağlar..
Ayak bastı o melûn kalbi gâh sırr-ı Kur'an'a Aliyy ü Fâtıma, Pey-
gamber-i 3hir zaman ağlar.' (Osman KemalîHmetlen Divanı)
Ok atılmazdan evvel Imam-ı Hüseyın, minı minı yavrusu kuca-
ğında olduğu halde'
"Benı siz çağırmadınız mı? Dâvet etmedıniz mO içinizde bir
hâcib yok mu
?
Benı tanımıyor musunuz' Ben kımım? Hazret-ı
Fâtıma'nın oğlu, peygamberımizin torunu değil miyım
7
Bırinize bir
tokat vurdum da intikamını mı almak ıstıyorsunuz?" dedi
Cevap Evvelâ kucağındakı yavrusuna ok atarak düşurmek oldu.
Bunun üzerine imam-ı Huseyin de mukabeleye başladı, önüne
gelenı seriyordu.
Bu esnada kendisınin sırrına şöyle bir hitab-ı ızze sâdır oldu:
"Ey sevdiğimin segilisi
1
Ben senden şehâdet bekliyorum, sen
şecâat gösteriyorsun."
Bu tecellî-i ma'nâ karşısmda bir darbe ile duştu yere.
"Düştü Hüseyn atından sahrâ-yı Kerbelâ'ya,
Cibrîl git haber ve Sultân-ı Enbiyâya."
Hazret-i Hüseyin'in vucûd-ı seâdetınde yetmışuç darbe izi bu-
lunmuştu.
Hazret-i Hüseyin'ı vurmaya gelenler "Müslümanız" iddiasıla ya-
şıyorlar, namaz da kılıyorlardı
Hâdise esnasında birbırlerine: "Acele edin, öğle namazı kazaya
kalacak" diyorlardı.
Ah şu madde yok mu? Şu câh... insanı çok şaşırtır...
Bu hâdise, biz Müslümanlar için çok büyük bir karadır. Allah
kaldırsın.
Hırıstıyanfar, Hz Isa'nın bindiği zannedılen beyaz katırın nalını
mucevher sanduka içinde saklarlar. Biz ise Resûlüllah'ın çocuklarını
otuzbeş sene sonra parçaladık.
Bugün de hususiyetle bu hâdiseyi arzetmekten maksadım şudur:
Günü gelince gönüllerimizin mahzûn olması; bizim için vesile-i
şefâat olabilir
"islâmda matem yok" denir. Mahzun olmak da mı yok? Kazık gi-
bi bir din mıdir bu din?
Hâşâ...
Komşusunun birine bir felâket gelecek olsa, ayıb der, radyoyu
kısarız. v
Ya... Peygamberin kucağında taşıdığı, bol bol öptüğü, hakkında
tahsîn edici bir çok cumleler söylediğı, daha ötesı var mı?
Dedesi: Ücretsiz, külfetsiz, minnetsiz beşeriyyeti zulmetten nûra
çıkaran Hz. Muhammed (S.A.V.), babası: İmam-ı Ali, annesı: Hazret-
i Fâtıma olan o büyük zâtın Kerbübelâ denilen mevki'de, yakınlarına:
"Beni bırakın, aranan benim, siz hepiniz gecenin karanlığından isti-
fade ederek çekilin gidin" dediği, kısa bir müddet sonra da câm-ı
şehâdeti nûş etdiğı dakikalarda tekabül eden anlarda biz de bu
hâdiseyi hatırlar, müteessir olur, bir nebze de olsa nefsanî hazları-
mızdan ferâgat edersek, şefaat olunmaklığımıza bir bahane olmaz mı
acaba
7
.
Nasıl olmaz?..
işte şu hadîs-ı şerîf bu şefâatin bir delîlidir:
Yârın hepimizin, şâh da olsak, gedâ da olsak, müsâvat ile topla-
nacağımız bir yer var. işte orada toplandığımız zaman, Arş'ın
verâsından .oranın me'muru olan bir münâdî şöyle nidâ edecek:
"Ey ehl-i mevkıf! Ey 'toplan!' kumandası ile toplananlar! Gözleri-
nizı kapayın bakalım, Hazret-i Muhammed'in kızı Hazret-ı Fâtıma ge-
çecek."
Filhakika Hazret-i Fâtıma, İmam-ı Hüseyin'in kanlı elbiselerini
giymiş vaziyyette geçecek. Arş'da kendisine tahsis edilen makam-ı
mahsusuna oturacak, sonra Cenâb-ı Hakka.
'Allah'ım! Oğlum ile. oğlumun kaatilleri arasında hukmünü ver"
dıyecek
Hükm-i ilâhîverilecek..
Cenâh-ı Hak hukmünü verdikten sonra, Hazret-i Fâtıma
(aleyhesselâm) bızi unutmayarak- -kı işın nezâketı, inceliği de bura-
dadır- "Yâ Rabbı! Bizim musıbetimıze gozünde nem, gönlünde hü-
zun olanı bana bağışla" diye nıyâz edecek.
Cenâb-ı Hudâ:
"Derhal! İstedığin kadar..." buyuracak. '
Ey mu'minler
1
İşte biz de bu vesîle ile olsun bağışlanırsak, bizim için en büyük
bir lûtut değil midir?
Yâ Rabbi!
Bu sözler hürmetine, o anda Arş'ın titrediği titreme bahşi için,
kalb-i MuhammedTnin âlem-i Arş'dan ne bekliyorsa o beklemeaşkı
için bızi af veyle.
Habîbinin habîbi, senin de mahbûbun olan imam-ı Hüseyin'in
parçalandığı gundekı sırra bürünerek huzur-ı sübhânînde şefâat
olunmaklığımızı dileniyoruz, bizi boş çevirme.
Yâ Resûlâllah!
Hıkmeti: Ümmet-i Muhammed'e ağlama kapısı açmak olan bu
hâdısenin hikmetinden bizi de nasîbedâr et de yakamızı kurtaralım.
Makam-ı zilletden makam-ı izzete çıkalım.
Araştırmacı: M.Fevzi BİLGEN
Kaynak: Şemseddin YEŞİL Efendinin Kainatın gidişini bildiren "Hudbe-
lerim' kitabından alınmıştır.
Bubirilandır.
POIMKA GÜISLÜĞÜ
HİKMET ÇETÎNKAYA
Kimdir?
Aydınlık dergisinin son sayısında Soner Yalçın'ın ya-
zısını okudunuz mu? Eğer okumadıysanız mutlaka bir
Aydınlık dergisi alın, Soner Yalçın'ın 'İşte bilinmeyen
Zaman" başlıklı yazısını okuyun.
Biz bugün Soner Yalçın'ın yazısından kimi alıntılar ya-
parak sanırız kimi sorulara da yanıt vererek iki kimlikli
bir insanın gerçek yüzünü de sergilemiş olacağız.
İşte Soner Yalçın'ın yazısından alıntılar:
"Zaman gazetesinin başyazarı Fehmi Koru, son gün-
lerde sık sık ekrana çıkıyor. Barışçı, karşısındakinin gö-
rüşlerini saygıyla dinleyen bir insan görünümü veriyor.
Öyle ki Hikmet Çetinkaya ile ATV'de yaptığı tartışmada
rakibinihep düzeylikonuşmaya davet eder havadaydı...
Bu, Fehmi Koru'nun ekranlardaki yüzüdür. Bir de öte-
ki yüzü var. Zaman'ın üçüncü sayfasmdaki Kulis köşe-
sinde "Taha Kıvanç" takma adıyla yazdığı yazılar, onun
gerçek yüzünü gösteriyor. "Taha Kıvanç", hakkında en
çok hakaret davası açılan ve mahkûm olan köşe yazar-
İarından biri.
Son davası, yazar Ayla KıMu'ya hakaret.
Kimdir bu 'iki yüzlü' Fehmi Koru?"
"Koru'nun yaşamını, 1977 genel seçimleri değiştiri-
yor. Turgut özal, MSP'nin Izmir milletvekili adayı. Koru,
en faal genç partili olarak seçim çalışmalarında Özal'ın
yanında. Elbet hemen dikkat çeker. Anlatıldığına göre
Koru'ya, ABD'de master yapmasını önerir Özal. Koru'-
nun böyle bir konuşmayı reddettiği söyleniyor.
Koru, Izmir Yüksek İslam Enstitüsü'nden mezun olun-
ca Amerika'ya gidiyor. Harward Üniversitesi'nde Orta-
doğu politikasına yönelik uluslararası ilişkiler masteri
yapmasını kim sağladı, bilinmiyor..."
Aydınlık dergisindeki yazıda Zaman gazetesinin ör-
gütlenmesi, başyazarı Fehmi Koru'nun "Amerikanpolis
filmlerini" anımsatan serüveni, ilişkileri, insanı ister is-
temez şaşırtıyor. Bu denli ilişkiler yumağının altından
Zaman gazetesi sahibi Alaaddin Kaya'dan Fethuilah
Hoca'ya değin bir zincir ortaya çıkıyor.
Soner Yalçın'ın yazısı devam ediyor:
"CIA'nın denetiminde olan ve başında Morton Abro-
mowHz'/n bulunduğu Rand Corporation adlı araştırma
kurumunun CIA ajanı Graham Fuller'/V? başkanlığındaki
bir ekibe hazırlattığı raporu ele geçirip Türkçeye çevril-
mesini sağlayan Fehmi Koru, kitabın önsözünde bakın
ne diyor: 'ABD'nin (veya bir diğer devletin) başka ülke-
lerleyakından ilgilenmesini kınayamayız. Hatta bu ilgisi
sonunda elde ettiği bilgileri kendi çıkarlarına hizmet
edecek tarzda kullanmasını da (...) Büyük devlet olmak,
ileriye yönelik planları bulunmak, araştırmalar yapılma-
sını gerektirir. ABD'nin yaptığı da bu."
CIA raporunda Graham Fuller'in ne yaptığı belliydi: 2.
Cumhuriyet'in İslam ayağını oluşturmak. Fuller'e göre
Kemalizm, miadını doldurmuştu. Türkiye, Islamla barı-
şık olmalıydı vb. Özetle Fehmi Koru aracılığıyla basılan
kitap, ABD'yi Islamcı kesimlere sevdirmeyi amaçlıyor-
du. Böylece CIA 'ılımlı İslam'/ Türkiye'de "inşa etmek'
için büyük mesafe kazanmış oldu. Bu CIA raporu, 2.
Cumhuriyetçilerin 'el kitabı
1
oldu.
Zaten Fehmi Koru, 2. Cumhuriyetçilerin önde gelen
isimlerinden. En yakın arkadaşları da dönek solcular!"
Fehmi Koru'nun "ilginç yaşamı" Zaman gazetesinin
bir casusla olan "köşe yazarlığı" ilişkisi, Amerıka'daki
Moon tarikatıyla olan bağı, takma adlı yazarların öyküsü
çok az kesimin bildiğrolaylardır. Yazımı ilginç bir alıntıy- •
la noktalarken mutlaka Aydınlık dergisinin son sayısını
okumanızı salık veririm. Ozellikle Zaman okurlarının bir
Aydınlık dergisi edinmelerini öğütlerim.
"Zaman gazetesinin 'bulmaca' köşesinde soruluyor
"Sapık bir mezhep?' Yanıtı bir gün sonra öğreniyoruz:
Alevilik!
Gazetenin bu tutumunu kınamak için Alevi yurttaşlar
Zaman'a kınama telgrafları çekiyorlar. Bu arada başta
avukat Cemal özbey olmak üzere bir grup avukat da
gazeteyi mahkemeye veriyor. 2. Asliye Ceza Mahke-
mesi'ndekidava sonucugazete mahkûm oluyor.
Kuşkusuz sadece bir tek olaya bakarak hüküm ver-
mek yanıltıcı olabilir. Ancak Zaman gazetesinin Alevi
düşmanlığı had safhada.
28 Temmuz 1993 tarihli Zaman'da, 'Fasıldan Fasıla'
köşesinde soruluyor: 'Efendimiz (SAV)'ın Hanımları
Ehl-i Beyt'ten midir?' Sorunun yanıtı Kuran'ı Kerim'in
Ahzab Suresi'nin 33. ayetine göre 'evet' olması lazım.
İşte Zaman'ın yanıtı: 'Has manada Ehl-i Beyt'ten sayıl-
mazlar'(!)
Durun daha bitmedi.
21 Eylül 1993 tarihli Zaman gazetesinin 'Sütun' köşe-
sinde Mustafa Yazgan şöyle yazıyor: Aşırı sol şu anda
da 'millet iradesi' dışında, SHP içine sızmış yılanların
millet koynunda ısınması sonucu, şimdi tıynetlerinin ge-
reğini yapmaya başlamışlardır. PKK, HEP, sonra DEP,
İSKİ, 3K, Eskişehir-Nevşehir cezaevleri firarları, militan
kadrolaşma ve diğerleri...'
Buradaki '3K' dikkat çekici. Neydi '3K'; Kürt, Komü-
nist, Kızılbaş. Yani Zaman yazarı Alevileri 'yılan
:
olarak
görüyordu!.."
Clnıioruirton Karagtireymtıt
Uzlaşnıa anyorum
iftiralarla uğraşmam
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - TBMM Başkanı Hüsa-
mettin Cindoruk. SHP Genel
Sekreter Yardımcısı Ender Ka-
ragül'ün. "Demokrasinin önünü
rıkıyor" şeklindeki sözlerine.
"Uzlaşma anyorum, iftiralarla
uğraşmı.vorum" karşıbğınj ver-
di. 40 yıllık siyasi yaşamında
böylesine ağır bir iftirayla
karşılaşmadığım bildiren Cin-
doruk "Meclis'in üzerinden 12
Eylül darbesinin etkisini kaldı-
nyoruz, dünyanın en büyük isini
yapıyoruz, Danışma \İecüsi''ni
meşnı Meclis olmaktan çıkarı-
yoruz. Bunu küçültmeye kimse-
nin hakkı x>ktur" dedi.
Karagül'ün sözlerinden bü-
yük üzüntü duyduğunu bildi-
ren Cindoruk. şunlan söyledi:
"40 yülık siyasi yaşamımda
çok iftiraya uğradım, ama böy-
lesini görmedim. Ben demokra-
sinin önünü açmaya calışı-
yonım, geniş uzlaşma anyorum,
böyle bir iftirayla karşilaşıvo-
nım. Nasıl tıkamışım? Bu kadar
yalan olmaz. Ben 40 yıldır de-
mokrasi mücadelesi veriyorum.
Eğer demokrasinin önünü tıkı-
yorsam, buynın tıkama\an baş-
kan bulun. Ender Karagül mu-
hatabım değil. Bu kadar da ya-
lan söylenmez ki... Görüşmelere
katılan Murat Karayalçın,
'Hem madde önerileri hem de
süre verilsin' dedi. Herkes de bi-
liyor ki, bu komisyon genel baş-
kanların tespit ettiği maddeler
üzerinde tartışnıa yaptı. lhtilaf
çıkacağını bildiğim için 24. mad-
deyi en sona sakladun. 18 madde
üzerinde uzlaşma sağlandı. Bu
arkadaş söyleyebilir, genel sek-
reter yardımcısı olabilir. Kendi-
sini tanımn onun.
Ama bö> lesine ağır bir itham,
hayatı boyunca demokrasi
kavgası vermiş bir kişiye sö>le-
nenıez. Ben ne zaman söylemi-
şün, 'Müftüler nikah kıysın'
diye... Ben, 'Oğuzhan Asiltürk'-
ün istediği şeylerden biri de bu'
dedim. "Cuma günü memurlar
isterse namaz izni verilsin' di-
yor. Ben isteklerini söyledim.
Tartışdabileceğini söyledim.
Uzlaşma amoruz. Iartışmadan
da sonuca varamajız. RP'nin
görüşleri var, sosyal demokrat
partilerin görüşleri var. Ben,
Meclis Başkanı olarak uzlaşma
arayışındayım. Ama 'Demokra-
sinin önünü tıkıyor' lafı çok
ağınma gitti. Ben olmasaydım,
muzakereler bu aşamaya gelir
mivdi?''