23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 HAZİRAN1994 PERŞEMBE 14 KULTUR Bertan Tuncel ve Kjell Fredriksson'ın ortak belgesel fotoğraf sergisi :'Ölümcül Miras' Çocıüdarölmesinler!SENNURSEZER Nazrnı Hikmet'in. nükleer savaşlar için yükselltiği banş çığlığı "Çocuklar öldürül- mesin. şeker de yiyebilsinler" dizelenyle son buluyordu. Bu dizelere dünyadaki herkes yürekten katıhr gibiydi. Ama çocuklann öldüriilmesi sürüyor. Hem yalnızca savaş- larda değil. şehirlerde. Uygarlık ve enerji adına. S.O.S. Akdeniz adlı çevred grubun İstanbul temsilciliği Tank Zafer Tunaya Kültiir Merkezi'nde "ölümcül Miras" başlıklı bir fotoğraf sergisi açtı. Bu fotoğraf sergisi nükleer denemelerin. termik sant- rallann. bilinçsizce kulianılan kimyasal gübrelerin doğayı nasıl öldürdüğünün tanıklığını yapıyor. Doğayı ve çocuklan. Sergide Kjell Fredriksson'un ve Bertan Tuncerin fotoğraflan yer alıyor. Her ikisi de İsveç'te yaşayan fotoğraf sanatçılan- ndan Bertan TunceFin fotoğraflan Kaza- kistan ve Özbekistanı, Fredriksson'un fo- tpğraflanysa Çekoslovakya'yı gösteriyor. Ölümü bekleyen çocuklar. sakat doğmuş bcbekleriyle. Yeryüzünde bir cehennem Bertan Tuncel. Kazakistan'ı "yeryüzün- de bir cehennem" diye adlandınyor. 1 Ağustos 1949 tarihinde. Kuzey Kazakis- tan'ın Semipalatinsk bölgesindc yapılan atom bombası denemeleri. hidrojen bom- bası denemeleriyle birlikte sürmüş. 800 kez. Bölgedcki 1 milyon insanın 800"ii cid- di biçimde zarar göiTnüş. Genetik sakat- lanma özürlü ve garip bebeklerin doğu- muyla sürüyor. Bazı bebeklerin canavan andıran biçimde doğduklan ve öldürül- dükleri iddiasına inanmak istcmeseniz dc, fotoğraflardaki ölü bebeklerin biçimleri bu iddialan doğruluyor. Bertan Tuncel'in kamcrasının çevre ölü- münü saptadığı Özbekistan'daki yıkımın sebebi Aral denizinin ve kimyasal gübrele- rin bilinçsiz kullanımı. Yiizölçümü yan Prag Fakülte Hastanesi Çocuk Kanser Kliniği'nde bir baba ve kız. (Fotoğraf: KJELL FREDRİKSSON) yanya azalmış olan Aral denizi. Karakal- pakya'da ilerleyen tuz çölleri. kimyasal gübrelerin artıklannı taşıy?n rüzgarlar. ye- raltı sulannın kirliliği, artan çocuk hasta- lıklan. anne-baba ölümleri. Ve ölen çev- reyle birlikte köylerinden göçenler. Bertan Tuncel. artan ölümlcn. ıçme suv undakı ze- hırlere bağlıyor. "Kimyasal AIDS" olarak nıtelediğı bağışıklık mekanızması zayı- flayışının kısa sürede bütün Orta Asya'yı saracağını. Aral denizinin de valnızca 15 yıllık ömrünün kaldığını söylüyor. Bütün bu > ıkımın nedcni. "her ne pahasına olursa olstın pamuk yetiştirme tutkusuyla işlenen çevre cinayetleri." Kjell Fredriksson. Prag'daki fakülte hastanesınde ölümü bekleyen çocuklan ve ailelerini objektife sığdırmaya çahşmış. Bu hastahanedeki konser kliniğinde hasta- lann çoğu çocuk. O yüzden bir çocuk-kan- ser kliniği \ar. Çocuklann yaşamının bir kumsaati gibi akıp gittiği bir klinik. Ölü- mün beklendiği bir yolcu salonudur bu kli- nik, anne babalar, burada birbirlerinedes- tek olmaya çalışarak çocuklannın yanında beklerler. Yaşamınyavaşyavaşveçaresizlik içinde akıp gitmesini. Bazan bir annenin dudak- lanna "Çocuklarımızın yaşamlarının bir kumsaati gibi akıp gitmesinin sonımlusu kim?"sorusu takılır. Yanıt "enerji"dır. Çe- koslovakya'nın enerjı gereksiniminin yüz- de 6O'ı kömür yakılan termik santrallerle karşılanmaktadır. Özellikle linyit yakılan bu santrallerin yaktığı kömür artıklannda kükürt. kadmi>um ve sezyum vardır. Bu zehırli küller rüzgarlı havalarda İsveç'e ka- darulaşır. Çekoslovakya'nın Böhmen Mühren bölgelerinde san bayraklar asıldığında ço- cuklar maske takmak zorundadırlar. Mas- keyle dolaşılan gün sayısı yılda 120 günü bulur. Yine de kanserlilerin sayısı art- maktadır. Termik santraller, çocuklardan önce or- manlan öldürmüştür. Ama doğanın ölü- mü. "yetkilileri" uyarmamıştır. Ya Türkiye'de "Ölümcül Miras" sergisi 20 haziran tari- hine kadar. saat 10.00- 20.00 arası gczilebi- lir. Lütfen sergiyi görün. Sonra Türkiye'- deki enerji ve santral tartışmalannı düşü- nün. Çocuklan ve ağaçlan. Kimyasal gübre- leri... Kimyasal madde üreten fabrikalan. Sonra Adnan Ardağı'nın dizelerinden ço- cuk sesleri gelsin kulağınıza: "Bir diinya bırakın biz çocuklara / Ya- zalım üsrüne sevgili dünya..." Lara, geçmişine sahip çıkıyor Lara, 'Dr. Jivago' nun başkarakterivdi. Kültür Servisi - "Dr. Jivago"nun Mos- kova'daki ilk gösteriminde izleyiciler. fil- min trajik sonuna ve ana tema müziğjne gözyaşı dökerlerken, kentın diğer kesimin- de. öykünün baş kadın karakteri Lara'ya kendi özyaşam hikayesini veren Olga İvinskaya da gözyaşı döküyordu. Uzun yıllar ünlü Rus yazar Boris Paster- nak'la inışli çıkışlı bir aşk hayatı yaşayan İvinskaya, Pasternak'ın 196O'taki ölü- münden sonra yazann kendisi için yazdığı şiirlerin ve en son yazdığı roman "Kör Gü- zellik"in müsveddelerinin KGB ajanlan tarafından çalındığından şikayet ettı. Bons Pasternak'ın ölümünden sonra tam sekiz yıl şüphe duyulduğu için sıkıyönetım kampında yaşamaya mecbur edilen ve Sovyet sosvalist yönetimi boyunca gözaltı- nda bulundurulan Kinskaya. yazarla ge- çirdiği yıllann kendisi için çok değerli oldu- ğunu ve çalınan belgelerin kendisi ne geri verilmesini istedi. Bundan daha acı bir tec- rübe ise Pasternak'ın akrabalannın kendi- sine karşı hala kırk yıl önceki düşmanlı- klannı sürdürmeleri oldu. Yıllarönce ya- zar. kansını kendisine tercih ettıği için aile- sinin vc arkadaşlannın onu asla affctmedi- ğini belirten İvenskaya. "Şimdi de beni, Pasternak Müzesi'nden Boris'in bana yazdığı mektupları geri istediğim için suçlu- yorlar çünkü onları Avrupa'da fahiş bir fıya- ta satacağımı düşünüvorlar" dedı. Böy İe bir şeyi asla vapamayacağını belirlen seksen iki yaşındaki İvenskaya. "Artık parayı ne yapayım? Benim için önemli olan anılarım" diyerek ağlıvor. Ote yandan Pasternak'ın oğlu Evgeny Pastemak ise babasının ölme- den önce kendilenyle konuştuğunu ve 01- ga'ya karşı hcp iy i dav ranmalannı söylcdi- ğini belirttı. Kışısel olarak da Olga'nın ba- basıyla olan yakınlığından dolayı mektup- lan almayı hak ettiğını söyledı. Pasternak'ın sevgilisi Olga ivinskaya. ITU Mezunlan Türk Müziği Topluluğu'nun konseri bugün Kültür Servisi - 22. Uluslararası İstan- bul Müzik Festivali kapsamında bu ak- şam Dresden Filarmoni Orkestrası kon- serinin yanı sıra "İstanbul Teknik İ'ni- versitesi Mezunlan Türk Müziği Toplulu- ğu"nun konseri de dınlenebilir. İTÜ G Amfısi'ndeki konser saat 19.00'da ger- çekleşecek. Konseri İnci Çayırlı yönete- cek. 1974 yılında Osman Simav ve arkadaş- lan tarafından kurulan İTÜ Türk Müzi- ği Korosu üyeleri 1988'de yeniden bir araya gelerek İTÜ Mezunlan Türk Mü- ziği Topluluğu'nu kurdular. Kurulduğu günden bu yana İstanbul Festivali'ne katılan ve İstanbul Teknik Üniversitesi'- nde birçok konser veren topluluğun üye- leri. İTÜ'nün çeşitli bölümlerinden me- zun olan genç mühendis ve müzisyenler- den oluşuyor. Yurtiçi ve yurtdışında konserler vererek müziğimizi amatör ruhla, profesyonclce temsil eden toplulu- ğu kuruluşundan bu yana İnci Çayırh yönetıyor. Topluluğa bu akşam solist olarak da eşlik edecek olan İnci Çayırlı, Çamlıca Kız Lisesi'ni ve ardından İstanbul Bele- diye Konservatuvan'nı bitirdi. İstanbul Belediyesi Konservatuvan İcra Heyeti ile Münir Nurettin Selçuk'un korosunda uzun yıllar görev yapan Çayırlı. İstanbul Radyosu'nda da solist ve İcoro şefi ola- rak çalıştı. Almanya, Fransa, İsviçre, Hollanda, Azerbaycan. Romanya, Yu- goslavya, Kabns ve Japonya'da kültür temsilcisi olarak pek çok konser veren sanatçının Türk müziği ve hafıf Batı mü- ziği plaklanyla bir de altın plak ödülü var. Klasik müziğimizi en iyi icra eden sanatçılanmızdan olan İnci Çayırlı, 1977 yılından beri kısa aralıklarla İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvan'nda öğ- retim görevlisi olarak pek çok öğrenci yetiştirdi. 1977-85 yıllan arasında kuru- lan İTÜ Türk Müziği Korosu'nu çahştırdı. Kültür Bakanlığı Bursa Devlet Türk Müziği Korosu'nun kurucu şefliği- ni de yapan İnci Çayırlı halen ÎTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvan'nda öğ- retim görevlisi. ULUSLARARASI İSTANBUL MUZIK FESTIVALINDE BUGÜN 19.00 Aya İrini Müzesi "Dresden Filar- moni Orkestrası" 19.00 İTÜ G Amfisi 'İTÜ Mezunlan Türk Müziği Topluluğu" FESTİVALDE YARIN 19.00 Aya İrini Müzesi "Brodsky Dört- lüsü" 19.00 İTÜ G Amfisi "Konya Türk Ta- savvuf Müziği Topluluğu" Orhan Alkaya'nm üçüncü kitabı 4 Yenilgiler Tarihi Cilt 1' Telos Yayınlan'ndan çıktı Gerçek hcsaphısmaykuycnidm bulusma PELtN ÖZER Orhan Alkaya'nm üçüncü şiir kitabı "Ye- nilgifer Tarihi Cilt 1", Telos Yayınlan'ndan çıktı. Bu kitabı heyecanh bir rüyada tanıştığı arkadaşlanna hediye eden Alkaya, şair kimli- ğıyle bir dönemın hesaplaşmasını yapıyor ve yenilgi kavramından >ola çıkarak zengın bir tarihi ve kişisel yaşanmışlıklan ortaya ko- yuyor "YenUgiler Tarihi Cilt l"de.. Kitabının çıkış noktasını şu sözlerle açıklı- yor Alkaya: "Spartaküs. bir problem olarak beni cezbetti. Yani venileceği çok belli olan. ama haklılığı da çok açık olan bir insan toplu- luğunun de\ bir imparatorluğa karşı ayaklan- ma meselesi, beni çok ilgilendirdi her zaman. Kazanmak, elde etmekten başka bir şey. Ye- nilmek de başaramamaktan farklı." "Yenilgiler Tarihi Cilt l"i. ortak bır- yazgıyı ve tarihi paylaştığı, her biri bir tarafa savrulmuş arkadaşlarla gerçek bir zeminde yeniden buluşma ortamı olarak tanımlıyor. Alkaya. 1982 yılında şiirlerini yayımlamaya başla- yan Orhan Alkaya'nın ilk kitabı "Parçalan- mış Divan" 1990. "Ai Etika" ise 1991 >ılında yayımlanmıştı.3 yıl aradan sonra "Yenilgiler Tarihi Cilt 1" adlı kitabıyla şiir okurlanna ulaşan Orhan Alkaya ile şiiri ve son kitabı üzerine konuştuk: Hesaplaşmaya kimse yanaşmıyor - 'Yenilgiler Tarihi Cilt 1', yenilgi kavramı- ndan yola çıkıp bunu kişisel boyutta tartışarak bir sonuç ortaya koyma amacı taşımavan, ama bir kuşağın (insaniar topluluğunun) öze- leştirisini de kişisel düzlemde açık vüreklilikle yansıtanbirkitap... Problematık bir kitap 'Yenilgiler Tarihi Cilt 1'. Diyebilirim ki dildeki seçkinci tavnmı yer yer tamamen terk ettiğim bir kitap. Çün- kü daha çok ne anlatmak istediğimi öncele- dim bu kitapta. Derdimi, meselemi öncele- dim. O da ortak bir tarihi ve yazgıyı pay- laştığım ve her bin bir tarafa savrulmuş arka- daşlanmla gerçek bir hesaplaşma zeminınde yeniden buluşma arzusu. Çok hırpalanmış bir kuşak diyebiliriz benim kuşağım için. Ve kendi taleplerinin. kendi hedeflerinin çok uzağına savrulmuş bir noktada bugün. Ama bu. çok güzel şevlerin yaşanmadığı, çok bü- yük ahmaklıklann yapılmadığı anlamına gel- miyor. Bu hesaplaşmayı kimsenin \apma\a yanaşmadığını gördüm. Ne edebiyatta. ne si- >asi düşüncede, herkes bir ucundan ve daha çok ısısmı kaybetmış. soğumuş bir yaranın üzerine yürümenin keyfiyle bu döneme, bu dönemin insanına yaklaştı. Miithiş bir dinamiği vardır itirafın - Günümüzde şiire pek > ansıma>an bir içten- liği, irirafı da kapsaması \e bunu şiirle didaktik bir noktada ka>bolmadan, kişisellikle kesişti- rerek yansıtma.sı açısından da bir önem ka- zanıyor 'Yenilgüer Tarihi Cilt 1'... Bizim kültürümüzde itiraf yoktur. itiraf çok katolik bir kültürün sonucudur. Ve ben- Alkaya, kitabını problematik olarak nitelendiriyor. (Fotoğraf: L ĞL'R GÜNY ÜZ) ce müthış bir dinamiği vardır itirafın. Çünkü birçok meselenin egonun ıçinde hapsolmasını önler. insanın üzerindekı o ola- ğanüstü toplumsal basıncı hafıfletir ve en önemlisi. yaratıcı bir hamle yapmayı. ilenye doğru. ufl<a doğru adım almavı mümkün kılar. Saklayıpgizlemektense itiraf etmeyi se- çen toplumlarda. büyük kültürel üretimler vrrdır zaten. ama bizim sahıp olduğumuz kültür. bizim geleneğimiz. kolun kınldığı za- man mutlaka yenin içınde kangren olmasmı arzu eden bir kültürdür Uzun zamandır. ben buna karşı bir şeyler yapmaya çalışıyordum gücüm yettiğince. Halimiz komikse bunun komik olduğunu söylemek gereki>or. Bu özeleştirinin bizde yanlış anlaşılmasının da önüne geçilecek belki bir gün. Çünkü bizde özeleştiri, genellikle başansızlığın arkaMndan birilerinin af dilemesi şeklınde anlaşılmıştır. Bir hesaplaşma olmadığı için de edebiyat ku- şaklannda. siyaset kuşaklannda muazzam kopukluklarolmuştur hep Kuşaklar. birbir- lerine mıraslannı devretmemı^lerdır. Yazı ya/an, hata yapar Çünkü herkes vola çıktığı zaman lahmin etmeyeceği kadar çok kirlendığini hissetmiş- tir. Bu da insanlann. kuşaklann kcndilerine vuptıği bir haksızlık olarak ortaya çıkıyor. Çünkü kimse temiz değil. Ve kimse de temız olmak zorunda değil. Çamurlu bir yolda yürüyenin paçalanna çamur sıçrar. Yazı ya- zan, hata yapar. - 'Hatalarımızı çıkarsak geri ne kalır ha- vatımı/dajı" divordunuz bir şürinizde. Evet, belkı de benim ürettığım en radıkal anlamlardan bın. - Di\an şüriyle sizin şiiriniz arasında bir ka- nal var. Zaman zaman bu şiirin anlatım ola- naklanndan \ ararlandığınızı, aluıtı , vaphğınızı. kimi zaman bir di/eyi dönüştüre- ' rek kullandığınızı görüvonız. Doğu'yla Batı'- nın buluştuğu noktada duruyor şiiriniz. Dıvan şıirinın uzmanı değılım. Ama nere- den geldiğimi anlamak ıstedım ben. Çünkü kuiağıma üflenmış bir scs var. Sonra benim formasyonum belirirken edındiğim bir kül- tür var. Bu ikisınin arasında bir bağlantı kur- mam lazımdı. yoksa şizofrenik bir durum doğacaktı. Asyalı bir sesle Batılı bir formas- yonun arasındaki köprüyü kurmam lazımdı. Oy üzden geriyedöndüm. Ama örneğin Nefı, beni fazla ılgilendirmedi de Şeyh Galip ilgi- lendirdi. Fuzuli yeryerçok cezbetti de bu cez- betme bir alıntılama düzeyınin ötesıne geç- medi. Baki, daha çok hoşlandığım bir şair oldu. >ah\a Kcmal'm bütün ustalığına karşın. biraz karamela şiin düzeyinde kafiye- ler de yazdığını görüp çok şaşırdım. ama Ah- met Haşim'in dehşcıli bir modernist olduğu- nu ve bunun Osmanhcanın arkasında gizli kaldığını fark cttim. İnsan kendinin eleştir- meni. acımdsız bir eleştirmeni olmak zorun- da. Yoksa bir süre sonra. toplumda ciddi bir kntik mekanizması olmadığı. kntiğın temeli- nı oluşıuracak kriîerler de yeterince oluş- madığı için yaptığı her şeyı beğenen tuhaf yaratıklar doğuyor. Bir şeyleri bilmenin öyle bir faydası var belki. Divan şiirini iyi bildiğı- mi söyleyemem. ama o şiiri de ılgiyle oku- dum. Divan şiiriyie benim şiırim arasında bir ses kanalı olduğu doğru labiı. Her şeyin şimdiyleolanilişkisi - Şiiriniz, bütün zamanlan şûndinin içinde algılıvor... Evet. Bunun. kcndimi yeryüzünde bir in- san olarak unımlavışım. ontık duruşumla yakından ilgisi var. Insanın. kategorize edil- mış zamanlan birbirinden ayn yaşayan bir varlık olduğunu kabul etmek gerek. Düşü- nülen. hatırlanan her şey düşünüldüğü ana. hatırlandığı ana ait olarak birbirinden farklı gerçeklikler kazanıyor. O yüzden yaşanmış zaman da tek bir zaman değil. Üretildikçe farklı zamanlar haline gelen ya da konum- landırdıkça farklı zamanlar haline gelen an- lartoplamı. Bunun üstüne bir de yaşama bilinci ya da yaşama bilgisi kavramı girince her şeyi şim- dıyie olan bağlantılan içinde algılama. an- lamlandırma ve yeniden üretme gibi birçaba ortaya çıktı bende. Benim için önemli olan şeylerden ibarettir tanh. Bu, bir başkası için tarihın başka seyler anlamına gelmeyeceğini de göslermez, Her gerçeğin pek çok ifade edilme biçimi. pek çok yüzü olduğu gibi. ta- rih dediğimiz şeyin de makro yapısının içinde bir mikro organik yapısı var. Her şeyin şim- diyle olan ilışkisi içinde kavrandığı bir izlek içindeyim. Ama şimdiyle ilgili başka bir me- sele var. Şimdı. bugün. bu saat. bu an ol- manın ötesinde bir şey. Şimdi, benim düşün- düğüm, hissettiğim, anlamaya çahştığım ya da kavramaya başladığım an. Dolayısıyla maddi, tanımlanabılecek bir durumdan çok. olgusa! bir durum. Bodrumsinemaya kavuşuyor • Kültür Senisi - Her sezon yüz binlerce kişinın tatile gittiği Bodrum'da, "Sinema Bodrum " adıyla bir sinema salonu açılı>or. 1.000 kişilik dev biryazlık sinema olan "Sinema Bodrum" Türkiye'nin en büy ük Konkav perdesine sahip. Moda Film & Hayal Tacirleri'nin gerçekleşıirdiği sinemanın programı, sezonun önemli filmlerinden, sinema sanatınm önemli örneklerinden oluşacak ve bazı yeni fılmlerin Türkiye prömıyerini gerçekleştirecek. Sinema. programının yanı sıra tiyatro ve konser organizasyonları iledecanh birkültür ortamını oluşturmayı hedefliyor. Açılışını 20 haziran pazartesi akşamı Richard Gere ve Sharon Stone'un başrollerinde oynadığı "İntersection" filminin Amerika ile aynı anda Türkiye'deki ilk gösterimiyleyapacak olan sinemanın ilk hafta programı: •"Jurassic Park", ""Schindler's List", "Babam İçin "(In the NameofFather) adlı filmlerden oluşacak. Yeni bip kültür sanat dergisi: 'Varoş' • Kültür Servisi - İkı aylık kültür sanat dergısı Varoş'un ilk sayısı çıktı. Dergi sahıpliğıni Levent Bozdoğan'ın. yazı ışleri müdürlüğünü Gökhan Cengizhan'ın üstlendiği Varoş'un yayın grubunda şu isirnler yer alıyor: Ali Çeviker. Birol Özdemir. Halit Ataseven, Kemal Sılay. Gökhan Cengizhan ve Sonay Yılmaz. Derginin bu sayısında, Kemal Sılay'ın ""Ortaçağ Estetiği. Osmanlılar ve Postmodern Roman(s)cılanmız". Erdinç Erdem'in •"Stratejik Eleştiri mi, Eleştirel Strateji mi", Gökhan Ccngizhan'ın "Popüler Edebiyat Tarihi-3". Ali Çeviker'in "Bilanço". BehçctÇclik'in "Günümüzde Eleştirinin Kapsamf'adlı yazılan yer alıy or. Şiirler; Behçet Aysan, Günhan Burak. F.O.. İbrahim Baştuğ, Ali Çev iker. Halit Ataseven. İsmaıl Tepiroğlu'na ait. Dergide yeralan öykücüleriseşunlar: Birol Özdemir, Behçet Çelik. Tülay Taç ve Samuel Beckett. Varoş'un bu sayısında çeviri yazı olarak: Bertoit Brecht'in "Diyaicktik Pasajlar". Wolf Biermann'ın. "Almanya. Bir Kış Masah". Allen Ginsberg'in "Şiir. Zorbalık veTitreşen Kuzular"adlı yazılanna yer verilmiş. Derginin yazışma adresi şöyle: P.K. 202. Kavaklıdere; Ankara.' Tüpkiye'deilk 'Mauritius Festivali' • İSTANBUL (L BA) - Hint Okyanusu'ndaki Mauritius Adalan'nın tanıtımı amacıyla 19-26 haziran tarihleri arasında Türkiyelde ilk defa "Mauritius Festivali" düzenlenecek. Mauritius. Sun International v e Türk Ha\ a Yollan tarafından ortaklaşa düzenlenen festival, Svv issotel'de yapılacak. Havuzbaşında gerçekleşecek festival kapsamında Mauritius Adalan'ndan özel olarak getirilen 2 aşçı. tropık Mauritius büfesi veegzotik kokteyllerhazırlayacaklar. Mauritius Adalan'nın geleneksel dansı "sega show"un da sunulacağı festivalde kişi başına ücret ise 750 bin lira olacak. Festival etkinlikleri havuz başında gerçekleştirilecek. Tupizm mizah dergisi Carica Turist yayımlandı• Kültür Senisi - Ülkemizin ilk turizm mizah dergisi Carica Turist. hazıran-temmuz sayısıyla yayın hayatına başladı. Antalya Büyüİcşehir Belediyesi Karikatür Evi'nde hazırlanan ve Resam Yayıncılık tarafından basılan Carica Turist iki aylık periyotla yayımlanacak. Ahşılmış mizah dergisi kavramının dışında kalmayı hedefleyen kitap formunda bir yayın olan Carica Turist, Türkçe ve İngilizceyi kullanarak karikatürün evrensel iletışim gücüyle herkese ulaşmayı hedefliyor. Mizah yönetmenlığini Orhan Coplu'nun yaptığı derginin yayın kurulunda Orhan Coplu. KadirCengizve İsmet Küçük bulunuyor. Carica Turist'in ilk sayısında karikatür veyazılanylaSemihBal'cıoğlu, Turhan Selçuk, Cafer Zorlu. Tan Oral. Nezih Danyal. İsmet Lokman. Elena MariaOspina. Branislav Obradoviç, Aırat Gataullin. Adrian Dragomirescu, VVahita Farit. Barclau Ghorghe, Erol Özdemir. Erdoğan Başol. Murteza Albayrak. Kemal Hayıt. Dağıstan Çetinkava. AtillaÖzer. Ayhan Bektaş. Hasan Üvsal.OğuzGürel.Tuncay Öğretmiş. Erdoğan Karayel. Haa İsmail Kara. Fehmi Akyüz. Birol Çün. Serdar Çeliktaş. Göksel Kuruçay. M. Yiğit Özgün. Ulaş Erdoğan. Banş Yılmazsoy, Hakan Çelikci, İsmet Küçük. Kadir Cengiz v e Ornan Çoplu yer alıyor. 7üPk koreografları günü' • Kültür Senisi - Çağdaş Bale Topluluğu Kültür ve Sanat Etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen Beşinci Türk Koreograflan Çağdaş Dans ve Bale Gösterisi'ne bu yıl istanbul. Ankara v e İzmir'den toplam 13 deneyimli ve deneyimsiz koreograf (dans tasanmcısı) katılıyor. Geçen yıllarda büyük ilgi gören bu gösteri. gerek kendini bu alanda ispatlamış profesy onel koreograflara gerekse de büyük bir coşku içinde ilk kezdenemenin heyecanını yaşayan genç amatörlere olanak veriyor. Bugün saat 19.00'da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Tiyatro Salonu'nda sergılenecek gösteride Cem Ertekin, Dikmen Seyfen, Eftal Gülbudak. Erdal Uğurlu, Figen Yücel, Murat Ersan. Mustafa Kaplan, Özlem Kuru, Selçuk Borak, Siner Uslu. Şebnem Şimşek. Tuvana Tunçer ve Ziya Azazi'nın yapıtlan ücretsiz izlenebilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle