05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10MAYIS1994SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 •• •• 1993 Sait Faik Oykü Odülü'nü 'Selam Ateşleri' adlı kitabıyla kazanan Osman Şahin: Goçerük herkese açık bir kültür PELİNÖZER 1993 Sait Faik Öykü Yanşması'nda bu yıl ödüle SeJam Ateşleri' adlı öykü kitabıyla Osman Şahin değer görüldü. Oktay Akbal, Prof. Dr. RaufMırt- hıay, Prof. Dr. Hilmi Yavuz, Prof. Dr. Şara Sayın, Fethi Naci, Tank Dursun K. \e İnctser Akpınar'dan oluşan seçici kurul. yanşmaya katılan 17 eserarası- ndan Osman Şahin'in eserini scçti. Bugüne dek pek çok öyküsü yabancı dillerde yayımlanan ve sinemaya uyarlanan Osman Şahin. •Sdam Ateşleri' adlı kitabında. yitip gıtmekte olan göçer kültürünü tüm zenginliği ve şiirselliğiyle yansıtıyor. Toroslar'da yaşayan Yörûklerin öyku- leri, Anadolu söylenceleri ve Anadolu insanının değerleri ı tüm yalınlığı okuyucuyla buluşuyor. Osman Şahin'le öykücülüğü ve 'Sdam Ateşleri' adlı kitabı üzerine ko- nuştuk: - Türk öykücülûgünde çok önemli bir yeri olan Sait Faik adma verilen bir ödülü aJdınız. Sait Faik'in öykücülüğünü nasıl değerlendiriyorsunuz, genelde edebiyat ödüllerine nasıl bakı- yorsunuz? Sait Faik, paranın şımarttığı insanlardan çok, yaşamın ger- çek yükünü çeken, sıradan in- sanlanmızı yazmıştır. Şu anda aklıma geliveren Sait Faik öy- külerinin adlan bile, örneğin: 'Dondurmacı Çırağı', 'Lüzum- suz Adam', 'Ağrt\ 'Köy Hocası ile Sığırtmaç', 'Bir Kiiihanbeyi HikayesF, 'Hancımn Karısı". 'Çöpçü Ahmet', 'Garson', 'Hal- laç Baba\ 'Alt Kamara', Bir Karpuz Sergisi', 'Sakarya Balıkçısı' gibi isimler, Sait Fa- ik'ın dünyasını açıklıyor. Sait Faik'in öykü sanatı hiç- bir kaJıba sığmaz. Hem öykü sanatını değiştirmiş. bu konuda devrim yapmıştır, hem de kendi anlatımını değiştirmiştir. Sü- rekli kendınde öyküyü aramış- tır. Bu yüzden Sait Faik sürekli bir aranıştır da diyebiliriz. Öy- küde, yaşamda kahplara karşı- dıro. Gerçek bir sevginin peşin- dedir. Balıklan. denizi, martıla- n. kuşlan. taşı. toprağı, ağaçlan sever. En çok da çocuklarla doğayı sever. Sevgı ko- nusunda milliyet tanımaz. İçtenliğin, yalınlığın, gerçek savunucusudur. Yoksulluk, yalnızlık. işsiz- lik, doğa. Sait Faik öykülerinin ana temalannı oluşturur. Umudun yoksul, ama sıcacık çarpan yüreklerin yazandır o. Doğrudan insana yönelen coşkulann ifadesidir. Her öyküsünde yaşamın sıcaak yüreği, özü atar. Birdenbire öyküye girer, hiç beklemediğimiz bir anda da öyküsünü bıtiriverir. Öykülerinin uçlan her yöne açıktır, ulu bir ağaç dalı gibi her an her yöne gelişebilir. Hemen her öyküsünde kendi kişili- ği ile öykü kişisini kaynaştınr. Bunu büyük bir us- talıkla yapar. Edebiyat ödüllerine gelince... Genel olarak ede- biyat ödülleri. yazann ve yapıtının adını biraz öne çıkanr. güncelleştirir. Ödül, yazara ağır sorumlu- luklar yükler. Kitabı biraz fazla satar. İnsana daha çok çalışma. yazma isteği kazandınr. - 'Selam Ateşleri' adlı kitabınızda Toroslar'da ya- şayan insanlann tutkularou, aşklannı, korkulannı, cinselliklerini. coşkuiaruu yansıtıyorsunuz. O yö- rede yaşayanların bilgelikleri. bakış açılan. olaylar karşısındaki tav ırları. kör inancları. > nba/lıklan, kı- saca Yörüklerin vaşamının içindeki'şiiri yakalaya- rak, söylencelerden de yararlanarak veriyorsunuz. öykülerinizdeki coşkulu anlatım nereden ileri geli- yorî Toroslar'da sular durgun akmazlar, ak köpük- ler saçarak, oynaşarak akarlar. Kuşlar, hızlı uçar- lar. yağmur fırtına birden gelır, seli sele katar, yanm saat sonra da yakıcı bir güneş açar. Yani her Karacaoğlan söyleyen insanlar bugün o eski kül- türlerinden utanmakta. arabesk türküler söyle- mektedirler. -Pek çok öykünüz sinemaya aktarıldı, yurtiçi ve yurtdışında ödüller kazandı. Erden kıral'm 'Beyaz Oküz' adlı öykünüzü 'Ayna' adıyla beyazperdeye uyarlaması, Âvrupa'da tüm zamanların en i\i 10 fîl- mi arasında yer aldı. Öy külerinizden yola çıkarak niteliklifilmleryapılması, onlann görsel zenginliğin- den, anlatımın ve olaylann derinliğinden mi kaynak- laıuyor? Bir bakıma evet. ..Benim öykülerimde gizlenen sinemayı ilk gören Yılmaz Güney olmuştur. "Çok iyi ayruıtı ve detay veriyorsun, eUme kamerayı alıp çekeceğim geüyor" demişti. Öykülerimdeki L Osman Şahin, 'Selam Ateşleri' adlı kitabında yitip gitmekte olan göçer kültürünü yansıtıyor. şey uçlarda yaşanır. Ora insanlannı da etkilemiştir bu. Beni de etkilemiştir. İnsan sanatçı olunca, yıllar içinde duygulu yanı daha da gelişiyor, besleniyor, insanın ruhu, alıcılan zenginleşiyor. Öykülerim- deki coşkulu, atak, şiirsel. destansı anlatım sanınm buradan, benim iç yapımdan geliyor. -Yörûkler üzerine de araştırmalanmz var. Son Yörük' adıyla kitap olarak yayımlandı. Bir Yöriik olarak sizin. yitip gitmeye yüz tutmuş göçer küitürü ve Yöriik insanı üzerine düşünceleriniz nedir? Göçerlik insanıyla, davranışıyla. kültürleriylete- melde herkese açık bir kültürdür. İnsanlan.dinleri. dilleri, renklerine, mezheplerine göre ayırmazlar. seçmezler. Geniş yaylalar gibi yürekleri de elleri de açıktır. Bu konuda çok kitap yazılmıştır, yazıla- caktır. Ama bugün herşey gibi, Yörüklük de bo- zulmuştur. Durumlan içler acısıdır. DadaJoğlu, canlılık. olay, hareket ve psikolojik derinlik, on- lann uydurma değil, gerçek yaşamdan alınıp ışlen- melerinden ileri geliyor. Buna bir de öykü kurgusu, şiirsel ve coşkulu anlalım katıldığmda öykü soluk almaya başhyor. Benim bugüne dek 21 öyküm filme alındı. Bun- lar sırayla: 'Kızgın Toprak', 'Fıratın Cinleri', 'Kibar Feyzo',' 'Adak', 'Tomruk', 'Derman', 'Ayna', 'Fi- rar\ 'Kurbağalar', 'Kan\ 'Gülüşan', 'Keriz', *Su\ 'İpekçe', 'Gömlek', 'Zincir', 'Dönüş', 'Aşkın Kesiş- me Noktası', 'Kurşun Adres Sormaz', 'Kuşlara Bak Kuşlara', Ziller'... -Kimi öyküleriniz yabancı dillere çevrildi ve yayımlandı. Öy külerinizin y urtdışında ilçi jjörme ne- deni, Anadolu insanının ve kültürünün çokayruıtdı betimlenmesi olabüir mi? Sanınm evet. Anadolu çok farklı kültürler ya- tağıdır. Ben biraz da bu kültürlerden geliyorum. Çok zengin, görkemli insan davranışlanna, şaşırtıcı olaylara ancak Shakespeare'in yapıtlan- nda rastlanılabilir. O insanlan, kıyafetlerine baka- rak beğenmeyebilirsiniz, ama içlerinde kocaman yürekler saklıdır. Medyanın, reklamlann dayattığı giyim-kuşam. davraruş biçimlerinden uzaktırlar. Özgün ve kişi- liklidirter. Şimdi medya döneminde birey falan da kalmadı, artık herkes tekdüze \e uyumlu. Oysa ora insanlan farklı. Oturuşlan, konuşmalan, dilleri, anlattıklan bile... Sanınm o insanlan öykülerimde yeterince yazabildim. - Köy edebiyatuıın artık yapılmadığını, bu edebi- yatın ötdüğünü söyleyenler var. Siz bu konuda ne dü- şümiyorsunuz? Yıllar önce Oktay Akbal ın Yaşar Kenuü'le yaptığı bir rö- portajını okumuştum. Sayın Oktay Akbal, Yaşar Kemale "Hep Çukurova'yı mı \azacak- sın, Çukurota daha bitmedi mi" gibi bir soru sormuştu. Yaşar Kemal de "Hiç Çuku- rova biiter mi? Bir yazar ömrünce bir insanı yazmava kalksa o in- san yine bitmez. İnsan biter mi? İnsan ancak ölünce biter " diye yanıtlamıştı. Köy bitmez, ama değişime uğrar. Anlayışlan, dünya görüşleri. davranışlan. giyim knşamlan. müzikleri. kültürleri, her şeyleri değişir. değişmektedir. Yazar bu değişi- mi de yazmalıdır. - Anadolu insanı Türkçeyi tüm olanaklarıyla kullannor. Halk deyimJeri, kuşaktan kuşa- ğa aktarılan soylencekr bugün ders kitaplannda bile yer alma- yan farklı ve uzak. bir o kadar da zengin bir Türkçeyi yansıtıyor. Sizin öykülerinizde de bu saf Türkçeye sahip çıktığımzı, bir boşluğu doldurduğunuzu söyle- yebilir miyiz? 12 Eylül'den sonra Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu kapatıldı. Okullar kolejlcştiler. İngilizce bilmek, İngilizce öğ- renmek, diplomanın önüne geçti. Reklamlar. basın. medya küftürümüzü, dilimizi, ruhu- muzu, müzik anlayışımızı, gün- lük Türkçemizi, her şeyimizi bozdu. Kendi dilinden. kendi kültüründen utanan. kendi kültürünü horgören bir kuşak yetiştirildi. Bu örnekleri saysam yer kalmaz. Bir halk kendi dilini unutursa, halk olmaktan, ulus olmaktan çıkar. Böylesi dönemlerde dilimıze sahip çıkan biz yazarlann dirençleri de bin kat artar. Bu nedenle ben Dede Korkutlardan, Yunus Emre'ye oradan bugüne gelen gelişmış bir öztürkçe kullanmaya calışıyorum. Bu çabam ben ölünceye değın süre- cektir. - Şu anda üzerinde çalıştığınız bir kitap var mı? Çoktandır bir roman üzerinde calışıyorum: adı 'Fıratm Sırtındaki Kan'. Belgesel bir roman bu. Bir de 'Gökyüzü FalosT adını verdiğim 8 öykülük bir kitabım var. "Kenri Anlatan Ev Karadır' adıyla bir üçüncü kitabım duruyor. 'Çin Kelebeği' Avignon Festivali'nde Memet Baydur'ım geçen yılki 'Doğum' adlı oyununun devamını Theatre de Folle Pensee sahneleyecek Memet Baydur Kültür Servisi - Tiyatro yazan Memet Baydur, Fransız Theatre de Folle Pen- «*e"nin davetlisi ofarak Bretagne'daki St.Brieuc'e gıtti. Geçtiğimiz yıl Baydur'- un 'Doğum' adlı oyununu sahneleyen topluluk, bu yıl da yazann 'Çin Kelebe- ği' adlı oyunuyla Avignon Tiyatro Festi- vali'ne hazırlanıyor. "Çin Kelebeği' de birinci oyun gibi "doğum' temasıni işli- yor, bir anlamda onun devamı niteliğini taşıyor. Aynı günlerde St. Brieuc'de "Bir riyatroda yazann yeri nedir" sorusu çevTesinde biİdirilerin sunulacağı ve tartışmalann yapılacağı bir seminer dü- zenleniyor. Memet Baydur, 12 mayısta ise Paris'- te La Viellette'deki bir başka toplanüya katılacak. 'Çjngenekrin Yolu' adını taşı- yan bu toplantı, tüm Çingene küitürü üstüne festival ve konferanslan içeriyor. Akrobasi. şarkı, sinema, masallar, dans. sihirbazlık. müzik ve tiyatrodaki Çinge- ne sanatının tartışılacağı toplantıya An- daluz Çingenelerinden Kıalderili çöl müzisyenlerine. Romen ozanlanndan Fransız caz müzisyenlerine kadar kala- balık bir sanatçı topluluğu katılıyor. "Çingenelerin Yolu' toplantısına Bay- dur'dan başka Uluslararası Akdeniz Ti- yatro Kurumu Başkanı Jose Monkon. Cezayir Cervantes Enstitüsü Başkanı Tahar Majdoub. Viyana Ars Karnun- tum Festivali Başkanı Piero Bordin, Hı- rvatistan-Split Festivali Başkanı Petar Sdam, Lizbon Tiyatro Festivali Baş- kanı Adolfo Gutkin ve Kuzey Afrikah sanatçılar katılacak. Uluslararası Akdeniz Tiyatro Kuru- mu'nun olağan toplantısı 14 mayısta Marsilya'dayapılacak. 'Sanatçılann Yaşamı' başlığı altında gerçekleştirilecek kapalı toplantı ve se- minerde Cezayir tiyatrosunun sorunla- nndan, eski Yugoslavya'nın durumu- na: Salman Rüşdü'nün metinlerinin yeni okuma biçimlerinden. yazınsal direnişin anlamlanna kadar bir çok konu tartışı- lacak. Kurumun kurucu üyelerinden olan Baydur, bir yıldır da kurumun Türkiye genel sekreterliğini üstleniyor. Marsilya toplantısının sonunda. ya- zann geçtiğimiz yıl sergilenen "Doğum' oyunu bir kez daha seyirci karşısına çı- kacak. Toplantıya Paris Üniversitesi Sahne Sanatlan Bölümü Başkanı Ro- bert Abirached başkanlık edecek. Türki- ye'den Memet Baydur ve yönetmen Işıl Kasapoğlu'nun katıldığı toplantıda: Aix-en-Provence Cniversitesi'nden Magreb uzmanı Bnıno Etienne. Saray- bosnalı oyun yazan Tzevad Karhazan, Toursky Tiyatrosu'nun yönetmeni Ric- hard Martin, matematik ve felsefe dok- toru. psikanalist ve yazar Daniel Sibony, Michel Simonot, Tunuslu tiyatro adamı Habib Bel Hedi ile Israil ve Filistinli ya- zar. yönetmen ve oyuncular da buluna- cak. 6. ULUSLARARASI İSTANBUL TİYATRO FESTÎVALİ Han' mitinin çağdaş yorumuKültür Servisi - 6. l luslararası Istanbul Tiyatro Festi>ali"nin "Bir tTke Bir Tiyatro" bölümün- de, TürkmenistaıTdan festivale katılan Aşkabat Devlet Can Ti- yatrosu, "Oğuz Han" adlı oyunu sahneliyor. Oyun bugün saat 18. 30'da Karaca Tiyatrosu'nda sah- nelenecek. Oyunu Kakacan Aşi- rov yazmış ve yönetmiş. Başim Karaca'nm sahneye uyarladığı oyunun müzikleri Bayram Hudaynazar. ses düzeni Hakberdi Orazberdi. ışıklan ise Seydilla Şaguli tarafından ger- çekleştirilmış. "Oğuz Han"ın oyuncu kadrosu; Muhammet Bekki, Gülnabat Aşir, Nazik Gur- ban. Çarı Berdi. Annamuhammet Gurban, Phayıt Durdı, Mammet Durdı, Cahan kuli. Narcan Berdi, Zuifîya Kadır, Acap Aşir, Diiiram Hatam. Aydogdi Oraz ve Kaka- can Aşirovdan oluşuyor. Zengin giysileriyle dikkat çe- ken bu topluluk, Orta Asya mil- lerinden esinlenmiş. 1988 yılında Kakacan Aşirov'un ginşimiyle kurulan CanTiyatrosu, Türkmen gelenek ve kültürüyle bezenmiş mitleri, başanyla sahneye aktar- masıyla ünlendi. Bunlardan en ünlusü. Türk- menlerin atası sayılan "Oğuz Han" mitinin çağdaş yorumu- dur. Aşirov'un tiyatrosu, hem ye- rel kostümlerin güzelliğiyle neşeli bir seyirlik hem de tiyatronun asıl amacı olarak belirtilen 'nıhun Festivalin 'Bir ÜlkeBir Tiyaöt»' bölümünde, Türkmenistan'- dan festivale katılan Aşkabat Devlet Can Tiyatrosu, Kakacan Aşirov'un yazdığı ve yönettiği 'Oğuz Han" adlı oyunu bugün veyarın Karaca Tiyatrosu'nda sahnelevecek. kendini dinlemesi ve dinlenmesi' gibi düşünceleri içinde taşıyan mistik felsefenin sahneye yansı- masıdır. Moskova Scepkin Tiyat- ro Yüksek Okulu'nu bitiren ve Mayakovski Tiyatrosu'nda staj yapan Can Tiyatrosu Gend Sanat Yönetmeni Aşirov, "Kuşaktan ku- şağa aktarılan mitlerin-bilgelerin belli bir estetik içinde yeniden baş- ka soluklaria yaşatılması, tiyatro- nun birinci işlevidir" anlayışını be- lirterek. "Sahnede dekonı, ışığı, müziği ve diğer görsel malzemele- ri, anlatımdaki düzeyi yükseltmek için kuUanınm ve izleyicilerin de algılama düzeylerini yükseltmeyi amac edinirim" divor. Dfınvaamaç edunrim" diyor. Dünya basınında adından sık sık söz edı- len bu topluluk, Devlet Tiyatro- su'nun bir birimi olarak ortaya çıktı. Çağdaşı yakalamayı amaç- layan Türkmen Tiyatrosu'nun temsilcisi sayılan bu lopluluk, ge- nelde Moskova. Petersburg, Aş- kabat, Taşkent, Tiflis üniversite- lerinde tiyatro öğrenimi görmüş sanatçılardan oluşuyor. Toplulu- ğun ilk oyunu. çağdaş Rus yazan Andrej Platonov'un "Yanı" adlı öyküsünden sahneye uyarlanan "Can" isimli trajik mittir. İlk oy- nadıklan oyunla Kanada'dan "Quebec liuslararası Tiyatro Festivali Ödülü"yle dönünce. li- yatronun ısmı dc "Can" olarak kalmış. "Ruhun yücelmesi" an- lamına gclcn "Can" adı. tiyatro- nun kurucusu Aşirov veekibinin sanata bakış açısıyla da uyum içindedir. İnsan ruhunun sanat- sal ve bilimsel yöndcn incelenme- si. insanlann scvgiyc vc iyıliğe olan tükenmez gereksınimleri. bi- lincin sırlannı çözme gibi kav- ramlar. oyun seçiminde ve dra- matik yapısının oluşumunda önemli etkenlerdir. "Can"dan sonra sahneye koy- duklan "Deli Dumrul", "Oğuz- ların Oyunlan", "Oğuz Han" gibi oyunlar da tiyatronun bir başka yapısını açıklamak için önemli örnekler. Klasik Türkmen yazar- lan olan Reşidettin, Abulgazi, çağdaş Türkmen ozanı Atamurat Atabayev'in. "Dede Korkut Destanı" gibi bir dağarcığı göz önünde tutarak geleneksel Türk- men anlatım motiflerinden yola çıkıp evrensel söyleme ulaşma vc tüm bu lcmel yapıyı çağdaş bir ti- yatro diliyle sergılemek de amaç- lanndan birdiğeri. Hem seyirlik ve köklü bir kül- türün sahneye yansıtılması hem de dünya görüşü apsından bü- tünlüklü bir tiyatro örneği olan "Oğuz Han", yann da saat 18. 30"da Karaca Tiyatrosu'nda izle- nebilir. Simurg ve "Yolculuk Serüveni" ATİLLABtRKİYE Günümüzde, günlük basında felsefi sorunlar tartışıl- mazken, özellikle de "medyatik" organlarda felsefenin "f'si bile anılmazken, Arslan Kaynardağ"ın Cumhuriyet gazetesindeyayımlanan "TRTde Bir Belgesel Dizi: Si- murg ve Felsefe" (22.2.1994) başlıklı yazısı, bağlamı çok geniş olmamakla birlikte "felsefi" bir sorunu gündeme getiriyordu. Kaynardağ'ın yazısı, TRT-2'deki Simurg belgeselinin özellikle adıyla ilgiliydi. Kültür yaşamımızın temel direk- leri olmuş kişilerin yaşamının tanıtıldığı bu dizinin adı için Kaynardağ yazısında şöyle diyordu: "öykü (Simurg öyküsü) ne denli güzel olursa olsun, aydınlanmadan, felsefeden yana olan kimselerin tanıtıl- dığı böyle bir diziye onun adı verilmeseydi daha iyi olur- du diye düşünüyorum. Nitekim, Macit Gökberk tanıtılır- ken daha doğru bir saptama yapılarak, 'aydınlanma yo- lunda' deniimiştir. Bütün diziye bu ad verilebilirdi ve daha iyi olurdu." Kaynardağ'ın yazısında da belirtildiği gibi Simurg, Doğa mitolojisinde ulu bir kuştur ve bu kuş birçok öykü- de yer alır; bunların en önemlisi özellikle de Ferideddin-i Attar'ın ünlü yapıtı Mantık-AI Tayr'dır. Kısaca tekrar anı- msatmak gerekirse, Simurg aslında, Hüthüt'ün öncü- lüğünde kendi padişahlarını arayan otuz kuşun zorlu yolculuklarının sonunda öğrendikleri bir 'gerçek'tir. Ya- ni Simurg, kendilerinden başkası değildir. Otuz kuştur. Kaynardağ, öykünün mistik olduğu ve tasavvufu övdü- ğü gerekçesiyle dizinin adını yanlış buluyor. Ayrıca, At- tar'ın da öyküde "ısrarla felsefeye karşı" çıktığının altını çiziyor. Bu yüzden, özellikle de Macit Gökberk'in de yer aldığı bir dizinin adının Simurg olmasını yanlış buluyor. Tartışmaya belki bu noktadan başlayabiliriz Attar'ın felsefeye karşı çıkması, dizinin adıyla ilgili ola- rak ele alınmamalıdır. (Platon da -hangi gerekçeyle olursa olsun- şairleri istemez!) Attar'ın metnıni tasavvu- fu övmesi ve mistik bir öze oturtması da pek önemli de- ğildir Çünkü burada Simurg ile imlenen, her şeyden önce otuz kuşun yolculuk serüveni ve otuz kuşun "ken- disinin kendisi" olma durumudur. öykünün özüne değil, öykü içinde yer alan Simurg adına ve bu adın çağrıştırdı- ğı duruma gönderme yapılmıştır. Dolayısıyla buradaki gönderme, imgesel bir gönder- medir. Yani gerçeğin peşindeki kuşların, gerçeğe ulaş- mak için geçirdikleri zorlu "yolculuk serüveni" burada imlenendir. Ki bu serüven, dünya edebiyatının en önem- li temalarından biri olagelmiştir. (Hermann Hesse'in Do- ğuya Yolculuk'unda -Afa Yay. - öyküyle büyük bir ben- zerlik buluruz.) örneğin Yaşar Kemal'de bu serüven, kendisinin tanı- mıyla "insan macerası" olarak vardır. Yaşar Kemal aynı zamanda, romanlarında Hüthüt'e, Kaf Dağı na, yani At- tar'ın öyküsüne sık sık yer verir. Ama buradaki gönder- me, o güçlü, o büyüleyici ve görkemli insanlık serüveni- ni betimlemek içindir. Benzer şekilde, yazarlık çizgisi Yaşar Kemal'den çok farklı olan ve yine çok farklı bağlamda yazan Mario Levi de yapıtlarında bir "yolculuk" teması izler. Belki Levi'- nin teması bir üstkurmaca metin özelliği gösterir, ama -yani metnin kendisi bir yol'dur- bu serüven çok farklı da olsa onun hikayelerinde vardır. Diziye dönecek olursak, tanıtımı yapılan otuz kişi as- lında aydınlanmanın kendisidir de. Çünkü bızdeki aydın- lanma kamusal, toplumsal bir devinim değil, daha çok tikel durumlarda kendini göstermiştir; bu tikel durumlar ise, tek tek Gökberkler, Dinolar, Andaylar vb.'dir ve on- ların serüvenleridir. Yani aydınlanma yolundakiler, aslında aydınlanma- nın kendisidirler ve böylece onlar, aynı zamanda Si- murg'dur... Basın Müzesi 7 yaşında • İstanbuJ Haber Senisi- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Müzesi'nin 7. kuruluşyıldönümü.dünakşam düzenlenen törenle kutlandı. Törende müzenin kuruluşuna ve gelişmesine katkıda bulunanlara şükran plaketleri verildi. Kutlama töreninde bir konuşma yapan İstanbul Valisi Hay ri Kozakçıoğlu, gençlere ve öğrencilere tarihi anlatmanın öneminedeğindi. Müzelerin artması gerektiğini vurgulayan Kozakçıoğlu. ""Müzelerle kendi insanımıza her konuda verebileceğimiz bilgilerin. somut örnekleri ile artmasını diliyorum" dedi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Nail Güreli de yaptığı konuşmada. müzenin basın-yay ı n araç gereçlenni içeren bir müze olduğunu ve dünyada 1 ^yle bir müzenin benzerinin tespit edilemediğini soyledı. İs.anbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu Sibel İpekçi'ye. TGC Başkanı Nail Güreli eski başkan Nezih Demirkenfe. müzeye ka; kılanndan dolayı birer şükran plaketi verdiler. Harp Akademileri Komutanlığı adına hazırlanan şükran plaketini ıseTGC Başkanı Nail Güreli, Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tümgeneral Orhan Ateş'e verdi. Geonge Peppard öldö LOSANGELES(AA)- Amerikan dizilerinin ünlü yıldızı ve "A Takımı" ile "Banacek" dizilerinin unutulmaz oyuncusu Amerikalı aktör George Peppard. solunum yetmezliğinden öldü. Peppard'ın halkla ilişkiler uzmanı Cheryl J. Kagan, 65 yaşındaki ünlü oyuncunun solunum vetmezliği nedeniyle dün California Üniversitesi Los Angeles Tıp Merkezi'nde hayatını kaybettiğini açıkladı. Audrey Hepburn ile "Breakfast at TifTany's" (Tiffany'de Kahvaltı) filminde başrolü paylaşan Peppard, 'How the West was Won" ve "Damnation Alley" fılmlerindede büyük başan kazanmıştı. George Peppard. birçok ünlüfilmininyanı sıra. PeppmO 'ı' Sophia Loren, TSr- kiye'dc, "(ondra Ya/uyor/GizB Harekat' adlartyta gösterilen "Operation Crossbow"da. televizyon dizisi "A Takımf'ndaki "Hannibal Smith" rolüyle de büyük ilgi görmüştü. Şairler okurlarıyla söyleşiyor • Kültür Servisi - Bugün. İTÜ Taşkışla Mimarlık Fakültesi'ndesaat 12.30'da ArifeKalenderÖnel.Müslim Çelik ve N urullah Can okurlarıyla söyleşecek. şiirlerini okuyacak ve kitaplannı imzalayacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle