Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15NİSAN1994CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
u
His var mı bu âlemde...
MELIH CEVDET ANDAY
K
ışı sayn düştü rnü, sayn-
lıklann en kötüsü bılir
kendi sa>nlığını. Sa>n-
evlerinin koğuşlannda
dertleşen saynlara ba-
kın, hiç biri ötekini dın-
lemez, dinler gibi >apar. Çünkü kendi
saynlığını önemlı sayar. Şunu rahatça
söyleyebileceğimizı sanıjorum. biz ne
değerlı bir yaratık olduğumuzu sayn
düştüğümüzde anlanz; bakışımız
tümden özümüze döner, dünyayı gör-
mez oluruz. Çok sıkıntılı bir durum-
dur bu. çünkü başımıza belâ olmuşuz-
dur, ınsanlann en çekilmezı artık
kendimızizdir. bir hesaplaşmadır baş-
lar. keyıf kaçar. yaşama se\inci kal-
maz. Bir İspanyol atasözü şöyle diyor:
"Tanrı beni kendimden konısun."
Boşuna yazmıyorum bunlan; iki ay-
dır üç saynlıkla birden didişiyomm.
Sanki dünyadan koptum, e\den çık-
mıyorum. çıkamıv orum çünkü, gerck-
siz buluyorum şuraya buraya gitmeyi.
Okumasına okuyorum ama çabuk yo-
ruluvorum okumaktan. Yazı yazma-
ya gelince... zorla oturuyorum masa-
ya; hiç bir konu. yazmaya değer gö-
rünmüyor bana. Oysa kafamda her
zaman bir çok sorun dolaşır durur,
bunlardan hiç birinı yazarak geliştir-
meye \eltenmıyorum. Sevmediğım bı-
rinin. kendimin, huyşuzluğundan ra-
hat edemiyorum ki! İki üç yıldır üze-
nnde çalıştığım uzunca bir şiirim var,
yanına yaklaşamıyorum, gözümde
büyüyor.
Once bir sidik zorluğu başladı... Ki-
barca olsun diye idrar demem gerekir-
di. Biz bu tür terminlerde neden Arap-
çayı \eğlemişiz bunca zamandır,
Türkçelerini neden ayıp saymışız, an-
laşılır gibi değildir. Bir gün bir dost
toplantısında (hanımlar da vardı) ilkel
bir toplumda incelemelerde bulunmuş
bir antropologun anlattıklanndan söz
ediNordum. "Adam klanın başkanına
sonıyor" dedim, "Sizde delikanlılar
otuzbir çeker miT'; masamızda bir tep-
ki olmadı ama ağır kaçtı sanıyorum.
Sözcüğün Fransızcasını (masturbati-
on) >a da Arapçasıru (istimna) kullan-
saydım kibarca olacaktı. (Merak eden
olur diye söyleyeyim: Varrruş otuzbir
ilkel toplumda).
Nerde kalmıştık... Evet, sidik zoru
diyorduk. Ama ben bu sıkıntıya aldır-
madım. çünkü o günlerde de'pressiona
girdığimi anlamıştım. Bu hastalığı yıl-
lar önce de geçirdiğim için ne belâlı şey
olduğunu bilirim: İnsan yaşamaktan
bezer: daha korkuncu yaşamıyormuş
da yaşama dışardanbakıyormuş gibi
olur ve yıpratıcı kuruntulara kaptınr
kendinı. Bu savnlığa dilimizde "Ruh-
sal Çöküntü" de denir: çok eskiden
Hippokrates'ten ben bilinmektedir
Derîer ki, her dört kışiden biri depressi-
on geçirmiştir ya da geçirmektedir. Bir
adı da Melankoli'dir (Yunancada Me-
laina khole). safra salgınından kay-
naklandığı sanılırdı. Şimdi ise daha
çok beyindeki kimyasal ileticilerin
azalmasından sözediliyor.
Her hangi bir dış etk'ene bağlı olma-
dan da bu tür ruhsal çöküntüler oluşa-
bilir. Hüzne \e kedere batar batmaz
özkıyıma (intihara) kalkmamalı, ya-
ak olur. Çok tuhaf bir şey. savaş gibi
bütün toplumu gergin duruma sokan
olaylar sırasında bu saynhk yok olur
ya da azaürrruş. Çünkü o koşullarda
kendimizi dinlemeye vakit bulamı> o-
ruz. Yerel seçimler sırasında Refah
Partisi'nin yükseldiği haberleri geldik-
çe benım de'pression'um da geçer gibi
oldu. Tehlike, özümü unutturdu bana.
Ruhumuzun üstüne çokça düşmeye-
lim.
Kendi kendine geçmesini bekleye-
cek değildim ya, sıkıntının arttığı bir
gün. dişimi sıkıp giyindim \e doğru
dostum ve sağınım Prof. Özean Kök-
nel'in muayenehanesinde aldım solu-
ğu, "Rica ederim, beni iyi edin!" dedım.
Görüyorsunuz >a, böyle söylemekle
sayn-sağın ilişkisini bir nezaket soru-
nuna çeviriyordum. Sayın Köknel de
"Hay hay!" dedı ve ıçkıyi yasakladı.
Efendım, hangi saynlık olursa ol-
sun. içki ilacın etkisini azaltıyor ya da
ortadan kaldın>or. Bunu bilmemiz ve
ona göre davranmamız gerek. Benim
ıçki bağjmlılığım yoktur. her zaman
bırakabilirim. Ama şunu da ekleyej, im
ki. özellikle ruhsal saynlıklarda başı-
mıza gelen bunalım ıçki\i aratıyor.
Gel de bunu sağına anlat! Ne yapahm.
katlanacağız.
Prof. Köknel. beni bir iç hastalıklan
uzmanının da görmesini istedi. kan-
sidik tahlilleri gerekliydi. Bir dostu-
mun aracılığı ile Güzelbahçe Hasta-
nesi'ne gıttik; orada başhekim sayın
Dr. Kemal Atay gördü beni ve sayne-
vinin bevliye uzmanı sayın Dr. İsmet
Gürpınar'a da gösterdı. (görüyor mu-
sunuz, sağınlanm çoğalıyor) kendile-
rine nasıl teşekkür edeceğimi bilemi-
yorum; beni sidik torbasının yükün-
den kurtardılar- ve sondalı olarak salı-
verdiler. Tıkanıklık, prostaûn sidik
yoluna yüklenmesinden kaynakla-
nı> ormuş. "Prostat'ı aldırın ya da büz-
düriin" dediler.
Ben bir gün bir cenaze töreninde ta-
butun altına gırmiştim de bir türlü çı-
kamamıştım. arkadan öne. orda sağa.
sonra gene arka\a... turnike gibiydi.
Bu kez de sağından sağına koşuşmaya
başladım. Prostat gündeme gjrdi ya,
aziz arkadaşım Dr. Gürbüz Barlas'ın
kapısını çaldım; prostatımı biliyordu,
"Isı sağaltımı yolu ile küçültelim" dedı.
Girdik bu ışin içine, sonuna dek gide-
ceğiz. Amerikan Hastanesi'nde bu
yöntemin uvgulanışı dolayısıyle gör-
düğüm ılgivi unutamam. Dr. Barlas'a
ve Dr. Azad'a nasıl teşekkür edeceğimi
bilemiyorum. Prostata sonda ile ba-
lonlu elektrot ulaştırdılar; bir şey değil,
üç buçuk saat kıpırdamadan yatmak
beni sersem etti. sonuna doğru "sıkıl-
dım" dedim, o kadar.
Saynlıktan ötürü başımıza gelenlere
sabırla. pekyürekle. dahası yadırga-
madan, kendımize yakın bularak bak-
malıyız. Çünkü biz sağlıktan ve sayn-
lıktan \ apılmışızdır. Saynhklanmız da
bizimdir. başkaldırmayalım. Monta-
igne kum sancısı çekerdi, "Bağırmaz-
dım, sadece inlerdim" diyor bir dene-
mesinde.
Bir düşünür, "Tanrı'dan gelen iyilik-
lere şükrettiğimiz gibi kötülüklere de
şükretmeliyiz" diyor. Biz doğanın bir
parçasmz.
Savnlıkların yerdiği sevinçleri de
unutmavalım. İyileşirken duvduğu-
muz mutluluk gibisi var mı? İyileşme
dönemine eski dilimizde "nekahat"
denırdı. Yahya KemaTin unutulmaz
dızesını duşünüyorum.
Hisvar mı bu âlemde nekahatgibitatlı
Ama şaınmiz bunu aşktan kurtul-
ma dönemi ıçın söylemışti. Demek aşk
da bir saynlıktır. Böyle deyınce aşkı
küçümsemiş mi olu>oruz.
Elçekilâcımdantabip.
ARADABIR
Prof. Dr. BEDÎ N. FEYZİOGLU
Doların Gücü ve Kayıt Dışı
EkonomiDolar deyınce, genelde Amerikan Doları antaşılır. Ka-
nada ya da Avustralya Doları söz konusu ise ayrıca be-
lirtilmesi gerekır.
Dolar ($) ABD'nin resmi parasıdır. öbür ülkelerin pa-
raları gibi esas itibarıyla ABD'nin iç piyasasında müba-
dele, değer ölçme ve tasarruf işlevini yerine getiren bir
araç olmak durumundadır.
Ne var ki, dolar, bu işlevini bugün tüm dünyaya yay-
mış ve yalnız Amerika Birleşık Devletleri'nde değil her
yerde aranan bir geçer akçe olmuştur.
Bu nedenledir ki, doların resmi emisyonunu yapma
yetkı ve ayrıcalığına (imtiyazına) sahıp bulunan Ameri-
kan Merkez Bankası (Amerıcan Reserve Bank), sırf
ABDekonomisiningereksinimi olan miktarın3-4katfaz-
la emisyon yaptığı halde, bu fazla emisyonu Birleşik
Devletler'de herhangi bir enflasyonıst etki yaratmamak-
tadır.
Başka bir deyişle, Amerikan Merkez Bankası'nın do-
lanıma (tedavüle) sunduğu doların sadece %25-30'unu
ABD, ihtiyaçlarında kullanmakta, %70-75'ini dış piyasa-
larasürmektedir.
Bu konu, Uluslararası Maliye Enstitüsü'nün geçen yıl
(23-26 Ağustos 1993te) Berlin Humholtd Üniversitesi'-
nde yapılan 44 kongresmde de tüm üyelerin hayret ni-
daları arasında tespit edilmiştir. Berlin Kongresi'nin
esas konusu Underground Economy' Yeraltı-Kayıt Dışı
Ekonomi idi.
Her ülkede, ekonominın biri devletçe ve resmi ma-
kamlarca bılinen, resmi ve ticarı defter ve kayıtlara ge-
çen kısmı, bir de yer altında ya da kayıt dışında cereyan
eden kısmı vardır.
Kay/fd/ş/efconom/', yaticari-sanayifaaliyetin, özellikle
vergi matrahı dışında tutulmak istenen kısımlarını içerir
ya da terörist eylemler, beyaz zehir, beyaz kadın vs. ti-
careti gibi tamamen hukuk d/şMaaliyetlere kadar uzantr.
Bu gibi eylem ve işlemler, her türlü aracı kurumda da iz
bırakmamak ıçin çoğu zaman efektif odemelehe ger-
çekleştirilir Işte, dünyada, bu çeşit yeraltı ya da kayıt
dışı işlemlerde kullanılan efektif. büyük çoğunluğu ile
dolardır.
Demek oluyor ki Amerika Birleşik Devletleri'nin, özel-
likle az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler üzerinde-
ki etkisi, sadece sanayi ve askeri alandaki gücü ile değil
fakat istediği zaman istediği kadar basarak tedavüle sü-
rebildiği dolarlar aracılığı ile de sağlanmaktadır.
Az gelişmiş ülkeler, Amerikan Dolarlannı, kendi öz
paralarına tercihen kullandıkları oranda, milli paraları-
nın devalüe edilmesine katkılarına ek olarak Amerika
Birleşik Devletleri Hazinesi'ne faizsiz ikrazda bulunmuş
olduklarının da pek farkında olmamaktadırlar.
Türkiye'de de son zamanlarda bozulan ekonomik
dengeler bir de bankacılık sisteminin, dolarizasyon (do-
larisation) denilen hastalığa müptela olması sonucunda
ülkedeki kayıt dışı ekonomiyi ne derecede teşvik ettiğini
üzüntü ile tespite değer.
Türk halkından, ekonomiyi bunalımdan (krizden) kur-
tarmak için istenen özverinin dolarizasyon ile boşa git-
memesine ayrıca dikkat ve özen göstermek gerekmek-
tedir.
Bunun çaresi ise kamu finansman açığının kapatılma-
sı başta olmak üzere, ekonomideki iş gücü, üretim ve
tüketimi kapsayan makro-ekonomikdengelerinyeniden
tesisinde, kısaca ülke ekonomisinin bunalımdan kurta-
rılmasında bulunmaktadır.
Ölümüntin 1. yılında
İLHAN GEÇİT'i
anıyoruz.
Garanti Bankası Mensuplan
Sendikası (GAM-SEN) Kurucusu ve
Genel Başkanı, BANK-SEN Yürütme
Kurulu Üyesi İlhan Geçit'i ölümünün
birinci yılında saygı ve özlemle anıyoruz.
Yaşamını banka emekçilerinin birlik ve
dayanışmasma adayan bu yiğit,
mücadeleci, onurlu insan mücadelemizde
yaşamayı ve
yolumuza ışık tutmayı sürdürüyor.
DİSK/BANK-SEN
Laikliğin savunulmasmda ortakilkeler
Başta siyasal partiler olmak üzere tüm sivil toplum örgütleri, kendilerini
laiklik cephesinde, laikliğin ve demokratik rejimin saMjnulması ekseninde
bir araya getirecek ortak temel ilkeler ve üretilecek siyasa yöntemleri
konusunda ivedilikle bir ortak bildiri yayımlamah.
Doç. Dr. MEHMET SEMİH GEMALMAZ
L
aıklık. yandaşlannın. Turkıve'- relerde baskın eğılım. laikliğin -genelde
nın komşusu olan Arap Orta-
doğusu'ndakı çeşitli İslam dev-
letlennde (İran gibi) ya da bıraz
daha uzakta, Kuzey Afrika"da
Cezayir'de görüldüğü gibi kök-
akımlann iktıdara gelmelerindentendinci
kaynaklanan dene>ımlere bakarak bir karşı
dırenç oluşturma girişımini başlattıklan gö-
rülmektedır. Bu da gayet anlaşılabilir bir ta-
vırdır. etki tepkisını doğurmaktadır.
Burada üzerinde durmak istediğimiz du-
rum. ülkede gözlenen bu son oluşumun iki
özelliğidir. İlki. laiklik yandaşlannın içen-
sınde. değişık görüşlere. >aklaşım biçimle-
rine sahip çevrelenn \arolduğudur.
Türkiye'de güncelleşen ve belirgınleşen
çatışma ya da gerilimin asıl ekseni. devlet
sisteminin dinsel esaslara dayalı olmaması-
nı savunan laiklik yandaşlanyla, dinsel
esasa davalı olması gerektiğini savunan la-
iklik karşıtlan arasındadır. Sorun bu nok-
tada odaklaştınlınca. laiklik yandaşlan
bakımından net yanıt verilmesi gereken so-
ru. laikliğin hangi bağlam. hangi çerçeve
içinde kavranması, formülleştirilmesi ve
savunulması gerektığidir.
Bugüne dek yaygın biçimde uygulanan
değerlendirme ve yaklaşımlara bakıldığın-
da gözlenen odur ki, laiklik, ne olduğun-
dan (yani pozitıf hareket noktasından) söz
ederek değil, ama ne olmadığından (yani
negatif hareket noktasından) yola çıkıla-
rak tanımlanma>a ve savunulmaya çalışıl-
mıştır. Başka bir söyleyişle. yukanda adı
geçen laiklik yandaşı cepheye mensup çev-
din. özelde Müslümanlık karşıtlığını içer-
mediği: tersıne. dın. vıcdan. ibadet özgür-
lüklerinigüvence altına aldığı" bıçımındekı
bir yaklaşım \e tanımla savunulması ol-
muşıur.
Bana göre laiklik. temcl olarak. bir din-
sel ınanç sistemine bağlı olup olmama ko-
nusunda yansızlık anlamına gelir. Yani
laiklik. bugünlerde pek sık rastlanıldığı gi-
bi, "biz hepımız ıyı birer Muslümanız; oruç
da tutanz. namaz da kılanz, anamız-baba-
mız da bövledırler: cami\e gırince başımızı
da örtenz. ama sonra ma\omuzu gıyer de-
nize de gireriz" söylemıyle savunulamaz.
Laıklık. bireysel olarak. bir kişinin. dinsel
inanç sisteminin gereklcrini yerine getırip
getirmediğinı bırakın. o inanç sistemine
mensup olup olmadığının sorgulanmama-
sı anlamına gelir. Laık bir de\ let sisıemi. en
başta. bireye. ışte bu adı geçen özellikte
sorgulanmama. kendini açığa koyma zo-
runluluğunu bile duymama gü\encelennı
veren sistem demektır
Onun için. laıklığı. dinsel inanç sistemine
bağlılığın mantığı ile savunmaya kalkarsa-
nız, o inanç sistemine mensup olanlar size.
böyle bir mensubiyetin. onlann kafasında-
ki "gerekler modeline" göre nıye vaşama
geçirilmediğini dayatma olanağı bulurlar.
Oysa laik ve demokratik bir sıstemde hıç-
bir gücün. hiçbir kimsenın. bir başka bire-
> e bu alanda müdahale y etkısı ya da özgür-
İüğü yoktur.
Sonuç olarak. laiklik yandaşlannın gün-
celleşen direnme \e tepkisinin en önemli ve
Cumhurhet tanhı pratıklen bakımından
belki yeni sayılabilecek \önü. laikliği halen
büyük ölçüde yanlış (negatiO hareket nok-
tasından savunmaya çalışmakla bırlikte.
bunu bir "sivıl toplum ınisiyatifi" biçimin-
de ifade etme\e başlamış olmalandır. Ül-
kedeki gelişmelerin ikinci önemli özelliğı
budur.
İşte bu özellik, yani bir sivil toplum hare-
keti olmaya dönüş ıpuçlannı taşıyan laik-
lik cephesınin direnme girişimleri. bu
konuda kendi içlennde belki henüz bir an-
layış ve ta\ır nctliğine ulaşıldıgı söyleneme-
se de. demokratik ve sivil bir devinım
olmava açık bulunmaktadır.
Bir netlık yoktur: çünkü halen laiklik
cephesi içinde yer alan bazı çevreler, laikli-
ğin Cumhurivet rejimi içinde geleneksel
sa\unucusu olduğunu varsaydıklan, örne-
ğın Türk Silahlı Kuvvetleri gibi kurumla-
rın gölgesinden medet umar izler veren
vaklaşım üretebilmektedırler. Bu ise anla-
şılması güç bir çelışkidır. Bugünkü siyasal
\e ekonomik bunalımın anti demokratik
hukuk düzeninin biçimlendirilmesının asıl
öğelerinden birisi olarak en son 1980 askeri
darbesini gerçekleştiren silahlı bir gücün,
yaratılan bütün bu olumsuzluklardaki asli
sorumluluğu bir anda unutulup, üstü ör-
tük ya da açık biçimde, şimdi laiklik güven-
cesi olarak görülmeye ve öyle gösterilmeye
kalkışılması. sivil inisiyatif olma potansiye-
lıni taşıyan bugünkü laiklik cephesi devini-
mini tavsatabilir, içinden bölebilir.
Böyle bir bölünmenin, sonuçta laiklik
karşıtlannın işine yarayacağma da kuşku
yoktur. Dolayısıyla başta siyasal partiler
olmak üzere tüm sivil toplum örgütleri,
kendilerini laıklık cephesinde. laikliğin ve
demokratik rejimin savunulması eksenin-
de bir araya getirecek ortak temel ilkeler ve
üretilecek siyasa yöntemleri konusunda
ivedilikle bir ortak bildiri yayımlamah ve
ülkenin her yennde tavır üretmelidir.
TARTIŞMA
Okıülardaki idari kadrolar
M
illieğitimin
yönetici
kadrolannın
şişkinliği ve
İŞ
üretemezli-
ği, geçmişteki plansız.
programsız uygulamalar ile
adam kayırarak idari
kadrolaşma olayı. Millı
Eğitim'de sa\-urganhk \aratan
önemli etkenlerden biri olma
yanında, bu gereksız
kadrolann. haftada gjrmesi
gereken altı saate çoğunun
girmemesi, makam ücretini artı
ders ücretini derse girmiş gibi
kabul edilerek tam olarak
alması (ayda iki milyon)
istikrar önlemlennin
uygulamaya başladığı şu
günlerde öğretmenler arasında
tepki yaratmaktadır.
Bu satırlann yazannın
çevresinde yaptığı incelemeye
göre okul mevcutlanna göre
müdür yardıması sayısı çok
abartılı bir durumdadır.
Yüz yirmi mevcutlu bir okulun
müdürden başka iki yardımcısı.
dört yüz mevcutlu bir okulun
beş yardımcısı, orta
büyüklükteki bir ılimizin tam
on iki müdür yardımcısı vardır.
Ülkemizde bu idari kadrolan
objektif kıstaslara göre yeniden
düzenleyerek yapılaşürmak
Milli Eğitim'in ve ülke
ekonomisinin büyük çıkanna
değil midir?
M.FahriÖz /Balıkesir
T.C. KULTUR BAKANLIĞI
YAYIMLAR DAİRESİ BASKANLIĞI
İSTAN
Oevtev",
r Başkentı oürak
, ktanbutlular
onuru ve
TürVçc/lngili
ıstanbul 199:
Tanıtma Est
Fiyatı: 400.
Cumadan çarşambaya
Polly Phonıc
grubundan
çok sesli müzik...
Restaurant
Cafe - Bar
251 00 00
Romanlannız ve
Ansiklopedileriniz
yerinizden alınır.
Tel:5540804
ININBİR CEZA AVU
ANILARI -•:•"-
"Suçluyu kazıyınız,
Faruk Erem
Ankara 1993 • 1.
Sanat/Tiyatro Dizisi
Fiyatı: 10.000.-TL
MUjfAFAKOIAL
AtaTL'^Rr, âtekr bûyûk dewmcıler gıbı,
ey,e - •nyatnucabıraskertya da sıyasal
takia stnriafttâfflış,onu bellı bir
ele otı/ftmuf fw
ZcMÇcMkol
ÇAĞLAR BOYUNCA
TÜRK KADINI VE
ATATÜRK
"Bızım sosyal topluluğumuzun
başarısızlığının sebebı, kadınlaı
karşı gösterdığımız ılgısızlıkren il
gelmektedır.' M. Kemal Ataturk
Burtıan Cfiksel
Ankara 1993 • 2. Basım
Ataturk DIZISI ,
Fiyatı: 15.000. -TL
SANATTARİHİ
Kıtapta htrstıl temsılcısının bırkaç
esetinm tanıt^^-asma onem verılmıştır.
CahidKınjy
Ankarri993 • 1. Basım
SanaVSanatTarihı Dizisi
nyao: ]0OXog^TL
TÜRK B/İ5INI
,-TL
TÜRK MUTFAĞINDAN
ÖRNEKLER W ^
Kuvayi MMIiye1
'8asın ozgurluğ
gıderecek çare,
Ortıan Kolo^lu
Ankara 1993 • 1.
Demokrası Klasıkl
GtinümGzc
4oğtn sakmalin
özçürfüğüdür.
n
Bir toplumun beslenm
feklıyh yakından ıhşkıhdır. Bu kita
Turk Mutfağının seçkın
bulacaksınız.
Haz: Türkân Kutluay Meı
F. Handan Sacır/Sevıl
Ankara 1993 • Düzeltllı
Tanıtma Eserleri DizUi
TÜRK KİMflĞl
Bozkurt CuvençTurk Kultur Tarıhjnın
Kaynakları" uztnndt yakiaşık on yıl suren
son çalışmasını Türk Kimhği adryia sunuyor.
Bozkurt COvenç f
Ankara 1993 > 1. ttsm
Insanlık Tarihi DtzU •
Fiyatı: 100.0
PENCERE
Şertat Hukuku ve Siyaseti...
Suudi Arabistan'da görev yapan cellat Said El Sayaf,
bugün de görevini sürdürüyor mu? Yoksa emekliye mi
ayrıldı? Birkaç yıl önce Le Monde gazetesinde yayımla-
nan bir yazıyı köşeme almıştım; bugün anımsamak için
tam zamanı. Sayaf'ın çeşitli karılarır.dan 24 çocuğu var.
Adliyede çalışan cellat, meslek yaşamında kaç kafa kes-
ti?
Sayaf anlatıyor
"- 600 baş ve 600 kadar el kestim..
Soru:
- Hangisi daha zor? Baş uçurmak mı? El kesmek mi?
Cellat:
- El kesmek. Hayatını sürdürecek bir insandan parça
koparmak, ruhsal açıdan daha zor geliyor. Çok keskln
bir bıçakla doğru yerden kesmek de gerekiyor.
- infazdan sonra neler duyuyorsunuz?..
- Huzur ve coşku duygusu..
-Nasıl?..
- Allah 'a karşı gelenleri cezalandırmak fırsatını bana
verdiği için Allah a şükrediyorum.
- Uçurduğunuz her baş size ne getiriyor?..
- Eskisine oranla şimdi daha çok kazanıyorum..
- Hükümlüler ilk darbede ölüyorlar mı? .
- Genellikle ilk elde ölüyorlar. ama bazen ikinci darbe-
yi vurmak zorunda kalıyorum.
- Kadınları neden kılıçla değil de tabanca ile öldürü-
yorsunuz?..
- Kadınlan kılıçla öldürebilmem için başörtülerini çı-
kartmam gerekir. O zaman boyunlarını görürüm. Oysa
dinim bana bunu yasaklıyor."
•
24 Ocak 1990da yayımlanan yazı, bizim çöl Müslü-
manlığına ilişkin bilgilerımizın yeterli olmadığını da vur-
guluyor; Türkiye kamuoyu bu konuda yeterince aydınla-
tılmıyor; şeriatın belirli oranlarda geçerli olduğu ülkeler-
de yaşam biçimı nedir, tam anlamında biliyor muyuz?..
Açık seçik bilemediğimiz bir başka konu daha var; Re-
fah Partisi iktidara geldiği zaman hukuk düzenimiz ne
olacak? Şeriat ne ölçüde uygulanacak?..
Anadolu Müslümanı, şeriatı bir yaşam biçimi olarak
benimseyemez, ama başta Genel Başkan Erbakan ol-
mak üzere Refahçılar ıçın islam şeriat demektır; ikisini
birbirinden ayırmazlar. bugünkü düzeni de bu yüzden
reddediyorlar. Refahçı belediye başkanı ya da milletve-
kili açıkça diyor ki:
-Benşeriatçıyım!..
Ne demek şeriatçı?..
Suudi Arabıstandaki cellat Said El Sayaf, bizimkiler-
den daha çok şeriatçı
1
Tesettüre öylesine uyuyor ki
öldüreceğı kadınların başörtülerini çıkarmıyor. Eğer
böyle bir iş yaparsa kadının boynu ortayaçıkacak, kılıçla
kellesini uçuracağı kadının ensesinı görmek bile erkek
için dine aykırı, günah. bid'at sayılıyor...
Cellat, Müslümanlığından ödün vermiyor...
Cellat, şeriatçı..
Peki, Refahçılar nasıl şeriatçı?..
•
Şeriat, Kuran-ı Kerim'e dayanan İslam hukukudur;
Refah Partili Erbakan şeriatçıdır.
Eğer değilse açıkça
- Ben. desin. şeriatçı değilim...
Söyleyemez...
"Adil düzen" nedir?
Kimse bu sorunun yanıtını bilemiyor, ama Refah lideri
baklayı ağzından çıkarıyor:
"- Adil düzene mutlaka geçilecek. Şimdi sorun ne?..
Bu geçiş kanlı mı olacak. kansız mû.."
Sıvas'ta 37 aydını diri diri yakanlar, "adil düzen'öen,
daha açık deyişle "şeriat düzen/'nden yanadırlar; Re-
fah tam anlamında güçleninceye kadar "takıyye" yap-
mayı şenatın siyaseti sayıyor.
v e d i ğ e r y a y ı n l a r ı m ı z ı T.C. K ü l t ü r B a k a n l ı ğ ı
D Ö S İ M m a ğ a z a l a r ı n d a n t e m i n e d e b i l î r s ı n ı z .
uygulinmjktidır)
ÇAĞDAŞYAYMUn
İLHAN SELÇUK
DUVARIN
ÜSTÜNDEKİ
TİLKİ
60.000 LirafKDV içinde)
Çağ Pazariama A.Ş. Tûrkocağı Cad 39>'41 Cağaloğlu-Istanbul
Sıpanşlenmz ıçın 666322 numaralı posta çekı hesabımıza eden kadar
para yatınp, adresımıza bıigı vermenız yelerlidır.
ATİLLACOŞKUN
UĞURMUMCU
CÎNAYETt
Uğur Mumcu'yu kim ya da kimler öldürdü?
Amaçlanneydi?..
Cinayetin soruşturması ne ölçüde ciddi yürütülüyor?
M umcu dnayetinin üzerindeki esrar perdesi
kaldınlabilecek ve katiller yakalanabilecek mi?.. Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ve ilgili kuruluşlan, bu cinayeti
aydınlatmaya gerçekten kararh mı?
Atilla Coşkun'un titiz bir araştırma ve inceleme sonucunda
hazırladığı bu yapıtı. Uğur Mumcu cinayetini çeşitli
boyutlanyla kamuoyunun gündemine getiriyor. oynanan
oyunlara dikkat çekiyor.
60.000 TL
Tel 243 0: SC - 243 20 23 • fcks 7U 5 23
ödemeii gönderenıiyonız. Lâtfencderi kadar posu pylu göoderinz.
SATILIK AHŞAP TEKNE
20 metre boyunda, restoranı. mutfağı, Amerikan Ban, 2
kişilik 8 adet kamarası, geniş güneşlenme terası, 2 duş
ve 2 VVC'si bulunan ticariteknesatılıktır.
Bilgi için: İstanbul (0 212) 251 88 97