Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyetİmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yavm Yönetmenı: Orhan Erinç •
Genel Yayın Koordınatörü. Hikmet
Çetinkava • Yazıışlen Müdürlen:
(orahim Vıldız (Sorumlu), Dinç Tayanç
0 Haber Merkezı Müdürü: Hakan Kara
# Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Dış Haherler Ergun Balcı # Istıhbarat V'alçınÇakır
• Ekonomı Bülent Kı/anlık • Rad\o-TV Uygar
Eremektar • Kultur llandan Şenköken • Spor
Abdülkadir Vıiceimao # Yurt Haberler Mehmet
Saraç # Makaleler: Sami Karaören 0 Çevın
Sevfettin Turhan • Duzeltme Abdullah Yazıcı
Yayın K u r u l u t l h a n S e l ç u k
|Ba'5
kan). Orhan Erinç, Oktav
Kurtbökr. Özgen Acar, Hikmet
Çetinkava. Şükran Soner. Ergun
Balcı. Dinç Ta>anç, İbrahim V ıldız,
Orhan Bursalı, Mustafa Balbav.
Ankara Temsılcısı Mustafa Balba) • Haber Mudüru Doğan
Akın Atatürk BuKan No 125, Kat.4. Bakanlıklar-Ankara Te!
4195020(7 hat/. Teleks42344, Fak:, 4195027• Izmır Temsıicısı
S€rdarKıak,H.ZiyaBlv 1352S.23Tel 4411220Telek;,: 52359.
Faks 4419117 • Adana Temsılcısı. Çetin Yiğenoğlu, Inonü Cd
! 19 S No 1 Kat:l,Tel 3522550. Teleks 62155. Fak> 3522570
MüesseseMudürii EroJErkut#Koofdınatör
AhmetKorulsan#Muhasebe BûJentYener
0 Idare Hüsevin Gürer # î^letme Önder
Çeiik • Btlgı-lşlem. Nail İnal • Bügısayar
Sıstem Mürüvet ÇUer • Reklam. Reha
Işrtman # Halkla Ilışkıler Nurten Berksoy
YıyımUyao ve Basan: Yenı Gun Haber Ajansı Basın \e Yayıncıtık A Ş
Tüıkocagıtad.39 41 Cajaloglu 34334 Ist PK 246 Istanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20hat) Faks (O2J2)5J3 85 95
9ARALIK J994 Imsak: 5.37 Güneş: 7.09 Öğle: 12.01 Jkındı: 14.22 Akşam: 16.42 Yatsı: 18.09
Gazeteci Topalak
ÖMÜ
• Haber Merkezi -Gazeteci
Mücahit Topalak, dün
Istanbul'daöldü.
Gazeteciliğe 1945 yılında
başlayan Topalak, Dikkat ve
Zafer gazetelerinde yazı
yazdı, Anadolu Ajansı'nda
Dış Yayınlar Müdüriügü
yaptı. Fransızeadan çevirileri
bulunan Mücahit Topalak'ın
cenazesi yann Suadiye
Camii'nde kıhnacak cuma
namazını takiben Nakkaştepe
Mezarlıgı^ıda topraga
verilecek.
THK'den Dostluk
Uçuşu'
I Haber Merkezi-Türk
Hava Kurumu (THK),
'Boğaziçi Sıcak Hava Balonu
Dostluk Uçuşu' düzenliyor.
20-27 Arahk 1994
tarihlerinde îstanbul'da
yapılacak. THK'nin organize
ettiği 'dostluk uçuşu'na
'Balkan Havacılık Birligi'ne
üye Türkiye, Yunanistan.
Yugoslavya, Bulgaristan ve
Romanya'dan toplam 8 pilot
ve 28 kişilik yer ekibi ile 5
sıcak hava balonu katılacak.
Burt Reynolds
parasızlıktan dert
yandı
• Çeviri Servisi -
Holyvvood'un, fîlmleri ve
sanattaki başansı kadar
kazancıyla da ünlü oyuncusu
(1988-1994 arasında 43
milyon dolar, yaklaşık 1
trilyon 590 milyar TL) Burt
Reynolds, nafaka konusunda
çıktığı mahkemede para
sıkmtısından dert yandı.
Reynolds, eşi Mrs.
Anderson'dan aynlırken altı
yaşındaki evlatlıklan
Quinton için aylık 42.000
dolarlık nafaka ödemek için
aniaşmışlardı. Mrs.
Anderson, son zamanlarda
bu parayı az bularak
arttınhrıası için mahkemeye
başvurunca sanatçı ayda
yaklaşık 360 milyon liralık
kitap aldığını, çeşitli sosyal
yardım kuruluşlanna 300
milyona yakın ödeme
yaptığını, zaten boşanma
masraflannın da 6.5 milyar
lirayı aştığını, üstelik altı ay
içinde 72 milyar lira zarar
ettiğini öne sürürek isteğe
karşı çıktı.
Şeriatçı fHme
IİZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) - "Bize Nasıl
Kıydınız" adlı şeriatçı fılmin
Hatay Murat Reis Camii'nde
oynatılması üzerine İzmir
Barosu harekete geçti. Baro
Başkaru Kasım Sönmez,
Atatürk'e yönelik iftiralann
yer aldığı filmin gösteriminin
durdurulması için İzmir
ValisiKutluAktaş'a
başvurdu. Şeriatçı Emine
Şenükoğlu'nun kıtabından
uyarlanan "'Bize Nasıl
Kıydınız" adlı fılmin sinema
bulunamadığı gerekçesiyle
Hatay Murat Reis Carnii
amfısinde gösterime girmesi
üzerine tepkiler sürüyor.
öğrenci yurtlanndan ve baa
okullardan otobüslerle
getirilen öğrencilere
izlettirilen fılmin
gösteriminin durdurulması
için İzmir Barosu, vaJiliğe
başvurdu.
ANAP milletvekili Nedim Budak'ın sinemaya yönelik görüşleri yoğun tepki topluyor:
Smemacıya dilenci diyeiL, uygar nndır?Kültür Servisi - Türkiye Büyük
Millet Meciisi'ndeki bütçe tartışmala-
nyla birlikte sanata ve sanatçıya yük-
sek sesle 'hakaret etmeye' başlayan
milletvekilleri, bu düzeysiz tutumlan-
nı sürdürüyor. Son olarak özel birtele-
vizyon kanalında, Kadir Çeük'in ha-
zırlayıp sunduğu 'Objektif'adlı prog-
ramda ANAP Milletvekili Nedim Bu-
dak ile Eski Çagdaş Sinema Oyuncu-
lan Derneği Başkanı ve sinema sanat-
çısı HalilErgün'ün konuşmalanna ta-
nık olduk. Devletin parasıyla pomo filmler çe-
kildigini savunan Nedim Budak'ın, sinema sa-
natçılannı "dilencilikie suçlamasına pek çok
sinema sanatçısı tepki gösterdi:
Bu, hakarettir
-HALİL ERGÜN: Sanata, özelde sinemaya
karşı bilen, bilmeyenlenn salvosu çok kaynak-
lı bir şey. Sinema, zaten kendi içinde tartışma
süreci içinde. Nedim Budak, bir sektöriin ça-
hşanlanna ya da prodüktörlerine kendileriyle
ilgili, bir türlü komisyondan çıkmayarak par-
lamentoya gelemeyen yasayı takibe gelıyorlar
diye dilenci diyor, bu gerçekten hakarettir. Bu
sanata, özelde sinema oyunculanna bakışı gös-
teriyor. Yurttaş olarak Meclis'e gitmek hakkı-
mızdır. Kültür Bakanlığı bütçesi tartışılırken
magazinel tartışmalar nasıl orayı işgal edebı-
lir? Uzmanıyım diyor bilmiyor, pomo ve seks
Fîlmleri arasındaki aynmı. Buna seyırci karar
verir, iş yaptırmaz. Kişisel hiçbir meselemiz
yoktur Nedim Budak ile. Devlet sadece altya-
pıyı oluşturur, sanatın iç meselelerini, sanatçı-
nın, sektörün kendisi tartışır.
- ATtLLA DORSAY: Genelde son dönetn-
de Türkiye'de sanata ve sanatçıya karşı her fır-
HalilErgün AtıfYılmaz Atilla Dorsav Tank Akan
satta kendini belli eden bir karşı çıkjş. giderek
bir düşmanhk gözlemlenıyor. Ama aynı za-
manda politik kesimlerin ve siyasal partilerin
çeşitli sanatçılan bünyelerine alma. hatta on-
lara önemli görevler ve misyonlaryükleme ey-
lemi de sürüyor. Demek ki çıft yanlı bir gidiş,
daha dogrusu diyalektik bir olay karşısındayız.
Sanatçı toplumda ve toplumsal etkinliklerde
yerini aldıkça ona ve giderek sanatın konumu-
na karşı tepki büyüyor. Eğer sanata ve sanat-
çıya karşı hoşgörünün ve hoşgörüsüzlüğün, in-
sanın veya bir siyasal düşüncenın \e partinin
çagdaşolupolmadıgınıbelirlemeölçütüoldu-
ğunu düşünürsek çok ıyi oluyor. Çünkü böy-
lece kimin gerçekten ilerici. kimin genci oldu-
ğu ortaya çıkıyor. Ne demışler, her şeyde bir
hayırvardır.
-SERAP AKSOY: Yıllardıruygulanan siya-
si ve kültürel programsızlıkaltında agırbirkir-
lenme süreci yaşıyoruz. Bu gerici ve çağdışı
anlayışlar ve uygulamalar karşısında aydınlar,
sanatçılar. bılım adamlan olarak mücadelemi-
zi vereceğımize inanıyorum. Bir toplumun
zenginleşmesı için sanatın ve kültürün gerek-
lilığini hangi koşullaraltındaolursaolsun üre-
tımlerimizle anlatacagız.
- YLSUFKLRÇENLİ: Bu türtartışmalann
meselenin kendini ele afma imkânı vermedıgı
görülüyor. Bu konu. medyanın mantıgından
ileri gelen bir nedenle çok spekülatif ele alını-
yor. Aslında Türk sınemasının devlet parasıy-
la porno filmler yaptığını iddia etmek tutarlı
olmayan bir şey Yıllardır sinema yasası oluş-
turamamışbirparlamentodan Budak gibitem-
silciler çıkar ve böyle saçma laflar eder. Halil
Ergün de vurguladı. dılenme dedigi şey. bir hü-
kümetin insanına yatınm yapma zorunlulugu-
dur, bunun yollanndan biri de sınemayı destek-
lemektir. Ama insana yatırım yapma yerıne
banka hesaplanna yatınm yapma gereği duyan
ınsanlann mantıgı budur. Sanatın vc sinema-
nın tabii ki cinselliği ele alıp işleme hakkı var-
dır. Bu, genel geçer deger yargılarıyla değer-
lendirılmez. Dolayısıyla onların müstehcen
buldugu şey filmlerde degıl, kendı kafalann-
dadır.
Sinemamız ölü hale geldi
- ATIF YILMAZ: Bugün sinemamız hem
ekonomik krizden dolayı hem de devietin kül-
türe ayırdıgı paralan kesmesınden dolayı bir-
kaç arkadaşımızın çabası dışında ölü bir hale.
Halit Refiğ
gelmiş durumda. Burada hükümetın ve devie-
tin kaybettiği bir şey daha var. O da şu: Sine-
ma; dilinin evrensellığinden görsel. bir sanat
olmasından dolayı dış dünyaya açılabilen tek
sanat dalımız. Bir porno filmin yurtdışına çık-
ması bile Türkiye'de fanatizmin. köktendinci
akımlann güçsüzlügünü ve demokratik bir ül-
ke oldugunu gösterir. Türkiye adına olumlu bir
imaj yaratır.
Devlet kapısı aşındıran dilenciler \ar
- H.4LİT REFİĞ: Nedim Budak haklı. Bı-
zım aramızda, sinema camiasında devietin ka-
pısını aşındıran çok sayıda dılenci olduğuna
ben de katılıyorum.
- KADRİ YURDATAP:Bızim paramızı biz-
den istemek dılencilik mi? Bız bütçe komisyo-
nuna para ıstemeye gitmedık. Görüşülmesi ge-
reken kanunun bir an evvel komısyonlardan
çıkması içınyardımlannı istedık. Budavatan-
daş olarak hakkımız. Bir sanatçı istedigı gıbi
film yapabilır. Çekilen fılmlerin hiçbiri pomo
degildır. Bu Sayın Budak'ın ılgı ve bılgi nok-
sanlıgından geliyor. Bu fonu kurdugunu söy-
ledıgi ANAP iktidan devrınde venlen paralar-
la da seks yanı agır basan filmler yapıldı. Ni-
ye onlardan bahsedilmiyor?.
-TARIKAKAN:Muhafazakâr
ve tutucu düşüncenin amacı sa-
natı kendı dogrultulannda, ken-
dılenne uygun bir çizgiye oturt-
mak ve bunun için mücadele ver-
mek. Ama buna karşılık bizler
yani sanatçılar, bunlara karşı bir
tepkısel harekette bulunamıyo-
ruz maalesef. Bu muhafazakâr ve
tutucu düşünceye karşı tüm sa-
natçılannbirlıkveberaberlik için-
de olması gerekir.
- TLNCA YÖNDER:
Ben de Nedim Budak'ın dilenci oldugunu
düşünüyorum. Çünkü kendisi de gidip seçme-
ninden oy dileniyor. Bu tip insanlan milletve-
kili seçen genış kitlelen de kınıyorum. Bence
seçmen yeterince bilinçli degil. Türkiye Cum-
huriyetı Meclisı'nde tavanlara çıg köfte atan,
sıralarda uyuklayan, birbirlerine küfreden ve
dayak atan birparlamentonun üyelerinin Tür-
kiye'nin gelecegi konusunda hiçbir şey yapa-
caklanna da inanmıyorum. Sivil toplum, sivi-
lizasyon. uygarlık demektir. Sinemacıya di-
lenci diyen bir adam uygar olabilir mi?
- UĞL'R YÜCEL: Devlet adamıyla sanatçı
karşı karşıya gelıyorsa ortada bir sakatlık var
demektir. Bence sanatçılardevletleoianilişki-
lerini bir an önce kessinler ve bunun daha yı-
lıkbirılışkihalinegelmesiniengellesinler. Işin
öte yanı ben sınemanın devletten yardım alma-
sına karşıyım. Bir tartışmada izledim, Tavşan-
lı'dan gelen bir köylü sinemacı vardı. Çok
azımsandı küçümsendi ama adam çok güzel bir
şey söyledı Kafasını işaret ederek "Burada
olmayan şeyi Kültür Bakanlrğı'nda anyorlar."
O adamı dıkkate almalan gerekırdi. o uyar-
mıştı.
Evde, sokakta, parkta, okulda, her yerde yalnız ve uzaktalar...
Başka dünyanın çocuklan: Otistikler•Otistik bir çocuk size
yaklaşmaz, siz çocuğa
yaklaşamazsınız. Göz
göze gelmekten kaçınır.
Adıyla çağnlınca
duymuyor gibi davranır.
Bedensel
yakınlaşmadan,
okşanmaktan
hoşlanmaz. Insanlara
karşı yalnız ilgisiz değil
onlarla ilişkiye
girmekten korkar gibidir.
FİGEN ATALAY
Onlar hep yalnız. Evde, so-
kakta, parkta, okulda, her yerde
yalnızlar. Sanki görünmez bir
kabuk içindeler. Bazen yogun bir
çaba sonucu bu kabuk İcınlabilı-
yor ama çogu zaman onlara ulaş-
makpek mümkün olmuyor. Iliş-
ki kurmuyorlar, başkalanna da
bunun için izin vermiyorlar. On-
lara otistik deniliyor. "Nor-
mal"lerden de, birbirlerinden de
farklılar. Bu yüzden onlan an-
latmak, özelliklerini sıralamak
çok zor.
Otistik çocuklar, ayn bırgrup
olarak ilk kez 1943 yılında.
Amerikah çocuk psikiyatn Leo
Kanner tarafindan sınıflandınl-
mış. Kanner, Yunanca "kendi"
anlamına gelen "autos" kelime-
sinden gelen otizm kelimesını,
çocuklann kendi içlerine kapa-
nık görünmesi ve diger insanla-
ra ilgi göstermemesi, onlarla iliş-
ki kuramaması nedeniyle kullan-
mış.
Nöroloji uzmanı Doç. Dr Fe-
him Arman ile pedagog Lika Be-
har'ın hazırladıklan "Otizm
Ka\Tamı ve Otizmin Belirtifcri*'
adlı kitapçıktan aldıgımız bilgi-
lere göre de otizm. genellikle ya-
şamın ilk üç yılı içinde ortaya çı-
kan ve yaşam boyu devam eden
bir özürlülük dunımu. Otıstik-
lerde iletişim ve sosyal etkileşim
şiddetli bozukluk gösteriyor. Ge-
Otistik çocuklar. güç »egcçögrenivorlar amaöğrenhorlar. Onlann olumlu gelişmeler sağiavabilmeleriörneğinözbakım becerilerini kazanabilmeleri
içinanne-baba.eğitimcivepsikoİogişbiriiği\le,dü/enli vesürekli birprogram uygulanmasıgereki>or.(Fotoğraf: KAAN SAGANAK)
OTtSTtKLERİ ANLAMAK ZOR
Eğitim ve terapinin
büyük yaran var
Çogumuzun, Dustin Hoffman'ın başrolünü
oynadıgı
u
Rain Man" filmıyle tanıştıgımız
otizm. bir özürlülük durumu. Ancak. dıger özür
gruplanndan çok farklı bir özürlülük bu.
Ornegın bir otistik, matematik ya da müzık gibı
alanlarda olaganüstü yetenekli olabıliyor ama
bir başkasının destegi olmadan yaşamını
sürdüremıyor. Otistik çocuklar, erken yaşta
başlayan eğitim ve terapi sonucu
azımsanmayacak aşamalar katediyorlar. Ancak,
bir otistik çocugun başkalanna gülümsemesi,
okula gitmek ıstedığinı söylemesı. bir
lokantada uzun süre oturabılmesi gibi
gelı>melen elde edebılmenın bedeli agır. Tüm
özür gruplannda olduğu gıbı yeten kadar
kurum yok. boş zatnanlann geçirilebileceği
merkezlenn sayısı çok az ve ekonomik
güçlükler bu çocuklann eğitim ve tedaviden
mahrum kalmalanna neden olabıliyor. Otizmi
ve dolayısıyla otistik çocuklan anlamak da.
anlatmak da çok zor. Ama onlan kabullenmek.
onlan da yakınlannı da anlamsız soru. bakış ve
hareketlerle rahatsız etmemek. "özürlü'" ile
•*normaT kavramlannın görecelı oldugunu
bilmek çok daha kolay...
lişmede bir uyumsuzluk bulunu-
yor. Otistikler müzik ya da ma-
tematik gibı sınırlı alanlarda ye-
tenekli olabilırken günlük ya-
şamla ilgili basit becerilerde ek-
siklıkleri oluyor.
Birçok otistikte zeka özürü ve-
ya epüepsi gibı diger bozukluk-
îarda bulunuyor. Otistik kişileri
tanımlamak için kullanılan bir-
çok davranış özellikleri var ve
genellikle hiçbir otistikte bu
özelliklerin tümü bulunmuyor
ve genellikle hepsi aynı zaman-
da görülmüyor.
Prof. Dr. Atalav Yörükoğlu.
Ankara Ünıversıtesi Tıp Fakül-
tesi Çocuk Psıkıyatrisı Bılim
Dalı ve .Ankara Ünıversıtesi Eği-
timle Tedavi. Uygulama ve
Araştırma Merkezi'nce yayım-
lanan "Otizm" adlı kitapta otizm
tablosunu şöyle çiziyor:
"Otistik bir çocuk gördükten
sonra otizm tablosu kolav kolay
unutulmaz: Çocuk size yaklaş-
maz, siz çocuğa yaklaşamazsınız.
Göz göze gelmekten kaçınır.
Adıyla çağnlınca duymuyor gibi
davranır. Bedenseİ yakınlaş-
madan, okşanmaktan hoşlan-
maz. ÇocukJa sözlü diyalog ku-
rulamaz. Konuşsa bile bunu an-
cak ihthaçlan için bir araç ola-
rak kulİanır. Genellikle zeki yüz
ifadeleri ve düzgün yüz çizgileri
vardır. Ancak mimikleri duygu-
lannı yansıtmakta çok yetersiz
kalır. Gözünü/e baksa da sizden
çok uzaklara bakıyormuş gibi-
dir. Insanlara karşı yalnız ilgisiz
değil onlarla ilişki>e girmekten
korkar gibidir. Hatta ilişkiden ça-
buk sıkılır. direnç gösterir \eya
kendi iç düm asına döner. Oy un-
da vaşıtlanna yer yoktur: kendi
başına oynamayı yeğler. Ovun-
caklan ve nesneleri amaçlan ışı-
ğında kullanır.Oyunu veya uğra-
şısı engeilenirse büyük tepki gös-
terir. Çe\resindeki düzenin ve
kendi ahşkanhklannın değiştiril-
mesini hiç istemez. Ya çevreye
karşı kıncı ve saldırgan olur ya
da kendine zarar verir. Elini, ko-
lunu ısırabilir. vüzünü tokatlar,
başını duvara vurur. Otistik ço-
cuk televizyon ile reklamlar dı-
şında pek iigilenmez. Çizgi film-
leri sonuna dek izlemez. Belli tür
bir müziğe aşırı ilgi gösterebilir.
Pek çok şarkıyı veya türküy ü bes-
tesiyle, güftesiy letam olarak söy-
leyebilir. Öte vandan kendinden
üçüncü kişi gibi söz eder.
Çok kez papağan gibi yanıtlar
verir (ekolali). Otistik çocuk ti-
tizdir, düzenlidir ve kendi kural-
lanna bağlıdır. Çevresüide, Kan-
ner 'in deyimiy le *ay nılığı sürdür-
mek' ister. Otistik çocuklann da-
ha pek çok stereotipik dav ranış-
ları vardır: Parmak uçlannda
y üriimek, çev resinde dönmek gi-
bi." Psıkolog Inci Vural. otistik
bebek ve çocuklarla ılgılı şunla-
n sö)lüyor:
"Bazı otistik bebekler aşın sa-
kindirler, çok az ağlariar. Diğer-
leri ise bunun tam tersine çok ağ-
lariar, çok zor sakinleştirilirier,
uyku düzenleri bozuktur, gecele-
ri uyanıp sakinleştirilmesi çok
zor olan ağlanıa nöbetlerine gi-
rerier. Veme, özellikle emme
problemleri vardır. Kendi içlerin-
de yaşar gibidirier, aynı oy uncak
ile saatlerce oy nayabiu'rier, eiran
keşfetmeye karşı en ufak bir ilgi
bilegöstermezler. Bazı çocuklar-
da belirli duv umlara karşı hassa-
siyet vardır. Örneğin, çok kuv>et-
li bir ışığa uzun süre gözlerini di-
kip kalabilir ya da çok hafif bir
sesi saatlerce dinleyebilir. Bazen
de bunun tam tersi bazı obje ve
duvumlar yoğun korku ve endi-
şe yaratıriar. Orneğin çocuk, me-
tal çaydanlığın parlaklığından
korkup paniğe kapılabilir. Bu
davranış özelliklerinin hepsinin
bir çocukta görülmesi çok sık
rastlanan birdurum değildir. Bu
davranış problemleri her çocuk-
ta farklı kombinasyonlar ve şid-
detle ortaya çıkar."
Rastlanma sıklığı onbin do-
ğumda 4 olarak belirtilen otiz-
min tek bir sebebı yok. Hastalık
olarak da tanımlanamıyor. Bir
sendrom olan otizm. atipik dav-
ranış özelliklennın bir kanşımı
ile kendisini gösteriyor. Prof. Dr.
Atalay Yörükoglu. "Erken ço-
cukluk oti/minin nedeni bugüne
kadar aydınlatılamamıştır. Vapı-
sal ve ağır bir gelişim bozukluğu
olduğunda görüş birtiği vardır
ancak buna yol açan nedenler
bilinmemektedir** dıvor.
Psikolog Nevin Eracar Başar, otistik olan kızını anlatıyor:
Ece'K yaşam zor ama çok keyiBir pazar sabahı kahvaltıdan hemen sonra
Ece'lerdeyiz. Ece. ilk gördüğümüz geçen yıldan bu
yana çok değişmış. Düzenli eğitim ve terapi sonu-
cu artık hıç ılaç kullanmıyor. yakınlanyla daha iy i
diyalog kuruyor ve çok daha sakin. Değişmeyenler
ise yine çok yalnız olması ve güzelligi.
Ece'yle en sevdiğı yer olan Ortaköy 'e gidiyoruz.
Yalnız yürüyor. Bazen annesinin omuzuna şöyle
birdokunuyorokadar. Yoldabirpoliskulübesi çev-
resınde oyalanıyor. duvarlanna dokunuyor. Polis-
ler "farklı" bir çocukla karşı karşıya olduklannı
anlıyor ama nasıl davranacaklannı bilemıyorlar.
Yalnızca Ece'nın annesine "sizin mi" diye soruyor-
lar. Sonra Ortaköy Çocuk Parkı'nda sahncaklann
yanına gidiyor. Kendinden çok küçük çocuklann
sallanmasını ızliyor. Birbabaçocuğunu indirip. sa-
lıncagı ona veriyor. Uzun süre sallanıyor. Indikten
sonra deniz kenanna gidiyor. çay bahçesindekı ma-
salardan bınne oturup. denizi seyrediyor. yalnız..
Annesi klınik psıkolog Nevin Eracar Başar. kı-
zını anlatıyor:
" 12 sene önce 'senin güzel bir kızın olacak ama
otistik olacak' deselerdı bu benı belki depresyona
bile sokabilirdi. Çünkü bu alanda çalışan bırı ola-
rak bu tablonun ne kadar ağır. zorlayıcı. benım ya-
şam alanımı kısıtlayıcı bir süreç oldugunu önceden
kestirebılirdim. Ama yaşam çok öğreticı.
•Ece'nin annesi Başar. "Biz kentin
ortasında yaşıyoruz. Bu sözüm ona
kültürlü insanlar, kendilerinden farklı
yaratıkiann yaşamalanndan çok rahatsız
oluyorlar" diyor.
Hiçbir şey uzaktan göründügü gibi değil. Simdi
onunla yaşamak zannettiğimden de daha zor ama
hiç aklıma gelmeyecek kadar keyıfli. Zor çünkü
normal dışı kabul edilenlere asla yaşam şansı tanı-
mayan bir toplumda yaşıyoruz. Toplumun büyük
bırkısmı kendisınebenzemeyen, kendisinden fark-
lı niteliklen olan ınsanlara var oluş hakkı tanıma-
yacak kadar ilkel. Bunun kültürle. okul bitırmeyle
ilgisı yok. Bu noktada kırsal kesim insKinı daha an-
layışlı ve bağışlayıcı. Ama bız kentin ortasında ya-
şıyoruz. Bu sözüm ona kültürlü insanlar, kendile-
r.nden farklı yaratıklann yaşamalanndan çok rahat-
sız oluyorlar. Örneğın: Ece'nin sokakta yürürken
hoplayıpzıplaması. insanlann banaöfkeyle ve hat-
ta saldırganca diyebileceğim sorular sormalanna.
öğütler vermelerine yol açtı. Birkaç yakın dostum
dışında kimseden gerçek bir destek ve yardım al-
madım
Key fe gelince; onunla yaşamayı yeniden öğreni-
yonım dıyebılirim. Daha önceden sahıp olduğum
ve tartışılmaz gıbi gördüğüm bir takım değerlerin
ne kadar değışken ve yaşamı nasıl kısıtlayıcı oldu-
ğu,nu öğrendim. Ayıp. çirkın. yakışır. yakışmaz.
doğru olur, doğru olmaz gibı kav ramlar anlam de-
ğiştırdi. Yani biranlamda Ece merkezli yaşamak be-
nim kişiliğimde de önemli bir değişım yarattı.Ece
şımdı 11 yaşında.4senedırvelileringınşimıyleku-
rulan Mıllı Eğitim Bakanlığı'na bağlı Saadet tlko-
kulu'na gidiyor. Bitirdiği zaman aynı okuldaki iş
okuluna devam edecek. Gerçi gerek eğitim gerek-
se terapi olarak dışarıdan devamlı desteklemek ge-
rekiyor.
Okulun program ve uygulaması şu anda yeterlı
gelmiyor. İthaka Psıkolojik Danışmanlık Nİerke-
zi'ne oyun terapisine gidiyor. Aynca etnomüziko-
log Tugay Başar'la müzik terapi çahşmalanna ka-
tılıyor ve zaman zaman Rönesans Müzik Toplulu-
ğu ile bir araya geliyor.
Hiçbir çalı^nıanınboşagittiğini zannetmiyorum.
Çünkü artık Ece bir restoranda. kafede ya da bar-
da uzunca bir süre kımseyi rahatsız etmeden otu-
rup keyıfle yaşayabıliyor. Sabahları herhangi bir
çocuk gıbı neredey se kendi kendine hazırlanıp oku-
la gidiyor. akşam yaşıtlan gıbi uygun birsaatteya-
tıyor Ama hâlâ yaşamını kendı kendine sürdürebı-
lccek hale gclıp gelemeyeceğinı bılmivoruz Bun-
ca gu/el şeye rağmcn kendımı hayale kaptır-
mıvorum ama üınidımı de vitirmivorunı '
11 yaşındaki Ece, müzik terapi çai^malan-
na da katılıvor.