23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6ARALIK1994SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Özer Çîfler özeHeştirmeye el ath Can Yeşilada'nm Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na getirileceği söylentilerinden sonra gazetelerin genel yayın müdürlerini arayan Özer Çiller, 'Yeşilada aleyhinde yayın yapılmaması' ricasmda bulundu ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Özelleştirme idaresi Baş- kanlığı'na getirileceği bildirilen Can Yeşilada içın Başbakan Tan- su Çiller'in eşi Özer l'çuran ÇU- ter bizzat devTeye girerek "aleyh- te yayın yapıuîiaması"nı ıstedi. Özer Uçuran Çiller'in geçen haf- ta kimi gazete sahipleri ile genel yayın müdürle- rini telefonla arayarak Yeşila- da'nın üzerine "haksız geündi- ğfnı anlattıgı ve yayınlann sürdürülmeme- sini rica ettiğı öğrenildi. Özelleştirme Idaresi Başkan Yardımcısı Yeşi- lada ise Çiller- ler'i tanımadıgı- portfoyünü yönettiği söylentile- ri konusunda ise şunlan söyledi: "Kendilerini hiç tanunam. Hatta bugiine kadar sadece bir kez karşılaştun. Sayın Tansu Çil- ler ile Boğaziçi Cnrversitesi'nde aynı dönemde beraberdik ama ta- nışmazdık. Ben orada master ya- parken Tansu Hanım üniversite- ye Amerikan arabası ile ge- lip gittiğini gördüğüm bir asistandı o ka- dar... Bu iddialan kinıler ortaya atıyor? Onu tahmin edebi- liyorum ama üzerime o ka- dar haksızge- liniyor ki şu sı- ^ ^ ^ ^ _ _ J ^ ^ _ _ İ _ _ _ _ ralardabugö- nıbelirtti "Üze- özer Uçuran Çffler, şimdi de revde kalsam özelleştirme için devreve girdL m ı &*1 *™ m l * " diye karar vermeye çahşıyorum™ Sayın Özer Çiller benim için devreye girdi mi gjrmedi mi bunu da bü- miyorum. Kendisi ile bir kez tele- fonla konuştun% bir tantşıkkğımız yok. Ne mi konuştuk? Onu anım- samıyorum ama kendisinin tele- fonuna çıkmamah mıydım? " Yeşilada, USAŞ hisselerinin rime o kadar haksızgeundiki buralarda kalsam mı kalmasam mı diye düşünüyonınT dedi. Can Yeşilada, Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlarken hisse se- netleri üzerine kabank bir portfo- yü bulunduğu savını "şerefimle temin ederim" diyerek reddettı. Can Yeşilada, Tansu-Özer Uçuran Çiller'i yakından tanıdı- ğı, Özer Uçuran Çiller'in özel Fehmi Korıı, Çiller çiftinin 'özel bir evlilik bağlantısı' oldugunu söyledi Çillerler'i gazeteciler savunduANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hiçbır resmi sıfatı olmadığı halde Alman. lngiliz. Fransız büyükelçilerini konuta davet ederek görüşen Özer U. Çiller'in tutumunu savunmak gazetecilere düştü. Flash TV'de yayımlanan sohbet programında, Zaman gazetesi Başyazan Fehmi Koru. Tansu- Ozer Çiller çiftinin özel bir baglan bulunduğunu belirtirken gazeteci Erdal Sağlam Başbakan eşi olarak herhangi bir sıfatının bulunmamasına karşın Özer Çiller'in çoğu kez devlet işlerine kanşmasını eleştirdi. Turkish Daily News gazetesinin Genel Yay.n Yönetmenı ve Başyazan Ünur Çevik, Özer Çiller'in kendisini arayarak,"Sen bu büyükejçüeri tanırsıa. çağır da komışaum" dedığini anlattı ve toplantı tutanaklannı kendisinin tuttugunu doğruladı. Geçen çarşamba günü özer Çiller ile Başbakanlık Konutu'nda buluşarak öglen yemeğinde beraber olan ve Türkiye'nin gümrük birliğine gidiş sürecini degerlendiren üç büyükelçi ise suskunluklannı sürdürdü. Buluşmayı doğrulayan, ancak içerigi üzennde konuşmak istemeyen büyükelçiler, davetin karşı taraftan geldiğini söylemekle yetindiler. Diplomatik çevreler ise sert bir dille eleştirdiklen buluşmayla ilgili şunlan söylediler: "Bu toplantı ne için dfizenlendi? Başbakan'la veya devletin diğer kadtmekri ile büyükelçilerin görüşmesini, konuşmasını engelle>en bir durum mu vardı? Voksa büyükelçiler hiç kimseye sövleyemeyecekleri bir dertlerini ancak Başbakan'ın eşi Özer Çiller'e mi açıklayabiliıierdi? Yersiz ve densiz bir btrhışma gerçekleşmiştir.11 Flash TV'de öncekı akşam yayınlanan sohbet programında gazeteciler, haftanın gelişmelerini değerlendinrken. Özer Çiller'in büyükelçilerle buluşmasını da tartıştılar. Zaman gazetesi başyazan Fehmi Koru, özetle şunu söyledi: "Başbakan Tansu Çiller ile eşi Özer Çiller, 17 yaşında tanışarak evlenmişler. Çok gençken eviendikleri için özel hukuklan olduğu ve büyük bir dayanışma içinde bulunduklan düşünülebilir. Özer Çiller bu nedenle devlet işlerinde kendisini de sorumluluk sahibi hissederek böyle bir görüşme yapmayı uygun görmüş olabilir." Yavuz Gökmen ise, Özer Çiller'in, büyükelçilerle "Türkiye'yi nasıl paylaşınz" gibı bir yaklaşım ıçınde bulunmadığına dikkati çekerek şöyle konuştu: "Eğer Tansu Çiller bunu yapamıvorsa, eşinin yapmasındabirzararyokfur. Esasen Osmanh'dan beri devlet işlerinde eşler daima işlerin içinde olmuşlardır. Nazmiye Haıum'ın da benzeri bir konumu vardı." kısa sürede deger kazanması ne- deniyle büyük spekülasyonlara yol açılmasının öyküsünü ise şöy- îe anlattı: "Evet o dönemde Iş Bankası ile GLOBAL Menkul Değerlerkuruluşu,bu hissesenet- lerinin pazarlanması konusunda danışmanlık üstlendiier. Hisseler 33 bin liradan sadşa çıkanldı, bel- li bir zaman süreci içinde de bu- günkü rakamlan buldu. Kayıtla- n incelediğinizde göreceksiniz ki benim de bu kuruluşlarla büyük mücadelem oldu. "Bu hisseler 33 bın lıra degıl daha yüksek bir de- ğerdedır' dedim. Ama sonuç ola- rak karan bir komisvon alıyor ve siz fazJa bir şey söyleyemivorsu- nuz. Aslına bakarsanız MİGROS hisselerinde de aynı şey yaşandı ama kimse bunlardan söz etmi- vor. Yeşilada, büyük bir hisse senet- leri portföyüne sahip olduğu sav- lanna ise şöyle yanıt verdi: "Şe- refimle temin ederim ki ben dev- lette bulunduğum müddetçe dev- let kagıdına el sürmedim. sürmem de_ Yalnız şu da var ki ben tam 19 yıl özel sektörde çok ivi ücret- lerie çalıştım. Bunun sonucu bir birikimim olması doğaldır, buna kimse in'raz edemez." AIDS Günü nedeniyle tüm müftülüklere hutbe gönderildi Diyanet'ten camüere AIDShutbesiANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Diyanet Işlen Başkanlı- ğı, I Arahk Dünya AIDS Gü- nü'nün ardından yurt genelin- deki tüm camilere, AIDS konu- sunda bilgiler ıçeren hutbe gön- derdi. Hutbe metninde, Kuran'da, Lut kavminin, homoseksüel iliş- kiler yaygınlaştıgı için yok edil- diğine dikkat çekildığı belirtıle- rek, bu durumdan ders alınması önerildı. "Asrın Yebası AIDS" başlı- ğıyla müftülüklere gönderilen hutbede, dünya ve ahiret mutlu- luguna erişmek için saghklı bir bedene sahip olmak gerektiği, kuvvetli ve saghklı bir Müslü- man'ın, saglıksız olandan daha yararlı olduğu kaydedildi. Hut- bede, Hazreti Muhammed'in, "Ey Allah'ın kullan. teda\i olu- nuz. Ölüm ve yaşblıktan başka her hastahğm çaresi vardır" şek- lindekı sözü anımsatılarak, şun- larkaydediidı: "İnsanlık tarihi bovunca çı- kan pek çok salgın hastauk, top- lumlan adeta kasıp kavurarak birçok harpten daha çok tahri- batta bulunmuştur. Tıbbın ve tekniğin gelişmesi sıtma, verem, kolera, veba gibi birçok ölümcül hastalığı tedavi etme yollannı bulmuş, insanlık adeta bir nefes •Yurt genelindeki tüm camilerde okutulması için müftülüklere gönderilen hutbede, Kuran'da, Lut kavminin homoseksüel ilişkilerde bulunduklan için yok edildiğine dikkat çekildiği anımsatılarak, yurttaşlann bundan ders almalan istendi. alabilmiştir. Ancak, tam tedavi- sini tespit edemediği kanserle yo- ğun bir mücadele vermekte iken birden bire korkunç bir hastalık- la karşı karşıva geldi, AIDS. Dünyada ortalama her gün 5 bin kisiye pençe atan AIDS has- talığı Amerika ve Avrupa'yı kıs- kacına almış, vurdumuzda da ilk defa 1980 vılında ortaya çıkmıs- tır. Türkiye'de bugünkü teşhisli hasta sayısı I I4'tür. Hastaük be- lirtisi göstermedikleri halde bu- laşfıncı özellikte olanlann sayısı- nın ise 5 bin olduğu tahmin edil- mektedir. Bu durum, hastahğm dünyada yüksek orandaki yayıl- ma istidadının toplumumuz için de geçerli oldugunu göstermek- tedir." Hutbede, AlDS'in çoğunluk- la cinsel ilişki ve kan yoluyla geçtiği, fuhuş ve uyuşturucu kullanımıyla doğru orantılı ola- rak artış gösterdigi vurgulana- rak. "ÜlkemLan, Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından hastahğm yavılmasına en eğUimli ülke sı- ralamasına alındığını üzülerek ve endişeyle belirtmek istiyo- ruz"dendi. Kuran'a göre; homoseksüel ilişkilerde bulunulan Lut kavmi- nin yok edildiği kaydedilen hut- bede, -Onlaruı bu dunımundan ibret almamız istenmektedir" görüşüne yer venldi. Hasdal Mezarbğı'nda toprağa verflen Yılmaz'ın cenazesine, görev vaprjğı dersanenin öğrermen- leri, DİSK'liler, SebahatTürkkrveailesi katüdı. (Fotograf: HATİCE TUNCER) Yılmaz toprağa verildi S A L I T O P L A N T I L A R I B İ L İ M , BİREY VE ETİK MUHENDISLIK UYGULAMALARI, BİREY VE ETİK Yöneten Ortıan Bursalı Konusmacılar Orhan Altan, Istemi Ünsal, Mete Ünügür 6 Arahk 1994 Saat: 18.30 YAPI KREDI KÜLTÜR M E R K E Z İ Yapı Kredi Sermet Çifter Kütüphanesi Istiklâl Caddesi 285 Beyoğlu 80050 Istanbul Telefon: (212) 252 47 00/441 - 245 20 41 Salı Toplantılan'nı. isteyen herkes ücretsiz olarak izleyebilir. İstanbul Haber'Servisi - Geçirdıgi kalp krizi sonucunda yaşamını yıtiren DlSK'e bağlı llerici Deri-Iş Sendikası Genel Başkanı .Nusrettin \ ılmaz dün Hasdal Mezarlığı'nda toprağa verildi. Nusrettin Yılmaz için dün önce DlSK'in Merter'deki Genel Merkez bınası önünde bir tören yapıldı. Törende konuşan DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak yıllardır işçi sınıfının demokrasi, banş ve özgürlük mücadelesinde ön saflarda yer tutan Nusrettin Yılmaz'ın ölümünün büyük bir kayıp oldugunu söyledi, Tören sırasında, DİSK. Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesi Doğan Halis ve Deri-Iş Sendikası adma ise Ali Sel birer konuşma yaptı. Yılmaz'ın cenazesi. "Nusrettin'ler öunez", "Yılmaz başkan aramızda" sloganlanyla Merter Camii'ne kadar taşındı. Yürüyüş sırasında "İşçilerin Ali hocası yaşıyor" ve "Yaşasın Halklann Kardeşliği" pankartlan da açıldı. Ögle namazının ardından Hasdal Mezarlığı'na götürülerek toprağa \erilen Nusrettin Yılmaz'ın cenaze törenine. görev yaptığı Odak Dersanesı öğretmenleri, Kemal Türkler'ın eşi Sebahat Türkler. DİSK'liler ve ailesi katıldı. Nusrettin Yılmaz, I952'de Ergani'de doğdu. Bursa Eğitim Enstitüsü'nü bıtirdikten sonra deri işkolunda çalışmaya başladı. 1979 yılında llerici Deri-Iş Sendikası Bursa Bölge Temsilciliği ve 1980 yılında ise sendikasının başkan vekilliğini yaptı. 12 Eylül 1980'de DİSK davasında yargılandı. DlSK'in yeniden sendikal yaşama dönmesinin ardından ise Deri-lş'in Genel Başkanlığı'nı üstlendi. Yazının Coğrafyası Son birkaç aydır, gazetede, 'yazartar toplantısı' yapıyo- ruz. Tüm köşe yazarlannın katılması beklenen bu toplan- tı, kimi zaman çok geniş katılımlı oluyor, kimi zaman daha dar bir kadro toplanıyor. Ankarah arkadaşlar da geliyorlar. Hem bir karşılaşma hem de yüksek sesle düşünme fırsa- tı oluyor. Pirimiz llhan Selçuk, hemen her toplantıda sözü 'yazı- nın coğrafyası'na getiriyor. Yıldızlarla bölünmüş bir köşe yazısının; ilk bölümünde okuyucuyu 'hazırlama', sonra 'bil- gilendirme' ve sonra da 'düşünmeye çağırma'b\ç\m\nöe nasıl işlevselleştirileceğini anlatıyor. Ben de bugün 'yıldızlı' bir yazı yazıyorum. Ama korka- nm 'coğrafyayı' altüst ederek... • • • Özgür Ülke gazetesinin merkezine ve bürolanna konu- lan bombalar, çok tehlikeli gelişmelerin işareti. Umarım yanılıyorumdur. özgür Ülke'nin yoluyla çok ayn bir yolun yolcusuyum. Zaten o gazetede benimle ve Cumhuriyet gazetesiyle il- gili 'hayırlı' yorumlar da çıkmaz. Eski bir dostum, zaman zaman dalga geçmekten de pek hoşlanır. Ama gene de bu saldınyı nefretle kınıyor ve Özgür Ülke emekçilerine iç- tenlikle "Geçmiş olsun" diyorum. Ayrıca eğer insanlar görüşlerini (doğru ya da yanlış) ya- sal çerçeve içinde ifade edemezlerse, yasadışı yollar meş- ruiyet kazanmaz mı? • • • Yaşam bir avuç darı gibi dağrttı bizi. Araya giren 'badi- reler', iletişimimizi de bir ölçüde koparttı. Sevgili 'Umbor' Mehmet'in (Mehmet Dinçel) ölümünü de haftalar sonra duydum. Şöyle 'eskilere doğru' bir gittim geldim. Acısıy- la, tatlısıyla... Yüreğim sızladı... • • • Kitap kurdu dostum, güzeller güzeli Albayım Hayati'nin ölümünü de çok geç öğrendim. Hemen her karşılaşma- mızda, "Bir akşam Telemak'ın oraya gidelim de anlata- lım..." der ve bunu gerçekleştirememiş olmaktan söz eder- dik. Kısmet değilmiş... • • • Yann çok sevgili Hocam Cavit Orhan Tütengil'in ölüm yıldönümü. Nasıl kıymışlardı o güzel insana? Cumhuri- yet'in birinci sayfasındaki fotograf, yıllarcagözümün önün- den gitmemişti. Iktisat Fakültesi Mezunlar Cemiyeti'nin Taksim'deki lo- kalinde bir anma toplantısı yapılacak. Umarım geçen yıl- lardakinden daha geniş bir katılımla gerçekleşir. • • • Emin Çölaşan, arada bir benimle de dalga geçilen haf- talık bir dergide yazmamı garipsemiş. Geçenlerde bir ya- zısında dile getirdı. Ben de zaman zaman çok şeyi garip- siyorum. Ama üzerinde durmuyorum. Yazı yazmayı çok ciddi bir iş olarak görmekle birlikte, bundan keyif alması- nı da biliyorum. Keyifle yazmak, güler yüzle yazmak, hatta bazı 'hınzır- lıklar' yapmak çok hoşuma gidıyor. Kendi 'prototip' oku- rumun dışındaki bir okuyucu kıtlesine görüşlerimı aktar- mayı önemsiyorum. O yazıları yazmamın başka hiçbir amacı ve nedeni yok. • • • Hikmet Çetinkaya'ya Diyarbakır Birlik Lisesi'nden bir mektup gelmiş. Kütüphanecilik kolu kuran öğrenciler, tüm okurlanmızdan katkı bekliyor. Hikmet de yazacak, ama bu konuyu ben de duyurmak istedim. • • • Kimi okurlarım Cumhuriyet'i biraz 'asık yüzlü' ve aşın 'ciddi' bulurlar. Bunun nedeni olarak da 'Cumhuriyetçiler'm fazla 'ağırbaşlı' olmasını görürier. Ve kimi zaman sözlü ola- rak kimi zaman da mektuplarıyla bunu dile getirirler. 2 aralık cuma günü, Berin Nadi Hanımefendi, reklam- cılık kuruluşlarına bir tanıtım kokteyli verdi. Istanbul dışın- daki tüm büroların yönetıcisi olan arkadaşlar da geldiler. Tanışmadıklarımızla tanışma, tanıdıklanmızla yeniden gö- rüşme fırsatını bulduk. Mutlu olduk. Toplantıdan sonra Çatı'ya gittik. (Biz bu arada Arif'in Ye- ri, Galata vb türünden birkaç kapı daha yapmıştık). Siz, o, 'asık yüzlü' 'Cumhuriyetçiler'ı orada görmeliydiniz. Sev- gili Ekmekçi ile beni bile dansa kaldırdıktan sonra, ötesi- ni siz düşünün. Akşam Ayşegül annesini ilk kez 'fazlaca' içkili görünce çok güldü. Üç gündür taklidini yapıyor. • • • Kendimi bildim bileli Türkiye, 'zor günler'öen geçiyor. Ama yaşanan tüm zorluklardan ve acılardan, sevinç ve mutluluğu da damıtmasını bilemezsek, bu yaşam neye yarar? 3 yılda 13 genelgeyle anlatılamayan kredi sisteminde 'köklü' değişiklikler yapılacak KredOi sisteııı yiııe sfl baştanEMtNE KAPLAN ANKARA- Milh Eğitim Bakanlığı, 3 yılda çıkanlan 13 genelgeye karşın anla- tılamayan, sorunlan ve aksayan yönleri- ne çözüm bulunamayan ders geçme ve kredi sistemini masaya yatınyor. Ders Geçme \e Kredi Yönetmeliği'nin 25 maddesınin değiştirilmesi için çalışma başlatılırken sistemin en büyük kamburu olarak görülen ortak derslerin tekrannın kaldınlması. 'bağlı ortak derslerin' seç- meli duruma getirilmesi ve azami öğre- nim süresinin aşağıya çekilmesi planlanı- yor. Milli Eğitim Bakanlığı, uygulanmasın- da 4. yılına girilmesine karşın gerek alt- yapı gerekse öğretmen yetersizliği nede- niyle aksayan yönleri giderilemeyen ders geçme ve kredi sisteminde köklü deği- şiklikler yapacak. Bakanlık bünyesinde oluşturulan Ders Geçme ve Kredi Siste- mi Koordinasyon Kurulu. 50 maddeyle düzenlenen Ders Geçme ve Kredi Yönet- meliği'nin 25 maddesinin yeniden düzen- lenmesini içeren öneri paketini Talim ve Terbiye Kurulu'na sundu. Talim ve Ter- biye Kurulu'nda yönetmeliğin değiştiril- mesine yönelik geniş çaplı bir çalışma başlatıldı. Yönetmelikte değiştirilmesi planlanan konularda. ilk sırayı 'ortakdersler' alıyor. Yönetmeliğin. "Ortak derslerin her biri- nin alınması zorunludur. Bu derslerden "Ortak derslerin ilk programlannın alınması zorunludur. Oğrenci. başarısız olduğu ortak dersi tekrar etmek zorunda değildir. Ortak dersin kredisi seçmeli ders- lerie tamanılanır. Başansız olunan ortak dersin üst programının alınması zorunlu değildir. Oğrenci kendi tercihini kullanır." Buna göre başansız olunan ortak ders- • Milli Eğitim Bakanlığı, sistemde yaşanan sorunları en aza indirmek için 50 maddelik yönetmeliğin 25 maddesini değiştirecek. Bunlar arasında ortak derslerde tekrann kaldınlması, öğrenim süresinin kısaltılması, öngörülen sürede mezun olamayanlann, okullanndan ilişiğini keserek eksik kredilerini Açıİcöğretim Lisesi'nde tamamlamalan yer alıyor. birinin ilk ahnışında başarısız olunması durumunda aynı dersin ikinci kez alınma- sı da şarttır. Ortak derslerin birini iki de- fa aldığı halde başaramayan öğrencinin aynı dersin üst programlannı da aynı ko- şullarda alması gerekmektedir" biçimin- deki 8. maddesinin şu biçimde değiştiril- mesi öngörülüyor: lerde tekrann kaldınlmasıyla birlikte. bu dersin alınması zorunlu olan üst program- lannın seçmeli duruma getirilmesi öngö- rülüyor Orneğin: öğrenciler, matematik 1 ve fen bilimleri 1 derslerinden başan- sız olmalan durumunda. matematik 2 ve fen bilimleri 2 derslerini almak zorunda kalmayacaklar. Yetkililer. başansızolunan ortak dersin üst programının seçmeli duruma getiril- mesıne ilişkın önennin ıllerden geldiğini belirterek "Bu konu üzerinde iyi birince- leme yapilması gerekiy«r. Zorunlu dersle- rimizin hepsi de ortaöğretim için önemli dersler. Bu konu, bakanlık merkez ve taş- ra örgütünde yapılacak toplantılar sonu- cu karara bağlanacak" diye konuştular. Ders Geçme ve Koordinasyon Kuru- lu'nun öneri paketinde, okulu bitirme sü- resinin aşağı çekilmesi de yer alıyor. Bu- na göre yönetmeliğin 44. maddesindeki "Öğrenciler öğretim programında belir- lenen krediyi 6 dönemlik okullarda en çok 10,8 dönemlikokullarda ençok 12 dönem- de tamamlamak zorundadır" hükmü, "Öğrenciler. 6 dönemlik okullarda 8.8 dö- nemlik okullarda en çok 10 dönemde me- zuniyet kredisini tamamlar" biçiminde değiştinlecek. Aynca azami öğrenim süresinde me- zun olamayan öğrencıler, kredilerini ta- mamlamak için dışandan bitirme sınav- lanna değil. Açıköğretim Lisesi'ne gidecekler. Milli Savunma Bakanı, öğretmene silah dağıtılmasına ilişkin sözlerinin yanlış yansıtıldığını söyledi Gölhan: Sflahı9 öğretmenler istiyor YAPI KREDİ OSMAN AYtKJĞAN ANKARA - Milli Savunma Bakanı Mehmet Gölhan. Güneydogu'da görev yapan öğretmenlenn can güvenliklerini korumak amacıyla yoğun biçimde silah edinmek istediklerini söyledi. Gölhan. öğretmenlere silah dağıtılmasına ilişkin sözlerinin basın tarafından kamuoyuna yanlış yansıtıldığını savunarak açıklama- sının, "Oğretmenlere silah temininde ko- laylık sağlanarak teröriste karşı can gü- venliğini korumalanna yardımcı olunma- suia işaret etmeyi" amaçladığını bıldirdı. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Cem Kozlu'nun TBMM Başkanlığı kanalıyla kendisine yönelttiği soru önergesini ya- nıtlayan Bakan Mehmet Gölhan. öğfet- menlerin silahlanmasını kendisinin değil, öğretmenlenn istediğini ileri sürdü. Yazı- iı yanıtmda, 1994-1995 öğretim yılı ba- şında Tunceli Dankent'te 6 öğretmenin PKK tarafından öldürüldüğünü anımsa- tan Gölhan, "Ülkesi ve milletiyle bölün- mez bir bütün olan Türkiye devletini par- çalamayı amaçlayan terör örgütüne kar- şı yapılan mücadelede askeri alanda bü- yük mesafelerin katedildiği bir ortamda, güvenlik güçleriyle sıcak temasta bulun- maktan kaçan terör örgütünün, savun- masız kimseleri hedef alan eylemlere yö- nelmesine ilişkin sözlerim basın tarafın- dan kamuoyuna yanlış aksettirilmiştir. Olay başta eğitim camiamız olmak üzere tüm yurtta büyük infial uyandırmıştır" dedi. Gölhan, tüm yurttaşlann olduğu gi- bi öğretmenlerin can güvenliğinin sağ- lanmasının da devletin temel görevleri arasında bulunduğunu belirterek "Gü- venlik güçlerinin bu görevi başanyla yeri- negetirdiklerini'" ifade etti. Gölhan, Koz- lu'yu yanıtlarken şu görüşleri dile getir- di: "Basın tarafından kamuoyuna yanhş aksettirilen husus, öğretmenlerimizden nefsi müdafaa amacıyla talepte bulunan- lara silah temin edilmesi gerekliliğine iliş- kin düşüncemizin ifadesidir. Gerçekten de Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleıi- mizde büyük bir özv eri ile görev \apmak- ta olan öğretmenlerimizin yoğun şekikle silah edinme talepleri bulunmaktadır. Ba- sına konu olan sözlerimizle, öğretmenle- rimize silah temininde kolayhklar sağlana- rak teröriste karşı can güvenliklerini ko- nımalanna yardımcı olunmasına işaret edilmek istenmiştir."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle