Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURtYET 6ARALIK1994SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
2000'li Yıllarda Avrupa: Endişe ve Umutlar...
"Ortak bir Avrupa" fikrinin hem umutlar hem endişeler
arasında yer alması, Avrupalılann bu kavrama eskiye oranla
ne denli eleştirel yaklaştığının açık bir göstergesiydi.
Doç. Dr. NEDRET KURAN BURÇOĞLU Boğaziçi
Üniversitesi Karşılaştırmah Avrupa Kültürü ve Sanatı Md. Y.
vrupa nereye gittiği-
ni bilmiyor, ama git-
mekte olduğu yöne
dogru hızla ilerledi-
ğibirgerçek'kaygı-
sını paylaşan bir
grup Avrupaiı bilim adamı, Avrupa'nın
gelecekteki haritasını çızmek üzere
1969 yılında geniş çaplı bir araştırma
başlattı. Bu araştırmada l990'lı yıllar-
da medyanın gündemini oluşturabile-
cek sorunlar, ana hatlan ile tasarlana-
cak ve bunlara olası çözüm modelleri
üretilecekti. Bu doğrultuda öngörülen
senaryolarda: Avrupa'nın kabuk değış-
tiren dünyadaki yeri, değişen Avrupa'da
ekonomı ve toplumun geleceği. sosyal
yapı değişiklikleri, eğitim sorunlan, ki-
şinin kendine ya da topluma yabancı-
laşması, iletişimin gelişmesi. medya-
nın gücü, gibi konulan ele alan, eldeki
verilere ve ileriye dönük varsayımlara
dayalı olarak gerçekleştırilen araştır-
malar, 1977 yılında 20 ciltlik kitap ha-
linde yayımlandı. Araştırmacı Peter
HalJ, Europe2000(*) adlı yapttında bu
araştırmanın özetlerinı derledi.
Böylece araştırmanın birinci aşama-
sı sona ermişti, ancak bugün geriye ba-
kılarak değerlendirildiğinde, bu senar-
yolann, son yıllarda Avrupa'da meyda-
na gelen, Doğu Bloku'nun parçalan-
ması, milliyetçılik ve köktendincilik
eğilımlerinin hız kazanması. medyanın
gücünün inanılmaz boyutlara \arması.
çevre sorunlannın aşın derecede art-
ması gibi oluşumlan öngörememiş ol-
duğu ortaya çıktı. Bunun üzerine Avru-
pa Kültür Vakfı projeyi yeniden günde-
me getirmeye ve daha geniş bir platfor-
ma yaymaya karar vererek, bu yıl üç
aşamada gerçekleşen bir dizi etkinlik
örgütledı.
Türkıye'nin de Boğaziçi Üniversitesi
Karşılasörmalı Avrupa Kültür ve Sana-
tı Merkezi üyeleri tarafından temsıl
edildıği "Europe2000: Betvveen Hopes
and Aıuueties'* (2000 Yılında Avrupa:
Umut ve Endişeler Arasında) adını ta-
şıyan bu etkinliklerin ilki. 23-24 Hazi-
ran I994'te Brükserdegerçekleşti. Pro-
jeyi 6O'lı yıllarda ba^latmış olan bilim
adamlan ve onlara katılan yenı uzman-
lar. Brüksel'de toplanıp mevcut yayın-
lann bir değerlendirmesinı >aptılar ve
ılenye dönük endişe ile umutlannı di-
le getiren birer bildiri sundular.
Etkinliğin ikıncı aşaması, 24-25
Ekim 1994 tarihlennde Belçika'nın
Bruges kentinde bir dizi atelye çalış-
ması (seminer gibi) biçiminde gerçek-
leşti. Bu kentte yer alan Avrupa Kole-
ji'nin, yannın bilim adamı ve bürok-
ratlannı oluşturacak olan 35 yüksek li-
sans öğrencisi. bugünün tarih. toplum,
iktisat, siyaset, imge, çevre \e gelecek
uzmanlan ile 2000'li yılların Avrupa
senaryolannı siyaset, küresel ekonomı.
toplumsal sistemler ve çevre bağlamın-
da tartışıp. endişe \e umutlannı dıle ge-
tirdi. Bu asamanın amacı; bu öğrenci
grubunu 5 Kastm I994'te Amster-
dam'da gerçekleşecek olan ve bu konu-
daki fikirleri topluma yayma amacını
taşıyan halka açık bir panele hazırla-
maktı. Iki gün süren yoğun çalışmalar
sonucunda somutlaşan endişeler şu
alanlarda odaklaşıyordu:
Çevre sorunlan; medyanın insan
üzerindekı yoğun yönlendirici etkisi:
toplumsal katılımın eksıkliği ya da ye-
tersizliği; değeryargılannın yıtımı; mıl-
liyetçilik, ırkçılık, köktendincilik eğı-
limlerinin artması, hoşgörünün azalma-
sı; ekonomik rekabetin dünya pazarla-
rında nüfuz savaşına dönüşmesı; gü-
cün, kara para sahibi örgütlenn \e ya-
sadışı çıkar gruplannın elinde toplan-
ması, baskı gruplannın oluşması: ya-
bancılaşma sonucu kışılerin yalnızlığa.
ilgisızliğe ve umutsuzluğa ıtilmesı, ıçe
dönüklüğün artması; işsizliğin artması.
varlık. para ve işin eşit olmayan bir bi-
çimde dağılması; fakir ve zengin ülke-
lerin arasındaki uçurumun artması. top-
lumda >enı kutuplaşmalann oluşması;
tekniğin ınsanı esir alması, araç olmak-
tan çıkıp amaca dönüşmesi; insanlann
sorunlara yeni çözümler bulacak bakış
açılanndan yoksun hale gelmesi. düş-
gücü yitimi; 'ortak bir Avrupa' fikri.
Grupta oluşan umutlar ıse şu nokta-
lara dayanıyordu:
Gençlenn idealızmıne ve enerjisine,
yaşlılannsağduyusunaveyetışkinlerin
bırgünınisiyatifalacağınaduyulangü-
ven; uluslararası sivil toplum düşünce-
sinin küreselleşmesi, çıkar amacı git-
meyen 'Greenpeace', 'Amnesty Inter-
national\ Pen Club', Helsinki Club1
gibi devlet dışı örgütlenn etkinliğinin
artması; genç kuşagın önderlığinde de-
mokratikleşmenin sürdürülmesi. ulus-
lararası •hesaba katılabilir' güvenilır
kurum ve mekanızmalann ortaya çık-
ması; çevre sorunlannın ciddiye alınıp
önlemlerin arttınlması; yenı eğitim mo-
delleriningelıştırilmesı, 'süreklieğitiın'
kavramının yaygınlaşması, kışilerin
kendi geleceğıni yaratmak amacıyla
ınisiyatif alma isteğınin desteklenmesi;
yenı bir iş kavramının geliştirilmesı,
işin paylaşılması; geçmışten alınacak
dersler; 'ortak bir Avrupa' fikri.
'Ortak bir Avrupa' fikrinin hem
umutlar hem endişeler arasında yer al-
ması. A\rupalılann bu 'kavram'a eski-
ye oranla ne denli eleştirel yaklaştığı-
nın açık bir göstergesiydi.
Etkinliğin son aşaması 5 Kasım
1994'te Hollanda Prensesi Margriet'in
ve çeşitli Avrupaiı parlamenterlerin de
katılımıyla Amsterdam'da gerçekleşti.
Avrupa'nın sınırlarının tartışıldığı si-
yaset panelinde, biçimıni zaman göste-
recek olan yeni bir sıyasal yapılaşma-
nın gerektiğine karar verildi, sivil top-
lum örgütlerinin etkinliğinin arttınlma-
sı önerildi. Toplumsal konulann tartı-
şıldığı panelde. Avrupa'da bu bağlam-
da genel bir gerileme olduğu saptandı.
serbest piyasa ekonomisi eleştırildi ve
büyük şirketlerin denetim altına alına-
rak toplumda bir denge sağlanması
önenldi. Kültür panelinde ise esasen
Avrupa fikrinin temelinde yatan çoğul-
culuk ve çok kültürlülük kav ramlannın
benimsenmesıne karar verildi. Sivil
toplum örgütlerinin toplumlararası kül-
türel etkileşime aracı olması fikri be-
nimsendi.
Avrupa'nın 2000'li yıllarda sorunla-
ra boğulması da insancıl değerleri be-
nımseyip umut vaat eden bir anakara
(kıta) haline gelmesi de aslında onu
oluşturan Avrupalılann elinde ve so-
rumluluğunda olacak. Eğer bu bilinci
topluma kazandırabıldiyse bu etkinlik
amacına ulaşabilmiş sayılacak.
(*) Hall. Peter. Europe2000,Gerald
Duckvvorth & Co. Ltd., The European
Cultural Foundatıon. London, 1977.
ARADA BİR
TALİP APAYDIN
Çok Konuşanlar,
Hep SusanlarDemokrasi herkesin konuştuğu yönetim biçimi. Ikide bir
çağrı yapıyorlar, herkes konuşsun... Ama bakıyorum da
hep belli kişiler, ya da belli çevrelerin adamlan konuşu-
yor. Büyük çoğunluk suskun. Onlann seslerini duyuracak
araçlan bile yok. Medya çok pahalı, ister istemez varsıl-
lann tekelinde. Onların çıkarları doğrultusunda konuşu-
labiliyor. Politikacılar, özellikle iktidan ellennde tutanlar, her
gün televizyondalar, gazetelerin manşetınden inmiyorlar.
Söyledikleri önemli olsun olmasın, hep görünmek, sürek-
li konuşmak istiyorlar. Hoşlarına gidiyor bu. Çıkmadıkla-
rı gün herhalde rahatsızlık duyuyorlar. Ertesi gün ne edip
edip görünmenin yolunu buluyorlar. Hemen her konuda
ne çok konuşuyoriar, ne çok... Ama dikkat edilsin, salt be-
ğenilmek, alkış toplamak için konuşuyoriar. Buna gerek-
sinimleri var. Onunla besleniyorlar sanki. Şu var ki usan-
dırıyorlar, ayrımında değiller. Hem söylediklerinin çoğu
havada kalıyor, içtenliksiz yerini bulmuyor. Bol bol vaat
ediyorlar, söz veriyorlar, sonu gelmiyor. Çünkü içtenli de-
ğiller. O anı geçiştirmek için konuşuyoriar. Yarın tersini de
söyleyebılirler. Inanılırlıklarını yitiriyorlar. Güven vermez
oluyorlar. Böyle birinin her gün çıkıp konuşması, dinleyen-
ler üzerinde nasıl etkı yapar? Doğrusu ben çok konuşan
politikacılardan hoşlanmaz oldum. Dinleyemiyorum artık.
Nasıl olsa yerine getirilemeyecek sözler olarak değerlen-
diriyorum.
Atatürk'ün bir sözünü anımsarım: "Yurttaşlarım, on
beş yıldır, çok şeyler vaadeden nice konuşmalarımı din-
lediniz. Bahtiyanm ki hiçbirisinde isabetsizlığe düşme-
dim." Yani yapamayacağım şeyi söylemedim, sizi aldat-
maya kalkmadım. Güvenilir devlet adamı budur. Şöyle bir
gözden geçirin, günümüz politikacılannın hangisi bu sö-
zü söyleyebilir? Hemen hepsi elenir gider. "Çok söz ya-
lansız, çok para haramsız olmaz." Halkımız söylemiş bu-
nu.
Nasıl etmeli de anlatmalı bu adamlara, her gün televiz-
yona çıkmanıza, her gün adınızın geçmesine gerek yok.
Her gün açılışlara kapanışlara gitmeniz gerekmez. Bıra-
kın, oranın görevlileri yapsınlar. Size zaran değil, yaran olur
bunun. Üç ayda bir kez konuşun, ama herkes dinlesin.
Önemli bir konuyu ciddi biçimde ortaya getirin ve kamu-
oyunu yönlendirin. Gerçek devlet adamına yakışan bu-
dur.
Hele bazıları var, haklarında inanılmaz yolsuzluk iddi-
aları ortaya atıldı; vergi kaçırdığı, haksız kazanç sağladı-
ğı söylendi. Yanıtlayın, açıklayın diye kıyamet kopanldı.
Hiçbir şey olmamış gibi her akşam halkın karşısına çıkı-
yor, gülerek başka şeylerden söz ediyor. Nasıl yüz bu di-
ye insan şaşıp kalıyor. Doğrusu bizim politikacılar çok
pişkin insanlar. Utanmaksıkılmak.onur diye bir duyguta-
şımıyorlar. Yalnız birisi değil, çoğu böyle. Karınları geniş.
Her şeyi sindirebiliyorlar. Kendi adıma söyleyeyim, benim
başıma böyle bir şey gelse, hesabımı vermeden, aklan-
madan, kimsenin yüzüne bakamam. Yerin dibine geçe-
rim. Onur duygusu insanı insan yapan erdemlerden biri-
dir. Onun incinmesi kişiyi çok rahatsız eder. Bir an önce
kurtulmak ister insan. Ama bizim politikacılar hiç tınmı-
yoriar. Çok rahat adamlar. Yüzsüzlük bu. Gezip dolaşıyor-
lar, her konuda bol nutuk çekiyoriar. Ülke için çalıştıklan-
nı söylüyorlar. Mal bildirimleri açıklanınca da insan donup
kalıyor. Ne zaman edinmişler bunca malı mülkü? Demek
söyledikleri başka, yaptıklan başka!..
Söz değerini yitirdi. Çok konuşan insana kulak asma-
yacaksın artık. Bugüne değin ne yapmış, ona bakacak-
sın.
Bu yaz Dostoyevski'nin "Suç ve Ceza"sını okurken ay-
rımına vardım; o dönem Rus aydınlan ne çok konuşuyor-
iar, ne bitmez tartışmalara giriyoriar? Okurken insan da-
yanamaz oluyor. Zaten yazar kendisi de söylüyor.bir yer-
de: "Rusya çok laftan batacak."
Bizimkiler de öyle. En başta politikacılar, her meslek-
ten aydınlar çok konuşmayı, bitmez tartışmalara girmeyi
hüner edindiler. Konuşuyoriar durmadan. Asıl sorunlann
sahibi, konuşması gerekenler ise suskunlar. Onlara sıra
gelmiyor. Köy kahvesinde bile ya varsıl olan, ya şirret olan
konuşur. Öbürieri susar hep.
Demokrasi herkesin konuştuğu yönetim. Kimin yöne-
timi bu? Televizyon haberterini dinleyin, anlarsınız.
İLAN
T.C. ^
TORBALIKADASTRO
HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo:1991 4
KararNo:1994 27
Davacı Maliye Hazinesi tarafından davalılar Haüce Somer vs.
aleyhine açılan Pancar Köyü 772 ve 899 no'lu parseUer hakkındaki
tespite itiraz davasının yapjan yargılaınası sonunda:
Mahkememizden verilen 21.10.1994 tarihJi 1991 4 esas. 1994 27
sayılı kararla. Hazine'nin davasının reddine, dava konusu parseller-
den 899 no'lu parselin dahili davah Dudu Çalış adına oluşan tapu
sicilinin doğruluğuna karar verilmiş olup, ışbu karann davanın ba-
şından beri kendisine tebligat yapılamayan dahili da\ alı Dudu Ça-
hş'a tebliği yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 16.11.1994
Basın: 46588
TARTIŞMA
Mümtaz Soysal'aaçık mektup
S
evgili Mümtaz
Soysal,
"Hoşgörü ve
Suurlan"
sempozyumun-
dakı açılış
konuşmanızı dinlerken.
karmakanşık ve hayli karanlık
görünendünyamızda, sizin
varlığınızın neçok insan için ne
denli önemli olduğunu,
yüreğim kabararak, gözlerim
yaşararak ve öylesine güçlü
hissettim ki izlenimlenmi
sizinle. sızı sevenler ve
sevmeyenlerle paylaşmak
istedim. Sempoz>oımun tonunu
belirleyen bır'hoş'luk yaptınız
çünkü. Hoşgörü sözcüğünün
başka dillerde veya başka ifade
biçimlerinde bulunmayan o
güzelim tınısını vurguladınız:
Tolerans, müsamaha,
tahammül sözcüklerindeki
'katlanma' kavramı yerine.
ze\ k alınan, insanı
zenginleştiren"*hoş'luk tınısı...
Liberal öğretinin,
karşısındakini hazmedip
onunla zenginleşmesine karşın.
sosyalizm adına yapılan
uygulamalann karşısındakint
tahammül edemedıği için
dağıldığını söylediğınız ve
sonra benim ğözlerimi yaşartan
ocümlenizgeldi:
Mar\ i\i okuasaydı, karşıtından
zenginleşme düşüncesi orida
elbette > ardı. İyi
yorumlanamadığı için bövle
oldu.
S'oğu kişinin her gün renk
eğiştirdiği, kimin neyi
savunduğunun belirsızleştiği.
kimilerinin de tutarlılık adına
dogmatik ve alabildiğine
hoşgörüsüz olduğu bir
ortarnda. sesleri sıze belki
yeterince ulaşamayan pek çok
ınsanın sesi oldunuz.
Sızı ılk kez ayru mekâru
paylaşarak dinledim. Bir
ünıversiteli coşkusuyla...
Sanınm siz de ders verme
çpşkunuzu hep koruyacaksınız.
Öğrenciniz olmak isterdim!
Feride Çiçekoğlu
Promosyon velotarya aldatmacası
G
ünümüz tüketim
toplumunun
doğal sonucu
olarak, her fırma
sadece kendi
ürünlerinin
tüketilmesi için yazılı ve sözlü
reklam araçlan ile halka
saldınyor. Medya bu işin başıru
çekiyor. 7338 sâyılı VÎV Kanunu
gereğince gazetelerin verdikleri
hediyelere sahip olmak için, o
hediyelerin rayiç bedelleri
uzennden hesaplanan VİV'nin
öncelikle beyan edilip ödenmesi
freklidir.
onuyu dramatize bir övkü ile
inceleyelim. Farzedelim bir
Hediye Hanım var. Farzedelim
Hediye Hanım'a gazeteden bir
milyar liralık bir hediye çıktı.
Yani Hediye Hanım şanslı
gû'nünde. Hediye Hanjm'ın bu
hediyeye sahip olabilmesi için
öncelikle VİV beyannamesi
vermesi ve VİV Kanunu'nun
16. maddesindeki tarifeye göre
tahakkuk edecek 438.292.000.-
lira Maliye vergi dairesine
ödemesi gerekecektır. Acaba.
Hediye Hanım bu parayı
ödeyebilir mi? Zeka özürlü biri
bile Hediye Hanım'ın bu parayı
teminedemeyecegini bilir.
Hediye Hanım vergiyi
ödeyemezse ne olur? Hediye
gazeteye kalacak ve Hediye
Hanım güzel bir rüya görmüş
olacaktır. Nediyebilinz ki?
Erdoğan Dönmüş
PENCERE
Cumhuriyet
Nasıl Kunriup?..
Demirel, ülkenin siyasal yaşamına iki politikacıyı -ar-
mağan değil- hediye etti: Biri özal'dır, öteki Çillert. Iki-
sinin de maşallahı var.
Özal ilginç bir kişiydi, "tarihsel misyon"ur\u yerine
getirdi; 12 Eylül faşizminden yılan halk kitlelerini 1990'a
dek paspasa çevirdi; Türkiye'yi savaşa sokacaktı, Ge-
nelkurmay'ın direnmesi nedeniyle bu işi başaramadı;
"2'nci Cumhuriyef'i kurma fırsatını kaçırdı; kafastndaki
tasarım, düşleminde kaldı; gözlerini yaşama kapadı.
Ne var ki "2'nci Cumhuriyef'in yandaşları güçlü bir
"ittifak" oluşturuyorlar; Şeriatçılar ve Kürtçüler bu fikri
destekliyorlar.
Peki, nedir bu 2'nci Cumhuriyet?
Dünyada cumhuriyetle yönetilen pek çok ülke var;
ama, cumhuriyetin numaralandırılmasında çarpıcı ör-
nek Fransa'dır.
Fransa 5'inci Cumhuriyet'i yaşıyor.
•
Fransa'da Jik Cumhuriyet:
Fransa'da ilk cumhuriyet, 1789'da ihtilal patlak verdik-
ten sonra, 22 Eylül 1792'de kuruldu. Krallık devrilmişti.
16'ncı Louis son Fransa kralı olacak sanılıyor, o yıllarda
cumhuriyete ısmarlama numara takmak kimsenin aklı-
na gelmiyordu...
Fransızlar olacakları ne bilsinlerdi?.
İkinci Cumhuriyet
Fransız Devrimi, ilk yıllarında kanlı bir kargaşaya yol
açtı, kralcılar ayaklandılar; Napoleon Bonaparte gerici
başkaldırıları bastırdıkça ünlendi, 1799'da bir darbeyle
başa geçti, imparatorluğunu ilan etti, savaştan savaşa
koştu, ama, Avrupa'nın krallıkları Fransa'ya karşı birleş-
tiler; 1814'te Fransa işgal edildi, müttefikler giyotinde
idam edilen 16'ncı Louis'nin kardeşi 18'inci Louis'yi tah-
ta çıkardılar.
Fransa'da 34 yıl yeni rejim geçerli olacaktı. 1848'de
Paris halkının ayaklanmasıyla krallığa son verildi.
ikinci Cumhuriyet ilan edildi.
Ne yazık ki İkinci Cumhuriyetin süresi çok kısa ola-
caktı. 1848'de seçimle işbaşına gelen Louis Napoleon
Bonaparte -büyük Napoleon'un yeğenidir- 1852de mo-
narşi yanlısı bir anayasayı yürürlüğe koyarak 2'nci
Cumhuriyet'i bitirdi, 2'nci imparatorluğu kurdu.
Üçûncü Cumhuriyet
Louis Napoleon 1852'den 1870'e dek tahtta kaldı. ikti-
darın son yıllarında cumhuriyetçilerin muhalefetiyle
köşeye sıkışınca, birdış serüven aradı, Prusya'ya savaş
açtı; ama yenildi. 1871'de Paris kuşatıldı ve Almanlara
teslim oldu.
imparatorluk yıkılmıştı, 1940'a kadar sürecek 3'üncü
Cumhuriyet kurulacaktı.
Dördüncü Cumhuriyet
Fransa, Birinci DünyaSavaşı'ndayenilgiyeuğradı, Al-
manlar Paris'i işgal ettiler, Hröer güdümünde bir yöne-
tim kuruldu.
Müttefikler savaştan yengiyle çıkınca, Fransa'da Dör-
düncü Cumhuriyet'in kurulması kaçınılmaz olmuştu;
1945te oluşan Kurucu Meclis'le Fransa4'üncü Cumhu-
riyet dönemine giriyordu.
Beşinci Cumhuriyet
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra sömürgelerinin tasfi-
yesi ve Cezayir Savaşı, Fransa'ya 5'inci Cumhuriyet'i
kurdurmuştur. Bu oluşumda General de Gaulle başı
çekti. Dördüncü Cumhuriyet; Vietnam, Fas, Turnjs, Ma-
dagaskar vb. sömürgelerinden ayrılan Fransa'nın Ce-
zayir'deki askeri yenilgisinin içerdeki yıkımıyla gerçek-
leşti.
•
Sevgili Uğur Mumcu, "bilgi sahibi olmadan fikir sahi-
bi" olanlardan yakınırdı.
Fransa'ya özenip Türkiye Cumhuriyeti'ni numarala-
mak hevesine kapılan "Ozalizm" ne bekliyor?.. Ana-
dolu'nun işgalini mi, Güneydoğuda bir askeri yenilgiyi
mi? Ya da ülkede şeriat düzeni kurulduktan sonra İkinci
Cumhuriyet'i ilan etmek için yeniden bir kurtuluş savaşı-
nı mı?..
Yok canım, bütün bunları yaşamadan demokratikleş-
meyi gerçekleştirirsek, biz bize, dostça, insanca Ata-
türk'ün kurduğu cumhuriyeti kesintisiz yaşatmak olana-
ğı doğar...
Daha güzel olmaz mı?..
SILABAR
GELENEKSEL
KÜLTÜR
ETKİNLİKLERİ(5)
Dağlar taşlarşahidimdir
Bu sevdayabaş koydıım
Kimseye vermesırrımı
Adınısırdaşkoydıım.
SUAVİ
Dostluğun ve kardeşliğin ortamı SILA BAR'da sizlerle..
GELİN SIRDAŞ OLALIM
Kapılanmız sonuna kadar açı k...
BİRDİNLETİ
BİRYORUM
BİRAZ SOHBET ve birdost YOLCU
ADRES: Sakarya Cad. Bayındır Sok. 17, A
KIZILAY-ANKARA
Tarih: 08.12.1994
Saat: 20.30
ANMA
SENİHA HASKÖK
Aynlışınızın 6. yılında sizi
sevgiyle saygıyla anıyoruz.
16.12.88-94
SABlHA TLREOĞLU
AYHAN KURTOĞLU
ZEYNEP YAVAŞOĞLU
ile
SERKANKİP
nişanlandılar. Mutluluklardileriz.
CUMHURtYETSPOR SER VtSÎ