Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 ARALIK 1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI
6
Ozal istedi Apo'yla
• Baştarafı 1. Sayfada
de bunun karşılığında bazı adım-
lar atsın' dedik" açıklamasında
bulundular.
Kapatılan Demokrasi Partisi
(DEP) eski milletvekilleri Hatip
Dide, Leyia Zana, Orhan Doğan,
Ahmet fürk, Seiim Sadak ve Se-
dat Yurtdaş 32. Gün haber prog-
rarnı ile Ankara Kapalı Ceza-
evi'nde görüştüler. Gazeteci-ya-
zar Mefamet Afi Birand'ın sorula-
nnı yanıtjayan milletvekilleri,
Apo'yla Özai'ın isteği üzerine
görüştüklerini söylediler. Eski
Şımak Milletvekili Orhan Doğan,
'geçmis,dönemdeakan kanın dur-
ması için baa çabalar gösterikü-
ğini' belırterek "Rahmetii Özal'm
önerileri üzerine Bekaa'ya gittik.
Özal istedi, gittik görüştük.
Apo'ya 'Akan kanın durması için
elinizden gelen gayreti gösteriniz
ve Türkiye de bunun karşılığında
bazı adımlar atsın' dedik" ifade-
sini kullandı. Eski Mardin Mil-
letvekili Ahmet Türk de Özal ıle
gerçekleşen görûşme hakkında
şunlan söyledi:
"Sayın Cumhurbaşkanı ile ben
görüştüm. Söyiediği aynen şuydu:
'Bütün Kürt İcökenlilere görevler
düşüyor. Bu kanın durması için
bir çaba içerisinde olmalan gere-
kır' dedl Biz de Bekaa'ya gitme-
yi, ateşkesin sürmesi için grtmeyi
düşündüğümüzüsöyledik.' Elbet-
te' dedi"
DEP'in Genel Başkanı Hatip
Dick ise kamuoyundan büyük
tepki alan Tuzla katliamı ile ilgı-
li olarak söyiediği "Savaşta bütün
ünübrmahlar hedeftir"sözlerinin,
çarpıtılarak aktanldığını ileri sür-
dü. Dicle, 'sayaş' sözcüğünü ilk
kullananın, dönemin Genelkur-
may Başkanı Doğan Güreş oldu-
ğunu kaydederek "Eğer savaş
varsa savaşın manbğı kördür, sa-
vaşta tüm üniformatalar hedeftir
demiştim. Bunu onaylamıyorum
demiştim" diye konuştu.
Eski Diyarbakır Milletvekili
Leyta Zana da milletvekili yemi-
ninin sonunda Kürtçe ifadeler
kullanmasmı değerlendirirken
"Ben oradaKürtçe olarak'Buye-
mini Türk ve Kürt halklannın
kardeşliği için okuyorum' dedim.
Belki orada bir eksiklik oldu. Bu
ifadeyi Türkçe de söylemem gere-
kryordu" dedı. Zana, yaptığının
"o günün koşulianna göre doğru
okhığumT belınerek "Bana du-
yulantepld, sonunda bir tarnsma-
yı da getirdi" dıye konuştu.
32. Gün haber programı ekibi,
bu akşam Shovv TV'de yayırala-
nacak bölüm için DEP'lilerin ko-
ğuşlanna girerek milletvekil-
lerinin cezaevi koşullannı da
görüntüledi.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
Çffler, Atina'ya sert çıkü
• Baştarafı 1. Sayfada
nıyta Türkiye geliyor. Bu güçten
korkmaya gerek yok. Ama kor-
kuluyor diye de reddetme imkâ-
nı yok. Çünkü tarih, geçmiş, küi-
tür, masallar, destanlar reddedi-
lemez. Çünkü o kardeşlik, tarihe
mal otanuş. Tarih reddedilemez.
Reddedilecek tarihimiz yoktur.
Açıkça söylüyorum. Gümrük
birüği anlaşmalarta. hukuk kar-
şısında Ankara AnJaşması ile or-
taya çıkmış bir vakadır. Bunun
için verilecek taviziıniz yoktur. Ne
Kıbns, ne insan haklan. Doğnı-
yu, doğru okiuğu için yapryoruz.
Kimse istiyor diye, yapacak şeyi-
mizyoktur. İnsan haklan için lie-
pinize bizden sonra daha fazla
demokrasi ve insan haklanna sa-
hip olmanız için gençlik için ya-
pacak çok şey var. Verilecektsiviz
yok, ama örfümüz vardır."
"Onlara verilecek dersimiz
var. tnsan haklan dersini Soma-
H'de Kuveyt'te, Bosna'da, Azer-
baycan'daverdik.Vermeyede de-
vam ediyoruz. En büyük insan
hakkı olan yaşama hakkını Bos-
na'da vermeyen Avrupa, şündi
ne demeye var ki bize dönmüş
'insan hakkı" diyor" diyen Çiller,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bosna'ya gittiğim zaman,
analann, çocuklann, gençlerin
gözlerindeki acıyı gördüm. İnsan
haklan ihlalini gördüm. Osman-
lı'dan beri ilk kez Müslüman
Türk askeri, Bosna'dadır. Daha
fazla yardım isteniyorsa, Birieş-
miş Milletler nezdinde daha faz-
la yardım göndermeye hazınz.
Azerbaycan'da insanlar kış gü-
nünde çadır bulamıyorlar. Kar,
tsviçre'de dağda kayak yapmak
anlamında, Azerbaycan'da ise
kar acı demek. Azerbaycan'a
Türkiye elini uzatn. İnsan hakla-
n, her yerde Türkiye'nin istediği
gibi bir yere getirilemedi. Avnı-
pa'ya sesleniyorum. Gelin insan
haklannı ilk önce, Avrupa'nın
göbeğinde beraberce düzeheüm.
Gümrük birliği içerisinde Türki-
ye, yoluna de\am cdecektir."
Eleştiriler
TBMM Genel Kurulu'nda
dün görüşülmeye başlanan Dı-
şişleri Bakanlığı 1995 yılı büt-
çesinde de gümrük birliği konu-
sunda hükümetin izlediği tavır
eleştiri konusu oldu. ANAP Bit-
lis Milletvekili Kâmran İnan,
Türkiye'nin gümrük birliğine
girmek için "aşın ricacı" dav-
randığını ileri sürerek bunu
"devlet onuruyla bağdaşürama-
dığınT söyledi.
RP Grup Başkanvekili Oğuz-
han Asiltürk de dış politikada
Türkiye'nın "tesümiyetçi tavır iz-
lediğini" ifade ederek bu politi-
ka yûzünden Türkiye'nin hep
ikinci, hatta üçüncü sınıf ülke
muamelesi gördüğünü söyledi.
SHP Izmir Milletvekili Erdal
tnönü de Türkiye'nin, ABD'nin
insan haklan konusundaki yük-
lenmesini yadırgadığını belirte-
rek ABD'nin geçmışine bakıldı-
ğında söz söylemeye hakkı ol-
madığinı vurguladı. lnönü. Avru-
pa Parlamentosu'nun aldığı Tür-
kiye ile Avrupa Birliği arasında-
ki gümrük birliği görüşmelerinin
ertelenmesi yolundaki tavsiye
karannı da eleştirerek bu karann
Türkiye'nin bağımsız bir yargı-
ya sahip olunduğunun bilinme-
diğini ortaya koyduğunu aktar-
dı.
Genel Kurul'da hükümet adı-
na eleştirileri yanıtlayan Dışişle-
ri Bakanı ve Başbakan Yardım-
cısı Vekili Murat Karayalçın,
"Türkiye'nin kimseye yalvarma
durumunda olmadığını" belirtti
ve şöyle konuştu:
"Türkiye, bırakın yalvarmayı,
Türkiye'nin Vunanistan'ın talep-
krine ufak bir şekilde göz kırp-
ması büe, yann (bugün)gümrüjk
birüği anlaşmasını imzalaması-
na yeterdi. Ama Türkiye, Yuna-
nistan'ın taleplerinin, özellikle
Kıbns'la ilgili yaklaşımlaruun
son derecede yaıihş olduğu kanı-
sındadır. Kıbns'ı bir yana bırakı-
nız. Mali yardım konusunda en
ufak bir farkhlık sergilemiş oisay-
dık, yann (bugün) gümrük birü-
ği anlaşmasının imzalanmasu he-
men gerçekleşmiş olurdu. Ama
gümrük birliginüi imzalanması
için Türkiye, ne Kıbns'taki poü-
tikasını değiştirir ne de mali yar-
dım konusundaki yaklaşımını
farklılaşünr."
Karayalçın, Türkiye AB Or-
taklık Konseyi toplantısına katıl-
mak üzere Brüksel'e hareketin-
den önce, dün öğleden sonra
Esenboğa Havaalanı'nda yaptığı
açıklamada. bugün yapılacak
toplantının gündeminde, 1 Ocak
1996 tarihinde yürürlüğe girecek
olan Türkiye-AB gümrük birliği
ıle ilgili kararlann kabul edilme-
si konusunun bulunduğunu
anımsattı. Karayalçın, toplantı-
nın yapılmasHiın. AB-Türkiye
ilişkilerinde herhangi bir kopuk-
luk olmaması ve gümrük birliği
sürecinin hızının kesilmemesi
açısından değerlendirilmesi ge-
rektiğini dile getirdi.
Türkiye'nin, gümrük birliğine
girme konusunda hemen hemen
tüm yükümlülüklerini yerine ge-
tirdiğini ve tüm hazırlıklan ta-
mamladığını söyleyen Karayal-
çın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ashnda sorun yahuzca Avru-
pa Parlamentosu'nun bu tavnn-
dan ya da yaklaşımmdan ortaya
çıkniıyor. Kaldı İd Avrupa Paria-
mentosu'ndaki karar sayısı^Hda
birieşim sayısı bizim bildiğimiz
sistemin çok dışında işlemekte.
500 dolayında üyesi olan bir par-
lamentodaçok az say ıda milletve-
kili Avnıpa Parlamentosu'nun
karannı bir şekilde biçinıleyebü-
mekte. Bizim ahşöğımız anlam-
da iradenin oradatemsitinde kul-
lanuan sayılarya da çoğunluk sis-
temi son derece farklılaşmış du-
rumda. farkhlaşmış bir şekilde
istemekte."
GOZUCUYLA
TURKEL MINIBAŞ
• Baştarafı 8. Sayfada
yol projesi; diğer yanda mali protokolden yararlanama-
yanTürkiye'yi, için için kaynayan Orta Asya'ya köprü yap-
ma projesi!
Yalnız işin garibi, AB'ye üyelikte gündeme getirilen so-
runlar köprü olmak söz konusu olduğunda önemini yitir-
mektedir. Bu da tarihsel deneyimleri yok sayarak, mev-
cut sermaye ve teknolojik yapıyla girilecek birlikteliklen'n
tehlikeli maceralara dönüşebileceği olasılığını güçlendir-
mektedir.
Bugün 19 aralık, bir mucize olmadıği takdirde Türkiye,
Brüksel'deki toplantının gündeminden düşecektir. Gün-
demde yer alabilmek, ağaçlar kadar ormanla uğraşmayı
gerektirmektedir. Zira, üretimin uluslararasılaşması yani
esnek üretim modeli uluslararası ticaretin alanını geniş-
lemeye zorlamaktadır. Uruguay raundu sonunda alınan
karariar da dünya ticareti önündeki engellerin kaldırılma-
sını hedeflemektedir. Konuya bu çerçeve içinde baktığı-
mızda gümrük biriiğinin zorunlu olarak gerçekleşecegi
ortaya çıkmaktadır.
özetle Türkiye'nin, tek taraflı aşklarla avunan umutsuz
aşık kompleksinden kurtuimadığı sürece, üstünden çok
gelinlerin gelip geçeceği köprü olmak dışında bir şansı
yoktur. Mutlu ve umutlu bir hafta dileğiyle...
• Baştarafı 1. Sayfada
yor. YDH'ciler değişime o kadar
bağlı insanlar ki, anlaşılan dünyanın
dönmesine de ayak uydurdular.
önce şunun altını çizmek gereki-
yor:
Ankara'da siyaset öylesine dağı-
nık ve kilitlenmiş durumda ki bu gi-
dişle siyasete yeni yüzlerin gelmesi-
ni beklemek güç. Partiler birbirleriy-
le uğraşmaktan toplumun da geri-
sinde kalmış durumdalar.
Yılmaz'ın gözü Çiller'de, Çiller,
ANAP'ın altını oymakla meşgul, Ka-
rayalçın koltuklarının hakkını ver-
meye çalışıyor, Erbakan ise mal-
variığının hesabını veremiyor.
Yılmaz, "DYP ile birleş. Başka ça-
re yok" diyentere "samimi" görüşle-
rini aktanrken," Biz bunlarla birteşir-
sek, RP daha da güçlenir. Bundan
endişe ediyorum" değerlendirmesi-
ni yapıyor.
Solda birleşmenin olup olmaya-
cağı, olursa nasıl bir rota izleyeceği
24 aralıkta belli olacak. Ancak sol,
bugüne kadar hep cepten yediği
için sosyal demokratlann bu partile-
re ne ölçüde güveni var; yanıtı kesin
olmasa da olumlu şeyler söylemek
zor.
Ecevit, çizgisinde devam ediyor.
Ne var ki, kadrosunun genişlediği
imajını yerıeştirip yerleştiremediği
konusunda endişeler var.
Genel görünüm böyle olunca,
"yeni girişimcilere" gün doğuyor.
Hemen her kesimde parlamentoda-
ki partilerin dışında arayışlar var.
DEP'in kapatılmasının ardından
YDH: Yonu Dağınıkların Hareketi.
bu partinin izindeki kişilerin "yasal
zeminlerde" politika yapma olana-
ğını çeşitli nedenlerle yitirmesi, Şe-
rafettin Elçi'nin ortaya çıkmasını
doğurdu. Kürtler arasında belli bir
etkinliği olan Elçi, bu kesime ne öl-
çüde elçilik edebilecek?
Işadamı Besim Tibuk, "Liberal
Parti sana güveniyor" sloganıyla
çalışmasını sürdürüyor. Tıbuk'un et-
kinliği şu aşamada kitaplar bastınp
arkasına yakışıklı resmini koymakla
sınırlı.
Şeyh Sait'in torunu Abdülmelik
Fırat da Hasan Mezarcı ile Yeni-
den Yapılanma Hareketi içinde.
Solda ise marttaki yerel seçimler-
den sonra kurulan plarformların bir-
çoğu ayakta. Zaman zaman bir ara-
ya gelip, rota çizmeye çalışıyorlar.
Şu anda kamuoyunda, daha dog-
rusu medyada en çok temel bulan
hareket ise YDH. Bu hareketlerin
hemen tümünün varlık nedeni An-
kara'da siyasetin tıkanması, hedef-
leri de mevcut sistem. Yani, bazı il-
kelerle yola çıkmış değiller Mevcut
durumun olumsuzlukları üzerine po-
litika yapmaya çalışıyorlar.
Parlamento tıkır tıkır işlese.partiler
gerçek tabanlarıyla buluşsa, Meclis
yenilenip daha nitelikli bir kadro
oluşsa, başta Boyner olmak üzere,
yeni girişimlerin hiçbiri zemin bula-
maz.
Boyner'in kurucular listesine ve
kendisini sonuna kadar destekleyen
ancak özel durumu nedeniyle liste-
ye katılmayanlara kabaca göz ata-
lım:
Sabancı Holding yöneticisi Güler
Sabancı. (Kusura bakmasın ama
hanfendi halkımıza biraz yabancı.)
Eski Türkiye Birleşik Komünist
Partisi (TBKP) yöneticisi ZiMfü Dic-
leli. (Beyefendi de kusura bakmasın
ama ya geçmişi ya bugünü hileli.)
Eski SHP Hakkâri Milletvekili
Cumhur Keskin.
Eski AP Samsun Milletvekili Do-
ğan Kitaplı.
ABD'de, bu ülkenin desteği ile
Saidi Nursi araştırmaları yapan
Prof. Dr Şerif Mardin.
Örnekleri çoğaltmak olası. Ancak
bu tablo da bir imaj veriyor. Bu kişi-
lerin her biri ayrı alanlardan gelip,
özel saksıda yetiştirilmiş, medya
gübresiyle beslenen Cem Boy-
ner'de birleştiler.
Boyner'in son konuşmalarında
papağan gibi yinelediği bir konu;
devletin durumu, Ancak Boyner,
devleti adeta bir öcü gibi tanıtıyor.
Tümüyle kokuşmuş, halka hitap
edemeyen, toplumla bağı kopmuş
bir devlet.
Bunlarm büyük bölümü doğru
ama Boyner adeta şunlan söylüyor:
"Bu hopariör iyi ses vermiyor, o
zaman minareyi yıkmalıyız."
"Bu imam adam gibi namaz kıl-
dırmıyor, o zaman camiyi yıkıp, ye-
nisini yapmalıyız."
"Bu öğretmen dersleri iyi öğrete-
miyor, o zaman okullan kapatıp ye-
nilerini açmalıyız."
Vurguladığımız gibi, saptamalar
doğru olsa bile yöntemlerin temeli
yok.
Kurucular arasında yer alan Prof.
Mardin'i Türkiye kamuoyu Islam
üzerine araştırmalarıyla tanıyor.
Prof. Mardin, ABD hükümetinin
desteğiyle araştırmalarını sürdürü-
yor. Saidi Nursi Araştırmaları Mer-
kezi, Türkiye'deki Nurculuk hareke-
tinin ideolojisini de besleyen bir ku-
rum. Prof. Mardin'in Bediüzzaman
Said Nursi Olayı, Modern Türki-
ye'de Din ve Toplumsal Değişim ki-
tabından küçük bir bölüm aktara-
lım:
"Nurcu hareket gücûnün bir bö-
lümünü de cumhuriyet döneminin
bazı başansızlıklanndan aldı. Bu
başansızlıklar arasında önde geleni,
cumhuriyetçi laik ideolojinin bir
dünya görüşü olarak Islamiyetin ye-
rini alamamasıydı... Nurculuğun
özelliklerini Islamdaki canlanışın bir
yönü olarak ortaya koymaya çalışa-
cağım..."
Prof. Mardin, bu canlanışı da ar-
kasına alıp YDH'ye ne ölçüde güç
katacak?
Sözü uzatmanın gereği yok, pu-
sulasını kaybetmiş herkes YDH'ye
koşsun.
Kim olursanız olun, daha önce ne
yapmış olursanız olun önemli değil.
Yeter ki bu devlet adam olmaz
deyin, Atatürk'ü bugüne taşımaya
kalkmayın...
Protesto Ruslar^dan hükümete uzandı
• Baştarafı 1. Sayfada
kal bir politika izlemesinin şart olduğu da vurgulanan
mitingde. "BizRusya'nıniçişlerinekanşaınayız'' şeklin-
deki devlet açıklamasının kabul edilemeyeceği belirti-
lerek "Türkiye bu meseteye ilgi göstermek zorundadır.
Aksi takdirde bunun hesabı başka platformlarda \erile-
cektir" denildi.
Mitinge katılan DYP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar
Dedelek ise yaptığı konuşmada sık sık ülkücü söylev-
lerde bulundu. Dedelek'in konuşmasında "Şeyh Şamil,
Kafkaslar'ın istiklâl güneşidir. Şeyh Şamil, Atarürk'ün
öz be öz kardeşidir" demesi üzerine kalabalık yuh çe-
kerek, "hükümet istifa" şeklinde slogan attı. Dedelek,
kalabalığın tepkisi üzerine, mitinge hükümeti temsilen
gelmediğini ve 'miyiyetçi' bir vatandaş olarak katıldığı-
nı söyledi. Mitingin, hükümeti değil Rusya'yı protesto
amacıyla düzenlendiğini de hatırlatan Dedelek, "hükü-
met istifa" şekJinde slogan atanlan provokasyonculuk-
la suçladı. Kalabalıktan buna izin verilmemesinı isteyen
Dedelek, Rusya'nın Çeçenya'yı işgal etmesinin ulusal
bir dava olduğunu ve hangi siyasi görüşten olunursa
olunsun birleşilmesi gerektiğini vurguladı. Ancak kala-
balığın protestosunun sürmesi üzerine Dedelek konuş-
masını yanda kesti.
Mitingin bitmesinden sonra ise yaklaşık yüz kişilik
bir grup Şişli Camii'ne doğru yürüyüşe geçti. Polisın
herhangi bir engellemede bulunmadığı grup, bozkurt
işaretleri yaparak sloganlar attı. Şişli Camii'nin önüne
gelen grup, burada İstiklâl Marşı söyledikten sonra
dağıldı.
Soysal: Yıınan şantajına karşı sıkı durmak gerekir
• Baştarafı 1. Sayfada
pazarlığın iyi >apılması. Kıbns
konusunda Yunan şantajına kar-
şı sıkıdurulması gerekir" dedi.
Soysal, Türkiye'nin Avrupa
Birliği (AB) ile gümrük birliği-
ne geçişi sürecinde gelinen nok-
tayı Cumhuriyet'e değerlendir-
di.
Görüşmelerde, şu anda gele-
cek yıl boyunca yürütülecek mü-
zakerelerin ana çerçevesinin be-
lirlenmeye çalışıldığını anlatan
Soysal. "Bu betirteyişin 19 aralık-
ta olması elbette iyi olurdu. Ama,
ertelenmesi \ıkım demek değil-
dir" dedi. Soysal, şunlan söyle-
di:
"Ertelemeye yol açan neden-
ler dolayısı> la. geride bıraktığı-
mız birkaç hafta boyunca Türk
diplomasisi için gereksiz çabalar
harcamak zorunlu hale geldi. O
nedenkrin geçersizliğini savun-
mak gerekti, bu yüzden de asıl
pazarhk edilmesi gereken nokta-
larda zayrflık oluştu. Müzakere-
ler henüzbitmiş değil. Türkiye'yi
yönetenler, çetin pazariık gere-
kirken, gereksiz konularda, özel-
likle demokratikleşme alamnda
bir şey yapamadıklan için, konu
o alana doğru kaymıştır. Burada
kayma tehlikesi olan bir başka
alan Kıbns konusudur. O konu-
da da Yunan şantajına karşı sıkı
durmak gerekir. Çünkü, özde,
Avrupa gümrük birüği istemek-
tedir. Şartian iyi koymak lazun."
Tam tiydik uzak amaç
Türkiye'nin, "dünyadakiilkve
son örnek olarak", AB'ye tam
üye olmadan gümrük birliğine
girme durumunda olan bir ülke
olduğuna dikkat çeken Mümtaz
Soysal, "Açıkça belli oldu ki Av-
rupa, Türkiye'den önce, bütün
Orta ve Doğu Avrupa'yı ve onlar-
la biriikte veya onlardan hemen
sonra, Maha ve Güney Kıbnsı'ı
tam üyeliğe alma\i düşünüyor.
Türkiye'nin şu sırada adı bile
geçmiyor" görüşünü dile getirdi.
"Tam üveük uzak bir amaç"
diyen Mümtaz Soysal, şöyle ko-
nuştu:
"Öte yandan gümrük birliği
ise 1963'te ünzalanan Ankara
Antlaşması'nı ve sonradan
1972'de yürürlüğe giren ek pro-
tokolünün zorunlu hale getirdiği
kaçamayacağınız, dışına çıkama-
yacağınız, 20 yüuk bir sürecin
noktalanması aşamasındadır. Fa-
kat burada şunu akıkia tutmak
gerekir; gümrük biriiğinden da-
ha kârb çıkacak olan A\ rupa'dır.
Elbette Türkiye'ye bazı yararla-
n olacak. Fakat Örneğin, serbesı
dolaşun gibi bazı araçlar, Türki-
ye açmndan, gerçekleştirilmeden
kalacak.
Buna karşıhk Avrupa 60 mil-
yonluk, şimdilik 60 mUyonluk,
2000 küsur ydlannda 100 milyo-
na varacakolan bir nüfusun oluş-
turduğu bir pazara giriş olanağı
bulacak."
Soysal, AB'nin dış ticaret
esaslannı belirleyen organı olan
Avrupa Komisyonu'nun içinde
Türkiye'nin bulunmamasının
yaratabileceği sakıncalara dikkat
çekerek şöyle devam etti:
'Çetin pazariık gerekir'
"Bunun için, her şeyden önce,
gümrük birliğine ilişkin birçok
komisyonda Türkiye'nin tam an-
lamıyla temsil edilmesi gerekiyor.
Hatta girmeden önce, 1 Ocak
1995'tenitibaren Türkiye'nin uy-
gulaması gereken birtakım indi-
rimkr gibi yükümlülükleri ola-
cak.
Örneğin, Konut Fonu'nda 1
ocaktan iribaren yüzde 20'lik in-
dirim oiacak. Bunlann mali ba-
kımdan telafi edilmeye başlan-
ması gerekir. Bu telafinin belli ta-
rih lere \e beUi miktariara bağ-
lanması gerekir. Bu da henüz as-
kıdadır. Burada çetin pazariık ge-
rekir.'
Soysal, "Dtşişleri Bakanlığı go-
revini sürdürüyor olsaydınız ne
yapardınız?" sorusuna da şu ya-
nıtı verdi:
"Bunlan bilerek, bunlan dü-
şünerek, özellikle Yunan şantajı-
nı kabullenmemek, o konuda ıs-
rarlı olmak ve Avrupa'yı kendi
çıkar noktalanyla yakalayıp,
bunlara da itiraz ediyorsa. bunun
altında ne \ar,onu söylemeye zor-
lardım. Onu da (Türkiye AB'ye
giremez) sö> leyemeyecekkri için,
Avrupauuğa yakıştıramayacak-
lan için, başka bakımlardan is-
tediğimizi koparmayı, koparabil-
mek mümkün olur mu diye
düşünürdüm."
• Baştarafı 1. Sayfada
Taraflar, bugünkü toplantıda,
Türkiye'nin AB ile gümrük birli-
ğine geçmesine ilişkin karar için,
dönem başkanhğının Fransa'ya
geçeceği 1995'inilkyansındabir
gün tespit edecekler.
Türkiye'nin gümrük birliğine
geçmesi konusunda ahnacak ka-
rann ertelenmesine karşın, bugün
yapılacak toplantı çerçevesinde,
Ankara'nm AB ile 1980 askeri
darbesinin ardından ilişkilerinin
kesilmesi olayının tekrannın ön-
lendiğine dikkat çekildi. Anka-
ra'da, Ortakhk Konseyi'ne katıhp
katılmama konusunda yapılan
değerlendirmelerin ardından,
SHP Genel Başkanı, Dışişleri Ba-
kanı ve Başbakan Yardımcısı Ve-
kili Murat Karayalçın, toplantı
için dün Brüksel'e gitti.
Cumhuriyet'e bilgi veren
Brüksel'deki diplomatik kaynak-
lar, bugün yapılacak toplantı so-
nunda, çok büyük bir olasılıkla
karar çıkmayacağını, ancak he-
Umutlar 1995'e kaldı
saplann, gümrük birliği sürecinin
1995'ten sonraya da ertelenme-
mesi için yapıldığını söylediler.
Türkiye'nin AT nezdindeki da-
imi temsilcisi Büyükelçi Cem
Duna, toplantıda Gümrük Birli-
ği'ne ilişkin hiçbirbelgenin imza-
lanmayacağını belirterek "Türki-
ye açısından olumlu olan şey, Or-
takhk Konseyi'nin toplanmasıdır.
Eğer toplantı olmasaydı. Türki-
ye-Avrupa Birliği ilişkileri bir be-
lirsizlife sürüklenecekti. Bu kesin-
ti önlenmiştir" dedı.
Avrupa Parlamentosu'nun ka-
ran ve Vunanistan'ın mali proto-
kole koyduğu veto nedeniyle teh-
likeye giren sürecin planlandığı
biçimde gerçekleştirilmesi için
Brüksel ve Ankara'da dün de yo-
ğun diplomatik çaba harcandı.
Dışişleri _Bakanlığı Müsteşan
Büyükelçi Özdem Sanberk, Por-
tekiz'den hızla geçtığı Brüksel'de-
ki temaslan sırasında, Ortakhk
Konseyi'nin 1963 Türkiye-AB
anlaşmalan çerçevesinde yapıl-
masının "hukukjbirzorunluluk"
olduğunun altını çizdi.
Vetoyu aşma çabası
Avrupa Birliği Bakanlar Kon-
seyi, Yunanistan vetosunu aşmak
için bu sabah birtoplantı daha ya-
pacak. Toplantının ardından, öğ-
leden sonra Ortakhk Konseyi top-
lanacak.
Ortakhk Konseyi toplantısın-
da, gümrük birliği ile ilgili teknik
konularda hangi aşamaya gelindi-
ği tespit edilecek ve Türkiye'nin
AB ile gümrük birliğine geçmesi
karannın alınacağı ikinci toplan-
tının tarihi belirlenecek.
Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Vekili Murat Karayal-
çın'ın katılacağı toplantıda, An-
kara, ikinci Ortakhk Konseyi'nin
1995'in ilk yansında yapılması
için baskı yapacak.
Diplomatik kaynaklar, gümrük
birliğine geçiş için gerekli olan
tüm teknik püriizlerin aşılmış ol-
duğunu, ancak Avrupa Parlamen-
tosu karan ve Yunanistan'ın uz-
laşmaz tutumunun toplantıdan bir
belge çıkmasını engellediğini di-
le getirdiler.
Yunan vetosu, Türkiye ile AB
arasmdaki gümrük biriiğinin yüz-
de 85'ini oluşturan çerçeve anlaş-
masını engellemiyor.
Ancak Ankara, Türkiye'nin
gümrük birliğine geçişte, vergi ve
fonlann indirilmesi nedeniyle uğ-
rayacağı kayıplann gıderilmesi
için Atina ve Lüksemburg'un ve-
to koyduğu 4. Mali Protokol'ün,
gümrük birliği anlaşmasıyla bir-
iikte çıkmasında ısrar ediyor.
Yapılan hesaplara göre, 3 mil-
yar dolar tutanndaki 4. Mali Pro-
tokol'e karşın, Türkiye, gümrük
birliğine geçerken, yaklaşık 6
milyar dolar tutannda vergi ve
fon kaybına uğrayacak.
Türkiye ile AB arasında güm-
rük birliği karannın çıkması için
yapılması planlanan toplantı ön-
cesinde, Yunan vetosunun kaldı-
nlması ve Türkiye'nin demokra-
tikleşme alamnda atacağı adımlar
büyük önem taşıyor.
Yunanistan, Kıbns Rum yöne-
timinin birliğe tam üyeliği müza-
kerelerinin başlatılması ve 4 mil-
yar ECU (Avrupa para birimi) ve-
rilmesi karştlığında, vetoyu kaldı-
racagını bildiriyor. Ancak, AB,
Türkiye'nin Kıbns konusunda
böyle bir koşulu kabul etmeyece-
ğini bildiği için, Yunanistan veto-
sunu kaldırtnak için başka bir for-
mül anyor.
Ortakhk Konseyi toplantısı sı-
rasında PKK yanlılannın ise Av-
nıpa Birliği Konseyi binası önün-
de Türkiye aleyhine gösteriler
üüzenleyecekleri ögrenildi
OLAYLARIN
ABDINDAKİ
GERÇEK
• Baştarafı I. Sayfada
gözünün içine baka baka
"kendisinin de içinde bulun-
duğu misyondan"söz edebi-
liyorsa köşe başları şimdi-
den tutulmuş demektir.
El Ezher'de miütan şeriatçı
olarak yetiştirildikleri bilinen
kişilerin bir yandan Milli Eği-
tim Bakanlığı tarafından
imam-hatip okullarına, öte
yandan da Başbakanlığa
bağlı Diyanet Işleri Başkanlı-
ğı'nda devlet görevlerine
atanmalan, yürünecek yolla-
rın taşlarının da döşenmeye
başladığının kanıtıdır.
Hem laik, hem de şeriatçı
olabileceklerini sananlar,
halkı kandırmayı bir yana bı-
rakıp gerçek yüzleri ile top-
lum karşısına çıkmadıkça,
aydınlığa kavuşmak olası
değildir.
•
Rusya'nın Çeçenistan'ın
başkentini bombalamaya
başladığına ilişkin haberler
dünya basınında yer alıyor.
Bir yandan da Sırplar Bos-
na-Hersek'te benzer saldırı-
larını sürdürüyorlar. Fakat in-
san hakları şampiyonluğuna
soyunan Batı ülkeleri, arka-
larını dönüp bakmıyorlar bi-
le. Dünya lideri ABD, uzun
bir sessizlikten sonra dünya
liderliği için başaltına soyu-
nan Rusya'ya arka çıkmayı
yeğliyor.
Ama ortaya Türkiye'yi
suçlamak için bir fırsat çık-
mışsa kimse gözümüzün
yaşına bakmıyor. Son örnek
gümrük birliği ile Türkiye'nin
olası ilişkileri. Vakit yitirıl-
meden ambargo tehditleri
bile gündeme getirilerek
gözdağı veriliyor. Ama şaş-
mamak gerek. Çünkü
ekonomimizin iplerini onlara
teslim etmişiz; ekonomiyle
politikanın iç içeliğini kim
yadsıyabilir?
• • •
Avrupa-îsveç
çelişkisi
Destek mi,
sertükmi?
BERLİN/STOCKHOLM
(Cumhuriyet) - Almanya, or-
taklannı Türkiye ile gümrük bir-
liğine gidilmesi için yoğun bas-
kı altına alırken Isveç hükümeti,
Essen'deki toplantıda alınan Tür-
kiye'yi eleştiri karannın Brük-
sel'de değiştirilerek sertleştiril-
mesini isteyecek.
Almanya Dışişleri Bakanı
Klaus Kinkel, dün Thüringer
Allgemeine gazetesine verdiği
demeçte "Türkiye'nin Avru-
pa'nın desteğine her zaman-
kinden çok ihtiyacı olduğunu"
söyledi.
Kinkel. bugün Brüksel'deki
Karma Komisyon toplantısında
Türk heyetiyle DEPMilerhakkın-
daki karar üzerine 'yoğun istişa-
rede bulunacağını' belirtti \e
şöyle dedi:
"Biz, Almanya olarak, AB
Dönem Başkanı sıfatımızla
Ankara'ya DEP kararından
sonra bir demarş verdik. Bu
karan kınadık. Ancak Türki-
ye'nin dev sorunlarla boğuştu-
ğu unutulmamalıdır. Kürt so-
runu. yüksek enflasyon ve bu-
na bağlı olarak ekonomik so-
runlar ve yükselen köktendin-
cilik Türkiye'yi tehdit ediyor.
Yıllardır dostluk bağlarıyla
bağlı olduğumuz bu ülkeye
yardım etmeliyiz."
Isveç "sertiikw
diyor
AB dışişleri bakanlan konsey
toplantısında Isveç ise Essen'de-
ki toplantıda alınan Türkiye ile
ilgili eleştiri karannın sertleştiril-
mesini isteyecek. Brüksel'de bu-
gün ve sah günü yapılacak kon-
sey toplantısında Isveç'i Dış Ti-
caret Bakanı Mats Hellström
temsil edecek. Hellström, Türki-
ye'nin gümrük birliğine girmesi-
nin tartışıldığı şu günlerde Avru-
pa Birliği içinde Türkiye'ye kar-
şı yapılan eleştirilerin arttığını,
Kürt parlamenterlerin hapis ce-
zalanna çarptınlmasından sonra
Essen'deki başbakanlar toplantı-
sında alınan karann hafif bulun-
duğunu belirtti. Isveç, Türki-
ye'ye karşı sert bir kınama kara-
n altnması isteğine neden olarak
"Türkiye'deki Kürt halkına
yapılan baskıları ve insan hak-
İarına karşı işlenen diğer suç-
lan" gösterdi. Bu arada, Avrupa
Birliği'yle Türkiye arasında
Brüksel'de imzalanması bekle-
nen Gümrük Birliği anlaşması-
nın önündeki tek engelin Yuna-
nistan'ın vetosu olduğu belrtildi.
Bonn'daki güvenilir kaynaklar-
dan edinilen bilgiye göre, Yuna-
nistan dışında hiçbir AB ülkesi,
gümrük birliğine muhalefet şer-
hi koymadı. AB'de Almanya'nın
en yakın dostu olan Fransa da
DEP karannın getirdiği olumsuz
havaya rağmen, Türkiye ile güm-
rük birliğine karşı çıkmadı.