29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13ARALIK1994SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Esld başkan, esld valiye karşıYalova Taşköprü beldesindeki AKSA AŞ'ye ait fabrika çevresinde oluşturulan sağlık koruma bandı, burada arazisi olan eski Istanbul Belediye Başkanı Ahmet Isvan ile Milli Eğitim Bakanı Ayaz'ı karşı karşıya getirdi AKSA yönetim • ^ " I ™ P ™ ! İ 1 İ B Ahmet Isvan, kendi arazisinin de yer aldığı YAHYA KOÇOĞLU Istanbul'un Yalova ilçesi Taş- köprû beldesinde bulunan AK- SA Akrilik ve Kimya Sanayii AŞ'nin vereceği zarann en aza indirilmesi amactyla fabrika çev- resinde oluşturulan 'sağhk koru- ma bandı". çevrede yaşayanlarla fabrikayı karşı karşıya getirdi. Eski Jstanbul Belediye Başkanı Ahmet fsvan, kendi arazısini de içeren sağlık koruma bandının kaldınlması için Taşköprü Bele- diyesi'ne iptal davası açarken da- valı Belediye Başkanı Bahar Do- gan, fabrikaya koşullan uygun olmadan işletme ruhsatı veren Sağlık Bakanlığı'nı 'hizmetku- sunı' işlemekle suçladı. Ali Raif Dinçkök'ün başkan, Osman Boyner, Ömer Dinckök, İshak Lodrik, Selçuk Ergin ve Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz'ın yönetim kurulu üyesi ol- duğu şirketin, sahip olduğu fab- rika çevresinde yasalara aykın biçimde bant oluşturduğu sıra- da, Ayaz'ın dönemin Istanbul Valisi olduğuna dikkat çekilerek bu işleme 'yardımcı olduğu' öne sürüldü. Eski Istanbul Belediye Başka- nı Ahmet tsvan ve eski Vali Nev- zat Ayaz'ı dolaylı olarak karşı karşıya getiren dava, tsvan'ın 18 Nisan 1994 tarihinde pafta 2, parsel 450 ve 504'teki arsasına kurulunda yer alan Bakan Ayaz, îstanbul Valisi olduğu dönemde Sağlık Bakanlığı'nın, yasalara aykın olarak sağlık koruma bandı oluşturmasına 'yardımcı olmak'la suçlanıyor. inşaat yapmak için Taşköprü Be- lediye Başkanlığı'na başvurma- sından kaynaklandı. Taşköprü Belediyesi'nin, Isvan'ın başvu- rusuna verdigi yanıtta, imar pla- nında, arsalann sağlık koruma bandı içinde bulunduğu belirtil- di ve "Gaynsıhhi Müesseseler Yönetmeliği'nin 'Bu alanda mesken ve insanlann yiyip içme- sine, dinlenip eğlenmesine mah- sus tesisler yapılamaz" hükmfi- nfi içeren 6. maddesi gereğince bu yerlere konut amaçlı imar duru- mu verüememektedir" denilerek başvuru reddedildi. Ahmet Isvan, 4.5 milyon met- rekare alanda sağlık koruma bandı oluşturulmasının, 'mülki- yet hakkınm ihJali' olduğunu öne sürdü. Isvan, bandın yer aldığı imar planının iptali istemıyle Is- sağhk koruma bandının kaldınlması için Taşköprü Belediyesi'ne iptal davası açtı. Belediye, Sağhk Bakanlığı'nın aldığı kararda 'hizmet kusuru' işlediğini savunuyor. tanbul 5. tdare Mahkemesi'nde dava açtı. Dava dilekçesinde. fabrikanın 1972 yıhnda ruhsatsız olarak ku- nılduğu belirtildi. Bakanhk 'kusuriu' Taşköprü Belediye Başkanı Bahar Doğan, mahkemeye gön- derdiği yanıt dilekçesinde, sağ- lık koruma bandı oluşturulması- nın, mahkeme karanyla gerçek- leştiğini ve belediyenin de kara- n uyguladığını belirtti. Sağlık Bakanlığı'nın 12 yıl ruhsatsız ça- lışan fabrikaya 1984 tarihinde açılma ve çalıştırma izni verdiği- ni kaydeden Doğan dilekçesinde şöylededi: "Biz davah belediye olarak bu olayda davaya dahil edilmemiş olan Sağlık ve Sosyal Yardım Ba- kanlığı'nın hizmet kusuru işledi- ği ve bu hizmet kusuru ile > üzler- ce vatandaşı mağdur ettiği, biz amme kuruluşlannı da çok müş- kül durumda bıraktığı kanısın- dayız" dedı. Ayaz''a suçlama Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz'ın da yönetim kurulu üye- si olduğu şirketin Yalova'daki fabrikasının çevresinde yasalara aykın biçimde sağlık koruma bandı oluşturulmasında 'vardım- cı olduğu' öne sürülüyor. İlk duruşmada ifade değiştiren Edes: Araya giren kişi Zeynep Ozal'dı •Engin Civan'a 3.5 milyon dolar rüşvet verdiğini söyleyen işadamı Selim Edes, ilk duruşmada ifadesini değiştirdi. Edes, Civan'a 'borç' verdiğini söylerken, Civan bu iddiayı da reddetti. Selim Edes, alacağının tahsili için Zeynep Özal'm yardımcı olduğunu söyledi. tstanbul Haber Servtsi - tşa- damı Selim Edes, eski Emlak- bank genel müdürlerinden En- gin Crvan'ın yaralanmasından sonra söylediği "Civan'a rüşvet verdim" sözlerinden çark etti. Civan ile Edes hakkında "rüşvet almak-vermek" suçlamasıyla açılan davanın dün yapılan ilk duruşmasında, Edes, önce rüş- vet olduğunu ileri sürdüğü 3.5 milyon dolar karşıhğı lOmilyar lirayı "borç" olarak verdiğini söyledi. Duruşmaya kolu askıda gelen Civan ise bu savı reddettı. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ailesinin adının da kanş- tığı ve Engin Civan'm vurulma- sına yol açtığı ileri sürülen "rüş- vet" iddiasıyla ilgili davaya dün Istanbul 7. AğırCeza Mahkeme- si'nde başlandı. Emlakbank'ın davaya müdahil olarak katılma- sına karar verildikten sonra Ci- van hakkında 22.5, Edes hakkın- da 15 yıl hapis cezasınm istendi- ği iddianame okundu. Selim Edes. ortağı olduğu ES- KA şirketinin. Emlakbank'la bir- likte Toplu Konut Idaresi'ne ar- sa sattığını, ancak paylanna dü- şen 270 miiyar liranın banka ta- rafından ödenmediğini anlattı. Dönemin genel müdürü Engin Civan'a başvurduğunda ise Ci- van'm 3.5 milyon dolar karşıhğı 10 milyar lira borç istediğini be- lirtti. Bu parayı birkaç defada Ci- van'm evine götürdüğünü vur- gulayan Edes, mahkeme başka- nınm "Bu parayı vermeseydin alacağının ödenmeyeceğini mi düşünmüştün" sorusuna, "ES- KA'nın sıkıntıda olduğu aşikar- dı ve Civan bunu btfryordu" ya- nıtını verdı. Zeynep Özal'ın girişimi Selim Edes, alacağının öden- mesine yardımcı olabilmeleri için olayı Semra ve Zeynep Ozal'a anlattığını, oniann da "Tamam. Biz bu işi çözeriz" de- diğinı, daha sonra Zeynep Özal'ın Alaattin Çakıcı ve Dün- dar Kıbç'ı aradığını dile getirdi. Alacak için Dündar Kılıç'ın evinde toplanılacağını Uğur Kı- hç'tan öğrendiğini söyleyen Edes, Kılıç'ın yazlığmda yaptık- lan toplantıda Civan'm borcunu inkar ettiğini kaydetti. Davanın tutuklu sanığı Engin Civan ise ESKA ile ortak arsa- lannın satışmı Yüksek Planlama Kurulu'nun organize ettiğini ve Toplu Konut Idaresi'nin de bu organizasyona göre para ödeme- si yaptığını belirtti. Emlak- bank'ın ESKA'nın alacağını ödememesi gibi birdurumun ol- madığını kaydeden Civan, ken- disinin hiçbir zaman Selim Edes'ten borç veya başka adla para almadığını söyledi. Engin Civan'm avukatlann- dan Ihsan Coşkun ile Nida Er- genç'i tanık olarak dinleyen mahkeme, Dündar Kılıç, Uğur Kılıç, Ergun Çakır ve Semra Edes'in tanık olarak dinlenmesi için duruşmayı erteledi. Kayıt yenilemede son gün Anadolu Üni- versitesi Açı- köğretim Fakültesine kayıt yenileme süresi bugün sona eriyor. Öğrenciler, ünKersitenin öğrenci bürolan önünde her kayıt dö- nemindt oiduğu gibi u/uıı ku\ rukJar oluşturdular. Oğrenci bü- rolan önünde vüzlerce açıkoğretim öğrencisinin toplanması. ders kitabı saöcılan için de uygun bir ortam yarattı. Mazeret kay ıtlan ise 14,15,16 aralık tarihlerinde yapılacak. TrafiktetemizJikbir başka Jaşa... Araç muayene istasyonlan için Türk Standartlan Enstitüsü tarafından açılan ihalenin egzoz gazı emisyon denetimine uygun olmadığı ortaya çıktı İBRAHtM GÜNEL Türk Standartlan Enstitüsü (TSE) tarafından araç muayene istasyonlan için açılan ihalenin, egzoz gazı emisyon kontrolüne uygun olmadığı ortaya çıktı. Uzmanlar, tstanbul'da yaklaşık 1 milyon 300 bin araç olduğuna dikkat çekerek mevcut projeyle yapılmak istenen istasyonlarda egzoz gazı kontrolünün gerçekleşemeyeceğini bildiriyorlar. Bilindiği gibi TSE, 18 kasım tarihinde, 22115 sayılı Resmi Gazete'de araç muayene istasyonlan yapımı ve işletmesiyle ilgili bir ihale duyurusu yapmış, Istanbul Valiliği ise bu ilana dayanarak daha önce iptal ettiği egzoz gazı emisyon kontrolü işinin 1996 yılı başında TSE'ye verileceğini duyurmuştu. 12 aralık günü çıkılacak olan ihale şartnamesi incelendiğinde, normal koşullarda TSE ile herhangı özel ilişkisi olmayan bir firmanın ihaleye katılmasının olanaklı olmadığı görüldü. Şartnamede yılda kaç aracın hangi ücretle muayene edileceğinin belırlenmemesi, bu ihaleye katılan firma açısından büyük belirsizlik yaratıyor. Yapacağı yatınmın geri dönüşü hakkında bir düşünceye sahip olmayan firmanın ise bu işe teklif vermesinin olanaksızlığı dikkat çekiyor. ihale şartlannda. Istanbul'da 4 adet muayene istasyonu kurulacağı vefeuralarda egzoz emisyon, gürültü seviyesi ölçümü, savrulma, amortisör, fren, far testi ile hız kilometre. bağlantı yerleri kontrolü yapılacağı görülüyor. Şartnamede göze çarpan diğer önemli maddeler de şöyle: Istasyonlann TSE tarafından işletilmesi. personelin TSE'ye ait olması. muayene ücretlerinin Karayollan Genel Müdürlüğü tarafından belirlenmesi. ihaleyi alan firmanın halen mevcut olan ve TSE tarafından yapılmış olan tzmir. Denizli ve Burdur'daki 3 istasyon için sözleşmeyi izleyen 7 gün icerisinde 1.5 milyon dolar TSE'ye ödemesi. TSE tarafından işletilecek olan istas>onlarda her tür gider çıktıktan sonra kalan kânn yüzde 50'sinin TSE'ye verilmesi. Uzmanlar, ihaleyi kazanan firmanın 52 il merkezinde 57 sabit 3 gezici istasyon kurmasının. venlen tarih olan 1 Ocak 1996 için mümkün olamayacağmı öne sürerek hava kirliliğinde önemli etkenlerden biri olan trafik kirliliğinin bu istasyonlarda denetim altına alınmasının zorluğuna dikkat çekti. NAZMIZIYAR E S İ M S E R G I S i 1 3 A r a l ı k 1 9 9 4 - 6 O c a k 1 9 9 5 YAPl KRF.DI KİJ'LT Ü R M E R K E Z İ Yapı Kredi Kaıım Taşkent Sanat Galeıisl Istiklâl Caddesi 285 Beyoğlu 80050 Istanbul Telefon: (212) 252 47 00/257 YAPINTKREDİ S A L I T O P L A N T I L A R I 1970-1995 / SON 25 YILDA EDEBlYATIMIZ OYKUYöneten Füsun Akatlı Konusmacılar Mario Levi, Tomris Uyar, Tahsin Yücel 13 Aralık 1994 Saat: 18.30 YA1M KREDİ K C LT Ü R M E R K E 7. İ Yapı Kredi Sermet Çifter Kütöphanesi Istiklâl Caddesi 285 Beyoğlu 80050 Istanbul Telefon: (212) 252 47 00/441 - 245 20 41 Salı Toplanüları'nı. isteyen herkes ücretsiz olarak izleyebilir. YAPl KREDİ ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Tarihe Bakmak Bir insan tarihe doğru bakabildiği zaman, gününü anla- mak ve yorumlamak konusunda fazla zorlanmaz. Hatta "zorlanmak" ne kelime, gününü kolayca anlar ve yorum- lar. Eğer tarih doğru kaynaklardan ve doğru bir biçimde okunabilirse, yaşanan hiçbir şey "sürpriz" değildir. Ancak tarihi iyi bilmek, insanlan "kâhin" de yaprnaz. Ya- ni, "Tarih doğru okunur ve anlaşılırsa, insanlarneyin ya da nelerin olacağını önceden bilirier" gibisinden bir düşün- ce doğru değildir. Zira toplumsal yaşam içinde "benzer" olaylar her zaman ve her yerde aynı sonuçlara yol açma- yacağı gibi, benzer sonuçlara bile yol açmayabilir. Şu ya da bu nedenlerden ötürü farklı sonuçlar ortaya çıkabilir. Za- ten tarihi iyi okuyan biri, böyle olasılıktann da bilincinde olur. Ancak ne kadar farklılıklar olursa olsun, ortaya çıkan so- nuç ve sonuçlar, tarihi doğru algılayabilen bir insan için sürpriz değildir. Gerçekteşen şeyler, gerçekleşmesi "bek- lenebilen" şeylerdir. Ortaya çıkan sonuçlar, ortaya "çıka- bilecek" sonuçlardır. Tarihçiler ya da tarihle uğraşanlar iki türe ayrılır. Birinci türden tarihçiler, meslekten tarıhçilerdir. Genç bir arkada- şımız, bu insanlan "bilimin proletaryası" olarak isimlendi- rir ki çok hakhdır. Belli bir tarih eğitimi almış olan bu insan- lar, fazla bir "yorumlama" endişesi duymaksızın, tarihin hammaddesini kotarırlar. Belgeleri bulurtar, çıkarırlar, ge- reğinde tercüme ederler ve "ikinci tür" tarihçilerin (ve el- berte herkesin) hizmetine sunarlar. Yapılan bu iş, çok önemli bir hizmet ve katkıdır. İkinci tür tarihçiler ise, meslekten tarihçi olmayıp, uzman- laştıkları bir toplumsal bilim alanında, işin "kökenine ine- rek" doğru teşhis, yorum ve açıklama yapmaya çalışan in- sanlardır. (Bendeniz de bu türden bir araştırmacıyım.) Bu tür tarihçiler genellikle, hammadde kotarma konu- sunda yetersiz ve tarih metodolojisi bakımından zayıftır- lar. Ancak belli bir toplumsal bilim "kavram veanlayışı"çer- çevesinde ve eğer dağarcığında varsa, toplumsal bilimin metodolojisi içinde, yararlı işler yapabilirler. (Bir de her iki tür tarih yaklaşım ve anlayışının "amatör- leri" vardır ki; bunlar ayrı bir alemdir.) Burada, karıştırılmaması gereken bir husus vardır. As- lında her toplumsal bilimin bir "tarih yönü" bulunur. bir de tarihi "kullanma" yönü. Örneğin hukuk toplumsal bir bi- limdir. Ve hukukun farklı dallannda uzmantaşan ya da uz- manlaşmak isteyen bir araştırmacı; elberte gözlerini top- lumsal gelişmenin tarihine dikecektir. Ama bunların dışın- da bir de hukuk tarihi" vardır. Işte burada farklt bir yön- tem ve anlayış gerekir. Toplumların hukuk açısından yaşadıklan değişim süre- cini tarihsel bir perspektif içinde incelemek ayrı bir şeydir, hukuk tarihi alanında çahşmak ayrı bir şey. Birinci durum- da araştırmacının "hukukçuluğu" ön plandadır. İkinci du- rumda ise, ön planda olan şey "tarihçilik"t\r. Benzer bir durum ıktisatta da vardır, felsefede de, sos- yolojide de, siyaset bılimınde de. Toplumsal bilimlerin her- hangi birinde. tarihi kullanarak doğru teşhis ve açıklama- larda bulunmak isteyecek araştırmacının en özenle dikka- te alması gereken yöntem "karşılaştırma yöntemi"ö\r. Bu karşılaştırma, hem zaman boyutunda ve hem de mekan boyutunda yapılmak zorundadır. Zaman boyutunda yapılmak zorundadır; çünkü belli ku- rumların bugünkü anlamlarına ve boyutlarına bakarak, ör- neğin elli sene önce aynı adı taşıyan kurumlarla karşılaş- tıramazsınız. Karşılaştırsanız da boşuna kürek çekmiş olur- sunuz. Aynı şey kurumların yanı sıra kavramlar açısından da söz konusudur. Aynı kavram elli sene önce başka anlamda kul- lanılabilirdi, bugün çok farklı anlamlarda kullanılabilir. Ay- nı sözcük, farklı içerikler taşıyabilir. Mekan boyutunda yapılmak zorundadır; çünkü farklı coğrafi mekanlann farklı altyapıları vardır. Eğer farklı bir alt- yapıda ortaya çıkan bir gelişmenin kurallarını, altyapısı farklı bir başka toplumun gelişimini açıklamak için kullan- mak isterseniz bu da boşuna bir çaba olur. Burada da akıntıya kürek çekmiş olursunuz. O halde tarihe doğru bir biçimde bakmak için, zaman ve mekan farklılıklannı dik- kate almak, bu farklılıklan iyi bilmek gerekir. Ama işin doğ- rusu, bunu becerebilmek de pek kolay değildir. Fakat işin kolayına kaçmamak ve bilimsel dürüstlükten uzaklaşmamak gerekir. Orneğın Türkiye'nin 1920'li yıllar- da yaşadığı devrimi değerlendirebilmek için, önce Osman- lı Imparatcrluğu'nun son yarım yüzyılını bilmek ve değer- lendirmek gerekir. Eğer bu yapılmazsa, yapılan tüm ana- lizler havada kalır. Hele kavramların böylesine altüst edildiği birTürkiye'de "doğru karşılaştırmalar" yapılmazsa, hiçbir yere varama- yız. 1994'e kadar yaşanan dönemi "sosyalist" olarak ni- teleyen "sosyaldemokrat" bir başbakanın ve bunun "sos- yalist" yardımcısının yönettiği ülkemiz, tarikat mensubu rahmetli bir "büyük devrimciyi" hasretle anmaya devam eder!.. Çiller'in sözleri polisi güç durumda bıraktı Ağar, işkence savunması yaptı • Başbakan Tansu Çiller'in, İnsan Haklan Yüksek Kurulu'ndan, "işkencesiz itiraf yöntemleri projesi" istemesi ile tartışılan sorgu yöntemleri için Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, "Hatalanmız olabilir, ama bunun sistematik olduğunu kimse iddia edemez" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Başbakan Tansu Çil- ler'in, "işkencesiz itiraf yöntem- teriprojesr istemesi iletartışıl- maya başlanan sorgu yöntem- leri, polisi bu konuda savunma yapmaya zorladı. Emniyet Ge- nel Müdürü Mehmet Ağar, "Hatalanmız olabilir. ama bu- nun sistematik olduğunu kimse iddia edemez. tşkence olaylan önemli boyutlarda degiklir. Hiz- met hatası olabilir" dedi. Ağar, dün düzenlediği basın toplantısmda. polis teşkilatın- daki teknolojik gelişmeler ve güncel olaylarla ilgili bilgi ver- di. u Bazı çe>reterin iddia ettiği gibi polis, suçlulara karşı zor kullanmak suretiyle ola\1an ay- dınlatmaçabası içinde değüdir" görüşünü dile getiren ve polisın modern yöntemlerle çalıştığını kaydeden Ağar, bu konudaki iyileştirme çalışmalannın bü- yük bir hızla devam ettiğini söy- ledi. Ağar, u İnsan haklannın koruyucusu ve kollayKisı polis- tir. Bu sloganı başka birine bı- rakmamız söz konusu olamaz" dedı. tşkence iddialannın, polisi- nin terörle mücadelede göster- diği başanyı engellemek iste- yen çevrelerce gündeme getıril- diğinı belirten Ağar, şunlan söyledi: "Münferit birtakım kusur- lar olabilir. Ancak bunlar bütün teşkilatı bağlayıcı şekilde yo- rumlanmamalıdır. Bununla il- gili hukuki ve idari kuraüar var- dır. Hukuk çerçevesinde gere- ken neyse yapılmaktadır. Polis, terörle bu derece mücadele et- mese, acaba bu iddialar bu ka- dar yaygın olacak mı? Dikkat edildiginde görülecektir ki, ge- rek narkotik. gerekse adü suç- larda işkence iddia'sı söz konusu edilmemekte, fakat terör olay- lan ile ilgili en basit soruşturma- da işkence iddiası öne çıkanl- maktadır. Olay, polisin terörle mücadeledeki başansını zaafa uğratmaktır." Ağar. sol ve radikal tslami ör- gütlere yönelik yapılan istihba- rat çalışmalan sonucunda. top- lam 1257 operasyon gerçekleş- tirildiğinı, bu operasyonlarda 2 bin 585 eylemin aydınlatıldığı- nıve25bin519'usağ,395'iölü olmak üzere 25 bin 904 örgüt mensubunun ele geçirildiğini belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle