Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13ARALIK1994SALI
10 DEIYAZI
i
Adı 'atölye',devbirfabrika:EsMşehirCerAtölyesi
.urtuluş Savaşı ile
birlikte
emperyalizmin
teknik donanımlı bir
ileri karakolu
niteliğinden
kurtulan Eskişehir
Cer Atölyesi,
Cumhuriyet'in
sanayi atılımmda
kilit görev
üstlendi.
oırtuluş
Savaşı'nda düşman
mevzilerini döven
toplann kamasını
yapan Cer Atölyesi,
savaş sonrasında
"Demirağlarla
ördük, anayurdu
dörtbaştan"
dizelerinin miman
oldu.
İşçisi, ustası, mühendisiyle, Eskişehir Cer Atölyesi savaş.tan çıkmış bir ülkenin sanayileşme atılımmda başaro la hizmet verdiler.
Top kamasından lokomotife"Ortadoğu ve Balkanlann en
uzun bayrak direği" çocukluk
belleğime yanlış yazılmadıysa
Anıt-Kabir'dedir. Babam, bana o
zamanlar pek fiyakalı gelen bu
tanımı, Ödemiş Halkevi Yönetim
Kurulu Birinci Yedek Üyesi kim-
liğine pek uyumlu bir yanıtla
açıklamıştı:
- "Eee oğlum," demiştı. Bal-
kanlarda ve Ortadoğu'da Ata-
türk'ten büyüğü mü var ki, Anıt-
kabre dikilen bayrak direğinden
uzunu oteun?"
Çocuk kafamla, "Ortadoğu ve
Balkanlarda daha uzun bayrak
direği olsaydı babam ne diyecek-
ti acaba?" diye düşünmüştüm.
Bu "Ortadoğu \e Balkanlar
klişesi" Turkiye'de oldum bittım
abartılı kullanıldı. Birara bir Iz-
mirgazetesi. Izmirsporlu futbol-
cu Seyfi için "Ortadogu ve Bal-
kanlarda duran topa en iyî vuran
oyuncu" dıye yazmıştı. Genç bir
gazetecı ıken açılışını izledığımiz
Nizıp'teki bir yağ fabrikasının
kapısındakı kurdela>ı da ilın va-
lısi. "Ortadoğu ve Balkanlann en
modera yağ sıkma tcsisi kentimi-
ze hayıriı olsun" diyerek kesmış-
ti. Yag fabrikası beş pres ve dört
santrifüjden ibarettı
Siparifbekteyenbirdev
Böylesine yıpranmış, aşın ve
abartılı kullanımdan ağırlık yiti-
mine uğramış bu tanımı, ızniniz-
le hiç y ıpranmamışçasına ve içe-
riğinin olanca zenginliği ve ağır-
lıgı ile kullanacağız. Ortadoğu ve
Balkanlann en biiyiik ve en mo-
dern lokomotif ve \agon fabrika-
sı Eskişehir Cer Atölyesi, yeni
adıyla TÜLOMSAŞ'tTr. Üsfelik
1934'ten değil 1994'den sözedı-
yoruz.
Böyle önemli bir sanayi kuru-
luşuna sahip olmak kişiye öğünç
vermeli degıl mı 7 Eğer yolunuz
Eskişehrr'e düşer. Eskişehir Cer
Atölyesı'nin 50 dönü'me ya> ılmış
fabrikalannı. hangarlannı. sosyal
tesislerini görürseniz içinizi
öğünç degıl keder kaplayacaktır.
Teknik bir adam olmasanız. biz-
cileyin biri bile olsanız kolayca
kavrayacagınız zengın teknolo-
jik olanaklanna karşılık koskoca
bir sanayi tesisınin *iş ve sipariş
bekleyerek" boş duruşu yüreğınızi bur-
kacaktır. Yılda otuz lokomotif üretebı-
lecek (Şaka değıl. "monte edebileeek"
demedık, montaj sanayiinden sözetme-
dik, "üretebilecek" dedik) bir fabnka-
nın "Devlet Demiryollan'nuı bir loko-
motifi anza yapsa da onarsak" devıp
aylak aylak beklemesini gözleyip de ke-
derlenmemek olası mı ?
Demir ağları örenler
Yenı adıyla Türkiye Lokomotif ve
Motor Sanayii Anonim Şirketi (Tiilom-
saş). Yaşı bizcileyin eiliyi aşmışlar ıçın
ilkokul tanh kitaplanndan kalma vega-
liba daha şiir yüklü bir ad: Eskişehir
Cer Atölyesi. Bırbuharlı lokomotif fo-
toğrafı. Arkada fabrikanın hangarları.
Yerde iki üç santim kar. Kalın gocuklar
içindeişçiler. Vebirresimaltı: Cumhu-
riyet devri ağır sanayi tesisi: Eskişehir
Cer Atölyesi.
Gene çocukluğa dönüş:
- Baba atölye ne demek ?
- Işte. küçük fabrika gıbi yani. Işlik.
işlik. Mesela Ismail Enişte'nın maran-
goz dükkanı bir atölyedir.
- Peki ama Eskişehir Cer Atölyesi di-
yor kitap. Ağır sanayii tesisi de diyor.
- Onu bilemeyeceğım. Hiç görme-
dim.
Babamın yanıtlayamadığı soruyu.
Eskişehir Cer Atölyesi Genel Müdür
Özel Kalem Müdürlüğünden emekli
Ahmet Sevük 45 >ıl sonra yanıtlıyor.
AhmetSevük - Cumhuriyet'in onun-
cu yılında bir marş vardır bilır misınız.'
Hani yani sız gençsinız de...
- Biliyorum cfendim. Onuncu Yıl
Marşı. Çıktık açık alınla , On yılda her
savaştan Demir ağlarla ördük / Ana-
yurdu dört baştan. Bu değil mi ?
Jıllarca Türkiye'de sanayi atılımına
öncülük etmiş Eskişehir Cer Atölyesi (yeni
adıyla TÜLOMSAŞ) bugün 'iş ve sipariş'
bekleyerek boş duruyor. Yılda otuz
lokomotif üretebilecek (montaj değil) bir
fabrikanın "Devlet Demiryollan'nm
bir lokomotif i anza yapsa da
onarsak" deyip aylak aylak beklemesini
gözleyip de kederlenmemek
olası mı?
A hmet Sevük
anlatıyor: Bakın bu
fabrika var ya bu
Eskişehir Cer Atölyesi
denen fabrika, işte
Umumi Harp
zamanında, 1939'dan
sonra yani, dışandan
tek bir lokomotif alma
imkanı yok, tek bir
parça getiremezsiniz.
Paraylan da mümkün
değil. İşte bu
memlekette ulaştırma
bu fabrika sayesinde
yürümüştür.
L
Eskişehir Cer Arölvesfnin 1930'lu yıllardaki durumu. Onanm te/gahlanndaki lokomorifler,
Türkiye'nJn sana>ileşme atılımının da lokomotifi olmuşlardı...
okomotifler
onarılmış, yenilenmiş
hizmete sokulmuştur.
Pistonu kırılmış
lokomotifi bu
fabrikanın işçisi, telle
bağlayıp bu fabrikaya
kadar getirmiştir.
Burda onarıp yeniden
hizmete sokmuştur bu
fabrikanın ustası,
mühendisi, işçisi.
Ahmet Sevük - Pek güzel. Pek güzel.
İftıharertım. Bilıvorsunuz demek İşte
bakın efendım... Ö zamanlar bir tek hat
\ar, Bağdat Demiryolu Şebekesi. On-
dan ötesi ne yapıldıysa Cumhurivet dö-
neminde vapıldı. l950"ye kadar yanı.
Avncabütünözel hatlar. işte Avdınhat-
tı. Odemış hattı filan. bunlar da satın
alındı. Devletleştinldi yani. Şimdi özel-
leştirılıyorya hani. evet devletleştırildi.
parası ödendı hepsınin.. Bilıyorsunuz
o zamanlar demiryollanna ehemmiv-
yet veriliyordu. Demiryolu. toplu taşı-
macılık yanı... Bakın bu fabnka var va
bu Eskişehir Cer Atölyesi denen fabri-
ka. işte Umumı Harp zamanında.
1939'dan sonra vani, efendım. dışandan
tek bir lokomoti\ alma imkanı yok. tek
bir parça getiremezsiniz. Parav lan da
mümkün değıl efendi, rşte bu memle-
kette ulaştırma bu fabrika sayesinde yü-
rümüştür.
Kumpanya işçisi kc isterse
Lokomotn ler onarılmış. venılenmiş
hizmete sokulmuştur. Pistonu kınlmış
lokomotivı bu fabrikanın işçisi. telle
bağlavıp bu fabrikaya kadar getırmiş-
, tir. Burda onanp yeniden hizmete sok-
muştur bu fabnkanın ustası. mühendi-
si, işçisi. Bugün bunlar unutuluyor.
Bakma sen buranın adının atölye oldu-
ğuna. 1950'den sonra buraya Alman Sa-
vunma Bakanı Strauss geldivdi. Gezdi
muesseseyı. baktı baktı "Bunun neresi
atölye vahu, fabrika burası, biiyiik fab-
rika" dedı. Doğrudur Eskıden Eskışe-
hır Cer Atölyesi. hatta tüm Eskışehır
demek Kumpanya demektı.
- Halen kullanılıvor nıu bu Kum-
panva adı ?
Ahmet Sevük - Has ır artık kullanıl-
mıyor. Amaeskı ınsanlaröyle bılir. Me-
sela >aşı 50'nin üstünde olanlar Kum-
panya der. Burası Cumhuriyet'in ılk
fabnkalanndan bıri. Belki de birincisi:
Demiryolu fabrikası. Eskiden kumpan-
yada çalışanlann büyük değeri \ardı
Eskişehirhalkında. Divelım kız ısteye-
ceksın. Sorulurdu. "Nenede çauşıyor-
sun?", "Kumpama'da". Öyleyse me-
sele yok. Kızını verirdi.
Bir sömürge kalesi
Daha gerılere gıdelim mi? 1894'le-
re örneğin.
Alman empervalizminin Osmaniı
İmparatorluğunu "müttefik" adı altın-
da sömürgeleştirdığı ve Anadolu yan-
madasını Ortadogu'dakı zengin petrol
yataklanna bir sıçrama tahtası >apma-
>a hazırlandığı yıllarda "Anadolu- Bağ-
dat Demiryolu"nun yapımına başlandı
Demıryolunun sağında \e solunda 100
kilometrelikbiralandakitümmadenle-
rın işletme imtiyazı da bir "müttefik
şirketi" olan Anadolu-Bağdat Kumpan-
yası'navenlmişti.f Kumpanya sözcüğü
Eskişehir'e o yıllardan mirastır). Ha>-
darpaşa'dan başlayıp Kurtalan'da biten
demiryolunun Anadoluyu "tuhaPdö-
nemeçler yaparak geçmesı bu yüzden-
dir.
Alman yayılmacılığı Osmaniı ülkesi-
ni sömürgeleştirirken sılahlarını asker-
sel değil, ekonomik alandan seçmiştı.
Anadolu'yu bir uçtan bir uca aşacak de-
miryolu da bu yayılmacılığın eksenini
oluşturuyordu. Krupp, Thyssen. IG
Chemie, Philips Holzmann gibi sanayi
baronlan. Commerz Bank. Dresdner
Bank ve Deutsche Bank gibı dev finans
kurumlan> la elele, omuz omuza ve içı-
çe Anadolu-Bağdat Demiryolu üstün-
den Ortadogu'nun petrol yataklanna
yakın stratejik mevzilere silah ve cep-
hane yığıyor; demiryolunun yüz kilo-
metre güneyinde \e kuzeyindekı ma-
den jataklannın işletme ımtiyazlannı
alı>or ve ele güne avuç açar fıale gel-
miş Osmaniı Imparatorluğunu borçlan-
dırdıkça borçlandırarak bataklığın dip-
lerine doğru çekiyorlardı.
Anadolu-Bağdat Demiryolu'nda uy-
gun bir noktaya bir bakım ve onanm
atölyesi kurulması gerekiyordu. Bozu-
lan lokomotifleri onaracak. raylann, de-
mir köprülerındoşenmesini vebakımı-
nı üstlenecek bir atölve. Eskişehir se-
çıldı. Porsuk kıyısında. uçsuz bucaksı-
za benzeyen bir ovanm göbeğinde ve
Sakarya - Porsuk batakhklarından ya-
yılan sıtmanın pençesınde kıvranan.
köy ırısi bir Anadolu kasabasının kade-
n böyle değıştı. Buhariı LokomotifTa-
mir ve Bakım Atölyesi bir tanm kasaba-
sınasanayıın soluğunugetırdi. Amaay-
nı zamanda Alman yayılmacılığının
Anadolu'nun göbeğindekı bir kalesi
özellığını
Kuvva-i Mfliye'nin emrinde
Cumhuriyet'in tayınleseçılmiş ilkiş-
çi milletvekıli, Eskişehir Cer Atöl>esı
işçisi Ahmet Özdemir anlatıyor:
Özdemir- O zamanki adıyla Eskişe-
hir Cer Atölyesi'ne 1916 yılında gır-
dım. Ben işe başladığımda Atölye Mü-
dürü Alman E'berlint idi. Ondan sonra
gene bir başka Alman Krombel geldi.
Ingilız işgalınde atölye de İngilizler ta-
rafından işletildi. Ama Kuvva-i Milli-
ye duruma hakim olunca. Atölye de
Kuvva-ı Millıye'ninemrinegirdi. Son-
ra artık hep Türk müdürler geldı Ilk
Türk Müdür Eşref Bey'di...
Bu dizının amacı Türkiye
Cumhuriyeti'nın kımi ünlü fab-
rikalannı tanıtmak değil. Hiç de-
ğıl. Dizi "HaydiTürkiye,haydi"
çağrılannın duvarlarda bıle yan-
kılanmadığı 1994 Türkiyesine
1930'lann gözü> le bakmayı. ha-
tasıyla sevabıv la ama ille de kıs-
kanılası coşkusuy la bozkınn ka-
derini değiştıren bir dönemın
sımgesı olmuş fabrıkalardakı.
bugün yaşamlarının sonuna gel-
miş emekçilenn o yıllardaki
duvgulannı. ülkelenni değerlen-
dirışlerıni ve Anadolu'dakı kal-
kınma atılımına karşı tutumlan-
nı yansıtmayı amaçlıyor.
Eskişehir Cer Atölyesi Özel
Kalem Müdürlüğünden emekli
Ahmet Sevük anlatıyor:
Abmet Sevük - Ne öğrendiy-
sem burada, bu müessesede öğ-
rendim. On genel müdür eskit-
tım. 1939'da Şevket Akyazı ile
başladım. Kemalettin Vardar'la
bıtırdim. Ben bunlann hepsıyle
bir çeşit genel müdürun mahrem-
i esrarı gibi çalıştım. Cok yorul-
dum ama çok da öğrendım. Bu
kadar ağır mesaıye rağmen. az
maaşa rağmen. yeniden hayata
gelsem yıne aynı hayatı yaşama-
ya talibim
Oevrim'i de yaptılar
- Peki Ahmet Be> siz, Cer
Atölyesi'nde bir de otomobil >ap-
tınız, Devrim otomobili. Anka-
ra'dan talimatgelince,yapılsın bu
otomobil diye, içinize hiç kıtşku
düşmedi mi ?
. Ahmet Se\ ük - Neden? Kuş-
ku. şüphe mi yani 7 Hani üstesin-
den gelemeyiz filan gıbi mi 7
- Evet, evet»
Ahmet Sevük - Hayır. Kuşku
muşku düşmedi içimize. Bizim
müessese herşeyi yapar. Ben o
fikırdeyim. Uçak bile yapardı.
Bugünkü fikrim de o; o günkü
fıkrim de oydu. Cünkü yetişmiş
eleman var. Nıtekım toplandı
müdürler. Müdür ama mühendıs
hepsı. Toplandılar burda bizim
Dökümhane'nin orda. İşte motor
bloğu Sıvas Cer Fabrıkası'nda
döküldü. şusu burda. busu şurda,
bitti. Bıttı ama herkes merakta.
Acaba çalışır mı 7 Cevırdiler
anahtan. Çaiıştı motor. Koca ko-
ca müdürler oynamaya başladılar. Se-
vinçten. Kımılen ağladı. Gene sevinç-
ten...
Fabrikaiar da kairamandır
EskışehırCer Atölyesi kanımızca bir
kahramandır. Kahramanlık ülkesinin
bagımsızlığı ıçin savaşmaksaeğer, kah-
ramanlık bir kalkınma atılımına gücü
yettiğince omuz vermekse eğer, evet.
Eskişehir Cer Atölyesi kahramandır
Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa an-
latıyor: •
"_llk esaslı vazifem orduyu hazıria-
makti. 1. Cihan Harbi'ndeki tecrübe-
me dayanarak ağır top istedim. Elimiz-
de 7 adet 15lik obüs \ardı. Bunları
muhtelif depolarda terkedilmiş olarak
bulmuştum. Kamaları alınmış, boru ha-
linde duruyoıiardı. Bu obüslerin kama-
larını \aptirmak için iki sene uğraşmı-
şımdır. Eskişehir Demiryolu Atölve'sin-
de bu (camalan vaptırdım ve Sakarya
Savaşf nda kullandım... Umumi taar-
ruzda muharebe çok duzenli topçu ate-
şi ile başladı. Mustafa Kemal topçunun
çok ivi hazırianmış olduğundan pek
memnun kaldığını harp sahasında tek-
rar tekrar söylemiştir_."
A>nı olguyu emekli ışçı ve eski işçi-
milletvekili AhmetÖzdemirdaha yalın
anlatıyor:
"Kurtuluş Savaşı'nda top kanıası
imaları sırasında buraya İstanbul Top-
-hane'den gelme ustalann da yardımı bü-
yük oldu. Vagon akslarını şahmerdan-
da döv üp tesviye ettik, sonra içlerini oya-
rak kama haline getirdik."
Yarın: İlk Türk Lokomotifi ve
Alpullu Şeker Fabrikası
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Bosnalı Sürgünün
Anlattıkları... (1)
Bosnalı sürgün, eski devlet adamı, politikacı Muhammed
Çengiç'e, Istanbul'da beni Güralp Basım götürdü. Muham-
med Çengiç, Bosna'nın eski başbakan yardımcısıydı. Mu-
hammed Çengiç, Türkiye'ye gelışinden bu yana, 1.5 yıldır ar-
tık görevde degıl. Çoluk çocuğu ile evine çekilmiş, bir çeşit
"sürgün" yaşamı yaşıyor. Muhammed Çengiç'ın saglığı da iyî
değildi, görüştüğümüz akşamın sabahında, beyin damarlan
ile ilgilı olarak saynevine gidecekti.
Konuşmamız sırasında, Muhammed Çengiç'in, şimdiki
Bosna yönetimince neden dışlandığını, konuşmanın satırara-
sından çıkarmaya çalışacaktım. Muhammed Çengiç, Bos-
na'dakı karşıtlannca, siyasal oyunlar sonucu dışlanmak isten-
mişti. Çengiç, banştan yanaydı. Bıze o akşam söylediği gibi,
Sırplar, Hırvatlar ile Boşnakların birlikte yaşamaları gerektiği-
ne inanıyordu. Karşıtları ise onu "hainlikle" suçlamak istedi-
ler. İki yıl önce Sırplarca BM konvoyundan alınarak öldürülen
Bosna-Hersek Başbakanı Turayliç, onu "hainlikle" suçla-
yanlar arasında mıydı? Bosna'dan Türkiye'ye gelen görevli-
ler, Türk yetkililere:
- Muhammed Çengiç'le konuşmayın! bile dediler.
O zamanki Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, konuştuklanna:
- BenMuhammed ÇengiçVdesteklıyonım, fakat Bosna ne-
dense ona karşı! dıyordu.
O akşam, Muhammed Çengiç Boşnakça konuştu, oğlu
Faruk ile Bn. Deniz Emrullah. bir de eski Yugoslavya Göç-
menleri Derneği Başkanı Zahit Gürdal, zaman zaman konuş-
mayı Türkçeye, benım sorularımı da Boşnakçaya çevirdiler.
Muhammed Çengiç, basının Bosna gerçeklerıni kamuoyu-
na tam olarak yansıtmadığını söylüyordu. (Basın da çogu ha-
berleri dış basın kaynaklarından, ajanslardan alıyordu, belki
de ondandı.) Ilk bunu sordum:
- Gazetelerin hıçbirigerçeğıyazmadı dediniz, çokilginç...
- Basın, Bosna'dan hep "Müslümanlar" diye söz ediyor. Oy-
sa, orada yaşayan halk, bayağı Avrupalı bir halktır. Onlan
"Müslüman" olarak gösteriyoıiar. Bosna halkı, Türkiye'de din
kimliğiyle açıklanmak istendi kamuoyunda. Oysa. tam tersi,
Avrupalı halk görüntüsüyle, Türkiye'ye getmlebilseydi, Türki-
ye halkı herhalde Bosna halkını daha iyi anlayacaktı. Bosna,
Avrupalıtıgın tüm özelliklerıni kabul etmiş bulunuyordu oysa.
Ordakı ınsanlar, bir hukuk fakültesını bitirmeden yargıç ola-
maz, sağın (doktor) veya öyie bir şey olamaz. Özellikle Sır-
bıstan bızı "dincı" gostermek istıyor. Eski Yugoslavya'da 2.
Dünya Savaşı'ndan sonra, en büyük yanlış, Boşnakların bir
devlet olarak kabul edılmemesıydı. Sırbıstan Sırplann, Hırva-
tıstan Hırvatlann, Makedonya Makedonlann, Bosnahların ken-
di cumhurıyetlerı kabul edilmedi.
- Yani Boşnakların cumhurıyeti olarak kabul edilmedi!
- Evet, 1990'larda, Yugoslavya parçalandıktan sonra, o ye-
ni devletler (Sırplar, Hırvatlar) Bosna-Hersek'le birlikte yaşa-
mak istemediler. Bosna'dakı savaş, bir iç savaş değildi. Olay;
Sırpları Sırbistan'a, Hırvatları Hırvatıstan'a bağlamak, Slo-
venya'yı ortaya çıkarmak olayıydı. Dünyada Birleşmiş Millet-
ler'den bu durumun engellenmesı için biryardım gelmedı. Ba-
tı'dan bu durumun engellenmesı ıçın hıçbır hareket yapılma-
dı. Parçalartmaması için hiçbirşey yapmadılar, gözlemcı ola-
rak kaldılar. Yugoslavya'nın yuzde 78'ı Sırplardan oluşuyor-
du. Bu olayı bir içsavaş olarak gosterdiler. "Müslümanlar, or~
daki Sırplara, Hırvatlara baskı yapıyor" dediler, dünyaya öy-
le gosterdiler Ülkelerin çoğu, bunu böyle benimsedı.
- Türkiye olaya nasıl baktı?
-1992 Nisanı'nda buraya geldım. Bundan önce, üçkezTür-
kiye'de bulundum. Devlet adamlarıyla görüştüm. 1992 Ma-
yısı'nda, TBMM'de konuştum. O zaman dedim kı: "Türkıye
bıze yardım etmezse, Bosna yok olacak!" Çünkü, bilıyorduk
ki, Türkiye'den başka dünyada hiç kimse Bosna'dan yana
çıkmayacak. Türkiye'nin bıze yardımcı olacağını düşünmüş-
tük. Çünkü, Türkiye'de dört milyon Boşnak vardı. Hem tarih
bizi bağlıyor hem de aile ilişkısı var. Bosna'da, Türkiye'de ya-
kını (akrabası) olmayan aile yoktur. Türkiye o zaman, savaş
başlamadan önce, 20 milyon dolarlık petrol yardımı yaptı ba-
ğış olarak, maalesef bu bagıştan 5 milyon dolarlık petrol gel-
di.
- Neden?
- Bu sıralarda savaş çok kısa zamanda başladı, nakledile-
medi. Ondan sonra Türk hükümetince 40 milyon dolarlık gı-
da yardımı verildi, ancak ne kadarmın gerçekleştiğini bilmı-
yorum. Gıda, ne istedilerse... Sonra interstar'm açtığı bir kam-
panya vardı, 8-9 milyon dolayında bir para toplamışlardı...
- Ne kadar geldi?
- Tam ne kadar gerçekleştiğini bilmiyoruz. Çünkü, bu sıra-
larda ben polıtıkadan çekıldım. Bosna-Hersek'in Viyana'da-
kı devlet hesabına yatınldığını duydum, interstar kampanya-
sı sonucunun. Fakat, kişılerce çok sayıda yardım toplandı; kim
nerede, ne kadar maddı yardım topladı, bilmiyorum. Kişile-
rin düzenledıği olaylar. Ancak, Bosna-Hersek'ten aldığım bil-
giler, şikayet bazında. İşte, "Türkiye bize yeterince yardım
yapmıyor!" Öte yandan da Refah Partısi'nin çok büyük mad-
di yardım topladığını TV'den duyduk. Kime nasıl, ne kadar git-
tiğini bilmiyoruz!
- Bunu denetleme olanağı yok mu?
- Zannetmiyorum! Benim amacım, Türkiye'den yapılacak
yardımlann tümünün Kızılay aracılığı ile Bosna-Hersek'e gön-
derilmesıydi. Başbakan Yardımcısı olarak ılk zıyaretıme gel-
miştim, ondan sonra beni, Bosna-Hersek'in ekonomi ilişki-
leri ve insani yardımları için temsilci olarak atadılar. Fakat, ba-
zı kişiler, çok sayıda kişiler, böyle Bosna'dan gelip kendı gi-
rişimleriyle (inisiyatifleriyle) para topluyorlardı. Burada çeşıtli
kuruluşlardan alıyorlardı bu paraları. Bunu gördükten sonra,
ben yardım almaktan vazgeçtim. Çok sayıda kişi, hem para-
yı götürdü, hem mal. yardımlar, ne gönderildiyse götürdüler.
Ama nereye götürdüler? Bunu hiç kimse bilmiyor. O sıralar-
da Bosna-Hersek'in ne konsolosluğu, ne elçıliğı vardı, bunu
denetlemek de elimızde değildi. Bosna'da tam bir kaos ya-
şanıyor. Gelen mallar, herhalde kaydedilmiyor bile!
(Muhammed Çengiç'ın ilgınç açıklamaları sürecek.)
BULMACA
1 2 3 4
SOLDAN SAGA:
1/ Çağdaş sanatta. çeşıt-
li malzemenin ya da ay-
n cınsten nesnelerin bir
araya getınldıği üç bo-
yutlu yapıt. V ABD'ye
özgü sportıf bir oyun...
Ticaret eşyası. 3/ K.e-
miklerin yuvarlak ucu...
Rusya'da üç atla çekilen
kızak ya da araba. 4/
Derinee çanak... As-
ya'da bir ülke. 5/ So-
yundan gelınen kimse...
Olta ya da tuzağa konu-
lan yem. 6/ Şapka. çan-
ta. sepet örmede ya da giysi süsle-
mede kullanılan parlak. renkli ve
dayanıklı şerıt.. Türkiye'nin plaka
işareti. 11 İskambillerle oynanan
bir tür oyun... Köpek. 8/Bayındır,
mamur... Afrika'da bir ülke. 9/ Bir
sözeüğün ya da adın baş harfi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Okyanusya'da ve Güney Amen-
ka'da ormanlarda yetişen koza
laklı büyük ağaç. 2/ Bademden
yapılan şerbet.. Bızmııt elementinin simgesı. 3/ Şöhret... Aynı
adlı bitkiden elde edilerek. yiyecek ve içeceklere tat, koku ve
sarı renk vermede kullanılan toz. 4/Oğuz Kağan ile özdeşleşti-
nlen Hun imparatoru... Himalayalar'da yaşadığına inanılan
"Kar Adamı^na verilen ad. 5/ farıma elverişli olmayan top-
rak... Sazın en kalın teli. 6/ Ispanyollann sevinç ünlemi... Ulus-
lararası Tiyatro Enstitüsü'nün simgesi. 7/ Ateşe dayanıklı bir
rür asbest... Rey. 8/ En gelişmiş konuşma yeteneğine sahip pa-
pağan cinsi... Letonya'nın başkenti. 9/ Güney Amerika'da ya-
ban hayvanlannı yakalamakta kullanılan kement... Küçük köy.