Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 ARALIK 1994 PERŞEMBE
14 KULTUR
'Sanat yapıtı
nerede ve
nasıl
sergilenir?'
Kültür Servisi - Uluslararası
Plastik Sanatlar Derneği. Nişan-
taşım Derneği tarafından 24 ka-
sım - 4 aralık tarihleri arasında
"Her Vitrin Bir Galeri" başlığı
altında düzenlenen etkınlik konu-
sunda dernek yöneiim kurulo
başkanı Cem Hakko'ya ve etkın-
liğe katılan sanatçılara birer mek-
tup gönderdi.
Gönderilen mektuplarda, Ulus-
lararası Plastik Sanatlar Derne-
ği'nin. sanatın yaygınlaştmlması
ve geniş kıtlelere sevdirilmesine
yönelik etkinlikleri sev indirıci
bulduğu, ancak dükkan vitrinleri-
nin 'galeri' olarak sunulması ol-
gusuna olumsuz baktığı belirtildi.
Sanat yapıtlannın, vitrinlerde yer
alan satışa yönelik diğer nesne-
lerle eşdeğerde tutulduğu böyle
bir uygulamanın. sanat yapıtının
görsel ve tinsel niteliğinı zedele-
dıği ıfade edildi.
Mektuplarda aynca, belirli çev-
relerin sanata karşı saldırılannın
giderek yoğunlaştığı son aylarda.
sanatın ve sanat yapıtının bıricık-
liği. görsel niteliği ve tinsel değe-
ri konusund-a çok daha duyarlı
davranılmasının önemi vurgulan-
dı.
Imza kampanyası
Öte yandan bir grup sanatçı da
bu etkinliğe PSD yönetiminın
olumsuz yaklaşımını kınayarak
ımza kampanyası başlattı. Bu et-
kinliğe çoğunluğu PSD üyesı 52
sanatçının katıldığı vurgulanan
ımza metninde. dernek başkanın
böylesine karşı çıkışının öncelik-
le temsil ettiği derneğin tüzüğüne
aykın olduğu belirtıliyor
"Konu: PSD tüzüğünde gencl
amaç şövle belirtilmiştir; "Estetık.
polıtık. kültürel \eya herhangı
başka türden bir önyargı ve tekel-
cıliğı barındırma>an ulusal ve
uluslararası bir ışbirlığinın oluş-
masını sağlamak...'Sanat >apıtı-
nın nerede ve nasıl sergileneceği
sanatçının tasarrufu altındadır.
bunun aksi sanatçı özgürlüğüne
avkırıdır. PSD yönetimini bu ne-
denle kınıyoruz."
lmza>a katılanlar: Bubi, Vusuf
Taktak. Kadri Özayten. Mehmet
Gün, Serhat Kiraz. İrfan Kork-
mazlar, Rahmi Aksungur. Adnan
Çoker. Gökhan Alnıan, Giingör
Taner, Meriç HızaL Tanju Demir-
ci, İpek Aksüğür Duben, Süley-
man Saim Tekcan. \li Teoman
Germaner, Özer Kabaş, Özdemir
Aitan. Asım İşler, Bünvamin Öz-
gültekin, Tülin Onat, Mustafa
Ata. Zeki Aslan, Zekai Ormancı.
Tomur Atagök.
Abidin Dino
olum
yıldönümünde
anılıyor
Kültür Servisi - Geçen yıl yi-
tirdiğimiz sanatçı Abidin Dino
ölüm yıldönümü olan 7 aralıkta
çeşitli etkinliklerle anılacak. Ga-
leri Ne\"in düzenlediği etkinlık-
ler. 7 aralıkta açılacak olan ser-
gıyle başlayacak. Sergide sanat-
çının "Bu Dünya", "Yalınlar",
"Çiçekleme", "Aklakara" ve
"Biçimden Öte"dizilerinden se-
çilmiş örnekler yer alacak.
Aynı gün 15.OO'te Maçka Milli
Reasürans Konferans Salonu'nda
yönetmen Canan Gerede'nin
çektiği "Abidin Dino"belgesel
filmi gösteriTecek.
Fılmin ardından. Yaşar Kemal,
Zeynep Oral ve Coşkun Aral'ın
konuşmacı olarak katılacağı bir
konferans. Konuşmacılar Abidin
Dıno'nun sanatı ve kişiliğiyle il-
gili düşüncelerinı ve anılannı dile
getirecekler.
Milli Reasürans Galerisi'nde
yer alacak bir başka etkinlik ıse
Bennu Gerede'nin 7 - 3 1 aralık
tarihleri arasında açılacak olan.
Abidin Dino fotoğrafian sergisı.
Aynca Galeri Nev de 36 fo-
toğraftan oluşan. "Abidin Di-
no/20 Ekim 1993" adlı bir kıtap
yayımlayacak.
Ankara Galeri Nev'de, 7 aralık-
ta açılacak sergide Abidin Dı-
no'nun "1951 Tevkifatı"nın ar-
dından çizdıği "İşkence Desenle-
rTsergilenecek. Serginın yanı sı-
ra bu desenlerden derlenen ve
Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın
yayımladığı kitap da izleyicilere
sunulacak.
Üç orkestra,üçkonserERHAN KARAESMEN
Senfonık orkestra. dünyanın en şa-
şırtıcı olaylanndan biridir. 80-100 kişı
toplanmış. adına müzık aleti denen
çeşitli boyda tellı kutulardan. kıvrık
borulardan, tokmakla dövülen deri-
lerden kanşık sesler çıkarırlar. Sonra
bunların toplu ve karmaşık etkisı: ku-
lakta, beyınde ve gönülde öyle bir
elektriklenme yapar ki. insan denen
yaratık düşünülecek en yüksek mutlu-
luk düzeyıne ulaşır. Burada, yüz ka-
dar ayn ınsanın havsala almaz bir akıl
bırlığı, bir duyu ıletışımi ve hüner ka-
tılışımı söz konusudur. Belkı her or-
kestra değıl, ama mükemmel bir or-
kestra bir mucızedir.
Uç mucizevi orkestra
19901ar ıtıbarıyla en mükemmel.
en üstün olanlara bir göz atalım. Av-
rupa kıtasından Berlın Fılarmonı. Vı-
yana Fıiarmonı. Amsterdam Consert-
gebauvv'un başını çektiği kısa bir lıs-
tede Londra'dan en aşagı ıki (belkı
üç). Lenıngrad. Moskova, Parıs ve
belkı Münıh'ten bırer orkestranın bu-
lunduğunu görürsünüz. Kaçınılmaz
bir sübjektıflık ya da hepsinı çok sık
ızlemedekı zorluk payının hatırı için
bir-ıkı oynama olsun. Bir düzıneyı
bulur. bulmaz. Amerıka kıtasında
senfonık müzik etkınlığının yaygınlı-
ğına rağmen mucizeler yıne sınırlıdır.
Boston. Cleveland, Chicago. Phila-
delphıa, Nevv York'un başını çektigı
bir lıstede Los Angeles, Pıtsburgh.
Atlanta, Saınt Louıs. Dallas, Houston.
Detroıt. San Francısco. VVashington
L'lusal Orkestrası derken bir düzıne
ancak çıkar.
Iki kıtanın bu toplam ıki düzinesı
ıçınden mutlak mucızelerı ayırdığı-
nızda ise sayı ona falan düşebılır.
Boston. Chicago. Phıladelphıa orkest-
ralarının bu en seçkınlenn arasında
çok uzun zamandır bulundugu kabul
edılegelmıştir. Ve geçen günlerde bu
üç mucizevi orkestrayı bırer gün aray-
la Boston. Chicago ve Phıladelphıa'da
dınleme şansım oldu. Gerçı orkestra-
ların başında konuk şefler vardı. Or-
kestra ve süreklı şefi arasındakı orga-
nik baglantının >arattığı özel havayı
koklama şansı bulunmuyordu. Ancak
güçlü bir orkestra. kuvvetli ve ıletışı-
mi rahat bir konuk şefle de çok lyı
müzik yapar. Bu konserlerde de öyle
oldu. Aynca geçmışte her üç orkestra-
yı da süreklı ve değışık konuk şefle-
rıyle epeyce dınlemış bulundugum-
dan arka arkaya gelen bu üç dınletı.
karşılaştırmalı yorumlarımızı kolay-
laştırdı. Hatta bıraz da tahrık ettı. Or-
kestra kavramı üzennde bir ıki hatır-
latma>la bırlıkte bu yazının da konu-
sunu belırledı.
Philadelphia, Boston, Chicago
Bö>lece Phıladelphıa Sro-
kowsky'sıne. Boston Koussevitzkv'sı-
ne. Chicago ise Stock'una yüzyılm ılk
çeyregınde kavuşmuştu. 78'lık plak-
larda büyük klasık yapıtlann ılk tarıhı
seslendırilışınde bu üç büyük orkest-
ranın kuvvetli damgasını da buluyo-
ruz. 1945-75 Batı dünyası, önce savaş
•Adının reklama çok
kanşmış olmasına bakmayın,
geleceğin bir şarJatanı değil,
bir gerçek yıldızı olma adayı
genç Viyanalı Franz Walser
-Mötz'ün (sağda) net değnek
vuruşuyla, Johann Strauss
-Yarasa'lı falan hafif bir
programda bile, Philadelphia
Orkestra'da o göfkemli
yaylılar başta olmak üzere
mutluluk vericiydiler.
Chicago Senfoni Orkestrası,
Fritz Reiner'den bu yana
oluşmuş ve Solti-Daniel
Barenboim(solda) çizgisinde
de devam eden bir geleneği
sürdürüyor.
sonrası dingınlıgı ıçınde müzık dınle-
me konforuna kavuşuyor. sonra da
kültür tüketımındekı yogun artışla
•senfonık müzik' olgusuna yenı bo-
yutlargetınyordu. LJzunçalar plak ya-
pılıyor, stereofonı gelıştınliyor. plak
endüstnsı altın çagına gıriyor. O dö-
nemm ve sonrasının tutkulu meraklı-
lan için Chicago-Reiner (sonra Sdti);
Boston-Münch (sonra Oza\va): Phıla-
delphia-Ormandy (sonra Muti) ısım
tamlamaları büyiileyıcıdır.
Tüm orkestrasal pınlüsıvla».
Plagın ötesinde. konser salonunda
sahıcısıni dinlemek ıse Nırvana'ya
varmaktır. Otuz yılı aşıyor. Münch'lü
Boston'u ve Ormandy'lı Phıladelp-
hia'yı salonda ılk kez dınledığımde
dünyanın dört bir yanına mutluluk
kartlan göndermıştım Oysa Avru-
pa'nın göbeğmde yaşıvor; bir yığın
festıval ızlıyor. Pans'te ve bazen de-
lışmen gıdışlerle başka ülkelerde sa-
bah-akşam müzık dinliyordum Ama.
'Boston Svmphony'adı yıne de özel
bir tılsımla çınlı>ordu kulagımda.
gıdiyor. Tahta nefesliler zarif bakırlar
ölçülü ve kudretlı, yaylılar şınl şırıl.
Chicagolular, büyük Fritz Re-
iner'den bu yana oluşmuş ve Solti-
Barenboim çizgisinde de devam eden
bir gelenekle orkestradan toplu sesi
en net ve güçlü çıkaranlardır. Geçen
günkü konserin yöneticısi Ankara
Festıvalı'nden lyı tanıdığımız. saatler-
ce Brahms senfonilerı tartıştıgımız o
sevımlı Lawrence Foster ıdı. Duyarlı
zekasına ve Rumen kökenıne saygılı
bir baglılıkla sık çaldırtıp lyı tanıdığı
Enesco I. Senfonideki gayretıne rag-
men, Foster henüz çok büyük orkest-
raların ideal şefi değıl. gibı. lyı bıldı-
ğım bir yapıt değıl. Ama sanki biraz
fazlaca inış-çıkış yaptırttı.
Gerçek yıldız adayı Mötz
Şımdı 1990'Iara bakalım. Bos-
ton"un başında. yırmı birıncı yılını
dolduran Seıjı Ozavva'yı görü>oruz
hâlâ. Ozavsa. Boston Symphony'nın
süreklı şefi olarak dünyada büyük
takdır toplarken kültürel yakın çevre
ilişkılerindekı donukluğu. bunca yıl
yaşadıgi entelektüel bınkımlı Boston
kentının sanatsal canlılığına katkısız-
lığı. eğıtsel alandakı umursamazlığı
ıle yogun yerel eleştın alıyor Orkest-
ranın ıki ay öncekı Japonya turnesın-
de de uzun zamandır ılk kez gördüğü
oglundan "Baba. senin vaşında bir
adam. bu uzun saçlarla dolaşmaz. He-
men berbere git" türünden eglencelı
bir aıle ıçı ıhtan almıştı avrıca. Ama.
Ozavva salt şef olarak yoîuna parlak
bıçımde devam edıyor. Benım geçen
haftakı dınleyişımle "gcnçlik ürünleri'
adlı Schubert 3., Beethoven I. senfo-
nıler ve Istanbul Festıvah'ndeki me-
kanık kurulugunu devam ettıren Zim-
merman'lı bir Mozart 3. Keman Kon-
çertosu kapsamlı biraz gevşek bir
programa karşın Boston Symphony
de tüm orkestral pınltısıvla yolunda
Bu maratonun son konsenne Phıla-
delphıa'da hafıf kuşkulu gıttım. Bü-
yük Ormandy'den, bir bacak italyan
çocuğu gözüyle bakılıp sonradan de-
hasını herkesın kabullendığı ve şu an-
da emekli Solti'yı saymazsak dünya-
da belkı de bir numara Muti'den (Ce-
libıdache, Haıtınk, Abbado amatörlerı
izin verır ve kusura bakmazlarsa)
sonra Sawallish yavan kaldı. Kulağına
ve bılgısıne güvendıklerımın söyle-
dıklerine ek olarak, benım kendı dü-
zenledıgım bir konserin ızlenımı de
böyleydı.
Vaktıyle Bruno VValtcr ve Leonard
Bernstein ıle ulaşılmış olağanüstü bir
düzeyi Zubin Mehta-Kurt Masur va-
satlar zıncırı Nevv York Phılarmo-
nic'de aşağılara dogru nasıl çektıyse
aşırı detaycı. lyı teknısyen ama büyük
olmayan bırSavvallısh Philadelphıa'yı
da bıraz kurutur muydu acaba' Şım-
dılık cevap çok mutlu bir 'hayır' çıktı.
Adının reklama çok kanşmış olması-
na bakmayın. gelecegın bir şarlatanı
değıl. bir gerçek yıldızı olma adayı
genç Viyanalı Franz \Valser-Mötz'ün
net değnek v uruşuyla. Johann Straus-
Yarasa'lı falan hafıf bir programda
bıle. o görkemlı yaylılar başta olmak
üzere mutluluk vericiydiler.
10yıl aradan sonra Ilhan Berk'in resimleri ilk kez Milli Reasürans Sanat GalerisVnde
•Zaten var olanı
çizmeye kalkışmıyor
İlhan Berk, 'Şimdiye
dek neden yoktu'
dedirtecek bir gerçek
katına erişmek
istiyor. Bir çalışma
varsayımı olarak
diyorum ki, duvara
astığı resimler, bir
kez daha yalın bir
'öz'dür; ressam,
'işte'nin 'işte'sini
yansıtıyor size
düpedüz.
Bir çalışma varsayımı...ABİDİN Dİ.NO
Her şairin bir "anahtar sözcüğü"
var gıbıme gelir. İlhan Berk'in
"anahtar sözcüğü", "işte". Ilk kita-
bının ılk sözcüğü kesınlikle budur:
"İşte kurşun kubbeler şehri Is-
tanbul'dasın
Havada kaçan buiutlann hışırtı-
sı"(İstanbul. 1947).
Aynı kıtapta "işte"ler hiç eksik
olmaz! Bir de "Galile Denizir
'ne ba-
kalım:
"Belli sevişme vakti
İşte pencereler kollarını açtı"
(1958).
Ya da "Türkiye Şarkısrnı dinle-
yin:
"İşte gün ışığı Alidağ eteklerinde
En sonra sıra bende" (1958).
Istersenız "Aşıkane"yi okuyun:
"İşte Adakale sokağındayım ve
birden
• Benim işte dünya kadar güzel ağ-
zMiartık"(1968)."
"Kül"de, aradığım sözcüğü yine
buldum:
"O zaman işte seni bir güzel soyu-
yorum".
Bu "işte"leri derleyerek ne mi
demek istiyorum? Şunu: Bu sözcü-
ğün gösterme. görme, belirtme gü-
cü taşıdığını anlatmak istiyorum.
Sair tepiniyor, seyredin diyor bir
oluş, bir akış içinde insanlar, gök-
ler, kent ve dünya. Görme etrafında
bağlanıyor "işte"li şiırler dizisi,
görsel bir şiir kavramı ile karşı kar-
şıyayız. Mevlana'yı, Picasso'yu,
Nâzım'ı da büyülemiştir göz ve
görme. gösterme eylemi.
1951 'de Vallaurisde. bana şöyle
demişti ispanyol ressamı:
"Biliyor musun ki, insan, topu to-
pu iki üç kez görür ömrü boyun-
ca.~" Mevlana, çoktan önemini vur-
gulamıştı görmenin: "Gör, gör ki
sende yalnız bu göriiş, bu bakış işe
yarar."
(Mesnevi VI.S. 118 Izbudak).
Şair ve şairden fazla ressam olan
VTctor Hugo, çizdiği o dehşet verici
resimlerinden birinın altına şunu
yazmıştı: "Variık, göriiş var oiduğu
için mi var?" Nazım'ın pans'te Sa-
int Michel'de başlayıp yazdığı şıiri
ansıyorum:
Ya üfürükçü -yazar- ressam Ferit
Edgü, Fikret Muallanm renk cüm-
büşlerinı. Avni Arbaş'ın sislı Istan-
bullarını. benım "Deniz Küstü"len-
mi. İlhan Berk'in üryanlannı nere-
de sergileyecekti? Narmanlfda de-
ğil mi? Boşuna mı seçtı o yen?
Aliye Berger. geceleri süpürgelere
bınıp neden dünya güzelı cadıca re-
simler çiziyordu Narmanlı atölye-
sinde? Neden Sait Faik, uyurgezer
fırdolanıyordu kule dibinde. Nar-
manlı'nın arka sokaklarında?
Asaf Halet Çelebi. Yüksek Kaldı-
rım'ın tepesınden. yıtik bir çocuk
topu örneği neden yusyuvarlak yu-
varlanıyordu ta Karaköy börekçısi-
ne kadar'
Ya Cihat Burak, neden kedılerle
birlikte geceleri gidip sırtını yavaş-
tan kuleye sürtüyordu uzun uzun
(bu bir sır...). Hepsi rastlantı mı?
Pekı. oiabilır. rastlantı olsun... Ya
Mevlevi Semahanesı neden Yüksek
Kaldırım'ın tepesıne tünemişti?
Şeyh Galıp boşuna mı o mekanda
fırıldaklaşıyor. söz
perendeleri atıyor-
du... Ne demişti
Şe\h Galip: "Fistânı
(memesi) turunc-i
bağ-ı cennet
Pistânı (memesi)
turunc-i bağ-ı cennet
Çeşmi o turunca
mestn hayret".
Yüksek Kaldırım'ın doruğunda
yazmıştır bunu pirimız. Bre elbette
sema çıkışı bir Yahudi dilberine
rastlayacaktı ergeç... 1939'larda. kı-
mi gün öylesi Yahudi dilberleri ışıl
ışıl tırmanıyordu ki yokuşu. dizleri-
mizin bağı çözülüyor, İlhan Berk'le
olduğumuz yerde kalakalıyorduk
bir süre.
Yann açılacak sergide, Berk'in erotik desenleri, yağlı bo>a çalışmalan ve İstanbul haritalan sunulacak.
"Bizim zanatları düşünüyorum
şiirciliği resimciliği, çalgıcılığı (llan
düşünüyorum
ve anlıyorum ki
bir ulu ırmak akıyor insan eli ilk
mağaraya ilk bizonu çizdiğinden be-
ri"
O gün bugün, dünyayı ve insanla-
n yansıtma çabası hızlanıyor. çoğa-
lıyor. yeni alanlara yayılıyor. Bir
göz uygarlığına gmyoruz. imgeleri
hızla çoğaltan bir çağa (televizyon.
sinema vb.). Şiirde oldum olası bü-
tün çaba imgede toplanmış bulunu-
yor. Sözcükle imge yaratma tutkusu
bir ölçüde resimle ilgili bir uğraş
olmuş. Ama türlen kanştırmayalım.
ne edebiyat resim. ne resim edebi-
yat. Ilhan Berk hiç karıştırmıyor
ikısini. Şiirinde bile imgeyi birçağ-
rışım olarak almıyor. "gjbi^leri yok
ederek. dolaysız ımgeler veriyor.
Öyle de olsa sözcük bir imge ve bir
ses: o ses harfe dökülünce bir imge
daha çıkıyor ortaya. ses bir ölçüde
tümleşiyor. harf kurgusu siliniyor
ve bir ideogram olarak algılanıyor,
yanı, resimleşiyor (Çin yazısı örne-
ğınde olduğu gıbı). Latın harflerı
ile yazılmış Ul
işter
'sözcüğünde bıle.
parmakla gösterme, işaretleme nite-
liği yok mu? Semantik alana gir-
mek istemiyorum, diyeceğim şu ki
Ilhan Berk'in bütün çabası. ışaretle-
meye, görmeye, göstermeye adan-
mış. Somut. Dün salt şair donuna
girmişti. bu sefer ressam İlhan Berk
dolaysız imgeler yaratıp ikizleşiyor.
ressam kesiliyor.
Işin başından başlayacak olursak.
ilk buluşmamız 1939'da, pulu Balı-
kesir'de damgalanmış bir zarftan çı-
kan şıirle gerçekleşti. Ikinci buluş-
mamız 1970'te. bir defterde gördü-
ğüm resimle. Her sefer aynı sevınci
duydum.
Ortalık utançsız Istanbul
kokuyordu
Daha ilk şiirlerinde İlhan Berk,
sanki Yüksek Kaldırım'da kartpos-
tallar edinmiş de onlan kendine öz-
gü bir yöntemle art arda dizmiş,
sürtmece, yapıştırmaca şiirier üret-
mişti, iki görüntünün bileşimi, bir
kavram yaratıyordu ya da garipçil
bir duygu ve böylece kıvılcımlar
saçılıyor. ortalık utançsız Istanbul
kokuyordu. Bunu yaparken "şiirsel-
likten", "ahenkten" koleradan ka-
çargibı kaçacaktı Ilhan Berk.
İ939 senesi idı İlhan Berk İstan-
bul'a geldiğinde, güleç bir dikey
olarak Kamondo Han'dakı atölye-
min demirbaşları arasında kanştı.
Galata Kulesi çizgisinde, en üst
katta bulunan işyerim, eşgüdümlü
bir resim ve şıir üretme fabrikası
olmuştu çabucak. Imeceli. En
önemlisi: Türk sanatı sürekli olarak
gerdeğe giriyordu kentle, Istan-
bul'la halvet oluyordu. Korkanm ki
İlhan Berk'in kaderı, -hele ressam
olarak- her duvarı ayn bir renge bo-
yanmış Kamondo Han'da "bağlan-
dı".Orada tutuldu resim denen ince
hastalığa. Bakın hele: Kamondo
Han. Yazıcı Sokağf ndadır (hangi
yazıcı belli değil), olsun. sırtınızı
çevirin Galata Kulesi'ne, hafif yo-
kuştan, Alman mektebinin altından-
kalantor yapıların arasından geçe-
rek E\lenme Dairesı'ne çıkın, kar-
şınıza tapınak gibi Narmanlı Han
çıkacaktır.
"D" Grubu, ılk sergisini -I934'te
sanıyorum- orada açtı. Yıllar geçe-
cek. Bedri Rahmi tezgahını orada
kuracak, kalıbını ba.->acaktı. Rast-
lantı mı bunlar'
1
işte'nin İşte'sini gösteriyor
1970'te Ilhan Berk'in ılk \e fis-
tan forya "üryanlannı" görünce.
Tevrat'tan çıkma Yahudi güzelleri-
ne rastlarcasına elim ayağım kesil-
di. mest-i hayret!
Iki şeyı karıştırmıyorum: kâğıt
üstü yapay pıstanla. bürümcük altı
gerçek pıstan apayrı şeyler besbelli.
Hani safdil ressamların denediği gi-
bi sırça pisîanlar resmetmiyor Ilhan
Berk. Biliyor ki resim bir taklit sa-
natı değil. çıplaklığın görüntüsü ile
değil. duygusu ıle ilgili.
Bunu anlamamış kimı bön saray
nakkaşı, Topkapı Sarayfnda. kitap-
lıkta saklı açık saçık resimler çiz-
mişler. ama yaptıkları. sevişme ile
değil. çiftleşme ile ilgili.
GözJerinizi dört açın
Bir zamanlar ilhan Berk anlat-
mıştı. bir yerlerde okumuş: Nakkaş.
bir ağacın karşısına geçmiş, boya
ile "'tıpkısınrçizrniş. Öylesine çiz-
miş ki. resmı gören kuşlar kağıt üs-
tü ağaca konmaya kalkışmış... Der-
ken oradan bir köylü geçecek ol-
muş. ağaç resmine bakmış, sormuş:
"Bu ne?"Nakkaş çok kızmış bu so-
ruya: "Be adam, gözün kör mü, bu-
nun bir ağaç olduğunu kuş beyinli
kuşlar bile anladı!" demış. Bilge
köylü başını sallamış: "Boşuna
zahmet, o ağaç zaten var" karşılığı-
nı vermi:,. omuz silkip gitmiş.
Zaten var olanı çizmeye kalkış-
mıyor İlhan Berk, "Şimdiye dek ne-
den yoktu" dedirtecek bir gerçek
katına erişmek istiyor. Bir çalışma
varsayımı olarak diyorum ki, duva-
ra astığı resimler, bir kez daha yalın
bir 'öz'dür; ressam, "işte'nin 'iş-
te'sini yansıtıyor sıze düpedüz.
Son bir söz: Gözlerınızı dört
açın. yaman şeyler göreceksiniz.
Can Yücel'den Frietf
şiirleri
•Kültür Servisi - istanbul
Belediyesi Şehir Tiyatrolan,
bugün saat 15.00'te Harbiye Cep
Tiyatrosu'nda bir şiir matinesi
gerçekleştirecek. Ulla ve Bekir
Karadeniz tarafından Türkçeye
kazandınlan ünlü Avusturyalı şair
Erich Fried'in şiirleri Türkçede
Can Yücel. Almanca'da ise
Avusturyalı oyuncu Johanna
Ander-Bri.\ tarafından okunacak.
Şiirlerden önce, Prof. Gertrude
Durusoy, Erich Fned hakkmda
bir tanıtım konuşması yapacak.
Türkçede ilk kez Papirüs
Yayınlan tarafından çıkarılacak
olan Fried seçkılen kitabı.
Avusturya Kültür Ofisi tarafından
izleyicilere armağan edılecek.
Şehir Tiyatrolan ile Avusturya
Kültür Ofisi'nin işbirliğiyle
gerçekleştırilecek şiir matinesi
ücretsiz olarak izlenebilecek.
Prof. Dr. Cüceloğlu,
Marmara
Üniversitesi'nde
•İSTANBUL (MİHA)-
"içımizdeki Çocuk". "Yetişkin
Çocuklar" ve "lyı Düşün Doğru
Karar Ver" kitaplannın yazan
Prof. Dr. Doğan Cücelçğlu,
Marmara Üniversıtesi Iktisadi
Idari llimler Fakültesi Işletme
Bölümü'nde bugün saat 13.00'te
bir konferans verecek ve
kitaplannı imzalayacak. Halen
ABD'de. California State
University "de öğretim üyeliğıni
sürdürcn Prof. Dr Cüceloğlu'nun
algılama. öğrenme. dil psikolojisi
konulannda Türkçe ve ıngilizce
yazılan ve kıtaplan bulunuyor.
Hollanda çocuk
filmleri gosterisi
•Kültür Servisi - Hollanda,
Avrupa Birlıği'ne üye ülkelerin
İstanbul temsilciliklerinin
düzenlediği "Avrupa Kültür
Haftalarf'na iki çocuk filmi ile
katılıyor. 6 ve daha yukarı
yaşlardakı çocuklara ve gençlere
yönelik filmlerden "Çakı"
Emmy ödülü almış. İtalyan
Kültür Merkezı Sinema
Salonu'nda cumartesi günü
"Babam Rio'da ^'aşıyo^". pazar
günü de "Çakı" adlı filmler
göstenlecek. Saat 14.00'te
başlayacak olan gösterimlere
giriş ücretsiz. Ingilizce altyazılı
olan filmler ıjösterim sırasında
Türkçeye çevrilecek. (251 50 30)
Dltanın ucundaki
dünya'
• ANK.AR.A (,4A) - Ressam
Doğan Akça'nın "Oltanın
Ucundaki Dünya" adlı yağlıboya
resim sergisı perşembe günü
Dam Galen'de açılacak. "Oltanın
Ucundaki Dünya" ıle 6. kez
sanatseverlerın karşısına çıkacak
olan Akça, eserlerinde daha çok
İçel ve Çukurova görüntülenni.
yöre insanlannı canlandınyor.
Akça'nın eserleri 31 aralığa
kadar görülebilır. Sanatçı Doğan
Akça. 1936'da Mersin'dedoğdu.
1956'da lıseyı bıtiren ve resim
öğrenımi görmeyen sanatçı.
lisedeki öğretmenlennın etkısıyle
1950lı yıllardan ıtıbaren resim
sevgisini benlığinde geliştirdi.
İşe. suluboya. pastel ve renkli
kalemlerle başlayan sanatçı. kısa
sürede yağlıboya teknığini
öğrendı. Bu sergı ile 6. sergisini
açan sanatçı. İçel Sanat Kulübü
ve İstanbul Ressamlar
Derneği"nın de üyesı.
Sevda-Cenap And
Müzik Vakfı
• A.NKARA (AA) - Se\ da-
Cenap And Müzik Vakfı. bu yılki
Onur Ödülü Altın Madalyası'nı.
dünyaca ünlü opera sanatçısı
Leyla Gencer'e vermeyi
kararlaştırdı. Sanatçıya ödülü 5
aralıkta Hilton Oteli'nde
düzenlenecek törenle
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demırel tarafından verilecek.
Vakıf Yönetim Kurulu. sanatçıya
bu ödülü. Türk opera sanatının
Batı düzeyine çıkmasında icracı
olarak önemli katkılarda
bulunması. başta İtalya olmak
üzere bu sanatın en ileri düzeyde
gerçekleştirildiği pek çok ülkede
kendi alanında doruklara
ulaşarak. dünya çapında haklı bir
üne kavuşması ve Türkiye "yi
sanat alanında uluslararası
düzlemde üstün düzeyde temsil
etmesi gerekçesiyle layık gördü.
Spielberg, ABC'ye
film yapacak
• NEW YORK (AA) - Ünlü
Amerikalı film yönetmeni Steven
Spielberg, Walt Disney
stüdyolannın eski sahibi Jeffrey
Katzenberg ve plak editörü ve
film stüdyosu sahibi David
Geffen ile birlikte ABC TV
kanalına iş yapacak. Her ortağın
100 milyon dolarlık pay ile
katılacağı bu de\ proje
çerçevesinde ABC için çeşitli
filmler hazırlanacak, bu filmler
ABC'de gösterildikten sonra
diğer kanallara satılacak.
Spielberg. Hollyvvood'un en
çarpıcı simalanndan biri.
Katzenberg çizgi filmlerin
yapımında aranan bir isim.
Geffen de. özellikle John Lennon
ve Elton John'un şarkılannı plak
yaparak ünlenen bir kişi.