27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 EKİM 1994 PERŞEMBE DIZIYAZI Endüstri Federasyonu Başkan Yardımcısı Dr. Oetker, Türk-Alman ilişkilerini Cumhurİyet 'e yazdı Gümrük birliği sancılı ama gerekli D ogu Avrupa ve Sovyetler Birli- ği'ndeki dağılma sonucunda bütün Avrupa'daki sıyasal ve ekonomik koordinatlar kayma gösterdi. Bu kaymadan, cografyasal konumlan nedeniyle Türkiye ve Almanya özellikle etkilen- di. Iki ülke de bulunduklan bölgenin ticaret mer- kezi durumundalar ve bu durumdan fırsatlar ol- duğu kadar sorumluluklar ve tehlikeler de doğu- yor. Girişim, öncelikle tehlikeleri ele alınıp ne gibi fırsatlar yaratacağı sonradan incelendiği süre bo- yunca başansız olmak zorundadır. Fırsatlar zama- nında değerlendirilerek, titız bir çalışma ile olası olumsuzluklar ortadan kaldınlmalıdır. Almanya endüstrisinin, Doğu Avrupa'nın reformist ülkele- nnde egemen durum olarak gördüğü de budur. O ülkelerde başanlı olabileceği düşünülen ve ümıt veren demokrasi ve scrbest piyasa açılımlan ya- şama geçirilmiş, Polonya'da, Macaristan'da, Çek ve Slovakya cumhuriyetlerinde tûm zorluklara karşın cesuradımlaratılmıştır. Bu birtakım eksik- liklere karşın Romanya, Bulgaristan ve Baltık ül- kelerinde de geçerlidir. ' iz, Türk hükümetinin, 1995 yılına değin gümrük birliği için gereken önkoşullan sağlamadaki kararlılığını saygıyla izliyoruz. Bunun da bugüne değin gümrükleri korunmuş endüstriler için sancısız gerçekleşemeyeceğini biliyoruz. Ancak Alman bakış açısıyla gümrük birliği, Türkiye'nin AT'ye yakınlaşması açısından atılması gereken bir adımdır. Buna karşın Rusya'daki ya da Bagımsız Dev- letler Topluluğu'na bağlı öteki ülkelerin durum- lan ise kritiktir. Kesin olan, Türkiye ve Alman- ya'nın çıkarlan adına. Doğu Avrupa'da ve Orta Asya'daki demokratikleşme ve serbest piyasa eko- nomisine geçiş yapmakta olan ülkelerin destek- lenmesınin, beraberinde siyasal ve ekonomik bir- takım özel sorunlan da getirmesidir. Bu sorunla- • nn aşıltnası da, güçlenn birleştirilmesi ve endüst- riyel işbölümünün şimdiye degin olduğundan da- ha verimli sonuçlar verecek düzeye getirilmesiy- le mümkündür. Yardım etmek ısteyen önce kendi ekonomisinin ve öteki ülkelerle yanşma yeteneğinin gücünü çö- zümlemek zorundadır. Türkiye \e Almanya bu- rada farklı açılardan büyük istemler karşısındadır. Yakın bir endüstriyel işbirliği, bu bağlamda iki ül- kenın de yarannadır. Burada sorulmast gereken soru. ülkelerimiz arasında bu özeldeki bir işbırli- ğinin Doğu Avrupa ve Orta Asya'daki istikrara ne ölçüde katkıda bulunabileceğidir? Son aylarda Alman endüstrisi, ekonomik orta- ğı Türkiye'yi bu sorular ışığında dikkatle incele- miştir. Ben de 1993 yılında Alman endüstri heye- tı ile tstanbul ve Ankara'yı zıyaret etme olanağı buldum. Bız, Türkiye'nin dinamik ekonomik ge- lişmesi ve bölgede üstlendiği yeni rol nedeniyle, endüstriyel işbirliğini sağlayacak olanaklann ya- ratılmasında yol aldığı izlenimini edındik. Üzennde anlaşılabilir tasanmlar, çevre tekno- lojisi, enerji ve madencilik alanlannda yoğunla- şıyor. Ekonomik işbirliğimizi derinleştirme anla- mında, gelişmiş ve geleneksel iş ilişkilerimize da- yanabiliriz. Alman endüstrisi, geçen yıllarda Tür- kiye içindeki sorumluluklannı geliştirdı ve bu- nun sonucu olarak dolaysız Alman yatınmlann- da dinamik birartış oluştu. Almanya, tasanm sa- yısı olarak Türkiye deki yatınmcılann başında ge- liyor. Alman girişımi, sermaye yatınmının bü- yüklüğü açısından da birinciliğe sahip. Burada dikkat çeken nokta, bu gelişmenin, Tür- kiye'dekı başanlı ve etkileyici ekonomik ıstikrar Dr. Oetker yeni döneme ilişkin şu değeriendirmeyi >apıyor: Türk ortaklanmızın özellikie Türki cumhuriyetlerle farklı alanlarda işbirliği onerileri, Alman endüstrisince ilghle karşılandı. Biz, hangi tasanmlann akılcı ve iki taraf için de kazançlı olduğunu ciddiyetle araştırmaya hazınz. Burada, Türkiye'nin Karadeniz ve Orta Asya'daki komşularıvla gelişen ilişkileri bizim reei bir sonuca varmamız açısından iyi bir önkoşul oluşturuyor. Portre Doktora koııiLSiı, iş yönetimi 30 Mart 1939 yılında dogan Arend Oetker, 1962-1966 arasında Hamburg ve Köln'deki YVest-Berlin üniversitelerinde iş yönetimi ve siyasal bilimler okudu. 1967 yılında Köln Üniversitesi'nde iş yönetimi alanında doktora yaptı. Şu anda Dr. Arend Oetker Holding'in genel müdürlüğünü yapmaktadır.Arend Oetker, aynca Alman Endüstrileri Federasyonu'nun (BDI) başkan yardımcıhğı, Alman tşverenler Birliği Konfederasyonu'nun yönetim kurulu üyeliği görevlerini yürütmektedir. Almanya'da çeşitli şirketlerde görev yaptı Boston'da bazı şirketleri de bulunan Dr. Oetker'in 5 cocuğu var. ve denge sıyasasıyla koşut olmasıdır. Gırişimin yabancı bir pazarda yatınm karanna alabilmesin- de yararlanılabilir ve güvenilir olması belirleyici nitelik taşır. Biz, Türkiye'de birlikte çalışacağımız kurum- lara piyasa ekonomisıne yönelık reformlann ve dış ekonomik açılımların süreceği güvencesini veriyoruz. Içensine Türk hükümetinin özelleştir- me planlannın da dahıl olduğu bu çabalann ba- şanya ulaşabilmesinde temel öğe. endüstriyel iş- birliğınin bugüne değin yararlanılmamış potansı- yelini devreye sokmaktır. Bu işbirlığınde de, üzerinde iki tarafın da çıkar- lan söz konusu olduğu için duracağımız engel ve sorunlarelbette karşımıza çıkacaktır. Açık söyle- mek gerekirse yüzde 60ın üzerinde bırenflasyon oranı sadece yabancı yatınmcıları zor seçımler karsısındabırakmaz. Bürokratik engeller, örneğin Dr. Arend Oetker lisans alma öncesinde olduğu gıbi. Almanlar ve öteki yabancı yatınmcılar için girişimi zorlaştırı- yor. Patentin korunmasındaki yetersizlik. özellik- le teknolojik ağırlıklı tasanmlara yatınm v apacak- lar için büyük bir sorun oluşturur. Burada Türki- ye'nın olaya bir an önce çözüm araması, kendi çı- karlan açısından da yararlı bir yaklaşım olacak- tır. Türk ortaklanmızın öteki Üçüncü Dünv a ülke- leriyle ve özellikle Türk cumhunyetleriyle farklı alanlarda da işbirliği önenleri. Alman endüstnsın- ce ilgiyle karşılandı. Bız, hangi tasanmlann akıl- cı ve iki taraf için de kazançlı olduğunu ciddiyet- le araştırmaya hazınz. Burada biliyoruz ki. Türkiye'nin Karadeniz bölgesindeki ve Orta Asya'daki komşulanyla ge- lışen hızlı ılışkilen. bızim reel bir sonuca varma- mız açısından iyi bir önkoşul oluşturuyor. ürkiye ve Almanya'nm çıkarlan açısından, Doğu Avrupa'da ve Orta Asya'daki serbest piyasa ekonomisine geçiş yapmakta olan ülkelerin desteklenmesinin, beraberinde siyasal ve ekonomik birtakım özel sorunlan da getireceği kesindir. Bu sorunlann aşılması da, güçlerin birleştirilmesi ve endüstriyel işbölümünün şimdiye dek olduğundan daha verimli sonuçlar verecek düzeye getirilmesiyle olanaklıdır. Ancak özel girişim adına sonuçta verimlilik oranlan ve finansman sorunlan karar vermede öncelik taşıyacaktır. Elbette Türk-Alman ekono- mik ılışkilen belirgın Avrupasal özellik taşımalı- dır. Bız. Türk hükümetinin, 1995 yılına değin gümrük bırlığı ıçın gereken önkoşullan sağlama- daki kararlılığını saygıyla izlıyoruz. Bunun da bu- güne değin gümrükleri korunmuş endüstriler için sancısız gerçekleşmeyeceğini biliyoruz. Ancak Alman bakış açısıyla gümrük birliği, Türkiye'nin AT'ye yakınlaşması açısından atılması gereken bir adımdır. Türk-Alman ve Türk-Avrupa ilişkilerinde temel alan genışlemiştir. Şimdi geleceğın beklentileri- neyanıt vermek. olası ışbirlikteliklen için koşul- lan hazırlamak ve engelleri kaldırmak gerekir. Yarın: F. Almanya Parlamentosu DışUişkiler Komisyonu Başkanı Dr. Hans Stercken Y A Y I N H A K K I C u m h U r İ y e t ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I M L A N A M A Z ZEKİKONYALI 1963-... Güzelinsan, _. Ölüm var Pusu kurmuş Arsız gecenin Ellerinde görünmekte Sevgi var İleteceği güne erişmek için toprak altında yeşermekte. Ölümün böylesini kabuüenmek elde mi? Ne söylenebilir böyle gidişine ve ne gelir elden, kavgana aynı yolda devam etmekten başka... Adın eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve üretenlerin yöneten olma mücadelesinde daima yaşayacaktır. B. Biçer, T. Hamarat. A. Kütük, E. Kütük, H. Sarıkaya, H. Sankaya, K. Yol, G. Yol, V. Kalender, G. Kalender, M. Ayyüdız, V. S. Türkmen, F. türkmen, E. Çınar, A. Çınar, Y. Demir, Ş. Biçer, C. Gülşen, A Turan, S. Özcan, H. Akgün, Sultan Özcan, M. ÖzgıÛ, S. Doy, R. Gerçek, F. Yıldız, Y. Keleş, C. Keleş, S. Barış, M. Durak, R. Sankaya, Z. Baykam, S. Baykam, V. Sarıtürk, I. Uğurlu, S. Ankmert, A. Uçak, R. Velieceoğlu. " "YOU ARE NOT MV CüP OFTEABu ünlü. ingiliz deyıminin anlamını biliyor musunuz? Eğer bilmiyorsanız, EF ULUSLARARASI DİL OKULLARI ve BTA-İNGİLİZ TURİZM BAKANLIĞI SİZİ İNGİLTERE'DE İNGİLİZCE ÖĞRENMEYE ÇAĞIRIYOR! • Londra, Cambridge, Brighton ve Hastings'deki okullarımızda 16 yaş üzerindeki herkese ve her düzeyde dil eğitimi • TOEFL ve Cambridge Sınavlanna hazırlık kursları, • 12 haftalık yoğun programa kayıt olanlara BEDAVA Gıdış-Dönüş UÇAK BİLETİ, • Isteyen herkese ücretsiz dûzey belırleme testi. HEMEN ARAYIN, AYRINTIU BILGI ve ÜCRETSİZ BROŞÜRISTEYİN... BrlHth Tourtot Authoıity EF EĞİTİM LTD. : Mim Kemal Öke Cd. 9/1 80200 Nişantaşı-İSTANBUL Tel: (212) 225 02 10 Fax: (212)225 46 92 ACENTALAR: ANKARA: (312) 468 05 55 İZMİR: (232) 463 99 94 ADANA: (322) 454 79 85 Kartal3.Aslı>eHukuk Mahkemesı'ran esas 1994 37] karar 1994 3O6numarasıyla Kurkmazolan soyadım Korkmaz olarak du?eltılmıştır. ESATKORKMAZ ÖMER FARUKTOPRAK'IN DÜZYAZILARI Füruzan Toprak'ın derlediği, eşinin düz yazıları Kültür Bakanlığı'ncabuadlayayımlandı. Ederl: 35000 llra SEVGİ VEUDDİNLETİSİ Bugün saat 15'te Kültür Bakanlığı istanbul II Halk Kütüphanesi'nde (Beyazıt'ta) Sevgi Yılmaz'ın Türk süslemesanatındanörneklersergisiaçılacak. Sergi bir ay sürecek. Ayrıca Serkan Enöz klasik Türk musikisi ud dinletisi sunacak. Nüfus cüzdammı kay bettım. Hükümsüzdür. ALİAR Nüfus cüzdanımı kaybeuım. Hükümsüzdür ALİHA YDAR VVRL'Cl T.C AYVALIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DosyaNo: 1994 J 53 Karar Davacı Fatma Tansel Gümüş vekili Av. Behçet Sezen tarafmdan da\alı Ömer Gümüş aleyhine açılan boşanma davasında 28.4.1994 larıhınde Kay seri ile Bünyan ilçesi Akmesçit Köyü 036 03 cilt. 53 say- fa. 71 kütük sıra no"da kayıtlı bulunan Ömer Gümüş. Mahmut oğlu Ne\ res'ten olma; Fatma Tansel Gümüş. Alinecatı kua, Gülten'den olma 04.2.1973 doğumlu. taraflann boşanmalanna; Taraflann müşterek çocuklanndan Kardelen 17.5.1988 doğumlu \e Muhammet 21.9.1989 doğumlu çocuklann velavetinin davalı ba- ba Ömer Gümüşe tevdiıne. Taraflann a>n ayn yerlerde bulunmalan sebebı> le davacı annenın her yıl bütün temmuz a> ı süresince çocukla- rını > anında bulundurmasına ve böylece davacı anne ile her iki çocuk arasında şahsı münasebet tesisıne: davalı Ömer Gümüş'ün tüm ara- malara rağmen bulunamaması sebebıyle iş bu ılanı müteakıp 15 gün ıçersınde temyız hakkını kullanmasına, temyız etmediği takdırde ka- rann kesınleşeceği ilan olunur. Basın: 27550 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Düşünce Özgürlüğüne Katkı... Güneri Cıvaoğlu boşuna uğraşıyor. DYP-ANAP ortaklı- ğı olmaaaz, hiç çırpınmasın, Süzer'den aldığı villasında. Bir gün karşılaştığımda sormuştum Güneri'ye Meclis ku- lisinde: - Nerden çıkanyorsun o dedikoduları? Neleryazıyorsun? - Senden ogrendik! diye karşılık verince; - Ben hiçbir zaman öyle şeyler yazmadım! demiştim. Nasıl da dökülüp kaldılar, gördük işte, daha da döküle- cekler. Yalnız, genç gazetecilere kötü ömek oluyorlar; ga- zeteciliğı yalnız mal-mülk edınmek, bol para kazanmak sa- nıyorlar. Hacı TÖ öleli, kimilerınin ne duaıma düştüğünü görmedik mi? Daha da görecegiz. Önceki gün, Meclis'e gitmiştim. Önce SHP grubunun basına açık bölümünü izledim; SHP grubu tıklım dolu. Par- ti Meclisi üyeleri, gazetecıler, uzgörücüler (televizyoncular) sıralan doldurmuşlardı. "Hükümet gitti gidecek!" başlıkları, manşetlerden düş- müyordu. Güneri Cıvaoğlu avucunu mu ovuştuaıyordu? Daha kimler? Basına kapalı olan bölümünde, SHP grubunda tartışma- larçıkmış, Hinthorozu Erdal Bey deneyimli ya: - Böyle dunımlarda Genel Başkan 'a yetki verilir! öneri- siyle özelleştirme konusunu tatlıya bağlamaya çalışmıştı. Erdal Bey, görüşünü soran arkadaşlarına: - Parti olamıyoruz, birparti olabilsek! mi diyordu? Çok kimsenin asıl amacı, solu iyice parçalayıp, SHP'yi yıkmaktı. Hacı TÖ, Bülent Bey'in DSP'sine hazineden yar- dımı, Bülent Bey'in kara kaşları, kara bıyıklan için mi ver- mişti? Solu, bölüp parçalasın dıye mi? Hacı TÖ, Türkiye'nin dengesini öyle bir bozup gitti kı, nasıl düzelecek bakalım... Salıyı çarşambaya bağlayan geceyansı, SHP ile DYP ara- sında uzlaşma oldu. Tartışma "düşünce özgürlüğü"konu- sundaydı. DYP'liler, "Tamam, anlaştık" deyip ayrıldılar. Bu toplantılara, Mümtaz Soysal başta katıldı. "Ben gitmem!" demedi. Özelleştirme, zaten bir anlamda tamamdı. Müm- taz Soysal: - Evet, ben bunu kerhen kabul ettim ama, öbürü de gel- sin, birlikte çıksın! dıye dırenmıyor muydu? Ötekiler de: - Onun için de aynca anlaşınz! deyince, Soysal, "Olmaz" diyor, kıyamet oradan kopuyordu. Mümtaz Soysal, "Ortak- lanmız kazık atacaklar" diye mi kuşkulanıyordu? Bana so- rarsanız, DYP'nin kazık atmayacağına elımı ateşe sokmam, kaç kez olmadı mı? Mümtaz Soysal çocuk değildi! DYP, Genel Kurul'da madik atarsa, ne yapılabilir? O za- man Mümtaz Soysal: - Yeniden Anayasa Mahkemesi'ne giderim! diye mi dü- şünüyordu? Biz daha. Bakanlar Kurulu'nda işin başında an- laşmıyorsak, ohooo... Erman Şahin. Genel Başkan Murat Karayalçın'a verilen yetki için şöyle demıştı: - Bu SHPgoıbunun verdiğiyetki, Mümtaz Soysal'ın söy- lediği eşzamanlı bir biçımde yasa tasanlannın getirilmesi- nin sağlanması yolunda biryetkidir. Murat Karayalçın, bunu böyle yorumlamıyor, yasa tasa- rılarını ımzalatma yolunda bir "yetki" dıye mi anlıyordu? İş, bu noktaya gelince ne olacak? Öncelikle, DYP'lilerie SHP'lılerin önceki geceyansı anlaşmaya varmış olmalan, konunun DYP grubundan da öylece geçeceği anlamına gelir mı gelmez mı? "Kabul edecekler" diye tahmin edile- bilir. Yapılan değışiklıkler arasında "din terörü"nün taslak- tan çıkması da var mıydı? O zaten Anayasa'da var deni- yordu. Mümtaz Soysal, "duşunce ozgürluğü" tasansını, Haluk Gerger, Fikret Başkaya gıbi, "Terör Yasası"ndan yatanların dışarı çıkmalannı ölçü alarak mı düzenlemek is- tiyordu? Benım de ÇGD adına katıldığım "Düşünce Özgür- lüğü" Yarkurulu'nda, taslak benzeri biçımde çıkmış, orada önerdiğim pek çok degışıklık benımsenmemişti. Şimdi ne olacaktı? Murat Karayalçın, Mümtaz Soysal'a, "Özelleştirmeyi imzala!" diyecek, o yine de imzalamayacak. Ne diyecek? - İki tasarıyı da birlikte getirelim! Tamam, bız dün anlaş- tık ama, neden ıkisi birlikte getirilmiyor? Ben yıllardır ina- namıyorum ki ortağıma. Mümtaz Soysal, bozgunculuk yapmadı. Gitmesine gitti, ayağınaerınmedı. Çırpındı. Mümtaz Soysal, gerçekte "zor" adamdı. Hinthorozu'ndan daha zor. ismet Paşa'ya daha çok benziyor. Özelleştirme konusunda, Mümtaz Soysal yine yumuşak gibı gelıyor bana. Ben olsam, hıç yanaşmam. "Özelleştir- me hırsızlıktır" der, dırenirdım! Mümtaz Soysal, Ege'de, SHP bölge toplantısında 20 gün kadar önce, kalabalığa şöyle bir söz söylemiş miydi: - Ben bunu imzalamadım. İyi ki ımzalamamışım. Şimdi- ye değin her şeyi satmışlardı. Bir de bunu düşünün. Yaim- zalasaydım, ya da Anayasa Mahkemesi'ne gitmeseydim? Şimdiye Türkiye'nin yarısı satılmıştı! Orada, Mümtaz Soysal, bir şey daha söyledi: - Ben, dedi, çok utanıyorum bu işten; çünkü beni kah- raman yaptınız! SHP'lılere kızmıştı, bunu Kars'ta da söyledi: - Parti, parti olsa, buna partinin kendisi sahip çıksa, ben de bu duruma düşmezdim! demeye getiriyordu. - 8u nedenle, gerektiği gibi de savaşamıyorum. Çünkü, kişiselleşiyor iş. Biri şöyle dedi: - Benim bildiğim Mümtaz Bey imzalamaz kardeşim. Az- ledeceklermiş, etsınler. Mümtaz Soysal, "Azlederlerse, evi- mıze gideriz!" diyor. Bir şey daha, Mümtaz Soysal'ın lider olmak filan gibi bir niyeti yok: Tansu Çiller'in de SHP-DYP ortaklığını bozmak gibi bir amacı. Çiller konuşmasını, özelleştirme, demokra- tikleşme yasalarını çıkaracağını belirterek bitirmedi mi? Cıvaoğlu boşuna uğraşmasın... BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 1/ Disiplin. 2/ Edebiyatta etkiyi çoğaltmak için her şeyin tersini söyleyerek alay etme... Hücre yapı- sında bulunan ve protein- lerin oluşturulmasında önemli rol oynayan asit grubunun kısa yazıhşı. 3/ Yükseklik korkusu. 4/ Asker... Başkalanna acı çektirme yoluyla cinsel doyuma ulaşma biçimin- de kendini gösteren bir tür sapıkhk. 5/ İstem dışı yapıla hareket... Şaşma belirten bir ünJem. 6/ İşyeri... Çarlık zamanın- da Rus parlamentosuna verilen ad. 7/ Tramlı elektronik mikros- kop... Duygulan, düşünceleri be- lirtecek biçımde yüzde beliren kımıldanışlar. 8/ Yaratıcısının adı bilinmeyen yapıt... "Hayır'" anla- mında kullanılan söz. 9/ Suriye'de yaşarruş bir Sami halk. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Bugünkü İsrail toprakJan dışın- da yaşayan Yahudiler'e verilen ad. 2/ Panik... "Minnet Hudâ'- ya devlet-i dünya — bulur / Bâki kalur sahife-i âlemde adınuz" (Bâki). 3/ Sıkıntı ya da güçlükle yapılan... Endonezya'yı oluştu- ran adalardan biri. 4/ Kıbns'ın Yunanistan ile birleşmesi dileği- ni belirtmekte kullanılan siyasal deyim... Olumsuzluk belirten bir önek. 5/ Geçimsizlik. anlaşmazlık... Temeli taklide dayanan sözsüz oyun. 6/ Ateş... Sıkı dokunmuş bir tür pamuklu kumaş. 7/ Doğada çok az bulunan bir element. 8/ Eskiden kara ordusu- na verilen ad. 9/ Uzaklık işareti... Müzikte, armoni kurallanna göre üst üste bindirilmiş sesler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle