Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmrivaz sahibi: Berin Nadi
Genel Yavın Yönetmcnı: Özgen Acar •Gcncl
Yayın Koordınatörü. Hikmet Çetinka.va • Genel
Yayın Danışmanı Oriıan Erinç •Yaaışlen
Müdürleri: tbrahim Yıldız (Sorumlu). Dinc Ta>anç
• Haber Merkezı Müdürü. Ipek Çahşlar
• Görsel Yonetmen: Ali Acar • Dıı, Haberler Ergun
Balcı • Ekonomı: Abdurrahman Yıldırım • İstıhba-
raf Valçm Çakır • Yuri Haberlen Mehmet Saraç
• Makalcler: Sami Karaören • Spor: Abdülkadir
Yücelman • Düzeltme: Abdullah Yazıcı
Ankara Temsilcisr Mustafa Balba> • Haber Mudıiru: Ooğan Akın Atatürk Bul-
van No:l25. Kat: 4. Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 (7 Hat). Telex: 42344, Fa\:
4195027 •İzmirTemsılcısı. Serdar Kızık, H.Zıva Bl\ 1352 S2 3 Tel:4411220
Te!ex. 52359, Fax: 4419117 »Adana Temsıknsı. Çetin Yiğenoğlu İnönü Cd. 119 S.
No I Kaf 1. Tel: 352255O-35226OI-3522492. Tclcx-62155. Fax. 3522570
Müessese Müdurü Erol Erku( •Koordınalör
Ahnet Konıfcan «Muhasebe B-Tkat Yeoer
• İdare Hüseyin Gürer • Işletme: önder Çeiik
• Bilgı-fşlem Nail Inal •Bılgısayar Sıslem:
Mürüvet Çiler • Reklam Reha Işıtman
Xa>ımU>ameBa<>an: Viııüun Haber Aıaibi. B<iMn%cYa>ıncılık A Ş
TurkıK.Jeı Cad W 41 Cjealoğlu 34334 Ut PK 246İ>unbu'lTel lO 212) 512 05 05 (2(1 haı) Tclcx 22246. Fa\ 23OCAK 1994 İmsak:5.47 Giineş:7.16 Öğle: 12.23 İkındı: 14 53 Akşanv 17.16 Yatsı: 18.40
Şeker hastaları
dikkat
• KAYSERİ (AA) - Erciyes
Üniversitesi Tıp Fakültesi lç
HastahkJan Anabilim Dalı
Öğretim üyesi Doç.Dr.
Fahrettin Kelestimur, şeker
hastalannın aşın diyet
yiyecek-içecek almalan
haünde şekerlerinin dolaylı
olarak yükseleceğini söyledi.
Türk Diyabet Cemiyeti
Kayseri Şubesi'nce
düzenJenen, "Şeker
hastalannda ensilün ve
tedavisi" konuiu toplantıda
konuşan Doç.Dr. Fahrettin
Kelestimur. piyasada çok
miktarda bulunan birçok
diyet yiyecek ve içeceginin
şeker hastalan için istenen
standartta olmadığını
söyledi. Kelestimur, diyet
yiyecek ve içeceklerin şeker
hastalan için yârarb
olmadığıru belirterek aşın
kullanımı haünde zararJı
olabileceğjne de dikkat çekti.
soguktan değH
•ANKARA (AA) - Soğuk
algınlığının, yaş durumu ve
cinsiyet gözetmeksizin en sık
görülen hastahk olarak
yerini koruduğu, bir yılda
görülebilecek soğuk alanlıib
sayısırun da insanın yaşına
göre değiştiği belirtildi.
Uzmanlar,
hastalıktan korunmak için
de şu önerileri dile getirdiler.
"Tuzlu suyla gargara yapın,
sıvı bal için. boğazı
yumuşatmak amaayla
gliserin, bal ve limon şurubu
ıçın, bol bol sıvı alın. ateş için
suda erimiş aspirin alın, nefes
açmak için nefes açıa
katılmış sıcak su buhanru
içinize çekin, sigara içilen
ortamda bulunmayın, erken
yatın. Hastalık acı veren
öksürük, balgamdan kan
gelmesi. 48 saatten uzun
süren ateşli haller, solunum
güçlüğü-hınltı, yutmada
güçlük ve sık sık gelen üşüme
hallerine dönüşmüş ise
hemen doktora görünün."
Körtene bastonta
yûPüme eğitimi
• ANKARA (AA) - Sosyal
Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu na bağlı
görme özürlülere yönelik
rehabilitasyon merkezlerinde
körlere bastonia yürüme
tekniği öğretecek uzmanlann
eğiümine başlanacak. Ilki
Antalya'da yapılacak uzman
eğitimine 20 ilde devam
edilecek. Bastonla yürüme
tekniği kurslanna her ilden
bir sosyal hizmet uzmaru
kaülacak. Bu eğitimi alan
uzmanlar, kendi illerindeki
görme özürlülere daha iyi
baston kullanma tekniği
öğretmek üzere kurslar
açacaklar.
Göçmen işçi
ihtıyacı
ANKARA (ANKA)-Türk
işçileri için bir dönem umut
olan Avrupa ülkelerinin
gelecekte yeniden göçmen
işçiye ihtiyaç duyacakJan
büdirildi. Merkezi
Almanya'da bulunan
"Türkiye Araştırmalar
Merkezi" Direktörü
Prof.Dr. FarukŞenile
merkezin
araştırmacılanndan Sedef
Koray'ın haariadığı
"Türİciye'den Avrupa
Topluluğu'na Göç
Hareketleri" adlı kitap
yayımlandı. Kitapta, bugün
göç hareketini durdurmaya
çalışan AT ülkelennın nüîüs
artış hızlannın çok düşük
seyretmesi nedeniyle
gelecekte yeruden göçmen
ihtiyaa içine girecekleri
vurgulandı.
'TÜRKSAT'
pulları satışta
ANKARA
(UBAKTÜRKSAT uydusu
fırlatılmadan bir gün önce
"TÜRKSAT" konuiu pullar
ve ilk gün zarflan satışa
çıkanldı. Çok renkli olarak
bastınlan 1500 ve 5000 lirahk
iki değerden oluşan
TÜRKSAT konuiu pullann
süresiz satışta kalacağı. 7500
lira değerindeki ilk gün
zartlannın da uç ay sureyle
satışa sunulduğu büdirildi.
Vakıf kiraları
BURSA (AA)-Vakıfiar
Genel Müdürü Fadıl Ünver,
vakıf gaynmenkullerinin
kira gelirlerinin emsallerinin
çok altında olduğunu
belirterek "Gerçek kira
gelırlenmı/ın. ancak beşte
bınnı akıbılı\oruz"dedi.
Ünver yapuğı açıklamada,
Vakıflar Genel
Müdürlüğü'nün abide ve
eserlerin onanm ve
restorasyonlannı yapacak öz
maü kaynaktan yoksun
olduğunu söyledi.
Otoyollarla cloııattık yıuclıı dört baştan
Şu anda 1070 küometreyeuhşan otoyolların, 1996 'da 1634 kilometreyeçıkarûmasıhedefleniyor
IŞIK KANSU
ANKARA - Türkiye. şu anda
1070 kilometreye ulaşan oto-
yollannı, 1996'da 1634 kilo-
metreye çıkarmayı hedefliyor.
1996 yılından sonra, otoyollar-
dan gelecek gelirle yılda
105-125 kilometre arasında
yeni otoyol yapma olanağma
kavuşulacak. 1996 yılında ta-
mamlanması beklenen Bolu
ikiz tünellerinin delme işlemi
devam ediyor. Öngörüşmeleri
yapılan İzmir-Salihli otoyolu
gerçekleşirse, ardından Anka-
ra- Izmir otoyolu gündeme gele-
cek. 1994 içinde Ankara-
Pozantı arasındaki otoyol ko-
pukluğunu gidermek amaayla
Ankara-Acıkuyu arasının
yapımına geçilmesi planlanı-
yor.
Karayollan Genel Müdürü
Dineer Yiğit, 1993 yıh sonunda
Türkiye"deki otoyollann 1070
kilometreye ulaştığını, bu raka-
ma, 250 kilometre dolaylan-
ndaki yan yoüar ve kavşak kol-
lanrun dahil olmadığıru sö>le-
di. Otoyollann 1994'te 1293.
1995yıhnda 1533. 1996 yılında
da 1634 kilometreye çıkan-
lmasırun hedeflendiğini belirten
Yiğit şöyle dedi:
"1993 yılında. mevcut otovol-
lardan yaklaşık 180 milvon do-
lar gelir elde ettik. 1994 \ ılında 2
milvar dolar yatırım vapılabildi-
ği takdirde. oto>olların uzunlu-
ğuna. 213 km ekle>eceğiz. 1996
yılında harcamalarımız 794 mil-
yon dolara düşerken, gelirin payı
vüksdecek ve bu vıldan sonra,
İıer yıl 105 km-125 km ara-
sında değişen bir otoyolu finanse
MılyonS
2400
erme imkanınuz
doğacak. "
1994 yıü için-
de, otoyollann
kullanımı nı
arttırmak
amacıyla bağ-
lantı yollannın
yapımına
ağırlık verecek-
lerinı belirten
Yiğit. böylece,
oto>ol gelirleri-
nin de yukse-
leceğini dile ge-
tirdi. Yiğit,
otoyollann bü-
yük gelir getir-
mesine karşın.
bu yollann bakım \e işletmesi
ılestandartlannmherzamanen
üst düzeyde tutulabilmesi için
toplanan gelirlerinin en az yüz-
Otoyol Yapım Giderleri ve
Gelir Tahminlerj
= »75
»45
1993 1994 1995
Açılacak Km 240
Toplam Km 1060
Nei Gelirle Yapılacsk Km 19
12*3
45
153}
72
IHABCAMA TOPLAM GELİR
de 10'nun Karayollan'na geri
dönmesinin zorunluluğuna de-
ğindi.
Karayollan Genel Müdürü.
İstanbul-
Ankara otoyo-
lu arasındaki
Bolu Dağı ge-
çişi için 3200
metrelik bir
ikiz tünel
kazıldığını anı-
msatarak çalı-
şmalann sür-
düğünü bildir-
di ve şu bilgileri
verdi:
"Tünelin, zor
bir inşaat türii
ounası nedeniy-
le çaltşmalar
biraz daha de-
vam edecek. Şu
andaki hedefler 19% sonu diye
düşünülüvor. Ümit ediyonım, bu
hedefi yakalamak mümkiin ola-
bilecek. Tabii, kaynaklara bağlı
1996
I6M
105
NET GELİR
bir husustur. G*cmiste, ceşitli
nedenlerle kaynak bulunamadı.
Gecikmeli olarak başladı. Del-
me işleminde, her iki rünelde de
500 metrenin üzerine geçildi.
Ama iş, sadeee dehnekle bitmi-
yor. Tünelin işletmeye açılması
için gereken diğer işlemlcrin de
tamamianması, betonJanması,
yol seviyesine getirilmesi, yolla
ilgili işlemin tamamianması ge-
rekir."
Ankara ile Pozantı arasında
da otoyol ağı açısından bir ko-
pukluk olduğuna dikkat çeken
Yiğit, bu yolda, Ankara-Aaku-
\u arasının yapımına, 1994'de
kaynak bulunup geçilebileceği-
ni söyledi. İzmit Körfezi üzerin-
den Istanbul'u Izmir'e bağlaya-
cak olan otoyolun projelendir-
me çalışmalannın yürüdüğünü,
a\ nı biçimde Gaziantep-Şanlı-
urfa arası ile ilgili projenin de
sürdüğünü anlatan Yiğit, Kör-
fez geçişi ile 243 km olan lstan-
bul-Bursa yolunun 133 km 'ye,
yani 4.5 saatten 1.5 saate inece-
ğini vurguladı.
Yiğit, Ankara-lzmir güzer-
gahırun da çahşmalar arasında
yer aldığını kaydetti ve şöyle
konuştu:
"İznıir üe Salihli arasodaki
otoyolun yap-işiet-devret yöote-
miyle yapılması için öngörüşme-
leri yaptık. Bayağı bir Ugi var.
İznÛT ile Salihli arasuu oağlaya-
bilirsek, hemen bumın Ankara'-
ya bağlanttsını sağlayacağo.
Ama bağlanü, Afyon özeriodea
mi, Esluşehir üzerinden mi ola-
cak, belli değil. Muhtemelen, bi-
raz daha güneyden oiabüir. Ke-
sin karan vermek. güzergah
araştınna çalışmaiarı yapıkb-
ktan sonra mümkün."
SaitFaik'le Burgaz'dabir öğlerakısı
AYDIN ENGIN
Bu tadına doyulmaz sohbet için size
teşekkür borçluyum. Buradan bir de
röportaj çıkannm diye düşündüm. ama
doğrusu çekiniyorum. Bir röportaj
ustası ile röportaj yapmak kolay değil.
Benım kuşagım sizin Mahkeme Kaprsı
röportajlan ile büyüdü. Röportajın bir
soru-yanıt sıralaması değil, gazetecilik
mesleğinin edebiyata komşu bir dalı
olduğunu sizden öğrendik. Ömeğin o...
Hani Bursa'dan gelmış o ihtiyar...
Sait Faik - Bursa"dan Cesur Bir Ihtiyar
Geldi.
- Evet. O. O şiir mi, röportaj mı olduğuna
bir türlü karar veremediğim... Hele son
paragrafı...
Sait Faik - Bursa'dan cesur bir ihtiyar
geldi. Canına okudu kendisine
dolandıncı diyenin. Sonra da beraatını
aldıgittiBursa'ya...
- Seviyorsunuz siz röportaj yapmayı...
yani yazmayı.
Sait Faik - Şımdi şöyle kendi haünde,
mütevazı bırga2etecikteröportajlar
yapsaydun, yann kalkar... Mercan
ustayı aramağa koyulurdum...
- Mercan L'sta?
Sah Faik - Bu gördüğün bahçelerin.
açmayan çiçeklerin, bu denizlerde
yüzmeyen balıkJann, bu dönerdurur
halkalann, buçarkıfeleklerin, bu
masallardaki ejderhalann yaraücısı
Mercan Ustadır.
- Ne iş yapar bu sizin... Mercan L'sta ?
Sait Faik - Köprü merdıvenlerinin bir
tanesinin altında birdiJsız boyacı vardır.
Mercan Ustanın reklama ihtiyacı yok.
Mercan Usta dahidir. Fakirdoğdu; fakır
ölecek. Ben burada dilsiz boyacının
rekJamasıyım. Gıdıpayakkabılannızı
boyutan dilsiz boyacıya. Sonra Mercan
Ustanın özenmeden yaptığı kemik
kakmalı boya sandığını, yeni bir
dünyaya doğargıbi seyredin.
Boğaziçi'nde mehtap, Çamlıca'da
gurup, insanoğluna ölümü de arada bir
hatırlaür. Mercan Ustanın boyacı
sandığı durmadan biryeniden doğmarun
mehtabıdır. Mercan Ustanın boyacı
sandığı nı seyrettikten sonra içiruzde
Mercan Usta ile salaşhanede iki kadeh
içmek ve Mercan Ustadan aynlırken
elini öpmek isteği doğmazsa, Istanbul
ilini bırakıpgidin. Gidinçirkin
apartmanınıza, sümüklü çocuklannızı,
lavanta kokan pasaklı kanlanruzı
kucaklayın. Ne bok yerseniz yeyin.
- Siz tanüdınız mı Mercan Ustayı? Şöyle
yaltınrian ..
Sait Faik - Bir akşamüstü Bakırköy'ün
deniz üstü bir salaş meyhanesinde
Mercan Usta ile sıcak sıcak strongiios
balığı ile rakı içmek şerefine erdım.
- Ama bence siz esas olarak denizin,
bauğın, balıkçıların, İstanbul'un Türk,
Rum, Enneni, Yahudi haikuıuı
yazansınız. özellikle de Burgaz Adası'nın
yazansınız... Ada deyince, Burgaz devince
ilk çağnşunınız ne oluyor sizin ?
Sait Faik - Gözlenmın ıçıne bakan bir
köpek, az konuşan, hareketleri ağır,
elleri çabuk, abalar giymiş bir balıkçı,
yırtık bir muşamba kokusuyla beraber
küpeşte tahtalan kararmış, boyası atrnış
ağır ve kaba bir sandal, sandalın peşini
bırakmayan bir kuş, ağ, balık, pu],
sahilde harikulade güzel çocuklar,
namuslu kulübeler. kırlangıç ve dulger
balığı haşlaması, kereviz kokusu, buğusu
tüten kara bir tencere, ufuklan dar sisli
bir deniz...
- Songünlerinizde ouraya, Burgaz
Adası'na döndfinüz. Annenizin yanına
döodünûz. Babaevinize. Neden? Daha
sakin koşullarda çabşmak, hikaye
yazmkk fılan...
Sait Faik - Niyetim yazı yazmak bile
değildi. Balığa çıkacaktım. On kuruşa
kahve, yirmi kuruşluk 'köylü cigarası'
icecektim. Kaybettiğim herşeyı;
insanlığı, cesareti, sıhhati, iyiliği, safveti,
dostluğu, alm terini, sessizlıği yeniden
bulacak; belki yeniden bir adam
olmasam bile temiz bir hayatın içinde
hayran, meyus ve mahcup ölümü
bekleyecektim.
- Ama gene de yazdınız.
Sait Faik - Aklıma ara sıra esen yazı
yazmak arzusunu, bu tek kötü huyu
muvaffakıyetler, şöhretler düşünmeden,
"Düşünürsem Allah canımı alsın !"
düşüncesiyle yeniden bulabilirsem,
kalemsiz kağıtsız dağlara fırlayacak,
balığa çıkacaktım. Yazmayacaktım.
Biliyordıım ki, insanlar beni pek
sevmeyeceklerdi. Bir adam kı onJargibi
değildir. Balığa çıkacak olsam, "Koca evi
barkı var. Ne bok yemeğe balığa çıkar.
Geçen gün Sait Faik 'leydik. Burgaz 'da,
Kalpazankaya 'dakisalaş meyhaneye bir
öğle üstü oturduk. Bir 35 'lik Yeni Rakı
söyiedik. Bir de beyazpeynir vesalata.
Hepsi o kadar. Ha, bir de
Kalpazankaya 'nın tepesinde bir martı.
Galiba Sait Faik 'in topal martı 'sı.
Yunıusak bir lodos var. Kalpazankaya
köpüğe kesmis. Sait Faik 'in, açıklarında
Kalafat ve Sotiri ilebirlikte karagöz
avladığı Sivriada az ötemizde uzanıyor.
Daha beride, arkamıza doğru Kaşıkadası.
Hani Faik Bey in oğlu Sait, balıçıvanın oğlu
Odisya, Türkçe konusup Rumcasöven
balıkçmın oğlu Yakup 'un robensonculuk'
oynamaya gittikleri Kaşıkadası...
Sait Faik, seyrek, düz ve ağarmış saçlan,
patlak gözleri, gözlüğü ve onu hiç terk
etmeven kederi ile rakısını yudumluyor.
Gene valmzlığına bürünmüs,
konusmaksızın demzı seyrediyor.
SUNUŞ
Sohbet ağır ağır başladı. Dereden tepeden, en
çok da Burgaz Adası ndan konuştuk. O ' 'Sait
Faik 'in Burgazı' 'nı anlattı. Bız adanın
bugününü aktardık. Her şeyi değil ama.
Örneğin ogüzeliın ahşap köşklerin
birçoğunun betonarme apartmanlara
dönüştürüldüğünü.iskeledekikahvelerin
'cafe liğe terfı ettiklerini, Bulgar sütçü
Pandeli'nin, berber Kir Dimitro nun,
Odisya 'nın kızkardeşi Eftehia nm artık adada
olmadıklarmı anlatmadık. Kederi 'kahır'a
dönüşmesınistedik. Rum. Türk, Kürt,
Ermeni. Bulgar... Burgazada nın o eşsiz insan
mozaiğinın artık kalnuıdığını, iskelede balık
satan Erzıncan ın Cimin nahiyesmin Hinzıru
Köyü 'ndengelme 'Kiirı ün iskorbiı.
strongiios, aulger balığı biryana çinekopla
mezgiti bileayırt edemediğini desöylemedîk.
Öğle rakımızm doyumsu: sonbetigüneş
denize, Sait Faik 'in deyimiile 'ikimızrak
boyu' inene kadar sürdü. Aşağıda bu
söyleşinin bir günlük gazete sayfasının
elverdiğikadarını aktaracağız.Son birsöz:
Sö'yleşide Sait Faik 'in söylediklerinin tümü
(evet, tümü), en küçük sözcüğüne,
noktasına, virgülünekadar Sait Faik 'in
ağzından (kaleminden) çıktı.
Inanmayanlara sözümüz yok. Onlarnasıl
olsa kontroledeceklerdir. Sözümüz,
sözümüze inananlara. Biz olsak inanmazdık.
İnceden inceyekontrol ederdik. İyide olurdu.
Sait Faik 'ibir kez daha baştan sona okurduk.
Dolar, mark, döviz, borsa, Türk Lirası,
Hazine honosu çığlıklarmın ortalığısardığı
bugünlerde kirlenen ruhuntuzu şiirle yıkamış
olurduk.
Ivi olurdu...
MLeyhaneciye Sait Faik'i sorduk. "İçeride" dedi. "Hava serin, üşüdü." Birlikte gjrdik
meyhaneye, tezgahırı dibindeki masasından aldık onu, bahçedeikimiz için kuruhnuş rnasaya
oturttuk. Rakılanmızı koyduk. Güzdenödünçalınmışgüneşli,harikuladebir Burgazgünüydü.
Doyumsuz bir öğlerakısına başladık...
Aşağıda Kalpazankaya. Salaş meyhanenin örtüsüz masasını rakı, salata ve beyaz peynirle donatmtşız. "Bu ne biçim meyhane Apostol / Kadehimde
bulut, tabağunda gökyüzü" demişiz. İçiyoruz. Sait Faik; İstanbuTu, İstanbul'un insânJarını. Burgaz Adası'm, Mercan L sta'vı. dulger balığını, Kir
Dinıitro'yu, Barba Antimos'u, Balıkçı Yakup'u anlatıyor. Yüzünde onu hiç terk etmemiş kederiv le... (Fotoğraf: Garbis ÖZÂTA Y)
verdiği halde nasıl hapis karan alındığını,
göbeğinin üstünde kahveci Kornil'in
"Puços" ısmındekı kedısı olduğu halde
anlatmayacak. Balıklı. mürekkepli, tütünlü
ve lastik kokulu kahveden eve döndüğüm
zaman Barba Antimos'un namuslu seksen
senesini birer birer yaşamak sevdasıyla
kaleme kağıda sanlmaktan
usanmayacağım...
- Siz Barba Antimos'u taıur mıydıntz ?
Sait Faik - Barba Antimos, dünya yüzüne
düşmüş insanoğlu neslinin tam seksen
yaşına geldiğı zaman kendisini bir adada
(Burgaz) yapayalnız, çoluğundan,
çocuğundan uzak, duvardaki levhalar kadar
tarihi veonlar kadar canJı bulan bir
duvarcıdır. Ne sandalı, ne ağı, ne de artık
kalbinde heves, cebinde bir tek Priyol saati,
boynunda al atkısı, ayağmda yün çoraplar,
gür Maksim Gorki bıyıkJannda tüten
dumanı kalmıştır. Seneler öylesine vefasızdır
ki yalnız dışanda lodos, poyraz, karayel
değişe değışe eser. Halbulci insan günlen hiç
değişmemecesinesüriiklenmektedır. Ama
değişecektir. Bir gün Barba Antimos ölecek.
- Siz yazdınız onu. Barba Antimos böyle
ötiimsüz oldu. Ondan söz edecegiz. Ama
gerçek Barba Antimos'u ammsayan olacak
mıdersiniz?
Sait Faik - Tabü. "Şu duvan Barba Antimos
yapmıştır"diyeceğız. "Komü'in kahvesinde
sobanın başında orururdu. Seksen sene
kirfenmemiş gözleri veeüeriyle köylü
cigarasını bıyıklanna takardı" diyeceğiz.
Yanaklannışişireşişirecigarasınıicerdi"
diyeceğiz. Belki biz, Barba Antimos'tan
evvel hatıralaryokuşundan yuvarlanacağız.
- Ne kadar seviyorsunuz insanlan. Oysa
yazdıklanıuz, ânlattıklannız insanoğlunun en
kirli, en kalJes, en çıkarcı yanlarını da
sergiüvor. Gene de neredeyse kayıtsız
koşulsuz insanlan seviyorsunuz.
Sait Faik - Ben denizi, baLğı, balık tutanı,
ekmeğini denizden çıkaran insanı çok
severim. Yinede, bütün gördüjderime
rağmen, yandan çoğunu severim. Ama ben
bütünün iyi olması lazım geldiğini hayal
ederim.
-Bende...
DeÜ midir nedir ? Pay da almaz"
diyeceklerdi. "Baba fınnı has ekmek
çıkaran ena\ i. çaltşmıvor. bereket ki anası
var, yoksa satar savar, sürünür"
diyeceklerdi. Hiç bir zaman yeniden
damla damla. dakıkalan duya duya,
sıkıla patlaya: rüzgan. denizi, ağı seve
seve, ölümü beklediğimi
bilmeyeceklerdi...
- Ama iyi anımsıvorum. Yazdınız. Balık
dönûşii canla basla çalışrığı halde
kendisine pav verilmeyen bir voLsul
balıkçının hakkmın kabaca > enmesine
dayanamanuş ve v azmıştınız. Hani
"küçücük adımlarla Şarlo gıbı
seğırterek" iskeleye yüriiyen ufak tefek
bahkçı...
Sait Faik - Yazı yazmak da bir hırstan
başka ne ? Burada namuslu insanlar
arasında sakın ölümü bekleyecektim;
hırs, hiddet neme gerekti ? Yapamadım.
Koştum tütüncüye, kalem kağjt aldım.
Oturdum. Adanın tenha yollannda
gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler
yontmakiçincebımdensıdığımçakımı
çıkardım. Kalemj>ı>ı..tL.m. Yonttuktan
sonra tuttumöptüm. \ azmasamdelı
olacaktım.
-1954 yılının 11 \Iayıs"ındaki ölümünüzü
saymazsak 1939'dan beri bemen hemen
kesintisiz bu adada, Burgaz'dasınız. Bir
tarih bu. Yanrn yüzyıldan çok. Eski halini
bih'yorum. O yüzden karşılaştıramam.
Ama size gelmeden sahildeki bir "cafe"de
adaçayı içtim. Kokusu bile mutlu ediyor
insanı. Sordum, o "cafe"nin yerinde bir
berberdûkkanı varmış eskiden. Berber
Dimitro...
Sait Faik - Kir Dimitro... Dimitro'nun
berber dükkanının bir kapısı deniz
kenanna, ötekisi sütçü üe ekmekçinin
dükkanlan önündeki dar yola açılırdı.
Deniz kenanndaki kayıklan yahut da
deniz kenanndaki kayıldardan yansını
lokanta haline sokmuş Bulgar sütçü
Pandeli'nin kuru fasulye ile pilav
kaynayan tencerelerine kavuşmağa en
kestirme yol, Dimitro'nun berber
dükkanından geçtiği için dükkanın her
iki kapısı da gelene geçene açıktır. Kış
günleri, köyde cinlerin top oynadığı,
kedilerin nhtuna dizildiği, ihtiyar Rum
kadınlann, hastalarla açlann İcedilerle
beraber balıktan dönen kayıklan
beklediği, poyrazın ejderha kafasını
duvardan duvara. ağaçtan ağaca
v urduğu mor renkli günlerde:
Dımıtro'nun dükkanının iki kapısı da
kapalı. pencelereler buğulu, gazete
kağıth, içensi su kanştınlmış bir bardak
rakı kadar be>az, bulanıktır. Bu
bularuklığın içinde su ibriğinin külü,
kolonya şişelerinin tozu. sigara dumanı.
Dimitro'nun üç beş günlük uzamış
sakalı. gayet ıtina ile taranmış bejaz
saçlan vardır. Dimitro'nun dükkanının
ıçı ıhk, essız, kokuludur. Sabunla
kolonya kokar. Kış günleri Dimitro'nun
dükkanında bir iki dakikalık bir saadet
duymamağa imkan yoktur.
- Anlıvorum... Bir şey sormak istiyonon.
Bu ada gerçekten bö> le güzel miv'di hep,
yoksa siz mi onu böyîesine çekici kıidınız ?
Anlattıklannıza bakılırsa. hele o
zamanlar bu ada, iskele, sahil, baiıkçüar,
kedikr, topal martılar... Her şey çok...
Yani çok...
Sait Faik - ...herşey şaıraneydi. Üstünden
daha sabah sisi kalkmamış, ılık ıhk tüter
gibi durgun deniz, pınl pınl başı havaya
kalkmış, yine baş tarafına ma vi zemin
üstüne gümüş yaldızla yapılmış Bedri
Rahmi balıklı, Matisse çiçekli kayık.
bilekleri boğa başı bükecekmiş gibi kabn
ve kıllı hamlacılar. kıçta; ağarmış
kasketinden liflif ağarmış saçlan fırlayan
reis, mantarlan ile taşlan düzenle
dizilmiş, güneşte yanmış çocuk derisi
ağlar...
- Keyfınizi kaçınnak istemem ama iskele
simdi küçük bir limana dönüşrü. Koca
koca balıkçı motorları demirli şündi
kıyıda. O şairane Burgaz galiba artık yok.
En azından çok değişti. İnsanlan da öyle.
Bu hiç aknnıza gehr miydi ?
Sait Faik - Biliyordum. Söv lemiştim
bunu ben. Söylemiştim: Şu kışgünü,
ayaklanmızın buz kestiği şu kış günü.
şakır şakır öten kanarya da bir gün
ötmeyecek. Sebzeci Apostol, Marko
ismindeki eşeğine rakı içirmeyecek,
Sütçü Pandeli Efendi vergı borcunu
Cezaevi
1
V
m
CÎHD)
— >—
A.
P
İ
I
v
APeoî
ı ~ • • •
üfi
!
J/SPI,
•>.
ifî/2
>-*
¥~T7İ
)
)
{--••
T
••ATLAY/
•a