Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET2 6 AĞUSTOS1993 CUMA
KULTUR
Yönetmen ve senaryo yazan Ömer Uğur'la yeni filmi 'Yalnız Salih' ve sinema üzerine
'Sinemamızda herkes yeterinçe şövalye'
TUNA ERDEM
"İki üç kez Atrf Yıhnaz'ın kaptsına ka-
dar gittim. kapıy t çalma> a cesaret edeme-
diğim için geri döndüm" dıyor senanst ve
yönetmen Ömer Lğur. Ege Üniversitesı
Güzel Sanatlar Fakültesı Sınema-TV
Bölümü'nden çıçeği burnunda bir sme-
macı olarak mezun olup İstanbul'a gcl-
diğı ilk günlenni anlatırken. Yeşilçam-
daki ikincı kuşak "mekteph"lerden olan
Uğur, ilk kuşağın "alaylı-mekteplı" çatı-
şmasından mağlup çıkmasının verdiği
çekingenlikle uzun süre mektepli oldu-
ğunu saklamış. ancak dört >ıl asistan
olarak çalıştıktan sonra öğrenilmiş mek-
teplı olduğu
1986 yılında gerçekleştirdığı "Son Ur-
fah" fılmiyle yönetmenlığe geçen L'ğur'-
un bu ilk filmı İslanbul FilmFestivahn'-
de gösterildi. Daha sonra Arka Evin
İnsanlan. Biri Beni Gözlüyor. Zamanst-
riar, Bekleyiş ve Ankara Fılm Şcnlıği"ne
katılan Ekran Aşıklan fılmlenne ımza
atu.
Yönetmenliğin yanısıra senanslüği
sürdürdü. "Sorguda " adlı senaryosu
1990 yılında gazetemızın düzenledığı
Yunus NadıYanşması'nda bınncihğe
değer bulundu Bu senaryosunu filme
çekmek ıçin Kültür Bakanİığı'na yaptığı
yardım başvurusu. dönemın Kültür Ba-
kanı Namık Kemal Zeybek tarafından
"devlet düşmanı" olduğu gerekçcsiyle
Biz ortaşarklıyız,
ortaşarklı insanın da en
temel özelliği,hep
uçlarda dolaşmaktır.
Günlük yaşamı o kadar
absürd,o kadar çabuk
değişen, o kadar herşeyi
uçlarda yaşayan bir ülkeyiz
ki, sokağa adım attığında yüz
tane çarpıcı hikaye çıkar,
herşey senaryo olabilir,
sadece bunun ifadesi sorunu
sözkonusu.
A-bsürdolacağım
diye Ionesco gibi sahneye
gergedan çıkarmaya gerek
yok. Zaten günlük yaşam
almış başını absürde doğnı
gidiyor.Bunlan anlatabilsek
yeter.
-/.önönetmenler
öğretmenlik yapmaya
kalkıyor. Sanki biri
gelmiş bize. * Kardeşim.
15 günün kaldı
öleceksindemiş ve herkes
bu dünyaya ilişkin
söyleyeceği ne kadar şey
varsa hepsini tek filmde
söylemeye kalkışmış.
geri çevrildi.
Aynı fılmin projesi Montpellier 14.
Akdeniz Fılm Festivali'nde proje yan-
şmasında birincilık kazandı ve Avrupa
ülkelerinde dağıtım kolaybklan sağla-
yan "Avrupa filmi kaşesı" aldı. Film ta-
mamlandığında MontpellıerFestivalı'-
nde galası gerçekleştirilecek. Son projesi
"Yalnız Salih" bu yıl Kültür Bakanlığı'-
nın desteklediği fiîm projcleri arasında
yer aldı. Ömer Lğur'la bu yeni projesi ve
sinema üzerine konuştuk:
Kültür Bakanlığı'ndan destek
aldığınız yeni projeniz "Yalnız SalüT'i
bize anlatabilir misiniz?
Yeni projem. bir çocuk fılmı Nasıl ki
çocuk hikayesi, çocuk romanı. çocuk tı-
yatrosu varsa çocuk fılmı de ol-
malı diye düşünüyorum. Türki-
ye'de çocuk sinemasının örncğı
yok. Yıllar önce Pamuk Prenses
ve Y'edi Cüceler yapılmış. Daha
sonra da Tunç Başaran'ın Piano
Piano Bacaksız'ına belki çocuk
filmi denılebilır ama aslında
onun sadece kahramanı çocuk.
Yalmz Salih ise çocuklann ağır-
lıklı olarak oynadığı ve 7-15 yaş
arasındakı çocuklann hedef alı-
narak yapıldığı bir film. Bir an-
lamda naif. tamamen çocuk
düşlerine yönelık. ama öyle ej-
derhalı. devli bir masal değil.
Fılmdekı çocuk, Almanya'da
kalmış bir süre. ama babası
bakmış ki daha fazla kalırsa
Türkiye'den kopacak; ninesinın
ve amcasınm yanına Türkiye'ye
yollanrruş. Hiç bir yerde uzun
boyiu kalamıyorlar. üçüncü
sınıfa kadar altı tane okul değiş-
tirmiş. Hiç uyum sağlayamıyor.
hafıf bir Alman aksaru var alay
konusu oluyor. arkadaş edine-
miyor. Gerçeküstü yönleri var.
mesela bir uçurtmayla arkadaş
oluyor, onunla konuşuyor. Se-
naryoyu bıtirince biraz "Şeker
Poıiakalı"na benzediğini far-
kettim. Orda da çocuğun ağaç-
larla dıyaloğu vardı. Basit, naif
bir çocuk hikayesi öyle fazlaca
yüklemeleri, göndermelen. satır
aralan, iddiası olmayan. bir fılm.Çocuk-
lar için yaptığımız eserler konusunda
çok yanlış politikalanmız oldu. Ço-
cuklara çok şey yükledik. illaki onlara
birşey öğretelim dedık. Benim filmde
böyle didaktik yanlar yok. Bıraz otobi-
yografık. Bizde çocuk edebiyatı gibi. ço-
cuk filmi de küçümseniyor.
- Filmde rol alacak oyunculan belirledi-
niz mi?
Oyuncular konusunda aklımızda bir-
kaç isim var . Bir kaç tanınmış çocuk
oyuncu var, Ozan Bilen veya Emin Sivas
gibi ama bunlar artık kamerayı çok iyi
bilen çocuklar bu açıdan bızım için han-
dikap olabılirler. Kamerayı tanımayan
çocuklann oyunculuğu daha doğal.
K
idarelen de daha kolay oluyor. Baba ro-
lünü. Nizamettûı Çobanoğlu oynayacak.
Önümüzdeki ay başlamak istiyorum ve
bu yıl ıçinde mutlaka bıureceğim.
- Çocuklan yönetmek ile profesyonel
oyunculan yönetmek arasında ne gibi
farklılıklar var?
Ben aslen öğretmenım, altı yıl ilkokul
öğretmenlıği yaptım. Çocuklar konu-
sunda bir fıknm var. Bu fılmin çekimin-
de. bir oyun oynayacağız. yalancıktan ve
bu arada ortada bir ka-
mera olacak. Olaya bi-
raz böyle bakmak
lazım. Y'oksa zaten ço-
cuklan yönetmek
mümkün değil. Çocuk-
lar sizi yönetir .Bir çer-
çeve çizeceğim sadece.
Hatta öyle demır gibi
bir senaryo da düşun-
müyorum. Bir anaoku-
lunda bile yapılabibr.
Çocuklara bir oyun verirsin, onlar do-
ğaçlama yapar. siz de kamerayla çekebı-
îirsiniz rahatlıkla. Bu film bunun biraz
daha profesyonelcesi, biraz daha biçim-
lendirilmişi. Almanya'da çalışan bir
Türk pedagog da çekimlere katılacak.
- "Sorguda" adlı fîlminizi bu yıl içinde
tamamlayacağınızı açıklamıştınız. Film
hangi aşamada?
Sorguda'nın macerası bıraz daha ağı-
rdan çalışır. çünkü daha geniş boyutta
bir film. Şu an ıçin yedi milyaruk bir ma-
65 yaşına geleceksiniz bir fılm çekemeye-
ceksiniz diyorlar ama istediğimiz gibi bir
fılm çekemeyeceksek çekmeyeh'm zaten.
Az paralarla sıkışık prodüksiyonlarla.
sıkıldık artık. Bir yönetmen olarak ben
daha kendı giicümü değerlendiremiyo-
rum. Kendi potansiyelimi bilemiyorum
çünkü bir fılm yapıyorsun iyi oluyor ben
yaptım diyorsun, kötü oluyor prodüksi-
yondan diyorsun. Yani kendim tartma
fırsaün bile yok.
lann her biri anlatılmaya değer.
- Kadro tam olarak belirkndi mi?
Başrol ya da "esas oğlan""Mustafa'yı
Devlet Tivatrolan'ndan Ali Sünneüoy-
nayacak. Musıafa'nın kanşı rolü için
Nur Sürer'le flörtleşiyoruz. Üçüncü rol
Halil Ergün olabihr.En geç 1994 kasım
ayında bitmiş olması gerekiyor, çünkü o
tanhte Montpellier'de galası yapılacak.
- Türkiye'de yönetmenler senary o bula-
mamaktan, senaristler tse senaryolanran
ilmde mutlaka bir hikaye olmalı, seyirci hep ne
olacak şimdi duygusunu taşımalı, seyrettiğiyle
bütünleşmel i.Çok entelektüel sinema
yapacağız diye çok lafazanlık yapıyoruz.
Türkiye'nin sorunlannı bir replikte çözmeye çalışıyoruz.
- önümüzdeki sezon cekilmesi planla-
nan projeler arasında 12 Eylul dönemini
konu alan başka filmler de var.*' Sorgu-
da" bitmeden bunlann vizyona girmesi,
çalışmalannız üzerinde olumsuz bir etki
yapar mı?
Yusuf Kurçenli'nin de bu dönemi an-
latan bir projesi olduğunu duydum. 12
EylüTü anlatan çok film yapıldı. Ama
bir süre sonra önemli olan neyin an-
latıldığından çok nasıl anlatıldığı. 12 Ey-
lül'ün ve bu tür askeri cııntalann yüzbın
kuUanılmadığından yakınıyorlar . Siz bir
senarist-yönetnıen olarak Türkiye'de bir
senaryo sorunu olduğunu düşümiyor mu-
sunuz?
Hayir senaryo sorunu bence özellikle
Türkiye'de yok. Günlük hayatı o kadar
absürd. o kadar çabuk değişen, o kadar
herşeyi son uçlarda yaşayan bir ülkeyiz
ki, sokağa adım attığın anda yüz tane hi-
kaye çıkar. herşey senaryo olabilir, sade-
ce bunun ifadesi sorunu söz konusu. Bu
konuda da senaristler hakh bence. Ben
• Herkes
senaristelinde
hazır olsun
istiyor, buna
karşılık çok
para vermek
istemiyor.
Bunubir
şövalyelik
olarak yapsın
istivor. ama
Türk
sinemasında
herkes yeteri
kadar şövalye
zaten.
Başkasıntn
çektiği
senaryoyiı
çeken
yönetmenler
birer
tercümandır.
liyeti var. Yabancılar bizim kadar hızlı
değıller. daha doğrusu, normal olan hız
onlannki. biz alışmışız aceleciliğe.
Montpellier'deki maceramızda gördük
ki, artık Av rupa filmi yapmanın koşul-
lan değişti. Kaçınılmaz olarak büyük
prodüksiyonlar gerekiyor. "'Sorguda"
çok iddiah hazırlanmış, hem sorguladığı
şey, hem içeriğd anlamında şakaya gel-
meyecek, yanlış yapılmaması gereken
bir fılm. Gözden kaçıracağımız en küçük
şey, sonunda bir ülkenin bir dönemini
yanhş anlatır. Şimdiye kadar hep acele
etmekten kaybetük. Ashnda mart ayı-
nda başlayabilirdik. ama şartlanmız çok
içime ılımadı. Sıkı bir fılm yapacaksak
beklemeyi öğrenmek zorundayız. Bize
tane takılabilecek yönü var. Benim hi-
kayem bence çok ilginç bir hikaye, çün-
kü antikahramanb bir hikaye, kahra-
maru devrimci değil, çok inanmış, iddi-
alı, bu işlerin farkında olan bir adam de-
ğil. Sıradan bir adam, anlayamadığı bir
dünyanın içine düşüyor. Biraz, Kafka
havası var yani "Dava"daki gibi. Do-
layısıyla benim senaryomun trajikomik
yani ağır basıyor, o komiklikte çekilebi-
lirse, ilginç bir fılm olabilir. Yapılacak
fılmlerin, bu türde olacağını sanmıyo-
nım, çok daha güzel yapabilirler ama
başka bir tarzda. 12 Eylül uygulama-
lannm ya da her türlü totaliter tavnn ol-
duğu yerde binlerce aa, komiklik, bin-
lerce trajikomik durum var. Bence bun-
ağzımı açtığımda en az bir buçuk mil-
yarlık bir filmden sözediyorum. Bir bu-
çuk milyarhk bir projede fılmin en teme-
linde yer alan senaryonun da, en aandan
bir yüzde 10'unu. 100 milyonu alması
lazım. Ama öyle olmuyor. Oysa bir se-
narist bir projesini satarsa ancak ikinci
bir projeyi yapma şansı olabilir.Gelip
Kültür Bakanhğı'na proje vereceğiz bir
şey var mı diyorlar. Anlatacağın bir hi-
kaye varsa, frekansının tuttuğu bir sena-
ristle oturursun bir yıl çabşırsın, ama bu
senaristin bir yıllık geçimini sağlarsm. 20
günde senaryo yazdıny orsun. Ne yazıla-
bilir ki bu sürede? "Sorguda"yı ben Yu-
nus Nadi ödülünü kazandıktan sonra
dört kere tekrar yazdım. Başkasının
yazdığı senaryoyu çeken yönetmenler
birer tercümandır. Bana göre her in-
sanın dünyaya ilişkin söyleyecek birşeyi
olmalıdır. Başka birisınin, dünyaya iliş-
kin söylediğinıahp da hareketli bir fotoğ-
rafla anlatmayı ben pek anlamlı bulmu-
yorum. Bir yönetmen bir fılm yapıyorsa,
bu fılm onun dünyaya ilişkin bakışını
yansıtmalı. Bir de bızde işbölümü az.
Herkes birbirinden projesini gizlıyor, ga-
rip bir bıçimde herkes bırbirini rakip ola-
rak göriiyor. yangından mal kaçınyor.
Paslaşma yok.
Oysa Türkiye şartlannda bir senaryo-
nun çekim aşamasmda değişmemesi
mümkün değil. çünkü yazılan ile günlük
imkanlar birbirini tutmuyor. Dolayısıy-
la. bir ortaklaşalık, bir dirsek teması ge-
rekli. Bir sürü yazmaya yatkın. zehir gibi
gençler var. Bu potansiyeli bizim sine-
macı arkadaşlann, yönetmen baskısına
kaçmadan açığa çıkarması gerekiyor.
- Son yıllarda rûm senaryolarda marji-
nal konulara yöneliş var. Siz bu eğilimi
nasıl degerlendiriyorsunuz ?
Mutlaka arada istisnalar vardır ama
Türk sinemasının içindekiler, yani biz.
genel olarak yaptığımız işle çok ilgili de-
ğiliz. Potansiyel olarak, kültürel bırikim
olarak, aslında sinema bu sinemacılan
hak etmiyor. Çok calışmamız. çok oku-
mamız. çok araştırmamız lazım. Kimi-
mız hasbelkader sinemacı olmuşuz, kı-
mimiz set teknisyenliğinden sinemacı ol-
muşuz. öyle ya da böyle ama sonuçta
yönlendırilineye çok açığ ız.
Biz gerek ıdeolojilerde gerek
teorilerde hep sonuçlardan
faydalanan bir ülke olduk.
Baktık Batı'da bunalım si-
neması var o zaman demek
ki bu iş böyle oluyor dedik.
Şimdi de bunahm sine-
masıdır gidiyor. Bunalım si-
neması bence Türkiye'nin
hak ettıği bir şey değjl. Me-
sela Avrupa artık postmo-
dem bir çağın içerisine gir-
miş, insanlar arasında ger-
çekten bir iletişimsizlik var,
birbirlerinı anlayamıyorlar.
kavrayamıyotlar. Oysa Tür-
kiye'de. bir yere gıdip tanı-
madığın binyle bir kadeh
rakı içsen, eftesi gün sana
hayatını feda edecek kadar
bağlanır. Bu yüzden Tür-
kiye gibi bir ülkede iletışim-
sizliktensözedilemez. Sonu-
ca baktığınız zaman zaten
seyirci de gelmiyor. Çünkü
seyirci bir hikaye seyretmek
kendiyle ilgili birşey . ya da
kendı olmak istediği birşeyi
görmek istiyor. Bu biraz ge-
ricilik gibi kaçabilir ama ben
sinema konusunda biraz
klasikçiyim. Biz sanatçılar
kendimizi çok zekı zannedi-
yonız. aklımıza ilk gelen şe-
yin çok ilginç olduğunu dü-
şünüyoruz. Bır cüce, bir travesti gelıyor
aklımıza, tamam. Ya da oportünist bir
çizgiyle, iş yapacak konuyu buluyorlar.
Şimdi gündemde kadın hareketleri var
abi diyor ve hemen kadm fılmleri yapılı-
yor. ki bakış açılannın büyük bir çogun-
luğu da bence yanlış. Ben eminim önü-
müzdeki yıl da ikı erkeği aynı yatağa ko-
yacaklar. Bunlar bir yerulıkmiş, yaratıa
bir buluşmuş gibi sunulacak. Oysa ne
altında ciddi bir filozofyası var, ne de
başka bir şey. Bunlar.mutlaka yapümalı.
Ama Türkiye'de sinema durmuş, ancak
sübvansiyonlarla falan yürüyen bir si-
nema var ya da yürüyemeyen biı sinema
var. Buna rağmen, bütün filmlerin böyle
olması bence düşündürücü.
Kitapçılar Birliği Derneği'nin düzenlediği toplantıda kitabevlerinin sorunlan tartışılacak
'Kitabın satılacağı yer kitapçı, okunacağı yer okuldur'
Kültür Senisi- Kitapçılar
Birliği Derneği 12 ağustOb per-
şembe günü saat 14 ile 18.00
arasında İstanbul Tabip Odası
Konferans Salonu'nda topla-
narak 1993-1994 eğitim döne-
minin başlamasından önce ki-
tabevlerinin sorunlanna bir
bakış atacaklar.
Yeni eğitim döneminden
önce bazı oku'
|
'rda hala kitap
listelerinin a: lr,,. iığını, bazı-
lannda da oku. ,çinde kitap
satımına karar verildiğını ve
bunun kıtapçılann kazanç-
larını engellediğınden yakınan
kitabevi sahipleri toplantıda
öncelikle ekonomik sorunlannı
gündeme geürecekler. 13 Ey-
lül'de açılması bcklenen okul-
lann öğrenci kapasitesinin 15
milyona yakın olduğunu ve
yurdumuzda 15 bine yakın ki-
tap-kirtasiyeci olduğunu belir-
ten demek yöneticileri "kitapla
ılgilenen esnafın durumunun
ıçler aası'olduğunu vurguladı-
lar.Kitaplar üzerindekı bu be-
lirsizliğin defter, kalem gibi ge-
reksinimlerin satışını da olum-
suz etkilediğine değinerek, asıl
mesleği kiıapçıbk olanlanneği-
timve kültür kitabı satmak zo-
runda kaldıklanna değindiler.
Kitabevlerinin, bazı yayınevle-
rinin.okullann ve okul yöneti-
cilerinin yanbş hareketleri yü-
zünden zarar etmeleri nedeniyle
kapanma tehlikesiyle karşı-
karşıya kaldığını vurguladılar.
"Kitabın satılacağı yer kitap-
çıdır, okutulacağı yer ise okul-
dur" düşüncesinin savunulaca-
ğı sohbet toplantısında kitap fı-
yatlanndaki düzensizbk. eğitim
sistemindeki bozukluk. test sis-
teminin yarattığı sosyal düzen-
sizbk ve bunun yarattığı kitap
okuma ahşkanlığmın yok ol-
ması. korsan yayın ve sokak ki-
tapçılan gibi sorunlar tartışı-
lacak.
Toplantıda aynca kitapçılığı
daha sağlıklı ve saygın bir mes-
lek haline getirmek, fuarlann
kıtapçılara hizmet vermesi, böl-
ge kitapçılığı. televizyonun ki-
taba ilgj uyandıracak program-
lara yer vermesi. kitap satışının
arttınlması konular ele alına-
cak.
Kitapçılar Birliği Derneği
toplantısında özellikle kitap
sektöründe yaşanan hızlı özeî-
leşme. korsan kitapçılar ve so-
kak kitapçılannın artması so-
nucu yaşanan ekonomik güç-
lükler vurgulanacak ve önlem-
ler tartışılacak.
Dernek üyelen kitap satışlan
nasıl arttınîabilir, dernek nasıl
genişletilebilir, yayıncılar ki-
tapçılığın gelişmesine nasıl
katkıda bulunabilirler. de-
polardaki kitaplann eritilmesi,
haksız rekabetin önlenmesi ko-
nusunda görüşlerini dile getire-
cekler.
Toplantıya Milli Eğitım Ba-
kanbğı. Kültür Bakanlığı. Ma-
liye Bakanbğı, Ticaret Bakanlı-
ğı, İstanbul Valiliği. İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanb-
ğı, İstanbul Mılli Eğitim Mü-
dürlüğü. İstanbul Defterdarlı-
ğı, Devlet Kıtaplan Müdürlü-
ğü, TRT ve Özel T V Kuruluşla-
n ve Türkiye Yayıncılar Bir-
liği'ne kaülmalan için çağn
yapıldı.
Edinburg FestivalVne
Türkiye'den katıhm
Kültür Servisi- Lluslararası Edinburg Festivali 15 ağustos -4
eylül tarihleri arasında gerçekleştırilecek.
Festivali ızlemek ıçin 38 Türk sanatçısı Haluk Bilginer'in
rehberliğinde Edinburg'a gıdecek. Dünyanın en önerrüi
kültür etkinliklerinden biri olan ve yüzlerce oyunun
sergilendiği Edinburg Festivali, bu yıl Türk sanatçılan
tarafından da ızlenecek. Sinema ve tiyatro sanatçısı Haluk
Bilginer'in öncülüğünde bir araya gelen 38 sanatçının
Edinburg'a gönderilmesi ışıni ıse iki kuruluş üstlendi. Devlet
Tiyatrolan Opera ve Balesı Çalışanlan Yardımlaşma V'akfı
(TÖBAV) ve özel bir seyahat acentesinin birhkte
gerçekleştireceği organızasy onla sanatçılar. festıvabn 15-22
ağustos tarihi arasındakı etkınliklerini ızleyebilecekler.
Turun kapsamı içinde sanatçılann konaklama. vize ve
rehberlik masraflan için gerekli olan paranın banka
kredisi alınarak sağlanacağı ve bunda da kolaylık
gösterileceği kaydedildı. Türkiye'den gidecek sanatçılann
arasında Zuhal Olcay. Erhan Y'azıaoğlu, Meral Orhonsay
ve TilbeBatum gibi isimlenn bulunduğu belinibrken.
festıvalde seyredilecek eserlen Haluk Bilgmer'ın seçtiği
bildirildi. Sanatçılann 15-22 ağustos tarihleri arasında
izleyeceği oyunlarşunlar: Metamorphosıs. Accidental De-
ath Of An Ânarchist. The Persıans. A Midsummer Night's
Dream. An Evening Wıth Gary Lineker, Eddie Izzard,
Steven Berkoff-One Man.
Antalya'da üç kadın ressam
ANTALYA (AA) - Antaly a'da bu ay üç kadın ressamın
kişisel sergjleri görülebılecek. İstanbullu ressam İncı Eviner,
7. kişisel sergısinı FalezOteli SanatGalerisi'ndeaçtı. Devlet
Güzel Sanatlar Akademisı mezunu sanatçı, ay sonuna kadar
görülebilecek sergisinde son çalışmalanna yer veriyor.
Çalışmalannı son yıllarda Antalya'da sürdüren Nuran
Keskin'inGaleri Ansan'daaçtığı'Kadınca'konulusergi. 12
ağustos perşembe gününe kadar açık kalacak. Nuran
Keskin sergisinde kadını konu alan 33 yağlıboya resmine yer
venyor. Antalyalı genç ressamlardan Şükran Atmaca.
Antalya Müzesi Sergi Salonu'nda açtığı 5. kişisel suluboya
resım sergisinde 63 yapıtına y er v eriyor. Sergisinde son iki yıl
içindeki çalışmalanna yer veren Atmaca'mn sergisi, iki hafta
açık kalacak.
'Türk Meşhurları' konulupullar
satışaçıktı.
ANKARA (LJBA) - Çok renklı olarak bastınlan "Türk
Meşhurlan" konulu sürekli pullar 4 bin lira bedelle satışa
çıkanldı ve tükeninceye kadar satışta kalacak. Aynı
zamanda "Türk Meşhurlan 4.8.1993-Ankara" yazılı özel
tarih damgası kullandınlacak. Bu amaçla hazırlanan ilk gün
zarflan pullu ve damgalı olarak 4 bin 500 lira bedelle
satılacak ve üç ay sürey le satışta kalacak.
Opera ve baleye ilgi azaüyor
ANKARA (ANKA)- Kültür Bakanlığı'nın opera ve bale
sanatını yaygınlaşürmak amacıy la yeni sahneler
kurmasına karşın. opera ve baley e iîgj azaby or. Devlet
Opera ve Balesi'nin geçen yıla göre temsil sayısı artarken,
temsil başına salonlan dolduran 528 izleyici ortalamasıyla
geçen yılın gerisinde kaldı. Dev let Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğüverilerine göre Ankara. istanbul. İzmirveİçel
sahnelerinde 76yerli ve yabancı eser 585 temsılde
sergilenirken. temsilleri 308 bin 912 kişi ızledi ve Devlet
Opera ve Balesi'nin bu sezon temsil sayısı artarken, temsil
başına düşen izleyici sayısı da azaldı. Geçen yıl sergilenen
eserleri temsil başma 587 kişi izlerken, bu sezon her
temsilde 528 kişi salonlan doldurdu. Geçen yıl sergilenen
eserlerde ortalama seyirci sayısı 836 olarak gerçek-Teşifken,
İstanbul Devlet Opera ve Balesi bu sezon 693 ortalamayla
vine birinci oldu. Diğer Devlet Opera ve Bale sahnelerinin
temsil başına izleyıçı sayılan ise şöyle: "Ankara Devlet
Opera Balesi, 499: İzmı'r Devlet Opera ve Balesi. 324; İçel
Devlet Opeyra ve Balesi 303."
Adana Altın Koza Festhairnde ttalyan Al Bano-Romina
Power çifti de 25 eylülde bir konser verecek.
Al Bano-Romina Power 7. Altın
Koza FestivalVnde
ADANA (AA) - Bu yıl. 20 eylül - 5 ekım tarihleri arasında
7.'si düzenlenecek Âdana Altın Koza Festivab'ni. evrensel
boyutta bir sanat etkinliğine dönüştürme çabalan sürüyor.
İtalyan Al Bano-Romina Povv er çifünın de bir konser
v ereceği festivalde. "sanatlı yaşamın gerekbbği"' tartışması
başlatabilme çabalan. öncelikb gündem maddesi olarak ele
abnıyor. Festival sanat sorumluluğu görevini yüriiten
Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası (ÇDSO) Genel Sanat
Yönetmeni ve Şefı Emin Güven Yaşbçam. yaptığı
açıklamada. "Türkiye'de ilk kez izlenecek bir yöntemle,
kapanış galasını evrensel anlamda müzikal ve teatral bir
gösteriyedönüştüreceğiz"dedı. Festival etkinlikleri
çerçevesınde. 24 eylülde ÇDSO'nun. 25 eylülde Al
Bano-Romina Povver çiftinin birer konserinin de yer
alacağını anlatan Yaşlıçam, bu yıl düzenlenecek Altın
Koza'nın. yanşmalı bölümlerdışında gerçekleştirilecek
sanatsal etİdnbklerle de "uzun süre konuşulacağıru" ifade
etti. Adana 7. Altın Koza Festivali'nde, kapanış galası reji
sorumluluğu görevini üstlenen Devlet Tiyatrolan (DT)
Genel Müdür Yardımcısı Tamer Levent ise "Festival,
sanatlı yaşamın gereklıliği tartışmasını başlatacak
etkinliklere sahne olacak" dedi.
5. Uhıslararası Kâtibim Kültür
ve Sanat Festivali
Kültür Servisi- Üsküdar Belediyesi tarafından düzenlenen
5. Uluslararası Katıbim Kültür ve Sanat Festivali'ne
bugün yapılacak etkinhklerle dev am ediliyor. Festivalde
günün ilk etkınliği saat 17.00"de Sebmiye'de Üsküdar
Belediyesi Eğitim Merkezı'ninaçıbşı olacak. Ünalan
Parkı'nda saat 18.00'deki folkJor gösterileriyle aynı saatte
Altunizade Kültür Merkezi'nde Gint Eastvvood'un
yönettiği '•Affedilmeyen" filmi izlenebilecek. 19.00"da
karma resim sergisi açılışının ardından 20.00'de Salacak'ta
folklor ve müzık gösterileri düzenleniyor. 20.30'da ise
Burhan Fclek Stadı'nda çeşitli sanatçılann katılacağı bir
konser gerçekleştırilıyor Konsere katılan sanatçılar
şunlar: Alican Bülbül, Büy ükşehır Belediyesi Halk
Oyunlan Topluluğu. Orkestra Dadaşlar.'ÜFTUD Halk
Müziği Grubu. Vedat Yar Grubu. Hande Dönmez, Ferda
Ereren Topluluğu, Neşe Yılmaz, Osman Yağmurdereli,
Arif Şentürk, Serpıl Benay ve Yeni Türkü.