25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET2 6 AĞUSTOS1993 CUMA KULTUR Yönetmen ve senaryo yazan Ömer Uğur'la yeni filmi 'Yalnız Salih' ve sinema üzerine 'Sinemamızda herkes yeterinçe şövalye' TUNA ERDEM "İki üç kez Atrf Yıhnaz'ın kaptsına ka- dar gittim. kapıy t çalma> a cesaret edeme- diğim için geri döndüm" dıyor senanst ve yönetmen Ömer Lğur. Ege Üniversitesı Güzel Sanatlar Fakültesı Sınema-TV Bölümü'nden çıçeği burnunda bir sme- macı olarak mezun olup İstanbul'a gcl- diğı ilk günlenni anlatırken. Yeşilçam- daki ikincı kuşak "mekteph"lerden olan Uğur, ilk kuşağın "alaylı-mekteplı" çatı- şmasından mağlup çıkmasının verdiği çekingenlikle uzun süre mektepli oldu- ğunu saklamış. ancak dört >ıl asistan olarak çalıştıktan sonra öğrenilmiş mek- teplı olduğu 1986 yılında gerçekleştirdığı "Son Ur- fah" fılmiyle yönetmenlığe geçen L'ğur'- un bu ilk filmı İslanbul FilmFestivahn'- de gösterildi. Daha sonra Arka Evin İnsanlan. Biri Beni Gözlüyor. Zamanst- riar, Bekleyiş ve Ankara Fılm Şcnlıği"ne katılan Ekran Aşıklan fılmlenne ımza atu. Yönetmenliğin yanısıra senanslüği sürdürdü. "Sorguda " adlı senaryosu 1990 yılında gazetemızın düzenledığı Yunus NadıYanşması'nda bınncihğe değer bulundu Bu senaryosunu filme çekmek ıçin Kültür Bakanİığı'na yaptığı yardım başvurusu. dönemın Kültür Ba- kanı Namık Kemal Zeybek tarafından "devlet düşmanı" olduğu gerekçcsiyle Biz ortaşarklıyız, ortaşarklı insanın da en temel özelliği,hep uçlarda dolaşmaktır. Günlük yaşamı o kadar absürd,o kadar çabuk değişen, o kadar herşeyi uçlarda yaşayan bir ülkeyiz ki, sokağa adım attığında yüz tane çarpıcı hikaye çıkar, herşey senaryo olabilir, sadece bunun ifadesi sorunu sözkonusu. A-bsürdolacağım diye Ionesco gibi sahneye gergedan çıkarmaya gerek yok. Zaten günlük yaşam almış başını absürde doğnı gidiyor.Bunlan anlatabilsek yeter. -/.önönetmenler öğretmenlik yapmaya kalkıyor. Sanki biri gelmiş bize. * Kardeşim. 15 günün kaldı öleceksindemiş ve herkes bu dünyaya ilişkin söyleyeceği ne kadar şey varsa hepsini tek filmde söylemeye kalkışmış. geri çevrildi. Aynı fılmin projesi Montpellier 14. Akdeniz Fılm Festivali'nde proje yan- şmasında birincilık kazandı ve Avrupa ülkelerinde dağıtım kolaybklan sağla- yan "Avrupa filmi kaşesı" aldı. Film ta- mamlandığında MontpellıerFestivalı'- nde galası gerçekleştirilecek. Son projesi "Yalnız Salih" bu yıl Kültür Bakanlığı'- nın desteklediği fiîm projcleri arasında yer aldı. Ömer Lğur'la bu yeni projesi ve sinema üzerine konuştuk: Kültür Bakanlığı'ndan destek aldığınız yeni projeniz "Yalnız SalüT'i bize anlatabilir misiniz? Yeni projem. bir çocuk fılmı Nasıl ki çocuk hikayesi, çocuk romanı. çocuk tı- yatrosu varsa çocuk fılmı de ol- malı diye düşünüyorum. Türki- ye'de çocuk sinemasının örncğı yok. Yıllar önce Pamuk Prenses ve Y'edi Cüceler yapılmış. Daha sonra da Tunç Başaran'ın Piano Piano Bacaksız'ına belki çocuk filmi denılebilır ama aslında onun sadece kahramanı çocuk. Yalmz Salih ise çocuklann ağır- lıklı olarak oynadığı ve 7-15 yaş arasındakı çocuklann hedef alı- narak yapıldığı bir film. Bir an- lamda naif. tamamen çocuk düşlerine yönelık. ama öyle ej- derhalı. devli bir masal değil. Fılmdekı çocuk, Almanya'da kalmış bir süre. ama babası bakmış ki daha fazla kalırsa Türkiye'den kopacak; ninesinın ve amcasınm yanına Türkiye'ye yollanrruş. Hiç bir yerde uzun boyiu kalamıyorlar. üçüncü sınıfa kadar altı tane okul değiş- tirmiş. Hiç uyum sağlayamıyor. hafıf bir Alman aksaru var alay konusu oluyor. arkadaş edine- miyor. Gerçeküstü yönleri var. mesela bir uçurtmayla arkadaş oluyor, onunla konuşuyor. Se- naryoyu bıtirince biraz "Şeker Poıiakalı"na benzediğini far- kettim. Orda da çocuğun ağaç- larla dıyaloğu vardı. Basit, naif bir çocuk hikayesi öyle fazlaca yüklemeleri, göndermelen. satır aralan, iddiası olmayan. bir fılm.Çocuk- lar için yaptığımız eserler konusunda çok yanlış politikalanmız oldu. Ço- cuklara çok şey yükledik. illaki onlara birşey öğretelim dedık. Benim filmde böyle didaktik yanlar yok. Bıraz otobi- yografık. Bizde çocuk edebiyatı gibi. ço- cuk filmi de küçümseniyor. - Filmde rol alacak oyunculan belirledi- niz mi? Oyuncular konusunda aklımızda bir- kaç isim var . Bir kaç tanınmış çocuk oyuncu var, Ozan Bilen veya Emin Sivas gibi ama bunlar artık kamerayı çok iyi bilen çocuklar bu açıdan bızım için han- dikap olabılirler. Kamerayı tanımayan çocuklann oyunculuğu daha doğal. K idarelen de daha kolay oluyor. Baba ro- lünü. Nizamettûı Çobanoğlu oynayacak. Önümüzdeki ay başlamak istiyorum ve bu yıl ıçinde mutlaka bıureceğim. - Çocuklan yönetmek ile profesyonel oyunculan yönetmek arasında ne gibi farklılıklar var? Ben aslen öğretmenım, altı yıl ilkokul öğretmenlıği yaptım. Çocuklar konu- sunda bir fıknm var. Bu fılmin çekimin- de. bir oyun oynayacağız. yalancıktan ve bu arada ortada bir ka- mera olacak. Olaya bi- raz böyle bakmak lazım. Y'oksa zaten ço- cuklan yönetmek mümkün değil. Çocuk- lar sizi yönetir .Bir çer- çeve çizeceğim sadece. Hatta öyle demır gibi bir senaryo da düşun- müyorum. Bir anaoku- lunda bile yapılabibr. Çocuklara bir oyun verirsin, onlar do- ğaçlama yapar. siz de kamerayla çekebı- îirsiniz rahatlıkla. Bu film bunun biraz daha profesyonelcesi, biraz daha biçim- lendirilmişi. Almanya'da çalışan bir Türk pedagog da çekimlere katılacak. - "Sorguda" adlı fîlminizi bu yıl içinde tamamlayacağınızı açıklamıştınız. Film hangi aşamada? Sorguda'nın macerası bıraz daha ağı- rdan çalışır. çünkü daha geniş boyutta bir film. Şu an ıçin yedi milyaruk bir ma- 65 yaşına geleceksiniz bir fılm çekemeye- ceksiniz diyorlar ama istediğimiz gibi bir fılm çekemeyeceksek çekmeyeh'm zaten. Az paralarla sıkışık prodüksiyonlarla. sıkıldık artık. Bir yönetmen olarak ben daha kendı giicümü değerlendiremiyo- rum. Kendi potansiyelimi bilemiyorum çünkü bir fılm yapıyorsun iyi oluyor ben yaptım diyorsun, kötü oluyor prodüksi- yondan diyorsun. Yani kendim tartma fırsaün bile yok. lann her biri anlatılmaya değer. - Kadro tam olarak belirkndi mi? Başrol ya da "esas oğlan""Mustafa'yı Devlet Tivatrolan'ndan Ali Sünneüoy- nayacak. Musıafa'nın kanşı rolü için Nur Sürer'le flörtleşiyoruz. Üçüncü rol Halil Ergün olabihr.En geç 1994 kasım ayında bitmiş olması gerekiyor, çünkü o tanhte Montpellier'de galası yapılacak. - Türkiye'de yönetmenler senary o bula- mamaktan, senaristler tse senaryolanran ilmde mutlaka bir hikaye olmalı, seyirci hep ne olacak şimdi duygusunu taşımalı, seyrettiğiyle bütünleşmel i.Çok entelektüel sinema yapacağız diye çok lafazanlık yapıyoruz. Türkiye'nin sorunlannı bir replikte çözmeye çalışıyoruz. - önümüzdeki sezon cekilmesi planla- nan projeler arasında 12 Eylul dönemini konu alan başka filmler de var.*' Sorgu- da" bitmeden bunlann vizyona girmesi, çalışmalannız üzerinde olumsuz bir etki yapar mı? Yusuf Kurçenli'nin de bu dönemi an- latan bir projesi olduğunu duydum. 12 EylüTü anlatan çok film yapıldı. Ama bir süre sonra önemli olan neyin an- latıldığından çok nasıl anlatıldığı. 12 Ey- lül'ün ve bu tür askeri cııntalann yüzbın kuUanılmadığından yakınıyorlar . Siz bir senarist-yönetnıen olarak Türkiye'de bir senaryo sorunu olduğunu düşümiyor mu- sunuz? Hayir senaryo sorunu bence özellikle Türkiye'de yok. Günlük hayatı o kadar absürd. o kadar çabuk değişen, o kadar herşeyi son uçlarda yaşayan bir ülkeyiz ki, sokağa adım attığın anda yüz tane hi- kaye çıkar. herşey senaryo olabilir, sade- ce bunun ifadesi sorunu söz konusu. Bu konuda da senaristler hakh bence. Ben • Herkes senaristelinde hazır olsun istiyor, buna karşılık çok para vermek istemiyor. Bunubir şövalyelik olarak yapsın istivor. ama Türk sinemasında herkes yeteri kadar şövalye zaten. Başkasıntn çektiği senaryoyiı çeken yönetmenler birer tercümandır. liyeti var. Yabancılar bizim kadar hızlı değıller. daha doğrusu, normal olan hız onlannki. biz alışmışız aceleciliğe. Montpellier'deki maceramızda gördük ki, artık Av rupa filmi yapmanın koşul- lan değişti. Kaçınılmaz olarak büyük prodüksiyonlar gerekiyor. "'Sorguda" çok iddiah hazırlanmış, hem sorguladığı şey, hem içeriğd anlamında şakaya gel- meyecek, yanlış yapılmaması gereken bir fılm. Gözden kaçıracağımız en küçük şey, sonunda bir ülkenin bir dönemini yanhş anlatır. Şimdiye kadar hep acele etmekten kaybetük. Ashnda mart ayı- nda başlayabilirdik. ama şartlanmız çok içime ılımadı. Sıkı bir fılm yapacaksak beklemeyi öğrenmek zorundayız. Bize tane takılabilecek yönü var. Benim hi- kayem bence çok ilginç bir hikaye, çün- kü antikahramanb bir hikaye, kahra- maru devrimci değil, çok inanmış, iddi- alı, bu işlerin farkında olan bir adam de- ğil. Sıradan bir adam, anlayamadığı bir dünyanın içine düşüyor. Biraz, Kafka havası var yani "Dava"daki gibi. Do- layısıyla benim senaryomun trajikomik yani ağır basıyor, o komiklikte çekilebi- lirse, ilginç bir fılm olabilir. Yapılacak fılmlerin, bu türde olacağını sanmıyo- nım, çok daha güzel yapabilirler ama başka bir tarzda. 12 Eylül uygulama- lannm ya da her türlü totaliter tavnn ol- duğu yerde binlerce aa, komiklik, bin- lerce trajikomik durum var. Bence bun- ağzımı açtığımda en az bir buçuk mil- yarlık bir filmden sözediyorum. Bir bu- çuk milyarhk bir projede fılmin en teme- linde yer alan senaryonun da, en aandan bir yüzde 10'unu. 100 milyonu alması lazım. Ama öyle olmuyor. Oysa bir se- narist bir projesini satarsa ancak ikinci bir projeyi yapma şansı olabilir.Gelip Kültür Bakanhğı'na proje vereceğiz bir şey var mı diyorlar. Anlatacağın bir hi- kaye varsa, frekansının tuttuğu bir sena- ristle oturursun bir yıl çabşırsın, ama bu senaristin bir yıllık geçimini sağlarsm. 20 günde senaryo yazdıny orsun. Ne yazıla- bilir ki bu sürede? "Sorguda"yı ben Yu- nus Nadi ödülünü kazandıktan sonra dört kere tekrar yazdım. Başkasının yazdığı senaryoyu çeken yönetmenler birer tercümandır. Bana göre her in- sanın dünyaya ilişkin söyleyecek birşeyi olmalıdır. Başka birisınin, dünyaya iliş- kin söylediğinıahp da hareketli bir fotoğ- rafla anlatmayı ben pek anlamlı bulmu- yorum. Bir yönetmen bir fılm yapıyorsa, bu fılm onun dünyaya ilişkin bakışını yansıtmalı. Bir de bızde işbölümü az. Herkes birbirinden projesini gizlıyor, ga- rip bir bıçimde herkes bırbirini rakip ola- rak göriiyor. yangından mal kaçınyor. Paslaşma yok. Oysa Türkiye şartlannda bir senaryo- nun çekim aşamasmda değişmemesi mümkün değil. çünkü yazılan ile günlük imkanlar birbirini tutmuyor. Dolayısıy- la. bir ortaklaşalık, bir dirsek teması ge- rekli. Bir sürü yazmaya yatkın. zehir gibi gençler var. Bu potansiyeli bizim sine- macı arkadaşlann, yönetmen baskısına kaçmadan açığa çıkarması gerekiyor. - Son yıllarda rûm senaryolarda marji- nal konulara yöneliş var. Siz bu eğilimi nasıl degerlendiriyorsunuz ? Mutlaka arada istisnalar vardır ama Türk sinemasının içindekiler, yani biz. genel olarak yaptığımız işle çok ilgili de- ğiliz. Potansiyel olarak, kültürel bırikim olarak, aslında sinema bu sinemacılan hak etmiyor. Çok calışmamız. çok oku- mamız. çok araştırmamız lazım. Kimi- mız hasbelkader sinemacı olmuşuz, kı- mimiz set teknisyenliğinden sinemacı ol- muşuz. öyle ya da böyle ama sonuçta yönlendırilineye çok açığ ız. Biz gerek ıdeolojilerde gerek teorilerde hep sonuçlardan faydalanan bir ülke olduk. Baktık Batı'da bunalım si- neması var o zaman demek ki bu iş böyle oluyor dedik. Şimdi de bunahm sine- masıdır gidiyor. Bunalım si- neması bence Türkiye'nin hak ettıği bir şey değjl. Me- sela Avrupa artık postmo- dem bir çağın içerisine gir- miş, insanlar arasında ger- çekten bir iletişimsizlik var, birbirlerinı anlayamıyorlar. kavrayamıyotlar. Oysa Tür- kiye'de. bir yere gıdip tanı- madığın binyle bir kadeh rakı içsen, eftesi gün sana hayatını feda edecek kadar bağlanır. Bu yüzden Tür- kiye gibi bir ülkede iletışim- sizliktensözedilemez. Sonu- ca baktığınız zaman zaten seyirci de gelmiyor. Çünkü seyirci bir hikaye seyretmek kendiyle ilgili birşey . ya da kendı olmak istediği birşeyi görmek istiyor. Bu biraz ge- ricilik gibi kaçabilir ama ben sinema konusunda biraz klasikçiyim. Biz sanatçılar kendimizi çok zekı zannedi- yonız. aklımıza ilk gelen şe- yin çok ilginç olduğunu dü- şünüyoruz. Bır cüce, bir travesti gelıyor aklımıza, tamam. Ya da oportünist bir çizgiyle, iş yapacak konuyu buluyorlar. Şimdi gündemde kadın hareketleri var abi diyor ve hemen kadm fılmleri yapılı- yor. ki bakış açılannın büyük bir çogun- luğu da bence yanlış. Ben eminim önü- müzdeki yıl da ikı erkeği aynı yatağa ko- yacaklar. Bunlar bir yerulıkmiş, yaratıa bir buluşmuş gibi sunulacak. Oysa ne altında ciddi bir filozofyası var, ne de başka bir şey. Bunlar.mutlaka yapümalı. Ama Türkiye'de sinema durmuş, ancak sübvansiyonlarla falan yürüyen bir si- nema var ya da yürüyemeyen biı sinema var. Buna rağmen, bütün filmlerin böyle olması bence düşündürücü. Kitapçılar Birliği Derneği'nin düzenlediği toplantıda kitabevlerinin sorunlan tartışılacak 'Kitabın satılacağı yer kitapçı, okunacağı yer okuldur' Kültür Senisi- Kitapçılar Birliği Derneği 12 ağustOb per- şembe günü saat 14 ile 18.00 arasında İstanbul Tabip Odası Konferans Salonu'nda topla- narak 1993-1994 eğitim döne- minin başlamasından önce ki- tabevlerinin sorunlanna bir bakış atacaklar. Yeni eğitim döneminden önce bazı oku' | 'rda hala kitap listelerinin a: lr,,. iığını, bazı- lannda da oku. ,çinde kitap satımına karar verildiğını ve bunun kıtapçılann kazanç- larını engellediğınden yakınan kitabevi sahipleri toplantıda öncelikle ekonomik sorunlannı gündeme geürecekler. 13 Ey- lül'de açılması bcklenen okul- lann öğrenci kapasitesinin 15 milyona yakın olduğunu ve yurdumuzda 15 bine yakın ki- tap-kirtasiyeci olduğunu belir- ten demek yöneticileri "kitapla ılgilenen esnafın durumunun ıçler aası'olduğunu vurguladı- lar.Kitaplar üzerindekı bu be- lirsizliğin defter, kalem gibi ge- reksinimlerin satışını da olum- suz etkilediğine değinerek, asıl mesleği kiıapçıbk olanlanneği- timve kültür kitabı satmak zo- runda kaldıklanna değindiler. Kitabevlerinin, bazı yayınevle- rinin.okullann ve okul yöneti- cilerinin yanbş hareketleri yü- zünden zarar etmeleri nedeniyle kapanma tehlikesiyle karşı- karşıya kaldığını vurguladılar. "Kitabın satılacağı yer kitap- çıdır, okutulacağı yer ise okul- dur" düşüncesinin savunulaca- ğı sohbet toplantısında kitap fı- yatlanndaki düzensizbk. eğitim sistemindeki bozukluk. test sis- teminin yarattığı sosyal düzen- sizbk ve bunun yarattığı kitap okuma ahşkanlığmın yok ol- ması. korsan yayın ve sokak ki- tapçılan gibi sorunlar tartışı- lacak. Toplantıda aynca kitapçılığı daha sağlıklı ve saygın bir mes- lek haline getirmek, fuarlann kıtapçılara hizmet vermesi, böl- ge kitapçılığı. televizyonun ki- taba ilgj uyandıracak program- lara yer vermesi. kitap satışının arttınlması konular ele alına- cak. Kitapçılar Birliği Derneği toplantısında özellikle kitap sektöründe yaşanan hızlı özeî- leşme. korsan kitapçılar ve so- kak kitapçılannın artması so- nucu yaşanan ekonomik güç- lükler vurgulanacak ve önlem- ler tartışılacak. Dernek üyelen kitap satışlan nasıl arttınîabilir, dernek nasıl genişletilebilir, yayıncılar ki- tapçılığın gelişmesine nasıl katkıda bulunabilirler. de- polardaki kitaplann eritilmesi, haksız rekabetin önlenmesi ko- nusunda görüşlerini dile getire- cekler. Toplantıya Milli Eğitım Ba- kanbğı. Kültür Bakanlığı. Ma- liye Bakanbğı, Ticaret Bakanlı- ğı, İstanbul Valiliği. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanb- ğı, İstanbul Mılli Eğitim Mü- dürlüğü. İstanbul Defterdarlı- ğı, Devlet Kıtaplan Müdürlü- ğü, TRT ve Özel T V Kuruluşla- n ve Türkiye Yayıncılar Bir- liği'ne kaülmalan için çağn yapıldı. Edinburg FestivalVne Türkiye'den katıhm Kültür Servisi- Lluslararası Edinburg Festivali 15 ağustos -4 eylül tarihleri arasında gerçekleştırilecek. Festivali ızlemek ıçin 38 Türk sanatçısı Haluk Bilginer'in rehberliğinde Edinburg'a gıdecek. Dünyanın en önerrüi kültür etkinliklerinden biri olan ve yüzlerce oyunun sergilendiği Edinburg Festivali, bu yıl Türk sanatçılan tarafından da ızlenecek. Sinema ve tiyatro sanatçısı Haluk Bilginer'in öncülüğünde bir araya gelen 38 sanatçının Edinburg'a gönderilmesi ışıni ıse iki kuruluş üstlendi. Devlet Tiyatrolan Opera ve Balesı Çalışanlan Yardımlaşma V'akfı (TÖBAV) ve özel bir seyahat acentesinin birhkte gerçekleştireceği organızasy onla sanatçılar. festıvabn 15-22 ağustos tarihi arasındakı etkınliklerini ızleyebilecekler. Turun kapsamı içinde sanatçılann konaklama. vize ve rehberlik masraflan için gerekli olan paranın banka kredisi alınarak sağlanacağı ve bunda da kolaylık gösterileceği kaydedildı. Türkiye'den gidecek sanatçılann arasında Zuhal Olcay. Erhan Y'azıaoğlu, Meral Orhonsay ve TilbeBatum gibi isimlenn bulunduğu belinibrken. festıvalde seyredilecek eserlen Haluk Bilgmer'ın seçtiği bildirildi. Sanatçılann 15-22 ağustos tarihleri arasında izleyeceği oyunlarşunlar: Metamorphosıs. Accidental De- ath Of An Ânarchist. The Persıans. A Midsummer Night's Dream. An Evening Wıth Gary Lineker, Eddie Izzard, Steven Berkoff-One Man. Antalya'da üç kadın ressam ANTALYA (AA) - Antaly a'da bu ay üç kadın ressamın kişisel sergjleri görülebılecek. İstanbullu ressam İncı Eviner, 7. kişisel sergısinı FalezOteli SanatGalerisi'ndeaçtı. Devlet Güzel Sanatlar Akademisı mezunu sanatçı, ay sonuna kadar görülebilecek sergisinde son çalışmalanna yer veriyor. Çalışmalannı son yıllarda Antalya'da sürdüren Nuran Keskin'inGaleri Ansan'daaçtığı'Kadınca'konulusergi. 12 ağustos perşembe gününe kadar açık kalacak. Nuran Keskin sergisinde kadını konu alan 33 yağlıboya resmine yer venyor. Antalyalı genç ressamlardan Şükran Atmaca. Antalya Müzesi Sergi Salonu'nda açtığı 5. kişisel suluboya resım sergisinde 63 yapıtına y er v eriyor. Sergisinde son iki yıl içindeki çalışmalanna yer veren Atmaca'mn sergisi, iki hafta açık kalacak. 'Türk Meşhurları' konulupullar satışaçıktı. ANKARA (LJBA) - Çok renklı olarak bastınlan "Türk Meşhurlan" konulu sürekli pullar 4 bin lira bedelle satışa çıkanldı ve tükeninceye kadar satışta kalacak. Aynı zamanda "Türk Meşhurlan 4.8.1993-Ankara" yazılı özel tarih damgası kullandınlacak. Bu amaçla hazırlanan ilk gün zarflan pullu ve damgalı olarak 4 bin 500 lira bedelle satılacak ve üç ay sürey le satışta kalacak. Opera ve baleye ilgi azaüyor ANKARA (ANKA)- Kültür Bakanlığı'nın opera ve bale sanatını yaygınlaşürmak amacıy la yeni sahneler kurmasına karşın. opera ve baley e iîgj azaby or. Devlet Opera ve Balesi'nin geçen yıla göre temsil sayısı artarken, temsil başına salonlan dolduran 528 izleyici ortalamasıyla geçen yılın gerisinde kaldı. Dev let Opera ve Balesi Genel Müdürlüğüverilerine göre Ankara. istanbul. İzmirveİçel sahnelerinde 76yerli ve yabancı eser 585 temsılde sergilenirken. temsilleri 308 bin 912 kişi ızledi ve Devlet Opera ve Balesi'nin bu sezon temsil sayısı artarken, temsil başına düşen izleyici sayısı da azaldı. Geçen yıl sergilenen eserleri temsil başma 587 kişi izlerken, bu sezon her temsilde 528 kişi salonlan doldurdu. Geçen yıl sergilenen eserlerde ortalama seyirci sayısı 836 olarak gerçek-Teşifken, İstanbul Devlet Opera ve Balesi bu sezon 693 ortalamayla vine birinci oldu. Diğer Devlet Opera ve Bale sahnelerinin temsil başına izleyıçı sayılan ise şöyle: "Ankara Devlet Opera Balesi, 499: İzmı'r Devlet Opera ve Balesi. 324; İçel Devlet Opeyra ve Balesi 303." Adana Altın Koza Festhairnde ttalyan Al Bano-Romina Power çifti de 25 eylülde bir konser verecek. Al Bano-Romina Power 7. Altın Koza FestivalVnde ADANA (AA) - Bu yıl. 20 eylül - 5 ekım tarihleri arasında 7.'si düzenlenecek Âdana Altın Koza Festivab'ni. evrensel boyutta bir sanat etkinliğine dönüştürme çabalan sürüyor. İtalyan Al Bano-Romina Povv er çifünın de bir konser v ereceği festivalde. "sanatlı yaşamın gerekbbği"' tartışması başlatabilme çabalan. öncelikb gündem maddesi olarak ele abnıyor. Festival sanat sorumluluğu görevini yüriiten Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası (ÇDSO) Genel Sanat Yönetmeni ve Şefı Emin Güven Yaşbçam. yaptığı açıklamada. "Türkiye'de ilk kez izlenecek bir yöntemle, kapanış galasını evrensel anlamda müzikal ve teatral bir gösteriyedönüştüreceğiz"dedı. Festival etkinlikleri çerçevesınde. 24 eylülde ÇDSO'nun. 25 eylülde Al Bano-Romina Povver çiftinin birer konserinin de yer alacağını anlatan Yaşlıçam, bu yıl düzenlenecek Altın Koza'nın. yanşmalı bölümlerdışında gerçekleştirilecek sanatsal etİdnbklerle de "uzun süre konuşulacağıru" ifade etti. Adana 7. Altın Koza Festivali'nde, kapanış galası reji sorumluluğu görevini üstlenen Devlet Tiyatrolan (DT) Genel Müdür Yardımcısı Tamer Levent ise "Festival, sanatlı yaşamın gereklıliği tartışmasını başlatacak etkinliklere sahne olacak" dedi. 5. Uhıslararası Kâtibim Kültür ve Sanat Festivali Kültür Servisi- Üsküdar Belediyesi tarafından düzenlenen 5. Uluslararası Katıbim Kültür ve Sanat Festivali'ne bugün yapılacak etkinhklerle dev am ediliyor. Festivalde günün ilk etkınliği saat 17.00"de Sebmiye'de Üsküdar Belediyesi Eğitim Merkezı'ninaçıbşı olacak. Ünalan Parkı'nda saat 18.00'deki folkJor gösterileriyle aynı saatte Altunizade Kültür Merkezi'nde Gint Eastvvood'un yönettiği '•Affedilmeyen" filmi izlenebilecek. 19.00"da karma resim sergisi açılışının ardından 20.00'de Salacak'ta folklor ve müzık gösterileri düzenleniyor. 20.30'da ise Burhan Fclek Stadı'nda çeşitli sanatçılann katılacağı bir konser gerçekleştırilıyor Konsere katılan sanatçılar şunlar: Alican Bülbül, Büy ükşehır Belediyesi Halk Oyunlan Topluluğu. Orkestra Dadaşlar.'ÜFTUD Halk Müziği Grubu. Vedat Yar Grubu. Hande Dönmez, Ferda Ereren Topluluğu, Neşe Yılmaz, Osman Yağmurdereli, Arif Şentürk, Serpıl Benay ve Yeni Türkü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle