Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6AĞUSTOS1993CUMA
10 DIZIYAZI
Başlarken
"Büyümenin Sınırian" 1972 yıknda yayınlandığında
geniş yankı yarattı. "Romahlar Kuliibü"nün desteğiyle
Cambridge Cniversitesfndeki bilimadamları
tarafından hazırlanan rapor 29 dile çevrildj. Dünyada
en çok satan kitaplar listesinden uzun süre inmedi.
Çevreci hareketin geliştiği dönemde başvuru kitabı
oldu. kitap haline getirilen rapor, dünyadaki doğaJ
kaynakların nedenli hızla tükendiğini ortay a
koyuyordu. Bilim adamlan \ aşanan hı/lı nüfus artışı
ve ekonomik büy ümeyle yüz > ıl içinde dünyadaki pek
çok doğal kaynağın tükeneceği uy ansında
bulunuyorlardı. Dünyanın kaynaklarısımrlıydı.
Bunu gözardı eden sınırşız büyûme anlay ışı dünyay ı
felakete sürüklüyordu. İnsanİık tüketim çılgıniığından
vazgeçmek zorundaydı. Yok oluş sürecini durduracak
yepyeni bir anlay ışa gereksinim \ ardı.
Bilgisavarda bir dünya modeli yaratarak
gerçekleştirilen bu ilk çalışmanın ardından 20 \ ıl geçti.
Donella ve Dennis Meadovvs bu kez ikinci raporlanyla
karşımızda: "Büyümenin Yeni SınırlarıV Aradan
gecen 20 y ılda neter değişti? Düny adaki
kaynakların durumu ne? Yaşam sınırlanmız nerede
sona erecek? Açlığın ve y oksulluğun nedeni
kaynakların yetersizliği mi? Batılı insanın yaşarn
biçimi ve tüketim altşkanlığı dünyayı > ok olmaya mı
sürüklüyor? Donella ve Dennis Meadîovvs daha
gelişkin bilgisayar sLstemleriyle bu soVulara yanıt
aradılar. Sadece düny anın sınıriarın nerede
başladığını anlatmakla kalmay ıp y aşanan yok oluş
sürecinin nasü durdurulabileceğine ilişkin öneriler
getirdiler.
ZJünyayı açlık tehdit
ediyorKA O raporuna göre,
dünyadakitahılüretiminüfus
artışındanyüzde 50fazla.
Yine de dünya nüfusunun
beşte biriaçhk sorunuyla
karşı karşıya.
-1-
H e r gün. yaşamın değişik alanlan-
nda sınırlar aşılır. Örneğin, buzlu yolda
giden bir kamyon sürücüsü, elınde
olmadan dur ışaretıni geciverir. Bir
bahkçı fılosu bahk varhğının üstünde
bir güçie donatılırsa, kendi var olma ne-
deni olan balıklann kökünü kazıyabihr.
Bir inşaatçı, son derece lüks ve pahalı
özel konutlar yaptığında. bunlan alacak
insan bulmakta güçlük çekebilir Gere-
ğinden büyük yapılan birenerji santralı,
hizmete girdığinde, ıstenenden fazla bir
enerji birikimiyle karşı karşıya kalabilır.
Sırurlann aşılması yanlış hesaplardan
kaynaklanıyor.
Sadece bir tek dünyamız var ve onun
sınırlannı zorlamak, hatta aşmak, bilim
adamlanna göre. insanhk içın korkunç
sonuçlar doğuracak.
Elinize bır kağıt alın ve ikiye katlayın.
Kağıdın kalınlığı artacak. Katlamaya
devam edin. Sekize, on altıya. kırka ka-
dar katlayın. Fiziksel olarak, kırka ka-
dar katlamanız münıkün değıl. Ama
eğer katlayabilseydmiz, kağıt katmanı-
nın yükseklıği ne olurdu dersiniz?
20 santim mi? Yoksa 2 metre mi?
Yarutı verelim: Kırk kez katladığımz
kâğıdı masayabile koyamazdınız; çünkü
ortaya 350.000 km. yüksekliğinde kâğıt
katmanı çıkacaktır. Xya dek ulaşan bır
katman. Buna, matematıkte üstel büyü-
me deniyor.
Nüfus hızla artıyor
1650 sulannda dünya nüfusu yakla-
şık 500 milyondu. Yıllık büyüme hıa
da 0.3 düzeyindeydi. 1970 yılma getin-
diğinde dünya nüfusu 3.6 milyara ve
yılhk yüzde 2.1'lik bir büyüme hızına
ulaşmışü. 1991'de dünya nüfusu 5.4
milyara yükseldi.
Kurama göre bir kapital nüfustan
hızlı büyürse, yaşam standardı yükse-
lir. ölüm oranı düşer ve nüfus artışı
inışe geçer, bir süre sonra da durur.
Yoksulluk ve nüfus artışı kısır dön-
güsünün toplumlar içın nasıl sürekli
bir felâket olduğu. yapılan araştırma-
larla ortaya konulmuştur. Birleşmiş
Milletlerin gıda ve tanm örgütü
FAO"nun raporlanna göre. son 30 yıl
içinde (1970-1990) Afrika. Asya ve
Latin Amenka ülkelerinde gjda üreti-
mi ikı, hatta üç katına çıkmış. Üretim
yine de nüfus artış hızının gerisinde
kalmış. Bu duruvn iki trajik gelişmeyi
vurguluyor.
tkitrajedi
tlki, bir insanlık trajedisi: Bütün ça-
balara rağmen ınsanlar doyurulama-
dığı gibi, açlann sayısı daha da artı- Dünyanın doğal kay naklarını hızla tüketmekle kalnuyor, \ arartığımız kiriilikle sınırlı olan kaynaklan kullanılamaz hale
yor. getiriyoruz.Dünya daha ne kadarlık bir nüfusu banndırabilir? Çevre bu ekonomik büyümeye daha ne kadar dayanabilir?
İkincisi, çevresd trajedi: Gıda üreti-
mındeki büyük artışlar. toprağm aşın
derecede zorlanması, hatta toprağa
zarar verilmesi pahasına sağlanmış.
Verimi azalan toprakta üreümi arttır-
mak güçleştiğı gibi, toprak tümüyle
yitirilebilir, hiç üretim yapılamaz bir
alan oluşur. Bunun anlamı. daha çok
sayıda insanın açlık çekmeye devam
etmesi ve daha çok miktarda toprağın
çölleşmesidır. Nüfus planlaması. doğru
yatınm, öncelikle kadınlann eğitimi ve
onlara iş sağlanmasıyla felaket bir ölçü-
de durdurulabilir.
Şimdı. dünyanın sahip olduğu kay-
naklara biraz daha yakından baka-
lım Dünyadaki kaynaklar iki gruba
aynhyor.
Kaynaklar
Kendini yenileyebilen kaynaklar (or-
man, denız, tanm arazılen vb) ve ken-
dini yenileyemeven kaynaklarfkömur
ve başka maden yataklan. petrol vb).
Bir orman. ağaçlan kesıldikten son-
ra. zaman bırakılırsa. tekrar eskı du-
rumuna gelebilir. Balıklar
ve öteki deniz canlılan var-
lıklannı sürdürebilecek şe-
kilde avlanılırsa. tanm
arazilerine aşın yüklenılmeyıp, eroz- atıklarla kırletılebilir de Tanm alan-
>on ve zararh madde etkısi azaltıhrsa. ıa n
; asıt yağmurlan. aşın gübreleme.
kendilenni yenıleyebilirler. zararlılara karşı kimyasal madde kul-
Buna karçın madenler, kömür. pet- lanımıyla kirletilebilir. Ormanlar \e
rol, demir. bakır kaynaklan sınırlıdır. denızler içın de a\nı durum soz konu-
Kendilenni yenileyemezler. Bir kö- su.
mür yatağı, bir petrol daman. kul ;
lanıldıktan sonra bir daha yerine ko- Açllk felaketi
nulamaz. B.r kaynak. aynı zamanda Tahıl üreürmnın ıkı. hatta üç
katına çıktığı halde yine de
açlığın önüne geçılemediğınden
sözetmiştik. FAO'nun 1990 ta-
nhli raporlan. tahıl üretiminde-
ki artışın, nüfus artışından yüzde
50 daha fazla olduğunu ortaya
koyuyor. Buna rağmen. tahıhn
adaletsiz dağıtımı. yerkürede
yaşayan nüfusun beşte binnın
sürekli olarak gereğınden az
beslenmesine yol açıyor.
1990 venlerine göre 5 milyar
ınsandan bir mılyan bu durum-
da. 500milyonla 1 milyar insan
sürekli açlık çekiyor.
Yılda 24 mılyon bebek nor-
malin altında bır ağırhkla do-
ğarken. beş yaşının altında 204
mılyon çocuk ağır yetersız bes-
lenme belirtileri göstenyor.
Her yıl çoğu çocuk. 13 mil-
yon kişi açlıktan ölüyor. Bu.
günde açlıktan 35 bin insanın
ölmesı demek.
Bu açlık felaketinden, en azı-
ndan şimdilık dünyanın
sınırlan değil. adaletsiz dağıtım
sorumlu.
YARTN: Dünyanın
en büyük soylaranı
KEMAL
BURKA Y'LA
ORAL CALIS
HEP'te yanlışlaryapıldıLM demokratik bır mücadele yapsın, | ^
A J. EP'in içinde tüm yurtsever katkıda buiunsun._ ^HH*J A '] k/iı^HEP'in içinde tüm yurtsever
kesimleri, kitlelerigeniş biçimde
kapsamasına elverecek birpolitika
izlenmedi. Hegemonyacı bir tutum
izlendi. Yanigereğigibi
demokratik bir üslup benimsemedi
BİTİRİRKEN
Kürt sorunıına bamşçı çözûm
Kemal Burkayia yaptığımız uzun sohbet
boyunca, "hep Kürt sonınunun banşçı
çozümiiıni tartıştık. Biz, banşçı
çözümden söz ederken Güneydoğu
Anadolu'da silahlar konuşuyordu. Her
gün Bosna Hersek'te ölenlerden daha
çoğunu, biz o bölgede y iririvorduk.
Son on gündür > aşananlar, Kürt
sonınunun, dağları taşlarıbombalay arak
çözüleme) eceğini bir kez daha
kanıthyordu. Kemal Burkay'la
yaptığımız görüşme, sanırım bazı başka
şeyleri daha kanıtiıvordu. Bu sonımın
banşçı çözümiinü düşünen, bu konuda
katkılan olabilecek sesler ne \ azık ki
konuşamıyor. politika v apamıyordu.
Burkay. bunun en çarpıcı örneklerinden
birisi. Güneydoğu'daki şiddet ortamı
Burkay türii polfika y apanlann etkisini
ve gücünü yitirmesine y ol açmıştı.
13 yıMır aynı filmi tekrar tekrar
görüyoruz. Birileri çıkıp kısa sürede
PKK'yi temizleyeceğinden söz ediyor ve
aradan zaman geçiyor, PKK tersine
kuvvet ka/anıvor. Bir başkası aynı
şey leri söyleyerek işe başlıyor, sonuç
yine aynı oluyor. PKK güçleniyor, özel
tim mensuplarının, köy koruculanmn
sayısı artıy or, bölgedeki asker y ığınağı
yüz binleri geçiy or. Şimdi y ine biİdiğimiz
açıklamalar: "Yakında kökü
kazınacaktır.'Birisi de kalkıp, "Yetti
artık" demiy or. Askere daha fazla y etki,
orduy a daha fazla silah, Hazine'den
daha çok para dışında bir çözüm ciddi
oiarak düşünülmüyor.Nedir bu
hükümetin Kürt politikası? Askeri
çözüm ise, ona yıllardan beri biliyonız ve
izüyonız. Peki onun dışında. Yeni
yatınmlar mı? Siyasi çözümünüz nedir
sorusuna, verilmiş bir cevap yine yok.
Hükümetin. uzun vadeli bir Kürt
politikası >ok?KürtçeTV,radyone
oldu? Belli değil. Yasal Kürt partisi ne
oldu? Belli değil. Güneydoğu'da Kürt
vatandaş nasıl kazanılacak? \na,bacı
edebiyahyla bir netice alınmadığını
biliyonız. Oradaki vatandaş, potartsiyel
suçİu kabul edilmekten ne zaman
kurrulacak? Belli değil.Kemal Burkay,
hala v atandaş değil. Gelsin, Türkiy e'de
siyaset yapstn, deniyor. Vatandaştık
sembolik bir soruıı. Konuşup politika
yapacak ortamı bulabilecek mi?Önemli
olan bu.Kürt sorununa nasıl banşçı
çözüm bulunacak? Bunu, Genel Kurmay
Başkam'nın süresini bir yıl daha
uzatarak mı sağlay acağız? Şu ülkede,
gürıü birlik y aşamaktan bıktık usandık.
Bu hükümet. orunıp önce Kürt
politikasım belirlesin. Bu y apılmadtğı
sfirece. havandasudöv ülrtıeye devam
edilecektir. Kürt sorununa kalıcı bir
çözüm bulunmadan, hiçbir konuda ciddi
adımlar atmak mümkün olmayacakür.
Kürt sorununa kapalı kapılar ardında,
sav aş hesaplan ile çö/üm bulunamadığı
artık kabul edilmelidir.Bu konuda uzun
v adeli. banşçı, siy asi çözüm planı olan
ortay a çıksın. Bu plan. tartışmaya açılsuı
ve sonra da uygulansın. Kürt halkını
kazanmadan y apılacak hiçbir plan kalıcı
olamay acaktır. Demokrasi, eşitlik ve
özgürlük hedefı olmay an hiçbir politika,
başarıh olamay acaktır. Denenmişleri,
bir kez daha denesek ne olur? Daha çok
ircsanımı/ ölür. Daha çok kan
kaybederiz. Burkay, hala Türkiye'de
poÜtika y apamıyor. Kürt sorunu bala
banşçı çözüm bekliyor.
Noı • Burkay la şoyleşı için. fotoğraf
arfivinden yararlandığınu: Azadi
dergisıne leşekkür edi) oruz.
n I Ç" a 11
-9-
K
ürtler arasında
yeni bir cephenin
adunlaruun
atddığı artık bası-
na yansıyor, bazı
göriişmeler de
yapddı. Fakat y ay ın organlannda
siyasi mücadele âlanında Kürtier
hala ortaklaşa kendilerini ifade
etme imkanlannı bulamamış du-
rumdalar.Bunda bir değişiklik
olacak mı ömimüzdcki dönemde?
BURKAY - Geçmışte HEP
içerisınde bazı yanhşlar yapıldı.
Yanı HEP'ın içinde tüm yurtse-
ver kesimlen, kitleleri geniş bi-
çimde kapsamasına elverecek bir
politika izlenmedi. Bu hataydı.
- Nasıl bir hata?
BURKAY - Belli polıtik eği-
limler hegemonvası. Hegemon-
yaa bir tutum izlendi. Yani gere-
ği gibi demokratik bir üslup be-
nimsemedi HEP Öyle sanıyo-
rum ki bunun zararlan da an-
laşıldı. Son DEP olayında biraz
daha esnek davrandı ınsanlar.
Ve daha çeşıtli kesımler DEP'ın
kuruluşunda yeraldılar. Bu belki
herkesi tatmin etmeyebilir. Ama
benim görebıldığim kadanyla
DEP içerisınde yurtsever kesimi-
nin çeşitb eğilimleri var Diğer
yandan örgüt, demokratik ola-
rak çalıştığı sürece. yani örgüt içi
demokrasi ışledığı sürece, herkes
eğer görüşlenni özgürce dıle geti-
rebıhyorsa bır üye olarak, bir ta-
raftar olarak. kendı haklannı öz-
gürce kullanabiliyorsa sorun
yoktur. Yönetımde şu veya bu
kesim ağırlıkta olabilir. Ona
saygıh olmak gerekir
DEP'in vcya DEP benzen bır
partinın kuruluşundan yana ol-
dum ben Yani öyle bır partı ol-
sun kı, geniş kesimlen temsıl ede-
bilsin. herkes yer alabılsin. de-
mokratik şekilde çalışsın ve ko-
şullann elverdiğı ölçüde legal.
demokratik bır mücadele yapsın,
katkıda bulunsun.
- Doğru da, DEP'in kuruluşun-
da ben bazı Kürt yurtseverierinin
veya Kürt aydınlannın olabileceği-
ni umuyordum. Ama^Şerafettin
Elçi, Tank Ziya Ekinci gibi ağır-
lıklı bağımsız Kürt aydınlan kunı-
luş içinde de yer almadılar. Veya
olanak sağlanmadı. Bunu nasıl yo-
rumluyorsunuz?
BURKAY - Bence bu bahsetü-
ğjruz arkadaşlar veya varsa ötekı-
lenn de, içinde yer almaması için
hıçbır neden yoktu. Yani kuruluş
açıktı onlara. Hatta Şerafettin
Elçi biliyorsunuz kuruluşta
\ardı. ama sonradan çekildı. Şe-
rafettin Elçi, Genel Başkan ol-
mak ıstiyordu. Üzerinde birleşil-
meyınce adaylıktan çekildı ve
daha sonra parüden de çekildi
benım bıldığım kadanyla Tank
Ziya EkİDCi'başlangıçta bu tür le-
gaİ çahşmalar. kuruluş çahşma-
lan içerisinde vardı ama. sonra
herhalde yok. Şerafettin Elçi'nin
genel başkan olmadığı içın çekil-
mesıni yanlış buluyorum. Bunu
doğru bulmuyorum. Oradaki ku-
nıcu insanlar kendılerine bır baş-
kan seçmişler. saygılı olmak
lazım. Tek kişı üzerinde belkı her-
kes anlaşmaz. Böyle bır anlayışı
da ben yanhş buluyorum. Yani
bir örgütte ya başkan olurum ya
da olmam anlayışını
Ulusal çıkarlan, kişisel he-
saplann önünde, kaygılann
önünde tutmak lazım. Yani biz
Kürtier de Türkler de legal örgüt-
lerde ve bütün örgütlerde demok-
ratik biçimde çalışmaya alış-
malıynz. Çoğunluğun ıradesine
saygılı olmaya ahşmalıyız. Ço-
ğunluğun ıradesi derken hani ben
kınp döken bir çoğunluk ıradesı-
ni kasdetmiyorum Demokratik
işleyen. demokratik kurallara
göre çalışan bır yönetım olmalı.
Eskıden Marksıst. Leninist de-
nen partilerde işleyen bir me-
kanizmayı kastetmiyorum. Ço-
ğunluk ne diyorsa ötekisi ona illa
uygun bır şekilde konuşmak zo-
runda olmamalıdır. Oda görüşle-
rini özgürce söyleyebilmeli. Ama
bir başkan seçecekse elbette bu.
çoğunlukla seçihr
BİTTi
IkinciYeni,şiire
yenilik getirdi
- Şiir faaliyetini çok eski tarihten beri sürdürdüğu-
nüze göre, sizin gençliğinizde sanat ve edebiyat çev-
reieriyle de ilişkileriniz olmuştur. Mesela gençliği-
nizde arkadaşlık ettiğiniz şair, edebiyatçı kimler
var?
BURKAY - Öğrencılık dönemınde Metin De-
mırtaş'la arkadaştık Aynca o dönemde şıir yazan
ve bir şiir kitabı da yayımlanan Gültekin Göktürk.
Avukat arkadaşımdı Hasan Hüseyın'le daha sonra
yakın dostluğumuz oldu. Enver Gökçe ile tanıştık
ama. kısa sürdü. son dönemıne rastladı. Yaşlihk
dönemı idi.
-AhmedArine?
BURKAY- Ahmed Arif le tanıştık. Muzaffer Er-
dost'la zıyaretine gitmiştım, tanıştık
-"tkinci Yeni" akunıy la bir ilişkiniz oldu mu, şiir
yazdığınız dönemde?
BURKAY - îlk dönemde "İkinci YenTcilerin bi-
raz etkisınde kaldım.
- Kimi beğenirdiniz en çok "İkinci YenF'cilerden?
BURKAY - Cemal Süreya. Turgut Uyar, Haş-
met Güvener...
- Cemal Sürey a'yı nasd değeriendiriyorsunuz?
BURKAY - Cemal Sureya ıyı ozanlardan bırisiy-
dı. Onunla da tanışmıştık. Yazık oldu. çabuk kay-
bettık kendisinı. Türkçeyi iyı kullanan yazarlardan
bırisıydi. Ben daha ziyade geçış dönemınin şiiri ola-
rak dusünüyorum.
- Nasıl yani? Nereden nereye geciş?
BURKAY - İkinci Yeni'nin ben de etkisinde
kaldım. ama az kaldım. Dılı aşın zorlama. soyutla-
ma. Onu doğru bulmuyorum ben. Yanı oyle bir şı-
irle geniş kitlelere ulaşmak mümkün değıl. Ancak
çok küçük gruplar . "Ikina Yeni" şiıri genişetkiler
yapacak bir şiir olamaz diye düşünürüm. Daha
çok bır deneme şıiri olarak görüyorum. Belki yeni
getirdikleri oldu dile.
- Ama Cemal Süreya okJukça yaygın bir okuyucu
kazandı. Şürleri Türkiye'de gündelik hayarta çok
kullamlan dörtiükler haline dönüştü. Oldukça soyut
obnasına rağmen.
BURKAY - Yenıhk getirdi. O gerekliydi bence.
Resimde de öyledır. Bazen aşın soyutlanma. genel
geçer dedığimız çızgiden uzaklaşma. gerekebilır.
Bu tür denemeler olmasa yenılenmeler de olmaz.
Bunlar gereklı belkı ama. "İkinci Yeni" bır ara
kendi ıçine kapanacak. tümden toplumla bağlannı
nerdeyse kesecek kadar soyutlanmışlı.
ANKARA-ANKA
İVIÜŞERREF HEKİMOĞLU
Şıklık!
Ekranda Ürdün Kralı ve Kraliçe Nur. Bir günlük Istan-
bul yolculuğundan görüntüler. Boğazda bir gezi, Beyler-
beyi Sarayı'nda bir resmi kabul. Sonra haberler ve
yorumlar. Kraliçe Nur'un ve Başbakan Çlller'in şıklığırv
dan, neredeyse bir yanştan söz ediliyor. Hangisi daha
şık diye seçim yapmanm güçlüğünden! Derken ilginç bir
ayrıntı. Başbakan Çıller, konuk Kral ve Kraliçe ile karşı-
laşmadan önce iki buçuk saatini Yeniköy'deki güzellik
uzmanıyla geçiriyor. Şakacı birdostum gülüyortelefon-
da: Başbakan'ın yüzünde şeftalı çiçeklerinin saydam
pembeliği diye yjazıyordun, saydamlığın gizi uzmanda
demek!.. Ben de gülüyorum. Kadın olmak güzel birolay.
Bir kadın başbakan da bu olayı yaşayacak, şıklığına, gü-
zelliğine özen gösterecek elbet. Şıklık da bir yaşam biçi-
mi değil mi? Kimi kişiler çok ünlü moda evlerinden giyi-
nir, ama şıklığını taşıyamaz. Ünlü markaların hamallıgı-
nı yapar yalnız! Kimileri de negiyse şıktaşır, giysileriyle
güzel bütünleşir, özel modasını yaratır. Bir başbakanın
şıklığını da elbiselerin, takıların ötesinde düşünüyor in-
san. Çizgileri çok güzel de olsa uzantısındaki terslikleri-
netakılmaktan gerı kalmıyor.
Devlet yönetiminde şıklık ayrı bir olay elbet Devleti
güçlendiren, yönetenleri onurlandıran bir olay. O tür
şıklığa büyük özlem var bugün. Başbakan Tansu Çiller o
özlemi dindirecek mi acaba? Şıklığını yönetimine de
yansıtabilecek mi? Soruyu yanıtlamak kolay değil. Kimi
davranışlarını çokşıkbulmadığımızı dabelirtmekzorun-
dayız. Kamu görevinde belli düzeye gelmiş kışilere hay-
li soğuk bakıyor; özensiz, saygısız davranıyor,
Dahası bu davranışlarla kamuoyunda kuşkular, tepki-
ler yaratan tartışmalara yol açıyor. Bir müsteşarı, bir
başkanı, bir genel müdürü görevden almanın daha şık
yöntemi yok mu acaba? Rahmetli Hasan Isık ve insan
Sabri Çağlayangll'den dinlediğim bir olayı anımsıyo-
rum. 1960lı yıllar, Hasan Işık Moskova Büyükelçimiz,
Ürguplü hükumetinde Dışişleri Bakanı oldu, sonra se-
çimler, Adalet Partisi geldi iktidara. Ihsan Sabri Çağla-
yangil de Çalışma Bakanlığı'ndan aynldı, Dışişleri
Bakanı oldu. Hasan Işık'ı bir kahve içmeye çağırıyor,
ayakta karşılıyor, sonra bakanlık koltuğunu gösteriyor.
Masada boş bir kararname var. Hasan Işık nereye büyü-
kelçi olmak istiyorsa söyleyecek, Çağlayangil de karar-
nameyi imzalayıp yürürlüğe koyacak. Işık da zarif bir
devlet adamı, Çağlayangil'in davranışından elbet çok
duygulanıyor, ama bakanlıktan önce görevyaptığı Mos-
kova Büyükelçiliği'ne dönmek istiyor yalnız. Moskova'-
da Vahit Hateiloğlu var o zaman. O Lahey'e. atanıyor,
Hasan Işık Moskova'ya dönüyor. Işık ve Çağlayangil
arasında çok sert tartışmalara da tanık oldum, ama iliş-
kileri saygı ve zariflik içinde sürdü her zaman.
Şimdi neler oluyor! Neler oluyor, kimi olaylar ne ça-
buk unutuluyor, kimi olaylar tersine dönüyor, cezalan-
ması gerekenler ödül bekliyor neredeyse! Sonra her
şey nasıi zariflikten yoksun çizgilerle oluşuyor! Bir oku-
rumuz toplumda "ündirim yeteneği oluşuyor" diye sız-
landı dün akşam. Bu yeteneğin gelişmesini önlememizi J
diliyor. Basının uyarı, eleştiri görevini yerine getirmesi-
nr: Toplumdaki duyarlığın yitirilmemesini. Doğru, belli
bir duyarsızlık var. Belki de umutsuzluktan kaynaklanı-
yor, ama onu nasıl aşacağız? Duyarlığımızı yitirirsek,
her şeyi içimize sindirirsek, kusmazsak, tepki göster-
mezsek geleceğe umutla bakabilir miyiz?Tepkimizi be-
lirteceğiz, eleştirimizi söyleyeceğiz elbet, bu da bizim
görevimiz. Kişilerinde, kuruluşlarındakaçınılmazgöre-
vı..
Güzel bir ablam var, ara sıra buluşuruz, gazeteyi baş-
tan sona okur, TV'de ajans haberlerini dinler, olayları
dikkatle izler. tepkilerini de belirtir birden. Bu nasıl olay,
bu ne savurganlık, bu ne biçim uygarlık, bu ne vahşilik,
ne soygun, ne çirkın politika, dünyanın neresinde görül-
müş bunlar diye sorar. Içten şaşkınlığına, üzüntüsüne
sevgiyle bakar, öfkesini yatıştırmak isterim. Geçen sa-
bah yeni bir yolsuzluk habenyle çığlığı atnca konuyu
haftfletmek ıstedim. Başka ülkelerde, Italya'da, Fransa
1
-
da, Almanya'da da yolsuzluk olayları alabildiğine, hır-
sızlar her yerde var, derken sözümü kesti: Var, ama
onlar istifa ediyor. intihar ediyor! Hala bir onur kalıntısı
olduğunu gösteriyorlar!
Şıklıktan söz ediyorduk nereye geldik.
Erdal İnönü'nün ne giydiğini, elbisesinin rengini, mo-
dası geçmişliğini fark eder misiniz hiç? Ne giyerse giy-
sin şık bir poiitikacı. zarif bir devlet adamı. Hoşgörüyü,
gülümsemeyi, teşekkür etmeyi unutmuyor hiç. Karşısın-
dakini kırmadan konuşmaya özen gösteriyor, ödün de
vermiyor, sadeliği ve içtenliğiyle saygın bir rüzgar esti-
riyor. Güzel ve özel bir insan. Devlet yaşamına da yan-
sıttı bu özelliğini Güler ileri olayını hatırlıyor musunuz?
SHP'nin kadın sorunlarıyla ilgili devlet bakanını görev-
den alırken ne güzel bir yöntem uyguladı Erdal Bey.
Başbakan Çiller de yardımcısından örnek alabilse keş-
ke! Güzelliği de, şıklığı da boyutlanır değil mi?
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2
1/Haüt Ziya Lşakhgüın
bir romanı... Gözü doy-
maz. hans. 2/ Üzerinde
döndüğü ve kendisini ta-
şıyan milden bağımsız
ol'arak çalışan düzenek...
Tırnak boyası. 3/ Bir mü-
zik parçasınm. dinleyici-
lerin isteği üzerine bir kez
daha çahnması... Her tür
organik yağa verilen ad.
4/ Bir uyaran karşısmda
organizmanın gösterdiği
tepki... Bir cetvel türü. 5/
Üç aylarda medrese öğrencilennın
köyleri dolaşarak imamhk edip
para ve erzak toplamalan... Sıvas'-
m bir ilçesi. 6/ Duman lekesi... Yüz
kahbı. 7/ Güzel çiçekli bir süs bit-
kisi... Şaşma belirten bir söz. 8/
Türkiye'nın de üyesi olduğu bir ör-
güt... Çingeneler'i oluşturan üç
gruptan birinin üyelerine verilen
ad. 9/ Su.. Maden yeri.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Verdi'nın tanınmış bir operası.
2/ Bulaşık yıkanan musluk teknesi... Hücre yapısında bulunan^
ve proteinlerin oluşturulmasmda önemli rol oynayan asit gru-^
bunun kısa yazıhşı. 3/ Bağırsaklan tutan kann içzan. 4/ İran'ııÇ'
plaka işareti... Belli amaçlarla kurulmuş konutlar topluluğu. 5/*
İçkulaktaki kemik dolambacın orta bölümü... Antik Yunan»'
rnimarlığının üç biçeminden biri. 6/ Din adamlannın başlannaî
giydikleri ve simgeleri sayılan başlık. 7/ Müzikte yapıt anlamın-*
da kullamlan "opus" sözcüğünün kısa yazılışı... RadyumuıC
simgesi... Bir nota. 8/ Bir topluluğu siyasal alanda etkilemek vej
coşturmak amacıyla yapılan yoğun çalışma. 9/ Refik HaHt Ka-^
ray'ın bir romanı... Kabartma bır fıgür oluşturacak biçimde;
yontulmuş değerli taş.
DUYURU
Alanya ile hiçbir ilişkimizin kalmadığı üçüncü kişilere
duyurulur.
Mukaddes - Muharrem