27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6AĞUSTOS1993CUMA 10 DIZIYAZI Başlarken "Büyümenin Sınırian" 1972 yıknda yayınlandığında geniş yankı yarattı. "Romahlar Kuliibü"nün desteğiyle Cambridge Cniversitesfndeki bilimadamları tarafından hazırlanan rapor 29 dile çevrildj. Dünyada en çok satan kitaplar listesinden uzun süre inmedi. Çevreci hareketin geliştiği dönemde başvuru kitabı oldu. kitap haline getirilen rapor, dünyadaki doğaJ kaynakların nedenli hızla tükendiğini ortay a koyuyordu. Bilim adamlan \ aşanan hı/lı nüfus artışı ve ekonomik büy ümeyle yüz > ıl içinde dünyadaki pek çok doğal kaynağın tükeneceği uy ansında bulunuyorlardı. Dünyanın kaynaklarısımrlıydı. Bunu gözardı eden sınırşız büyûme anlay ışı dünyay ı felakete sürüklüyordu. İnsanİık tüketim çılgıniığından vazgeçmek zorundaydı. Yok oluş sürecini durduracak yepyeni bir anlay ışa gereksinim \ ardı. Bilgisavarda bir dünya modeli yaratarak gerçekleştirilen bu ilk çalışmanın ardından 20 \ ıl geçti. Donella ve Dennis Meadovvs bu kez ikinci raporlanyla karşımızda: "Büyümenin Yeni SınırlarıV Aradan gecen 20 y ılda neter değişti? Düny adaki kaynakların durumu ne? Yaşam sınırlanmız nerede sona erecek? Açlığın ve y oksulluğun nedeni kaynakların yetersizliği mi? Batılı insanın yaşarn biçimi ve tüketim altşkanlığı dünyayı > ok olmaya mı sürüklüyor? Donella ve Dennis Meadîovvs daha gelişkin bilgisayar sLstemleriyle bu soVulara yanıt aradılar. Sadece düny anın sınıriarın nerede başladığını anlatmakla kalmay ıp y aşanan yok oluş sürecinin nasü durdurulabileceğine ilişkin öneriler getirdiler. ZJünyayı açlık tehdit ediyorKA O raporuna göre, dünyadakitahılüretiminüfus artışındanyüzde 50fazla. Yine de dünya nüfusunun beşte biriaçhk sorunuyla karşı karşıya. -1- H e r gün. yaşamın değişik alanlan- nda sınırlar aşılır. Örneğin, buzlu yolda giden bir kamyon sürücüsü, elınde olmadan dur ışaretıni geciverir. Bir bahkçı fılosu bahk varhğının üstünde bir güçie donatılırsa, kendi var olma ne- deni olan balıklann kökünü kazıyabihr. Bir inşaatçı, son derece lüks ve pahalı özel konutlar yaptığında. bunlan alacak insan bulmakta güçlük çekebilir Gere- ğinden büyük yapılan birenerji santralı, hizmete girdığinde, ıstenenden fazla bir enerji birikimiyle karşı karşıya kalabilır. Sırurlann aşılması yanlış hesaplardan kaynaklanıyor. Sadece bir tek dünyamız var ve onun sınırlannı zorlamak, hatta aşmak, bilim adamlanna göre. insanhk içın korkunç sonuçlar doğuracak. Elinize bır kağıt alın ve ikiye katlayın. Kağıdın kalınlığı artacak. Katlamaya devam edin. Sekize, on altıya. kırka ka- dar katlayın. Fiziksel olarak, kırka ka- dar katlamanız münıkün değıl. Ama eğer katlayabilseydmiz, kağıt katmanı- nın yükseklıği ne olurdu dersiniz? 20 santim mi? Yoksa 2 metre mi? Yarutı verelim: Kırk kez katladığımz kâğıdı masayabile koyamazdınız; çünkü ortaya 350.000 km. yüksekliğinde kâğıt katmanı çıkacaktır. Xya dek ulaşan bır katman. Buna, matematıkte üstel büyü- me deniyor. Nüfus hızla artıyor 1650 sulannda dünya nüfusu yakla- şık 500 milyondu. Yıllık büyüme hıa da 0.3 düzeyindeydi. 1970 yılma getin- diğinde dünya nüfusu 3.6 milyara ve yılhk yüzde 2.1'lik bir büyüme hızına ulaşmışü. 1991'de dünya nüfusu 5.4 milyara yükseldi. Kurama göre bir kapital nüfustan hızlı büyürse, yaşam standardı yükse- lir. ölüm oranı düşer ve nüfus artışı inışe geçer, bir süre sonra da durur. Yoksulluk ve nüfus artışı kısır dön- güsünün toplumlar içın nasıl sürekli bir felâket olduğu. yapılan araştırma- larla ortaya konulmuştur. Birleşmiş Milletlerin gıda ve tanm örgütü FAO"nun raporlanna göre. son 30 yıl içinde (1970-1990) Afrika. Asya ve Latin Amenka ülkelerinde gjda üreti- mi ikı, hatta üç katına çıkmış. Üretim yine de nüfus artış hızının gerisinde kalmış. Bu duruvn iki trajik gelişmeyi vurguluyor. tkitrajedi tlki, bir insanlık trajedisi: Bütün ça- balara rağmen ınsanlar doyurulama- dığı gibi, açlann sayısı daha da artı- Dünyanın doğal kay naklarını hızla tüketmekle kalnuyor, \ arartığımız kiriilikle sınırlı olan kaynaklan kullanılamaz hale yor. getiriyoruz.Dünya daha ne kadarlık bir nüfusu banndırabilir? Çevre bu ekonomik büyümeye daha ne kadar dayanabilir? İkincisi, çevresd trajedi: Gıda üreti- mındeki büyük artışlar. toprağm aşın derecede zorlanması, hatta toprağa zarar verilmesi pahasına sağlanmış. Verimi azalan toprakta üreümi arttır- mak güçleştiğı gibi, toprak tümüyle yitirilebilir, hiç üretim yapılamaz bir alan oluşur. Bunun anlamı. daha çok sayıda insanın açlık çekmeye devam etmesi ve daha çok miktarda toprağın çölleşmesidır. Nüfus planlaması. doğru yatınm, öncelikle kadınlann eğitimi ve onlara iş sağlanmasıyla felaket bir ölçü- de durdurulabilir. Şimdı. dünyanın sahip olduğu kay- naklara biraz daha yakından baka- lım Dünyadaki kaynaklar iki gruba aynhyor. Kaynaklar Kendini yenileyebilen kaynaklar (or- man, denız, tanm arazılen vb) ve ken- dini yenileyemeven kaynaklarfkömur ve başka maden yataklan. petrol vb). Bir orman. ağaçlan kesıldikten son- ra. zaman bırakılırsa. tekrar eskı du- rumuna gelebilir. Balıklar ve öteki deniz canlılan var- lıklannı sürdürebilecek şe- kilde avlanılırsa. tanm arazilerine aşın yüklenılmeyıp, eroz- atıklarla kırletılebilir de Tanm alan- >on ve zararh madde etkısi azaltıhrsa. ıa n ; asıt yağmurlan. aşın gübreleme. kendilenni yenıleyebilirler. zararlılara karşı kimyasal madde kul- Buna karçın madenler, kömür. pet- lanımıyla kirletilebilir. Ormanlar \e rol, demir. bakır kaynaklan sınırlıdır. denızler içın de a\nı durum soz konu- Kendilenni yenileyemezler. Bir kö- su. mür yatağı, bir petrol daman. kul ; lanıldıktan sonra bir daha yerine ko- Açllk felaketi nulamaz. B.r kaynak. aynı zamanda Tahıl üreürmnın ıkı. hatta üç katına çıktığı halde yine de açlığın önüne geçılemediğınden sözetmiştik. FAO'nun 1990 ta- nhli raporlan. tahıl üretiminde- ki artışın, nüfus artışından yüzde 50 daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Buna rağmen. tahıhn adaletsiz dağıtımı. yerkürede yaşayan nüfusun beşte binnın sürekli olarak gereğınden az beslenmesine yol açıyor. 1990 venlerine göre 5 milyar ınsandan bir mılyan bu durum- da. 500milyonla 1 milyar insan sürekli açlık çekiyor. Yılda 24 mılyon bebek nor- malin altında bır ağırhkla do- ğarken. beş yaşının altında 204 mılyon çocuk ağır yetersız bes- lenme belirtileri göstenyor. Her yıl çoğu çocuk. 13 mil- yon kişi açlıktan ölüyor. Bu. günde açlıktan 35 bin insanın ölmesı demek. Bu açlık felaketinden, en azı- ndan şimdilık dünyanın sınırlan değil. adaletsiz dağıtım sorumlu. YARTN: Dünyanın en büyük soylaranı KEMAL BURKA Y'LA ORAL CALIS HEP'te yanlışlaryapıldıLM demokratik bır mücadele yapsın, | ^ A J. EP'in içinde tüm yurtsever katkıda buiunsun._ ^HH*J A '] k/iı^HEP'in içinde tüm yurtsever kesimleri, kitlelerigeniş biçimde kapsamasına elverecek birpolitika izlenmedi. Hegemonyacı bir tutum izlendi. Yanigereğigibi demokratik bir üslup benimsemedi BİTİRİRKEN Kürt sorunıına bamşçı çözûm Kemal Burkayia yaptığımız uzun sohbet boyunca, "hep Kürt sonınunun banşçı çozümiiıni tartıştık. Biz, banşçı çözümden söz ederken Güneydoğu Anadolu'da silahlar konuşuyordu. Her gün Bosna Hersek'te ölenlerden daha çoğunu, biz o bölgede y iririvorduk. Son on gündür > aşananlar, Kürt sonınunun, dağları taşlarıbombalay arak çözüleme) eceğini bir kez daha kanıthyordu. Kemal Burkay'la yaptığımız görüşme, sanırım bazı başka şeyleri daha kanıtiıvordu. Bu sonımın banşçı çözümiinü düşünen, bu konuda katkılan olabilecek sesler ne \ azık ki konuşamıyor. politika v apamıyordu. Burkay. bunun en çarpıcı örneklerinden birisi. Güneydoğu'daki şiddet ortamı Burkay türii polfika y apanlann etkisini ve gücünü yitirmesine y ol açmıştı. 13 yıMır aynı filmi tekrar tekrar görüyoruz. Birileri çıkıp kısa sürede PKK'yi temizleyeceğinden söz ediyor ve aradan zaman geçiyor, PKK tersine kuvvet ka/anıvor. Bir başkası aynı şey leri söyleyerek işe başlıyor, sonuç yine aynı oluyor. PKK güçleniyor, özel tim mensuplarının, köy koruculanmn sayısı artıy or, bölgedeki asker y ığınağı yüz binleri geçiy or. Şimdi y ine biİdiğimiz açıklamalar: "Yakında kökü kazınacaktır.'Birisi de kalkıp, "Yetti artık" demiy or. Askere daha fazla y etki, orduy a daha fazla silah, Hazine'den daha çok para dışında bir çözüm ciddi oiarak düşünülmüyor.Nedir bu hükümetin Kürt politikası? Askeri çözüm ise, ona yıllardan beri biliyonız ve izüyonız. Peki onun dışında. Yeni yatınmlar mı? Siyasi çözümünüz nedir sorusuna, verilmiş bir cevap yine yok. Hükümetin. uzun vadeli bir Kürt politikası >ok?KürtçeTV,radyone oldu? Belli değil. Yasal Kürt partisi ne oldu? Belli değil. Güneydoğu'da Kürt vatandaş nasıl kazanılacak? \na,bacı edebiyahyla bir netice alınmadığını biliyonız. Oradaki vatandaş, potartsiyel suçİu kabul edilmekten ne zaman kurrulacak? Belli değil.Kemal Burkay, hala v atandaş değil. Gelsin, Türkiy e'de siyaset yapstn, deniyor. Vatandaştık sembolik bir soruıı. Konuşup politika yapacak ortamı bulabilecek mi?Önemli olan bu.Kürt sorununa nasıl banşçı çözüm bulunacak? Bunu, Genel Kurmay Başkam'nın süresini bir yıl daha uzatarak mı sağlay acağız? Şu ülkede, gürıü birlik y aşamaktan bıktık usandık. Bu hükümet. orunıp önce Kürt politikasım belirlesin. Bu y apılmadtğı sfirece. havandasudöv ülrtıeye devam edilecektir. Kürt sorununa kalıcı bir çözüm bulunmadan, hiçbir konuda ciddi adımlar atmak mümkün olmayacakür. Kürt sorununa kapalı kapılar ardında, sav aş hesaplan ile çö/üm bulunamadığı artık kabul edilmelidir.Bu konuda uzun v adeli. banşçı, siy asi çözüm planı olan ortay a çıksın. Bu plan. tartışmaya açılsuı ve sonra da uygulansın. Kürt halkını kazanmadan y apılacak hiçbir plan kalıcı olamay acaktır. Demokrasi, eşitlik ve özgürlük hedefı olmay an hiçbir politika, başarıh olamay acaktır. Denenmişleri, bir kez daha denesek ne olur? Daha çok ircsanımı/ ölür. Daha çok kan kaybederiz. Burkay, hala Türkiye'de poÜtika y apamıyor. Kürt sorunu bala banşçı çözüm bekliyor. Noı • Burkay la şoyleşı için. fotoğraf arfivinden yararlandığınu: Azadi dergisıne leşekkür edi) oruz. n I Ç" a 11 -9- K ürtler arasında yeni bir cephenin adunlaruun atddığı artık bası- na yansıyor, bazı göriişmeler de yapddı. Fakat y ay ın organlannda siyasi mücadele âlanında Kürtier hala ortaklaşa kendilerini ifade etme imkanlannı bulamamış du- rumdalar.Bunda bir değişiklik olacak mı ömimüzdcki dönemde? BURKAY - Geçmışte HEP içerisınde bazı yanhşlar yapıldı. Yanı HEP'ın içinde tüm yurtse- ver kesimlen, kitleleri geniş bi- çimde kapsamasına elverecek bir politika izlenmedi. Bu hataydı. - Nasıl bir hata? BURKAY - Belli polıtik eği- limler hegemonvası. Hegemon- yaa bir tutum izlendi. Yani gere- ği gibi demokratik bir üslup be- nimsemedi HEP Öyle sanıyo- rum ki bunun zararlan da an- laşıldı. Son DEP olayında biraz daha esnek davrandı ınsanlar. Ve daha çeşıtli kesımler DEP'ın kuruluşunda yeraldılar. Bu belki herkesi tatmin etmeyebilir. Ama benim görebıldığim kadanyla DEP içerisınde yurtsever kesimi- nin çeşitb eğilimleri var Diğer yandan örgüt, demokratik ola- rak çalıştığı sürece. yani örgüt içi demokrasi ışledığı sürece, herkes eğer görüşlenni özgürce dıle geti- rebıhyorsa bır üye olarak, bir ta- raftar olarak. kendı haklannı öz- gürce kullanabiliyorsa sorun yoktur. Yönetımde şu veya bu kesim ağırlıkta olabilir. Ona saygıh olmak gerekir DEP'in vcya DEP benzen bır partinın kuruluşundan yana ol- dum ben Yani öyle bır partı ol- sun kı, geniş kesimlen temsıl ede- bilsin. herkes yer alabılsin. de- mokratik şekilde çalışsın ve ko- şullann elverdiğı ölçüde legal. demokratik bır mücadele yapsın, katkıda bulunsun. - Doğru da, DEP'in kuruluşun- da ben bazı Kürt yurtseverierinin veya Kürt aydınlannın olabileceği- ni umuyordum. Ama^Şerafettin Elçi, Tank Ziya Ekinci gibi ağır- lıklı bağımsız Kürt aydınlan kunı- luş içinde de yer almadılar. Veya olanak sağlanmadı. Bunu nasıl yo- rumluyorsunuz? BURKAY - Bence bu bahsetü- ğjruz arkadaşlar veya varsa ötekı- lenn de, içinde yer almaması için hıçbır neden yoktu. Yani kuruluş açıktı onlara. Hatta Şerafettin Elçi biliyorsunuz kuruluşta \ardı. ama sonradan çekildı. Şe- rafettin Elçi, Genel Başkan ol- mak ıstiyordu. Üzerinde birleşil- meyınce adaylıktan çekildı ve daha sonra parüden de çekildi benım bıldığım kadanyla Tank Ziya EkİDCi'başlangıçta bu tür le- gaİ çahşmalar. kuruluş çahşma- lan içerisinde vardı ama. sonra herhalde yok. Şerafettin Elçi'nin genel başkan olmadığı içın çekil- mesıni yanlış buluyorum. Bunu doğru bulmuyorum. Oradaki ku- nıcu insanlar kendılerine bır baş- kan seçmişler. saygılı olmak lazım. Tek kişı üzerinde belkı her- kes anlaşmaz. Böyle bır anlayışı da ben yanhş buluyorum. Yani bir örgütte ya başkan olurum ya da olmam anlayışını Ulusal çıkarlan, kişisel he- saplann önünde, kaygılann önünde tutmak lazım. Yani biz Kürtier de Türkler de legal örgüt- lerde ve bütün örgütlerde demok- ratik biçimde çalışmaya alış- malıynz. Çoğunluğun ıradesine saygılı olmaya ahşmalıyız. Ço- ğunluğun ıradesi derken hani ben kınp döken bir çoğunluk ıradesı- ni kasdetmiyorum Demokratik işleyen. demokratik kurallara göre çalışan bır yönetım olmalı. Eskıden Marksıst. Leninist de- nen partilerde işleyen bir me- kanizmayı kastetmiyorum. Ço- ğunluk ne diyorsa ötekisi ona illa uygun bır şekilde konuşmak zo- runda olmamalıdır. Oda görüşle- rini özgürce söyleyebilmeli. Ama bir başkan seçecekse elbette bu. çoğunlukla seçihr BİTTi IkinciYeni,şiire yenilik getirdi - Şiir faaliyetini çok eski tarihten beri sürdürdüğu- nüze göre, sizin gençliğinizde sanat ve edebiyat çev- reieriyle de ilişkileriniz olmuştur. Mesela gençliği- nizde arkadaşlık ettiğiniz şair, edebiyatçı kimler var? BURKAY - Öğrencılık dönemınde Metin De- mırtaş'la arkadaştık Aynca o dönemde şıir yazan ve bir şiir kitabı da yayımlanan Gültekin Göktürk. Avukat arkadaşımdı Hasan Hüseyın'le daha sonra yakın dostluğumuz oldu. Enver Gökçe ile tanıştık ama. kısa sürdü. son dönemıne rastladı. Yaşlihk dönemı idi. -AhmedArine? BURKAY- Ahmed Arif le tanıştık. Muzaffer Er- dost'la zıyaretine gitmiştım, tanıştık -"tkinci Yeni" akunıy la bir ilişkiniz oldu mu, şiir yazdığınız dönemde? BURKAY - îlk dönemde "İkinci YenTcilerin bi- raz etkisınde kaldım. - Kimi beğenirdiniz en çok "İkinci YenF'cilerden? BURKAY - Cemal Süreya. Turgut Uyar, Haş- met Güvener... - Cemal Sürey a'yı nasd değeriendiriyorsunuz? BURKAY - Cemal Sureya ıyı ozanlardan bırisiy- dı. Onunla da tanışmıştık. Yazık oldu. çabuk kay- bettık kendisinı. Türkçeyi iyı kullanan yazarlardan bırisıydi. Ben daha ziyade geçış dönemınin şiiri ola- rak dusünüyorum. - Nasıl yani? Nereden nereye geciş? BURKAY - İkinci Yeni'nin ben de etkisinde kaldım. ama az kaldım. Dılı aşın zorlama. soyutla- ma. Onu doğru bulmuyorum ben. Yanı oyle bir şı- irle geniş kitlelere ulaşmak mümkün değıl. Ancak çok küçük gruplar . "Ikina Yeni" şiıri genişetkiler yapacak bir şiir olamaz diye düşünürüm. Daha çok bır deneme şıiri olarak görüyorum. Belki yeni getirdikleri oldu dile. - Ama Cemal Süreya okJukça yaygın bir okuyucu kazandı. Şürleri Türkiye'de gündelik hayarta çok kullamlan dörtiükler haline dönüştü. Oldukça soyut obnasına rağmen. BURKAY - Yenıhk getirdi. O gerekliydi bence. Resimde de öyledır. Bazen aşın soyutlanma. genel geçer dedığimız çızgiden uzaklaşma. gerekebilır. Bu tür denemeler olmasa yenılenmeler de olmaz. Bunlar gereklı belkı ama. "İkinci Yeni" bır ara kendi ıçine kapanacak. tümden toplumla bağlannı nerdeyse kesecek kadar soyutlanmışlı. ANKARA-ANKA İVIÜŞERREF HEKİMOĞLU Şıklık! Ekranda Ürdün Kralı ve Kraliçe Nur. Bir günlük Istan- bul yolculuğundan görüntüler. Boğazda bir gezi, Beyler- beyi Sarayı'nda bir resmi kabul. Sonra haberler ve yorumlar. Kraliçe Nur'un ve Başbakan Çlller'in şıklığırv dan, neredeyse bir yanştan söz ediliyor. Hangisi daha şık diye seçim yapmanm güçlüğünden! Derken ilginç bir ayrıntı. Başbakan Çıller, konuk Kral ve Kraliçe ile karşı- laşmadan önce iki buçuk saatini Yeniköy'deki güzellik uzmanıyla geçiriyor. Şakacı birdostum gülüyortelefon- da: Başbakan'ın yüzünde şeftalı çiçeklerinin saydam pembeliği diye yjazıyordun, saydamlığın gizi uzmanda demek!.. Ben de gülüyorum. Kadın olmak güzel birolay. Bir kadın başbakan da bu olayı yaşayacak, şıklığına, gü- zelliğine özen gösterecek elbet. Şıklık da bir yaşam biçi- mi değil mi? Kimi kişiler çok ünlü moda evlerinden giyi- nir, ama şıklığını taşıyamaz. Ünlü markaların hamallıgı- nı yapar yalnız! Kimileri de negiyse şıktaşır, giysileriyle güzel bütünleşir, özel modasını yaratır. Bir başbakanın şıklığını da elbiselerin, takıların ötesinde düşünüyor in- san. Çizgileri çok güzel de olsa uzantısındaki terslikleri- netakılmaktan gerı kalmıyor. Devlet yönetiminde şıklık ayrı bir olay elbet Devleti güçlendiren, yönetenleri onurlandıran bir olay. O tür şıklığa büyük özlem var bugün. Başbakan Tansu Çiller o özlemi dindirecek mi acaba? Şıklığını yönetimine de yansıtabilecek mi? Soruyu yanıtlamak kolay değil. Kimi davranışlarını çokşıkbulmadığımızı dabelirtmekzorun- dayız. Kamu görevinde belli düzeye gelmiş kışilere hay- li soğuk bakıyor; özensiz, saygısız davranıyor, Dahası bu davranışlarla kamuoyunda kuşkular, tepki- ler yaratan tartışmalara yol açıyor. Bir müsteşarı, bir başkanı, bir genel müdürü görevden almanın daha şık yöntemi yok mu acaba? Rahmetli Hasan Isık ve insan Sabri Çağlayangll'den dinlediğim bir olayı anımsıyo- rum. 1960lı yıllar, Hasan Işık Moskova Büyükelçimiz, Ürguplü hükumetinde Dışişleri Bakanı oldu, sonra se- çimler, Adalet Partisi geldi iktidara. Ihsan Sabri Çağla- yangil de Çalışma Bakanlığı'ndan aynldı, Dışişleri Bakanı oldu. Hasan Işık'ı bir kahve içmeye çağırıyor, ayakta karşılıyor, sonra bakanlık koltuğunu gösteriyor. Masada boş bir kararname var. Hasan Işık nereye büyü- kelçi olmak istiyorsa söyleyecek, Çağlayangil de karar- nameyi imzalayıp yürürlüğe koyacak. Işık da zarif bir devlet adamı, Çağlayangil'in davranışından elbet çok duygulanıyor, ama bakanlıktan önce görevyaptığı Mos- kova Büyükelçiliği'ne dönmek istiyor yalnız. Moskova'- da Vahit Hateiloğlu var o zaman. O Lahey'e. atanıyor, Hasan Işık Moskova'ya dönüyor. Işık ve Çağlayangil arasında çok sert tartışmalara da tanık oldum, ama iliş- kileri saygı ve zariflik içinde sürdü her zaman. Şimdi neler oluyor! Neler oluyor, kimi olaylar ne ça- buk unutuluyor, kimi olaylar tersine dönüyor, cezalan- ması gerekenler ödül bekliyor neredeyse! Sonra her şey nasıi zariflikten yoksun çizgilerle oluşuyor! Bir oku- rumuz toplumda "ündirim yeteneği oluşuyor" diye sız- landı dün akşam. Bu yeteneğin gelişmesini önlememizi J diliyor. Basının uyarı, eleştiri görevini yerine getirmesi- nr: Toplumdaki duyarlığın yitirilmemesini. Doğru, belli bir duyarsızlık var. Belki de umutsuzluktan kaynaklanı- yor, ama onu nasıl aşacağız? Duyarlığımızı yitirirsek, her şeyi içimize sindirirsek, kusmazsak, tepki göster- mezsek geleceğe umutla bakabilir miyiz?Tepkimizi be- lirteceğiz, eleştirimizi söyleyeceğiz elbet, bu da bizim görevimiz. Kişilerinde, kuruluşlarındakaçınılmazgöre- vı.. Güzel bir ablam var, ara sıra buluşuruz, gazeteyi baş- tan sona okur, TV'de ajans haberlerini dinler, olayları dikkatle izler. tepkilerini de belirtir birden. Bu nasıl olay, bu ne savurganlık, bu ne biçim uygarlık, bu ne vahşilik, ne soygun, ne çirkın politika, dünyanın neresinde görül- müş bunlar diye sorar. Içten şaşkınlığına, üzüntüsüne sevgiyle bakar, öfkesini yatıştırmak isterim. Geçen sa- bah yeni bir yolsuzluk habenyle çığlığı atnca konuyu haftfletmek ıstedim. Başka ülkelerde, Italya'da, Fransa 1 - da, Almanya'da da yolsuzluk olayları alabildiğine, hır- sızlar her yerde var, derken sözümü kesti: Var, ama onlar istifa ediyor. intihar ediyor! Hala bir onur kalıntısı olduğunu gösteriyorlar! Şıklıktan söz ediyorduk nereye geldik. Erdal İnönü'nün ne giydiğini, elbisesinin rengini, mo- dası geçmişliğini fark eder misiniz hiç? Ne giyerse giy- sin şık bir poiitikacı. zarif bir devlet adamı. Hoşgörüyü, gülümsemeyi, teşekkür etmeyi unutmuyor hiç. Karşısın- dakini kırmadan konuşmaya özen gösteriyor, ödün de vermiyor, sadeliği ve içtenliğiyle saygın bir rüzgar esti- riyor. Güzel ve özel bir insan. Devlet yaşamına da yan- sıttı bu özelliğini Güler ileri olayını hatırlıyor musunuz? SHP'nin kadın sorunlarıyla ilgili devlet bakanını görev- den alırken ne güzel bir yöntem uyguladı Erdal Bey. Başbakan Çiller de yardımcısından örnek alabilse keş- ke! Güzelliği de, şıklığı da boyutlanır değil mi? BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 1/Haüt Ziya Lşakhgüın bir romanı... Gözü doy- maz. hans. 2/ Üzerinde döndüğü ve kendisini ta- şıyan milden bağımsız ol'arak çalışan düzenek... Tırnak boyası. 3/ Bir mü- zik parçasınm. dinleyici- lerin isteği üzerine bir kez daha çahnması... Her tür organik yağa verilen ad. 4/ Bir uyaran karşısmda organizmanın gösterdiği tepki... Bir cetvel türü. 5/ Üç aylarda medrese öğrencilennın köyleri dolaşarak imamhk edip para ve erzak toplamalan... Sıvas'- m bir ilçesi. 6/ Duman lekesi... Yüz kahbı. 7/ Güzel çiçekli bir süs bit- kisi... Şaşma belirten bir söz. 8/ Türkiye'nın de üyesi olduğu bir ör- güt... Çingeneler'i oluşturan üç gruptan birinin üyelerine verilen ad. 9/ Su.. Maden yeri. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Verdi'nın tanınmış bir operası. 2/ Bulaşık yıkanan musluk teknesi... Hücre yapısında bulunan^ ve proteinlerin oluşturulmasmda önemli rol oynayan asit gru-^ bunun kısa yazıhşı. 3/ Bağırsaklan tutan kann içzan. 4/ İran'ııÇ' plaka işareti... Belli amaçlarla kurulmuş konutlar topluluğu. 5/* İçkulaktaki kemik dolambacın orta bölümü... Antik Yunan»' rnimarlığının üç biçeminden biri. 6/ Din adamlannın başlannaî giydikleri ve simgeleri sayılan başlık. 7/ Müzikte yapıt anlamın-* da kullamlan "opus" sözcüğünün kısa yazılışı... RadyumuıC simgesi... Bir nota. 8/ Bir topluluğu siyasal alanda etkilemek vej coşturmak amacıyla yapılan yoğun çalışma. 9/ Refik HaHt Ka-^ ray'ın bir romanı... Kabartma bır fıgür oluşturacak biçimde; yontulmuş değerli taş. DUYURU Alanya ile hiçbir ilişkimizin kalmadığı üçüncü kişilere duyurulur. Mukaddes - Muharrem
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle