Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 AĞUSTOS1993 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
Montreıvc Sözleşmesınin bugünü
Burcu AKAN - Baki TEZCAN
SUNUŞ
Bilinen hikayedir. Antik Yunan 'm çapkın tanrısı
Zeus, sevgifilerinden İo 'yu karısı Hera 'nm
gazabından korumak için bir ineğe dönüştürür.
Ne var ki Hera bu numaraya kanacak bir kadın
değildir ve İo 'nunpeşine tüm hayatı boyunca
ona an çektirecek bir at sineği takar. İo çareyi,
kendini Boğaz 'm sularma bırakarak Asya 'ya
geçmekte bulur. İşte Yunancada inek anlamına
gelen ''bous'' ve geçit manasmdaki' 'phoros''un
birleşntesiyle oluşan ''Bosphorus'' adı da
buradan gelir.
İo 'nun Asya 'yageçişini, mitolojinin o zamansız
dünyasında altın postu arayan Argosgemisinin,
ki ünlü Herkülde bu gemidedir, Boğazlar 'dan
Karadeniz 'e açılması izler. Bu hiç de bos bir
efsane değildir ve Karadeniz 'in zenginlMer vaat
eden ticaret kolonilerine işaret eder. Boğazlar 'm
stratejik önemiyse kendini başka bir öyküde
açığa vurur. Truva savasmm tek sebebigüzel
Helena değil, biraz daşehrin Çanakkale
Boğazı 'm kontrolaltında tutan konumudur.
Sadedegelirsek, Boğazlar 'dan geçiş, gerek
savaş gerekse barış zamanlarında, Karadeniz 'e
kıyısı olan ve olmayan ülkeler için temelbir
mesele olagelmiştir. Yıllarca süren ikili ve çok
taraflı tartışmalar sonunda Boğazlar sorunu
1936 Montreux Sözleşmesi ile halledilmiştir.
Montreux rejiminin sağladığı istikrar, sıcak ve
soğuk savaşları, çeşülidevletlerinyükseliş ve
çöküşleriniyaşamış ve Türkiye'ye karışık
dönemlerdegüvence sunan bir süreklilık sem-
bolü olmuştur. Ancak son zamanlarda ortaya
çıkanproblemler ve uluslararası koşulların hızla
değişimi Montreux nüngözden geçirilmesi
konusunu siyasigündemin üst sıralarına
lırmandırdı.
Buyazı dizisisözleşmeyi değiştirme laraftan ve
karşıtlarmın savlarmı değerlendirmeyı, sonra da
çevre kirlenmesi ve Boğaz trafiğigibigüncel
sorunlara, Montreux ye dokunmadan bazı
çözümlergetırebilecek bir ortayolönermeyi
amaçlıyor.
Öncelikle Türkiye'nin 1936 sonrasmda
Boğazlar konusunda karşılaştığı sorunlara ışık
tutmak için Montreux rejiminin tarihinikısaca
ele alacağız. Daha sonragüncelsorunlara
değinerek sözleşmenin hangiyönlerinin '
"eskidiğini"göstermeye çalışacağız. Bu
bölümde sunulan olgular Montreux yü daha iyi
şartlar elde etmek üzere değiştirmeyisavunan
tezin de temelinı oluşturacak. Bu "lehteki"
fikirleri, elde edilebilecek kazanımlan ödenecek
bedellerle karşüaştırmaya ağırlık veren karşıt
savlar izley ecek. Sonuçta ise sorunlann yaşam-
sallığını ve "Pandora'nınkutusu'nuaçmanın
tehlikelerini yansttarak, Montreux've doku-
nulmaksızın gerçekleştirilebilecek değişiklikleri
içeren bir seçeneksunacağız. Böylesibir
inisiyatifm İnıkuki temelini, olası uygulamaları
vegelebilecek tepkileri, Türkiye'ninşuanadek
yaptığı teknik düzenlemelerin ışığı altında
değerlendirmeye çalışacağız.
NO T: Araştırmamızın başlıbaşınasebebiolan
Prof.Dr. Oral Sander'e, çalışmamızın yönünü
tayin eden ve temel tezini belirleyen Prof.Dr.
Yûksel İnan'a, değerligörüşleriyle bizeyol
gösteren Dr. İbrahim Barutçuoğfu, Prof.Dr.
Suat Bilge, Prof.Dr. Aydoğan Ozman ve
Prof.Dr. Hüseyin Pazarcı 'ya, son olarak da
bölüm başkanımız Prof.Dr. Ali Karaosma-
noğlu 'na teşekkürü bir borç biliriz. Aslmda bu
araştırma onların çoklan bitirdiği, bizimse
sadece toparladığımız bir çalışma. Düzenlerken
yanlışlaryaptıysak affola.
Burcu Akan, Baki Tezcan
(Bilkent Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler 4. sınıf)
Pandora'nın kutıısıı nasıl açılmalı?
Boğazlar, konumlanndan dolayı
dünyanın önde gelen deniz yollan-
ndan biridir hıç kuşkusuz. Uluslara-
rası ilişkilerde "Boğazlar" dendiğın-
de. dünyada birçok boğaz olmasına
rağmen akla ilk gelen Islanbul Bo-
ğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale
Boğazfnın oluşturduğu su yoludur
Sırf bu özdeşleştirme bile Boğazlar'ın
önemini vurgulamakta yeterlidir.
Bu yolun ekonomik ve ticari an-
lamı, hem Asya ile Avrupa arasında-
ki karayolunun hem de Akdeniz ile
Karadeniz'i bağlayan denizyolunun
onun üzerinden geçmesinde saklıdır.
Böylelikle Boğazlar, Kuzey-Güney
ve Doğu-Baü akslannın kesişme
noktasını oluşturur. (1)
Bu bölgenin stratejik ve askeri öne-
miyse uzun boylu acıklamalan gerek-
siz kılacak kadar açıktır. fakat yine de
bir noktanın altını çızmeden geçe-
meyeceğiz. Rusya'nın Karadeniz sa-
hili, bu ülkenin yumuşak karrudır,
hemen hemen tüm önemli ekonomik
ve askeri merkezler güney Rusya'da
yer alır ve güneyden Moskova'ya
ulaşmak, batı merkezli bir harekete
oranla daha kolaydır. Bu nedenle Bo-
ğazlar'a kimin egemen olduğu Rusya
1936 yılında genç cumhuriyet, Montretıx'da başanya ulaştı ve ulusal egemenlik haklarmdaki son gediği de kapattı.
u yazı dizisi Montreux
sözleşmesini değiştirme
taraftan ve karşıtlannın
savlannı değerlendirmeyi,
sonra da çevre kirlenmesi ve
Boğaz trafiği gibi güncel
sorunlara, Montreux'ye
dokunmadan bazı çözümler
getırebilecek bir orta yol
önermeyi amaçlıyor.
için yaşamsal bir sorun teşkil eder. ki
Çanakkale Savaşlan'run Çarbk Rus-
yası'nın çöküşündeki dolaylı etkisi
bunun bir göstergesidir.
MontreiK öncesinde
Boğazlar rejimi
Osmanlı-Türk hakimiyeti altında
Boğazlar'ın yönetim rejimi üç aşama-
dan geçrniştir (Bu konuda ve Mont-
reux ile ilgili hemen her konuda Prof.
Dr.Yüksel İnanın "Türk Boğazlan'-
nın Siyasal ve Hukuksal Rejimi" adlı
kitabı vazgecilmez bir kaynak oluştu-
ruyor). 1453-1774 yıllan arasmdaki
ilk dönem. kayıtsız şartsız Osmanlı
egemenliğindedir. Üçyüz yılı aşkın
bir süre boyunca Boğazlar. kapitülas-
yonlarla verilen haklar dışında, her
tür yabana gemiye kapalı kalmışür.
Rus ticaret gemilerine serbest geçiş
hakkı tanıyan Küçuk Ka\narca Ant-
laşması (1774) ise "ikili antlaşmalarla
dûzenienme devresf'ni açmıştır. Bu
yeni süreçte imzalanan bazı sözleşme-
ler Rusya'ya yeni imüyazlar verirken
bazılan da Osmanlı Devleti'ne banş
zamanmda Boğazlar'ın tüm yabana
savaş gemilerine kapalılığı gibi ulus-
lararası yükürnlülükler geürmiştir.
1841 tarihli Londra Boğazlar Söz-
leşmesi ile Boğazlar'ın hukuki reji-
minde son aşamaya gelınmiştir: "Çok
taraflı antlaşmalarla düzenlemne". Bu
tarih, ayru zamanda yüz yıl sürecek
Boğazlar sorununun da milletlerarası
arenaya yansıdığı tarihür. Artık Bo-
ğazlar tüm Avrupa'yı ilgilendiren,
üzerinde çıkarlann çakışüğı ve
çaüştığı, dolayısıyla ciddi politik pa-
zarhklara konu olan bir meseledir.
Bu son dönemi iki ayn devreye ayıra-
biliriz. (
2
) Bırinci Dünya Savaşı'na
kadar uzanan "tarafsızlaştırma" dev-
resinde temel ilke, Boğazlar'ın tüm
savaş gemilerine kapatılması olmuş-
tur. Mondros Mütarekesi (1918) ile
başlayan "uluslararasılaştırma" evre-
siyse önceki ilkenin tam tersine dön-
mesinde ifadesini bulur. "Çanakkale
Boğazı devamlı surette açık tutulacak
ve uluslararası garantiler altında bütün
mületlerin gemileri \e ticaretleri için
serbest bir geçit teşkil edecektir" (Wil-
son ilkelennin 12. maddesi).
Ulusal Kurtuluş Hareketi'nin, Bo-
ğazlar rejiminin uluslararası bir kon-
feransta belirlenmesine karşı tutumu
olumlu olmuştur. Milli Misak'ındör-
düncü maddesi bunu teyit eder. An-
cak oluşacak rejimin ulusal egemen-
lik haklannı zedelememesını şart ko-
şar. Montreux Sözleşmesi (1936), Lo-
zan'da koşullar gereği verilmiş
ödünlerin bu amaçla geri alınmasıdır,
Lozan'ın tamamlayıcısı olarak bir
anlamda Türkiye Cumhuriyeti'nin
kuruluş belgelerindendir.
Lozan'dan Montreux'ye uzanan
yol ve bu iki belgenin öngördüğü Bo-
ğazlar rejimi arasmdaki farklar, ayn
bir araştırma konusu olacak kadar
genış ve çetrefîllidir. Özetleyecek
olursak. genç cumhuriyet zekice
planlanmış diplomatik manevralarla
Montreux"ye ulaşmış, sonuçta Bo-
ğazlar'ın denetimini kendi üzerine
alarak ulusal egemenlik haklanndakı
son gediği kapatmıştır.
SSCB ve Montreux
Bugüne dek imzacı devletlerden
hiçbiri sözleşmeyi sona erdırmek yö-
nünde hukuki bir eyleme gjrişmemiş-
tir (Sona erdirilme yöntemi sözleşme-
run 28. maddesinde yer alır). Ancak
değişiklik talepleri, özellikle II. Dün-
ya Savaşı sonrasında çokça dile geti-
rilmiştir. (
3
)
SSCB. ilk olarak 1939 yılında.
Kajkaspetrolkri veBoğarfar
Dr. M. TEVFtKODMAN (Deniz Hakim Albay,
Askeri Yargıtay 5. Daire Üyesi)
Uluslararası boğazlar içindejeopolitik ve jeostratejik
konumu itibanyla farklı bir yere ve deniz ulaşımı yö-
nünden büyük bir öneme sahip olan Türk Boğazlan;
güvenlik, kaçakçılık, kirlenme ve deniz trafiği gibi za-
bıta yetkisine dayab düzenlemeler ve uygulamalar nede-
nıyle tartışma konusu olarak güncelliğini sürdürmekte-
dir. Bu tartışmalar daha ziyade. banş
zamanında Boğazlar'dan serbest geçiş
hakkını kullanan yabana ticaret ge-
mileri hakkında Türkiye tarafından
alınacak önlemler ve bunlarla ilgili ku-
rallar üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Özelb'kle bugünlerde. Azerbaycan ve
Kazakistan'dan Akdeniz'e boruyla
akıtılması gereken petrolün, büyük
tankerlerle Istanbul ve Çanakkale Bo-
ğazlanndan taşınmasına güvenlik yö-
nünden karşı çıkan Türk görüşüne
tepki gösteren ve bunu Montreux Bo-
ğazlar Sözleşmesi'ne dayandıran Rus-
ya'nın görüşleri konuya yeni boyutlar
kazandırmaktadır. Zira, Rusya'nın
Ankara Büyükelçisi Albert Çernişev, Boğazlar'dan pet-
rol geçişini sınırlamaya hazırlanan Türkiye'ye bir tür
uyanda bulunarak "IVlontreux Antlaşması ile sağlanan
Boğazlar'dan serbest geçiş statûsü mutlaka korun-
malıdır. Montreux'u değiştirmek için çağınrsanız masa-
ya oturmayız" mesajını \ermektedir. Bu durumda Tür-
kiye'nin hukuki yönden sahip olduğu imkan ve kabib-
yetleri açık bir biçimde ortaya koyabilmek için Türk
Boğazlannın hukuksal rejimini düzenleyen 20 Temmuz
1936 tarihli Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile gerek
uluslararası hukuk, gerekse ulusal hukukumuzun bir-
likte incelenip değerlendiribnesi gerekmektedir.
Montreux Boğazlar Sözleşmesi önsözünde, boğazlar
teriminin Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve Kara-
deniz Boğazı'ru kapsadığı belirtildikten sonra 1. madde-
• Hükümetin;
Azerbaycan, Kazakistan
ve Rusya petrolünün
Boğazlar'dan
taşınmaması için yoğun
temas içinde bulunması
ve bu amaçla Dünya
Denizcilik Örgütü'nden
bir karar çıkarmaya
çalışması takdiredilmesi
gereken çab.alar.
siyle de "Yüksek Akit - Taraflar Boğazlar'da denizden
geçiş ve ulaşım serbestliği ilkesini kabul ve teyid ederler"
prensibini koymaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminden, günümüze de-
ğin tarih boyaınca Çanakkale Boğazı. Marmara Denizi
ve Karadeniz Boğazı bir bütün olarak değerlendirilmiş
ve iki boğaz arasında kalan Marmara Denizi etrafını
çevreleyen topraklann tümünün Türkiye'ye ait olması
nedeniyle, iç deniz olarak kabul edilmiştir. Birleşmiş
Milletler Deniz Hukuku Konferansı görüşmelerinde de
Türk temsilciler tarafından Marmara
Denizi'nin bir iç deniz olduğu vurgu-
lanmıştır. Bu durum karşısında. Tür-
kiye'nin içsularda hakim olduğu hak-
lan Marmara Denizi'nde. karasulan-
nda sahip oduğu haklan ise Çanakkale
ve Karadeniz Boğazlannda uluslara-
rası deniz hukukunun kurallanyla
bağdaştığı ölçüde uygulama imkanı ve
kabib'yeti bulunmaİctadır.
Serbestlik ilkesi, sözleşmenin 2.
maddesinde. •-Banş zamanında ticaret
gemileri, bayrak ve yükleri ne olursa ol-
sun. gündiiz ve gece aşağıdaki 3. madde-
nin hiikümleri saklı kalmak üzere, hiç-
bir merasime bağlı olmadan Boğazlar'dan geçiş ve ulaşı-
mda tam sertbestlikten yararlanacaklardır" bıçımınde
ifade edilmekte ve sadece kılavuzluk ve römorkoj hiz-
metinin isteğe bağlı olduğu vurgulanmaktadır.
3. madde ise gemilerin sağlık denetimiyle ilgili kural-
lan düzenlemekte ve gemilerin Boğazlar'dan geçişleri sı-
rasında başka hiçbir şekilde durdurulamayacaklannı
belirtmektedir. Görüldüğü üzere, salt bu iki madde çer-
çevesinde serbest geçiş ilkesi, banş zamanında ticaret
gemilerinin sağlık denetimi dışında hiçbir merasime tabi
tutulmaksızın Boğazlar'dan geçmesinin. başka bir an-
latımla Türkiye'nin savaş veya kendisini bir savaş tehli-
kesi altında görmemesi halinde geçişi engelleyememesi-
ni, Boğazlan geçişe kapatamamasmı ifade etmektedir.
SÜRECEK
1
özleşme, 29. maddeye
göre, her beş yılda ^. ,*.
değiştirilmeye açık. Buda
1996 yılında sözleşmenin
yenilenebileceği anlamına
geliyor. Bu tarih yaklaşırken
bazı akademik
çevrelerde,büyük bir kriz
ortaya çıkmadan sözleşmenin
yenilenmesi fıkri ortaya atıldı.
Montreux"nün re\ize edilmesinın ge-
reklibği yönündeki görüşlerini ortaya
koymuştur. Stalin'in bu ilk önerileri
arasında Boğazlar'ın ortaklaşa savu-
.nulması ve Karadeniz'e sahildar ol-
mayan devletlere neredeyse tümüyle
kapatılması da vardı. Zamanın Dışiş-
leri Bakanı Saraçoğlu şartlan reddet-
miş ve sözleşmenin ancak ilgili 29.
maddesi yoluyla değiştirilmesinin
mümkün olduğunu belirtmiştir.
Daha sonra mesele, II. Dünya Sa-
vaşı'nm sonuna doğru. Tahran
(1943) ve Yalta (Şubat 1945) konfe-
ranslannda tekrar ortaya atılmıştır.
Müttefıklerin olumlu yaklaşımıyla
cesaretlenen SSCB, Yalta'dan bir ay
sonra. 1925 tarihli Türk-Sovyet
Dostluk ve Saldırmazbk Antlaş-
ması'nı tek taraflı sona erdirmek ni-
yetinde olduğunu açıklamış, böylece
Boğazlar rejiminin değiştirilmesi ko-
nusunda Türkiye üzerinde baskı ya-
ratmaya çalışmıştır. Haziran 1945'te
adı geçen antlaşmanın sürdürübnesi
için öngördüğü koşullan açıklayan
SSCB'nin istekleri arasında, Boğaz-
lar'da bir üs talebi de yer abyordu.
Bu şartlar Türkiye'yi olduğu kadar
İngiltere'yi de alarma geçirdı. Ağus-
tosta toplanan Potsdam Konferansf-
nda Sovyet talepleri reddedildi.
YAREV: Notalar savafi
POLTIIKA VE OTESİ
MEHMED KEMAL
Her Yalefîn İçinde.»
Cemal Süreya'nın güncelerinde okudum: İmriül
Kays, 889 yılında Ankara'da ölmüş. Birden duraladım.
Ankara üzerine yazılmış neye rastlasam, bir kıyıya not
ederim. Bunu da ettim.
İmriül Kays, Ankara'da öleceğini anlayınca, tutmuş
bir şiir söylemiş. Şiirde güzel söz söyleme, düşmanları
yenme, açları doyurma var. Şiiri söylemeden önce gö-
züne bir dağ ilişmiş. Bu hangi dağ ola ki!.. Elma Dağ mı,
Hüseyin Gazi mi? O sıralarda dağın adı Asip... Eteğinde
bir mezar var, bir de şiir. Mezar bir prensesın, şiir de
şöyle:
"Ey komşum olan kadın!.. Birbirimize gelip gitmek
için yollarımız yakın... Asip Dağı durdukça, ben de dura-
cağım, sen de duracaksın... Garipler birbirinin yakını
sayılır..."
Bunları söylemiş, ölmüş.
Büyük şairin öldüğünü haber alan Bizans Imparatoru,
kabrin ustune bir heykel diktirmiş. Heykel Memun Halife
dönemine kadar orada kalmış. Bir savaşta, heykeli
uğursuz saymışlar ve yıkmışlar.
Ankara'ya yakın bir Karapürçek Köyü var. Babamın
ana tarafı bu köye dayanır. Köyde, şimdi kökü kurumuş
üzüm bağları vardı. Gül üzümü, parmak üzümü, kara
üzüm, sarı yapıncak; şimdi cinslerini veadlarını anımsa-
yamayacağım üzümler yetişirdi. Ayrıca artan üzümler-
den ekşi, tatlı pekmez çekerlerdi. Güz geldi mi, üzüm
mevsimi de başlardı. Ayrıca köylüler, bazlama yemez-
ler, fırında ekmek yerlerdi. Köyde dört beş fîrın vardı.
Hüseyin Gazi ve Battal Gazi. Orta Asya'dan gelirken
yolda savaşmışlar. Hüseyin Gazi ağır yaralanmış, kelle-
sini koltuğuna almış, savaşa savaşa bu dağa kadar gel-
miş. Burada uygun bir yer bulup mezarını kazdırmış.
Onun adına, bu dağa Hüseyin Gazi derler.
Köy kentle karışmış. Yıllar var gitmedim. Acaba hala o
övküler anlatılır mı?
Imriül Kays'ın "Yedi Askı'sıru (Muallakat) Şark-lslam
klasiği olarak Milli Eğitim Bakanlığı yaymlarından çıkar-
mışlar. Kitabın ilk baskısı 1943te yapılmış. Arapçasın-
dan çeviren Ord. Prof. Mehmet ŞeratetUn Yaltkaya dır
1943 yılı, 1993 yılı.. aradan elifi elifine tam elli yıl geç-
miş. Elli yıl içinde dilde de, anlayışta da epeyce değişik-
likler olmuştur. Ord. Prof. Şerafettin Yaltkaya. kitabın
çevirisi için şu aydınlatmayı yapmaktadır:
"Ne yazıktır ki 'Seb 'yı Muallaka' diye eski divan edebi-
yatımıza girmiş ve herkesçe tanınmış olan bu muallaka-
ları dilimize çeviren kimse bulunmamıştır. Bunları ilk
defa, İstanbuİ'da Arapça öğretmek maksadıyla açılmış
olan Darüttalim adlı hususi bir mektep öğrencisinden
Hersekli Mehmet Kamil adında bir çocuk 'Tercüme-i
Muallakat-ı Seb a' diye Arap gramerine göre çevirmeye
başlamış. İmriül Kays'ın Muallakası'nı İstanbuİ'da Mat-
baa-yi Osmaniye'de bastırmış ise de, alt tarafını getire-
memiştir."
Kays'ın şiirleri, k*imi yerde dörder dizeliktir, kimi yerde
de her dört dize birbirine eklenir. Şöyle okuyalım:
"... O sevgiliye gece gittim. Ustünde hafif bir gömlek
tardı. Beni görünce, Vallahi senin elinden kurtuluş yok,
senin azgınlığın geçecek gibi değil' dedi. Onu alıp dışarı
çıktım. Harmanisinin etekleri yeri sürüyordu. Oymağın
sınırı aştık. Kum tepeleri üstünden yürüdük. Uzun saçla-
rına el attım. O da ince belli ve tombul bacaklanyla bana
• ttoğrtı eğildi. Teni beyaz, eti sıkı ve yvmuşaktı. Gerdanı
ve göğsü ayna gibi beyazdı. El değmemiş sulardaki se-
deflerin içindeki inciler gibi, belli belirsiz sarıya bakar.
Gerdanı beyaz geyik gerdanı gibidir. Latifbirbelki, hem
ince hem yumuşak. Baldırları hurma fidanı gibi boğum-
luvedolgun..."
Bin beş yüz yılı aşkın bir süredir bu şiirler, Arap dilin-
de söylenir durur. Güzel, açık saçık, arsız, ince, dayanıl-
maz bir açlıkla dili geliştirir. Çölde yıldızlı gecelerde
çekilen her yalelin içinde vardır.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Yapraklan güzel ko-
kulu bir bitki. 2/ Ermeni
saz şairlerine venlen ad...
Maldiv Adalan'nın baş-
kenti. 3/ Harfleri dizen ve
saürlan blok durumunda 4
döken dizgj makinesi. 4/ c
Sahip... Enis Batur'un bir
şiir kitabı... Bir soru eki.
5/ Kabul etmeyerek geri
çevirme... ABD'de ya-
yımlanan dünyanın en
ünlü mizah dergilerinden
biri. 6/ İstek ve tutkular-
da ölçülü davranma erdemi... İnce
ve parlak nakış. 7/ Devinim olay-
lanru inceleyen bilım dalı. 8/ Kuş-
lann tüy değiştirme zamanı. 9/
Banş... Büyük erkek kardeş.
YUKARIDAN AŞAĞrYA:
1/ Kıyılmış eL bulgur. soğan, do-
mates gibi malzemeyle yapılan ve
çiğ olarak yenen bir çeşit yiyecek.
2/ Uğraş... Güzel söyleme ve yaz-
ma yeteneği. 3/ Yalnız iki geniş
yüzü testere ile düzeltilmiş tahta...
Savrulmak için hazırlanan dövülmüş ekin yığını. 4/ Arka, sırt...
Otlak. 5/ Yan... Uluslararası alanda karayoluyla yapılan mal
taşımacıbğına ve bu iş için kullanılan kamyona verilen ad. 6/
Koroner damarlan genişletici ilaç. 7/ özel gezinti gemisi...
Ağaçsız yerlerde, kuş yakalamak için üstüne ökse yerleştirilen
ağaç. 8/ Aakh... Şöhret. 9/ Klavyeli bir çalp.
CALISANLAREN SORULARI-SORUNLARI / YILMAZ SİPAL
Bağ-Kıır emeklisi, sigortadan
emekli olabilir mi?
Sorunum şu; 17 yıl devlet memuru olarak çalıştıktan
sonra, istîfa ederek serbest çalışmaya başladım. 18 yıl da
Bağ-Kur'lu olduktan sonra, 1989 yılında Bağ-Kur'dan
emekli oldum. Bir kamu kurumunda 3.200 gün Sosy al Si-
gortalar kapsamında )evmiyeli teknik personel, 2.000
gün Emekli Sandığf na bağlı memur statüsünde çalıştım.
Toplam prim gün sayım 5.000'in üstündedir. Şimdi, Sos-
yal Sigortalar Kunımu'na bağlı bir işyerinde çalışma tek-
İifi alraış durumdayım. Bu sigortalı işyerinde 3.5 - 4 yıl
sigortalı calışırsam, SSK'dan emekli olabilir miyim? Bir
Bağ-Kur emeklisi, sigortadan emekli olabilir mi?
H.T.
YANIT: 506 sayılı Şosyal Sigortalar Yasası'nın 2. madesi uya-
nnca "bir hizmet akdine dayanarak, bir veya birkaç işveren tara-
fından çalıştınlanlar, bu kanuna göre sigortalı sayılırlar". Bir ya
da birkaç işveren tarafından, bir iş sözleşmesine dayanarak her
çalışan, sigortalı olacak mıdır? Yasa, iş sözleşmesine dayalı ola-
rak çalışanlan, genelde sigorta kapsamına almakla birlikte. aynı
konumda olanlardan kimlerin "sigortalı sayılmayacağı" vc kim-
lcre de "'bazı sigorta kollannın uygulanmayacağı", yasanm 3.
maddesinde açıklanmıştır.
örneğin. "kanunla kuruiu emekli sandıklanna aidat ödemekte
olanlar", sigortalı sayılmazlar. Bunun yanı sıra, "kanunla kuruiu
sosyal güvenlik kurumlanndan malullük veya emekli aylığı al-
makta iken", iş sözleşmesiyle çalışmaya başlayanlar, Sosyal Si-
gortalar Yasasfnda öngörülen. "Malullük, yaşlıbk ve ölüm si-
gortalanndan" yararlanamazlar. T.C. Emekli Sandığı. Bağ-Kur
ya da yasayla kuruiu özcl emekli sandıklanndan malullük veyaş-
lılık aylığı alanlar, SSK kapsamında çalışmaya başladıklarında,
bunlardan "Sosyal Güvenlik Destek Primi" kesilir. Sosyal Gü-
venlik Destek Pıimi ödenmiş süreler. sigortalılık süresinden sa-
yılmayacağı gibi, bir başka sosyal güvenlik kurumuna bağlı ola-
rak geçen sürelerle de birleştirilmez.
T.Ç. Emekli Sandığı, Bağ-Kur ya da yasayla kuruiu özel
emekli sandıklanndan. malullük ya da yaşlıbk aylığı alanlar,
yanlızca işkazalan ve meslek hastalıklan sigorta kolundan sağla-
nan, sağlık yardımlanndan yararlanabilirler. Kısaca. Sosyal Si-
gortalar Kurumu dışındaki bir başka sosyal güvenlik kurumun-
dan. malullük, emeklilik ya da yaşlıbk aylığı alanlar. SSK kapsa-
mında, bir ya da bir kaç işyerinde, en az 3 yıl 6 ay ya da daha fazla
süre çalışmış olsalar da sonra. Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan
emekli olamazlar. Emekli aylıklan yine. emekli olduklan sosyal
güvenlik kurumunca Ödenir.
r-BOSTANCI'DA-ı
KİRALIK DAİRE
BağdatCaddesi'ne
yakınmerkezde2
odasalongiris,
kaloriferli,
otoparklı.
Mür: 41642 86-2361112
GRAFİK TASARIMCISI
- Uluslararası bir şirketin
tstanbul ofısi için.
- Yaratıcı, dizayn yeteneğine
sahip.
- Macintosch'ta Quenk
Express ve Photoshop
programlannı bilen
GRAFtKER aranmaktadır.
tlgilenenlerinP.K.212
Bakırköy, İST. adresine
başvurmalannı ricaederiz.
YARGIÖNÜNDE SAVUNMA
Abdullah Baştürk
30.000 (KDV içinde)
Çuğdof Yayınhrı Türkocuğı Cud. 39-41 Cağahğlu-hlanbul
Ödemeti gönderilmez
MEKTLTLARLA KÖY ENSTİTÜSÜ
YILLARI
t.Hakkı Tonguç
30.000 lira (KDV içinde)
S Ö Y L E V (BELGELER BÖLÜMÜ: CİLT 3)
HıfzıV.Velidedeoglu
3.bası 30 000(KDV ıçınde)
Çui>dai Yuymlurı Türk IH ağı Cud. 39-41 Cuğahğlu-h lanhııl
Ödemeli gönderilmez
BABAM NURULLAH ATAÇ
Meral Tolluoğlu
30.000(KDVıçınde)
Çağdaf Yaymları Tûrkoıağı Cud 39-41 Cağcıloğlu-huınhul
Ödemeti gönderilmez
ZrVERBEYKOŞKU
İlhan Selçuk
i:.bası30.000(KDViçınde)
Çağdüi Yaymları TürkocuğıCıul 39-41 Cağalıığhı-İslanhul
Ödemeli gönderilmez
YUZYUZE
Atillâ Dorsay
30.000 (KDV ıçınde)
Yavmları Ttırkuıuğı Cınl 39-41 Cağaloğhı-hıuıthul
Ödemeli gönderilmez
Doktortan 1989 model Renault Flash 70.000 kilometrede
satılıkotomobil. 117milyon.
Telefon: 5819261
ATATTRK'TEN
DÜŞÜNCELER
Enver Ziya Karal (Ya> ına
hazırlayan)
6 bası40.000(KDViçinde)
Çcığdü} Yayutian Türkocağı Cad.
39-41 Cuğaloçtu-Istanhul
Ödemeli gönderilmez
BAŞKENT
GÜNLERİ
Müşerref Hekimoğlu
30 000 (KDV ıçınde)
Nufuscuzdanımı kaybettim.
Hükümsûzdur.
RFRRA TOROĞLL