Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 AĞUSTOS 1993 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
DUNYADAN
Japon savaşmikroplan ortayaçıktı
£t Tttmdt
J aponya'da İkinci Dünya Sa-
vaşı'ndaki yenilginin yıldö-
nümü, itiraflann yapılması
için her zaman bir fırsat oluşturur.
Bu >il, her zamankinden daha acı
verici şeyler oldu; İraparatorluk Or-
dusu'nun zafer dolu sayfalanna
yakışmaktan çök uzak olaylar açı-
klandı. Kurbanlar, bu kez yalnızca
düşmanlar ya da işgal edilmış ülke-
lerin halklan değil, Japonlardı.
Kwantung Ordusu genelkur-
mayırun, bozgun karşısında 1 mil-
yon 800 bin asken ve sıvili Ruslara
terk ettiğini gösteren belgelerden
sonra, Fibpinler'de bir birliğin, ken-
dilerine eşlik eden 21 Japon çocuğu-
nu soğukkanlüıkla öldürdüğü öğre-
nildi.
ABD Ordusu'nun Pasıfık SavaşT-
nda işlenen savaş suçlannı kapsa-
yan belgelerine göre, 1945 yılı nısan
ve mayıs aylannda, Cebu Adası'-
nda, 40 sivilın eşlik etliği bir birliğin
komutanı, geri çekilmeyi kolaylaş-
tırmak ıçın. 13 yaşından küçük ço-
cuklann zehirlenerek ya da süngüy-
le öldürülmesini emretti. Dokuz as-
kerin tanıkhklan, Amerikalılar ta-
rafından sorguya çekilen ıkı subayın
itıraflannı doğruluyor.
Amerikalılar. kokuşmuş olarak
nitelendirdıkleri bu cinayetlerin
kurbanlan Japon olduğu için. bu-
nun savaş suçu olarak değerlendıri-
lemeyeceğini ve yargılama ışinin Ja-
pon mahkemelerine düştüğünü açı-
kladı
Bir havaalanı ınşa elmek için Bü-
yük Ok>anus'taki Moen Adası'na
gönderilen 1900 Japon tutuklu üze-
rinde şıddet uygulandı. Eski komu-
tan ve gardıyanlann anlatuklanna
göre, 300 kadan kötü muamele ne-
deniyle öldü. Bunlardan bazılan,
beslenmesi gereken tutuklulann sa-
yısını azaltmak amacıyla öldürüldü.
Tutuklulardan bıri olan Sei Kubou
"Bir patates çalan, ölünceye kadar
dövülüvordu" diyor.
Japonya'daki Amerikan ışgal
güçlennin 12ağustostayayımladık-
lan belgeler. Honaoka'daİcı bir ma-
dende çahşan Çinli tutuklulann,
kötü muamele ve açlık nedenıyle
başlattıklan ayaklanmanın bastınl-
ması sırasındaki kıyıma da açıkhk
kazandınyor. Bununla birlikte, bu-
gün bile kurbanlann sayısı bılınmi-
yor.
Profesör Shinichi Arai tarafından
Savunma BakanlığYnın arşıvinde
bulunan öteki belgeler, İmparator-
luk Ordusu'nun, 1940'lann başı-
nda, Çin'de bakteriyolojik silahlar
kullandığını ortaya koyuyor. Bugün
ne kadar bakteriyolojik silah üretil-
diğinın bilinmesıne karşm, Japonya,
Çin'in protestolanna kulak tıkamış
ve bu sılahlann kullanıldığına ilişkin
kanıt olmadığını savunmuştu. Orta-
ya çıkartılan belgeler arasında, ge-
nelkurmaydan bir subayın günlüğü
de bulunuyor. Bu subaya göre, Har-
bin'deki insanlar ûzerinde deneyler-
den sorumlu 731 no'lu bırirrii Kasım
1941'de, uçaktan veba virüsü
bıraktı. İki hafta sonra bölgede bir
veba salgını başgösterdi.
Günlükte. Pekın'in hazırladığı lis-
tede de yer alan öteki bölgelerin ad-
lan geçiyor. Bunlar arasında, Kasım
1940'ta yaklaşık yüz kişinin öldüğü
Nıngbo. Jınhua (Kasım 1940) ve
Changhe yer ahyor.
Bakteriyolojik silahlar, Zhengan
demiryolu boyunca da kullanılıxor.
Amerikan belgelerinde rastlanan
tanık ifadelerine göre, bu bölgelere
yanhşhkla gıren 1700 Japon askeri,
dizanten. kolera ve vebadan öldü.
Japon komutanlığının, bu silahlan
1942 Nısanında huıpınler'de kullan-
ma niyeti vardı.
Kyushu'daki bir silah fabrikası-
run iki eski işçisi, yenilginin ertesi
gün. zehırli gazlar iceren onbinlerce
bombanın Japon İç Denizı"ne dö-
külerek ortadan kaldınldığını açık-
ladı.
Amerikalılar. bu bombalaı uı taşı-
nmasına yardımcı oldu, ancak bom-
balann denize dökülmesine katılıp
kaülmadıklan bilinmiyor. İki fabri-
ka işçisi, yaklaşık 50 yıl süren sus-
kunluktan sonra, çevrede başgöstere-
bilecek olumsuz etkilerden endi-
şelenerek bu sırn açıkladı. Bugune
kadar "ulusun onurunu korumak
için" susmuşlardı.
Japonya, şimdi, verdiği zararlan
ödeme istemlenyle karşı karşıya.
Savaş sırasında çalışmaya zorlanan
Koreliler ve 14 bin Endonezyalı,
tazminat istiyor. Hong Konglular.
Japon askeri yetkililerinın ışgal
sırasında para olarak kullandı-
klan kuponlann bugünkü
karşılığmın ödenmesini talep edi-
yor. 1895 yıhndan itibaren Japon-
ya'nın sömürgesi olan Tayvan. as-
kere alınanlar karşılığında ödeme
yapılmasını istiyor. Japon hükü-
metinin bütün bu talepleri karşıla-
yabilmesi için 1 trilyon yen (115
trilyon lira) kaynak ayırması gere-
kiyor.
Philippe Pons
OOMIPABAA
ALMAN KÖPEKLERİ DE YARDIM ETTİ - Japon kara ordusu, Doğu ve Güneydoğu Asya'daki işgalleri sırasında en büyük desteği, Alman kurt köpeklerinden göriiyordu.
Rus'undaçaa olsunda çamurdanolsun
Uzun, gri kış mevsimi çökme-
den önce çabucak geçip gi-
den aziz yaz günlerinde,
Ruslann yaşamı, daha çok daça-
lannın etrafinda döner. "Daça"
elektnği ve suyu
olmayan derme-
çatma bir kulübe
olabildiğı gjbi,
yeni Rus zengin-
lerinin inşa ettir-
diğı, tuğladan
yapümış üç katlı
bir konak da ola-
bilir. Ancak
daça, gerçekte
"kentdışı'' an-
lamına geliyor. - ^ — — ^ —
Yaşamın daha özgür, mülkiyetin
daha özel olduğu sayfiyelerdekı da-
çalar. her Rus'un içinde saklı bu-
lunan çiftçi ruhuna hitap eder.
Ne denli derme çatma olursa ol-
• Aslında kentdışı
demek daça. Ama daça
deyince, akla, Rus'un
içinde saklı bulunan
çiftçi ruhuna hitap eden
ve yaşamın daha özgür
olduğu sayfıye evleri
gelir
sun, her daçada mutlaka bir sebze
bahçesi bulunur. Kazan'daki büyük
bir helikopter fabrikasının yönetici-
si olan Mihail Tikhonov bile bahçe
fıkrine daha fazla hayır diyememiş.
"Hiçbir zaman babçecilikle i'ğraş-
raa>acağımı biliyordum. Düşüncesi
bile beni sıkıntıdan boğmav a yetebfli-
yordu" dı>en Tikhonov, tel İcapıdan
göriinen domates-
leri, maydanozlan
ve dereotlannı işa-
ret ederek, "Tabii
artık babeecilik
yapıvonun. Kanrn
evle ilgili konular-
da hiçbir şey be-
ccremediğimi biür.
Evin içinde ona
yalnızca ayakbağı
oluyorum" diye
— — - ^ — — konuşuyor. Tik-
honov, daçalardaki yaşamın. tıpkı
bir aile yaşamına benzediğinı anla-
mamız için, şu küçük öyküyü aktar-
madan geçemedı:
Mişa'nın kansı, ona gevezehğı bı-
rakıp balıklan temizlemesini söyler.
Yemekte bahçeden toplanmış de-
reotuyla hazırlanmış balık çorbası
pişirecektir. Ancak.evdeki en büyük
merak konusu. komşu Kolya'nın
yemeğe gelip gelmeyeceğı, "komi-
ser" olarak tanınan aman vermez
kansı Ludmilla nın onu evde kilitli
tutup tutmayacağıdır. Yazın baş-
langıcındaki günlerden birinde Mı-
şa, Ludmilla'ya gıderek. evde yap-
ması gereken bir iş için Kolya'nın
yardımını ister. Ancak daha sonra
ikisıni hiç bir iş yapmadan votka
içerken yakalayan Ludmilla, Mişa'-
va "Sen! Sen kocamı \anına bıraka-
büeceğim denli gü\enilir biri değilsin!
Senin 50. yaşgünü partine gelmeye-
ceğinı!" derse de partiye yıne de gı-
der.
Tataristan'ın başkenti Kazan'-
dan dışanya çıkan demiryolu rayla-
n boyunca uzanan bu daça toplulu-
ğunda, belirgin bir banliyö özelliği
göze çarpıyor. Daçalann kentlerde
sıra sıra dizilen koca apartmanlar-
dan farkı, her birinin sahipleri için
birer gurur kaynağı, hatta komşular
arasında rekabet unsuru olarak gö-
rülüyor olması.
Kolya, yani Nikolai Machtakov,
bir "banya" uzmanı. Banya. bir
odun sobasının, buhar elde etmek
için taşlannı ısıttığı ahşaptan bir
sauna. Bir görevlı. hala yapraklan
üstünde olan huşağacı dalları-
ndan yapılmış sıcak ve nemli bir
süpürgeyle size masaj yaparken,
siz saunanın içindeki tahta bir sı-
raya oturur ya da uzanırsınız.
Banyanın Rus yaşamındaki
Önemli yerini anlamadan, Kolya'-
yı ve onun mesleğini tanıya-
mazsınız.
Kusursuz bir evsahibi olan Kol-
ya, misafırleri için banyayı haa-
rlar. Sıcak huşağacı yapraklanyla
onlara masaj yapar ve sırasına
göre kiraz kompostosu ya da çay
ikram eder. Konuklan banyonun
keyfıni çıkanrken, şişlerin ateşini
kontrol eder, yeterli miktarda vot-
ka olup olmadığından emin olur
ve yaptığı şakalar, anlattığı fıkra-
larla herkesi gülmekten kırar geçi-
rir. "Rus askerleri şö\le der" diyor
Kolya: "İster makineli rüfekten ol-
sun. ister \otkadan; yeter ki sonun-
da yere düşelim."
Steven Erlanger
Neden
öldübu
adamlar?
B
u ağustos günleri, hem Rus-
ya'daki trajik gelişmelerin
•kaynağı olan yakın geçmişe,
hem de yeni yüzyıhn eşiğinde gelece-
ğe bakmak için bir fırsat oluşturu-
yor.
Gerek ekonomık. gerek tinsel ola-
rak kapitalizme karşıtlık üzerine ku-
rulmuş, yaklaşık 300 milyon yurt-
taşının aklını denetleme olanaklan:
na sahip, gücünün doruğunda bir
sosyalist devlet, nasıl olur da birden-
bire "kendiliğinden'' kapitahstleş-
meye başlar?
"Perestroyka" politikasının, sos-
yalizmin yenilenmesi için değil. ka-
pitalizme dönüştürülmesi için aynn-
tılanyla düşünülmüş bir program
olduğu şimdi ortaya çıkmış durtım-
dadır.
Kapitalist dünya. sosyalist devlet-
leri bu kadar kısa sürede ele geçir-
meyi hedeflemiyordu; SSCB'nin (ve
daha sonra da Rusya'nın)
yıkılmasının şeması-, sosyalist Po-
lonya'da "Dayanışma" liden Wale-
sa örneğıne dayanılarak hazırlan-
mıştır.
Bu adam, Avrupa'da sosyalist sis-
temın celladıdır.
Bazı basit karutlar vardır kı. onla-
ra dayanarak genel mantığı çözmek
olasıdır. Sosyalist ülkelerin savun-
ma bakanlannın şaşırtıc. ölümleri,
bu tür olaylardandır.
2 Aralık 1985'te Demokratik Al-
manya Savunma Bakanı Hoffmann,
kalp yetersizliğinden öldü.
15 Arahk 1985'te MacarisUn Sa-
vunma Bakanı Olah, kalp yetmezli-
ğinden gitti.
Ayru yılın 16 ocağında. Çekosla-
\akya Savunma Bakanı Dzura öl-
müştü.
Ondan biraz daha önce. 20 Arahk
1984'te SSCB Sa\xınma Bakanı Us-
rinov. yaşama veda etmişti.
Savunma bakanlannın kısa süre
içinde birbin ardına ölmesı. rastlan-
tı olamaz. Onlan öldüren kimdir?
IABD'nin ve öteki
güçlerin çıkan
Bu. ABD'nin ve sosyalist sistemi
değıştirmeyı amaçlayan öteki güçle-
rin çıkanna olmuştur. Çünkü eski
kuşak savunma bakanlan, onlar
ıçjg en büyük tehlikeydi. Ordu ki-
- raınse. iktidar oydu.
Zamanlama sorununa gelince;
komünist sistemin son kalesi. eski
KGB şefi Andropov ve onun ardın-
dan da Çernenko ölmüş, onlann ye-
rine Gorbaçov gelmıştir. Bu geliş-
meler önceden tahmin ediliyordu.
Gorbaçov'un ve perestroykanın
miman Yakovlev'in başa gelmesiyle
SSCB'nin yıkımı ve bölünmesi. da-
ha sonra Yeltsin ve "demokratlar"
ile de Rusya'nın ekonomik çöküşü
ve parçalanması planı belirleyici
aşamaya ulaşmıştır.
Normal bir devlet ıktidannın bu-
lunmadığı bu koşullarda, ülkenin
hala faaliyetine devam etmesi şaşır-
tıadır. İnsanlar üç kuruş için işe git-*
mekte, kötü de olsa çalışmaktadır.
Ekonomi iyi-kötü ayaktadır.
Halk, artık mücadelenin, yüriit-
me ile yasama, hükümet ile parla-
mento. Yeltsin ile Hasbulatov ara-
sında olmad'ğını anlamaktadır.
Mücadele, Rusya'nın kurtanhnası
yolunda çaba sarfeden çevrelerle
onu yıkmak isteyen yabancı güçler
arasında gerçekleşmektedir. Rusya
açısından, olmak ya da olmamak
mücadelesidir.
Yuri> Vlasov
ingiltereislam
Parlamentosu Baskam: Bosna, 3. Haçlı Seferi'ninilk durağı
H
aber Merkezi - Batı, Saray-
bosna'mn düşmesine göz yu-
macak olursa, Müslüman-
lann çığlığı, Halim Sıddıki'nin sesın-
den fıskıracak.
İngiltere'de kunılan tslam "Parlaroen-
tosu"'nun başkanı Halim Sıddıki, öz-
gün bir kişilik yapısı sergiliyor. İran'-
daki yönetime yakmlığıyla tanman
Sıddıki, Ayetullah Humeyni'nin. Sal-
man Rüşdü ıçın çıkardığı ölüm fer-
marıını onayladığını belirtince, sert
eleştirilere hedef oldu. Uzun süredir
ortada görünmeyen yazar. geçen haf-
ta "Dünya Konferansı"nı toplantıya
çağırarak dikkatleri Bosna trajedisi-
nin temelini oluşturan Haçlı Seferi ol-
guşuna çekti.
İngiltere'de yayımlanan Financial
Times gazetesinin yaptığı bir söyleşi-
de. Sıddıki, Batılı lıderlerin Bosna'ya
karşı takındıklan tavnn altında,
Müslümanlara duyduklan derin nef-
retin yattığını öne sürüyor. Sırplara
müdahale edüeceğini vaat edip son-
radan sözünü tutmayan Clinton'ın
boş tehditlerini şöyle yorumluyon
"Düpedüz yalan. Sırplar vahsetkrine
devam ederken Başkan da kendi rek-
lanunı yapmtş oldu.'*
Halim Sıddıki, Londra'da, çahşan
kesimin oturduğu Slough bölgesinde
yaşıyor. Evinin çok yakınında, 1972
yılında kurduğu İslam Enstitüsü yer
alıyor. Hindistan'da doğan Sıddıki.
1954 yılında Pakistan yoluyla İngilte-
re'ye gelerek dış muhabir olarak gö-
rev yaptı. İran'da Humeyni'nin ön-
derliğinde gerçekleştirilen İslam dev-
rimıne dek, The Guardian gazetesin-
de 8 yıl çalışn. İslam devrimi, Sıddı-
ki'nin yaşamında bir dönüm noktası
oldu.
Financial Tîmes muhabiri, söyleşi
boyunca Sıddıki'ye kişiliğini ortaya
koyacak sorular yöneltti. Muhabirin
edındiği izlenime göre, Sıddıki,
Sıddıki'nın politik kımliğı de şe-
çimle kazanılmış bir nıtelik değil. İs-
lam'a körü körüne bağlılığını her fı-
rsatta yineleyen yazar, toplantılarda.
yoksul göçmenler üzerine acıklı ko-
nuşmalar yapmayı tercih ediyor. Ne
• Halim Sıddıki,
Clinton'ın "boş
tehditlerinTşöyle
yorumluyor:
"Düpedüz yalan.
Sırplar vahşetlerine
devam ederken
Başkan da kendi
reklamım yapmış" oldu.
• İngiltere'nin
sömürgeci tavınnı hala
sürdürdüğünü öne
süren Sıddıki,
aşağılandıklannı,
horlandıklannı,
sömürge insanı
olarak görüldüklerini
söylüyor.
Londra Ünıversitesı'nden mezun, ga-
zetecilık üzerine doktora yapmış
aydın bir kişi olarak konumunun ge-
rektirdıği olgunluk ve yeterliliği gös-
teremıyor: Savunduğu fıkırler bu-
laruk, yürüttüğü mantık kaygan ve
konuşması boş sözcüklerden ıbaret.
var ki, ırkçı terör örgütlerini ciddiye
almayan Sıddıki, ayınmcılığın en kö-
tüsünün. devlet güdümünde Müslü-
manlara karşı girişilen şiddet hare-
ketleri olduğuna inanıyor. Tüm iyini-
yetıne ve ülkücülüğüne karşın. İngil-
tere'de yaşayan Müslümanlan temsil
etmek istemesine, Müslümanlann
önde gelenleri sıcak bakmıyor.
Bosna olaylanna değinerek Av-
rupa'daki Müslümanlann güvencede
olmadığıru belirten Sıddıki, şiddet
yanlısı şeriatçılann Avrupalılan ür-
küttüğününün anımsatılması üzerine
şöyle konuşuyor:
"Avnıpalılar, Müslümanlan kor-
kutuyor. Bi/ler şiddet yanlısı degiliz.
Ömeğin ben. banşsever bir insanım.
Saldırgan Müslüman görüntüsü, Ba-
tılıiarın u> durduğu bir senan o. Çünkü
Batı, Müslümanlara istediği darbeyi
VTirabilmek için, onlara saldırgan bir
görünrü kazandırmak isti>or. Müsiü-
manlık ile saldırganlık bağdaşmaz."
Filistinlilerin politik yaklaşımını
tanımlayan İslami saldırganlık ol-
gusunun, Baü'nın sömürgeci ve em-
peryalist tutumu ile bir olmadığını
belirten Sıddıki, İngiltere'nin sömür-
geci tavnnı, Müslümanlara karşı
hala sürdürdüğünü öne sürüyor.
Müslümanlann bu ülkede aşa-
ğılandığını, horlandığını, sömürge
topraklannın insanı olarak görul-
düğünü söylüyor. İslami eğitim veren
okullann açılmasına izin verilmediği-
ni anımsatarak bu konuda görüşleri-
ni şöyle özetliyor
"15 yıldır dini eğitim veren bir okul
acmak üzere resmi yetkililere başvu-
rnyonız. İzin alamıyoruz. Biz lüruf is-
temiyoruz. Yasalar karşısında bize
tanınan haklarunızı isriyoruz. Vakıf
niteliğindc okul açmamız engelleniyor,
çünkü İngiliz topraklarında Avrupa
kültürüne > abancı bir kültûrün yeşer-
mesinden korkuluyor. Müslümanlar
asimile edilmek isteniyor »e bu işlem
birteştirme projesi altında İslam u>-
garbğınuı >e kişiliğinin yok edilmesine
bjzmet veriyor."
Sıddıki'ye göre, Ingjlterede dıni
inançlar, bireyle tann arasında kalma
koşuluyla serbest bırakılmış. Ancak
Müslümanlann ekonomik _ açıdan
ezilmelerini engellemek için, İslam di-
ninin politik çıkarlan gözetmesi ge-
rektişni de vurguluyor. Kendisine
göre, işsizliğın Müslümanlar arasında
yaygın olması, ekonomik dışlan-
manın bir göstergesi.
IŞeytan Ayetleri'nin
parlamentoya katkısı
İslam Enstitüsü'nün yayımladığı bil-
diride, devlet içinde devlet kurma
amacının güdüldüğü savına karşı
Sıddıki, kilisenin, Yahudilerin ve sen-
dikalann örgütlenme özgürlüğüne
benzer yasal haklardan istifade etmek
istediklerini öne sürüyor. Aynca,
aynhkçı yaklaşımlan olmadığına,
atüklan her adımın yasal çerçeveler
içinde kaldığına dikkat çekiyor. Baü'-
nın ve Müslümanlann birkaç kuşak
sonra uyum ve banş içinde yanyana
yaşayacaklanna inandığını belirten
Sıddıki. tam bir uyum sağlanana dek,
iki tarafta da düşmanlıklann ortaya
çıkmaması için çaba sarfedilmesi ge-
rektiğine inanıyor.
Salman Rüşdü'nün İran tarafından
aforoz edilmesi olayıyla adı duyulan
Sıddıki, "Şeytan Ayetleri" kıtabının.
İslam Parlamentosu'nun oluşmasına
büyük katkısı olduğunu kabul ediyor.
Christian Tvler
FRANSA
Uç küo yüz gramlık
karın ağrısı doğurdu
Haber Merkezi-
Fransa'nmLa
Rochelkkentinde
karmağnlanndan
şikayet eden bir
kadm.kaldmldığı
acüserviste
nurtopugibibir
kızdünyaya
getir<M.LeFıgaro
gazetesinin
haberinegöre,
dahaöncede
karmağrüarıiçin
çeşitlihaplaralan
anneadayı, ağrûarm
dayandnuızfjalegeknesisonucu,
kocası tarafmdan tıastaneye
kakhnkh.
Hastaneninacü
servisindekarm
ağrüarmtn nedermi
bıûmokiçm
yapüan incelemeler
sonucu.kadmm
Imnileolduğu
anlaşıldı.
Htmüleüği
hakkmdaenson
anakadar hiçbir ;
Jikribuhovmyûn
anneadayı,
hastaneye
yattıktan yanni saat sonra 3 küo
lOOgram ağtrhğmdabir kız
çocuğu doğurdu. ;