Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS1993 SAU
DIZI
Y A Ş A Y A N A L E V İ L İ K
Torosların DÎri; Abdal Musa
1 ekke Köyü; Antalya'nın Elmalı
kazasına bağh olan 250 hanelik, bağ ve
bahçeler içinde, Toroslar'm arka yü-
zünde şirin bir köy. Nortnal günlerde
bin civannda olan nüfus, geleneksel
Abdal Musa Törenleri'nin düzenlendiğı
haaran ayında 15-20 bın kişiyi buluyor.
Bu köyde bırkaç bakkal ve kahveden
başka ticari işletme yok; ne otel ne de
pansıvon.. Gelen on bmlerce insanı
Tekke Köyü sakanleri, evlerinde misafir
edıyorlar. Buraya Anadolu'nun hemen
her ilınden Alevi-Bektaşiler akın akın
gelip Pir Abdal Musa'ya saygı ve sevgi-
knnı ıleüvor, niyaz edıyor, adaklannı
sunup kurbanlannı kesiyorlar.
Türbeyi ziyaret
Anadolu'nun dört bir yanından, işini
gücünü bırakıp, dağlan taşlan. uzun
yollan aşarak gelen bu insanlar bura-
larda ne anyorlar? Asırlardır süren bu
sevgı ve saygı selinin kaynağı nedır? Bu
insan kimdir?
Abdal Musa Sultan Türbesi, Ana-
dolu Alevi-Bektaşılennce kutsal sayı-
lan, Hacı Bekıaş Veli Türbesi'nden son-
ra Anadolu Alevilerince büyük ziyaret-
gah olarak kabul edilen bir türbe.
Abdal Musa Sultan, 14'üncü yüzyıl-
da Elmalı'da yaşamıştır. Tarihı kay-
naklar Abdal Musa'nın Buhara'dan
gelen babasmın, Haa Bekıaş Veli'nin
amcası Haydar Ata'nın oğlu Hasan
Gazi olduğunu yazar. Anası Ana Sul-
tan, kız kardeşi ise Hüsniye Bacı'dır.
Abdal Musa,
yörenin Hıristiyanlar'ın
elinden alınması sırasında,
tekkesine yeni
gönüldaşlar, canlar,
müritler kazanmak için
sırtında heybesi ile köy
köy dolaşırmış.
' j, jÇ yaalıkaynaklar, Abdal Musa'-
!
nın bir süre Hacıbektaş'ta pir evinde
Kadıncık Ana'nın yanında kaldığıru
bildirir. 14'üncü yüzyılda Batı Anado-
lu'da ün kazanan Abdal Musa'nın, Os-
manlı'nın ilk devirlerinde Yeniçeri
OcağYnın kunıluşuna da kanştığı riva-
yetler arasındadır.
Orhan Gazi zamarunda Bursa'nın
fethinde büyük kahramanbklan görül-
düğü, çeşıtli fetihlere katıldığı. Geyikli
Baba ıle birlikte Bursa'da bulunduğu
sırada kendisine makam verildiği, Bur-
sa'nm Sünni Osmanlı'nın merkezi ol-
ması ile orayı terkedip Denizli, Aydın
taraflanna geldiği ve oradan da Antal-
va civanna geçıp Elmalı Tekke Köyü'-
nde çeşit çeşit kerametler göstererek
dergahını bu köyde açtığı bilinir, an-
laülır.
Kendisi şairdir, savaşçıdır, keramet
sahıbıdir, felsefecidir. Bunlardan başka
Haa Bektaş Veli'nin önde gelen halife-
lerindendir. Alevi-Bektaşilerce kutsal
sayılan on iki posttan on birincisi olan
"Ayakçı PostoT, Şah Abdal Musa pos-
tudur. Rumeli'de kumandan olduğu,
tahta kılıç ile taşı ikiye bölüğü de, an-
laülan rivayetler arasındadır.
600yıüıkkûlliye
Karşımızda duran; büyük bahçesinin
içindeki yeşiller arasında Abdal Musa
Türbesi'nin bulunduğu külliyenin 600
yılhk bir tarihi var. Bugün bir oda ve
önündeki salondan oluşan türbe, çok
ihtişamh bir geçmişe sahip. Dergah geç-
mişte çok büyükmüş. Dergaha iç içe
yedi kapıdan geçildikten sonra
ulaşılırmış. Abdal Musa Sultan; dört
bin adımlı bir bağ ortasında, üstü çam
tahtalan ile kaph, kagir bir kubbe altı-
nda yatarmış. Türbenin üstündeki alün
alem beş saatlık yoldan görülürmüş.
Külliyenin çevresinde geniş bağ ve
bahçeler. misafırhaneler, meydanlar,
kiler ve mutfaklar varmış. Tekke'de
dergahta 500 civannda mücerret derviş
otururmuş. Mutfakta 40 derviş hizmet
verirmiş,. Erzak dolu 20 ambar varmış.
Misafirhanenin üstünde konak, altında
ise 200 aün kalabileceği büyûklükte
ahır varmış. Her gün yüzlerce misafir
gelirmiş. Türbeye ilk gelene "Baba çor-
bası" ikram edilirmiş. Bu tekke o kadar
ışlekmış kı, yapıldığı günden beri mut-
fağında ateş sönmemiş.
Uçansu
Tekke Köyü'nün her yanı Abdal
Musa'ya ilişkin olarak anlaulan riva-
yetlerle dolu. Tersten çalışan değirmen
taşı efsanesi, 'Gelin Pınar' efsanesi,
'Ateşte Pervaz" efsanesi, 'Dur Dağı' ef-
sanesi. 'Yaralı Geyık' efsanesi.. İşte
bunlardan biri de "Uçan Su' efsanesidir.
Uçan Su'ya ilişkın olarak halkm an-
lattığı rivayet şöyle:
Abdal Musa, yörenin Hıristiyanlar'ın
elinden alınması sırasında, tekkesine
yeni gönüldaşlar, canlar, müritler kazan-
mak için sırtında heybesi ile köy köy do-
laşırmış.
Bugünkü Kaş ılçesinin Gömbe bel-*
desi çevresinde gezerken. Gömbe'nin
batısındaki Uçan Su'yun arka yönünde
bir köye gjtmış. Köy halkı çok yoksul-
muş. Susuzluk yüzünden ekinleri kuru-
TEKKE KÖYÜ'NDEKİ CEMEVİ... GtZLt SAKLIBİR KAPI.
A bdal Musa
dergahtaki 500
müridi ile birlikte
dergah önünde
toplanır; kendi
başta olmak üzere,
müritleriyle
"semah" döne döne
yanan ateşe doğru
yürümeye başlar.
Dağlar, taşlar,
ağaçlardaonunla
birlikte yürür.
Böylece ateşin
yandığı yere gelirler.
Ateşin içine girerler,
"semah" döne döne
ateşi söndürürler...
ABDAL MUSA TÜRBESİ'NE EŞİKTEN GtRİŞ.
muş. Evlerinde Abdal Musa'ya ikram
edecek nafaka kalmamış. Bu yüzden
çok utanmışlar. Sultan bu durumu gö-
rünce köylülere, "Ben size su verirsem,
siz de elde edeceğiniz ürünlerden bana
pay verir misiniz" diye sormuş. Köylü-
ler. "Ne demek, sen yeter ki su ver; ürû-
nün lafı mı olur" dıye söz vermişler. Bu-
nun üzenne Abdal Musa, asasını yere
vurarak .yerden su fışkırtmış. Köylü
buna çok sevinmiş. O yıl çok bol ürün
elde etmişler.
Abdal Musa, hasat sonu, köylünün
söz verdiği ürünü almaya geldiğinde
köylüler soğuk davranmışiar. Abdal
Musa verdıklen sözü haürlatınca da,
"Hadi be derviş, bu suyu Allah verdi, sen
de kim oluyorsun" demişler. Abdal
Musa köylülere, yapüklan bukalleşlik-
ten dolayı beddua ederek; "Siz yazm su
içmeye, ktşın geçmeye yol bulamayın"
demiş. İşte o gün bu gündür kupkuru
dağ yamaanda taşlar arasından
fışkıran ve gürül güriil akan sular, yazın
Elmah Ovası'na, kışın ise Kaş Ovası'na
akarmış. Böylece bedduah köylüler
kışın suyun coşkun çağlayışından geç-
mek için yol bulamazlarken, yazın da
içmeye su bulamazlarmış.
Çok ilginçtir, bu sular köylülerin an-
lattığına göre 6 mayısa kadar Kaş
Ovası'na akarmış, tam 6 mayısta dağın
diğer kısmına Elmah Ovası'na akmaya
başlarmış.
Semah dönerek ateşi
söndürmek
Söz rivayetlerden açılmışkan Alevi-
Bektaşi geleneğinde önernlı bir yeri
ABDAL MUSA TÜRBESt
olan, ozan ve derviş Kaygusuz Abdal'ın
Abdal Musa ile olan ilişkısini de anlat-
mak istiyorum. Tarihi rivayetlere da-
yah olarak bu ilişki şöyle anlatılıyor:
Kaygusuz Abdal, bir gün avda bir ge-
yik vurur. Yaralı geyik kaça kaça Ab-
dal Musa'nın külliyesine gelir ve kapı-
dan içeri girer. Kaygusuz da (Gaybi) ar-
kasmdan dergaha gelir, dervişlerden
geyiği sorar. Dervişler haberleri ol-
madığını söylerler.
Gaybi, deTgaha girmekte ısrar eder,
nöbetçiler koymazlar. Abdal Musa'ya
haber iletilir. Abdal Musa gelmesine
izin verir. Kaygusuz içeri alınır. Abdal
Musa, Gaybi'yi huzuraçağınr. Geyikte
saph kalan oku tanıyıp tanımadığını so-
rar.. ve koltuğunun altına saph duran
oku gösterir. Gaybi oku tanır. Geyik
olarak görünen bu varlık, Abdal Mu-
sa'dır... (O gündür bugündür
Alevı inancında geyik kut-
saldır, onu öldürmek gü-
nahtır. Hatta sadece geyik av-
lamak değil, bütünüyle
avcıhk Alevilikte yoktur.
Avalar. kasaplar tankata ah-
nmazlar.)
Bu kerametten Gaybi çok
etkilenır "Şeyhim, sana mûrit
olmak istiyorum'* der. Abdal
Musa bu işin zorluklannı an-
latır, babasından izin al-
masıru ister. Gaybi dergaha
girip derviş olmak için ısrar
edince, kabul edihr. Tarikat
usulünce üraş edilir, taç ve
hırka giydirilir, kemer bağ-
lanır. Abdal Musa'ya mürit
olur. Bunu duyan babası Ala-
iye Sancağı Beyi çok üzülür ve
Jazar. Hemen Teke Beyi'ne gj-
derek Abdal Musa'nın, oğlu-
nu esir aldığını söyler, onu
kurtarmasını ister.
Teke Beyi, Kılağılı İsa adh
bir adamını Abdal Musa'ya
gönderir. Şeyhin kerameti ile,
attan inerken ayağı üzengiye
takıhnca at ürker ve param-
parça olur. Bunun üstüne
Teke Beyi çok sinirlenir. Ab-
dal Musa'nın üstüne asker
yollar. Abdal Musa'yı yaka-
layıp ateşte yakmak için bü-
yük ateşler hazırlatır. Ortalık
ateşten yanıp kavrulmak-
tadır. Bu olup bitenlefekarşısı-
nda Abdal Musa dergahtaki
500 müridi ile birlikte dergah
önünde toplanır; kendi başta
olmak üzere, müritleriyle "se-
mah" döne döne yanan ateşe
doğru yürümeye başlar. Dağ-
lar, taşlar. ağaçlar da onunla
birhkte yürür. Böylece ateşin
yandığı yere gelirler. Ateşin
içine girerler. "semah" döne
döne ateşi söndürürler...
Abdal Musa'nın bu kera-
meti karşısında Alaiye Beyi
1500 adamı ile birlikte. Abdal
Musa'nın elinı öpüp af diler.
Oğlunun dergahta kalmasına
nza gösterir. Gaybi. Tekke'de
40 yıl kahr, hizmet görür ve
Kaygusuz Abdal lakabını
ahr. Abdal Musa ona icazet-
name verir. Kaygusuz daha
sonra Mısır'a gider.
Alevi köyüne, Alevi
imam
Tekke Köyü'nde cami de
var. Alevi köyü ohnasına rağ-
men, camisi de var. Alevi kö-
yüne Sünni camisi 'kampan-
yasf, 500 yıl öncesinin 'icra-
at'ından kalan.. Osmanh'dan.
Muhteşem Süleyman'dan bir
miras...
Merak edip sorduk, cami-
halk ilişkisini. Caminin imamı
da Aleviymış. Ezanı ve diğer
ibadet biçimlenni Alevi usu-
lüne göre uyguluyormuş.
Ama, cem evine de geliyor-
muş. Köyde yaşlılann bir
kısmı cuma günleri camiye gi-
dermiş. Bir de bayram na-
mazlanna gidilirmiş. Tekke
Köyü Alevi köyü ohnasına
rağmen. Abdal Musa'nın kö-
yü olmasına rağmen camisi
bütün ihtişamı ile köyü süsler-
ken; cem evı caminin arka so-
kağında, 'gjzli sakh' bir yerde,
penceresiz, 'gizli sakh bir
kapıdan gırilen bir mekanda
yer ahyor..
Tekke Köyü'nün dedele-
nnden Ali Baba camiyi 1952'-
de yaptırdıklannı, daha önce
Abdal Musa Sultan Türbesi
avlusundaki camiyi oradan
kaldınp köy meydanına getir-
diklerini söyledi.
"İmamı da kendi köyü-
müzden tayin ettirip maaşa
bağladık. Bir süre imam Ehı-
rah'nın askerden geknesini
bekledik. O geldi göreve baş-
ladı. Yabancı imam ıstemiyo-
ruz. Bizim imam; namaz da
küduır, cem de vapar, dem de
çeker" diyorlar.
İmam Durali şimdi emekli
olmuş. Köyde imam hatipte
okuyan iki genç varmış. On-
lardan birinin atanmasım
bekhyorlar. Onlar atanıncaya
kadar köylü idare edecekmiş.
Elmalı'da Sünni köylerle
sanlı diğer bir Alevi köyü de
Akçaintş. Oraya ise cami
1960'h yıllarda 'Sünni köylere
karşı ayıp olmasın diye'
yapılmış. İmamı da Diyanet
atamış. Şu andaki imam, va-
kit ezanlannı okur, tek başına
namaz kdarmış. Bu köydeki
camiye Tekke Köyü kadar da
ilgi yokmuş.
Etrafı Sünni köylerle sanlı
olan bu iki Alevi köyü ile Sün-
ni köyler arasında bugüne ka-
dar büyük bir tatsızlık ol-
mamış. Ufak tefek sürtüşme-
ler sayılmazsa...
YARIN: UĞUR
MUMCUCEM
EVİNDE
YASAYANALEVÎ
ONDERLERI
BedriNoyan:
Bektaşffiğin
merkezi
Türkiye'de
C.ŞENER - Dedebaba olarak size bağlı kac halifebaba var?
B. NOYAN - Bir baba Amerika"da var Recep Ferdi Baba.
C. ŞENER - Amerika'nın hangi kentinde?
B. NOYAN - Detroit'te. ABD'dekiler Arnavutluk'tan gelmiş-
le.r. Arnavutluk'tan Önce İtalya'ya kaçmışlar. Enver Hoca'dan
kacmışlar. Sonra Mısır'a, Mısır'dan Amerika'ya gitmişler. Ora- ;
da 20 küsur dönüm bir yer almışlar. Evvelki sene beni davet etti-
ler gittim. O zaman ona halifelık de verdım. Çünkü "babalık"
icazetini yalnız "dedebaba" yazar. Hılafetnameyi de. Dedebaba
kendi haîifesini seciyor. Ama bu halife babalar da ıcazet verebi-
lirier. Bana bildirmek şartıyla. Çünkü kütüğe işlenmesi lazım.
C. ŞENER - Şimdi Amerika'daki dergah nasıl. ne > apı> or?
B. NOYAN - Çok güzel bır dergah vaptılar Zamanla domates
patlıcan yetiştırdıler. Hayatlannı kazandılar. Ondan sonra Ar-
navutluk'tan gelmiş. Amerika'da çalışan 500 aile kadar etraüna
toplandı. Bizim Türkışelilerden de toplandılar. i
C. ŞENER - Ne kadar cemaati > ar şimdi? '
B. NOYAN - Üç beş bin kişi var. O dergaha mensup. Beni ora-
ya çağırmaiannın sebebi de, dergahı büyülttüler, misafirhane
kısımlan yapular. Ondan sonra 600 kışilik bır toplantı salonu
yapülar. O binaya ayırdıklan futbol sahası kadar bir yeri asfalt
döşetmişler. Arabalann konacağı yerlere işaretlemeye kadar
yapmışlar. Bir kenanna da on tane bir zemin on kadar kiraya ve-
rilecek küçük kat yapmışlar. Ayda 600 dolara kiraya venyorlar.
Amerikalılar oturuvorlar.
C. ŞENER - Bunun dışında dışardan başka gelirleri var mı?
B. NOYAN - Ordan gelen gelırlen ıle şımdı rahat geçınıyorlar.
O dergahın büyütülmesi, bunlann açış merasımını yapmak için
beni çağırdılar. Onlann tnerasıminde bulundum. "baba"yı da
•'halifebaba" yaptım. Bir dervışinı ta ordan buraya göndenp
benden icazet almaktan kurtaralım dıye düşündüm.
C. ŞENER - Geçenlerde sizi ziyarete geldiler?
B. NOYAN - Evet geldiler. Birkaç ay evvel, birisini seçmişler
içlerinden ABD'ye Recep Ferdı Baba'ya gitmişler. Ben ondan
nasip aldım. demış bana göndermiş Türkı>e'ye. Bektaşilığin
merkezi Türkiye'de. Buraya kadar boşuna geldinız demişler. Be-
nim ismimi vermiş. Onlarla tanışıldı, yanldı. kararlaşUnldı. Gel-
diler. Ben bunlara hilafet verdım. Recep Ferdı Baba'nın da refe-
ransı ile venlmiş gibı oldu. Gonderdım. Şimdi onlar 19 Ağustos
1993 günü Amavutluk'ta bir kongre düzenlediler. Onlar gelirken
buraya bir de Franşeri soyadlı vekıllen de geldi. Sosyal Güvenlik
Bakanı. Franşeri aileS bizde çok meşhurdur. Şimdi onlar Reşat
Sinan Baba diye birinı seçtiler. Ben ona Halifelik beratını yazdım
İzmir'de. Hacıbektaş'a elbisesiyle geldi. Yeşil de bir hırka giyrnış.
Sz siyah hırkayı tercih ederiz. Öyle geldi. Ve öyle gezdi 4-5 gün.
acıbektaş'a gitmeniz lazım. Orda kurban keseceksınız. Niyaz
edeceksiniz. Arnavutluk'tan gelen baba mücerret baba olduğu
için Balım Sultan'a gideceksiniz dedım. Kulağını deldirmek ner-
den geliyor Balım Sultan'dan. O halde Balım Sultan da ziyaret
edılecek. Kur-
ban kesilecek,. S
C. ŞENER -
Peki Türkiye'de
hangi halifebaba-
lar var?
B. NOYAN -
Türkiye'de Mus-
tafa Eke Baba
var. tzmir'de. O
İzmır'in haüfesi
oluyor. Ankara'-
da Teoman
Baba var. Ali Sü-
mer Baba var.
İstanbul'da.
Turgut Koca Baba var. Bir de Selman Baba vardı Yugoslav
Türklerinden. O vefat etti.
C. ŞENER - Eırver Hoca da Bektaşi ailesinden gebne birisi tniy-
di?
B. NOYAN - Hiç bilemiyorum. Recep Ferdi Baba onu lyi tanı-
yor.
C.ŞENFR - Dedebaba, Sıvas ola\lannı nasıl değeriendiriyorsu-
nuz?
B. NOYAN - Softalann işı. Ve Alevi'ye karşı da değil. Yani
Alevi-Şünni davası değil. O bakımdan ilgilenmiyorum da tabii
gericilik... Şimdi herkes istediği fıkn taşıyabilir. Ben hatta şimdi
bu Salman Rüşdi için. Humeyni idama mahkum etti. Bulsa öldü-
recek. Şeytan Ayetleri neden Türkiye'de basdmasın, niye ben
okumayayım? Bakayını ne yazıyor? Cevabını verefim. Değil mi,
dava bu. Aziz Nesin de fikirlerini sö>lesin. Beğenmiyorsak. biz de
neden beğenmediğimizi söyleyeum. Âma kavga etmevelini. Mesele
bu.
Yani biz azami tolerans yoluyuz. Yanı Bektaşilığin mühim
vasıflanndan biri de, en geniş toleransunız var. Kuran insanla
kul arasmdaki ilişkiden bahsediyor. Kuran'da devlet, hükümet
yok. Allah'la benim aramdaki ışleri düzene koymuş bir kitaptır.
Laisızmin neden karşısında oluyorlar? Hıç anlamıyorum.
Atatürk dinsiz miydi? Atatürk camileri mi kapatö? Namaz
kılma>ı mı şasakladı Türkiye'de. Kılan kılsın kılabildiği kadar.
C.ŞENER - Alevilerde namaz ve niyaz nasıl oluyor?
B. NOYAN - Alevilerde namaz ayndır, niyaz ayndır. Gidiyo-
ruz biz, bazı sembolik yerlerimiz var. Cerrah tahü diyoruz. Hz.
Peygamber'in veda haccında konuştuğu konuşma kürsüsünü
temsil ediyor. Onun yanında rehber makamı var. Bu tarafta ocak
var. Alevilerin namaz kılalım dedikleri bu. Kapıdan ginyor, ev-
vela oranın ortasına secde edı> or. Ondan sonra dede postuna,
mürşide geliyor, mürşiuen rehbere gidiyor. Evvela canlılar. On-
dan sonra ocak makamına niyaz ediyor. Tekrar darda niyaz
başhyor, orda bitıyor. gidip yerine oturuyor. Buna namaz kılma
diyorlar. Bu niyaz ayınıdir. Cami ile bizim meydanımızın ara-
sında ne farklar vardır. Biz insanla yüz yüze oturuyoruz oturur-
ken.
Herkes karşıhkb, hepımiz bırbirimizle, yerimizde secde ettigj-
mız zaman bırbirimize karşı secde etmiş oluyoruz. Camide ise
herkes birbirinin arkasına dönük oturuyor. Allah ne diyor ki-
tabında insan için: "En şerefli mahluk. Eşrefi mahlukat" diyor.
Yani; yaratılmışlann en şereflisi. Ve ınsanlar için onlan "kiramı
ekrem kıldırn. daha yücelrtim" ayetı var. Ben ona kendi ruhumu
katarak yarattım. ben onu kıvamına gelmiş bir çamurdan ya-
rattım, şekil \erdim. Bir de şey var. "Ben Adem'ı kendi suretim-
de. kendi biçımımde yarattım" diye de bir ayet var. Ona da
kendi ruhumu üfledim diyor Kuran'da. Yani insanda yaşayan
ruh Tann'nın bir parçasıdır. Ama onun bir cüzüdür. Tann sıfat-
laruıın bir kısmı ütsanda >ar. Yaratıcılık, işiticilik, bilicilik, kudret.
Ama ne kadar? Kendi ölçüsunde. Hıçbir zaman da Allah'a karşı
da ben Allahım demiyor. demeyecek.
Tann sıfatlanndan insan. O bakımdan insan melaikelerden
daha üstün. Neden? Meleklere emrettı ki, Adem'e secde edin. Ya-
ni insan meleklerden üstflndür. Ve melekkr geldiler Adem'e secde
ettiler. Kım etmedi? Şeytan. Şeytan reddettı. Neden? O toprak-
tan yaratılmış, ben ateşten yaratıldım dedi... Onun için de kovul-
du meclisten. Bunlar insana İslamıyet'in ne kadar değer verdığıni
gösteren ayetler. "Size şah damannızdan daha yakınım" diyen
ayet var Bunlar hepsi bilinen şe>ler Hülasa aşka bağlı, sevgiye
bağlı.
C. ŞENER - Ak>iler, Bektaşiler ne istiyorlar? Dûşûnceleri ne?
Bugün bu hükümetten ne istiyor?
B. NO\ AN - Hiçbır şe>lerini açık acık yapamıyorlar. Hükü-
metten yardım istiyorlar. Bu bır cemaat meselesidır. Onlara ca-
miler yapılıyorsa, bize de cem evi yapılsın diyorlar. Serbest
olalım. a\inkrimizi yaparken böyle yasaklanmış bir işi yapar gibi,
yani suç işler durumdan kurtulalım. Zorunlu din dersleri laikliğe
aykın. Ale\ilerin istediği, laisizm prensiplerivle tamamen paralel.
I.aik de\letten. laik cumhuriyerten başka bir şe> istemi\orlar.