27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17AĞUSTOS1993SALJ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 Işveren fon yükö istemiyop • İZMİR(AA)-EgeHazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçılan Birliği Başkara Hüdai Kurt. sektörün devletten parasal teşvik bekJemediğini belirterek "Devlet sektöre akıla politikalarla moral versin ve üzerimizdeki yükleri kaidırsın yeter" dedi. Kurt, hûkümetin işverenden kestiği fonlardan vazgeçmesi halinde sektörün ciddi bir yatınm hamlesine gireceğini ifadeetti. Kurt, "Hükümet Türkiye'nin yatınm sıkıntısı ' çektiğişu dönemde işverenden kesilen fonlan yatınm karşıhğı kaldırmalıdır. Bu sayede hem yaunmlar hız kazanacaktır hem de işsizlik sorununa çözüm bulunacaktır" dedi. Ege Serbest Bölgesi soranlu • tZMtR(AA)-Egeli işadamlan, Türkiye'nin üretim amaçh tek serbest bölgesi olan Ege Serbest Bölgesi'nin kuruluşundan bu yana geçen süre içinde işlevini yerinegetirmediğini, bu konuda sorumluluğun yüklenici firmaya ait olduğunu bildirdiler. Egeli işadamlan, Ege Serbest Bölgesi'nin işlevini yerine getirememesine neden olarak, yüklenici firmanın süresi içinde altyapı çahşmalannı tamamlayamamasını gösterdiler. İşadamlan, yüklenici firmanın 3 yılhk sözleşme süresi içinde 64 bin metre karelik altyapıyı gerçekleştirmesi gerektiğini, ancak bu süreç içinde sadece 2 bin metre karelik altyapının tamamlandığını bildirdiler. ASJLSAN'in 14lölerî geliyor • ARDEŞEN(AA)- Ardeşen Silah Fabrikası'nda (ASİLSAN)deneme üretiminde başanlı sonuçlar eldeedildiği belirtilerek, farikanın önümüzdeki günlerde seri üretime geçeceği açıklandı. ASİLSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Ardeşen Kaymakamı Bestami Alkan, fabrikada üç ayhk deneme sürednde üretilen 14'lü marka 100 adet tabancanın MKE'ye teslim edileceğini söyledi. Meyvesuyu içmiyonız • ANKARA (AA)- Türkiye'de meyve suyu tüketiminin çok az olduğu belirtildi. Milli Prodüktivite Merkezi, gelişmiş ülkelerde kişi başma meyve suyu tüketiminin 20-30 litre civannda olmasına karşın bu \ miktann, Türkiye için bir ; litre dolayında olduğunu | saptadı. Türkiye'de meyve 1 tür veçeşitleri itibanyla J büyük bir üretim potansiyeli bulunmasına karşın 1968 ' yılına kadar genelde , imalathane düzeyinde olan 1 tesislerde işlenen meyve miktarlannın düşük düzeyde olduğu anlaülan > araştırmada, meyve suyu ' üretimi alanında öncülüğü sebze konservesi tesislerinin ! yaptığı kaydedildi. Fordaifesine yeni ûye | • Ekonomi Servisi - Ford - tarafından üretilen Ford ' Scorpio Ghia, geçen temmuz ayından itibaren tüm Ford Otosan bayilerinde satışa sunuldu. 2.0 lt silindir hacimli, 140HPSAE gücünde, elektronik I ateşlemeli, enjeksiyonlu EFI IDOHC motorlu For Scorpio ; GhiaJar 5 vitesli şanzıman, ; 11.2saniyede lOOkm/saat hıza ulaşun ve yine 90 km/saat sabi t hızda 100 km'de 6.1 litre yakıt kullarumlı. Aynca ABS fren sistemi var ve tüm motor fonksiyonlan, fren sistemi ve elektrik donanımı merkezi bilgisayar sistemi tarafından denetleniyor. Fiyaü 476 milyon lira ile 547 milyon lira arasında. LüksKDV'yetepki • Ekonomi Servisi - Tüm Tüketicileri Koruma Derneği Başkanı Mehmet Barak, Başbakan Tansu Çiller'e çektiği faksta yeni vergi tasansını eleştirerek, buzdolabı, çamaşır makinesi gibi dayanıklı tüketim mallannın "lüks mal" kabul edilmesinin "çağdışı bir düşünce" olduğunu söyledi. Barak, KDV oranlannın yükseltilmesini eleştirdi. AT'deıı aba altmdaıı sopa J opluluk Türkiye Büyükelçisi Micheal Lake, gümrûk birliğinde geçiş döneminin iki taraf için de 1 Ocak 1995'te bittiğini belirterek, "Tek bir sektör bile hükûmeti geçiş dönemi uygulamasına ikna ederse gümrük birliği süreci durur " uyansını yaptı. L Ekonomi Seoisi - Avrupa Topluluğu Türkiye Büyükelçisı Micheal Lake, be- lirli sektörlerin hükümetı geçiş dönemi uygulamasına ikna etmesi halinde güm- rük birliği sürecinin duracağı uyansmda bulundu. Her iki tarafın da gümrük bir- liği sürecini 1 Ocak 1995'te bitirmek ni- yetiyle çalıştığına dikkat çeken Lake "Eğer beürti bir sektör,«bükümeti geçiş dönemi uygulamasına razı edecek olursa. tüm süreci de durdurma noktasına getir- mişolacaktır. Böylece tek bir sektör, hat- ta tek bir şirket tüm ülkeyi bekletebile- cektir" dedi. Lake, Türkiye'den geçiş dönemini uzatma talebi gelmesi halinde ATnin tekstil kotalannı kaldırmayaca- ğmı söyledi. Micheal Lake, haftalık Barometre gazetesine verdiği demeçte Türkiye'nin 1973 tarihli ek protokol uyannca Avru- pa Topluluğu ile gümrük birliği için ön- görülen 22 yılhk geçiş döneminin so- nuna yaklaştığını, bundan sonra "geçiş dönemi uygulaması gibi taieplerin kesin- Kklegecersizolacağım" vurguladı. "Hiç- bir zaman yüzde 75 hamile oJamazsınrz. Ya hamilesinizdir ya da değilsinizdir. Bu durum gümrük birliği için de geçerlidir. Ya gümrük birliği içindesinizdir > a da de- ğilsinizdir. Geçiş döneminin daha da uzatüması talebi kabul edüemez. Eğer kabul edilirse gümrük birliği tamamlan- mamtş demektir" diyen Lake şöyle de- vam etti: "Bu tür taieplerin gelmesi halinde di- ğer ülkelerden de bu tür talepler gelecek- tir. İkincisi, her şey tek tek tamamlanana kadar, topluluk tekstil kotalannı kaldır- mayacaktır. Topluluk 20 yıldan bu yana Türkiye've sanayi ühinlerinde serbest ti- caret olanağı tammıştır. Türkiye şu anda tek yanlı olarak fedakariık yapmamak- tadır, sadece eksik bıraktıklanm tamam- layıp AT ülkelerine yetişmeye çalışmak- tadır. Eğer belirli bir sektör. hükûmeti geçiş dönemi uygulamasına razı edecek olursa, tüm süreci durma noktasına da getirmiş olacaktır. Birliğin tamamlanma süreci kesintiye uğrayacaktır. Böylece ake:" Topluluk 20 yıldan bu yana Türkiye'ye sanayi ürünlerinde serbest ticaret olanağı tammıştır. Türkiye şu anda tek yanlı olarak fedakariık yapmamaktadır, sadece eksik bıraktıklannı tamamlayıp AT ülkelerine yetişmeye çalışmaktadır." na durum vardı tabii. Biri otomotiv, diğe- ri de beyaz eşyaydı. Bu kuruluşlar bûrok- rasiyi ikna etmeyi başanrnşlardı'' diye konuştu. Lake, Türkiye"nin bundan sonra geçiş dönemi talebinde ısrarh ol- ması halinde gümrük birliğinin sağlana- mayacağım vurgulayarak şöyle devam etti: "Birliğin tüm avantajlarmdan yarar- lanamazsnnz. Ticari işlemler, değişiklik- bir tek sektör Jıatta bir şirket tüm ülkeyi bekJetebüecektir." "1 Ocak 1995'e kadar tüm işlemleri bi- tirmeyi talep eden Türkiye'dir" diyen Lake, topluluğun bu konuda bir dayat- ması olmadığmı savundu. Türkiye'nin bu doğrultuda yılbaşından itibaren yeni bir ithalat rejimi benimseyerek, toplu konut dışmdaki fon ve vergileri kaldır- masını korumacılığı kaldıracağına dair ler, rejimler olmaz. İşin bu y anını düşün- bir işaret olarak algıladıklannı belirten mek ve tartışmak bile istemiyorum. Ama Lake. "Böylece korumacılıkta yüzde T- lik bir gerileme sağlanmıştır. Bir iki istis- FaturatüketiciyeCENEVRE (AA) - Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT), korumacıhğm tüketicilere yüklediği maliyetlere dikkat çekmek üzere bir raporhazırladı. GATT Genel Direktörü Peter Sutberland, bu raporun önsözünde. "Hükümetlerin, yerli sanayileri ithal mallann rekabetinden korumaya yönelik politaka >e kararlannın, tüketiciîere neiere mal oiduğunu acıklamalannm zamam gelnüştir" dedi. GATT raporuna göre alkollü içkiler, elma suyu, süpürgeler ve temizlikte kullanılan fırçalar, seramik ve cam eşya, balık, meyve, el cantalan. dondurma, bavul, ilaç, portakal suyu, yerfısüğı, ayakkabı, çadır ve tütün gibi birçok mahn fıyatı, korumacüık nedeniyle, gerçekte olması gerekenden çok daha pahalı. Rapordaki hesaplamalara göre, korumaahğm, sanayileşmiş ülkelerde tüketicilere mahyeti, bazı mallarda şöyle: • Testil ve giyimde ithalat kotalan ve yüksek gümrük tarifeleri ABD'de 4 kişilik hane hakkına yılda 420 dolar, Kanada'da 220 dolar, İngiltere'de 130 dolar yük bindiriyor. • Elektronik eşyalann ithalinde yüksek gümrük tarife ve engeller, Avrupa Topluluğu (AT) ülkelerindeki tüketicilere yılda 1.3milyardolaramal oluyor. gecik^ne olması halinde daha önce uy- gulanan yöntem, saati durdurmak ohnuş- tu. Saat 12'ye 1 kala durmuştu ve gö- rüşmelere devam edilmişti. Böyle bir ge- Kşmeye meydan vcrmeye hiç niyetimiz yok. Şimdi her iki taraf da 1 Ocak 1995'- te bitirmek niyetiyle çaba sarfediyor." Türkiye'nin özel sektöre tanıdığı teş- vikleri artürmasını ATnin kuşkuyla karşılandığını vurgulayan Lake. "Birii- ğe girmesi söz konusu olan bir ülkede devletin ekonominin içinde bu denli yo- ğun biçimde yer ahnası çok büyük sorun" diye konuştu. Lake. gümrük birliğinden sonra Tür- kiye'nin anti dampıng kurallanna tabi ohnayacağını ve rekabet rejimine geçe- ceğine dikkat cekerek şöyle dedi: "Bu arada topluluk ülkelerinin ücüncü ülkelere uyguladığı ambargo ve yaptınm- lar ve anti-damping kurallan da aynen o ülkelere uygulamak zorunda olunacak- tır. Japon araba ihracatının kısıtlanmasını da benûnsevecektir." Sabancı^danCiller'edestek • Başbakan cesaret veheyecanlabir şeykryapmak • Tenkitetmek, söylenmekkolay, icraatzor... <- Adana Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Sabancı, ülke meselelerinde parti sorunlannın bir tarafa bırakılmasını istedi. ADANA (AA) - Adana Sana- yi Odası (ASO) Yönetim Kuru- lu Başkanı Hacı Sabancı, Baş- bakan Tansu Çilkr'in büyük bir gayret ve azimle bir şeyler yapmak istediğini, ancak deste- ğe ihtiyacı bulunduğunu söyle- di. Başbakan Çiller'e karşı genel- de olumlu bir umut ve bekleyi- şin söz konusu olduğunu savu- nan Sabancı, "Bu bekleyişler teşvik editaneli ve kaybolmama- h" dedi. Hükümete her kesimin yar- dıma olmasını isteyen Sabana şunlan söyledi: "Ülke bepimizin ülkesidir. Şahıslar meselesi değildir. Saym Başbakan Çiller, cesaretle, yeni- Ukle, atılımla, gayretle, heye- Hacı Sabancı, Çiller'e karşı olumlu bir umut ve bekkyiş olduğunu söyledi. canla, bir şeyler yapmak istiyor. Buna köstekleyici değil, cesaret- lendirici mahiyette destek ol- makta ülkenin yaran var." 'Tenkit etmek' Hacı Sabana, hükûmeti ten- kit etmenin kolay olduğunu ifa- de ederek, "Tenkit etmek, söy- lenmek kolay, icraat zor... Za- ten bir sürü mesele var. Bunlar dün vardu bugün de var, yann da olabilir. Bunlar oimayacak de- memiz mümkün de değil. Onun için yardımcı olup başanlı ol- masına çalısmalıvız" diye ko- nuştu. Ülke meselelerinde parti me- selelerinin bir tarafa bırakılma- sı gerektiğini belirten Sabana, olaya, vatan-millet gözü ile ba- kılarak Başbakan'a destek ve fırsat verilmesinin gereğine işa- ret etti. Toplumda başanyı da kıska- nanlann olabileceğini söyleyen istiyor, köstek olmayın Sabana, şöyle devam etti: "Maaselef, toplum içerisinde başanyı kıskananlar ve seven- sevmeyetı olabilir. fktidar olur, muhalefet olur. Bu da demokra- sinin icaplandır. Bunların içinde müspet ve destekleyici olanlarm fazla olması daha güzel bir olay. Bunun için de müspet işlerin ya- pıhnası şarttır. İş alemi bu tür gelişmeleri yakinen takip edi- yor." İş banşı Kamu kesimindeki toplu iş sözleşmeleri görüşmelerinde Başbakan Çiller'in çok güç du- rumda kaldığıro bildiren Sa- bancı, 'Başbakan herkesi mutlu etmenin yollannı ararken veri- lebilecek zamnun asgari sınınnı da çizmeyi ihmal etmedi' şeklin- de konuştu. Sabana. vergi kacağının ön- lenebilmesi için daha ciddi ön- lemlerin ahnması gerektiğini söyledi. Tekstilihracatı geçenyılagörearttı KONUK YAZAR Prof. ERGİN ARIOĞLU ANKARA (AA) - Türkiye'- nin bu yıl ocak-mayıs dönemin- deki tekstil ve konfeksiyon ih- racatı geçen yılın aynı dönemi- ne göre yüzde 9.02 oranında artü. Hazine ve Dış Ticaret Müste- şarhğı'nın (HDTM) verilerine göre geçen yıl ocak-mayıs dö- neminde 2 milyar 36.4 milyon dolar olan tekstil ve konfeksi- yon ihracatı, bu yıl 2 milyar 274 milyon dolara yükseldi. Bu dönemde, tekstil ihracatı- nın yüzde 71.70'ini oluşturan 1 milyar 630.9 milyon dolarhk bölümü AT'ye yapıldı. Geçen yıl, bu dönemde, AT'ye 1 mil- yar 546.1 milyon dolarhk tekstil ihracaü yapümıştı, buna göre, AT'ye tekstil ihracatı, 5 aylık dönemler itibanyla yüzde 5.49 oranında artmasına karşın, toplam tekstil ihracatı içinde, geçen yıl yüzde 74.11 olan AT- nin payı, bu yıl yüzde 71.70'e genledı. Ocak-majas döneminde en fazla tekstil ihracatının yapıldı- ğı ülke 960.7 milyon dolar ile Almanya oldu. Geçen yıl aynı dönemde 885 milyon dolar olan bu ülkeye tekstil ihracatı içindekj pay yüzde 42 düzeyin- de gerçekleşti. İzlenen ülkeler içinde, tekstil ihracaürun en faz- la arttığı ülke ise Yunanistan oldu. Geçen yıl, 5 ayda 872 bin do- lar olan Yunanistan'a tekstil ih- racatı, bu yıl yüzde 73 oranında artarak 1 milyon 509 bin dolara yükseldi. İspanya'ya ihracat ise aynı dönemde yüzde 43 oranın- da azalarak 16.1 milyon do- lardan 9.2 milyon dolara gerile- di. Ocak-mayıs döneminde, Türkiye'nin ihracaünı arttır- mayı hedeflediği ABD'ye, teks- til ihracaü ise yüzde 11.59 ora- runda artarak 151.3 milyon do- lardan 168.9 milyon dolara çıku. Verilere göre ocak-mayıs dö- nemi itibanyla, Türkiye'nin toplam ihracatı içinde, gecen yıl yüzde 35.6 olan tekstil sektörü- nün payı, bu yıl 36.2'ye yüksel- di. 1 Tekstil ve konfeksiyon ihracatı (Bin S) Almanya ingiltere ABD Fransa italya Hollanda Bel*Lüks Avusturya İsviçre isveç Danimarka Kanada Ispanya Toplam 1992 Ocak-may» 885.013 190.293 151.394 148.621 126.796 99.803 47.414 33.193 31.810 15.474 26.206 10.704 16.192 2.086.417 1993 Ocak-nuyıs 960.783 203.988 168.933 ' 162.153 101.702 114.979 45.751 38.312 35.767 12240 25.965 11.833 9.227 2.274.668 artış (yfc*) 8.56 7.20 1.1.59 Ö.11 -19.79 15.21 -3.51 15.42 12.44 -20.90 -0.92 10.54 ^3.02 9.02 Zongıüdak yaşatilmalıdır! B ugünlerde yine kamuoyunun gün- deminde yer alan "Zonguldak kö- mür havzası"na ilişkin gelişmeler dikkatlice konunun uzmanları ta- rafından değerlendirildiğinde aşağıda sı- ralanan sonuçlar ön plana çıkmaktadır: • Havza kapatılmayacaktır, zaten bunun tersinde alınacak karartüm bilimsel verile- rin desteklediği gerçeklere "aykırı" ola- cakti. Havzanın 1941-1992 dönemine ait üretim göstergelerine göre "satılabilir kö- mür" bazında 190 milyon ton kömür üretil- miş ve bu kömürün %34'ü ulusal demir- çelik sektörümüzde tüketilmiştir. Ayrıca havzamızda "üretilebilir rezerv"in 0.5 mil- yar ton düzeyinde bulunduğunu ve bu bü- yüklüğün kuvvetli ve tutarlı yatırımlara da- yandırılacak sistematik "arama etkinlikle- ri" sayesinde dairrja artma potansiyeli taşıdığını açıklamak gere- kir. Bu arada şu gerçek açık- lanmalıdır Rezerv boyutu ne olursa olsun bellibaşlı taşkömür üretici ülkeler (Belçika, Fransa, Almanya, İngiltere, Ispanya, Japon- ya), özellikle derinleşen taşkömür madencilik etkin- liklerini önemli ölçülerde "devlet desteği" sağlamak yoluyla ayakta tutmaktadır- lar. Kaldı ki Zonguldak havzasında bugün yaşa- nan "çarpık tablo" çok uzun yıllardan beri bilinçli şekilde uygula- nan ilgisizliğin en son görüntüleridir. Eğer havza 1941-1974 yılı arasında gerçekleştir- diği üretim performansına devam etme şansına sahip olsaydı bugünkü üretim öl- çeği tuvenin bazda 10-11 milyon ton/yıl ola- caktı. Bize göre bu büyüklük, havzanın op- timal üretim ölçeğidir. • Havzada üretim etkinliği planlı bir kü- çülme projesi içinde devam edecektir. An- cak küçülmenin, maden mühendisliği di- siplini içinde gerçekleştirilecek bir "etkin- lik" olması durumunda, havzanın teknik ve mali performansları üzerinde olumlu katkı- ları olabilir. Bu kavram nedir? Büyük hazırlık projelerini çok daha ekonomik ol- ması açısından üretim etkinliğinin teknik Zonguldak havzasının karşı karşıya kaldığı so- runlaryumağı sadece TTK'ya özgü bir durum değildir. olanakların elverdiği ölçüde hem düşey hem de yatay çalışma alanlarında "yoğun- laştırılması"ö\r. "Küçülme" kavramı ile "üretim ölçeği"r\\n azalması söz konusu olamaz. Bilakis üretim ölçeğinin yükseltil- mesi için tüm hazırlık etkinliklerinin derli- toplu biçimde ve zamanında yapılması ge- rekir. Daha açık deyişle, "üretim artışı'na dayandırılacak böyle bir etkinlikte "yeraltı işçilikleri" fevkalade önemli rol oynar. Bu- gün üretimi fiilen gerçekleştirecek, nitelikli yeraltı işgücü eksikliği havzada ciddi bo- yuttadır. Yine, herkesin kabul ettiği gerçe- ge göre politik baskılar sonucunda havza- ya alınan ve aşın fazlalıkları nedeniyle de "üretim maliyet büyüklüğü"nü adeta "al- lak bullak" eden "yerüstü işçilikleri"d\r. Kıdem tazminatlarının ödenmesi güven- cesi verilerek istenen emeklilik başvuru di- lekçelerinde başı çekenler "yeraltı işçileri" olmuştur. Hükümet yetkilileri ileride tamiri mümkün oimayacak böyle bir oluşuma kesinkes ortam yaratmamalıdır. Bir kez daha vurgulanmalıdır ki özel beceri ve üretim bi- rikimine sahip olan "yeraltı işgücü", havzayı yaşata- cak tüm projelerin başarı- larında "kilit rol" üstlerie- cektir. Sonuç olarak şu gerçek herkesçe kabul edilmelidir: Bugün Zonguldak havzasının karşı karşıya kaldığı sorunlar yumağı ve bunların çö- zümlerinin yıllardır ertelenmesinden kay- naklanan ekonomik tahribatlar, sadece TTK'ya özgü bir durum değildir. Halen de- ğişik amaçlarla özelleştirmeye çalışılan KİT'lerin yarattığı kaynak aktarımlarından oluşan, daha sonraları çeşitli korumalarla büyütülen özel sektörde de -uluslararası ölçütler bazında bakıldığında- az çok ben- zer tabloyu görmek mümkündür. Bu nedenle, Zonguldak havzasının ya- şatılması için geliştirilecek akılcı, geniş kapsamlı bir model ve bunun olumlu so- nuçları, ülkenin çözüm bekleyen diğer kar- maşık sorunlannın aşılmasında da "öncü model" niteliği taşıyacaktır. IŞÇEMN EVRENEVDEN ŞÜKRAN KETENCİ Temlz Toplum, Temîz Politikacı, Temiz Sendikacı••• Gazeteler iyiki tiraj kaybetti. Bir türlü büyütülemeyen toplam tirajın paylaşım kavgasında, ansıkopediler, akıl atmaz lotaryalar yetmeyince, "temiz toplum" kampanya- sı gündeme geldi. Gerçi sadece sansasyon haber sınırları içinde, gerçek- ten "temiz toplum" arayışından uzak birçirkin yarış için- de yapılınca, önemli sakıncaları ortaya çıkıyor. Araştır- madan, belgelemeden yapılan haksız suçfamalarda, bu kez bireyin basına karşı korunması gibi çok önemli bir hak da ayaklar altına alınmış oluyor. Ancak akıl almaz yolsuzluklar, kirli çamaşırlar da oradan buradan ortaya çıkmaya başlıyor. 'Temiz toplum" arayışlannın, yolsuzlukların, skandal- ların, Italya'da, Japonya'da, Türkiye'de, dünyanm birçok ülkesinde birden ortaya çıkması bir rastlantı mı? Her tür erdemin, inancın, ideolojinin, değer yargısının yok sayıl- dığı bir sürecin yaşanmasının, yolsuzlukların, pisliklerin artmasında özel katkısı mı var? Bunu sosyal bilimcilerin araştırıp ortaya çıkarmaları gerek. Bizim bildiğimiz, his- sedebildiğimiz, ülkemizde de her yanda, yaşamın her alanında korkunç bir çürümüşlüğün, kokuşmuşluğun ya- şandığı. Bu gidişe "dur" denebilmesinin giderek önem ve anlam kazandığı. • • • Bayramiç'te 1. Ida Kültür-SanatŞenlikleri kapsamında, CHP ve SHP temsilcileri Kemal Anadol ile Ercan Kara- kaş, sosyal demokraside birlik sağlanması konusunda, değişik demokratik güç ve görüşün temsilcileri diğer ko- nuşmacılar ve dinleyiciler tarafından, ciddi bir özlem ve beklentinin yansıması olan sorularla sıkıştırılıyorlar. Top- lurnun demokrasinin önemli bir güvencesi olarak solda birlik arayışı bilinmeyen bir olgu değil. Ancak bu arayışta çarpıcı bir değişim söz konusu: Birliktelik ittifakında, artk gerçek sosyal demokrasi ilkelerinde buluşmayı arama, öncelik olmaktan çıkmış. Tartışmalar, sorular öylesine yöneliyor ki, toplumun, öncelikle asgari dürüstlük, er- demlilık, demokrasi ilkeleri çizgisinde bir birliktelik arayı- şı içinde olduğu ortaya çıkıyor. Birliğin başlangıç ilkesinin "pisliklerden arınma" olması gerektiği noktasına gelint- yor. Toplum, asgari dürüstlük, erdemlilik çizgisinde buluşa- mayan siyasetçilerin, topluma hizmet vermelerinin söz konusu cHamayacağı gerçeğini görüyor. Siyasetteki kirli- lik, pislik karşısında, önceliğin bu konuya verilmesi ge- rektiğini düşünüyor. Kamu işçilerinin toplusözleşme uyuşmazlığı iyiki bitti. Artık sendikacılar üzerinde, toplu pazarlığa zarar verme kaygısı, damgalanması olmadan durabiliriz. 600 bin ka- mu işçisi, Türkiye'de sendikal hakları en ileri noktada kul- lanabilir konumda elan işçiler, bu toplusözleşme pazarlı- ğı içinde ne kadar yalnız, çaresiz kalabileceklerini çok iyi gördüler. Çöküş içindeki sendikalizmin, giderek zayıfla- yan Türk-iş'in, işçi temsilcisi olma niteliğini yitirmiş sendi- kacının, haklarını, çıkarlarını kollamada ne kadar güçsüz kaldıklarını yaşadılar. Ancak sıkışmış, toplusözleşme, ge- nel kurul aşamasında sorunları görmek, çaresizliği yaşa- maktan öte bir anlam taşımıyor. işçi sınıfını kucaklayacak, işçi sorunlarına. çıkarlanriâ sahipçıkacak, toparlanacak bir sendikacıhk hareketi için, sorular sorarak işe başlayabiliriz. Sendika ağaları, ne iş- verenlerin, ne siyası iktidarların ne de işçi haklarını gas- peden ihtilal hareketlerinin başındakilerin sorunu. Onla- rın sendika ağalığını gündeme getirecekleri. işçi çıkarları karşısındaki oyunlara meydan vermemek için, işçinin kendisı için, kendi çıkarları için, gerçek sendika ağalan ile mücadele etmesi gerekiyor. "Benim sendika başkanım, beni, sendikamı nasılyöne- tiyor? Nasıl yaşıyor? Ne ücret alıyor? Ne kadar çalışıyor? Nasıl, nerede para harcıyor? Mal varlığı ne? Kendine ve çevresine ne türden çıkarlar sağlıyor? Benim aidatımla toplananparalarneredekullanılıyor?..", "Busaltanatın, arsalar, apartmanlann, zenginliğin kaynağı nereden? Abartılı yüksek ücretler, yüz milyonları bulan tazminatlar, yüksek dövizli turistik seferler nasıl sağlanıyor? Harçlıkçı kim? Değeri taş çatlasa 60 milyarı bulamayacak sendika binası 300 milyara nasıl ihale edilir?.." İşçi önce kendi kendine, sonra arkadaşları ile bu soru- ları sormaya başlayacak. Bu soruları ışyerınden, sendika şubesine, genel merkezinetaşıyacak. Sendikasının gelir- gider hesaplarının en usta muhasebecilerin bile anlaya- mıyacakları birdilietutulmasına karşı çıkacak. Bu sorula- nn yanıtı niteliğinde her anlamda açıklık getirilmesini is- teyecek. Temiz, güçlü sendikacılığa gidişin bir başkayolu gözükmüyor. işverene, siyasi iktidara gebe, işçiliğini unutmuş, işçiyi satan sendikacıdan, sendika ağasından kurtulmanın bir başka yolu yok. İşe "Yarın geç, hemen bugün, hemen şimdi" diyerek koyulmak, her kademede sendikal hesaplaşmadan, en yukarıdan, en baştan, Türk- Iş Genel Başkanı'ndan başlayarak, en aşağıdaki işyeri temsilcisine kadar uzanan kademede, ayrımsız herkes- ten hesap sormak gerekiyor. Temiz toplum, temiz siya- setçi, temiz sendikacının olduğu bir Türkiye, bugünkün- den çok daha güzel, çok daha insanca yaşanılır olacak. ODTÜ Araştırma Kurumu Sanayi ve üniversite eleleverdi •ODAK, ticari değer, nitelikli istihdam ve döviz kazandırma gücü, diğer sanayileri etkileyebilecek yaygın kullanım alanı, sermaye yaratma gücü ile yerli ve doğal kaynaklar kullanım potansiyeli nitelikleri olan tüm girişimcilere açık. ANKARA (AA) - Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTU) bünyesinde kurulu olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi Araşürma Kurumu (ODAK), Türkiye'de üniversite-sanayi iş- birliğini gerçekleştirmeye yöne- lik faahyetlerinde emin adım- larla ilerliyor. ODTÜ Rektörü Prof.Dr. Sûha Sevük, sağlanan başanyı vurgularken "ODAK koordina- törlügünde geçen yıl yaklaşık 125 milyar lira (15 milyon dolar) tutarında, yurtiçi ve >mtdışı araştırma projeleri gerçekieşti- rilmiştir" dedi. Rektör Prof. Süha Sevük'ün ifadesinegöreprojelerinde"tica- ri değer, nitelikli istihdam ve dö- viz kazandırma gücü, diğer sa- nayileri etkilevebilecek yaygın kullanım alanı, sermaye yarat- ma gücü ile verli ve doğaî kay- nak kullanım potansiyeli nitelik- leri olan " tüm girişimcilere, başvurulannda yardımcı ol- mak ODAK'ın ilke ve amaçlan arasında yer alıyor. ODAK'ın sağladığı imkan ve hizmetler ise şöyle sıralaru- yor: "Insan gücü yetiştimıek, yeni üriin ve teknoloji geUştirmek ve ürebnek, uyguiamalı araşür- malar > apmak, damşmanuk, ta- sarun, teknik ve eğitim hizmerJe- ri vermek, patent değerlendir- mesi yapmak, yabancı teknoloji- leri değerlendirmek, teknoloj transferlerini uyarlamak, kûtfipr hane hizmeti vermek, bilirki^ görevi yapmak, çeşitli komılar- da görüş vermek, uluslararası ortamda ülkeyi temsil etmek. bi- limsel ve teknik yazını çevirmek yanında. ölcüm. deney, test. ka- h'brasyon ve kalite kontrolünü içeren laboratuvar hizmetleri >ermek." #
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle