Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17AĞUSTOS1993SALJ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI 11
Işveren fon yükö
istemiyop
• İZMİR(AA)-EgeHazır
Giyim ve Konfeksiyon
İhracatçılan Birliği Başkara
Hüdai Kurt. sektörün
devletten parasal teşvik
bekJemediğini belirterek
"Devlet sektöre akıla
politikalarla moral versin ve
üzerimizdeki yükleri
kaidırsın yeter" dedi. Kurt,
hûkümetin işverenden kestiği
fonlardan vazgeçmesi
halinde sektörün ciddi bir
yatınm hamlesine gireceğini
ifadeetti. Kurt, "Hükümet
Türkiye'nin yatınm sıkıntısı
' çektiğişu dönemde
işverenden kesilen fonlan
yatınm karşıhğı
kaldırmalıdır. Bu sayede hem
yaunmlar hız kazanacaktır
hem de işsizlik sorununa
çözüm bulunacaktır"
dedi.
Ege Serbest
Bölgesi soranlu
• tZMtR(AA)-Egeli
işadamlan, Türkiye'nin
üretim amaçh tek serbest
bölgesi olan Ege Serbest
Bölgesi'nin kuruluşundan bu
yana geçen süre içinde
işlevini yerinegetirmediğini,
bu konuda sorumluluğun
yüklenici firmaya ait
olduğunu bildirdiler. Egeli
işadamlan, Ege Serbest
Bölgesi'nin işlevini yerine
getirememesine neden
olarak, yüklenici firmanın
süresi içinde altyapı
çahşmalannı
tamamlayamamasını
gösterdiler. İşadamlan,
yüklenici firmanın 3 yılhk
sözleşme süresi içinde 64 bin
metre karelik altyapıyı
gerçekleştirmesi gerektiğini,
ancak bu süreç içinde sadece
2 bin metre karelik altyapının
tamamlandığını bildirdiler.
ASJLSAN'in
14lölerî geliyor
• ARDEŞEN(AA)-
Ardeşen Silah Fabrikası'nda
(ASİLSAN)deneme
üretiminde başanlı sonuçlar
eldeedildiği belirtilerek,
farikanın önümüzdeki
günlerde seri üretime
geçeceği açıklandı.
ASİLSAN Yönetim Kurulu
Başkanı ve Ardeşen
Kaymakamı Bestami Alkan,
fabrikada üç ayhk deneme
sürednde üretilen 14'lü
marka 100 adet tabancanın
MKE'ye teslim edileceğini
söyledi.
Meyvesuyu
içmiyonız
• ANKARA (AA)-
Türkiye'de meyve suyu
tüketiminin çok az olduğu
belirtildi. Milli Prodüktivite
Merkezi, gelişmiş ülkelerde
kişi başma meyve suyu
tüketiminin 20-30 litre
civannda olmasına karşın bu
\ miktann, Türkiye için bir
; litre dolayında olduğunu
| saptadı. Türkiye'de meyve
1
tür veçeşitleri itibanyla
J büyük bir üretim potansiyeli
bulunmasına karşın 1968
' yılına kadar genelde
, imalathane düzeyinde olan
1
tesislerde işlenen meyve
miktarlannın düşük düzeyde
olduğu anlaülan
> araştırmada, meyve suyu
' üretimi alanında öncülüğü
sebze konservesi tesislerinin
! yaptığı kaydedildi.
Fordaifesine
yeni ûye
| • Ekonomi Servisi - Ford
- tarafından üretilen Ford
' Scorpio Ghia, geçen temmuz
ayından itibaren tüm Ford
Otosan bayilerinde satışa
sunuldu. 2.0 lt silindir
hacimli, 140HPSAE
gücünde, elektronik
I ateşlemeli, enjeksiyonlu EFI
IDOHC motorlu For Scorpio
; GhiaJar 5 vitesli şanzıman,
; 11.2saniyede lOOkm/saat
hıza ulaşun ve yine 90
km/saat sabi t hızda 100
km'de 6.1 litre yakıt
kullarumlı. Aynca ABS fren
sistemi var ve tüm motor
fonksiyonlan, fren sistemi ve
elektrik donanımı merkezi
bilgisayar sistemi tarafından
denetleniyor. Fiyaü 476
milyon lira ile 547 milyon lira
arasında.
LüksKDV'yetepki
• Ekonomi Servisi - Tüm
Tüketicileri Koruma
Derneği Başkanı Mehmet
Barak, Başbakan Tansu
Çiller'e çektiği faksta yeni
vergi tasansını eleştirerek,
buzdolabı, çamaşır makinesi
gibi dayanıklı tüketim
mallannın "lüks mal" kabul
edilmesinin "çağdışı bir
düşünce" olduğunu söyledi.
Barak, KDV oranlannın
yükseltilmesini eleştirdi.
AT'deıı aba altmdaıı sopa
J
opluluk Türkiye Büyükelçisi Micheal Lake, gümrûk
birliğinde geçiş döneminin iki taraf için de 1 Ocak 1995'te
bittiğini belirterek, "Tek bir sektör bile hükûmeti geçiş
dönemi uygulamasına ikna ederse gümrük birliği süreci durur "
uyansını yaptı.
L
Ekonomi Seoisi - Avrupa Topluluğu
Türkiye Büyükelçisı Micheal Lake, be-
lirli sektörlerin hükümetı geçiş dönemi
uygulamasına ikna etmesi halinde güm-
rük birliği sürecinin duracağı uyansmda
bulundu. Her iki tarafın da gümrük bir-
liği sürecini 1 Ocak 1995'te bitirmek ni-
yetiyle çalıştığına dikkat çeken Lake
"Eğer beürti bir sektör,«bükümeti geçiş
dönemi uygulamasına razı edecek olursa.
tüm süreci de durdurma noktasına getir-
mişolacaktır. Böylece tek bir sektör, hat-
ta tek bir şirket tüm ülkeyi bekletebile-
cektir" dedi. Lake, Türkiye'den geçiş
dönemini uzatma talebi gelmesi halinde
ATnin tekstil kotalannı kaldırmayaca-
ğmı söyledi.
Micheal Lake, haftalık Barometre
gazetesine verdiği demeçte Türkiye'nin
1973 tarihli ek protokol uyannca Avru-
pa Topluluğu ile gümrük birliği için ön-
görülen 22 yılhk geçiş döneminin so-
nuna yaklaştığını, bundan sonra "geçiş
dönemi uygulaması gibi taieplerin kesin-
Kklegecersizolacağım" vurguladı. "Hiç-
bir zaman yüzde 75 hamile oJamazsınrz.
Ya hamilesinizdir ya da değilsinizdir. Bu
durum gümrük birliği için de geçerlidir.
Ya gümrük birliği içindesinizdir > a da de-
ğilsinizdir. Geçiş döneminin daha da
uzatüması talebi kabul edüemez. Eğer
kabul edilirse gümrük birliği tamamlan-
mamtş demektir" diyen Lake şöyle de-
vam etti:
"Bu tür taieplerin gelmesi halinde di-
ğer ülkelerden de bu tür talepler gelecek-
tir. İkincisi, her şey tek tek tamamlanana
kadar, topluluk tekstil kotalannı kaldır-
mayacaktır. Topluluk 20 yıldan bu yana
Türkiye've sanayi ühinlerinde serbest ti-
caret olanağı tammıştır. Türkiye şu anda
tek yanlı olarak fedakariık yapmamak-
tadır, sadece eksik bıraktıklanm tamam-
layıp AT ülkelerine yetişmeye çalışmak-
tadır. Eğer belirli bir sektör. hükûmeti
geçiş dönemi uygulamasına razı edecek
olursa, tüm süreci durma noktasına da
getirmiş olacaktır. Birliğin tamamlanma
süreci kesintiye uğrayacaktır. Böylece
ake:" Topluluk 20 yıldan bu yana Türkiye'ye sanayi
ürünlerinde serbest ticaret olanağı tammıştır. Türkiye şu
anda tek yanlı olarak fedakariık yapmamaktadır, sadece
eksik bıraktıklannı tamamlayıp AT ülkelerine yetişmeye
çalışmaktadır."
na durum vardı tabii. Biri otomotiv, diğe-
ri de beyaz eşyaydı. Bu kuruluşlar bûrok-
rasiyi ikna etmeyi başanrnşlardı'' diye
konuştu. Lake, Türkiye"nin bundan
sonra geçiş dönemi talebinde ısrarh ol-
ması halinde gümrük birliğinin sağlana-
mayacağım vurgulayarak şöyle devam
etti: "Birliğin tüm avantajlarmdan yarar-
lanamazsnnz. Ticari işlemler, değişiklik-
bir tek sektör Jıatta bir şirket tüm ülkeyi
bekJetebüecektir."
"1 Ocak 1995'e kadar tüm işlemleri bi-
tirmeyi talep eden Türkiye'dir" diyen
Lake, topluluğun bu konuda bir dayat-
ması olmadığmı savundu. Türkiye'nin
bu doğrultuda yılbaşından itibaren yeni
bir ithalat rejimi benimseyerek, toplu
konut dışmdaki fon ve vergileri kaldır-
masını korumacılığı kaldıracağına dair ler, rejimler olmaz. İşin bu y anını düşün-
bir işaret olarak algıladıklannı belirten mek ve tartışmak bile istemiyorum. Ama
Lake. "Böylece korumacılıkta yüzde T-
lik bir gerileme sağlanmıştır. Bir iki istis-
FaturatüketiciyeCENEVRE (AA) - Gümrük Tarifeleri
ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT),
korumacıhğm tüketicilere yüklediği
maliyetlere dikkat çekmek üzere bir
raporhazırladı.
GATT Genel Direktörü Peter
Sutberland, bu raporun önsözünde.
"Hükümetlerin, yerli sanayileri ithal
mallann rekabetinden korumaya
yönelik politaka >e kararlannın,
tüketiciîere neiere mal oiduğunu
acıklamalannm zamam gelnüştir"
dedi. GATT raporuna göre alkollü
içkiler, elma suyu, süpürgeler ve
temizlikte kullanılan fırçalar, seramik
ve cam eşya, balık, meyve, el cantalan.
dondurma, bavul, ilaç, portakal suyu,
yerfısüğı, ayakkabı, çadır ve tütün gibi
birçok mahn fıyatı, korumacüık
nedeniyle, gerçekte olması gerekenden
çok daha pahalı. Rapordaki
hesaplamalara göre, korumaahğm,
sanayileşmiş ülkelerde tüketicilere
mahyeti, bazı mallarda şöyle:
• Testil ve giyimde ithalat kotalan ve
yüksek gümrük tarifeleri ABD'de 4
kişilik hane hakkına yılda 420 dolar,
Kanada'da 220 dolar, İngiltere'de 130
dolar yük bindiriyor.
• Elektronik eşyalann ithalinde
yüksek gümrük tarife ve engeller,
Avrupa Topluluğu (AT) ülkelerindeki
tüketicilere yılda 1.3milyardolaramal
oluyor.
gecik^ne olması halinde daha önce uy-
gulanan yöntem, saati durdurmak ohnuş-
tu. Saat 12'ye 1 kala durmuştu ve gö-
rüşmelere devam edilmişti. Böyle bir ge-
Kşmeye meydan vcrmeye hiç niyetimiz
yok. Şimdi her iki taraf da 1 Ocak 1995'-
te bitirmek niyetiyle çaba sarfediyor."
Türkiye'nin özel sektöre tanıdığı teş-
vikleri artürmasını ATnin kuşkuyla
karşılandığını vurgulayan Lake. "Birii-
ğe girmesi söz konusu olan bir ülkede
devletin ekonominin içinde bu denli yo-
ğun biçimde yer ahnası çok büyük sorun"
diye konuştu.
Lake. gümrük birliğinden sonra Tür-
kiye'nin anti dampıng kurallanna tabi
ohnayacağını ve rekabet rejimine geçe-
ceğine dikkat cekerek şöyle dedi:
"Bu arada topluluk ülkelerinin ücüncü
ülkelere uyguladığı ambargo ve yaptınm-
lar ve anti-damping kurallan da aynen o
ülkelere uygulamak zorunda olunacak-
tır.
Japon araba ihracatının kısıtlanmasını
da benûnsevecektir."
Sabancı^danCiller'edestek
• Başbakan cesaret veheyecanlabir şeykryapmak
• Tenkitetmek, söylenmekkolay, icraatzor... <-
Adana Sanayi Odası
Yönetim Kurulu
Başkanı Hacı Sabancı,
ülke meselelerinde parti
sorunlannın bir tarafa
bırakılmasını istedi.
ADANA (AA) - Adana Sana-
yi Odası (ASO) Yönetim Kuru-
lu Başkanı Hacı Sabancı, Baş-
bakan Tansu Çilkr'in büyük
bir gayret ve azimle bir şeyler
yapmak istediğini, ancak deste-
ğe ihtiyacı bulunduğunu söyle-
di.
Başbakan Çiller'e karşı genel-
de olumlu bir umut ve bekleyi-
şin söz konusu olduğunu savu-
nan Sabancı, "Bu bekleyişler
teşvik editaneli ve kaybolmama-
h" dedi.
Hükümete her kesimin yar-
dıma olmasını isteyen Sabana
şunlan söyledi:
"Ülke bepimizin ülkesidir.
Şahıslar meselesi değildir. Saym
Başbakan Çiller, cesaretle, yeni-
Ukle, atılımla, gayretle, heye-
Hacı Sabancı, Çiller'e karşı olumlu bir umut ve bekkyiş olduğunu söyledi.
canla, bir şeyler yapmak istiyor.
Buna köstekleyici değil, cesaret-
lendirici mahiyette destek ol-
makta ülkenin yaran var."
'Tenkit etmek'
Hacı Sabana, hükûmeti ten-
kit etmenin kolay olduğunu ifa-
de ederek, "Tenkit etmek, söy-
lenmek kolay, icraat zor... Za-
ten bir sürü mesele var. Bunlar
dün vardu bugün de var, yann da
olabilir. Bunlar oimayacak de-
memiz mümkün de değil. Onun
için yardımcı olup başanlı ol-
masına çalısmalıvız" diye ko-
nuştu.
Ülke meselelerinde parti me-
selelerinin bir tarafa bırakılma-
sı gerektiğini belirten Sabana,
olaya, vatan-millet gözü ile ba-
kılarak Başbakan'a destek ve
fırsat verilmesinin gereğine işa-
ret etti.
Toplumda başanyı da kıska-
nanlann olabileceğini söyleyen
istiyor, köstek olmayın
Sabana, şöyle devam etti:
"Maaselef, toplum içerisinde
başanyı kıskananlar ve seven-
sevmeyetı olabilir. fktidar olur,
muhalefet olur. Bu da demokra-
sinin icaplandır. Bunların içinde
müspet ve destekleyici olanlarm
fazla olması daha güzel bir olay.
Bunun için de müspet işlerin ya-
pıhnası şarttır. İş alemi bu tür
gelişmeleri yakinen takip edi-
yor."
İş banşı
Kamu kesimindeki toplu iş
sözleşmeleri görüşmelerinde
Başbakan Çiller'in çok güç du-
rumda kaldığıro bildiren Sa-
bancı, 'Başbakan herkesi mutlu
etmenin yollannı ararken veri-
lebilecek zamnun asgari sınınnı
da çizmeyi ihmal etmedi' şeklin-
de konuştu.
Sabana. vergi kacağının ön-
lenebilmesi için daha ciddi ön-
lemlerin ahnması gerektiğini
söyledi.
Tekstilihracatı
geçenyılagörearttı
KONUK YAZAR Prof. ERGİN ARIOĞLU
ANKARA (AA) - Türkiye'-
nin bu yıl ocak-mayıs dönemin-
deki tekstil ve konfeksiyon ih-
racatı geçen yılın aynı dönemi-
ne göre yüzde 9.02 oranında
artü.
Hazine ve Dış Ticaret Müste-
şarhğı'nın (HDTM) verilerine
göre geçen yıl ocak-mayıs dö-
neminde 2 milyar 36.4 milyon
dolar olan tekstil ve konfeksi-
yon ihracatı, bu yıl 2 milyar 274
milyon dolara yükseldi.
Bu dönemde, tekstil ihracatı-
nın yüzde 71.70'ini oluşturan 1
milyar 630.9 milyon dolarhk
bölümü AT'ye yapıldı. Geçen
yıl, bu dönemde, AT'ye 1 mil-
yar 546.1 milyon dolarhk tekstil
ihracaü yapümıştı, buna göre,
AT'ye tekstil ihracatı, 5 aylık
dönemler itibanyla yüzde 5.49
oranında artmasına karşın,
toplam tekstil ihracatı içinde,
geçen yıl yüzde 74.11 olan AT-
nin payı, bu yıl yüzde 71.70'e
genledı.
Ocak-majas döneminde en
fazla tekstil ihracatının yapıldı-
ğı ülke 960.7 milyon dolar ile
Almanya oldu. Geçen yıl aynı
dönemde 885 milyon dolar
olan bu ülkeye tekstil ihracatı
içindekj pay yüzde 42 düzeyin-
de gerçekleşti. İzlenen ülkeler
içinde, tekstil ihracaürun en faz-
la arttığı ülke ise Yunanistan
oldu.
Geçen yıl, 5 ayda 872 bin do-
lar olan Yunanistan'a tekstil ih-
racatı, bu yıl yüzde 73 oranında
artarak 1 milyon 509 bin dolara
yükseldi. İspanya'ya ihracat ise
aynı dönemde yüzde 43 oranın-
da azalarak 16.1 milyon do-
lardan 9.2 milyon dolara gerile-
di.
Ocak-mayıs döneminde,
Türkiye'nin ihracaünı arttır-
mayı hedeflediği ABD'ye, teks-
til ihracaü ise yüzde 11.59 ora-
runda artarak 151.3 milyon do-
lardan 168.9 milyon dolara
çıku.
Verilere göre ocak-mayıs dö-
nemi itibanyla, Türkiye'nin
toplam ihracatı içinde, gecen yıl
yüzde 35.6 olan tekstil sektörü-
nün payı, bu yıl 36.2'ye yüksel-
di.
1 Tekstil ve konfeksiyon ihracatı (Bin S)
Almanya
ingiltere
ABD
Fransa
italya
Hollanda
Bel*Lüks
Avusturya
İsviçre
isveç
Danimarka
Kanada
Ispanya
Toplam
1992
Ocak-may»
885.013
190.293
151.394
148.621
126.796
99.803
47.414
33.193
31.810
15.474
26.206
10.704
16.192
2.086.417
1993
Ocak-nuyıs
960.783
203.988
168.933 '
162.153
101.702
114.979
45.751
38.312
35.767
12240
25.965
11.833
9.227
2.274.668
artış
(yfc*)
8.56
7.20
1.1.59
Ö.11
-19.79
15.21
-3.51
15.42
12.44
-20.90
-0.92
10.54
^3.02
9.02
Zongıüdak yaşatilmalıdır!
B
ugünlerde yine kamuoyunun gün-
deminde yer alan "Zonguldak kö-
mür havzası"na ilişkin gelişmeler
dikkatlice konunun uzmanları ta-
rafından değerlendirildiğinde aşağıda sı-
ralanan sonuçlar ön plana çıkmaktadır:
• Havza kapatılmayacaktır, zaten bunun
tersinde alınacak karartüm bilimsel verile-
rin desteklediği gerçeklere "aykırı" ola-
cakti. Havzanın 1941-1992 dönemine ait
üretim göstergelerine göre "satılabilir kö-
mür" bazında 190 milyon ton kömür üretil-
miş ve bu kömürün %34'ü ulusal demir-
çelik sektörümüzde tüketilmiştir. Ayrıca
havzamızda "üretilebilir rezerv"in 0.5 mil-
yar ton düzeyinde bulunduğunu ve bu bü-
yüklüğün kuvvetli ve tutarlı yatırımlara da-
yandırılacak sistematik "arama etkinlikle-
ri" sayesinde dairrja artma potansiyeli
taşıdığını açıklamak gere-
kir. Bu arada şu gerçek açık-
lanmalıdır Rezerv boyutu
ne olursa olsun bellibaşlı
taşkömür üretici ülkeler
(Belçika, Fransa, Almanya,
İngiltere, Ispanya, Japon-
ya), özellikle derinleşen
taşkömür madencilik etkin-
liklerini önemli ölçülerde
"devlet desteği" sağlamak
yoluyla ayakta tutmaktadır-
lar. Kaldı ki Zonguldak
havzasında bugün yaşa-
nan "çarpık tablo" çok
uzun yıllardan beri bilinçli şekilde uygula-
nan ilgisizliğin en son görüntüleridir. Eğer
havza 1941-1974 yılı arasında gerçekleştir-
diği üretim performansına devam etme
şansına sahip olsaydı bugünkü üretim öl-
çeği tuvenin bazda 10-11 milyon ton/yıl ola-
caktı. Bize göre bu büyüklük, havzanın op-
timal üretim ölçeğidir.
• Havzada üretim etkinliği planlı bir kü-
çülme projesi içinde devam edecektir. An-
cak küçülmenin, maden mühendisliği di-
siplini içinde gerçekleştirilecek bir "etkin-
lik" olması durumunda, havzanın teknik ve
mali performansları üzerinde olumlu katkı-
ları olabilir. Bu kavram nedir? Büyük
hazırlık projelerini çok daha ekonomik ol-
ması açısından üretim etkinliğinin teknik
Zonguldak
havzasının karşı
karşıya kaldığı so-
runlaryumağı
sadece TTK'ya
özgü bir durum
değildir.
olanakların elverdiği ölçüde hem düşey
hem de yatay çalışma alanlarında "yoğun-
laştırılması"ö\r. "Küçülme" kavramı ile
"üretim ölçeği"r\\n azalması söz konusu
olamaz. Bilakis üretim ölçeğinin yükseltil-
mesi için tüm hazırlık etkinliklerinin derli-
toplu biçimde ve zamanında yapılması ge-
rekir. Daha açık deyişle, "üretim artışı'na
dayandırılacak böyle bir etkinlikte "yeraltı
işçilikleri" fevkalade önemli rol oynar. Bu-
gün üretimi fiilen gerçekleştirecek, nitelikli
yeraltı işgücü eksikliği havzada ciddi bo-
yuttadır. Yine, herkesin kabul ettiği gerçe-
ge göre politik baskılar sonucunda havza-
ya alınan ve aşın fazlalıkları nedeniyle de
"üretim maliyet büyüklüğü"nü adeta "al-
lak bullak" eden "yerüstü işçilikleri"d\r.
Kıdem tazminatlarının ödenmesi güven-
cesi verilerek istenen emeklilik başvuru di-
lekçelerinde başı çekenler
"yeraltı işçileri" olmuştur.
Hükümet yetkilileri ileride
tamiri mümkün oimayacak
böyle bir oluşuma kesinkes
ortam yaratmamalıdır. Bir
kez daha vurgulanmalıdır
ki özel beceri ve üretim bi-
rikimine sahip olan "yeraltı
işgücü", havzayı yaşata-
cak tüm projelerin başarı-
larında "kilit rol" üstlerie-
cektir.
Sonuç olarak şu gerçek
herkesçe kabul edilmelidir:
Bugün Zonguldak havzasının karşı karşıya
kaldığı sorunlar yumağı ve bunların çö-
zümlerinin yıllardır ertelenmesinden kay-
naklanan ekonomik tahribatlar, sadece
TTK'ya özgü bir durum değildir. Halen de-
ğişik amaçlarla özelleştirmeye çalışılan
KİT'lerin yarattığı kaynak aktarımlarından
oluşan, daha sonraları çeşitli korumalarla
büyütülen özel sektörde de -uluslararası
ölçütler bazında bakıldığında- az çok ben-
zer tabloyu görmek mümkündür.
Bu nedenle, Zonguldak havzasının ya-
şatılması için geliştirilecek akılcı, geniş
kapsamlı bir model ve bunun olumlu so-
nuçları, ülkenin çözüm bekleyen diğer kar-
maşık sorunlannın aşılmasında da "öncü
model" niteliği taşıyacaktır.
IŞÇEMN EVRENEVDEN
ŞÜKRAN KETENCİ
Temlz Toplum, Temîz
Politikacı, Temiz Sendikacı•••
Gazeteler iyiki tiraj kaybetti. Bir türlü büyütülemeyen
toplam tirajın paylaşım kavgasında, ansıkopediler, akıl
atmaz lotaryalar yetmeyince, "temiz toplum" kampanya-
sı gündeme geldi.
Gerçi sadece sansasyon haber sınırları içinde, gerçek-
ten "temiz toplum" arayışından uzak birçirkin yarış için-
de yapılınca, önemli sakıncaları ortaya çıkıyor. Araştır-
madan, belgelemeden yapılan haksız suçfamalarda, bu
kez bireyin basına karşı korunması gibi çok önemli bir
hak da ayaklar altına alınmış oluyor. Ancak akıl almaz
yolsuzluklar, kirli çamaşırlar da oradan buradan ortaya
çıkmaya başlıyor.
'Temiz toplum" arayışlannın, yolsuzlukların, skandal-
ların, Italya'da, Japonya'da, Türkiye'de, dünyanm birçok
ülkesinde birden ortaya çıkması bir rastlantı mı? Her tür
erdemin, inancın, ideolojinin, değer yargısının yok sayıl-
dığı bir sürecin yaşanmasının, yolsuzlukların, pisliklerin
artmasında özel katkısı mı var? Bunu sosyal bilimcilerin
araştırıp ortaya çıkarmaları gerek. Bizim bildiğimiz, his-
sedebildiğimiz, ülkemizde de her yanda, yaşamın her
alanında korkunç bir çürümüşlüğün, kokuşmuşluğun ya-
şandığı. Bu gidişe "dur" denebilmesinin giderek önem
ve anlam kazandığı.
• • •
Bayramiç'te 1. Ida Kültür-SanatŞenlikleri kapsamında,
CHP ve SHP temsilcileri Kemal Anadol ile Ercan Kara-
kaş, sosyal demokraside birlik sağlanması konusunda,
değişik demokratik güç ve görüşün temsilcileri diğer ko-
nuşmacılar ve dinleyiciler tarafından, ciddi bir özlem ve
beklentinin yansıması olan sorularla sıkıştırılıyorlar. Top-
lurnun demokrasinin önemli bir güvencesi olarak solda
birlik arayışı bilinmeyen bir olgu değil. Ancak bu arayışta
çarpıcı bir değişim söz konusu: Birliktelik ittifakında, artk
gerçek sosyal demokrasi ilkelerinde buluşmayı arama,
öncelik olmaktan çıkmış. Tartışmalar, sorular öylesine
yöneliyor ki, toplumun, öncelikle asgari dürüstlük, er-
demlilık, demokrasi ilkeleri çizgisinde bir birliktelik arayı-
şı içinde olduğu ortaya çıkıyor. Birliğin başlangıç ilkesinin
"pisliklerden arınma" olması gerektiği noktasına gelint-
yor.
Toplum, asgari dürüstlük, erdemlilik çizgisinde buluşa-
mayan siyasetçilerin, topluma hizmet vermelerinin söz
konusu cHamayacağı gerçeğini görüyor. Siyasetteki kirli-
lik, pislik karşısında, önceliğin bu konuya verilmesi ge-
rektiğini düşünüyor.
Kamu işçilerinin toplusözleşme uyuşmazlığı iyiki bitti.
Artık sendikacılar üzerinde, toplu pazarlığa zarar verme
kaygısı, damgalanması olmadan durabiliriz. 600 bin ka-
mu işçisi, Türkiye'de sendikal hakları en ileri noktada kul-
lanabilir konumda elan işçiler, bu toplusözleşme pazarlı-
ğı içinde ne kadar yalnız, çaresiz kalabileceklerini çok iyi
gördüler. Çöküş içindeki sendikalizmin, giderek zayıfla-
yan Türk-iş'in, işçi temsilcisi olma niteliğini yitirmiş sendi-
kacının, haklarını, çıkarlarını kollamada ne kadar güçsüz
kaldıklarını yaşadılar. Ancak sıkışmış, toplusözleşme, ge-
nel kurul aşamasında sorunları görmek, çaresizliği yaşa-
maktan öte bir anlam taşımıyor.
işçi sınıfını kucaklayacak, işçi sorunlarına. çıkarlanriâ
sahipçıkacak, toparlanacak bir sendikacıhk hareketi için,
sorular sorarak işe başlayabiliriz. Sendika ağaları, ne iş-
verenlerin, ne siyası iktidarların ne de işçi haklarını gas-
peden ihtilal hareketlerinin başındakilerin sorunu. Onla-
rın sendika ağalığını gündeme getirecekleri. işçi çıkarları
karşısındaki oyunlara meydan vermemek için, işçinin
kendisı için, kendi çıkarları için, gerçek sendika ağalan ile
mücadele etmesi gerekiyor.
"Benim sendika başkanım, beni, sendikamı nasılyöne-
tiyor? Nasıl yaşıyor? Ne ücret alıyor? Ne kadar çalışıyor?
Nasıl, nerede para harcıyor? Mal varlığı ne? Kendine ve
çevresine ne türden çıkarlar sağlıyor? Benim aidatımla
toplananparalarneredekullanılıyor?..", "Busaltanatın,
arsalar, apartmanlann, zenginliğin kaynağı nereden?
Abartılı yüksek ücretler, yüz milyonları bulan tazminatlar,
yüksek dövizli turistik seferler nasıl sağlanıyor? Harçlıkçı
kim? Değeri taş çatlasa 60 milyarı bulamayacak sendika
binası 300 milyara nasıl ihale edilir?.."
İşçi önce kendi kendine, sonra arkadaşları ile bu soru-
ları sormaya başlayacak. Bu soruları ışyerınden, sendika
şubesine, genel merkezinetaşıyacak. Sendikasının gelir-
gider hesaplarının en usta muhasebecilerin bile anlaya-
mıyacakları birdilietutulmasına karşı çıkacak. Bu sorula-
nn yanıtı niteliğinde her anlamda açıklık getirilmesini is-
teyecek. Temiz, güçlü sendikacılığa gidişin bir başkayolu
gözükmüyor. işverene, siyasi iktidara gebe, işçiliğini
unutmuş, işçiyi satan sendikacıdan, sendika ağasından
kurtulmanın bir başka yolu yok. İşe "Yarın geç, hemen
bugün, hemen şimdi" diyerek koyulmak, her kademede
sendikal hesaplaşmadan, en yukarıdan, en baştan, Türk-
Iş Genel Başkanı'ndan başlayarak, en aşağıdaki işyeri
temsilcisine kadar uzanan kademede, ayrımsız herkes-
ten hesap sormak gerekiyor. Temiz toplum, temiz siya-
setçi, temiz sendikacının olduğu bir Türkiye, bugünkün-
den çok daha güzel, çok daha insanca yaşanılır olacak.
ODTÜ Araştırma Kurumu
Sanayi ve üniversite
eleleverdi
•ODAK, ticari değer, nitelikli istihdam ve döviz
kazandırma gücü, diğer sanayileri etkileyebilecek
yaygın kullanım alanı, sermaye yaratma gücü ile
yerli ve doğal kaynaklar kullanım potansiyeli
nitelikleri olan tüm girişimcilere açık.
ANKARA (AA) - Orta Doğu
Teknik Üniversitesi (ODTU)
bünyesinde kurulu olan Orta
Doğu Teknik Üniversitesi
Araşürma Kurumu (ODAK),
Türkiye'de üniversite-sanayi iş-
birliğini gerçekleştirmeye yöne-
lik faahyetlerinde emin adım-
larla ilerliyor.
ODTÜ Rektörü Prof.Dr.
Sûha Sevük, sağlanan başanyı
vurgularken "ODAK koordina-
törlügünde geçen yıl yaklaşık
125 milyar lira (15 milyon dolar)
tutarında, yurtiçi ve >mtdışı
araştırma projeleri gerçekieşti-
rilmiştir" dedi.
Rektör Prof. Süha Sevük'ün
ifadesinegöreprojelerinde"tica-
ri değer, nitelikli istihdam ve dö-
viz kazandırma gücü, diğer sa-
nayileri etkilevebilecek yaygın
kullanım alanı, sermaye yarat-
ma gücü ile verli ve doğaî kay-
nak kullanım potansiyeli nitelik-
leri olan " tüm girişimcilere,
başvurulannda yardımcı ol-
mak ODAK'ın ilke ve amaçlan
arasında yer alıyor.
ODAK'ın sağladığı imkan
ve hizmetler ise şöyle sıralaru-
yor:
"Insan gücü yetiştimıek, yeni
üriin ve teknoloji geUştirmek ve
ürebnek, uyguiamalı araşür-
malar > apmak, damşmanuk, ta-
sarun, teknik ve eğitim hizmerJe-
ri vermek, patent değerlendir-
mesi yapmak, yabancı teknoloji-
leri değerlendirmek, teknoloj
transferlerini uyarlamak, kûtfipr
hane hizmeti vermek, bilirki^
görevi yapmak, çeşitli komılar-
da görüş vermek, uluslararası
ortamda ülkeyi temsil etmek. bi-
limsel ve teknik yazını çevirmek
yanında. ölcüm. deney, test. ka-
h'brasyon ve kalite kontrolünü
içeren laboratuvar hizmetleri
>ermek." #