16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 AĞUSTOS1993 SAU CUMHURİYET SAYFA HABERLER (jller üııivei'sitelenw takıııa(lı^ • !• Başbakan Tansu Çiller'in 400 bin öğrenciye jyüksek öğrenim olanağı verme karan üniversiteleri ;kanştırdı. Üniversite yönetimleri, kontenjan iarttınmı konusunda "üniversitelerin görüşünün lahrımamasmı" eleştirirken Üniversitelerarası ;Kurul'a da bilgi verilmediği ortaya çıktı. ;• Yeni kurulan üniversiteler, "sessiz kalmayı" lyeğlerken büyük üniversiteler, "altyapı olanaklan jdüşünülmeden alelacele karar almması"nı pleştiriyorlar. d i y e n i t e l e n i r k e n >'em kurulan üniversiteler şımdilik bu konuda "şessiz kalmayı" yeğliyorlar. Üniversiteler. "konunun hiç ; ANKARA - Başbakan Tansu ^Çiller'in "açıköğretimle" üniver- «itelerde "kontenjan arttınmı"na gitmesi. köklü ünı\ersiteler ta- rafından "acele alınmtş bir karar" tartışılınadajı kapalı kapılar ardı- nda" karar ahnmasırun "kuşkuya yol açnğı" görüşünü savunurken ünıversıtelere yönelık icraatlan gerçekleştirmekle görevli olan Üniversitelerarası Kurul'a da bu konuda hiçbir bilgi verilmediği behrlendi. Ortadoğu Teknik Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Süha Sevük. üniversitelere göriiş bile sorulma- masını elestirerek. "Türkiye, bu kadar önemli bir karan. 2-3 kişi- nin, 2-3 günde alabileceği bir fllke olmamalıdır. Bence yanlış bir ka- rardır" görüşünü dile getirdi. Böyle bır uygulamanın "değer yi- tinne"ye neden olacağını ifade eden Sevük, sözlerini şöyle sür- dürdü: 'Türkiye'de, bilgi üretmeden fi- kir üretme diye bir alışkanlık var. Yani arkasuida hiçbir araştırma olmadan, pariak fikirkr çıkar böyle. Bu pariak fikirler de gücü- nüz varsa eğer yasa halinde çıkar. Oysa artık şapkadan tavşan çı- karma zamanı geçti. Bence bu de- ğer yitirmedir." Gazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Mustafa Kunı. Gazi Üniversitesi'nin ha- len yaz aylannda Açıköğretim Fakültesi öğrencilerine yüz yüze ders verdiğine dikkat çekerek. •'Ancak. yeni kontenjan arttınmıyla bu olanağımız olur mu bilemiyorum. Çünkii çok sayıda öğrenci alımı söz konusu" "diye konuştu. Bu konuda "kişiser görüşlenni aktarabüeceğını ıfade eden Kuru. "Böyle bir mgutama- >a geçmeden önce, hiç otmazsa üniversitelerin görüşleri alınabilir. bir nabız yoklaması vapılabilir, ona göre uygulamaya geçilebilir- di" dedı. Kontenjan artünrrunın üniversiteleri öğretim elemanı ve yer açısından zorlayabileceğini de vurgulavan Kuru. "Ancak bize verilmiş bir bilgi yok. O yüz- den şiındilik fazla şey söylemeye gerek yok" diye konuştu. Uludağ Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Erhan Oğul da kontenjan artünmı konusun- da üniversitelerin görüşlerinın alınmamasını eleştirirken, "Bu konuda Üniversitelerarası Kurul'a da bilgi verilmedi. Doğrusu sis- temin nasd işleyeceği konusunda da heriıangi bir bilgimiz yok" gö- rüşünü dile getirdi. Oğul. şu gö- rüşlere yer verdı: "Bu konuda üni- versitelerin görüşleri ahnabUirdi. Avnca konu, Lniversitelerarası Kurul'a da getirilmemistir. Uy- gulamaya ilişkin ayrıntilı bilgimiz yok. Ama basından izlediğimiz kadanyla en azından üniversitele- rin görüşleri alınabilirdi. Bu uygu- lama, tabii öğrenciler >e veliler açısından sevindiricidir. Ama in- sanın aklına. 'altyapı hazırianma- dan bu kadar çok öğrenci alı- nması, kau'teyi düşurür mü" soru- sunu getiriyor." Balıkesir Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Asun Yücel, şu anda açtıklan bölümlerin kontenjan- lannın genelde 30'u aşmadığını belirterek hükümetin karan üze- rine kontenjan artunmına gide- bileceklerini bildirdi. Yücel, sistemi henüz anlaya- madıklan için konuşmak isteme- diğini vurguladı. Suçhdardan kaçtı, mağcorayasığınch• 50 yaşına merdiven dayamış Namık Kocakırbaç. Bu yaşama neler sığdırmamıs ki. 82 sabıka. Cinayet, 13 silahlı soygun, 47 kasa soygunu. 27 yılı cezaevi "üniversitesi 'nde geçmiş. • Gün geldi 27 yıl bitti. Ama arkadaşlan yakasını bırakmadı. Bir daha suç işlememeye yemin etti ama bunu IstanbuTdaasla basaramayacağınf anladı. Burgazada'da bir magarada kendine yeni bir yaşam kurdu. FİGEN ATALAY 49 yıllık yaşamının yandan ço- ğunu cezaevlerinde geçirdi. Sabı- ka sayısı 82. Cinayet işledi, 13 si- lahlı soygun. 47 kasa soygunu yaptı. Bedeli. 27 yıl tutsakİık ol- du. Arük suç ışlemek istemiyor. Ama "İstanbul, onu suça itiyor". Suç ışlememek, ömrünün geri kalarunı özgür geçirmek için tek çaresi, Burgazada'dakı mağa- rasında yaşamak... Namık Kocakırbaç, doğma bü- yüme Burgazadalı Sorunlu ve geçmışi zengın bır aileden. Bir za- manlar üç apartmanlan varmış Bm*'h«pgi^atılrmş. Zengmbkten (yoksulluğa düşüşlerinin. isteme- diği biçitnde geüşen yaşamının sorumlusu, ona göre babası. 3 NUMARALI MAĞARA-kocakırbaç denizin hemen kıyısındaki mağarayı derinleştiriyor, sonra da yaşanacak hale getiriyor. 3 numaralı mağaranın girişinde mutfak işlevi gören küçük bir bölme, sonra da "oturma odası" var. Mağarayı ziyarete gelenlerin fotoğraflarıyla süslü bu odanın arka bölümünde yine perdeyle ay- nlmış "yatak odası" bulunuyor. Mağaranın öniinde de deniz keyfi için masa ve koltuklar... (Fotoğraf: KAAN SAGANAK.) flk sabıkası 17 yaşında. Burga- zada'da devamlı girip-çıktığj tanıdık bir evden bir yüzük çah- yor ama acemilik işte Kapalı- çarşrda satmaya kalktığında \a- kalanıyor. 3-4 gün içerde yattı- ktan sonra çıkıyor. 1962'de "üni- versite yaşarru" başhyor, "Sulta- nahmet Üniversitesi"nde. Bura- da, ıslah edileceği yerde suç portföyünü geliştirmesi için her türlü firsat çıkıv or karşısına. Çıküğinda arük profesycnel. Üstelik bir de latarbr ^var: "Dede". Sürekli soygun japıyor. Ama öyle her önüne çıkaru değil. "küçük" hırsızlıklann "koyma- yacağı" büyük fırmalan. zengin işadamlannı soyuyor. Bir de ci- nayet işliyor. Babasının iş or- tağını, "hakettiği" için öldürü- yor. Sonra yakalanıyor ve yine "üniversiteye". Gasplar. kasa soygunlan, hırsızlıklar derken ılk bırkaç günlük deneyimi saymaz- sak dört kez cezaevine girip çıkı- yor. Bir gün. cazaevinin bahcesinde 'ı'<ükilirken", çevrasındeki jnsan-> lara aha gözle bakıyor. Ve -"'Dı- şanda olsam bunlarla görüşür müyüm?. Bir yerlere gider oturur muyum?" diye soruyor kendisi- ne. Yanıt olumsuz. "O zaman ne işim var benim bunlann arası- nda?'" diye düşünüyor. Çıktığında suç işlememek. na- muslu bir yaşam sürmek için kendısine söz veriyor. Sonra tah- liye günü geliyor. Hasretiniçekti- ği özgürlüğe İcav uşuyor. Ama ce- zaevindeki hesap. dışanya uymu- yor. Kendi deyimiyle "Sabıkalı olmanın cezasuu çekiyor". Suç iştemernek tçin • ne kadar çaba - gösterirse göstersıru arkadaşlan rahat .bırakmıyor.' soygunlar başlnor gene. Ardından da ma- pusane günlen. 27 Aralık 1990 tarihinde çıkıyor cezaevmden. Bu kez 80 yaşındaki annesine söz venyor birdaha suç işlememek için. Ama biliyor ki İstanbul'da yaşarsa yine rahat bırakılmayacak. soy- gun yapmaya sürüklenecek. Artık yaşamını özgür ve suçsuz geçirmek istiyor. Ve sorunun çö- zümünü, Burgazada'nın Kalpa- zankaya"sında. çocukluğundan beri bıldıa magarada buluyor. Namtk Kocakırbaç. üç yıldır magarada yaşıyor, bir arka- daşının verdiği tekneyle balık tu- tuyor. Ama her zaman değil. Ne- deni. babasının ölmesiyle yalnız kalan annesi. ŞimdiLk mağarası- na yakın bır lokantarun bahce- sindekı bir odada bannan annesi- ni bir huzurevine yerleştirmeye calışıyor. Kocakirbaç'ın iki isteğj var. Belediye'nin kendisine bir iş ver- mesi ve Ada halkınm haksız yere kendisini sık sık karakola şikayet etmemesi. Mağarasında mutlu, veıer ki dedakodusu.yapılmasın. karakola çağnknasın. Bir de işt olursa... Biraz geç de olsa "'düz- gün yaşam'"a başlayabilecek. Sözleşmeli alacağı Çiller'etakıldı • KİT'lerde çahşan sözleşmeli personelin 1 temmuzdan geçerli fark alacaklanna ilişkin Yüksek Planlama Kurulu karan, 10 gündür Başbakan Çiller'in imzasını bekliyor. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - 280 bin sözleşmeli perso- nelin maaşlannın yüzde 21'i tu- tanndaki fark alacaklan, Baş- bakan Tansu Çiller'in imzasına takıldı. Kamu İktisadi Teşeb- büsleri'nde (KİT) çahşan söz- leşmeli personelin fark alacak- lanna ilişkin Yüksek Planlama Kurulu (YPK) karannın, 10 gündür Başbakan Çiller'in im- zasında beklediği öğrenildi. 1 temmuzdan geçerli olan farkla- nnı alamayan personel, gazete- mizi telefonla arayarak tepkisi- ni dile getirdi. Bakanlar Kurulu karanyla maaşlanna 1 temmuzdan itiba- ren yüzde 21, 1 ekimden itiba- ren de yüzde 12 oranında zam yapılan 280 bin sözleşmeli per- sonelin, zamlı fark alacaklan, henüz ödenmedi. Farklann ödenmesine ilişkin YPK kara- nnın, 10 gündür Başbakan Çil- ler'in imzasında beklediği belir- lendi. Hazine yetkilileri, kara- nn ilk kez bu kadar geciktiğine dikkat çekerek, "Sözleşmeli personele ilişkin karar, henüz çıkmadı. 10 gün önce Başbaka- nın imzasına gönderildi. Ilk kez bu kadar uzadı" diye konuştu- lar. 27 temmuz tarihindeki Ba- kanlar Kurulu karanyla zam oranlan belirlenen sözleşmeli personelin 16 milyon lira olan tavan ücretleri, 1 temmuz tari- hinden itibaren 19 milyon 300 bin liraya, 1 ekim tarihinden iti- baren de 21 milyon 600 bin lira- ya yükseldi. 17 bin kişınin ta- van ücreti de 14 milyon 500 bin liradan, 17 milyon 545 bin lira- ya çıkanldı. 1 ekimden itibaren de 19 milyon 650 bin liraya yükseldi. Hak-İş, pazarhk masasınaoturuyor • Konfederasyona bağlı 5 sendika üyesi 65 bin işçi toplusözleşmede anlaşma sağlanamaması durumunda 27 ağustosta greve çücacak. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Hak-İş Konfederas- yonu'na bağb 5 sendikaya üye 65 bin 500 işçinin toplusözleş- me pazarlığı. bugün başhyor. Türk-İş'in ardından pazarhk masasına "alternatif öneri pa- keti"yle oturan Hak-İş, uzlaş- ma sağlanmaması durumunda, 27 ağustosta greve çıkma karan aldı. Türk-İş ile hükümet arasında 545 bin işçi adına yürütülen toplusözleşme görüşmelerinin sonuçlandınhnasının ardın- dan, Hak-İş Konfederasyonu'- na bağlı 5 sendika bugün hükü- tnetle pazarhk masasına oturu- yor. Kamu sektörü sözleşmele- rinden sorumlu Devlet Bakanı Bekir Sami Daçe, bugün Hak- İş'i ziyaret edecek. Görüşmede. Türk-İş'in hükümetle imzaladı- ğı toplusözleşmeyi "yetersiz bu- lan" Hak-İş'in sunduğu yeni öneri değerlendirilecek. Hak-İş Konfederasyonu Başkanlar Kurulu, geçen hafta yaptığı toplantıda, toplusözleş- me görüşmelerinde izleyeceği politikayı kararlaştırdı. Iş gü- vencesi konusunda Türk-Iş ile hükümetin kabul ettiği idari maddeyi benimseyen Hak-İş, taşeron uygulaması ve iyileştir- me ücreti konusunda yeni öne- riler hazırladı. Önerisini geçen hafta hükü- mete ileten Hak-İş, ücretlerde iyileştirme konusunda aylık çıplak ücretleri 4.5 milyon lira- nın altında olan işçilerin ücret- lerinin 4.5 milyon liraya yüksel- tilmesini istedi. Yapılacak ücret zamlanyla işçilerin eline geçe- cek ayhklann "ancak yeni asga- ri ücret düzeyine" (2 milyon 875 bin 630 lira) ulaşacağına dikkat çekildi. Toplu sözleşme görüşmeleri başlayan Hak-İş Konfederas- yonu'na bağlı 5 sendikaya üye 65 bin 500 işçinin yüzde 80'i 4 5 milyonun altında ücret alıyor. "YILLARCA BERABER" Bu kış... SobadaYenilik Uzaktan Kumanda Sobada Marka E.C.A. • I I Kışı E.C.A.'ya bırakın. Uzaktan kumanda yeniliğiyle tanışın. E.C.A. güvencesinde konforlu ısının. SL-148'in Özellikleri • Uzaktan kumandalı, radyant ve etektrikü ısıtıcılı, fanh • Uzaktan kumanda ile 6 -7 m. mesafeden tüm sisteme kumanda ımkanı • 11 degişik ısı kademesı • Türkiye'nın mat emayeli tek sobası • ,Baca bağlantısız • Oksiprotektör emnıyet sistemi dahil, dört ayrı emniyet sistemli • Otomatık çift kademeli ateşleme • Kullanımı kolay ve ekonomık Diğer Modeller • SL • 147 Fanh, elektrikli ısıtıcılı radyant soba • SL • 146 Fanh, radyant soba •SL-145 Radyant soba •SL-135 Katalitik soba EUAS MAKMA SANAYİ A.Ş. SaHş EUAR SAT1Ş SONRASIMUŞTERIHEMEUER1 Merfcez (Istanfaul) Kayışaagı Cad Poyraj Sok No 4 K t 81040 Sog.1]u(e7ne-Kadıkay ' ISTAN3UL Tel 34886 34(4ha)Fai'346 56E9 AnknBMge Tel 42667 08 Fa 426 5500 Tel 490651 Fa 490652 ü!?2 Uertıej(lslarbul) Sa-ayı Bölgesı Sanayı Cat Nc 15 Ka^^dagı Cad Poyraz Sck Ho 4 K 1 81CU0 815»Şeyh*5y-Pe«>knSTMietL Soguüûçeşme-Kadiköy/tSTANBlJL Tel 3783400(3hatJFa» 378 20 55 Tel 3453524 345 19""4 34SO938 Fa> 348 56 69 AnkaraBSIge Te 426 67 06 Fax426 55O0 bnırB«ge Tel «0651 Fa» 490652 EMAS A.Ş. *e EMAR A.Ş. ELGİNKAN TOPLULUĞU kuruluşlandır. ARAYIS TOKTAMIŞATEŞ Yüksek Oğpetimin DUPUIIHI... Bundan 30-35 yıl önceydi. Ortaokul ya da lise sıraların- daydım. Hürriyetgazetesi, "HalkÜniversitesi"adıy\ab\r kampanya başlatmıştı. Gazetede her gün belli alanlarda ve konularda bilgi veriliyor, sonra da sorular yayımlanı- yordu. Daha sonra okuyucuların bu soruları yanıtlaya- rak gazeteye göndermeleri istendi. Ve soruları başarılı bir biçimde yanıtlayanlara; resimli, damgalı, güzel birer diploma gönderileceği duyuruldu. Gazetenin amacı, hiç kuşkusuztiraj arttırmaktı. Amao zamanlar, "insanlar gene de bir şeyler öğreniyor" diye düşünmüştüm. Ancak o diplomaları almak için kimsenin uğraşacağını sanmıyordum. Bir gün Cağaloğlu'ndan geçerken bir baktım Hürriyet gazetesinin önü ana-baba günü. "Neoluyorburada"di- ye sorduğumda, aldığım yanıtla şaşkınlığa düştüm. İn- sanlar Halk Üniversitesi'nin diplomalarını almayaçalışı- yorlardı. Aslında kampanyada duyurulduğuna göre diplomalar evlere postalanacaktı. Ama birkaç gün sabredemeyen- ler, diplomalarına bir an önce kavuşmak için birbirlerini çiğniyorlardı. Doğrusu bu işe aklım ermemişti. "Yahu" diyordum, "Alacaklan bu diploma, bu adamlann neyine yarar?" Sorumun yanıtını kısa bir süre sonra buldum. Ziyarete gittiğim bir mektep arkadaşımın evinin salonunda, anne ve babasının Halk Üniversitesi diplomaları asılıydı. Hem de gayet şık bir biçimde, çerçevelenmiş olarak. Baba bakkal; anne okuma yazması kıt bir ev kadını idi. Türkiye'de YÖK sonrasında "açık öğretim" başlayın- ca, hep bu örnek geldi aklıma. "Acaba alınacak diplo- malar hangi salonlan süsleyecek, hangi kompleksleri tatmin edecek?" diye düşündüm. Bunca insana, bunca emeğe yazık değil miydi? Aslında ilke olarak açıkoğretime karşı değilim. Ama bu tür eğitimler, hem bir "mesleğe" yönelik olmalı hem de bu iş "ün/Vers/fe/erd/şjnda "birilerinin işi olmalı. Anadolu Üniversitesi'ni neredeyse yoktan var ederek bugünkü durumuna getiren Yılmaz Büyükerşen'in, Es- kişehir'deki başarılarını içtenlikle kutluyor ve destekli- yorum. Ama bu işler, bu kadar ayağa düşürülmez ki. Bu işi mutlaka üniversiteler yapacaksa; gereksinim olan alanlarda 10-15 bin öğrenciye bu eğitim uygulana- bilirdi. Nereden çıktı 200.000 kişiye eğitim vermek? Za- ten böyle bir eğitim "yüksek öğrenim " olarak isimlendi- rilebilir mi? Hele şimdi yüz binlerce öğrenci daha gire- cekmiş. Pes vallahi. inanın Hürriyet gazetesinin Halk Üniversitesi kampanyası, bundan daha ciddi bir uygula- ma idi. Bir de meslek yüksek okulları var. Üniversiteler her işlerini bitirdi, bunlarla uğraşıyor. iki yıllık meslek yük- sek okullarında ve bunlara paralel götürülen paralı kurslarda, sözde "nra eleman"yetiştiriliyor. Laf bunlar. Aslında yaratılan kapasite yılda 5-6 bini geçmez. Ama maksat, "faaliyet olsun." Hele buralarda, öylesine gü- IQnç bir akademik kadrolaşma var ki hiç kurcalamaya- yım daha iyi. Bir zamanlar "mektupla öğrenim" diye bir uygulama vardı. Baktılar, yürümüyor. Kaldırdılar. Keşke kaldırma- saydılar. Bugünkü açjk öğretimden çok daha iyiydi, çok d i i W i d i .ı Bir.yandan, "her/fese yüksek öğretim" palavrasıyla bu oyalamalar yapılırken bir yandan da "oligarşinin" çocukları (ki bunlar da bizim çocuklarımızdır) için, daha nitelikli bir yüksek öğretimin sağlanmasının koşulları oluşturulmaya çabalanıyor. Başarılı öğrencileri lisans eğitimleri için yurtdışına göndermek; Bilkentten sonra Koç.Galatasaraygibi nite- likli vakıf üniversiteleri açmak, hep bu çabanın parçala- rı. Ama bu arada kimilerinin önü kesiliyor, dışlanıyor. örneğin Istanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; yüksek lisans ve doktora programlarının kontenjanlarını üç katkıstı. Bu anlamsız kısıtlamanın nedenlerini soran- lara, "YÖK'ten baskı var" diyorlarmış. Doğru mu, yalan mı bilemem. Ama YÖK bu, yapar mı yapar. Bir yandan yüz milyarlar ödeyerek lisansüstü eğitim için yurtdışına öğrenci gönderir, bir yandan da yurtiçindeki lisansüstü eğitim kontenjanlarının azaltılmasını ister (Allahım sen aklımıza mukayyet ol...). Üniversitelerin görevi salt bilgiyi aktarmak değil; bilgi üretmektir. Zaten üniversitelerimiz bu aktarmayı bile tam beceremediğinden, sürekli bir "far<c/ı/aşnrma" ve "kalitearttırma"arayışı gözlemekteyiz. Ama son karar- lardan sonra, korkarım Türkiye'de yüksek öğretim, orta öğretimden de daha geriye düşecektir. Umarım yanılıyor olayım. Kıtalararası haberleşmeye katkı ANKARA (AA)-Kjtalararası Denizaltı FiberOptik KabloProjesi •'Sea- Me- We 2"nin Türkiye'deki bölümünün yapımına başlanıyor. PTTnin de aralannda bulunduğu 42 üikeden 52 resmi ve özel telekomünikasyon kuruluşu ile gerçekleştirilecek olan toplam 800 milyon dolara mal olacak proje tamamlandığında, Uzakdoğu ile Amerika arasındaki uluslararası haberleşme Türkiye'nin aracılığı ile sağlanacak. Dünyanın en büyük denizaltı kablo döşeme gemisi ABD bandırah "Global Sentinel", bu amaçla bugün Marmaris'e geliyor. Gemi, Marmaris Turunçköy'den fiber optik kabloyu döşerneye başlayacak. Mıar'a dek uzanacak fiber optik kablosunun çekilmesinin gelecek yıbn temmuz ayında tamamlanmasından sonra projenin hayata geçeceği bildirildi. Trafîk kazaları: 17 ölü • Haber Merkea - Tekirdağ-Malkara karayolunda Dinçer Çeker yönetimindeki 34 FVP11 plakalı özel bir araçla Yunan uyruklu Sarantopulos Ionnis yönetimindeki yabana plakalı bir otobüs, Yenice köyü yakmlannda çarpıştı. Kazada Dinçer Çeker, Ali Çeker. Tülin Kalenderoğlu ve kimliği belirlenemeyen 2 aylık kız çocuğu öldü. Dün yurdun çeşitli yerlerindekı trafık kazalannda ölenlerin isimleri ise şoyle: Tarsus'ta Kamile Yıldınm, Samsun'da Halil Budak, Silifke'de Ismet Cafer, Şanlıurfa'da Fesih Yakup, Marmara Erepsi'nde Mehmet Yetişen, K.ayseri'de Ali Rıza Cerit, Trabzon'da Kürşat Küçük, Siverek'te Sancar Barlas, Manısa"da Halil Abut, Mehmet Eker, Sakarya'da üç ayn kazada İsmail Gecer, Ahmet Ay, Samuray Tunalı. AÇIKLAMA ~J • Baynndırlık Bakanı Onur Kumbaracıbaşı, usulsüzyapıkiığı iddia edilen Mardin"deki yaüb okulihaleleri ile bakanlığının birilgisinin bulunmadığını söyledi. İhalenin bakanlığı ile bir ilgisinin bulunmamasına karşın, olayı araştırmak için müfettiş göndereceklerini de belirten Onur Kumbaraabaşı şöyle dedi: "İhale Milli Eğitim Bakanlığı adına Mardin Valilığı tarafından verilmiş. İhale komisyonu vali tarafından oluşturulmuş. Bizimle bir ilgisi olmayan bir olaya bakanlığımızın adının kanştınlmak istenmesinin siyasi bir nedeni olabileceğjni düşünüyorum. Şikayetçi olan DYP Mardin İl Yönetim Kurulu üyeleri bu ihalenin bizimle bir ilgilerinin bulunmadığını biliyor olmalan gerekirdi. Umanm, olaya adımtzın kanştınlmak istenmesinin bir siyasi nedeni yoktur, bir hatadan kaynaklanıyordur." Bu arada 18 Ağustos 1993 tarihli gazetemizin, 1. sayfasında yayımlanan "Yatılı okul ihalcsinde rüşvet suçlaması" başlıklı haberimizin spotu, "DYP Mardin İl Başkanı Siraç Çetin ve Yönetim Kurulu İkinci Başkanı Ferhan Ademhan; Midyat. Ömerli ve Dargeçit ilçelerinde daha önce iki keı iptal edilen \ atılı okul ihaleterinde usulsüzlük > apıldığını iddia ettiler" şeklınde olacak tır. Düzeltir, özürdılenz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle