Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7TEMMUZ1993 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Yağmalanan HazineArazileri
Kadastro haritalarının bugün yapılandan çok daha fazla
yapılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Yeteri kadar kadastro
çalışması yapılmadığı için. vatandaşlarımız sınır kavgalarına
kapılmakta ve başlan derde girmektedir.
Prof. Dr. TAHSİN TOKMANOĞLL
H
ukukçularımızın "suç-
lusu bilincn hukuk ci-
nayctleri' diyc niıele-
diklcri olaylar. üzcrin-
de öncmlc durulması
gcrckcn çok çesjtli ko-
nulan kapsamakladır. Gcleccğimizin
güvcn altında olabilmcsi için. hcnı bi-
rcylerc karşı, hcm dc topluma karşı
suç işlcyenlerin cczalandınlmaları
şarltır. Tcrsi durumda çağdaş hukuk-
lan söz cimemizc vc gclcceğc güvcnle
bakmami2a olanak yoktur. Sayın baş-
bakanımızın (şimdi cumhurbaşkanı)
söylediği "faili meçhul cinayet bırak-
mayacağız" sözü üzerindc durmamız
vc suç işîcmiş ve helc cana kiymış kim-
sclcrin cn kısa siircdc saptanıp yaka-
lanmalannın zorunlu olduğu. toplum
vicdanının rahatlaması için bunun gc-
cikilmcden yapılması gcrckıiği kanı-
sındayız. Başbakanın."faili meçhul ci-
nayetlcr" için yaplığı vaadin. öbür hu-
kuk cinayctlerini de kapsaması gerek-
tiği kesinlikle söylenebilir.
Bu düşüncelerle. son yıllarda Hazi-
nc arazileri üzcrindc oynanan oyunla-
ra dcğinmek isıiyor ve ilgılilere. "ki-
min malını kimlcre dağıttınız. ya da
peşkcş çektiniz" diycrek sorular sor-
mak istiyoruz.
Bütün dcvlet dairclcrindeki dcmir-
başlann. yılda bir kcz sayımı yapılır.
Eksikkr varsa araştınlır. bulunamaz-
sa sorumlulardan hesap sorulur. Dc-
mirbaş eşyalardan çok daha değerli
olan Hazine arazileri için. böylc bir sa-
yım yapılmaz. Niçin yapılmadığını bi-
lemiyoruz.
Yasalanmıza görc Hazine arazileri.
Maliye Bakanlığı'na bağlı bulunan
"Milli Emlak Genel MüdürlüğiTnün
cmrinde ve dcnetimindc bulunmakta-
dır. İl veilçelerde bulunan Hazineavu-
kailan. Hazine'nın hüıiin hakUınnı \e
ara/ilcrini. cvclliklc mahkcmelerde sı\-
vunmaktadırlar.
Hazine arazilerıııı. onnan olan \e
olmuyan diyc iki kısma ayırma olana-
ğı vardır. Orman arazileri, Onnan Ba-
kanlığı'nın cmrınc vcrilmis,lir. Bu ba-
kanlık Hazine adına orman alanlannı
korumakta ve i>lcimckıedir. Orman
olmayan ycrlcri de Milli Emlak Gencl
Müdürlüğü ya da Hazine avukallan
korumakladırlar.
Büyük \a da küçük hcrhangi bir
arazi parçasının korunabilmesi için
önce kadastrosunun yapılması. yani
ölçülerek geomeirik şeklinm sapian-
ması vc dünya üzerindeki ycrinin bc-
lirlcnmesi şartlır. Kadastro. laşınır
mallardaki dcmirbaş listclcrinin ycnni
almakadır. Listc olmadan taşınır mal-
lar nasıl denetlcnemczlerse. kadastro
olmadan da arazilcr dcneılencmcz.
Kadastro yapıldıktan sonra. cşiı za-
man aralıklan ilc sınırlar dcncilenirsc.
arazınin de dcnelimi sağlanmış, olur.
Bu denctimlerdc bütün sataşmalar
meydana çıkanlır ve sınır noktalan
onanlır ya da ycnilenir. Bütün ileri ül-
kelerdc. arazi denelimleri bu sckildc
yapılmakiadır.
Ülkemizdeki öncmli eksikliklcrden
birisi. kadastromuzun hala lamam-
lanmamış olmasıdır. Kadastrosu ya-
pılmayan. yani gcometrik şekli ve bo-
yutlan bilinmeycn bir arazinin. haüa
küçük bir parselin. denetimine dc ola-
nak yoklur. Ülkemizdeki özel arazilcr.
tapuyla ilişkileri bakımından 3 gruba
aynlmaktadırlar. 1- Tapusu/. 2- Ta-
pulu fakat kadastrosuz. 3- Tapulu vc
kadastrolu. İleri ülkclcrdeki arazilerin
lamamı. buradaki üçüncü gruba gir-
mektedir. Binnci ve ikinci gruba giren
arazinin nc anlama geldiğini. ileri ülkc
insanlan anlayamamaktadırlar.
Orman ara/ilcrinin kadastrosunu.
ö/cl olarak kurulmu^ olan "Orman
Kadastro Komisyonlan" yapmakia.
tapuya da vazdırmakuıdırlar. Orman
mühendislcri sınırlan dcncılcnieklc NC
salasanlar hakkında gerekli yasal is,-
lemlcri vapmakladırlar.
Tapusuz, kadastrosuz...
Orman -üiyılmayan Hazine arazslc-
rinin kadastrosunu yapan özcl koınis-
yonlar bulunmamaktadır. Gcncl Ka-
ilaslro Komisyonları (Tapulama Ko-
misyonlan). özcl arazilerin kadasl-
rosunu yaparkcn hiç kimscnin malı ol-
mayan yerlcr de meydana çıkmakta-
dır. Bu ycrler Hazinc'nin malıdır vc
Hazine adına tapuya işlcnmcktcdir.
Orman Kadasiro Komisyonlan'nın
sadccc orman sınırlannı ölçmesinc
karşılık. Gcncl Kadasiro Komisyon-
lan bütün parsellcri ölçnıektedirler ve
bu ncdcnlc dc v jvas ilerlcmektcdirler.
Hcr iki komisyon da has a fotoğraflu-
nndan (fologrameırı bilinıindcn) ya-
rarlanmaktadır. Bu lcknik sayesinde
kadastro çahşmalan çok hızlanmıslır.
Fakat. havadan çckilcn fotoğratlarda
uörülemeycn sınırlan. klasik yöntcmlc
ölçmcklcn başka bir yöntem buluna-
mamışiır. Uygulanan ölçü ıckniğinin
çok ilcn bir leknik olmasına karşın.
mahkemclcrdcki verasct işlcmlerinin
hızlı yürümcmcsi nedcniyle. genel ka-
dasiro islcri istenilen sürattc giımc-
mcklcdir. Sonuç olarak Hazine arazi-
lennin büyük çoğunkığu lapusuz ve
kadasırosuz durumda bulunmakla.
yukarıdaki 3 grupıan birincisinc gir-
•nekledirlcr.
Orman ara/ilcrinin de ancuk yarısı-
nın kadastrosu yapılmışıır. öbüryarısı
Hazine ara/ilen gibi kadasırosuz vc
lapıiMizdur. Kakal. orman arazilcri-
niıı lanıamı "Orman Amcncjman Ha-
ntaları'nda islenmişıir. Hukuksal bir
niteliği olmayan bu hantalar. orman
alanlannı kabaca göstermekie vc kaba
da olsa bir denclim olanağı sağlamak-
tadırlar.
Özct olarak; orman arazileri. öbür
Hazine arazilerinc kıyaskı daha iyi ko-
runmaktadır. Bir Orman Kadastro
Komisyonu. incelcdiği bir çalılığı or-
man saydığı lakdirdc. o ybre göz dik-
niis. olanlar iizülmeklcdirler. Orman
saymadığı takdırde de scvinmeklcdir-
lcr. Çünkü. oımancılunn denetimine
verilcn arazivi kolaylıkla cllerine geçi-
rcmeyeceklcrinî biImckledirler.
Orman sayılmayan Hazine ara/ilc-
rini dcnctlcycn herhangi bir kurumun
bulunmadığını söylcycbiliriz. Ancak.
Hazine ara/ilcrini yağmalayanlar ara-
sında herhangi bir şekilde anlaşmazlık
çıkarsa. ya da bir başkası larafından
şikayct edilmesi halindc. durum yöne-
ticilcre duyurulmakta vc oradan da
Hazine av ukatlanna geçmcktedir. Or-
man arazilcrinde olduğu gibi dolaysız
konlrol yapan ve sorumlu olan bir ku-
rum bulunmamaktadır.
Sonuç
Son yıllarda. onnan nitcliğini yili-
rcn yerlcrin. ormandan çıkanlmasını
amaçlayan yas;\lar kabul cdıldi. Or-
manın lanımını dcğişlirerck alanının
küçülmcsinc nedcn olan bu yasalann
yasa sayı vc çıkış larihlcri şöylcdir:
'I982"de"2655. I983"tc 28%. I986\ia
3302. l9X7"dc 3402. Hukukçulanmı-
zın dirctmcsi ilc. ormandan çıkanlan
ycrlerin Hazine'ye vcrilmesi gerektiği
kuralı bcnimsendi. Bu kuralı çürül-
mck amacı ilc 7 Eylül 1991 günü 3763
sayılı yasa çıkanldı. Döncmin bakanı.
ormandan çıkanlan ycrlerin. yeri clin-
dc bulunduranlara Sittılacağını açıkla-
dı. Bu haberdcn sonra ülkemizin her
yanında. onnanlara büyük çapla sa-
taşmalar oldu vc halcn olmakla. Son
yıllarda yaygınla^ın köşe dönmc yön-
temlcrinden biri dc "ormandan arazi
açarak tapuMinu almak. sonra da par-
sclleyip saimak"lır.
Az korunan onnan arazilcrinde du-
rum budur. Hiç korunmayan öbür
Hazine arazilcrinde isc çok daha l'cci-
dir. 15 3 1950deTürkıyckadastrosu-
nun 20 yıl içerisinde bitirilmcsini
amaçlayan 5602 sayılı yasa çıkanldı.
fakal uygulanmadı. 1963-1967 yıllan-
nı kapsayan birind bcşyıllık kalkınma
planında. şchirlcrde 750.000 parselin.
kırs;ıl alanlarda da 9**.500 knv alanın
kadastrosunun yapılması istenmişiir.
Yapılabilen. şchirlerdc 260.000 parscl.
kırsal alanda isc 260.000 km
2-
dir. Da-
ha sonraki yıllarda iyiccazaldı.
Kadastro hantası bir kez yapılmak-
la sorun çözümlenmemckıedir. Miras
yoluyla arazilcr ycni kuşaklara gcçtik-
çc. bölünmeler olmakta. «ıtışlar yapıl-
makia vc kadasiro hariuılannın da dc-
ğişmesi gerckmcktedir. Ülkemizdc nü-
fus süratlc aruığından. kadasiro hari-
talannın da süratle dcğişmcsi zorunlu
olmakıadır. Bu ncdcnlc kadasiro hari-
lalanna "yaşayan varlık" dcnilmckle-
dir. öbür haritalarda bu özcllik yok
dcnecck kadar azdır. .
Sonuç olarak. kadastro haritalan-
nın bugün yapılandan çok daha fazla
yapılması gerektiği orlaya çıkmakta-
dır, Yeteri kadar kadasiro çalışması
yapılmadığı için, vaıandaşlanmız sınır
kavgalarına kapılmakta ve başlan
dcrdc girmektedir. Aynı ncdcnden.
arazi vc arsa saıışlannda. büyük çapta
yolsuzluklar yapılmakladır. Örncğin
kadastrosuz bir ycrdc. 300 m' arsa
alan bir vatandaşın arsasının. kadast-
ro sonunda 100 m
r
yc kadar indiğigö-
rülchilmcktedir.
Kanımızca; yeteri kadar kadaslroya
siihip olmamaklığımızın asıl sorumlu-
su. konuya cğilmeycn vc bu işi daıma
gcri plana itcn poliıikacılarımızdır.
Avnca aynı polilikacılanmız. bazı şir-
kcılerin ve ctkili kimsclcrin kadastro-
daki eksikliklcrden yararlanmalanna
yardımcı olmusjardır. Böylcliklc mil-
lct malı olan birçok arazi. özcl kişilcrin
cHcrinc gcçmişiir.
Bu olaylar. kanımızca: hukukçula-
nmızın söylediği "hukuk cinaycllcri"
kavramına lam olarak uymakladır.
Faillcri dc "meçhul" dcğildir. bilin-
mckledir. Bu ncdcnlc başbakanıını/ın
faili meçhul olmayan hukuk cinayeıle
rınin hcpsini gündcmc alaeak kcsin bir
açıklama yapmasını. bcklemekıeyiz.
ARADABIR
Praf. Dr. NACIKEPKEP
Sol Aypışmalıdıp
Türk solu, son on yılı 'birleşme' tartışmalarıyla geçir-
di. Kurulan partiler, birleşen partiler, birleşmeyen parti-
ler, ayrılan partiler her keresinde bu tartışmaları yoğun-
laştırdı. Aynlan ya da birleşmeyen partiler kendi gerek-
çelerini ortaya koydular: buna karşılık ayrılmaya karşı
çıkanlar ya da birleşmeyi savunanlar bu gerekçelere
karşı görüşlerini ileri sürdüler.
Birleşmeyi savunanların görüşleri ilk bakışta çok da
mantıklıydr. Solun aşağı yukan yüzde otuz olan oy oranı,
parti sayısının artmasıyla birlikte, birkaç parçaya bölün-
mekte ve bu da (özellikle de) yürürlükteki seçim sistemi
nedeniyle, kazanılabilecek milletvekili sayısının büyük
ölçüde azalması sonucunu doğurmaktadır. Tüm sol par-
ttlerin aldıkları oyun toplamına göre elde edilebilecek
milletvekili sayısının bölünme nedeniyle büyük ölçüde
kaybedileceğinin bilincinde olan seçmen de, oyunun
boşa gitmemesi kaygısı içinde, bu sol partilerin hiçbiri-
ne oyunu vermemekte, bu da elde edilen sonucu daha
da olumsuzlaştırmaktadır. Birleşmeyi savunanlara gö-
re çare bellidir: Elde edilen tüm sol oyların, elde edile-
cek milletvekili sayısı bakımından tamdeğerlendirilebil-
mesi ve seçmenin güvenınin sağlanarak potansiyel sol
oyların başka partilere kaçmasınaengel olunması, böy-
lece oy oranının yükseltilmesi için 'birleşme' tekyoldur.
Bu görüş yak;n zamana kadar, az sayıdaki kişiler dı-
şında, hemen hemen herkesçe paylaşıldı. Ancak, son
zamanlarda bu görüşün doğrulugu bazı siyaset bilimci-
lerince tartışılır oldu. Giderek sayıları artan birçok kişi
soldabirleşmenin büyümeyi, güçlenmeyi birlikte getire-
ceği savına kuşkuyla bakar oldular. Birleşmenin tek ve
yeterli çare olup olmadığını tartışan, bu sava kuşkuyla
bakan az sayıdaki bu kişilerden hiçbiri, benim bildiğim
kadarıyla, çözümün ne olduğuna ilişkin olarak henüz
herhangi kesin bir şey söylemedi. Oysa, öyle sanıyorum
ki, bu konuda bir çözüm önerebilmek için yeterince des-
tekleyici olgu birikmiş durumdadır.
Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) 1991 seçimlerinde
seçmene net bir mesaj veremedi. Seçim bildirgesinde
savunduğu ekonomiksisteme ilişkin bir netlikyoktu. So-
mutekonomik sorunların hangisini nasıl çözeceği, han-
gi ekonomik soruna öncelik vereceği tam olarak anlaşı-
lamadı. Seçim döneminde de şimdi de SHP'nin siyasal,
toplumsal ve ekonomik konularda kime karşı ve nasıl bir
seçenek oluşturduğu, toplumun hangi kesiminin çıkar-
larını hangi ülkü doğrultusunda ön planda tutacağı ko-
nusunda kamuoyunda kesin bir görüş oluşmadı. Bunun
sonucu olarak da 'nastl olsa bize oy verir' diye düşünü-
len seçmen kesiminin azımsanmayacak bir bölümü öte-
ki partilere kaydı. SHP 1991 seçimlerinde umduğunu bu-
lamamıştı. Kan kaybı hızını arttırarak bugün de sürmek-
tedir. Birbiri ardındanyapılan kamuoyu araştırmaları bu
sürecin partideki bölünmeyle açıklanamayacağını da
göstermektedir. Kaldı ki, bu sorun yalnızca SHP için de
geçerli değildir.
Atatürkçüler, seçim hesapları nedeniyle Atatürkçü ol-
mayan solcuların da partilerine katılmasına izin vermiş-
lerdir. Temelde Atatürk karşıtı olan ve -en ılımlılarının
yaklaşımıyla- Atatürkçülüğü kendi ulaşmak istedikleri
amaca giden yotda ancak bir evfe olarak kabul edenler
de kendi partilerini kurmak zahmetine katlanmaksızın
oy potansiyeli olan hazır bir partiye katılmayı yeğlemiş-
lerdir. Doğal olarak, her iki gruptakilerin de kendi sahip
oldukları görüşten vazgeçip öbürününkini benimsemek
akıllarından geçmemiştir. Akıllarından geçen, belki de.
"nasıl olsa doğru olan benim görüşlerim, öyle ise öbür-
leri zamanla benim gibi düşünmeye başlayacaklardır
olmuştur. Ancak her iki yan da yanılmıştır. iki ayrı kökten
kaynaklanan bu iki ayrı dünya görüşünün uzlaşması ve
birleşmesi olanaksızdır. Geçen yıllar bunu yeterince ka-
nıtlamıştır.
Tek bir parti içinde uzlaşmaz iki ayrı grubun olması, iki
ayrı insanın ayaklarından birbirine zincirle bağlanması
gibi bir sonuç doğurmaktadır. Bu iki insandan her biri
kendi seçtiği yöne gitmeye çabalamakta, sonuçta ikisi
de oldukları yerde kalmaktadırlar. Bu zincirle bağlı iki
ayrı varlık politika kulvarında birbirlerini engelleyip yer-
lerinde kalırken, rakipleri, aradan koşanlar bile olsalar.
birkaç tur bindirmektedirler.
Çözüm, bunları bağlayan zincirlerin kırılması, bu iki
değişik görüşun kendi diledikleri yolda gitmelerine ola-
nak sağlanmasıdır; çözüm, solun ayrışmasıdır.
TARTIŞMA
Ozan Asım Bezirci'ye
TSTi
• amuslu
olmak. ne
zor şeymiş
meğer? /
Birgün
Almanlann
pabucunu yalayan, / Ertesi gün
Ingilizlere takla atan, / Daha
ertesi gün de Amerika'ya /
Kavuk sallayan soysuzlar gibi/
Olmak istemedik. Yalnızve
yalnız / Bir tek milletin önünde
secdeye vardık. / O da kendi
cefakeşmilleü'mizdir. / Meğer
ne büyûk günah işlemişiz!/
Kanunlu, kanunsuz baskılar
altında / Ezile ezile pestile
döndük (...)/ Çalmadan,
çırpmadan, bize ekmeğimizi
verenleri aç, / Bizi giydirenleri
donsuz bırakmadan yaşamak /
Istemek bu kadar güç, / Bu
kadar mihnetli, hatta bu kadar/
Tehlikeli mi olmalı idi."
Sabahattin Aü. Ali Baba.
Cumartesı aicşamı haber
bültenınde katledilenler
arasında ismini gördüğümde
yüregim aaya kesü. Yitirilen
sadece yürekli bir dost değildi.
öğretmen, doktor, avukat
hatta başbakan bile
olunabilirdi, ama sanatcı,
yazar, ozan olunamazdı.
Çalmadan, çırpmadan, geceyi
gündüz eyleyerek onurlu bir
yaşarru sürdürmek adına
verilen kavga bu kadar
mihnetli, hatta bu kadar
tehlikeli mi olmahydı? Daha
yıllar önce Sabahattin Ali isimli
araşürmanı bitirirken
kullandığın bu alıntıyla aslında
kendi yaşamırun resmini de
çizmiştim.
Çok iyi anımsıyorum. 15 yıl
önce ılık bir sonbahar
günüydü. O zaman Fatihte
oturuyordunuz. Türkiye'de
aydın olmanın sorumluluğu
üzerine tartışırken birden
heyecanlanmış, "Ya
yeryüzünde adil ve kalıcı bir
banşı birlikte kuracacız ya da
toptan hiç olacağız" demiştiniz.
Var olmanın karşıtı yok olmak
ise: yok edilme tehlikesi sadece
varolmayı becerebilenler için
söz konusudur. Aksi takdirde
'"hiç"liğe yazgıhdırlar. Bu
yazgıyı kabullenmekse insanın
kendini yadsımasından başka
neolabilirki?
Ne var ki coğumuz. sadece fesi
sanğı çıkanp şapkayı, çarşafı
çıkanp entariyi giymekle; eski
harften yeni harfe; el
tezgahından makineye
gecmekle varolunabileceğini
zannettik. Tam bunlar bize öyle
yeterli göründü ki, evden
meclise kadar yaşarru
bicimlendiren kararlann
"büyüklerin" gözlerinin içinde
esen rüzgarlara göre
belirlenmesini demokrasi diye
kabuUendik. Hatta bazılanmız,
cağı yakalamadan çağ
atlamanın keyfiyle gecmişi
özlemeye bile başladı.
67 yıllık ömrünü bu gerçeklere
kavgayla dolu dolu geciren
ozan Asım Bezirci; hep geriye
bıraktığın eleştirilerin,
çevirilerin, araşürmalannda
hep varolacaksın.
Ne yaparsın ki, düşünmeyi
ne-neden-nasıl diye
sorgulamayı reddeden,
sunulanlarla yetinen
toplumlarda banş, özgürlük,
demokrasi çok uzun soluklu bir
kavgayı gerektiriyor. Bedelinin
ise aydınhk kafalan, sanatçı
yürekleri, dostlan yitirmek
olması insana olan umudumuz
sürdüğü sürece sadece
yüreğimizi aaya kestiriyor.
Son sözü Eluard'dan
çevirdiğim şürlesana
bırakıyorum.
İnsan oldum, taşoldum, /
Insanda taş, taşta insan oldum,
/ Gökte kuş oldum, kuşta gök, /
Ayazda çiçek oldum, güneşte
ıımak. / Çiğde pınltı.
Kardeşçe, yalnız kardeşçe
özeûr.
TürkelMinibaş
PENCERE
Yazın ve kültür yaşamımızın
çağdaşlaşma yolundaki öncjisü;
özgür düşüncenin, banş ve kardeşliğin
engin savunucusu; yazın dünyamızın
eşsiz neferi
4
AS1M
AĞABEY'imizi
sonsuzluğa yolculadık.
Aydınlığı yolumuzu ışıtacaktır.
FERtDLN AÎVDAÇ - ÖMER ATEŞ -
ATİLLA BtRKlYE • TURGAY FÎŞEKÇİ -
SEMİH GÜMLŞ - HÜSEYÎ3S HAYDAR -
ERGİN KOPARAN
NAZIM HIKMET
KÜLTÜR VE SANAT VAKFI
Sivas katüamında, Danışma Kurulu üyemiz,
güzel insan, değerli yazar
ASIM BEZtRCtyi
ve sanatçı, yazar, folklorcu ve tiyatrocu pek çok
dostumuzu yitirmenin derin üzüntüsü içindeyiz.
Anılannı yaşatacağız.
Değerli arkadaşımız,
kültür ve uygarhk savaşımının
sabırlı, yorulmaz ve çilekeş
emekçilerinden, eleştirmen
AŞIM
BEZİRCİ'yi
Sıvas'taki karanlık güçler
aramızdan ayırdı.
Bıraktığı yapıtlar
kültür tarihimizle
birlikte yaşayacaktır.
PEN YAZARLAR DERNEĞİ
Karanlık güçler, bu kez Sıvas'ta
uygarhk ve kültür savaşımcüanmn
yaşamlanna yönelik hunharca
saldırıda bulundular.
Tüm öldürülen edebiyatçı ve sanatçı
dostlarımızın anısı yaşayacaktır.
PEN YA.ZARLAR DERNEĞİ
Ateviyi
Neden Yakar?»
Her Müslürnan her Allahın günü beş vakit namaz kılar
mı?
Kılmaz...
Çağımız yaşamındaki ivme, bunca yoğun tapınmaya
elvermez; ama, beş vakit namazını eksik etmeyene de
Anadolu'da saygıyla bakılir...
Peki, namaz kılmayan Müslümanın durumu nedir?..
Yapılan araştırmalara göre ümmet-i Muhammet'in
çoğunluğu namaz kılmıyor, Anadolu Müslümanı inancı-
nı biçimsellikte aramıyor, bu konuda hoşgörülüdür...
Çünkü bu topraklarda dinler, mezhepler, tarikatlar,
binlerce yıldan beri üst üste istiflenmiş, yan yana sergi-
lenmiş... Bugün bile Istanbul'un Ortaköyü'nde haham,
papaz, hoca, mahalle komşusudur; geçmişte Anadolu'-
nun her yanında Müslümanlarla Hıristiyanlar iç içe ya-
şarlardı.
Ancak ne oldu bize de yobazlık rüzgarlan ortalığı ka-
sıp kavurmaya başladı?..
•
Alevi, Müslümandır...
Tanrıyı bilir, Muhammet'i tanır, Ati'yi sever, oruç tırt-
maz, namaz kılmaz, hacca gitmez...
Alevi namaz kılmadığı için camiye de gereksinme
duymaz. Alevi köylerinde cami yoktur. 1960'larda zama-
ne iktidarı oy avcılığı için imamları devlet memuru yaptı,
Hazine'den aylığa bağladı.
İmam, Alevi köyüne atandı, devlet memuru olarakgö-
reve başladı.
Peki, namaz kılmayan Aleviye camisiz köyde devlet
memuru imam nasıl namaz kıldıracaktı?..
Alevi zorlandı.
- Haydi bir cami yapalım...
Devlet buyruğuyla mezhebini değiştirsin diye insana
baskı uygulanır mı? Hem de laik Türkiye Cumhuriyeti
1
-
nde bu barbarlık kimin icadı?..
•
12 Eylül bir dönüm noktası...
Ortaöğretime zorunlu din dersleri kondu...
Din öğretmeni kim?
Imam-Hatip çıkışlı bir hoca...
Bir Sünni...
Alevide imam yok; laik devlet, imam okulu, imam lise-
si açıyor, Sünni mezhebinin öğretisini öğrencilere aşılt-
yor... Türkiye Cumhuriyeti'nin mezhebi Sünni mi?
Alevi çocuğu zorunlu din dersine girdiğinde, hoca
başlıyor Aleviliği kötülemeye... Çocuk gözyaşları içinde
eve dönüyor, anasına babasına diyor ki:
- Sizler çok kötüymüşsünüz...
- Ne oldu yavrum?
- öğretmen söyledi...
Devlet buyruğuyla din dersi; siyasal iktidar zoruyla
mezhep baskısı; milli eğitim yoluyla yobazlık aşılaması.
Laik cumhuriyet mi bu?..
•
Pir Sultan Abdal, bir Alevi şairi...
Anadolu kültürünün ürünü, Türk edebiyatının övüncü,
dilimizin ozanı, haksızlığa başKaidırfnın tarihimizdeki
simgesi...
Sıvaslı...
Sıvaslı Aleviler "Pir Sultan Abdal Şenliği" yapmak is-
tiyorlar, Istanbul'dan sanatçıları çağırıyorlar, şiirsöyle-
yecekler, müzik dinleyecekler, tartışacaklar, söyleşe-
cekler, PirSultan'ı anacaklar... ... ....
Yobazlar-laikdeğil-saldırıyorlar... ••
Yıllardan beri devlet eliyle yapılan yatırım, meyveleri-
ni veriyor. Saldırının kaynağı belli değil mi? Devlet Sünni
mezhebinin devleti kimliğine bürünürse, Aleviye yasam
hakkı kalır mı?
•
Alevi, şeriata karşıdır...
Sorununözü bu...
Anadolu Alevisi şeriatçılığa karşı halk kesiminde gü-
vence sayıldığından, Sünniliği şeriat devletinin itici gücü
gibi kullanmak isteyen yobazlar Aleviliği karşılarında
engel sayıyorlar...
Hıncları artyor..,
Eski bir öykü bu; ama, 21 inci yüzyılın eşiğinde yinele-
ntyor...
14'üncü yüzyılda yaşayan Türk şairi Nesimi, Anadolu -
ya varıp Hacı Bektaş Veli ile tanışmıştı, şeriata karşı çık-
tığı için Halep'te derisi yüzülerek öldürüldü.
Âşık Nesimi'nin 21 inci yüzyılın eşiğinde Sıvas'ta diri
diri yakılması, öykünün çağımızdaki bölümünü oluşturu-
yor...
1
k :
' ^t-.:
•
i
A 1
Erzincanlı merhum Refîka vc Hamdi
Bezirciğlu'nun biricik 6ğlu, Refîka
Bezircioğlu'nun değerli hayat arkadaşı, tstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü mezunu,
Türkiye Yazarlar Sendikası yöneticüerinden,
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Danışma
Kurulu üyesi,
kültür ve uygarhk savaşımının özverili kalem
emekçisi, yeri doldurulamaz araştırmacı,
eleştirmen
ASIM
BEZİRCTyiSıvas olaylannda yitirmenin
derin acısı içindeyiz.
Dostlannın ve kalem arkadaşlanrun
başı sağolsun.
Cenazesi 8 Temmuz Persembe günii öğle namanndan
sonra Şişli Camii'nden kaldırılacakur.
AİLESt
Üsküdar'da İhtiyaçtan Devren
SatılıkParfûmeri
Tel:3101959
' ' • « ' . • . ^ *•« -A u