19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7TEMMUZ1993 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Yağmalanan HazineArazileri Kadastro haritalarının bugün yapılandan çok daha fazla yapılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Yeteri kadar kadastro çalışması yapılmadığı için. vatandaşlarımız sınır kavgalarına kapılmakta ve başlan derde girmektedir. Prof. Dr. TAHSİN TOKMANOĞLL H ukukçularımızın "suç- lusu bilincn hukuk ci- nayctleri' diyc niıele- diklcri olaylar. üzcrin- de öncmlc durulması gcrckcn çok çesjtli ko- nulan kapsamakladır. Gcleccğimizin güvcn altında olabilmcsi için. hcnı bi- rcylerc karşı, hcm dc topluma karşı suç işlcyenlerin cczalandınlmaları şarltır. Tcrsi durumda çağdaş hukuk- lan söz cimemizc vc gclcceğc güvcnle bakmami2a olanak yoktur. Sayın baş- bakanımızın (şimdi cumhurbaşkanı) söylediği "faili meçhul cinayet bırak- mayacağız" sözü üzerindc durmamız vc suç işîcmiş ve helc cana kiymış kim- sclcrin cn kısa siircdc saptanıp yaka- lanmalannın zorunlu olduğu. toplum vicdanının rahatlaması için bunun gc- cikilmcden yapılması gcrckıiği kanı- sındayız. Başbakanın."faili meçhul ci- nayetlcr" için yaplığı vaadin. öbür hu- kuk cinayctlerini de kapsaması gerek- tiği kesinlikle söylenebilir. Bu düşüncelerle. son yıllarda Hazi- nc arazileri üzcrindc oynanan oyunla- ra dcğinmek isıiyor ve ilgılilere. "ki- min malını kimlcre dağıttınız. ya da peşkcş çektiniz" diycrek sorular sor- mak istiyoruz. Bütün dcvlet dairclcrindeki dcmir- başlann. yılda bir kcz sayımı yapılır. Eksikkr varsa araştınlır. bulunamaz- sa sorumlulardan hesap sorulur. Dc- mirbaş eşyalardan çok daha değerli olan Hazine arazileri için. böylc bir sa- yım yapılmaz. Niçin yapılmadığını bi- lemiyoruz. Yasalanmıza görc Hazine arazileri. Maliye Bakanlığı'na bağlı bulunan "Milli Emlak Genel MüdürlüğiTnün cmrinde ve dcnetimindc bulunmakta- dır. İl veilçelerde bulunan Hazineavu- kailan. Hazine'nın hüıiin hakUınnı \e ara/ilcrini. cvclliklc mahkcmelerde sı\- vunmaktadırlar. Hazine arazilerıııı. onnan olan \e olmuyan diyc iki kısma ayırma olana- ğı vardır. Orman arazileri, Onnan Ba- kanlığı'nın cmrınc vcrilmis,lir. Bu ba- kanlık Hazine adına orman alanlannı korumakta ve i>lcimckıedir. Orman olmayan ycrlcri de Milli Emlak Gencl Müdürlüğü ya da Hazine avukallan korumakladırlar. Büyük \a da küçük hcrhangi bir arazi parçasının korunabilmesi için önce kadastrosunun yapılması. yani ölçülerek geomeirik şeklinm sapian- ması vc dünya üzerindeki ycrinin bc- lirlcnmesi şartlır. Kadastro. laşınır mallardaki dcmirbaş listclcrinin ycnni almakadır. Listc olmadan taşınır mal- lar nasıl denetlcnemczlerse. kadastro olmadan da arazilcr dcneılencmcz. Kadastro yapıldıktan sonra. cşiı za- man aralıklan ilc sınırlar dcncilenirsc. arazınin de dcnelimi sağlanmış, olur. Bu denctimlerdc bütün sataşmalar meydana çıkanlır ve sınır noktalan onanlır ya da ycnilenir. Bütün ileri ül- kelerdc. arazi denelimleri bu sckildc yapılmakiadır. Ülkemizdeki öncmli eksikliklcrden birisi. kadastromuzun hala lamam- lanmamış olmasıdır. Kadastrosu ya- pılmayan. yani gcometrik şekli ve bo- yutlan bilinmeycn bir arazinin. haüa küçük bir parselin. denetimine dc ola- nak yoklur. Ülkemizdeki özel arazilcr. tapuyla ilişkileri bakımından 3 gruba aynlmaktadırlar. 1- Tapusu/. 2- Ta- pulu fakat kadastrosuz. 3- Tapulu vc kadastrolu. İleri ülkclcrdeki arazilerin lamamı. buradaki üçüncü gruba gir- mektedir. Binnci ve ikinci gruba giren arazinin nc anlama geldiğini. ileri ülkc insanlan anlayamamaktadırlar. Orman ara/ilcrinin kadastrosunu. ö/cl olarak kurulmu^ olan "Orman Kadastro Komisyonlan" yapmakia. tapuya da vazdırmakuıdırlar. Orman mühendislcri sınırlan dcncılcnieklc NC salasanlar hakkında gerekli yasal is,- lemlcri vapmakladırlar. Tapusuz, kadastrosuz... Orman -üiyılmayan Hazine arazslc- rinin kadastrosunu yapan özcl koınis- yonlar bulunmamaktadır. Gcncl Ka- ilaslro Komisyonları (Tapulama Ko- misyonlan). özcl arazilerin kadasl- rosunu yaparkcn hiç kimscnin malı ol- mayan yerlcr de meydana çıkmakta- dır. Bu ycrler Hazinc'nin malıdır vc Hazine adına tapuya işlcnmcktcdir. Orman Kadasiro Komisyonlan'nın sadccc orman sınırlannı ölçmesinc karşılık. Gcncl Kadasiro Komisyon- lan bütün parsellcri ölçnıektedirler ve bu ncdcnlc dc v jvas ilerlcmektcdirler. Hcr iki komisyon da has a fotoğraflu- nndan (fologrameırı bilinıindcn) ya- rarlanmaktadır. Bu lcknik sayesinde kadastro çahşmalan çok hızlanmıslır. Fakat. havadan çckilcn fotoğratlarda uörülemeycn sınırlan. klasik yöntcmlc ölçmcklcn başka bir yöntem buluna- mamışiır. Uygulanan ölçü ıckniğinin çok ilcn bir leknik olmasına karşın. mahkemclcrdcki verasct işlcmlerinin hızlı yürümcmcsi nedcniyle. genel ka- dasiro islcri istenilen sürattc giımc- mcklcdir. Sonuç olarak Hazine arazi- lennin büyük çoğunkığu lapusuz ve kadasırosuz durumda bulunmakla. yukarıdaki 3 grupıan birincisinc gir- •nekledirlcr. Orman ara/ilcrinin de ancuk yarısı- nın kadastrosu yapılmışıır. öbüryarısı Hazine ara/ilen gibi kadasırosuz vc lapıiMizdur. Kakal. orman arazilcri- niıı lanıamı "Orman Amcncjman Ha- ntaları'nda islenmişıir. Hukuksal bir niteliği olmayan bu hantalar. orman alanlannı kabaca göstermekie vc kaba da olsa bir denclim olanağı sağlamak- tadırlar. Özct olarak; orman arazileri. öbür Hazine arazilerinc kıyaskı daha iyi ko- runmaktadır. Bir Orman Kadastro Komisyonu. incelcdiği bir çalılığı or- man saydığı lakdirdc. o ybre göz dik- niis. olanlar iizülmeklcdirler. Orman saymadığı takdırde de scvinmeklcdir- lcr. Çünkü. oımancılunn denetimine verilcn arazivi kolaylıkla cllerine geçi- rcmeyeceklcrinî biImckledirler. Orman sayılmayan Hazine ara/ilc- rini dcnctlcycn herhangi bir kurumun bulunmadığını söylcycbiliriz. Ancak. Hazine ara/ilcrini yağmalayanlar ara- sında herhangi bir şekilde anlaşmazlık çıkarsa. ya da bir başkası larafından şikayct edilmesi halindc. durum yöne- ticilcre duyurulmakta vc oradan da Hazine av ukatlanna geçmcktedir. Or- man arazilcrinde olduğu gibi dolaysız konlrol yapan ve sorumlu olan bir ku- rum bulunmamaktadır. Sonuç Son yıllarda. onnan nitcliğini yili- rcn yerlcrin. ormandan çıkanlmasını amaçlayan yas;\lar kabul cdıldi. Or- manın lanımını dcğişlirerck alanının küçülmcsinc nedcn olan bu yasalann yasa sayı vc çıkış larihlcri şöylcdir: 'I982"de"2655. I983"tc 28%. I986\ia 3302. l9X7"dc 3402. Hukukçulanmı- zın dirctmcsi ilc. ormandan çıkanlan ycrlerin Hazine'ye vcrilmesi gerektiği kuralı bcnimsendi. Bu kuralı çürül- mck amacı ilc 7 Eylül 1991 günü 3763 sayılı yasa çıkanldı. Döncmin bakanı. ormandan çıkanlan ycrlerin. yeri clin- dc bulunduranlara Sittılacağını açıkla- dı. Bu haberdcn sonra ülkemizin her yanında. onnanlara büyük çapla sa- taşmalar oldu vc halcn olmakla. Son yıllarda yaygınla^ın köşe dönmc yön- temlcrinden biri dc "ormandan arazi açarak tapuMinu almak. sonra da par- sclleyip saimak"lır. Az korunan onnan arazilcrinde du- rum budur. Hiç korunmayan öbür Hazine arazilcrinde isc çok daha l'cci- dir. 15 3 1950deTürkıyckadastrosu- nun 20 yıl içerisinde bitirilmcsini amaçlayan 5602 sayılı yasa çıkanldı. fakal uygulanmadı. 1963-1967 yıllan- nı kapsayan birind bcşyıllık kalkınma planında. şchirlcrde 750.000 parselin. kırs;ıl alanlarda da 9**.500 knv alanın kadastrosunun yapılması istenmişiir. Yapılabilen. şchirlerdc 260.000 parscl. kırsal alanda isc 260.000 km 2- dir. Da- ha sonraki yıllarda iyiccazaldı. Kadastro hantası bir kez yapılmak- la sorun çözümlenmemckıedir. Miras yoluyla arazilcr ycni kuşaklara gcçtik- çc. bölünmeler olmakta. «ıtışlar yapıl- makia vc kadasiro hariuılannın da dc- ğişmesi gerckmcktedir. Ülkemizdc nü- fus süratlc aruığından. kadasiro hari- talannın da süratle dcğişmcsi zorunlu olmakıadır. Bu ncdcnlc kadasiro hari- lalanna "yaşayan varlık" dcnilmckle- dir. öbür haritalarda bu özcllik yok dcnecck kadar azdır. . Sonuç olarak. kadastro haritalan- nın bugün yapılandan çok daha fazla yapılması gerektiği orlaya çıkmakta- dır, Yeteri kadar kadasiro çalışması yapılmadığı için, vaıandaşlanmız sınır kavgalarına kapılmakta ve başlan dcrdc girmektedir. Aynı ncdcnden. arazi vc arsa saıışlannda. büyük çapta yolsuzluklar yapılmakladır. Örncğin kadastrosuz bir ycrdc. 300 m' arsa alan bir vatandaşın arsasının. kadast- ro sonunda 100 m r yc kadar indiğigö- rülchilmcktedir. Kanımızca; yeteri kadar kadaslroya siihip olmamaklığımızın asıl sorumlu- su. konuya cğilmeycn vc bu işi daıma gcri plana itcn poliıikacılarımızdır. Avnca aynı polilikacılanmız. bazı şir- kcılerin ve ctkili kimsclcrin kadastro- daki eksikliklcrden yararlanmalanna yardımcı olmusjardır. Böylcliklc mil- lct malı olan birçok arazi. özcl kişilcrin cHcrinc gcçmişiir. Bu olaylar. kanımızca: hukukçula- nmızın söylediği "hukuk cinaycllcri" kavramına lam olarak uymakladır. Faillcri dc "meçhul" dcğildir. bilin- mckledir. Bu ncdcnlc başbakanıını/ın faili meçhul olmayan hukuk cinayeıle rınin hcpsini gündcmc alaeak kcsin bir açıklama yapmasını. bcklemekıeyiz. ARADABIR Praf. Dr. NACIKEPKEP Sol Aypışmalıdıp Türk solu, son on yılı 'birleşme' tartışmalarıyla geçir- di. Kurulan partiler, birleşen partiler, birleşmeyen parti- ler, ayrılan partiler her keresinde bu tartışmaları yoğun- laştırdı. Aynlan ya da birleşmeyen partiler kendi gerek- çelerini ortaya koydular: buna karşılık ayrılmaya karşı çıkanlar ya da birleşmeyi savunanlar bu gerekçelere karşı görüşlerini ileri sürdüler. Birleşmeyi savunanların görüşleri ilk bakışta çok da mantıklıydr. Solun aşağı yukan yüzde otuz olan oy oranı, parti sayısının artmasıyla birlikte, birkaç parçaya bölün- mekte ve bu da (özellikle de) yürürlükteki seçim sistemi nedeniyle, kazanılabilecek milletvekili sayısının büyük ölçüde azalması sonucunu doğurmaktadır. Tüm sol par- ttlerin aldıkları oyun toplamına göre elde edilebilecek milletvekili sayısının bölünme nedeniyle büyük ölçüde kaybedileceğinin bilincinde olan seçmen de, oyunun boşa gitmemesi kaygısı içinde, bu sol partilerin hiçbiri- ne oyunu vermemekte, bu da elde edilen sonucu daha da olumsuzlaştırmaktadır. Birleşmeyi savunanlara gö- re çare bellidir: Elde edilen tüm sol oyların, elde edile- cek milletvekili sayısı bakımından tamdeğerlendirilebil- mesi ve seçmenin güvenınin sağlanarak potansiyel sol oyların başka partilere kaçmasınaengel olunması, böy- lece oy oranının yükseltilmesi için 'birleşme' tekyoldur. Bu görüş yak;n zamana kadar, az sayıdaki kişiler dı- şında, hemen hemen herkesçe paylaşıldı. Ancak, son zamanlarda bu görüşün doğrulugu bazı siyaset bilimci- lerince tartışılır oldu. Giderek sayıları artan birçok kişi soldabirleşmenin büyümeyi, güçlenmeyi birlikte getire- ceği savına kuşkuyla bakar oldular. Birleşmenin tek ve yeterli çare olup olmadığını tartışan, bu sava kuşkuyla bakan az sayıdaki bu kişilerden hiçbiri, benim bildiğim kadarıyla, çözümün ne olduğuna ilişkin olarak henüz herhangi kesin bir şey söylemedi. Oysa, öyle sanıyorum ki, bu konuda bir çözüm önerebilmek için yeterince des- tekleyici olgu birikmiş durumdadır. Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) 1991 seçimlerinde seçmene net bir mesaj veremedi. Seçim bildirgesinde savunduğu ekonomiksisteme ilişkin bir netlikyoktu. So- mutekonomik sorunların hangisini nasıl çözeceği, han- gi ekonomik soruna öncelik vereceği tam olarak anlaşı- lamadı. Seçim döneminde de şimdi de SHP'nin siyasal, toplumsal ve ekonomik konularda kime karşı ve nasıl bir seçenek oluşturduğu, toplumun hangi kesiminin çıkar- larını hangi ülkü doğrultusunda ön planda tutacağı ko- nusunda kamuoyunda kesin bir görüş oluşmadı. Bunun sonucu olarak da 'nastl olsa bize oy verir' diye düşünü- len seçmen kesiminin azımsanmayacak bir bölümü öte- ki partilere kaydı. SHP 1991 seçimlerinde umduğunu bu- lamamıştı. Kan kaybı hızını arttırarak bugün de sürmek- tedir. Birbiri ardındanyapılan kamuoyu araştırmaları bu sürecin partideki bölünmeyle açıklanamayacağını da göstermektedir. Kaldı ki, bu sorun yalnızca SHP için de geçerli değildir. Atatürkçüler, seçim hesapları nedeniyle Atatürkçü ol- mayan solcuların da partilerine katılmasına izin vermiş- lerdir. Temelde Atatürk karşıtı olan ve -en ılımlılarının yaklaşımıyla- Atatürkçülüğü kendi ulaşmak istedikleri amaca giden yotda ancak bir evfe olarak kabul edenler de kendi partilerini kurmak zahmetine katlanmaksızın oy potansiyeli olan hazır bir partiye katılmayı yeğlemiş- lerdir. Doğal olarak, her iki gruptakilerin de kendi sahip oldukları görüşten vazgeçip öbürününkini benimsemek akıllarından geçmemiştir. Akıllarından geçen, belki de. "nasıl olsa doğru olan benim görüşlerim, öyle ise öbür- leri zamanla benim gibi düşünmeye başlayacaklardır olmuştur. Ancak her iki yan da yanılmıştır. iki ayrı kökten kaynaklanan bu iki ayrı dünya görüşünün uzlaşması ve birleşmesi olanaksızdır. Geçen yıllar bunu yeterince ka- nıtlamıştır. Tek bir parti içinde uzlaşmaz iki ayrı grubun olması, iki ayrı insanın ayaklarından birbirine zincirle bağlanması gibi bir sonuç doğurmaktadır. Bu iki insandan her biri kendi seçtiği yöne gitmeye çabalamakta, sonuçta ikisi de oldukları yerde kalmaktadırlar. Bu zincirle bağlı iki ayrı varlık politika kulvarında birbirlerini engelleyip yer- lerinde kalırken, rakipleri, aradan koşanlar bile olsalar. birkaç tur bindirmektedirler. Çözüm, bunları bağlayan zincirlerin kırılması, bu iki değişik görüşun kendi diledikleri yolda gitmelerine ola- nak sağlanmasıdır; çözüm, solun ayrışmasıdır. TARTIŞMA Ozan Asım Bezirci'ye TSTi • amuslu olmak. ne zor şeymiş meğer? / Birgün Almanlann pabucunu yalayan, / Ertesi gün Ingilizlere takla atan, / Daha ertesi gün de Amerika'ya / Kavuk sallayan soysuzlar gibi/ Olmak istemedik. Yalnızve yalnız / Bir tek milletin önünde secdeye vardık. / O da kendi cefakeşmilleü'mizdir. / Meğer ne büyûk günah işlemişiz!/ Kanunlu, kanunsuz baskılar altında / Ezile ezile pestile döndük (...)/ Çalmadan, çırpmadan, bize ekmeğimizi verenleri aç, / Bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak / Istemek bu kadar güç, / Bu kadar mihnetli, hatta bu kadar/ Tehlikeli mi olmalı idi." Sabahattin Aü. Ali Baba. Cumartesı aicşamı haber bültenınde katledilenler arasında ismini gördüğümde yüregim aaya kesü. Yitirilen sadece yürekli bir dost değildi. öğretmen, doktor, avukat hatta başbakan bile olunabilirdi, ama sanatcı, yazar, ozan olunamazdı. Çalmadan, çırpmadan, geceyi gündüz eyleyerek onurlu bir yaşarru sürdürmek adına verilen kavga bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmahydı? Daha yıllar önce Sabahattin Ali isimli araşürmanı bitirirken kullandığın bu alıntıyla aslında kendi yaşamırun resmini de çizmiştim. Çok iyi anımsıyorum. 15 yıl önce ılık bir sonbahar günüydü. O zaman Fatihte oturuyordunuz. Türkiye'de aydın olmanın sorumluluğu üzerine tartışırken birden heyecanlanmış, "Ya yeryüzünde adil ve kalıcı bir banşı birlikte kuracacız ya da toptan hiç olacağız" demiştiniz. Var olmanın karşıtı yok olmak ise: yok edilme tehlikesi sadece varolmayı becerebilenler için söz konusudur. Aksi takdirde '"hiç"liğe yazgıhdırlar. Bu yazgıyı kabullenmekse insanın kendini yadsımasından başka neolabilirki? Ne var ki coğumuz. sadece fesi sanğı çıkanp şapkayı, çarşafı çıkanp entariyi giymekle; eski harften yeni harfe; el tezgahından makineye gecmekle varolunabileceğini zannettik. Tam bunlar bize öyle yeterli göründü ki, evden meclise kadar yaşarru bicimlendiren kararlann "büyüklerin" gözlerinin içinde esen rüzgarlara göre belirlenmesini demokrasi diye kabuUendik. Hatta bazılanmız, cağı yakalamadan çağ atlamanın keyfiyle gecmişi özlemeye bile başladı. 67 yıllık ömrünü bu gerçeklere kavgayla dolu dolu geciren ozan Asım Bezirci; hep geriye bıraktığın eleştirilerin, çevirilerin, araşürmalannda hep varolacaksın. Ne yaparsın ki, düşünmeyi ne-neden-nasıl diye sorgulamayı reddeden, sunulanlarla yetinen toplumlarda banş, özgürlük, demokrasi çok uzun soluklu bir kavgayı gerektiriyor. Bedelinin ise aydınhk kafalan, sanatçı yürekleri, dostlan yitirmek olması insana olan umudumuz sürdüğü sürece sadece yüreğimizi aaya kestiriyor. Son sözü Eluard'dan çevirdiğim şürlesana bırakıyorum. İnsan oldum, taşoldum, / Insanda taş, taşta insan oldum, / Gökte kuş oldum, kuşta gök, / Ayazda çiçek oldum, güneşte ıımak. / Çiğde pınltı. Kardeşçe, yalnız kardeşçe özeûr. TürkelMinibaş PENCERE Yazın ve kültür yaşamımızın çağdaşlaşma yolundaki öncjisü; özgür düşüncenin, banş ve kardeşliğin engin savunucusu; yazın dünyamızın eşsiz neferi 4 AS1M AĞABEY'imizi sonsuzluğa yolculadık. Aydınlığı yolumuzu ışıtacaktır. FERtDLN AÎVDAÇ - ÖMER ATEŞ - ATİLLA BtRKlYE • TURGAY FÎŞEKÇİ - SEMİH GÜMLŞ - HÜSEYÎ3S HAYDAR - ERGİN KOPARAN NAZIM HIKMET KÜLTÜR VE SANAT VAKFI Sivas katüamında, Danışma Kurulu üyemiz, güzel insan, değerli yazar ASIM BEZtRCtyi ve sanatçı, yazar, folklorcu ve tiyatrocu pek çok dostumuzu yitirmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Anılannı yaşatacağız. Değerli arkadaşımız, kültür ve uygarhk savaşımının sabırlı, yorulmaz ve çilekeş emekçilerinden, eleştirmen AŞIM BEZİRCİ'yi Sıvas'taki karanlık güçler aramızdan ayırdı. Bıraktığı yapıtlar kültür tarihimizle birlikte yaşayacaktır. PEN YAZARLAR DERNEĞİ Karanlık güçler, bu kez Sıvas'ta uygarhk ve kültür savaşımcüanmn yaşamlanna yönelik hunharca saldırıda bulundular. Tüm öldürülen edebiyatçı ve sanatçı dostlarımızın anısı yaşayacaktır. PEN YA.ZARLAR DERNEĞİ Ateviyi Neden Yakar?» Her Müslürnan her Allahın günü beş vakit namaz kılar mı? Kılmaz... Çağımız yaşamındaki ivme, bunca yoğun tapınmaya elvermez; ama, beş vakit namazını eksik etmeyene de Anadolu'da saygıyla bakılir... Peki, namaz kılmayan Müslümanın durumu nedir?.. Yapılan araştırmalara göre ümmet-i Muhammet'in çoğunluğu namaz kılmıyor, Anadolu Müslümanı inancı- nı biçimsellikte aramıyor, bu konuda hoşgörülüdür... Çünkü bu topraklarda dinler, mezhepler, tarikatlar, binlerce yıldan beri üst üste istiflenmiş, yan yana sergi- lenmiş... Bugün bile Istanbul'un Ortaköyü'nde haham, papaz, hoca, mahalle komşusudur; geçmişte Anadolu'- nun her yanında Müslümanlarla Hıristiyanlar iç içe ya- şarlardı. Ancak ne oldu bize de yobazlık rüzgarlan ortalığı ka- sıp kavurmaya başladı?.. • Alevi, Müslümandır... Tanrıyı bilir, Muhammet'i tanır, Ati'yi sever, oruç tırt- maz, namaz kılmaz, hacca gitmez... Alevi namaz kılmadığı için camiye de gereksinme duymaz. Alevi köylerinde cami yoktur. 1960'larda zama- ne iktidarı oy avcılığı için imamları devlet memuru yaptı, Hazine'den aylığa bağladı. İmam, Alevi köyüne atandı, devlet memuru olarakgö- reve başladı. Peki, namaz kılmayan Aleviye camisiz köyde devlet memuru imam nasıl namaz kıldıracaktı?.. Alevi zorlandı. - Haydi bir cami yapalım... Devlet buyruğuyla mezhebini değiştirsin diye insana baskı uygulanır mı? Hem de laik Türkiye Cumhuriyeti 1 - nde bu barbarlık kimin icadı?.. • 12 Eylül bir dönüm noktası... Ortaöğretime zorunlu din dersleri kondu... Din öğretmeni kim? Imam-Hatip çıkışlı bir hoca... Bir Sünni... Alevide imam yok; laik devlet, imam okulu, imam lise- si açıyor, Sünni mezhebinin öğretisini öğrencilere aşılt- yor... Türkiye Cumhuriyeti'nin mezhebi Sünni mi? Alevi çocuğu zorunlu din dersine girdiğinde, hoca başlıyor Aleviliği kötülemeye... Çocuk gözyaşları içinde eve dönüyor, anasına babasına diyor ki: - Sizler çok kötüymüşsünüz... - Ne oldu yavrum? - öğretmen söyledi... Devlet buyruğuyla din dersi; siyasal iktidar zoruyla mezhep baskısı; milli eğitim yoluyla yobazlık aşılaması. Laik cumhuriyet mi bu?.. • Pir Sultan Abdal, bir Alevi şairi... Anadolu kültürünün ürünü, Türk edebiyatının övüncü, dilimizin ozanı, haksızlığa başKaidırfnın tarihimizdeki simgesi... Sıvaslı... Sıvaslı Aleviler "Pir Sultan Abdal Şenliği" yapmak is- tiyorlar, Istanbul'dan sanatçıları çağırıyorlar, şiirsöyle- yecekler, müzik dinleyecekler, tartışacaklar, söyleşe- cekler, PirSultan'ı anacaklar... ... .... Yobazlar-laikdeğil-saldırıyorlar... •• Yıllardan beri devlet eliyle yapılan yatırım, meyveleri- ni veriyor. Saldırının kaynağı belli değil mi? Devlet Sünni mezhebinin devleti kimliğine bürünürse, Aleviye yasam hakkı kalır mı? • Alevi, şeriata karşıdır... Sorununözü bu... Anadolu Alevisi şeriatçılığa karşı halk kesiminde gü- vence sayıldığından, Sünniliği şeriat devletinin itici gücü gibi kullanmak isteyen yobazlar Aleviliği karşılarında engel sayıyorlar... Hıncları artyor.., Eski bir öykü bu; ama, 21 inci yüzyılın eşiğinde yinele- ntyor... 14'üncü yüzyılda yaşayan Türk şairi Nesimi, Anadolu - ya varıp Hacı Bektaş Veli ile tanışmıştı, şeriata karşı çık- tığı için Halep'te derisi yüzülerek öldürüldü. Âşık Nesimi'nin 21 inci yüzyılın eşiğinde Sıvas'ta diri diri yakılması, öykünün çağımızdaki bölümünü oluşturu- yor... 1 k : ' ^t-.: • i A 1 Erzincanlı merhum Refîka vc Hamdi Bezirciğlu'nun biricik 6ğlu, Refîka Bezircioğlu'nun değerli hayat arkadaşı, tstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu, Türkiye Yazarlar Sendikası yöneticüerinden, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Danışma Kurulu üyesi, kültür ve uygarhk savaşımının özverili kalem emekçisi, yeri doldurulamaz araştırmacı, eleştirmen ASIM BEZİRCTyiSıvas olaylannda yitirmenin derin acısı içindeyiz. Dostlannın ve kalem arkadaşlanrun başı sağolsun. Cenazesi 8 Temmuz Persembe günii öğle namanndan sonra Şişli Camii'nden kaldırılacakur. AİLESt Üsküdar'da İhtiyaçtan Devren SatılıkParfûmeri Tel:3101959 ' ' • « ' . • . ^ *•« -A u
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle