18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 TEMMUZ1993 ÇARŞAMBA 12 DIZIYAZI /. UmumiMüfettişAbidin Özmen,'TürklükMerkezleri'proğraminıaçıkladı: Kürfler asimileedilmelibıdin Özmen. Kürtçülük akımının önlenmesi ıçın önerdiği çözüm yolunu '"asjmilasyon" sözcüğü ile açıkiıyor. (116) Kürt- ler nasıl "asimile" edıl- meliydi? Abidin Öz- men, bu "asimilasyon" özümünün nasıl gerçek- • leşeceğini anlaüyor: "16 doğu vilayetinde, 1927 nüfus sayımı istaris- tiklerimizin gösterdiğine göre bir milyona yakın Kürt vardır. Bu kürtkr tamamıyla asimile edile- rek, cennet kadar guzel olan oturduklan iilke, Türk vatanının aynlmaz bir parçası haline getiri- lecektir. Yoksa, herhangi bir aksüamelden doğa- cak ufak tefek takaya bile meydan vermemek üzere, hükümet kuv>ederinin kontrolü altında birçok senelerden beri sürümip gelmekte olan ha- lin devamını kabul etmek tarafma mı gidilecek- tir? Bu halde ileri gelenlere hürmet gösterip bah- şiş vererek bir gün için nisbi sükun tesis etmek, yann gelecek hadiseleri o anın müsaadesine göre halktmek." Özmenin bu "asünilasyon" programında ne gibı konular yer alıyordu? 1 - Doğu illerine; Van Gölü çevresi, Muş Ova- sı, Bulanık ve Malazgirt ilçeleri, trenJerin ve şoselerin uğradığı yerlere Türk göçmenlerini yerleştırmek. özmen'e göre bu sağlanırsa, "ikri bir miUetin kültürü asimik" edeceğinden bu amaç gerçekle- şebilir. 2- Türk toplumu içinde kaynatmak istenilen Kürtlere Türkçe öğretmek, Bunun için de, köy çocuklannın okuyacakla- n köy okullan kurmak gerekir. Bu okullar nasıl olmalı. nasıl bir eğitim ver- meli sorulanru Özmen şöyle cevaplıyordu: "Bunun için yemeğini. köyiinde köylüsünün, anasmın babasının >ediğinden ayırmak. yatağı- IU, basit tahta kerevetini kendilerine temin ertir- mek suretiyle, devşirme ile köy çocuklarını alıp yatılı mektepler kurmak icap eder. Bu mektepler; binası geniş, hastanesi. eczanesi yerinde. müstakil veya tek tek uğravan bir dok- torun kontrolünde. f ürklük aşüamak kabiüyeti- ne yetişmiş. azimli. çaiışkan ögretmenlerin idare- sinde obnaiıdır." (117) 3- "Asünilasyon"u sağlamak için "Türklûk merkezleri" kurulacaktır. "Tûrklük merkezlerT'nde ekonomik egemen- lik. Kürtçe ile ilgisiru kesmiş bir zümrenin eline geçmeli, diğer yandan da mevcut tüccarla te- masta bulunan dağlı Kûrt'ü konuşturmak ve hükümete ısındırmak için Halkevleri görevlen- dirilmelidir. (118) UGUR MUMCU'NUN SON ARAŞTIRMASI Ağn, Kars, Erzurum, Rize, Trabzon, Gümüşhane ve Çoruh illerinden sorumlu Uçüncü Umumi Müfettiş Tahsin Üzer, Kürtçülüğün Abdülhamid döneminde kurulan Hamidiye alaylan ile başladığını bildirdi. 4. Umumi Müfettiş Korgeneral Abdullah Alpdoğan konuşuyor: Kürt dili yoktur. Zazalar ve Dersimliler birbirini anlamazlar. Halk Osmanlıcayı da anlamaz. Kürtçe, Osmanlıca Dağ Türkçesidir. Kürtlerin hepsi de Türktür. alaylan" ile başladığıru. Erivan'dan kaynakla- nan Kürtçülük propagandası olduğunu anlat- mış. Kürtlük üzerine "zecri harekatta bulunma- ran zamanını" söylemişti. (120) Ne yapmabydı? Kağızman'da yüzde 73'ü. Kars'ta nüfusun yüzde 69'u Kürttü. Bu yüzden "bu nisbeti hal- letmet ve Türk unsunınun mınazenesini temin etmek" gerekmekteydi. Bunlar için de Kürtlerin bir kısmını daha ba- lıya sürmek. bir kısmıru bulunduklan yerlerde oturtmak gerekirdi. Daha başka ne yapmalıydı? Yol yapmalıydı, memurlara konut sağlan- malıydı ve bölgede ticaret geliştirilmeliydi. Tahsin Uzer'den sonra Dördüncü Umumi Müfettiş Korgeneral Alpdoğan sözaldı. Harita başına geçerek konuşmaya başladı. Korgeneral Alpdoğan. Bingöl, Elazığ ve Korgeneral Alpdoğan, Merkez Ordusu Kur- may Başkaru'yken Merziforfda Amerikan Ko- leji"nde arama yapuklannı, kolejde silah ve cephane bulduklannı anlattıktan sonra şu olayı aktardı: "... Asıl şay anı ehemmiyet olan, kolej müdürii- ntin masasının göziinde bulunan bir rapordur. Bu raporda Anadolu'da Amerikan nüfuzunun temini için Ermenileri ele almak, Kürt >e Kızılbaş kanı Ermeni kanıdır dhe bunları Türk camiasından koparıp Ermeni camiasına >amamak istemiş ol- malarıdır. Bu raponın tatbik sahasınm tetkiki: Koçgiri hadisesi de bizûn ordu tarafından bas- tırümıştı. Koçgiri köylerinde çocukların boyun- larma zincirle asılmış haç görülmüştür. Van Kili- sesTnde Hazreti Hüseyinin parmağı \armis. Bir kemik buJunmuş, camilerimizde Sakalı Şerif na- sıl ziyaret edilirse, haçın tam ortasına bağlı olan ğından yakınarak "Valilere emir verdim. Bunlar dağ Tûrkleri ve bu lisanlan konuşanlandr de- dim" dıye konuşuyordu. (121) "Tuncen'de bu şekilde telakki edilen insanlar- dan iki bin yedi yüz mücrim gördünı. Sahası an- zalı, yolu kıt olan bu bölgede halk silahlı bilini- yor. Bunlara karşı şimdhe kadar olduğu gibi sert hareketlere geçme>elim, kanunun verdiği selahi- yete dayanarak bunların elebaşları hakkında takibatın tefairi ve cezalann tecili cihetine gjdehm dedik. Atıma bindim. \'e mıntıkayı gezdim. Dersim, Çapakçur vesair mahallerde halk ile temasta bu- lundum. Devlerin yüksek maksadını ve teşkilatın kuruluş sebebini anlattım. Maişet darlığuıı. bilgi ve sanat yokluğunu gidereceğünizi \e devletin öz >arlıklan olduklarını anlattım. Aradığım müc- rimler gelirse takibatı durduracağun dedim. Ve böylece de muamele yaptım. Halk gevşedi." Köy köy gezerek ticaret yapan Kürt seyyar satı- cılann yerini Türkler almalı, TürkJenn kura- caklan fabrikalarda Türk işçibaşılan görevlen- dirilmelidir. Özmen, sağlık sigortasının olmadığından ya- kmarak. doktorlann yöre halkına ücretsiz ola- rak bakmalannı öneriyor. Özmen'in bir başka önerisi de şu: "Nahiye müdfirlerinin süvari olmaları. müte- madiyen köy köy gezerek halkla temas etmesi Türk, Kürt ve Alevi ailelerin birbirlerine kız alıp vermeteri. asker ve memur olarak Baü halkından bu bölgeye gelip Kürt kızlarıyla evlenip burada yerieşeceklere arazi veribnek suretiyle iskanla- nnda sosyal tesirlerin krası tebellür (billurlaşnıa) ettirir." Türklük merkezlerinin etkili olabilmeleri için, bu merkezlerde görevlendınlecek memur- lann Ankara'da veya Umumi Müfettişliklerde özel eğitımlerden geçmeleri gerekır: "Kültür merkezlerinin Türk kültüriûıü aşıla- mak kabiliyetini arttırmaya çauşmak lazımdır. Yoksa, Kürt de kendisine bir kültür yoluna girer- se iş daha müşkiDeşir." 4- Devlet dairelennde Kürtçe konuşmaya izin verilmemelidir. Kürtçe konuşan memurlar, önce uyanlmalı, Kürtçe konuşmaya devam edi- liyorsa ayhklanndan çeşitli oranlarda kesintiler yapılmah, bu cezaya karşın Kürtçe konuşmayı alışkanhk haline getiriyorsa memurluktan çıka- nlmahdır. Kürtler üzerinde ağalar egemendir. Bu ağala- nn, çeteciler ve kaçakçılann Kürtlerin arasın- dan çıkanlmalan gerekir. Halkevi, bu gibi işlerde etkin görevler üstlen- meli. Halkevlerinde okuma odalan açılarak, halka gazete ve dergi okutulmahdır. Abidin Özmen, bölgede yol yapımına hız ve- rilmesini, gerekirse askerLk çağına gelen Kürt- lerin "Amele Taburlan"nda görevlendirilerek yol yapımlannda çalıştınlmalannı öneriyor. (11?) Özmen'in önemle üzerinde durduğu konu- lardan biri de, yörede görev yapacak memurla- nn nitelikleridir. Görevlendirilecek yargıç ve savalara büyük görevler düştüğünü anlatan Abidin Özmen "Bölgeyi bir gün Kürtlük propa- gandası, yann Kürtlük cereyanı kaplasa" diyor. "bugünkü adli prensipierin memleketi kurtara- cağına kanaat getirmiyorum. Meğer ki bölgede amme hukuku müdafü olacak arkadaşlar, ulusal duyguyu her şeyin üstünde tutmaya azmetmiş şa- hıslarola.". Abidin Özmen'in konuşmasından sonra göz- ler, Dördüncü Umumi Müfettiş, Tunceli Valisi Korgeneral Abdullah Alpdoğan'a cevrilmışti. îçişlen Bakanı Şükrii Kaya, Korgeneral Ab- dullah Alpdoğan'dan önce sözü, Üçüncü Umumi Müfettiş Tahsin Uzer'e verdı. Ağn, Kars, Erzurum, Rıze. Trabzon, Gü- müşhane ve Çoruh illerini kapsayan bölgeden sorumlu Umumi Müfettiş Uzer, Kürtçülüğün, Abdülhamid döneminde kurulan "Hamidiye Umumi Müfettiş Abidin Özmen'in asimile programına göre, belirli merkezlere Türkler yerleştirilecek, Kürtlere Türkçe öğretilecekti. Devlet daireierinde Kürtçe yasakianacak ve halkevlerinde okuma odalan açürnası teşvik edikcekti. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER) Tunceli illeri hakkında tarihsel bılgiler vererek konuşmaya başladı: "Müfertişhğimizdeki Bingöl vilayeti, Muş, Er- zincan vilayetlerinin bir kısım kazalanndan \eni- den vücuda geririlmişrir. Burası Kürt denilen halkla meskun bolgedir ki, Şeyh Sait İsyanı'nın yuvasıdır. (...) Bu beylerin asıl nesilleri Türktür. Bu tarihin bahsettiği beylerin Türk olduklan bel- lidir. Tavır, sima ve adet. bunların Türklüğüne şûpbe bırakjnıyor. Bu havali halkının bu tarihler- deki manzarasını Kürt olarak kabul edecek olur- sak Üçüncü Umumi Müfettişliğin \andan fazla- sını ve Dördüncü Umumi Müfettişliklerin de hepsini Kürt kabul etmek gerekir. Elazığ da kendisini Kürt telakki ediyor. Hatta bazıları, kendileri değilse de oturduklan köyle- rin, mahallerin isimlerini Ermenice delalet ede- cek surette kuUanıyorlar. Bunlar kendi tarihleri- ni bile bilmiyorlar." bu kemik parçası da halka ziyaret ertiriliyor ve öprürülüyormuş. Haç ile muhabbet tev lit ettirilir- miş. Merzifon Kolej Müdürii'nün raponında güdü- len hedefin tatbik sahası nasılsa, Tunceli'de Kürt camiasını Ermeni yapmak yolu güdülmüştür. Sünni memurlarımızın bunları Kızılbaş hitabiyle karşılamalan izzeti nefisleri üzerinde çok mühim tesir yapmıştır. Hanefl olmak üzere müfrûve mü- racaat edenlere, Ermeni olup ondan sonra Hanefi olabilirsin ce\abı verilmiştir. Bu muamelelere rağmen bu halk bugün ben Türküm diye bağırı- yor. Bunlar, Kürt değildir. Türktür iman ve kanaa- tindeyim. Ama lisan istilasına uğramışlardır." Korgeneral Alpdoğan. nüfus ıstatistiklerine de güvenmediğini anlaüyor. örneğin Kığı'da 26 bin nüfusun 25 bininin Kürt olarak göstenldi- ğinden, sayımın sağlıksız yöntemlerle yapıldı- Korgeneral Alpdoğan, Tunceli halkının ekti- ği topraklan ve hayvanlannı korumak için si- lahlandığını anlatıyor, bölgeye gelir gelmez, karşılaştığı olaylardan örnekler veriyordu. Alpdoğan'a göre Kürt dili de yoktur. Zazalar ve Dersimliler birbırlerinı anlamazlar. Güney- dekiler Arapçaya. kuzeydekiler Farisiye bağlı kalmışlardu-, Yapılan bir inceleme de Kürtçe- nin, Türkçe, Arapça ve Farisi dillennden oluş- tuğunu ortaya koymuştur. Halk Osmanlıcayı anlamazdı. Bu anlaşılma- yan dil de bırakılmış, "devlet Türkçesi" konu- şulmaya başlanmıştı. Kürtçe, Osmanlıca dağ Türkçesiydi. Kürtle- rin hepsi de Türktü. Yann: Hükümete bağlılık duyuyorlar (116)- AsMlasyon, genel sözlük anlanuyla "benzetmek, uydurmak, bağdaşttrmak, özümse- me"gManlamlaragelir. Sözcük, Latince'de "ben- zer" anlanuna gelen "şimi&s" sözcüğünden üretii- nûftir. Sosyolojik anlanuyla astmilasyon, bir topbt- mun kühürce ayn bir toplumu dönüştürmesi, bir halkın dUban, geleneklerinin, başka bir halkın kûl- türü ile birleşip kaynaşması demektir. (bkz. Ülken HiM Ziya, Sosyoloji Sözlüğü, 1969, tst. S: 228; Hançerüoğlu Orhan, Felsefe Ansiklopedisi, Remzi Khaberi 1978, Ist. S: 129; Potitika Sözlüğü, Sosyal Yay.1979tst.S:25) (117)- öğretmenSukka Avar'ın •Dağ Ççekle- rim"adlı am khabtnda Elazığ, Tunceli ve BuıgöVde köylerden toplanan çocuklarut nasıleğüildiklerian- latıhr, (bkz. Avar Suhka, Dağ Çiçeklerim, Öğret- men Yay. 1986 Ankara) (118)- Halkevleri, 19Şubat 1932günü Atatürk- ûn emri ve Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Gaüp'in girişimi ile Ittihat ve Terakki dönemindeki Türk Ocaklan 'nın yerini almak üzere kuruldu. Cumhuri- yet Halk Fırkası Genel Sekreteri Recep Peker, Halkevlerinin açıhşında yaptığt konuşmâda, halkı biUnçlendirecek önder bir kaaro yaratmak amacı tafuhklaruu söylemişti. (Bayraktar Zertin - Alpar Cem, Ülkü, Seçmeler, AİTtA Yay. 1982, Ankara, S.6-7) Halkevleri'nin amacı, Kurtuhıs Savaşı ile olusan Türkiye Cumhuriyeti'nin amaç ve ilkelerini yay- mak, ulusal bitinçti, birbirini seven ve aym idealleri paylaşan bir halk kitlesi ohtşturarak, ulusal birUği sağlayacak kültür ögelerini ortaya çıkararak ulusal birtik yaratmak». (Çavdar Tevfik, Halkevleri, Cumhurivet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi,ritt4, İletişimn Yay. S: 878-884; Çeçen Anü, Halkevleri, Gündoğan Yay. 1990, Ankara, S: 121-129) (119)- "Amele Taburlan" Osmanb İmparator- luğu'nda askere ahnan vegerihizmetlerdegenelSk- k yol yapunutda çahstvüan azuıhklaraan olusan birUklerttr. (120) Hamidiye Alaylan (121) Dağ Kûrtleri POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Hükömetten Beklenen... Yangın merdivenınde canırtı kurtarmak için çabalaya- nı hedef gösteren kara sakallı kim? Üç gazetenin birinci sayfasında gözleri kararmış görünen kim? işte fotograf- takini ve benzerlerini alıp yola çıkarsanız kışkırtıcının ve kışkırbcıların kim olduğunu hemen bulursunuz. Resimde Aziz Nesin, bir yangın merdiveninde canını kurtarmak için çabalıyor. ölümden kurtulmak isteyen in- san kışkırticı olur mu? Gazetecilerin çekebildikleri fotog- raflar üzerinde dolaşırsanız kışkırtıcının kim olduğunu bulmak kolaylaşır. Ölüm-kalım çabasının en yakın görgü tanığı yazar Lüt- fi Kaleli şöyle diyor: "... Bu sırada 45yaşlarında sakallı birisi itfaiye araba- sının üzerine çıkmış, orada eline aldığı bir sopa ile Aziz Ağabeye vurmaya çalışıyordu. Olüm çağrısı yaparak 'O insan değil, hayvandır' diyordu." Olayda videoların, fotoğrafların, kameraların çektikle- ri incelendiğinde baş kışkırticı ve kışkırtıcılar ortaya çıkar. Dilediği kadar Belediye Başkanı Karamollaoğlu, 'Hatır- lamıyorum' desin, suçüstu yakalanacaktır. İş ki kovuş- turmaya usulünce yaklaşılsın. Içişleri Bakanı ezbere konuşmuştur; bazen parti liderleri de... Parti liderleri dolduruşa gelmiştir. Bir otel sarılıyor, kundaklantyor, 36 kişi duman ve ateş altında yanarak can veriyor; olayın suçluları öldürenler değil, ölenler ohjyor. "Sorsalar mağdurunu gaddar kendin gösterir." 36 kişinin öldüğü, 60 kişinin yaralandığı, yüzlerce kişi- nın korkup kaçtığı bir olaylar halkasında kışkırticı belli olmaz mı? Şoyle soralım; Pir Sultan Abdal heykelini kimler kırmıştır, Atatürk heykelini kimler söküp götür- müştür, sokaklarda "Şeriat isteriz" diye kimler bağır- mıştır? Herhalde ölen, yaralanan, yiten kültür, sanat, yazın adamları değil. Buna bir sol-sağ kavgası dene- mez. Çoktandır ortada böyle bir kavga görmüyoruz. Ama bu çaüşmalar bir mezhep kavgasına dönüşmeye hazırdır. Nitekimsokağaçıkmayasağı, mahallelerinas- kerle sarıiması bunun içindir Değildir dıyenler gerçeği saptırmış olurlar. Bütün bunlar olurken hükümet neredeydi? Büyük bir talihsizliktir ki hükümet, Meclis'te güvenoyu çabası veri- yordu. Başbakan; birbirine karıştırdığı iki otel yangının- dan, orman kıyımından, PKK baskınlarından, muhalefe- tin acı saldırısından bunalıyordu. iş, kara irticayı karala- maya gelince yan çiziliyordu. Başbakan yeniydi, henüz böylesi sıkıntılara alışık de- ğildı. Ama alışır, hatta kmayanları geçer bile. Böyle bir yeneteği olduğu bellidir. Süleyman Demirel'i düşünüyorum. Ürgüplü başkanlı- ğındaki hükümete AP lideri ve başbakan yardımcısı ola- rak gırdiğinde az mı sıkıntı çekmişti? Muhaliflerinin gözüne, "Ben daha acemiyim, bana bu kadar kıymayın" der gibi bakıyordu. Şaşırdığı oluyor, sözcükleri birh ; rinc karıştırıyordu. "Allah birliğimize, beraberliğimize _ getirmesin" diyecek yerde, "helal getirmesin" diyordu. Yeni Başbakan,ogöreve başladığının ilk günlerinde olaylara gerektiği gibi el koyacak mı? Bekleyip görece- ğiz- .Şurası bir gerçektir ki kara irtica gün geçtikçe azıyor, yeni mevziler ediniyor. Batılı bir demokrasi özlemiyle kıvranıyoruz. Partiler oy kaygısına düştükleri sürece ge- rici güçlere prim vereceklerdir. Demokrasiye yaklaşa- cak yerde uzaklaşacaklardır. Bunca cana kıyan Sıvas olayları bir denektaşı. Yeni hükümetin davranışı bunu belirleyecektir Koalısyonun alınyazısı da buna bağlı. BULMACA 1 4 SOLDANSAĞA: 1 1/ Rrfat Dgaz'ın bir şiir ki- tabı. 2/ Bir avuç doîusu... Bir değiş tokuşta üste ve- 2 rilen şey. 3/Içyüz... Akci- , ğerlen dinlerken hekimin duyduğu patolojik ses. 4/ Kadın hapishanesi. 5/ Gümüşün simgesi... Eski dilde bağırsaklar... fer nota. 6/ Erkekler arasın- daki cinsel ilişki. 7/ Belir- gin... Tann'ya yalvarma. 8/ " kullar yaratmış- sın/Varsm şöyle dursun deyu/Anlan koymuş orada/Sen çıkmışsın uca Tann" (Kaygusuz Abdal).. Geniş, enli. 9/ Sidiktorba- sı... Bestelenmiş her tür şiıre Batı'- da verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Can Yücel'in bir şiir kitabı... Sa- zın en kahn ses veren teb. 2/ Kon- ya ilinde bir baraj... Yumuşak deri. 3/ Çin, Vietnam. Melazya'da yeti- şen ve lifleri dokumacılıkta kulla- nılan bir bitki... Yunan mıtoloji- sinde tannlann habercisi olan kız. 4/ Tohumlardan ezilerek yağ elde edilen yer. 5/ Oruç ayı. 6/ Laintan elemenünin simgesi... Donuk renkli... Bir nota. 7/ Çam, ardıç, sedir gibi ağaçlann yap- rağı... Sıradan. 8/ Serbest stilde en hızlı yüzme biçimi... Yunan raİcısı. 9/ Hz. Muhammed'in aile üyelerine verilen ad. KAŞ'TA YAZ+ KIŞ ŞİRİN BİR EVİNİZ VAR AMMOTEL Yazın billur deniz sonbaharda doğada yürüyüş kışm Toroslar'da îtvcıük ve ilkbaharda emsalsiz medeniyetler İŞTEÜKYA * Ttim odalar balkonln, dnfla, WC"li * 24 saat sıcak sn * PANORAMİK MANZARALICİCİ BİR TERAS 2 KİŞt ODA + KAHVALTI (AÇIK BÜFE): 250.000. TL. 2 KİŞt ODA + K.ALTI + AKŞAM YEMEĞt: 400.000, TL. Tull CUMHimİYET OKURLAMM H10 İNDMM Rezervasyon: 9 (322) 61791 Kış için istanbuL 338 85 07 Adres: Recep Bügin Cad. No: 12/B KAŞ Ormolı - Deniz • Sessizlik mcıcn OTCI AKÇAKOCA Odo Kohvoltı(bir M 175.000-TL Restaurant • Havuz • Plaj Reı.: Akçokoco - 9.4614.2574 Utanbul- 9.1.265 29 68 ITU Makina Fakultesi'nden aldığım 615-11781 no.lu dıplomamı kaybetıim Hukumsuzdur HAMDI BOĞAÇ ÛZDEMİR Kımliğim.- kaybetıim. Hukumsuzdur. ALl RIZA ÇAKIR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle