25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30TEMMUZ1993CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ANAP döneminin konkordatolu işadamıru DYP-SHP koalisyon hükümetleri ferahlattı Narinyatırım yapıyor, ya siz?BÜLENT KIZANLIK Özel sektörde 10 yılı aşkın TİSK başkanlığı ile "işverenin sesi" haline gelen işadamı Halit Narin, ANAP sıkıntısından kurtulunca yeniden yatıruna soyundu. Özal hükümetleri döneminde muhalif bir görüntü çizen ve sonunda mali darboğaza girerek konkordato ilan etmek zorunda kalan Narin, şırn- dilerde koalisyon hükürnetinin rahatlığını yaşıyor. Türkiye'de tekstü ve turizm sektörlerinin kıdemli- leri arasında sayılan Narin, borç ödeme dönemih- den yalınm dönemine geçişini "Siyasi baskıdan kurtıüdum'' diyerek açıkhyor. Narin, ekonomik politikalan 10 yıllık bir pers- pektifte yine eleştiriyor, ama DYP-SHP koalısyo- nuna toz kondurrauyor. Terörün neden olduğu riskli ortama rağmen Antalya'da yeni bir latil köyü kurmaktan çekinmeyen Narin, lokomotıf diye ni- telediği sektörlerini şöyle değerlendirdi: -Siz turizm ve teksü'lin ekonomide lokomotif sek- törier olduğtımı savunursunuz. Kendiniz de bu alan- lara yatınm yapıyorsunuz. Her iki sektörün 1980 sonrası \ iikseİişini nasıl değerlendiriyorsunuz? -1980 senesinde dövizsizlikten çıkan Türkiye. 1980 senesinde dövizin çok kıymetü olduğunu. çok değerli olduğunu iyi idrak eden bir Türkiye olarak devreye girdi. 79'un getirdiği çabalar, 80'deki 24 ocak kararlan, hepsi Türkiye'nin dövize bakış <n £ 3 enimki tamamen siyasi baskıydı.Bizim gibi konfederasyon başkanı olan insanlann siyasilerin hışmına uğramaması için yağcı balcı olması lazım.' açısını degjştirdi. Arkası gelmediğı için de baa şaskınlıklar işte bu günlerde meydana geliyor. İki tane sektör lokomotiftir benim tabirimle. Bi- risi tekstil, birisi turizm. Ikisinin de 2000 yülanna kadar getirisi 15'er milyar dolardan 30 milyar dolar Türkiye'ye para getirebilecek iki sektördür. Turizm yatınm ağırhklı bir sektördür. Ve kapital bugün Türkiye'de en bulunmayan nesnedir. 83- 84"lere kadar Türkiye'de kapital o kadar ağırkklı değildi. Çünkü faiz politikası, hükümet pobtikasi yatınmayi, üretimi. ihracatı teşvik ediciydi ve enf- lasyonla faiz polıtıkasının dengeleri iyi kurulmuş- tu. Bunu serbest faiz politikasıyla değiştirdikleri za- man tekstilde 86-8Tden sonra birden bire karşısına büyük bir dağ çıktı. Nedir? Akla gelmeyecek kadar yûksek bir faiz politikası, yüzde 150'lere varan... Kur ayarlamalannda büyük sıçramalar ve reel fai- zdn yüzde 35 farkbbk yaptıği kur ayarlaması ile iç piyasa içindeki dengesızlik geldi. Türkiye'nin iç pa- zannda reel faiz o kadar yükseldi ki sanayicinin bu paraya el süren her sanayicinin elini ve vûcudunu yakmaması mümkün olrnadı. Dolayısıyla tekstil yatınm ve üretim süreciru 72-74'lerden başlayan sürecıni 85'lerde hemen hemen tamamlamış oldu. Ve ondan sonra da gerilemeye başladı. Buna bir ilave olarak da 89-1988 senelerinde Sayın Turgut özal'ın "Koofekavonla bu işi yapacağun, ithalat yaptıracağım tekstil sektörü demodedir'' diyerek çağa uymayan. çağın dışında bır yaklaşımla her ül- kede tekstil daima bir büyük sektörken Türkiye'de bunu çağdışı bir yaklaşımla ikinci üçüncü plana it- mesi tekstil sektörüne akıl almayacak büyük bir darbeyi vurdu. Yani yüzbinlerce işçi dışarda kaidı ve lokomotif sektör 5,5 milyardolar seviyesindeih- racata gelmişken. şımdi başladı yerinde saymaya. Dolayısıyla 10 milyar dolar, 15 milyar dolar hedefi bulmak ve yakalamak hayal bile olmaktan çıkma- ya başladı. Dolayısıyla lokomoüfin birisini kaybet- tik. Şimdi bu lokomotifi. yeniden dizel lokomotifle yerini değiştirelim demek hükümetin becerisine kalmış bir iştir. Yani terör ne kadar mühimse eko- nomi o kadar mühimdiı. Terörle ekonomiyi ayru yanyana koşmadığinız zaman terörde muvaffak olursun, ama ekonomide darbeyi yersin. -O zaman ihracatta son birkaç yddır hissedilen tıkanıklığm temeü 1986-198Tlere dayamyor. -1988"de de bu arveye çıktı. -Turizmde nasıl bu noktaya gelindi? Özal hükümetleri döneminde TtSK Başkanı olarak eleşürileri ile ANAPın tnşmına uğrayan ve muhalif olarak tanınan işadamı Halit Narin, DYP-SHP koalisvomı- nun sanayidleri siyasi baskidan kurtardığını savunuyor. Narin, terör riskine karşı turizm yatırımlarıyla adeta ikinci baharmı yaşıyor. -Hepsinin yükselişine şöyle bir bakıverin. Devlet güzel sistemler yaratıyor. Fakat sonra hep vatan- daşı aldanıyor bu işten. Türk vatandaşlan turizmi çok geç öğrendi. haien öğrendiğini de pek zannet- miyorum. Ankara'nın bir mantığı var. Her verdiği şeyi karşıdaki kazanacak diye kıskançbk içinde ha- reket ediyor. Bazı bürokratlar da bunu yenmeye çabşıyor. ama siyasiler bunu yenemiyorlar. Güzel teşvikler verildi, güzel krediler kullandınldı. güzel projeler yapıldı. 40 bin )r ataktan 350 bin yatağa gi- dildi. Asbnda bu hedefın yansı bile değil. Bunun 250 binini yaptık. 100 binı yanda kaldı. Yanya var- madan orada da istim bitti. Sebep faiz kazığı. îyi niyetle yatınm yapan arkadaşlar, kapitalleriyle. mesaileriyle çoğu ıflas etti. Şirketleri el değiştirdi. -Şimdi bu turizmde bu yaran kalan yataklar, Tw- kive'de bir yatak mezarhğı varatma)acak mı? -Türkiye'de mıktan kafi mezarbk var, ama ya- tak mezarhğı diye bir şey yok. Başlamış yaün- mlann devam etmeyenleri var. Onu da yavaş yavaş veriyorlar. Gelmek istediğim nokta şu: Yani kredi vermek müteşebbisin kapital eksiklığmı takviye et- mek demektir. Bugün yüzde 80'e yüzde 100'e va- ran normal kredi faizdni yaratan hükümet politika- lannın yanbşlığıdır. Turizm ve tekstilde bu iki siya- si karann getireceği tablo bize gelecek 5-10 sene zarfında senede 7 ile 15 milyar dolar arasında eksik döviz gelmesine sebep olacak. Sayın Odalar Birliği'nin yazmış olduğu ve muhüra olarak verecegim dediğj yerde bile maale- sef, Sayın YaJım Erez'in yazdığı tekstil yer al- mamıştır. Yüzde 90*ı yüzde 100'ü Türkiye'nin mah olan üretimler ve yatınmlar plana bile abnmamış Odalar Bırbği taraJFmdan. Çok üzücüdür. -Siz bu ekonomik sıkıntılan sektörde biraz erken yaşadınız galiba... -Sıkınüb dönemim diye bir şey yok. Benimki si- minden gelen, gerek bankaalık sektörünün halen devletin elinde ağırbkb olmasının getirmış olduğu. işte tipik mısali benden. Hadiseler ortada. Ama biz söylemeyince siyasiler daha iyi yapma becerisini, mecbur olarak görmüyorlar. Son 10 sene zarfmda değışen her hükümete birçok işadamlan "bundan iyisi olmaz"diye beyanat veriyor. Her hükümet bundan iyisi olmaz dediğine göre, bundan kötü sis- tem idaresi düşünmek de mümkün değildir. - Son koalisyon hükümetlerinden de sanayicilere bu tür siyasi basküar geliyor mu? - Sayın Demirel huJkümetinin İnönü'yle ve şim- diki sayın Çiller'le İnönü hükümetînin siyasi baskı mantığiyla haraket eden en ufak bir işaretlerini bu- güne kadar olmadı. Zaten böyle bir şey olması bek- lenti olarak da mantıki değil. Yapılar değişik. bder- ler değişik tipler değişik. Türkiye bundan sonra si- yasi baskj unsurunu kullanacak iktidar değişikJik- lerine maruz kalmaz diye tahmin ediyorum. De- mek ki Türkiye az farkb majöritelerle hükümetlere, ya da bderleri çok sağlam partiJerle koalisyonlara daha yatkm gibi gözüküyor. 70'b senelenn getirmiş olduğu iki koalisyonun eksikliklerini tarihin değişmez hükmüdür diye ka- buJ etmek yanbşbknr. En iyi anlaşan iki bder an- laştı bir koab'syon yarattı. Bu iki lidenn bu koalis- yonda anlaşmasının getirdiği ahengi Türkiye tek partide dahi bulamamıştır. A yasi baskidan kaynaklanan bir hadiseydi. Benimki tamamen bir siyasi baskıdır. Siyasi baskmın Türkj- ye gibı gelişmekte olan bir ülkede ekonomiye ol- muş olduğu dönemin getirmiş olduğu bir netioedir. Bızim gibi konfederasyon başkanı teşkilat başkanı olan insanlann siyasilerin hışmına uğramaması için yağcı balcı olması lazım. Sülalemizde yağcılık balcılık işleri meslek olarak ele alınmamış. -Şimdi daha mı temkinü davranıvorsunuz? Eskisi kadar eleştire) açıklamalar yapmıyorsunıız diye bir izlenim var. -Neyi sordun da söylemedik ki? Sordunuz da mı söylemedik? Bizim susma diye bir şeyimiz yok. Bi- zim yanbşlarla mücadele mantığimız var. Bu mantığı değiştirmedik. Siz yazmazsanız ve siz sor- mazsanız biz neym mücadelesini yapanz? -tşün riske soknıak pahasına özel sektörün doğ- ru bildiğini söylemesi gerektiğine inanıvorsunuz... -Ben inanıyorum da arkadaşlann yüzde 98'i inanmıyor buna. Çünkü niye inanmıyorlar. Türki- ye Cumhuriyeti'nin bütün siyasi atoritelen daima ekonomiyi elinde tuttuğu için, gerek tahsislerdöne- [ntalya'dabir ortaklığımız var. Yanm kalmış bir tesise ortak girdim. Turizmde elimden gelse ne kadar yanm kalmış tesis varsa hepsini alır bitiririm. -Siyasi ortamı bu kadar eherişli gördüğünüze göre siz de yatınm yapmaya başladımz herhalde... -Biz hiç durmadık ki. -Ne tür yatınmlar yapıyorsunuz? -Neler yapmıyoruz dediğin zaman akılb işler yapmıyoruz. Elimize geçen her türlü imkaru dur- madan yatınma çeviriyoruz. Teknolojiye, otelcib- ğe, turizme yatınyoruz. Teknolojiyi iyi taJcip eden ve marketingini iyi yapan firmalann çok canlı ve hayatiyetinin olacağına inanıyorum. İşte 250 bin yatak var 300 bin yatak çıkacak. Pansiyon ve di- ğerleri 700-800 bin yatak var. Organize obnuş bel- geli 1 milyon yatağa kadar tehlike görmüvorum. -Antalya'da yeıa bir tesis kurduğunuzu duyduk... -Antalya'da bir ortaklığimız var. Yanm kalmış bir tesise ortak girdim. Tabii güzel bir yaünm var. Turizmde elimden gelse ne kadar yanm kalmış te- sis varsa hepsini abr bitiririm. -Ne büyüklükte bir tesis olacak? -Tatil köylen standardı 600'le bin yatak ara- sındadır. Bunun üzerinde olmaz, altında obnaz. Bi- zimki de aşağı >ukan kısmet olursa borçlanmadan, kimseye avuç açmadan bir yere gidecek bakalım. -Bu yatınmda kiminle ortaklığınız olduğunu ve hangi inşaatı devraldığınızı sorabilir mivini? -Ortakbkta kimin olduğunu soramazsın o özel. Kjmin yanm bıraküğını da söyler mıyim? tş bittik- ten sonra. Açılmayan tesisin açıbşı olmaz. -Terörii turizmde risk olarak görmüyor musunuz? -Terör gibi günlük aptal ışlerle hiç uğraşmı- yorum. Bana göre devlete kafa tutmak dajp ynm- nıkJa dövmeye benzer. Bir işe yaramaz. Olenlere acınır, öldürenlere acınır. gerisi hep hikayedir. AsilNadir Muhbir vergici tutuklandı LONDRA (AA) - Kjbnsb Türk işadamı Asil Nadir hakkında edindiği resmi bil- gileri Londra Menkul Kıy- metler Borsası'na kurallara aykın olarak aktaran İngilız Vergi Dairesd üst düzey mü- fettişlerinden Michael All- cock iüşvet aidığı' iddialannı cevaplandırmak ûzere tutuk- landı. Daily Mail gazetesi, geçen eylûl ayından bu yana açığa alınmış bulunan vergi müfet- tişi Michael ADcock'un dün Essex kentindeki lüks evinde eşiyle birlikte tutuklandığını bildirdi. İngiliz polisi Scotland Yard'dan iki dedektif ve In- giliz Vergi Dairesi'nden bir görevlinin sabahın erken saat- lerinde eve baskın düzenledik- lerini ve Alkxx:k ile eşi Sally'yi tutuklayarak Londra içindeki Holborn karakoluna getir- dikJerini belirten gazete, mü- fettiş ve eşinin Asil Nadir da- vasayla tamamen ilgisiz başka bir olayda rüşvet aldıklan ko- nusunda sorguladıklanm ha- ber verdi. Gazete, Michael Allcock ve eşinin kefaletle serbest bı- rakıldıklannı, müfettişin rüş- vet iddialannı reddetüğioi kaydetti. Nadir'e saat hediye etmesi ve onun adına başsavaya de- falarca mektup yazmasıyla dikkatleri çeken eski Kuzey lrlanda Bakanı Michael Ma- tes, Avam Kamarası'nda yaptığı istifa konuşmasında Nadir'in vergi müfettişi AU- cock'u ağır biçimde suç- lamışü. ISO Başkanı Memduh Hacıoğlu, rant kesimine açtığı savaşta yalnız kaldı Sanayicikaynakta anlaşamadıEkonomi Servisi- Öncebkle ı _ I Z Z ^ rant kesiminin vergilendirilme- si ve AT ile gümrük birliğine gi- diürken beyaz eşya ile elekt- ronik sektörierinin desteklen- mesini isteyen İstanbul Sanayi Odası Başİcanı Memduh Hacı- oğlu'na Üzeyir Garih ve Haln Narin'den muhalefet geldi. İSO'nun önceki günkü mec- lis toplanüsmda Garih, Hacı- oğlu'nun reel faizlerin yüzde 30'u bulması ve rant kesimine aktanlan faiz geürleri nedeniyle üretken kesimlere kaynak kal- madığıeleştınlerinekarşıiık"du- rumun o kadar kötü otmadığını" savunarak fınans sorununun çözümlenebilmesi için banka- lann güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'nin önündeki en önemli konunun üretimi arttırmak olduğunu belirten Garih "Bunun için de füketimi artnnnalı. Tüketimi ne kadar çok arttınrsan, büyûnteyi de o kadar arttınrız'' görüşünü sa- vundu. 'Büviime, tüketimin sonucu' Toplantı sonunda Garih"in eleştirilerini yarutlayan Mem- duh Hacıoğlu, Türluye ekono- misirün 1992'degerçekleştirdiği 5.4'lük büyümenin tamamen tüketimden kaynaklandığına dikkat çekti. Hacıoğlu "Bu yıl 200 trilyon lira faiz ödenecek. Memduh Hacıoğlu: Kötûmser. • HACIOĞLU Rant kesimine aktanlan faiz gelirleri nedeniyle üretken kesimlere kullandınlacak kaynak kalmadı. Üzeyir Garih: tyimser. • GARİH: Bu kadar kara bir tablo olduğuna inanmıyorum. Finans sorununu çözmek için bankalann güçlendirilmesi gerekir. Hangi üretken kesimler bu fa- hırayı ödeyecek" diye sordu. Haaoğlu'nun rant gelirleri eleştirisine kaülan Halit Narin ise Hacıoğlu'nun AT ile güm- rük birliğine giderken beya eşya ve elektronik sektörünün sıkın- tıya gireçeğini belirterek "Bu iki sektöre İspanya ve Portekiz'de olduğu gibi bir müddet geciş dö- nemi tanınabilir" görüşünü sert dilleeleştırdı. N"ann"Milyonlar- ca kişiye istihdam sağiayan tekstil sektörü dampingli ithalat nedeniyle can çekişirken, tu- rizmde' 100 bin yataklı tesisler kapanmışken, bunlann onda biri kadar üretim yapan, elüde biri kadar istihdam yaratan bir sek- töre gümrük birÜğinde istisnalar verUmesi gerektiğini söyleyen bir odamız var''' diye konuştu. İSO meclis üyesi Meral Gez- gin ise özel sektörün, gümrük birüği sürecinde hangi sektörle- rin korunmaya ihtiyacı bulun- duğunu birlikte kararlaşürmak zorunda olduğunu bebrterek "Tûrk özel sektörii kendi firma ve sektör menfaatleri dışında dü- şünmeji öğrenmelidir" dedi. Özel sektörün. hükümetin gümrük birliği konsundaki ka- rarhlığını ancak 1992 kasımın- daki AT Ortaklık Konseyi Toplantısı"ndaki beyanattan öğrendiğini belirten Gezgin "Şimdi kalkıp özel sektöre niye gümrük birliği tarihini bir yıl daha uzabnak istiyorsunuz, 22 yıldır hazırlansaydınız demek haksızlıktır" diye konuştu. Devlet borçlan hakkında bil- gi veren Dr. öztin Akgüc de Hacıoğlu'nun 234 trilyonluk iç borç stokunun 200 trilyon lira- bk faiz yüküne neden olacağı görüşüne karşıhk, iç borcun bu kadar yüksek miktarda olma- yacağı, ancak 100 trilyonu bu- lacağmı söyledi. Akgüç, Başbakan Tansu ÇU- ler'in 234 trilyon lirayı bıîla- cağını söylediği iç borç stoku- nun yüde 60'ını oluşturan Hazi- ne bonosu ve tahviüerine faiz ödeüdiğini, geri kalan Merkez Bankası kaynakh borçlara ise faiz ödenmediğini haürlatu. Geçen yıl 40 trilyon lira faiz borcu ödendiğini belirten Ak- güç buna göre bu yıl ödenecek 100 trilyonun anormal bir ra- kam ohnadığını söyledi. Hü- kümetin faiz politikasının uy- gulamak istediği para politika- sıyla çeliştiğini savunan Akgüç şöyle konuştu: "Faiz gelirlerin- de vergi kavbı var. Repo kazancı vergiden muaf. Mevduat olarak yatınlınca disponibilite olarak Merkez Bankası'na gidecek pa- rayı piyasadan çekiyorsunuz. VDMK da vergiden muaf. Böy- lece bankalar repo ve VDMK'ya yöneldi. Bu hem vergi kayıplart- na hem de Merkez Bankası'nın para politikası üzerindeki etkisi- nin ortadan kalkmasma neden oldu." ABD Tanm Bakanlığı Bütçe Ortak Komisyonu ithal tütünün kısıtlanmasını onayladı . Türktûtünü ABD pazannayerleşti Clinton Türk tütüncüsünü sevindirdi. FUATKOZLUKLU W ASHESGTON - ABD Kongre ve Senatosu Ortak Tanm Komitesi, tütün ithalatına kısıtlamâ getiren yasa teklifı- ni 13 oyla kabul etti. Komitede 8 üye ise yasaya karşı oy kullandı. Yasayla, Tür- kiye hariç, büyük bölümü Güney Ame- rika'dan 28 ülkenin ürettiği tütünün ABD pazanna girişi önemli ölçüde zor- laştı. ABD Tanm Bakanı Mike Espy, konuyu görüşmek ve Türk hükümeti- run kaygısını anlatmak üzere hafta ba- şında Washington'a gelen Devlet Baka- nı Nafîz Kurt'a. "Söz konusu yasanm, Amerika'da üretilemeyen Türk tütününü kesinükle etkilemeyeceği" yolunda te- minat verdi. Yasaya göre Amerikalı sigara şirket- leri, üretimlerinde yüzde 75 yerli tütı kullanmak zorunda olacak. Bu orarun üstüne çıkan üreticiler, Tanm Bakanlığı'na bir nevi ceza ödeye- cek. Böylece, sigara ücretlerinde de artı- şa gidilecek. Tütün ithalat]nı kısıtlayan yasayı öneren Kentucky Eyaleti Senatörü VVendell H. Ford da Devlet Bakanı Na- fız Kurt, Tekel Genel Müdürü Mehmet Akbay ve. VVashington Büyükelçiliği Müsteşarianndan Sander Gürbûz'le ön- ceki gün bir araya geldi. Yapılan göriiş- melerde, Türk heyetine, Amerikan si- gara şirkeüerinin üretimlerinde Jürk tütünü kulanmak zorunda olduklan hatırlatıldı. Senato ve Kongre ilgilileri. "Ameri- kan sigara üretidleri. her bir sigarada un yüzde 15 oranında bulunany ve sigaravı kaliteli kılan aromayı. Şşark tipi" dediği- miz Türk tütünü dışında bir rütünden elde edemiyorlar" diye de vurguladılar. Senatör VVendell H. Ford, üretici fir- malann ucuz diyerek Güney Amerika ülkeleriden saün aldıklan Fine-Cured ve Burley tipi tütunlerin ülkesinde de üretildığini, "Yerli üretimi satuı almayan şirketlerin, bu üretidleri güç durumda bı- raktığını" belirtti. Ford, hedeflerinin bu durumun önüne geçmek olduğunu söz- lerine ekledi. Yetkililer. "ABD firmalan her yıl 77 bin ton Şark tipi Türk tütünü ithal edi- yorlar. Bu da 365 milyon dolar rutan- iıda" dediler. Yine aynı para tutannda sigara ve tütünün de Türkiye'ye satıldıği belirtildi. MIKRO DİNÇ TA YANÇ Kalktım Oturamıyorum "Kalkın ey ehl-i vatan diye bir ayaklandık; Meşrutiyet, Trablusgarp, Balkanlar, BirinciCihanHarbi, işgalyıllan, Kurtuluş Savaşı (...) derken bir türlü oturamadık" diye anlatıyor elimdeki kitapta Son Osmanlı'nın 'her devrin adamı' Burunsuz Tevfik... Dalıveriyorum... Kuşkum yok; yaşamı elverse, "Kürt isyant, Serbest Fırka, devletçilik, ikinci Dünya Savaşı, Demirkıratlaşma, Kore 'kahramanlığı', Vatan Cephesi anti-demokrasisi, 1960'ın kadife eldivenli' devrimi, 'planlf dönem, 1971 Darbesi, karma ekonomi 'karmakarışıklığı', Kıbrıs 'Ba- rış Harekatı', Milliyetçi Cephe 'kabusu', 24 Ocak Karar- lan ve 'hikmet-i Turgut' geçidi, 1980 faşizmi ve 'hilkat-ı Evreni', icazetli demokrasi, devr-i Turgut ve tufan son- rası' (...) gibi 'veciz ifadelerle' sürdürürdü 'kalkıp da bir türlü oturamadığımız' dönemleri... Dalgınlığımdan sıyrılıp, özyaşamıma' dönüveriyo- rum... 'Nurlu ufuklar'ı dinleye dinleye geçti çocukluğumun 1950'leri. Geçerken de; Marshall Yardımı'nı, hızlı büyü- yüp hızla makinalaşmayı (o günlerde 'makina' dendi miydi akla gelen ilk ve tek aygıt traktördü), makinalaş- manın getirdiği işsizlik ve sonucunda köyden kente yı- ğılmalan, 1950-54 arasındaki 'aşırı hız'yüzündentükeni- veren döviz rezervlerini, 1958'de gelen devalüasyonu ve anti-demokratikleşmenin de 'katkısıyla' 27 Mayıs 1960 günü "NATO'ya ve CENTO'ya bağlılığımız" ile bir- likte gelen Ak Devrimi' de Türkiye'nin yaşamından, öz- yaşamımdanmışçasına koparıp götürdü. Planlı dönem' ile birlikte çocukluğumdan, delikanlılı- ğıma geçiverdim. İyi niyetlerin, (beceriksizlik ve plan- sızlıktan kaynaklanan) kötü sonuçlarını, 'Böyyük Tür- kiye'yi, büyüdükce küçülten 'karma ekonomi'yi ve 1970 devalüasyonunu yaşadım... 1960 Anayasası'nın getirdi- ği 'hak' ve 'özgürlükler'den; 1971 Darbesi'ne eriştiğim- de, ilkgençliğime de girmiştim 'çoktan!' "Anayasa Türk milletine lükstür" 'fetvasını', bir kez daha demokratikleşme savaşımı' izledi. Demokratikle- şince de Kıbrıs'ı (ve dolaylı yoldan da olsa) komşu Yuna- nistan'ın demokrasisini kurtarışımızı yaşadım. Ardın- dan, bozulan ekonomiyle birlikte 'cepheleştik' hem de 'Milliyetçi' olmacasına... Ekonomi 'kısmi karma, kısmi li- beral' akımlara dayanamayıp bir kez daha çöktü. Çöker- ken; "Türkiye'yi 70 sente muhtaç" bıraktı. 24 Ocak 1980'- deki 'tarihsel' kararlar açıklandığında gelen salt deva- lüasyon değildi... Faizler, ithalat ve de ihracat 'özgürlü- ğü'; buna karşılık emekçi ücretlerinin köleliği' de deva- lüasyonla birlikte geliverdi... Onlar gelince de 'Kamber- sizdüğün olmaz' örneği, 12 Eylül Faşizmi zuhur' ediver- di. • • • ilkgençliğimle, 'olgun' gençliğim arasında yaşadım 1980leri... Değil grev yapmanın; istifa etmek ya da emekli olma- nın bile 'yassah' olduğu yıllardı önceleri. Sendikacılar "davetiye usulü' ile sıkıyönetim merkezlerine çağrılıyor, ârdından da ölüm cezası' istemiyle dava ediliyorlardı. Teşvik edilen ihracat, çok geçmeden 'hayal perdesinde' oynamaya koyuldu. Vurgunlar vuruldu... Batan kurtuldu! Devlet batırıldı! Olgunluktan 'kemale' geçiyordum, ama 1980'ler bit- mek bilmiyordu. İhracat arttı artmasına da ithalat daha da fazla artıyordu. Dış ticaret makası açıldı... Borçlandı Türkiye (çok çalışan/çalıştırılan emekçiler borçlandı). Borçlandıkça 'özveri' istendi emekçilerden... Özveride bulundu emekçiler... Dini ticaret eyleyenlerle, 'ticaret dindir' diyenler palazlandıkça palazlandı... Devalüasyo- na gerek kalmaksızın düştüğü için TL, 'Kamber'in düğü- ne geleceği beklentileri' giderek azaldı... Girdik90lara.. Girdimortayaşsınırlarına... 90'lar bir başka garip!' 'Beklenenler' nedense 'beklenmeyen' olarak kabul görüyor. 'Çağ atlama'nın yerini beyaz sayfa' alıyor. Be- yaz sayfadaki yazılar, bildiğimiz karakalem 'çiziktirme- lerü' Gene 'özveri' isteniyor emekçilerden. Ne var ki bu kez emekçiler özünü vermekten yana değil! Emekçiler, artık sokaklara dökülmek ve de seslerini yükseltmek içinyandaşı olduklan takımınturatiamasını beklemiyor- lar! 1949'da kalkmışım, yıl 1993 hala oturamıyorum... Oy- sa, 'her devrin adamı' Burunsuz Tevfik bile "bir türlü oturamadık" derken, sadece ve sadece 10 yıllık bir dö- nemden söz ediyor... Arada yaşamadığım 30 yıl var... Ben ise 44 yıldan dem vuruyorum! Eder 84 yıl! Ana fikir: Kalkmanın amacı bilinmiyorsa, oturma za- manı da kestirilemez. Ana fikrin ana fikri: 84 yıldır ayakta olan bir toplum, oturma zamanına karar verirse; altında kimlerin ve ne- lerin kalacağını öylesine iyi bilerek oturur ki bir daha kaldırabilmek olanağı olabilemez! CLUB TEOS VILLAGE Tatil köyünde tatil yapmak, dinlenmekhakkınız. Her gece animasyon, tenis, voleybol, basketbol, deniz bisikleti, kano, rüzgârsörfü, okçuluk, mini golf, masa tenisi ücretsiz. HemdeTeos'ta, turkuvazbir koyda, mlnlk bir Türk köyünde. Açık büfe, şarap ve mevye suyu dahil, Tam Pansiyon Ikl$i7gece8gün 2.450.000.-TL. (KDV dahll) Rezervosyon Tek 9-(5448) - 7467 (8) Hat Sığaak-SeferiMsar İZMIR T.C. KADIKÖY 3. ASLÎYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1993/374 Da vaa Derair Baran Sarol tarafından açılanGaiplik davasında: Denizli ili, Çal ılçesi. Hüseyınler Mah. Cilt No: 002/04, Sayfa No: 85, Kütük Sıra No: 246'da nüfusa kayıtlı Raif Oğ. Fatma Sual Gû- her'den olma 2.1.1953 doğ. OSMAN ÇALLILAR'ın 2.2.1981 yüın- da kaybolduğu, 1981 yılından bu yana hiçbir haber alınamadığından ve o tarihten itibaren hayatta olduğuna dair hiçbir emare elde edile- medığindcn. davdcı Demır Baran Sarol tarafından gaipliğine karar verilmesı talep edilmiş olmakla M.K.'nun 32/2 maddesi gereğince ga- ip olduğu iddia olunan OSMAN ÇALLILAR'ı bilen ve tanıyan ve adresini bilen kimseler varsa mahkemeımnn 1993/374 sayılı dosyası- na bir sene içinde bildirmeleri ve havatta ise dunışma günü olan 27. 10.1993 saat 10.20'de mahkemede haar bulundurulması için tebligat yapıldığinın kendisine bildirilmesi ilan olunur. 23.7.1993 Basın. 7857 ._£
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle