Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30TEMMUZ1993CUMA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
ANAP döneminin konkordatolu işadamıru DYP-SHP koalisyon hükümetleri ferahlattı
Narinyatırım yapıyor, ya siz?BÜLENT KIZANLIK
Özel sektörde 10 yılı aşkın TİSK başkanlığı ile
"işverenin sesi" haline gelen işadamı Halit Narin,
ANAP sıkıntısından kurtulunca yeniden yatıruna
soyundu. Özal hükümetleri döneminde muhalif bir
görüntü çizen ve sonunda mali darboğaza girerek
konkordato ilan etmek zorunda kalan Narin, şırn-
dilerde koalisyon hükürnetinin rahatlığını yaşıyor.
Türkiye'de tekstü ve turizm sektörlerinin kıdemli-
leri arasında sayılan Narin, borç ödeme dönemih-
den yalınm dönemine geçişini "Siyasi baskıdan
kurtıüdum'' diyerek açıkhyor.
Narin, ekonomik politikalan 10 yıllık bir pers-
pektifte yine eleştiriyor, ama DYP-SHP koalısyo-
nuna toz kondurrauyor. Terörün neden olduğu
riskli ortama rağmen Antalya'da yeni bir latil köyü
kurmaktan çekinmeyen Narin, lokomotıf diye ni-
telediği sektörlerini şöyle değerlendirdi:
-Siz turizm ve teksü'lin ekonomide lokomotif sek-
törier olduğtımı savunursunuz. Kendiniz de bu alan-
lara yatınm yapıyorsunuz. Her iki sektörün 1980
sonrası \ iikseİişini nasıl değerlendiriyorsunuz?
-1980 senesinde dövizsizlikten çıkan Türkiye.
1980 senesinde dövizin çok kıymetü olduğunu. çok
değerli olduğunu iyi idrak eden bir Türkiye olarak
devreye girdi. 79'un getirdiği çabalar, 80'deki 24
ocak kararlan, hepsi Türkiye'nin dövize bakış
<n
£ 3 enimki tamamen
siyasi baskıydı.Bizim gibi
konfederasyon başkanı olan
insanlann siyasilerin hışmına
uğramaması için yağcı balcı
olması lazım.'
açısını degjştirdi. Arkası gelmediğı için de baa
şaskınlıklar işte bu günlerde meydana geliyor.
İki tane sektör lokomotiftir benim tabirimle. Bi-
risi tekstil, birisi turizm. Ikisinin de 2000 yülanna
kadar getirisi 15'er milyar dolardan 30 milyar dolar
Türkiye'ye para getirebilecek iki sektördür.
Turizm yatınm ağırhklı bir sektördür. Ve kapital
bugün Türkiye'de en bulunmayan nesnedir. 83-
84"lere kadar Türkiye'de kapital o kadar ağırkklı
değildi. Çünkü faiz politikası, hükümet pobtikasi
yatınmayi, üretimi. ihracatı teşvik ediciydi ve enf-
lasyonla faiz polıtıkasının dengeleri iyi kurulmuş-
tu. Bunu serbest faiz politikasıyla değiştirdikleri za-
man tekstilde 86-8Tden sonra birden bire karşısına
büyük bir dağ çıktı. Nedir? Akla gelmeyecek kadar
yûksek bir faiz politikası, yüzde 150'lere varan...
Kur ayarlamalannda büyük sıçramalar ve reel fai-
zdn yüzde 35 farkbbk yaptıği kur ayarlaması ile iç
piyasa içindeki dengesızlik geldi. Türkiye'nin iç pa-
zannda reel faiz o kadar yükseldi ki sanayicinin bu
paraya el süren her sanayicinin elini ve vûcudunu
yakmaması mümkün olrnadı. Dolayısıyla tekstil
yatınm ve üretim süreciru 72-74'lerden başlayan
sürecıni 85'lerde hemen hemen tamamlamış oldu.
Ve ondan sonra da gerilemeye başladı. Buna bir
ilave olarak da 89-1988 senelerinde Sayın Turgut
özal'ın "Koofekavonla bu işi yapacağun, ithalat
yaptıracağım tekstil sektörü demodedir'' diyerek
çağa uymayan. çağın dışında bır yaklaşımla her ül-
kede tekstil daima bir büyük sektörken Türkiye'de
bunu çağdışı bir yaklaşımla ikinci üçüncü plana it-
mesi tekstil sektörüne akıl almayacak büyük bir
darbeyi vurdu. Yani yüzbinlerce işçi dışarda kaidı
ve lokomotif sektör 5,5 milyardolar seviyesindeih-
racata gelmişken. şımdi başladı yerinde saymaya.
Dolayısıyla 10 milyar dolar, 15 milyar dolar hedefi
bulmak ve yakalamak hayal bile olmaktan çıkma-
ya başladı. Dolayısıyla lokomoüfin birisini kaybet-
tik. Şimdi bu lokomotifi. yeniden dizel lokomotifle
yerini değiştirelim demek hükümetin becerisine
kalmış bir iştir. Yani terör ne kadar mühimse eko-
nomi o kadar mühimdiı. Terörle ekonomiyi ayru
yanyana koşmadığinız zaman terörde muvaffak
olursun, ama ekonomide darbeyi yersin.
-O zaman ihracatta son birkaç yddır hissedilen
tıkanıklığm temeü 1986-198Tlere dayamyor.
-1988"de de bu arveye çıktı.
-Turizmde nasıl bu noktaya gelindi?
Özal
hükümetleri
döneminde
TtSK
Başkanı
olarak
eleşürileri ile
ANAPın
tnşmına
uğrayan ve
muhalif
olarak
tanınan
işadamı Halit
Narin,
DYP-SHP
koalisvomı-
nun
sanayidleri
siyasi
baskidan
kurtardığını
savunuyor.
Narin, terör
riskine karşı
turizm
yatırımlarıyla
adeta ikinci
baharmı
yaşıyor.
-Hepsinin yükselişine şöyle bir bakıverin. Devlet
güzel sistemler yaratıyor. Fakat sonra hep vatan-
daşı aldanıyor bu işten. Türk vatandaşlan turizmi
çok geç öğrendi. haien öğrendiğini de pek zannet-
miyorum. Ankara'nın bir mantığı var. Her verdiği
şeyi karşıdaki kazanacak diye kıskançbk içinde ha-
reket ediyor. Bazı bürokratlar da bunu yenmeye
çabşıyor. ama siyasiler bunu yenemiyorlar. Güzel
teşvikler verildi, güzel krediler kullandınldı. güzel
projeler yapıldı. 40 bin )r
ataktan 350 bin yatağa gi-
dildi. Asbnda bu hedefın yansı bile değil. Bunun
250 binini yaptık. 100 binı yanda kaldı. Yanya var-
madan orada da istim bitti. Sebep faiz kazığı. îyi
niyetle yatınm yapan arkadaşlar, kapitalleriyle.
mesaileriyle çoğu ıflas etti. Şirketleri el değiştirdi.
-Şimdi bu turizmde bu yaran kalan yataklar, Tw-
kive'de bir yatak mezarhğı varatma)acak mı?
-Türkiye'de mıktan kafi mezarbk var, ama ya-
tak mezarhğı diye bir şey yok. Başlamış yaün-
mlann devam etmeyenleri var. Onu da yavaş yavaş
veriyorlar. Gelmek istediğim nokta şu: Yani kredi
vermek müteşebbisin kapital eksiklığmı takviye et-
mek demektir. Bugün yüzde 80'e yüzde 100'e va-
ran normal kredi faizdni yaratan hükümet politika-
lannın yanbşlığıdır. Turizm ve tekstilde bu iki siya-
si karann getireceği tablo bize gelecek 5-10 sene
zarfında senede 7 ile 15 milyar dolar arasında eksik
döviz gelmesine sebep olacak.
Sayın Odalar Birliği'nin yazmış olduğu ve
muhüra olarak verecegim dediğj yerde bile maale-
sef, Sayın YaJım Erez'in yazdığı tekstil yer al-
mamıştır. Yüzde 90*ı yüzde 100'ü Türkiye'nin mah
olan üretimler ve yatınmlar plana bile abnmamış
Odalar Bırbği taraJFmdan. Çok üzücüdür.
-Siz bu ekonomik sıkıntılan sektörde biraz erken
yaşadınız galiba...
-Sıkınüb dönemim diye bir şey yok. Benimki si-
minden gelen, gerek bankaalık sektörünün halen
devletin elinde ağırbkb olmasının getirmış olduğu.
işte tipik mısali benden. Hadiseler ortada. Ama biz
söylemeyince siyasiler daha iyi yapma becerisini,
mecbur olarak görmüyorlar. Son 10 sene zarfmda
değışen her hükümete birçok işadamlan "bundan
iyisi olmaz"diye beyanat veriyor. Her hükümet
bundan iyisi olmaz dediğine göre, bundan kötü sis-
tem idaresi düşünmek de mümkün değildir.
- Son koalisyon hükümetlerinden de sanayicilere
bu tür siyasi basküar geliyor mu?
- Sayın Demirel huJkümetinin İnönü'yle ve şim-
diki sayın Çiller'le İnönü hükümetînin siyasi baskı
mantığiyla haraket eden en ufak bir işaretlerini bu-
güne kadar olmadı. Zaten böyle bir şey olması bek-
lenti olarak da mantıki değil. Yapılar değişik. bder-
ler değişik tipler değişik. Türkiye bundan sonra si-
yasi baskj unsurunu kullanacak iktidar değişikJik-
lerine maruz kalmaz diye tahmin ediyorum. De-
mek ki Türkiye az farkb majöritelerle hükümetlere,
ya da bderleri çok sağlam partiJerle koalisyonlara
daha yatkm gibi gözüküyor.
70'b senelenn getirmiş olduğu iki koalisyonun
eksikliklerini tarihin değişmez hükmüdür diye ka-
buJ etmek yanbşbknr. En iyi anlaşan iki bder an-
laştı bir koab'syon yarattı. Bu iki lidenn bu koalis-
yonda anlaşmasının getirdiği ahengi Türkiye tek
partide dahi bulamamıştır.
A
yasi baskidan kaynaklanan bir hadiseydi. Benimki
tamamen bir siyasi baskıdır. Siyasi baskmın Türkj-
ye gibı gelişmekte olan bir ülkede ekonomiye ol-
muş olduğu dönemin getirmiş olduğu bir netioedir.
Bızim gibi konfederasyon başkanı teşkilat başkanı
olan insanlann siyasilerin hışmına uğramaması
için yağcı balcı olması lazım. Sülalemizde yağcılık
balcılık işleri meslek olarak ele alınmamış.
-Şimdi daha mı temkinü davranıvorsunuz? Eskisi
kadar eleştire) açıklamalar yapmıyorsunıız diye bir
izlenim var.
-Neyi sordun da söylemedik ki? Sordunuz da mı
söylemedik? Bizim susma diye bir şeyimiz yok. Bi-
zim yanbşlarla mücadele mantığimız var. Bu
mantığı değiştirmedik. Siz yazmazsanız ve siz sor-
mazsanız biz neym mücadelesini yapanz?
-tşün riske soknıak pahasına özel sektörün doğ-
ru bildiğini söylemesi gerektiğine inanıvorsunuz...
-Ben inanıyorum da arkadaşlann yüzde 98'i
inanmıyor buna. Çünkü niye inanmıyorlar. Türki-
ye Cumhuriyeti'nin bütün siyasi atoritelen daima
ekonomiyi elinde tuttuğu için, gerek tahsislerdöne-
[ntalya'dabir
ortaklığımız var. Yanm kalmış
bir tesise ortak girdim. Turizmde
elimden gelse ne kadar yanm
kalmış tesis varsa hepsini alır
bitiririm.
-Siyasi ortamı bu kadar eherişli gördüğünüze
göre siz de yatınm yapmaya başladımz herhalde...
-Biz hiç durmadık ki.
-Ne tür yatınmlar yapıyorsunuz?
-Neler yapmıyoruz dediğin zaman akılb işler
yapmıyoruz. Elimize geçen her türlü imkaru dur-
madan yatınma çeviriyoruz. Teknolojiye, otelcib-
ğe, turizme yatınyoruz. Teknolojiyi iyi taJcip eden
ve marketingini iyi yapan firmalann çok canlı ve
hayatiyetinin olacağına inanıyorum. İşte 250 bin
yatak var 300 bin yatak çıkacak. Pansiyon ve di-
ğerleri 700-800 bin yatak var. Organize obnuş bel-
geli 1 milyon yatağa kadar tehlike görmüvorum.
-Antalya'da yeıa bir tesis kurduğunuzu duyduk...
-Antalya'da bir ortaklığimız var. Yanm kalmış
bir tesise ortak girdim. Tabii güzel bir yaünm var.
Turizmde elimden gelse ne kadar yanm kalmış te-
sis varsa hepsini abr bitiririm.
-Ne büyüklükte bir tesis olacak?
-Tatil köylen standardı 600'le bin yatak ara-
sındadır. Bunun üzerinde olmaz, altında obnaz. Bi-
zimki de aşağı >ukan kısmet olursa borçlanmadan,
kimseye avuç açmadan bir yere gidecek bakalım.
-Bu yatınmda kiminle ortaklığınız olduğunu ve
hangi inşaatı devraldığınızı sorabilir mivini?
-Ortakbkta kimin olduğunu soramazsın o özel.
Kjmin yanm bıraküğını da söyler mıyim? tş bittik-
ten sonra. Açılmayan tesisin açıbşı olmaz.
-Terörii turizmde risk olarak görmüyor musunuz?
-Terör gibi günlük aptal ışlerle hiç uğraşmı-
yorum. Bana göre devlete kafa tutmak dajp ynm-
nıkJa dövmeye benzer. Bir işe yaramaz. Olenlere
acınır, öldürenlere acınır. gerisi hep hikayedir.
AsilNadir
Muhbir
vergici
tutuklandı
LONDRA (AA) - Kjbnsb
Türk işadamı Asil Nadir
hakkında edindiği resmi bil-
gileri Londra Menkul Kıy-
metler Borsası'na kurallara
aykın olarak aktaran İngilız
Vergi Dairesd üst düzey mü-
fettişlerinden Michael All-
cock iüşvet aidığı' iddialannı
cevaplandırmak ûzere tutuk-
landı.
Daily Mail gazetesi, geçen
eylûl ayından bu yana açığa
alınmış bulunan vergi müfet-
tişi Michael ADcock'un dün
Essex kentindeki lüks evinde
eşiyle birlikte tutuklandığını
bildirdi.
İngiliz polisi Scotland
Yard'dan iki dedektif ve In-
giliz Vergi Dairesi'nden bir
görevlinin sabahın erken saat-
lerinde eve baskın düzenledik-
lerini ve Alkxx:k ile eşi Sally'yi
tutuklayarak Londra içindeki
Holborn karakoluna getir-
dikJerini belirten gazete, mü-
fettiş ve eşinin Asil Nadir da-
vasayla tamamen ilgisiz başka
bir olayda rüşvet aldıklan ko-
nusunda sorguladıklanm ha-
ber verdi.
Gazete, Michael Allcock ve
eşinin kefaletle serbest bı-
rakıldıklannı, müfettişin rüş-
vet iddialannı reddetüğioi
kaydetti.
Nadir'e saat hediye etmesi
ve onun adına başsavaya de-
falarca mektup yazmasıyla
dikkatleri çeken eski Kuzey
lrlanda Bakanı Michael Ma-
tes, Avam Kamarası'nda
yaptığı istifa konuşmasında
Nadir'in vergi müfettişi AU-
cock'u ağır biçimde suç-
lamışü.
ISO Başkanı Memduh Hacıoğlu, rant kesimine açtığı savaşta yalnız kaldı
Sanayicikaynakta anlaşamadıEkonomi Servisi- Öncebkle ı _ I Z Z ^
rant kesiminin vergilendirilme-
si ve AT ile gümrük birliğine gi-
diürken beyaz eşya ile elekt-
ronik sektörierinin desteklen-
mesini isteyen İstanbul Sanayi
Odası Başİcanı Memduh Hacı-
oğlu'na Üzeyir Garih ve Haln
Narin'den muhalefet geldi.
İSO'nun önceki günkü mec-
lis toplanüsmda Garih, Hacı-
oğlu'nun reel faizlerin yüzde
30'u bulması ve rant kesimine
aktanlan faiz geürleri nedeniyle
üretken kesimlere kaynak kal-
madığıeleştınlerinekarşıiık"du-
rumun o kadar kötü otmadığını"
savunarak fınans sorununun
çözümlenebilmesi için banka-
lann güçlendirilmesi gerektiğini
söyledi. Türkiye'nin önündeki
en önemli konunun üretimi
arttırmak olduğunu belirten
Garih "Bunun için de füketimi
artnnnalı. Tüketimi ne kadar
çok arttınrsan, büyûnteyi de o
kadar arttınrız'' görüşünü sa-
vundu.
'Büviime, tüketimin sonucu'
Toplantı sonunda Garih"in
eleştirilerini yarutlayan Mem-
duh Hacıoğlu, Türluye ekono-
misirün 1992'degerçekleştirdiği
5.4'lük büyümenin tamamen
tüketimden kaynaklandığına
dikkat çekti. Hacıoğlu "Bu yıl
200 trilyon lira faiz ödenecek.
Memduh Hacıoğlu: Kötûmser.
• HACIOĞLU
Rant kesimine
aktanlan faiz
gelirleri
nedeniyle üretken
kesimlere
kullandınlacak
kaynak
kalmadı.
Üzeyir Garih: tyimser.
• GARİH: Bu
kadar kara bir
tablo olduğuna
inanmıyorum.
Finans sorununu
çözmek için
bankalann
güçlendirilmesi
gerekir.
Hangi üretken kesimler bu fa-
hırayı ödeyecek" diye sordu.
Haaoğlu'nun rant gelirleri
eleştirisine kaülan Halit Narin
ise Hacıoğlu'nun AT ile güm-
rük birliğine giderken beya eşya
ve elektronik sektörünün sıkın-
tıya gireçeğini belirterek "Bu iki
sektöre İspanya ve Portekiz'de
olduğu gibi bir müddet geciş dö-
nemi tanınabilir" görüşünü sert
dilleeleştırdı. N"ann"Milyonlar-
ca kişiye istihdam sağiayan
tekstil sektörü dampingli ithalat
nedeniyle can çekişirken, tu-
rizmde' 100 bin yataklı tesisler
kapanmışken, bunlann onda biri
kadar üretim yapan, elüde biri
kadar istihdam yaratan bir sek-
töre gümrük birÜğinde istisnalar
verUmesi gerektiğini söyleyen
bir odamız var''' diye konuştu.
İSO meclis üyesi Meral Gez-
gin ise özel sektörün, gümrük
birüği sürecinde hangi sektörle-
rin korunmaya ihtiyacı bulun-
duğunu birlikte kararlaşürmak
zorunda olduğunu bebrterek
"Tûrk özel sektörii kendi firma
ve sektör menfaatleri dışında dü-
şünmeji öğrenmelidir" dedi.
Özel sektörün. hükümetin
gümrük birliği konsundaki ka-
rarhlığını ancak 1992 kasımın-
daki AT Ortaklık Konseyi
Toplantısı"ndaki beyanattan
öğrendiğini belirten Gezgin
"Şimdi kalkıp özel sektöre niye
gümrük birliği tarihini bir yıl
daha uzabnak istiyorsunuz, 22
yıldır hazırlansaydınız demek
haksızlıktır" diye konuştu.
Devlet borçlan hakkında bil-
gi veren Dr. öztin Akgüc de
Hacıoğlu'nun 234 trilyonluk iç
borç stokunun 200 trilyon lira-
bk faiz yüküne neden olacağı
görüşüne karşıhk, iç borcun bu
kadar yüksek miktarda olma-
yacağı, ancak 100 trilyonu bu-
lacağmı söyledi.
Akgüç, Başbakan Tansu ÇU-
ler'in 234 trilyon lirayı bıîla-
cağını söylediği iç borç stoku-
nun yüde 60'ını oluşturan Hazi-
ne bonosu ve tahviüerine faiz
ödeüdiğini, geri kalan Merkez
Bankası kaynakh borçlara ise
faiz ödenmediğini haürlatu.
Geçen yıl 40 trilyon lira faiz
borcu ödendiğini belirten Ak-
güç buna göre bu yıl ödenecek
100 trilyonun anormal bir ra-
kam ohnadığını söyledi. Hü-
kümetin faiz politikasının uy-
gulamak istediği para politika-
sıyla çeliştiğini savunan Akgüç
şöyle konuştu: "Faiz gelirlerin-
de vergi kavbı var. Repo kazancı
vergiden muaf. Mevduat olarak
yatınlınca disponibilite olarak
Merkez Bankası'na gidecek pa-
rayı piyasadan çekiyorsunuz.
VDMK da vergiden muaf. Böy-
lece bankalar repo ve VDMK'ya
yöneldi. Bu hem vergi kayıplart-
na hem de Merkez Bankası'nın
para politikası üzerindeki etkisi-
nin ortadan kalkmasma neden
oldu."
ABD Tanm Bakanlığı Bütçe Ortak Komisyonu ithal tütünün kısıtlanmasını onayladı .
Türktûtünü ABD pazannayerleşti
Clinton Türk tütüncüsünü sevindirdi.
FUATKOZLUKLU
W ASHESGTON - ABD Kongre ve
Senatosu Ortak Tanm Komitesi, tütün
ithalatına kısıtlamâ getiren yasa teklifı-
ni 13 oyla kabul etti. Komitede 8 üye ise
yasaya karşı oy kullandı. Yasayla, Tür-
kiye hariç, büyük bölümü Güney Ame-
rika'dan 28 ülkenin ürettiği tütünün
ABD pazanna girişi önemli ölçüde zor-
laştı. ABD Tanm Bakanı Mike Espy,
konuyu görüşmek ve Türk hükümeti-
run kaygısını anlatmak üzere hafta ba-
şında Washington'a gelen Devlet Baka-
nı Nafîz Kurt'a. "Söz konusu yasanm,
Amerika'da üretilemeyen Türk tütününü
kesinükle etkilemeyeceği" yolunda te-
minat verdi.
Yasaya göre Amerikalı sigara şirket-
leri, üretimlerinde yüzde 75 yerli tütı
kullanmak zorunda olacak.
Bu orarun üstüne çıkan üreticiler,
Tanm Bakanlığı'na bir nevi ceza ödeye-
cek. Böylece, sigara ücretlerinde de artı-
şa gidilecek.
Tütün ithalat]nı kısıtlayan yasayı
öneren Kentucky Eyaleti Senatörü
VVendell H. Ford da Devlet Bakanı Na-
fız Kurt, Tekel Genel Müdürü Mehmet
Akbay ve. VVashington Büyükelçiliği
Müsteşarianndan Sander Gürbûz'le ön-
ceki gün bir araya geldi. Yapılan göriiş-
melerde, Türk heyetine, Amerikan si-
gara şirkeüerinin üretimlerinde Jürk
tütünü kulanmak zorunda olduklan
hatırlatıldı.
Senato ve Kongre ilgilileri. "Ameri-
kan sigara üretidleri. her bir sigarada
un yüzde 15 oranında bulunany ve sigaravı
kaliteli kılan aromayı. Şşark tipi" dediği-
miz Türk tütünü dışında bir rütünden elde
edemiyorlar" diye de vurguladılar.
Senatör VVendell H. Ford, üretici fir-
malann ucuz diyerek Güney Amerika
ülkeleriden saün aldıklan Fine-Cured
ve Burley tipi tütunlerin ülkesinde de
üretildığini, "Yerli üretimi satuı almayan
şirketlerin, bu üretidleri güç durumda bı-
raktığını" belirtti. Ford, hedeflerinin bu
durumun önüne geçmek olduğunu söz-
lerine ekledi.
Yetkililer. "ABD firmalan her yıl 77
bin ton Şark tipi Türk tütünü ithal edi-
yorlar. Bu da 365 milyon dolar rutan-
iıda" dediler. Yine aynı para tutannda
sigara ve tütünün de Türkiye'ye satıldıği
belirtildi.
MIKRO
DİNÇ TA YANÇ
Kalktım Oturamıyorum
"Kalkın ey ehl-i vatan diye bir ayaklandık; Meşrutiyet,
Trablusgarp, Balkanlar, BirinciCihanHarbi, işgalyıllan,
Kurtuluş Savaşı (...) derken bir türlü oturamadık" diye
anlatıyor elimdeki kitapta Son Osmanlı'nın 'her devrin
adamı' Burunsuz Tevfik...
Dalıveriyorum...
Kuşkum yok; yaşamı elverse, "Kürt isyant, Serbest
Fırka, devletçilik, ikinci Dünya Savaşı, Demirkıratlaşma,
Kore 'kahramanlığı', Vatan Cephesi anti-demokrasisi,
1960'ın kadife eldivenli' devrimi, 'planlf dönem, 1971
Darbesi, karma ekonomi 'karmakarışıklığı', Kıbrıs 'Ba-
rış Harekatı', Milliyetçi Cephe 'kabusu', 24 Ocak Karar-
lan ve 'hikmet-i Turgut' geçidi, 1980 faşizmi ve 'hilkat-ı
Evreni', icazetli demokrasi, devr-i Turgut ve tufan son-
rası' (...) gibi 'veciz ifadelerle' sürdürürdü 'kalkıp da bir
türlü oturamadığımız' dönemleri...
Dalgınlığımdan sıyrılıp, özyaşamıma' dönüveriyo-
rum...
'Nurlu ufuklar'ı dinleye dinleye geçti çocukluğumun
1950'leri. Geçerken de; Marshall Yardımı'nı, hızlı büyü-
yüp hızla makinalaşmayı (o günlerde 'makina' dendi
miydi akla gelen ilk ve tek aygıt traktördü), makinalaş-
manın getirdiği işsizlik ve sonucunda köyden kente yı-
ğılmalan, 1950-54 arasındaki 'aşırı hız'yüzündentükeni-
veren döviz rezervlerini, 1958'de gelen devalüasyonu
ve anti-demokratikleşmenin de 'katkısıyla' 27 Mayıs
1960 günü "NATO'ya ve CENTO'ya bağlılığımız" ile bir-
likte gelen Ak Devrimi' de Türkiye'nin yaşamından, öz-
yaşamımdanmışçasına koparıp götürdü.
Planlı dönem' ile birlikte çocukluğumdan, delikanlılı-
ğıma geçiverdim. İyi niyetlerin, (beceriksizlik ve plan-
sızlıktan kaynaklanan) kötü sonuçlarını, 'Böyyük Tür-
kiye'yi, büyüdükce küçülten 'karma ekonomi'yi ve 1970
devalüasyonunu yaşadım... 1960 Anayasası'nın getirdi-
ği 'hak' ve 'özgürlükler'den; 1971 Darbesi'ne eriştiğim-
de, ilkgençliğime de girmiştim 'çoktan!'
"Anayasa Türk milletine lükstür" 'fetvasını', bir kez
daha demokratikleşme savaşımı' izledi. Demokratikle-
şince de Kıbrıs'ı (ve dolaylı yoldan da olsa) komşu Yuna-
nistan'ın demokrasisini kurtarışımızı yaşadım. Ardın-
dan, bozulan ekonomiyle birlikte 'cepheleştik' hem de
'Milliyetçi' olmacasına... Ekonomi 'kısmi karma, kısmi li-
beral' akımlara dayanamayıp bir kez daha çöktü. Çöker-
ken; "Türkiye'yi 70 sente muhtaç" bıraktı. 24 Ocak 1980'-
deki 'tarihsel' kararlar açıklandığında gelen salt deva-
lüasyon değildi... Faizler, ithalat ve de ihracat 'özgürlü-
ğü'; buna karşılık emekçi ücretlerinin köleliği' de deva-
lüasyonla birlikte geliverdi... Onlar gelince de 'Kamber-
sizdüğün olmaz' örneği, 12 Eylül Faşizmi zuhur' ediver-
di.
• • •
ilkgençliğimle, 'olgun' gençliğim arasında yaşadım
1980leri...
Değil grev yapmanın; istifa etmek ya da emekli olma-
nın bile 'yassah' olduğu yıllardı önceleri. Sendikacılar
"davetiye usulü' ile sıkıyönetim merkezlerine çağrılıyor,
ârdından da ölüm cezası' istemiyle dava ediliyorlardı.
Teşvik edilen ihracat, çok geçmeden 'hayal perdesinde'
oynamaya koyuldu. Vurgunlar vuruldu... Batan kurtuldu!
Devlet batırıldı!
Olgunluktan 'kemale' geçiyordum, ama 1980'ler bit-
mek bilmiyordu. İhracat arttı artmasına da ithalat daha
da fazla artıyordu. Dış ticaret makası açıldı... Borçlandı
Türkiye (çok çalışan/çalıştırılan emekçiler borçlandı).
Borçlandıkça 'özveri' istendi emekçilerden... Özveride
bulundu emekçiler... Dini ticaret eyleyenlerle, 'ticaret
dindir' diyenler palazlandıkça palazlandı... Devalüasyo-
na gerek kalmaksızın düştüğü için TL, 'Kamber'in düğü-
ne geleceği beklentileri' giderek azaldı...
Girdik90lara.. Girdimortayaşsınırlarına...
90'lar bir başka garip!'
'Beklenenler' nedense 'beklenmeyen' olarak kabul
görüyor. 'Çağ atlama'nın yerini beyaz sayfa' alıyor. Be-
yaz sayfadaki yazılar, bildiğimiz karakalem 'çiziktirme-
lerü' Gene 'özveri' isteniyor emekçilerden. Ne var ki bu
kez emekçiler özünü vermekten yana değil! Emekçiler,
artık sokaklara dökülmek ve de seslerini yükseltmek
içinyandaşı olduklan takımınturatiamasını beklemiyor-
lar!
1949'da kalkmışım, yıl 1993 hala oturamıyorum... Oy-
sa, 'her devrin adamı' Burunsuz Tevfik bile "bir türlü
oturamadık" derken, sadece ve sadece 10 yıllık bir dö-
nemden söz ediyor... Arada yaşamadığım 30 yıl var...
Ben ise 44 yıldan dem vuruyorum! Eder 84 yıl!
Ana fikir: Kalkmanın amacı bilinmiyorsa, oturma za-
manı da kestirilemez.
Ana fikrin ana fikri: 84 yıldır ayakta olan bir toplum,
oturma zamanına karar verirse; altında kimlerin ve ne-
lerin kalacağını öylesine iyi bilerek oturur ki bir daha
kaldırabilmek olanağı olabilemez!
CLUB TEOS VILLAGE
Tatil köyünde tatil yapmak,
dinlenmekhakkınız.
Her gece animasyon,
tenis, voleybol, basketbol, deniz bisikleti,
kano, rüzgârsörfü, okçuluk, mini golf, masa
tenisi ücretsiz.
HemdeTeos'ta,
turkuvazbir koyda,
mlnlk bir Türk köyünde.
Açık büfe, şarap ve mevye suyu dahil,
Tam Pansiyon
Ikl$i7gece8gün
2.450.000.-TL. (KDV dahll)
Rezervosyon Tek 9-(5448) - 7467 (8) Hat
Sığaak-SeferiMsar
İZMIR
T.C.
KADIKÖY 3. ASLÎYE HUKUK
MAHKEMESİ
Sayı: 1993/374
Da vaa Derair Baran Sarol tarafından açılanGaiplik davasında:
Denizli ili, Çal ılçesi. Hüseyınler Mah. Cilt No: 002/04, Sayfa No:
85, Kütük Sıra No: 246'da nüfusa kayıtlı Raif Oğ. Fatma Sual Gû-
her'den olma 2.1.1953 doğ. OSMAN ÇALLILAR'ın 2.2.1981 yüın-
da kaybolduğu, 1981 yılından bu yana hiçbir haber alınamadığından
ve o tarihten itibaren hayatta olduğuna dair hiçbir emare elde edile-
medığindcn. davdcı Demır Baran Sarol tarafından gaipliğine karar
verilmesı talep edilmiş olmakla M.K.'nun 32/2 maddesi gereğince ga-
ip olduğu iddia olunan OSMAN ÇALLILAR'ı bilen ve tanıyan ve
adresini bilen kimseler varsa mahkemeımnn 1993/374 sayılı dosyası-
na bir sene içinde bildirmeleri ve havatta ise dunışma günü olan 27.
10.1993 saat 10.20'de mahkemede haar bulundurulması için tebligat
yapıldığinın kendisine bildirilmesi ilan olunur. 23.7.1993
Basın. 7857
._£