Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET2 23TEMMUZ1993CUMA
KULTUR
İngiltere'de açılan 'Çiftler' sergisi ile birlikte'Yaratıcılık ve Aşk Ortaklığı' adlı kitap da piyasaya çıktı
Birliktelik, kadınınyaraüalığını köndtiyor
Kültür Servisi - Bir ailede iki sanatçı,
hele de a>iıı dalda çabşan iki sanatçı
bulunursa sonuç ne olur? Daha verim-
li çalışmalar mı. birtarafın veteneğinın
körelmesi mı, yoksa bir tarafın diğeri-
nin ününe yaslanarak sanatıru sürdür-
mesi mi? İngiltere'de bu ay açılan ve
eylülün sonuna kadar açık kalacak
olan "Çiftler" adlı sergi ve bu sergiyle
eşzamanlı olarak piyasaya çıkan "Ya-
ratıcılık ve Aşk Ortaklığı" adlı kitap
bu tür sorulara cevap anyor.
"Yaratıalık ve aşk ortaklığı" adlı
kitapta yer alan 13 çiftin birlikteliğinin
ve bu birlikteliğin sanatsal verimliliğe
yansımasının hikayesı, sanatçı çıftler-
de kadınlann yaratıcılığının köreldiğı-
ni gözler önüne senyor.
Kitaptaki ilk makale. birçok kıtabın
yanısıra filmlere de konu olan Rodin.
Camile Claudel birlikteliği üzerine. Bı-
lindiği gibi bu birliktelik Claudel'in
hayatının son otuz yılını akıl hastane-
sinde geçirmesiyle sonuçlanmıştı.
Claudel yaşadığı dönemde kadı-
nlann heykeltraş olamıyacaıği ınancı
yüzünden hep Rodın'i taklıt etmekle
suçlanmış, tüm başanlı yapıtlan Ro-
din'e mal edilmeşti. Artık günümüzde
Claudel'in usta bir heykeltraş olduğu
larndan bıri konulmuşken yanıbaşı-
nda duran tablo kocası Raoul Haus-
mannın başyapıtlanndan bin.
Hausmann evliliklen boyunca
kansını elinden geldiğince sömürmüş
ama çift aynldıktan sonra her ikisi de
daha az verimli olabilmişti. Kimbilir
belki de ne kadar fırtınalı olursa olsun
sanatçı beraberlikleri yine de verimli
oluyor.
Sergjde kadının kocasından daha
ünlü olduğu istisnai çiftlenn yapıtlan-
na da yer verilmiş. Angelica Kauffman,
Antonio Zucchi ve Helen Frankentha-
ler, Robert Mothenvell çifti gibi. An-
cak bu çiftlerinde en ünlü yapıtlannı
boşandıktan sonra gerçekleştirdikleri-
ni belırtmekte yarar var.
Sergide yer alan Jackson Pollock'ın 'Güneş' adlı yapıtı 'baştansavma' olarak değerlendiriliyor.
Camile Claudel,1
LeValse'1893.
kabul edilse de yapıtlan hala Rodin
Müzesi"nde sergilenmekte. Camile
Claudel öldükten sonra bile ünlü eşi-
nin gölgesinden kurtulamamış sa-
natçılara iyi bir ömek.
Kitapta yer alan bir başka sanatçı
çift ise ünlü meksikalı ressamlar Frida
Kahto ve Diego Rivera
Her ne kadar Frida Kahlo bugün
gibi yaşadığı dönemde de kocasında
bağımsız bir sanatsal üne kavuşmuşsa
da, kocası kendini tümüyle resme ve
çapkınlıklanna adarken, Frida hep
kocası, hastalığı ve resim uğraşısı
arasında parçalanmak zorunda kaldı.
Nitekim Kahlo'nun kendisini ve ko-
casını resimlediği ünlü tablosunda.
Diego elinde palet ve fırça tutarken
Pollack'ın eşi Lee Krasner'ın *Öğlen' adlı yapıtı ise titiz bir çalışma ilgi çekecek kadar mütevazi.
Frida yanında boynu bükük bircş ola-
rak olarak durmakta.
Kitapta kocalan yüzünden sanatsal
yetilerini geliştiremeyen ve trajik bir
hayat yaşamak zorunda kalan başka
kadmlara da yer verilmiş, Max Er-
nest'in sevgılısı Leonara Carrington ve
Jackson Pollack'ın eşi Lee Krasner
gibi. Londra'da açılan "Çiftler" sergisi
ise yapıtlann oluşum sürecinde yaşa-
nan sıkınülan yansıtmadığından, sa-
natçı çiftlerin nedenli üretken olabile-
ceğinin bir kanıtını sunuyor.
Bir çiftin yânyana duran birbirin-
den güzel tablolan, altında yatan ya-
şam öyküleri olmayınca gerçekten de
büyüleyici. Ama bu sergiye konulan
yapıtlann seçimi bile kimi zaman ön-
yargılan pekiştirecek nitclikte. Örne-
ğin sergiye Hannah Höch "ün henüz
yetkinleşmedıği ılk dönem çalışma-
Auguste Rodin, 'A Man Walking'
1877-1900,bronzParis,RodinM üzesi
Serpnin en dikkat çeken çifti ise Lee
Krasner. Jackson Pollack. Kocasın-
dan 26 yıl daha uzun yaşayan Kras-
ner, onun mirasını birçeşit intikam alı-
rcasma harvurup harman savurmakla
suçlanmıştı. Pollock yaşamı boyunca,
kansının sanatçı yönünü görmezden
gelmiş ve onu sadece "eşi" olarak ka-
bul etmışti.
Sergide Krasner"in "Öğlen", Pol-
lack "ın ise "Güneş" adlı yapıtlan yer
alıyor. Pollack'ın yapıtı neredeyse
bana bakın diye bağıran ama baştan-
savma bir yapıtken, Krasner'in titiz
çalışması ancak sanat eleştirmenleri-
nin gözüne çarpacak kadar mütevazi.
Bu secim çiftin karakterlerindeki çe-
kişmeyi de ortaya koyması bakımı-
ndan ilginç.
Son olarak kitapta yer alan bir göz-
leme değinmekte yarar var. Dehalan
oranında kaprisleri artan sanatçı er-
keklerin eşleri de sanatçı olursa hiçde-
ğilse kocalannın kaprislerinden kaca-
bildikleri kendilerine ait bir tuvalleri
oluyor. Yoksa. kansı müzeleri do-
laşıp, değerlı kocasınm bakıp yorul-
masına değecek kadar değerü bir yapıt
olup olmadığmı tesbit ederken, müze-
nin kapısında oturan Braque'nin
kansının durumuna düşmek daha
kötü.
Festival
bugün
sona eriyor
Kühür Servisi - 21. Uluslara-
rası tstanbul Festivali. bugün
şef Joseph Svvensen yönetimin-
de, kemancı Raphael Oleg eşli-
ğinde Stockhojm Oda Orkest-
ras'nın vereceğı konserle sona
eriyor. Aya frini'desaaı 18.30-
da gerçekleştirilecek konserde.
Nielsen, Mendelssohn, Barber
ve Bartok'un yapıtlan seslendi-
rilecek.
Avrupa'nın önde gelen oda
orkestralan arasında sayılan
Stockholm Oda Orkestrası.
"Yeni Stockholm Oda Orkest-
rası" adıyla, topluluğun bugün-
kü müzisyenlerince 1981
yılında kurulmuş. Sanat danı-
şmanlığmı Esa-Pekka Salonen'-
in üstlendiği orkestranın reper-
tuannda klasiklerin yanı sıra
çağdaş bestecilerin yapıtlan da
yerahyor. Yıhn büyük bir bölü-
münü turnede geçiren Stock-
holm Oda Orkestrası, Avustur-
ya, Güney Amerika. Almanya.
Fransa, îtalya'da konserler ver-
miş. Sony ClassicalCBS. EMl
Classics ve BIS için kayıtlar
yapmayı sürdüren orkestranın
çeşitli ödülleri de var.
Bu akşam Aya İrini'de izleye-
cegimiz Stockholm Oda Or-
kestrası konserini. dönemınin
en başanlı şeflerinden biri ola-
rak nitelendirilen Joseph Swen-
9eı yönetiyor. Keman, klarnet.
tuba ve piyano çalan Svvensen.
Mwry Sidlin, Jorge Mester, Ot-
to-Werner Müller ve Lawrence
Foster gibi ünlü isimlerle calış-
mtş. Sanatçı bugünedek Bergen
Filarmoni. Helsinki Oda. Aal-
borg Senfoni, Saarbrücken
Radyo. Tokyo Oda, Kudüs
Senfoni. St. PauJ Senfoni. İsrail
Oda Orkestrası'nı yönetmiş.
1986 yıhnda Moskova Çay-
kovski Yanşması'nda binnalik
ödulü alan Raphael Oleg de bu
akşam izleyeceğimiz önemlı bir
sanatçı. Çek Filarmoni. Ulusal
Fransa, Londra Senfoni. St.
Martin in the Fields gibi ünlü
orkestralarla birlikte çalan
Faphael Oleg'i Le Figaro gaze-
tesi "uluslararası solistlerin en
iyterinden" biri olarak nitelen-
dırdi.
Ölümünün 26.yılında Ahmet Kutsi Tecer
Halk sanatmın bir sevdalısı
KONTJR ERTOP
Sivas'ta Madımak Oteli'ndeki cina-
yetlerin yanı sıra sokakta da bir cinayet
işlendi. Oteldeki sanatçılann canına kı-
yanlar kente dikilen halk ozanı anıtıru
parçaladılar. Sıvas sokaklanru doldu-
ran Ortaçağ kalabahğı halk şiirimizin
özünü, oradaki hoşgörüyü, insan sevgi-
sini kavrayabilseydi oteldeki kıyıma da
girişmeyecekti!
Ne rastlantı!
Bu kanh kentte 1930-1934 yillannda
görev yapan genç bir öğretmen "Halk
Şairleri Koruma Derneği " kurmuştu.
1919 yılında Tecer 18 yaşmdaydı.
Halkalı Ziraat Mektebi öğrencisiydi.
tlk yansı o yıl Bolu'daki Dertli gazete-
sinde çıktı. Söyledikleri bütün yaşa-
mında izleyeceği izleyeceği yolu belirli-
yordu: "Ben ömrümün sonuna kadar
Anadolu'yu dinleyeceğim ve onun sesi-
ni dinletmeye calışacağım."
Anadolu'yıı dinleyen ve dinleten
adam Ziraat Mektebi'nden sonra öğre-
nimini Edebiyat Fakültesi felşefe bölü-
müyle Sorbonne Üniversitesi'nde sür-
dürdü.
anımsayanlar bu bereketli birleşmenin
tiyatromuza kazandırdığı değerlere
tanıklık ederler. Halil Bedi Yönetken,
Muzaffer Sansözen gibi arkadaşlanyla
birlikte çahşarak ve onlara olanaklar
sağlayarak Türk halk müziğinin der-
lenmesine. yaşatılmasına katkı sağlayan
Tecer'in son hizmetlerinden biri de Ve-
dat Nedim Tör'ün örgütlediği Türk
Halk Oyunlannı Yaşatma ve Yayma
Tesisi'nde oldu.
Tecer folklor ve halk edebiyatı dal-
lanmn dikkate değer araştırmacılardan
Tecer, folklor ve
halk edebiyatı dallannın
dikkate değer
araştırmacılanndan biriydi.
Halk kaynağından beslenen
o>oınlan da yeni Türk
tiyatrosunun önemli
ürünleridir. Ama onun asıl
alanı şiirdir. Konusu, köy
çevresi, köy insanı, bu çevreyi
kuşatan doğadır.
Halk şiirimizin soyiu geleneğini
henüz sürdüren Sıvas'ta halk ozan-
lanna kol kanat geren öğretmen,
Ahmet Kutsi Tecer'dı. Soyadını da bu-
radaki Tecer dağından alan bu halk şiiri
sevdalısı kurduğu demeğin amaanı
şöyle açıklıyordu: "Halk Şaırlen Koru-
ma Derneği, bir halk eğitim kuru-
mudur. Burada güdülen amaç özellikle
gemş halk kıtlesiyle düşünce ha-
yatımızın genel bağlannı birleştirmek,
aydın kütle ile geniş kütle arasını dol-
durmak: Bunu gerçekleştirmek için de
halk dilı, halk ezgileri. halk edebiyatı,
halk gelenekleriyle aydın adamın uygar-
ca bilgilerini birbirine kaynaştırmak.
birleştirmektir."
Yıl 1932. Tecer Sıvas'ta "Halk Şairle-
ri Bayramı" düzenler. Aşık Veysel, Ali
İüzet gibi ozanlan ortaya çıkanr. Ya-
şamı boyunca hdlk ozanlarını koruyup
gözetecek, aydın çevrcnın onları yakı-
ndan tanımasınj sağl-ıyacvıktır.
23Temmuzl96Tde
yitirdjğimiz Ahmet
Kutsi Tecer.y aşamı
boyuncaizleyeceği
yolu.ilkva/tsında
beürli>ordu:"Ben
ömrümün sonuna
kadarAnadolu'yu
dinleyeceğimve
onun sesini
dinletmeye
çalışacağtm".
Edebiyat öğretmeni, Avrupa'da tale-
be müfettişi, Adana ve Urfa rrulletvekili.
Paris'te kültür ataşeşi oldu. Bütün gö-
revlerinde halk kaynağına ve halk sa-
natına bağlı kaldı. CHP'nin Ülkü dergi-
sıni yönettiği 1941-1945 yıllannda halk
şiirini temel alan bir şiir hareketini oluş-
turmaya gırişti. Uluslararası Tiyatro
Enstitüsü Türkiye Komisyonu üyesi ol-
duğu sırada öncü hareketlerle gelenek-
sel tiyatromuzu birleştiren bir gençlik ti-
yatrosunu örgütlemeye girişenlerin
başmdaydı. Erdek Tiyatro Şenliklerini
biriydi. Cezavirü Türk halk ozanlan,
16.yy.da yaşamış Köroğlu adlı bir halk
ozanı, köy tıyatrosu. eski oyun kollan,
ortaoyunu, Nasrettin Hoca gibi konu-
larda eski belgeler bulup yorumlayan.
zengin malzemeyi ışleyerek özgün so-
nuçlara ulaşan çalışmalan vardır. Halk
Bilgisi Mecmuası, Türk Folklor
Araştırmalan, İstanbul dergisi, İslam
Ansiklopedisi'ndeki yazılannın toplan-
maması kitaphğımızın önemli bir eksık-
liğidir.
Tecer'in halk kaynağından beslenen
Koçyiğit Köroğlu. Köşebaşı gibi
oyunlan yeni Türk tiyatrosunun
önemli ürünleridir.
Ama onun asıl alanı şiirdir. Konusu
köy çevresi, köy insanı, bu çevreyi ku-
şatan doğadır. Şiirinin malzemesini ise
"Tek dil halk dilidır" diye tanıtır.
Büyük kentin dışına taşan. yurdu-
muzun gerçeklerinı kavramaya yöne-
len Cumhuriyet dönemı şiir gelişimi
içinde Tecer'e haksızlık ettiğimizi
düşünüyorum. "Orada bir köy var
uzakta, O köy bizim köyümüzdür.,
Gezmesek de tozmasak da O köy bi-
zim köyümüzdür'" diyen ozanı İcöye
uzaklardan bakmakla yetınen, köy
gerçeklerine yabancı kalan bir aydın
gibi görenlerimiz yazık ki çoğunlukta.
Bir rastlantı daha: Snas valisi Halil
Rıfat Paşa. "Gidemediğin yer senin
değildır" demiş: sanat yolculuğu Sı-
vas'tan başlayan adam, köye gıdilme-
se de olacağını söylemiş! Oysa o "Se-
lam işte geldim içinize Yedek
yardımcı olayım size". "Göçelim
köye. yaylaya Nola hey gülüm nola"
demez mi? Toprak işçilerinin derdine
ortak olmaz mı: "Sen! omzunda yor-
gan. elinde torban. Sen mevsim işçisı.
büyük gezginci. . Doğduğundan beri
sen. anan. baban.' Orakçı, çapacı.
ırgat, ekind Sen anan ve baban...Siz
topraksızlar..."
Saf şiir anlayışını halk şiiri gelene-
ğiyle birleştiren "Nerdesin " şiirini.
"Çıngırak"', "Ölü". "Besbelli". "Ha-
lay Çeken Kızlar". "Bağlamaaya".
"Rüzgar" gibi ürünleri Cumhuriyet şi-
irinin başyapıtlanndandır.
Dikkatten uzak tutulmaması gere-
ken bir çalışması ise 300 dizelik
"Ağaç" şiındir.
Burada anlattığı. İç Anadolu'nun
boz bir tepesine tek başına kök salmış
bir ardıçtır. Hazıranda bir sabah saa-
tinden aecenin çokmesine kadar uza-
nan yaşam kesitine tanık oluruz. Yok-
sunluklan, kaygılan. dertleriyle
bozkınn çilesine ortak Türk insanının
bir benzeridir bu ardıç. Tecer'in "Kö\-
dc Bir Garip İhtiyar", "Henonun Göz-
lerı Yolda" gibi şiırlerindeçizdiğı port-
relerı tamamlar.
Bu alçakgönüllü şiir işçisinin bizc
bıraktığı birikim azımsanacak gibi de-
ğildir.
Süleyman Nazif'in Itakkı
ALPAY KABACALI
Fikir ve Sanat Eserlen Kanunu'nun değıştirilmesi gereken
hükümleri bir süre önce ılgıli meslek kuruluşlannca tartışıldı
ve öneriler Kültür Bakanlığı'na iletildi. Bakanlık. geçen yıl
yeni bir yasa tasansı hazırladı. Antidemokratik bıçimde oluş-
turulmuş "meslek birliklen"nın durumuna çözüm getirme-
mesı yönünden eleştırilen bu tasan, öteki hükümleri bakımı-
ndan genellikle günümüzün gereksinimlerine yanıt verecek ni-
telikteydi.
Tasan üzerinde tartışılırken nedense hiç akJa gelmeyen bir
sorun vardı:
Yürürlükte bulunan Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na ve
tasanya göre, maddı ve manevi haklar, yapıt sahibinın ölü-
münden ellı yıl sonrasına kadar korunmaktadır. Koruma
süresinin sınırlandınlması, yapıtlann. sahiplennin ölümün-
den elli yıl sonra kamuya mal olmasını sağlama gerekçesine
dayar.maktadır. Böylece. o kışinin yapıtlan üzerinde mirasçı-
lara ve onlardan hak elde eden kişilere tanınan bir çeşit tekel
son bulmakta; yapıtlann daha da yaygınlaşmasına olanak ve-
rilmektedir.
Ya manevi haklar?
Sözgelimı, Selahattin Enis'in Zaniyeler romanı değiştirilip
bozularak yayımlanırsa ne olacak?
Somut bir örnek daha: Geçenlerde Nişantaşı'nda Süleyman
Nazif adlı bir bar açıldı. Basından öğrendiğimize göre, sahibi
bitişikteki Süleyman Nazif Sokağı'nın adını beğenmiş. ban da
aynı adla vaftız etmış Yaşasalardı. SüJeyman Nazifin ya da
yakınlannın buna izin venneyecekleri kesındi. Abdülhamıd'-
in baskı yönetıminekarşı savaşım veren Süleyman Nazif. kuş-
kusuz ki bir "yobaz" değildi. Ama. hakkındayazılanlardan ve
şiirlerinden öğrendiğimize göre. birçok çağdaşı gibi "mütedey-
yin" (dindar) bir kişiydi. "Ahfadımın (torunlar) en son doğa-
cak ferdine benden/Bir tuhfe-i iman (iman andacı) götür, ev son
nefesim, sen" dızelen onundur: buna benzer başka şıirleri
vardır...
Buyol açılırsa. günün binndebirkaratesalonuna Sabahat-
tın Eyuboğlu. birişkembeci dükkanına Abdülhak Şinasi (Ah-
met Rasım adını taşıyanı var') adının verilmesini kim önleye-
cek°
Daha karmaşık durumlar da söz konusu. Karacaoğlan'ın
bir şiirini alıp eviere şenlık. gürültülü bir müziğın ıçine oturt-
muşlar: böylece Karacaoğlan'ı "bestelemışler"! Karacaoğ-
lan'ın hakkını kim koruyacak?
Ya da. diyelim ki cn salaş gecekonduların yer aldığı bir böl-
geye beledıyenin biri "Mımar Sınan Mahallesi" adını verdi.
Mimar Sinan'a yazık değil mı?
Yukandaki örnckler belki birbiriyle eşdeğerde değil. Ama
sorun aynı:
Bir yasal boşlukla karşı karşıya bulunuyoruz.
Yapıtlanyla topluma mal olmuş kişilenn mane\i haklan
korunamıyor.
Kim koruyacak bu hakkı?
Elbette. o dalda uğraş veren meslek kuruluşu. Örneğin Sü-
leyinan Nazifin hakkını yazar dernekleri ya da sendikalan.
Mimar Sinan'ınkini mimar odalan. .
Yasaya eklenecek bir maddeylc. ilgıli kuruluşlara; elli yıl
içinde ölmüş olupdamirasçılannca manevi haklan korunma-
yan ya da ölümünün üzerinden ellı yılı aşkın süre gecmiş olan
yapıt sahiplennin manevi haklannı koruma yetkisi verijdiği
y olunda bir hüküm getirilirse. sorun çözülmüş olacaktır. İlgili
kuruluşlarda. bu yetkinin aynı zamanda bir manevi sorumlu-
luk anlamına geldiğjnin bılıncinde olacaklardır.
Sahi. tasanya ne oldu?
PaulMc Cartney'den itiraflar
FRAJVKFURT(AA)- Müzik dünyasında çığır açan İngiliz
pop grubu "Beatles"ın haşan çocuğu Paul Mc Cartney.
gnıp dağıldıktan sonra üzüntüden bir süre bunalım
geçirdiğini v e kendini hjçbir ışe yaramaz biri olarak
gördüğünüsöyledi. 51 yaşındaolanveturnelerdeon
binlerce müzikseveri mesteden sanatçı. Almanya'da
yayımlanan Buntedergısinin "Müziği bırakmayı
düşünmüyormusunuz" sorusuna. "Bırakırsam başka ne
yapabihrim ki? Benim omrüm beste yapmak ve şarkj
söylemeklegeçiyor" yanıtını verdi. Yakında eşi Linda ile 25.
evlilik yıllannı kutlayacak olan Paul Mc Cartney. eşini çok
sevdiğini söyledı. Sanatçı. Beatles grubu ile üne
kavuştuğunda 18 yaşında olduğunu v e daha sonra
evleninceye kadar 10 yıl çapkınlık yapma fırsatı bulduğunu
anlattı. Şimdi 4çocuğu ile mutlu bir yu\ası olduğunu
belirten McCartney. Linda'sız birgün düşünemedığini.
hatta bekarlığında Linda'sız geçen 10 y ılına da acıdığını.
eşini o zaman tanımamış olduğuna üzüldüğünü kaydetti.
Ankaraf
ya çağdaş sanatlar
galerisi
ANKARA (ANKA) - Çankay a Belediyesi. çağdaş eğilimli
çalışmalar yapan sanatçılara çalışma ortamı ve
çalışmalannı sergileyebilecekleri alan oluşturmak amaayla,
Ankara"da çağdaş sanatlar galerisi kuruyor. Ankara"da
kurulması planlanan çağdaş sanatlar galerisi ile. plastik
sanatlar başta olmak üzere farklı sanat dallanndaki yeni
gelişmeleri sergilemek. sanat alanındaki etkinlik ve
aktiviteler için doğal bir çalışma ortamı oluşturmak
amaçlanıyor. Çalışma atölyeleri ve sergı alanlan ile birlikte,
konferans salonu, 250 kışılık toplantı salonu. tiyatro.
konser. slayt, film gösterimi gibi etkınlıklere olanak
sağlayacak sahne ve sahne arkası düzenlemelerin yer alacağı
çağdaş sanatlar galerisi, üç katlı olacak. Sıcaklık. nem ve
aydınlatma bakımından özel olarak donatılacak galeri,
Bayındırhk Bakanlığj'nın 1993 fiyatlan ile 30milyar liraya
mal olacak.
FilmyönetmeniNegulesco öldü
M \RBELLA (AA) - Romanyalı fılm yönetmeni Jean
Negulesco'nun, Ispanya'nın Marbella kentinde öldüğü
bildirildı. 93 yaşındaki Negulesco'nun kalp yetmezliği
nedenıyle öldüğü ve yann, 1960"lann sonundan bu yana
yaşadığı bu tatil kentinde gömüleceği belirtildi. 29 Şubat
1900"de, Romanya'nın Craiova kentinde doğan Negulesco,
1927"de ABD'ye göç etmişti. Romanyalı yönetmen.
1960"tan bu yana da Marbella'da yaşıyordu. "Hovv To
Marry A Millionaire" ve'ThreeCoinsina Fountain"
fılmlenyle tanınan Romanyalı yönetmen. "Singapore
Woman" isımli ilk filmini 1941 yıhnda yönetmişti.
Negulesco'nun yönettiği son film olan "The Invisible Six"
isimli fılm ise 1970 y ılına ait.
Viyolotüst veşefGoldberg öldü
PARİS (AA) - Polonya asıllı Amerikan vatandaşı viyolonist
ve orkestra şefi Szymon Goldberg, Japonya'da öldü. Philips
şirketının Paris'tekımerkezindenyapılanaçıklamada, 1990
yılından bu yana Japonya Yeni Filarmoni Orkestrası'nı
yönetmektc olan 84 yaşındaki Goldberg'in geçirdiği bir
kalp kn/ı sonucu havata veda ettiği bildirildi.